Çeviri

Monday, January 6, 2020

Hepiniz zalimsiniz. Kendinizi temize çıkarmayın!

"Zalim" kelimesi "Zulüm" ( Haksızlık ) kök kelimesinden türemiş olan ve "Haksızlık eden" anlamına gelen bir sıfattır. "Hak" kelimesinin de "Gerçek" anlamına geldiği düşünüldüğünde "Zalim" kelimesinin "Gerçekte olması gerekeni nefsaniyet, kibir ve menfaat sağlama amacıyla engelleyen, bu amaçla diğer varlıklara zarar veren, onları mağdur eden" anlamını taşıdığı görülmektedir. ( "Zulümat" kelimesi ise "Karanlıklar" anlamına gelmekte olup, ortak kök olan "ZLM" harflerini barındırmaktadır. Hakkın yerini haksızlığın alması durumunda, aydınlıkların da yerini karanlıklara bırakacağı mesajı kelime etimolojisinde bulunmaktadır.* )

* Tüm gerçekler kelimelerin kök anlamlarında yatmakta olup, bakıp da gören kalpler için sır diye bir kavram söz konusu değildir.

İnsan  adı verilen 3. boyut varlığı yaşantısı içerisinde sürekli olarak zulümden şikayet eder ve diğer insanları suçlar. Kendisi hep mağdur edilmiştir, hep haksızlığa uğramıştır. Bu nedenle hayatının büyük bölümünü öfke, nefret ve intikam ihtirası ile geçirir. Ama maruz kaldığını düşündüğü zulmün aslında yüzlerce kez reenkarne olan kendi nefsinden kaynaklandığını yani kendisinin başkalarına yaptığı zulmün bir yansıması olduğunu bir türlü idrak edemez, idrak etmek istemez.**

** 9/70 - ..... fe ma kanellahü li yazlimehüm ve lakin kanu enfüsehüm yazlimun ( ..... Allah onlara zulmetmemekteydi ve lakin nefislerine zulmetmiş oldular. )

Zira daha yaratılış safhasındaki hatası yani "o ağaca yaklaşması" ( yoğun nefsaniyet frekansına haiz alt boyut varlığı cinlerle teması ) onu "zalim" yapmıştır bile...

2/35 - Ve kulna ya ademuskun ente ve zevcukel cennete ve kula minha rağaden haysu şi'tuma ve la takraba hazihiş şecerate fe tekuna minez zalimin 

( Ve "Ey Adem, sen ve eşin cennette iskan edin. Oradan arzuladığınızca, her nereden dilerseniz bolca yiyin. İşte şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz." dedik. )


42/30 - Ve ma esabeküm min müsıbetin fe bima kesebet eydıküm ve ya'fu an kesır

 ( Ve size musibetten ne isabet ederse o ellerinizin kazandıklarındandır. Çoğunu affeder. )

İlahi nizamdaki tüm mekanizmalar illiyet prensibine ( neden - sonuç ilkesi ) göre işlemektedir. Dolayısıyla sebebi olmayan hiçbir olgu-algı-duygu ve sonucu olmayan hiçbir olgu-algı-duygu söz konusu değildir. İnsan, cin tesirleri nedeniyle beyninde R-Kompleks ( Reptilian Complex - Sürüngen Kompleksi ) barındıran nefsaniyet yoğun bir varlıktır. Nefsaniyet yoğun niteliğe sahip varlıkların  da birbirlerine zulmetmeleri bulundukları boyutlar ( 2., 3. boyut ) gereği kaçınılmazdır. Zaten tekamül sınavı denen süreç de insanın yaratılışı olan nefsani yapıya ve içinde bulunduğu nefsani ortama ( kaba madde alemi dünya / cehennem ) rağmen bu özelliğini bastırması ( nefsini yenmesi ) ve ruhsal yükselişe nail olabilmesidir.

Sonuç .... Zalim olmayan insan yoktur. Bu hususa ilişkin Kur'an ayetleri de net mesajlar vermektedir.

Bakara suresinin aşağıdaki ayetlerindeki "Siz" zamiri, sadece Haberci Musa'yı inkar eden kavmini değil, tüm insanları temsil etmektedir.

2/51 - Ve iz vaadna musa erbeıne leyleten sümmettehaztümül ıcle min ba'dihı ve entüm zalimun

( Ve zamanında Musa’ ya kırk gece vaad ettik. Sonra onun ardından buzağıyı edindiniz. Sizler zalimlersiniz. )

2/92 - Ve lekad caeküm musa bil beyyinati sümmettehaztümül ıcle min ba'dihı ve entüm zalimun

( Ve Musa size deliller ile geldi. Sonra, bunun ardından buzağıyı edindiniz. Sizler zalimlersiniz. )

Nahl suresinin 61. ayeti konuya açıklık getirmektedir.

16/61 - Ve lev yüahızüllahün nase bi zulmihim ma terake aleyha min dabbetin ve lakin yüehhıruhüm ila ecelin müsemma fe iza cae ecelühüm la yeste'hırune saaten ve la yestakdimun

( Ve şayet Allah insanları zulümlerinden dolayı sorgulasaydı, onun üzerinde debelenen bırakmazdı. Lakin onları isimlendirilmiş belirli vadeye kadar erteler. Artık vadeleri geldiğinde saatini erteleyemezler ve öne de alamazlar. )

Nisa ve Necm surelerinin aşağıdaki ayetlerinde ise zalim olmasına, bunu vicdanen bilmesine rağmen bilinç seviyesinde kabul etmeyip kendini masum addetmeye ve göstermeye çalışanlardan bahsedilmektedir.

4/49 - E lem tera ilellezine yüzekkune enfüsehüm belillahü yüzekkı men yeşaü ve la yüzlemune fetıla

( O nefislerini temize çıkaranları görmez misiniz? Bilakis, Allah dilediği kimseyi temizler ve fitil kadar zulmetmez. )

53/32 - Ellezine yectenibune kebairal ismi vel fevahışe illel lemem inne rabbeke vasiul mağfirah hüve a'lemu biküm iz enşeeküm minel erdı ve iz entüm ecinnetun fi butuni ummehatiküm fe la tüzekku enfüseküm hüve a'lemu bi men itteka

( Onlar büyük günahtan ve ahlaksızlıktan, küçük günahlar haricinde, kaçınırlar. Kesinlikle Rab’binin affı geniştir. Sizi yerden inşa ettiği zamanı ve sizin annelerinizin karınlarında cenin olduğunuz zamanı O bilir. O halde nefislerinizi temize çıkarmayın. O sakınan kimseyi bilir.

No comments:

Post a Comment