"Din" kelimesinin "Deyn" ( Borç ) kelimesinden türediği, varlıkların Allahü Teala'nın bahşetmiş olduğu yaşam nimetinden dolayı O'na olan manevi borçlarını yani yükümlülüklerini ifade eden kavram olduğuı evvelki bölümlerde defaatle belirtilmişti. ( "Haysiyet" anlamına gelen İngilizce'deki "Dignity" ve Fransızca'daki "Dignite" kelimeleri de aynı köktendir. )
Kur'an'da yer alan "Yahudi" kelimesi Yahudiye bölgesinde yaşayanları, "Nasıralı" kelimesi de Nasıra bölgesinde yaşayanları ifade etmekte olup bu kelimeler "yer" isimleridir. "Yer" isminin din ismi olup olamayacağına en güzel cevabı vicdanlar verecektir. Kur'an'da "Hristiyan"* kelimesi yer almaz. Bunun yerine "Nasıralı" kelimesi yer alır. ( Nasıra kelimesi "Nasr" ( Yardım ) kelimesinden türemiştir. ) ( * Hristiyan kelimesi Yunanca Hristos ( Yağ / Su ile meshedilmiş ) kelimesinden türemiştir. )
Tevrat, İncil, Kur'an ve metinleri gizlenen veya mevcut olmayan daha bir çok bilgi tek bir dini, tek bir ilmi aktarmak üzere tek bir kaynaktan yani Allahü Teala'nın indinden yine sayıları bilinemeyen vazifelileri ( resul varlıklar ) tarafından insanlara indirilmiştir.
3/3 - Nezzele aleykel kitabe bil hakkı müsaddikan li ma beyne yedeyhi ve enzelet tevrate vel incil ( Sana kitabı, kendinden öncekileri gerçek ile doğrulayıcı olarak indirdi. Tevrat' ı ve İncil' i indirdi. )
Dolayısıyla "din tektir" ve Allah'a teslimiyettir. "Dinler" kavramı insanları bölmek ve ayrıştırmak için düzenlenmiş komplonun bir ürünüdür.
3/3 - Nezzele aleykel kitabe bil hakkı müsaddikan li ma beyne yedeyhi ve enzelet tevrate vel incil ( Sana kitabı, kendinden öncekileri gerçek ile doğrulayıcı olarak indirdi. Tevrat' ı ve İncil' i indirdi. )
3/19 - İnned dıne indellahil islam ve mahtelefellezine utül kitabe illa min ba'di ma caehümül ılmü bağyen beynehüm ve men yekfür bi ayatillahi fe innellahe serıul hısab
( Allah’ ın indinde din kesinlikle islamdır, teslimiyettir. O, kendilerine ilim geldikten sonra aralarında azgınlık yapanların haricindeki kitap verilenler ihtilaf etmezler. Kim Allah’ ın ayetlerini inkar ederse kesinlikle Allah hızlı hesaplayandır. )
5/68 - Kul ya ehlel kitabi lestüm alal şey'in hatta tükımüt tevrate vel incile ve ma ünzile ileyküm min rabbiküm ve le yezıdenne kesıran minhüm ma ünzile ileyke min rabbike tuğyanen ve küfra fe la te'se alel kavmil kafirın
( De ki: "Ey kitap sahipleri, Tevrat' ı, İncil' i ve Rab’binizden o size indirileni uygulamadıkça bir şey üzerinde değilsiniz." Kesinlikle Rab’binden sana indirilenler, onlardan çoğunun azgınlığını ve inkarını artıracaktır. O halde inkarcılar kavmi üzerine tasalanma.)
Bakara suresinin 27. ayetinde "İlahi kozmik bilgilerin birleştirme amaçlı değil, ayrıştırma amaçlı kullanıldığı" bildirilmektedir.
2/27 - Ellezine yenkudune ahdellahi min ba'di mısakıh ve yaktaune ma emerallahü bihı en yusale ve yüfsidune fil ard ülaike hümül hasirun
( O verdikleri sözleri sonrasında Allah’a olan ahdini bozanlar ve Allah’ ın birleştirilmesini emrettiğini kesip ayıranlar ve yerde bozgun yapanlar, işte onlar hasarlananlardır. )
Al'i İmran suresinin 103. ayetinde de dinde bölünülmemesi, kısımlara ayrılınmaması gerektiği bildirilmektedir.
3/103 - Va'tesumu bi hablillahi cemıan ve la teferraku vezküru nı'metellahi aleyküm iz küntüm a'daen fe ellefe beyne kulubiküm fe asbahtüm bi nı'metihı ıhvana ve küntüm ala şefahufratin minen nari fe enkazeküm minha kezalike yübeyyinüllahü leküm ayatihı lealleküm tehtedun
( Ve Allah’ ın ipine topluca sarılıp bağlanın. Kısımlara ayrılmayın ve Allah’ ın üzerinize olan nimetini hatırlayın. Zamanında düşman olmuştunuz da kalplerinizin arasını birleştirdi. O’nun nimeti ile kardeşler oldunuz. Ateşten çukurun üzerindeydiniz de sizi oradan kurtardı. İşte Allah ayetlerini size böyle açıklar. Umulur ki yönlenirsiniz. )
Bakara suresinin 136. ayetinde de Habercilerin birbirlerinden ayrılmaması gerektiği, aralarında fark olmadığı, hepsinin Allah'ın kelamını insanlara ileten vazifeliler oldukları bildirilmektedir.
2/136 - Kulu amenna billahi ve ma ünzile ileyna ve ma ünzile ila ibrahıme ve ismaıyle ve ishaka ve ya'kube vel esbatı ve ma utiye musa ve ıysa ve ma utiyen nebiyyune min rabbihim la nüferriku beyne ehadin minhüm ve nahnü lehu müslimun
( "Allah’a ve o bize indirdiğine ve o İbrahim’e ve İsmail’e ve İshak’a ve Yakub’a ve torunlarına indirdiğine, o Musa’ ya ve İsa’ya verilene ve Rab’lerinden o habercilere verilene inandık. Aralarında onlardan hiçbirini ayırmayız ve bizler O'na teslim olanlarız." deyin. )
Nefsani duygularını ilahı yani bir anlamda dini edinenler de Furkan suresinin 43. ayetinde bildirilmektedir.
25/43 - E raeyte men ittehaze ilahehu hevah e fe ente tekunü aleyhi vekıla
( O hevesini ilahı edineni gördün mü? O halde, sen onun üzerine vekil mi olursun? )
Kafirun suresi, şeytani unsurları kendilerine din edilenlere ilişkin çok açık ifadeler içermektedir.
109/1 - Kul ya eyyühel kafirun ( De ki: "Ey inkarcılar." )
109/2 - La a'büdü ma ta'büdun ( O kulluk ettiğinize kulluk etmem. )
109/3 - Ve la entüm abidune ma a'büd ( Ve siz o kulluk ettiğime kul değilsiniz. )
109/4 - Ve la ene abidün ma abedtüm ( Ve ben o kulluk ettiğinizin kulu değilim. )
109/5 - Ve la entüm abidune ma a'büd ( Ve siz o kulluk ettiğime kul değilsiniz. )
109/6 - Leküm dinüküm ve liye din ( Size dininiz ve bana dinim. )
"Din" kavramını inkar eden ve kendilerini "bilimsel" addeden cahil inkarcılar, "Doğa", "Doğa Kanunları", "Doğal Seçilim ( Seleksiyon ) vb. söylemlerinin ardına gizlenmek suretiyle Allah'ı, O'nun yaratışını, O'nun ilahi nizamını ve kurallar bütünü olan dini yalanlamakta ve reddetmektedirler. Bu husus Tin suresinin 7. ve 8. ayetlerinde net olarak bildirilmekte olup, insanın nefsani ve nankör niteliğinden dolayı tekamül etmek üzere "Esfele Safilin" ( Aşağıların aşağısına ) seviyesine ( kaba madde alemi olan 3. boyut dünya ) indirgendiği de bildirilmektedir.
95/4 - Lekad halaknel insane fi ahseni takvim ( İnsanı kıvama koymanın en güzeli içinde yarattık. )
95/5 - Sümme redednahü esfele safilin ( Sonra onu aşağıların en aşağısına döndürüp eriştirdik. )
95/6 - İnnellezine amenu ve amilüs salihati fe lehüm ecrün gayru memnun ( Kesinlikle o inananlara ve iyilikler yapanlara, artık kesintisiz ödül kesinlikle onlaradır. )
95/7 - Fe ma yukezzibuke ba'du bid din ( Böylece sonra sana dini ne yalanlatır? )
95/8 - E leysallahu bi ahkemil hakimin ( Allah hakimlerin hakimi değil midir? )
95/4 - Lekad halaknel insane fi ahseni takvim ( İnsanı kıvama koymanın en güzeli içinde yarattık. )
95/5 - Sümme redednahü esfele safilin ( Sonra onu aşağıların en aşağısına döndürüp eriştirdik. )
95/6 - İnnellezine amenu ve amilüs salihati fe lehüm ecrün gayru memnun ( Kesinlikle o inananlara ve iyilikler yapanlara, artık kesintisiz ödül kesinlikle onlaradır. )
95/7 - Fe ma yukezzibuke ba'du bid din ( Böylece sonra sana dini ne yalanlatır? )
95/8 - E leysallahu bi ahkemil hakimin ( Allah hakimlerin hakimi değil midir? )
Ayrıca din kisvesi ve dini söylemler altında yapılan şeytani uygulamaları görüp de "Din buysa ben ateistim." söyleminde bulunarak aslında nefislerine zulmeden insanların ilimlerini artırmaları gerekmektedir. Zira bir olgunun kötü uygulanışı, o olguyu mekruh hale getirmez. Bir basit örnek verilecek olursa ; "Sahada kötü futbol oynanıyorsa, futbol sporu mu kötüdür, futbolcular mı?"
No comments:
Post a Comment