Çeviri

Friday, November 9, 2018

Ruhundan Üfleyen ve Ruhlarından Üfleyenler

"Ruhundan Üflemek" kavramı yaratılmış ve asli tesirlerle debelenmekte olan bir varlığın idrakli / bilinçli hale getirilmesini ifade etmektedir. Allahü Teala, insanı yaratışını kendi hitabıyla ( 1. tekil şahıs zamiri kullanarak ) şöyle bildirmektedir.

15/28 - Ve iz kale rabbüke lil melaiketi innI halikün beşeran min salsalin min hamein mesnun ( Ve zamanında Rab’bin meleklere, "Kesinlikle BEN kuru balçıktan, şekillenmiş cıvık çamurdan insan yaratacağım." dedi. )

15/29 - Fe iza sevveytühu ve NEFAHTÜ FIHİ MİN RUHIY fe kau lehu sacidın ( Böylece onu düzenleyip şekillendirdiğimde ve İÇİNE RUHUMDAN ÜFLEDİĞİMDE artık ona yere kapanarak serilin. )

38/71 - İz kale rabbüke lil melaiketi innıI halikun beşeran min tıyn ( Zamanında Rab’bin meleklere "Kesinlikle BEN çamurdan insan yaratırım." dedi. )

38/72 - Fe iza sevveytühu ve NEFAHTÜ FIHİ MİN RUHIY fe kau lehu sacidın ( Böylece onu düzenleyip şekillendirdiğimde ve İÇİNE RUHUMDAN ÜFLEDİĞİMDE artık ona yere kapanarak serilin. )

Yine Allahü Teala'nın insanı yaratışı melekler tarafından 3. tekil şahıs zamiri kullanılmak suretiyle şöyle aktarılmaktadır.

32/9 - Sümme sevvahü ve NEFEHA FIHİ MİN RUHIHİ ve ceale lekümüs sem'a vel ebsara vel efideh kalilen ma teşkürun ( Sonra onu düzenleyip şekillendirdi ve İÇİNE RUHUNDAN ÜFLEDİ. Size kulaklar, gözler ve gönüller oluşturdu. Azdır o şükretmeniz. )

Aşağıdaki ayetlerde "Sizi Yarattık", "Meleklere Secde Edin Dedik" gibi 1. çoğul şahısı ifade eden "Biz" zamiri ile çekilmiş fiiller yer almaktadır. "Biz" zamiri "Meleül Ala"'yı ( Melekler Yüksek Topluluğu ) ifade etmektedir. Dikkat edilecek olursa ayetlerde "İnsana Ruhumuzdan ÜFLEDİK" ifadesi yer almamaktadır. İnsanı, ilk yaratış aşamasında, idrakli / bilinçli kılan ruh aktarımı sadece ve sadece Allahü Teala tarafından yapılabilir. Dolayısıyla insanın ilk yaratılışına ilişkin olarak "Ruhtan üfleme" hariç diğer tüm süreçler "Meleül Ala" tarafından icra edilmiştir. Zira "Meleül Ala" daha düşük tekamül seviyesindeki icracı meleklere "Secde" talimatı vermektedir. ( Bu talimat ayetlerde "Biz" zamiri ile ifade olunmaktadır. )

2/34 - Ve iz KULNA LİL MELAİKETİSCÜDU li ademe fe secedu illa iblıs eba vestekbera ve kane minel kafirın ( Ve zamanında MELEKLERE "Adem için yere kapanın." DEDİK. Böylece İblis haricinde yere kapandılar. O diretti ve kibirlendi ve inkarcılardan oldu. )

7/11 - Ve lekad HALAKNAKÜM sümme SAVVERNAKÜM sümme KULNA LİL MELAİKETİSCÜDU li ademe fe secedu illa iblıs lem yekün mines sacidın ( Ve sizi YARATTIK. Sonra sizi ŞEKİLLENDİRDİK. Sonra meleklere "Adem için yere kapanın." DEDİK de İblis hariç yere kapandılar. O yere kapananlardan olmadı. )

17/61 - Ve iz KULNA LİL MELAİKETİSCÜDU li ademe fe secedu illa iblıs kale e escüdü li men halakte tıyna ( Ve zamanında MELEKLERE "Adem için yere kapanın." DEDİK de İblis haricinde yere kapandılar. "O çamurdan yarattığın kimse için yere mi kapanayım?" dedi. )

Mesih İsa'nın yaratılışına ilişkin ayetlerde ise 1. çoğul şahıs zamiri kullanılmak suretiyle "Ruhumuzdan Üfledik" ifadesi kullanılmaktadır. Bu ayetlerde ifade edilen "Ruhlarından Üfleyenler" yine Allahü Teala'nın yetki verdiği "Meleül Ala"'dır. ( Yüksek İleri Gelenler / Melekler Yüksek Topluluğu ) Ancak ruhlarından üfledikleri zaten evvelce yaratılmış bir insan olan Meryem'dir. 

21/91 - Velletı ahsanet ferceha fe NEFAHNA FIHA MİN RUHINA ve cealnaha vebneha ayeten lil alemın ( Ve o ayıbını koruyan. ONUN İÇİNE RUHUMUZDAN ÜFLEDİK. Onu ve oğlunu alemler için ayet kıldık. )

66/12 - Ve meryemebte imranelleti ahsanet ferceha fe NEFAHNA FIHİ MİN RUHINA ve saddekat bi kelimati rabbiha ve kutubihi ve kanet minel kanitın ( Ve o ayıbını koruyan İmran kızı Meryem. ONUN İÇİNE RUHUMUZDAN ÜFLEDİK. Rab’binin kelimelerini ve O’nun kitaplarını doğruladı ve itaat edenlerden oldu. )

İnsan formunda tezahür etmek üzere Meryem vasıtasıyla madde alemine ( dünya ) gönderilen Mesih İsa'nın da çamurdan kuş formu yaratması ve ona "Ruhundan üfleyerek" onu yarı idrakli bir varlık kılması misali ayetlerde yer almaktadır. Ayetlerde ayrıca Mesih İsa'nın ruh üfleyerek "Ölü insanı tekrar idrake kavuşturmak suretiyle diriltmesi" misali de yer almaktadır.

3/49 - Ve rasulen illa benı israıle ennı kad ci'tüküm bi ayetin min rabbiküm ennı ahlüku leküm minet tıyni ke hey'etit tayri fe enfühu fıhi fe yekunü tayran bi iznillah ve übriül ekmehe vel ebrasa ve uhyil mevta bi iznillah ve ünebbiüküm bima te'külune ve ma teddehırune fı büyutiküm inne fı zalike le ayeten leküm in küntüm mü'minın ( Ve ancak İsrailoğullarına resuldür. "Kesinlikle ben size Rab’binizden ayet getirdim. Kesinlikle ben size, çamurdan kuşun şekli gibi olanı yaratırım. Böylece onun içine üflerim de o Allah’ ın izni ile kuş olur. Doğuştan körü, alacalıyı iyileştiririm. Allah’ ın izni ile ölüyü diriltirim. O yediklerinizi, o evlerinizin içinde biriktirdiklerinizi size haber veririm. Eğer inananlarsanız, kesinlikle bunda size ayetler vardır." )

5/110 - İz kalellahü ya iysebne meryemezkür nı'metı aleyke ve ala validetik iza eyyedtüke bi ruhıl kudüsi tükellimün nase fil mehdi ve kehla ve iz alemtükel kitabe vel hıkmete vet tevrate vel incil ve iz tahlüku minet tıyni ke hey'etit tayri bi iznı fe tenfühu fıha fe tekunü tayran bi iznı ve tübriül ekmehe vel ebrasa bi iznı ve iz tuhricül mevta bi iznı ve iz kefeftü benı israıle anke iz ci'tehüm bil beyyinati fe kalellezine keferu minhüm in haza illa sıhrun mübın ( Zamanında Allah "Ey Meryemoğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Seni kutsal ruh ile desteklediğimde beşikte ve erişkinlikte insanlara kelam edip söz söylerdin. Sana yazıyı, sırrı, Tevrat' ı ve İncil' i öğrettim. İznimle çamurdan kuşun şekli gibi olanı yarattın. Onun içine üfledin de iznimle kuş oldu. Doğuştan körü ve alacalıyı iznimle iyileştirdin. Ölüleri iznimle çıkardın. Onlara ayetlerle geldiğin ve onlardan inkar edenlerin "Bu kesinlikle apaçık sihirdir." dedikleri zaman İsrailoğulları' nı üzerinden çektim. )







Misallerin Değiştirilmesi

İnsanın Kaba Hidrojen / Kaba Madde alemi olan dünya ortamındaki deneyiminin yani tekamül sürecinin, liyakate erişmek suretiyle, sonlanması durumunda üst planlarda farklı varlık formunda ( Yarı Süptil, Süptil ) yeni yaşam deneyimi sürecinin başlayacağı Kur'an ve İncil ayetlerinde bildirilmektedir.

56/60 - Nahnü kadderna beynekümül mevte ve ma nahnü bi mesbukın ( Aranızda ölümü biz takdir edip ölçülendirdik. Önüne geçilebilecek olanlar değiliz. )

56/61 - Ala en NUBEDDİLE EMSALEKÜM ve NUNŞİEKÜM Fİ MA LA TA'LEMUN  ( MİSALLERİNİZİ DEĞİŞTİRMEMİZE ve sizi o bilmediğinizle inşa etmemize. )

56/62 - Ve lekad alimtumun neş'etel'ula fe levla tezekkerun ( Ve ilk inşayı bildiniz. O halde hatırlamanız gerekmez miydi? )

76/28 - Nahnü halaknahüm ve şededna esrehüm ve iza şi'na BEDDELNA EMSALEHÜM TEBDİLEN ( Onları biz yarattık ve bağlarını şiddetli kıldık. Dilediğimizde onların MİSALLERİNİ MÜBADELE EDEREK DEĞİŞTİRİRİZ. )

Konuya ilişkin İncil ayetleri ise aşağıdaki gibidir.

46 1 Korintliler 15-51 İşte size bir sır açıklıyorum. Hepimiz ölmeyeceğiz; son borazan çalınınca hepimiz bir anda,

46 1 Korintililer 15-52 göz açıp kapayana dek DEĞİŞTİRİLECEĞİZ. Evet, borazan çalınacak, ölüler çürümez olarak dirilecek, ve biz de DEĞİŞTİRİLECEĞİZ.

46 1 Korintililer 15-53 Çünkü bu çürüyen beden çürümezliği, bu ölümlü beden ölümsüzlüğü giyinmelidir.

46 1 Korintililer 15-54 Çürüyen ve ölümlü beden çürümezliği ve ölümsüzlüğü giyinince, "Ölüm yok edildi, zafer kazanıldı!" diye yazılmış olan söz yerine gelecektir.

Korintliler 2 suresinin aşağıdaki ayetlerinde "Peçenin Kaldırılması" şeklindeki sembolik ifade ( teşbih ) ve "Değiştirilme" ifadesi yer almaktadır. Bu ifadeler insanın "bedenden kurtulması" ve "bedensiz varlık" olacak şekilde yapısının değiştirilmesine ilişkin bilgi vermektedir.

47 2 Korintililer 3-16 Oysa ne zaman BİRİ RAB'BE DÖNERSE, o PEÇE KALDIRILIR.

47 2 Korintililer 3-17 Rab Ruh'tur*, Rab'bin Ruhu neredeyse orada özgürlük vardır.

47 2 Korintililer 3-18 Ve biz hepimiz PEÇESİ YÜZLE Rab'bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O'na benzer olmak üzere DEĞİŞTİRİLİYORUZ. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor.

* Ayetteki "Rab ruhtur." ifadesiyle Mesih İsa temsil edilmektedir. Bir başka deyişle, kaba madde formunda olan insanlar yarı süptil / süptil madde formunda olan varlıklara dönüştürülerek Mesih İsa'ya benzetilmektedirler. Mesih İsa'nın İncil ayetlerinde "İnsanoğlu" olarak da tanımlanmasının nedenlerinden biri de budur.






Alemler ( Kelime - Ruh - Madde )

Fatiha 1/2 El hamdü lillahil rabbil ALEMİN ( Övgü ALEMLERİN Rab'bi Allah içindir. )

Allahü Teala ile ilişkilendirilen "Rabbil Alemin" ( Alemlerin Rabbi ) kavramı Kur'an^da 43 kere  * tekrarlanmaktadır. "Alem" kelimesinin kapsamı, bu kelimeye atfedilecek anlamlar itibarıyla farklılık gösterebilmektedir. ( Evvelki bölümlerde incelenen "Rab" ( Yetiştiren, Öğrtene ) ve "Abd" ( Hizmet Eden, Kul ) kelimelerinde olduğu gibi ) Zira "Alem" kelimesinin sözlük anlamı "Kainat, Dünya, Her şey, Güneş Sistemi, Galaksi" kelimelerinden oluşmaktadır. Ancak Allahü Teala'nın Rab'bi olduğu bildirilen "Alemin" tüm bu kelimelerden münezzeh bir anlamı barındıran "Alem" kelimesi olması gerekir. ( * 43 sayısının nümerolojik değeri "7" olmaktadır. Yedi sayısı döngü periyodunu, kainattaki yedi planı ( alemi ) simgelemektedir. )

Yaratılışta temel olarak 3 alem bulunmaktadır. 

1- Kelime Alemi
2- Ruh Alemi
3- Madde Alemi ( Kainat )

1- KELİME ALEMİ

8/7 - Ve iz yeıdükümüllahü ıhdet taifeteyni enneha leküm ve teveddune enne ğayra zatiş şevketi tekunü leküm ve yürıdüllahü en yühıkkal hakka bi KELİMATİHI ve yaktaa dabiral kafirın ( Ve zamanında Allah size iki gruptan birini vaad ediyordu ki kesinlikle o sizin olacaktı. Siz ise kesinlikle şerefi olmayanın sizin olmasını arzuluyordunuz. Allah gerçeği KELİMELERİ ile gerçekleştirmek ve inkarcıların arkasını kesmek istiyordu. )

10/82 - Ve yühıkkallahül hakka bi KELİMATİHI ve lev kerihel mücrimun ( Ve suçlular hoşlanmasalar da, Allah gerçeği KELİMELERİ ile gerçekleştirir. )

42/24 - Em yekuluneftera alellahi keziba fe in yeşeillahü yahtim ala kalbik ve yemhullahül batıle ve yühıkkul hakka bi KELİMATİH innehu alimün bi zatis sudur ( “Allah’a  yalan uydurdu." mu derler? Eğer Allah dilerse, kalbinin üzerine mühür basar. Allah batılı imha eder ve gerçeği KELİMELERİ ile gerçekleştirir. Kesinlikle O göğüslerin sahip olduğunu bilendir. )

Ayetlerde "Gerçek olanın Allah'ın Kelimeleri" olduğu bildirilmektedir. Bir başka deyişle "Kelime" olmadan gerçek anlamda hiçbir şeyin varlığından söz edilemeyeceği bildirilmektedir.

4/171 - Ya ehlel kitabi la tağlu fı dıniküm ve la tekulu alellahi illel hakk innemel mesıhu ıysebnü meryeme rasulüllahi ve KELİMETÜH elkaha ila meryeme ve RUHUN minhü fe aminu billahi ve rusülih ve la tekulu selaseh intehu hayran leküm innemellahü ilahün vahid sübhanehu en yekune lehu veled lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve kefa billahi vekıla ( Ey kitap sahipleri, dininizde azgınlık etmeyin ve Allah üzerine gerçek haricindekini söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesih, kesinlikle Allah' ın resulü, Meryem'e atmış olduğu KELİMESİ ve O’ndan RUHTUR. O halde, Allah’a  ve O’nun resullerine inanın ve üçtür demeyin. Kendi hayrınıza bundan imtina edin, vazgeçin. Kesinlikle ki Allah tek ilahtır. O, çocuk sahibi olmaktan yücedir. Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa O’nadır. Vekil olarak Allah kafidir. )

4/171 kodlu ayet yaratılış sıralaması açısndan önemli bir bilgi vermektedir. Ayette Mesih İsa'nın önce Allah'ın "Kelimesi" sonra ise O'ndan "Ruh" olduğu bildirilmektedir. Bu durum açıkça ortaya koymaktadır ki, "Maddenin" varlığından söz edilebilmesi için ona tesir gönderen "Ruhun" varlığının gerekliliği gibi "Ruhun" varlığından söz edilebilmesi için de ona tesir gönderen "Allah Kelamının" ( Kelimenin ) varlığı gerekmektedir.

Kur'an'da varlığa ilişkin tüm gerçekleşmelerin Allah'ın "Kitabında", "Yazısında" olduğu da bildirilmektedir. ( Arapça kökenli olan "Kitab" kelimesi "Yazı" anlamındadır. ) Bu duruma örnek ayetler aşağıdadır. 

30/56 - Ve kalellezine utül ılme vel ımane lekad lebistüm fı KİTABİLLAHİ ila yevmil ba'si fe haza yevmül ba'si ve lakinneküm küntüm la ta'lemun ( Ve o ilim ve inanç verilenler, "ALLAH'IN KİTABINDA, diriliş gününe kadar kaldınız. Artık bu diriliş günüdür. Lakin kesinlikle sizler bilmemekteydiniz." derler. )

9/36 - İnne ıddeş şühuri ındellahisna aşera şehran fı KİTABİLLAHİ yevme halekas semavati vel erda minha erbeatün hurum zaliked dınül kayyimü fe la tazlimu fıhinne enfüseküm ve katilül müşrikıne kaffeten kema yükatiluneküm kaffeh va'lemu ennallahe meal müttekın ( Kesinlikle, Allah indinde ayların adedi oniki aydır. Gökleri ve yeri yarattığı günkü ALLAH YAZISINDA. Onlardan dördü haramdır. Bu daim olan dindir. O halde, onlar hakkında nefislerinize zulmetmeyin. Ortak koşanlarla, sizinle topluca savaştıkları gibi topluca savaşın. Bilin ki, kesinlikle Allah sakınanlarla beraberdir. )

Tüm yaratılışa ilişkin ana yazının ( yazılımın ) ise "Ümmül Kitab"'da ( Ana Kitap / Ana Yazı ) olduğu ve onun da Allah'ın indinde var olduğu beyan edilmektedir.

13/39 - Yemhullahü ma yeşaü ve yüsbit ve ındehu ÜMMÜL KİTAB ( Allah neyi dilerse imha eder ve sabit kılar. ANA KİTAP O’nun indindedir. )

Kehf ve Lokman surelerinin aşağıdaki ayetlerinde de Allah'ın kelimelerinin daim olduğu, yaratılmış olanların ise sonlu olduğu bildirilmektedir. 

18/109 - Kul lev kanel bahru midaden li KELİMATİ rabbi le nefidel bahru kable en tenfede kelimatü rabbi ve lev ci'na bi mislihı mededa ( De ki: "Şayet deniz Rab’bimin kelimeleri için mürekkep olsa, Rab’bimin kelimeleri tükenmeden önce deniz tükenecektir. Şayet onun aynısını yardımcı olarak getirsek bile." )

31/27 - Ve lev enne ma fil erdı min şeceratin aklamün vel bahru yemüddühu min ba'dihı seb'atü ebhurin ma nefidet KELEMATÜLLAH innellahe azızün hakım ( Ve şayet kesinlikle o yerdeki ağaçlar kalemler olsa ve deniz de ona destek olsa, ondan sonra da yedi deniz, ALLAH'IN KELİMELERİ TÜKENMEZ. Kesinlikle Allah yücedir hakimdir. )

Ayette yer alan "Seb'atü Ebhurin" ( Yedi Deniz ) ifadesi, kainat olarak anılan madde alemini oluşturan 7 planı ifade etmektedir. ( Burada "Plan" olarak ifade edilen kavram "Alem" olarak da ifade edilebilmektedir. Bu nedenle "Alem" kelimesini dar ve geniş anlamlarının varlığı da ortaya çıkmaktadır. )

"Kelimenin" ve "Yazının" yaratılıştaki konumunu tanımlayan bazı İncil ayetleri de şöyledir. 

40 Matta 4-4 İsa ona şu karşılığı verdi: "'İnsan yalnız ekmekle yaşamaz, Tanrı'nın ağzından çıkan her KELİMEYLE YAŞAR' diye YAZILMIŞTIR."

Ayette kelimenin maddi kavramlardan münezzeh olduğu bildirilmekte ve varlık için esas olanın kelime olduğu vurgulanmaktadır.

49 Efesliler 6-17 Kurtuluş miğferini ve RUH'un kılıcını, yani TANRI KELİMESİNİ alın.

Ayette, ruhun özünün de kelime olduğu bildirilmekte ve kurutuluş için sığınılması gerekenin Allah kelamı olduğu vurgulanmaktadır.

58 İbraniler 11-3 ALEMLERİN TANRI'NIN KELİMESİYLE düzenlendiğini, görülen şeylerin görülenlerce oluşturulmadığını imanla anlamaktayız.

Allah'ın kelimelerinin yaratılışın özü olduğunu bildiren bir başka ayet...

40 Matta 24-35 Yer ve gök ortadan kalkacak, ama benim SÖZLERİM asla ortadan kalkmayacaktır."

Ayette sözün ( kelamın ) yaratılıştan münezzeh ve daim olduğu bildirilmektedir.

2- RUH ALEMİ

Allahü Teala, ruh alemine ilişkin insana az bilgi verildiğini bildirmektedir. Zira madde aleminde varlığını sürdürmekte olan varlıkların ruh konusunda bilgisi olması mümkün olmadığı gibi sezgileri de sadece belirli bir seviyede kalabilmektedir. Ruh Alemi, Kainat Alemine gönderdiği tesirler ile Kainat Aleminde idrakli varlıkların tezahürünü sağlamaktadır. Kainat Aleminde yer alan idraksiz varlıklar Allahü Teala'nın bahşettiği asli tesirler ile debelenmektedirler.

17/85 - Ve yes'eluneke anir RUH kulir RUHU min emri rabbi ve ma utıtüm minel ılmi illa kalıla ( Ve sana ruhtan sual ediyorlar. De ki: "Ruh, Rab’bimin işlerindendir. İlminden size azıcık haricinde verilmemiştir." )

3- MADDE ALEMİ

Yedi katmandan ( plan ) oluşan Kainat Alemi, esas itibarıyla maddenin farklı hallerinden ( Kaba, Yarı Süptil, Süptil ) oluşan Madde Alemidir. İnsan, dünyada maddenin kaba halini deneyimlemektedir. Dünyanın "Aldatıcı Madde" olduğu ayetlerde belirtilir.

3/185 - Küllü nefsin zaikatül mevt ve innema tüveffevne ücuraküm yevmel kıyameh fe men zuhziha anin nari ve üdhılel cennete fe kad faz ve MEL HAYATÜD DÜNYA İLLA METAUL ĞURUR ( Tüm nefisler ölümü tadacaktır. Ve ayağa kalkış gününde ödülleriniz kesinlikle size vefa edilecektir. Kim ateşten uzaklaştırılıp, cennete sokulursa kurtulmuştur. DÜNYA HAYATI ALDATICI MADDE / FAYDA HARİCİNDEKİ DEĞİLDİR. )

Madde Alemi ( Kainat ) ile Ruh Alemi arasında erişilmez bir ayrılık ancak tesirleşme açısından da bir o kadar yakınlık olduğu evvelki bölümlerde belirtilmişti.

