Çeviri

Monday, January 27, 2020

Geçmişteki ! ileri uygarlıklar

Yazının başlığındaki "Geçmişteki !" ifadesi kapsamında, öncelikle "Zaman" kavramının sadece bir algı olduğunun, geçmişin, şimdinin ve geleceğin aslında sadece "Şimdi"den ibaret olduğunun ve aslında "Şimdi" nin de olmadığının hatırlanması faydalı olacaktır. Madde aleminde "Şimdi"'nin idraki mümkün görünmümektedir. Çünkü bir olgu idrak edildiğinde o zaten geçmiş olmaktadır. Döngü anlamına gelen "Şimdi" kavramı Geçmiş ve Gelecek olarak algılanan düalitenin yani döngünün tanımı olmaktadır. Geçmiş gelecek olmakta, gelecek de geçmiş olmakta ve ortada ise sadece tam olarak algılanamayan "Şimdi" kalmaktadır.

Şimdi = Shemitah* = Simit .... yani dairesel bir döngü, geçmiş ve gelecek kavramlarının yarattığı düalite / döngü.

* Bkz: 


Kur'an'ın bir çok ayetinde "Sizden önceki ileri kavimler" anlamını içeren ifadeler yer almaktadır. Bu ifade varlıklarda bir algı oluşturması amacıyla sarfedilmiştir. "Zamanın ilerlemesi" algısı yanıltıcı ve batıl olup, zamanın ilerlemesiyle zamanın geriye gitmesi veya sabit kalması arasında özde bir fark bulunmamaktadır. Bu nedenle "zaman ilerledikçe gelişiyor olmak", "geçmiş zamanda daha az gelişmiş olmak" anlamına gelmemektedir. Hatta "zaman ilerledikçe" daha geriye gidiyor olmak da mümkündür. Zira, "bugün" ihtiyaç duyulan elektronik sistemlere, dijital teknolojiye, mekanik sistemlere acaba antik çağlarda ihtiyaç duyuluyor muydu? Yoksa o çağlarda insanlar gelişmiş metapsişik yetenekleriyle ( durugörü, telepati, medyumluk, astral çıkış, telekinezi, çift bedenleme, ekminezi, teleportasyon, ileri imajinasyon vb. ) işlerini doğrudan düşünce gücüyle halledebiliyorlar mıydı? Mu Uygarlığı bu hususa en önemli örnektir. Bugün hala mevcut olan bir çok antik eserin ( Mısır Piramitleri, Stonehenge, Easter Adası Moai Heykelleri, Göbeklitepe Tapınağı, Yonaguni Monolitleri vb. ) varlıkların imajinasyonları ile oluşturulduğu varsayımı dahi bulunmaktadır.

"Önceki ileri kavimler" mealini içeren ayetler şöyledir.

6/6 - E lem yerav kem ehlekna min kablihim min karnin mekkennahüm fil erdı ma lem nümekkin leküm ve erselnes semae aleyhim midrara ve cealnel enhara tecrı min tahtihim fe ehleknahüm bi zünubihim ve enşe'na min ba'dihim karnen aharın

( Onlardan önce, nice nesilden helak ettiğimizi görmediler mi? Size vermediğimiz imkanları yerde onlara verdik. Göğü onların üzerine yağmur olarak gönderdik. Altlarından akan nehirler oluşturduk. Fakat onları günahlarından dolayı helak ettik. Onlardan sonra diğer nesili inşa ettik. )

19/74 - Ve kem ehlekna kablehüm min karnin hüm ahsenü esasen ve ri'ya
( Ve onlardan önce, mal ve görünüş olarak daha güzel olan nice nesilden helak ettik. )

19/98 - Ve kem ehlekna kablehüm min karn hel tühissü minhüm min ehadin ev tesmeu lehüm rikza
( Ve onlardan önce nice nesilden helak ettik. Onlardan birilerini hissediyor musun? Veya onların hafif bir sözünü sesini duyuyor musun? )

28/58 - Ve kem ehlekna min karyetin betırat meıyşeteha fe tilke mesakinühüm lem tüsken min ba'dihim illa kalıla künna nahnül varisın
( Ve geçimlikleriyle çok fazla gururlanıp sevinen nice şehirler helak ettik. Onlardan sonra, çok az olması hariç, iskan edilemeyen meskenleri işte bunlardır. Bizler varisler olduk. )

43/8 - Fe ehlekna eşedde minhüm batşen ve meda meselül evvelın
( Böylece, kuvvetçe, tutuşça onlardan daha şiddetlilerini helak ettik. Evvelkilerin misali de geçmiştir. )

47/13 - Ve ke eyyün min karyetin hiye eşeddü kuvveten min karyetikelletı ahracetk ehleknahüm fe la nasıra lehüm
( Ve seni çıkaran şehirden kuvvetçe daha şiddetli nice şehirlerden vardı. Onları helak ettik. Artık onlara yardımcı yoktur. )

50/36 - Ve kem ehlekna kablehüm min karnin hüm eşeddu minhüm batşen fe nekkabu fil bilad hel min mehıys
( Ve onlardan önce, kuvvetçe, tutuşça onlardan daha şiddetli olan ve beldeleri delen nice nesilden helak ettik. Kaçacak yer var mı? )






No comments:

Post a Comment