Çeviri

Sunday, February 9, 2020

İsteğin oluşması, kelimenin tamamlanması ve gerçekleşme

Bir kavramın olguya dönüşebilmesi yani var olması, gerçekleşebilmesi için öncelikle onun olması öncesinde onu "isteyen" ve bu isteği "kelime/-ler" ile ifade eden bir kudretin olması gerekir.

2/253 ...... ve lakinnellahe yef'alü ma yürıd ( ...... ve lakin Allah ne isterse yapar. )
11/107 .... inne rabbeke fe'alün li ma yürıd ( ..... kesinlikle Rab'bin ne isterse yapar. )
22/14 .... innellahe yef'alü ma yürıd ( ..... kesinlikle Allah ne isterse yapar. )

Yaratılışın kaynağının yani ruhun da maddenin de özünün "Kelime" olduğunu bildiren Kur'an ve İncil ayetleri şöyledir.

10/82 - Ve yühıkkallahül hakka bi kelimatihı ve lev kerihel mücrimun
( Ve suçlular hoşlanmasalar da, Allah gerçeği kelimeleri ile gerçekleştirir. )

43 John 1-1 Başlangıçta Kelime vardı. Kelime Tanrı'yla birlikteydi ve Kelam Tanrı'ydı.
43 John 1-2 Başlangıçta O, Tanrı'yla birlikteydi. 43 John 1 3 Her şey O'nun aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey O'nsuz olmadı.

Kendisi de zaten bir kelime olan "İstek" kavramının vuku bulabilmesi için de yine "Kelime" veya "Kelimelerin" zikredilmesi ( hatırlanması ) gerekir. Bir başka deyişle bir olgunun tezahürü için öncelikle belirli "Kelime" veya "Kelimelerin" hatırlanmalarının "tamamlanması" gerekmektedir.

Bu husus, Kur'an'da aşağıdaki ayetlerde "Rab'bin kelimesinin tamamlanması" kavramı ile misallendirilmiştir.

6/115 - Ve temmet kelimetü rabbike sıdkan ve adla la mübeddile li kelimatih ve hüves semıul alim
8 Ve Rab’binin kelimesi doğrulukça ve adaletçe tamamlanmıştır. O’nun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O duyandır, bilendir. )

7/137 - Ve evrasnel kavmellezine kanu yüstad'afune meşarikal erdı ve meğaribehelletı barakna fıha ve temmet kelimetü rabbikel husna ala benı israıle bima saberu ve demmerna ma kane yesneu fir'avnü ve kavmühu ve ma kanu ya'rişun
( Ve o zayıf düşmüş olan kavmi de yerin bereketlendirdiğimiz doğusuna ve batısına varis kıldık. Rab’binin, İsrailoğullarına olan o güzel kelimesi sabırlarından dolayı tamamlandı. Biz de Firavun' un ve kavminin o ürettiklerini ve o yapmış oldukları evleri mahvettik. )

10/33 - Kezalike hakkat kelimetü rabbike alellezine feseku ennehüm la yü'minun
( İşte Rab’binin kelimesi günahkarların üzerine böyle gerçekleşti. Kesinlikle onlar inanmazlar. )

10/96 - İnnellezine hakkat aleyhim kelimetü rabbike la yü'minun
( Kesinlikle o üzerlerine Rab’binin kelimesi gerçekleşmiş olanlar inanmazlar. )

11/119 - İlla men rahıme rabbük ve li zalike halekahüm ve temmet kelimetü rabbike le emleenne cehenneme minel cinneti ven nasi ecmeın
( Rab’binin merhamet ettikleri hariç. Onları bunun için yarattı. Rab’binin "Ben cehennemi cinlerden ve insanlardan topluca, tamamen dolduracağım." kelimesi tamamlandı.)*

* Ayette altı çizili olan bölüm, zaman kavramının olmadığını da dolaylı olarak bildiren bir ifade içermektedir. Zira ayetin bu bölümünde "cennetin ve cehennemin cinlerden ve insanlardan doldurulması" isteğinin zaten kelime olarak tamamlandığı bildirilmektedir. Allah'ın kelime olarak tamamladıkları ise zaten gerçekleşmiş ve olguya, olaya dönüşmüştür. Dolayısıyla Kur'an'da geçen geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman kipleri esas itibarıyla gerçekleşmiş, gerçekleşmekte olan ve gerçekleşecek algısı oluşturan daimi bir döngünün yani "geniş zaman" kipinin tezahürüdür.

39/19 - E fe men hakka aleyhi kelimetül azab e fe ente tünkızü men fin nar
( O halde, üzerine azap kelimesi gerçek olan kimse de mi? Artık ateşte olan kimseyi sen mi kurtaracaksın? )

39/71 - Vesıkallezıne keferu ila cehenneme zümera hatta iza cauha fütihat ebvabüha ve kale lehüm hazenetüha e lem ye'tiküm rusülün minküm yetlune aleyküm ayati rabbiküm ve yünziruneküm likae yevmiküm haza kalu bela velakin hakkat kelimetül azabi alel kafirın
( Ve o inkar edenler bölükler halinde cehenneme sevkedilirler. Nihayet oraya vardıklarında onun kapıları açılır. Oranın toplayıcı bekçileri onlara "Size, Rab’binizin ayetlerini okuyan ve sizi bu gününüzle karşılaşmanız hakkında uyaran, sizden olan resuller gelmedi mi?" derler. "Evet." derler. Lakin azap kelimesi inkarcıların üzerine gerçek olmuştur. )

40/6 - Ve kezalike hakkat kelimetü rabbike alellezine keferu ennehüm ashabün nar
( Ve işte Rab’binin kelimesi o inkar edenlerin üzerine böyle gerçekleşti. Kesinlikle onlar ateşin sahipleridirler. )

42/21 - Em lehüm şürakaü şerau lehüm mined dıni ma lem ye'zen bihillah ve lev la kelimetül fasli le kudıye beynehüm ve innez zalimıne lehüm azabün elım
( Onlara, Allah' ın dinden o izin vermediklerini onlara meşru yol kılan ortaklar mı var? Ve şayet ayrışım kelimesi olmasaydı, onların aralarında hüküm verilirdi. Kesinlikle zalimler, elim azap onlaradır. )

Allahü Teala'nın, insana ruhundan üflediği düşünüldüğünde, insanın "istemesi" durumunda yani isteği ni oluşturan kelimeleri inançla zikretmesi durumunda madde alemi olan kainattta yapamayacağı hiçbir şey olmadığı sonucuna varılabilir. Bu nedenle insanın tekamülüne vesile olacak yegane unsur "kelimelerin" gizemlerini araştırmak, bilinmeyeni sorgulamak ve büyük bir inançla ve samimiyetle olmasını istediklerini kelimeler ile hatırlamak, zikretmektir.

Kur'an'da yer alan "Cennette ne dilerlerse onlaradır." ifadesi, üst süptil planlardaki ( alemlerde ) varlıkların isteğe bağlı olarak imajinasyonla gerçeklik ( realite ) yaratabildikleri bildirilmektedir.

16/31 - Cennatü adnin yedhuluneha tecrı min tahtihel enharu lehüm fıha ma yeşaun kezalike yeczillahül müttekın
( Girdikleri ikamet bahçeleridir. Altlarından nehirler akar. Orada ne dilerlerse onlaradır. Allah sakınanları işte böyle karşılıklandırır. )

Thursday, February 6, 2020

Manyetik kutupların yer değiştirmesi ve Güneş'in batıdan doğması

"Dünya'nın kuzey manyetik kutbu, Kanada'dan Sibirya'ya doğru hızla kayıyor. Manyetik kutup o kadar hızlı yer değiştiriyor ki, ABD Ulusal Jeo-Mekansal Zeka Ajansı ve İngiltere Savunma Coğrafya Merkezi'nden bilim insanları gezegenin manyetik alanını tanımlayan ve tüm modern navigasyon sistemlerinin çalışmasını sağlayan, Dünya Manyetik Modelini güncellemek zorunda kaldıklarını açıkladı." ( Basından 05.02.2020 )


Basında yer alan bu haberler, 1959 yılında deneysel ruhçuluğun Türkiye'deki önderi rahmetli Bedri Ruhselman tarafından "İlahi Nizam ve Kainat" isimli kitap olarak derlenen tebliğlerdeki bilgiler ile ilintilidir. 

"Misafir gezegenden gelen tesir çok kaba ve ağırdır dedik. Binaenaleyh güneş sisteminin en mütekâmil küresi olan dünyanın, ince ve mudil manyetik alanı ile, bu gezegenin kaba manyetik alanı arasında büyük bir kaynaşmazlık mevcut olduğundan, güneş manzumesine gezegenden gelen tesirin en şiddetli sarsıcı neticeleri ve reaksiyonları dünya küresinde görülecektir. Bu hâlin neticesi olarak gezegenin bu kaba manyetik alanının tazyiki altında dünyanın, bugün sabit olan ekseninin 23° 27´lık meyli, 13° daha artacak ve dünyanın ekseni, yörüngesine amut durumdan 36° derece eğri bulunacaktır. Kutupların ilk kayma hareketi misafir gezegenin güneş sistemine gelecek ilk direkt tesirleriyle başlar." ( İlahi Nizam ve Kainat )

Kitapta "Misafir gezegen" olarak bahsedilen, kendi yıldız sistemindeki yörüngesinden ayrılarak Güneş sistemine giriş yapacak olan gezegenin manyetik alanı ile dünyanın manyetik alanının tesirleşmesi sonucunda dünyanın ekseninde oluşmaya başlamış olan açısal değişimin ( eksen kayması ) 13 dereceye kadar ulaşacağı tebliğlerde bildirilmektedir. Bu açısal değişim ( eksen kayması ), manyetik kutupların yer değiştirmesine sebebiyet verecektir. Bugün sıklaşmaya başladığı gözlemlenen depremler, mevsim geçişlerindeki anomaliler ( geç gelen yaz vb. ), salgın hastalıkların artması, ahlaki çöküntünün hızlanması gibi vakalar dünyanın bir devresinin ( döngüsünün ) daha kapanışı öncesinde hasıl olan dejenerasyonun ( soysuzlaşmanın ) tezahürü niteliğindedir.

Bu husus Kur'an'da, "döngüden" ( Ölünün diriltilmesi ) bahsedilen 2/258 kodlu ayette "Güneşin batıdan getirilmesi." ( Güneşin batıdan doğması ) ifadesiyle bildirilmektedir.

2/258 - E lem tera ilellezi hacce ibrahıme fı rabbihı en atahüllahül mülk iz kale ibrahımü rabbiyellezi yuhyı ve yümıtü kale ene uhyı ve ümıt kale ibrahımü fe (1) inne (2) allahe (3) ye'tı (4) bi (5) eş (6) şemsi (7) min (8) el (9) meşrikı (10) fe (11) e'ti (12) bi (13) ha (14) min (15) el (16) mağribi (17) fe bühitellezi kefer vallahü la yehdil kavmez zalimın

( Allah kendisine mülkü, hükümdarlığı verdi diye, İbrahim’ le Rab’binin hakkında o tartışıp mücadele edeni görmedin mi? Zamanında İbrahim "O Rab'bim ki diriltir ve öldürür." dedi. "Ben de diriltirim ve öldürürüm." dedi. "Kesinlikle Allah Güneş’i doğudan getirir, o halde onu batıdan getir." dedi. Böylece o inkar eden şaşırdı. Allah zalimler kavmini yönlendirmez. )

Ayet kodunun nümerolojik değeri "8" sayısını ( 2+2+5+8 = 17 ... 1+7 = 8 ) vermektedir.

Ayetin "Güneşin batıdan getirilmesi" kavramını içeren cümlesinde 17 kelime bulunmaktadır. ( 1+7 = 8 )




Wednesday, February 5, 2020

Sistol - Diastol / Big Crunch - Big Bang / Yaratılış - Yokoluş Döngüsü

Kalbin vücuda kan pompalayabilmesi için kasılmasına ( daralmasına, büzüşmesine ) Sistol, tekrar pompalamak üzere kan toplayabilmesi için gevşemesine ( serbest kalmasına ) ise Diastol adı verilmektedir. Kanın kalp merkezli olarak vücutta dolaşımını ( döngüsünü ) sağlayan Sistol ve Diastol kavramları aynı zamanda bir birim düaliteyi yani döngüyü oluşturmaktadırlar. 


Kalbin kasılması ( sistol ) ve serbest kalması ( diastol )


Yaratılış döngüsünün ( varoluş / yokoluş ) simülasyonu niteliğinde olan elektrokardiogram

Madde alemi olan kainatın ( evren ) mikro simülasyonu niteliğinde olan varlıkların olum ve ölüm döngüsü ( reenkarnasyon döngüsü ) kainatın da bir olum ve ölüm döngüsüne tabi olduğuna işaret eder niteliktedir. Zira kalbin Sistol ( Kasılma ) ve Diastol  ( Gevşeme ) hareketiyle kainata ilişkin Big Bang ( Büyük Patlama ) ve Big Crunch ( Büyük Dürülüş ) kavramları arasında net bir uyum söz konusudur. Big Bang tüm kainatın tek bir tesirle oluşumunu, Big Crunch ise karanlık enerji sebebiyle dürülüşünü yani yokoluşunu ifade eden astronomik kavramlardır.

Diastol ( Gevşeme ) = Big Bang ( Büyük Patlama )
Sistol ( Kasılma ) = Big Crunch ( Büyük Dürülüş )

"Küçük Tansiyon" ve "Büyük Tansiyon" olarak bilinen ve bir döngünün iki bileşeni olan Diastolik ve Sistolik kan basıncı değerlerinin üst sınırları sırasıyla 120 mm hg ( milimetre civa ) ve 80 mm hg'dir. Bu iki değerin toplamı düalitenin, döngünün ve farklı boyuta geçiş portalının nümerolojik sembolü olan "11" sayısını ( 1+2+0+8+0 = 11 ) vermektedir. 


Bu noktada Rum suresinin 11 kelimeden oluşan 11. ayetinin açık bir şekilde "yaratılış döngüsünden" bahsettiği hatırlanmalıdır.

30/11 - Allahü (1) yebdeü (2) el (3) halka (4) sümme (5) yüıydü (6) hu (7) sümme (8) iley (9) hi (10) türceun (11)
( Allah yaratışı ortaya çıkarıp başlatır. Sonra onu tekrarlayıp döndürür. Sonra O'na döndürülürsünüz. )

Aşağıdaki Kur'an ayetlerinde de Big Bang ( Büyük Patlama ), Big Crunch ( Büyük Dürülüşü ) ve Döngü kavramları açık bir şekilde bildirilmektedir.

21/30 - E ve lem yerallezıne keferu ennes semavati vel erda kaneta ratkan fe fetaknahüma ve cealna minel mai külle şey'in hayy e fe la yü'minun
( O inkar edenler, gökler ve yer kesinlikle bitişiklerken onları ayırdığımızı ve diri olan herşeyi sudan oluşturduğumuzu görmüyorlar mı? Artık inanmazlar mı? )

21/104 - Yevme (1) natvi (2) es  (3) semae (4) ke (5) tayyi (6) es (7) sicilli (8) li (9) el (10) kütüb (11) kema bede'na evvele halkın nüıydüh va'den aleyna inna künna faılın
( O gün göğü, yazı kütüklerini, tomarlarını dürer gibi düreriz. Onu, ilk yaratmaya başladığımız gibi, üzerimize vaad olarak onu döndürürüz. Kesinlikle biz yapanlar oluruz. )

21/104 kodlu ayetin ilk cümlesi de 11 kelimeden oluşmaktadır. Ayrıca ayetin kodunun nümerolojik değeri de yeni döngü başlangıcı ve sonsuz döngünün sembolü olan "8" sayısını ( 2+1+1+0+4 = 8 ) vermektedir.

Ayrıca bilgisayar yazılım teknolojisinde kullanılan ve karakterlerin sayısal kodlarını temsil eden "Binary Kodları"nın "0" ve "1" sayılarından oluşması da "Varoluş" ve "Yokoluş" döngüsünün bir yansıması niteliğindedir.

0 = Yokluk
1 = Varlık







Tuesday, February 4, 2020

Düşmanlık olgusuna kamil yaklaşım

"Adüvv" ( Düşman ) ve "Adavet" ( Düşmanlık ) kavramları yaratılıştaki düalite olgusunun düşünsel seviyedeki tezahürü, zıtlık ve terslik kavramlarının bilişsel temsilidir.

Yaratılışta insan için ilk sorun şeytanın ( İblis ve onun topluluğunu niteleyen ve "yakan, mahveden, helak eden, helake vesile olan anlamındaki sıfat ) düşmanlığı ( düalite olgusunun uyandırılışı ) ile başlamıştır. Tahrik ve saldırı noktasını varlıkların nefsaniyetlerine odaklayan şeytanın aldatmasına kapılan insan ünite bilincinden koparak düaliteye yani iyi olmayana, olmaması gerekene meyletmiştir. Bu durum insanın tekamül sürecinin başlayabilmesi için kader mekanizmasının gereği olarak vuku bulmuştur. Zira bu noktada insanın idrak zafiyeti, aceleciliği, cehalete dayalı nankörlüğü gibi unsurlar yani kısaca nefsaniyeti öne çıkmış ve düşmanlık kavramının tezahürüne zemin hazırlamıştır. İnsanın yaratılışındaki bu eksiklikler, içinde doğrudan insan kelimesinin de geçtiği nitelemeler halinde bazı ayetlerde ifade edilmiştir.

2/187 - ..... alimellahü enneküm küntüm tahtaune enfüseküm .... ( ....... Allah sizin nefislerinizin altında kalanlar olduğunuzu bilir. ....... )

4/28 - Yürıdüllahü en yuhaffife anküm ve hulikal insanü daıyfa
( Allah sizi hafifletmeyi ister. İnsan zayıf yaratılmıştır. )

21/37 - Hulikal insanü min acel se ürıküm ayatı fe la testa'cilun
( İnsan aceleden yaratılmıştır. Ayetlerimi size göstereceğim. O halde acele istemeyin. )

70/19 - İnnel insane hulika helu'an
( İnsan kesinlikle sabırsız hırslı şikayet eden yaratılmıştır. )

100/6 - İnnel insane li rabbihı le kenud
( Kesinlikle insan Rab’bine nankördür. )

80/17 - Kutilel insanu ma ekferehu
( Öldürülesi insan. Ne inkar edicidir o? )

İnsanın yaratılışındaki nefsaniyeti ve şeytanın tahriki insan tarafından daha sonra farkına varılıp, idrak edilebilecek olan "düşmanlık" olgusunun ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir. Bu husus Kur'an'da "Birbirine düşman olarak inmek"* kavramı ile bildirilmektedir. İncil'de İblis, düşman olarak tanımlanmaktadır. ( * Yarı süptil boyuttan bir alt boyut olan kaba madde boyutuna ( dünya ) iniş. )

2/36 - Fe ezellehümeş şeytanü anha fe ahracehüma min ma kana fıh ve kulnehbitu ba'duküm li ba'dın adüvv ve leküm fil erdı müstekarrun ve metaun ila hıyn
 ( Böylece şeytan onları oradan kaydırdı da onları içinde olduklarından çıkardı. "Birbirinize düşman olarak inin. Size yerde belirli zamana kadar durak yeri ve fayda vardır." dedik. )

7/24 - Kalehbitu ba'duküm li ba'dın adüvv ve leküm fil erdı müstekarrun ve metaun ila hıyn
( "Birbirinize düşman olarak inin. Size yerde belirli zamana kadar durak yeri ve fayda vardır." dedi. )

40-Matta-13-39 Deliceleri eken düşman, İblis'tir. Biçim vakti, çağın sonu; orakçılar ise meleklerdir.

