31 Ocak 2022 Pazartesi

"Elohi, Elohi, lema şevaktani"

Yaratıldığı andan itibaren günahkâr durumda olan insan, haiz olduğu negatif şeytani frekansları ( kibir, bencillik, hırs, mülkiyet, riyaset, şehvet ve iştah obsesyonu vb. ) pozitif rahmani frekanslarla dengelediği yani toplamı "sıfırladığında", "yokluğu" sağladığında" ruhsal tekâmüle erebilmektedir. Ayetlerde bahsedilen "sınav" kelimesi de bu süreci tanımlamaktadır. Bir başka deyişle "bir varlığın nihai tekâmülü", en yüksek seviye olan "yokluk, hiçlik, sıfır" seviyesini tanımlayan bir kelimedir. 

Evvelki bölümerde defaatle değinildiği üzere yaratılmış olan süptil, yarı süptil veya kaba madde halinde olan her varlık, idrak seviyesi hangi düzeyde olursa olsun, tekâmüle muhtaçtır. Bir "varlığın" tam tekâmülü ancak "yokluğu" ile yani Allahu Teala'nın indine "rucû" ( dönüş ) ile mümkün olabilir.

Dolayısıyla batı toplumlarında Hz. İsa'ya atfedilen "kusursuz", "günahsız" sıfatları ve hatta ilahlaştırma eğilimi bu bağlamda çok yanıltıcı olup, maalesef şirk unsuru içermektedir.

Zira çok basit bir örnek verilecek olursa, İncil'de Hz. İsa'nın çarmıha gerilmiş durumdayken Rab'be seslenişi şöyle bildirilmektedir.

41 Mark 15-34 Saat üçte İsa yüksek sesle, "Elohi, Elohi, lema şevaktani" yani, "Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?" diye bağırdı.

41 Mark 15-37 İsa yüksek sesle bağırarak son nefesini verdi.

( Yukarıdaki İbranice cümlenin Arapçası "İlahi, İlahi! Lime sebakteni?" cümlesidir. )


Ayetin idrakimize sığmayabilecek batini anlamları saklı kalmak kaydıyla, ayete göre Hz. İsa, insani bir tepki vererek Rab'bin kendisini terketmesinden yakınmaktadır. Oysa ki Kur'an'ın aşağıdaki ayetlerinde Rab'bin hiçbir kulunu terketmeyeceği bildirilmektedir. 

75/36 E yahsebul insanu en yutreke suden

( İnsan sürülmüş olarak terkedileceğini mi sanır? )

93/3 Ma vedde'ake rabbuke ve ma kala

( Rab’bin seni bırakmadı ve azledip ayırmadı. )

Dolayısıyla, "İnsanlığı temsil eden ve hatta bazı ayetlerde "İnsanoğlu" olarak anılan Hz. İsa kusursuz olmuş olsaydı yukarıdaki gibi bir yakınma cümlesini kurmazdı." diye düşünülmesi yersiz olmayacaktır.

Ayrıca aşağıdaki ayetler de konu bağlamında oldukça net ve açıklayıcıdır.

3/59 İnne mesele iysa indellahi ke meseli adem halekahu min turabin summe kale lehu kun fe yekun

( Kesinlikle İsa’ nın misali Allah’ ın indinde Adem’ in misali gibidir. Onu topraktan yarattı ve sonra ona "Ol." dedi de o oldu. )

5/116 Ve iz kalellahu ya iysebne meryeme e ente kulte lin nasittehizuni ve ummiye ilaheyni min dunillah kale subhaneke ma yekunu li en ekile ma leyse li bi hakk in kuntu kultuhu fe kad alimteh ta'lemu ma fi nefsi ve la a'lemu ma fi nefsik inneke ente allamul ğuyub

( Ve zamanında Allah "Ey Meryemoğlu İsa, sen mi insanlara "Beni ve annemi, Allah’tan başka iki ilah edinin" dedin?" dedi. "Yücesin sen, benim için gerçek olmayanı söylemek olmaz. Eğer onu demiş olsam, sen onu bilirdin. Sen benim nefsimde ne varsa bilirsin ve ben senin nefsinde olanı bilmem. Kesinlikle sen, sen gaybları bilensin." dedi. )



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder