Çeviri

Saturday, April 18, 2020

Ruh ve Maddenin Özü "Kelime"

Yaratılışın kaynak kodlarının "Kelimeler" olduğunu, Ruhun da Maddenin de sadece kaynak kodun yani "Kelimelerin" yansımaları, tezahürleri oldukları ve "Gerçek"in özünün de "Kelime" olduğu ayetlerde açıkça belirtilmektedir.

2/117 - Bedıus semavati vel ard ve iza kada emran fe innema YEKULÜ lehu KÜN FE YEKUN 
( O gökleri ve yeri yaratandır. İş yapılası olduğunda, kesinlikle ona "OL." DER de o OLUR. )

10/82 - Ve YÜHIKKALLAHÜL HAKKA bi KELİMATİHI ve lev kerihel mücrimun 
( Ve suçlular hoşlanmasalar da, Allah GERÇEĞİ KELİMELERİ ile GERÇEKLEŞTİRİR. )

Tevrat'ın Tekvin suresinin aşağıdaki ayetlerinde, bir olgunun ruh ve madde olarak yaratılışından önce onun kelime, mana ve işlev olarak Allah'ın indindeki varlığından bahsedilmektedir. Olguların madde alemi olan kainatta tezahür ettirilmesi işini ise Allah'ın izniyle Vazifeli Varlıklar yapmaktadır. Bu nedenle ayette "Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü." cümlesi yer almaktadır. Yani Allah, "Işık"'ın Vazifeli Varlıklar tarafından kainatta tezahür ettirilmiş halini "İyi" olarak nitelemiştir. Yoksa yaratıcı Allahü Teala zaten her şeyi bilmektedir.

1-Tekvin-1-1 Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.

1-Tekvin-1-2 Yer şekilsizdi ve boştu ve karanlık, derinliğin üzerini kaplamıştı. Ve Tanrı'nın Ruhu suların üzerinde hareket ediyordu.

1-Tekvin-1-3 Ve Tanrı, "IŞIK OLSUN" DEDİ ve ışık oldu.

1-Tekvin-1-4 Ve Tanrı IŞIĞIN İYİ OLDUĞUNU GÖRDÜ ve Tanrı ışığı karanlıktan ayırdı.

İncil'in Yuhanna suresinin aşağıdaki ayetlerinde ise "Kelime"'nin, Ruh ve Madde'nin yaratılışı öncesinde de Allah'ın indinde var olduğu bildirilmektedir. Ayetlerde ayrıca "Kelime" ve "Işık" özdeşleştirilmektedir.

43 Yuhanna 1-1 Başlangıçta KELİME  vardı. KELİME Tanrı'yla birlikteydi ve KELİME Tanrı'ydı. 

43 Yuhanna 1-2 Başlangıçta O, Tanrı'yla birlikteydi. 

43 Yuhanna 1-3 Her şey O'nun aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey O'nsuz olmadı. 

43 Yuhanna 1-4 Yaşam O'ndaydı ve yaşam insanların IŞIĞIYDI. 


Friday, April 17, 2020

Ölüm, Diriliş ve Dönüş

2/28 - Keyfe tekfurune billahi ve küntüm EMVATEN fe AHYAKÜM  sümme YÜMİTÜKÜM sümme YUHYIKÜM sümme ileyhi TÜRCEUN 

( Allah’ ı nasıl inkar edersiniz? Ve ÖLÜLERDİNİZ de sizi DİRİLTTİ. Sonra sizi ÖLDÜRÜR. Sonra sizi DİRİLTİR. Sonra O'na döndürülürsünüz. )

40/11 - Kalu rabbena emettena esneteyni ve ahyeytena esneteyni fe i'terafna bi zünubina fe hel ila hurucin min sebıl 
( “Rab’bimiz bizi iki kere öldürdün ve bizi iki kere dirilttin de günahlarımızı itiraf ettik. Artık çıkmaya yol var mı?” dediler. )

Bakara ve Mü'min surelerinin bu ayetinde insanın yarı süptil plan olan cennetteki ve kaba madde planı olan dünyadaki süreci bildirilmektedir. Özetle;

Yaratılış öncesi .... Ölü
Cennet ..... Diri
Dünya ..... Ölü
Dünya ..... Diri ( Kıyamet / Ayağa Kalkış süreci )
Cennet .... Dönüş

Zümer suresinin aşağıdaki ayetleri de kaba madde planı dünyadaki insanın ruhi ve idraki anlamda aslında "Ölü" olduğu, "Kıyamet" ( Ayağa Kalkış ) sürecinde ise ruhi ve idraki uyanış ve yükseliş neticesinde "Dirileceği" ve bir hesaplaşma sürecinde olacağı bildirilmektedir.

39/30 - İnneke MEYYİTÜN ve innehüm MEYYİTUN ( Kesinlikle sen ÖLÜSÜN ve kesinlikle onlar da ÖLÜLER. )

39/31 - Sümme inneküm YEVMEL KIYAMETİ  ınde rabbiküm TAHTESİMUN 
( Sonra kesinlikle siz, AYAĞA KALKIŞ GÜNÜNDE Rab’binizin indinde TARTIŞIP HASIMLAŞIRSINIZ, ÇEKİŞİRSİNİZ. )


Kur'an'ın / Kitab'ın özellikleri

Yaratılışın ve ilahi kozmik sistemdeki tüm verilerin kodlarını içeren Kur'an'ın yani "Kitab"'ın * nitelikleri Kur'an'da şu isim ve sıfatlar ile bildirilmiştir. ( Kelimelerin yanında bulundukları ayetlerin kodları da belirtilmiştir. ) ( * "Kitap" kelimesinin esas anlamı "Yazı"'dır. )

1- Zikr ( Hatırlama ) ( 21/10)

Yaratılış kodları ve Akaşa Kayıtları olarak da bilinen ilahi koomik bilgiler varlıkların kalplerinde yani vicdanlarında zaten kayıtlıdır. Kur'an'ın işlevi, varlıklara bu kodları ve bilgileri hatırlatmak, bilincin aktive olmasına vesile olmak ve her konuda yönlendirme sağlamak, ilham kaynağı olmaktır. 

2- Nur / Münir ( Aydınlık / Aydınlatıcı ) ( 5/15 )

Küresel okült cemiyetin ismi olan "Illuminati" ( Aydınlanmışlar ) kelimesinin kökeni de kitabın “Nur” ( Aydınlık ) getirmiş olmasıdır. Yani satanistler de kitap olarak Kur'an'ı esas almakta ancak ayetlerin tam tersini benimsemek ve icra etmek yoluna gitmektedirler. Satanistlerin kan ritüellerinde "kırmızı renkle tersten yazı yazmalarının" sebebi de budur.

3- Hüda ( Yönlendirme ) ( 2/2)

İnananlar için tekamül yolculuğundaki yegane rehberdir, yönlendiricidir.

4- Beyyine / Tıbyan ( Delil / beyan Eden ) ( 2/185)

Her konuda bilgileri ve detayları içeren ve beyan eden net bir delildir.

5- Mübin / Müstebın ( Apaçık ) ( 36/12, 37/117 )

Apaçık ve anlaşılır biçimde düzenlenmiş olup, her konu açıklanmıştır.

Fürkan ( Fark Yaratan ) ( 2/185 )

Farkındalık sağlayan, okuyanı farklı kılan ve farklı frekansa taşıyan bir bilgi kaynağıdır.

Merkum ( Rakamlanmış ) ( 83/9 )

Sayısal kodlama esasına göre ilahi nizamın vazifelileri tarafından düzenlenmiştir. 

Şifa ( Hastalığa ve soruna çare )

Her kelimesi ve ayeti sorun giderici frekans salınımı potansiyeli barındırır.

Sultan ( Delil ) ( 55/33 )

Her konuda bilgileri ve detayları içeren ve beyan eden net bir delildir.

Hikmet ( Sır ) ( 62/2 )

Yaratılışın ve kainatın sırlarını, bilinmeyenlerini içerir.

6- Müsaddik ( Doğrulayıcı ) ( 2/41 )

Her konuda teyid ve doğrulama için tek kaynaktır. 

7- Mübarek ( Bereketli ) ( 6/92 )

Okunması, hatırlanması ve düşünülmesi bereket ve nimet bolluğu sağlar.

8- Müzekki ( Temizleyen ) ( 62/2 )

Her türlü pis ve kötü unsurdan varlıkları arındırır, negatif enerjileri nötralize eder.

9- Hakk ( Gerçek ) (23/62,35/31)

Tüm bilimsel gerçekleri içerir ve varlıkların aldatıcı tuzaklara düşmesini engeller.

10- Hükm / Hakim ( Hüküm ve Hakim ) (10/1, 31/2)

Her konuda adil hüküm verebilmek için danışılacak yegane kaynaktır.

11- Kelime (18/27)

Allahü Teala'nın kelimelerinin ( Kelimatmullah ) tezahürü ve yaratılışın kodlarıdır.

12- Nübüvvet ( Haber Verme )

Bilinmeyeni haber verir.

Ders (7/169,68/37)

Tekamül okulunun yegane ders kitabıdır.

İlm ( İlim, Bilgi ) (7/52, 13/43)

Her konuda sonsuz bilgi kaynağıdır.

Ayet ( İşaret ) ( 2/99 )

Her konuda işaret ve teyid niteliğindedir.

Müfassala / Fussilet / Tefsiylen ( Ayrıntılı / Ayrıntılı Açıklanmış / Ayrıntılı Olarak ) ( 6/114, 11/1,41/3 )

Ayetlerdeki bilgiler her türlü ayrıntıyı içerecek şekilde derinlemesine açıklanmıştır.

Temamen ( Tamamlayıcı ) ( 6/154 )

Varlıklar için bilgi olarak eksik kalmamasını sağlayan tamamlayıcı bir kaynaktır.

13- Rahmet (28/86)

Rab'bin merhametini ve şefkatini hissedebilmek için yegane kaynaktır.

14- Münzil ( İndirilen ) (7/196)

Vahiy yoluyla haberciye aktarılmıştır, indirilmiştir.

15- Nesib ( Nasip ) ( 7/37 )

Her varlığın kendi idrak seviyesine göre nasiplenmesini ve tekamülünü tamamlamasını sağlayan kaynaktır.

16- Miras (7/169)

Nesilden nesile aktarılacak ilahi kozmik bir değerdir.

17- Menşur ( Yayımlanmış ) ( 17/13, 52/3 )

18- Mestur ( Satırlanmış, Satır satır Yazılmış ) ( 52/2 )

19- Ma fis sema ma fil ard ( Gökte ve yerde olanı içeren ) (22/70)

Yaratılıştaki her şey kitapta mevcuttur. Zira zaten kitap yaratılışın yazılım kodlarıdır.

20- Kerim ( Faydalı ) ( 27/29)

21- Müteşabih ( Benzetmeli, Sembolizm İçeren )

Ayetlerdeki kelimeler ve ifadeler hem zahiri, hem de batıni ( okült ezoterik ) muhetif anlamlar içermekte olup, Kur'an çok katmanlı yapısının sebebi de budur.

22- Aziz (41/41)

23- Mızan ( Ölçü ) (42/17)

Ayetlerde yer alan her kelime, her kavram belirli bir sayı prensibine göre adetlendirilmiş olup, bu fenomen tüm bilim alanlarına ışık tutmaktadır.

24- Büşra ( Müjde ) ( 2/97, 

İnananları sevindiren, üst frekanslardaki sonsuz ve mutlu yaşamı haber veren bir haber kaynağıdır.

25- İmam ( Delil, Önder ) (46/12)

Allah'ın kelamı olması nedeniyle varlıklar için yegane delildir ve önderdir.

26- Hafıyz ( Koruyan ) (50/4)

Varlıkları her türlü negatif enerji frekansına karşı koruyan bir kalkan niteliğindedir.

27- Meknun ( Gizlenip saklanmış ) (56/78)

Tahrifata uğramadan nesilden nesile aktarılması için kötülüklerden gizlenmiş ve korunmuştur.

28- İhsa ( Sayılmış ) (78/29)

Ayetlerde yer alan her kelime, her kavram belirli bir sayı prensibine göre adetlendirilmiş olup, bu fenomen tüm bilim alanlarına ışık tutmaktadır.

Kur'an yaratılıştan itibaren, vahiy yoluyla habercilere iletilen tüm kozmik bilgilerin sayısal bir düzene göre konsolide edilmiş ve derlenmiş halidir. 

Allahü Teala Kur'an'ın eşsiz olduğunu, insanlar veya cinler tarafından yazılamayacağını ve müşriklerin benzer bir kitaplarının olamayacağı ayetlerinde adeta meydan okurcasına bildirmektedir.

17/88 - Kul le in ictemeatil insü vel cinnü ala en ye'tu bi misli hazel kur'ani la ye'tune bi mislihı ve lev kane ba'duhüm li ba'dın zahıra
( De ki: "Eğer insanlar ve cinler bu Kur'an' ın aynısını getirmek üzere bir araya gelseler, şayet birbirlerine arka çıkıp yardımcı da olsalar onun aynısını getiremezler." )

11/13 - Em yekulunefterah kul fe'tu bi aşri süverin mislihı müfterayatin ved'u men isteta'tüm min dunillahi in küntüm sadikın
( "Onu uydurdu." mu diyorlar? De ki: "O halde onun aynısından, uydurulmuşundan on sure getirin. Eğer doğrular iseniz, o Allah’tan başka istidatı olanları da çağırın." )

52/34 - Fel ye'tu bi hadisin mislihi in kanu sadikın
( O halde, eğer doğru iseler, onun aynısı gibi söz getirsinler. )

22/8 - Ve minen nasi men yücadilü fillahi bi ğayri ılmin ve la hüden ve la kitabin münır
( Ve insanlardan kimi, ilimsizce, yönlendirme olmadan ve aydınlatıcı kitap olmadan Allah hakkında mücadele eder. )

31/20 - E lem terav ennellahe sehhara leküm ma fis semavati ve ma fil erdı ve esbeğa aleyküm niamehu zahiraten ve batıneh ve minen nasi men yücadilü fillahi bi ğayri ılmin ve la hüden ve la kitabin münır
( Allah' ın, göklerde ne varsa ve yerde ne varsa buyruğunuza verdiğini, nimetlerini üzerinize açık, görünür olarak ve gizli olarak yaydığını görmediniz mi? Ve insanlardan, Allah hakkında ilimsizce, yönlendirmesizce ve aydınlatıcı kitap olmadan mücadele edenler vardır. )











Thursday, April 16, 2020

Mixed Reality tuzağı ve Marina Abramovic

Son günlerde dünya çapında bir yazılım şirketinin, Sanal Gerçeklik ( Virtual Reality ) yazılımı ve ekipmanlarına ilişkin "Mixed Reality" ( Karıştırılmış Gerçeklik ) konseptiyle hazırladığı ve holografik lensleri tanıttığı reklam filminde Sırp bir satanist olan Marina Abramovic’e rol vermiş olması tartışılmaktadır. Internete yüklenen reklam filmi yüksek sayıda "Dislike" ( Beğenilmeme ) alınca yayından kaldırılmıştır.


Marina Abramovic

Esas itibarıyla söz konusu "Karıştırılmış Gerçeklik" kavramı ile "Satanizm" arasında çok yakın ilinti bulunmaktadır. Zira reklam filminde bir satanist olan Marina Abramovic'e* rol verilmesinin kökeninde de bu ilinti yatmaktadır. Şeytan, muhtelif yöntemler ( zihin kontrol, hipnoz, dijital teknoloji ) kullanmak suretiyle insanları "Hak"tan yani "Gerçek"ten koparmaya ve özü bir aldatma olan ilüzyona sevketmeye çalışmaktadır.

* Marina Abramovic 1974 yılında "Bana istediğinizi yapabilirsiniz." temalı ve "Rhythm-0" adlı 6 saatlik performans sergilemiştir. Performans, Abramović'in hareketsiz durmasını ve bir masada duran 72 nesneden birini kullanarak seyircinin ona her istediğini yapması konseptini içermekteydi. ( 72 sayısı Cinn! suresinin numarası olup nümerolojik değeri de sihirin ve negatif ftekansın sembolü olan 9 sayısıdır. Ayrıca Ars Goetia isimli okültizm kitabında Hz. Süleyman'ın buyruğunda olan 72 cinden bahsedilmektedir. )


Abramovic 1996 yılında "Spirit Cooking ( Ruh Pişirme )" adlı performansında satanik ritüel öğesi olan domuz kanı, anne sütü, sperm ve çeşitli vücut sıvıları kullanmıştır. Duvara domuz kanıyla ''Taze anne sütü ile taze sperm sütünü karıştırıp deprem gecelerinde için.'', ''Keskin bir biçakla sol elinin orta parmağına derin bir kesik at ve acıyı çek,'' ve ''Geceden kalma kabuslara taze sabah idrarı serpiştirin'' gibi satanik ifadeler yazmıştır. 



Küresel elit şeytanların diğer bir sözcüsü olan satanist şarkıcı Lady Gaga ile "Spirit Cooking" kapsamında kan ritüeli temalı fotolarda birlikte yer almıştır.




Abramovic, geçmişte çıplak küçük çocuklar ile çektirdiği fotolar ile pedofili mesajı vermiştir.


Abramovic'in satanizm temalı diğer bazı fotoları;








Arka plandaki çift ağaç dalı ile Baphomet'in boynuzlarını sembolize etmiştir.

31 Ocak - 26 Nisan 2020 döneminde Türkiye'de, bilinen bir üniversiteye ait müzede ve bilinen bir bankanın sponsorluğunda "Akış-Flux" adlı bir sergi açmış olması, adı geçen kurumlar itibarıyla da dikkat çekmektedir.


Marina Abramovic'in "Ben satanist değilim sanatçıyım." söylemi bariz olanın inkârı niteliğinde olup, bu davranış da şeytani karakterlerin tipik özelliğini yansıtmaktadır.

İşte şu anda insanlar, şık, göz kamaştırıcı ve cazip algısı yaratan bu gibi reklam filmleriyle gerçekten ayrıştırılmaya ve bir merkezden kontrol edilip yönlendirilebilecekleri dijital ortama "tam olarak" bağımlı hale getirilmeye ve hapsedilmeye çalışılmaktadırlar. Deneyimletilen bu Coronavirus salgını vakası da, evinde kalmak zorunda kalan insanları dijital ortama daha da fazla mecbur bırakarak bu amaca dolaylı olarak hizmet etmektedir. Nihayetinde fiziken bir araya gelmekten kaçınan, yaşamlarını tamamen dijital ortam ile sınırlandırmış ve gerçeğin ne olduğunu unutmuş bir dünya toplumunun oluşma potansiyeli söz konusudur.

Allahü Teala ayetlerinde tekamülün ve kurtuluşun "Hakk"'ka yani "Gerçek"e yönelmekte olduğunu defaatle bildirmektedir.

7/181 - Ve min men halakna ümmetün yehdune bil HAKKU ve bihı ya'dilun

( Ve yarattığımız kimselerden, GERÇEĞE yönlendiren ve onunla adil olan topluluk var. )

10/35 - Kul hel min şürakaiküm men yehdı ilel HAKK kulillahü yehdı lil HAKK e fe men yehdı ilel HAKKI EHAKKU en yüttebea em men la yehiddı illa en yühda fe ma leküm keyfe tahkümun

( De ki: "Ortaklarınızdan GERÇEĞE yönlendiren kimse var mıdır?" De ki: "Allah GERÇEĞE yönlendirir. O halde GERÇEĞE yönlendiren mi tabi olunmayı hakeder yoksa yönlendiremeyip ancak yönlendirilen mi? O halde ne oluyor size? Nasıl hükmediyorsunuz?" )

47/3 - Zalike bi ennellezine keferuttebeul BATILE ve ennellezine amenüttebeul HAKKA min rabbihim kezalike yadribüllahü lin nasi emsalehüm

( Bu, kesinlikle o inkar edenlerin BATILA tabi olmalarından ve kesinlikle o inananların Rab’lerinden GERÇEĞE tabi olmalarındandır. Allah onların misallerini insanlar için işte böyle beyan eder. )

Ayrıca Kur'an'da "Hakka" ( Gerçek ) isminde bir sure de ( 69. sure ) bulunmaktadır. Ve bu surenin ilk 3 ayetinde "Hakk" ( Gerçek ) kelimesi 3 kere tekrarlanmak suretiyle insana "Gerçeğin ne olduğu" sorusu yöneltilmekte ve insan "gerçeği düşünmeye" sevkedilmektedir.

69/1 - El hakkatu ( Gerçek )
69/2 - Mel hakkatu ( Nedir gerçek? )
69/3 - Ve ma edrake mel hakkat ( Ve sana gerçeğin ne olduğunu ne idrak ettirir? )

- "Hakk" kelimesi Kur'an'da 286 ( 2+8+6 = 16 ... 1+6 = "7" ) kere tekrarlanmaktadır.

- Hakka suresinde 52 ( 5+2 = "7" ) ayet bulunmaktadır.

- Kur'an'da "El Hakkat" ( Gerçek ) kelimesinin bir ayet olduğu tek ayet Hakka suresinin 69/1 ( 6+9+1 = 16 ... 1+6 = "7" ) kodlu ayetidir.

"7" sayısının bu şekilde tezahür etmesinin sebebi bu sayının "Döngü sonu", "Tamamlanma", "Sona erme", "Olgunlaşma / Tekâmül" kavramlarını sembolize ediyor olmasıdır. Zira tekâmül eden insan "Hakk"kı yani "Gerçeği" idrak etmiş olan insandır.

Duvarların, kalelerin ve odaların ardına gizlenenler

Dünyadaki şu mevcut satanist ve kapitalist sistemde kendilerini muktedir sanan madde obsesifi zavallıların en korktukları olgu inananların kolektif ruhsal enerjisinin açığa çıkarak yükselmesidir. Zira bu enerjinin önünde durabilecek hiçbir negatif enerji frekansı bulunmamaktadır. Aslında içten içe sürekli ve büyük bir korku içinde olan şeytanlar kurdukları batıl kölelik sistemindeki yüksek binalarının ve geniş odalarının ardında kendilerini güvende ve iktidarda zannederek kendilerini aldatmakta ve her geçen gün helake biraz daha yaklaşmaktadırlar. Bu durum Kur'an'ın 52/12 kodlu ayetinde şöyle tanımlanır ( 52/12 - Ellezine hüm fi havdın yel'abun ( Onlar bataklığın içinde eğlenip oynarlar. ) )

Bu husus Kur'an'ın aşağıdaki ayetlerinde "Sağlam burçların içindekiler", "Kaleler", "Odalar" , "Üstün Şehirler ve Duvarlar" kavramlarıyla belirtilmiştir. Ayrıca küresel bir çete izlenimi veren şeytanların kendi aralarındaki şiddetli mücadelelerinden ve aslında her an dağılabilir bir durumda olduklarından da bahsedilmektedir.

4/78 - Eyne ma tekunu yüdrikümül mevtü ve lev küntüm fı burucin müşeyyedeh ve in tüsıbhüm hasenetün yekulu hazihı min ındillah ve in tüsıbhüm seyyietün yekulu hazihı min ındik kul küllün min ındillah fe ma li haülail kavmi la yekadune yefkahune hadısa
( Ölüm sizi, her nerede olursanız yakalar. Şayet sizler yüksek sağlam burçların kalelerin içinde bile olsanız. Eğer onlara güzellik isabet ederse "Bu Allah’ ın indindendir." derler. Eğer onlara kötülük isabet ederse "Bu senin indindendir." derler. De ki: "Hepsi Allah’ ın indindendir. O halde ne oluyor bu kavime de sözü anlamaya yanaşmıyorlar." )

33/26 - Ve enzelellezine zaheruhüm min ehlil kitabi min sayasıyhim ve kazefe fı kulubihimür ru'be ferıkan taktülune ve te'sirune ferıka
( Ve kitap sahiplerinden, onlara arka çıkanları, destekleyenleri kalelerinden indirdi. Kalplerinin içine korku attı. Bir kısmını öldürdünüz ve bir kısmını da esir aldınız. )

49/4 - İnnellezine yünaduneke min verail hucürati ekseruhüm la ya'kılun
( Kesinlikle o sana odaların arkasından seslenenler, onların çoğunluğu akıl etmezler. )

59/2 - Hüvellezi ahrecellezine keferu min ehlil kitabi min diyarihim li evvelil haşri ma zanantüm en yahrucu ve zannu ennehüm mani'atühüm husünühüm min allahi fe etahümüllahü min haysü lem yahtesibu ve kazefe fi kulubihimür ru'be yuhribune büyutehüm bi eydihim ve eydil mu'minine fa'tebiru ya ulil ebsar
( İlk toplanmada, kitap sahiplerinden o inkar edenleri yurtlarından çıkaran O'dur. Çıkaracağını zannetmediniz. Kesinlikle onlar, kalelerinin onları Allah’tan koruyacağını zannettiler. Ancak Allah onlara hesap edemedikleri yerden yetti. Kalplerinin içine korku attı. Evlerini kendi elleriyle ve inananların elleriyle harab ediyorlardı. O halde ibret alın ey görüş sahipleri. )

59/14 - La yukatiluneküm cemian illa fi kuran muhassenetin ev min verai cüdürin be'sühüm beynehüm şedidun tahsebuhüm cemian ve kulubühüm şetta zalike bi ennehüm kavmün la ya'kılun
( Sağlam korunmuş üstün şehirlerde veya duvarların arkasında olmaları haricinde sizinle topluca savaşamazlar. Onların kendi aralarında kötülükleri zorlukları şiddetlidir. Toplanmış olduklarını sanarsın. Onların kalpleri dağınıktır. Bu kesinlikle onların akıl etmeyen kavim olmalarındandır. )

"İtaat" ve "Tabiat" meselesi

"İtaat" ( İta+at ) kelimesi, "Ta / Tav" ( İsteyerek Uyma, Tav Olma ) ve ek olan "at"* kelimesinin birleşiminden oluşmaktadır. ( * Sanat ... "San+at" ( Üretim ) gibi )

"Tabiat" ( Tabi+at ) kelimesi ise "Tab" ( Tabi, Uyan ) ve ek olan "at" kelimesinin birleşiminden oluşmaktadır. 

Her iki kavram da "Uymak, Takip Etmek" anlamlarını içermekte olup, islami anlayış yani Allah'ın birliğinin ve ilahi kozmik ilmin idraki açısından çok büyük önem arzetmektedir. Zira bu kavramlar Kur'an'da aktarılmak istenen öz anlamlarından saptırıldıklarında "Şirk" ( Ortak koşma ) kapısı da aralanmış olmaktadır. Söz konusu saptırma, Allah'ın kitabında yer alan ayetlerin dışındaki unsurların ( Haberci, Resul, Alim vb. ) ilah addedilmesi / addettirilmesi ile tezahür etmektedir. Örneğin bir tarikat şeyhinin, Allah'a yönelebilmek için tek koşul olduğunu kabul etmek, onun sözlerini Allah'ın ayeti gibi kabul edip, koşulsuz "itaat etmek / tabi olmak" şirk günahı kapsamına girmektedir. Ancak kalplerinde hastalık olan şeytani kitle, bu hususun Kur'an ayetleriyle uyştuğunu ileri sürmektedir.

Ayetler incelendiğinde ortaya tek bir sonuç çıkmaktadır. Ayetlerde yer alan "Resule itaat edin", "Resule tabi olun" ifadeleri, Haberci resulün Allah'ın kelamını yani kendisine vahyedilen ilahi kozmik bilgileri getirmesinden dolayı ayetlerde yer almaktadır. Zira çok basit bir mantıkla, sadece kendisine vahyedileni aktaran resule itaat edilmemesi otomatik olarak Allah'ın ayetlerine itaat edilmemesi anlamına gelmektedir. Aşağıdaki ayetlerde Habercinin sadece kendisine ayet olarak vahyedileni aktardığı, hevesine göre yani kendi arzularına göre konuşmasının mümkün olmadığı, onun da sadece "kendisine vahyedilene tabi olduğu" açıkça bildirilmektedir.

6/50 - Kul la ekulü leküm ındı hazainüllahi ve la a'lemül ğaybe ve la ekulü leküm innı melek in ettebiu illa ma yuha ileyy kul hel yestevil a'ma vel besır e fe la tetefekkerun
( De ki: "Size Allah' ın hazineleri benim indimdedir." demiyorum. Gaybı da bilmiyorum. Size, kesinlikle ben meleğim de demiyorum. Kesinlikle ben ancak o bana vahyedilene tabi oluyorum." De ki: "Kör ile gören eşit midir? Fikretmez misiniz?" )

6/106 - İttebı' ma uhıye ileyke min rabbik la ilahe illa hu ve a'rıd anil müşrikın
( Rab’binden sana vahyedilene tabi ol. O’nun haricinde ilah yoktur. Ortak koşanlardan yüz çevir. )

53/2 - Ma dalle sahıbuküm ve ma ğava ( Arkadaşınız sapmadı ve azmadı. )
53/3 - Ve ma yentıku anil heva ( Ve hevese göre konuşmaz. )

Hatta Taha suresinin 114. ayetinde "Vahiy bitmeden konuşmaya başlama yanlışını yapmak üzere olan haberciye uyarı" bulunmaktadır.

20/114 - Fe tealellahül melikül hakk ve la ta'cel bil kur'ani min kabli en yukda ileyke vahyühu ve kul rabbi zidnı ılma
( Gerçeğin maliki Allah yücedir. Sana O’nun vahyinin hükmedilmesinden önce okumada acele etme. De ki: "Rab’bim bana ilmi artır." )

"İtaat" ve "Tabiat" konulu ayetlerden bazıları şöyledir.

İTAAT ETMEK;

3/132 - Ve etıy'ullahe ver rasule lealleküm türhamun
( Ve Allah’a  ve resulüne itaat edin. Umulur ki merhamet edilirsiniz. )

4/59 - Ya eyyühellezine amenu etıy'ullahe ve etıy'ur rasule ve ülil emri minküm* fe in tenaze'tüm fı şey'in fe rudduhü ilellahi ver rasuli in küntüm tü'minune billahi vel yevmil ahır zalike hayrun ve ahsenü te'vıla
( Ey o inananlar Allah’a  itaat edin. Resule ve sizlerden olan iş sahibine itaat edin.* Eğer bir şey hakkında anlaşmazlığa düşer tartışırsanız onu Allah’a  ve resule döndürün. Eğer Allah’a ve sonraki güne inanmakta olursanız, bu daha hayırlıdır ve yorumlanmaya daha güzeldir. )

* 4/59 kodlu ayette itaat edilmesi gerektiği belirtilen "Resul" ve "İş Sahibi" kavramları, Allah'ın ayetlerini ileten, paylaşan kişileri tanımlamaktadır. Bir başka deyişle ayetlerde ""Resul" ve "İş Sahibi" ne derse, ne yaparsa onlara itaat edin" anlamı kesinlikle yer almamaktadır.

4/64 - Ve ma erselna min rasulin illa li yütaa bi iznillah ve lev ennehüm iz zalemu enfüsehüm cauke festağferullahe vestağfera lehümür rasulü le vecedüllahe tevvaber rahıma
( Ve Allah’ ın izniyle itaat edilmesinin haricinde resulden göndermedik. Şayet kesinlikle onlar nefislerine zulmettiklerinde sana gelip de Allah’tan af isteseler ve resul onlara af istese, Allah’ ı tevbe kabul edici ve merhametli bulurlardı. )

4/80 - Men yütıır rasule fe kad etaallah** ve men tevella fe ma erselnake aleyhim hafıyza
( Kim resule itaat ederse böylece Allah’a  itaat eder.** Kim yüz çevirirse, seni onların üzerine koruyucu, gözetici olarak göndermedik. )

** 4/80 kodlu ayet de kavram saptırması ve çarpıtması yapan şeytani tarikatçilerin sık referans verdikleri ayetlerendir. Bu ayette, "Resul Allah'ın ayetlerini ilettiği için Resule itaat Allah'a itaattir" denmektedir. Yani "Resul ne derse, ne yaparsa koşulsuz itaat edin." anlamı bulunmamaktadır. ( Aslında bu hususlar çok bariz ve açık hususlardır. Ancak içinde yaşanılan ortam ne yazık ki bunları böyle açıkça izah etmeyi gerektirmektedir. )

6/116 - Ve in tütı'eksera men fil erdı yüdılluke an sebılillah in yettebiune illez zanne ve in hüm illa yahrusun
( Ve eğer yerdeki kimselerin çoğunluğuna itaat edersen, seni Allah yolundan saptırırlar. Kesinlikle ancak zanna tabi olurlar ve kesinlikle onlar ancak saçmalarlar. )

TABİ OLMAK;

2/145 - Ve le in eteytellezine utül kitabe bi külli ayetin ma tebiu kıbletek ve ma ba'duhüm bi tabiın kıblete ba'd ve le in itteba'te ehvaehüm min ba'di ma caeke minel ılmi inneke izen le minez zalimın
( Ve o kitap verilenlere ayetlerin hepsini versen bile kıblene tabi olmazlar. Onlar birbirlerinin kıblelerine de tabi değillerdir. Eğer sen, ilimden sana o getirdiklerimizden sonra onların heveslerine tabi olursan o zaman kesinlikle sen zalimlerden olursun. )

2/166 - İz teberraellezinettubiu minellezinettebeu ve raevül azabe ve tekattaat bihimül esbab
( Zamanında o tabi olunanlar o tabi olanlardan uzak durdular. Azabı gördüler ve onların sebep bağları kesildi. )

2/168 - Ya eyyühen nasü külu min ma fil erdı halalen tayyiben ve la tettebiu hutuvatiş şeytan innehu leküm adüvvün mübın
( Ey insanlar o yerde olanlardan helal ve temiz olarak yiyin. Şeytanın adımlarına tabi olmayın. Kesinlikle o size apaçık düşmandır. )

2/170 - Ve iza kıle lehümüttebiu ma enzellellahü kalu bel nettebiu ma elfeyna aleyhi abaena e ve lev kane abaühüm la ya'kılune şey'en ve la yehtedun
( Ve onlara o Allah’ ın indirdiğine tabi olun denildiğinde, "Bilakis babalarımızı o üzerinde bulduklarımıza tabi oluruz." derler. Ya babaları hiçbir şeyi akıl edemeyenler ve yönlendirilmemiş olanlar idiyseler. )

2/208 - Ya eyyühellezine amenüdhulu fis silmi kaffeh ve la tettebiu hutuvatüş şeytan innehu leküm adüvvün mübin
( Ey o inananlar, hepiniz topluca barışın içine girin. Şeytanın adımlarına tabi olmayın. Kesinlikle o sizlere apaçık düşmandır. )

3/31 - Kul in küntüm tühıbbünellahe fettebiunı yuhbibkümüllahü ve yağfir leküm zünubeküm vallahü ğafurun rahım
( De ki: "Eğer Allah’ ı sevenler iseniz, bana tabi olun ki Allah sizleri sevsin ve size günahlarınızı af eylesin. Allah affedendir merhametlidir." )

3/53 - Rabbena amenna bima enzelte vetteba'ner rasüle fektübna meaş şahidın
( Rab’bimiz, o indirdiğine inandık ve resule tabi olduk. O halde, bizi şahitlerle birlikte yaz. )

Ayette açıkça, Resule, Allahü Teala'nın indirdiği kitabı getirmekte olduğu için tabi olunduğu yani ayetlerin öğrenilmesi için tabi olunduğu bildirilmektedir.









Yönetenler ve Yönetilenler Cehennemi

"Kibir" frekansının negatif bir yansıması olan "Yönetme" arzusu ve cehaletin bir yansıması olan "Yönetilmeye razı olma" fenomeni kaba madde alemi dünyadaki temel sorundur. Çekilen bütün ıstırabın, acıların, dökülen kanın, gözyaşının ve dünyanın cehenneme dönüşmesinin temelinde sosyal sistemin "Yönetenler ve Yönetilenler" esasına göre kurgulanması gerektiğine olan bağnaz inanç yatmaktadır.

Oysa ki idrak seviyesi yükselerek tekamül  etmiş ve üst frekansa geçişe hazır hale gelmiş olan insanlar bu kadim ve temel yanılgının farkına varmaktadırlar. İnananlar bir şeyi çok iyi bilmektedirler ki o da "Tek ve gerçek yöneticinin Allahü Teala olduğu ve insanların tek kurtuluşunun da sevgi ve paylaşıma bağlı olduğudur."

10/3 - İnne rabbekümüllahüllezı halekas semavati vel erda fı sitteti eyyamin sümmesteva alel arşi YÜDEBBİRUL* EMR ma min şefıın illa min ba'di iznih zalikümüllahü rabbüküm fa'büduh e fe la tezekkerun

( Kesinlikle Rab’biniz o Allah'tır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra arş, taht üzerine seviyelendi. İŞİ DÜZENLER, YÖNETİR. O’nun izninden sonra olması haricinde af vesilecisi olamaz. İşte Rab’biniz Allah budur. O halde O’na kulluk edin. Artık hatırlamaz mısınız? )

* Kur'an'da geçen "Debber" ( Yönetmek ) kelimesiyle "Hüda" ( Yönlendirmek ) kelimeleri anlamsal olarak farklı kelimelerdir. Habercilerin, Resullerin ve İlim Sahiplerinin vazifesi sadece "Yönlendirmek" olup asla "Yönetmek" değildir. Zira Kur'an'da "Debber" kelimesinin Haberci, Resul veya İlim Sahipleri için kullanımı bulunmamaktadır.

Tevrat'ın Deyişler suresinin aşağıdaki ayetlerinde "Karıncalar"ın ve "Çekirgelerin" misali vesilesiyle, ortak bir hedefi, ortak bir kelimeyi* benimsemiş varlıklar arasında ast-üst, yöneten-yönetilen gibi şeytani kavramların mevcut olamayacağı bildirilmektedir. Ayrıca böyle şeytani bir yönetsel sisteme imkan veren negatif enerjinin ancak ve ancak "Tembel"lik olduğu da bildirilmektedir. "Tembel" olan bir varlığın hiçbir açıdan gelişmişliğinden ve yeterliliğinden bahsedilmesi mümkün değildir.