Yaratılıştaki 3 unsur ;

1- Kelime ( Allahü Teala tarafından tüm yaratılışın özü olarak belirlenen olgu )
2- Ruh ( Allah'ın kelimelerinin idrak edildiği cevher )
3- Madde ( Allahü Teala'dan gelen tesirlerle var olan, Ruhların tekamül etmesi için vesile olan ve ruhların bu amaçla tesir göndererek Varlık'ı oluşturdukları cevher )


Bu çerçevede, kainatta "Varlık" olarak anılan olgu, Ruh tesiri altındaki madde ( beden ) formudur.
















Thursday, November 8, 2018

Ticaret ve Zenginlik ... Makbul mü? Mekruh mu?

"Ticaret" kelimesi "Cari" ( Akan ) kökünden gelmekte olup, iki veya daha çok kişi arasında karşılıklı olarak para ve zinet gibi belirli değerler sunmak koşuluyla gerçekleşen mal ve hizmet akışını tanımlamaktadır. Henüz ilmi açıdan belirli bir seviyeye erişememiş ve İblis'in tesiri altında kibir duygusuna kapılmış olan insanlar yaşamlarındaki temel amacın ticaret yoluyla olabildiğince para kazanmak, zengin olmak ve bu yolla diğer insanlara göre malda ve mevkide üstünlük sağlamak olduğuna inanmaktadırlar. Hatta çocuklarını, onlara doğru yolu gösterdiklerine inanarak, "Hayatta ezilmek istemiyorsan ezeceksin.", "Büyük balık küçük balığı yer.", "Güçlü olan kazanır." gibi satanik telkinlerle yönlendirmeye çalışmaktadırlar. Bir başka yanıltıcı söylemleri ise Haberci Muhammed'in de ticaret ile uğraştığı, dolayısıyla ticaretin Allah'ın emri ve kutsal olduğu yönündedir.

Allahü Teala, kitaplarında "Ticaret", "Zenginlik" ve "Para" kavramlarını çarpıcı örneklerle beyan etmiş, bu kavramların insanları ateşe ve helaka sürükleyeceğini defaatle bildirmiştir. Zira, Allah'ın tüm insanlara eşit olarak * bahşetmiş olduğu nimetlerin bir kısım insan tarafından gasp edilmesi ve diğer insanlara "para" karşılığında veya "kölelik" karşılığında kısıtlı olarak verilmesi yani “satılması” kitaba, yaratılışa, yaratılışın özüne aykırı tamamen şeytani bir uygulamadır.

İnsanlar, birbirlerine karşılıksız fayda sağlamak yerine "faydayı satmak" kavramını zihinlerinden çıkarmadıkları ve her gün marketteki kasadan "düt" diye geçirilen mal gibi şirketlerin kapısından geçtikleri müddetçe şeytanın bu aldatma düzeni daim olacaktır. Zaten kapitalist emperyalist küresel şeytanlar çalışanları "Human Resource" ( İnsan Kaynağı ), "Asset" ( Varlık / Mal ) gibi kelimelerle tanımlamaktadırlar. Bordrolarda "İşverene maliyetiniz .... TL." yazmaktadır. Yani çalışana "Sen malsın." denmektedir. )

Her bireyin bir diğerinin faydasına olacak farklı ürünleri, hizmetleri temin etmek için ve zaten birbiri için çalıştığı bir ortamda tekrar birbirlerine dönüp ""Para vermezsen vermem." demeleri çok ilginç bir hipnoz durumu gibi tezahür etmektedir. Zira şeytani bir kavram olan maddi "zenginlik" kavramının tezahürüne de bu durum sebep olmaktadır. Misalen bir kişinin, insanlığa büyük fayda sağlayacak bir ürün geliştirmesi durumunda, insanların o ürünü talep edecekleri aşikardır. Dolayısıyla ürünü geliştiren kişinin söz konusu ürünü diğer insanlara "satma" koşulu haricinde vermemesi onun zenginleşmesi, buna karşılık olarak da diğer insanların fakirleşmesi anlamına gelecektir. 

Bu noktada "Para" kavramının da anlamsızlığı ortaya çıkmaktadır. Zira, ekonomide "Para", emeği simgeleyen, çalışmanın ispatı olan yani bir ürünü veya hizmeti elde etme hakkını ispat eden bir "belge" olarak tanımlanmaktadır. Bu durumda ürün almak için her para getirenin, hırsızlık yapmadan emek vermiş ve çalışmış olduğu gibi bir sonuç ortaya çıkmaktadır ki bu çıkarımın ne kadar yanlış olduğu aşikardır! Bir başka deyişle "Para" herhangi bir ispat veya sistem koruma aracı değildir. Para bir hipnoz aracıdır. Dolayısıyla yukarıda bahsedildiği üzere paranın olmadığı bir sistem mümkündür. Hırsızlığın, gaspın, zulmün, zorbalığın olmadığı bir sistem ise, insanların, menfaat için bu negatif eğilimlere zaten gerek olmadığını, karşılıklı özveriyle paylaşımın herkes için bolluk aracı olduğunu idrak edebilmeleriyle mümkündür.

Ticaret adı altındaki mevcut gasp ve sömürü sistemi, şeytanın negatif tesirleri nedeniyle, tarih boyunca öylesine içselleştirilmiş, öylesine kalıplaştırılmış durumdadır ki bunun dışındaki bir sistem ütopik, hayal ürünü ve saçma olarak nitelendirilmektedir. Ancak döngü sonuna gelinen bu dönemde yükselen idrak seviyesi ve tesis edilen kolektif bilinç yeni döngünün başlamasına vesile olacaktır.

Allah’ın, nimetlerini insanlara nasıl sunduğu Bakara suresinin 2/22 kodlu ayetinde şöyle ifade edilmektedir.

2/22 - Ellezi ceale lekümül erda firaşen ves semae binaa ve enzele mines semai maen fe ahrece bihı mines semerati rizkan leküm fe la tec'alu lillahi endaden ve entüm ta'lemun

( O size yeri döşek ve göğü bina yaptı. Gökten su indirdi de onunla size faydalısından meyveler, ürünler rızıklar çıkardı. O halde bile bile Allah için eşler oluşturmayın. )

Aşağıdaki 3 ayette ise satanist müşriklerin Allah'ın nimetlerini gasp etmelerinden, nimetleri ticaret ve köleleştirme aracı yapmalarından bahsedilmektedir.

* 41/10 - Ve ceale fıha ravasiye min fevkıha ve barake fıha ve kaddera fıha akvateha fı erbeati eyyam SEVAEN lis sailın

( Ve "Orada, onun üstünde dağlar oluşturdu. Orada bereket verdi. Orada, gıdaları azıkları, araştıranlar için dört günde EŞİT OLARAK düzenleyerek ölçülendirdi." )

* 16/71 - Vallahü faddale ba'daküm ala ba'dın fir rızk fe mellezine füddılu bi raddı rizkıhim ala ma meleket eymanühüm fe hüm fıhi SEVA' e fe bi nı'metillahi yechadun

( Ve Allah, rızıklarda bazınızı bazınıza üstün kıldı. Ancak o üstün olanlar rızıklarını o ellerinin malik olduklarına vermezler ki onda EŞİT olsunlar. Yani Allah' ın nimeti ile cihad mı ediyorlar? )

* 43/32 - E hüm YAKSİMUNE rahmete rabbik nahnü KASEMNA beynehüm meıyşetehüm fil hayatid dünya ve rafa'na ba'dahüm fevka ba'dın deracatin li yettehıze ba'duhüm ba'dan suhriyya ve RAHMETÜ RABBİKE HAYRUN MİN MA YECMEUN

( Rab’binin rahmetini onlar mı BÖLÜŞTÜRÜYORLAR? Dünya hayatında, onların aralarında geçimliklerini BİZ BÖLÜŞTÜRDÜK. Bazılarının bazılarını buyruk vermek üzere edinmeleri için bazılarını bazılarının üstüne derecelerle yükselttik. RAB’BİNİN RAHMETİ, O TOPLAYIP BİRİKTİRDİKLERİNDEN DAHA HAYIRLIDIR. )

2/16 - Ülaikellezineşteravüd dalalete bil hüda fe ma rabihat ticaratühüm ve ma kanu muhtedın

( İşte onlar yönlendirme karşılığında sapıklığı satın aldılar da ticaretleri fayda sağlamadı. Yönlendirilenlerden de değillerdi. )

Ayette "ticaretin" ilk gerçekleşme aşamasında zaten fayda sağlamadığı aksine sapıklığa sürüklemek suretiyle büyük bir zarara yol açtığı bildirilmektedir. Zira Adem, İblis'in saptırmasıyla "hidayeti" ( yönlenme ) verip "dalaleti" ( sapıklığı ) almıştır. Bir başka deyişle dalaleti hideyete değişmiştir.

4/29 - Ya eyyühellezine amenu la te'külu emvaleküm beyneküm bil batıli illa en tekune ticaraten an teradın minküm ve la taktülu enfüseküm innellahe kane biküm rahıma

( Ey o inananlar, isteğinizle ticarette olmanızın haricinde, mallarınızı aranızda batıl ile yemeyin. Kendinizi, kendinizden olanları öldürmeyin. Kesinlikle Allah size merhametlidir. )

Ayette, "ticaret" kelimesi yine olumsuz kavramlarla birlikte yer almaktadır. "Malları batıl ile yemek", "İnsanları öldürmek"...

61/10 - Ya eyyühellezine amenu hel edülluküm ala ticaretin tünciküm min azabin elim ( Ey o inananlar, sizi, sizi elim azaptan kurtaracak ticarete yönelteyim mi? )

61/11 - Tu'minune billahi ve resulihi ve tücahidune fi sebilillahi bi emvaliküm ve enfüsiküm zaliküm hayrun leküm in küntüm ta'lemun

( Allah’a ve O’nun resulüne inanırsınız, Allah yolunda mallarınız ve nefislerinizle cihad edersiniz. Eğer bilenlerseniz, bu size daha hayırlıdır. )

35/29 - İnnellezine yetlune kitaballahi ve ekamus salate ve enfeku min ma razaknahüm sirran ve alaniyeten yercune ticaraten len tebur

( Kesinlikle o Allah' ın kitabını okuyanlar, duaya kalkanlar ve o onları rızıklandırdıklarımızdan gizlice ve açıkça harcayanlar kesinlikle batmayan ticareti umarlar. )

Ayetlerde "Azaptan kurtaracak ticaret" ve "Batmayan ticaret" tanımlanmaktadır. Nedir o ticaret? "Allah'a ve resulüne inanç", "İnsanın mallarını ve kendisini feda ederek Allah yolunda mücadele etmesi", "Kitabı okuma", "Duaya kalkma", "Zekat" ... Tüm bu kavramlar iyilik, doğruluk, paylaşım, yardımlaşma gibi temel kavramları ifade etmektedir. Zaten dinin ve inancın özü de gösteriş olarak kalıplaşmış ritüelleri icra etmekten değil bu kavramları hissetmek, hissettirmek, yaşamak ve yaşatmaktan ibarettir. Demek ki ayette tanımlananın dışındaki ticaret yani insanların algılarında mevcut olan ticaret kavramı "azaba" sürüklemektedir.

62/11 - Ve iza reev ticareten ev lehven infaddu ileyha ve terekuke kaima kul ma indallahi hayrun minel lehvi ve minet ticareh vallahu hayrur razıkin

( Ve ticaret veya eğlence gördüklerinde ona gittiler. Seni ayakta bıraktılar. De ki: "O Allah' ın indinde olan, eğlenceden ve ticaretten daha hayırlıdır. Allah rızıklandıranların en hayırlısıdır." )

Ayette, "Ticaret" ile "Lehv" ( Eğlence ) kavramları eşdeğer tutulmaktadır. Yani iki kavram da "boş ve fayda sağlamayan eylem" olarak nitelendirilmektedir.

