"Yehova'nın Şahitleri" oluşumu ilk kez 1870'lerin sonlarında ABD’nin Pensilvanya eyaletine bağlı olan Pittsburgh şehrinde Charles Taze Russell’ın liderliğinde ortaya çıkmıştır. 1870'lerde Kitab-ı Mukaddes Öğrenci Hareketi'ni kuran Charles Taze Russell (1852-1916), aynı dönemde 1881’de, topluluğun dînî yayınlarını organize etmek ve yayımlamak için "Zion's Watch Tower Tract Society"'yi ( Siyon'un Gözlem Kulesi Dînî Yayın Topluluğu ) kurmuştur. Yehova'nın Şahitlerinin basım yayım kuruluşu olarak görev yapan "Siyon'un Gözlem Kulesi Dînî Yayın Topluluğu"'nun günümüzdeki adı "Pensilvanya Gözlem Kulesi Kitab-ı Mukaddes ve Dînî Yayın Topluluğu"’dur ( Watch Tower Bible and Tract Society of Pennsylvania ).
Charles Taze Russell 1879 yılında ( Zionism'in kurucusu Theodore Herzl'in aynı konulu kitabı öncesinde ), Filistin'de bir İsrail devleti kurulması yönünde demeç vermiş ve 1889 yılında "Thy Kingdom Come" ( Krallığın Geliyor ) isimli bir kitap yayımlamıştır. Kitabın içinde "İsrail'in Restorasyonu" başlıklı bir bölüm de bulunmaktdır. Kitapta bahsedilen "Krallık" Zionism'deki "Krallık" kavramı mıdır? Yehova'nın Şahitleri cemiyetinin sembolü olan "Watch Tower" da ( Gözlem Kulesi ) okült sembolizmdeki "All Seeing Eye" ( Herşeyi Gören Göz ) kavramı ile uyum arzetmektedir.
Resimin sol üst köşesinde yer alan "Taç içindeki Haç" figürü de okült bir sembol olup, aşağıdaki ezoterik mekan girişindeki piramidin tepesinde de yer almaktadır.
"Yehova'nın Şahitleri" cemiyetinin sembolü olan "Watch Tower" ( Gözlem Kulesi )
Charles Taze Russell'ın vefatının ardından, haleflerinden birisi olan Joseph Franklin Rutherford, Gözlem Kulesi Kitab-ı Mukaddes ve Dînî Yayın Topluluğu'nu ve mülklerini, kendi takipçileri adına sahiplenmiştir. Topluluk kendilerini diğer Russell takipçisi gruplardan ayırt etmek için 1931 yılından itibaren Tevrat'ın 23-Isaiah-43-10 kodlu ayetine* istinaden kendilerini "Yehova'nın Şahitleri" olarak anmaya başlamışlardır.
*23-Isaiah-43-10 “TANIKLARIM SİZLERSİNİZ.” diyor Tanrı, “Seçtiğim kullar sizsiniz. Öyle ki beni tanıyıp bana güvenesiniz, Benim O olduğumu anlayasınız. Benden önce bir tanrı olmadı, Benden sonra da olmayacak.
Kendilerini bir tarikat veya cemaat olarak görmeyen, ayrı bir dinin mensupları addeden Yehova'nın Şahitlerinin inanışları, düşünce yapıları ve faaliyetleri kısaca şöyle özetlenebilir.
- Kaba madde planı dünya odaklı materyalist bir zihniyet içerisindedirler. Ahirete ( üst süptil plan ( boyut ) yaşamı ) ve ruh kavramına inanmazlar.
- Doğrudan bireysel temas yöntemiyle inançlarını tebliğ ederler ve "Gözcü Kulesi" ve "Uyanış" gibi dergileri dağıtırlar.
- Askerlik görevini reddederler.
- Kan nakline karşı çıkarlar. ( Bu husus, cin & insan melezi olan küresel ailelerinin kan bağlarını koruma konseptiyle uyum arzetmektedir. )
- Tanrı'nın ismini dile getirmenin uygun bir ibadet için hayati öneme sahip olduğu kabul ederler.
- Teslisi ( Sembolik Baba - Oğul - Kutsal Ruh "Üçlemesini" ), ruhun şarta bağlı ölümsüzlüğünü, Cehennem azabını, Kitab-ı Mukaddes'e dayanmadığı savunmasıyla reddederler.
- Yılbaşı'nı, Paskalya'yı, doğum günlerini ve Hristiyanlıkla ilgisi olmadığını ve pagan kökenli olduğunu savundukları diğer dînî günleri ve gelenekleri ifa etmezler.
- Dînî referans metni olarak genellikle Kitab-ı Mukaddes'in Yeni Dünya Çevirisi'ni kullanırlar,
- Yehova'nın Şahitlerine mensup olanlar, akidelerini genel olarak "Gerçek" ibaresiyle ifade ederler, kendilerini "Gerçeğe mensup" olarak vasıflandırırlar.
- Seküler toplumun ahlâkî olarak bozulmuş ve şeytanın etkisi altında olduğuna inanırlar. Bu nedenle kendilerini Şahitler dışındaki toplumla etkileşimden uzak tutmaya çalışmaktadırlar.
- Cemaat içi disiplin uygulamalarının bir parçası olan "kardeşlikten çıkarma" tabiri, cemaatten ihraç ve uzaklaştırma uygulamasını adlandırmak için kullanılır. Bu uygulama, ancak, en ciddi kural ihlallerine karşı kullanılan bir son çaredir. Resmî olarak topluluğu terkeden vaftizli üyeler "ilişiği kesilmiş" olarak vasıflandırılır ve uzaklaştırma uygulamasına tabi kılınır. Kardeşlikten çıkarılmış ya da ilişiği kesilmiş üyeler, eğer pişmanlık ifade ederlerse, tekrar topluluğa kabul edilebilmektedir. Bu uygulama okült cemiyet formatını yansıtmaktadır.
Latince telaffuz olan "Jehovah / Yehovah" kelimesinin esası İbranice "Yahveh" kelimesi olup, bu kelime "Ben O'yum" / "O Benim" anlamlarını içermektedir. "Ben O'yum / Olan Benim" anlamlarına gelen "Yahveh" kelimesinin Arapça kelimeler ile karşılığı, aynı anlamı içeren "İy huve" ( "İy"* ( Ben ) + huve" ( O ) ) kelime grubudur.
* Arapça'da "Ben" kelimesinin karşılığı "Ene" kelimesidir Ancak "İy" kelimesi de ayetlerde "Ben, Benim" anlamında yer almaktadır. ( Örnekler: "İnni" ( Kesinlikle Ben ) ( İn ( Kesinlikle ) + İ ( Ben ), "Li" ( Benim için ) ( Li ( İçin ) + İ ( Ben ), "Meiyye" ( Benimle birlikte ) ( Mea ( Birlikte ) + İy / İye ( Ben ) )
Ancak bu ifadenin "Ya" ( Ey ) ve "Hu / Huve" ( O* ) ( * "O" zamiri Allah'ı temsil etmektedir. ) kelimelerinin birleşiminden "Ya hu" ( Ey O ) olarak tezahürü de muhtemeldir. Türkçe'de maalesef kaba ve argo bir söylem addedilen "Yahu" kelimesinin özü de Allah'a yakarış nidası olan "Ya Hu" ( Ey O ) kelime grubudur. "Yehovah" kelimesinin İbranice karşılığı da "Yah" veya "Yahveh" kelimeleridir.
Yukarıda da zikredildiği üzere "Yehovah" kelimesi Latin alfabesiyle "Jehovah" olarak yazılan kelimedir. Baştaki "J" harfinin Arapça'daki karşılığı "İy" hecesidir. Örneğin; "İsa" anlamına gelen "Jesus" ( Jes + us ) kelimesindeki "Jes" kısmı Arapça'da "İys" olarak telaffuz edilmekte ve "İsa" anlamına gelmektedir. Latincede sondaki "us" kelimesi anlam içermeyen ek işlevi görmektedir. ( Calculus, Novus vb. )
"Jehovah / Yehovah" kelimesi, Kur'an'da yer alan "İyya hu" ( Ancak O / Sadece O ) ifadesinin de bir tezahürü niteliğindedir.