Şeytanın kötülüğe rehber olduğu da "Şeytanın adımları" tanımlaması ile aşağıdaki ayetlerde bildirilmektedir.

2/168 - Ya eyyühen nasü külu min ma fil erdı halalen tayyiben ve la tettebiu hutuvatiş şeytan innehu leküm adüvvün mübın
( Ey insanlar o yerde olanlardan helal ve temiz olarak yiyin. Şeytanın adımlarına tabi olmayın. Kesinlikle o size apaçık düşmandır. )

2/208 - Ya eyyühellezine amenüdhulu fis silmi kaffeh ve la tettebiu hutuvatüş şeytan innehu leküm adüvvün mübin
( Ey o inananlar, hepiniz topluca barışın içine girin. Şeytanın adımlarına tabi olmayın. Kesinlikle o sizlere apaçık düşmandır. )

Bakara suresinin 98. ayetinde de "Allah'a ve meleklerine düşmanlık" kavramlarından bahsedilmektedir.

2/98 - Men kane adüvven lillahi ve melaiketihı ve rusülihı ve cibrıle ve mıkale fe innellahe adüvvün lil kafirın
( Kim Allah’a, O’nun meleklerine, O’nun resullerine, Cibril’ e, Mikail’e düşman olursa, artık kesinlikle Allah inkarcılara düşmandır. )

Aşağıdaki ayetlerde ise şeytanın ve neferlerinin, insanı hoş ve iyi izlenim uyandıran söylem ve davranışlarla aldattığı vurgulanmaktadır. 

2/204 - Ve minen nasi men yu'cibüke kavlühu fil hayatid dünya ve yüşhidüllahe ala ma fı kalbih ve hüve eleddül hısam
( Ve dünya hayatında insanlardan kiminin sözleri senin hoşuna gider. O kalbinin içindekine Allah’ ı şahit eder. O, düşmanların en sertidir inatçısıdır. )

63/4 - Ve iza reeytehüm tu’cibuke ecsamuhüm ve in yekulu tesma’ li kavlihim ke ennehüm huşubun musennedeh yahsebune kulle sayhatin aleyhim hümül aduvvu fahzerhüm katelehümullahu enna yu’fekun
( Ve onları gördüğünde cisimlerinden hoşlanırsın. Eğer konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Kesinlikle onlar yaslanmış keresteler gibidirler. Her çığlığı onların üzerlerine sanarlar. Onlar düşmanlardır. Onlardan çekin, korun. Allah onları öldürsün. Nasıl da döndürülüyorlar. )

Tekamül sürecinde üst seviyeler gelmiş olan insanın "düşmanlık" olgusuna yaklaşımı Kur'an ve İncil'in aşağıdaki ayetinde izah edilmektedir. Ayetlerde "kötülüğe" / "düşmanlığa" aynısı ile karşılık verilmesinin "kötülüğü" / "düşmanlığı" artırmaktan başka bir sonuca vesile olmayacağı, bunun yerine affetmenin ve iyiliğe vesile olmanın faydası bildirilmektedir. 

42/40 - Ve cezaü seyyietin seyyietün mislüha fe men afa ve asleha fe ecruhu alellah innehu la yühıbbüz zalimın
( Ve kötülüğün karşılığı, aynısı gibi kötülüktür. Ama kim affederse ve iyileştirirse onun ödülü Allah’a dır. Kesinlikle O zalimleri sevmez. )

40-Matta-5-44 Ama ben size diyorum ki, düşmanlarınızı sevin, size lanet edenleri kutsayın, sizden nefret edenlere iyilik yapın, sizi istismar edenler ve size zulmedenler için dua edin.

42-Luke-6-27 "Ama beni dinleyen sizlere şunu söylüyorum: Düşmanlarınızı sevin, sizden nefret edenlere iyilik yapın,










"Elif Lam Mim" hurufundaki nümerolojik mesaj

Kur'an'daki ilahi kozmik bilgilerin gizli kodları niteliğinde olan Hurufu Mukatta ( Ayrışık / Kesilmiş Harfler ) Kur'an'da 29 farklı surede geçmekte olup, 12 farklı harf* ve toplamda 78 huruf bulunmaktadır.

* Elif, Lam, Mim, Sad, Ra, Kaf, Ha, Ya, Ayn, Ta, Sin, Nun 

29 sayısının nümerolojik değeri 11 ( 2+9 = 11 ) olması farklı boyuta geçiş portalı sembolizmi açısından ilginçtir. Ayrıca toplam huruf adedinin 78 olması da 7 ve 8 sayılarının yanyana konumlanması açısından dikkat çekmektedir. Bilindiği üzere 7 bir döngülük frekansı, 8 ise yeni döngü başlangıcını ve sonsuz döngüyü sembolize etmektedir. 

Hurufun, kitabın ayetleri ( işaret, belirti ) olduğunu bildiren Ra'd suresinin ilk ayetinin ilk cümlesinde 8 kelime bulunmaktadır.

13/1 Elif (1) lam (2) mım (3) ra (4) tilke (5) ayatü (6) el (7) kitab (8) ...
( Elif lam mim ra. Bunlar kitabın işaretleridir / ayetleridir. .... )

Kur'an'daki ilk ve en çok tekrarlanan huruf seti "Elif Lam Mim" setidir. Bu harfleri içeren 8 ayet bulunmaktadır. Ve bu ayetlerde toplam 26 harf bulunmaktadır. ( 26 ... 2+6 = 8 ) 

2/1 Elif Lam Mim 
3/1 Elif Lam Mim 
7/1 Elif Lam Mim Sad 
13/1 Elif Lam Mim Ra 
29/1 Elif Lam Mim 
30/1 Elif Lam Mim 
31/1 Elif Lam Mim 
32/1 Elif Lam Mim 

"Elif Lam Mim" setinin alfabe sıra numaralarına göre nümerolojik değeri 8 sayısını vermektedir. 

Elif : 1 . harf 
Lam : 12. harf 
Mim : 13. harf 

1+1+2+1+3 = "8" 

"Elif Lam Mim" setinin ebced değerlerine göre nümerolojik değeri 8 sayısını vermektedir. 

Elif : 1 
Lam : 30 
Mim : 40 

1+3+0+4+0 = "8"


"Elif Lam Mim" üçlü hurufu olgunlaşma ve tamamlanma mesajı içermektedir. Bu huruf seti "Allah sonlandırır" anlamına gelmektedir. Zira "Elif ve Lam" harfleri "EL", "Mim" harfi ise "Sonlanma" anlamını oluşturmaktadırlar. Konuşma veya yazı esnasında yapılan üçlü vurguların konuşmayı, yazıyı etkinleştirdiği ve okuyucunun veya dinleyicinin anlayışını artırdığı bilinmektedir. 3 sayısı aynı zamanda teslis ( üçleme ) yanılgısını da  sembolize etmektedir.

Monday, February 3, 2020

Garur / Gurur ... Aldatma / Aldanma

"Garur / Gurur" kelimesi "Övünme, Kibirlenme" anlamında kullanılan ve özünde "Aldatıcı" anlamı taşıyan kelimedir. Kaba madde alemi dünyadaki tekâmül süreçlerinin başlarında olan ve "başkaları" olarak nitelendirdiği varlıkların da aslında "kendisi" olduğunu henüz idrak edememiş varlıklarda "Gurur" fenomeni sıklıkla müşahede edilir. 

"Gurur" duygusunun esareti altına giren varlıklarda ruhsal zafiyet, "dünyevi unsurlara saplantı" ve "kendilerini üstün görme" sendromu bulunur. 

Dünyadaki kan ve gözyaşının temel sebebi olan "Gurur" sendromunun esas itibarıyla "varlığın kendisini aldatması" olduğu ayetlerde şöyle bildirilmektedir. 

3/185 - Küllü nefsin zaikatül mevt ve innema tüveffevne ücuraküm yevmel kıyameh fe men zuhziha anin nari ve üdhılel cennete fe kad faz ve mel hayatüd dünya illa metaul ĞURUR 

( Tüm nefisler ölümü tadacaktır. Ve ayağa kalkış gününde ödülleriniz kesinlikle size vefa edilecektir. Kim ateşten uzaklaştırılıp, cennete sokulursa kurtulmuştur. Dünya hayatı ALDATICI madde, fayda haricindeki değildir. ) 

Şeytanın varlıklara tek vadinin "Gurur" yani "Aldatma" olduğu Nisa suresinin 120. ayetinde bildirilir. 

4/120 - Yeıdühüm ve yümennıhim ve ma yeıdühümüş şeytanü illa ĞURURA 

( Onlara vaad eder ve onları saplantılara, kuruntulara sokar. Şeytan onlara ALDATMA haricindekini vaad etmez. ) 

Aşağıdaki ayetlerde ise Allah'ın ismini kullanarak, inançlı ve iyi varlık taklidi yaparak diğer varlıkları istismar eden, onları aldatanlardan, "Allah ile aldatmak." ifadesiyle bahsedilmektedir.

31/33 - Ya eyyühen nasütteku rabbeküm vahşev yevmen la yeczı validün an veledihı ve la mevludün hüve cazin an validihı şey'a inne va'dellahi hakkun fe la TEĞURRannekümül hayatüd dünya ve la YEĞURRanneküm billahül ĞARUR 

( Ey insanlar, Rab’binizden sakının. Ne babanın çocuğuna, ne de çocuğun babasına bir şey karşılık veremediği günden korkun. Kesinlikle Allah' ın vaadi gerçektir. O halde, dünya hayatı sizi kesinlikle ALDATMASIN. ALDATICI sizi kesinlikle Allah ile ALDATMASIN. ) 

35/5 - Ya eyyühen nasü inne va'dellahi hakkun fe TEĞURRannekümül hayatüd dünya ve la YEĞURRanneküm billahül ĞARUR 

( Ey insanlar, Allah' ın vaadi kesinlikle gerçektir. O halde dünya hayatı kesinlikle sizi ALDATMASIN. ALDATICI sizi kesinlikle Allah ile ALDATMASIN. ) 

57/14 - Yunadunehüm e lem nekun meaküm kalu bela ve lakinneküm fetentüm enfüseküm ve terabbastüm vertebtum ve ĞARRETkümül emaniyyu hatta cae emrullahi ve ĞARREküm billahil ĞARUR  

( Onlara seslenirler "Sizinle birlikte olmadık mı?" "Evet. Lakin kesinlikle siz nefislerinizi fitnelediniz, gözlediniz ve şüphelendiniz. Sizi saplantılı istekleriniz ALDATTI. Nihayet Allah' ın emri geldi. ALDATAN sizi Allah ile ALDATTI." derler. )

Sunday, February 2, 2020

Bugün 02.02.2020

Bugünün tarihi 02.02.2020 ... Nümerolojik açıdan ilginç ve 1010 yılda bir tekrarlanabilecek bir sayı dizisi. Bu tarih nümerolojik olarak, yeni döngü başlangıcının, düalitenin ve sonsuz döngünün sembolü olan "8" sayısını ( 0+2+0+2+2+0+2+0 = 8 ) barındırmaktadır. Zira 2020 yılı bir döngünün sona erip, yeni bir döngünün başlayacak olmasını haber verir nitelikte olaylara ve gelişmelere vesile olmaktadır. 

Kur'an'nın Hacc suresinin 22/22 kodlu ayeti hem nümerolojiki hem de semantik açıdan ( içerdiği anlam açısından ) "döngü" mesajı vermektedir. Ayette insanlığa zulmeden, tuzaklar kuran kozmik  ve küresel şeytanların, tekamüllerini tamamlayamalarından dolayı üst boyuta geçişi sağlayan yukarı yönlü yeni bir döngü başlangıcına erişemeyecekleri, mevcut döngülerini defaatle tekrarlamak üzere alt boyuta ( kaba madde alemi dünya ) geri döndürülecekleri bildirilmektedir.

22/22 - Külle (1) ma (2) eradu (3) en (4) yahrucu (5) min (6) ha (7) min (8) ğammin (8) üıydu (9) fı (10) ha (11) ve (12) zuku (13) azabe (14) el (16) harık (17)

( Gamdan dolayı, oradan her çıkmayı istediklerinde oraya geri döndürülürler. Tadın yakıcı azabı. )

- Ayet kodunun nünerolojik değeri "8" sayısını vermektedir.
- Ayette 17 ( 1+7 = 8 ) kelime bulunmaktadır.

Ayrıca benzer yılların ( 3030, 4040 vb. ) ancak "1010" yıllık aralıklarla ( döngülerle ) tekrarlanabilecek olması da düalitenin, döngünün ve farklı boyuta geçiş portalinin sembolü olan 11 sayısı açısından ilginç bir durum arzetmektedir.

- Ayetin "döngüyü tanımlayan" ilk cümlesi "11" kelimeden oluşmaktadır.

02.02.2020 tarihi sağdan sola olarak da soldan sağa olarak da aynı sayı dizisini veren bir tarihtir.




Saturday, February 1, 2020

Sirr - Esir - Eter

2/77 - E ve la ya'lemune ennellahe ya'lemü ma yüSİRRune ve ma yu'linun
( Allah' ın, GİZlediklerini de açıkladıklarını da kesinlikle bildiğini bilmezler mi? )

6/3 - Ve hüvellahü fis semavati ve fil ard ya'lemü SİRRAküm ve cehraküm ve ya'lemü ma teksibun
( Ve göklerde ve yerde o Allah' tır. Sizin GİZLİNİZİ, açığınızı ve ne kazandığınızı bilir. )

9/78 - E lem ya'lemu ennellahe ya'lemü SİRRAhüm ve necvahüm ve ennellahe allamül ğuyub
( Allah' ın, onların SIRLARINI ve gizli fısıltılı konuşmalarını bildiğini ve kesinlikle Allah' ın gaybları bilen olduğunu bilmediler mi? )

20/7 - Ve in techer bil kavli fe innehu ya'lemüs SİRRA ve ahfa
( Ve eğer sözde açık olup sesi yükseltirsen, kesinlikle O SIRRI ve en gizliyi bilir. )

25/6 - Kul enzelehüllezı ya'lemüs SİRRA fis semavati vel ard innehu kane ğafurar rahıma
( De ki: "Onu, göklerin ve yerin içindeki sırrı bilen indirdi. Kesinlikle O affedendir merhametlidir." )

Ayetlerde geçen "Sirr" kelimesi Türkçe'deki "Sır" kelimesiyle aynı köke ( Sir ) ve anlama sahip olup, "Gizli, Görünmeyen, Farkedilemeyen" anlamlarını taşımaktadır. Ayetlerde "Göklerdeki ve yerdeki SIRRI ( SİRri / Görülemeyeni ) Allah'ın bildiğinden" bahsedilmektedir.

Madde alemi olan kainatı kaplayan ve kainattaki tüm varlıkların özünde yer alan, süptil ( latif ) yapıya sahip görülemeyen maddenin ismi de "Sir" kökünden gelen "Esir"'dir. Batı dillerinde ise bu kelime "Ether" olarak telafuz edilir. Aslında "Esir" maddesinin kökü de suyun kökü olan Hidrojen ( H ) atomudur. Madde alemi olan kainatın her bir noktası su ile yani Esir ile kaplıdır. ( 24/45 - Vallahü halekü külle dabbetin min ma' .... ( Ve Allah her debeleneni sudan yarattı. .... ) ; 21/30 - ..... ve cealna minel mai külle şey'in hayy .......... ( ....... ve diri olan herşeyi sudan oluşturduğumuzu görmüyorlar mı? .... )

Spiritüalizmdeki "Eterik Beden" kavramı da kaba madde bedene tesir gönderen süptil "Öz Varlık"'ı ifaden eden kavramdır. Astral Projeksiyon deneyimi esnasında Eterik Beden ( Öz Varlık ) farkındalığı ve hissiyatı oluşur. Burada geçen "Beden" kelimesi sembolik bir kavram olup, kaba madde aleminin ötesindeki varlıkların bedeni yoktur.

"Esir" maddesi okült fizik bilimin kapsamında olan ve Nikola Tesla'nın özellikle incelediği bir konudur. William Lyne tarafından kaleme alınan "Occult Ether Physics" başlıklı kitap bu açıdan ilginçtir.

















Wednesday, January 29, 2020

Kar taneleri ve yaratılışın kaynak kodu 6

Kur'an'da "Yerin, göklerin ve aralarındakilerin altı günde yaratıldığı" ve "Diri olan herşeyin de sudan yaratıldığı" bildirilir. Bu nedenle yaratılışın kaynak kodu olan "6" sayısı, Allah'ın birliğini ve üniteyi ( vahdet ) sembolize eden "1" sayısıyla birlikte, Allahü Teala'nın ilahi mühürlerinden biri olup, doğadaki birçok varlığa  da şeklini vermiştir. Bu noktada, yaratılışın kaynağı olan suyun kaba madde ( katı ) halinin tezahürü olan kar tanelerinin 6 kodunu içeren şekilleri açık mesaj içermektedir.  


Yaratılış, 6 kaynak koduyla başlatılmış ve 7* birimlik döngüler halinde devam etmektedir. Bu nedenle ayetlerde "Allahü yübdiul halka sümme yüıyduh" ( Allah yaratışı başlatır sonra onu döndürür. ) ifadesi yer almaktadır. ( * 7. gün yani "Sebt" kavramı da zaten döngü sonu anlamını içermektedir. 7 sayısı iki ilahi mühür sayısının yani 6 ve 1'in toplamına eşit olan sayıdır. )

"Spiral" form da 6 sayısının bir tezahürü niteliğinde olup, spiral paterni doğadaki bir çok varlıkta ve doğa olayında gözlemlemek mümkündür.

Kur'an'da "Altı günde yaratılış" kavramı 7 ayette yer almaktadır. ( 6 sayısı ile 7 sayısının çarpımının nümerolojik değeri ( 42 ... 4+2 = 6 ) yine 6 sayısını vermektedir. )

7/54 - İnne rabbekümüllahüllezı halekas semavati vel erda fi sitteti eyyamin sümmesteva alel arşi yuğşil leylen nehara yatlübühu hasısen veş şemse vel kamera ven nücume müsehharatin bi emrih e la lehül halku vel emr tebarakellahü rabbül alemın
( Kesinlikle Rab’biniz Allah, gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra arş, taht üzerine seviyelendi. O, geceyi onu durmadan kovalayan gündüze bürüyüp örter. Güneş, Ay ve yıldızlar emrine amadedirler. İyi bilin ki yaratma ve emir O’nundur. Alemlerin Rab’bi Allah yücedir.

10/3 - İnne rabbekümüllahüllezı halekas semavati vel erda fi sitteti eyyamin sümmesteva alel arşi yüdebbirul emr ma min şefıın illa min ba'di iznih zalikümüllahü rabbüküm fa'büduh e fe la tezekkerun
( Kesinlikle Rab’biniz o Allah'tır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra arş, taht üzerine seviyelendi. İşi düzenler, yönetir. O’nun izninden sonra olması haricinde af vesilecisi olamaz. İşte Rab’biniz Allah budur. O halde O’na kulluk edin. Artık hatırlamaz mısınız? )

11/7 - Ve hüvellezi halekas semavati vel erda fi sitteti eyyamin ve kane arşühu alel mai li yeblüveküm eyyüküm ahsenü amela ve le in kulte inneküm meb'usune min ba'dil mevti le yekulennellezine keferu in haza illa sıhrun mübın
( Ve gökleri ve yeri altı günde yaratan O'dur. Hanginiz daha güzel iş yapacaksınız diye sınamak için arşı, tahtı su üstündedir. Eğer "Kesinlikle siz ölümün ardından dirileceksiniz." dersen, kesinlikle o inkarcılar "Kesinlikle bu apaçık sihirdir." diyeceklerdir. )

25/59 - Ellezi halekas semavati vel erda ve ma beynehüma fi sitteti eyyamin sümmesteva alel arşir rahmanü fes'el bihı habıra
( Gökleri, yeri ve o onların aralarındakilerini altı günde yaratan, sonra arş, taht üzerine istiva eden o Rahman' dır. O halde onu haberdar olana sual et. )

32/4 - Allahüllezı halekas semavati vel erda ve ma beynehüma fı sitteti eyyamin sümmesteva alel arş ma leküm min dunihı min veliyyin ve la şefiy' e fe la tetezekkerun
( Allah o, gökleri, yeri ve o onların aralarındakilerini altı günde yaratandır. Sonra arş, taht üzerine seviyelendi. Size O'ndan başka dost ve af vesilecisi yoktur. O halde hatırlamaz mısınız? )

50/38 - Ve lekad halaknes semavati vel erda ve ma beynehüma fi sitteti eyyamin ve ma messena min luğub
( Ve gökleri, yeri ve o onların aralarındakilerini altı günde yarattık. Bize usanç, yorgunluk dokunmadı. )

57/4 - Hüvellezi halekas semavati vel arda fi sitteti eyyamin sümmesteva alel arşi ya'lemu ma yelicu fil ardı ve ma yahrücu minha ve ma yenzilu mines semai ve ma ya'rucu fiha ve hüve meaküm  eyne ma küntüm vallahü bima ta'melune besır
( Gökleri ve yeri altı günde yaratan O'dur. Sonra arş, taht üzerine seviyelendi. Yerin içine ne girerse ve ondan ne çıkarsa ve gökten ne inerse ve onun içine ne yükselirse O bilir. Her nerede olursanız, O sizinle birliktedir. Allah ne yaptığınızı görendir. )

Her varlığın "sudan" yaratıldığını bildiren ayetler ise şöyledir. ( Kainatın tümü, suyun temel yapısını oluşturan Hidrojen ( H ) atomundan yaratılmıştır. Bu nedenle kainat ( evren ) aslında bir denizdir. Ayetlerde yer alan "Yedi deniz" ve "Güneş ve ay hepsi dairelerinde yüzerler." ifadeleri bu gerçeğe dikkat çekmektedir. )

24/45 - Vallahü halekü külle dabbetin min ma' fe minhüm men yemşı ala batnih ve minhüm men yemşı ala ricleyn ve minhüm men yemşi ala erba' yahlükullahü ma yeşa' innellahe ala külli şey'in kadır
( Ve Allah her debeleneni sudan yarattı. Böylece onlardan kimisi karnının üstünde yürür. Onlardan kimisi iki ayağı üstünde yürür. Onlardan kimisi dördünün üstünde yürür. Allah ne dilerse yaratır. Kesinlikle Allah herşeye gücü yetendir. )

21/30 - E ve lem yerallezıne keferu ennes semavati vel erda kaneta ratkan fe fetaknahüma ve cealna minel mai külle şey'in hayy e fe la yü'minun
( O inkar edenler, gökler ve yer kesinlikle bitişiklerken onları ayırdığımızı ve diri olan herşeyi sudan oluşturduğumuzu görmüyorlar mı? Artık inanmazlar mı? )

Tuesday, January 28, 2020

Savaş, Deprem, Salgın ... 2020

2020 yılında sıklaşan deprem vakaları ( Türkiye, Küba ), Amerika ve İran arasındaki savaş aşamasına gelen gerilim ve son olarak Çin'de ortaya çıkan ve dünya çapında bir salgına sebep olma potansiyeli taşıyan Corona isimli yeni bir virüs Kur'an ve İncil'deki bazı ayetleri hatırlatmaktadır. Bu ayetler incelendiğinde 11 ve 20 yani 2 nümerolojisiyle karşılaşılmaktadır.

42-Luke-21-10 Sonra onlara şöyle dedi: "ULUS ULUSA, DEVLET DEVLETE SAVAŞ AÇACAK.

42-Luke-21-11 Şiddetli DEPREMLER, yer yer kıtlıklar ve SALGIN HASTALIKLAR, korkunç olaylar ve gökte olağanüstü belirtiler olacak.

"Salgın" kelimesinin geçtiği ayetin numarası 11 olup, ayrıca ayetin kodunun nümerolojik değeri de 11 sayısını vermektedir. ( 4+2+2+1+1+1 = 11 )

76/7 - Yufune (1) bi (2) en (3) nezri (4) ve (5) yehafune (6) yevmen (7) kane (8) şerru (9) hu (10) müstetıren (11)

( Yapılacak işlerini, adaklarını ifa ederler ve kötülüğü salgın olan o günden korkarlar. )

Ayet kodunun nümerolojik değeri "20" sayısını vermektedir. ( 7+6+7 = 20 ) ve ayette 11 kelime bulunmaktadır. Corona virüsü salgının 2020 yılında ortaya çıkması ilginç bir uyum arzetmektedir.











Kan Dolaşımı, Yörüngeler ve 9 Nümerolojisi

Bilindiği üzere gök cisimlerinin, ait oldukları merkez çevresinde yaptıkları harekete yörünge adı verilmektedir. İnsan vücudundaki kan dolaşımı da kalp merkezli döngüsel bir hareket paterni arzetmektedir. Kanı oluşturan dairesel yapıdaki kan hücreleri ( lökosit, lenfosit ) kalp çevresinde  yörüngesel bir yapıda hareket etmektedirler. Kanın döngüsel dolaşım hızının saatte 3.6 - 7.2. km olduğu bildirilmektedir.



Güneşin, ait olduğu Samanyolu Galaksi'sinin çevresindeki dönüş hızının saatte 720,000 km olduğu bildirilmektedir.



Ay'ın Dünya çevresindeki dönüş hızının saatte 3679.2  km olduğu bildirilmektedir.




Dünya'nın Güneş çevresindeki dönüş hızının ise saatte 107,208 km olduğu bildirilmektedir.


https://en.wikipedia.org › wiki › Earth's_orbit
Yukarıdaki yörüngesel hızlar sırayla incelendiğinde "9" nümerolojisi dikkat çekmektedir. ( 9 sayısı, yörüngesel hareketin temel şekli olan daire ile de ilintilidir. Bir merkeze göre 360 derecelik açı ile yapılan hareket daire şeklini oluşturmaktadır. ( 3+6+0 = "9" ) )

Kan dolaşımı hızı 3.6 - 7.2 km/h ... 3+6 = "9" ve 7+2 = "9"
Güneş'in yörüngesel hızı 720,000 km/h ... 7+2 = "9"
Ay'ın yörüngesel hızı 3,679.2 km/h ... 3+6+7+9+2 = 27 ... 2+7 = "9"
Dünya'nın yörüngesel hızı 107,208 km/h ... 1+0+7+2+0+8 = 18 ... 1+8 = "9"

Kur'an'da, "yörüngesel hareket" kavramından ilk kez bahsedilen 21/33 kodlu ayetteki 9 nümerolojisi de dikkat çekmektedir.

21/33 - Ve (1) hüve (2) ellezi (3) haleka (4) el (5) leyle (6) ve (7) en (8) nehara (9) ve (10) eş (11) ŞEMSE (12) ve (13) el (14) KAMER(15) küllün (16) fı (17) FELEKİN (18) yesbehun (19
( Ve geceyi ve gündüzü, GÜNEŞ’i ve AY’ı yaratan O'dur. Hepsi DAİREDE yüzerler.  )

- Ayetin kodunun ( 21/33 ) nümerolojik değeri "9" sayısını vermektedir. ( 2+1+3+3 = 9 )

- Ayetteki "Felek" ( Daire ) kelimesi 18. kelimedir. 18 ... 1+8 = "9”

- Ayetteki Şems ( Güneş ), Ay ( Kamer ) ve Felek ( Daire ) kelimelerinin sıra numaraları toplamının 
nümerolojik değeri de “9” sayısını vermektedir. ( 1+2+1+5+1+8 = 18 ... 1+8 = “9” )

"Dairede yüzme" ( Yörüngesel hareket ) kavramının ikinci kez geçtiği ayet ise 36. sure olan Yasin suresindedir. Sure numarasının nümerolojik değeri "9" sayısını vermektedir. ( 3+6 = 9 )

36/40 - Leş ŞEMSÜ yembeğıy leha en tüdrikel KAMERA ve lel leylü sabikun nehar ve küllün fı FELEKİN yesbehun        

( AY’a erişip çatması GÜNEŞ’e yaraşmaz. Ve gece gündüzü geçemez. Hepsi DAİREDE yüzerler. )








İnanç akımları ve İslâm

"İnanç", varlıkları yaratılışın kaynağına bağlayan temel olgudur. Yaratılmış olan bir varlığın "inançsız" olması mümkün değildir. İyiliğe ve doğruluğa olan inanç gibi kötülüğe ve yanlışa da inanç söz konusudur. Ayrıca esasen inanç kavramı, algılanageldiği üzere "dogmatik kabul"den ibaret olmayıp akıla, mantığa, delile, çıkarsamaya, ispata ve idrake dayalı bir olgudur.

İnanç akımlarını aşağıdaki başlıklarda sıralamak mümkündür.

İslâm : “Selm” ( Sağlamlık, Kurtuluş, Barış, Doğruluk ) kökünden gelen ve “Teslimiyet” anlamına gelen İslâm, tek yaratıcıya ( Allah'a ) inanmayı, O'nun habercilerini ve resullerini kabul etmeyi, kitaplarına ve ilmine tabi olmayı esas alır. İslâm semavi ( göksel ) anlayışı yani üst boyutsal iletişim yoluyla bilgi aktarımı ( vahiy ) sistemini kabul eder.

Not: İlmi bazda, "Yahudilik" ve "Hristiyanlık" ( Kur'an'da Hristiyan kelimesi geçmez, Nasıra kelimesi gecer. ) isimleri altında ayrı dinler ( inanç sistemleri ) söz konusu değildir. Yahudi, ilgili dönemde Yahudiye'de yaşayanlara, Nasıralı da Nasıra'da yaşayanlara verilen isimdir. Bu toplumlara da İslâm öğretisini ve Kur'an ilmini içeren Tevrat ve İncil verilmiştir. Ancak daha sonra haberci isimlerine ( Musa, İsa ) istinaden Musevilik ve İsevilik tarikatleri ortaya çıkmıştır.

Deizm : Doğanın gözlemlenmesinin, incelenmesinin ve yorumlanmasının, bir yaratıcının olduğunu idrak etmek için yeterli olduğunu kabul eden akımdır. Deizm vahiy ( üst boyut iletişimi ), kitap, haberci, resul gibi kavramları reddeder. ( De ( Tanrı ) + İzm ( - cilik ) ) Vicdani eğilimler yerine nefsani ( şeytani ) eğilimlerin tesirlerinin hakim olması durumunda satanizme meyle açık bir akımdır. Zira yönlendirici kitabın kabul edilmemesi nedeniyle şeytani eğilimlerin benimsenmesi durumunda bilinçli veya bilinçsiz olarak şeytanın Tanrı addedilmesi ile sonuçlanabilir.

Tengrizm : Tengri ( Gök Tanrı ) kelimesi kökenli olan Tengrizm ( Gök Tanrıcılık ) gökteki yaratıcı ruha inancı esas alan akımdır.

Ateizm : Yaratıcının varlığını inkâr eden veya varlığına inanıp öğretisini inkâr eden akımdır. Nihayetinde satanizmdir. ( Atheism ( Tanrı Karşıtlığı )… A ( Karşıt, Zıt ) + The* ( Tanrı ) + İzm ( -cilik )

*”The” kelimesi “Deizm”’deki “De” kelimesinin farklı telafuz edilmiş halidir.

Agnostisizm : "Bilinemezcilik" anlamına gelen ve ismi Grekçe "Agnostos"* kelimesinden türeme olan bu akım ise tanrının veya tanrısal varlıkların mevcut verilere istinaden bilinemez olduğunu yani varlıklarının veya yokluklarının ispatlanamaz olduğunu savunan bir felsefi görüştür. Ancak Yaratıcı'nın varlığı, fizik biliminde de bir metod olan "Çıkarsama Kuralı" vasıtasıyla da idrak edilebileceğinden, yani yaratılmış olan her şeyin ardında yaratıcı bir kudret, irade, bilinç, hesap ve plan olduğu geeçeğinden dolayı bu akım yaratıcıya ( Tanrı'ya ) inanç konusunda batıl nitelik arzetmektedir.

*  A ( Olumsuzluk ön eki ) + Gnostos ( Tanımak, Bilmek ) = Agnostos ( Tanınamazlık, Bilinemezlik )

Nihilizm = Her şeyi, her gerçeği, her değeri, her türlü bilgi imkanını reddeden ve hiçbir doğru, genel-geçer bilginin olamayacağını savunan inanç sistemidir. Nihayetinde satanizmdir. ( Nihilizm .... Nihil ( Yok etme, Sıfırlama ) + İzm ( -cilik ) Ayrıca "Nihilizm" kelimesinin kökündeki "Nih" kelimesi ile Arapça'daki "Neha" ( Son vermek, Terketmek ) kelimesi ortak kök oluşturmaktadırlar. Örnek: "İntihar" kelimesi "Neha" kökündendir. "Nihilizm" de zaten her türlü inanç sistemini terketmek anlamındadır. )

Budizm : Siddhartha Gautama Budha tarafından kurulan ve farklı bakış açılarına göre din veya felsefe olarak tanımlanan Budizm'in hedefi; hayattaki acı, ıstırap ve tatminsizliğin kaynaklarını açıklamak ve bunları gidermenin yollarını göstermektir. Budizm'de öğretilerin ana çatısını meditasyon gibi içe bakış yöntemleri, reenkarnasyon denilen doğum-ölüm döngüsünün tekrarı ve karma denilen neden-sonuç zinciri gibi kavramlar oluşturmaktadır. Budizm, Tanrı / Yaratıcı kavramını reddeder.

Şamanizm : Varlığı Erken Taş Devri'ne ve daha da geriye kadar kanıtlanabilen, inisiyasyon içeren, ruhlar ile insanlar arasında iletişim sağladığına inanılan bir vecd ve trans tekniğidir. Şamanizm çok tanrılı din olarak bilinir.

Satanizm : İslâm öğretisinin daha doğrusu Kur’an öğretisinin tersinin yani iyi yerine kötü düşünce, tutum ve davranışların ilke edinildiği, yaratıcıya ve O'nun öğretisine isyan etmeyi ve İblis'i ilah edinmeyi esas alan akımdır. ( Sabiilik ( Yıldıza tapma ), Mecusilik* ( Ateşe tapma ) ve Yezidilik de farklı kelimeler ile ifade edilmiş satanizmdir. )

* "MECusi" kelimesinin Latince karşılığı "MAGus" olup, ortak kök "Ateş, Büyük" anlamlarına gelen MEC veya farklı telaffuz ile MAG kelimesidir. Fransızca ve İngilizce'deki "MAGicien" ve "MAGician" ( Sihirbaz, Ateşçi, Büyük etki yaratan, BÜYÜleyen ) kelimeleri de "MECusi" kelimesinin farklı telaffuz edilmiş halleridir. "Büyü" kelimesi "Büyük" kelimesiyle ilintilidir. "MAGnet" ( Mıknatıs ) ve "MAGnetism" ( Manyetizm ) kelimeleri de aynı köke sahip olup, "Ateşin çekim ve etkileme gücünü" ifade eder. Yıldızların aslında ateş kaynakları olması ve gök cisimlerini kendilerine çekmeleri bu hususa örnek teşkil etmektedir.

Satanizm, Allah'tan, O'nun resullerinden, O'nun ilminden, O'nun kitaplarından, O'nun meleklerinden ( Vazifeli Varlıklar ) uzaklaştıran her türlü akımın, sistemin, eğilimin genel adıdır.

Görüleceği üzere İslâm, Deizm ve Tengrizm adı verilen akımların felsefelerini de içeren, bütünleyici bir kavramdır. Zira İslâm'ın bilgi kaynağı olan ve yaratılışın kodlarını içeren Kur'an daima düşünmeyi, akıl etmeyi, araştırmayı, gözlemlemeyi, bilgi edinmeyi, öğrenmeyi, dogmadan ve putçuluktan uzak durmayı öğütleyen bilgi hazinesidir.

"Din" kelimesinin, Arapça'daki "Deyn" ( Borç ) kelimesiyle ve batı dillerindeki "Dignity" ( Haysiyet ) kelimesiyle kök anlam ilintisi bulunmaktadır. Zira "Borç" ve "Haysiyet" kelimeleri kişinin öz saygınlığını ve bu saygınlığını koruması için bağlı kalması gereken ahlaki ilkeleri temsil eden kavramlardır. Söz konusu ilkeler de iyilik, doğruluk, özveri, fedakarlık, yardımseverlik, ahlaksızlıktan uzak durmak olarak sıralanabilir. Bu ilkeler de zaten vicdan mekanizmasının temel bileşenleri olup Allah kavramının idrak edilmesini sağlamaktadırlar. Dolayısıyla din kavramı esas itibarıyla tüm insanların yaratılış kodlarında bulunmaktadır. Kur’an’ın Maide suresinin 3. ayetinde dinin islam olduğu yani Allah’a ve O’nun öğretisine teslimiyet olduğu açıkça bildirilmektedir.

5/3 ...... el yevme ekmeltü leküm dınekümve etmentü aleyküm nı'metı ve radıytü lekümül islame dına ......
( ........... Bugün size, dininizi kemale erdirdim, üzerinize nimetimi tamamladım. Size din olarak islamı, teslimiyeti istedim. ....... )

Allah kelimesi, Deizm kelimesindeki "Deus / Dieu" ve Tengrizm kelimesindeki "Tengri" ile aynı anlamı barındırmaktadır.

El İlah ... Ellah ... Allah

El = Ön ek / Yüce, yüksek olan
İla = -a doğru
H = O ( 3. tekil şahıs zamiri )

İla + H* ( O'na doğru )

"İlah" kelimesinin Kur'an'da "İleyhi" ( O'na ) olarak tezahürü de bulunmaktadır. Örnek;

2/28 - Keyfe tekfurune billahi ve küntüm emvaten fe ahyaküm sümme yümıtüküm sümme yuhyıküm sümme İLEYHİ türceun

( Allah’ ı nasıl inkar edersiniz? Ve ölülerdiniz de sizi diriltti. Sonra sizi öldürür. Sonra sizi diriltir. Sonra O'NA döndürülürsünüz. )

* "H" harfi dillerde 3. tekil şahıs "O" zamirinin karşılığıdır.

He / Him ( İngilizce )
Hu / Hüve ( Arapça )
IHn / IHm ( Almanca )

"O" zamiri uzakta olanı ifade eder. Bu bağlamda "H" harfi ile başlayan aşağıdaki kelimeler de "Uzakta, Yüksekte! olanı" ifade etmektedir. “İlaH” ( O’na doğru ) kelimesindeki “H” harfi de bu işlevi görmektedir.

High ( Yüksek - İng. )
Haut ( Yüksek - Fra. )
Hoch ( Yüksek - Alm. )
Havaî ( Havaya, Yükseğe ait - Ara. )
Helios ( Güneş - Yun. ) ( Güneş'i oluşturan Helium gazı ve Hidrojen de konuyla ilntilidir. )

Dolayısıyla "İlaH" kelimesi esas itibarıyla "Uzakta, Yüksekte olana doğru" anlamını taşır.

"Tanrı" olarak da telafuz edilen "Tengri" kelimesi "Gök" anlamına gelmekte olup esasında "Yüksekte, Uzakta olanı" tanımlamaktadır.

"Deizm" kelimesinin kökü olan "Deus / Dieu" kelimesinin kökeninde de "Göksel, Parlayan" anlamı bulunmaktadır. Arapça "Borç" anlamına gelen ve Allah'ın bahşettiği nimetlere karşılık varlıkların yükümlülüklerini ifade eden "Din" kelimesiyle "Deus / Dieu" kelimeleri ortak köke sahip görünmektedirler. ( İngilizce ve Fransızca'daki "Dignity / Dignité" ( Haysiyet ) kelimeleri de aynı köktendir. )

Monday, January 27, 2020

Cennet - Cehennem kavramları ve 8 - 11 nümerolojisi

"Örtülü, Kaplı*, Bahçe" anlamına gelen "Cennet" kelimesinin 3. boyut olan kaba madde alemi dünyanın üzerindeki boyut olduğuna, "Ateşli ortam" anlamına gelen "Cehennem" kelimesinin ise esas itibarıyla maksimum nefsaniyet merkezi olan, Cennet'ten çıkanların sevkedildiği "Dünya" olduğuna evvelce değinilmişti.

* Cünnet ( Kalkan, Koruyucu, Kaplayan ), Cenin / Ecinnet / Cinn ( Görünmeyen ) kelimeleri de aynı köktendir.

Cennet ve Cehennem kavramlarının farkı alemler oldukları, düalitenin, döngünün ve alemden aleme ( boyuttan boyuta / plandan plana ) geçişin nümerolojik sembollerinin 8 ve 11 sayıları olduğu dikkate alındığında Kur'an'da Cennet ve Cehennem kelimelerinin ilk kez geçtikleri ayetlerde uyumlu bir nümerolojik yapı olduğu görülmektedir.

2/35 - Ve (1) kulna (2) ya (3) adem (4) üskün (5) ente (6) ve (7) zevcü (8) ke (9) el (10) CENNETE (11) ve (12) küla (13) min (14) ha (15) rağaden (16) haysü (17) şi'tüma (18) ve (19) la (20) takraba (21) hazihi (22) eş (23) şecerate (24) fe (25) tekuna (26) min (27) ez (28) zalimın (29)

( Ve "Ey Adem, sen ve eşin cennette iskan edin. Oradan arzuladığınızca, her nereden dilerseniz bolca yiyin. İşte şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz." dedik. )

- Cennet kelimesinin ilk kez geçtiği ayetin numarasının ( 35 ) nümerolojik değeri "8" ( 3+5 = 8 ) olmaktadır. 

- Ayetteki Cennet kelimesi 11. kelimedir.

- Ayette 29 kelime bulunmaktadır. ( 2+9 = 11 )

- Cennet kelimesi Kur’an’da 152 kere tekrarlanmaktadır. ( 1+5+2 = 8 ) 

2/119 - İn (1) na (2) erselna (3) ke (4) bi (5) el (6) hakkı (7) beşıran (8) ve (9) neziran (10) ve (11) la (12) tüs'elü (13) an (14) ashab (15) el (16) CEHIM (17)

( Kesinlikle biz seni gerçek ile müjdeci ve uyarıcı olarak biz gönderdik. Cehennemin sahiplerinden sual edilmezsin. )

- Cehennem ( Cehim ) kelimesinin ilk kez geçtiği ayetin numarasının ( 119 ) nümerolojik değeri "11" ( 1+1+9 = 11 ) olmaktadır. 

- Ayette 17 kelime bulunmaktadır. ( 1+7 = 8 )





Geçmişteki ! ileri uygarlıklar

Yazının başlığındaki "Geçmişteki !" ifadesi kapsamında, öncelikle "Zaman" kavramının sadece bir algı olduğunun, geçmişin, şimdinin ve geleceğin aslında sadece "Şimdi"den ibaret olduğunun ve aslında "Şimdi" nin de olmadığının hatırlanması faydalı olacaktır. Madde aleminde "Şimdi"'nin idraki mümkün görünmümektedir. Çünkü bir olgu idrak edildiğinde o zaten geçmiş olmaktadır. Döngü anlamına gelen "Şimdi" kavramı Geçmiş ve Gelecek olarak algılanan düalitenin yani döngünün tanımı olmaktadır. Geçmiş gelecek olmakta, gelecek de geçmiş olmakta ve ortada ise sadece tam olarak algılanamayan "Şimdi" kalmaktadır.

Şimdi = Shemitah* = Simit .... yani dairesel bir döngü, geçmiş ve gelecek kavramlarının yarattığı düalite / döngü.

* Bkz: 


Kur'an'ın bir çok ayetinde "Sizden önceki ileri kavimler" anlamını içeren ifadeler yer almaktadır. Bu ifade varlıklarda bir algı oluşturması amacıyla sarfedilmiştir. "Zamanın ilerlemesi" algısı yanıltıcı ve batıl olup, zamanın ilerlemesiyle zamanın geriye gitmesi veya sabit kalması arasında özde bir fark bulunmamaktadır. Bu nedenle "zaman ilerledikçe gelişiyor olmak", "geçmiş zamanda daha az gelişmiş olmak" anlamına gelmemektedir. Hatta "zaman ilerledikçe" daha geriye gidiyor olmak da mümkündür. Zira, "bugün" ihtiyaç duyulan elektronik sistemlere, dijital teknolojiye, mekanik sistemlere acaba antik çağlarda ihtiyaç duyuluyor muydu? Yoksa o çağlarda insanlar gelişmiş metapsişik yetenekleriyle ( durugörü, telepati, medyumluk, astral çıkış, telekinezi, çift bedenleme, ekminezi, teleportasyon, ileri imajinasyon vb. ) işlerini doğrudan düşünce gücüyle halledebiliyorlar mıydı? Mu Uygarlığı bu hususa en önemli örnektir. Bugün hala mevcut olan bir çok antik eserin ( Mısır Piramitleri, Stonehenge, Easter Adası Moai Heykelleri, Göbeklitepe Tapınağı, Yonaguni Monolitleri vb. ) varlıkların imajinasyonları ile oluşturulduğu varsayımı dahi bulunmaktadır.

"Önceki ileri kavimler" mealini içeren ayetler şöyledir.

6/6 - E lem yerav kem ehlekna min kablihim min karnin mekkennahüm fil erdı ma lem nümekkin leküm ve erselnes semae aleyhim midrara ve cealnel enhara tecrı min tahtihim fe ehleknahüm bi zünubihim ve enşe'na min ba'dihim karnen aharın

( Onlardan önce, nice nesilden helak ettiğimizi görmediler mi? Size vermediğimiz imkanları yerde onlara verdik. Göğü onların üzerine yağmur olarak gönderdik. Altlarından akan nehirler oluşturduk. Fakat onları günahlarından dolayı helak ettik. Onlardan sonra diğer nesili inşa ettik. )

19/74 - Ve kem ehlekna kablehüm min karnin hüm ahsenü esasen ve ri'ya
( Ve onlardan önce, mal ve görünüş olarak daha güzel olan nice nesilden helak ettik. )

19/98 - Ve kem ehlekna kablehüm min karn hel tühissü minhüm min ehadin ev tesmeu lehüm rikza
( Ve onlardan önce nice nesilden helak ettik. Onlardan birilerini hissediyor musun? Veya onların hafif bir sözünü sesini duyuyor musun? )

28/58 - Ve kem ehlekna min karyetin betırat meıyşeteha fe tilke mesakinühüm lem tüsken min ba'dihim illa kalıla künna nahnül varisın
( Ve geçimlikleriyle çok fazla gururlanıp sevinen nice şehirler helak ettik. Onlardan sonra, çok az olması hariç, iskan edilemeyen meskenleri işte bunlardır. Bizler varisler olduk. )

43/8 - Fe ehlekna eşedde minhüm batşen ve meda meselül evvelın
( Böylece, kuvvetçe, tutuşça onlardan daha şiddetlilerini helak ettik. Evvelkilerin misali de geçmiştir. )

47/13 - Ve ke eyyün min karyetin hiye eşeddü kuvveten min karyetikelletı ahracetk ehleknahüm fe la nasıra lehüm
( Ve seni çıkaran şehirden kuvvetçe daha şiddetli nice şehirlerden vardı. Onları helak ettik. Artık onlara yardımcı yoktur. )

50/36 - Ve kem ehlekna kablehüm min karnin hüm eşeddu minhüm batşen fe nekkabu fil bilad hel min mehıys
( Ve onlardan önce, kuvvetçe, tutuşça onlardan daha şiddetli olan ve beldeleri delen nice nesilden helak ettik. Kaçacak yer var mı? )






Yaratılıştaki tesirler

Yaratılışı teşkil eden varlıklar arasında daimi bir tesirleşme ( frekans etkileşimi / titreşimsel ( vibrasyoel ) etkileşim süregelmektedir. Tüm bu tesirler Allahü Teala'nın rızasını temsil eden üniteden süzülerek varlıklara intikal etmekte ve varlıklardan da birbirlerine iletilmektedir. Özünde titreşim ( frekans ) olan "Manyetik Alan" veya "Aura"*  adı verilen kavramlar madesel olguların yaydıkları tesirlere ve tesir alanlarına verilen isimlerdir. ( * Dünyanın manyetik alanı, insanın aurası )

Tesirler aşağıdaki gibi kategorize edilebilir. 

1- Kaynaktan İletilen Tesirler ( Üniteden ruh alemine ve madde alemine ( kainat ) doğrudan iletilen asli tesirler. )

Örnek : Kozmik bilgilerin ruhlara iletisi, doğa olaylarının bir çoğunun tezahürüne vesile olan tesirler.

2- Ruhtan Maddeye İletilen Tesirler ( Üniteden tesir alan ruhlardan ( ruh aleminden ) idrakli veya idraksiz maddelere ( süptil, yarı süptil ve kaba madde varlıklara ) iletilen tesirler. )

Örnek : Ruhtan süptil Öz Varlığa iletilen yönlendirme tesirleri

3- Maddeden Maddeye İletilen Tesirler ( Madde alemi içindeki idrakli veya idraksiz varlıkların birbirlerine ilettikleri tesirler. )

Örnek : Varlıklar arası iletişim.

Bu konuya ilişkin belli başlı Kur'an ayetleri şöyle sıralanabilir.

42/51 - Ve ma kane li beşerin en yükellimehüllahü illa VAHYEN ev MİN VERAİ HICABİN ev YURSİLE RASULEN fe yuhıye bi iznihı ma yeşa' innehu aliyyün hakım
( Ve Allah' ın insana kelam edip söz söylemesi, VAHYEN veya PERDE ARKASINDAN olması haricinde olmaz. Veya RESUL GÖNDERİR de izni ile ne dilerse vahyeder. Kesinlikle O uludur hakimdir. )

Ayetteki bilgi aktarımı yöntemlerinin açıklaması;

Vahyen = Doğrudan iletişim
Perde Arkası = Ruh kanalıyla vahiy ve tebliğ iletişimi
Resul ile = Haberci olarak vazifelenmiş varlıklar kanalıyla iletişim

2/74 - Sümme kaset kulübüküm min ba'di zalike fe hiye kel hıcarati ev eşeddü kasveh ve inne minel hıcarati lema yetefecceru minhül enhar ve inne minha lema yeşşekkaku fe yahrucü minhül ma ve inne minha lema yehbitu min haşyetillah ve mallahü bi ğafilin an ma ta'melun

( Sonra, bunun ardından kalpleriniz katılaştı da onun sertliği o taşlar gibidir veya daha şiddetlidir. Kesinlikle taşlardan öylesi vardır ki onlardan nehirler fışkırır. Kesinlikle onlardan öylesi vardır ki çatlar da onlardan su çıkar. Kesinlikle onlardan öylesi vardır ki Allah korkusundan yuvarlanıp eğilir. Allah o yaptıklarınızdan habersiz değildir. )

Ayette "Taşların hareketi" misali verilmek suretiyle idraksiz varlıklara kaynaktan iletilen tesirlere dikkat çekilmektedir. 

32/9 - Sümme sevvahü ve nefeha fihi min ruhıhı ve ceale lekümüs sem'a vel ebsara vel efideh kalilen ma teşkürun

( Sonra onu düzenleyip şekillendirdi ve içine ruhundan üfledi. Size kulaklar, gözler ve gönüller oluşturdu. Ne az şükrediyorsunuz. )

Ayette Allahü Teala'nın ilettiği asli tesirlerin ( kaynak tesirlerin ) maddeye, ruha ve ruhtan da madeeye erişmesinden bahsedilmektedir.

2/87 - Ve lekad ateyna musel kitabe ve kaffeyna min ba'dihı bir rusüli ve ateyna ıysebne meryemel beyyinati ve eyyednahü bi ruhıl kudüs e fe küllema caeküm rasulün bima la tehva enfüsükümüstekbartüm fe ferıkan kezzebtüm ve ferıkan taktülun

 ( Musa’ ya kitabı verdik ve ondan sonra resuller gönderdik. Meryem oğlu İsa’ya deliller verdik ve onu kutsal ruh ile destekleyip kuvvetlendirdik. O halde resul size o nefislerinizin hoşlanmadığı ile her geldiğinde kibirlenecek de bir kısmını yalanlayacak ve bir kısmını da öldürecek misiniz? )

Ayette yer alan "Kutsal ruh ile destekledik." ifadesiyle ruhtan, idrakli maddesel varlığa iletilen tesirlere misal verilmektedir.

16/68 - Ve evha rabbüke ilen nahli en ittehızı minel cibali büyuten ve mineş şeceri ve min ma ya'rişun
( Ve Rab’bin bal arısına dağlardan, ağaçlardan ve o kurduklarından evler edinmesini vahyetti. )

Ayette, kaynaktan ( ünite ) yarı idrakli maddesel varlığa iletilen tesirler "vahiy" tanımlamasıyla bildirilmektedir.











Saturday, January 25, 2020

Umulur ki ...

Kur'an'ın 98 ayeti "Lealleküm / Leallehüm" ( Umulur ki siz ..... / Umulur ki onlar ..... ) ifadesiyle bitmektedir. Bu ifade her geçtiğinde varlıkları tekamüle sevkedecek bir eylem zikredilmektedir.  Varlıklara hitab edecek şekilde yer alan "Lealleküm / hüm " ifadesinin işaret ettiği toplam 19 farklı eylem bulunmaktadır. 19 sayısı nümerolojik olarak 1 sayısını yani üniteyi ( vahdet ) sembolize etmekte olup, aşağıdaki eylemler varlıkların tekamülünü sağlayacak ve üniteyi idrak etmelerine vesile olacak eylemlerdir.

Umulur ki ;

1- Akıl edersiniz ( Lealleküm ta'kilun ) 8 kere
2- Anlarsınız ( Lealleküm yefkahun ) 1 kere
3- Bilirler ( Leallehüm ya'lemun ) 1 kere
4- Doğru olurlar ( Leallehüm yarşüdun ) 1 kere
5- Dönerler ( Doğru yola ) ( Leallehüm yarciun ) 8 kere
6- Fikredersiniz ( Lealleküm tetefekkerun ) 5 kere
7- Hatırlarlar ( Leallehüm yetezekkerun ) 15 kere
8- İflah olursunuz ( Lealleküm tüflihun ) 11 kere 
9- Korkup çekinirler ( Leallehüm yahzerun ) 1 kere
10- Merhamet edilirsiniz ( Lealleküm türhamun ) 8 kere
11- Rab'be kavuşacaklarına inanırlar ( Leallehüm bi likai rabbihim yü'minun ) 1 kere
12- Rab'be kavuşacağınıza kani olursunuz ( Lealleküm bi likai rabbiküm tukınun ) 1 kere
13- Razı olursun ( Lealleke terda ) 1 kere
14- Sakınırsınız ( Lealleküm tettekun ) 12 kere
15- Sual edilirsiniz ( Lealleküm tüs'elun ) 1 kere
16- Şükredersiniz ( Lealleküm teşkürun ) 12 kere
17- Teslim olursunuz ( Lealleküm tüslimun ) 1 kere
18- Vazgeçerler ( Kötülükten ) ( Leallehüm yentehun ) 1 kere
19- Yönlenirsiniz ( Lealleküm tehtedun ) 8 kere

Friday, January 24, 2020

Nüzul ( İndiriliş )

"Nüzul" kelimesi "İndiriliş" anlamına gelmekte olup, bu kelime Kur'an'da, kitap ( yazı ) olarak derlenen ilahi kozmik bilgilerin vahiy mekanizmasıyla habercilerin ve insanların kalplerine iletilmesi, yerleştirilmesi olgusu için kullanılmaktadır. "Nüzul" vakası esas itibarıyla üst boyuttan açılan bir portal vasıtasıyla gerçekleşmektedir. Açılan portalden kozmik bilgiler akmaktadır. ( 11. burç olan ve içinde bulunulan çağa da ismini veren Kova Burcu'nun portalden bilgi akışını sembolize ettiğine evvelce değinilmişti. )

Nüzul ( İndiriliş ) kelimesi Kur'an'da 287 kere geçmekte olup, bu sayının nümerolojik değeri 8 sayısını vermektedir. ( 2+8+7 = 17 ... "8" )

Hatırlanacağı üzere, 8 ve 11 sayıları "yeni döngü başlangıcı", "sonsuz döngü" ve "farklı boyuta geçiş portali" kavramlarının nümerolojik sembolleridir.

Internet'ten bilgi "İndirme" ( Download ) eylemi de tıpkı üst boyuttan ilahi kozmik bilgilerin indirilmesi gibi bir "Nüzul" uygulamasıdır. Internetten veri indirme hızının birimi Bps ( Byte Per Second / Bayt / Sn'dir. ) 1 Byte'ın 8 Bit'e eşit olduğu dikkate alındığında internetten veri indirme hızının değeri daima 8 sayısının katları halinde olmaktadır.

Kur'an'da ilk "Nüzul" ( İndirilme ) kökü 2/4 kodlu ayette geçmekte olup, ayetteki ilk "Nüzul" kelimesi 6., ikincisi ise 11. kelimedir. 6 ve 11 ... 6+1+1 = "8"

2/4 - Ve (1) ellezine (2) yu’minune (3) bi (4) ma (5) UNZİLE (6) iley (7) ke (8) ve (9) ma (10) UNZİLE (11) min kablik ve bil ahireti hüm yükınun

( Ve o sana İNDİRİLENE ve senden öncekilere İNDİRİLENE inananlar ve ahirete kananlar. )