"Şuur" ( Bilinç ) kaybı yani düşüncesinin, söyleminin ve eyleminin mahiyetini ve sonuçlarını kavrayamama durumu, muhtelif metodlarla uygulanan zihin kontrol ve programlamanın yanısıra, Kibir frekansının yoğunlaşması ile de vuku bulmaktadır ki bu frekansın yoğunlaşması şeytani negatif tesirlerin artmasına bağlıdır. Kibir frekansı maksimize olan varlıkların ortak özelliği her yaptıklarının doğru olduğunu düşünmeleri ve bariz şekilde kötü olan faaliyetlerinin iyi ve faydalı olduğuna inanmaları ve nihayetinde ortaya çıkan olumsuz sonuçlara ilişkin de çevrelerindekileri suçlamalarıdır.
47/14 E fe men kane ala beyyinetin min rabbihi ke MEN ZUYYİNE LEHU SUU AMELİHİ vettebeu ehvaehum
( O halde, Rab’binden deliller üzerinde olan kimse, ona KÖTÜ İŞLERİ SÜSLÜ GÖSTERİLEN ve onların heveslerine tabi olan kimse gibi olur mu? )
Dolayısıyla kibir frekanslarının sihir ( büyü ) etkisi bulunmaktadır ki bu da zaten şeytanların temel niteliği ve yaydıkları temel tesirdir.
16/63 Tellahi lekad erselna ila umemin min kablike FE ZEYYENE LEHUMUŞ ŞEYTANU A'MALEHUM fe huve veliyyuhumul yevme ve lehum azabun elim
( Allah için ki, senden önceki topluluklara gönderdik. ŞEYTAN ONLARA ÇALIŞMALARINI SÜSLEDİ . Artık o gün o onların dostudur. Elim azap onlaradır. )
İdrak mekanizması bloke edilmiş olan şuursuzların ( bilinçsizlerin, farkındalık yetisini yitirmişlerin ) durumu ayetlerde, "Kötülüğü iyilik addedenler" ve "Başkasına kötülük yapmasının aslında kendisine kötülük yapması anlamına geldiğini farkedemeyenler" mesajını verecek şekilde ve "La yeş'urun" ( Farketmezler, Şuurunda olmazlar ) ifadesiyle bildirilmektedir.
2/9 Yuhadiunallahe vellezine amenu ve ma yahdeune illa enfusehum ve MA YEŞ'URUN*
( Allah’ ı ve o inananları aldatmaya çalışırlar da nefislerinden, kendilerinden başkasını aldatmazlar ve FARKETMEZLER. )
* "Ma yeş'urun" ( Farketmezler ) ifadesinin ilk kez 9 numaralı ayette yer alması, sihirin ( büyünün ) okült nümerolojideki sembolünün 9 sayısı olması açısından dikkat çekmektedir. )
2/12 E la innehum humul mufsidune ve lakin LA YEŞ'URUN
( İyi bilin ki kesinlikle onlar bozgunculardır ve lakin FARKETMEZLER. )
3/69 Veddet taifetun min ehlil kitabi lev yudillunekum ve ma yudillune illa enfusehum ve MA YEŞ'URUN
( Kitap sahiplerinden bir grubunuz sizi saptırmayı arzuladılar da nefisleri haricindekini saptırmazlar ve FARKETMEZLER. )
6/26 Ve hum yenhevne anhu ve yen'evne anh ve in yuhlikune illa enfusehum ve MA YEŞ'URUN
( Ve onlar, ondan menederler ve kendileri de ondan uzak dururlar. Ancak nefislerini helak ederler ve FARKETMEZLER. )
6/123 Ve kezalike cealna fi kulli karyetin ekabira mucrimiha li yemkuru fiha ve ma yemkurune illa bi enfusihim ve MA YEŞ'URUN
( Ve işte böyle, her şehrin büyüklerini, orada hile yapıp tuzak kurmaları için, oranın suçluları kıldık. Nefislerinden, kendilerinden başkasına hile yapıp tuzak kurmazlar ve FARKETMEZLER. )
12/107 E fe eminu en te'tiyehum ğaşiyetun min azabillahi ev te'tiyehumus saatu bağteten ve hum LA YEŞ'URUN
( Peki onlara Allah’ın azabından bir örtünün yetmesinden veya onlar FARKETMEZLERKEN saatin onlara ansızın gelmesinden güvende midirler? )
23/54 Fe zerhum fi ğamratihim hatta hiyn
( O halde belirli zamana kadar onları cehaletlerinin, habersizliklerinin içinde bırak. )
23/55 E yahsebune ennema numidduhum bihi min malin ve benin
( Sanıyorlar mı ki, onlara kesinlikle o maldan ve oğuldan yaydıklarımızla, )
23/56 Nusariu lehum fil hayrat bel LA YEŞ'URUN
( Onlara hayırlarda koşuyoruz. Bilakis FARKETMEZLER. )
26/201 La yu'minune bihi hatta yeravul AZAB el elim
( Elim AZABI görene kadar ona inanmazlar. )
26/202 Fe ye'tiyehum bağteten ve hum LA YEŞ'URUN
( Böylece onlara ansızın azap gelir de onlar FARKETMEZLER. )
29/53 Ve yesta'ciluneke bil AZAB ve lev la ecelun musemmen le caehumul azab ve le ye'tiyennehum bağteten ve hum LA YEŞ'URUN
( Ve AZABI senden acele isterler. İsimlendirilmiş belirli vade olmasaydı, onlara azap gelirdi. Ansızın azap kesinlikle onlara gelir de onlar FARKETMEZLER. )
43/66 Hel yenzurune illes saate en te'tiyehum bağteten ve hum LA YEŞ'URUN
( Ancak saat onlara ansızın, onlar FARKETMEZLERKEN, gelsin diye mi bakıyorlar? )
İsra suresinin 7. ayetinde de birisinin yaptığı iyiliğin de kötülüğün de esasen kendisine yaptığı iyilik veya kötülük olduğu bildirilmektedir.
17/7 İN AHSENTUM AHSENTUM Lİ ENFUSEKUM VE İN ESE'TUM FE LEHA fe iz cae va'dul ahirati li yesuu vucuhekum ve li yedhulul mescide kema dehaluhu evvele merratin ve li yutebbiru ma alev tetbira
( EĞER İYİLİK EDERSENİZ NEFİSLERİNİZ İÇİN İYİLİK EDERSİNİZ. EĞER KÖTÜLÜK EDERSENİZ YİNE ONLARADIR. Ahiret vaadi, yüzlerinizi üzmek, mescide o ilk kez girişleri gibi girmeleri ve o üstün olduklarını mahvederek mahvetmek için geldiğinde. )
Ayetlerdeki "Azab" kelimesinin temsil ettiği çoklu anlamlarından en önemlisi halk arasında da "Vicdan azabı" olarak ifade edilen, nefsin nefse hesap görücü olması yani ruhsal öz değerlendirmenin ve hesaplaşmanın yapılması halidir. Şeytanlar her ne kadar "Vicdansız" yani "Şuursuz" olarak tanımlansalar da onlara en büyük azabı tattıracak olan vicdanları ve şuurları olacaktır.
No comments:
Post a Comment