İnsanın, dünyaya geliş amacının yeme, içme, sıcaktan ve soğuktan korunma mücadelesinden yani "hayatta kalma" mücadelesinden ibaret olmaması gerektiği çok açık olmasına rağmen insanların, tüm hayatlarını sadece bu ihtiyaçları karşılamak yolunda harcamaları oldukça düşündürücüdür. Elbette ki insanları sadece hayatta kalma düşüncesine mecbur bırakan şeytani sistemin de bunda rolü büyüktür.
İnsanın, hayata geliş amacını idrak edebilmesi ve kolektif bilince dahil olabilmesi için yukarıdaki maddi ihtiyaçların var olmadığı bir hali hayal etmesi yani düşüncede maddeden sıyrılması yeterlidir. Ancak bu basit ve boyut atlatıcı yaklaşım nefsani ve maddi frekanslara kapılmış büyük bir kitle tarafından ihmal edilmekte olduğundan "insanlık birliği" tam anlamıyla tesis edilememekte ve bu da şeytanların tahakküm sistemlerinin devamlılığını sağlamaktadır.
Taha suresinin aşağıdaki ayetinde yer alan cennet tasviri maddi olmayan, bedensiz yaşam planına ( üst süptil boyutlar, cennet ) ilişkin sezgiler vermektedir.
20/118 İnne leke en la tecua fiha ve la ta'ra
( Kesinlikle sana orada ( cennette ) acıkmaman ve çıplak olmaman vardır. )
20/119 Ve enneke la tazmeu fiha ve la tadha
( Ve kesinlikle sen orada susamazsın ve sıcakta yanmazsın. )
Enbiya suresinin aşağıdaki ayetinde de "bedensiz varlık" kavramına "yemek yemeyen gövde" teşbihi vasıtasıyla dolaylı ve tersten misalleme ile işaret edilmektedir.
21/8 Ve ma cealnahum ceseden la ye'kulunet taame ve ma kanu halidin
( Ve onları yemek yemeyen gövdeler, vücutlar kılmadık. Ebedi de değillerdi. )
No comments:
Post a Comment