6/32 - Ve mel hayatüd dünya illa leıbün ve lehv ve led darul ahıratü hayrun lillezıne yettekun e fe la ta'kılun

( Ve dünya hayatı, oyun ve eğlence haricindeki değildir. Ahiret yurdu ise, o sakınanlar için daha hayırlıdır. O halde akıl etmez misiniz? )

3/185 - Küllü nefsin zaikatül mevt ve innema tüveffevne ücuraküm yevmel kıyameh fe men zuhziha anin nari ve üdhılel cennete fe kad faz ve mel hayatüd dünya illa metaul ğurur

( Tüm nefisler ölümü tadacaktır. Ve ayağa kalkış gününde ödülleriniz kesinlikle size vefa edilecektir. Kim ateşten uzaklaştırılıp, cennete sokulursa kurtulmuştur. Dünya hayatı aldatıcı madde / fayda haricindeki değildir. )

Yukarıda yer alan 62/11, 6/32 ve 3/185 kodlu ayetler mantıksal analiz yaklaşımıyla incelendiğinde aşağıdaki sonuç ortaya çıkmaktadır.

Ticaret = Eğlence
Dünya Hayatı = Oyun ve Eğlence
Dünya Hayatı = Aldatıcı Madde / Aldatıcı Fayda

Ticaret = Aldatıcı Madde / Aldatıcı Fayda ( Mantıksal analiz, insanların algıladığı anlamda ticaretin bir aldatmaca olduğunu ortaya koymaktadır. )

9/9 - İşterav bi ayatillahi semenen kalılen fe saddu an sebılih innehüm sae ma kanu ya'melun

( Allah' ın ayetlerini az değere sattılar da Allah yolundan engelleyip döndürdüler. Kesinlikle onların o yapmış oldukları kötüdür. )

Ayette satanist müşriklerin Allah'ın ayetlerini dahi ticaret konusu yaptıkları bildirilmektedir.

Zenginliğin azgınlığa, sapıklığa, zorbalığa, zulme ve Rab'bi inkâra vasıta olduğu Yunus suresinin 88. ayetinde Firavun misali vesilesiyle bildirilmektedir.

10/88 Ve kale musa rabbena inneke ateyte fir'avne ve melehu zineten ve emvalen fil hayatid dunya rabbena li yudillu an sebilik rabbenatmis ala emvalihim veşdud ala kulubihim fe la yu'minu hatta yeravul azabel elim

( Ve Musa, "Rab’bimiz kesinlikle sen Firavun' a ve ileri gelenlerine dünya hayatında süsler, kıymetli eşyalar ve mallar verdin. Rab’bimiz senin yolundan saptırsınlar diye mi? Rab’bimiz, mallarının üzerine silinme, yokluk eyle ve kalplerine şiddet ver de elim azabı görene kadar inanmasınlar." dedi. )

İncil'in aşağıdaki ayetlerinde de "ticaretin" Allah'ın nazarında nasıl bir konumda olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

40 Matta 21/12 İsa, tapınağın avlusuna girerek oradaki bütün ALICI VE SATICILARI dışarı kovdu. PARA BOZANLARIN masalarını, güvercin satanların sehpalarını devirdi.*

40 Matta 21/13 Onlara şöyle dedi: "'Evime dua evi denecek' diye yazılmıştır. Ama siz onu HAYDUT İNİNE çevirdiniz!" *

* "Sağ yanağınıza tokat atan kimseye öbür yanağınızı da çevirin." diyecek kadar saf olan Mesih İsa, 40 Matta 21/12 kodlu ayette neden bu denli agresif ve sert bir yaklaşım sergilemiştir. Bunun sebebi olması gereken ve makbul addedilen "Para" ve "Ticaret ile para kazanmak" kavramlarının esas itibarıyla mekruh ve günah vesilesi olmalarıdır. Ayrıca ayetlerde tüccarlar, Mesih İsa tarafından "haydut" olarak nitelendirilmektedir.

40 Matta 19-21 İsa ona, "Eğer eksiksiz olmak istiyorsan, git, varını yoğunu sat, parasını yoksullara ver; böylece göklerde hazinen olur. Sonra gel, beni izle" dedi.

47 2 Korintliler 6/10 Kederliyiz ama her zaman seviniyoruz. Yoksuluz ama birçoklarını zengin ediyoruz. HİÇBİR ŞEYİMİZ YOK AMA HER ŞEYE SAHİBİZ.

Mesih İsa "eksiksiz" olmanın "mal" ve "mülk" kavramlarından kurtulmak suretiyle gerçekleşebileceğini bildirmektedir. Ayetlerde Allah'ın insanlara karşılıksız olarak bahşettiği nimetlerin insanlar tarafından elde tutulup, biriktirilmemesi, diğer insanlar ile paylaşılması gerektiği bildirilmektedir.

Tevbe suresinin 9/35 kodlu ayeti de ihtiyaç fazlası olarak "haznedilen / biriktirilen" malların ve bunları biriktirenlerin akıbetini tasvir etmektedir.

9/35 - Yevme yuhma aleyha fı nari cehenneme fe tükva biha cibahühüm ve cünubühüm ve zuhuruhüm haza ma keneztüm li enfüsiküm fe zuku ma küntüm teknizun

( O gün onların üzerlerinde cehennem ateşi kızdırılır da onlarla alınları, yanları ve sırtları dağlanır. İşte bunlar o nefisleriniz için biriktirip haznettikleriniz. Haydi, o haznetmiş olduklarınızı tadın. )

“Zengin olma arzusu, başkasını fakir kılma arzusudur.”

İncil'de yer alan "zenginlik" ile ilgili bildiriler de önem arzetmektedir.

42 Luka 6/24 Ama vay halinize, ey zenginler, Çünkü tesellinizi almış bulunuyorsunuz!
42 Luka 6/25 Vay halinize, şimdi karnı tok olan sizler, Çünkü açlık çekeceksiniz! Vay halinize, ey şimdi gülenler, Çünkü yas tutup ağlayacaksınız!

42 Luka 16/13 "Hiçbir uşak iki efendiye kulluk edemez. Ya birinden nefret edip öbürünü sever, ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür. Siz hem Tanrı'ya, hem paraya kulluk edemezsiniz."

59 Yakub 2/6 Ama siz yoksulun onurunu kırdınız. Sizi sömüren zenginler değil mi? Sizi mahkemelere sürükleyen onlar değil mi?
59 Yakub 2/7 Ait olduğunuz Kişi'nin yüce adına küfreden onlar değil mi?

59 Yakub 5/1 Dinleyin şimdi ey zenginler, başınıza gelecek felaketlerden ötürü feryat edip ağlayın.
59 Yakub 5/2 Servetiniz çürümüş, giysinizi güve yemiştir.
59 Yakub 5/3 Altınlarınız, gümüşleriniz pas tutmuştur. Onların pası size karşı tanıklık edecek, etinizi ateş gibi yiyecek. Bu son çağda servetinize servet kattınız.
59 Yakub 5/4 İşte, ekinlerinizi biçen işçilerin haksızca alıkoyduğunuz ücretleri size karşı haykırıyor. Orakçıların feryadı Her Şeye Egemen Rab'bin kulağına erişti.
59 Yakub 5/5 Yeryüzünde zevk ve bolluk içinde yaşadınız. Boğazlanacağınız gün için kendinizi besiye çektiniz.
59 Yakub 5/6 Size karşı koymayan doğru kişiyi yargılayıp öldürdünüz. Sabredin.

40 Matta 19/23 İsa öğrencilerine, "Size doğrusunu söyleyeyim" dedi, "Zengin kişi Göklerin Egemenliği'ne zor girecek.
40 Matta 19/24 Yine şunu söyleyeyim ki, devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Tanrı Egemenliği'ne girmesinden daha kolaydır."

59 Yakub 1/9 Düşkün olan kardeş kendi yüksekliğiyle,
59 Yakub 1/10 Zengin olansa kendi düşkünlüğüyle övünsün. Çünkü zengin kişi kır çiçeği gibi solup gidecek.

Ayrıca bkz.





















Monday, November 5, 2018

Üniter Toplum Hayatı ( Birleşik İnsanlık )

Allahü Teala, ayetlerinde sıklıkla "birlik", "bir olmak", "birleştirmek" kavramlarını vurgulamaktadır. Bunun sebebi gerçek anlamda insanların tek nefisten yaratılmış olmaları ve aslında bir olmalarıdır. Bir başka deyişle, evvelce "Başkası dediğn sensin" başlıklı yazıda irdelendiği üzere, tüm insanlar esas itibarıyla tek bir ruhun yansıması olup, aralarında farklılık değil eşitlik bulunmamaktadır. Öyleki tüm insanlar reenkarnasyon döngüleri vasıtasıyla benzer deneyimleri yaşamakta ve aynı tekamül süreçlerinden geçirilmektedirler. İncil'de Mesih İsa'nın "İnsanoğlu" olarak anılması, Kur'an'da "Ademoğlu" ifadesinin kullanılmasının temelinde bu gerçek yatmaktadır.

6/98 - Ve hüvellezi enşeeküm min NEFSİN VAHİDETN fe müstekarrun ve müstevda kad fassalnel ayati li kavmin yefkahun ( Ve sizi TEK NEFİSTEN inşa eden O'dur. Artık durak yeri ve emanet yeri vardır. Ayetleri, anlayan kavim için ayrıntılandırdık.  )

31/28 - Ma halkuküm ve la ba'süküm illa ke NEFSIN VAHIDEH vahıdeh innellahe semıun basır ( O yaratılmanız ve diriltilmeniz ancak TEK NEFSİNKİ gibidir. Kesinlikle Allah duyandır, görendir. )

Ra'd suresinin aşağıdaki ayetlerinde, bilginin, kitapların, insanların birbirlerinden ayrılmaması, birleştirilmesi gerektiği bildirilmektedir.


13/21 - Vellezine YESILUNE MA EMERALLAHÜ BİHI EN YUSALE ve yahşevne rabbehüm ve yehafune suel hısab ( Ve Allah' ın O BİRLEŞTİRİLMESİNİ EMRETTİĞİNİ BİRLEŞTİRENLER ve Rab’lerinden korkup, ürperenler, ürkenler ve hesabın kötülüğünden korkanlar. )

13/25 - Vellezine yenkudune ahdellahi min ba'di mısakıhı ve YAKTAUNE MA EMERALLAHÜ EN YUSALE ve yüfsidune fil erdı ülaike lehümül la'netü ve lehüm suüd dar ( Ve o sözü sonrasında Allah' ın ahdini bozanlar ve Allah' ın BİRLEŞTİRİLMESİNİ EMRETTİĞİNİ KESİP AYIRANLAR ve yerde bozgun yapanlar, işte onlar, lanet onlaradır ve kötü yurt onlaradır. )

Allahü Teala, yaratıp bahşettiği tüm nimetlerde de tüm insanların eşit olması, aralarında eşit paylaşım olması gerektiğini Nahl ve Fussilet suresinin aşağıdaki ayetlerinde bildirmiştir.  

16/71 - Vallahü faddale ba'daküm ala ba'dın fir rızk fe mellezine füddılu bi raddı rizkıhim ala ma meleket eymanühüm fe hüm fıhi SEVA' e fe bi nı'metillahi yechadun ( Ve Allah, rızıklarda bazınızı bazınıza üstün kıldı. Ancak o üstün olanlar rızıklarını o ellerinin malik olduklarına vermezler ki onda EŞİT olsunlar. Yani Allah' ın nimeti ile cihad mı ediyorlar? )

Ayette kibir sebebiyle üstün olma ihtirasına kapılmış satanist müşriklerin Allah'ın nimetini gasp etmek suretiyle insanları, eşit olarak verilmiş olan bu nimetlerden men etme çabası bildirilmektedir. Oysa ki İncil'de yer alan Mesih İsa'nın şu sözleri olması gerekeni tanımlamaktadır.

