6 Temmuz 2024 Cumartesi

Allah İnancı ve İyilik olgusu

İnsanın, yaratıcının varlığını, basit bir çıkarsama yaklaşımı ile yani önce kendi ürettiklerine / yarattıklarına bakması ve ardından da kendisinin yaratılışını düşünmesi yoluyla idrak edebileceğine, en aşağıda linki yer alan bölümde değinilmişti. 

Ahkaf suresinin 33. ayeti, insanı, çıkarsama yoluyla idrake ve imana çağırmaktadır.

46/33 GÖKLERİ VE YERİ KESİNLİKLE O ALLAH'IN YARATTIĞINI GÖRMEZLER Mİ? Ve onları yaratırken yorulmadı. Ölüyü diriltmeye gücü yetendir. Evet, kesinlikle O her şeye gücü yetendir.

Allah, insanı, ona ruhundan üfleyerek yoktan yaratmış ve ona, kısıtlı da olsa yaratma yeteneği daha doğrusu üretme yeteneği bahşetmiştir. Dolayısıyla insanın her ürettiği şeyin bir üretilme amacı yani insanın bir ihtiyacını giderme işlevi bulunduğu gibi insanın da yaratılışının bir amacı, ilahi nizam içerisindeki bir ihtiyacı giderme işlevi bulunmaktadır. Aşağıdaki ayetler, düşündürmek suretiyle, insanın yaratılış nedenine ilişkin sezgiler kazandırmaktadır.

23/115 E fe hasibtum ennema HALAKNAKUM ABESEN ve ennekum ileyna la turceun

( Kesinlikle sizi BOŞUNA YARATTIĞIMIZI ve kesinlikle bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?  )

21/16 Ve MA HALAKNA es semae vel erda ve ma beynehuma LAİBİN

( Ve göğü, yeri ve o onların aralarındakilerini OYUN, EĞLENCE OLSUN DİYE YARATMADIK. )

44/38 Ve MA HALAKNA es semavati vel erda ve ma beynehuma LAİBİN

( Ve gökleri, yeri ve o onların aralarındakilerini OYUN, EĞLENCE OLSUN DİYE YARATMADIK. )

51/56 Ve ma halaktul cinne vel inse İLLA Lİ YA'BUDUN 

( Ve cinleri ve insanları bana KULLUK ETMELERİ / HİZMET ETMELERİ haricinde yaratmadım. )

47/7 Ya eyyuhellezine amenu İN TENSURULLAHE yensurkum ve yusebbit akdamekum

( Ey o inananlar, eğer ALLAH'A YARDIM EDERSENİZ*, size yardım eder ve ayaklarınızı, adımlarınızı sabitler. )

* Ayetteki "Yardım etmek" fiili elbette ki müteşabih bir ifade olup, insanın asli sorumluluğu olan iyi, doğru, ahlaklı ve yardımsever olma özelliklerine işaret etmektedir.

Yaratılışın özünde bilgi ve bilginin aktarımı, paylaşımı yer almaktadır. Yaratılmış her bir şey, bir diğerinin ihtiyaç duyduğu bilgi kaynağı niteliğindedir. Hücrelerin bölünerek yani bilgi aktarımı yoluyla çoğalmaları bu bağlamdaki basit bir örnektir. Yaratılışın kodları olarak da anılabilecek olan ilahi kozmik bilgilerin, kaba madde planı dünyanın en yüksek seviyedeki idrakli varlığı olan insana aktarılması ihtiyacı da bu minvalde hasıl olmuştur. Bu husus, ilahi kozmik bilgilerin ( yaratılışın kodlarının ) "Emanet" olarak, bilgi aktarımının ise "Haml" ( Yükleme ) olarak nitelendiği Ahzab suresinin 72. ayetinde bildirilmektedir.