20 Deyişler 6-6 Ey tembel kişi, git, KARINCAYA bak, Onun yaşamından bilgelik öğren.

20 Deyişler 6-7 BAŞKANLARI, ÖNDERLERİ, YÖNETİCİLERİ olmadığı halde,

20 Deyişler 6-8 Yazın erzaklarını biriktirirler, Yiyeceklerini toplarlar biçim mevsiminde.

20 Deyişler 6-9 Ne zamana dek yatacaksın, ey TEMBEL KİŞİ? Ne zaman kalkacaksın uykundan?

20 Deyişler 30-27 ÇEKİRGELERİN KRALI YOKTUR, Ama bölük bölük ilerlerler. 

*  Bu ortak, eş kelimenin Allah'ın doğru yolu yani iyilik, paylaşım, sevgi, yardımseverlik olduğu Al'i İmran suresinin 64. ayetinde "Kelimetin Sevain" ( Eş Kelime ) kavramı ile bildirilmektedir. "SEVa" ( Eşit ) kelimesinin kökünde yer alan "SEV" kelimesi, "SEVgi" kelimesinde de yer almaktadır. Zira "SEVgi"'nin kök anlamı "Başkasını kendisiyle eşit görmek"tir. İlahi nizam gereği, başkasını kendisi gibi gören bir varlığın zarar verme, mutsuzluk vesilesi olma, kötülük yapma gibi gibi bir ihtimali bulunmaktadır.

3/64 - Kul ya ehlel kitabi TEALEV İLA KELİMETİN SEVAİN BEYNENA VE BEYNEKÜM en la na'büde illellahe ve la nüşrike bihı şey'en ve la yettehıze ba'duna ba'dan erbaben min dunillah fe in tevellev fe kul üşhedu bi enna müslimun
( De ki: "Ey kitap sahipleri, BİZİM VE SİZİN ARANIZDA EŞİT OLAN KELİMEYE GELİNİZ. Ancak Allah’a  kulluk edelim ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Bazılarımız bazılarını Allah’tan başka Rabler edinmesin. Eğer yüz çevirirlerse, şahit olarak kesinlikle biz teslim olanlarız deyin."

İncil'in aşağıdaki ayetlerinde açık bir tahrifat daha doğrusu "sonradan ekleme" tuzağı görülmektedir. 12-28 kodlu ayette Rab'bin insanlara bahşettiği bazı yeteneklerden bahsedilmektedir. Daha sonra 12-29/30 kodlu ayetlerde bu yeteneklerin herkesin her enkarnasyonunda ortaya çıkamayacağı, her bir yetenek ayrı ayrı belirtilerek, bildirilmektedir. Ancak bu son iki ayette, ilk ayette yer alan "Yönetme Yeteneği" kavramı yinelenmemektedir. Zira "Yönetme" bir yetenek değil "İnsanları tehdit unsuruna dayalı olarak kontrol altına alma" eylemidir. Bu kelimenin, dünya insanlarını tahakküm ve tam kontrol altına almak isteyen küresel şeytanlar tarafından kitaba eklenmiş olması kuvvetle muhtemeldir.

46-1 Corinthians-12-28 Tanrı kilisede ilkin elçileri, ikinci olarak peygamberleri, üçüncü olarak öğretmenleri, sonra mucize yapanları, hastaları iyileştirme armağanlarına sahip olanları, başkalarına yardım edenleri, yönetme yeteneği olanları ve çeşitli dillerle konuşanları atadı.

46-1 Corinthians-12-29 Hepsi elçi mi? Hepsi peygamber mi? Hepsi öğretmen mi? Hepsi mucize yapar mı?
46-1 Corinthians-12-30 Hepsinin hastaları iyileştirme armağanları var mı? Hepsi bilmediği dilleri konuşabilir mi? Hepsi bu dilleri çevirebilir mi?

Tuesday, April 14, 2020

Kur'an'daki şifa enerjisini keşfedebilmek

İnsanların, tek çarenin ve kurtuluşun Kur'an'daki ilahi kozmik enerjide olduğunu idrak edecekleri ve Kur'an'ı, "virüs maskesi" gibi sürekli yanlarında bulundurmak ihtiyacı hissedecekleri günler yaklaşmaktadır.

Tüm insanlığın deneyimlemekte olduğu COVID19 süreci söz konusu idrak sürecine büyük katkı sağlamaktadır. 10. sure olan

Yunus suresinin 57. ve 17. sure olan İsra suresinin 82. ayetinde  hem zahiri, hem batıni, hemde nümerolojik olarak Kur'an'ın şifa ve kurtuluş vesilesi olduğu mesajı verilmektedir. 

10/57 - Ya (1) eyyü (2) ha (3) en (4) nasü (5) kad (6) caet (7) küm (8) mev'ızatün (9) min (10) rabbi (11) küm (12) ve (13) ŞİFAÜN (14) Lİ (15) MA (16) Fİ (17) ES (18) SUDURİ (19) ve hüden ve rahmetün lil mü'minın  ( Ey insanlar size Rab’binizden öğüt ve o GÖĞÜSLERİN İÇİNDEKİLER İÇİN ŞİFA, yönlendirme ve inananlar için rahmet geldi. )

COVID19 virüsü göğüse inmeye çalışmakta ve negatif olunup olunmadığı yani sağlıklı olunup olunmadığı 14 günlük bir kuluçka dönemi sonrasında ortaya çıkmaktadır.  Ayetteki "Şifa" kelimesi 14. kelime "Göğüs" kelimesi 19. kelimedir.

17/82 - Ve nünezzilü minel kur'ani ma hüve ŞİFAÜN ve RAHMETÜN lil mü'minıne ve la yezıdüz zalimıne illa hasara  ( Ve Kur'an' dan inananlar için ŞİFA ve RAHMET olanları indiririz. Zalimlere hasar haricindekini artırmayız. )

Ayrıca İsra suresinin 51. ayetinde "Göğüsün içinde büyüyen yaratık" ifadesi yer almaktadır. 17/50-51 kodlu ayetlerde tekâmül edemeyip insandan daha alt seviye bir varlığa dönüşmek durumunda kalanlardan bahsedilmekte gibidir. Bu bağlamda insanın bir virüs seviyesine indirgenmesi ihtimali de bulunmaktadır.

17/50 - Kul kunu hıcareten ev hadıda ( De ki: "Taş veya demir olun." )

17/51 - Ev halkan min ma yekbüru fı suduriküm ..... ( Veya göğüslerinizin içinde büyüyeninden yaratık. .... ) 

Bilindiği üzere COVID19 14 günlük kuluçka dönemi sonunda oluşmakta ve göğüse doğru yayılıp büyümektedir. Ayet kodunun nümerolojisinin 14 ( 1+7+5+1 = 14 ) olması  da dikkat çekmektedir.


Saturday, April 11, 2020

"Bin Yıl" meselesi ve Diriliş

Kur'an'da yer alan "Yevm" ( Bir gün ) kavramının, insanın zaman algısıyla "Bin yıllık" bir dönemi ifade ettiği kutsal kitaplarda belirtilmektedir.

İncil 61-2 Peter-3-8 Sevgili kardeşlerim, şunu unutmayın ki, RAB'BİN GÖZÜNDE BİR GÜN BİN YIL, BİN YIL BİR GÜN GİBİDİR.

Kur'an 22/47 - Ve yesta'ciluneke bil azabi ve len yuhlifellahü va'deh ve inne yevmen ınde rabbike ke elfi senetin min ma teuddun 
( Ve azabı senden acele isterler. Allah vaadine ihtilaf etmez. Kesinlikle RAB'BİNİN İNDİNDE BİR GÜN, o sizin saydıklarınızdan BİN SENE GİBİDİR. )

Kur'an 32/5 - Yüdebbirul emra mines semai ilel erdı sümme ya'rucü ileyhi fı YEVMİN KANE MIKDARİHU ELFE SENETİN min ma teuddun
( Gökten yere işleri düzenleyip yönetir. Sonra, o sizin saydığınızdan MİKTARI BİN SENE OLAN BİR GÜNde O'na yükselir. )

Söz konusu "Bin yıllık" dönem, 70,000 yıllık reenkarnasyon döngüsünün sonunda tezahür edecek olan ve ayetlerde Yevmel Kıyameh ( Ayağa Kalkış Günü ), Yevmel Hısab ( Hesap Günü ), Yevmel Fasl ( Ayrışım Günü ), Yevmed Din ( Din Günü ), Yevmel Ba"s ( Diriliş Günü )* gibi kavramlarla nitelenen "Yevm" ( Gün )'dir. Bu dönem,  ilahi kozmik bilgi akışının arttığı, insanların ruhsal frekans enerjilerinin ve idrak seviyelerinin yükseldiği, insanlar arasında kolektif bilincin tesis edildiği, aynı zamanda Kova Burcu Çağı olarak da adlandırılan dönemdir.

Bkz.


Aşağıda yer alan "Devre Şeması"'nda yer alan "Kıyamet ( Uyanış)" ve "Sembolik dini Eğitim Sisteminin Bitişi" bölümleri, "Bin Yıllık" dönem olan ve "Diriliş" olarak tanımlanan ruhsal ayağa kalkışı ruhsal yükselişi deneyimleyen insanın, çağlar boyunca yozlaştırılmış, pagan ritüellerle satanizm uygulamasına dönüştürülmüş ve saptırılmış sembolik din anlayışını terkedeceğini, gerçeğe ve kitap ilmine döneceğini ifade etmektedir.

* A'raf suresinin aşağıdaki ayetlerinde şeytanların kideri İblis'in dünyevi hakimiyet süresinin "Diriliş Günü"'ne kadar yani  idraki yükselişin ve tekâmülün zuhur edeceği "Kıyamet Günü"'ne ( Ayağa Kalkış ) kadar olduğu dolaylı olarak bildirilmektedir. Dirilişe yani Ayağa Kalkış'a kadar geçen süreç insanlığın şeytanın zihin kontrolü ve hipnozu altında geçirdiği süredir.

7/14 - Kale enzırnı ila YEVMİ YÜB'ASUN ( "Bana, DİRİLTİLECEKLERİ GÜNE kadar bak." dedi. )
7/15 - Kale inneke minel münzarın ( "Kesinlikle sen gözlenip bakılanlardansın." dedi. )

( Not: Devre şemasında "Devrenin Sonu"'nda yer alan "Tanrısallaşmış Ruhların Geri Dönüşü" ifadesi, döngüsel olarak tekrarlanan büyük devrenin yeniden başlaması için yarı süptil frekans olan cennetteki insanın kaba madde frekansı olan dünyaya intikalini ( inişi ) tanımlamaktadır. Ancak ilk döngüde tekamül ederek üst frekansı deneyimleme liyakatine erişen ruhlar tekamül süreçlerine üst planlarda ( frekans, boyut ) süptil madde yapısında devam etmektedirler.


Konuya ilişkin İncil ve Kur'an ayetleri aşağıda yer almaktadır.

İncil 66-Vahiy-20-2 Melek ejderhayı -İblis ya da Şeytan denen o eski yılanı- yakalayıp BİN YIL için bağladı.

İncil 66-Vahiy-20-3 BİN YIL tamamlanıncaya dek ulusları bir daha saptırmasın diye onu dipsiz derinliklere attı, oraya kapayıp girişi mühürledi. BİN YIL geçtikten sonra kısa bir süre için serbest bırakılması gerekiyor.

İncil 66-Vahiy-20-4 Bazı tahtlar ve bunlara oturanları gördüm. Onlara yargılama yetkisi verilmişti. İsa'ya tanıklık ve Tanrı'nın sözü uğruna başı kesilenlerin canlarını da gördüm. Bunlar, canavara ve heykeline tapmamış, alınlarına ve ellerine onun işaretini almamış olanlardı. Hepsi dirilip Mesih'le birlikte BİN YIL egemenlik sürdüler.


İncil 66-Vahiy-20-5 İLK DİRİLİŞ budur. Ölülerin geri kalanı BİN YIL tamamlanmadan dirilmedi.

İncil 66-Vahiy-20-6 İLK DİRİLİŞE dahil olanlar mutlu ve kutsaldır. İKİNCİ ÖLÜMÜN bunların üzerinde yetkisi yoktur. Onlar Tanrı'nın ve Mesih'in kâhinleri olacak, O'nunla birlikte BİN YIL egemenlik sürecekler.

66-Vahiy-20-7 BİN YIL tamamlanınca Şeytan atıldığı zindandan serbest bırakılacak.

Yukarıdaki ayetlerde yer alan "Dirilme" ifadesi "Ruhsal tekamül yoluyla gerçekleri idrak etme" fenomenidir. Zira, cennetten dünyaya intikal eden insan "Ölüdür." İnsan kaba madde alemi dünyada deneyimleyeceği ruhsal uyanış ve idrak seviyesi yükselmesi vesilesiyle "Diri" hale gelecektir. Zümer suresinin 30. ayetinde dünyaya intikal etmiş insanın esasında yaşamını yitirmiş "Ölü" olduğu bildirilmektedir.

39/30 - İnneke MEYYİTÜN ve innehüm MEYYİTUN ( Kesinlikle sen ÖLÜSÜN ve kesinlikle onlar da ÖLÜLER. )

Bakara suresinin aşağıdaki ayetlerinde ise müşrik satanistlerin, inananların tekamül ederek deneyimleyecekleri "Bin yıllık" dönemi hırsla arzulamalarından bahsedilmektedir.

Kur'an 2/96 - Ve le tecidennehüm ahrasan nasi ala hayah ve minellezine eşraku yeveddü ehadühüm lev yüammeru ELFE SENEH ve ma hüve bi müzahzihıhı minel azabi en yüammer vallahü besırun bima ya'melun
( Ve kesinlikle onları hayatta insanların en hırslıları olarak bulacaksın. O ortak koşanlardan her biri BİN SENE ömür sürmeyi arzular. Onlar uzun ömür sürerek o azaptan uzaklaşacak değillerdir. Allah o yaptıklarını görendir. )

Kur'an 44/56 - LA YEZUKUNE FİHA MEVTE İLLEL MEVTETEL ULA ve vekahüm azabel cehım ( Orada İLK ÖLÜM HARİCİNDE ÖLÜM TATMAZLAR. ONLARI CEHENNEM AZABINDAN KORUMUŞTUR. )

Kur'an'ın 44/56 kodlu ayetinde yer alan "İlk Ölüm" kavramı ile İncil'de yer alan "İlk Diriliş" kavramları konu bağlamında ilintilidir. "İlk Ölüm" kavramı insanın cennetteki ebedi yaşamını yitirip dünyaya intikal etmesini yani "Ölümünü" tanımlamaktadır. Ancak tekâmül eden insan için gerçek anlamda ölüm tekerrür etmeyecek sadece halde hale geçiş yani "Olum" gerçekleşecektir.

Ayrıca ayette yer alan "Cehennem azabından korunmak" kavramı da tekamül eden inananların, kaba madde alemi dünyadaki ( cehennem ) "azap" addedilebilecek reenkarnasyon sürecinden muhaf olacaklarını bildirmekte gibidir.

Friday, April 10, 2020

Şeytanın vahyi ?!!

Bilindiği üzere, "Vahiy" kelimesi, "Üst frekanstan ilahi kozmik bilgilerin iletilmesi ve yönlendirme sağlanması" fenomenine verilen isim olarak bilinir. Ancak öz anlam itibarıyla "Vahiy" kelimesi "Bilgi aktarımı amaçlı iletişim" anlamına gelmektedir. Zira Kur'an'da "şeytanın bilgi aktarımı, saptırıcı telkinleri ve yönlendirmesi" için de "Vahiy" kelimesi kullanılmıştır.

Allahü Teala'nın insanlarla iletişiminde üç vasıtanın varlığı bildirilmiştir.

1- Doğrudan Vahiy ile
2- Perde Arkasından ( Bir olgu veya olaydaki batıni mesaj )
3- Resul kanalıyla Vahiy ile

42/51 - Ve ma kane li beşerin en yükellimehüllahü illa vahyen ev min verai hıcabin ev yursile rasulen fe yuhıye bi iznihı ma yeşa' innehu aliyyün hakım
( Ve Allah' ın insana kelam edip söz söylemesi, vahyen veya perde arkasından olması haricinde olmaz. Veya resul gönderir de izni ile ne dilerse vahyeder. Kesinlikle O uludur hakimdir. )

Şeytanın insanları saptırma metodlarının başında "Allah ile aldatma" yer alır.

31/33 - ....... ve la yeğurranneküm billahül ğarur ( ........ Aldatıcı sizi kesinlikle Allah ile aldatmasın. )

Bu çerçevede şeytan, kendisini insana ilah addettirmek suretiyle veya Allah yolunda tabi olunması gerekenin şeytan olduğuna insanı ikna etmek ( zihin kontrolü ) suretiyle şirk eyleminin gerçekleşmesini sağlamaktadır. 

En'am suresinin 112. ve 121. ayetlerinde "şeytanların vahyetmelerinden" bahsedilmekte ve bunun ancak Allah'ın izni ile olabildiği bildirilmektedir. ( Allahü Teala'nın İblis'i, döngü sonuna yani kıyamet gününe ( ayağa kalkış gününe ) kadar gözetilenlerden kılması nedeniyle ) Satanistler düzenledikleri ritüellerde frekans değiştirme uygulamaları yapmak suretiyle cinlerle temas etmeye ve ilahi kozmik bilgiler almaya yani ""kulak hırsızlığı" yapmaya çalışmaktadırlar. 

6/112 - Ve (1) ke (2) zalike (3) cealna (4) li (5) külli (6) nebiyyin (7) adüvven (8) şeyatın (9) el (10) insi (11) ve (12) el (13) cinni (14) YUHIY (15) ba'du (16) hüm (17) ila (18) ba'dın (19) zuhrufe (20) el (21) kavli (22) ğurura (23) ve (24) lev (25) şae (26) rabbü (27) ke (28) ma (29) fealu (30) hü (31) fe (32) zer (33) hüm (34) ve (35) ma (36) yefterun (37)

( Ve her haberci için insan ve cin şeytanlarını işte böyle düşman kıldık. Onlar birbirlerine aldatıcı süslü sözler VAHYEDERLER. Şayet Rab’bin dileseydi onu yapamazlardı. Artık onları ve o uydurduklarını bırak. )

6/121 - Ve (1) la (2) te'külu (3) min (4) ma (5) lem (6) yüzker (7) ismü (8) allahi (9) aley (10) hi (11) ve (12) inne (13) hu (14) le (15) fısk (16) ve (17) inne (18) eş (19) şeyatıne (20) le (21) YUHUNE (22) ila (23) evliyai (24) him (25) li (26) yücadilu (27) küm (28) ve (29) in (30) eta'tümu (31) hüm (32) inne (33) küm (34) le (35) müşrikun (36)
( Ve üzerlerine Allah' ın ismi hatırlanmamış olanlardan yemeyin. Kesinlikle o günahkarlıktır. Kesinlikle şeytanlar dostlarına, sizinle mücadele etmeleri için VAHYEDERLER. Eğer onlara itaat ederseniz kesinlikle siz ortak koşanlar olursunuz. )

"Şeytanın vahyi" kavramı sadece bu iki ayette geçmekte ve her iki ayetin kodları aynı sayılardan  ( 1,2 ve 6 ) oluşmaktadır. Her iki ayetin de kodlarının nümerolojik değerleri 10 ( yani "1" ( 1+0 = 1 )  ) sayısını vermektedir. 

6/112 ... 6+1+1+2 = 10
6/121 ... 6+1+2+1 = 10 

Ayrıca ayetlerden birinde 37 kelime, diğerinde ise 36 kelime bulunmakta olup, bu iki sayının toplamının ( 37+36 = 73 ) nümerolojik değeri de 10 sayısını vermektedir. 

"Vahiy" kök kelimesi, ayetlerden birinde 15. kelime iken diğerinde 22. kelimedir. Bu iki sayının toplamının ( 15+22 = 37 ) nümerolojik değeri de 10 sayısını vermektedir. 

73 ve 37 sayılarının çarpımı ise "Allah" kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi olan 2701 sayısını vermektedir ki bu sayının nümerolojik değeri de zaten 10 olmaktadır. ( 2+7+0+1 = 10 ) 

Bu nümerolojik uyum, şeytanın, Allah'ın birliğine kendisini ortak koşmasının yani "Allah ile aldatmasının" nümerolojik ifadesi niteliğindedir. 










Okuyarak "İkiyi birlemek" ( Ruha ve öze dönüş )

Kur'an'ı anlayarak, tefekkür ederek yani her ayetin manasını düşünerek okumak ruhsal  enerji frekansının yükselmesine ve ilahi kozmik sistemden ruhsal tesirlerin daha güçlü olarak alınmasına vesile olnaktadır.

Bu çerçevede "Tilavet" kavramı önem arzetmektedir. "Tilavet" kelimesi "Manasını tefekkür ederek okumak" anlamına gelmektedir.

"Tilavet" kelimesinin Kur'an'da geçtiği ayet Bakara suresinin 2/121 kodlu ayetidir.

2/121 - Ellezine (1) ateyna (2) hüm (3) el (4)  kitabe (5) yetlune (6) hu (7) hakka (8) tilaveti (9) h (10)  ülaike yü'minune bih ve men yekfür bihı fe ülaike hümül hasirun 

( O kendilerine kitap verdiklerimiz onu gerçekten tilaveti ile okurlar. İşte onlar ona inanırlar. Kim onu inkar ederse işte onlar hasarlanırlar. )

Ayet kodunda iki adet 21 sayısının yer alması, artmış ruhsal tesiri sembolize etmekte gibidir. 21 sayısı "İkinin birlenmesi", "Düaliteden üniteye geçiş", "Maddeyi terkedip ruha dönüş", "Öze dönüş"  kavramlarının sembolüdür. Kur'an'da "Ruh" kelimesi 21 kere tekrarlanmaktadır.

Yukarıdaki ayetin, "Tilavetiyle okumak" kavramını içeren ilk cümlesinin 10 kelimeden oluşması da "1" nümerolojisi açısından dikkat çekmektedir.

Özellikle içinde bulunulan şu döngü sonu sürecinde tüm insanların ruhsal enerji frekanslarını yükseltmeye ve özü yani birliği keşfetmeye htiyaçları bulunmaktadır. Zira "Özlemek" kelimesi köken olarak "Özünü arzulamak / Özünü aramak" anlamını içermektedir.

Thursday, April 9, 2020

Kendini kınayan nefis ve Kıyamet

"Kıyamet" kavramının "Ayağa Kalkış" anlamına geldiğine evvelki bölümlerde defaatle değinilmişti. Bu çerçevede "Yevmel Kıyameh" ( Ayağa Kalkış Günü* ) kavramı insanların algı ve idrak seviyelerindeki yükselişin, titreşim frekansı değişikliğinin vuku bulacağı döngü sonu sürecini ifade eden bir kavramdır. ( * "Gün" kavramı bir dönemi ifafe eden bir kavram olup, Kur'an'da "Bin yılın bir gün olduğu" ifade edilmektedir. )

Mevcut durumda deneyimlenmekte olan Coronavirus salgını vakası insanları tekrar düşünmeye, bugüne kadar yaptıklarıyla bir nevi hesaplaşmaya ve kendisini eleştirmeye sevketmiştir. İnsanlarda tezahür eden "Biz ettik biz bulduk." modu dikkat çekici bir seviyeye ulaşmış olup, mesaj paylaşımlarında da yoğun bir şekilde yer almaktadır.

Kıyamet suresinin ilk iki ayeti bu konuya ilişkin net bilgi vermektedir. 

75/1 75/1 - La uksimu bi YEVMİL KIYAMETİ
( AYAĞA KALKIŞ GÜNÜNE yemin ederim. )

75/2 - 75/2 - Ve la uksimu bin nefsil levvameti 
( Ve o KENDİNİ KINAYAN NEFSE YEMİN EDERİM. )

Şimşek, Gök Gürültüsü, Yıldırım ve Su

Kur'an'ın çok katmanlı bir yapıya sahip olmasının nedeni ayetlerdeki kelimelerin, zahiri anlamlarının yanısıra batıni bir çok anlamı da içermeleridir. Bu fenomen Al'i İmran suresinin 7. ayetinde "Müteşabihat / Teşbih" kavramıyla yani "Sembolizm" anlamıyla bildirilmektedir.

3/7 - Hüvellezi enzele aleykel kitabe minhü ayatün muhkematün hünne ümmül kitabi ve üharu MÜTEŞABİHAT .....  ( Kitabı sana indiren O'dur. Onda kitabın anası olan açık anlamlı, sağlam ayetler vardır. Diğerleri BENZETMELİDİRLER. .... )

Ra'd ( Gök Gürültüsü ) suresinin aşağıdaki ayetlerinde yer alan Berk ( Şimşek ), Sehab ( Bulut ), Ra'd ( Gök Gürültüsü ), Melek ve Ma ( Su ) kelimeleri zahiri anlamlarının dışında batıni anlamlar içermektedirler. Sembolizm içeren bu kelimelerin batıni anlamları "İlahi Kozmik Bilgi Akışı ve Frekansı" kavramına işaret etmektedir.

13/12 - Hüvellezi yürıkümül BERKA havfen ve tamean ve yünşiüs SEHABES SİKAL
( Size korku ve ümit olarak ŞİMŞEĞİ gösteren ve o AĞIR BULUTLARI inşa eden O'dur. )

Ayette yer alan "Berk" ( Şimşek ) kelimesi özünde ilahi kozmik bilgileri içeren ışık frekansı olup, ardından gelen "Sehabes Sikal" ( Ağır Bulut ) kelimesi ise ışık kanalıyla akan kozmik bilgileri hazneden veri tabanını simgelemektedir. Zira ayette yer alan diğer iki önemli kelimeler "Havf" ( Korku ) ve "Tame" ( Ümit ) kelimeleridir. Allahü Teala ayetlerinde "sadece kendisinden korkulması ve sadece kendisinden ümit edilmesini" defaatle bildirmektedir. Dolayısıyla, bu iki temel duygunun O'nun ilmi çerçevesinde tezahür etmesi gerektiği bildirilmektedir.

13/13 - Ve yüsebbihur RA'DÜ bi hamdihı vel MELAKİKETÜ min hıyfetih ve yürsilüs SAVAIKA fe yüsıbü biha men yeşaü ve hüm yücadilune fillah ve hüve şedıdül mihal

( Ve GÖK GÜRÜLTÜSÜ ve MELEKLER O' nun korkusundan, O' nu övgüsü ile överler. YILDIRIMLAR gönderir de onlarla dilediği kimseye isabet eder. Onlar ise Allah hakkında mücadele ederler. O azabı şiddetli olandır. )

Ayette yer alan "Ra'd" ( Gök Gürültüsü ) ve "Melekler" kavramlarının birlikte kullanımı ise ilahi kozmik bilgilerin Kutsal Ruh ( Gök Gürültüsü ) ve Melekler kanalıyla ses frekansı yoluyla habercilere aktarıldığı bilgisini içermekte gibidir. Zira ayetin sonunda yer alan "Allah'ın yıldırımları dilediğine isabet ettirmesi" ifadesi, Allah'ın ilahi kozmik bilgileri vahiy, tebliğ veya haberci yoluyla dilediği kimseye ilettiğini bildirmektedir.

13/14 - Lehu da'vetül hakk vellezine yed'une min dunihı la yestecıbune lehüm bi şey'in illa ke basitı keffeyhi ilel MAİ li yeblüğa fahü ve ma hüve bi baliğıh ve ma düaül kafirıne illa fı dalal

( Gerçek çağrı O’nadır. O O’ndan başka çağırdıkları onlara hiçbir şeye ilişkin cevap veremezler. Onlar ancak ağzına SU gelmesi için iki avucunu açan gibidirler. O ona erişecek değildir. İnkarcıların çağırması, sapıklık içinde olmanın haricindeki değildir. )

14. ayetteki "Avucunu açmasına rağmen suya erişemeyen kimse" teşbihi de Allahü Teala'ya ortak koşanların "Su" ile sembolize edilen ilahi kozmik bilgilere yani O'nun ilmine asla erişemeyeceklerini bildirmektedir. ( "Suyun" kozmik bilgiyi ve bilgi akışını sembolize ettiği, Kova Burcu'nun ve Kova Çağını'nın kozmik bilgi akışı çağı olduğu evvelki bölümlerde belirtilmiştir. )



Wednesday, April 8, 2020

Sağ El ( Yemin ) ve 9 tesiri

66-Vahiy-13-15 Canavarın heykeline yaşam soluğu vermesi için kendisine güç verildi. Öyle ki, heykel konuşabilsin ve kendisine tapmayan herkesi öldürebilsin.

66-Vahiy-13-16 Küçük büyük, zengin yoksul, özgür köle, herkesin SAĞ ELİNE ya da ALNINA bir İŞARET VURDURUYORDU.

66-Vahiy-13-17 Öyle ki, bu İŞARETİ, yani CANAVARIN ADINI ya da ADINI SİMGELEYEN SAYIYI taşımayan ne bir şey satın alabilsin, ne de satabilsin.

66-Vahiy-13-18 Bu konu bilgelik gerektirir. Anlayabilen, CANAVARA AİT SAYIYI hesaplasın. Çünkü bu sayı insanı simgeler. SAYISI ALTIYÜZALTMIŞALTIDIR.

İncil'in yukarıdaki ayetlerinde belirtilen "Canavarın sağ eldeki işareti ve 666 sayısı", küreselcilerin kadim toplum kontrolü planı olan Implant Microchip teknolojisine işaret etmekte gibidir. Önce askeriye ve tıp alanında kullanımına başlanılan mikroçipler sosyal yaşamın temel bileşeni haline getirilmek istenmektedir. Bu hedef doğrultusunda muhtelif planlı olayların senarize edilmesi kuvvetle muhtemeldir. Mevcut durumda deneyimlenen virüs salgını bunlardan biri olabilir.



Implant Microchip frekans aralıkları aşağıdaki gibi olup, yaygın kullanım olarak planlanan "Düşük Frekans" mikroçiplerdir.

Düşük Frekans : (LF: 125 - 148.5 kHz) (LowFID)
Yüksek Frekans (HF: 13.56 MHz) (HighFID)
Ultra Yüksek Frekans (UHF: 400 Mhz - 1 Ghz) (Ultra-HighFID or UHFID)

https://www.smartrac-group.com/glossary.html

666 sayısının nümerolojik değerinin "9" ( 6+6+6 = 18 ... 1+8 = "9" ) olduğu ve 9 sayısının da düalitedeki negatif enerji frekansının sembolü olduğu evvelce belirtilmişti. İncil'in Vahiy suresinde "666" sayısının belirtildiği ayetin numarası 18'dir. ( 1+8 = "9" )

İnsanlarda kullanılan düşük frekanslı Implant Microchipler'in maksimum frekansı - ki bu frekansın tercih edilmesi beklenir. - 148.5* kHz'dir. Bu sayının nümerolojik değeri de 18 sayısı üzerinden "9" sayısını vermektedir. ( 1+4+8+5 = 18 ... 1+8 = "9" )

( * Frekans değerinin 148.5 gibi küsuratlı bir sayı olması da ayrıca dikkat çekmektedir. )

Ayrıca Microsoft firması, insan vücudunun aktivite bilgileri ile iletişim halinde çalışacak kriptopara sistemi olan "Cryptocurrency System Using Body Activity Data"'ya ilişkin 20.06.2019 tarihinde patent başvurusu yapmış olup patent 26.03.2020 tarihinde verilmiştir. Patent kodu WO/2020/060606'dır.

WO = World Order
2020 = 2020 Yılı
060606 = 666 !!

https://patentscope.wipo.int/search/en/detail.jsf?docId=WO2020060606


Ayrıca Mason Steve Wozniak ve Steve Jobs tarafından kurulan Apple firmasının 1976 yılında ilk ürettiği bilgisayarın satış fiyatının 666 dolar olması ve Apple firmasının logosunun da "Isırılmış Elma" olması satanik sembolizm

"Sağ El" hususu Kur'an'da da "Yemin" kelimesiyle zikredilmekte olup, Hakka suresinin aşağıdaki ayetlerinde "Sağ El"'in hayati önemi "Yemin" ( Sağ El ) ve "Vetin" ( Can Damarı ) kelimelerinin birlikte kullanımı vesilesiyle vurgulanmaktadır.

69/44 - Ve lev tekavvele aleyna ba'dal ekavil ( Ve şayet bizim üzerimize bazı sözler söyleseydi. )
69/45 - Le ehazna minhu bil YEMİN ( Ondan SAĞ ELİ alırdık. )
69/46 - Sümme le kata'na minhül VETİN ( Sonra ondan CAN DAMARINI keserdik. )

Ayette yer alan “Sağ elin alınması” kavramı, sağ el kanalıyla insanın kontrol altına alınmasını ve böylelikle hayati işlevlerinin bloke edilebilmesini sembolik olarak bildirmekte gibidir. 

Taha suresinin 17. suresinde de Haberci Musa'nın, portal açma işlevi olan asasını "sağ elinde" tutuyor olmasının bildirilmesiyle yine "Sağ El"'in önemi vurgulanmaktadır.

20/17 - Ve ma tilke bi YEMİNİKE ya musa ( Ve bu SAĞ ELİNDEKİ nedir ey Musa? )
20/18 - Kale hiye ASAY etevekkelü aleyha ve ehüşşü biha ala ğanemı ve liye fıha mearibü uhra 
( "O ASAMDIR. Ona dayanırım ve onunla koyunlarıma yaprak silkerim. Onda bana başka ihtiyaçlar da vardır." dedi. )

Haberci Musa’nın “sağ elindekinin asası olduğunu” beyan ettiği ayetin numarası da 18’dir. ( 1+8 = 9 )

666 ve 9 nümerolojisi Kur'an'da da şöyle yer almaktadır.

66/6 kodlu ayette "Yakıtı insanlar olan ateşten" bahsedilmektedir.

66/6 - Ya eyyühellezine amenu ku enfüseküm ve ehliküm naren vekudühen nasu vel hıcaretu aleyha melaiketun ğulazın şidadin la ya'sunallahe ma emerehüm ve yef'alune ma yu'merun
( Ey o inananlar, nefislerinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun üzerinde kaba şiddetli melekler vardır. Allah’a , onlara emrettiğine isyan etmezler. Ne emredildilirse yaparlar. )

Neml suresinin 48. ayetinde de "Bozgunculuk yapan 9 çeteden" bahsedilmektedir.

27/48 - Ve kane fil medıneti tis'atü rahtın yüfsidune fil erdı ve la yuslihun
( Ve şehirin içinde, yerde bozgun yapan ve iyileştirmeyen, iyileşmeyen dokuz çete vardı. )

Kur'an'daki Cinn suresinin 72. sure olması da 9 ( 7+2 = 9 ) nümerolojisi açısından dikkat çekmektedir.














Tuesday, April 7, 2020

Avrupa Birliği Bayrağı ve 12 Sayısı

Halen Avrupa Birliği'nde 27 ülke yer almasına rağmen Avrupa Birliği bayrağında 12 yıldız bulunması bayrakta okült ezoterik sembolizm yapıldığını göstermektedir. Zira 12 sayısı Kur'an'da ve kutsal kitaplarda yer alan önemli bir sayıdır. Avrupa Birliği, Tek Dünya Devleti kavramının erken bir ön uygulaması niteliğinde kurulmuştur.


Kitaplarda 12 sayısına ilişkin bölümler şöyledir.

12 PINAR

2/60 - Ve izisteska musa li kavmihı fe kulnadrib bi asakel hacer fenfecerat minhüsneta aşrate ayna kad alime küllü ünasin meşrabehüm külu veşrabu min rizkıllahi ve la ta'sev fil erdı müfsidın

( Ve zamanında Musa kavmi için su istedi de "Asan ile taşa vur." dedik. Böylece ondan oniki pınar fışkırıp aktı. Tüm insanlar içecekleri yeri bildiler. Allah' ın rızıklarından yiyin ve için. Yerde bozgun yaparak asileşmeyin.  )

12 MÜFETTİŞ

5/12 - Ve lekad ehazellahü mısaka benı israıl ve beasna minhümüsney üşera nekıba ve kalellahü innı meaküm  lein ekamtümüs salate ve ateytümüz zekate ve amentüm bi rusülı ve azzertümuhüm ve akradtümüllahe kardan hasenen le ükeffiranne anküm seyyiatiküm ve le üdhılenneküm cennatin tecrı min tahtihel enhar fe men kefera ba'de zalike minküm fe kad dalle sevaes sebıl

( Ve Allah, İsrailoğullarından söz almıştı. Onlardan oniki müfettiş göndermiştik. Allah " Kesinlikle ben sizinle beraberim. Eğer duaya kalkarsanız, zekatı verirseniz, resullerime inanırsanız, saygı gösterirseniz, Allah’a  güzel borç verirseniz, günahlarınızı kesinlikle örteceğim ve sizi altlarından nehirler akan bahçelere sokacağım. Artık bundan sonra sizden kim inkar ederse, düz yolda sapmıştır." dedi. )

12 TORUN TOPLULUK

7/160 - Ve katta'nahümüsnetey aşrate esbatan ümema ve evhayna ila musa izisteskahü kavmühu enıdrib bi asakel hacer fembeceset minhüsneta aşrate ayna kad alime küllü ünasin meşrabehüm ve zallelna aleyhimül ğamame ve enzelna aleyhimül menne ves selva külu min tayyibati ma razaknaküm ve ma zalemuna ve lakin kanu enfüsehüm yazlimun

( Ve onları oniki torunlardan oluşan topluluğa ayırdık. Kavmi ondan su istediğinde Musa' ya "Asan ile taşa vur." diye vahyettik. Böylece oniki güzel pınar oluştu. Tüm insanlar içeceklerini öğrendiler. Onların üzerlerine bulutu gölgeledik. Onların üzerlerine helva ve bıldırcın indirdik. O sizi rızıklandırdıklarımızın temizlerinden yiyin. Bize zulmetmediler. Lakin nefislerine zulmetmekteydiler. )

12 AY

9/36 - İnne ıddeş şühuri ındellahisna aşera şehran fı kitabillahi yevme halekas semavati vel erda minha erbeatün hurum zaliked dınül kayyimü fe la tazlimu fıhinne enfüseküm ve katilül müşrikıne kaffeten kema yükatiluneküm kaffeh va'lemu ennallahe meal müttekın

( Kesinlikle, Allah indinde ayların adedi oniki aydır. Gökleri ve yeri yarattığı günkü Allah yazısında. Onlardan dördü haramdır. Bu daim olan dindir. O halde, onlar hakkında nefislerinize zulmetmeyin. Ortak koşanlarla, sizinle topluca savaştıkları gibi topluca savaşın. Bilin ki, kesinlikle Allah sakınanlarla beraberdir. )

MESİH İSA'NIN HAVARİLERİ

40-Matthew-10-2 Bu on iki elçinin adları şöyle: Birincisi Petrus adıyla bilinen Simun, onun kardeşi Andreas, Zebedi'nin oğulları Yakup ve Yuhanna,

40-Matthew-10-3 Filipus ve Bartalmay, Tomas ve vergi görevlisi Matta, Alfay oğlu Yakup ve Taday,
40-Matthew-10-4 Yurtsever Simun ve İsa'ya ihanet eden Yahuda İskariot.

40-Matthew-10-5 İsa Onikiler'i şu buyrukla halkın arasına gönderdi: "Öteki ulusların arasına girmeyin. Samiriyeliler'in kentlerine de uğramayın.