40 Matta 23-11 Aranızda en üstün olan, ötekilerin hizmetkârı olsun. 

41/10 - Ve ceale fıha ravasiye min fevkıha ve barake fıha ve kaddera fıha akvateha fı erbeati eyyam SEVAEN lis sailın ( Ve "Orada, onun üstünde dağlar oluşturdu. Orada bereket verdi. Orada, gıdaları azıkları, araştıranlar için dört günde EŞİT OLARAK düzenleyerek ölçülendirdi." )

Birleşik insanlık yaşantısı, İncil'in 44. suresi olan Elçilerin İşleri isimli suresinde tasvir edilmektedir.

44 Elçilerin İşleri 2-44 İmanlıların tümü bir arada bulunuyor, her şeyi ORTAKLAŞA kullanıyorlardı.

44 Elçilerin İşleri 2-45 Mallarını mülklerini satıyor ve bunun parasını herkese ihtiyacına göre DAĞITIYORLARDI.

44 Elçilerin İşleri 1-13 Kente girince kalmakta oldukları eve gidip üst kattaki odaya çıktılar. Petrus, Yuhanna, Yakup, Andreya, Filipus, Tomas, Bartalmay, Matta, Alfay oğlu Yakup, Yurtsever Simun ve Yakup oğlu Yahuda oradaydı.

44 Elçilerin İşleri 1-14 Bunların hepsi, İsa'nın annesi Meryem, diğer kadınlar ve İsa'nın kardeşleriyle TAM BİR BİRLİK İÇİNDE sürekli dua ediyorlardı.

44 Elçilerin İşleri 4-32 İNANANLARIN TOPLULUĞU YÜREKTE VE DÜŞÜNCEDE BİRDİ. Hiç kimse sahip olduğu herhangi bir şey için «bu benimdir» demiyor, her şeylerini ORTAK kabul ediyorlardı.






































Tarık ( Parlak Sabah Yıldızı ) ... Mesih İsa

"Tarık" kelimesi, "Parlayan Sabah Yıldızı" anlamına gelmekte olup, Kur'an'ın 86. suresinin de ismidir. Bu surede 17 ( 1+7 = 8 ) ayet bulunmakta olup, yeni döngü başlangıcının nümerolojik sembolü olan 8 sayısının 17 sayısı ( 1+7 = 8 ) üzerinden tezahürü dikkat çekmektedir. ( "Tarık Yıldızı"nın Şi'ra ( Sirius ) yıldızı olması kuvvetle muhtemeldir. )

Tarık suresinde, Tarık yıldızının tanımının yapıldığı ayetler surenin ilk üç ayetidir. Bu üç ayette toplam "17" kelime bulunmaktadır.

TARIK 86/1 - Ve (1) es (2) semai (3) ve (4) et (5) tarik (6) ( Ve gök ve sabah yıldızı. )
86/2 - Ve (1) ma (2) edra (3) ke (4) ma (5) et (6) tarik (7) ( Ve sabah yıldızının ne olduğunu sana ne bildirir? )
86/3 - En (1) necmü (2) es (3) sakib (4) ( Kesinlikle delip geçen yıldızdır. )

Tarık suresinde Tarık Yıldızına ilişkin tanımlamaları içeren son ayet 86/3 kodlu ayettir. Bu ayetin kodunun nümerolojik değeri de "17" sayısını ( 8+6+3 = 17 ) yani "8" nümerolojik değerini vermektedir.

Surenin 4. ayetinde "Her nefsin bir koruyucusu" olduğundan bahis bulunmaktadır.

86/4 - İn küllü nefsin lemma aleyha hafiz ( O zaman kesinlikle her nefsin üzerinde koruyucu, gözetici vardır. )

İncil'de "Yıldız" ve "Mesih İsa'nın Yıldızı" kavramı ilk kez Matta suresinin 40 2-2 kodlu ayetinde geçmektedir. Ayet kodunun nümerolojik değeri "8" olmaktadır. ( 4+0+2+2 = "8" )

40 Matta 2-2 şöyle dediler: "Yahudiler'in Kralı olarak doğan çocuk nerede? Doğuda O'NUN YILDIZINI gördük ve O'na tapınmaya geldik."

İncil'in Vahiy suresinde ise Mesih İsa "Parlak Sabah Yıldızı" ( Tarık ) olarak tanımlanmaktadır. “Tarık” ( Parlak Sabah Yıldızı ) Sirius’tur. Sirius, 8 yıldızdan oluşan Canis Majoris ( Büyük Köpek ) olarak bilinen takımyıldızın bir üyesidir. “İsa’nın Yıldızı” ifadesinin geçtiği ayetin kodunun nümeroloki değeri de “8” sayısını vermektedir. ( 44+0+2+2 = “8” )

İncil'in Vahiy suresinde ise Mesih İsa "Parlak Sabah Yıldızı" ( Tarık ) olarak tanımlanmaktadır.

66 Vahiy 22-16 "Ben İSA, kiliselerle ilgili bu tanıklığı sizlere iletsin diye meleğimi gönderdim. Davut'un kökü ve soyu Ben'im, PARLAK SABAH YILDIZI BEN'İM."

Ayetin kod numerolojisinin "11" sayısına ( 22-16 ... 2+2+1+6 = 11 ) eşit olması da "Döngü", "Düalite" ve "Farklı boyuta geçiş portalı" mesajı açısından önem arzetmektedir. 

Internet üzerinde 04.11.2018 tarihi itibarıyla yer alan bir haberde, Ayvalık'taki bir Matematik Öğretmeninin, ilginç bir istifa mektubu yazmak suretiyle okul yönetimine istifasını sunduğu yer almaktadır. Öğretmenin mektubunun görseli aşağıda olup, mektupta "11.11.2018 Pazar gecesi, Kur'an'ı Kerim'de Tarık suresinde geçen Tarık Yıldızının (33.33) enlem ve boylamdaki yere düşeceği, Allah'ım tarafından vahiy yoluyla bildirilmiştir." ifadesi yer almaktadır.


Konuya, vakanın doğru olmaması, ilgili şahsın uydurması, bilinçli yanıltma, ilgi çekme vb. gibi hususlar bir yana bırakılmak suretiyle bakıldığında ( ki saçma gözükse de her vakada görenler ve inananlar için mesajlar, ayetler bulunmaktadır. Zira yaratılışta hiçbir vaka lüzumsuz olarak tezahür etmemektedir. ) yukarıda Tarık Yıldızı ve İsa hakkında belirtilen hususlar ile hem semantik, hem nümerik ilintiler göze çarpmaktadır.

- Şahıs tarih olarak 11.11.2018'i vermektedir. Bu tarih tam 11 nümerolojisi içermektedir. ( 2018 sayısının da nümerolojik değeri 11'dir. )

- Şahısın yazmış olduğu mektupta, sondaki imza bölümü hariç tutulduğunda 65 kelime bulunmaktadır. ( 6+5 = 11 )

- Mektup sayfasındaki tüm kelimeler ve sayılar dikkate alındığında toplam 74 ( 74 = 11 ) kelime / sayı olduğu görülmektedir.

- Mektubun başlık bölümü ve imza bölümü hariç tutulduğunda ve metin içindeki nümerik ifadeler yani 11.11.2018 ifadesi ve 33.33 ifadesi "Onbir", "Onbir", "İkibinonsekiz" ve "Otuzüç", "Otuzüç" olarak dikkate alındığında mektup metninin yine 65 kelimeden oluştuğu görülmektedir. 

Allahü Teala, vazifelileri kanalıyla ve özellikle Mesih İsa kanalıyla insanlığa "Döngü sonuna hazırlanın." mesajını iletmekte gibi görünmektedir.








Saturday, November 3, 2018

Ruh ve Melekler

Allahü Teala'nın yaratışının bileşenleri indindeki "Kelimeler" ve buna bağlı olarak tezahür ettirdiği "Ruh Alemi" ve "Kainat Alemi"'dir. Kur'an'da Mesih İsa'nın "Kelime" ve "RUH" olduğu vurgulanmakta ve son dönemde ( Kıyamet Günü ( Ayağa Kalkış Günü ), Ayrışım Günü, Din Günü ) Ruh ve Meleklerin inecekleri bildirilmektedir. Ayetlerde geçen Ruh, Mesih İsa'yı mı temsil etmektedir?

4/171 - Ya ehlel kitabi la tağlu fı dıniküm ve la tekulu alellahi illel hakk innemel mesıhu IYSEBNÜ MERYEME rasulüllahi ve KELİMETÜH elkaha ila meryeme ve RUHUN minhü fe aminu billahi ve rusülih ve la tekulu selaseh intehu hayran leküm innemellahü ilahün vahid sübhanehu en yekune lehu veled lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve kefa billahi vekıla ( Ey kitap sahipleri, dininizde azgınlık etmeyin ve Allah üzerine gerçek haricindekini söylemeyin. Meryem oğlu İSA MESİH, kesinlikle Allah' ın resulü, Meryem'e atmış olduğu KELİMESİ ve O’ndan RUHTUR. O halde, Allah’a ve O’nun resullerine inanın ve üçtür demeyin. Kendi hayrınıza bundan imtina edin, vazgeçin. Kesinlikle ki Allah tek ilahtır. O, çocuk sahibi olmaktan yücedir. Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa O’nadır. Vekil olarak Allah kafidir. ) 

78/38 - Yevme yekümur RUHU vel MELAİKETU saffen la yetekellemune illa men ezine lehür rahmanu ve kale savaben ( O gün RUH ve MELEKLER saflar halinde ayakta dururlar. Rahman' ın kendilerine izin verdiği kimseler haricindekiler kelam edemezler, söz söyleyemezler. Ve o da doğruyu söyler. )

97/4 - Tenezzelül MELAİKETÜ ver RUHU fiha bi izni rabbihim min külli emr ( MELEKLER ve RUH, Rab’lerinin izni ile onun içinde * her işten inerler. )

* Kadir Gecesi ( Kur'an'ın indirilmeye başlandığı gecedir. )

70/4 - Ta'rucül MELAİKETÜ ver RUHU  ileyhi fi yevmin kane mikdaruhu hamsine elfe senet ( Melekler ve ruh, miktarı ellibin sene olan bir günde O’na çıkarlar. )

İncil'de, "Melekler ve RUH" ifadesindeki Ruh'un İsa Mesih olduğuna işaret eden ayetler bulunmaktadır. Ayetlerde Kıyamet Gününde ( Ayağa Kalkış Günü ) Mesih İsa'nın melekler ile birlikte geleceği bildirilmektedir.

40 Matta 16-27 İnsanoğlu*, Babası'nın görkemi içinde melekleriyle gelecek ve herkese, yaptığının karşılığını verecektir. 

* Mesih İsa

40 Matta 25-31 "İnsanoğlu kendi görkemi içinde bütün melekleriyle birlikte gelince, görkemli tahtına oturacak.

41 Mark 1-13 İsa çölde kaldığı kırk gün boyunca Şeytan tarafından denendi. Yabanıl hayvanlar arasındaydı, melekler O'na hizmet ediyordu

İncil ayetindeki "Meleklerin Mesih İsa'ya ( İnsanoğlu ) hizmet etmesi" kavramı ile Kur'an'da bahsi geçen "Meleklerin Adem'e ( İnsana ) secde etmesi" fenomeni arasında ilinti bulunmaktadır.

41 Mark 8-38 Bu vefasız ve günahkâr kuşağın ortasında, kim benden ve benim sözlerimden utanırsa, İnsanoğlu da, Babası'nın görkemi içinde kutsal meleklerle birlikte geldiğinde o kişiden utanacaktır."

41 Mark 13-27 İnsanoğlu o zaman meleklerini gönderecek, seçtiklerini yeryüzünün bir ucundan göğün öbür ucuna dek, dünyanın dört bucağından toplayacak.

66 Revelations 22-12 "İşte tez geliyorum! Vereceğim ödüller yanımdadır. Herkese yaptığının karşılığını vereceğim.

66 Revelations 22-16 "Ben İSA, kiliselerle ilgili bu tanıklığı sizlere iletsin diye MELEĞİMİ GÖNDERDİM. Davut'un kökü ve soyu Ben'im, parlak SABAH YILDIZI* BEN'im."

* Sabah Yıldızı'nın Arapça'da karşılığı "Tarık" kelimesi olup, Kur'an'daki 86. surenin ismi de Tarık'tır.

Mesih İsa'nın "melek göndermesi" hususu Kur'an'daki "Melekler ve Ruh" ifadesindeki Ruh'un Mesih İsa olduğunu destekler niteliktedir.

































































































































































































Akıl Tutulması .... Delüzyon Sarhoşluğu

Son dönemlerde toplumda "körü körüne inanıp biat etme", "yanlış olana koşulsuz itibar etme", ve "yalanı algılayamama" sendromu gözlemlenmektedir. "Akıl tutulması" olarak da anılan bu fenomen döngü sonunun ( kıyamet, ayrışım günü, din günü ) en önde gelen alametlerindendir. Genellikle "cehalet" kök sebebine dayandırılan "akıl tutulması" fenomeninin esas sebebi cehalet değildir. Bu fenomenin sebebini sadece cehalete dayamak basit bir yaklaşım olmaktadır. Zira cehalet bilgi yoksunluğudur. Dolayısıyla insan cahil bile olsa Allah'ın bahşettiği akli yetisi, idraki, sezgileri ve vicdan mekanizması vasıtasıyla doğruyu yanlıştan, gerçeği batıldan ayırabilmektedir. Bunun örnekleri de mevcuttur. Öte yandan akıl tutulması fenomeni eğitimli bir çok insanda da tezahür etmektedir. O halde kök sebep cehalet değilse nedir? Kök sebep ilahi sistemden iletilen asli tesirlerdir. Bu tesirler, Ayrışım Günü'nde ( Yevmel Fasl ) insanların "Ashabil Meymenet" ( Sağın Sahipleri ) ve "Ashabil Meşemet" ( Solun Sahipleri ) kategorileri altında yani "Ashabül Cennet" ( Cennetin Sahipleri ) ve "Ashabül Cehıym" ( Cehennemin Sahipleri ) tanımlamalarıyla ayrıştırılmalarına vesile olmaktadır.

Konuya ilişkin Kur'an ve İncil ayetleri aşağıdadır.

22/2 - YEVME teravneha tezhelü küllü mürdıatin an ma erdaat ve tedau küllü zati hamlin hamleha ve teran nase SÜKARA ve MA HÜM Bİ SÜKARA ve lakinne AZABELLAHİ ŞEDİD

( Onu göreceğiniz GÜN, tüm emziren kadınlar o emzirdiklerinden vazgeçerler. Her yük sahibi yükünü düşürüp bırakır. İnsanları SARHOŞ görürsün de onlar SARHOŞ DEĞİLLERDİR. Lakin ALLAH'IN AZABI ŞİDDETLİDİR*. ) 

* Ayette bahsedilen "Sarhoşluk" ve "Allah'ın Azabı" ifadeleri, ilahi sistemden gönderilen ve inkarcıları etkisi altına alarak "akıl tutulmasına" neden olan asli tesirlerin sonucunu yani "idrakini, bilincini yitirmiş gibi davranan insanların" tezahürünü temsil etmektedir.

"Akıl Tutulması" fenomeni İncil'de "Delüzyon" ( Yanıltıcı İnanç ) kelimesiyle ifade edilmiştir. Ayrıca son dönemde ortaya çıkacak ve insanları yanılgıya sürükleyecek bir "adam"dan da bahis bulunmaktadır.

53 2 Selanikliler 2-9 O ADAM her türlü mucizede, YANILTICI BELİRTİLERLE harikalarda 

53 2 Selanikliler 2- 10 ve mahvolanları aldatan her türlü kötülükte sergilenen Şeytan'ın etkinliğiyle gelecek. MAHVOLANLAR, GERÇEĞİ SEVMEYE VE BÖYLECE KURTULMAYA YANAŞMADIKLARINDAN MAHVOLUYORLAR. 

53 2 Selanikliler 2- 11 İşte bu nedenle TANRI YALANA KANMALARI İÇİN ONLARIN ÜZERİNE GÜÇLÜ BİR DELÜZYON ( YANILTICI İNANÇ ) GÖNDERİYOR. 

53 2 Selanikliler 2- 12 Öyle ki, gerçeğe inanmayan ve doğrulukdışılıktan hoşlananların hepsi yargılansın. 

Huruf Setindeki Döngü Nümerolojisi

Kur'an'da en fazla tekrarlanan huruf seti, "Elif Lam Mim" harflerinden oluşan huruf setidir. Bu huruf seti "8" kere tekrarlanmaktadır.


Elif Lam Mim seti anlam olarak Elif + Lam ( İlah ) Mim ( Sonlandırır ) yani "Allah Sonlandırır" anlamına gelmektedir. Bu huruf setinin tekrar adedinin, döngü sonlanması ve yeniden başlaması kavramını ifade eden 8 sayısına eşit olması ilahi bir mesaj niteliğindedir.

Benzer bir durum, Secde suresinin aşağıdaki ayetlerinde, ayet kodu nümerolojisi ve ayet anlam içeriği itibarıyla tezahür etmektedir.

32/11 - Kul yeteveffaküm melekül mevtillezı vükkile biküm sümme ila rabbiküm türceun ( De ki: "Sizi, o size vekil edilen ölüm meleği vefat ettirir. Sonra Rab’binize döndürülürsünüz." )

32/12 - Ve lev tera izil mücrimune nakisu ruusihim ınde rabbihim rabbena ebsarna ve semı'na fercı'na na'mel salihan inna mukınun ( Ve şayet zamanında suçluların Rab’lerinin indinde başlarını eğmelerini görsen. "Rab’bimiz gördük ve duyduk. O halde bizi döndür de iyilik yapalım. Kesinlikle biz kani olanlarız." )

"Vefat" vesilesiyle tecelli eden "döngü sonundan" bahsedilen 32/11 kodlu ayetin kod nümerolojisi "7" olmaktadır. ( 3+2+1+1 = 7 ) "7" sayısı döngü sonunu sembolize eden sayıdır.

Vefat ettirilenlerin yani döngüleri sonlandırılanların "Geri Döndürülme" talebinden bahsedilen 32/12 kodlu ayet "yeni döngü başlangıcı" ( reenkarnasyon ) kavramını ifade etmektedir. Ayetin kod nümerolojisi, yeni döngü başlangıcı ve sonsuz döngü sembolü olan "8" sayısına eşittir. ( 3+2+1+2 = 8 )



Alemlerin Rab'bi

"Rabb" kelimesi "Eğiten, Yetiştiren, Öğreten, Efendi" anlamlarına gelmektedir. Fatiha suresinin 1/2 kodlu ayetinde alemlerin yaratıcısı Allahü Teala'nın alemlerin Rab'bi olduğu bildirilir.

1/2 - El hamdu lillahi RABBil alemin ( Övgü alemlerin RAB’bi Allah içindir. )

Rabb kelimesinin bir "insan" için sıfat olarak kullanımı ise Yusuf suresinin 12/41 kodlu ayetinde geçmektedir. 

12/41 - Ya sahıbeyis sicni emma ehadüküma fe yeskıy RABBehu hamra ve emmel aharu fe yuslebü fe te'külüt tayru min ra'sih kudıyel emrullezı fıhi testeftiyan ( “Ey benim zindan arkadaşlarım. Sizden biri EFENDİSİne yine şarap dökecek. Ama diğeri asılacak da kuşlar başından yiyecekler. İşte hakkında fetva bildiri istediğiniz iş böylece yerine getirildi." )

Al'i İmran suresinin 3/64 kodlu ayetinde "insanların, içlerinden bazılarını kendilerine Rab edinmemeleri" gerektiği vurgulanmaktadır.

3/64 - Kul ya ehlel kitabi tealev ila kelimetin sevain beynena ve beyneküm en la na'büde illellahe ve la nüşrike bihı şey'en ve la yettehıze ba'duna ba'dan ERBABEN min dunillah fe in tevellev fe kul üşhedu bi enna müslimun ( De ki: "Ey kitap sahipleri, bizim ve sizin aranızda aynı, eşit olan kelimeye geliniz. Ancak Allah’a kulluk edelim ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Bazılarımız bazılarını Allah’ tan başka RABLER edinmesin. Eğer yüz çevirirlerse, şahit olarak kesinlikle biz teslim olanlarız deyin." )

Kur'an'da "Rabb" kelimesinin birden çok anlamı ile kullanıldığı görülmektedir. Zira Rab kelimesi Yusuf suresinde insan için sıfat olarak ve çoğul halde Erbab olarak kullanılırken yani Yusuf'un zindan arkadaşlarından birinin "Yetiştiricisi, Efendisi olan insanı" nitelerken, Ali'im İmran suresinde Allahü Teala için "Yetiştirici, Efendi" anlamında sıfat olarak kullanılmaktadır. 

3/80 - Ve la ye'müraküm en tettehızül melaikete ve nebiyyıne ERBABA e ye'müruküm bil küfri ba'de iz entüm müslimun ( Ve size, melekleri ve habercileri RABLER edinmenizi emretmez. Teslim olanlar olmanızdan sonra, size inkarı mı emreder? )

9/31 - İttehazu ahbarahüm ve ruhbanehüm ERBABEN min dunillahi vel mesıhabne meryem ve ma ümiru illa li ya'büdu ilahen vahıda la ilahe illa hu sübhanehu an ma yüşrikun ( Onlar, Allah'tan başka bilginlerini ve rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih'i de kendilerine RABLER edindiler. Oysa onlar, tek ilah olan Allah’a kulluk etmeleri haricinde emrolunmamışlardı. O’nun haricinde ilah yoktur. O, onların ortak koştuklarından yücedir. )

3/80 ve 9/31 kodlu ayetlerde ise meleklerin, habercilerin, bilginlerin, ruhbanların ve mesih İsa'nın da  "Rab" olarak edinilmemesi gerektiği öğütlenmektedir. Bu durum açıkça ortaya koymaktadır ki "Allahü Teala" ile eşdeğerde ( haşa ) olması düşünülmek suretiyle hiçbir varlığın "Rab" olarak nitelenmemesi ve edinilmemesi gerektiği temel husustur. O halde Allahü Teala'ya ortak koşmadan, şirke kapılmadan, sadece kutsal vazife çerçevesinde işlevini yerine getirerek insanları eğiten, yetiştiren, onlara yol gösteren, yönlenme konusunda yardım ve yoldaşlık eden varlıkların Rab olarak nitelenebileceği durumu oluşmaktadır. Zira, 12/41 kodlu ayette yer alan Yusuf'un zindan arkadaşlarından birinin tekrar "Rabbine ( Efendisine )" şarap dökmesi" ifadesi bu bağlamda algılanmalıdır. Aynı surede Yusuf, zindan arkadaşlarına "Allah'tan başka Rab olmadığını" da bildirmektedir.