2/172 - Ya eyyühellezine amenu külu min tayyibati ma razaknaküm veşküru lillahi in küntüm İYYAHU ta'büdun
( Ey o inananlar, o sizi rızıklandırdıklarımızın temizlerinden yiyin ve Allah’a şükredin, eğer SADECE O'na kulluk edenlerseniz. )
6/41 - Bel İYYAHÜ ted'une fe yekşifü ma ted'une ileyhi in şae ve tensevne ma tüşrikun
( Bilakis, ANCAK O'NU çağırırsınız. Böylece, eğer dilerse, ne için çağırdıysanız onu giderir. O ortak koştuklarınızı unutursunuz. )
12/40 - Ma ta'büdune min dunihı illa esmaen semmeytümuha entüm ve abaüküm ma enzelellahü biha min sültan inil hukmü illa lillah emera en la ta'büdu İLLA İYYAH* zaliked dınül kayyimü ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun
( O O’ndan başka kulluk ettikleriniz ancak sizin ve babalarınızın isimlendirdiği isimlerdir. Allah onlarla ilgili delil indirmedi. Kesinlikle hüküm ancak Allah içindir. O, size, O'NUN HARİCİNDEKİNE kulluk etmemenizi emretti. Bu doğru, daim olan dindir. Lakin insanların çoğunluğu bilmezler. )
* Ayette, "İlla" ( Ancak, Sadece ) ve "İyyah" ( İyya + h ... Ancak O / Sadece O ) kelimelerine ayrı ayrı yer verilmek suretiyle "İyyah" kelimesine dikkat çekilmekte gibidir.
"Yehova" kelimesi Tevrat'ta 7 ayette toplam 7 kere tekrarlanmaktadır.
1-Tekvin-22-14 Ve İbrahim o yere "YEHOVAH Onu Görür" ismini verdi. "Rab'bin dağında görülecektir." sözü bu yüzden bugün de söyleniyor.
2-Çıkış-6-3 "İbrahim'e, İshak'a ve Yakup'a Her Şeye Gücü Yeten Rab olarak göründüm, ama onlara YEHOVAH ismyle malum olmadım.
7-Hakimler-6-24 Gidyon orada Rab için bir sunak yaptı. Sunağa "YEHOVAH selamettir" ismini verdi. Sunak bugün de Aviezerliler'in Ofra Kenti'nde duruyor.
19-Mezmurlar-83-18 Senin adın YEHOVAH'dır. İnsanlar yalnız senin yeryüzüne egemen en yüce Rab olduğunu anlasınlar.
23-Yeşaya-12-2 İyi bilin ki Tanrı kurtuluşumuzdur. O’na güvenecek ve korkmayacağız. Çünkü RAB YEHOVAH gücüm ve ezgimdir. O benim kurtuluşum oldu.
23-Isaiah-26-4 RAB’be sonsuza dek güvenin, Çünkü RAB YEHOVAH sonsuz kudrettir.
"Yehovah" yani "Ya Hu" / "Ya Huve" ifadeleri esas itibarıyla "Rab" ( Yetiştirici ) kelimesi gibi Allah'ın isimlerinden birisini temsil eden zamir nitelikli birleşik kelimelerdir. Kur'an'da "İsmullah" ( Allah'ın ismi ) kavramı şu ayetlerde geçmektedir.
1/1 - Bİ İSMİLLAHİR RAHMAN İR RAHİM ( RAHMAN, RAHİM ALLAH'IN İSMİ İLE,)
11/41 - Ve kalerkebu fıha BİSMİLLAHİ mecraha ve mürsaha inne rabbi le ğafurun rahım ( Ve "İçine binin. Onun akışı da duruşu da ALLAH'IN İSMİYLEDİR. Kesinlikle Rab’bim affedendir merhametlidir." dedi. )
27/30 - İnnehu min süleymane ve innehu Bİ İSMİLLAHİR RAHMAN İR RAHİM ( Kesinlikle o Süleyman’ dandır. Kesinlikle o ŞEFKATLİ , MERHAMETLİ ALLAH'IN İSMİ İLEDİR. )
59/24 - Hüvallahül halikul bariül musavvirü LEHÜL ESMAÜL HÜSNA yüsebbihu lehu ma fis semavati vel ard ve hüvel azizül hakim ( Allah, o yaratan, var eden, düzenleyip şekil verendir. EB GÜZEL İSİMLER O'NADIR. Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa, O' nu övgü sözleri ile överler. O yücedir hakimdir. )
Kur'an'da "Allah" kelimesi yerine "Rahman" kelimesinin kullanıldığı da görülmektedir. Kur'an'da 55. surenin ismi olan "Rahman" kelimesi aynı zamanda Kur'an'da da 55 kere tekrarlanmaktadır. 55 sayısının nümerolojik değeri "1" ( 5+5 = 10 ...1+0 = 1 ) olup bu sayı Allah'ın birliğini ve tekliğini simgelemektedir.
İsra suresinin 110. ayetinde inananların Allah'ı, "Allah" ismiyle de "Rahman" ismiyle de ve diğer güzel isimleri ( Rahim, Kadir, Vahid vb. ) ile de anabilecekleri bildirilmektedir.
17/110 - Kul İD'U ALLAHE EV İD'UR RAHMAN EYYEN MA TED'U FE LEHÜL ESMAÜL HÜSNA ve la techer bi salatike ve la tühafit biha vebteğı beyne zalike sebıla
( De ki: "ALLAH DİYE ÇAĞIRIN VEYA RAHMAN DİYE ÇAĞIRIN. HANGİSİ İLE ÇAĞIRIRSANIZ. GÜZEL İSİMLER O'NADIR. Duanla açığa çıkma, sesini yükseltme ve onunla gizlenme de. Bunların arasında bir yol ara." )
Dolayısıyla "Ya Hu / Ya Hüve" ( Ey O ) anlamını içeren zamir nitelikli "Yehovah" birleşik kelimesi de Allahü Teala'yı temsilen zikredilen isimlerden biri konumundadır. Bu minvalde herhangi bir topluluğun, Allah'ın isimlerinden birini seçmek ve bir ayetin* sübjektif yorumuna istinaden kendilerini "seçilmiş" addetmek suretiyle diğer inananlardan ayrışmaya çalışması, tıpkı "Yahudi, Nasıralı, Müslüman" misalinde olduğu gibi, birliği ( ünite, vahdet ) yani kolektif bilinç tesisini engelleyen ve geciktiren bir yaklaşımdır.
* Kendilerine Yehova'nın Şahitleri ismini veren grubun referans ayeti Tevrat'ın 23-Isaiah-43-10 kodlu ayetidir.
23-Isaiah-43-10 “TANIKLARIM SİZLERSİNİZ.” diyor Tanrı, “SEÇTİĞİM KULLAR SİZSİNİZ. Öyle ki beni tanıyıp bana güvenesiniz, Benim O olduğumu anlayasınız. Benden önce bir tanrı olmadı, Benden sonra da olmayacak.
Ancak bu ayette, "Tanıklar / Şahitler" kelimesiyle "inanan, doğrulayan ve Allah yolunda olan tüm inanan insanların" kastedildiği aşikardır.
Kur'an'ın aşağıdaki ayetlerinde de "tüm inananların şahitler" oldukları bildirilmektedir.
