Allah'ın tüm insanlara eşit olarak bahşettiği nimeti ( Fussilet 41/10 ) gasp edip, onu insanlara "para" karşılığında verme ( satma ) uygulaması, esasen olmaması gereken şeytani bir fenomendir. Nihayetinde birbirlerinin ihtiyaçlarını karşılamak için çalışan ve üreten insanların, ayrıca ürettiklerini birbirlerine "para" koşuluyla vermeleri en basit ifadeyle anlamsızdır, saçmadır. Bu sav basit bir şekilde, üç kişi üzerinden şöyle örneklenebilir.
Birinci kişi çiftçi olup tarlada sebze üretmeye, ikinci kişi zanaatkar olup ayakkabı üretmeye, üçüncü kişi de öğretmen olup eğitimli insanlar üretmeye çalışmaktadır. Görüleceği üzere bu üç kişi, temel ihtiyaç niteliğindeki nimetleri tedarik etmek suretiyle birbirlerine hizmet etmektedirler. Dolayısıyla zaten aralarında hesaplaşmış durumda olduklarından, ayrıca "para" gibi suni bir olguya ihtiyaç duymamaktadırlar.
O halde "para" neden vardır? Bir araçmış gibi topluma benimsetilmiş olan para, esasen "aracın amaç edinilmesini, batılın putlaştırılmasını, şeytanların yüceltilmesini" sağlamak, insanları gerçekten ayırmak, onların gerçek ile ve dolayısıyla Allah ile bağını kesmek için var edilmiş hipnotik bir olgudur. Evet para bir araçtır, ama sadece şeytanın, Allah'a giden yolun üzerine oturmasını sağlayan ve insanların gerçeği algılamalarını ve Rab'bi hissetmelerini "engelleyen" bir araçtır, bir "engel"dir, bir "paravan"dır.
7/16 "Öyleyse, beni azdırmandan dolayı, onlara karşı, senin doğru yolunun üstüne oturacağım." dedi.
"Para" kelimesi Farsça kökenli "Pare" ( Parça, Kesinti, Bölüm ) kelimesinin Türkçe telaffuz edilmiş halidir. Dikkat edilecek olursa kelimenin semantik derinliğinde de "bölmek, kesmek, parçalamak, ayırmak" anlamları bulunmaktadır.
Grek kökenli bir önek olan "Para" kelimesi, batı dillerinde hem "Araç, Vasıta", hem de "Engel, Karşıt, Zıt" anlamlarına gelmektedir. Örnekler:
Paratoner = Para ( Engel, Karşıt, Zıt ) + Tonnerre ( Gök gürültüsü, Yıldırım ) = Yıldırım engelleyici
Paradox ( gre. ) = Para ( Engel, Karşıt, Zıt ) + Doxa ( Düşünce, Öğreti, Doktrin ) = Öğreti karşıtı, Paradoks
Paranormal ( gre., lat. ) = Para ( Engel, Karşıt, Zıt ) + Normal = Normal karşıtı
Parapluie ( fra. ) = Para ( Engel, Karşıt, Zıt ) + Pluie ( Yağmur ) = Şemsiye, Yağmur engelleyici
Paravent ( fra. ) = Para ( Engel, Karşıt, Zıt ) + Vent ( Rüzgar ) = Rüzgar engelleyici, paravan
Keza, batı dillerinde "Para" anlamına gelen ve Latince kökenli olan "Moneta" ( lat. ), Money" ( ing. ) ve "Monnaie" ( fra. ) kelimelerinin Arapça "Mani" ( Engel ) kelimesiyle olan fonetik ve semantik uyumu dikkat çekmektedir.
Yine batı dillerinde yer alan ve "Saplantı, Çılgınlık, Delilik, Cinnet" anlamına gelen "Mania" kelimesi de negatif anlam içermek suretiyle "Money" kelimesiyle uyum arzetmektedir.
Kur'an'da zikredilen put isimlerinden birinin "Menat" olması ve bu kelimenin, Latince "Monate" ( Para ) kelimesiyle benzeşmesi ve ayrıca Azerbaycan'ın para biriminin isminin "Menat" olması da dikkat çekmektedir.
"Para" kelimesinin, negatif anlam içerikli fonetik ve semantik yansımalarına, Arapça'daki "Mal" kelimesi de eklenmektedir. Zira bu kelime Arapça'da "Para" anlamında kullanılmaktadır. Ancak "Mal" kelimesi batı dillerinde "Hastalık, Kötülük, Kötü, Bozukluk" anlamında bir kelime veya önek olarak kullanılmaktadır. Örnekler;
MALfunction = İşlev bozukluğu
MALadie = Hastalık
MALevolent = Kötücül, Kötü niyetli
MALediction = Lanet, Beddua
Kutsal kitap ayetlerinde, "Para" kavramının "Kötülük" ile özdeşleştirildiği de görülmektedir.
İncil;
54-1-Timothy-6-10 Çünkü HER TÜRLÜ KÖTÜLÜĞÜN KÖKÜ PARA SEVGİSİDİR. BAZILARI PARA HEVESİYLE İMANDAN SAPTILAR da kendilerine çok acı çektirdiler.
59-James-5-1 Dinleyin şimdi ey zenginler, başınıza gelecek felaketlerden ötürü feryat edip ağlayın.
40-Matthew-19-23 İsa öğrencilerine, "Size doğrusunu söyleyeyim" dedi, "ZENGİN KİŞİ GÖKLERİN EGEMENLİĞİ'NE ZOR GİRECEK.
40-Matthew-19-24 Yine şunu söyleyeyim ki, devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Tanrı Egemenliği'ne girmesinden daha kolaydır."
42-Luke-16-13 "Hiçbir uşak iki efendiye kulluk edemez. Ya birinden nefret edip öbürünü sever, ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür. SİZ HEM TANRI'YA, HEM PARAYA KULLUK EDEMEZSİNİZ."
Kur'an;
89/20 Ve TUHİBBUNEL MALE hubben cemmen
( Ve MALI yığmacasına, toplamacasına SEVGİYLE SEVİYORSUNUZ. )
100/6 İnnel İNSANE li rabbihi le KENUD
( Kesinlikle İNSAN Rab’bine NANKÖRDÜR. )
100/7 Ve innehu ala zalike le şehid
( Ve kesinlikle o buna şahittir. )
100/8 Ve innehu li HUBBİL HAYRİ le şedid
( Ve kesinlikle o MAL SEVGİSİNDE şiddetlidir. )
Dolayısıyla insanın, gözlerini bir "paravan" gibi örten ve gerçeği görmesini engelleyen para perdesini kaldırması, onun, doğru olanı idrak etmesini ve mutluluğa erişmesini sağlayacak yegane unsurdur.
277 Allah’ın mühürü onların kalplerinin ve kulaklarının üzerindedir ve GÖZLERİNDE DE PERDE* vardır. Büyük azap onlaradır.
* "Perde" kelimesi de kökünde "Per, Par" kelimesi bulunan Farsça bir kelime olup, "görmeyi engelleyen, engel" anlamına gelmektedir. Fransızcadaki "Perdre" ( Kaybetmek ) kelimesi de ortak kökendendir. ( "Perde" kelimesinin Kur'an'dak karşılığı "Ğışaveh" kelimesidir. )