Çeviri

Monday, December 30, 2019

Saat ATİYEtün ( Saat gelecektir. )

Kur'an'da "Saat" olarak ifade edilen kavram Döngü Sonunu ve Yeni Döngü Başlangıcını ( Yevmel Kıyameh ( Ayağa Kalkış Günü ) ifade eden kavramdır. Allahü Teala ayetlerinde vaadini doğrulayacağını ve yaptıklarının hesabını vermek, karşılığını almak için herkesin o "saate" şehadet edeceğini bildirir. "SAATE ATİYETÜN" ( Saat gelecektir. ) ifadesi 3 ayette geçmektedir.

15/85 - Ve ma halaknes semavati vel erda ve ma beynehüma illa bil hakk ve innes SAATE le ATİYETÜN fasfehıs safhal cemil
( Ve biz gökleri, yeri ve o onların aralarındakilerini gerçek dışında yaratmadık. Kesinlikle SAAT GELECEKTİR. O halde hoşgör, güzel bağışlama ile bağışla, affet. )

20/15 - İnnes SAATE ATİYETÜN ekadü uhfıha li tücza küllü nefsin bima tes'a
( Kesinlikle SAAT GELECEKTİR. Her nefsin, o çabalamasından dolayı karşılıklandırılması için onu gizli kılıyorum. )

40/59 - İnnes SAATE le ATİYETÜN la raybe fıha ve lakinne ekseran nasi la yü'minun
( Kesinlikle SAAT GELECEKTİR. Onun hakkında şüphe yoktur. Lakin insanların çoğunluğu inanmazlar. )

2019 yılında vizyona giren spiritüel ve mistik temalı Atiye dizisinin ana mesajı yaratılıştaki sonsuz döngüdür. Bu çerçevede filmde Göbeklitepe, portal ile üst boyuta geçiş, Sirius, Cennet kavramları da işlenmektedir. Kur'an ayetlerine de referans verilen film kelimesel ve sayısal açılardan ilginç bir durum sergilemektedir.

- Filmin logosunda "8" formu bulunmaktadır. Bilindiği üzere 8 sayısı sonsuz döngü, yeni döngü başlangıcı ve düalitenin nümerik sembolüdür. Ayrıca logodaki ATİYE kelimesindeki "İ" harfinin yerinde 8 formunda bir işaret bulunmaktadır. "İ" harfi alfabedeki 11. harf olup, bilindiği üzere 11 sayısı da portal açılmasıyla farklı boyuta geçişin, düalitenin ve döngünün sembolüdür. ( Döngü,  yaratılıştaki düalite prensibinin bir sonucudur. )


- Filmde Atiye karakterini canlandıran başrol oyuncusunun ismi Beren SAAT'tir. Ayetlerdeki "Saat Atiyetün" ( Saat gelecektir. ) ifadesiyle olan uyum dikkat çekmektedir.

- Beren Saat 35 yaşındadır. ( 3+5 = "8" )

- Beren Saat'in doğum gün ve ayı 26 Şubat'tır. 26 ... 2+6 = "8" 

- Dizinin ilk sezonu "8" bölümden oluşmaktadır.

- Ayetlerde geçen "Atiyetün" ( Gelir ) kelimesi 8 harften oluşmaktadır. 

- Filmde referans verilen en önemli sure 53. sure olan Necm ( Yıldız ) suresidir. Sure numarasının nümerolojik değeri "8" olmaktadır. ( 5+3 = 8 ) 

- Kamer suresinin ilk ayeti hem "Saatin yaklaşması" kavramını içermesi, hem de "8" kelimeden oluşması açısından ilginçtir.

54/1 İkterabeti (1) es (2) SAATU (3) ve (4) en (5) şakka (6) el (7) kamer (8) ( SAAT yaklaştı ve Ay yarıldı. )

- Dizi 20"19" yılında yayına girmiş olup, Kur'an'da "Saat atiyetün" ifadesi ilk kez 15/85 kodlu ayette geçmektedir. Ayet kodunun nümerolojik değeri "19" sayısını vermektedir. ( 1+5+8+5 = 19 )

Not : Dizide okült ezoterik ve spiritüel bilgiler verilmekle birlikte "yılan"ın aslında şeytanı simgelemediği, yaratılışı ve yaratıcı kudreti simgelediği gibi yanlış yönlendirici satanik  ifadeler ve paganizm ( çok ilahlılık ) telkini hissi veren replikler bulunmaktadır. Doğru olarak verilen bir çok bilginin arasına çok kilit etki yaratacak, yanlış yönlenmeye ve yanlış bakış açısı oluşumuna sebebiyet verecek çarpıtılmış bilgiler serpiştirilmesi satanik kadim bir yöntemdir. Sunulan bilgilerin çoğu doğru ve makul olduğundan araya kasıtlı olarak karıştırılmış bazi yanlış bilgiler de izleyen tarafından doğru olarak kabul edilebilmektedir. Bu yöntem "Zehiri, içi bal dolu kavanozda vermekten" farksızdır.















Azabı ve kötülüğü acele isteyenler

Küresel satanistler inançsızlıkları ve inkarları nedeniyle akıllarınca Allahü Teala'yı sınamak ( haşa ) üzere döngü sonunun gelmesi hususunda cahilce ve gafilce bir meydan okuma içerisindedirler.  Bu nedenle dünyadaki varlıkları helak etmek amacıyla yoğun bir dejenerasyon ( sousuzlaşma ) gayreti içindedirler. Bu durum Bakara suresinin 205. ayetinde bildirilmektedir.

2/205 - Ve iza tevella sea fil erdı li yüfside fıha ve yühlikel harse ven nesl vallahü la yühıbbül fesada
( Ve yüz çevirip başa geçtiğinde, yerde bozgun yapmak, ekini ve nesli helak etmek için çabalar. Allah bozgunu sevmez. )

İblis'in ve cin ve insan şeytanlarının buyruğuna girmiş olan inkarcı müşriklerin mücadelesi insan ileymiş gibi görünse de esas mücadeleleri Allahü Teala ve O'nun vazifelileri ( insanın tekamül etmiş hali olan melekler ) iledir. Neml ve Sad surelerinin aşağıdaki ayetlerinde İblis'in ve ona tabi olan sapık şeytanların bu meydan okumalarından bahsedilmektedir.

38/75 - Kale ya iblısü ma meneake en tescüde li ma halaktü bi yedeyy estekberte em künte minel alın
( "Ey İblis, seni kuvvetimle yarattığım için yere kapanmaktan ne men etti? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa ululananlardan mı oldun?" dedi. )

27/31 - En la ta'lu aleyye ve'tunı müslimın
( Bana ululanmayın ve bana teslim olanlar olarak gelin. )

İnkarcı müşriklerin adeta meydan okurcasına "Azabı acele istemeleri" hususu Kur'an'da 19 ayette yer almaktadır.

6/57 - Kul innı ala beyyinetin min rabbi ve kezzebtüm bih ma ındı ma testa'cilune bih inil hukmü illa lillah yekussul hakka ve hüve hayrul fasılın
( De ki: "Kesinlikle ben Rab’bimden apaçık delil üzerindeyim ve siz onu yalanladınız. O acele istediğiniz benim indimde değil. Kesinlikle hüküm Allah' ındır. Gerçeği anlatır. O ayrıntılandıranların en hayırlısıdır." )

6/58 - Kul lev enne ındı ma testa'cilune bihı le kudiyel emru beynı ve beyneküm vallahü a'lemü biz zalimın
( De ki: "Şayet sizin o acele istediğiniz kesinlikle indimde olsaydı, benimle sizin aranızdaki iş bitirilmiş olurdu. Allah zalimleri bilir."  )

10/50 - Kul e raeytüm in etaküm azabühu beyaten ev neharan maza yesta'cilü minhül mücrimun
( De ki: "Gördünüz mü düşündünüz mü, eğer O’nun azabı size geceleyin veya gündüz gelecek olsa suçlular onlardan hangisini acele isterler?" )

10/51 - E sümme iza ma vekaa amentüm bih al ane ve kad küntüm bihı testa'cilun
( Onun vaki olmasının sonrasında mı ona inanacaksınız yoksa şimdi mi? Ve onu acele isterdiniz. )

13/6 - Ve yesta'ciluneke bis seyyieti kablel haseneti ve kad halet min kablihimül mesülat ve inne rabbeke lezu mağfiratin lin nasi ala zulmihim ve inne rabbeke le şedıdül ıkab
( Ve senden iyilikten önce kötülüğü getirmeni acele istiyorlar. Onlardan önce de misaller geldi geçti. Kesinlikle Rab’bin insanlar için zulümleri üzerine af sahibidir. Kesinlikle Rab’binin azabı şiddetli olandır. )

21/37 - Hulikal insanü min acel se ürıküm ayatı fe la testa'cilun
( İnsan aceleden yaratılmıştır. Ayetlerimi size göstereceğim. O halde acele istemeyin. )

22/47 - Ve yesta'ciluneke bil azabi ve len yuhlifellahü va'deh ve inne yevmen ınde rabbike ke elfi senetin min ma teuddun
( Ve azabı senden acele isterler. Allah vaadine ihtilaf etmez. Kesinlikle Rab’binin indinde bir gün, o sizin saydıklarınızdan bin sene gibidir. )

26/204 - E fe bi azabina yesta'cilu
( Artık azabımızı acele mi isterler? )

27/46 - Kale ya kavmi lime testa'cilune bis seyyieti kablel haseneh lev la testağfirunellahe lealleküm türhamun
( "Ey kavmim, neden güzelliklerden önce kötülükleri acele oluşturmak istiyorsunuz. Allah’tan af istemeniz gerekmez miydi? Umulur ki merhamet edilirsiniz." dedi. )

29/54 - Yesta'ciluneke bil azab ve inne cehenneme le mühıytatüm bil kafirun ( Azabı senden acele isterler. Kesinlikle cehennem inkarcıları kuşatacaktır. )

29/53 - Ve yesta'ciluneke bil azab ve lev la ecelün müsemmen le caehümül azab ve le ye'tiyennehüm bağteten ve hüm la yeş'urun ( Ve azabı senden acele isterler. İsimlendirilmiş belirli vade olmasaydı, onlara azap gelirdi. Ansızın azap kesinlikle onlara gelir de onlar farketmezler. )

22/47 - Ve yesta'ciluneke bil azabi ve len yuhlifellahü va'deh ve inne yevmen ınde rabbike ke elfi senetin min ma teuddun
( Ve azabı senden acele isterler. Allah vaadine ihtilaf etmez. Kesinlikle Rab’binin indinde bir gün, o sizin saydıklarınızdan bin sene gibidir. )

29/29 - E inneküm le ta'tuner ricale ve taktaunes sebıle ve te'tune fı nadıkümül münker fe ma kane cevabe kavmihı illa en kalu'tina bi azabillahi in künte mines sadikın 
( Kesinlikle siz erkeklere mi yeteceksiniz? Ve yol mu keseceksiniz? Ve toplantılarınızda inkarı, kötüyü mü getireceksiniz? Böylece, kavminin cevabı Eğer doğrulardan isen, bize Allah' ın azabını getir." demelerinin haricindeki olmadı. )

29/53 - Ve yesta'ciluneke bil azab ve lev la ecelün müsemmen le caehümül azab ve le ye'tiyennehüm bağteten ve hüm la yeş'urun
( Ve azabı senden acele isterler. İsimlendirilmiş belirli vade olmasaydı, onlara azap gelirdi. Ansızın azap kesinlikle onlara gelir de onlar farketmezler. )

29/54 - Yesta'ciluneke bil azab ve inne cehenneme le mühıytatüm bil kafirun
( Azabı senden acele isterler. Kesinlikle cehennem inkarcıları kuşatacaktır. )

37/176 - E fe bi azabina yesta'cilun
( Artık azabımızı acele mi isterler? )

42/18 - Yesta'cilü bihellezine la yü'minune biha vellezine amenu müşfikune minha ve ya'lemune ennehel hakk e la innellezine yümarune fis saati lefı dalalin beıyd
( Ona inanmayanlar onu acele isterler. O inananlar O’ndan korkanlardır. Onun kesinlikle gerçek olduğunu bilirler. İyi bilin ki o saat hakkında tartışanlar, kesinlikle uzak, derin sapıklık içindedirler. )

46/24 - Fe lemma raevhü aridan müstakbile evdiyetihim kalu haza aridun müntıruna bel hüve mesta'celtüm bih rıhun fıha azabün elım
( Böylece, geleceği yönü onların vadileri olan onu, bulut olarak gördüklerinde, "Bu bize yağmur yağdıran buluttur." dediler. Bilakis o, o acele istediğinizdir. İçinde elim azap olan rüzgardır. )

51/14 - Zuku fitneteküm hazellezi küntüm bihi testa'cilun
( Fitnenizi, sınavınızı tadın. İşte o, o acele istemiş olduğunuzdur. )

Dünyayı helak etmek üzere acele bir dejenerasyon gayreti içinde olan şeytanlar ilahi azabın acele gelmesini istemektedirler. Bir başka deyişle akıllarınca Allahü Teala'yı döngü sonuna zorlamaktadırlar. ( Haşa ). Oysa yaratılıştaki herşey ilahi nizam olarak adlandırılan belirli bir kadere ve plana göre vuku bulmakta ve var olabilmektedir. Hiçbir şey Allahü Teala'nın izni dışında gerçekleşemez. Varlıklar iyilik gayreti içinde de olsalar, kötülük gayreti içinde de olsalar düşünce, tutum, davranış ve eylemleriyle Allahü Teala'nın onlar için belirlediği kaderlerine ilerlemekten öteye gidemezler. Kötülük tuzakları kuranların durumu da şu ayetlerde bildirilmektedir.

4/76 - Ellezine amenu yükatilune fı sebılillah vellezine keferu yükatilune fı sebılit tağuti fe katilu evliyaeş şeytan inne keydeş şeytani kane daıyfa
( O inananlar Allah yolunda savaşırlar ve o inkar edenler azgının yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarıyla savaşın. Şeytanın tuzağı kesinlikle zayıftır. )

10/21 - Ve iza ezaknen nase rahmeten min ba'di darrae messethüm iza lehüm mekrun fı ayatina kulillahü esrau mekra inne rusülena yektübune ma temkürun
( Ve insanlara, onlara dokunan darlıktan sonra rahmet tattırdığımızda, o zaman onlar ayetlerimiz hakkında tuzak kurarlar. De ki: "Allah’ ın tuzağı kesinlikle daha hızlıdır." Kesinlikle resullerimiz o tuzak kurmalarınızı yazarlar. )

12/52 - Zalike li ya'leme ennı lem ehunhü bil ğaybi ve ennellahe la yehdı keydel hainın
( Bu, onun gıyabında ona kesinlikle ihanet etmediğimi bilmesi içindir. Kesinlikle Allah hainlerin tuzağını yönlendirmez. )

35/43 - İstikbaran fil erdı ve mekras seyyi' ve la yehıykul mekrus seyyiü illa bi ehlih fe hel yenzurune illa sünnetel evvelın fe len tecide li sünnetillahi tebdıla ve len tecide li sünnetillahi tahvıla
( Yerde kibirlenme ve kötülük tuzağıdır. Kötülük tuzağı sahibinin haricindekinin başına geçmez. Ancak evvelkilerin adetlerini mi gözetiyorlar? Allah' ın adetinde değişim bulamazsın. Allah' ın adetinde dönüşüm, başkalaşım bulamazsın. )

Ancak her türlü tuzağı da kursalar inkarcı suçluların sonları helakin haricindeki olmamaktadır. Zira onların kurdukları tuzaklar inananlara fayda sağlayan unsurlara dönüşürken, kendileri için ise helak vesilesi olmaktadır. Böylelikle "Tuzaklar ancak sahibinin başına geçer." ayeti de gerçekleşmiş olmaktadır. Neml suresinin aşağıdaki ayetleri bu hususa dikkat çekmektedir.

27/69 - Kul sıru fil erdı fenzuru keyfe kane akıbetül mücrimın
( De ki: "Yerde gezin de suçluların sonu nasıl oldu bakın?" )

27/70 - Ve la tahzen aleyhim ve la tekün fı daykın min ma yemkürun
( Ve onlar üzerine hüzünlenme. O hile yapıp tuzak kurmalarından sıkıntı içinde olma. )









Bina ve yeraltı geçitleri yapan cin şeytanları

Bina inşa etme ve onunla kendini kudretli, heybetli ve hakim sanma yanılgısı şeytanların telkini ile tezahür eden kibir yansımalarından biridir. Tarih boyunca zalim hükümranlar kendilerini büyük binaların ardına gizlemişlerdir. Ancak bu durum esas itibarıyla onların ihtişam ve kudret arayışlarının yanısıra zulmettikleri halktan korkularının açık ve net delilidir. Zira kendine güvenen, hak yolunda, adil ve iyi olan insanlar zaten ihtişama, gösterişe, şatafata ihtiyaç duymazlar.

Günümüzde dünyanın her tarafında adeta göklere erişmeye çabalarcasına yüksek bina inşa etme çılgınlığına şahit olunmaktadır. Benzer binaların antik örnekleri ise piramitler, tapınaklar ve saraylardır. Bunun yanısıra antik çağlardan kalan yeraltı geçitleri de ayrıca dikkat çeken bir husus olup, insan yapımı olamayacak kadar kompleks olan yeraltı geçitleri bulunmaktadır.

Kur'an'da "Bina" ve "Dalgıçlık" ( Yeraltı geçitleri inşası ) meselesi cin şeytanlarıyla ilintili olarak da misallendirilmektedir.

26/128 - E tebnune bi külli riy'ın ayeten ta'besun ( Her tepeye ayet bina kurar da abesle iştigal edip eğlenir misiniz? )

38/37 - Veş şeyatıne küllü bennain ve ğavvas ( Ve şeytanlar ki hepsi bina yapıcı ve dalgıç. )

21/82 - Ve mineş şeyatıni men yeğusune lehu ve ya'melune amelen dune zalik ve künna lehüm hafizın ( Ve şeytanlardan ona* dalgıçlık yapanları ve bundan başka işler yapanları. Onlara koruyucu, gözetici olduk. )

* Haberci Süleyman

9/110 - La yezalü bünyanühümüllezı benev rıbeten fı kulubihim illa en tekattaa kulubühüm vallahü alimün hakım ( Onların kalpleri kesilip ayrılmadıkça, kurdukları binalar onların kalplerinde şüphe olmaktan geri durmaz. )

9/109 - E fe men essese bünyanehu ala takva min allahi ve rıdvanin hayrun em men essese bünyanehu ala şefacürufin harin fenhara bihı fı nari cehennem vallahü la yehdil kavmez zalimın O halde binasını Allah’tan sakınma ve rıza üzerine tesis eden mi hayırlıdır? Yoksa binasını yıkılmak üzere olan uçurumun kenarına tesis eden mi? Onunla cehennem ateşine yuvarlanıp yıkılır. Allah, zalimler kavmini yönlendirmez. **

** Ayette gerçek binanın takva ve iman ile kurulmuş olan ruhsal bina olduğu, şeytani ve maddi olanın ise yıkılıp yok olmaya mahkum olduğu bildirilmektedir.

Starlink, Mars'ta kolonileşme, NeuraLink ( Beyine çip takma ) gibi projelerle gündeme gelen Elon Musk isimli girişimcinin kurduğu "The Boring Company" bu bağlamda dikkat çekmektedir. Zira bu şirketin faaliyet konusu "Yeraltında tüneller açmaktır."


Sunday, December 29, 2019

Genişliğine göre sorumlu olmak

Allahü Teala, yaratmış olduğu varlıklara, tekâmül yolundaki ihtiyaçlarını belirli ölçüye göre bahşeder ve onlardan da kendilerine verdiği imkânlar çerçevesinde  yani genişlikleri nispetinde, iyi işler yapmak konusunda en yüksek cehdi ve gayreti bekler. Allahü Teala'nın indinde varlıklar açısından gayret sonuçtan önemlidir. Zira varlıkların çalışmalarının ve gayretlerinin sonucunun takdiri yalnızca O'nadır.  Ve bu sonuç daima varlıkların tekâmülüne vesile olacak hayırlı bir sonuçtur. Varlıkların çoğu bunu idrak etme seviyesinde olamasa da... Dolayısıyla hiçbir varlık gayret göstererek yaptığı bir işin sonucunu kendisinin belirlediğini söyleyemez. 

11/115 - Vasbir fe innellahe la yüdıy'u ecral muhsinın ( Ve sabret. Kesinlikle Allah iyilik yapanların ödülünü yitirmez. )

31/22 - Ve men yüslim vechehu ilellahi ve hüve muhsinün fe kad istemseke bil urvetil vüska ve ilellahi akıbetül ümur ( Ve kim yüzünü Allah’a teslim ederse ve o iyiyse, artık sağlam kulba tutunmuştur. İşlerin sonu, sonucu Allah’adır. )

2/286 - La yükellifüllahü nefsen illa vüs'aha ... ( Allah nefisleri genişliklerinin haricinde kefil tutmaz...... )

Bu bağlamda, herhangi bir varlığın kendisine bahşedilmiş olan yaratılış nimetlerinden  ( fiziksel ve zihinsel özellikler, yetenekler ) dolayı kendisini diğer varlıklardan üstün addetmesi büyük cehalet, gaflet ve dalalettir.  Zira her varlığın bir diğerine göre üstün yönleri olması nedeniyle mutlak üstünlük söz konusu değildir. Mutlak üstünlük sadece Allah'ındır. Varlıklar arasındaki üstünlüğün tek kriteri ise iyilik, ve doģruluk yolunda yani Allah yolunda gösterilen cehid ve gayretlerin miktarıdır.

7/8 - Vel veznü yevmeizinil hakk fe men sekulet mevazınühu fe ülaike hümül müflihun Ve o gün ölçü tartı gerçektir. ( Kimin tartıları ağır gelirse, işte onlar iflah olanlardır. )

7/9 - Ve men haffet mevazınühu fe ülaikellezine hasiru enfüsehüm bima kanu bi ayatina yazlimun ( Ve kimin ölçüleri, tartıları hafif gelirse, işte onlar ayetlerimize zulmettiklerinden dolayı nefislerini hasarlandıranlardır. )

Örneğin, 10 birimlik kapasitesi olan A varlığı 7 birimlik iş yapıyor ve 6 birimlik kapasitesi olan B varlığı 5 birimlik iş yapıyorsa, A varlığı B varlığından daha üstün olduğunu ve daha fazla liyakati olduğunu iddia edemez. Aksine B varlığının liyakati daha fazladır.

Benzer bir örnek İncil'in aşağıdaki ayetlerinde yoksul dul kadının zekâtı misaliyle bildirilmiştir.

41 Mark 12-41 İsa tapınakta bağış toplanan yerin karşısında oturmuş, kutulara para atan halkı seyrediyordu. Birçok zengin kişi kutuya bol para attı. 

41 Mark 12-42 Yoksul bir dul kadın da geldi, birkaç kuruş değerinde iki bakır para attı. 

41 Mark 12-43 İsa öğrencilerini yanına çağırarak, "Size doğrusunu söyleyeyim" dedi, "Bu yoksul dul kadın kutuya herkesten daha çok para attı. 

41 Mark 12-44 Çünkü ötekilerin hepsi, zenginliklerinden artanı attılar. Bu kadın ise yoksulluğuna karşın, varını yoğunu, geçinmek için elinde ne varsa, tümünü verdi."

Fiziksel ve zihinsel özelliklerin ve yeteneklerin, tekâmül ederek üniteyi ( vahdet ) tesis etmesi beklenen varlıklara, birbirlerine üstünlük kurmak yerine birbirlerini tamamlamaları ve bütünü ( birlik, vahdet, ünite ) tesis etmeleri için verildiğine dikkat çeken İncil ayetleri şöyledir.

46 1 Corinthians 12-7 Herkesin ortak yararı için herkese Ruh'u belli eden bir yetenek veriliyor.

46 1 Corinthians 12-8 Ruh aracılığıyla birine bilgece konuşma yeteneği, ötekine aynı Ruh'tan bilgi iletme yeteneği,

46 1 Corinthians 12-9 birine aynı Ruh aracılığıyla iman, ötekine aynı Ruh aracılığıyla hastaları iyileştirme armağanları,

46 1 Corinthians 12-10 birine mucize yapma olanakları, birine peygamberlikte bulunma, birine ruhları ayırt etme, birine çeşitli dillerle konuşma, bir başkasına da bu dilleri çevirme armağanı veriliyor.

46 1 Corinthians 12-11 Bunların tümünü etkin kılan tek ve aynı Ruh'tur. Ruh bunları herkese dilediği gibi, ayrı ayrı dağıtır.

46 1 Corinthians 12'12 Beden bir olmakla birlikte birçok üyeden oluşur ve çok sayıdaki bu üyelerin hepsi tek bir beden oluşturur. Mesih de böyledir.




Ayetlerden menedilenler ve müjdelenenler

Kibir ateşiyle yanıp tutuşan, dünya maddesini gasp etmiş ve insanların yoksullaşmasına sebep olmuş zalimler ve onlara kulluk edenler, kitapların bu zalimlere özel olarak indirilmiş olması gerektiği yönündeki sapık iddianın da sahipleridirler. Bu durum en açık şekilde  Zuhrud suresinin 31. ayetinde bildirilmektedir.

43/31 - Ve kalu lev la nüzzile hazel kur'anü ala racülin minel karyeteyni azım
( Ve "Bu Kur'an iki büyük şehirden bir adamın üzerine indirilmeli değil miydi?" dediler. )

Kutsal kitaplar ancak, kaba madde alemi dünyadaki cin ve insan şeytanlarının zulmüne maruz kalmış olan tekamül yolcularının idrak edebileceği ilahi kaynaklardır. Zira, cin şeytanlarının tesirine kapılarak nefsinin kölesi olmuş, kalbi kapanmış ve gözü maddi menfaat çokluğu haricindekini görmeyen zalimler kitaplardaki ilmi anlamaktan ve hidayete ermekten menedilmişlerdir. 

7/146 - SEASRİFU AN AYATİYELLEZİNE YETEKEBBERUNE FİL ERDI Bİ ĞAYRİL HAKK ve in yerav külle ayetin la yü'minu biha ve in yerav sebıler rüşdi la yettehızuhü sebıla ve in yerav sebılel ğayyi yettehızuhü sebıla zalike bi ennehüm kezzebu bi ayatina ve kanu anha ğafilın 
( YERDE HAKSIZCA KİBİRLENENLERİ AYETLERİMDEN MEN EDECEĞİM, UZAKLAŞTIRACAĞIM. Onlar bütün ayetleri görseler dahi onlara inanmazlar. Eğer doğru yolu görürlerse onu yol edinmezler. Eğer yanlış yolu görürlerse onu yol edinirler. Bu kesinlikle onların ayetlerimizi yalanlamalarından ve onlardan habersiz olmalarındandır. )

Bu nedenle tekasür obsesyonuna tutulmuş bu madde bağımlısı zalimler, kitap verilmiş olan inananları daima aşağılamış ve hor görmüşlerdir. 

11/27 - Fe kalel meleüllezıne keferu min kavmihı ma nerake illa beşeran mislena ve MA NERAKE ETTEBEAKE İLLELLEZİNE HÜM ERAZİLUNA bediyer ra'y ve ma nera leküm aleyna min fadlin bel nezunüküm kazibın 
( Onun kavminden ileri gelen o inkarcılar "Biz seni bizlerin aynısı olan insanın haricinde görmeyiz. Baktığımızda REZİLLERİMİZİN* HARİCİNDE SANA TABİ OLAN GÖRMÜYORUZ. Sizlerde üzerimize üstünlük de görmeyiz. Bilakis sizleri yalancılar zannediyoruz." derler. )

* İnananları "Rezil" yani "Aşağılık, Alçak, Adi" olmak ile suçlamaktadırlar.

Firavun da kavmini aşağılaşmış ve tehdit etmiştir.

43/54 - Festehaffe kavmehu fe etauh innehüm kanu kavmen fasikın 
( Böylece kavmini küçümsedi de ona itaat ettiler. Kesinlikle onlar günahkarlar kavmi oldular. )

Kitapların, bir sınav yeri olan kaba madde alemi dünyada mahzun ve mahrum * kalmış inananlara müjde olduğu Kur'an ve İncil'in diğer ayetlerinde de bildirilmektedir. ( * İnananların zalimler tarafından "mahrum" ve "mahzun" olarak sıfatlandırılmalarının sebebi inananların zalimler gibi Allah yolundan saparak gasp, hile, yalan, hırsızlık, zorbalık, ahlaksızlık yoluyla dünya maddesine sahip olma arzusundan arınmış olmalarından kaynaklanmaktadır. "Mahzun" ve "mahrum" kelimeleri zalimlerin aldatıcı kaba madde algısıyla inananlara atfettikleri sıfatlardır. Gerçek anlamda mahzun ve mahrum olanların kendileri olduklarının farkında değillerdir.

2/155 - Ve le neblüvenneküm bi şey'in minel havfi vel cuı ve naksın minel emvali vel enfüsi ves semerat ve beşşiris sabirın
( Ve kesinlikle sizi, korkudan, açlıktan, malların, nefislerin ve meyvelerin, ürünlerin noksanlığından gibi şeylerle sınayacağız. Sabredenleri müjdele. )

40-Matthew-11-5 Körlerin gözleri açılıyor, kötürümler yürüyor, cüzamlılar temiz kılınıyor, sağırlar işitiyor, ölüler diriliyor ve Müjde yoksullara duyuruluyor.

40-Matthew-19-21 İsa ona, "Eğer eksiksiz olmak istiyorsan, git, varını yoğunu sat, parasını yoksullara ver; böylece göklerde hazinen olur. Sonra gel, beni izle" dedi.

40-Matthew-19-23 İsa öğrencilerine, "Size doğrusunu söyleyeyim" dedi, "ZENGİN KİŞİ GÖKLERİN EGEMENLİĞİ'NE ZOR GİRECEK. 

40-Matthew-19-24 Yine şunu söyleyeyim ki, devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Tanrı Egemenliği'ne girmesinden daha kolaydır." 





Allah'ın kelamını değiştirmeye çalışanlar

Cinlere kulluk eden müşrik inkarcıların kendilerince en büyük silahları kelimelerin ruhsal ve kozmik gücünü kullanarak insanlara ve kadere ( haşa ) hükmetmektir. Bu amaca ulaşabilmek için Allah kelamını değiştirme girişimine cüret ederek Kur'an'daki kelimeleri cinlerin telkini ve yönlendirmesiyle belirli adetlere göre zikretmek, kelimeleri kullanarak vefk adı verilen büyü figürleri oluşturmak, Kur'an ile çelişen ancak Allah katından iddiasıyla kitaplar yazmak ve kaderi belirlemeye kalkışmak ( haşa ) gibi eylemlerde bulunmaktadırlar.

3/78 - Ve inne minhüm le ferıkan yelvune elsinetehüm bil kitabi Lİ TAHSEBUHÜ MİNEL KİTABİ VE MA HÜVE MİNEL KİTAB VE YEKULÜNE HÜVE MİN İNDALLAHİ VE MA HÜVE MİN İDİLLAH ve yekulune alellahil kezibe ve hüm ya'lemun
( Ve kesinlikle onlardan bölükler, gruplar vardır ki, ONU KİTAPTAN SANMANIZ İÇİN dillerini kitaba doğru bükerler. O KİTAPTAN DEĞİLDİR. "O ALLAH'IN İNDİNDENDİR." DERLER DE O ALLAH'IN İNDİNDEN DEĞİLDİR. Onlar bile bile Allah üzerine yalan söylerler. )

Ancak gerçeğin ve yaratılışın kaynak kodları olan Allahü Teala'nın kelimelerine müdahale etmeye kalkışmak, onları değiştirmeye cüret etmek olası tüm belaları davet etmek ve hazin sonuçlarına maruz kalmak anlamına gelmektedir. Çünkü Allahü Teala, insanlara verdiklerini, onlar o kendilerine verilenleri değiştirmeye, manipüle etmeye, dejenere etmeye kalkışmadıkça değiştirmediğini Enfal suresinin 8/53 kodlu ayetinde bildirmektedir.

8/53 - Zalike (1) bi (2) enne (3) allahe (4) lem (5) yekü (6) müğayyiran (7) nı'meten (8) en'ameha ala kavmin hatta yüğayyiru ma bi enfüsihim ve ennellahe semıun alim  ( Bu, Allah' ın kesinlikle bir kavime verdiği nimeti, onlar nefislerindekini değiştirmedikçe değiştirmemesinden dolayıdır. Kesinlikle Allah duyandır, bilendir. )

"Nimetin değiştirilmesi" kavramını konu alan ayetin kodunda iki adet 8 bulunması ( 8 ve 5+3 = 8 ) ve ayetteki "Nimet" kelimesinin 8. kelime olması değişimin yani yeni döngü başlangıcının nümerik sembolü olan 8 sayısı ile uyum arzetmektedir.

Allah'ın kelamının ( kelimelerinin ) tahrifatını ve bunun sonuçlarını  bildiren ayetler şöyledir.

2/75 - E fe tatmeune en yü'minu leküm ve kad kane ferıkun minhüm yesmeune KELAMELLAHİ sümme YÜHARRİFUNEHU min ba'di ma akaluhü ve hüm ya'lemun
( Böylece size inanmalarını mı ümit edersiniz? Ve onlardan bir kısmı ALLAH'IN KELAMINI işitip akılları erdikten sonra bile bile ONU TAHRİF ETTİLER. )

5/13 - Fe BİMA NAKDİHİM MİSAKAHÜM LEANNAHÜM ve cealna kulubehüm kasiyeh YÜHARRİFUNEL KELİME AN MEVADİHI ve nesu hazzan min ma zükkiru bih ve la tezalü tettaliu ala hainetin minhüm illa kalılen minhüm fa'fü anhüm vasfah innellahe yühıbbül muhsinın 
( SÖZLERİNİ BOZDUKLARI İÇİN ONLARI LANETLEDİK ve kalplerini katılaştırdık. KELİMELERİ TAHRİF EDİP YERLERİNDEN DEĞİŞTİRİRLER. O hatırlatıldıklarından paylanmayı unuttular. Onlardan azı hariç, onlardan hainlik görmeyi gideremezsin. Ancak yine de onları affet ve hoşgör. Kesinlikle Allah iyilik yapanları sever. )

5/41 - Ya eyyüher rasulü la yahzünkellezine yüsariune fil küfri minellezine KALU AMENNA Bİ EFVAHİHİM VE LEM TÜ'MİN KULUBÜHÜM ve minellezine hadu semmaune lil kezibi semmaune li kavmin aharıne lem ye'tuk yüharrifunel kelime min ba'di mevadııh yekulune in utıtüm haza fe huzuhü ve in lem tü'tevhü fahzeru ve men yüridillahü fitnetehu fe len temlike lehu minellahi şey'a ülaikellezine LEM YÜRİDULLAHÜ EN YÜTAHHİRA KULUBEHÜM LEHÜM FİD DÜNYA HIZYÜN VE LEHÜM FİL AHİRATİ AZABÜN AZIM 
( Ey haberci, AĞIZLARIYLA "İNANDIK." DEYİP, KALPLERİYLE İNANMAMIŞ OLANLARDAN ve Yahudilerden inkarda koşarak ilerleyenler seni hüzünlendirmesin. Onlar yalana kulak verirler, sana gelmeyen diğer kavime kulak verirler. Yerlerine konduktan sonra, kelimeleri tahrif ederler, yerlerini değiştirirler. "Eğer size bu verilirse onu alın, bu verilmezse çekinin, korkun." derler. Allah kimi fitnelemek isterse, sen ona Allah’tan hiçbir şeye malik olamazsın, hükmedemezsin. İşte onlar, ALLAH ONLARIN KALPLERİNİ TEMİZLEMEK İSTEMEZ. ONLARA DÜNYADA ZİLLET VE ONLARA AHİRETTE BÜYÜK AZAP VARDIR. )

Allah'ın kelimelerinin değiştirilemeyeceği ise aşağıdaki ayetlerde açıkça beyan edilmektedir.

6/34 - Ve lekad küzzibet rusülün min kablike fe saberu ala ma küzzibu ve uzu hatta etahüm nasruna ve LA MÜBEDDİLE Lİ KELİMATİLLAH ve lekad caeke min nebeil mürselın
( Ve senden önce de resuller yalanlanmıştı. Onlara yardımımız gelene kadar o yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine sabrettiler. ALLAH'IN KELİMELERİNİ DEĞİŞTİREBİLECEK YOKTUR. Sana, gönderilenlerin haberlerinden gelmiştir. )

6/115 - Ve temmet kelimetü rabbike sıdkan ve adla LA MÜBEDDİLE Lİ KELİMATİH ve hüves semıul alim
( Ve Rab’binin kelimesi doğrulukça ve adaletçe tamamlanmıştır. O’NUN KELİMELERİNİ DEĞİŞTİREBİLECEK YOKTUR. O duyandır, bilendir. )

9/40 - İlla tensuruhü fe kad nesarahüllahü iz ahracehüllezıne keferu saniyesneyni iz hüma fil ğayri iz yekül li sahıbihı la tahzen innallahe meana   fe enzelellahü sekınetehu aleyhi ve eyyedehu bi cünudin lem teravha ve CEALE KELİMETELLEZİNE KEFERUS SÜFLA VE KELİMETÜLLAHİ HİYEL ULYA vallahü azızün hakım ( Eğer siz ona yardım etmezseniz, Allah ona yardım eder. Zamanında, o inkarcılar onu çıkardıkları zaman sadece iki kişinin ikincisi iken, mağarada olduklarında arkadaşına "Üzülme, kesinlikle Allah bizimledir." diyordu. Allah onun üzerine sükunetini indirmişti. Onu görmediğiniz ordularla destekleyip kuvvetlendirmişti. O inkarcıların kelimelerini alçak kılmıştı. Allah' ın kelimesi, yüce olan O'dur. Allah yücedir hakimdir. )

9/40 kodlu ayette inkarcı müşriklerin büyü kelimelerinin Allah'ın kelamı karşısında aciz kalmaya ve helak olmaya mahkum olduğu bildirilmektedir.

Kitabı Mukaddes’in ( Bible ) 66. suresi olan Vahiy suresinde ise kutsal yazıların tahrifatını yapanların karşılıklarının azap olduğu bildirilmektedir.

66-Revelations-22-18 Bu kitaptaki peygamberlik sözlerini duyan herkesi uyarıyorum! HER KİM BU SÖZLERE BİR ŞEY KATARSA, TANRI DA BU KİTAPTA YAZILI BELALARI ONA KATACAKTIR.

66-Revelations-22-19 Her kim bu peygamberlik kitabının sözlerinden bir şey çıkarırsa, Tanrı da bu kitapta yazılı yaşam ağacından ve kutsal kentten ona düşen payı çıkaracaktır.

Saturday, December 28, 2019

Az Hatırlama, Az Şükür, Az İnanç Sorunu

Kendini müslim ve mü'min addeden her varlığın kendisine karşı dürüst olmak suretiyle teslimiyetinin ve inancının derecesini sorgulaması gerekir. Zira "İnanç" sadece "İnandım." demekten ibaret olmayan, özveri, adanma, zorluklara katlanma, sabır ve mücadele gerektiren bir olgudur. ""İnanç" olgusu, kalbe yerleşmesi, kalben hissedilmeye başlanması ve buna bağlı olarak idrak frekansının yükselerek düşünce, tutum, söylem ve davranışa yansımasıyla tezahür eder. Bu tezahürün söz konusu olmadığı durumda inanç da söz konusu olmaz.

İnanç yoğunluğu veya bir başka deyişle yüksek ruhsal frekans varlıkların özünde bulunan psişik  ve metafizik yeteneklerin de açığa çıkmasını, onlara kaba madde alemi olan dünyada yarı süptil üst boyut olan cenneti deneyimleme imkanı sunar.

Kur'an ve İncil'de "İnancın", "Hatırlamanın" ve "Şükürün" az olması hususuna ilişkin ayetler bulunmaktadır.

5/41 - Ya eyyüher rasulü la yahzünkellezine yüsariune fil küfri minellezine KALU AMENNA Bİ EFVAHİHİM VE LEM TÜ'MİN KULUBÜHÜM ve minellezine hadu semmaune lil kezibi semmaune li kavmin aharıne lem ye'tuk yüharrifunel kelime min ba'di mevadııh yekulune in utıtüm haza fe huzuhü ve in lem tü'tevhü fahzeru ve men yüridillahü fitnetehu fe len temlike lehu minellahi şey'a ülaikellezine lem yüridillahü en yütahhira kulubehüm lehüm fid dünya hızyün ve lehüm fil ahırati azabün azım ( Ey haberci, AĞIZLARIYLA "İNANDIK." DEYİP, KALPLERİYLE İNANMAMIŞ OLANLARDAN ve Yahudilerden inkarda koşarak ilerleyenler seni hüzünlendirmesin. Onlar yalana kulak verirler, sana gelmeyen diğer kavime kulak verirler. Yerlerine konduktan sonra, kelimeleri tahrif ederler, yerlerini değiştirirler. "Eğer size bu verilirse onu alın, bu verilmezse çekinin, korkun." derler. Allah kimi fitnelemek isterse, sen ona Allah’tan hiçbir şeye malik olamazsın, hükmedemezsin. İşte onlar, Allah onların kalplerini temizlemek istemez. Onlara dünyada zillet ve onlara ahirette büyük azap vardır. )

49/14 - KALETİL A'RABÜ AMENNA KUL LEM TÜ'MİNU ve lakin kulu eslemna ve LEMMA YEDHULİL İMANÜ Fİ KULUBİKÜM ve in tütıy'ullahe ve rasulehu la yelitküm min a'maliküm şey'a innellahe ğafurun rahım ( ARAPLAR "İNANDIK." DEDİLER. DE Kİ: "İNANMADINIZ. Lakin "Teslim olduk." deyin. İNANÇ KALPLERİNİZİN İÇİNE GİRMEDİ. Eğer Allah’a  ve O’nun resulüne itaat ederseniz, size çalışmalarınızdan hiçbir şey eksiltmez. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir." )

26/192 - Ve innehu le tenzılü rabbil alemın ( Ve kesinlikle o alemlerin Rab’binin indirmesidir. )
26/193 - NEZELE BİHİR ruhul emın ( ONU güvenilir ruh İNDİRDİ. )
26/194 - ALA KALBİKE li tekune minel münzirın ( Uyarıcılardan olman için senin KALBİNE, )

Yukarıdaki ayetlerde "İnandık" demenin asla yeterli olmayacağı, öncelikle ruhen teslim olunması, bir portal olan kalplerin indirilen kitaplardaki ilahi bilgilere açılması, bu bilgilerin özümsenmesi ve gereğinin yapılması bildirilmektedir. 

Varlıkların, dinin gerektirdiklerini "az" yapıyor olmaları da Kur'an ayetlerinde "Az Hatırlama", "Az Şükür" ve nihayetinde "Az İnanç" kavramlarıyla bildirilmekte ve tekamül yolcuları uyarılmaktadır.

27/62 - Em men yücıbül mudtarra iza deahü ve yekşifüs sue ve yec'alüküm hulefael ard e ilahün meallah KALİLEN MA TEZEKKERUN ( Yoksa o onu çağırdığında, darlıkta olana cevap veren ve kötülüğü kaldırıp açan ve sizi yerin halifeleri kılan mı? Allah ile birlikte ilah mı var? NE AZ HATIRLIYORSUNUZ.* )

* Ayette yer alan "Zikr" ( Hatırlama ) kavramı, dua esnasında belirli kelimeleri belirli adetlerde tekrarlamanın ötesinde, Allahü Teala'yı, O'nun yüceliğini ve nimetlerini yaşamın her anında hatırlama ve bahşettiklerinden dolayı O'na şükretme olarak algılanmalıdır.

32/9 - Sümme sevvahü ve nefeha fihi min ruhıhı ve ceale lekümüs sem'a vel ebsara vel efideh KALİLEN MA TEŞKÜRUN ( Sonra onu düzenleyip şekillendirdi ve içine ruhundan üfledi. Size kulaklar, gözler ve gönüller oluşturdu. NE AZ ŞÜKREDİYORSUNUZ. )

67/23 - Kul hüvellezi enşeeküm ve ceale lekümus sem'a vel ebsare vel ef'idete KALİLEN MA TEŞKÜRUN ( De ki: "Sizi inşa eden ve size kulaklar, gözler ve gönüller oluşturan O'dur. NE AZ ŞÜKREDİYORSUNUZ" )

69/41 - Ve ma hüve bi kavli şa'ırin KALİLEN MA TÜ'MİNUN ( Ve o şairin sözü değildir. NE AZ İNANIYORSUNUZ. )

69/42 - Ve la bil kavli kahinin KALİLEN MA TEZEKKERUN ( Ve kahinin sözü de değildir. NE AZ HATIRLIYORSUNUZ. )

İncil'de yer alan aşağıdaki ayetlerde ise Mesih İsa'nın öğrencilerini "Kıt İmanlılar" olarak nitelediği ve uyardığına şahit olunmaktadır. Ayetlerde yoğun inancın nelere kadir olduğu ve insanın yüksek psişik ve metafizik yeteneklerini nasıl açığa çıkaracağı açıkça bildirilmektedir.  

40-Matthew-6-30 Bugün var olup yarın ocağa atılacak olan kır otunu böyle giydiren Tanrı'nın sizi de giydireceği çok daha kesin değil mi, ey KIT İMANLILAR?

40-Matthew-6-31 "Öyleyse, 'Ne yiyeceğiz?' 'Ne içeceğiz?' ya da 'Ne giyeceğiz?' diyerek kaygılanmayın.

40-Matthew-8-26 İsa, "Neden korkuyorsunuz, ey KIT İMANLILAR?" dedi. Sonra kalkıp rüzgarı ve gölü azarladı. Ortalık sütliman oldu.*

* Mesih İsa yoğun inancı ve Allahü Teala'nın izniyle doğa olaylarını yönlendirebiliyor.

40-Matthew-14-31 İsa hemen elini uzatıp onu tuttu. Ona, "Ey KIT İMANLI, neden kuşku duydun?" dedi.

40-Matthew-16-8 Bunun farkında olan İsa şöyle dedi: "Ey KIT İMANLILAR! Ekmeğiniz yok diye niçin tartışıyorsunuz?

40-Matthew-16-9 Hâlâ anlamıyor musunuz? Beş ekmekle beş bin kişinin doyduğunu, kaç sepet dolusu yemek fazlası topladığınızı hatırlamıyor musunuz?

40-Matthew-17-20 İsa, "İMANINIZ KIT OLDUĞU İÇİN" karşılığını verdi. "Size doğrusunu söyleyeyim, bir hardal tanesi kadar imanınız olsa şu dağa, 'Buradan şuraya göç' derseniz, göçer; sizin için imkânsız bir şey olmayacaktır." 

42-Luke-12-28 Ey KIT İMANLILAR, bugün var olup yarın ocağa atılacak olan kır otunu böyle giydiren Tanrı'nın sizi de giydireceği çok daha kesindir.

42-Luke-12-29 Ne yiyeceğiz, ne içeceğiz?' diye düşünüp tasalanmayın.

Aşağıdaki ayette, Allah'ın izni ve Mesih İsa'nın vesilesiyle hasta olan uşağının iyileşeceğine "tam inancı olan" bir yüzbaşının misali verilmektedir. Yüzbaşı, uşağının iyileşeceğine tam olarak inanınca uşak o anda iyileşmektedir. Bu misal, insana ruhundan üfleyen Allahü Teala'nın "Ol." emrinin bir tezahürü niteliğindedir.

40-Matthew-8-13 Sonra İsa yüzbaşıya, "Git, inandığın gibi olsun" dedi. Ve uşak o anda iyileşti.

"İman" ( İnanç ) kelimesiyle aynı fonetik ( M ve N harfleri içeren ) ve semantik köke sahip bazı ilginç kelimeler şöyledir.

I mean ( Kastederim, Manasını veriririm ) ( Arapça "Mana" kelimesi, İngilizce'deki "Mean" kelimesidir. )
Men ( Bir şeyin olmamasından emin hale gelme / getirme, Yasaklama )
Amen ( Amin )
Amentü ( İnanırım )
Immune ( Bağışık, Bağışıklığı olan ) ( Tıp terimi olan bu kelime mikrroplardan ve virüslerden korunmuş olma, emin olma halini tanımlamaktadır. Bu bağlamda "İman" da her türlü sorundan korunmuş olma anlamına işaret etmektedir. )
Amnios Kesesi ( Embriyonun rahimde emin şekilde bulunduğu kese )
Aminoasit ( Organik varlıkları oluşturan proteinlerin temel yapı taşları )
Mono ( Tek, Bir ) ( Allah'ın birliğine çağrışım yapan kelime )
Mana ( Anlam )
Monk ( Keşiş ) ( İngilizce ) ( Kelimenin sonundaki -k eki "gibi olan" anlamını vermektedir. Örnek: Yanak, Çanak, Konak .... )
Moine ( Keşiş ) ( Fransızca )
Mönch ( Keşiş ) ( Almanca ) ( Sondaki -ch eki "gibi olan" anlamını vermektedir. Örnek: Fröhlich ( Keyifli )















Friday, December 27, 2019

Üç Yılan Sembolizmi

"Yılan" kutsal kitaplarda insanı Allah yolundan saptıran ve insanın, anayurdu olan cennetten çıkarılmasına sebebiyet veren cin şeytanı İblis'in sembolik ifadesi olarak yer almaktadır. 

20/20 - Fe elkaha fe iza hiye HAYYETÜN tes'a ( Böylece onu bıraktı da o zaman o koşan YILAN oldu. )
20/21 - Kale huzha ve la tehaf se nüıydüha sıratehel ula ( "Onu yakala ve korkma. Onu ilk önceki haline döndüreceğiz." dedi )

40-Matta-3-7 Ne var ki, birçok Ferisi'yle Saduki'nin vaftiz olmak için kendisine geldiğini gören Yahya onlara şöyle seslendi: "EY ENGEREKLER SOYU! Gelecek gazaptan kaçmak için sizi kim uyardı?

40-Matthew-12-34 Sizi ENGEREKLER SOYU! Kötü olan sizler nasıl iyi sözler söyleyebilirsiniz? Çünkü ağız yürekten taşanı söyler.

40-Matthew-23-33 "Sizi YILANLAR, ENGEREKLER SOYU!* Cehennem cezasından nasıl kaçacaksınız?

* Reptilian ( Sürüngen ) nitelikli süptil ikinci boyut varlıkları olan cin şeytanlarına işaret edilmektedir.

1-Genesis-3-1 RAB Tanrı'nın yarattığı yabanıl hayvanların** en kurnazı YILANDI. YILAN kadına, "Tanrı gerçekten, 'Bahçedeki ağaçların hiçbirinin meyvesini yemeyin' dedi mi?" diye sordu.
1-Genesis-3-2 Kadın, "Bahçedeki ağaçların meyvelerinden yiyebiliriz" diye yanıtladı,
1-Genesis-3-3 "Ama Tanrı, 'Bahçenin ortasındaki ağacın meyvesini yemeyin, ona dokunmayın; yoksa ölürsünüz' dedi."
1-Genesis-3-4 YILAN, "Kesinlikle ölmezsiniz" dedi,
1-Genesis-3-5 "Çünkü Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız."

** Hayvanlar ikinci boyut varlıkları olup, ayette yılan sembolzimine dayalı olarak cinlerin ikinci boyut varlıklar oldukları bildirilmektedir.

Bugün kilise olarak bilinen bazı mekanlarda cin ve yılan sembolizmiyle karşılaşmak mümkündür. Bunun sebebi, Rab ve Mesih İsa isimlerinin ardına gizlenilerek cin şeytanlarına tapılmasıdır. 

34/41 - Kalu sübhaneke ente veliyyüna min dunihim bel KANU YA'BÜDUNEL CİNN ekseruhüm bihim mü'minun ( "Sen yücesin. Sen onlardan başka dostumuzsun. Bilakis CİNLERE KULLUK ETMEKTEYDİLER. Onların çoğunluğu onlara inanmışlardı." derler. ) 



Vatikan Oditoryumunun dıştan görüntüsü ( Yılan kafası formu )


Vatikan Oditoryumunun içten görüntüsü...( Yılan kafası, gözleri, ağzı ve dişleri )

Satanik okültizmdeki "ÜÇ YILAN" sembolizmi ise Allah'ın birliğini inkar ve O'na ortak koşmayı sembolize eden 666 sayısının yani Teslis'in ( Üçleme ) bir başka sembolik ifadesidir.


Osmanlı kültürüne sızmış "Üç Yılan" sembolizmi - Surname-i Vehbi ( Figür üç yılanın bir kolona sarılmasını resmetmekte ve kontrolü sembolize etmektedir. )


Halkı kontrol eden ve kolona sarılmış "Üç Yılan"


Yunanistan'ın Delfi Tapınağı ören yerindeki "Üç Yılan" kolonu. Kolon 8 metre ( 26 Feet ) yüksekliğinde olup "8" nümerolojisi dikkat çekmektedir. Kolonun tepesindeki üç yılan gövdesi İstanbul'da bulunmaktadır. 





Antik Hipodrom ( At Meydanı ) olarak bilinen Sultanahmet Meydanın'daki "Üç Yılan Kolonu" ( Üst kısmı kırılmıştır. )


Kolonun üst kısmındaki yılan kafalarından biri Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir. 






Bazı "Üç Yılan" kolonu resimleri

Bir TV kanalında ekranda sabit olarak yayımlanan aşağıdaki şömine görüntüsünde 3 adet odunun yılan formunda olduğu dikkat çekmektedir. ( Ortadaki 2. odun formu geriye dönmüş ve bakmakta olan ejderha kafasına benzemektedir. )


Göbeklitepe'de yer alan aşağıdaki monolit üzerinde de "Üç Yılan" figürü görülmektedir.


66-Vahiy-13-18 Bu konu bilgelik gerektirir. Anlayabilen, CANAVARA AİT SAYIYI hesaplasın. Çünkü BU SAYI İNSANI*** SİMGELER. SAYISI ALTIYÜZALTMIŞALTIDIR.

*** Öz Varlığından gelen tesirleri cin şeytanı İblis'in negatif kozmik tesirleriyle bloke edilmesinden dolayı cin tesirine kapılarak cinlere kulluk etmeye başlamış olan insan.

4/171 - Ya ehlel kitabi la tağlu fı dıniküm ve la tekulu alellahi illel hakk innemel mesıhu ıysebnü meryeme rasulüllahi ve kelimetüh elkaha ila meryeme ve ruhun minhü fe aminu billahi ve rusülih ve LA TEKULU SELASEH intehu hayran leküm innemellahü ilahün vahid sübhanehu en yekune lehu veled lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve kefa billahi vekıla
( Ey kitap sahipleri, dininizde azgınlık etmeyin ve Allah üzerine gerçek haricindekini söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesih, kesinlikle Allah' ın resulü, Meryem'e atmış olduğu kelimesi ve O’ndan ruhtur. O halde, Allah’a  ve O’nun resullerine inanın ve ÜÇTÜR DEMEYİN. Kendi hayrınıza bundan imtina edin, vazgeçin. Kesinlikle ki Allah tek ilahtır. O, çocuk sahibi olmaktan yücedir. Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa O’nadır. Vekil olarak Allah kafidir. )

5/73 - Lekad KEFERALLEZİNE KALU İNNELLAHE SALİSÜ SELASEH ve ma min ilahin illa ilahün vahid ve in lem yentehu an ma yekulune le yemessennellezine keferu minhüm azabün elım
( O "Kesinlikle ALLAH, ÜÇÜN ÜÇÜNCÜSÜDÜR." diyenler inkar etmişlerdir. Tek ilahtan başka ilah yoktur. Eğer o söylediklerinden vazgeçmezlerse, kesinlikle onlardan o inkar edenlere elim azap dokunacaktır. )

Kur'an'da satanistlerin ilah edindikleri 3 puttan bahsedilmektedir. Late, Menat ve Uzza

53/19 - E fe raeytümül LATE vel UZZA ( Artık LAT' ı ve UZZA' yı gördünüz mü? )
53/20 - Ve MENATES SALİSETEL uhra ( Ve diğer ÜÇÜNCÜ olan MENAT' ı? )

"Üç Çatal" figürü de okült satanik bir sembol olarak kullanılmaktadır. "Selasi Şu'abin" ( Üç Çatal ) kavramı Mürselad suresinde yer alır.

77/29 - İntaliku ila ma küntüm bihi tükezzebun ( O yalanlamış olduğunuza gidin. )
77/30 - İntaliku ila zıllin ziy selasi şu'abin ( Üç çatallı gölgeye gidin. )
77/31 - La zalilin ve la yuğniy minel lehebi ( Gölgelendiren değildir ve alevden koruyup fayda vermez. )
77/32 - İnneha termi bi şererin kel kasri  ( Kesinlikle o saray gibi kıvılcımlar atar. )


Bilgisayar teknolojisinde kullanılan USB ( Universal Serial Bus ) cihazının logosu da "Üç Çatal"ı çağrıştırmaktadır.


USb Logosu

"İstanbul" kelimesinin kökeninin "İstemplum" yani "İsa'nın Tapınağı" ( İs = İsa ; Templum = Tapınak ) olmasının kuvvetle muhtemel olduğu "Island ( Ada ) ... İsa'nın Yeri" ve "İstanbul İsmindeki Gizem" başlıklı bölümlerde incelenmişti. Rab veya İsa kelimelerinin ardına gizlenilerek yılan ( şeytan ) sembolizminin yapıldığı düşünüldüğünde ve İstanbul şehrinin ezoterik ve stratejik açıdan önemi dikkate alındığında "Üç Yılan" sembolizminin İstanbul için gündeme gelen "3" yeni projede tezahür ettiği görülmektedir.

1- Üçüncü Havalimanı KONTROL Kulesi ( Yılan formundadır. )


2- Üçüncü Köprü ( İnce uzun yapısıyla yılan formundadır. )

3- Üçüncü Boğaz ( Kanal istanbul ) ( İnce uzun yapısıyla yılan formundadır. )

    1- İstanbul Boğazı
    2- Çanakkale Boğazı
    3- Kanal İstanbul

Kanal İstanbul'un yapılmasıyla birlikte İstanbul ili üçe bölünmüş olacaktır. "Üçe bölünen şehir" ve "Babil" kavramlarının geçtiği aşağıdaki İncil ayeti dikkat çekmektedir. ( Kanal İstanbul Projesinin 2011 yılında duyurulması da 9/11 yani 11 sembolizmi açısından dikkat çekmektedir. )

66-Revelations-16-18 O anda şimşekler çaktı, uğultular, gök gürlemeleri işitildi. Öyle büyük bir deprem oldu ki, yeryüzünde insan oldu olalı bu kadar büyük bir deprem olmamıştı.

66-Revelations-16-19 BÜYÜK KENT ÜÇE BÖLÜNDÜ. Ulusların kentleri yerle bir oldu. Tanrı büyük BABİL'i anımsadı, ona ateşli gazabının şarabını içeren kâseyi verdi.

66-Revelations-16-20 Bütün adalar ortadan kalktı, dağlar yok oldu.

İstanbul’un yeni Babil yapılması gibi bir plan mı söz konusudur? 2020 yılında başlayan yeni TV dizisinin ismi de "Babil"'dir. Filmin afişinde, arkada duran kadınların "kırmızı elbise" giymiş olmaları da İncil'de yer alan Babil Fahişesi'nin elbisesinin tanımına uymaktadır.


66-Revelations-17-4 KADIN, MOR ve KIRMIZI GİYSİLERE bürünmüş, altınlar, değerli taşlar, incilerle süslenmişti. Elinde iğrenç şeylerle, fuhşunun çirkeflikleriyle dolu altın bir kâse vardı.

66-Revelations-17-5 Alnına şu gizemli ad yazılmıştı: GİZEMLİ BÜYÜK BABİL, FAHİŞELERİN VE DÜNYA İĞRENÇLİKLERİNİN ANASI.

Ayrıca MARMARA kelimesi iki adet MAR kelimesinden oluşmaktadır. MAR kelimesi "Yılan, Büyük, Ulu, Yüce" anlamlarına gelmektedir. Bölgenin, mevcut iki doğal boğazı içermesi nedeniyle MARMARa ismini almış olması kuvvetle muhtemeldir.

İncil'de yer alan ve "Yücemiz Geldi" anlamına gelen ancak çarpıtılarak "Yılanımız Geldi" olarak da yorumlanabilecek MARANATA kelimesi dikkat çekmektedir. ( Mar* = Yüce, Yılan ; Na = Bizim ; Eta = Geldi )

* "Mar" kelimesi İngilizce'de "Mayor" ( Belediye BAŞKANI ), "Major ( BinBAŞI ), Fransızca'da "Maire" ( Belediye BAŞKANI ) anlamına gelen kelimelerin de köküdür. 

46-1 Corinthians-16-22 Rab'bi sevmeyene lanet olsun. MARANATA!

"Maranata" kelimesinin ilk kez geçtiği ayette, portal ile farklı boyuta geçiş, döngü ve düalitenin sembolü olan  "11" nümerolojisi de bulunmaktadır.

46-1 ... 4+6+1 = "11"
16-22 ... 1+6+2+2 = "11"

Ayrıca Çamlıca Anten Kulesi'nin formu da "yükselen yılan" sembolizmi içermektedir.














Thursday, December 26, 2019

5. Boyuta hazırlık süreci 4. Boyut

Ruhsal celselerden derleme olarak hazırlanmış olan "Ra Bilgileri" kitabında, döngü sonunda Sevgi Planı'na ( Cennet /  Yarı Süptil Alem / 5. Boyut ) hazırlık safhası olan ve kaba madde alemindeki idrak seviyesi yükselmiş, tekamülde ileri giderek kolektif bilincin bir parçası olmuş varlıkların ruhsal ortamı olan 4. boyuta ilişkin bilgiler şöyle aktarılmaktadır.  

"SORU: Teşekkür ederim. Dördüncü yoğunluk derecesindeki koşulları kısaca betimlemeniz mümkün mü?

RA: Sözlerimizi dinlerken, dördüncü yoğunluk derecesini betimleyecek sözcüklerin bulunmadığını da göz önünde tutmanızı istiyoruz. Sadece ne olmadığını açıklayabiliriz, bir de yaklaşık olarak ne olduğunu. Dördüncü yoğunluk derecesinin ötesini betimleyebilecek sözcükler ise iyice azalır ve giderek tümüyle sözcüklerden yoksun kalırız. Dördüncü yoğunluk derecesinin ne olmadığına gelince: Özel olarak tercih edilmedikçe orada sözcükler kullanılmaz. Bedenler ağır kimyasal araçlardan oluşmazlar. Varlık burada kendi içinde uyumsuzluğa düşmez. İnsanlar arasında da uyumsuzluk yoktur. Burada herhangi bir yolla uyumsuzluğa neden olma olanağı da yoktur."

Kaba madde alemi yani 3. boyut olan dünyadayken 4. boyutun süptil deneyimlerini yaşayarak insanın gerçek ruhsal potansiyeline kendilerindeki maddi ve manevi değişimlerle şehadet etme liyakatine erişmiş olan varlıkların içinde bulunacakları ortamdaki ana kriterler bozulamayacak bir uyum, sınırsız özveri, sevginin evvelce hissedilmemiş yönleri, sınırsız ve karşılıksız paylaşım, ilmin üst kademelerine ilerleyiş, bizcillik ve ünite bilinci olacaktır. Bu kriterler, kaba madde alemi varlıklarını Cennet olarak bilinen, Yarı Süptil madde alemine yani 5. boyuta hazırlayacaktır. Kaba madde aleminde ölüm olarak bilinen boyuttan boyuta kaba geçiş halinin, hastalık olarak bilinen uyumsuzlukların, sıcak, soğuk, açlık, susuzluk kavramlarının olmadığı Sevgi Planı, Sirius ve Cennet olarak anılan yarı süptil 5. boyutta varlıklar imajinasyonlarıyla nesnel olgular ve mekanlar oluşturabilecek ve sevginin hiç bilinmeyen derinliklerini deneyimleyerek ve nefsaniyetin az kalmış bakiyelerini de sıfırlayacak ve Vazife Planı'na hazır hale geleceklerdir. Cennetteki durum Taha suresinin aşağıdaki ayetlerinde, nefsaniyetine yenik düşen Adem'in cennetten çıkarılması misali ile izah edilmektedir.

20/117 - Fe kulna ya ademü inne haza adüvvün leke ve li zevcike fe la yuhricenneküma minel CENNETİ fe teşka ( Böylece, "Ey Adem, kesinlikle bu senin için ve eşin için düşmandır. O halde, kesinlikle sizi CENNETTEN çıkarmasın. Yoksa meşakkat içinde bedbaht olursun." dedik. )

20/118 - İnne leke en LA TECUA FİHA VE LA TA'RA ( Kesinlikle sana ORADA ACIKMAMAN VE ÇIPLAK OLMAMAN vardır. )

20/119 - Ve enneke LA TAZMEU FİHA VE LA TADHA ( Ve kesinlikle sen ORADA SUSAMAZSIN VE SICAKTA YANMAZSIN. )

21/8 - Ve ma cealnahüm CESEDEN LA YE’KÜLUNET TAAME ve ma kanu halidın      ( Ve onları YEMEK YEMEYEN GÖVDELER, vücutlar kılmadık. EBEDİ de değillerdi. ) 

Cennet tasvirine ilişkin İncil'deki ayetlerden biri de şöyledir.

66 Vahiy 21-4 Onların gözlerinden bütün yaşları silecek. Artık ölüm olmayacak. Artık ne yas, ne ağlayış, ne de ıstırap olacak. Çünkü önceki düzen ortadan kalktı."

Evvelki bölümlerde de incelendiği üzere Fatir suresinin 35/1 kodlu ayetinde yer alan ve "Kanat, Yön, Taraf" anlamlarını taşıyan "Ecnihat" kelimesinin "Boyut" anlamını taşıyor olması kuvvetle muhtemeldir. Zira bu anlam da diğer anlamlar ile uyum arzetmektedir. Dolayısıyla ayette 2., 3. ve 4. boyuttan gönderilen vazifeli varlıklardan ( melekler ) bahsediliyor olması kuvvetle muhtemeldir.

35/1 - El hamdü lillahi fatıris semavati vel erdı CAİLİL MELAKİKETİ RUSÜLEN ÜLİ ECNİHATİN MESNA VE SÜLASE VE RUBA' yezıdü fil halkı ma yeşa' innellahe ala külli şey'in kadır ( Övgü, gökleri ve yeri yoktan yaratan,  MELEKLERİ İKİŞER, ÜÇER, DÖRDER KANATLI RESULLER KILAN Allah içindir. O yaratışta ne dilerse artırır. Kesinlikle Allah herşeye gücü yetendir. )



Habercilerin ve inananların ıstırapları

İnsanlığı tekamül ettirecek olan gerçeği, doğruyu, ilmi ve aydınlığı getirenler,  tarih boyunca zulme uğramışlar ve ıstırap çekmişlerdir. Batıla tapanlar tarafından yapılan bu zulüm halen her alanda aynı şekilde ve şiddette devam etmektedir. Bu duruma en çarpıcı örnek Allahü Teala'nın kelamını, ilmini iletmek ile vazifelendirilmiş olan habercilerin ( Enbiya ) ve inananların maruz kaldıkları zulümdür. Kur'an, yapılan zulmü aşağıdaki başlıklarla bildirmektedir.

1- İnkar
2- Tekzib ( Yalanlama )
3- İstihza ( Alay )
4- İsyan
5- İhrac ( Yurdundan çıkarma )
6- Sücun ( Zindana atma )
7- Katl ( Öldürme )

Aşağıda bu hususu bildiren ayetlerden örnekler yer almaktadır.

2/6 - İnnellezine KEFERU sevaun aleyhim e enzertehüm em lem tünzirhüm la yu’minun 
( O İNKAR EDENLERİ uyarsan da uyarmasan da kesinlikle onlara eştir. İnanmazlar. )

2/10 - Fi kulubihim meradun fe zadehümüllahü merada ve lehüm azabun elimun bima kanu YEKZİBUN 
( Kalplerinde hastalık vardır. Böylece Allah onlara hastalıklarını artırır ve YALANLAMIŞ OLDUKLARINDAN dolayı elim azap onlaradır. )

2/14 - Ve iza lekullezıne amenu kalu amenna ve iza halev ila şeyatınihim kalu inna meaküm  innema nahnü MÜSTEHZİUN 
( O inananlara rastladıklarında "İnandık." derler. Şeytanları ile yalnız kaldıklarında ise "Kesinlikle biz sizinle birlikteyiz, bizler kesinlikle ALAY EDENLERİZ." derler. )

2/93 - Ve iz ehazna mısakaküm ve rafa'na fevkakümüt tur huzu ma ateynaküm bi kuvvetin vesmeu kalu semı'na ve ASAYNA ve üşribu fı kulubihimül ıcle bi küfrihim kul bi'se ma ye'müruküm bihı ımanüküm in küntüm mü'minın 
( Ve zamanında sözünüzü aldık ve dağı üstünüze yükselttik. O size verdiğimizi kuvvetlice alıp tutun ve onu duyun. "Duyduk ve İSYAN ETTİK" dediler. Buzağıyı kalplerinin içinde inkarlarıyla içirip beslediler. De ki: "Eğer inananlarsanız, ona inanmanız için o size emrettiği ne kötüdür." )

2/85 - Sümme entüm haülai taktülune enfüseküm ve TUHRİCUNE FERİKAN MİNKÜM MİN DİYARİHİM tezaherune aleyhim bil ismi vel udvan ve in ye'tuküm üsara tüfaduhüm ve hüve muharramün aleyküm ıhracühüm e fe tü'minune bi ba’dıl kitabi ve tekfurune bi ba'd fe ma cezaü men yef'alü zalike minküm illa hızyün fil hayatid dünya ve yevmel kıyameti yüraddune ila eşeddil azab ve mallahü bi ğafilin an ma ta'melun 
( Sonra sizler öylesiniz ki nefislerinizi öldürüyorsunuz ve SİZLERDEN BİR KISMINIZI YURTLARINDAN ÇIKARIYORSUNUZ. Onların üzerine günah ve düşmanlıkta dayanışma halinde oluyorsunuz. Eğer size esirler olarak gelirlerse fidyelerini veriyorsunuz. O çıkarılmaları üzerinize haram kılınandı. O halde kitabın bazı kısımlarına inanıyor da bazı kısımlarını inkar mı ediyorsunuz? O sizlerden bunu yapanlar, dünya hayatında zilletin haricinde karşılık almazlar. Ayağa kalkış gününde azabın en şiddetlisine geri döndürülürler. Allah o yaptıklarınızdan habersiz değildir. )

12/35 - Sümme beda lehüm min ba'di ma raevül ayati le YESCÜNÜNNEHU hatta hıyn ( Sonra, o gördükleri ayetlerin ardından, onu belirli zamana kadar kesinlikle ZİNDANA ATMAK* onlara uygun göründü. )

* Haberci Yusuf'un bir kadın iftirasına maruz kalarak zindana atılması misali...

