Çeviri

Friday, November 18, 2022

Para ... "Araç" sanılan "Engel"

Allah'ın tüm kullarına hesapsız ve karşılıksız olarak bahşetmiş olduğu maddi ve manevi nimetlerin ( ürün, bilgi vb. ) belirli zümreler tarafından gasp edilmesi veya haiz olunan nimetlerin karşılıksız olarak paylaşılmaması ve insanlara, bir aldatma aracı olan "Para" karşılığında satılması bir başka deyişle "Paran yoksa mahrum kalırsın" denmesi esasen şeytani bir faaliyettir. Zira toplumdaki bireyler yaptıkları farklı farklı faaliyetler ile zaten karşılıklı olarak birbirlerine ürün ve hizmet üretmektedirler. Dolayısıyla herkesin ürün ve hizmetler üzerinde eşit hakkı olduğundan bireylerin ayrıca tekrar birbirlerinden "para" istemeleri irrasyonel bir durum teşkil etmektedir.

Öte yandan, yukarıda ifade edildiği üzere her bireyin bir diğerinin faydasına olacak farklı ürünleri, hizmetleri temin etmek için ve zaten birbiri için çalıştığı bir ortamda tekrar birbirlerine dönüp ""Para vermezsen vermem." demeleri çok ilginç bir hipnoz durumu gibi tezahür etmektedir. Zira şeytani bir kavram olan maddi "zenginlik" kavramının tezahürüne de bu durum sebep olmaktadır. Misalen bir kişinin, insanlığa büyük fayda sağlayacak bir ürün geliştirmesi durumunda, insanların o ürünü talep edecekleri aşikardır. Dolayısıyla ürünü geliştiren kişinin söz konusu ürünü diğer insanlara "satma" koşulu haricinde vermemesi onun zenginleşmesi, buna karşılık olarak da diğer insanların fakirleşmesi anlamına gelecektir. 

Bu noktada "Para" kavramının da anlamsızlığı ortaya çıkmaktadır. Zira, ekonomide "Para", emeği simgeleyen, çalışmanın ispatı olan yani bir ürünü veya hizmeti elde etme hakkını ispat eden bir "belge" olarak tanımlanmaktadır. Bu durumda ürün almak için her para getirenin, hırsızlık yapmadan emek vermiş ve çalışmış olduğu gibi bir sonuç ortaya çıkmaktadır ki bu çıkarımın ne kadar yanlış olduğu aşikardır! Bir başka deyişle "Para" herhangi bir ispat veya sistem koruma aracı değildir. Para bir hipnoz aracıdır. Dolayısıyla yukarıda bahsedildiği üzere paranın olmadığı bir sistem mümkündür. Hırsızlığın, gaspın, zulmün, zorbalığın olmadığı bir sistem ise, insanların, menfaat için bu negatif eğilimlere zaten gerek olmadığını, karşılıklı özveriyle paylaşımın herkes için bolluk aracı olduğunu idrak edebilmeleriyle mümkündür.

"Para" kelimesi köken olarak "Aracıyla, Vasıtasıyla" anlamına geldiği gibi "Karşıt, Zıt, Engel, Mani*" anlamına da gelmektedir. Aşağıdaki kelimelerdeki "Para" kökü buna örnek teşkil etmektedir.

Paratoner = Yıldırım Engelleyici

Paradox = Öğreti Karşıtı

Parapluie = Yağmur Engelleyici

Paranormal = Normal Karşıtı

Arapçadaki "Mani" ( Engel ) kelimesiyle "Money" ( Para ) kelimesinin fonetik benzerliği de ortak semantik kökene yani "Karşıt, Engel" anlamına dayanmaktadır. Dolayısıyla "Para" batini olarak nimete erişimi engelleyen olgu anlamını taşımaktadır.

Nimette eşitlik hususu Nahl suresinin 71. ayetinde açıkça belirtilmiştir.

16/71 Vallahu faddale ba'dakum ala ba'din fir rizk fe mellezine fuddilu bi raddi RİZKİHİM ala ma meleket eymanuhum FE HUM FİHİ SEVA' E FE Bİ Nİ'METALLAHİ YECHADUN 

( Ve Allah, rızıklarda bazınızı bazınıza üstün kıldı. Ancak o üstün olanlar RIZIKLARINI o ellerinin malik olduklarına VERMEZLER Kİ ONDA EŞİT OLSUNLAR. YANİ ALLAH'IN NİMETİ İLE CİHAD MI EDİYORLAR?* )

* "Allah'ın nimetiyle cihad etmek" ifadesi nimetleri insanlara karşı bir silah olarak, bir kontrol unsuru olarak kullanmak anlamını da içermektedir.

Ayette, bazı insanların Rab'bin bir sınav niteliğindeki takdiri sebebiyle, bir şekilde diğerlerine göre farklı veya daha fazla miktarda maddi - manevi nimete haiz olabileceği ancak bunların insanlarla paylaşılması ve eşit konumda olunması gerektiği vurgulanmaktadır.

Fussilet suresinin 10. ayetinde de Rab'bin gıdaları, azıkları tüm insanlar için eşit olacak şekilde bahşettiği bildirilmektedir.

