"Sağ" ve "Sol" kavramları Fransız Devrimi (1789-1799) sürecinde, ayrı görüşteki siyasetçilerin Fransız parlamentosunun sağında veya solunda oturmalarından esinlenilerek oluşturulmuştur.
Sağcılık, sosyal hiyerarşiyi, sosyal sınıfların varlığını, sosyal eşitsizliği, milletsel, ırksal, dinsel, inançsal, kültürel farklılıkları, maddi rekabet ortamını ve buna bağlı oluşan finansal farklılıkları, bir kesimin zenginleşmesini doğal, normal ve cazip addeden görüştür.
Solculuk ise sosyal hiyerarşiyi, sosyal sınıfların varlığını reddeden, milletsel, ırksal, dinsel, inançsal, kültürel farklılıkları kabul eden ancak insanların bu kriterlere göre bölünüp sosyal sınıflara ayrıştırılmalarını reddeden, rekabet ortamını ve insanların finansal kriterlere göre ayrıştırılmalarını da reddeden, maddi imkanların eşit dağılımını destekleyen görüştür.
Halk arasındaki konuşmalarda "Sağcı" ve "Solcu" kavramlarının "Müslüman" ve "Solcu" olarak dillendirildiği, "Solculuk"un dinsizlikle, inançsızlıkla özdeşleştirildiği görülmektedir ki bu külliyen ters, yanlış ve kasıtlı bir zihinsel kodlamadır. Esasen bu kavramlar küreselciler tarafından toplumu bölmek, toplumda daimi bir çatışma ve kaos ortamını temin etmek ve böylelikle kitleleri sürekli manipüle edip tahakküm altında tutabilmek için ortaya atılmıştır.
"Sağcı" ve "Solcu" gibi bir ayrıştırma kâmil insanın niteliğine aykırı ve batıl olmakla birlikte, ayetler incelendiğinde "Sağcılık" tanımından ziyade "Solculuk" tanımına uygun, antikapitalist ve antiemperyalist mesajların öne çıktığı görülmektedir. Ayrıca toplumda kendini "Sağcı" veya "Dindar" olarak lanse eden ancak bu kavramların kisvesi altında her türlü günahı işleyen, insanları Allah ile aldatan müşriklerin çokluğu da herkesin malumudur.
41/10 Ve "Orada, onun üstünde dağlar oluşturdu. Orada bereket verdi. ORADA GIDALARI AZIKLARI, ARAŞTIRANLAR İÇİN DÖRT GÜNDE EŞİT OLARAK DÜZENLEYEREK ÖLÇÜLENDİRDİ."
16/71 Ve Allah, rızıklarda bazınızı bazınıza üstün kıldı. Ancak O ÜSTÜN KILINANLAR RIZIKLARINI O ELLERİNİN MALİK OLDUKLARINA VERMEZLER Kİ ONDA EŞİT OLSUNLAR. Yani Allah’ın nimeti ile cihad mı ediyorlar?
23/55 Sanıyorlar mı ki, onlara kesinlikle O MALDAN VE OĞULDAN YAYDIKLARIMIZLA,
23/56 Onlara hayırlarda koşuyoruz. Bilakis farketmezler.
104/2 O MALI TOPLAYAN VE ONU ADET ADET SAYAN,
104/3 MALININ ONU EBEDİ KILACAĞINI SANAR.
90/12 Ve SARP YOKUŞUN NE OLDUĞUNU SANA NE BİLDİRİR?
90/13 REKABETİ BIRAKMAK.
38/23 Kesinlikle bu benim kardeşim. ONA DOKSANDOKUZ DİŞİ KOYUN VE VANA BİR DİŞİ KOYUN. "ONU BANA VER." dedi. Beni söylemde yendi.
38/24 SENİN DİŞİ KOYUNUNU, KOYUNLARINA KATMAYI SUAL EDEREK SANA ZULMETTİ. Kesinlikle cemiyetten çoğu birbirlerine azıyorlar. O inananlar ve iyilikler yapanlar hariç. Onlar da çok az. Davud, onu kesinlikle sınadığımızı anladı da Rab’binden af istedi, eğilerek atıldı ve gerçeğe döndü.
Kur'an'da yer alan "Ashabı meymenet" ( Sağ tarafın sahipleri ) ve "Ashabı meş'emet" ( Sol tarafın sahipleri ) kavramları ise mümin ve müşrik nitelikleri yani rahmani ve şeytani düşünceleri tanımlamaktadır.
56/8 O halde sağ tarafın sahipleri. Nedir sağ tarafın sahipleri?
56/9 Ve sol tarafın sahipleri. Nedir solun sahipleri?
69/19 Böylece o kitabı sağından verilen, "İşte kitabımı okuyun." der.
69/25 Ve ama o kitabı solundan verilen, artık "Ey keşke kitabım bana verilmeseydi." der.
Önemli not: Bu bölümde değinilen "Sağcı" ve "Solcu" kavramları, bu blogun amacı olmadığı üzere, herhangi bir siyasal görüşe vurgu yapmak amacıyla zikredilmemiş olup, bu kavramlar semantik açıdan ve ayetler bazında objektif olarak incelenmek üzere zikredilmiştir. Zira insanların kurtuluşu, her türlü uyduruk ve bölücü nitelemelerden ve kibirden sıyrılarak birleşmelerinde, iyilik ve doğruluk yolunda yani Allah yolunda birlikte ve sevgiyle ilerlemelerindedir.
No comments:
Post a Comment