12/39 - Ya sahıbeyis sicni e ERBABÜN müteferrikune hayrun emİLLAHÜL VAHIDÜL KAHHAR ( Ey benim zindan arkadaşlarım. Ayrı ayrı RABLER mi daha hayırlı, yoksa TEK KAHREDİCİ ALLAH MI ? )

Ayetler incelendiğinde "teklik, birlik" nitelemesinin sadece "İlah" kelimesi için tezahür ettiği görülmektedir. Bir başka deyişle, "İlahün Vahid" ( Tek İlah ) tamlamasında ve "La İlahe İlla Hu" ( O'ndan Başka İlah Yoktur ) cümlesinde olduğu gibi "Rabbün Vahid" ( Tek Rab ) gibi bir tamlamama veya "La Rabbe İlla Hu" ( O'ndan Başka Rab Yoktur ) gibi bir cümle hiçbir ayette yer almaktadır.

Tevrat'ın aşağıdaki ayetlerinde ise yaratılışta muhtelif vazifeler ile mükellef kılınmış Rablerin varlığı bildirilmektedir.

5 Yasanın Tekrarı 10-17 Çünkü Tanrınız RAB, tanrıların Tanrısı, RABLERİN RAB'BİDİR. O kimseyi kayırmayan, rüşvet almayan, ulu, güçlü, heybetli Tanrı'dır.

19 Mezmurlar 136-3 Şükredin RABLER RAB'BİNE, Sevgisi sonsuzdur;

2/163 - Ve ilahüküm İLAHÜN VAHİD LA İLAHE İLLA HÜVE er rahmanür rahım ( Ve ilahınız TEK İLAHTIR. Şefkatli ve merhametli olan O'NUN HARİCİNDE İLAH YOKTUR. )


5/73 - Lekad keferallezıne kalu innellahe salisü selaseh ve ma min ilahin illa İLAHÜN VAHİD ve in lem yentehu an ma yekulune le yemessennellezine keferu minhüm azabün elım ( O "Kesinlikle Allah, üçün üçüncüsüdür." diyenler inkar etmişlerdir. TEK İLAHTAN başka ilah yoktur. Eğer o söylediklerinden vazgeçmezlerse, kesinlikle onlardan o inkar edenlere elim azap dokunacaktır. )

16/51 - Ve kalellahü la tettehızu ilaheynisneyn innema hüve İLAHÜN VAHİD fe iyyaye ferhebun ( Ve Allah "İki ilah edinmeyin, kesinlikle O TEK İLAHTIR. O halde ancak benden korkun."dedi. )

18/110 - Kul innema ene beşerun mislüküm yuha ileyye ennema ilahüküm İLAHÜN VAHİD fe men kane yercu likae rabbihı fel ya'mel amelen salihan ve la yüşrik bi ıbadeti rabbihı ehada ( De ki: "Kesinlikle ben aynınız gibi insanım. Bana, kesinlikle ilahınızın TEK İLAH olduğu vahyediliyor. O halde, Rab’bine kavuşmayı ummakta olan kimse, artık iyi iş yapsın ve Rab’bine kullukta hiçbir kimseyi ortak koşmasın." )

Mü'min suresinin 64,65 ve 66. ayetlerinin sonunda "Rabbil Alemin" ifadesi yer almaktadır. Bu durum Kur'an'da sadece Mü'min suresinde tezahür etmektedir. Ayetlerde "Allah", "Rab" ve "İlah" kelimelerine vurgu bulunmaktadır. Bu ayetlerin numaralarının toplamı "33" sayısnı vermektedir. ( 6+4+6+5+6+6 = 33 )

40/64 - Allahüllezı ceale lekümül erda kararan ves semae binaen ve savveraküm fe ahsene suveraküm ve razekaküm minet tayyibat zalikümüllahü rabbüküm fe tebarakELLAHÜ RABBÜL ALEMİN ( Allah o size yeri durak ve göğü bina kılandır. Size şekil verdi de şeklinizi güzelleştirdi. Sizi temizinden rızıklandırdı. Bu Rab’biniz Allah’ tır. ALEMLERİN RAB'Bİ ALLAH bereketlidir. )

40/65 - Hüvel hayyü la ilahe illa hüve fed'uhü muhlisıne lehüd dın el hamdü LİLLAHİ RABBİL ALEMİN ( O diridir. O’nun haricinde ilah yoktur. O halde, dini O’na halis kılarak onu çağırın. Övgü, ALEMLERİN RAB'Bİ ALLAH içindir. )

40/66 - Kul innı nühıtü en a'büdellezine ted'une min dunillahi lemma caeniyel beyyinatü min rabbi ve ümirtü en üslime li RABBİL ALEMİN ( De ki: "Rab’bimden deliller geldiğinde kesinlikle ben, o Allah'tan başka çağırdıklarınıza kulluk etmeye yasaklandım, menedildim. ALEMLERİN RAB'Bİ'NE teslim olmaya emrolundum." )

"Rabbil Alemin" ( Alemlerin Rabbi ) ifadesi Kur'an'da "73" kere tekrarlanmaktadır. 73 sayısının nümerolojik değeri "10" ( 7+3 = 10 ) olmaktadır. 10 sayısı Allahü Teala'nın ilahi mühürü olup, O'nun birliğini, tekliğini simgelemektedir. ( 10 ... 1+0 = "1" ) ( 73 sayısı ile 37 sayısının çarpımı da "Allah" kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi olan 2701 sayısnı vermektedir. 2701 sayısının nümerolojik değeri de "10" olmaktadır. )

İncil'de Mesih İsa'dan "Rab" sıfatı kullanılmak suretiyle bahsedilmektedir. Ancak Mesih İsa öğretisinde Allahü Teala düşünülmek suretiyle sadece tek bir Rab olabileceğini vurgulamaktadır.

40 Matta 22-44 RAB, RABBİM'e * dedi ki, Ben düşmanlarını Ayaklarının altına serinceye dek Sağımda otur.'

* "Yaratıcı Allah, vazifeli varlığı olan ve bana yetiştiricilik / öğretmenlik yapan Rab'bime dedi ki"

40 Matta 22- 45 Davut O'ndan RAB diye söz ettiğine göre, O nasıl Davut'un Oğlu olur?"

41 Mark 12-29 İsa şöyle karşılık verdi: "En önemlisi şudur: 'Dinle, ey İsrail! Tanrımız RAB tek RAB'dir.

44 Elçilerin İşleri 2-36 «Böylelikle tüm İsrail halkı şunu kesinlikle bilsin: Tanrı, sizin çarmıha gerdiğiniz bu İsa'yı hem RAB hem MESİH yapmıştır.»

66 Vahiy 22-21 RAB İsa'nın lütfu kutsallarla birlikte olsun! Amin.

Kur'an'da "Rabb" kelimesinin kullanımına benzer bir durum da "Abd" ( Kul, Hizmetçi, Hizmetli ) kelimesi için tezahür etmektedir. Fatiha suresinin 1/5 kodlu ayetinde "Abd" kökü "Allah'a Hizmet Etmek / Kulluk Etmek" anlamında kullanılırken;

1/5 - İyyake nA’BUDU ve iyyake nestein ( Ancak sana KULLUK EDERİZ ve ancak sana istekte bulunuruz. )

Nur suresinin 24/32 kodlu ayetinde ise "Abd" kelimesinin çoğul hali olan "Ibad" kelimesi "Bir insana yardım eden, hizmet eden bir başka insan" anlamında kullanılmıştır.

24/32 - Ve enkihül eyama minküm ves salihıne min IBADİküm ve imaiküm in yekun fükarae yuğnihimüllahü min fadlih vallahü vasiun alim ( Ve sizlerden bekarları, HİZMETÇİLERİNİZDEN ve yardımcılarınızdan iyileri nikahlayın. Eğer fakir olurlarsa, Allah onları üstünlüğünden ganileştirir, faydalandırır. Allah geniştir bilendir. )
















Tuesday, October 30, 2018

Safa ve Merve

Kur'an'da, "Safa" ve "Merve" olarak anılan iki tepenin Allah'ın işaretlerinden olduğu bildirilir. Bilindiği üzere hacılar, Safa'dan başlayarak Merve’ye dört gidiş, Merve’den de Safa’ya da üç dönüş olmak üzere bu iki tepe arasını toplam "7" kere katederek "Sa'y" ( Koşu / Çaba ) adı verilen ritüeli ifa ederler. Ritüelin, Hacer'in, oğlu İsmail için telaş içinde koşturarak su arayışını temsil ettiği söylenir. 

Safa ve Merve kavramlarının ilk ve son kez geçtiği ayetin nümerolojik verileri ve ritüelin içeriğine bakıldığında "7" nümerolojisinin tezahür ettiği görülmektedir. 

2/158 - İnne (1) es (2) SAFA (3) ve (4) el (5) MERVETE (6) min (7) şeair (8) allah (9) fe (10) men (11) hacce (12) el (13) beyte (14) ev (15) ı'temera (16) fe (17) la (18) cünaha (19) aley (20) hi (21) en (22) yettavvefe (23) bi (24) hima (25) ve (26) men (27) tetavvea (28) hayran (29) fe (30) inne (31) allahe (32) şakirun (33) alim (34)

( Safa ve Merve Allah’ ın işaretlerindendir. O halde kim evi hac veya umre olarak ziyaret ederse, onun onları tavaf etmesinde üzerine günah yoktur. Kim isteyerek hayır yaparsa, kesinlikle Allah şükredendir, bilendir. )

- Ayetin kodunun ( 2/158 ) nümerolojik değeri "7" sayısını ( 2+1+5+8 = 16 ... 1+6 = 7 ) vermektedir.

- Ayette 34 kelime bulunmakta olup, 34 sayısının nümerolojik değeri de ( 3+4 ) "7" sayısını vermektedir.

- Ayet numarasının ( 158 ) nümerolojik değeri ise "14" sayısını ( 1+5+8 = 14 ... 2x7 ) yani "İkili Yedi"yi vermektedir.

- Ayet içeriğinin en önemli kelimesi olan "Beyt" kelimesi 14. kelimedir. ( 2x7 ... İkili Yedi )



Safa ve Merve tepeleri aralarındaki mesafenin 450 m olduğu bildirilmektedir. 450 sayısının nümerolojik değeri "9" olmaktadır. 2/158 kodlu ayette Safa kelimesi 3., Merve kelimesi 6. kelime olup, her iki kelimenin sıra numaralarının toplamı da "9" saysını vermektedir.

Safa'nın Kabe'ye uzaklığı yaklaşık olarak 100 metre, Merve'nin Kabe'ye uzaklığı ise yaklaşık 350 metredir. Her iki uzaklık değerinin nümerolojik toplamı yine "9" sayısını vermektedir. ( 1+0+0+3+5+0 = 9 )




İki Cennet ve İki Cehennem ?

Rahman suresinde yer alan "Cenneteyni" ( İki Cennet / İki Bahçe ) kavramı İnsanlar ve Cinler için iki ayrı cennet ( plan / üst frekans ) olduğunu haber verir niteliktedir. Zira Rahman suresinin ayetlerinde İnsanlar ve Cinler iki ayrı topluluk olarak vurgulanmakta ve ikili olgulara yer verilmektedir. 

55/14 - Halekal İNSANE min salsalin kel fahhar ( İnsanı pişmiş toprağa benzer balçıktan yarattı. )
55/15 - Ve halekal CANNE min maricin min nar ( Ve cini dumansız ateş alevinden yarattı. )


55/17 - Rabbül meşrikayni ve rabbül mağribeyn İki doğunun ve iki batının Rab’bi. )

55/19 - Meracel bahreyni yeltekıyan ( İki denizi saldı ki kavuşurlar. )

55/31 - Senefruğu leküm eyyühes SEKALAN( Sizinle ilgileneceğiz, ey İKİ AĞIR TOPLULUK. )

55/33 - Ya ma'şerel CİNNİ vel İNSİ in isteta'tüm en tenfüzu min aktaris semavati vel ardı fenfüzu la tenfizune illa bi sultan ( Ey CİN ve İNSAN toplulukları, eğer göklerin ve yerin çaplarından ötesine * geçmeye istidatınız varsa, haydi ötesine geçin. Kuvvet, delil olmadan geçemezsiniz. )

* Ayette bahsedilen göklerin ötesi Cennet / Sirius / Sevgi Planı'dır.

55/46 - Ve li men hafe mekame rabbihı CENNETAN ( Ve Rab’lerinin makamından korkan kimseler için İKİ BAHÇE vardır. )

55/50 - Fihima aynani tecriyan ( Onların içinde akan iki pınar vardır. )

55/56 - Fihinne kasıratüt tarfi lem yatmishünne İNSÜN kablehüm ve la CAN ( Onların içinde, onlardan önce kendilerine ne İNSAN, ne de CİN dokunmamış kısa, saklı bakışlı kadınlar. )

55/63 - Fe bi eyyi alai rabbiküma tükezziban ( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/64 - Müdhammetan ( Yeşil nebatat hazrevat ile kaplı iki bahçe. )

55/66 - Fihima aynani neddahatan ( Onların içinde fışkıran iki pınar. )

"Cenneteyni" ( İki Cennet ) ifadesiyle Sirius A ve Sirius B yıldızları kastediliyor olabilir.

Cenneteyni ( İki Cennet ) olduğuna göre, "Cehimeyni" de ( İki Cehennem ) var mıdır? Evvelki bölümlerde "Karbon Planet" konu başlığı altında ve diğer bazı bölümlerde Dünya'nın aslında cehennem olduğuna değinilmişti. Bu çerçevede, yaratılıştaki düal yapı dikkate alındığında insanlar ve cinler için tahsis edilmiş iki cehennemin olması ihtimali bulunmaktadır. Bilindiği üzere, başlangıçta yarı süptil / süptil ortam olan cennette ( Sevgi Planı, Sirius ) bulunan insan ve cin, yapmış oldukları hata nedeniyle cehenneme intikal ettirilmişlerdir. Cinin yaptığı hata, yaratılış özelliğini dikkate alarak yani yarı süptil / süptil yapısını dikkate alarak kendisini insandan üstün görmesi, kibir ve kıskançlık duygularına yenik düşerek isyan etmesi ve insanı aldatmasıdır. İnsanın yaptığı hata ise, ilimsizce ve düşüncesiz bir şekilde cinin aldatmasına kanmak ve Allah'ın cennet nimetini idrak edememektir. Bu hatalardan en büyüğü cinin kibirlenme ve aldatma hatasıdır. Dolayısıyla karşılık olarak insana göre daha farklı yani daha alt tekamül seviyesine sahip bir ortama intikal ettirilmesi kuvvetle muhtemeldir. Bu ortamın Mars olması, evvelki bölümlerde yapılan incelemeler ve tespitler kapsamında, kuvvetle muhtemel görünmektedir. Yani "Dünya insanların, Mars ise cinlerin sınav ortamı yani cehennemidir." yorumu gerçeklik içermekte gibi görünmektedir.

Bu çerçevede, cinler insanların yaşamakta olduğu dünyayı tamamen ele geçirmeye ve insanları tam kontrol altına almaya çalışmaktadırlar. Cinler, insanların ruhsal açıdan tekamül etmek suretiyle  dünyadan ayrılmalarını ve cennete ( Sevgi Planı, Sirius ) geri dönmelerini istememekte, hatta onları kendi cehennemleri olan Mars'a yönlendirmeye çalışmaktadırlar. NASA'nın Mars Programı'nın altında yatan gerçek budur. ( Space X firması 50-100 yıl içinde Mars'ta sürdürülebilir koloni kurma vizyonu olduğunu açıklamıştır. ) Zira, Dünyanın yaşanamaz hale gelmekte olmasının sebebi cinlerin ve onlara kulluk edenlerin Dünyayı maddi ve manevi açıdan planlı bir şekilde mahvetmekte olmaları ve onlara kulluk etmekte olan çoğunluğun da bu süreci sadece izlemekte olmalarıdır.





































Monday, October 29, 2018

Affedilen Haberciler

Kutsal kitaplarda bazı habercilerin, maruz kaldıkları sınavlar karşısında düşünsel ve davranışsal hatalar yaptıkları ancak affedildikleri bildirilmektedir. Bu durum, habercilerin kusursuz varlıklar olmadıklarını, onların da tekamül yolcusu olan kullar olduklarını ve Allahü Teala'nın, samimiyetle tevbe eden ve iyilikler yapan kullarını affedebileceğini, onların kötülüklerine kefaret sağlayabileceğini hatta onlara yüksek görev sorumlulukları dahi verebileceğini açıkça ortaya koymaktadır. 

Hatası affedilen ve habercilik görevinin sürdürülmesine karar verilen habercilerden en önde gelenleri Musa, Yunus ve Davut'tur.

Musa

28/15 - Ve dehalel medınete ala hıyni ğafletin min ehliha fe vecede fıha racüleyni yaktetilani haza min şıatihı ve haza min adüvvih festeğasehüllezı min şıatihı alellezi min adüvvihı fe vekezehu musa fe kada aleyhi kale haza min ameliş şeytan innehu adüvvün müdıllün mübın

( Ve sahiplerinin habersiz olduğu bir zamanda şehire girdi. Orada iki erkeği kavga ederlerken buldu. Bu kendi tarafından olan, bu düşmandan olan. O kendi tarafında olan o düşman olana karşı yardım istedi. Böylece Musa ona yumruk vurdu ve ona işini yerine getirdi. "Bu şeytanın işlerindendir, yaptıklarındandır. Kesinlikle o saptıran apaçık düşmandır." dedi. )

20/40 - İz temşı uhtüke fe tekulü hel edüllüküm ala men yekfülüh fe raca'nake ila ümmike key tekarra aynüha ve la tahzen ve katelte nefsen fe necceynake minel ğammi ve fetennake fütunen fe lebiste sinıne fı ehli medyene sümme ci'te ala kaderin ya musa 

( Zamanında kızkardeşin yürürdü de "Sizi ona bakacak kişiye yönelteyim mi?" derdi. Böylece seni annene gözü aydın olsun ve hüzünlenmesin diye geri döndürdük. Bir nefsi öldürdün de seni gamdan kurtardık. Seni sınavlarla sınadık da Medyen' in sahipleri içinde senelerce kaldın. Sonra kadere, ölçüye göre geldin ey Musa." )

Nefsine yenik düşüp adam öldüren bir haberci, Allah tarafından affedilmiş ve habercilik görevine devam etmesine izin verilmiştir.

Yunus

37/139 - Ve inne yunüse le minel murselın

( Ve kesinlikle Yunus gönderilenlerdendi. )

37/140 - İz ebeka ilel fülkil meşhun

( Zamanında dolu gemiye kaçmıştı. )

37/141 - Fe saheme fe kane minel müdhadın

( Ok çekti de kaydırılanlardan oldu. )

37/142 - Feltekamehül hutü ve hüve mülım

( Böylece onu balık yuttu. O kınayandı. )

37/143 - Fe lev la ennehu kane minel müsebbihın

( Şayet kesinlikle o övgü sözleri söyleyenlerden olmasaydı. )

37/144 - Le lebise fı batnihı ila yevmi yüb'asun

( Onun karnında diriltilecekleri güne kadar kalacaktı. )

37/145 - Fe nebeznahü bil arai ve hüve sekım

( Böylece onu açık alana, avluya bıraktık, kaçırdık. O hastaydı. )

37/146 - Ve enbetna aleyhi şeceraten min yaktın

( Ve ona kabak cinsinden ağaçlar bitirip yetiştirdik. )

37/147 - Ve erselnahü ila mieti elfin ev yezıdün

( Ve onu yüzbine veya daha fazla olana gönderdik. )

Korku nedeniyle habercilik görevini yerine getiremeyen ve kaçan Yunus'un daha sonra kendisini kınaması ve mağfiret dilemesi nedeniyle Allah tarafından affedilmesi Saffat suresinin yukarıdaki ayetlerinde anlatılmaktadır.

Davut

40 Matta 1-6 İşay Kral Davut'un babasıydı, Davut, Uriya'nın karısından doğan Süleyman'ın babasıydı,

Ayette bir zina durumu olduğu görülmektedir.

38/24 - Kale lekad zalemeke bi süali na'cetike ila niacih ve inne kesıran minel huletai le yebğıy ba'du hüm ala ba'dın illelllezine amenu ve amilüs salihati ve kalılün ma hüm ve zanne davudü ennema fetennahü festağfera rabbehü ve harra rakian ve enab 

( Senin dişi koyununu, koyunlarına katmayı sual ederek sana zulmetti. Kesinlikle cemiyetten çoğunluk birbirlerine azıyorlar. O inananlar ve iyilikler yapanlar hariç. Onlar da çok az. Davud, onu kesinlikle sınadığımızı anladı da Rab’binden af istedi, eğilerek atıldı ve gerçeğe döndü. )

38/25 - Fe ğaferna lehu zalik ve inne lehu ındena le zülfa ve husne meab 

( Böylece O'na bunu ( bu yaptığını ) affettik. İndimizde yakınlaşma ve güzel dönüş yeri kesinlikle O’nadır. )

38/26 - Ya davudü inna cealnake halıfeten fil erdı fahküm beynen nasi bil hakkı ve la tettebiıl heva fe yüdılleke an sebılillah innellezine yedıllune an sebılillahi lehüm azabün şedıdün bima nesu yevmel hısab 

( Ey Davud kesinlikle biz seni yerde halife kıldık. O halde insanların arasında gerçekle hüküm ver. Hevese tabi olma. Yoksa seni Allah yolundan saptırır. O Allah yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarından dolayı şiddetli azap kesinlikle onlaradır. )

İncil ve Kur'an ayetlerinde Davut'un hevesine tabi olup, zina suçunu işlediği ancak daha sonra affedildiği bildirilmektedir.

Friday, October 26, 2018

İncil ... Allah'ın Kurtarışı

Kutsal kitap adı olarak bilinen İNCİL kelimesi aşağıdaki kök kelimelerden oluşmaktadır.

İnc / Enc = Kurtarış / Kurtarma

El = Allah / İlah

İngilizcede ANGEL ( ANG + EL ), Almanca'da ENGEL ( ENG + EL ) olarak yazılan kelimelerin anlamı MELEK olarak bilinse de esas itibarıyla "ALLAH'ın KURTARIŞI" anlamını taşımaktadırlar.

Arapça'da ENC kökü "Kurtarmak" anlamına gelmektedir. ( MüNCİ kelimesi "Kurtarıcı" anlamındadır. ) ANGEL veya ENGEL kelimesindeki ENG kökü ENC köküdür.

2/50 - Ve iz ferakna bikümül bahra fe ENCeynaküm ve ağrakna ale fir'avne ve entüm tenzurun ( Ve zamanında size denizi ayırdık da sizi KURTARdık. Firavun' un ailesini boğduk da sizler bakıyordunuz. )

İncil ilminin Haberci İsa vasıtasıyla insanoğluna ulaştırılması nedeniyledir ki Haberci İsa "Kurtarıcı" ( Salvator ) olarak anılır.

40 Matta 1-21 Ve o bir oğul doğuracak. Ve sen onun adını İsa koyacaksın. Çünkü O, halkını günahlarından KURTARACAK."

40 Matta 8-25 Öğrenciler gidip O'nu uyandırarak, "Ya Rab, KURTAR bizi, yoksa öleceğiz!" dediler.

40 Galatyalılar 3-13 Mesih bizim için lanetlenerek bizi Yasa'nın lanetinden KURTARDI. Çünkü, "Ağaç üzerine asılan herkes lanetlidir" diye yazılmıştır.