41/10 Ve ceale fiha ravasiye min fevkiha ve barake fiha ve KADDERA FİHA AKVATEHA fi erbeati eyyam SEVAEN LİS SAİLİN

( Ve "Orada, onun üstünde dağlar oluşturdu. Orada bereket verdi. Orada, GIDALARI, AZIKLARI, araştıranlar için dört günde EŞİT OLARAK DÜZENLEYEREK ÖLÇÜLENDİRDİ." )

Allahu Teala'nın kullarına rızkı hesapsızca arzettiği de Bakara suresinin 212. ayetinde bildirilmektedir. Bu ifade esasen, zihin manipülasyonuyla tahakküm amaçlı olmak üzere, ekonominin temel ilkesiymiş gibi kitlelere empoze edilen "kıtlık / kıt kaynak" olgularının yokluğunu da ortaya koymaktadır. Yani dünyada herkese fazlasıyla yetecek sonsuz nimet mevcut olup esas sorun bu nimetlere erişimin muhtelif komplolarla engellenmesidir. Bir domates çekirdeğinden bir domates tarlası oluşabilmesi Rab'bin hesapsız nimetinin en güzel misalidir.

2/212 Zuyyine lillezine keferul hayatud dunya ve yesharune minellezine amenu vellezinettekav fevkahum yevmel kiyameh VALLAHU YERZUKU MEN YEŞAU Bİ GAYRİ HİSAB

( Dünya hayatı o inkar edenler için süslendi. O inananlardan alay edinirler. Ayağa kalkış gününde o sakınanlar onların üstlerindedirler. ALAH DİLEDİĞİ KİMSEYİ HESAPSIZCA RIZIKLANDIRIR. )

Arapçada "Mal" kelimesi "Mal" ve "Para" anlamında kullanılmaktadır. Humeze suresinin aşağıdaki ayetlerinde, insanlar üzerinde üstünlük ve tahakküm kurabilmek için muhtelif yollarla "parayı ve malı toplayanlardan" yani nimeti gasp edenlerden ve bu yolla ilahlaşabileceklerini zanneden ve insanları da "mal" addeden kapitalist emperyalist şeytanlardan bahsedilmektedir. 

104/2 Ellezi cemea malen ve addedeh

( O malı, parayı toplayan ve onu adet adet sayan,  )

104/3 Yahsebu enne malehu ahledeh

( Malının, parasının onu ebedi kılacağını sanar. )

"Ticareten la tebur" ( Batmayan ticaret ) yani "kaybetme riski olmayan" gerçek ticaretin ne olduğu da Fatir suresinde tanımlanmıştır.

35/29 İnnellezine yetlune kitaballahi ve ekamus salate ve enfeku min ma razaknahum sirran ve alaniyeten yercune TİCARATEN LA TEBUR

( Kesinlikle o Allah’ın kitabını okuyanlar, duaya kalkanlar ve o onları rızıklandırdıklarımızdan gizlice ve açıkça harcayanlar kesinlikle BATMAYAN TİCARETİ umarlar. )

Ayette, ticaretin gerçek tanımının "Kitabı okumak, duaya kalkmak ve rızkı karşılık beklemeksizin paylaşmak" olduğu yani esas ticaretin ruhsal bir kavram olduğu net bir ifadeyle bildirilmektedir.

Bu bağlamda Rab'bin zaten tüm insanlar için bahşettiği bir nimetin ( bilgi, ürün, teknik, metod vb. ) muhtelif sebep ve vasıtalarla elde tutulup insanlara ancak "Para" karşılığında verilmesi en basit nitelemeyle zulümdür, şeytanlıktır. 

Konuyu dar çerçevede ve bireysel olarak ele alıp "Ben de ticaret yapıyorum. Yani ben de şeytan mıyım şimdi?" diye düşünmek yanıltıcı olmaktadır. Zira bireysel olarak, etik kurallara ve kanunlara uygun bir mikro faaliyet gösterildiği düşünülse de o mikro faaliyetin doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu makro sistem temelden yanlıştır. Ve o makro sistem olmadan mikro faaliyet zaten mümkün değildir. Çünkü mikrosundan makrosuna tüm sistem büyük küresel şirketlerin kontrolünde olmak üzere şeytani bir organizma misali birbirine bağlı durumdadır. Dolayısıyla herhangi bir mikro ticaret faaliyetiyle esasen, tarih boyunca kan ve gözyaşı sebebi olmuş ve bir tahakküm şebekesine dönüşmüş makro ticaret sistemine dolaylı olarak destek verilmiş olunmaktadır.

Yukarıda yazılanlar, dogmatik bir şekilde, "olması gereken" olarak algılatılmış ve toplumlar tarafından kabul edilegelmiş olan bir sistemin analizi niteliğindedir. Ve maalesef şeytani negatif frekansların tesiri altında olan kaba madde planı Dünya var olduğu müddetçe ticaret ve şirket kisvesi altındaki paraya dayalı bu zulüm sistemi de devam edecektir.

Ayrıca "Para"nın çokluğu, şeytani değil de rahmani bir durum olsaydı, bilgisi, iyiliği, doğruluğu çok olan insanların çok paraya haiz olmaları gerekirdi. Binlerce yıldır paranın kimlerin elinde olduğu düşünüldüğünde paranın niteliği de ortaya çıkmaktadır.

Ayrıca bkz.

No comments:

Post a Comment