16 Nisan 2020 Perşembe

"İtaat" ve "Tabiat" meselesi

"İtaat" ( İta+at ) kelimesi, "Ta / Tav" ( İsteyerek Uyma, Tav Olma ) ve ek olan "at"* kelimesinin birleşiminden oluşmaktadır. ( * Sanat ... "San+at" ( Üretim ) gibi )

"Tabiat" ( Tabi+at ) kelimesi ise "Tab" ( Tabi, Uyan ) ve ek olan "at" kelimesinin birleşiminden oluşmaktadır. 

Her iki kavram da "Uymak, Takip Etmek" anlamlarını içermekte olup, islami anlayış yani Allah'ın birliğinin ve ilahi kozmik ilmin idraki açısından çok büyük önem arzetmektedir. Zira bu kavramlar Kur'an'da aktarılmak istenen öz anlamlarından saptırıldıklarında "Şirk" ( Ortak koşma ) kapısı da aralanmış olmaktadır. Söz konusu saptırma, Allah'ın kitabında yer alan ayetlerin dışındaki unsurların ( Haberci, Resul, Alim vb. ) ilah addedilmesi / addettirilmesi ile tezahür etmektedir. Örneğin bir tarikat şeyhinin, Allah'a yönelebilmek için tek koşul olduğunu kabul etmek, onun sözlerini Allah'ın ayeti gibi kabul edip, koşulsuz "itaat etmek / tabi olmak" şirk günahı kapsamına girmektedir. Ancak kalplerinde hastalık olan şeytani kitle, bu hususun Kur'an ayetleriyle uyştuğunu ileri sürmektedir.

Ayetler incelendiğinde ortaya tek bir sonuç çıkmaktadır. Ayetlerde yer alan "Resule itaat edin", "Resule tabi olun" ifadeleri, Haberci resulün Allah'ın kelamını yani kendisine vahyedilen ilahi kozmik bilgileri getirmesinden dolayı ayetlerde yer almaktadır. Zira çok basit bir mantıkla, sadece kendisine vahyedileni aktaran resule itaat edilmemesi otomatik olarak Allah'ın ayetlerine itaat edilmemesi anlamına gelmektedir. Aşağıdaki ayetlerde Habercinin sadece kendisine ayet olarak vahyedileni aktardığı, hevesine göre yani kendi arzularına göre konuşmasının mümkün olmadığı, onun da sadece "kendisine vahyedilene tabi olduğu" açıkça bildirilmektedir.

6/50 - Kul la ekulü leküm ındı hazainüllahi ve la a'lemül ğaybe ve la ekulü leküm innı melek in ettebiu illa ma yuha ileyy kul hel yestevil a'ma vel besır e fe la tetefekkerun
( De ki: "Size Allah' ın hazineleri benim indimdedir." demiyorum. Gaybı da bilmiyorum. Size, kesinlikle ben meleğim de demiyorum. Kesinlikle ben ancak o bana vahyedilene tabi oluyorum." De ki: "Kör ile gören eşit midir? Fikretmez misiniz?" )

6/106 - İttebı' ma uhıye ileyke min rabbik la ilahe illa hu ve a'rıd anil müşrikın
( Rab’binden sana vahyedilene tabi ol. O’nun haricinde ilah yoktur. Ortak koşanlardan yüz çevir. )

53/2 - Ma dalle sahıbuküm ve ma ğava ( Arkadaşınız sapmadı ve azmadı. )
53/3 - Ve ma yentıku anil heva ( Ve hevese göre konuşmaz. )

Hatta Taha suresinin 114. ayetinde "Vahiy bitmeden konuşmaya başlama yanlışını yapmak üzere olan haberciye uyarı" bulunmaktadır.

20/114 - Fe tealellahül melikül hakk ve la ta'cel bil kur'ani min kabli en yukda ileyke vahyühu ve kul rabbi zidnı ılma
( Gerçeğin maliki Allah yücedir. Sana O’nun vahyinin hükmedilmesinden önce okumada acele etme. De ki: "Rab’bim bana ilmi artır." )

"İtaat" ve "Tabiat" konulu ayetlerden bazıları şöyledir.

İTAAT ETMEK;

3/132 - Ve etıy'ullahe ver rasule lealleküm türhamun
( Ve Allah’a  ve resulüne itaat edin. Umulur ki merhamet edilirsiniz. )

4/59 - Ya eyyühellezine amenu etıy'ullahe ve etıy'ur rasule ve ülil emri minküm* fe in tenaze'tüm fı şey'in fe rudduhü ilellahi ver rasuli in küntüm tü'minune billahi vel yevmil ahır zalike hayrun ve ahsenü te'vıla
( Ey o inananlar Allah’a  itaat edin. Resule ve sizlerden olan iş sahibine itaat edin.* Eğer bir şey hakkında anlaşmazlığa düşer tartışırsanız onu Allah’a  ve resule döndürün. Eğer Allah’a ve sonraki güne inanmakta olursanız, bu daha hayırlıdır ve yorumlanmaya daha güzeldir. )

* 4/59 kodlu ayette itaat edilmesi gerektiği belirtilen "Resul" ve "İş Sahibi" kavramları, Allah'ın ayetlerini ileten, paylaşan kişileri tanımlamaktadır. Bir başka deyişle ayetlerde ""Resul" ve "İş Sahibi" ne derse, ne yaparsa onlara itaat edin" anlamı kesinlikle yer almamaktadır.

