2 Nisan 2020 Perşembe

Kadim bir saptırma metodu : Şirk

Cin şeytanları, insanları Allah yolundan ve Kur'an ilminden uzaklaştırabilmek, insanların ruhsal tekamüllerini engelleyip onları kaba madde alemi dünyaya hapsedebilmek için İblis'in Adem'i sevkettiği "Şirk" ( Ortak koşma ) fenomenini ana metod olarak kullanmaktadırlar. Şirk kavramı kısaca "Habercileri, bazı kişileri veya kendisini putlaştırma, ilahlaştırma ve Allahü Teala ile eş seviyede addetme " sapkınlığıdır. 

Bu duruma en çarpıcı örnek bazı cemiyetlerde Haberci Muhammed'in "Kainatın efendisi" olarak zikredilmesidir. Oysa ki Fatiha suresinin 2. ayetinde çok açıkça bildirilmektedir ki "Alemlerin Rab'bi Allahü Teala'dır." Ayrıca Marifetname’nin ön sözünde, Yusuf-i Nebhanî'nin Envar-ı Muhammediyye kitabının 13. sayfasında ve İmam-ı Rabbanî'nin Mektubat’ının 122. mektubunda Allahü Teala'nın, Haberci Muhammed'e hitaben "Sen olmasaydın kainatı yaratmazdım." cümlesini kurduğu iftira edilmektedir.

Tarih boyunca, küresel şeytanlar tarafından toplumlarda hoca, şeyh, imam, hazret, efendi, derviş, evliya, mürşid, alim gibi muhtelif isimler altında tezahür ettirilen kişiler toplumları bölerek, onları mezhepler, cemaatler, tarikatler altında toplayıp ayrıştırarak Allah yolundan saptırmaya çalışmışlardır. Hem küresel kölelik sistemi projesinde görev almak, hem de şahsi menfaat sağlamak hırsına kapılmış bu küresel ajanların, ardına sığındıkları en önde gelen söylem ise "Kur'an'ın öyle herkes tarafından anlaşılamayacağı, insanların Kur'an'ı anlamak için mutlak surette bir mürşide, bir lidere ihtiyaçları olduğu." söylemidir. Bu söylem kullanılarak bugüne kadar "Hadis Kitabı" tanımlamasıyla veya başka isimler altında bir çok kitap yazılmış ve Kur'an ilmine tamamen ters olan şeytani öğretiler insanlara telkin edilmeye ve insanlar Kur'an ilminden uzaklaştırılmaya çalışılmıştır.

Kısaca "Şirk metodu" olarak tanımlanacak bu duruma ilişkin olarak Kur'an'da çok açık yani ayrıca açıklama gerektirmeyecek ayetler bulunmaktadır. Önemli kısımlar altı çizili olarak belirtilmiştir.

2/186 - Ve iza seeleke ıbadı annı fe innı karıb ücıbü da'veted daı iza deani fel yestecıbu lı vel yü'minu bı leallehüm yarşüdun
( Ve kullarım sana benden sual ettiklerinde kesinlikle ben yakınımdır. Beni çağırdıklarında çağıranın çağrısını kabul ederim. O halde beni kabul etsinler ve bana inansınlar. Umulur ki onlar doğru olurlar. )

Ayette insanların Haberci'ye Allah hakkında soru sormaları yerine doğrudan O'na yönelmeleri ve dua vesilesiyle Allahü Teala'yı hissetmeye, O'nu sezmeye çalışmaları gerektiği bildirilmektedir. Bir başka deyişle, Allah ile araya hiç bir insanın ( Haberci ve Melekler dahil ) konulmaması gerektiği misal yoluyla bildirilmektedir.

10/15 - Ve iza tütla aleyhim ayatüna beyyinatin kalellezine la yercune likaene'ti bi kur'anin ğayri haza ev beddilh kul ma yekunü lı en übeddilehu min tilkai nefsı in ettebiu illa ma yuha ileyy innı ehafü in asaytü rabbi azabe yevmin azım
( Ve onlara ayetlerimiz açık deliller olarak okunduğunda, o bize kavuşmayı ummayanlar "Bundan başka Kur'an getir veya onu değiştir." dediler. De ki: "Benim için onu bundan kendimce değiştirmek olmaz. Kesinlikle ben ancak o bana vahyedilene tabi olurum. Eğer Rab’bime isyan edersem, kesinlikle ben büyük günün azabından korkarım." )

6/114 - E fe ğayrallahi ebteğıy hakemen ve hüvellezi enzele ileykümül kitabe müfassala vellezine ateynahümül kitabe ya'lemune ennehu münezzelün min rabbike bil hakkı fe la tekunenne minel mümterın
( Size kitabı ayrıntılandırılmış olarak indirdiği halde Allah’tan başka hakem mi arayayım? Ve o kendilerine kitap verdiklerimiz, kesinlikle onun gerçekten Rab’lerinden indirilmiş olduğunu bilirler. O halde şüphe edenlerden olma. )

53/2 - Ma dalle sahıbuküm ve ma ğava ( Arkadaşınız sapmadı ve azmadı. )
53/3 - Ve ma yentıku anil heva ( Ve hevesinden konuşmaz. )

43/31 - Ve kalu lev la nüzzile hazel kur'anü ala racülin minel karyeteyni azım
( Ve "Bu Kur'an iki büyük şehirden bir adamın üzerine indirilmeli değil miydi?" dediler. )

46/9 - Kul ma küntü bid’an miner rusuli ve ma edri ma yuf’alu bi ve la biküm in ettebiu illa ma yuha ileyye ve ma ene illa nezirun mubin
( De ki: "Ben resullerin yeganesi, özeli değilim. Bana ve size ne yapılacağını bilmem. Kesinlikle ancak o bana vahyedilene tabi olurum. Ben apaçık uyarıcı haricindeki değilim." )

64/12 - Ve eti'üllahe ve eti'ür resule fe in tevelleytüm fe innema ala resulinel belağül mübin
( Ve Allah’a  itaat edin. Resule itaat edin. Artık eğer yüz çevirirseniz, kesinlikle resulün üzerine olan apaçık ulaştırmadır. )

6/100 - Ve cealu lillahi şürakael cinne ve halekahüm ve haraku lehu benıne ve benatin bi ğayri ılm sübhanehu ve teala an ma yesıfun
( Ve Allah için cinleri ortaklar kıldılar. Halbuki onları yarattı. İlimsizce O’na oğullar, kızlar uydurdular. O yücedir ve o vasfettiklerinin üzerindedir. )

3/64 - Kul ya ehlel kitabi tealev ila kelimetin sevain beynena ve beyneküm en la na'büde illellahe ve la nüşrike bihı şey'en ve la yettehıze ba'duna ba'dan erbaben min dunillah fe in tevellev fe kul üşhedu bi enna müslimun
( De ki: "Ey kitap sahipleri, bizim ve sizin aranızda aynı, eşit olan kelimeye geliniz. Ancak Allah’a  kulluk edelim ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Bazılarımız bazılarını Allah’tan başka Rabler edinmesin. Eğer yüz çevirirlerse, şahit olarak kesinlikle biz teslim olanlarız deyin." )

3/80 - Ve la ye'müraküm en tettehızül melaikete ve nebiyyıne erbaba e ye'müruküm bil küfri ba'de iz entüm müslimun
( Ve size, melekleri ve habercileri Rabler edinmenizi emretmez. Teslim olanlar olmanızdan sonra, size inkarı mı emreder? )

17/73 - Ve in kadu le yeftinuneke anillezı evhayna ileyke li tefteriye aleyna ğayrahu ve izen lettehazuke halıla
( Ve neredeyse seni, o sana vahyettiğimiz hakkında, bize ondan başkasını uydurman için fitneye düşüreceklerdi. O zaman seni sadık samimi dost edineceklerdi. )

17/74 - Ve lev la en sebbetnake lekad kidte terkenü ileyhim şey'en kalıla
( Ve şayet sana sebat vermemiş olsaydık, onlara doğru, az şey kadar meyledecektin, terkedecektin. )

66/1 - Ya eyyühen nebiyyü lime tüharrimu ma ehallellahu leke tebteğıy merdate ezvacike vallahü ğafurun rahımun
( Ey haberci, eşlerinin rızasını arayarak, Allah' ın sana helal kıldığını neden haram kılıyorsun? Allah affedendir merhametlidir. )

10/59 - Kul e raeytüm ma enzelellahü leküm min rizkın fe cealtüm minhü haramen ve halala kul allahü ezine leküm em alellahi tefterun
( De ki: "Allah' ın size rızıklardan indirdiklerini görüyor musunuz? Onlardan haram ve helal kıldınız." De ki: "Allah size izin mi verdi? Yoksa Allah’a  uyduruyor musunuz?" )

66/1 ve 10/59 kodlu ayetlerde Haberci dahil hiç kimsenin Kur'an'da bildirilenlerin dışındakileri insanlara haram kılmaya hakkı olmadığı açıkça bildirilmektedir.

2/27 - Ellezine yenkudune ahdellahi min ba'di mısakıh ve yaktaune ma emerallahü bihı en yusale ve yüfsidune fil ard ülaike hümül hasirun
( O verdikleri sözleri sonrasında Allah’a  olan ahdini bozanlar ve Allah’ ın birleştirilmesini emrettiğini kesip ayıranlar ve yerde bozgun yapanlar, işte onlar hasarlananlardır. )

2/27 kodlu ayette kitapların ve insanların birleştirilmesi, Allah'ın ve dinin birlenmesi yerine kutsal kitapların birbirlerinden ayrıştırıldığından, insanların mezheplere ve tarikatlare bölünerek dinde bozgunculuk yapıldığından ve Allah'a şirk koşulduğundan bahsedilmektedir.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder