Çeviri

Friday, October 22, 2021

Bilim insanlarının ilimsiz söylemleri...

"Bilim" kelimesi TDK sözlüğünde "Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, ilim" olarak tanımlanmaktadır.

"Bilim insanı" kelimesi ise "Bilimsel çalışmalarla uğraşan kimse, alim" olarak tanımlanmaktadır.

TDK'nun "Bilim" kelimesiyle ilgili uzun ve anlam kaymalı tanım cümlesi bir yana bırakıldığında "Bilim" kelimesinin esasen

"Yaratılıştaki olgu ve olaylara ilişkin, gözleme, deneye ve analize dayalı bilgi edinme eylemi"

olarak tanımlanabileceği görülmektedir. Zira "Bilim" kelimesi "Bil" kökünden ve "-im" sonekinden oluşmakta ve bir eylemin isme dönüşmüş halini yansıtmaktadır. Tıpkı "Yapım", "Görüm", "İzlenim" kelimelerinde olduğu gibi. ( Ayrıca TDK'nun tanım cümlesinde yer alan "sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi" ifadesi de gerek anlam, gerek gramer kuralı açısından hatalıdır. Zira "bilgi" kelimesi "sonuç çıkarmak" eyleminin öznesi olamaz. Sonuç çıkaracak olan bilgiden faydalanarak düşünen ve idrak eden "insan"dır. )

Bu tespitlerden sonra bu bölümün konusuna dönülecek olursa, "Bilim insanı" kelimesine, maalesef toplumun büyük bir kesimi tarafından "Herşeyi bilen insan", "Her konuda otorite insan", "Her konuda kanaat önderi insan" anlamları yüklenmektedir. Bu yaklaşım doğrultusunda bu "bilim" insanlarının söylemleri de toplumda büyük ilgi görmekte ve toplumsal düşüncenin şekillenmesinde kilit rol oynamaktadır. Oysa ki "Bilim insanı", her aklıselim insanın yapabileceği ve yapması gerektiği gibi belirli konuda / -larda araştırma yapan, sorgulayan ve bilgi edinen insandan öte bir varlık değildir.

Ancak tembellik frekansının sarhoş edici tesirinde kalmaları nedeniyle bizzat ilmi araştırma yaparak bilgi seviyesini yükseltme ve kendini geliştirme çabasından imtina edenler, "çok bilgili ve çok zeki" olduğuna inandıkları ve adeta "zihni lider" konumuna getirdikleri bilim insanlarını kayıtsız şartsız takip etmektedirler. Öyle ki takip ettikleri "bilim" insanlarının söylemlerini, doğruluk ve gerçeklik araştırması yapmadan savunmakta ve diğer insanlara da telkin etmeye çalışmaktadırlar. Bu hazin gerçeğin bilincinde olan küresel şeytanlar meşhur olmuş veya planlı olarak meşhur ettikleri birçok "Bilim insanı"nı kendi karanlık emellerine hizmet etmek üzere, maddi menfaat karşılığında diledikleri gibi yönlendirmektedirler.

Bazı kaynaklarda, aşağıdaki ateist söylemlerin, toplumlara yön vermiş ilgili meşhur kişilere ait olduğu ifade edilmektedir.

1- "Kutsal kitapları okuyup anlamayan dindar, okuyup anlayan ateist olur." ( Nikola Tesla )

Tesla'ya ait olduğu iddia edilen bu kibir ve hakaret içerikli söylem kendi içinde de tutarsızlık içermektedir. Zira, kutsal kitapları okuyup anlayan kimselerin olduğu gerçeği, bilimsel olmayan bir yaklaşımla, daha baştan reddedilmektedir. Kutsal kitapları okuyup, anlayan, gerekli araştırmaları yapan ve rasyonel sonuçlara ulaşan birçok kişi bu kadim kaynakların ilahi kozmik bilgileri içerdiğine kani olmakta, Allah'a inanmakta ve Allah inancını pekiştirmektedir.

2- "Tanrı yok. Evreni kimse yaratmadı ve kaderimizi kimse yönlendirmiyor." ( Stephen Hawking ) ( "Brief Answers to Big Questions" kitabından ... )

Bilimin temeli "neden - sonuç" ilişkisine dayanır. Sebepsiz ve vasıtasız bir tezahür mümkün değildir. Dolayısıyla en basit yaklaşımla, insanın kullandığı eşyaları belirli amaçlar doğrultusunda tasarlayıp üretmesi gibi, insanı da belirli bir amaç doğrultusunda tasarlayıp yaratan bir kudretin varlığı aşikardır.

3- "Dinsel düşünce, çıkış kapısının olmadığı yeri bulmak için yapılan bir girişimdir." ( Albert Einstein )

Bu söylemdeki "din" kelimesi, "dogmatik düşünce" anlamında kullanılmaktadır. Yani akıl yoluyla çözüme, çıkışa ulaşmak yerine din yoluyla dogmaya hapsolma anlamını içermektedir. Oysa ki "din" kelimesi, zaten karşılığı olmayan "dogmatik ritüel" anlamından sıyrıldığında "bilimsellik" ile özdeşleşmektedir. Zira kutsal kitapları ve özellikle Kur'an'ı detaylı inceleyenler bu bilgi hazinelerinin tüm bilimlere, bilimsel buluşlara kaynak kod ve ilham teşkil ettiğini çok açık ve net bir şekilde görebilmektedirler. ( "Din" kelimesi Arapça "Deyn" ( Borç, Haysiyet ) kelimesi olup, Allah'ın bahşettiği nimetlere karşılık yaratılmışların O'na olan borçlarını yani iyi, doğru, adil ve bilimsel olmaları gerektiğini ifade etmektedir. )

4- "Ben kendimi, iyiliksever ve herşeye gücü yeten Tanrı'nın eşekarısını tırtılların yaşayan bedenlerinden beslenmesi veya bir kedinin fareyle oynaması için dizayn edip yarattığına ikna edemem." ( Charles Darwin )

Öncelikle kendi teorisini kendisi dahi destekleyemeyen Darwin'in, yaratıcının mutlak varlığı konusunda kendisini ikna edip etmemesinin herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Zira yaratıcının varlığını inkar etmek, insanın kendi varlığını inkar etmesi ile aynı anlama gelmektedir. Fizikteki "Inference Rule" ( Çıkarsama Kuralı ) varlığı algılanamayan bir olgunun, sebep olduğu tesirlere, yansımalara ve sonuçlara istinaden varlığının ispatını tanımlamaktadır. Dolayısıyla insanın çevresine ve doğaya dikkatlice bakması yaratıcının varlığını idrak edebilmesi için yeterli olacaktır.

5- "Kendi adıma konuşursam, insanlığın mı Tanrı'yı, yoksa Tanrı'nın mı insanlığı yarattığına kafa yormayı bırakalı çok uzun zaman oldu." ( Fyodor Dostoyevski )

Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde Dostoyevski'nin kendi adına konuşmasında bir sakınca bulunmamaktadır. 

6- "İnsanlık, tanrıları kendi yansımasından yaratırken yalnızca suretini değil, kendi yaşam tarzını da göz önünde tutar. " ( Aristoteles )

Aristoteles bir adım daha ileriye giderek "yaratıcı" ile "yaratılmış"ın yerlerini değiştirmiştir. Bir insanın kendi küçük algı çerçevesine göre düşünüp, büyük sözler sarfetmesi kadar elim bir durum herhalde yoktur. Oysa ki araştıran ve düşünen insan daima algısının sınırlarını zorlar ve her zorlamada yeni algı boyutlarına kapı açar. Esasen bilimsel gelişmeler de aynen böyle tezahür etmektedir. İnsanlık, kaydettiği bilimsel gelişmeleri, Allah'ın bahşettiği akıl ve idrak nimeti kapsamında, hep daha detaylısını, daha kapsamlısını, daha derinini düşünmeye çalışmasına borçludur.

7- "Düşünen bütün insanlar ateisttir. " ( Ernest Hemingway ) 

Bu söylemin de ne denli kibir ve önyargı dolu olduğu aşikardır. Yani yazara göre düşünen insan doğrudan Allah karşıtı olmaktadır. Bu gibi toplum manipülasyonunda görevlendirilmiş kişilerin "Ateizm", "Din", "Allah", "İnanç" gibi kavramların gerçek tanımlarından habersiz olduklarını düşünmek oldukça zordur. Dolayısıyla ortada kasıtlı ve bilinçli bir yanlış yönlendirme söz konusudur.

8- "İnançlı birinin kuşkucu birine oranla daha mutlu olduğunu söylemek, sarhoş birinin ayık birinden daha mutlu olduğunu söylemekten daha dolaysız bir söylemdir." ( George Bernard Shaw )

Bu söylemde inançlı bir kimsenin, araştırma ve sorgulama gereği duymayan, önüne konanı kayıtsız şartsız kabul edip benimseyen niteliğe sahip olduğu doğrudan kabul edilmektedir. Bir kişinin veya grubun bir konuda yanlış yaklaşım ve uygulama sergilemesi o "konuyu" batıl veya itibarsız kılmaz sadece ilgili kişiyi ve toplumu  itibarsız kılar. 

9- "Herhangi bir şeye inanan birisini ikna edemezsiniz, çünkü inançları kanıta değil, inanmaya duydukları köklü ihtiyaca dayanır." ( Carl Sagan )

Bu söylem ise kendi içinde tutarsız olup daha baştan "inanç" kavramının yanlış tanımına ve yanlış bir genellemeye dayanmaktadır. Zira inancın oluşumu için öncelikle veri ve delil gerekir. İnsanların tüm düşünce, söylem ve eylemlerini "inançları" belirler. İnancı olmayan insan yaşamayan varlık niteliğindedir. "İnanç ihtiyacı" insanları hayata bağlayan ve gelişime götüren yegane unsurdur. Bir bilim insanının, ortaya çıkaracağı buluşa "inancı" olmasa o buluşu asla gerçekleştiremez. Ayrıca birçok bilim insanı henüz ortada delil dahi yokken, sadece zihinlerinde ve kalplerinde oluşan sezgilerin, imajinasyonların, düşüncelerin peşinden gitmiş, onları daha sonra delillendirmiş ve büyük buluşlara imza atmışlardır. 

10- "İnsanlardan sürekli "Ah, Tanrı korusun" diyen mektuplar alıyorum. Geçmişte hiç yapmamıştı, gelecekte yapacağına nasıl olur da inanıyorlar bilemiyorum." ( Bertrand Russel )

Russel bu söylemiyle yaratılıştaki kader mekanizmasının işleyişinden bihaber olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Ayrıca "Tanrı'nın koruması" kavramından "nefsani menfaatlerinin daim olması"nı anladığı anlaşılmaktadır. 

11- "Bütün dinler, insanlara, nefsin ya da kalbin faziletleri için öbür dünyada sonsuza kadar ödüllendirilecekleri sözünü verir, aklın ve anlayışın faziletleri için değil." ( Arthur Schopenhauer )

Filozof vasıflı bu şahsın da Kur'an ilminden bihaber olduğu, hatta belki bir kez dahi açıp okumadığı izlenimi oluşmaktadır. Zira Kur'an ayetleri "Akletmez misiniz?", "Fikretmez misiniz?", "Düşünmez misiniz?" sorularıyla doludur. "Akıl" ve "Anlama" Kur'an ilminin özünü teşkil etmektedir.

Örnekler daha da çoğaltılabilir.

Kur'an'da ilimsizce toplumu saptırmaya çalışan inkarcılardan sıkça bahsedilmektedir. Aşağıdaki ayetlerde gerçeği bilmesine rağmen nefsani ve maddi hevesleri, menfaatleri için insanlardan gerçeği gizleyenlerden ve onları aldatanlardan, bilgisi ve dayanağı olmamasına rağmen yaratılış ve Allah hakkında inkarcı beyanlarda bulunanlardan bahsedilmektedir.

2/42 Ve la telbisul hakka bil batili ve tektumul hakka ve entum ta'lemun

( Ve gerçeği batıl ile örtmeyin ve bile bile gerçeği gizlemeyin.  )

22/3 Ve minen nasi men yucadilu fillahi bi ğayri ilmin ve yettebiu kulle şeytanin merid

( Ve insanlardan Allah hakkında ilimsizce mücadele eden kimse, her asi azgın şeytana tabi olur. )

22/8 Ve minen nasi men yucadilu fillahi bi ğayri ilmin ve la huden ve la kitabin munir

( Ve insanlardan kimi, ilimsizce, yönlendirme olmadan ve aydınlatıcı kitap olmadan Allah hakkında mücadele eder. )

30/29 Bel ittebeallezine zalemu ehvaehum bi ğayri ilm fe men yehdi men edallellah ve ma lehum min nasirin

( Bilakis kesinlikle o zulmedenler ilimsizce heveslerine tabi oldular. Artık, o Allah' ın saptırdığı kimseyi kim yönlendirebilir? Ona yardımcı yoktur. )

31/6 Ve minen nasi men yeşteri lehvel hadisi li yudille an sebilillahi bi ğayri ilmin ve yettehizeha huzuva ulaike lehum azabun muhin

( Ve insanlardan kimileri ilimsizce Allah yolundan saptırmak için sözün eğlencesini satın alırlar. Onu alay edinirler. İşte onlar, alçaltıcı hakir eden azap onlaradır. )

31/20 E lem terav ennellahe sehhara lekum ma fis semavati ve ma fil erdi ve esbeğa aleykum niamehu zahiraten ve batineh ve minen nasi men yucadilu fillahi bi ğayri ilmin ve la huden ve la kitabin munir

( Allah' ın, göklerde ne varsa ve yerde ne varsa buyruğunuza verdiğini, nimetlerini üzerinize açık, görünür olarak ve gizli olarak yaydığını görmediniz mi? Ve insanlardan, Allah hakkında ilimsizce, yönlendirmesizce ve aydınlatıcı kitap olmadan mücadele edenler vardır. )

45/23 Fe raeyte men ittehaze ilahehu hevahu ve edallehullahu ala ilmin ve hateme ala sem'ihi ve kalbihi ve ceale ala besarihi ğişaveh fe men yehdihi min ba'dillah e fe la tezekkerun

( Hevesini ilahı edinen kimseyi görmez misin? Allah onu ilim üzerine saptırır. Kulağının ve kalbinin üzerine mühür basar. Gözünün üzerine perde oluşturur. Artık Allah’tan sonra onu kim yönlendirebilir? O halde hatırlamaz mısınız? )

Thursday, October 21, 2021

Metaverse tuzağı

"Digitalism", "Transhumanism", "IOT" ( Internet of Things ), "Singularity", "Project Avatar", "Human 2.0", "Cybernetics", "Robotics", "Nanochip", "Bitcoin", "Cryptocurrency", "Neuralink", "Virus", "mRNA" vb. kavramları son dönemde sıkça gündeme gelmektedir. Tüm bu kavramların / projelerin nihai amacı insanın ruhsal tekamülünü bloke etmek ve onu kaba madde planı olan dünyaya hapsetmektir. hedeflenen, gerçeklikten koparılmış, Virüsler ve mRNA enjeksiyonlarıyla bağışıklık sistemi zayıflatılmış, dijital teknoloji vasıtasıyla yapay zekaya bağlı köle robota dönüştürülmüş bir insanlıktır.

Küreselcilerin, bugünleri de planlayarak, ortaya attıkları kadim bir uydurma olan "Evrim Teorisi", esasen insanın "maymuna / robota" dönüştürülmesini hedef alan kadim planın iletişim unsurlarından sadece biridir.

Görselde yer alan baştaki "maymun" ile sondaki "siber beden"in evrim teorisini uyduran küreselciler için özde hiçbir farkı yoktur.

Son dönemde gündeme sıkça gelen kavramlardan biri de "Metaverse" ( Öte Evren ) kavramıdır. Bu kelime "Meta" ( Öte ) ve "Verse" ( Doğrultu, Yön, Düzen, Ayet ) kelimelerinden oluşmaktadır. "Metaverse" yukarıda insanın içine hapsedilmek istendiği dijitalizm temelli "Batıl Yaşam Planı"nı tanımlayan genel terimdir.

"MT" kökünden olan "Meta" kelimesi Arapça'da "Fayda, Madde, Mal, Nesne, Ne zaman?" anlamlarına gelmektedir.  ( "Emtia" kelimesi "Meta"'nın çoğuludur. "Material", "Matter", "Metal" ( "Madde gibi sert olan" kök anlamı vardır.  ) kelimeleri de "Meta" bağlantılıdır. )

"Meta" kelimesi Grekçe'de ise "Değişim, Başka, Ötesi, Sonrası ( Zaman ilintisi )" anlamında kullanılagelmiştir. ( Örnek: Metamorphose ( Başkalaşım, Başka şekillenme ), Metafizik ( Fizik ötesi )

"Metaverse" kelimesine "Öte Evren", "Başkalaşmış Evren" gibi anlamlar yüklenmekte olup, "Verse" kelimesi ise kökende "Düzen, Dizilim, Nizam, Ayet, Evren, Evrilerek oluşmuş olan" anlamını taşımaktadır. Batı dillerindeki "Version" kelimesi de zaten "Düzenleme" anlamındadır.

Universe = Tek Düzen

Multiverse = Çoklu Düzen

Metaverse = Başkalaşmış Düzen, Farklılaştırılmış Düzen

Sonuç itibarıyla ortaya "Metaverse ( Başkalaşmış Düzen ) = New World Order ( Yeni Dünya Düzeni )" denklemi çıkmakta gibidir.

Mevcutta gözlük takılarak bağlantı imkanı olan "Metaverse"'e ileride farklı metodlarla da giriş imkanları olacaktır. 

Bilindiği üzere "Universe" ( Evren, Tek Düzen, ) kelimesi Allahu Teala tarafından yaratılmış olan kainatı ifade etmektedir. Müşrik küreselciler "Metaverse" ( Evren Ötesi ) kavramıyla kendilerini Rab'be ortak koşmakta ve akıllarınca kendileri insanlar için bir kainat, bir yaşam planı yaratmakta ve insanları kulları addetmektedirler. Bir başka deyişle dijital sistemi oluşturan ve onu fayda olarak kullanması gereken insanın bizzat kendisi dijital sistemin bir parçası haline getirilmek ve köle gibi kullanılmak istenmektedir.

Şeytanlar insanları "Metaverse" ortamına çekebilmek için dünyadaki yaşam koşullarını kurgulanmış muhtelif krizler ( virüs pandemisi, iklim krizi, kıtlık, savaş vb. ) vasıtasıyla korku dolu, bunalımlı ve sıkıntılı hale getirmeye ve insanların "Bu rezil dünyada yaşayacağıma sanal ortamda istediğim gibi yaşarım. Sonuçta algı gerçektir." şeklinde yanlış bir düşünceye yönlenmesini sağlamaya çalışmaktadırlar.

Ancak bu batıl ideale haiz olan şeytanların ve batıl sistemlerinin durumu ve insanların çoğunluğunun yanıltıcı algılara kapılmak suretiyle gerçeği terkedip, batıla tabi olacağı da ayetlerde bildirilmektedir.

47/3 Zalike bi ennellezine keferuttebeul batile ve ennellezine amenuttebeul hakka min rabbihim kezalike yadribullahu lin nasi emsalehum

( Bu, kesinlikle o inkar edenlerin batıla tabi olmalarından ve kesinlikle o inananların Rab’lerinden gerçeğe tabi olmalarındandır. Allah onların misallerini insanlar için işte böyle beyan eder. )

16/20 Vellezine yed'une min dunillahi la yahlukune şey'en ve hum yuhlekun ( Ve o Allah’tan başka çağırdıkları hiçbir şey yaratamazlar ve onlar yaratılmışlardır. )

34/49 Kul cael hakku ve ma yubdiul batilu ve ma yuiyd ( De ki: "Gerçek geldi. Batıl başlatamaz, yaratamaz ve döndüremez, diriltemez." )

Gerçeğin batıl ile örtülerek insanların aldatılması hususu da Bakara suresinin 42. ayetinde bildirilmektedir.

2/42 Ve la telbisul hakka bil batili ve tektumul hakka ve entum ta'lemun ( Ve gerçeği batıl ile örtmeyin ve bile bile gerçeği gizlemeyin.  )

43/78 Lekad ci'nakum bil hakki ve lakinne ekserakum lil hakki karihun

( Size gerçeği getirdik. Lakin çoğunluğunuz gerçek için isteksizsinizdir.  )

Yukarıda anılan "Metaverse" kavramının sembolü aşağıda olup, sembolde "Vav" harfi vasıtasıyla "666" ve "Üç Çatallı Gölge" mesajı bulunmaktadır. 


Semboldeki "1" şekline benzeyen karakter İbarni alfabesindeki 6. harf olan "Vav" harfidir. Dolayısıyla sembolde "666" mesajı bulunmaktadır. Ayrıca "Üç Çatallı Gölge" ifadesinin yer aldığı Murselad suresinin 30. ayetinde 6 kelime bulunmaktadır. Ayet numarasının nümerolojik değeri 3, ayetteki kelime adedi ise 6'dır. Ayette 3 ve 6 sayılarının birlikte tezahürü 3x6, 6+6+6 yani 666 kavramına işaret etmekte gibidir.

77/30 İntaliku (1) ila (2) zillin (3) ziy (4) selasi (5) şu'abin (6)

( Üç çatallı gölgeye gidin. )

"Metaverse" isimli mobil telefon aplikasyonunun sembolünde de "Tek Göz" bulunmaktadır.


Metaverse Navigator aplikasyonu sembolü

Esasen insanlık için bir cehennem olması planlanan "Metaverse", insanların özgürce ve süresizce "her dilediğini yapabileceği, her hayalini gerçekleştirebileceği" sahte "Cennet" olarak telkin edilmeye çalışılmaktadır. Zira cennet veya yarı süptil üst boyut gerçekten de varlıkların imajinasyonlarıyla kendi gerçekliklerini ve objektif değerler yaratabildikleri ilahi kozmik bir plandır. 

16/31 CENNATU adnin yedhuluneha tecri min tahtihel enharu LEHUM FİHA MA YEŞAUN kezalike yeczillahul muttekin

( Girdikleri ikamet CENNETLERİDİR. Altlarından nehirler akar. ORADA ONLARA NE DİLERLERSE VARDIR. Allah sakınanları işte böyle karşılıklandırır. )

25/15 Kul e zalike hayrun em CENNETUL HULDilletı vuidel muttekun kanet lehum cezaen ve mesira

( De ki: "Bu mu daha hayırlı, yoksa sakınanlara vaad edilen, onlara karşılık ve varış yeri olan o EBEDIYET CENNETİ mi?" )

25/16 LEHUM FİHA MA YEŞAUNE halidin kane ala rabbike va'den mes'ula

( ONLARA ORADA NE DİLERLERSE EBEDİYEN VARDIR. Sual edilen vaad Rab’binin üzerinedir. )

Metaverse ile ilgili basında yer alan haberlerdeki 11 nümerolojisi de dikkat çekmektedir.



"2022'de yatırım yapılacak en iyi 11 Crypto"




Mark Zuckerberg, Metaverse'i 11 dakikalık videoda özetlemiş! 

Ancak küresel şeytanlar tüm uygulamalarında olduğu gibi yine Kur'an ilmi vasıtasıyla ilahi nizamın işleyiş sistemini taklit ederek, kopyalayarak insanları kaba madde boyutunda aldatıcı dijital sisteme hapsetmeye, bilinçlerini kontrol altına almaya ve bu yolla ruhsal tekâmüllerini engelleyerek gerçek cennete erişimlerini bloke etmeye çalışmaktadırlar.










Tokamak ve Yeraltı Güneşi

"Tokamak", özdeş parçacıkların birleştirilmesi yoluyla yapılan termonükleer füzyon sonucunda oluşan 100 Milyon santigrat derecedeki ( Güneş'in sıcaklığı 15 Milyon santigrat derece ) ısı ve ışık enerjisini manyetik alanda depolayan reaktöre verilen isimdir. Alternatif enerji kaynağı olarak kullanılması planlanan Tokamak deney aşamasındadır. 

"Tokamak" kelimesi Rusça kelimelerden oluşan bir akronimdir.

тороидальная камера с магнитными катушками 

Toroidal'naya KAmera s MAgnitnymi Katushkami )

TOroidal CHAmber with MAgnetic Coils

"Toroid" formu parçacıkların döngüsel bir formatta ve çok yüksek hızda hareket edebildikleri bir yörünge niteliğindedir. İsviçre'de büyük hadron çarpıştırması yapılan CERN ( Conseil Européen pour la Recherche Nucléaire / Avrupa Nükleer Araştırma Konseyi ) laboratuarında da toroid formunda bir yörüngesel alan kullanılmaktadır.
Toroid

lk yapay Güneş "EAST" Projesinin deneyleri 2006 yılında Çin'de başlatılmış olup güncel olarak 120 Milyon santigrat dereceye ulaşıldığı bildirilmektedir.  ( EAST = Experimental Advanced Superconducting Tokamak )

"Yapay Güneş" olarak da anılan bu projenin, coronavirus pandemisi akabinde sürekli ve ısrarla gündeme getirilen "iklim krizi", "küresel ısınma", "güneşteki radyoaktif patlamalar" konularına "çözüm" olarak geliştirildiği bildirilmektedir. Bir başka deyişle, zamanla dünya yüzeyinin ( yeryüzünün ) yaşanamaz hale gelmesi ve insanlık için bir habitat olmaktan çıkması öngörüsü çerçevesinde yeraltında kurulması planlanan şehirlere "Yapay Güneş" oluşturulmaktadır. 

Bilindiği üzere bilim nötrdür. Kim tarafından ve ne amaçla kullanıldığı önem arzetmektedir. İlk bakışta "teknolojinin insanlığın selameti için kullanılması" algısı oluşturan bu projenin, nimetleri gaspetmiş küresel elitlerin insanları dünya nimetlerinden daha da yoksun bırakma hedeflerine hizmet etme ihtimali bulunmaktadır. Yani bu proje insanları kurtarma kisvesi altında insanları yeryüzünden silme, "yerin dibine geçirme" projesinin bir bileşeni olabilir. Zira, gerçekleşmesi öncesinde muhtelif mecralar kanalıyla kitle iletişimi yapılan yapay virüs pandemisi ve ardından sırayla gündeme getirilen yapay felaket senaryoları ( virüs pandemisi, iklim krizi, orman yangınları, kıtlık vb. ) tüm bunların insanları yoksunlaştırmaya yönelik manipülasyonlar olduğunu ortaya koyar niteliktedir. Hatta bazı meşhur küresel dergilerin kapağına konan küresel kriz konuları belirli bir süre sonra aynen gerçekleşmektedir. 

"Yere geçme / Yerin içine geçme" kavramı Kur'an'da "Hasefe bihil erda" ifadesiye yer almaktadır. Şeytanlar, kaynak kodları Kur'an ayetlerinde mevcut olan bilimi ve teknolojiyi negatif frekans yönünde kullanmakta ve stratejilerini de yine Kur'an ayetlerindeki ifadelere negatif anlam yükleyerek belirlemektedirler. Yani küresel şeytanlar, ayetlerde inkarcıların maruz kalacakları belirtilen musibetleri, insanlığa fayda sağlama kisvesi altında insanlar için yapay olarak kurgulamaya çalışmaktadırlar. ( Bu son cümle üzerinde derin düşünülmesi gereken bir hususu içermektedir. ) 

16/45 E fe eminellezine mekerus seyyiati en yahsifellahu bihimul erda ev ye'tiyehumul azabu min haysu la yeş'urun

( Kötülük hileleri, tuzakları kuranlar, Allah' ın onları yere geçirmesinden veya onlara farketmedikleri yerden azabın gelmesinden emin midirler, güvende midirler?  )

28/81 Fe hasefna bihi ve bidarihil erda fe ma kane lehu min fietin yensurunehu min dunillahi ve ma kane minel muntesirin

( Böylece onu ve yurdunu batırıp yere geçirdik de ona Allah’tan başka yardım eden topluluk olmadı. Kendisine yardım edenlerden de olamadı. )

Nihayetinde, "Yapay Yeraltı Güneşi" projesi de bir tuzak ise "yere geçecek olanlar" sadece ve sadece bu tuzağı kurgulayanlar olacaktır.

Wednesday, October 20, 2021

Ademoğulları, İsrailoğulları ve Firavun aileleri

"İsrail" kelimesi Tevrat'ta, Allah'ın idrak ve hitab sınavını geçen Hz. Yakub'un değişen ismi olarak yer almakta ve "Allah'ın güreşçisi / mücadelecisi" anlamına geldiği belirtilmektedir. Ancak bu kelimenin "İsra" ( Seyirtme, Seyir ettirme, Yürütme, Gönderme ) ve "El" ( Allah ) kelimelerinden oluşmakta olması ve "Allah'ın Seyirtmesi / Seyir ettirmesi" anlamına gelmesi kuvvetle muhtemeldir. Zira Hz. Musa'nın kavminin ismi olan "İsrail" kelimesinin, kavmin Firavun'dan kaçmak üzere Mısır'dan Filistin'e "seyretmesi" ile ilişkisi bulunmaktadır.  

20/77 Ve lekad evhayna ila musa en ESRİ bi ibadi fadrib lehum tarikan fil bahri yebesa la tehafu deraken ve la tahşa

( Ve Musa' ya, kullarımı SEYİRTSİN de denizin içinde onlara kuru yol beyan etsin, yetişilmekten korkmasın diye vahyettik. )

Kur'an'da "Faddalnakum / hum alel alemin" ( Sizi / onları alemlere üstün kıldık ) ifadesi, hem "Âdem"'in de içinde olduğu habercilere, hem de "İsrailoğulları"'na ilişkin olarak geçmektedir. 

Kur'an'da "Beni Âdem" ( Ademoğulları ) ( 7 kere tekrarlanır. ) ve "Beni İsrail" ( İsrailoğulları ) ( 41 kere tekrarlanır. ) olmak üzere "Beni" ( Oğulları ) ile başlayan sadece iki kelime bulunmaktadır. "Ademoğulları" ile "İsrailoğulları" kelimeleri arasında tezahür eden güncel dünya olaylarına istinaden batini bir ilişki bulunmakta gibidir. 

"İsrailoğullarının Firavun ailesinden deniz yarılarak kurtarılması" vakası, güncel dünya ortamına "Ademoğullarının" küresel elit ailelerden ( Firavun ailesi ) kozmik portal açılarak kurtarılması" olarak uyarlanabilir. Zira küresel şeytanların insan neslini azaltma ve tam tahakküm altına alma amacıyla yaptıkları uygulamalar ( ( Virüs pandemisi, genetik müdahaleyle bağışıklık sisteminin zayıflatılması, çocuklara genetik materyel enjeksiyonu yapılması, habitatı ve ürünleri bozmaya yönelik girişimler vb. ) Firavun'un "çocukları öldürtmesi" olayıyla benzerlik taşımaktadır. Firavun da çocukları öldürmeyi, insan neslini zayıflatmayı ve tahakküm altına almayı hedefliyordu. 

2/49 Ve iz necceynakum min ALİ FİR'AVNE yesumunekum suel azabi YUZEBBİHUNE EBNAEKUM ve yestahyune nisaekum ve fi zalikum belaun min rabbikum azim

( Ve zamanında sizi, size azabın en kötüsünü değer gören, OĞULLARINIZI BOĞAZLAYIP kadınlarınızı sağ bırakan FİRAVUN AİLESİNDEN kurtardık. Bunda size Rab’binizden büyük sınav vardır. ) 

Kasas suresinin 4. ayetinde Firavun'un "insanların bir bölümünü zayıf kıldığı" ve "çocukları öldürdüğü" bildirilmektedir.

28/4 İnne FIR'AVNE ALA FİL ERDİ ve ceale ehleha şiyean YESTAD'İFU TAİFETEN MİNHUM YUZEBBİHU EBNAEHUM ve yestahyi nisaehum innehu kane minel mufsidin

( Kesinlikle FİRAVUN YERDE BÜYÜKTÜ. Onun sahiplerini gruplar kıldı. ONLARDAN BİR GRUBUN ZAYIF OLMASINI İSTİYORDU. Onların OĞULLARINI BOĞAZLADI ve kadınlarını sağ bıraktı. Kesinlikle o bozgunculardandı. )

Thursday, October 14, 2021

Nigromantia ( Nekromansi / Ölülerin konuşması )

"Nigromantia / Necromantia / Necromancy" ( Ölülerin Konuşturulması ) terimi kaynaklarda "ölmüş kişilerin ruhlarını, ruhsal koruma olarak çağırma olayına verilen ad" olarak tanımlanmaktadır.

Nigro / Necro = Ölü, Tiksinilen
Mantia** = Konuşturma, Konuşma

* Amerikalıların zencileri "Negro" olarak isimlendirmelerinin kökeninde onları "Pis, Tiksindirici" bulma yönündeki sapkın düşünceleri yatmaktadır. arapçadaki "Nukra" ( Kötü, İğrenç ) kelimesi de ortak kökendendir.

** "Mantia" kelimesi Arapçadaki "Mentik" ( Konuşma ) ve batı dillerindeki "Mental" ( Zihni ) kelimelerile ortak MNT köküne sahiptir. Esasen kelime kökü Arapça "Natk / Nutk" ( Konuşma, Telaffuz ) kelimesi olup, başa gelen "M" harfi ile kök kelime "Mentik" olarak isim yapılmaktadır.

İlk kayıtlı nekromansi uygulamaları antik Mısır, Babil, Yunanistan ve Roma'da görülmektedir. Nekromansinin, Kara Büyü ve Cin çağırma satanik ritüelleri kapsamında uygulandığı görülmektedir. Farklı boyut varlıklarıyla temas kurmaya dayalı bu uygulamaların esası kitap ayetlerinin veya ayetlerdeki kelimelerin belirli sayılarda tekrarlanmasına, amaca göre ayetlerin ve kelimelerin düz veya tersten okunmasına dayanmaktadır. Bilindiği üzere halk arasında bu uygulamaların iyi amaçlı olanlarına "Şifacılık", kötü amaçlı olanlarına "Sihir / Büyü" adı verilmektedir. Ancak her iki uygulama vasıtasıyla gerçekleşme sağlanması Allah'ın rızası haricinde mümkün değildir.  

Kur'an ayetlerinde "Ölülerin kur'an ile konuşturulması" hususu En'am ve Ra'd surelerinin aşağıdaki ayetlerinde yer almaktadır. Bu konudaki ilk ayetinde kodunun ( 6/111 ) nümerolojik değerinin "9" ( 6+1+1+1 = 9 ) olması dikkat çekmektedir. Hatırlanacağı üzere 9 sayısı yaratılıştaki negatif frekansın ve sihirin nümerolojik sembolü addedilmektedir. 

Ayrıca bkz.



6/111 Ve lev ennena nezzelna ileyhimul melaikete ve KELLEMEHUMUL MEVTA ve haşerna aleyhim kulle şey'in kubulen ma kanu li yu'minu illa en yeşaellahu ve lakinne ekserahum yechelun

( Ve şayet kesinlikle biz onlara melekleri indirseydik ve ÖLÜLER DE ONLARA KELÂM EDİP SÖZ SÖYLESEYDİ ve onlara önceki herşeyi toplasaydık, Allah' ın dilemesi haricinde inanacak değillerdi. Lakin çoğunluğu cahillik ederler. )

13/31 Ve lev enne KUR'ANEN suyyirat bihil cibalu ev kuttiat bihil erdu ev KULLİME BİHİL MEVTA bel lillahil emru cemia e fe lem yey'esillezine amenu en lev yeşaullahu le heden nase cemia ve la yezalullezine keferu tusibuhum bima saneu kariatun ev tehullu kariben min darihim hatta ye'tiye va'dullah innellahe la yuhliful miad

( Ve şayet kesinlikle Kur'an ki, onunla dağlar gezse veya onunla yer kesilip parçalansa veya ÖLÜLER ONUNLA KONUŞTURULSA. Bilakis tüm işler Allah içindir. O halde o inananlar ümit kesip anlamadılar mı ki Allah dileseydi insanları topluca yönlendirirdi ve o inkar edenleri geri durdurmazdı. O ürettiklerinden dolayı onlara ansızın gelen bela isabet eder veya yurtlarının yakınına konar. Nihayet Allah' ın vaadi gelir. Kesinlikle Allah vaade, vadeye ihtilaf etmez. )

Tevrat'ın 9. suresi olan Samuel'de, cinci bir kadının haberci Saul'un talebine istinaden ölmüş olan Samuel'i çağırması ve konuşturması konu edilmektedir.

9 1 Samuel 28-7 Bunun üzerine Saul görevlilerine, "Bana bir cinci kadın bulun da varıp ona danışayım" diye buyruk verdi. Görevliler, "Eyn-Dor'da bir cinci kadın var" dediler.

9 1 Samuel 28-8 Böylece Saul başka giysilere bürünüp kılığını değiştirdi. Geceleyin yanına iki kişi alıp kadının yaşadığı yere gitti. Kadına, "Lütfen benim için ruhlara danış ve sana söyleyeceğim kişiyi çağır" dedi.

9 1 Samuel 28-11 Bunun üzerine kadın, "Sana kimi çağırayım?" diye sordu. Saul, "Bana Samuel'i çağır" dedi.

9 1 Samuel 28-14 Saul, "Neye benziyor?" diye sordu. Kadın, "Cüppe giymiş yaşlı bir adam yukarıya çıkıyor" dedi. O zaman Saul onun Samuel olduğunu anladı; eğilip yüzüstü yere kapandı.





Tersine dönmüşler ve 9 sayısı

Negatif frekansa haiz "Cin şeytanı"* adı verilen farkı boyut varlıklarını ve onlara tabi olan insan şeytanlarını tanımlayan sıfatlardan biri de "Mu'tefikat" ( Tersine dönmüşler ) sıfatıdır. Bu sıfatın kullanılmasını sebebi, bu varlıkların daima iyiliğin, doğruluğun, güzelliğin, temizliğin tersine faaliyetlerde bulunmalarıdır.

* "Cinn" kelimesi hatırlanacağı üzere "Görünmeyen, Örtülmüş, Kaplanmış" anlamına gelmektedir. "Cenin", "Cunnet" ( Kalkan ), "Cennet" ( Bahçe, Kaplı olan ) kelimeleri de CN kökündendir.

"Mu'tefikat" sıfatı ilk kez 9. sure olan Tevbe suresinin 70. ayetinde geçmektedir.

9/70 E lem ye'tihim nebullezine min kablihim kavmi nuhin ve adin ve semude ve kavmi ibrahime ve ashabi medyene vel MU'TEFİKAT etethum rusuluhum bil beyyinat fe ma kanellahu li yazlimehum ve lakin kanu enfusehum yazlimun

( Onlara onlardan öncekilerin haberi gelmedi mi? Nuh’ un kavminin, Ad’ ın, Semud’ un ve İbrahim’ in kavminin ve Medyen’ in sahiplerinin ve TERSİNE DÖNMÜŞLERİN. Resulleri onlara açık deliller verdi. Allah onlara zulmetmemekteydi ve lakin nefislerine zulmetmiş oldular. )

İlahi nümerolojide 6 sayısı yaratılışı ve yaratılıştaki pozitif frekansı, matematiksel bir fenomen olması nedeniyle "sihirli sayı" olarak da anılan 9 sayısı ise negatif frekansı sembolize etmektedir. Kur'an'da yer alan "Fesad çıkaran 9 çete" ve "Firavun'a iletilen 9 ayet" ifadeleri de konuyla ilintilidir.

Ezoterik bir sembol olan Yin Yang işareti de 6 ve 9 sayılarının formunu içermekte ve düaliteyi sembolize etmektedir.


"Mu'tefikat" kelimesi Kur'an'da son kez 69. sure olan Hakka suresinin 9. ayetinde, Firavun ve onun gibi negatif frekanslı varlıklar ile ilintili olarak geçmektedir.

69/9 Ve cae fir'avnu ve men kablehu vel MU'TEFİKATU bil hatiet ( Ve Firavun, ondan öncekiler ve TERSİNE DÖNMÜŞLER o hatayı getirdiler. )

Sure numarasının 69 olması, 6 ve 9 sayılarının yani pozitif ve negatif frekansların nümerolojik sembollerinin yanyana kullanılması açısından dikkat çekmektedir. Ayet kodunun 9 olması da ayette bahsedilen "Tersine dönmüşler" kavramıyla uyum arzetmektedir. 9 saysı 6 sayısının tersine dönmüş halidir.

Kur'an'da "Sitte" ( Altı ) kelimesi 9 kere, "Tis'a" ( Dokuz ) kelimesi ise 6 kere geçmekte olup, bu vesile ile düalite olgusuna dikkat çekilmektedir.

Kur'an'ın ilk 9 numaralı ayetinde de "Aldatma" kavramının yer alması, "9 sayısı" ve "sihir" kavramına dolaylı olarak işaret gibidir.

2/9 Yuhadiunallahe vellezine amenu ve ma yahdeune illa enfusehum ve ma yeş’urun

( Allah’ ı ve o inananları aldatmaya çalışırlar da nefislerinden, kendilerinden başkasını aldatmazlar ve farketmezler. )

Ayrıca bkz.






Wednesday, October 13, 2021

Inclusive Capitalism ( Kapsayıcı Kapitalizm )?!

"Capitalism" ( Sermayecilik ) kelimesi "Cap" ( Baş, Tepe, Zirve ) kök kelimesinden türemiş olan bir kelimedir. "Capital" ( Sermaye* ) kelimesi ise özünde "Başında Durulan, Başı Olunan" anlamını içermektedir. Dolayısıyla "Capitalism" kelimesi de esasen "Başlılık, Başında Olmak" anlamına gelmektedir. Türkçede de Kapitazlim olarak telaffuz edilen bu kelime kısa ve öz olarak "Malın Sahibi, Malın Başındaki" anlamını yansıtmaktadır. 

* Farsça bir kelime olan "Sermaye" kelimesi de "Ser" ( Baş ) ve "Maye" ( Para ) kelimelerinden oluşmakta ve "Paranın Başı, Ana Para" anlamına gelmektedir.

Artık bir terim haline gelen "Emperyalist Kapitalist" ifadesi de "Emredici Mal Sahibi" anlamını yansıtmaktadır. Süslü bir terim gibi görünen "Kapitalizm", esasen yaratılıştan bu yana cin ve insan şeytanlarının insanlığı köleleştirmek için kurguladıkları, sömürü, gasp ve hırsızlık düzeninin ismidir. Ancak döngü sonunun idrak edildiği bu dönemde üst boyutlardan iletilen tesirler vasıtasıyla yükselen idrak frekansları insanların nasıl bir komplo ve tuzak sistemi içinde olduklarını anlamalarına vasıta olmaktadır. Ve her geçen gün daha çok insan ve özellikle genç nesil bu sömürü ve zulüm sistemine karşı seslerini daha çok yükseltmeye, net tepkiler vermeye başlamışlardır.

İşte küreselciler, "dip dalga" olarak nitelenebilecek bu gittikçe şiddeti artan küresel tepkiyi bastırabilmek, engelleyebilmek amacıyla yeni taktik olarak, sosyalizm algısı yaratan "Inclusive Capitalism" ( Kapsayıcı Kapitalizm ) kavramını ortaya atmışlardır. Eşitlik, adil dağılım, herkesin kaynaklardan eşit pay alması, insanlar arası paylaşım vb. gibi güzel söylemler ile lanse edilen bu kavramın özünde yeni dünya düzenini, insanların "kölelikte eşit" hale getirileceği şekilde dizayn etme hedefi yatmaktadır. Küresel şirketler, bu yeni konsept vasıtasıyla küresel çapta bir "şirketler & ulus devletler" işbirliği oluşturuluyormuş izlenimi yaratmak ve ulus devletler üzerinde süregelen baskı ve yönlendirme etkilerini aleni ve resmi hale getirmek istemektedirler.

Anılan hedef doğrultusunda, üyelerini küresel şirketlerin temsilcilerinin oluşturduğu "Council for Inclusive Capitalism" ( Kapsayıcı Kapitalizm Konseyi ) kurulmuştur. Kendilerini "Guardians of Capitalism" ( Kapitalizmin Muhafızları ) olarak tanımlayan konsey 11.11.2019 ( tarihteki 11 nümerolojisine dikkat! ) Papa Francis ile Vatikan'da bir toplantı yapmıştır. Toplantının amacı Papa'nın, kitlelere, kapitalizmin daha da şiddetli olarak devamına vesile olacak bu yeni kavramı telkin etmesi, bir anlamda reklamını yapmasıdır. Dini bir şahsiyet konumunda olan Papa'nın küresel kapitalistlerin memuru olması hususu da zaten ayrıca sorgulanması ve incelenmesi gereken bir husustur. 

"Council for Inclusive Capitalism with the Vatican" ( Vatikan ile Birlikte Kapsayıcı Kapitalizm Konseyi ) ... Vatikan ismini de ekleyince daha ikna edici olur diye düşünmüşler!!

"Yeni arkadaşlar? Papa Francis küresel Kapsayıcı Kapitalizm Konseyi'ne katıldı."

"Council for Inclusive Capitalism"'in başkanı olan kadın yönetici çok önde gelen küresel bir ailenin de üyesidir. Anılan kadın yönetici bu yeni girişime ve Vatikan işbirliğine ilişkin şunları söylemiştir.

"Kapitalizm muazzam küresel bir refah yaratmış ancak çok kişiyi de ardında bırakmış, gezegenimizin derece kaybetmesine sebep olmuş ve toplum tarafından geniş kapsamda güven oluşturmamıştır. Bu konsey Papa'nın uyarılarını izleyecek, yeryüzünün ağlayışını ve yoksulun ağlayışını duyacak ve toplumun daha eşitlikçi ve sürdürülebilir büyüme modeli talebine cevap verecektir."

Adeta sahte bir günah çıkarma ve yakarış edasıyla dillendirilen bu yuvarlak cümleler elbette ki samimiyetten uzak aldatıcı söylemlerdir. 

Mülkün sadece Allah'ın olduğunu unutmuş ve dört illet ( Riyaset, Mülkiyet, Şehvet ve İştah ) obsesyonuna tutulmuş zalim şeytanların zihniyetlerine ve kurdukları tuzak ve nimet gaspı düzenine Kur'an ayetlerinde net olarak değinilmektedir.

Sad suresinin 23. ayetinde kapitalist zihniyetin tasviri yapılmaktadır.

38/23 İnne haza ehiy lehu tis'un ve tis'une na'ceten ve liye na'cetun vahidetun fe kale ekfilniha ve azzeni fil hitab

( Kesinlikle bu benim kardeşim. Ona doksandokuz dişi koyun ve bana bir dişi koyun. "Onu da bana ver." dedi. Beni söylemde yendi. )

Humeze suresinin aşağıdaki ayetlerinde "Kapitalist"in tanımı ve ilahi nizamdaki akibeti bildirilmektedir.

104/2 Ellezi cemea malen ve addedeh ( O malı toplayan ve onu adet adet sayan,  )

104/3 Yahsebu enne malehu ahledeh ( Malının onu ebedi kılacağını sanar. )

104/4 Kella le yunbezenne fil hutameh ( Asla, hutameye atılacaktır. )

Maun ( İhtiyaçlık ) suresinin aşağıdaki ayetlerinde ise gösteriş olsun diye insani girişimlerde bulunuyor izlenimi veren ancak esasen insanların nimetlere erişimini kısıtlayan ve engelleyenlerden bahsedilmektedir.

107/6 Ellezine hum yuraun ( Onlar gösteriş yaparlar.  )

107/7 Ve yemneunel maun ( Ve ihtiyaçlığı, yardımı engelleyip menederler. )




Herşey kitapta... 

Kur'an'ın, yaratılışın kodlarını ve tüm kozmik bilgileri içeren ilahi bir yazılım olduğunun ayetlerde vurgulandığını tekrar hatırlamakta fayda bulunmaktadır.

Ayetlerde geçen "Kitab" kelimesi "Yazı" anlamına gelmektedir.

En'am, Yunus, İsra, Hacc, Neml ve Sebe surelerinin aşağıdaki ayetlerinde "Kitab"da ( Kur'an ) hiçbir bilginin eksik bırakılmadığı, yaratılıştaki her olgunun kitabın içinde olduğu bildirilmektedir. Bu ayetler Kur'an'ın çok katmanlı derin bir yapıya sahip olduğunu bir kez daha hatırlatmaktadır. 

6/38 Ve ma min dabbetin fil erdi ve la tairin yetiyru bi cenahayhi illa umemun emsalukum ma ferratna fil kitabi min şey'in summe ila rabbihim yuhşerun

( Ve sizin misaliniz gibi topluluk olmalarının haricinde, yerde debelenenden ve iki kanadıyla uçan kuştan yoktur. Biz kitabın içinde hiçbir şeyden eksik bırakmadık. Sonra Rab’lerine toplanırlar. )

6/59 Ve indehu mefatihul ğaybi la ya'lemuha illa hu ve ya'lemu ma fil berri vel bahr ve ma teskutu min verakatin illa ya'lemuha ve la habbetin fi zulumatil erdi ve la ratbin ve la yabisin illa fi kitabin mubin

( Ve gaybın anahtarları O’nun indindedir. Onları O’ndan başkası bilmez. Karada ve denizde ne varsa bilir. Yaprak düşmez ki O onu bilmesin. Toprağın karanlıklarında ne bir tohum tanesi, ne yaş, ne de kuru bir şey yoktur ki apaçık kitabın içinde olmasın. ) 

10/61 Ve ma tekunu fi şe'nin ve ma tetlu minhu min kur'anin ve la ta'melune min amelin illa kunna aleykum şuhuden iz tufidune fih ve ma ya'zubu an rabbike min miskali zerratin fil erdi ve la fis semai ve la asğara min zalike ve la ekbera illa fi kitabin mubin

( Ve ne iş içinde olursan ol, Kur'an'dan ne okursan oku, siz ona dalmışken, üzerinize şahitler olacağımız iş haricinde iş yapmazsınız. Yerde ve gökte zerrelerin ağırlık ölçüsünden hiç bir şey Rab’binden kaçamaz. Bundan daha küçüğü ve daha büyüğü apaçık kitapta olması haricinde yoktur. )

17/58 Ve in min karyetin illa nahnu muhlikuha kable yevmil kiyameti ev muazzibuha azaben şedida kane zalike fil kitabi mestura

( Ve ayağa kalkış gününden önce bizim helak etmediğimiz veya şiddetli azap ile azap vermediğimiz şehir yoktur. Bu satırlanmış kitabın içindedir. )

22/70 E lem ta'lem ennellahe ya'lemu ma fis semai vel ard inne zalike fi kitab inne zalike alellahi yesir

( Bilmez misin ki kesinlikle Allah, gökte ve yerde ne varsa bilir. Kesinlikle bu, kitabın içindedir. Kesinlikle bu Allah’a kolaydır. ) 

27/75 Ve ma min ğaibetin fis semai vel erdi illa fi kitabin mubin ( Ve gökte ve yerde apaçık kitabın içinde olmasının haricinde gaybdan yoktur. )

34/3 Ve kalellezine keferu la te'tines saah kul bela ve rabbi le te'tiyennekum alimil ğayb la ya'zubu anhu miskalu zerratin fis semavati ve la fil erdi ve la asğaru min zalike ve la ekberu illa fi kitabin mubin

( Ve o inkar edenler "Bize saat gelmez." dediler. De ki: "Bilakis ve Rab’bim, size kesinlikle gelecektir. Gaybı bilendir. Ne göklerde, ne de yerde zerrelerin ağırlık ölçüsü bile O’ndan kaçamaz. Bundan daha küçüğü ve daha büyüğü apaçık kitapta olmasının haricinde yoktur." )

Taha suresinin 52. ayetinde ise Rab'bin indindeki "Ummil Kitab"'a ( Ana Kitap ) yani varlıkların algılarının ötesinde bilgileri içeren ana yazılıma dikkat çekilmektedir.

20/52 Kale ilmuha inde rabbi fi kitab la yedillu rabbi ve la yensa

( "Onun ilmi Rab’bimin indindeki kitabın içindedir. Rab’bim sapmaz ve unutmaz." dedi. )

Zuhruf suresinin aşağıdaki ayetlerinde Kur'an'ın, Ummil Kitab'tan ( Ana Kitap ) indirilmiş bir bölüm olduğu bildirilmektedir. ( Ummil Kitab, spiritüalizmde "Akaşa Kayıtları" olarak anılmaktadır. )

43/3 İnna cealnahu kur'anen arabiyyen leallekum ta'kilun ( Kesinlikle biz onu Arapça Kur'an kıldık. Umulur ki akıl edersiniz. )

43/4 Ve innehu fi ummil kitabi ledeyna le aliyyun hakim ( Ve kesinlikle o, yanımızdaki yüce hakim ana kitabın içindedir. )

Hadid suresinin 22. ayetinde, gerçekleşen, gerçekleşmiş veya gerçekleşecek tüm olgu ve olayların bir yazının içinde olduğu yani tüm yaratılışın bir yazılım olduğu bildirilmektedir.

57/22 Ma esabe min musibetin fil ardi ve la fi enfusikum illa fi kitabin min kabli en nebreeha inne zalike alellahi yesir

( Yerde ve nefislerinizde, biz onu yaratmadan önce kitabın içinde olanın haricinde musibet isabet etmez. Kesinlikle bu Allah’a kolaydır. )

Zümer suresinin 27. ayetinde Kur'an'da tüm meseleleri içerdiği bildirilmektedir.

39/27 Ve lekad darabna lin nasi fi hazel kur'ani min kulli meselin leallehum yetezekkerun

( Ve bu Kur'an' da insanlar için tüm meselelerden, sözlerden beyan ettik. Umulur ki hatırlarlar. )

Nebe suresinin 29. ayetinde ise yaratılıştaki herşeyin sayıldığı, kodlandığı bildirilmekte ve ilahi nümerolojiye dikkat çekilmektedir.

78/29 Ve kulle şey'in ahsaynahu kitaben ( Ve kitapta olmak üzere herşeyi saydık. )

Monday, October 11, 2021

11 sayısının kozmik işlevi, Hud ve Hudhud

Okült ezoterik ve ilahi nümerolojinin önemli sayılarından olan 11 sayısı "Düalite, Döngü, Halden hale geçiş, Farklı boyuta geçiş portalı" anlamlarını sembolize etmektedir.

11 sayısı aynı zamanda insandaki bilinçaltı portalını açan kaynak koddur. Özünde bir sembol / şekil olan bu sayı herhangi bir yazının veya görselin içine serpiştirildiğinde o yazı veya görsel ile esas verilmek istenen mesaj muhatabın bilinçaltına kodlanabilmektedir. Bir başka deyişle 11 sayısı bir zihin programlama kodu, bir bilgi ekim katalizörüdür. 11 sayısının bu işlevi düalite ilkesi çerçevesinde pozitif veya negatif yönde tezahür edebilmektedir. Dolayısıyla aslında hep dillendirildiği üzere ortada "küresel elitlerin nümeroloji obsesyonu" gibi bir durum bulunmamaktadır. Nümeroloji mekanizması ilahi kozmik bir kuraldır. Nasıl ki toplama işlemi için "+" sembolü kullanılıyorsa, zihin programlama, bilinçaltı kodlama için de 11 sayısı kullanılmaktadır. Esasen tamamen matematiksel bir işlem söz konusudur. Ve bu nedenledir ki "insan bir algoritmadır" cümlesi sık vurgulanan bir ifadedir. 

Kur'an'da "Onbir" kelimesi "Ehadeaşera" olarak sadece Yusuf suresinin 4. ayetinde geçmektedir.

12/4 İz (1) kale (2) yusufu (3) li (4) ebi (5) hi (6) ya (7) ebet (8) i (9) in (10) ni (11) raeytu (12) EHADEAŞERA (13) kevkeben (14) ve (15) eş (16) şemse (17) ve (18) el (19) kamera (20) raeytu (21) hum (22) li (23) i (24) sacidin (25)

( Zamanında Yusuf babasına "Ey babam, kesinlikle ben ONBİR yıldız, Güneş ve Ay gördüm. Onları benim için yere kapanırlarken gördüm." dedi. )

Sure numarası (12), ayet numarası (4) ve "Ehadeaşera" kelimesinin sıra numarası (13) toplamlarının nümerolojik değeri "11" sayısını vermektedir. ( 1+2+4+1+3 = 11 )

İngilizcedeki "Hut" kelimesi isim olarak "Kulübe, İçine girilecek yer" anlamında, fiil olarak ise "Bir yere giriş yapmak, Bir yere sokmak" anlamındadır. Yani kökende "portalden geçerek içeri girme" anlamı bulunmaktadır. Arapça "Hut" kelimesi "Büyük balık, İçine alan" anlamına gelmektedir. Bu kelime "Ehata" ( Kapsamak, İçine almak ) ve "Muhit" ( Kapsayan, İçine alan ) kelimeleriyle de aynı kökene sahiptir. 

Zihin de esasen, içine bilgilerin girdiği, sokulduğu bir "Hut" niteliğindedir. "Hut" kelimesi ile kök anlam ilintisi olan diğer kelime de "Hud" kelimesidir. Arapça "Hud" kelimesinin Kur'an'daki 11. surenin ismi olması konu bağlamında dikkat çekmektedir. "Hud" kelimesinin anlamları "Yönlenme, Yola girme, Miğfer, Baş zırhı" olarak sıralanabilir. Yani "Farklı bir hale geçme, Başın içine sokulacağı hazne, Portal" anlamları söz konusudur. İsmini, Ad kavmini "yönlendirmek" üzere gönderilen habercinin isminden alan "Hud" suresinin 11/1 ( 111 nümerolojisi ) ilk ayetinde de Kur'an'ın kaynak kodu ve anahtarı niteliğinde olan huruf seti ( Elif lam ra ) yer almaktadır. ( "Elif lam ra" hurufu ilk kez Yunus suresinin 10/1 kodlu ayetinde geçmektedir. Yine 11 nümerolojisi göze çarpmaktadır. )

11/1 Elif lam ra kitabun uhkimet ayatuhu summe fussilet min ledun hakimin habir

( Elif lam ra. Ayetleri açık anlamlı kılınmış kitap. Sonra hakim ve haberdar olanın indinden ayrıntılandırılmıştır. )

Kur'an'daki ilk 11 kelimelik ayette de ilk kez olmak üzere "Hud" kelimesi geçmektedir.

2/2 Zalike (1) el (2) kitabu (3) la (4) raybe (5) fi (6) h (7) HUDen* (8) li (9) el (10) muttekin (11)

( Bu, o hakkında şüphe olmayan, sakınanlar için YÖNLENDİRME* olan kitaptır. )

* Ayetteki "Hud" kelimesinin "Yönlendirme, Yola sokma, Portalden geçirme" anlamları bulunmaktadır.

Neml suresinin 27/20 kodlu ayetinde zikredilen "Hudhud", Hz. Süleyman'ın askeri olan ve O'na bilmediği Sebe ülkesinden haber getiren kuştur. Yani Hudhud, Hz. Süleyman için "bilinmezliğe kapı ( portal ) açan" ve "yönlendirme" sağlayan bir varlık niteliğindedir. Ayet kodunun nümerolojik değeri 11 sayısını vermektedir. ( 2+7+2+0 = 11 )

27/20 Ve tefekkadet tayra fe kale ma liye la eral HUDHUDe em kane minel ğaibin

( Ve kuşları inceledi de "Ne oluyor bana? Hudhudu neden göremiyorum? Gayblardan mı oldu?" dedi. )

Hudhud'un Hz. Süleyman'a hitaben şu söylemi de dikkat çekmektedir.

27/22 Fe mekese ğayra beiydin fe kale ehattu bima lem tuhit bihi ve ci'tuke min sebein bi nebin yekin

( Çok geçmeden "O senin kavrayamadığını, bilmediğini kavradım, öğrendim. Sana Sebe' den kesin doğru haber getirdim." dedi. )

Ayetlerin devamında ise Hudhud'un kitap vasıtasıyla Sebe kavmine "yönlendirme, farklı yöne sokma, portladen geçirme" vesilesi olduğu görülmektedir. Ayrıca Kur'an'daki ikinci ve son "Bismillahirrahmanirrahim" ayeti de bu ayet setinde geçmektedir. Kur'an'daki iki adet besmele de 11 sayısına yani düaliteye işaret etmekte gibidir.

27/28 İzheb bi kitabi haza fe elkih ileyhim summe tevelle anhum fenzur maza yarciun
( Bu kitap ile git de onu onlara atıp bırak. Sonra onlara yüz çevir de neye dönerler bak. )

27/29 Kalet ya eyyuhel meleu inni ulkiye ileyye kitabun kerim
( "Ey ileri gelenler kesinlikle bana faydalı yüce kitap atılıp bırakıldı." dedi. )

27/30 İnnehu min suleymane ve innehu bismillahirrahmanirrahim
( Kesinlikle o Süleyman’ dandır. Kesinlikle o şefkatli merhametli Allah' ın ismi iledir. )

27/31 En la ta'lu aleyye ve'tuni muslimin
( Benim üzerime ululanmayın ve bana teslim olanlar olarak gelin. )

Hudhud'un Tevrat'ta "İbibik" olarak yer aldığı ilk ayetin kodunda da 11 nümerolojisi bulunmaktadır. "İbibik" kelimesi 11. bölümün 19. alt bölümünde geçmektedir. 11 ve 19 ( 1+9 = 10 ... 1+0 = 1 )

Leviticus 11-13 "'Tiksindirici kuşların etini yemeyecek, şunları iğrenç sayacaksınız: Kartal, kuzu kartalı, kara akbaba,

Leviticus 11-19 leylek, balıkçıl türleri, İBİBİK, yarasa.


Squid Game mesajları...

- O sadece bir hikaye.
- Hikayeler olanları anlatır.

Alıntı replik: AI ( Artificial Intelligence / Yapay Zeka ) filmi, Yıl 2001

Yukarıdaki film replikleri esasen tüm filmlerin gerçekleşmiş, gerçekleşen veya gerçekleşecek olayları konu aldıklarının bir beyanı niteliğindedir. Küreselciler, uygulamalarının ve planlarının kitlelere tekin edilebilmesi ve zihin programlaması yapılabilmesi için her yıl milyonlarca dolarlık filmler yapmaktadırlar. Onlar bu filmleri gerçekleşme ve ritüel addetmektedirler.

17.09.2021 tarihinde "Squid Game" ( Kalamar Oyunu ) isimli, Kore yapımı bir film serisi yayına girmiştir. Film, mali açıdan iflas etmiş ve umutları tükenmiş 456 kişinin son çare olarak para ödüllü bir oyuna katılmalarını konu almaktadır. Takımlara ayrılsalar bile herkesin birbirine rakip olduğu oyunun ilginç bir de kuralı bulunmaktadır. Oyunda "elenmek öldürülmek" anamına gelmektedir. 

Film serisi, "çocuk oyunu" teması üzerinden sürekli "cinayet işlenmesi" formatını içermektedir. Kan, vahşet, cinayet, eşcinsellik, inançsızlık mesajları içeren bir filmin "çocuk" kavramı ile ilişkilendirilmesi dikkat çekmektedir. Bunun sebebi, Latin alfabesinin son harfi olan Z harfi ile sonlandırılan ve Grek alfabesinin ilk harfi olan Alfa harfi ile yeniden başlatılan yeni dünya düzeni nesillerine "nefsaniyeti, maddiyatı ve bu uğurdaki cinayeti" telkin etmek ve bu kavramları meşrulaştırmaktır.

Filmin yayına girme zamanlaması ve konusu dikkate alındığında her zamanki gibi ana amacın kitlesel telkin olduğu görülmektedir. Yani kitlelerin, distopik ve totaliter yeni dünya düzenine bilinçaltı adaptasyonu ve oryantasyonu hedeflenmektedir.

11 nümerolojisiyle dolu olan film serisininden bazı kareler ve ilgili açıklamalar aşağıda yer almaktadır.

Filmin giriş logosunda yukarıda sağda 101 ve 01 yani 111, aşağıda sağda ise 74 ve 1 yani yine 111

Küreselcilerin tam tahakkümü altına girmiş insalığın sembolzimi


Tıpkı "Aşılama" operasyonunda olduğu gibi oyunculara "Onam Formu" imzalatılmaktadır.




"Yeşil Işık Kırmızı Işık" oyununda Yapay Zeka Bebek başını çevirdiğinde kıpırdayan olursa kurşunlanarak öldürülüyor. Bu sahneler vasıtasıyla totaliter Yeni Dünya Düzeni rejiminin kurallarına uymayanların "eleneceği" mesajı verilmektedir.




Yapay Zeka hareket tespit ettiğinde ilgili oyuncunun üzerine ateş açılmaktadır.



           Sistem yöneticisi, oyun kisvesi altında insanlar öldürülürken elinde viski kadehiyle ekrandan olanları izlemektedir. Bu sahne de esasen küresel elitin, insanlığa uyguladıkları komploların gidişatını izlemelerini tasvir etmektedir.


Oyuna katılanlar serbest bırakılmaları için yere kapanıp yalvarmaktadırlar. Bu sahne de insanlığın bir grup küresel şeytana biat ettirilmesinin resmi niteliğindedir.


456 numaralı oyuncunun borcu 650 milyon Won ( 6+5+0 = 11 )



218 numaralı oyuncu en önde ( 2+1+8 = 11 )



111 numaraya dikkat çekiliyor.


5+5+1 = 11


100 ... 1 ve 100 ... 1 .... 11


Oylamanın sonucu 100'e 101 ... 111


101 numaraya dikkat çekilmektedir.


Arkadaki dolap numarası 11




29 ... 2+9 = 11


Arkadaki dolap numarası 38 .. 3+8 = 11


Dolap numarası 111


2009 ... 2+0+0+9 = 11


Ekrana gelen dökümanda nümerolojik değeri 11 olan 407, 29, 173 sayıları yer almaktadır. En üstteki 27 ( 2+7 = 9 ) ve 407 ( 4+0+7 = 11 ) sayıları da nümerolojik olarak 9/11 mesajı vermektedir.



Bu sayaç görüntüleriyle başlayan farklı zamanlardaki sahnelerde yine nümerolojik değeri 11 olan sayılar görülmektedir. ( 04:07 ... 4+7 = 11 ; 09:20 ... 9+2 = 11 )

Tevrat'ta "Kalamar" olarak belirtilmemiş olsa da onu da kapsamına alan "pulsuz ve yüzgeçsiz" deniz hayvanlarından bahsedilen ayetler de Leviticus bölümünün, kodlarında 11 ve 111 nümerolojisi bulunan ayetleridir.

Leviticus 11-10 Denizdeki ve akarsulardaki bütün pulsuz ve yüzgeçsiz canlılar -suda toplu halde yaşayanlar ve ötekiler- sizin için iğrenç sayılır.

Leviticus 11-11 Bunlar sizin için iğrenç sayılacak. Etlerini yemeyecek, leşlerinden tiksineceksiniz.




Tanrı ve inanç kavramı ile alay edilen sahneler....


Oyuna devam etmek istemeyenler oyuna devam etmek isteyenlere tepki gösteriyor.



Bu sahnedeki replikler vasıtasıyla, küresel şeytanlar tarafından dünyanın yaşanmaz hale getirilmesine ve insanların küresel şeytanların kurdukları sistemde yaşamaya zorlanmalarına atıfta bulunulmaktadır.


"Zayıfların yaşama hakkı olmadığı" konseptini telkin eden sahne. ( Darwin Teorisi diye bilinen ve kuvvetli türlerin doğal seleksiyon ile kayırılmış türler olduklarını iddia eden söylem de küresel şeytanların aldatıcı zihin programlama telkininden başka bir şey değildir. )


"Ölmek istiyorsan git kendi başına öl." ... Bu replik, küreselcilerin tuzaklarını göremeyip, uygulamalarına rıza gösterenlerin, tuzağı görenleri de beraberlerinde helake sürüklemelerini tasvir etmektedir.


"Bu demokratik sürece engel olan hiçbir eyleme göz yummayacağız." ... Demokratik olmayan bir sistem kuran ve insanları bu sisteme mahkum edenlerin "yokettikleri demokrasinin koruyucusu" kimliğine  bürünerek insanlara zihin kontrol uygulamasını konu alan replik.



Bu repliklerde ise yine küresel şeytanların sözde "insanlar arasındaki eşitsizliğe son verme ve adil bir ortam sağlama" çabaları sembolize edilmektedir.


"Üçgen" şeklindeki mağara girişinden kafasını çıkaran özel giysili adamın yüzündeki "Daire" şekli ile mağara girişi "Illuminati Üçgeni" sembolizmi oluşturmaktadır. 


Üçgen ve Damalı Zemin de malum ezoterik sembollerdendir.

Filmin son sahnelerinde tüm bu "oyun görünümlü katliam düzenini" kurgulayanın, oyuna bizzat katılarak daha fazla "eğlenebileceğini" düşünen ve beynindeki tümör nedeniyle ölmek üzere olan "Oh II Nam"* isimli yaşlı bir "banker" olduğu ortaya çıkmaktadır. ( Bankerlik yani kredi vermek adı altında tefecilik bugün dünyayı tahakküm altına almış olan küresel elitin ana iştigal konusu ve ana zenginlik kaynağıdır. )


Oyuna "001" üniforma numarasıyla katılan Oh II Nam

* "Oh II Nam" ismi de içindeki "II" harfleriyle 11 nümerolojisi, sembolizmi barındırmaktadır.


Oh II Nam kredi veren bir banker olduğunu söylemektedir. ( Banker kökenli küresel ailelere atıfta bulunulmaktadır. )


Oh II Nam'ın çaresiz insanlara bakış açısı....

Aşağıda, 456 kişinin katıldığı ölümcül Squid Game oyunudan tek sağ kalan 456 numaralı Seong Gi-hun ile oyunun kurgulayıcısı Oh II Nam arasındaki replikler yer almaktadır. Bu replikler küresel elit şeytanları, onların dünyada kurdukları gasp ve komplo düzenini ve insanlar üzerinde oynadıkları "ölümcül oyunları" tanımlamaktadır. Küresel şeytanlar, iyi ve doğru insanların asla yapmayacağı türlü tuzaklar ile insanları dolaylı olarak yoksun ve yoksul bırakmakta, daha sonra da oluşan sorunlu ortamda her türlü uygulamalarını "çözüm" adı altında insanların isteğiyle yapıyormuş kisvesine bürünmektedirler. Yani zorda bırakılan insanlar başka çareleri olmadığı için, zaten evvelden kendileri için planlanmış olan şeytani uygulamalara rıza göstermek durumunda kalmaktadırlar. ( 5 milyona yakın insanın öldürüldüğü "pandemi kurgusunu" ve "enjeksiyon operasyonunu" bu bakış açısıyla tekrar değerlendirmek de fayda bulunmaktadır. )

İnsanları dolaylı tuzaklar vasıtasıyla zorda bırakarak "mecburi istek" oluşturma hususu filmdeki banker ( tefeci ) Oh II Nam karakterinin "Ben oyunu kimseye zorla oynatmadım." cümlesinde yer almaktadır. Tüm şirketleri ve para akışını küresel çapta kontrol ve idare eden küresel elit tefeci şeytanlar insanları yoksul bırakmakta ve köleleştirmektedirler. İlgili replikler şöyledir.

Oh II Nam : Ben kredi vererek para kazanırım.

Seong Gi-hun : Neden böyle bir şey yaptın?

Oh II Nam : Parası olmayan birinin çok parası olan biriyle ortak yanı nedir bilir misin? Yaşamak ikisi için de keyifli değildir. Eğer çok paran olursa ne alırsan al, ye veya iç herşey sonunda sıkıcı gelmeye başlıyor. Bir noktada tüm müşterilerim bana aynı şeyi söylemeye başladı. Artık hayatta hiçbir neşeleri olmadığını söylediler. Bu yüzden hepimiz bir araya geldik ve biraz düşünüp taşındık. Biraz eğlenebilmek için ne yapabiliriz dedik.

Seong Gi-hun : "Eğlenmek" mi? Bize bunları eğlenmek için  mi yaşattın?

Oh II Nam : Ben oyunu kimseye zorla oynatmadım. Sen de kendi isteğinle geri geldin.


"Eğlenmek" için oyunları izlemeye gelen VIP grubu da küresel elitleri sembolize etmektedir.

İsra suresinin 16. ayetinde yer alan "Refah şımarıklarının kan dökmesi" hususu konu ile doğrudan bağlantılı görünmektedir. ( Elbette tüm olanların Allah'ın izni ve isteği doğrultusunda ve ilahi nizamın tekamül süreci gereği gerçekleştiği daima hatırlanmalı, her olanın aslında hayırlara kapı açtığı unutulmamalıdır. )

17/16 Ve iza eradna en nuhlike karyeten emarna mutrafiha fe fesku fiha fe hakka aleyhel kavlu fe demmernaha tedmira

( Ve şehri helak etmeyi istersek, oradaki refah şımarıklarına emrederiz de orada kan döküp öldürürler. Artık onların üzerine söz gerçek olur da orayı yıkıp mahvederiz. )

Nimet bolluğu içinde olan gafillerin azdıkları ve nimet arttıkça daha da azdıkları aşağıdaki ayetlerde bildirilmektedir.

23/55 E yahsebune ennema numidduhum bihi min malin ve benin
( Sanıyorlar mı ki, onlara kesinlikle o maldan ve oğuldan yaydıklarımızla, )

23/56 Nusariu lehum fil hayrat bel la yeş'urun
( Onlara hayırlarda koşuyoruz. Bilakis farketmezler. )

3/178 Ve la yahsebennellezine keferu ennema numli lehum hayrun li enfusihim innema numli lehum li yezdadu isma ve lehum azabun muhin

( Ve kesinlikle o inkar edenler nefisleri için onlara hayırlısından süre verdiğimizi sanmasınlar. Kesinlikle, onlara günahları artırmaları için süre veriyoruz. Alçaltıcı hakir eden azap onlaradır. )