Çeviri

Wednesday, May 23, 2018

Mü'minin Nitelikleri

Allah'a inanmış ( Mü'min ) kulların sürekli olarak geliştirmeleri gereken nitelikleri Kur'an'da yer alan sıfatlar vesilesiyle aşağıda yer almaktadır. ( Her sıfat için bir örnek ayetin kodu belirtilmiştir. )

Mü'min bir kul;

TESLİM OLANDIR ( MÜSLİM ) : Allah'a ve O'nun doğru yoldaki yönlendirmesine kendini teslim etmiştir. ( 2/128 )

OKUYANDIR ( KARİ' ) : Bilgiye, ilme ulaşmak için sürekli okur, araştırırı ve öğrenir. İlim sahibi olmanın tek yolunun okumak olduğunu bilir. ( 96/1 )

DOĞRUDUR ( SADIK ) :  Daima doğruluktan yanadır, doğru davranış ve tutum içerisindedir. ve doğruyu söyler. (15/64 )

SAMİMİDİR ( MUHLİS ) : İletişiminde, ilişkilerinde ve ibadetinde gizli bir planı yoktur. Açıktır, nettir ve içtendir.  ( 12/24 )

SICAK DOSTTUR ( HALİL / HAMİM ) : İnsanlara yakınlık ve sıcaklık gösterir. Paylaşımcı karakteri sayesinde dost edinmesini ve dost olmasını bilir. ( 25/28 )

GÜVENİLİRDİR ( EMİN ) : Sözüne sadıktır. Tutum ve davranışlarında tutarlıdır. ( 44/18 )

ARAŞTIRANDIR / SUAL EDENDİR ( MUTTALİ / SAİL ) : Bilgiye ulaşmak ve ilmi açıdan gelişebilmek için araştırma yapar, soru sorar. ( 37/54, 12/7 ) 

SAKINANDIR ( MÜTTEKİ ) : Allah'ın gösterdiği doğru yoldan sapmamak, yanlış ve günah olanı yapmamak için maksimum özeni ve dikkati gösterir. ( 2/2 )

ŞÜKREDENDİR ( ŞAKİR ) : Allah'ın bahşettiği nimetlerin bilincinde olarak daima O'na şükranlarını arzeder. Herşeyin O'nun takdiriyle vuku bulduğunu, olduğunu kavramıştır. ( 3/144 )

CÖMERTTİR ( MÜTTEAVVİ ) : Paylaşmayı benimsemiş, "Ben" yerine "Biz" kavramını içselleştirmiştir. Paylaşımlarında, zekatında ve sadakasında ince hesaplar yapmaz. ( 9/79 )

BİLENDİR / BİLGİLİDİR ( ALİM ) : Okuyup araştırdığı için bilgi sahibidir. (29/16 )

AFFEDENDİR ( GAFFUR ) : Yanlış davranışları ve hataları affedebilir. Yapıcı bir yaklaşıma sahiptir. ( 2/109 )

ÖFKESİNİ YENENDİR ( KAZIM ) : Mutabık olmadığı bir durumla, haksızlıkla karşılaşsa dahi nefsinin altında kalmak suretiyle aşırı tepki vermemeye gayret gösterir. Yapıcı ve düzeltici olmaya çabalar. ( 3/134 )

YARDIM EDENDİR ( NASIR ) : ( 3/52 )

İTAAT EDENDİR ( KANİT ) : Allah'ın yönlendirmesine tabi olur, isyan etmez. ( 33/35 )

SABREDENDİR ( SABİR ) : Allah yolunda olan yaşamı içinde karşılaştığı her türlü zorluğa ve sıkıntıya katlanmasını bilir. Tüm bu zorluk ve sıkıntıların kendisi için bir sınav, bir tekamül vesilesi olduğunu idrak eder. ( 2/153 )

HUŞU DUYANDIR ( HAŞİ ) : Allah'ın ismini her duyduğunda, O'nu her hatırladığında, dine ilişkin her türlü hususta saygı ve sevgi dolu bir duygu yoğunluğunu deneyimler. ( 3/199 )

SADAKA VERENDİR ( MÜTESADDİK ) : İhtiyacı olana, yolda kalmışa, darlıkta olana maddi ve manevi destek verir. (33/35 )

ORUÇ TUTANDIR ( SAİM ) : Ramazan ayında veya diğer zamanlarda, Allah'ın buyruğu doğrultusunda oruç tutar. Bu vesileyle Allah'ın nimetleri hususundaki bilinç seviyesini artırır. ( 33/35 )

KORUYANDIR ( HAFİZ ) : Allah'ın ilim emanetine sahip çıkar, onu Allah'ın tayin ettiği tutum ve davranış hudutlarını korur. Ailesine, dostlarına ve insanlara karşı koruyucu ve kollayıcıdır. ( 4/34 )

IRZINI KORUYANDIR ( HAFİZUNE FERC ) : Ahlaklı bir tutum ve davranış içerisinde namusunu korur. Ahlak dışı davranışlardan, zinadan uzak durur. ( 23/5 )

HATIRLAYANDIR ( ZAKİR ) : Allah'ın ismini, ayetlerini sıkça hatırlar, tekrar eder. ( 33/35 )

HOŞGÖRENDİR ( MÜSFİH ) : Yanlışı, hatayı olağan karşılar, aşırılık ve kötü niyet olması dışında kolaylıkla affeder. ( 2/109 )

DUAYA KALKANDIR ( MÜKIMINES SALAT ) : Sabah ve akşam belirli vakitlerde Allah'ı zikretmek, O'na şükranlarını sunmak için duaya kalkar. ( 4/162 )

ÇALIŞANDIR ( AMİL ) : Allah yolunda yani iyilik ve doğruluk yolunda çaba ve özveri gösterir. ( 29/58 )

ADİLDİR ( ADİL ) : Haksızlığa izin vermez. Yakını için dahi olsa adaletten ödün vermez. ( 49/9 )

GÖRENDİR ( BASİR ) : Allah'ın bahşettiği yeti sayesinde gerçeği ve batılı, doğruyu ve yanlışı görebilir. ( 14/19 )

DUYANDIR ( SEMİ ) : Allah'ın ayetlerinin, yaratışının farkındadır. O'nun doğadaki sesini, meleklerin seslenişini hissederek duyar. ( 28/71 )

ŞAHİTTİR ( ŞAHİD ) : Allah'ın yüceliğine, birliğine ve yaratışına şahittir. ( 3/53 )

AKIL EDENDİR ( AKLİY ) : Akıl mekanizmasını çalıştırarak, Allah'ın ayetleri ve deneyimlediği olaylar hususunda neden sonuç ilişkilerini tesbit eder, gerekli analizleri yapar ve sonuçlara ulaşır. ( 2/44 )

DÜŞÜNENDİR / FİKREDENDİR ( MÜTEFEKKİR ) : Düşünce mekanizmasını çalıştırarak, olaylar ve olgular üzerinde değerlendirme ve analizler yapar, sonuçlara ulaşır. ( 6/50 )

YUMUŞAKTIR ( HALİM ) : Uysaldır, uyumludur. ( 9/114 )

VAH EDİP YALVARANDIR ( EVVAH ) : Nefsinin altında kalarak vesile olduğu hatalarından ve günahlarından dolayı vah edip Allah'a yakarır ve dualarında mağfiret diler. ( 9/114 )

GERÇEĞE YÖNELENDİR ( MÜNİB ) : Batıldan uzak durup daima gerçeğin peşinden gider. Gerçeği ve onun delillerini arar. ( 11/75 )

PİŞMAN OLANDIR ( NADİM ) : Nefsinin altında kalarak vesile olduğu hatalarından ve günahlarından dolayı pişmanlık duyar ve mağfiret diler. ( 49/6 )

BİRLEYENDİR ( HANİF ) : Allah'ın birliğini ve yüceliğini kabul eder ve bu gerçeği insanlara aktarmaya çalışır. ( 30/30 )

İDRAK EDENDİR ( MÜDRİK ) : Olayların ve olguların bilincinde ve doğru düşünce içerisindedir. ( 12/45 )

YERE KAPANANDIR ( SACİD ) : Duaya kalktığında, Allah'ın ayetlerini okuduğunda ve okunurken duyduğunda yer kapanır. ( 15/98 )

EĞİLENDİR ( RAKİ ) : Duaya kalktığında, Allah'ın ayetlerini okuduğunda ve okunurken duyduğunda saygı ve huşu ile eğilir. ( 2/43 )

ÖVENDİR ( HAMİD ) : Allah'ı her fırsatta zikredip, O'nu över ve yüceltir. ( 9/112 )

İYİLİĞİ EMREDENDİR ( AMİRİ BİL MA'RUF ) : ( 9/112 )

KÖTÜLÜKTEN MEN EDENDİR ( NAHİ ANİL MÜNKER ) : ( 9/112 )

İYİDİR ( SALİH ) : "İyilik" kavramının tanımını içeren 2/177 kodlu ayette bildirildiği üzere "Allah’a , sonraki güne, meleklere, kitaba, habercilere inananlara, sevdiklerine, yakınlarına, yetimlere, yoksula, yolda kalmışa, dilenenlere, boyunduruk içindekilere sevgiyle mal verir, duaya kalkar, zekatı verir, ahdettiğinde ahdini ifa eder, zorlukta, sıkıntıda, darlıkta ve zor savaş zamanında sabreder. Doğrudur ve sakınır." Ayrıca malı ve nefsi ile Allah yolunda cihad eder. ( 21/105 ) 

DOSTTUR ( VELİ ) : ( 8/72 )

KANAAT EDENDİR ( KANİ ) : Allah'ın verdiği nimete şükreder. Nimete ilişkin kemiyet ( nicelik ) hususunda asla yorum yapmaz. Allah'ın başkalarına verdiği nimete göz dikmez. Nimet kavramının temel sınav unsuru olduğunun bilincindedir. ( 22/36, 53/48 )

FAKİR OLSA DA DİLENMEDEN DURUMUNU ANLATANDIR ( MU'TERR ) : ( 22/36 )

MERHAMETLİDİR ( RAHİM ) : ( 48/29 )

TUTUMLUDUR / ORTA YOLU BULANDIR ( MUKTESID ) : İsraf etmez. Allah'ın nimetinden en etkin ve verimli şekilde faydalanmayı ve faydalandırmayı ilke edinmiştir. ( 5/66 )

HAYIRLARDA İLERLEYEN ( SAİRİ FİL HAYRAT ) : Hayır ve sevap konusunda daimi bir gayret içerisindedir. Diğer insanlara da bu yönde telkinde bulunur ve örnek olmaya çalışır. ( 21/90 )
















Kazım

Arapça “Kazım” kelimesi bir sıfat olup, “Öfkesini yenen, dindiren, meydana çıkarmayan” anlamına gelmektedir. Kazım olabilmek inananlar için önemli sınavlardan biridir. Zira kazım olabilmenin birinci koşulu nefse hakimiyet, nefsin altında kalmamayı becerebilmektir. 

3/134 - Ellezine yünfikune fis serrai ved darrai vel KAZIMINEL ĞAYZA vel afıne anin nas vallahü yühıbbül muhsinın ( Onlar bollukta ve darlıkta harcarlar, kinlerini ÖFKELERİNİ AÇIĞA VURMAZLAR, insanları affederler. Allah iyilik yapanları sever. )

Tuesday, May 22, 2018

Kader Mekanizması ... Sabır ve Şükür

"Kader" kelimesi "Ölçü" anlamına gelmekte olup, "Mikdar" kelimesi de aynı köktendir. Allahü Teala'nın herşeyi "kader" ile yarattığı ayetlerde bildirilmektedir.

54/49 - İnna külle şey'in halaknahü bi kader ( Kesinlikle biz herşeyi ölçü ile yarattık. )

Kehf suresinde geçen Musa ile Genç Adam'ın ( Vazifeli Varlık ) hikayesi, neden / sonuç ilişkisi, her olgunun bir diğer olguyla ilintili olduğu  ve bir şeyin bir diğer şeyin sonucu olduğu gerçeğini bildirmektedir. Öte yandan kötü veya üzücü olarak algılanan bir olayın esas itibarıyla muhatabı açısından ne denli hayırlı ve iyi sonuçlar oluşturabileceği de kader mekanizması bağlamında vurgulanmaktadır. 

18/71 - Fentaleka hatta iza rakiba fis sefıneti harakaha kale e harakteha li tüğrika ehleha lekad ci'te şey'en imra ( Öylece yürüyüp gittiler. Nihayet gemiye bindiklerinde, onu yardı. "Onu, sahiplerini boğmak için mi yardın? Sen kötü şey getirdin." dedi. )

18/79 - Emmes sefınetü fe kanet li mesakıne ya'melune fil bahri fe eradtü en eıybeha ve kane veraehüm melikün ye'huzü külle sefınetin ğasba ( Ama gemi, o denizde çalışan yoksullar içindi. Onun kusurlu olmasını istedim. Zira arkalarında, tüm gemileri gasp edip alan hükümdar vardı. )

Geminin yarılması, yoksulların gemisinin melik tarafından gasp edilmesini ve yoksulların esaret azabından kurtulmalarını sağlamıştır. 

18/74 - Fentaleka hatta iza lekıya ğulamen fe katellehu kale e katelte nefsen zekiyyeten bi ğayri nefs lekad ci'te şey'en nükra ( Öylece yürüdüler. Nihayet oğlanla, genç adamla karşılaştıklarında, onu öldürdü. "Sen nefis dışında olarak temiz nefsi mi öldürdün? Sen kötü şey getirdin." dedi. )

18/80 - Ve emmel ğulamü fe kane ebevahü mü'mineyni fe haşına en yürhikahüma tuğyanen ve küfra ( Ve ama oğlan, genç adam. Onun ana babası inananlardı. Onları azgınlığa ve inkara sürüklemesinden korktuk. )

Oğlanın öldürülmesi, anne ve babasının inananlar olarak yaşamlarını sürdürmelerine vesile olmuştur. Öldürülen oğlan yeni enkarnasyonunda ( yaratılışında ) daha farklı bir karakter olarak yaşam bulacaktır.

18/77 - Fentaleka hatta iza eteya ehle karyetinistet'ama ehleha fe ebev en yüdayyifuhüma fe veceda fıha cidaran yürıdü en yenkadda fe ekameh kale lev şi'te lettehazte aleyhi ecra ( Öylece yürüdüler. Nihayet ülkenin sahiplerine geldiklerinde, onun sahiplerinden yemek istediler de onları misafir etmekten kaçınıp çekindiler, direttiler. Böylece onun içinde yıkılmaya meyleden duvar buldular da onu doğrulttu. "Şayet dileseydin onun üzerine ödül edinirdin." dedi. )

18/82 - Ve emmel cidaru fe kane li ğulameyni yetımeyni fil medineti ve kane tahtehu kenzün lehüma ve kane ebuhüma saliha fe erade rabbüke en yeblüğa eşüddehüma ve yestahrica kenzehüma rahmeten min rabbik ve ma fealtühu an emrı zalike te'vılü ma lem testı' aleyhi sabra ( “Ve ama duvar. Şehirin içinde yetim olan iki oğlan içindi. Onun altında onlara hazine vardı. Babaları da iyiydi. Rab’bin olgunluklarına erişmelerini ve Rab’binden rahmet olarak hazinelerini çıkarabilmelerini istedi. Onu işim olduğu üzere yapmadım. İşte o senin, üzerine sabretmeye istidatın olmayanın yorumu budur." )

Duvarın doğrultulması iki yetim olanın nasiplenmesinin sağlanması içindir.

Genç Adam olarak tanımlanan Vazifeli Varlık, yolculuk esnasında Musa'ya sürekli olarak "Kesinlikle sen benimle birlikte sabretmeye istidat edemezsin." demektedir. Bu söylem ile, olayların aldatıcı dünya hayatındaki algı ile değerlendirilmesi durumunda sabır mekanizmasının çalışamayacağı, kişinin üzüntüye, bunalıma, öfkeye ve isyana sürüklenebileceği bildirilmektedir. Zira yolculuk esnasında Vazifeli Varlık'ın her icraatı sonrasında Musa şaşırmakta, kızmakta ve sorular sormaktadır.

İnananlar açısından kader mekanizmasının nasıl algılanması gerektiği Hadid suresinin aşağıdaki ayetinde ;

57/23 - Li keyla te'sev ala ma fateküm ve la tefrahu bima ataküm vallahü la yühibbu külle muhtalin fehur ( O size kaybettirdiğine, yitirttiğine üzülmeyesiniz. O size verdiğinden dolayı da ferahlayıp sevinmeyesiniz. Allah şımaranların, övünenlerin hiçbirini sevmez. )

Kaderini deneyimlemekte olan kullar için "Sabır" ve "Şükür" kelimelerinin en önemli unsurlar olduğu, her iki kelimenin de yan yana geçtiği İbrahim ve Lokman surelerinin aşağıdaki ayetlerinde bildirilmiştir.

14/5 - Ve lekad erselna musa bi ayatina en ahric kavmeke minez zulümati ilen nuri ve zekkirhüm bi eyyamillah inne fı zalike le ayatin li külli sabbarin şekur ( Ve Musa' yı, kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkarsın ve onlara Allah' ın günlerini hatırlatsın diye ayetlerimizle gönderdik. Kesinlikle bunda her sabredip şükreden için ayetler vardır. )

31/31 - E lem tera ennel fülke tecrı fil bahri bi nı'metillahi li yüriyeküm min ayatih inne fı zalike le ayatin li külli sabbarin şekur ( Size ayetlerinden göstermek için, gemilerin denizde Allah' ın nimeti ile aktığını görmedin mi? Her sabredip şükreden için, kesinlikle bunda ayetler vardır. )



Friday, May 11, 2018

Türk Eyeri ( Sella Turcica ) ve Tuva


İnsan kafatasında SELLA TURCICA ( TÜRK EYERİ ) olarak bilinen ve içinde Pituitary Gland ( Tükürük Bezi )’i ve Pineal Gland ( Kozalak Bezi / Epifiz Bezi *)’ i barındıran bir kemik yapısı bulunmaktadır. Türk Eyeri kemiğinin ismi kemiğin "Eyer" formunda olmasından kaynaklanmaktadır. ( Epifiz Bezi üst frekanslar ile teması sağlayan organdır. )





Türk Eyeri

TÜRK EYERİ kemiği, TUVA TÜRKLERİ ve Kur'an'da yer alan TUVA VADİSİ arasında ilinti olma ihtimali bulunmaktadır. ( Eyer şekil itibarıyla Vadiye ve M harfine benzemektedir. )

20/12 - İnnı ene rabbüke fahla' na'leyk inneke bil VADİL mukaddesi TUVA ( Kesinlikle ben, ben senin Rab’binim. O halde ayakkabını çıkar. Kesinlikle sen kutsal VADİ TUVA' dasın. )

79/16 - İz (1) nada (2) hu (3) rabbü (4) hu (5) bi (6) el (7) VADİ (8) el (9) mukaddesi (10) TUVA (11) ( Zamanında Rab’bi ona kutsal VADİ TUVA' da seslendi. )





TUVA Bayrağındaki figür M harfine benzemektedir.

- Tuva Bayrağı M şeklindedir.

Bkz.




- M harfi Türkçe alfabedeki 16. harftir. Tuva Vadisi kavramının son kez geçtiği ayetin sure ve ayet numaralarında ( 79/16 ) 16 sayısı tezahür etmektedir. ( 7+9 = 16 ve 16 )

- 79/16 kodlu ayette "11" kelime bulunmaktadır. 11 sayısı şekil olarak M harfine benzemektedir.

TUVA bayrağı dikey olarak konumlandırıldığında aşağıdaki şekil oluşmaktadır.



Dikey konumlanmış TUva bayrağında,

"Sarı Üçgen" ile"Piramit
"Beyaz Çizgiler" ile "Işın" veya "Yol"
"Mavi Alan" ile de "Gök" simgelenmektedir.

Yani piramitin tepesinden gökyüzüne iletilen ışın veya çıkan yol tasviri oluşmaktadır. Bu tasvir aşağıdaki piramit resimlerinde de bulunmaktadır.




Mürselad ( Gönderilenler ) suresinin aşağıdaki ayetlerinde yer alan "Üç Çatallı Gölge", "Saray", "Kıvılcım" ve "Sarı Deve" * kavramları göğe ışın saçan piramit tasvirine uymaktadır. ( * Deve, sarı renkli ve gövdesi üçgen şekline sahip bir hayvandır. )

77/29 - İntaliku ila ma küntüm bihi tükezzebun ( O onunla yalanlamış olduğunuza gidin. )

77/30 - İntaliku ila zıllin ziy SELASİ ŞU'ABİN ( ÜÇ ÇATALLI GÖLGEye gidin. )

77/31 - La zalilin ve la yuğniy minel lehebi ( Gölgelendiren değildir ve alevden koruyup fayda vermez. )

77/32 - İnneha termi bi ŞERERİN kel KASRİ ( Kesinlikle o SARAY gibi KIVILCIMLAR atar. )

77/33 - Ke ennehu CİMALETUN SUFRUN ( Kesinlikle o SARI erkek DEVELER gibidir. )


Tuesday, May 8, 2018

Üç Çatallı Gölge, Gönderilenler, 7 ve 8

Arapçada 7 ve 8 rakamlarının "Üçgen" formunda ifade edilmesi dikkat çekmektedir.


Döngü periyodunun ve periyod sonunun sembolü olan "7" sayısının "Ters Üçgen", yeni döngü başlangıcının sembolü olan "8" sayısının ise "Üçgen" ile ifade edilmesi, "Davud Yıldızı" olarak bilinen ve içiçe geçmiş üçgenlerden oluşan figürü çağrıştırmaktadır. Davud Yıldızı'nın yaratılıştaki döngüleri sembolize eden bir figür olması kuvvetle muhtemeldir.


Evvelce "Piramit" başlıklı bölümde belirtildiği üzere piramitin bir uzay gemisi veya uzay gemisi iniş platformu olduğu düşünüldüğünde 77. sure olan MÜRSELAD ( GÖNDERİLENLER ) suresinin ismi ve aşağıdaki ayetlerindeki ifadeler önem arzetmektedir.

77/28 - Veylün yevmeizin lil mükezzibin ( Vay o gün yalanlayanlar için. )
77/29 - İntaliku ila ma küntüm bihi TÜKEZZİBUN ( O onunla YALANLAMIŞ olduğunuza gidin. )
77/30 - İntaliku ila zıllin ziy SELASİ ŞU'ABİN ( ÜÇ ÇATALLI GÖLGEye gidin. )
77/31 - La zalilin ve la yuğniy minel lehebi ( Gölgelendiren değildir ve alevden koruyup fayda vermez. )
77/32 - İnneha termi bi şererin kel kasri ( Kesinlikle o saray gibi kıvılcımlar atar. )
77/33 - Ke ennehu cimaletun sufrun ( Kesinlikle o sarı erkek develer gibidir. )

"Üç Çatallı Gölge" ifadesinin ilk ve son kez geçtiği ayetin kodunun ( 77/30 ) nümerolojik değerinin "8" olması da ayrıca dikkat çekmektedir. ( 7+7+3+0 = 17 ... "8" )

Bir cismin gölge oluşturabilmesi için yer ile güneş arasında konumlanması gerekir. Ayette ifade edilen "Üç Çatallı Gölge" kavramındaki "Gölge" kelimesinin "Ateş", "Alev" ve daha bir çok batini anlamlarınan biri de gökten yere iniş yapan bir uzay gemisinin yerde tezahür eden gölgesi olabilir. Gölgenin üçgen şeklinde olması ve kıvılcım saçması ifadeleri de  piramit şeklindeki uzay gemisini ve roketini tasvir eder gibidir. Ayrıca 77/33 kodlu ayette geçen "Sarı Deve" ifadesi de "Sarı renkli piramitin" ve/veya "Sarı renkli ateşin" tanımını içermektedir.

Bu veriler ışığında, döngü sonuna yani yeni döngü başlangıcına erişildiğinde, Allahü Teala'nın "Gönderdikleri"nin ( Mürselad ) yani Vazifeli Varlıkların ( Melekler, Resuller ) Hesap Günü ( Yevmel Hısab ) ve Ayrışım Günü ( Yevmel Fasl ) için göklerden uzay gemisi ile yere inecekleri ve mevcut düzene müdahale ederek yeni bir dönem başlatacakları sonucuna ulaşılabilir. ( Satanist küresel elit bu vakayı "Alien Attack" ( Alien Saldırısı ) olarak lanse etmekte ve toplumda düşman uzaylıların saldırı yapacağı algısı oluşturmaya çalışmaktadır. )

Mürselad ( Gönderilenler ) suresinin 77/29 kodlu ayette geçen "Yalanlamış olduğunuza gidin." ifadesi hem "cehennem ateşini / azabını yalanlamak" kavramı ile hem de aşağıda yer alan ve "Gönderilenlerin yalanlandığının" vurgulandığı ayetler ile doğrudan ilintilidir.