4/64 - Ve ma erselna min rasulin illa li yütaa bi iznillah ve lev ennehüm iz zalemu enfüsehüm cauke festağferullahe vestağfera lehümür rasulü le vecedüllahe tevvaber rahıma
( Ve Allah’ ın izniyle itaat edilmesinin haricinde resulden göndermedik. Şayet kesinlikle onlar nefislerine zulmettiklerinde sana gelip de Allah’tan af isteseler ve resul onlara af istese, Allah’ ı tevbe kabul edici ve merhametli bulurlardı. )

4/80 - Men yütıır rasule fe kad etaallah** ve men tevella fe ma erselnake aleyhim hafıyza
( Kim resule itaat ederse böylece Allah’a  itaat eder.** Kim yüz çevirirse, seni onların üzerine koruyucu, gözetici olarak göndermedik. )

** 4/80 kodlu ayet de kavram saptırması ve çarpıtması yapan şeytani tarikatçilerin sık referans verdikleri ayetlerendir. Bu ayette, "Resul Allah'ın ayetlerini ilettiği için Resule itaat Allah'a itaattir" denmektedir. Yani "Resul ne derse, ne yaparsa koşulsuz itaat edin." anlamı bulunmamaktadır. ( Aslında bu hususlar çok bariz ve açık hususlardır. Ancak içinde yaşanılan ortam ne yazık ki bunları böyle açıkça izah etmeyi gerektirmektedir. )

6/116 - Ve in tütı'eksera men fil erdı yüdılluke an sebılillah in yettebiune illez zanne ve in hüm illa yahrusun
( Ve eğer yerdeki kimselerin çoğunluğuna itaat edersen, seni Allah yolundan saptırırlar. Kesinlikle ancak zanna tabi olurlar ve kesinlikle onlar ancak saçmalarlar. )

TABİ OLMAK;

2/145 - Ve le in eteytellezine utül kitabe bi külli ayetin ma tebiu kıbletek ve ma ba'duhüm bi tabiın kıblete ba'd ve le in itteba'te ehvaehüm min ba'di ma caeke minel ılmi inneke izen le minez zalimın
( Ve o kitap verilenlere ayetlerin hepsini versen bile kıblene tabi olmazlar. Onlar birbirlerinin kıblelerine de tabi değillerdir. Eğer sen, ilimden sana o getirdiklerimizden sonra onların heveslerine tabi olursan o zaman kesinlikle sen zalimlerden olursun. )

2/166 - İz teberraellezinettubiu minellezinettebeu ve raevül azabe ve tekattaat bihimül esbab
( Zamanında o tabi olunanlar o tabi olanlardan uzak durdular. Azabı gördüler ve onların sebep bağları kesildi. )

2/168 - Ya eyyühen nasü külu min ma fil erdı halalen tayyiben ve la tettebiu hutuvatiş şeytan innehu leküm adüvvün mübın
( Ey insanlar o yerde olanlardan helal ve temiz olarak yiyin. Şeytanın adımlarına tabi olmayın. Kesinlikle o size apaçık düşmandır. )

2/170 - Ve iza kıle lehümüttebiu ma enzellellahü kalu bel nettebiu ma elfeyna aleyhi abaena e ve lev kane abaühüm la ya'kılune şey'en ve la yehtedun
( Ve onlara o Allah’ ın indirdiğine tabi olun denildiğinde, "Bilakis babalarımızı o üzerinde bulduklarımıza tabi oluruz." derler. Ya babaları hiçbir şeyi akıl edemeyenler ve yönlendirilmemiş olanlar idiyseler. )

2/208 - Ya eyyühellezine amenüdhulu fis silmi kaffeh ve la tettebiu hutuvatüş şeytan innehu leküm adüvvün mübin
( Ey o inananlar, hepiniz topluca barışın içine girin. Şeytanın adımlarına tabi olmayın. Kesinlikle o sizlere apaçık düşmandır. )

3/31 - Kul in küntüm tühıbbünellahe fettebiunı yuhbibkümüllahü ve yağfir leküm zünubeküm vallahü ğafurun rahım
( De ki: "Eğer Allah’ ı sevenler iseniz, bana tabi olun ki Allah sizleri sevsin ve size günahlarınızı af eylesin. Allah affedendir merhametlidir." )

3/53 - Rabbena amenna bima enzelte vetteba'ner rasüle fektübna meaş şahidın
( Rab’bimiz, o indirdiğine inandık ve resule tabi olduk. O halde, bizi şahitlerle birlikte yaz. )

Ayette açıkça, Resule, Allahü Teala'nın indirdiği kitabı getirmekte olduğu için tabi olunduğu yani ayetlerin öğrenilmesi için tabi olunduğu bildirilmektedir.









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder