Bu bölüm, 05.08.2025 tarihinde iletilen bir dizi soruya cevaben yazılanların "yorumlar" bölümüne sığmaması nedeniyle yazılmıştır.
İnsanlığın temel sorunu, “Bilginin gerçek içeriği” ile “Bilginin yorumlanmış hali” arasında büyük bir fark oluşmasına sebebiyet vermesi ve bundan dolayı da tarih boyunca kendisine acı çektirmesidir. Bu “yorumlama zafiyeti” durumu, esasen çok güzel olan bir spor dalının, kötü oyuncular tarafından seyredilemez derecede kötü oynanmasına benzetilebilir. Bu durumda ilgili spor dalı mı kötüdür yoksa oyuncular mı? Kitap ilmi konusunda da durumun maalesef aynı olduğuna, güncel sosyal yaşamın her safhasında şahit olunabilmektedir.
Kitaplarda “Yahudi” halkının, kendilerine ilim nimeti bahşedilmiş bir halk olduğu ve bu nedenle de diğer topluluklara göre farklılık arzettiği zikredilir. Ancak, ilahi nizamda bir varlığa veya bir topluluğa nimet bahşedilmesinin amacı, o topluluğu diğerlerine göre salt üstün kılmak değil, o topluluğun o nimeti paylaşarak, yayarak, insanlık yararına kullanıp kullanmayacağının ve bir eşitlik planı oluşturup oluşturmayacağının sınanmasıdır. Söz konusu paylaşımda bulunmayan, elindeki nimetten insanlığa fayda üretmeyen, aksine farklı amaçlara yönelen herhangi bir topluluk, ne seviyede ilme haiz olursa olsun “kötü” bir varlık veya “kötü” bir topluluktur.
Kutsal kitaplarda, Yahudi halkının Yaratıcı’ya karşı sadakatsizlikleri, isyanları, şikayetleri, putperestliğe meyilleri gibi hususlardan bahsedilmektedir. Tevrat'taki bazı örnekler şöyledir.
Tesniye (Deuteronomy) 9:6-7 “Tanrın RAB’bin sana bu verimli ülkeyi sen doğru olduğun için verdiğini sanma. Hayır! Çünkü sen dikbaşlı bir halksın. RAB’bi çölde nasıl öfkelendirdiğini unutma! Mısır’dan çıktığın günden bu yana, bu güne dek RAB’be karşı geldiniz.”
Sayılar (Numbers) 14:27 “Bu kötü topluluk daha ne zamana dek bana söylenecek? İsrailoğulları’nın bana sürekli söylendiğini duydum.”
Tesniye (Deuteronomy) 32:5 “Tanrısal olmayan çocuklar oldular, çarpık ve sapık bir kuşak. Onlar bozdular kendilerini, kusur Tanrı’nın değil.”
Çıkış (Exodus) 32:9-10 “RAB Musa’ya, ‘Bu halkı gördüm,’ dedi, ‘Gerçekten dikbaşlı bir halk bu. Bırak, öfkem alevlensin, onları yok edeyim. Seni büyük bir ulus yapacağım.’”
.....
.....
Ancak kitaplarda yer alan ve toplulukların durumlarını tasvir eden bu tip uyarıcı, azarlayıcı, yerici ancak esasen doğruya çağırıcı ayetler her zaman toplumun ( Arap, İsrailli vb.) tüm bireylerine işaret etmez. Elbetteki ilgili topluluklar içinde kitap öğretisine uygun yaşayan, iyi, doğru, temiz, adil, sevgi dolu olma yolunda çaba sarfeden birçok birey mevcuttur. Örneğin Siyonizm ideolojisi, Yahudi topluluğu içindeki belirli bir zümreden kaynaklanmakta olup, bunun tüm Yahudi halkına mal edilmesi doğru bir yaklaşım değildir.
Yaratıcı için “kurban kesme” daha doğrusu “hayvan kesme” hususu da zaman içinde satanik kan ritüeline dönüştürülmüş ve dejenere edilmiş bir olgudur. Zira, bu noktada esas husus, yemek yeme ihtiyacının giderilmesi amacıyla herhangi bir canlının feda edilmesi durumunda, bu durumun, Allah’ın anılması, O'ndan mağfiret dilenmesi, verilen imkandan dolayı şükredilmesi ve bu imkanın paylaşılması için bir vesile addedilmesidir.
“Simya” ilmi ise sadece kimya ilmi (metallerin altına dönüştürülmesi) ile ilgili olmayan, özünde “yaratılışın kaynak kodlarının keşfi” ideali bulunan yani esasen “kelimeleri” merkeze alan bir bilgi sistemi ve uygulamalar bütünüdür. Söz konusu arayış, daha doğrusu “aranan”, okült ezoterik cemiyetlerde “Felsefe Taşı” ifadesiyle de simgelenmektedir. Simya ilmi, kaynak kodlar olan kelimelerin kullanılması suretiyle maddeye tesir etme, onu dönüştürme veya yönlendirme tekniklerini araştıran gizemli bir öğretidir. Kur’an’da bazı ayetlerin başında, “hurufu mukatta” olarak anılan belirli harflerin yer alması ve ayetlerde bu harflerin “ayatul kitab" (kitabın ayetleri, kitabın kodları) olarak tanımlanması da simya hususu ile dolaylı olarak ilintilidir.
Madde planındayken madde planından sıyrılabilmenin yegane yolu "kelimelere odaklanmak"tır. İlk bakışta tuhaf gelen bu cümle esasen, zihnin belirli kelimelere, anlamlara odaklandırılması yoluyla mevcut yaşam planı içinde ayrı ve özel bir düşünsel plan, bir realite oluşturulmasını tanımlamaktadır. Bir başka deyişle, yüksek konsantrasyon ve odaklanma ile "madde cehennemi" içinde "ruhsal cennet" tesis edilebilmesi mümkündür. Özünde "dönüştürme, dönüşüm, halden hale geçiş" olan bu fenomen de "simya" ilmiyle dolaylı olarak ilintilidir.
Peki teşekkür ederim
ReplyDelete