15/80 - Ve lekad kezzebe ashabül hıcril murselın ( Ve Hicr' in sahipleri gönderilenleri yalanladılar. )
26/105 - Kezzebet kavmü nuhınil murselın ( Nuh kavmi gönderilenleri yalanladılar. )
26/123 - Kezzebet adünil murselın ( Ad gönderilenleri yalanladı. )
26/141 - Kezzebet semudül murselın ( Semud gönderilenleri yalanladı. )
26/160 - Kezzebet kavmü lutınil murselun ( Lut kavmi gönderilenleri yalanladı. )
26/176 - Kezzebe ashabül eyketil murselın ( Eyke sahipleri gönderilenleri yalanladı. )

15/80 kodlu ayet, ayet numarasının nümeroljik değerinin "8" ( 8+0 = 8 ) olması ve ayetin "8" kelimeden oluşması açılarından önem arzetmektedir.

Ve (1) lekad (2) kezzebe (3) ashabü (4) el (5) hıcri (6) el (7) MURSELIN (8)

Hakka suresinin 69/17 kodlu ayeti de döngü ve yeni döngü başlangıcı nümerolojisi açısından dikkat çekmektedir.

69/17 - Vel meleku ala ercaiha ve yahmilu ARŞE RABBİKE fevkahüm yevmeizin SEMANİYET ( Ve melek onun çevresindedir. O gün onların SEKİZİ, üstlerinde RAB'BİNİN ARŞINI * taşırlar. )

* Ayetteki ARŞ kelimesinin, NOAH ARK / ARŞ ( Nuhun Gemisi ) tamlamasındaki "Gemi" anlamında olması durumunda, göklerden gemi ile geliş kavramı güçlenmektedir.

Tevrat'ın 26. suresi olan HEZEKİEL ( HEZE ( Alır ) + KE ( Seni ) + EL ( Allah ) .... Allah Seni Alır. ) suresinde gökten gelenlere ilişkin aşağıdaki tasvirler yer almaktadır. ( Tevrat'taki Hezekiel suresinin ve Kur'an'daki Şuara suresinin sure numaraları 26'dır. 26 ... 2+6 = "8" )

- Göklerin açılması
- Ateş saçan büyük bulut
- Dört canlı yaratık
- Dört yüzlü yaratık ( Piramit )
- Yaratıkların şimşek çakar gibi hızla ileri geri gitmeleri
- Her birinin yanında yer değen tekerlek ( Piramit geminin tabaındaki dört köşede yer alan roketler )


HEZEKİEL ( HEZE ( Alır ) KE ( Seni ) EL ( Allah ) ) kelimesinin benzeri Kur'an'da yer alan EHAZEHÜMÜLLAH ( EHAZE ( Alır ) HÜM ( Onları ) ALLAH ( Allah ) ifadesidir.

3/11 - Ke de'bi ali fir'avne vellezine min kablihim kezzebu bi ayatina fe EHAZEHÜMÜLLAHÜ bi zünubihim vallahü şedıdül ıkab ( Gidişatları, Firavun' un ailesininki ve onlardan önce ayetlerimizi yalanlayanlarınki gibidir. ALLAH ONLARI onları günahlarından dolayı YAKALADI. Allah azabı şiddetli olandır. )

8/52 - Ke de'bi ali fir'avne vellezine min kablihim keferu bi ayatillahi fe EHAZEHÜMÜLLAHÜ bi zünubihim innellahe kaviyyün şedıdül ıkab ( Firavun'un ailesi ve onlardan öncekilerin gidişatı gibi Allah' ın ayetlerini inkar ettiler. ALLAH' ta ONLARI günahlarından dolayı YAKALADI. Kesinlikle Allah kuvvetlidir, azabı şiddetli olandır. )

40/21 - E ve lem yesıru fil erdı fe yenzuru keyfe kane akıbetüllezıne kanu min kablihim kanu hüm eşedde minhüm kuvveten ve asaran fil erdı fe EHAZEHÜMÜLLAHÜ bi zünubihim ve ma kane lehüm minellahi min vak ( Yerde gezmediler mi? Onlardan öncekilerin sonu nasıl oldu baksalar ya. Onlar yerde, kuvvetçe ve eserce onlardan daha şiddetli idiler. Böylece, günahlarından dolayı ALLAH ONLARI YAKALADI. Allah' tan onlara koruyucu, gözetici olmadı. )

40/22 - Zalike bi ennehüm kanet te'tıhim rusülühüm bil beyyinati fe keferu fe EHAZEHÜMÜLLAH innehu kaviyyün şedıdül ıkab ( Bu, kesinlikle onlara delillerle gelen resulleri olduğunda inkar etmelerindendir. Böylece ALLAH ONLARI YAKALADI. Kesinlikle O kuvvetli ve azabı şiddetli olandır. )

69/10 - Fe asav resule rabbihim fe EHAZEHÜM AHZETEN RABİYET ahzeten rabiyet ( Böylece Rab’lerinin resulüne isyan ettiler de onları YÜKSELEN YAKALAYIŞLA YAKALADI. )

69/10 kodlu ayette geçen "AHZETEN RABİYET" ( Yükselen Yakalayış ) ifadesi yerden yükselen "Uzay Gemisi" algısı oluşturmaktadır.

Aşağıda yer alan ve Hinduizme ait "8" figür “Cennete Giden Sekiz Yol” olarak tanımlanmaktadır.






Saturday, May 5, 2018

Tiyn, El Tiyn, Altın Çağ ve Din Günü

Naim Hâzım Onat tarafından 1944 yılında yazılan "Arapça'nın Türk Diliyle Kuruluşu" kitabı, Arapça dahil bir çok dünya dilinin kökeninin Türkçe olduğuna ilişkin delilleri ortaya koymaktadır.

                                                   

Mu uygarlığını ve Türklerin kökenini araştıran Atatürk'ün şu sözleri ise Türkçe'nin dünya dillerine kaynak teşkil ettiği görüşünü dile getirmektedir. “Türkçe, dünyadaki en eski dilerden biridir, hatta en eski dildir ve dünya'daki diğer dilerin pek çoğu Türkçe’den doğmuştur.” 

Amerikalı yazar Gene D. Matlock tarafından yazılan "Ey Dünya İnsanları Hepiniz Türksünüz" isimli kitap dünya ırklarının kökenlerinin Türklük ile ilintilerini açıklamaktadır.

                                                   

Türkçenin dünya dillerine kaynak ve köken teşkil ettiği hususu evvelce "Tek Topluluk Tek Dil" başlıklı bölümde detaylı olarak ve örnek kelimeler verilerek incelenmişti.

Bu çerçevede, Kur'an'da yer alan ve "Çamur" olarak çevrilen "TIYN" kelimesi kök anlamı itibarıyla geçtiği ayetlere çok farklı anlamlar katmaktadır.

"TIYN" kelimesinin Türkçe'deki TIN / TINI kelimesiyle ilişkisi olması kuvvetle muhtemeldir.

Ayrıca TIN / TINI = Ayırt edici SES. Bir cismin titreşiminden çıkan sesi, başka nitelikteki bir cisimden aynı yükseklikte olarak çıkan SESten ayırt ettiren özellik. Ses frekansı, Ses Titreşimi ( "Titreşim" kelimesindeki Tİ kökünün TIYN kelimesi ile ilintisi bulunmaktadır. Arapçada Titreşim anlamına gelen "İhTİzaz" kelimesi ve ince yani yüksek frekanstaki ses anlamına gelen "Tiz" kelimesi de birbirleriyle ilintilidir. Ayrıca nota sistemindeki 7. ve en ince nota olan Sİ notası batı dillerinde Tİ olarak telafuz edilir. Kulak ÇINlaması hastalığının adı da "TİNNİtus"'tur. )

6/2 - Hüvellezi halekaküm min TIYNİn sümme kada ecela ve ecelüm müsemmen ındehu sümme entüm temterun ( Sizi ÇAMURdan / SES FREKANSINDAN yaratan, sonra da vadelendiren O'dur. Belirlenen vade O’nun indindedir. Sonra siz şüphe ediyorsunuz. )

Ayetteki TIYN kelimesi, TINI / SES FREKANSI olarak çevirildiğinde "İnsanın SES FREKANSINDAN yaratıldığı" anlamı oluşmaktadır. Bu durum, Allahü Teala'nın ""Ol!" deriz olur." söyleminin bir başka tezahürü niteliğindedir.

3/49 - Ve rasulen illa benı israıle ennı kad ci'tüküm bi ayetin min rabbiküm ennı ahlüku leküm minet TIYNİ ke hey'etit tayri fe enfühu fıhi fe yekunü tayran bi iznillah ve übriül ekmehe vel ebrasa ve uhyil mevta bi iznillah ve ünebbiüküm bima te'külune ve ma teddehırune fı büyutiküm inne fı zalike le ayeten leküm in küntüm mü'minın ( Ve ancak İsrailoğullarına resuldür. "Kesinlikle ben size Rab’binizden ayet getirdim. Kesinlikle ben size, ÇAMURDAN / SES FREKANSINDAN kuşun şekli gibi olanı yaratırım. Böylece onun içine üflerim de o Allah’ ın izni ile kuş olur. Doğuştan körü, alacalıyı iyileştiririm. Allah’ ın izni ile ölüyü diriltirim. O yediklerinizi, o evlerinizin içinde biriktirdiklerinizi size haber veririm. Eğer inananlarsanız, kesinlikle bunda size ayetler vardır." )

32/7 - Ellezi ahsene külle şey'in halekahu ve bedee halkal insani min TIYN ( O herşeyin en güzeli O’nun yarattığıdır. İnsanı yaratmaya ÇAMURDAN/ SES FREKANSINDAN başlamıştır. )

37/11 - Festeftihim e hüm eşeddü halkan em men halakna inna halaknahüm min TIYNil LAZİB ( O halde onlara sor. Yaratılış olarak onlar mı daha şiddetli yoksa bizim yarattıklarımız mı? Kesinlikle onları YAPIŞIK ÇAMURDAN / SABİT TINIDAN, SES FREKANSINDAN yarattık. )

* Lazib = Sabit ; Yapışan

28/38 - Ve kale fir'avnü ya eyyühel meleü ma alemtü leküm min ilahin ğayrı fe EVKID li ya hamanü alet TIYNİ fec'al lı SARHAN leallı ETTALİU ila ilahi musa ve inni le ezunnühu minel kazibın ( Ve Firavun "Ey ileri gelenler, ben size başka ilah bilmem. Haydi bana ÇAMURUN üzerine ATEş YAK/ SESLİ ATEŞ YAK ey Haman. Bana yüksek KÖŞK oluştur. Umulur ki ben Musa' nın ilahına YÜKSELİRİM. Kesinlikle ben onu yalancılardan zannederim." dedi. )

* Tınılı Ateş = Ses çıkaran ateş ... Roket ve Roketle göğe yükselmek

TIYNİ = TIYN = TIN = TEN ... ( İnsanın TENi ... yapısı / frekansı )

Ayetlerde, TINI kelimesinin fonetik özdeşi olan TIYNİ kelimesinin tezahür ettiği görülmektedir.

TINlamak = To Resound, To Resonate
TENor = The highest of the ordinary adult male voice range. ( Yetişkin erkek sesinin en yüksek frekansı )
AnTENna ... AnTEN ( Ses frekanslarının iletimini sağlayan araç )
TEN =10
TENnur ( Fırın ) THUNder ( Şimşek !! sonrası gök gürültüsü )
TAN /TAN Yeri ...TAN ... Ateşin çıkması / Güneşin doğması .... yani SES ve ATEŞ ilintisi
TUN ( Alm. ) = Yapmak !!
TANımak ... Aynı frekansa gelmek ve varlığından haberdar olmak.
TANImlamak = Frekansını belirlemek
TENcere ... Ateş ve Ses ilintisi. Ateşte ses çıkararak yemek pişmesini sağlar.
TİN = Spirit, Ruh
TİNSEL = Spiritual, Ruhsal

Okült açıdan önem arzeden, pagan kültürlerde kutsal addedilen ( ki bu dini bilginin çarpıtılmış yorumudur. ) ve en değerli maden / metal olarak bilinen ALTIN bu noktada ilginç bir durum sergilemektedir. ALTIN elementi periyodik tabloda 11. grupta ve 6. periyodda konumlanmıştır. 6 sayısı ile 11 sayısı çarpıldığında ortaya "66" sayısı çıkmaktadır ki bu sayı ALLAH kelimesini oluşturan Arapça harflerin ( Elif Lam Lam Elif He ) ebced değerleri toplamını vermektedir. Ayrıca 6 ve 11 sayılarının nümerolojik toplamı da ( 6+1+1 = 8 ) döngünün ve sonsuzluğun sembolü olan "8" sayısını vermektedir.


ALTIN kelimesinin kök ayrışımında El ve TIN / TIYN kelimelerinin olması kuvvetle muhtemeldir. Bu durumda ortaya İLAH ve SES ... İLAHIN SESİ veya SES kelimesi ( EL kelimesi ön ek / artikel olarak düşünüldüğünde ) çıkmaktadır.

Batı dilllerindeki GOD ( İlah ) ve GOLD ( Altın ) kelimelerinin fonetik benzerlikleri de ayrıca dikkat çekmektedir.

ALTIN ÇAĞ ( SIRIUS Çağı ) olarak ifade edilen çağın esas itibarıyla Kur'an'da YEVMED DİN olarak tanımlanan DİN GÜNÜ olması kuvvetle muhtemeldir. Bu ifadedeki GÜN kelimesi bir devri, dönemi, çağı ifade etmektedir.

Fatiha suresinin 4. ayetinde Allahü Teala'nın MALİKİ YEVMİD DİN ( DİN GÜNÜNÜN MALİKİ ) olarak tanımlanması vasıtasıyla, bilincin yükseldiği, algıların açıldığı ALTIN ÇAĞda yani DİN GÜNÜNde artık şeytana verilen sürenin dolduğu, tek, gerçek ve daim malik olan Allah'ın gerçeği kelimeleri, sesi ile gerçelleyeceği, gerçeğin batıldan ayrışacağı ve gözlerin keskinleşeceği haber verilmektedir.

İnşikak suresinin aşağıdaki ayetleri, Galaktik ( Kozmik ) Hizalanma sonrasında girilecek yeni bir süreçten, yeni bir döngüden yani Altın Çağ'dan bahsetmektedir.

84/17 - Vel leyli ve ma veseka ( Ve gece ve o barındırdıkları, )
84/18 - Vel kameri izet teseka ( Ve Ay dizilip derlendiğinde, )
84/19 - Le terkebunne tabekan an tabekın ( Kesinlikle tabakadan tabakaya binip karışacaksınız. )

                         


ALTIN ÇAĞ ifadesi EL TIYN ÇAĞ yani SES ÇAĞI veya EL DIYN / DİN çağı ( günü ) olarak düşünüldüğünde aşağıdaki ayetlerin anlamı daha da netleşmektedir.

36/53 - İn kanet illa SAYHATEN vahıdeten fe iza hüm cemiy'ul ledeyna muhdarun ( Kesinlikle ancak tek ÇIĞLIK oldu. Böylece o zaman onlar toplanıp huzurumuzda hazırlananlar oldular. )

38/15 - Ve ma yenzuru haülai illa SAYHATEN vahıdeten ma leha min fevak ( Ve onların o baktıkları ancak tek ÇIĞLIKTIR. Onda gecikme yoktur. )

Altın Çağda / Din Gününde, Allahü Teala'nın ileteceği ses frekansı ile ( TIYN ) sayesinde şeytanın bu ana kadar muhtelif yollar ile yayımladığı saptırıcı ses frekansı kaybolacak ve Allah'ın seçtiği insanlar şeytan hipnotizmasından ( zihin kontrolünden ) kurtulacaklardır.

1998 yılında yayımlanan "Altın Çağ" dergisinin Ağustos 1998 sayısının kapağındaki Türkiye haritası ve Sirius etkileşimi ( Göksel etkileşim ) sembolik ve semantik açıdan önem arzetmektedir.

                 


1978 yılında yaınlanmış olan Ekminezi ( Trans ile geçmişe veya önceki yaşama dönüş ) isimli kitaptaki dünya haritasında Türkiye üzerinde Sirius yazması da dikkat çekicidir.



ALTIN = EL TIYN olgusu aşağıdaki bir başka örnek ile teyid edilebilir.

EDAT ... ED+AT ... ED ( Yardım ; AID ( İng. ) ) AT ( Olma durumu / Olan ) ... EDAT = Yardım Etme Durumu, Alet )

( Örnek : Tahrib+At ... Tahribat ... Harab Etme Durumu )

EDEVAT ...ED+EV+AT ..... EDAT'ın çoğuludur.

Kök kelime "ED" olduğundan EL+ED ... ELED ( Yardım Eden ) yani ALET olarak dönüşmektedir.

Ayrıca Arapça'da ED / EDA kök kelimesi "Yapmak, Yerine Getirmek" anlamındadır. Yani EDMEK / ETMEK ... ED = ET ... ELED ... ALET 

( Not: Gelenek anlamına gelen ADET kelimesi de EDA / ED ve ET kelimelerinin birleşiminden oluşmaktadır. EDA+ET ... ADET ... "Yapılma Durumu" )

ALMAK ... EL ile tutmak......EL+MEK ... ELMEK

EL kökü Batı dillerindeki artikel kavramının ( Le, La ( Fra. ) El ( İsp. ) ) Türkçe kaynaklı olduğuna ilişkin işaretler vermektedir.. 

Yani EL KITAB ifadesi... AL KİTAP / AL YAZI anlamında, bir SUNU ifadesi gibi. "AL sana bu kelimeyi verdim." anlamında kullanılmaktadır. Ve EL kelimesinin İLAH / TANRI için kullanılması da ilintiyi kuvvetlendiriyor. Yani "Allah'ın verdiği Kitap / Kalem / Ağaç" anlamı oluşmaktadır.

ARTIKEL kelimesi incelendiğinde ise ART+IK+EL ayrışımı oluşmaktadır.

ART = Sanat / Üretim
IK = Gibi olan ( -ic eki ( Örnek : Gigant+Ic ... Gigantic = Dev gibi olan ) )
EL = Allah

ARTIKEL = ALLAHIN SANATSALLIĞI / ÜRETKENLİĞİ











Tuesday, May 1, 2018

Piramit

PYRAMID kelimesi PYR ( Ateş ) ve MID ( Orta ) kelimelerinden oluşmakta olup, ORTADAKİ ATEŞ veya ORTADA ATEŞİ OLAN anlamlarına gelmektedir. 

PYR kökü, PİR veya PAYR olarak telafuz edilebilmektedir. PYR kökü İngilizce'deki FIRE Arapça'daki FAR ve Türkçe'deki PAR ( PARlamak ) kelimeleriyle aynı anlamı yani "ATEŞ" anlamını taşımaktadır. Kasas suresinin 28/38 kodlu ayetinde Firavun, veziri Haman'dan ATEŞ yakmasını ve  YÜKSEK KÖŞK inşa etmesini ister. Amacı - haşa - Allah'a YÜKSELMEKTİR. ( Firavun / Fir'avn ... FİR ( Ateş ) AVN ( Yardım / Yardım eden ) ... "Ateşe düşürmek yolunda yardım eden"

28/38 - Ve (1) kale (2) fir'avnü (3) ya (4) eyyü (5) ha (6) el (7) meleü (8) ma (9) alemtü (10) leküm (11) min (12) ilahin (13) ğayrı (14) i (15) fe (16) EVKID (17) li (18) i (19) ya (20) hamanü (21) ala (22) et (23) tıyni (24) fe (25) ec'al (26) li (27) i (28) SARHAN (29) leall (30) ı (31) ETTALIU (32) ila (33) ilahi (34) musa (35) ve (36) inn (37) i (38) le (39) ezunnü (49) hu (41) min (42) el (43) kazibın (44) 

( Ve Firavun "Ey ileri gelenler, ben size başka ilah bilmem. Haydi bana çamurun üzerine ATEŞ YAK ey Haman. Bana yüksek KÖŞK oluştur. Umulur ki ben Musa' nın ilahına YÜKSELİRİM. Kesinlikle ben onu yalancılardan zannederim." dedi. )

Yukarıdaki ayetteki "Ateş", "Köşk", "Yükselmek" kelimeleri dikkate alındığında, uzaya yükselen bir roket, uzay gemisi / mekiği tasvirinin söz konusu olduğu izlenimi oluşmaktadır.

Mısır'daki Piramitlerin, uzay gemileri için bir çeşit iniş ve kenetlenme platformu görevi gördüğü muhtelif kaynaklarda ve filmlerde konu edilmiştir. Zira altında ateşleme roketi olan bir uzay gemisine / mekiğine alttan bakıldığında "Ortasında ateş olan bir nesne" görülecektir.


Ayetteki "Sarh" kelimesinin 29. ( 2+9 = 11 ) kelime olması, "11" nümerolojisi nedeniyle bu kelimenin Star Gate / Boyut Geçiş Portalı anlamını da içermekte olduğuna işaret etmektedir. Ayetin kodunun da ( 28/38 ) 1 ve 11 nümerolojisi içermesi ayrı bir delil niteliğindedir. ( 28 ... "10" ; 38 ... "11" ) Zira Firavun, "Musa'nın ilahına yükselmek" yani bir portal ile üst boyutlara geçmek, "yükselmek" istemektedir. 



Illuminati piramidi olarak bilinen okült ezoterik piramit sembolünün en üstündeki ayrık piramit, iniş yapan bir gemiyi ve Mısır mitolojisindeki ilahın ismi olan Ra'nın dönüşünü sembolize etmekte gibidir. Bu çerçevede, Ra, Baphomet, Lucifer ( Işık Getiren ), Şeytan ( Şeyt = Yanmak, Kaynamak ; Şeytan Yanan, Yakan ) aynı pagan olguyu tanımlamaktadırlar.

"Ra" kelimesi "Görmek" anlamına gelmekte olup, A'raf suresinin 7/27 kodlu ayetinde şeytanın gizlice gördüğü / gözetlediği bildirilmektedir.

7/27 Ey Ademoğulları, ŞEYTAN, ana babanızı, ayıplarını, çirkinliklerini onlara göstermek için onların elbiselerini soyarak onları cennetten çıkardığı gibi sizi de kesinlikle fitnelemesin. Kesinlikle o, O VE KABİLESİ, SİZİN ONLARI GÖREMEYECEĞİNİZ YERDEN SİZİ GÖRÜRLER. Kesinlikle biz şeytanları, inanmayanların dostları kıldık. 

Piramitler Mısır mitolojisinde AMONRA adı verilen karakterle özdeşleştirilir. AMONRA kelimesi ayrıştırıldığında A+MON+RA kelimeleri ortaya çıkmaktadır. MON kelimesi MOON ( Ay ), RA kelimesi ise ( Görmek ) anlamlarına gelmektedir. Bir başka deyişle AMONRA veya MONRA kelimesi "AYDAN GÖREN" anlamına gelmektedir. Bu ifade Ay'ın farklı varlıklar tarafından bir  gözetleme merkezi olarak kullanılmakta olması ihtimalini ortaya koymaktadır. ( Arapça'da AYN kelimesi GÖZ anlamına gelmektedir. KAMERA kelimesinin kökeni olan KAMER kelimesi ise AY / AYN anlamına gelmektedir. Türkçe'deki AY kelimesi esas itibarı ile AYN kelimesidir. )

1994 yılında çekilen Stargate isimli sinema filminde ve ardından çekilen TV dizisinde piramitler Stargate ( Yıldız Geçidi ) ile ilintilendirilmiştir. Stargate'in filmde kullanılan sembolü ise aşağıdadır.



Stargate'in sembolünün tepesinde Daire ( Ay / Ayn ( Göz ) ) olan bir Üçgen olması Alfa ( A ) - Omega ( O ) ( Başlangıç ve Son Döngüsü ) ve MONRA ( Aydan Gözetleme ) kavramları açısından önem arzetmektedir. Döngüyü ve sonsuzluğu sembolize eden "8" sayısının Arapça'da ters V işareti ile sembolize edilmesi de dikkat çekmektedir.


Ayrıca Piramit şeklinde "8" kenar bulunmaktadır. Bu durum da, döngünün nümerolojik sembolü olan "8" sayısı açısından önem arzetmektedir.

En büyük piramit olan Giza piramitinin esasında "8" yanal yüzeyi olması da Döngü kavramı açısından ilginç bir durum arzetmektedir. Giza piramidinin yüzeylerinin derin olmayan konkav bir yapıya sahip olduğu  tespit edilmiştir.





Giza piramidinin yukarıdaki fotosuna bakıldığında yüzeyleri ikiye bölen çizgiler farkedilebilmektedir.

Aşağıdaki fotoda ise ortadaki çizgi daha belirgin görülmektedir.


Kamer suresinin ilk ayeti olan 54/1 kodlu ayetteki ifade ise bir döngünün sonu ve yeni bir döngünün başlangıcını bildirir niteliktedir.

54/1 İkterabeti (1) es (2) saat (3) ve (4) en (5) şakka (6) el (7) KAMER (8) ( Saat yaklaştı ve AY yarıldı. )

Ayetin "8" kelimeden oluşması ve KAMER kelimesinin "8". kelime olması "Ayın durumuna bağlı döngü" kavramı açısından önem arzetmektedir.

TUVA bayrağı dikey olarak konumlandırıldığında aşağıdaki şekil oluşmaktadır.


Dikey konumlanmış TUva bayrağında, 

"Sarı Üçgen" ile"Piramit
"Beyaz Çizgiler" ile "Işın" veya "Yol"
"Mavi Alan" ile de "Gök" simgelenmektedir. 

Yani piramitin tepesinden gökyüzüne iletilen ışın veya çıkan yol tasviri oluşmaktadır. Bu tasvir aşağıdaki piramit resimlerinde de bulunmaktadır.



Mürselad ( Gönderilenler ) suresinin aşağıdaki ayetlerinde yer alan "Üç Çatallı Gölge", "Saray", "Kıvılcım" ve "Sarı Deve" * kavramları göğe ışın saçan piramit tasvirine uymaktadır. ( * Deve, sarı renkli ve gövdesi üçgen şekline sahip bir hayvandır. ) 

77/29 - İntaliku ila ma küntüm bihi tükezzebun ( O onunla yalanlamış olduğunuza gidin. )
77/30 - İntaliku ila zıllin ziy SELASİ ŞU'ABİN ( ÜÇ ÇATALLI GÖLGEye gidin. )
77/31 - La zalilin ve la yuğniy minel lehebi ( Gölgelendiren değildir ve alevden koruyup fayda vermez. )
77/32 - İnneha termi bi ŞERERİN kel KASRİ ( Kesinlikle o SARAY gibi KIVILCIMLAR atar. )

77/33 - Ke ennehu CİMALETUN SUFRUN ( Kesinlikle o SARI erkek DEVELER gibidir. )

Ayrıca okültizmde temel 4 element aşağıdaki açık piramit şekliyle sembolize edilmektedir.


Dört element de "Üçgen" figürleriyle sembolize edilmektedir.









Monday, April 30, 2018

Vadi ve Bilginin Ses ile İletimi

Ses bilgi kodları, bir plak üzerine kayıtlandığında plak yüzeyinde VADİ şeklinde çukurlar oluşur. İğne bu vadilerden sürtünerek geçmek suretiyle sesin açığa çıkmasını sağlar. 



Dolayısıyla ses olarak kodlanan bilgileri kayıtlamak için VADİ formundaki yapıya ihtiyaç duyulmaktadır. 

Musa'nın vahiy yoluyla bilgiye erişimi de SES kanalıyla gerçekleşmiştir. Ve Musa, bilgi içeren SESe, Tuva isimli bir VADİde nail olmuştur.

20/11 - Fe lemma etaha NUDİYE ya musa ( Böylece oraya vardığında SESLENİLDİ "Ey Musa." )
20/12 - İnnı ene rabbüke fahla' na'leyk inneke bil VADİl mukkaddesi tuva ( Kesinlikle ben, ben senin Rab’binim. O halde ayakkabını çıkar. Kesinlikle sen kutsal VADİ Tuva' dasın. )

Vadide bilginin ses ile aktarımını içeren ayet.

26/225 - E lem tera ennehüm fı külli VADİn yehımun ( Görmedin mi ki kesinlikle onlar her VADİnin içinde belirsiz fikirlerde düşüncelerde dolanırlar. )

Vadi ve düşünce, bilgi kavramlarının birlikte yer aldığı ayet.

27/18 - Hatta iza etev ala VADİn nemli kalet nemletün ya eyyühen nemlüdhulu mesakineküm la yahtımenneküm süleymanü ve cünudühu ve hüm la yeş'urun ( Nihayet karıncalı VADİye yettiklerinde, bir karınca "Ey karıncalar, meskenlerinize girin ki Süleyman ve orduları, farketmezlerken sizi ezmesinler." dedi. )

Vadideki bilgi iletişimine ilişkin bir başka ayet.

28/30 - Fe lemma etaha nudiye min şatııl VADİl eymeni fil buk'atil mübaraketi mineş şecerati en ya musa innı enellahü rabbül alemın  ( Oraya yettiğinde, bereketli yerdeki VADİnin sağındaki ağaçtan "Ey Musa, kesinlikle ben, ben alemlerin Rab’bi Allah' ım." diye seslenildi. )

79/16 - İz nadahu rabbühu bil VADİmukaddesi tuva ( Zamanında Rab’bi ona kutsal VADİ Tuva' da seslendi. )

Vadide bilginin ses ile aktarımını içeren ayetler.

89/9 - Ve semudellezine cabus sahre bil VAD ( Ve VADİde kayaları yontan Semud. )

Semud'un vadide kayaları yontması ile plak yüzeyinin vadi şeklinde yontularak sesin kayıtlanması arasında bağlantı olabilir mi?








Thursday, April 26, 2018

Vesvese

"Vesvese" kelimesi "Kuruntulu Şüphe" anlamına gelmektedir. "Vesvese" etkisi bir varlığın doğru karar verebilmesini engelleyen bir olgu olup, şeytanın temel saptırma metodur. Vesvese yaratan bir söz veya cümle, içinde doğru bilgiyi içermekle birlikte, söylenişindeki kurgulama ve vurgulama vasıtasıyla muhatabını kararsızlığa ve şüpheye, bunun nihayetinde de yanlış karar vermeye sürüklemektedir.

Allah'ın ilminden başka bir ilmi olmayan, kendi ilmini oluşturma yeteneği de olmayan şeytan, ilahi ilmi söylemiyle saptırmak ve eğriltmek suretiyle varlıkları aldatmaktadır.

"Vesvese" kelimesi ilk kez A'raf suresinin 7/20 kodlu ayetinde geçmektedir. Ayet kodundaki "9" nümerolojisi ( 7+2+0 = "9" ) okült satanizmdeki nümeroloji açısından önemlidir. Zira "9" sayısı satanik nümerolojide ilahi mühür olan "6" sayısının tersini ifade etmektedir. Bir başka deyişle Allah'a itaatsizliği ve zıtlığı ( düalite ) sembolize etmektedir.

7/20 - Fe VESVESE lehümeş şeytanü li yübdiye lehüma ma vuriye anhüma min sev'atihima ve kale ma nehaküma rabbüküma an hazihiş şecerati illa en tekuna melekeyni ev tekuna minel halidın

( Şeytan onların ayıplarından, çirkinliklerinden o onlara gizlenmişleri, örtülmüşleri onlara açığa çıkarmak için onlara VESVESE verdi. "Rab’biniz, ancak iki melek veya ebedilerden olursunuz diye sizi şu ağaçtan men etti." dedi. )

Ayette görüleceği üzere şeytan esas itibarıyla "belirsiz bir cümle" kurmaktadır. Yani ;

a- Ağaca yaklaşılınca iki melek veya ebedilerden olunuyor diye mi Allah ağaca yaklaşmayı men etti? ( Yani Allah insanın melek gibi ve ebedi olmasını istemiyor mu ? )

b- Ağaca yaklaşılmaması iki melek veya ebedilerden olunabilme koşulu mu? 

Bu noktada, insan idrak etme, yorum yapma ve karar verme aşamasındadır. Ya Allahü Teala'nın telkini ve tesiri ile idrak zafiyeti gösterecek ve ağaca yaklaşmanın melek gibi veya ebedi olabilmek için gerekli olduğunu düşünecek ve bu şekilde Allah'a isyan edip şeytana uyacak, ya da yine Allahü Teala'nın telkini ve tesiri ile idrak mukavemeti gösterecek ve ağaca yaklaşmamanın melek gibi veya ebedi olabilmenin tek koşulu olduğunu kavrayabilecektir. 

"Vesvese" kelimesinin son kez geçtiği ayet ise Nas suresinin 114/5 kodlu ayetidir. 

114/5 - Ellezi YÜVESVİSÜ fi sudurin nas

( O insanların göğüslerine VESVESE veren, )

Ayet kodundaki "11" nümerolojisi ( 1+1+4+5 = 11 ) yine okült satanizm nümerolojisi açısından önemlidir. Zira satanik nümerolojide "11" sayısı Allahü Teala'nın üzerinde ( haşa ) olmayı sembolize etmektedir.

"Vesvese" kelimesinin ilk kez ve son kez geçtiği ayetlerin kodlarının nümerolojik değerleri yanyana yazıldığında 9 ve 11 sayıları ortaya çıkmaktadır. "9/11" nümerolojisi satanizmin temel sembollerindendir.

Wednesday, April 25, 2018

Büyük Kurtuluş ( Fevzül Azim )

Kur’an’da Cennet ortamına ermenin Büyük Kurtuluş ( Fevzül Azim ) olduğu ilahi nümerolojiye dayalı bir sistematik ile bildirilmektedir. Bu bilgi, dünya hayatının yanıltıcı ve aldatıcı bir ilüzyon olduğunu, "Olması Gereken" ve "Sistemin Kuralı" olarak bilinegelen olguların esas itibarıyla "Olmaması Gereken" ve "Sistemin Yanlış İşleyişi" olduklarını vurgulamaktadır.

Cennet’e ermenin Büyük Kurtuluş olması yeni bir sürecin başlamasını tanımlamaktadır. İlahi nümerolojide yeni döngü başlangıcı “8” sayısı ile sembolize edilmektedir. Kur’an’da “Fevzül Azim ( Büyük Kurtuluş ) ifadesi ilk kez Nisa suresinin 4/13 ( 4+1+3 = “8” ) kodlu ayetinde geçmektedir.

4/13 - Tilke (1) hududü (2) allah (3) ve (4) men (5) yütı (6) allahe (7) ve (8) rasule (9) hu (10) yudhıl (11) hü (12) cennatin (13) tecrı (14) min (15) tahti (16) ha (17) el (18) enharu (19) halidıne (20) fı (21) ha (22) ve (23) zalike (24) el (25) FEVZ (26) EL (27) AZİM (28) ( Bunlar Allah’ ın hudutlarıdır. Kim Allah’a  ve onun resulüne itaat ederse, onu içinde ebedi olacağı, altlarından nehirler akan bahçelere sokar. İşte bu BÜYÜK KURTULUŞTUR. )

Ayette “28” kelime bulunmakta olup, bu durum da “10” ve “1” nümerolojisini işaret etmektedir.

 “Fevzül Azim ( Büyük Kurtuluş ) ifadesinin son kez geçtiği ayet ise Tegabun suresinin 64/9 kodlu ayetidir. Ayet kodunda “19” yani “10” ve “1” nümerolojisi ( 6+4+9 = 19 … 1+9 = 10 … 1+0 = “1” ) bulunmaktadır.


64/9 - Yevme (1) yecme'u (2) küm (3) li (4) yevmi (5) cem'ı (6) zalike (7) yevmü (8) et (9) teğabuni (10) ve (11) men (12) yü'min (13) bi (14) allahi (15) ve (16) ya'mel (17) salihan (18) yükeffir (19) an (20) hü (21) seyyiati (22) hi (23) ve (24) yüdhıl (25) hu (26) cennatin (27) tecri (28) min (29) tahti (30) ha (31) el (32) enharu (33) halidine (34) fi (35) ha (36) ebeden (37) zalike (38) el (39) FEVZÜ (40) EL (41) AZİM (42) ( O gün, toplanma gününde sizi toplar. Bu kar zarar günüdür. Kim Allah’a  inanırsa ve iyilik yaparsa, ona kötülüklerini örter ve onu altlarından nehirler akan, içinde ebediyen ebedi olacakları bahçelere sokar. Bu BÜYÜK KURTULUŞTUR. )

Ayette “42” kelime olması da ilahi mühür olan “6” sayısı açısından önem arzetmektedir.

Monday, April 23, 2018

23 Nisan 1921 ( Çocuk, Ruh ve Göksel Egemenlik )

40 Matta 18/3 "Size doğrusunu söyleyeyim, dönüştürülüp, KÜÇÜK ÇOCUKLAR gibi olmadıkça, GÖKLERİN EGEMENLİĞİ’ne asla giremezsiniz.”

40 Matthew 19 14 İsa, "Bırakın ÇOCUKLARI" dedi. "Bana gelmelerine engel olmayın! Çünkü GÖKLERİN EGEMENLİĞİ BÖYLELERİNİNDİR." 

RUHsal temizlik ve arınma, Cennete ( Yarı Süptil Alem ) geçebilmenin temel koşuludur. İncil’in Matta suresinin 18/3 kodlu ayetinde çocukların ruhsal yönden henüz kirlenmemiş oldukları dolaylı teşbih yoluyla vurgulanmakta ve inanan kulların ruhlarını temizlemelerinin Cennete ( GÖKLERİN EGEMENLİĞİ ) intikal için ön koşul olduğu bildirilmektedir.

Ayet kodunu ( 18/3 ) oluşturan rakamlar toplandığında ( 18+3 = 21 ) “21” sayısı elde edilmektedir ki bu sayı RUH kelimesinin Kur’an’daki tekrar adedi ve nümerolojik sembolüdür.

"23 Nisan", 1921'de çıkarılan 23 Nisan'ın Milli Bayram Addine Dair Kanun ile, Türkiye'nin ilk ulusal bayramı olmuştur.” Daha sonra Atatürk bu bayramın ismini “Ulusal EGEMENLİK ve ÇOCUK Bayramı” olarak değiştirmiştir.

İlk Türk ulusal bayramının 19”21” tarihinde ilan edilmesi ve daha sonra bu bayramın “EGEMENLİK” ve “ÇOCUK” kavramlarıyla özdeşleştirilmesi ilahi kavramlar ve nümeroloji açısından dikkat çekmektedir. ( Öte yandan TBMM'nin kuruluş yılı 23.04.1920 olup, bu tarihin nümerolojik değeri de "21" sayısını vermektedir. 2+3+0+4+1+9+2+0 = "21" )

Ayrıca Atatürk’ün “İSTİKBAL GÖKLERDEDİR.” sözü de İncil’in 18/3 kodlu ayetindeki “GÖKLERİN EGEMENLİĞİ” kavramı açısından önem arzetmektedir. ( İstikbal = Refah, Baht Açıklığı ... Cennet ortamı )

Müzemmil suresinin aşağıda yer alan 17. ayetinde ( 17 … 1+7 = 8 Yeni Döngü sembolü ) Ayağa Kalkış Günü’nde ( Yevmel Kıyameh ) / Ayrışım Günü ( Yevmel Fasl ) / Din Günü’nde / Yevmed Din ), üst alemlere erişme liyakatini kazanmış olanların son enkarnasyon safhasını arınmış, saflaşmış “çocuklar” olarak deneyimleyecekleri ve böylelikle göklerin kapılarından geçerek cennete ( Sevgi Planı ) girecekleri bildirilmektedir.

73/17 - Fe keyfe tettekune in kefertüm YEVMEN yec'alul VİLDANE ŞİBEN ( O halde, eğer inkar ederseniz ÇOCUKLARI AK SAÇLI İHTİYAR kılan o GÜNDEN nasıl sakınacaksınız? )


“Çocukların ak saçlı ihtiyar kılınması” ifadesindeki “ihtiyar” kelimesi idraki olgunluğa erişmişliği, “çocuk” kelimesi ise tazeliği, saflığı, arınmışlığı ve yeni başlangıcı sembolize etmektedir.