33/72 İnna aradnel EMANETE ales semavati vel erdi vel cibali fe ebeyne en yahmilneha ve eşfakne minha ve HAMELE HA EL İNSAN innehu kane zalumen cehula

( Kesinlikle göklere, yere ve dağlara EMANETİ biz gösterdik de onu yüklenip taşımaya yanaşmadılar, direttiler, çekindiler ve ondan korktular. ONU İNSAN YÜKLENDİ. Kesinlikle o zalimdir cahildir. )

Yukarıdaki ayette insanın, ilahi kozmik bilgileri rahmani işlere vasıta kılmak yerine çoğunlukla şeytani işlere vasıta kıldığı dolaylı olarak bildirilmektedir.

Bu çerçevede yaratıcı Allah'a inanç, O'nun yegane ilim vasıtası olarak bahşettiği kitaba da inancı kapsamaktadır. Bir başka deyişle "Ben sadece Allah'a inanıyorum. Başka hiçbir şeye inanmıyorum." demek, bu cümleyi kurabilmek için dahi gerekli olan bilgiyi içeren kitabı reddetmek ve irrasyonel bir yaklaşım içinde olmakla eşdeğerdir. Bu irrasyonel yaklaşım günümüzde "Deizm" ( Tanrıcılık ) olarak tanımlanmaktadır. 

Esasen herhangi bir idrakli varlığın "Allah'a inanmıyorum." cümlesini gerçek anlamda sarfetmesi mümkün değildir. Zira zaten ona bu cümleyi sarfettiren, Allah inancı ve bilinci olan ancak insanı aldatan İblis'tir. Dolayısıyla her varlık "O'nu bilir." İnanç kelimesinin Arapçası "İman" kelimesidir ki bu kelimenin kök anlamı "Güven"dir. Dolayısıyla ortadaki sorun "Varlığını Bilme" ancak "Güvenmeme / İnanmama" sorunudur. Bu noktadaki kritik kavram ise "İsyan" kavramıdır. Yani kibirin ve nefsani heveslerin negatif tesirlerine kapılmış olanlar imansızlıklarından ( güvensizliklerinden ) dolayı Allah'ın öğretisini ve insandan isteklerini reddetmektedirler, nefsani heveslerinden feragat etmeye razı olmamaktadırlar. Yani kendilerini ve heveslerini Allah'a ortak koşmaktadırlar. Şirk kavramının bir temsili olan bu yaklaşımı tanımlayan kelime de "Ateizm" ( Tanrı karşıtlığı ) kelimesi yani nihayetinde "Satanizm" kelimesidir.

25/43 E raeyte men ittehaze ilahehu hevah ... 

( Hevesini ilahı edinen kimseyi görmez misin? ... )

Ayrıca Allah'a inancın ispatı sadece "İnanıyorum." cümlesini sarfetmek değil, "İyi olmak" ve "İyilik yapmak"tır ki bu husus "İyilik"in tanımlandığı Bakara suresinin 177. ayetinde detaylı olarak bildirilmektedir.

2/177 Leysel BİRRA en tuvellu vucuhekum kibelel meşriki vel mağribi ve lakinnel BİRRA men amene billahi vel yevmil ahiri vel melaiketi vel kitabi ven nebiyyin ve atel male ala hubbihi zevil kurba vel yetama vel mesakine vebnes sebili ves sailine ve fir rikab ve ekames salate ve atez zekah vel mufune bi ahdihim iza ahedu ves sabirine fil be'sai ved darrai ve hiynel be's ulaikellezine sadeku ve ulaike humul muttekun

( Yüzünüzü doğu ve batı yönüne, doğrultusuna çevirmenizde İYİLİK yoktur. Lakin İYİLİK, o Allah’a, sonraki güne, meleklere, kitaba, habercilere inananlara, sevdiklerine, yakınlarına, yetimlere, yoksula, yolda kalmışa, dilenenlere, boyunduruk içindekilere sevgiyle mal verenlere, duaya kalkanlara, zekatı verenlere, ahdettiklerinde ahdlerini ifa edenlere, zorlukta, sıkıntıda, darlıkta ve zor savaş zamanında sabredenleredir. İşte onlar doğrudurlar ve işte onlar sakınırlar.  )

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2024/06/agnostisizm-meselesi.html?m=1

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder