Çeviri

Monday, May 20, 2019

İdrakli Varlık sembolü Yıldız


Kutsal kitaplarda “Yıldız” kelimesinin “İnsan / Vazifeli Varlık / Resul / Melek” kavramlarını sembolize etmek amacıyla da kullanıldığına ilişkin deliller söz konusudur. Bu delilleri içeren ayetler aşağıdadır.

Tevrat’ta yer alan Yusuf’un rüyası misali;

1 Tekvin 37-9 Yusuf bir düş daha görüp kardeşlerine anlattı. "Dinleyin, bir düş daha gördüm" dedi, "Güneş, ay ve ONBİR YILDIZ önümde eğildiler."

2 Tekvin 37-8 Yusuf babasıyla kardeşlerine bu düşü anlatınca, babası onu azarladı: "Ne biçim düş bu?" dedi, "Ben, annen, kardeşlerin gelip önünde yere mi eğileceğiz yani?"

Ayette, Yusuf’un babasının sözü vesilesiyle “Yıldız” kelimesinin “İnsanı” sembolize ettiği bildirilmektedir.

Aynı misal Kur’an’da da şu şekilde yer almaktadır.

12/4 - İz kale yusüfü li ebıhi ya ebeti innı raeytü EHADE AŞERA KEVKEBEN veş şemse vel kamera raeytühüm li sacidın ( Zamanında Yusuf babasına "Ey babam, kesinlikle ben ONBİR YILDIZ, Güneş ve Ay gördüm. Onları benim için yere kapanırlarken gördüm." dedi. )

12/5 - Kale ya büneyye la taksus rü'yake ala ıhvetike fe yekıdu leke keyda inneş şeytane lil insani adüvvün mübın ( "Ey oğlum, rüyanı kardeşlerine anlatma. Yoksa sana hile yapıp tuzak kurarlar. Kesinlikle şeytan, insan için apaçık düşmandır." dedi. )

Ayetlerdeki Yıldız sayısının “11” olması da boyutlar arası geçiş sembolizmi açısından önem arzetmektedir.

Kur’an’ın Hicr suresi;

15/16 - Ve lekad cealna fis semai BÜRUCEN ve zeyyennaha lin nazırın ( Ve gökte YILDIZ KÜMELERİ oluşturduk ve onu bakanlar için süsledik.
15/17 - Ve hafıznaha min külli şeytanir racım
Ve onu tüm kovulmuş şeytanlardan koruduk.
15/18 - İlla men isterekas sem'a fe etbeahu ŞİHABÜN mübın
O kulak hırsızlığı yapan kimse hariç. Artık onu apaçık KIVILCIM takip eder.

Ayet setinde, göğün boyutlar arası bir geçiş sınırı olduğu, yıldızların esas itibarıyla farklı boyuttan geçiş yapabilecek varlıklara ( cinler ) karşı koruma sağlayan Vazifeli Varlıklar oldukları bildirilmektedir. “Kulak hırsızlığı yapanı takip eden kıvılcım” ifadesindeki “Kıvılcım” kelimesinin “Yıldızı” sembolize ediyor olması kuvvetle muhtemeldir.

Aynı misal Saffat suresinin aşağıdaki ayetlerinde de yer almaktadır. Ayette Meleül Ala’nın ( Yüksek İleri Gelenler / Yüksek Melek Konseyi ) konuşmalarını duymaya ve bilgi çalmaya çalışan cinlerin Vazifeli Varlıklar tarafından kovuldukları bildirilmektedir.

37/6 - İnna zeyyennes semaed dünya bi zınetinil KEVAKİB ( Kesinlikle biz en yakın göğü YILDIZ süsüyle süsledik. )
37/7 - Ve hıfzan min külli şeytanin marid ( Ve tüm inatçı azgın şeytanlardan koruduk. )
37/8 - La yessemmeune ilel meleil a'la ve yukzefune min külli canib ( Onlar yüksek ileri gelenleri duyamazlar. Her taraftan atılırlar. )
37/9 - Dühuran ve lehüm azabün vasıb ( Uzaklaştırılırlar. Sürekli azap onlaradır. )

En’am suresinin aşağıdaki ayetlerinde “Yıldızların insanlar için yönlendirme” vesilesi oldukları bildirilmektedir.

6/97 - Ve hüvellezi ceale lekümün nücume li tehtedu biha fı zulümatil berri vel bahr kad fassalnel ayati li kavmin ya'lemun ( Ve kara ve denizin karanlıklarında sizi yönlendirmek için, size yıldızları oluşturan O'dur. Ayetleri, bilen kavim için ayrıntılandırdık. )

Rahman suresinin aşağıdaki ayetinde “Yıldızların secde etmesi” sembolizmi yer almaktadır. Ayette yer alan “Şecer” ( Ağaç ) kelimesinin de “İnsanın soyAĞACI” olması kuvvetle muhtemeldir.

55/6 - Ven necmü veş şeceru yescüdan ( Ve yıldızlar ve ağaçlar yere kapanırlar. )

Mürselad ( Gönderilenler ) suresinin aşağıdaki ayet setinde de “Yıldızlar” ve “Resuller” kelimelerinin bir arada kullanımı dikkat çekmektedir. Ayette “Göğün bir kapı gibi açılımasından ve yıldızların ( resullerin ) gökten indikleri” anlamı çıkabilmektedir.

77/8 - Fe izen NÜCUMU TUMİSET ( Böylece YILDIZLAR SİLİNDİĞİNDE. )
77/9 - Ve izes SEMAU FURİCET ( Ve GÖK YARILDIĞINDA. )
77/10 - Ve izel cibalu nusifet ( Ve dağlar eğilip savrulduğunda. )
77/11 - Ve İZER RUSULU UKKITET ( Ve RESULLER VAKİTLERİNE ULAŞTIKLARINDA. )

İncil’deki aşağıdaki ayetlerde aynı kapsamdaki misalleri içermektedir.

40 Matta 2-2 Şöyle dediler: "Yahudiler'in Kralı olarak doğan çocuk nerede? Doğuda O’NUN YILDIZINI gördük ve O'na tapınmaya geldik."

Ayette "Mesih İsa", "Yıldız" ile özdeşleştirilmiştir.

41 Mark 13-25 YILDIZLAR GÖKTEN DÜŞECEK, Göksel güçler sarsılacak.'
41 Mark 13-26 "O zaman İNSANOĞLU’NUN ( İSA ) BULUTLAR İÇİNDE büyük güç ve görkemle GELDİĞİNİ GÖRECEKLER.

Ayette “Mesih İsa’nın ve Meleklerin” sembolik olarak gökten inmeleri kavramı “Yıldızların düşmesi ve İnsanoğlu’nun gelmesi” olarak ifade edilmiştir.

66 Vahiy 2-28 Galip gelene SABAH YILDIZINI DA vereceğim.

Sabah Yıldızı, Kur’an’da “Tarık” olarak yer alan ve Mesih İsa’nın ruhsal tesirlerini ifade eden kavramdır.

50 Filipililer 2-15 aralarında evrendeki YILDIZLAR gibi parladığınız bu eğri ve sapık kuşağın ortasında kusursuz ve saf, Tanrı'nın lekesiz çocukları olasınız. Öyle ki, 

66 Vahiy 6-13 İncir ağacı, güçlü bir rüzgarla sarsıldığında nasıl ham incirlerini dökerse, GÖKTEKİ YILDIZLAR DA ÖYLECE YERYÜZÜNE DÜŞTÜ.

Ayetteki “Ham incirler”, tekamül etmesi amacıyla bir sınav ortamı olan Dünya’ya gönderilen “İnsan”’ı sembolize etmekte gibidir.

66 Vahiy 6-14 GÖKYÜZÜ BİR TOMAR* GİBİ ORTADAN KALKTI. Her dağ, her ada yerinden sökülüp alındı.


*Göğün “Yazı Tomarına” benzetilmesi durumu aynen Kur’an’ın Enbiya suresinin aşağıdaki ayetinde de yer almaktadır.

21/104 - Yevme NATVİS SEMAE KE TAYYİS SİCİLLİ LİL kema bede'na evvele halkın nüıydüh va'den aleyna inna künna faılın ( O gün GÖĞÜ, YAZI TOMARLARINI DÜRER GİBİ DÜRERİZ. Onu, ilk yaratmaya başladığımız gibi, üzerimize vaad olarak onu döndürürüz. Kesinlikle biz yapanlar oluruz. )

Saturday, May 18, 2019

Börü ... Bari' ... Peri ... Vazifeli Varlık

BÖRÜ kelimesinin, eski Türkçe’de "kurt, yiğit, bahadır ve cesur" gibi farklı anlamlar taşıdığı bilinse de ve bu kelime genel olarak kurt anlamında kullanılsa da BÖRÜ kelimesinin derin ve ilahi anlamı da bulunmaktadır. BÖRÜ kelimesi sadece kurt için değil, kutsal bir varlık olarak kabul gören kurt için de kullanılmaktadır. Türkçe’de birçok farklı anlamı olan BÖRÜ kelimesi, at üzerinde arkasını dönerek ok atabilen savaşçıları, yiğit güreşçileri ve Tanrı Dağı eteklerinde gezdiğine inanılan GÖK TANRILARINI ifade etmek için kullanılmıştır.

Halk dilinde ve masallarda yer alan PERİ kelimesinin BÖRÜ kelimesi ile aynı kökten ve aynı anlama sahip olması kuvvetle muhtemeldir. Peri kelimesi, "Cisimleri çok lâtif* ve görünmez olan hoş mahluk. İnsana muhabbet eden ( sevgi gösteren ), muvahhid ve müslim lâtif mahluk." anlamına gelmektedir. ( * "Latif" kelimesi "İnce, zarif" anlamını barındırmakta olup, kainattaki süptil varlık formuna da işaret eder niteliktedir. )

Allahü Teala'nın izniyle ilahi nizamdaki "yaratış" ve "kader mekanizmasında" görev alan süptil nitelikli ( madde ötesi, bedensiz varlık ) Vazifeli Varlık ( Melek ) kavramı bu noktada dikkat çekmektedir. Zira Kur'an'da insanın ve cinlerin yaratılışına ilişkin ayetlerde "Biz yarattık" ( Halakna ) ifadesinin yer alması da Allahü Teala'nın yetkilendirmesi çerçevesinde yaratıştan ve kader mekanizmasından sorumlu varlıklar olduğunu ortaya koymaktadır. 

Tin suresinin 95/4 kodlu ayetindeki "Yarattık"  ifadesi önem arzetmektedir.

95/4 - Lekad HALAKNEL insane fi AHSENİ takvim ( İnsanı kıvama koymanın EN GÜZELİ içinde YARATTIK. )

BÖRÜ ve PERİ kelimelerinin köken açısından ilintisi olması kuvvetle muhtemel bir diğer kelime de BARİ' kelimesidir. Bu kelime, "Bir kalıptan döker gibi, düzgün, tertipli ve güzel yaratan. Aza ve cihâzatları birbirine mütenasip ve kâinattaki umumî nizama ve gayelere uygun ve münasebettar olarak halkeden. Üstün, mükemmel" anlamına gelmektedir. ( Aynı kökten türemiş olan "BARİK" kelimesi de "İnce, narin" yani "Süptil" anlamını taşımaktadır. )

Kur'an'da "Bari'" kelimesi sadece 2/54 kodlu ayette geçmektedir.

2/54 - Ve iz kale musa li kavmihı ya kavmi inneküm zalemtüm enfüseküm bittihazikümül ıcle fe tubu ila BARİİküm faktülu enfüseküm zaliküm hayrun leküm inde BARİİküm fe tabe aleyküm innehu hüvet tevvabür rahim ( Ve zamanında Musa kavmine "Ey kavmim siz buzağıyı kendinize edinerek kesinlikle nefislerinize zulmettiniz. O halde tevbe edip GÜZEL YARATANINIZA tabi olun da nefislerinizi öldürün. Bu, YARATANINIZIN indinde size hayırlıdır." dedi. Böylece üzerinize tevbe eyledi. Kesinlikle O, O tevbeyi kabul edendir merhametlidir. )

"Bari'" kelimesinin geçtiği ayetin kodunun nümerolojik değerinin "11" olması da ayrıca dikkat çekmektedir. ( 2+5+4 = 11 )

Batı dillerinde "Peri" kelimesi "Çevreleyen, Çevresinde olan" anlamını taşımaktadır. ( Örnek: Period, Periscope, Periphere )

Kur'an'da "Allah'ın" ve "Vazifeli Varlıkların" ( Melekler ) varlıkları "Kuşattıklarına" ( Çevrelediklerine ) ilişkin bilgi verilmektedir. Bu kapsamda "Peri" kelimesinin bir başka sembolik anlamı da açığa çıkmaktadır.

4/126 - Ve lillahi ma fis semavati ve ma fil ard ve kanellahü bi külli şey'in mühıyta ( Ve göklerde ne varsa ve yerde ne varsa Allah içindir. Allah, herşeyi kuşatandır. )


18/91 - Kezalik ve kad ehatna bima ledeyhi hubra ( İşte böyleydi. Onun yanında olanları ilimle kuşattık. )








Friday, May 17, 2019

Gaia ... Gayya ... Ateş Kuyusu ... Dünya

Grek mitolojisinde "GAİA" kelimesi, Dünya'nın kadın olarak kişiselleştirilmiş ismidir.


Kur'an'ın 19. suresi olan Meryem suresinin 59. ayetinde geçen "Ğayya / Gayya" kelimesi "İçine düşenin kolay kolay çıkamayacağı yer, Ateş kuyusu" anlamlarını taşımaktadır.

19/59 - Fe halefe min ba'dihim halfün edaus salate yettebeuş şehevati fe sevfe yelkavne ĞAYYA( Böylece onlardan sonra takip edenler halef olup arkasından geldiler. Duayı bıraktılar da şehvetlere tabi oldular. Artık yakında GAYYAya, ateş kuyusuna kavuşacaklar, atılacaklar. )

Kaba madde alemi olan Dünya*, öz varlık safhasındaki insanın, hatası nedeniyle yarı süptil alem olan cennetten ( Sevgi Planı, Sirius ) çıkarılarak gönderildiği ortamdır. Ve bu ortam daimi sıkıntıların ve sorunların mevcut olduğu sınav niteliğinde bir ortam, bir mekandır. Bir başka deyişle ateş kuyusudur, cehennemdir. Halk dilinde "Gayya Kuyusu" olarak da yer alan Gayya kelimesinin anlamında da yer aldığı üzere "Dünya'ya düşen buradan kolay kolay kurtulamaz." Zira kurtulabilmesi için, kibir ve nefsaniyetten arınabilmesi için kendisine fırsat ve sınav olarak bahşedilen yüzlerce reenkarnasyon döngüsünü tamamlaması gerekmektedir. Grek mitolojisindeki kadın karakter "Gaia" da doğurganlık özelliği ile reenkarnasyon döngüsünü sembolize etmekte gibidir.

* "Dünya" kelimesi "Dûn" ( Aşağı, Alt, Sefil ) kökünden türemiş olan ve zaten özünde "Aşağılıklık, Altlık, Sefillik" anlamını taşıyan bir kelimedir. Dolayısıyla "Dünya", içinde bulunan varlıkların bir an önce ruhal tekamüle ererek kurtulmaları gereken alt seviye bir yaşam ortamıdır.














"Gemi" boyutlar arası nakil vasıtası mı ?


Hatırlanacağı üzere "11" sayısı portal açılması ile boyutlar arası geçişin, döngünün ve düalitenin okült ezoterik sembolüdür. 

Bu kapsamda, kutsal kitaplarda geçen "Gemi" * kelimesinin ilk kez geçtiği ayetler incelendiğinde "11" nümerolojisi göze çarpmaktadır. ( * "Gemi" kelimesinin kökünde Arapça "Cem" ( Toplanma ) kelimesi bulunmaktadır. Latince'de "G" harfi "C" olarak telafuz edilmektedir. "Gemi" yolcuların "toplandığı" bir deniz vasıtasıdır. Ancak "deniz" Hidrojen atomlarından oluşan bir olgu olduğuna ve tüm madde kainatının da Hiderojen atomlarından oluştuğu düşünüldüğünde "Gemi" kelimesinin uzayda nakil sağlayan bir vasıta olma ihtimali de kuvvetlenmektedir.

Tevrat

1 Tekvin 6-14 Kendine gofer ağacından bir GEMİ yap. İçini dışını ziftle, içeriye kamaralar yap. 

İncil

40 Matta 24-38 Nuh'un GEMİYE bindiği güne dek, tufandan önceki günlerde insanlar yiyip içiyor, evlenip evlendiriliyorlardı.

"Gemi" kelimesinin İncil'de 29 kere tekrarlanması da "11" nümerolojisi oluşturmaktadır. ( 2+9 = 11 )

Kur'an

22/65 - E lem tera ennellahe sehhara leküm ma fil erdı vel FÜLKE tecrı fil bahri bi emrih ve yümsiküs semae en tekaa alel erdı illa bi iznih innellahe bin nasi le raufün rahım ( Görmedin mi ki kesinlikle Allah, o yerde olanları, denizde O’nun emriyle akan GEMİLERİ buyruğunuza verdi. Göğü, izni dışında yerin üzerine düşmesin diye tutar. Kesinlikle Allah insanlara esirgeyendir merhametlidir. )

Ayet numaralarındaki 11 nümerolojisi şu şekildedir.

Tevrat : 6-14 ... 6+1+4 = "11" 
İncil : 38 ... 3+8 = "11"
Kur'an : 65 ... 6+5 = "11"

Wednesday, May 15, 2019

Melek taklidi yapan şeytanlar


"Şeytan" kelimesinin "Şeyt" ( Helak olmak, Mahvolmak, Yanmak ) köküne sahip ve sonuna "An" ( Gibi olan ) eki alarak türemiş "Helak olan, Mahvolan, Yanan" anlamında bir kelime olduğuna evvelki bölümlerde de değinilmişti. Kötülük ve dolayısıyla helaka, ateşe sürüklenme vesilesi olan varlıklara "Şeytan" sıfatı verilmektedir. ( Dolayısıyla Şeytan bir özel isim değildir. Özel isim olan ise nefsaniyet  ve kibir olgusunu tetiklemek suretiyle varlıkların şeytan sıfatını kazanmalarına vesile olan cin imamının ismi olan İblis'tir. İblis kelimesi de "Ümit yitirten" anlamına gelmektedir. )  

Şeytanların, saptırma amacıyla uyguladıkları en temel metod kendilerine "İyi, Güzel, Hoş, Şefkatli, Sevecen, Doğru, Hayırsever" izlenimi vermeleridir. Bunu öylesine başarılı bir şekilde yaparlarki ilmi seviyesi yetersiz olan muhataplarını kolaylıkla ikna edebilir ve onları gizli planlarına araç olarak kullanabilirler. Bugün dünya insanları, cinayetlerini, hırsızlıklarını, ahlaksızlıklarını ve yalanlarını hayırseverlik kisvesi altında gizleyen nice şeytanların baskısı altındadırlar.

Şeytanların, bu "taklide dayalı" aldatma metodlarının sayısal delili Kur'an'da, "Melek" ve "Şeytan" kelimelerinin tekrar adetlerinin aynı olması yoluyla bildirilmiştir. Kur'an'da Melek kelimesi 88 kere tekrarlanırken Şeytan kelimesi de 88 kere tekrarlanmaktadır.

Allahü Teala şeytanın insana kesinlikle düşman olduğunu Bakara suresinin 2/168 kodlu ayetinde bildirmiştir.

2/168 - Ya eyyühen nasü külu min ma fil erdı halalen tayyiben ve la tettebiu hutuvatiş şeytan innehu leküm adüvvün mübın ( Ey insanlar o yerde olanlardan helal ve temiz olarak yiyin. Şeytanın adımlarına tabi olmayın. Kesinlikle o size apaçık düşmandır. )

Münafikun suresinin 63/4 kodlu ayetinde de "Münafık" ( İkiyüzlü ) niteliğe sahip olan şeytanların aldatıcı izlenim bıraktıkları ancak esasında insana düşman oldukları müteşabih olarak bildirilmektedir.

63/4 - Ve iza reeytehüm tu’cibuke ecsamuhüm ve in yekulu tesma’ li kavlihim ke ennehüm huşubun musennedeh yahsebune kulle sayhatin aleyhim hümül aduvvu fahzerhüm katelehümullahu enna yu’fekun ( Ve onları gördüğünde cisimlerinden hoşlanırsın. Eğer konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Kesinlikle onlar yaslanmış keresteler gibidirler. Her çığlığı onların üzerlerine sanarlar. Onlar düşmanlardır. Onlardan çekin, korun. Allah onları öldürsün. Nasıl da döndürülüyorlar.

İncil'in aşağıdaki ayetlerinde de şeytanların taklid yoluyla aldatışlarına ilişkin net tanımlamalar yer almaktadır.

47 2 Korintliler 11-14 Buna şaşmamalı. Şeytan da kendisine ışık meleği süsü verir.

47 2 Korintliler 11-15 Ona hizmet edenlerin de kendilerine doğruluğun hizmetkârları süsü vermesi şaşırtıcı değildir. Onların sonu yaptıklarına göre olacaktır.

Tuesday, May 14, 2019

Öz Varlık ve Nefs Tanımı

İnsanın özü, ruh tesiri altındaki göksel bir varlık yani süptil madde formundaki Öz Varlık'tır. Öz Varlık, kendisine tesir eden ruhun tekamülü için tabi tutulduğu reenkarnasyon süreci içinde kaba madde alemi olan Dünya’da bedenlenmektedir. Bedenlenmiş Öz Varlık liyakate erişmesi durumunda kaba madde bedenini terketmiş göksel, süptil ve ebedi olan “Öz Varlık” haline dönebilecektir. 

Alt boyut varlıkları olan ve süptil yapıya sahip olan cinler, Öz Varlığı kontrol altına almak suretiyle onun kaba madde aleminde içine hapsolmuş olduğu bedenden çıkmasını ve göksel plana yani öz mekanına kavuşmasını engellemeye çalışmaktadırlar. ( Kur’an’da Öz Varlığın bedenlenerek oluşturduğu varlık “Nefs” olarak tanımlanmaktadır. Cin tesiri ve tasallutu altına girmiş Nefs kötülüğe meyilli hale gelmektedir. )

Nefs kelimesinin Kur’an’da 293 kere tekrarlanması bu sayıdaki 14 yani İkili Yedi nümerolojisi açısından önem arzetmektedir. Zira “İkili Yedi” kavramı Nefs’teki düaliteyi yani “iyiyi” ve “kötüyü” sembolize etmektedir.

Kur’an’da “Nefs” kelimesinin ilk kez yer aldığı Bakara suresinin 2/48 kodlu ayetinde de Nefs kelimesine ilişkin “İkili Yedi” nümerolojisi yer almaktadır. "İkili Yedi" kavramı yaratılıştaki düalitenin nümerolojik sembollerinden biridir.

2/48 – Ve (1) itteku (2) yevmen (3) la (4) teczı (5) NEFSÜN (6) an (7) NEFSİN (8) şey'en ve la yukbelü minha şefaatün ve la yü'hazü minha adlün ve la hüm yünsarun ( Ve nefsin nefse hiçbir şeye karşılık veremediği ve ondan af için vesile olmasının kabul edilmediği ve ondan fidye alınmadığı ve onlara yardım edilmediği o günden sakının. )

Ayetin kod numarasının nümerolojik değeri 14 sayısını ( 2+4+8 = 14 ) vermektedir. ( 14 = 2x7 veya 7+7 … İkili Yedi )

- Ayetteki ilk Nefs kelimesi 6., ikinci Nefs kelimesi ise 8. kelimedir. Bu sıra numaralarının toplamı da 14 sayısını vermektedir. ( 8+6 = 14 ... İkili Yedi )

Öz Varlığa ilişkin İncil ayetleri ise aşağıdadır.

46 1 Korintliler 15-35 Ama biri çıkıp, "Ölüler nasıl dirilecek? Nasıl bir bedenle gelecekler?" diye sorabilir.

46 1 Korintliler 15-40 GÖKSEL BEDENLER vardır, dünyasal bedenler vardır. Göksel olanların görkemi başka, dünyasal olanlarınki başkadır.

46 1 Korintliler 15-41 Güneşin görkemi başka, ayın görkemi başka, yıldızların görkemi başkadır. Görkem bakımından yıldız yıldızdan farklıdır.

46 1 Korintliler 15-42 Ölülerin dirilişi de böyledir. Beden çürümeye mahkûm olarak gömülür, çürümez olarak diriltilir.

46 1 Korintliler 15-43 Düşkün olarak gömülür, görkemli olarak diriltilir. Zayıf olarak gömülür, güçlü olarak diriltilir.

46 1 Korintliler 15-44 DOĞAL BEDEN olarak gömülür, ruhsal beden olarak diriltilir. DOĞAL BEDEN olduğu gibi, RUHSAL BEDEN de vardır.

46 1 Korintliler 15-45 Nitekim şöyle yazılmıştır: "İlk insan Adem yaşayan can oldu." Son Adem'se yaşam veren ruh oldu.

46 1 Korintliler 15-46 Önce ruhsal olan değil, doğal olan geldi. RUHSAL olan sonra geldi.

46 1 Korintliler 15-47 İlk insan yerden, yani TOPRAKTANDIR. İkinci insan GÖKTENDİR.

46 1 Korintliler 15-48 Topraktan olan insan nasılsa, topraktan olanlar da öyledir. GÖKSEL İNSAN nasılsa, GÖKSEL OLANLAR da öyledir.

46 1 Korintliler 15-49 Bizler TOPRAKTAN OLANA nasıl benzediysek, GÖKSEL OLANA da benzeyeceğiz.

Selanikliler suresinin 5-23 kodlu ayetinde yaratılıştaki 3 idrakli öğenin isimleri, Ruh, Can ( Öz Varlık* ) ve Beden** olarak bildirilmektedir. ( İncil'in İngilizce metinlerinde bu kavramlar Spirit, Soul ve Body olarak, Kur'an'da da Ruh, Nefs ve Beden olarak yer almaktadır. ) ( * "Öz Varlık" süptil madde, "Beden" ise kaba madde halindedir. )

52 1 Selanikliler 5-23 Esenlik kaynağı olan Tanrı'nın kendisi sizi tümüyle kutsal kılsın. RUHUNUZ, CANINIZ ve BEDENİNİZ Rabbimiz İsa Mesih'in gelişinde eksiksiz ve kusursuz olmak üzere korunsun.

İncil’in Filipililer suresinin 3-20 / 21 kodlu ayetleri dikkat çekmektedir.

50 Filipililer 3-20 Oysa BİZİM VATANIMIZ GÖKLERDEDİR. Oradan Kurtarıcı'yı, Rab İsa Mesih'i bekliyoruz.

50 Filipililer 3-21* O her şeyi kendine bağlı kılmaya yeten gücünün etkinliğiyle ZAVALLI BEDENLERİMİZİ DEĞİŞTİRİP KENDİ YÜCE BEDENİNE BENZER HALE GETİRECEKTİR.

Ayet numarasının “21” olması “Ruh” kelimesinin nümerik sembolüne dikkat çekmektedir. Kur’an’ın 4/171 kodlu ayetinde Mesih İsa’nın “Rab’bin KELİMESİ ve O’ndan RUH olduğu” bildirlmektedir. Ayette esasen süptil olan Öz Varlığın bedeni terkedeceği ve Ruh’a dönüş olacağı bildirilmektedir. Öz Varlık, spiritüalizmde Astral Beden olarak tanımlanan varlıktır. ( Star / Astar / Sitra kelimeleri aynı kökten türemiş olup, “İnce Kat, Süptil Katman / Plan / Örtü” anlamlarını taşımaktadırlar. )

İsa ve 888

"İsa" kelimesinin Grek alfabesi ile yazılışı aşağıda yer almakta olup, "Yeshua" harflerin Grek alfabesindeki sıra değerlerinin toplamı 888 sayısnı vermektedir. ( İncil'in günümüzdeki en eski mushafı Grekçe yazılı olandır. )


"8" sayısı bilindiği üzere, yeni döngü başlangıcı, boyutlar arası geçiş, sonsuz döngü, melek kavramlarının nümerik sembolüdür.

Kur'an'da "Iys" ( İsa ) kelimesinin ilk kez geçtiği ayette "8" nümerolojisi bulunmaktadır.

2/87 - Ve (1) lekad (2) ateyna (3) musa (4) el (5) kitabe (6) ve (7) kaffeyna (8) min (9) ba'di (10) hı (11) bi (12) er (13) rusüli (14) ve (15) ateyna (16) IYS (17) ebne meryemel beyyinati ve eyyednahü bi ruhıl kudüs e fe küllema caeküm rasulün bima la tehva enfüsükümüstekbartüm fe ferıkan kezzebtüm ve ferıkan taktülun ( Musa’ ya kitabı verdik ve ondan sonra resuller gönderdik. Meryem oğlu İSA’ya deliller verdik ve onu kutsal ruh ile destekleyip kuvvetlendirdik. O halde resul size o nefislerinizin hoşlanmadığı ile her geldiğinde kibirlenecek de bir kısmını yalanlayacak ve bir kısmını da öldürecek misiniz? )

- Ayet kodunu ( 2/87 ) oluşturan rakamların toplamının nümerolojik değeri "8" olmaktadır. ( 2+8+7 = 17 ... 1+7 = "8" )

- Ayetteki "İys" kelimesi 17. kelimedir. ( 1+7 = "8" )

Ğaşiye suresinin 88/8 kodlu ayetinde "O gün" olarak bahsedilen kavram 8 sayısı ile sembolize edilen "Yeni döngü başlangıcıdır". Ve o gün yüzlerin nimetlendiğinden bahsedilmektedir.

88/8 - Vücuhün yevmeizin na'ımet ( O gün yüzler nimetlenmiştir. )

88. surenin 26 ( 2+6 = 8 ) ayetten oluşması da 88 ve 8 yani 888 nümerolojisi açısından dikkat çekmektedir.

"Mesih İsa" kelimesi "8" harften oluşmakta olup, harflerin sıra değrlerinin toplamının nümerolojik değeri de "101" sayısını vermektedir. ( "11" sayısı üst boyutlara geçişi sağlayan portalin nümerik sembolüdür. Ayrıca düalite ve döngü kavramlarını da sembolize etmektedir. )








Araca Değil Amaca Odaklanmak

"Duaya Kalkmak", "Oruç", "Hacc" ... Dinin temel vecibeleri olarak bilinen bu kavramlar esas itibarıyla insanları, ruhsal tekamüle vesile olacak uygun düşünce, tutum ve davranışlara yönlendirmek amacıyla Allahü Teala tarafından bahşedilmiş, çok tekrar prensibine dayalı uygulamalardır. Dolayısıyla bu kavramlar tekamül yolundaki araçlardır. Bir başka deyişle kalpte hissetmeden, iyiliğe ve doğruluğa yönelmeden sadece bu eylemleri ifa etmek dinin gereklerini yapmış olmak anlamına gelmeyip, kendini kandırmak ve gösteriş yapmak anlamına gelmektedir. Maalesef cehaletin ve şeytanların tesiriyle "Araç amaca dönüştüğünde." samimiyetsizlik, gösteriş ve ikiyüzlülük tezahür etmektedir. 

O halde "Amaç" nedir? İnsanın tekamül yolundaki amacı "İyilik", "Doğruluk" ve "İlmi Artırmak"'tır.  

Kur'an'da iyiliğin  ( Birra ) tanımı 2/177 kodlu ayette detaylı bir şekilde izah edilmiş ve nihayetinde iyiliğe vesile olmayan duaya kalkışın ( Batıya ve doğuya bakmak olarak tasvir edilmiştir. ) anlam ifade etmediği vurgulanmıştır. 

2/177 - Leysel BİRRA en tüvellu vücuheküm kıbelel meşrikı vel mağribi ve lakinnel BİRRA men amene billahi vel yevmil ahıri vel melaiketi vel kitabi ven nebiyyın ve atel male ala hubbihı zevil kurba vel yetama vel mesakıne vebnes sebıli ves sailıne ve fir rikab ve ekames salate ve atez zekah vel mufune bi ahdihim iza ahedu ves sabirıne fil be'sai ved darrai ve hıynel be's ülaikellezine sadeku ve ülaike hümül müttekun ( Yüzünüzü doğu tarafına ve batı tarafına çevirmenizde İYİLİK yoktur. Lakin İYİLİK, o Allah’a , sonraki güne, meleklere, kitaba, habercilere inananlara, sevdiklerine, yakınlarına, yetimlere, yoksula, yolda kalmışa, dilenenlere, boyunduruk içindekilere sevgiyle mal verenlere, duaya kalkanlara, zekatı verenlere, ahdettiklerinde ahdlerini ifa edenlere, zorlukta, sıkıntıda, darlıkta ve zor savaş zamanında sabredenleredir. İşte onlar doğrudurlar ve işte onlar sakınırlar. )

Maun suresinin aşağıdaki ayetlerinde ise gösteriş için duaya kalkan gafil inkarcıların esas itbarıyla dini yalanladıkları ve iyiliği men ettikleri bildirilmektedir.

107/1 - E raeytellezi yükezzibü bid din ( O dini yalanlayanı gördün mü? )
107/2 - Fe zalikellezi yedu'ul yetim ( Böylece işte o yetimi iter kakar. )
107/3 - Ve la yehuddu ala taamil miskin ( Ve yoksulun yedirilmesine teşvik etmez, yönlendirmez. )
107/4 - Fe veylün lil müsallin ( O halde vay dua edenler için. )
107/5 - Ellezine hüm an salatihim sahun ( Onlar dualarında habersizdirler. )
107/6 - Ellezine hüm yüraun ( Onlar gösteriş yaparlar. )
107/7 - Ve yemneunel maun (Ve ihtiyaçlığı, yardımı engelleyip menederler. )

Enfal suresinin 8/35 kodlu ayetinde de "Duayı alay, aldatma, eğlence ve gösteriş vesilesi" haline dönüştürmüş olan inkarcılardan bahsedilmektedir.

8/35 - Ve ma kane salatühüm ındel beyti illa mükaen ve tasdiyeh fe zukul azabe bima küntüm tekfurun ( Ve evin indinde onların duaları, ıslık çalmanın ve el çırpmanın haricindeki değildir. O halde inkar etmiş olmanızdan dolayı azabı tadın. )

İncil'in Matta suresinin aşağıdaki ayetinde de "Orucu insanlara gösteriş amacıyla tutan" samimiyetsiz ikiyüzlülerden bahsedilmektedir.

40 Matta 6-16 "Ayrıca, oruç tuttuğunuz zaman, ikiyüzlüler gibi üzgün yüz ifadesi takınmayın. Onlar oruç tuttuklarını insanlara belli etmek için suratlarını asarlar. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır. 



Monday, May 13, 2019

Üst Boyuttan İnen Vazifeli Varlıklar ... Haberciler

Kur'an'da ve İncil'de, Habercilerin "Gök" olarak tanımlanan üst süptil boyuttayken bedenlenmek suretiyle kaba madde alemi olan Dünya'da insan formunda enkarne edilen Vazifeli Varlıklar olduklarını teyid eden ayetler bulunmaktadır.

17/94 - Ve ma menean nase en yü'minu iz caehümül hüda illa en kalu E BEASELLAHÜ BEŞERAN RASULA ( Ve insanlara yönlendirme geldiğinde, inanmalarına "ALLAH RESUL OLARAK İNSAN MI GÖNDERDİ?" demeleri haricindeki mani olmaz. )

17/95 - Kul lev kane fil erdı melaiketün yemşune mutmeinnıne LE NEZZELNA ALEYHİM MİNES SEMAİ MELEKEN RASULA ( De ki: "Şayet yerde tatmin olmuş, tamamlanmış halde yürüyen melekler olsaydı, onların üzerine GÖKTEN RESUL OLARAK MELEKLER İNDİRİRDİK. " )

Ayette, haberci resulün gökten ( üst boyuttan ) indirildiği dolaylı olarak bildirilmektedir. Zira, "Yerde ( Dünya ) yaşayanlar melekler olmadığı için Vazzifeli Varlığı ( Resul ) gökten insan olarak enkarne ederek indirdik mesajı verilmektedir.

Öte yandan ayette geçen "Melaiketün mutmeinnıne" ( Tamamlanmış melekler ) ifadesi de insanın tekamül sürecinde melek ( Vazifeli Varlık ) olma safhasına geleceği bilgisini içermektedir.

İsra suresinin aşağıdaki ayetinde ise Haberci Muhammed'in "Yükselişinden" bahsedilmektedir.

17/93 - Ev yekune leke beytün min zuhrufin ev terka fis sema' min külli meselin fe eba ekserun nasi illa küfura ve LEN NÜ'MİNE Lİ RUKIYYİKE hatta tünezzile aleyna kitaben nakraüh kul sübhane rabbi hel küntü illa beşeran rasula ( Veya sana süsten, altından ev olsun veya tüm misallerden göğe yükselesin. İşte insanların çoğunluğu ancak inkarda diretirler. "Üzerimize, okuyacağımız kitap indirene kadar SENİN YÜKSELİŞİNE İNANMAYIZ." De ki: "Rab’bim yücedir. Ben resul olan insanın haricindeki miyim?" )

43 Yuhanna 6-62 "Ya İnsanoğlu'nun ( İsa ) önceden bulunduğu yere yükseldiğini görürseniz...?

Ayette geçen Mesih İsa'nın "Bulunduğu yere dönmesi" ifadesi de İsa'nın üst süptil boyuttan gönderilen ve Dünya'da enkarne olan Vazifeli Varlık olduğunu bildirir niteliktedir.

"Türk" kelimesinin anlamı

Tüm diller gibi derin kökleri Türkçe'ye dayanan Arapça'da, bir fiildeki "E" harfi, fiil geçmiş zaman kipi ile sıfat yapıldığında "Ü" olmaktadır. Örnek;

E'ti = Getirmek, vermek
Ü'tu = Getirilmiş, verilmiş

Beliğ = Eriştirmek, ulaştırmak
BÜluğ = Erişmiş, ulaşmış, eriştirilmiş, ulaştırılmış ( Ergen, Ergenlik / Ergin, Erginlik anlamında da "Büluğ Çağı" olarak kullanılmaktadır. )

Bu çerçevede, İsra suresinin 17/93 kodlu ayetinde yer alan "TERKa fis sema" ( Göğe YÜKSELESİN / YÜKSELİRSİN ) ifadesindeki "Yükselmek" anlamı taşıyan "ERKA"* fiili, "Yükselmiş" anlamı vermek üzere sıfat yapıldığında "ÜRKA" olmaktadır. Bu fiilin ikinci tekil şahıs ve şimdiki zaman olarak çekilmiş hali "TERKA", geçmiş zaman olarak çekilmiş hali ise "TÜRKA" ( Yükseldin, Yükseltildin ) olmaktadır. Aynı kökten türeme "TERAKKİ" kelimesi de "Yükseliş, Yükseltilme, Yükselme" anlamına gelmektedir.  Dolayısıyla, “TÜRK” kelimesinin anlamının “Yükselmiş, Yükselen, Yükseltilmiş, Yükseltilen” olması kuvvetle muhtemeldir. ( Örnek: "Felk" ( Yarmak ) kelimesi "Fülk" olduğunda "Yaran" anlamına gelmektedir. ( "Terk" ve "Türk" benzeri... ) 

* Bir içki ismi olarak da kullanılan "Raki" kelimesinin kökünde de "Yükseltme, Yükseltgenme" anlamı bulunmaktadır. Zira "Raki", bir yükseltgenme, frekans yükseltilmesi, inceleştirme, süptilleştirme işlemi olan damıtma yoluyla elde edilmektedir.

Göktürk = Göğe Yükselmiş / Göğe Yükselen / Gökten Türemiş olan

"Ne mutlu TÜRK'üm diyene" = Ne mutlu YÜKSELDİM diyene.

Atatürk'ün aşağıdaki söylemi de Türk kelimesinin anlamına işaret eder niteliktedir.

"Türk milletinin karakteri YÜKSEKTİR."

- "Terk" kök kelimesi Kur'an'da 43 kere tekrarlanmaktadır. 43 sayısının nümerolojik değerinin "7" olması "Yedi Gökler" kavramına işaret eder niteliktedir.

- "Terka fis sema" ( Göğe yükselesin ) ifadesinin yer aldığı ayette 43 ( 4+3 = "7" ) kelime bulunmaktadır.

17/93 - Ev (1) yekune (2) leke (3) beytün (4) min (5) zuhrufin (6) ev (7) TERKA (8) fi (9) es (10) sema' (11) min (12) külli (13) meselin (14) fe (15) eba (16) ekseru (17) en (18) nasi (19) illa (20) küfura (21) ve (22) len (23) nü'mine (24) li (25) RUKIYYİ (26) ke (27) hatta (28) tünezzile (29) aley (30) na (31) kitaben (32) nakraü (33) h (34) kul (35) sübhane (36) rabb (37) i (38) hel (39) küntü (40) illa (41) beşeran (42) rasula (43)

( Veya sana süsten, altından ev olsun veya tüm misallerden göğe YÜKSELESİN. İşte insanların çoğunluğu ancak inkarda diretirler. "Üzerimize, okuyacağımız kitap indirene kadar senin YÜKSELİŞİNE inanmayız." De ki: "Rab’bim yücedir. Ben resul olan insanın haricindeki miyim?" )

- Ayetin ait olduğu İsra suresinin numarası 17'dir. ( 17 ... 1+7 = "8" )

- Ayetteki "Terka" kelimesi "8". kelime, aynı kökten olan "Rukıyy" kelimesi ise 26. ( 2+6 = "8" ) kelime olup, ayetin ilk cümlesinde "14" ( 7+7, 2x7, İkili Yedi ) kelime bulunmaktadır.

- "Sema" ( Gök ) kelimesi bu cümledeki "11". kelimedir. ( 7 sayısının döngü periyodunun, 8 ve 11 sayılarının sonsuz döngü, düalite ve üst boyutlara açılan portal kavramlarının sembolü olduğu defaatle incelenmişti. )

- Türkiye Cumhuriyeti kurulan "17." ( 1+7 = 8 ) Türk devletidir.

- "Türkiye" ve "Göktürk" kelimeleri "7"'şer harften oluşmaktadır.

- "Mustafa" ve "Atatürk" kelimeleri de "7"'şer harften oluşmaktadır.

- "Mustafa Kemal Atatürk" ismini oluşturan harflerin alfabedeki sıra değerleri toplamının ( 259 ) nümerolojik değeri de "7" sayısını vermektedir. ( 2+5+9 = 16 ... 1+6 = "7" )

- "Terk" kökünün Kur'an'da ilk kez geçtiği 2/17 kodlu ayette 25 ( 2+5 = "7" ) kelime bulunmaktadır.

2/17 - Meselü (1) hüm (2) ke (3) meseli (4) ellezi (5) istevkade (6) nara (7) fe (8) lemma (9) edaet (10) ma (11) havle (12) hu (13) zehebe (14) allahü (15) bi (16) nuri (17) him (18) ve (19) TERAKE (20) hüm (21) fı (22) zulümatin (23) la (24) yübsırun (25)

( Onların misali o ateş yakmayı isteyenin misali gibidir. Yakıp da çevresindekileri aydınlattığında Allah aydınlıklarını giderir ve onları karanlıkların içinde TERKEDER de onlar görmezler. )

Ayet kodunu oluşturan rakamlar ile ayetteki kelime adedini oluşturan rakamlar toplandığında "17" sayısı elde edilmektedir. ( 2+1+7+2+5 = 17 ... 1+7 = "8" )

İngilizce ve Fransızca'daki "Attract" ( Çekme ) kelimesi de "Terak/ Terk" kökünü içermekte olup, esas itibarıyla "Yükselmek, Yukarı doğru ÇEKİLMEK" anlamını barındırıyor olabilir. ( "Çekmek" fiilinin Fransızca'daki karşılığı "TİRer" kelimesidir. Kök kelime "TİR" olup "er" eki "-mek/mak" mastar ekidir. Haberci Nuh'un oğlu Yafet'in 7. oğlunun ismi "TİRAS"'tır. Atatürk bir konuşmasında Tiras'ın soyu ile Türk arasında ilinti olduğunu söylemiştir. )

Ayrıca ayet kodundaki 2,1 ve 7 sayıları, Allah kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi olan 2701 sayısı açısından da dikkat çekmektedir.

Öte yandan Taha suresinin 20/102 kodlu ayetinde geçen "ZÜRKA" kelimesinin "MAVİ" anlamına gelmesi de "Gök" kelimesi ilintisi açısndan önem arzetmektedir.

20/102 - Yevme (1) yünfehu (2) fi (3) es (4) suri (5) ve (6) nahşüru (7) el (8) mücrimıne (9) yevme (10) izin (11) ZÜRKA (12)

( Borunun içine üflendiği gün. O gün suçluları MASMAVİ toplarız. )

Ayet kodunu ve ayetteki kelime adedini oluşturan rakamların toplamının nümerolojik değeri "8" sayısnı vermektedir. ( 2+0+1+0+1+1+1+2 = "8" )

Arapça'da "Z" sesi aynı zamanda "D/T" olarak da telafuz edilmektedir. Keza Almanca'da "Z" harfi "TS" olarak telafuz edilmektedir. Bu çerçevede "Zürka" kelimesi de "Türka" olarak telafuz edilebilmektedir.

Ayrıca "TÜRK" kelimesinin kökünde yer alan "TÜR / TUR" kökü ile ilintili olan ve "Kapı / Portal", "Yükselme" anlamlarını içeren diğer kelimeler de aşağıdadır.

TURan = Türklerin Orta Asya’daki en eski yurtlarına İranlıların verdiği ad. Turancıların ülkü olarak benimsedikleri, yeryüzündeki bütün Türkleri birleştirerek kurmayı düşledikleri devletin adı.

TUR = Kur'an'da geçen dağ, yüksek kule

TÜR, TOR ( Alm. ) = Kapı, Gol ( Aslında TOR kelimesi İngilizce'deki "DOOR" ( Kapı ) kelimesiyle aynıdır. Almanca'da "TORWART" birleşik kelimesi "Kaleci" anlamına gelmekte olup, birleşik kelimedeki kelimeler ayrıştırıldığında "TOR = Kapı" ve "WART = Bekleme" kelimeleri ortaya çıkmaktadır. ( Almanca'da "TÖR" kelimesi "Kapı" anlamına gelmektedir. )

TOWER ( İng. ) = Kule
TOUR ( Fra. ) = Kule

Ayrıca TÜRK kelimesi, "Bir kökten yükselmek, Oluşma yoluyla ortaya çıkmak" anlamına gelen "TÜREMEK" fiilindeki "TÜR" köküne de sahiptir. "TÜREMEK" kelimesi de yoktan var olmayı yani bir anlamda sıfır noktasından yükselmeyi ifade etmektedir. "TÜREV" kelimesi de aynı kökten olan ve matematikte değer türetme işlemine verilen isimdir. Yukarıda da bahsedildiği üzere damıtma işlemi de frekans yükseltme yani süptilleştirme ( inceltme ) yoluyla bir sıvının TÜREVlerinin elde edilmesi işlemidir. TÜRK kelimesinin sonundaki "K" eki "Gibi olan" anlamını vermektedir. ( Örnek: OyuK, SoluK, ÇıkıK, SarkıK ; "K" eki batı dillerinde de aynı işlevi görmektedir. Örnek: MagnetiC, MagnetiQUE, MecaniC, MecaniQUE, ElectroniC, ElectroniQUE .... ) Bu durumda;

TÜRK = TÜREMİŞ GİBİ OLAN / TÜREMİŞ OLAN / YÜKSELMİŞ OLAN

GÖKTÜRK = GÖKTEN TÜREMİŞ OLAN / GÖĞE YÜKSELMİŞ OLAN

Bu bağlamda Arapça İNSAN kelimesinin kökeni incelendiğinde İNS ve AN kelimeleri ayrışmaktadır.

İNS = Başlangıç, Halk, Kavim ( "Halk" kelimesi Arapça'da "Yaratma" anlamına gelen "Halak" kelimesi kökenlidir. Batı dillerinde "İçeri almak, Başlatmak" anlamına gelen "INITIATE", "INITIER" ( "İnisiye" olarak telafuz edilir. ) kelimesi de "İNS" kelimesi kökenlidir. )
AN = Gibi olan *

* CemiAN = Toplu GİBİ OLAN, MüsssaddikAN = Doğrulayıcı GİBİ OLAN, "An" eki batı dillerinde de "-lı/li, gibi olan" anlamında kullanılmaktadır. Örnek : ItaliAN, AmericAN, RahmAN ( Rahmetli Gibi Olan ), KurbAN ( Yakınlaşan ) vb.

Yukarıdaki tespitler çerçevesinde TÜRK kelimesiyle İNSAN kelimesinin anlamdaş olması kuvvetle muhtemel görünmektedir.

"Parlak yıldız" anlamına gelen ve bir sure ismi olan "Tarık" kelimesinin de "T-R-K" köklerinden oluşmuş olması "Türk" kelimesiyle olan ilintisini ortaya koymaktadır.

86/1 - Ves semai vet TARİK ( Ve gök ve sabah yıldızı. )

86/2 - Ve ma edrake met TARİK ( Ve sabah yıldızının ne olduğunu sana ne bildirir? )

86/3 - En necmüs sakib ( Kesinlikle delip geçen yıldızdır. )

"Tarık" kelimesi "Yol" anlamına da gelmekte olup, Kur'an'da "Yedi gökleri" ( Yedi boyut / frekans ) simgeleyecek şekilde de geçmektedir.

23/17 - Ve lekad halakna fevkaküm seb'a TARAİKA ve ma künna anil halkı ğafilın

( Ve üstünüze yedi YOL yarattık. Biz yaratmada habersizler değiliz. )

"Taraika" ( Yollar ) kelimesi "Tarık" kelimesinin çoğulu olup "Türk / Türkiye" kelimesiyle de fonetik uyum arzetmektedir. Ayrıca insanda "KÖPRÜCÜK Kemiği" olarak bilinen ve göğsün boyun ile birleştiği bölgede bulunan T'nin üst kısmı şeklindeki kemiğin Arapça karşılığı "TERAKİYE" olup "Köprü", "Yol" gibi benzer ve ilintili anlam içermektedir.












Sunday, May 12, 2019

Salat - Salah - Salevat ... Dua - Kurtarış ve Kurtuluş

Kur'an'da geçen ve geleneksel meallerde, Farsça kökenli olan ve Kur'an'da yer almayan "Namaz" kelimesiyle tercüme edilen "Salat / Salah" kelimesi esas itibarıyla "Kurtarma, Kurtarış, Selamlama, Barış Belirtme, Dua ( Çağrı / Davet )" anlamlarını içermektedir. "Salat" kelimesi "Selam / Selamlama" anlamında olmak üzere İngilizce'de "Salute" ve Fransızca'da "Salut" olarak da yer almaktadır. "Salat" kelimesinin çoğulu olan "Salavat" kelimesi de İngilizce'de "Salvation" ( Kurtuluş ) kelimesine köken teşkil etmektedir.  

"Salat" kelimesinin kökünde "Sal" kelimesi bulunmakta olup, bu kelime "Kurtarma, Barışa Erdirme, Huzura Erdirme" anlamına gelmektedir. "Selamet" ( Barış, Kurtuluş ) kelimesinin kökü de "Sel / Sal" kelimesidir. Türkçe'de "Kurtarmak, Bırakmak" anlamlarına gelen "Salmak" kelimesi de aynı köke sahiptir. 

"Salat" kelimesi "Salah" olarak da yazılmakta ve telafuz edilmektedir. ( Arapça'da "T" harfi "H" olarak da telafuz edilmektedir. ( Örnek : ZekaT / ZekaH, AyeT / AyeH ) Bu çerçevede "Sulh" ( Barış ) kelimesi de "Salah" kelimesi kökünden gelmektedir.

"Salat" kelimesinin sonundaki "At" eki Türkçe'deki "-Ma / -Iş" ekidir. Örnek : İdhal ( İçeri Almak ) +At ( - Iş eki ) .... İdhalat / İthalat = İçeri Alış )

"Salat" kelimesi "Dua, Çağrı" anlamları itibarıyla, Allahü Teala'yı hatırlamak, O'ndan talepte bulunmak, üst planlardaki ( alem, boyut, frekans ) Vazifeli Varlıklar ile iletişim kurmak, ilahi ( kozmik ) bilgilere ulaşarak huzur bulmak ve ibadeti ifa etmek olarak tanımlanabilmektedir. 20/14 kodlu ayette "Salat"ın bu işlevi bildirilmiştir.

20/14 - İnnenı ENALLAHÜ la ilahe illa ene fa'büdnı ve EKIMIS SALATE Lİ ZİKRİ ( Kesinlikle ben, BEN ALLAH'IM. Benim haricimde ilah yoktur. O halde bana kulluk et ve BENİ HATIRLAMA İÇİN DUAYA KALK. )

"Salat" kelimesinin "Kurtarma" anlamı dikkate alındığında ise, inananların inançlarının gereğini yapmaları yani diğer insanları zor durumlarından "Kurtarmaları" ve bu yolla "Kurtulmaları" mesajı açığa çıkmaktadır. Bu noktada dikkate alınması gereken en önemli nokta ise tüm insanların aslında "Bir" oldukları, "Başkası / Diğeri" diye kavramların olmadığıdır. Bir başka deyişle "Birini kurataran bir insan aslında kendini kurtarmaktadır. Zira o "birisi" aslında "kendisidir." ( 6/98 Ve sizi TEK NEFİSTEN inşa eden O'dur..... )

"Salat" kelimesi Kur'an'da ağırlıklı olarak "Kıyamüs Salah ve Atüz Zekah" ( Duaya / Kurtarışa Kalkma ve Zekatı Verme ) veya "Kıyamüs Salah ve Min Ma Razaknahüm Yünfikun" ( Duaya / Kurtarışa Kalkma ve Rızıklandırdıklarımızdan Harcama ) seti içinde geçmektedir. Yani, Allah'ın bahşettiği nimetleri başkalarıyla paylaşmak ( Zekat ) kurtarış ve kurtuluş vesilesi olmaktadır. ( "Zekat" kelimesinin kök anlamı da "Temizlenmek"tir. Bir başka deyişle nimeti kendinde tutmayıp paylaşan, veren insan temizlenmektedir. ) ( 92/18 - Ellezi yü'ti malehu yetezekka ( O malını veren temizlenen. ) )

Aşağıdaki ayetler "zekat yoluyla kurtarışa / kurtuluş" kavramına örnek teşkil etmektedir. 

2/3 - Ellezine yu’minune bil gaybi ve YUKİMUNES SALATE ve min ma razaknahüm yünfikun ( O gayba inananlar, DUAYA KALKANLAR ve o rızıklandırdıklarımızdan harcayanlar. )

2/110 - Ve EKIMUS SALATE ve ATÜZ ZEKAH ve ma tükaddimu li enfüsiküm min hayrin teciduhü ındellah innellahe bima ta'melune besır ( Ve DUAYA KALKIN ve ZEKATI VERİN ve nefisleriniz için hayırlısından ne yaparsanız onu Allah’ın indinde bulursunuz.* Kesinlikle Allah ne yaptığınızı görendir. ) ( * "İnsanın ne yaparsa kendisine yapar" mesajı verilmektedir. 

"Namaz" olarak bilinen "Salah"ın fiziksel eylem olarak tezahürü 3 aşamadan oluşmaktadır.

1- Kıyam ( Ayağa Kalkış )
2- Rüku  ( Eğilme )
3- Sücud ( Yere Kapanma / Secde )

"Salah" esas itibarıyla düşünsel olarak ifa edilen ruhsal bir eylemdir. Söz konusu 3 fiziksel eylemin her biri, düşünsel konsantrasyon ve frekans yükselmesi sürecine katkısı olan unsurlardır. Zira yatalak olan bir insan da gerekli konsantrasyon ve odaklanmayı sağlayarak "Salat" işlevini ifa edebilmektedir. Yukarıda bir ayet ile misali verildiği üzere "Salat" esas itibarıyla "Allahü Teala'yı hatırlama, O'ndan "kurtuluş" talebinde bulunma, Vazifeli Varlıklar ( Melekler ) ile temas etme, ve kozmik bilgilere ulaşma" sürecidir.

Aşağıdaki ayetler, "Kıyamüs Salah" & "Rüku" ve "Sücud" & "Rüku" ikililerinin yer aldıkları ayetlerdir. 

2/43 - Ve EKIMÜS SALATE ve ATÜZ ZEKATE VERKEU mear rakiın ( Ve DUAYA KALKIN, ZEKATI VERİN ve eğilenlerle birlikte EĞİLİN. )

3/43 - Ya meryemuknütı li rabbike VESCÜDİ VERKEIY mear rakiın ( Ey Meryem, Rab’bin için saygılı durup itaat et ve YERE KAPAN ve eğilenlerle birlikte EĞİL. )

Ahzab suresinin 56. ayetinde ise "Salah / Salat" kelimesi "Kurtarma, Güvende kılma Temizleme" anlamlarında olmak üzere haberci resul için kullanılmıştır. Ayette Allah'ın ve meleklerin haberciyi kurtarma, temizleme ve güvende kılma istekleri beyan edilmektedir. ( SALat kelimesindeki "SAL/SEL" kökü "SELamet" ( Kurtuluş, Barış, Güvende oluş ) kelimesinde de yer almaktadır. )

33/56 - İnnellahe ve melaiketehu YÜSALLUNE alen nebiyy ya eyyühellezine amenu sallu aleyhi ve sellimu teslıma
( Kesinlikle Allah ve melekleri haberciye DUA EDERLER. Ey o inananlar, ona dua edin ve teslimiyetle selam edin. )






Friday, May 10, 2019

Gökler ve Yer ... İdrakli Varlıklar

Evvelki bölümlerde de değinildiği üzere, yaratılışta 3 ana kavram bulunmaktadır.

1- KELİME : Allahü Teala'nın vahdet makamından ( Ünite ) iletilen asli tesirlerinin tezahürü olup, hem Ruh, hem de Maddeye tesir etmekte ve onların var olmasını sağlamaktadır. )

2- RUH : Kainat aleminden ayrı olan Ruh aleminde bulunan ve tekamül etmek amacıyla kainattaki maddelere bağlanmak ve akabinde onları tesir altına almak suretiyle sınava tabi tutulan olgudur. )

3- MADDE : Kainat olarak adlandırılan madde aleminde farklı frekanslara haiz olmak üzere Kaba, Yarı Süptil ve Süptil olarak kategorize edilen ve Ruhlar için tekamül vasıtası olan olgudur. )

Kainat olarak adlandırılan madde aleminde, doğrudan Asli Tesirler ile veya Ruhtan gelen tesirler ile tezahür eden ( titreşerek yaşayan ) olguya ise "Varlık" adı verilmektedir. Varlıklar da 3 kategoriye ayrılmaktadırlar. 

1- DÜŞÜK İDRAKLİ VARLIK : Sadece Allahü Teala'nın vahdet makamından ( Ünite ) iletilen asli tesirler ile yani otomatizma ( İçgüdü ) ile titreşen, yaşayan varlık. Bu varlıklarda "neden-sonuç" ilişkisi algısının en primitif safhası tezahür etmektedir. Ruhlar bu kategorideki varlıklara bağlanmakta ancak pasif bir konumda kalmak suretiyle madde realitesinin ilk bilgilerini almaktadırlar. ( Örnek : Maddenin özü olan atomdan başlamak üzere bitki ve hayvanlara kadarki silsile )

2- YARI İDRAKLİ VARLIK : Asli Tesirlerle birlikte Ruhtan gelen tesirlerle de titreşen, yaşayan varlık. Bu varlıklarda "neden-sonuç" ilişkisi algısının gelişmiş safhası tezahür etmektedir. ( Örnek : Yıldızlar, Gezegenler, İnsan, Cin ) ( İnsanın anatomik yapısı, iç organları asli tesirler ile devinmekte iken, tutum, düşünce, davranış ve dışsal hareket unsurları ise ruhtan gelen tesirler ile tezahür etmektedir. )

3- TAM İDRAKLİ VARLIK : Asli Tesirlerle birlikte, ağırlıklı olarak Ruhtan gelen tesirlerle titreşen, yaşayan varlık. Örnek : Kaba madde alemi olan dünyadan ayrılarak "insan" safhasını geride bırakmış olan ve ilahi nizam tarafından üst planlarda ( süptil alemler, boyutlar ) görevlendirimiş süptil yapıya haiz Vazifeli Varlık ( Melek ). 

Kur'an'ın aşağıdaki surelerinde, "Yarı İdrakli Varlık" misalleri, net tasvirlerle bildirilmiştir.

44/29 - Fe ma BEKET aleyhimüs SEMAÜ vel ERDU ve ma kanu münzarin ( GÖK ve YER onlar üzerine AĞLAMADI. Gözetilenler, bakılanlar da olmadılar. )

44/29 kodlu ayette, "Göğün ve Yerin ağlaması" kavramı yer almaktadır. "Ağlamak" eylemi ruh kaynaklı ve algıya bağlı olarak oluşan duygu neticesinde ortaya çıkan fiziksel bir fenomendir. Açıkça görülmektedir ki bu ayette, göğün ve yerin de yaşayan ve ruh tesirinde olan yarı idrakli varlıklar oldukları bildirilmektedir.

33/72 - İnna ARADNEL EMANETE emanete ales SEMAVATİ vel ERDI vel CİBALİ fe EBEYNE EN YAHMİLNEHA VE EŞFAKNE minha ve HAMELEHEL İNSAN innehu kane zalumen cehula ( Kesinlikle GÖKLERE, YERE ve DAĞLARA EMANETİ BİZ GÖSTERDİK de onu YÜKLENİP TAŞIMAYA YANAŞMADILAR, DİRETTİLER, ÇEKİNDİLER VE ONDAN KORKTULAR. ONU İNSAN YÜKLENDİ. Kesinlikle o zalimdir cahildir. )

33/72 kodlu ayette "Göklerin, Yerin ve dağların "Görmelerinden", "Diretmelerinden" ve "Korkmalarından" bahsedilmektedir. Ayette algıya bağlı olarak oluşan duygunun neticeleri sıralanmaktadır.

11/44 - Ve kıle ya ERD UBLEIY MAEKİ ve ya SEMAÜ AKLİIY ve ğıdal maü ve kudıyel emru vestevet alel cudiyyi ve kıle bu'den lil kavmiz zalimın ( Ve "Ey YER SUYUNU YUT ve ey GÖK ONU YE." denildi. Su çekildi. İş yapıldı. Cudi'nin üzerine seviyelendi. "Zalimler kavmi uzak olsun." denildi. )

Nuh tufanı bahsi kapsamında olan 11/44 kodlu ayette de tufan sonrasında suların çekilmesi vakası, Yerin ve Göğün yarı idrakli varlıklar oldukları vurgulanmak suretiyle aktarılmaktadır. Zira "Yutmak" ve "Yemek" insanlara ve hayvanlara ait fiziksel ve organik bir eylemdir.

40/57 - Le halkus semavati vel erdı ekberu min halkın nasi ve lakinne ekserannasi la ya'lemun ( Göklerin ve yerin yaratılışı insanın yaratılışından daha büyüktür. Lakin insanların çoğunluğu bilmezler. )

40/57 kodlu ayette ise "Göklerin ve yaratılışının insanın yaratılışından daha kapsamlı ve kompleks" olduğu mesajı verilmektedir. Bu bilgi de göğün ve yerin ruh tesiri altında olmak üzere insan gibi Yarı İdrakli Varlık olduğunu göstermektedir.

41/11 - Sümmesteva iles SEMAİ ve hiye dühanün fe kale leha ve lil ERDI'TİYA TAV'AN EV KERHA KALETE ETEYNA TAİIN ( Sonra GÖĞE seviyelendi. O dumansıydı. ONA VE YERE "İSTEYEREK VEYA ZORLANIP İSTEMEYEREK İTAAT EDİP GELİN." dedi. "İSTEYEREK GELDİK." dediler. )

41/11 kodlu ayette Gök ve Yerin idrakli varlıklar oldukları, Allahü Teala'nın çağrısını iradeleriyle kabul ettikleri bildirilmektedir.

İncil'de yer alan ve Mesih İsa'nın, doğa olaylarına vesile olan Düşük İdrakli Varlıklara müdahale etmesinden ve onları yönlendirmesinden behsedilen ayette, Düşük İdrakli Varlıklara ( Ayette Rüzgar ve Göl örneği ) yönlendirme sağlayan Tam İdrakli Varlık / Vazifeli Varlık ( Mesih İsa ) örneği verilmektedir.

40 Matta 8-26 İSA, "Neden korkuyorsunuz, ey kıt imanlılar?" dedi. Sonra kalkıp RÜZGARI VE GÖLÜ AZARLADI. Ortalık sütliman oldu.

40 Matta 8-27 Hepsi hayret içinde kaldı. "Bu nasıl bir adam ki, RÜZGAR DA GÖL DE O'NUN SÖZÜNÜ DİNLİYOR?" dediler.









Thursday, May 9, 2019

Bilgi Arayüzü Bulut

Kur'an'da geçen "Bulut" kelimesi, teşbihi olarak, kevni ( kainata ilişkin ) bilgileri depolayan ve bilgilerin su formunda insanların üzerine yağmasını sağlayan kozmik bir arayüz olabilir mi?

Bazı ayetlerde yer alan Melek* ve Bulut kelimelerinin yanyana kullanımı, buluttan çıkan suyun Allah'ın dilediklerine isabet etmesi ve böylelikle onların müjdelenmesi**, varlıkların buluttan çıkan suyla ölümden sonra dirilmeleri ifadeleri bulutun esas itibarıyla bilgi haznesi olduğu düşüncesini uyandırmaktadır. Zira tüm yaratılış Allahü Teala'nın ilmiyle tezahür etmektedir.

( *Melekler kozmik bilgileri insanlara aktaran Vazifeli Varlıklardır.
** 2/97 - Kul men kane adüvven li cibrıle fe innehu nezzelehu ala kalbike bi iznillahi müsaddikan li ma beyne yedeyhi ve hüden ve BÜŞRA lil mü'minın ( De ki: “Kim Cibril’ e düşman ise, inananlara MÜJDE, yönlendirme ve ondan öncekileri doğrulayıcı olarak onu kalbinin üzerine Allah’ ın izni ile kesinlikle O indirdi." ) Ayette yaratılış kodlarını içeren ilahi bilgi kaynağı Kur'an'ın inananlar için bir MÜJDE vesilesi olduğu bildirilmektedir. Tıpkı, BULUTTAN çıkan suyun isabet ettiği kimselerin MÜJDELENDİKLERİ gibi....)


Bilgi Teknolojilerinde kullanılan "CLOUD" ( Bulut ) terminolojisi bu çerçevede konuyla ilintili olabilir. ( Daima hatırlanmalıdır ki tüm bilimsel ve teknik olguların kaynağı Kur'an'dır. )


2/210 - Hel yenzurune illa en ye'tiyehümüllahü fı zulelin minel ĞAMAMİ vel MELAİKETÜ ve kudıyel emr ve ilellahi türceul ümur ( Onlar, ille de Allah onlara gölgeliklerin içinde, BULUTTAN ve MELEKLERDEN getirsin de iş yapılsın diye mi bakarlar? Ve işler Allah’a  döndürülür. )

25/25 - Ve yevme teşekkakus semaü bil ĞAMAMİ ve nüzzilel MELAİKETÜ tenzıla ( Ve o gün gök, BULUTLAR ile yarılır ve MELEKLER aşamalı olarak inerler. )

30/48 - Allahüllezı yürsilür riyaha fe tüsıru SEHABEN fe yebsütuhu fis semai keyfe yeşaü ve yec'alühu kisefen fe teral vedka yahrucü min hılalih fe iza ESABE BİHI MEN YEŞAÜ MİN IBADİHI İZA HÜM YESTEBŞİRUN ( Allah O'dur ki, rüzgarları gönderir de BULUT seyirtirler. Böylece onu göğün içinde nasıl dilerse yayar. Onu parçalar halinde kılar da onun arasından yağmuru çıkar görürsün. ONU, KULLARINDAN DİLEDİĞİ KİMSEYE İSABET ETTİRİR DE, OZAMAN ONLAR MÜJDELENİRLER. ) 

35/9 - Vallahüllezı erseler riyaha fe tüsıru SEHABEN fe suknahü ila beledün meyyitin fe ahyeyna bihil erda ba'de mevtiha kezaliken nüşur ( Ve Allah O'dur ki, rüzgarları gönderir de BULUT seyirtirler. Böylece onu ölü beldeye göndeririz de onunla yeri ölümü sonrasında diriltiriz. İşte ölümden sonra dirilme de böyledir. )

Kur'an'da "Bulut" anlamına gelen kelimeler ve frekansları ( Kur'an'daki tekrar adetleri ) aşağıdadır.

Arapça Frekans Arida         2
Ğamam     4
Mizn         1
Sayyib       1
Sehab        9

Toplam    17  ( 1+7 = "8" ) ... 8 sayısı yeni döngü başlangıcının ve melekin sembolüdür.

"Bulut ile inme" kavramı İncil'de de Mesih İsa ile ilintili olarak yer almaktadır.

40 Matta 24-30 "O zaman İnsanoğlu'nun belirtisi gökte görünecek. Yeryüzündeki bütün halklar ağlayıp dövünecek, İnsanoğlu'nun gökteki BULUTLAR üzerinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler.

Ayette bahsedilen "Bulutlar üzerinde inmek" kavramı, esas itibarıyla döngü sonunda insanları tesiri altına alacak "kolektif bilinç ve ilahi bilgi" olabilir mi? Zira ayette Mesih İsa'dan "İnsanoğlu" olarak bahsedilmektedir. Mesih İsa'nın tüm insanlığı sembolize ettiği dikkate alındığında derin anlam açığa çıkmakta gibidir.










Wednesday, May 8, 2019

Ruhun Yönetiminde Yaşamak


Nefs ( Benlik / Öz Varlık ), Ruh'un tesiri altında madde alemi olan kainatta kaba veya süptil olarak yaşam bulmuş antitedir. Madde alemi bağlantısı nedeniyle Nefs daima maddesel unsurlar üzerine yoğunlaşmak suretiyle, bu unsurlardan arınması ve tekamül etmesi beklenen Ruh'a sınav vesilesi olur.

Tevrat'ın Galatyalılar suresinin aşağıdaki ayetleri "Nefsin" ve "Ruhun" zıtlık ( düalite ) oluşturan nitelikleri konusunda çok açık ifadeler sunmaktadır. Ayette Benliğin maddi arzularından, tutkularından kurtulmuş yani saf Ruh olmaya yaklaşmış varlıkların Yasa'daki ( Tevrat ) ritüalistik kurallara bağımlı olmadıkları bildirilmektedir. Bu durum, evvelki bölümlerde "Ayet Güncelleme" başlığı altında incelenen konu kapsamına girmektedir.

48 Galatyalılar 5-16 Şunu demek istiyorum: Kutsal RUHUN YÖNETİMİNDE YAŞAYIN. O zaman BENLİĞİN TUTKULARINI asla yerine getirmezsiniz.

48 Galatyalılar 5-17 Çünkü BENLİK RUH'a, RUH da BENLİĞE aykırı olanı arzular. Bunlar birbirine karşıttır; sonuç olarak, istediğinizi yapamıyorsunuz.

48 Galatyalılar 5-18 RUHUN YÖNETİMİNDEYSENİZ, YASA'YA BAĞIMLI DEĞİLSİNİZ.

48 Galatyalılar 5-19 BENLİĞİN İŞLERİ bellidir. Bunlar FUHUŞ, PİSLİK, SEFAHAT, 

48 Galatyalılar 5-20 PUTPERESTLİK, BÜYÜCÜLÜK, DÜŞMANLIK, ÇEKİŞME, KISKANÇLIK, ÖFKE, BENCİL TUTKULAR, AYRILIKLAR, BÖLÜNMELER, ÇEKEMEMEZLİK, 

48 Galatyalılar 5-21 SARHOŞLUK, ÇILGIN EĞLENCELER VE BENZERİ ŞEYLERDİR. Sizi daha önce uyardığım gibi yine uyarıyorum, böyle davrananlar Tanrı Egemenliği'ni miras alamayacaklar.

48 Galatyalılar 5-22 RUH'un ÜRÜNÜYSE SEVGİ, SEVİNÇ, ESENLİK, SABIR, ŞEFKAT, İYİLİK, BAĞLILIK, 

48 Galatyalılar 5-23 YUMUŞAK HUYLULUK, VE ÖZDENETİMDİR. Bu tür nitelikleri yasaklayan yasa yoktur.

Yukarıdaki ayet dizinin ilk ayeti olan 5-16 kodlu ayette ilk defa Ruh kelimesi yer almakta olup, bu ayetin kodunun nümerolojik değeri de Ruh kelimesinin sembolü olan "21" sayısını vermektedir. ( 5+1+6 = 21 )

Tuesday, May 7, 2019

Norfolk Taburu Vakası ve 11

Çanakkale Savaşı esnasında gerçekleştiği belirtilen "4. Norfolk Taburu'nun tepede bulut içinde kaybolma vakası" nümerolojik açıdan ilginç bir durum barındırmaktadır.


Olayın görgü tanıkları olan askerlerin ifadeleri kaynaklarda şöyle yer almaktadır.

"12 Ağustos 1915'te gün ağarırken gökyüzünde bulut yoktu. 60 Tepe'nin üzerinde altı ya da sekiz ekmek somunu biçiminde bulut yayılmış duruyordu. Bulut kümesinin tam altında, toprağın üzerinde bir bulut daha vardı. Yaklaşık 250 metre uzunluğunda, 60 metre eninde ve 65 metre yüksekliğindeydi. Bu bulut oldukça yoğundu. Yapısı katı madde gibiydi ve İngilizlerin bulunduğu savaş yerine 900-1100 metre uzaklıktaydı.

Bütün bunları Yeni Zelanda kıtasının Sahra Birliği'ne bağlı 3. Bölükteki 22 asker gördü. Aralarında biz de vardık. Bulunduğumuz yer 60 Tepe'ye göre 90 metre daha yüksekte olduğu için üstten görebiliyorduk. Bir bulut Kayacıkdere denilen kuru bir dere yatağına doğru ilerlediğinde onun daha önce durduğu zemini bütünüyle görebildik. Bulut diğerleri gibi açık gri renkteydi. 4. İngiliz Norfolk Taburu bu buluta doğru ilerledi. İçine girdi. Ancak sonra diğer tarafından çıkan kimse olmadı. Hepsi içine girip görünmez olunca, bulut yavaş yavaş yükseldi. Diğer bulutlarla aynı hizaya gelince hepsi birden kuzeye doğru uzaklaşmaya başladılar. Trakya yönüne doğru gözden kayboldular. Aşağıda imzası olan bizler anlattığımız bu olayın kelimesi kelimesine doğru olduğunu beyan ederiz."

4/165 künyeli F. Reichardt, 13/416 künyeli R. Nevnes ve er J. L. Newman12"

Olayın gerçekleştiği gün ve ay olan 12.08 ( 12 Ağustos ) tarihi, "11" nümerolojisi açısından önem arzetmektedir. Zira 12 ve 8 sayılarının toplamının nümerolojik değeri 11 sayısını vermektedir. Bilindiği üzere 11 sayısı portal açılması ile boyutlar arası geçiş kavramının nümerik sembolüdür.

Kur'an'ın Duhan suresi gerek anlam, gerek nümeroloji açısından Norfolk Taburu vakasıyla uyumlu bir ayet içermektedir.

44/10 - Fertekıb yevme te'tis semaü bi DÜHANİN mübin 

( O halde, göğün apaçık DUMAN getirdiği günü gözetleyip bekle. )

44/11 - YAĞŞEN nas haza azabün elim

( İnsanları ÖRTER. Bu elim azaptır. )

- "Bir dumanın insanları örtmesinden" bahsedilen ayet ikilisindeki son cümleyi içeren ayetin numarası "11"'dir.

- Sure numarasını ve Ayet numaralarını oluşturan rakamların toplamı da "11" sayısını vermektedir. ( 4+4+1+0+1+1 = "11" )

- Sure numarasının ( 44 ) nümerolojik değerinin "8" olması da yeni döngü başlangıcı, portal açılışı ile boyutlar arası geçiş ve melek kavramı açısından dikkat çekmektedir.

Kur'an'da "Meleklerin bulutlar ile inmeleri ve yardım etmelerinden" bahsedilen aşağıdaki ayetleri Norfolk vakası ile ilintili olabilir.

25/25 - Ve yevme teşekkakus semaü bil ĞAMAMİ ve NÜZZİLEL MELAİKETÜ TENZİLA

( Ve o gün gök, BULUTLAR ile yarılır ve MELEKLER AŞAMALI OLARAK İNERLER. )

3/124 - İz tekulü lil mü'minıne e len yekfiyeküm en YÜMİDDEKÜM RABBÜKÜM Bİ SELASETİ ALAFİN MİNEL MELAİKETÜ MÜNZELIN

( Zamanında inananlara, "RAB'BİNİZİN İNDİRİLEN ÜÇBİN MELEK İLE SİZE YARDIM ETMESİ size kafi değil mi?" diyordun. )

3/125 - Bela in tasbiru ve tetteku ve ye'tuküm min fevrihim haza YÜMDİDKÜM RABBÜKÜM Bİ HAMSETİ ALAFİN MİNEL MELAİKETİ müsevvimın

( Evet. Eğer sabrederseniz ve sakınırsanız, onlar size aniden yetip gelirler. RAB’BİNİZ SİZE BEŞBİN işaretli MELEK ile bu şekilde YARDIM EDER. )

Melekler ile yardı edilmesinden bahsedilen son ayetin kodunun ( 3/125 ) nümerolojik değerinin "11" olması da dikkat çekmektedir. ( 3+1+2+5 = 11 )

Ayrıca ayetlerde, yardım eden melek sayısının 3000 ve 5000 olduğu görülmektedir. Bu sayısal durum da "8" nümerolojisine işaret eder gibidir. ( 3000 + 5000 = 8000 )