2/91 - Ve iza kıle lehüm aminu bima enzelellahü kalu nü'minü bima ünzile aleyna ve yekfürune bima veraehu ve hüvel hakku müsaddikan li ma meahüm  kul fe lime TAKTÜLUN ENBİYAELLAHİ min kablü in küntüm mü'minın 
( Ve onlara "O Allah’ ın indirdiğine inanın." denildiğinde, "O üzerimize indirilene inanırız." derler. Onun arkasından inkar ederler. O, onlarla birlikte olanı doğrulayıcı olarak gerçektir. De ki: "Eğer inananlarsanız, o halde neden önceden ALLAH'IN HABERCİLERİNİ ÖLDÜRÜYORDUNUZ." )

İncil

42-Luke-11-49 İşte bunun için Tanrı'nın Bilgeliği şöyle demiştir: 'Ben onlara peygamberler ve elçiler göndereceğim, bunlardan kimini öldürecek, kimine zulmedecekler.'












Wednesday, December 25, 2019

Dua bilinci

Kök anlamı "Çağrı" olan "Dua" kelimesi, Allahü Teala'nın Vehhab ( Bahşeden ) ve Mücib ( İcabet Eden / Cevap Veren ) sıfatlarına tevekkül edilerek O'na iletilen talepler anlamına gelmektedir.

Ancak kişinin duayı nefsani, maddi ve dünyevi arzulara istinaden yapmaması, maddi çokluk beklentisi yerine kendisi ve tüm insanlık için hayırlı olanı talep etmesi gerekmektedir. Zira hayırlı olanın ne olduğunu, tekamül sürecinde hangi sınavların gerektiğini sadece ve sadece Allahü Teala bilmektedir.

Hatırlanacağı üzere kur'an'daki dua cümleleri evvelki bölümlerde incelenmişti. Ancak duaya en güzel örnek hidayetin ve yükselişin kapısını açan bir anahtar niteliği taşıyan Fatiha suresinin ayetleridir. ( "Fatiha" kelimesi "Açılış" ve "Anahtar" anlamlarına gelmektedir. )

1/1 - Bismillahir rahmanir rahim ( Şefkatli, merhametli Allah'ın ismi ile, )
1/2 - El hamdu lillahi rabbil alemin ( Övgü alemlerin Rab’bi Allah içindir.  )
1/3 - Er rahmanir rahim ( Şefkatli, merhametli, )
1/4 - Maliki yevmid din ( Din gününün maliki, )
1/5 - İyyake na’budu ve iyyake nestein ( Ancak sana kulluk ederiz ve ancak sana istekte bulunuruz. )
1/6 - İhdinas sıratel mustakim ( Bizi doğru yola yönlendir. )
1/7 - Sıratallezine en’amte aleyhim gayril magdubi aleyhim ve lad dallin ( O üzerlerine nimet verdiklerinin yoluna, üzerlerine öfke inmemişlerinkine ve sapmamışlarınkine. )

İnkarcı ve münafık müşriklerin duayı nasıl bir aldatma ve gösteriş aracı olarak kullandıkları ise yine 7 ayetten oluşan Maun ( İhtiyaçlık ) suresinin ayetlerinde bildirilmektedir. ( Fatiha ve Maun sureleri dışında Kur'an'da 7 ayetten oluşan başka sure bulunmamaktadır. Bu durum düalitenin sembolü olan "İkili Yedi" kavramı açısından önem arzetmektedir. )

107/1 - E raeytellezi yükezzibü bid din ( O dini yalanlayanı gördün mü? )
107/2 - Fe zalikellezi yedu'ul yetim ( Böylece işte o yetimi iter kakar. )
107/3 - Ve la yehuddu ala taamil miskin ( Ve yoksulun yedirilmesine teşvik etmez, yönlendirmez. )
107/4 - Fe veylün lil müsallin ( O halde vay dua edenler için. )
107/5 - Ellezine hüm an salatihim sahun ( Onlar dualarında habersizdirler. )
107/6 - Ellezine hüm yüraun ( Onlar gösteriş yaparlar. )
107/7 - Ve yemneunel maun ( Ve ihtiyaçlığı, yardımı engelleyip menederler. )


İncil'in aşağıdaki ayetleri de dua sürecine ilişkin bilgiler vermektedir.

40-Matthew-6-5 "Dua ettiğiniz zaman ikiyüzlüler gibi olmayın. Onlar, insanlar tarafından görülmek için havralarda ve sokak köşelerinde dikilip dua etmeyi severler. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır. 

40-Matthew-6-6 Ama siz dua edeceğiniz zaman iç odanıza çekilin ve kapıyı örttüğünüzde gizlide olan Babanız'a dua edin. Gizlide olanı gören Babanız sizi ödüllendirecektir.

40-Matthew-6-7 Dua ettiğinizde, paganlar gibi boş tekrarlar yapmayın. Onlar çok konuşarak duyulacaklarını sanırlar. 

40-Matthew-6-8 Bu nedenle siz onlara benzemeyin. Çünkü Babanız nelere ihtiyaç duyduğunuzu siz daha O'ndan dilemeden önce bilir.

40-Matthew-6-9 "Bu nedenle siz şöyle dua edin: 'Gökteki Babamız*, adın kutsal kılınsın.

40-Matthew-6-10 Egemenliğin gelsin. Gökte olduğu gibi, yerde de Senin istediğin olsun.

40-Matthew-6-11 Bugün bize gündelik ekmeğimizi ver.

40-Matthew-6-12 Ve bize karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi, Sen de bizim suçlarımızı bağışla. 

40-Matthew-6-13 Ve bizi ayartılmaya yönlendirme. Bizi kötü olandan kurtar. Çünkü egemenlik, güç ve övgü sonsuza dek senindir. Amin'. 


* "Gökteki Baba" ifadesi teşbihi bir ifade olup, Bakara suresinin 2/200 kodlu ayetinde de aynı teşbih yer almaktadır.

2/200 - Fe iza kadaytüm menasikeküm fezkürullahe ke zikriküm abeküm ev eşedde zikra fe minen nasi men yekulü rabbena atina fid dünya ve ma lehu fil ahırati min halak ( İbadetlerinizi tamamladığınızda Allah’ ı, babalarınızı hatırladığınız gibi veya daha şiddetli hatırlayın. İnsanlardan kim "Rab’bimiz bize dünyada ver." derse, ona ahirette nasip yoktur. )




Azabı görünce ...

"Azab" kelimesi dünyada veya ahiretteki "Eziyet, Sıkıntı, Istırab, Büyük Elem" anlamına gelen bir kelimedir. Bir varlığın azab hissetmesine vesile olan temel olgu "Yoksunluk"tur. Sağlık, sevgi, saygı, şefkat, itibar, ve maddi imkânlar yoksunluk olgusunun parametreleridir. Yoksunluk maddi ve manevi olarak tezahür etse de temelinde maneviyat yani ruhsallık bulunmaktadır. 

Şeytanların nefsani telkinleri altında kalarak dünya malını ve maddi imkânlarını toplayıp, onlarla saygınlık ve itibar kazanmaya çalışan zalimlerin durumu çok acı bir örnektir. Zira böylelerinin bilinçaltındaki esas amacı diğer insanlara göre maddesel üstünlüğe sahip olmak değil, diğer insanlarda kıskanma, imrenme, kendi durumuna hayıflanma, hayran olma ve yüceltme duygularının oluşmasını sağlamak, bu duyguların yaydığı negatif enerjiden tatmin olmak, beslenmek ve diğer insanların kendilerini yoksun ve mahrum hissettikleri varsayımıyla keyiflenmektir. Bir başka deyişle aslında maddenin ve maddenin miktarının onlar için önemi yoktur. Önemli olan diğer insanlarda bu negatif duyguları oluşturabilmektir. Dolayısıyla bu negatif duyguları oluşturmak için az miktarda maddesellik veya sıfır maddesellik gerekli olsa anında maddeden vazgeçerler. 

Bu durum mananın yani kelimelerin maddenin özü olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. 

Mal ve maddi imkân sahibi bu zalimler kendilerinin azaba maruz kalma potansiyelini hissettiklerinde, sözde kendileri için önemli ve değerli olan tüm maddiyatlarını derhal feda edebilirler. Bu durum da esas itibarıyla maddenin onlar için önemi olmadığını ve ne kadar ikiyüzkü olduklarını açıkça göstermektedir. Ancak onlar azabı görene kadar bunu idrak edemezler.

Kur'an ayetleri bu fenomeni şöyle bildirmektedir.

10/54 - Ve LEV ENNE Lİ KÜLLİ NEFSİN ZALEMET MA FİL ETDİ LEFTEDET BİH ve eserrun nedamete lemma raevül azab ve kudiye beynehüm bil kıstı ve hüm la yuzlemun ( Ve şayet kesinlikle YERDE NE VARSA TÜM ZULMETMİŞ NEFİS İÇİN OLSA, AZABI GÖRÜNCE ONU BIRAKIR FEDA EDERDİ ve gizli pişmanlık duyardı. Aralarında adaletle hüküm verilir ve onlar zulmedilmezler. )

39/47 - Ve lev enne lillezıne zalemu ma fil erdı cemıan ve mislehu mea hu leftedev bihı min suil AZABİ YEVMEL KIYAMEH yevmel kıyameh ve beda lehüm minellahi ma lem yekunu yahtesibun ( Ve şayet kesinlikle yerde ne varsa ve onun aynısı, bir o kadarı ile birlikte topluca o zulmedenlere olsaydı, AYAĞA KALKIŞ GÜNÜAZABININ kötülüğünden dolayı onu bırakır feda ederlerdi. Onlara Allah’tan, o hesabını yapmış olmadıkları meydana çıkar. )