3/53 - Rabbena amenna bima enzelte vetteba'ner rasüle FEKTÜBNA MEAŞ ŞAHİDIN
( Rab’bimiz, o indirdiğine inandık ve resule tabi olduk. O halde, BİZİ ŞAHİTLERLE BİRLİKTE YAZ. )
3/140 - İn yemsesküm karhun fe kad messel kavme karhun mislüh ve tilkel eyyamü nüdavilüha beynen nas ve li YA'LEMELLAHÜLLEZİNE AMENU VE YETTEHİZE MİNKÜM ŞÜHEDA vallahü la yühıbbüz zalimın
( Eğer size zorluk sıkıntı dokunursa, o kavime de onun aynısı gibi zorluk sıkıntı dokunmuştu. İnsanlar arasında aralıksız devam ettirdiğimiz bu günler, ALLAH'IN O İNANANLARI BİLMESİ VE SİZLERDEN ŞAHİTLER EDİNMESİ İÇİNDİR. Allah zalimleri sevmez. )
5/8 - YA EYYÜHELLEZİNE AMENU KUNU KAVVAMİNE LİLLAHİ ŞÜHEDAE bil kıstı ve la yecrimenneküm şeneanü kavmin ala en la ta'dilu ı'dilu hüve akrabü lit takva vettekullah innellahe habırun bima ta'melun
( EY O İNANANLAR ALLAH İÇİN ADALETİ KORUYAN GÖZETEN ŞAHİTLER OLUNUZ. Bir kavime olan kininiz, size adil olmamayı icra ettirmesin. Adil olun, o sakınmaya daha yakındır. Allah’tan sakının, kesinlikle Allah ne yaptığınızdan haberdardır. )
Benzer durum "Halife" ( Sonradan gelen ) kelimesi için de söz konusudur. Allahü Teala, Kur'an'da yer alan "Halaife" ( Halifeler ) kelimesiyle, dini kaim kılacak tüm inananları kastetmekte olup, inananlar arasında bireysel veya grupsal herhangi bir ayrışımı bildirmemektedir. Ancak maalesef bugün "Halifelik" kavramına, bir kavime hatta bir şahısa bahşedilen ilahi bir makam anlamı yüklenmektedir.
6/165 - Ve hüvellezi CEALEKÜM HALAİFEL ERDI ve rafea ba'daküm fevka ba'dın deracatin li yeblüveküm fı ma ataküm inne rabbeke serıul ıkabi ve innehu le ğafurun rahim
( Ve SİZİ YERİN HALİFELERİ KILAN ve size o verdikleri ile sizi sınamak için, bazınızı bazınıza derecelerle üstün kılan O'dur. Kesinlikle Rab’bin azabı hızlı olandır. Kesinlikle O affedendir merhametlidir. )
Aşağıdaki Kur'an ayetlerinde, tek din olan Allah inancında yani O'na teslimiyet ( islam ) hususunda ayrışmamak ve gruplara ayrılmamak gerektiği öğütlenmektedir.
2/27 - Ellezine yenkudune ahdellahi min ba'di mısakıh ve yaktaune ma emerallahü bihı en yusale ve yüfsidune fil ard ülaike hümül hasirun
( O verdikleri sözleri sonrasında Allah’a olan ahdini bozanlar ve Allah’ ın birleştirilmesini emrettiğini kesip ayıranlar ve yerde bozgun yapanlar, işte onlar hasarlananlardır. )
3/103 - Va'tesumu bi hablillahi cemıan ve la teferraku vezküru nı'metellahi aleyküm iz küntüm a'daen fe ellefe beyne kulubiküm fe asbahtüm bi nı'metihı ıhvana ve küntüm ala şefahufratin minen nari fe enkazeküm minha kezalike yübeyyinüllahü leküm ayatihı lealleküm tehtedun
( Ve Allah’ ın ipine topluca sarılıp bağlanın. Ayrışmayın ve Allah’ ın üzerinize olan nimetini hatırlayın. Zamanında düşman olmuştunuz da kalplerinizin arasını birleştirdi. O’nun nimeti ile kardeşler oldunuz. Ateşten çukurun üzerindeydiniz de sizi oradan kurtardı. İşte Allah ayetlerini size böyle açıklar. Umulur ki yönlenirsiniz. )
6/159 - İnnellezine ferreku dınehüm ve kanu şiyean leste minhüm fı şey' innema emruhüm ilellahi sümme yünebbiühüm bima kanu yef'alun
( O dinlerini ayıranlar ve gruplar, bölükler olanlar, onlardan sana asla bir şey yoktur. Kesinlikle onların işi Allah’a kalmıştır. Sonra onlara o yaptıklarını haber verir. )
No comments:
Post a Comment