6 Nisan 2020 Pazartesi

5G ve Tıyn

Telekomünikasyon sistemlerinde ve kablosuz iletişimde devreye alınan ve küresel olarak yaygınlaştırılmakta olan 5G frekans teknolojisinin insan DNA'sı üzerindeki olumsuz etkileri tartışma konusu halindedir. 95 Ghz'e kadar yükselebilen 5G frekansının DNA mutasyonuna sebebiyet vereceği ve buna bağlı olarak da kanser vakalarının tezahür edebileceği iddia edilmektedir. Ancak iyonize olmayan özelliğe sahip 5G frekansının olumsuz etkileri konusunda spesifik ve net bir döküman henüz mevcut görünmemektedir. Halen insanların odaklanmaları istenen ise "internet hızındaki artış" konusudur.


Görüleceği üzere 5G teknolojisiyle maksium 95 Ghz seviyesinde bir frekansa erişilebilecektir. 95 Ghz'lik frekans salınımı insanlığın bugüne kadar deneyimlediği en yüksek frekans seviyesidir. Yaratılışta her şey frekans olduğu gibi insan da belirli bir aralıkta titreşmekte olan ve belirli bir frekansa sahip varlıktır. 95 Ghz seviyesine varan bir frekansın maddenin atomik yapısında değişikliklere, bozunmalara yol açması kuvvetle muhtemeldir. Zira atom, çekirdek etrafında dönen yani döngüsel bir titreşim arzeden atomaltı parçacıklardan ( elektron, proton, nötron ) oluşmaktadır. 5G teknolojisinin yaygın kullanımı için gerekli olacak sıklaştırılmış baz istasyonlarından oluşan frekans şebekelerinden bu atomaltı parçacıklara tesir edecek yüksek frekans, bu parçacıkların titreşimlerini ve döngüsel paternlerini bozabilecektir. Oksijenin ( O2 ) iki adet O atomundan oluştuğu düşünüldüğünde, yüksek frekansın havadaki oksijenin yapısını da bozma ve buna bağlı olarak insanların solunum sistemlerini olumsuz etkileme potansiyeli de bulunmaktadır. Kısaca söz konusu yüksek frekansın doğada bozunmaya bağlı dejenerasyona ( soysuzlaşmaya ) yani kanserleşmeye sebebiyet verme potansiyeli çok yüksektir. Ancak küresel şeytanlar, nihai hedefleri olan "insanı kontrol ve bloke etme" saplantıları nedeniyle bu olumsuz sonuçları kasıtlı olarak dikkate almadan ilerlemektedirler.

Öte yandan teknoloji şirketlerinin 5G teknolojisinin doğa ve insan sağlığı üzerindeki etkilerine ilişkin kapsamlı bir bilimsel araştırma raporu olmadan hızlıca baz istasyonu yayma çabasına girmiş olmaları da bu kapsamda oldukça düşündürücüdür.

Kur'an'da yer alan ve insanın yaratıldığı maddeyi tanımlayan "TIYN" kelimesinin "Çamur" anlamına geldiği bilinse de bu kelimenin "Ses Frekansı" anlamı da olması kuvvetle muhtemeldir. 

Türkçe'de yer alan TIN / TINI kelimesi "Ayırt edici SES" anlamına gelmektedir. Bir cismin titreşiminden çıkan sese, başka nitelikteki bir cisimden aynı yükseklikte olarak çıkan SESten ayırt ettiren özelliğe "TIN / TINI" denmektedir. Ses frekansı, Ses Titreşimi olarak da anılmakta olup, "Titreşim" kelimesindeki Tİ kökünün TIYN kelimesi ile ilintisi bulunmaktadır. Arapçada Titreşim anlamına gelen "İhTİzaz" kelimesi ve ince yani yüksek frekanstaki ses anlamına gelen "Tiz" kelimesi de birbirleriyle ilintilidir. Ayrıca nota sistemindeki 7. ve en ince nota olan Sİ notası batı dillerinde Tİ olarak telafuz edilir. Kulak ÇINlaması hastalığının adı da "TİNNİtus"'tur. )

"Tune" ( İng.), "Ton" * Alm. ) "Ses tınısı / Ses vurgusu / Ses ayarı" anlamlarına gelen kelimelerdir. "TONation" ( İng ), "BeTONung"* ( Alm. ) kelimeleri "Ses Tonlaması / Vurgulama" anlamlarına gelmektedir. Maddenin ağırlık birimlerinden olan "Ton" kelimesinin "Ses" ile ilintili olması maddenin de özünün ses yani kelime olduğu ve herşeyin "Kelime" olduğu gerçeğini teyid etmektedir. Zira ayetlerle de sabit olduğu üzere yaratılış Rab'bin "Kun" ( Ol! ) kelimesiyle / sesiyle / ses frekansıyla tezahür etmiştir. ( "Müzik ruhun gıdasıdır." söylemi bu bağlamda önemli anlam içermektedir. )

* Arapça'daki" Tıyn" ( Çamur, Kil ) kelimesinin Almanca'daki karşılığının "Ton" kelimesi olması ve bu kelimenin aynı zamanda "Ses" anlamına da gelmesi dikkat çekmektedir.

Ayrıca Öztürkçe'deki "TÎN" kelimesinin "Ruh" anlamına gelmesi, Arapça'daki "Tîn / Tıyn" kelimesinin de aynı anlamı taşıyor olma ihtimalini ortaya koymaktadır. Ayetlerde bildirildiği üzere "Ruh", Rab'bin yaratış safhasında varlıklara üflediği bilinç ve bilgi frekansıdır.

6/2 - Hüvellezi halekaküm min TIYNİn sümme kada ecela ve ecelüm müsemmen ındehu sümme entüm temterun ( Sizi ÇAMURdan / SES FREKANSINDAN yaratan, sonra da vadelendiren O'dur. Belirlenen vade O’nun indindedir. Sonra siz şüphe ediyorsunuz. )

22/5 ............. ve teral erda hamideten fe iza enzelna aleyhel ma EHTEZZET ve rabet  ...... ( ............. Yeri sönmüş kuru görürsün de biz onun üzerine su indirdiğimizde TİTREŞİR ve kabarır.............. ) 

Yani 6/2 kodlu ayette "İnsanın SES FREKANSINDAN yaratıldığı" mesajı veriliyor olabilir. Zira tüm yaratılış Allahü Teala'nın "Kun!" ( Ol! ) "sesiyle" tezahür etmiştir. Bilimsel kaynaklar insanın vücut frekansının 62-72 Mhz arasında olduğunu belirtmektedir. Kur’an’da “Tıyn” kelimesinin “İnsanın yaratılışı” ile ilgili olarak geçtiği ilk ayetin kodunun 6/2 olması, insanın vücut frekansı olan 62Mhz ile uyum arzetmektedir.

İnsanın beyin frekansları ise 14 Hz - 30+ Hz aralığında yer almaktadır.


Yukarıdaki veriler itibarıyla, 95 Ghz gibi çok yüksek bir frekansın, insanın yaşam frekansı üzerinde olumsuz etkileri olması kuvvetle muhtemeldir.

İnsanın yaratılış niteliğini tanımlayan "Tıyn / Tın" kelimesinin Türkçe'deki "Deri" anlamına gelen "Ten" kelimesiyle de ilintisi kuvvetle muhtemeldir.


  









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder