Çeviri

Sunday, June 4, 2017

Gerçek…Nedir Gerçek?

Dünya hayatının bir ilüzyon ve yanılsama olduğu, Hakk’ın ( Gerçek ) ise yalnızca Allah’ın kelimelerinde ve O’nun indinde olduğu Kur’an’da nümerolojik olarak vurgulanmakta gibi görünmektedir. Zira “Hakk” ( gerçek ) kelimesinin ilahi mühür rakamları olan 6, 10 ve 7 rakamları ile yakın ilişkisi göz çarpmaktadır..

- Hakk ( Gerçek ) kelimesi Kur’an’da 286 kere tekrarlanmaktadır. 2+8+6 = 16 … 1+6 = 7


- Hakk kelimesinin ilk kez geçtiği ayet Bakara suresinin 2/26 kodlu ayetidir. 2+2+6 = 10

- Hakk kelimesinin ilk kez geçtiği ayet Bakara suresinin 2/26 kodlu ayetinde “Hakk” kelimesi 23. kelime olup, sure, ayet ve Hakk kelimesinin sıra numarasını oluşturan rakamlar toplamı 6 rakamını vermektedir. 2+2+6+2+3 = 15 … 1+5 = 6

- 2/26 kodlu ayette toplam 55 kelime bulunmaktadır. 5+5 = 10 ( Allah’ın sıfatlarından biri olan Rahman kelimesinden ismini alana surenin kodu da 55’tir. Hakk kelimesi de Allah’ı temsil eden bir kelimedir. )

Bakara 2/26 – İnne (1) allahe (2) la (3) yestahyı (4) en (5) yadribe (6) meselen (7) ma (8) beudaten (9) fe (10) ma (11) fevka (12) ha (13) fe (14) emme (15) ellezine (16) amenu (17) fe (18) ya'lemune (19) enne (20) hü (21) el (22) hakku (23) min (24) rabbi (25) him (26) ve (27) emme (28) ellezine (29) keferu (30) fe (31) yekulune (32) maza (33) erade (34) allahü (35) bi (36) haza (37) mesela (38) yüdıllü (39) bi (40) hı (41) kesıran (42) ve (43) yehdı (44) bi (45) hı (46) kesıra (47) ve (48) ma (49) yüdıllü (50) bi (51) hı (52) illa (53) el (54) fasikin (55)

 

( Kesinlikle Allah o sivrisineğin veya daha üstününün misalini beyan etmekten çekinmez. Böylece o inananlar onun Rabb' lerinden kesin gerçek olduğunu bilirler. O inkar edenler ise "Allah bu misal ile ne istedi?" derler. Onunla birçoklarını saptırır ve birçoklarını yönlendirir. O saptırdıkları ancak günahkarlardır. ) 


-          “Hakk” kelimesinin 10. Kelime olduğu 16 ( 1+6 = 7 ) ayet bulunmaktadır.


No:
Sure
Sure No.
Ayet No.
Ayetteki Kelime No.
Arapça
Türkçe
1
Bakara
2
176
10
hakk
gerçek/gerçekleşme
2
Bakara
2
252
10
hakk
gerçek/gerçekleşme
3
Al'i İmran
3
108
10
hakk
gerçek/gerçekleşme
4
Nisa
4
105
10
hakkı
gerçek/gerçekleşme
5
En'am
6
66
10
hakk
gerçek/gerçekleşme
6
A'raf
7
105
10
hakk
gerçek/gerçekleşme
7
Yunus
10
35
10
hakk
gerçek/gerçekleşme
8
Yunus
10
103
10
hakkan
gerçek/gerçekleşme
9
Yunus
10
108
10
hakku
gerçek/gerçekleşme
10
Hud
11
79
10
hakk
gerçek/gerçekleşme
11
İsra
17
105
10
hakkı
gerçek/gerçekleşme
12
Enbiya
21
41
10
haka
gerçek/gerçekleşme
13
Ankebut
29
44
10
hakk
gerçek/gerçekleşme
14
Zümer
39
2
10
hakkı
gerçek/gerçekleşme
15
Casiye
45
6
10
hakk
gerçek/gerçekleşme
16
Fetih
48
27
10
hakk
gerçek/gerçekleşme

-          Hakkat ( Gerçek ) suresinin kod numarası 69’dur. 6+9 = 15 … 1+5 = 6

-          Bu surede “Gerçeğin ne olduğunun” sorulduğu ayet 7 kelimeden oluşmakta olup,  hakkat” kelimesinin sıra numarası da 7’dir.

Hakka 69/3 - Ve (1) ma (2) edra (3) ke (4) ma (5) el (6) hakkat (7) ( Ve sana gerçeğin ne olduğunu ne kavratıp idrak ettirir? )

-          Gerçek kelimesinin Hakkat suresinde son kez geçtiği ayetin kod numarası 69/51’dir.

69 … 6+9 = 15 … 1+5 = 6

51    … 5+1 = 6

-          69/51 kodlu ayette 7 kelime bulunmaktadır.

Hakka 69/51 - Ve (1) inne (2) hu (3) le (4) hakku (5) el (6) yakın (7) (Ve kesinlikle o doğru, kesin gerçektir. )

-          Gerçek kelimesi Kur’an’da son kez Asr suresinin 103/3 kodlu ayetinde geçmektedir. 1+0+3+3 = 7

-          Bu ayette 16 kelime bulunmaktadır. 1+6 = 7

Asr 103/3 – İlla (1) ellezine (2) amenu (3) ve (4) amilu (5) es (6) salihati (7) ve (8) tevasav (9) bi (10) el (11) hakkı (12) ve (13) tevasav (14) bi (14) es (15) sabr (16)


( O inananlar, iyilikler yapanlar, gerçeği emredenler ve sabrı emredenler hariç. )

 
“Allah’ın gerçeği kelimeleri ile gerçekleştirdiği” Kur’an’da üç ayette ( Enfal 8/7, Yunus 10/82, Şura 42/24 ) bildirilir. Bu üç ayetteki ilahi nümeroloji dikkat çekicidir.


Enfal 8/7 - Ve (1) iz (2) yeıdü (3) küm (4) allahü (5) ıhde (6) et (7) taifet (8) eyni (9) enne (10) ha (11) leküm (12) ve (13) teveddune (14) enne (15) ğayra (16) zati (17) eş (18) şevketi (19) tekunü (20) leküm (21) ve (22) yürıdü (23) allahü (24) en (25) yühıkka (26) el (27) hakka (28) bi (29) kelimati (30) hı (31) ve (32) yaktaa (33) dabira (34) el (35) kafirın (36)


( Ve zamanında Allah size iki gruptan birini vaad ediyordu ki kesinlikle o sizin olacaktı. Siz ise kesinlikle şerefi olmayanın sizin olmasını arzuluyordunuz. Allah gerçeği kelimeleri ile gerçekleştirmek ve inkarcıların arkasını kesmek istiyordu. )


-          Ayet kodu 8/7 … 8+7 = 15 … 1+5 = 6

-          Ayetteki son “Hakka” ( Gerçek ) kelimesinin sıra numarası 28 … 2+8 = 10

-          “yühıkka el hakka bi kelimati hı” ( gerçeği kelimeleri ile gerçekleştirir ) ifadesi 6 kelimeden oluşmaktadır.

-          Ayet kodunu ve ayetteki kelime adedini oluşturan rakamların  toplamı 8+7+3+6 = 24 … 2+4 = 6

Yunus 10/82 - Ve (1) yühıkka (2) allahü (3) el (4) hakka (5) bi (6) kelimati (7) hı (8) ve (9) lev (10) kerihe (11) el (12) mücrimun (13)


( Ve suçlular hoşlanmasalar da, Allah gerçeği kelimeleri ile gerçekleştirir. )


-          Ayet kodu 10/82 10 ve 8+2 = 10


-          “yühıkka allahü el hakka bi kelimati hı” ( Allah gerçeği kelimeleri ile gerçekleştirir. ) ifadesi 7 kelimeden oluşmaktadır.

-          Ayet kodunu ve ayetteki kelime adedini oluşturan rakamların  toplamı 1+0+8+2+1+3 = 15 … 1+5 = 6

-          Ayet kodunu ve ayetteki “hakka” kelimesinin sıra numarasını oluşturan rakamların toplamı 1+0+8+2+5 = 16 … 1+6 = 7

-          Ayetteki “kelimati” ( kelimeler ) kelimesinin sıra numarası 7

- “Allah’ın gerçeği kelimeleri ile gerçekleştirdiği” ifadesinin son kez geçtiği ayet 42/24;


Şura 42/24 - Em (1) yekulune (2) iftera (3) ala (4) allahi (5) keziba (6) fe (7) in (8) yeşae (9) allahü (10) yahtim (11) ala (12) kalbi (13) k (14) ve (15) yemhu (16) allahü (17) el (18) batıle (19) ve (20) yühıkku (21) el (22) hakka (23) bi (24) kelimati (25) h (26) inne (27) hu (28) alimün (29) bi (30) zati (31) es (32) sudur (33)


( “Allah’a  yalan uydurdu." mu derler? Eğer Allah dilerse, kalbinin üzerine mühür basar. Allah batılı imha eder ve gerçeği kelimeleri ile gerçekleştirir. Kesinlikle O göğüslerin sahip olduğunu bilendir. )


-          Ayet kodu 42/24 … 4+2 = 6  2+4 = 6


-          “yühıkku el hakka bi kelimati h” ( gerçeği kelimeleri ile gerçekleştirir ) ifadesi 6 kelimeden oluşmaktadır.

-          Ayetteki “kelimati” ( kelimeler ) kelimesinin sıra numarası 7

-          Ayette Allah’ın zamiri olan “hu” kelimesinin sıra numarası 28 … 2+8 = 10

-          Ayetteki kelime adedi 33 … 3+3 = 6

Yukarıda detaylı inecelenen üç ayetin sure numaraları toplamı 8+10+42 = 60 … 6 x 10 = 60 … 6+0 = 6

Gerçeği batıl ile örtmek” kavramından bahsedilen Bakara suresinin 2/42 kodlu ayeti de nümerolojik açıdan dikkat çekicidir.


Bakara 2/42 - Ve (1) la (2) telbisü (3) el (4) hakka (5) bi (6) el (7) batılı (8) ve (9) tektümü (10) el (11) hakka (12) ve (13) entüm (14) ta'lemun (15)


( Ve gerçeği batıl ile örtmeyin ve bile bile gerçeği gizlemeyin. )


-          Ayet kodu 42 … 4+2 = 6


-          Ayetteki kelime adedi 15 … 1+5 = 6

-          Gerçeği batıl ile örtmeyin” anlamına gelen la (1) telbisü (2) el (3) hakka (4) bi (5) el (6) batılı (7) cümlesi 7 kelimeden oluşmaktadır. ( 6 x7 = 42 … 4+2 = 6 )

Gerçeği batıl ile örtmek kavramından bahsedilen ikinci ayet ise Al’i İmran suresinin 3/71 kodlu ayetidir.

Al'i İmran 3/71 - Ya (1) ehli (2) el (3) kitabi (4) lime (5) telbisune (6) el (7) hakka (8) bi (9) el (10) batıli (11) ve (12) tektümune (13) el (14) hakka (15) ve (16) entüm (17) ta'lemun (18)


( Ey kitap sahipleri, neden gerçeği batıl ile örtersiniz de gerçeği bile bile gizlersiniz? )


-          2/42 ve 3/71 kodlu ayetlerin ayet kod numaralarını oluşturan rakamların toplamı 2+4+2+3+7+1 = 19 … 1+9 = 10


Her iki ayetteki kelime adetlerinin toplamı 15 + 18 = 33 …3+3 = 6 
 

Friday, June 2, 2017

Ununennium...119. Element !!

Elementlerin periyodik tablosunda 118 element bulunmaktadır. 118 sayısı, Allahü Teala'nın ilahi imzası, O'nun ve yaratışının bir ifadesi, "Ünite" ( Vahdet / Birlik ) kavramının sembolü olan 10 sayısını  ( 118 ... 1+1+8 = 10 ) ve nihayetinde "1" sayısını ( 10 ... 1+0 = "1" ) ifade etmesi açısından dikkat çekicidir.


Bilimsel kaynaklar, 119. elementin !! sentetik yollarla üretilmeye çalışıldığını bildirmektedir. Bu elementin ismi ise UNUNENNIUM'dur. Bu noktada aşağıdaki ilginç hususlar gündeme gelmektedir.

1- "Ununennium" ismi pagan ve satanik okültizmde, Allah’ a isyan eden ve Cennet’ten kovulan İblis’ in, yeryüzünde insanlığı manipüle eden ve onun sürüngen ( reptil ) genetiğini taşıyan kabilesine, Sümer dilinde verilen isim olan "Anunnaki" ile olan benzerliği önem arzetmektedir.
2- "Ununennium" adı verilen elementin sıra numarasının 119 olması, satanik nümerolojide ortak koşmayı ifade eden 11 sayısının nümerolojisini içermesi açısından dikkat çekicidir. ( 1+1+9 = 11 )
3- 119 sayısı, ortak koşmanın bir başka formatta ifadesi olan 9/11 ifadesindeki rakamları içermektedir.

Ancak "11" sayısının aynı zamanda düalitenin, döngünün ve farklı boyuta geçiş portalının da sembolü olduğu ve 119. elementin farklı mesajlar da barındırıyor olabileceği hatırlanmalıdır. Zira her olgu pozitif ve negatif yönleriyle yaratılışa katkı sağlamaktadır.

Thursday, June 1, 2017

Yedinci Günde Hududu Aşanlar ve Maymunlar

Allahü Teala'nın yaratılışı 6 günde tamamladığını belirten 7 ayet bulunmaktadır. ( 6 x7 = 42 ... 4+2 = 6 )
 
Bu ayetlerin kod numaraları şöyledir. 7/54, 10/3, 11/7, 25/59, 32/4, 50/38, 57/4
 
İlk ve son ayetin kod numaraları incelendiğinde 16 sayısı kanalıyla 7 nümerolojisi ortaya çıkmaktadır.
 
7/54 ... 7+5+4 = 16 ... 1+6 = 7
57/4 ... 5+7+4 = 16 ... 1+6 = 7

“Altı günde yaratış” ifadesinin ilk geçtiği ayette 52 kelime bulunmaktadır. 52 ... 5+2 = 7
A'raf 7/54 - İnne (1) rabbe (2) küm (3) allahü (4) ellezı (5) haleka (6) es (7) semavati (8) ve (9) el (10)  erda (11) fı (12) sitteti (13) eyyamin (14) sümme (15) isteva (16) ala (17) el (18) arşi (19) yuğşi (20) el (21) leyle (22) en (23) nehara (24) yatlübü (25) hu (26) hasısen (27) ve (28) eş (29)şemse (30) ve (31) el (32) kamera (33) ve (34) en (35) nücume (36) müsehharatin (37) bi (38) emri (39) h (40) ela (41) lehü (42) el (43) halku (44) ve (45) el (46) emr (47) tebarake (48) allahü (49) rabbü (50) el (51) alemın (52)
 
Kesinlikle Rabb' iniz Allah, gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra arş, taht üzerine seviyelendi. O, geceyi onu durmadan kovalayan gündüze bürüyüp örter. Güneş, Ay ve yıldızlar emrine amadedirler. İyi bilin ki yaratma ve emir O’nundur. Alemlerin Rabb' i Allah yücedir.
 
Ayette 52 kelime bulunmaktadır. 52 ... 5+2 = 7

Bakara 2/65 - Ve (1) lekad (2) alimtüm (3) ellezıne (4) a'tedev (5) min (6) küm (7) fi (8) es (9) sebti (10) fe (11) kulna (12) lehüm (13) kunu (14) kıradeten (15) hasiın (16)

( Ve sizlerden yedinci gün içinde hududu aşanları bildiniz. Böylece onlara, "Kovulup reddedilmiş maymunlar olun." dedik. )

Ayette 16 kelime bulunmaktadır. 16 ... 1+6 = 7

Bazı sorular;
 
"Yedinci gün içinde hududu aşmak ve maymun olmak." ifadesiyle, cinlerin kendilerini Allahü Teala'ya ortak koşarak 6 günde yaratılış sonrasındaki 7. günde "bizde yaratırız" yaklaşımıyla gösterdikleri beyhude çaba mı kastedilmektedir? Kur'an kelimelerini eğriltmeye çalışanların ( Kehf 18/1 - Övgü, kuluna kitabı indiren ve ona eğrilik kılmayan Allah içindir. ), Kur'an'ın yansıması olan yaratışı da eğrilterek, bozarak, modifiye ederek yaratık oluşturma çabası mı kastedilmektedir? Bu yaratık "maymun" kullanılarak mı yapılmak istenmiştir? İnsanın maymun orijinli olduğunu iddia eden Darwin teorisi konuyla ilintili midir?
 
 
 



Wednesday, May 31, 2017

Nefsani Arzular ve Hevesleri İlah Edinmek

Esas itibarıyla ruhsal bir varlık olup, dünya hayatında madde deneyimini yaşayarak, sınava tabi tutulan insanın "doğal" addettiği ve aslında sadece bir aldatmaca, bir yanılgıdan ibaret olan "nefsani arzular" şeytanın insanı saptırma yolundaki en önemli aracıdır.
Taha suresinin aşağıdaki ayetleri incelendiğinde, ilk yaratılış sonrasında Allahü Teala'nın insanı, dünyevi düşünceyle temel ihtiyaçlar olduğunu düşündüğümüz yemek yeme, su içme ve barınma ( sıcaktan veya soğuktan korunma ) kavramlarından dahi arındırdığı görülmektedir.
Taha 20/117 - Fe kulna ya ademü inne haza adüvvün leke ve li zevcike fe la yuhricenneküma minel cenneti fe teşka ( Böylece, "Ey Adem, kesinlikle bu senin için ve eşin için düşmandır. O halde, kesinlikle sizi bahçeden çıkarmasın. Yoksa meşakkat içinde bedbaht olursun." dedik. )
Taha 20/118 - İnne leke en la tecua fıha ve la ta'ra ( Kesinlikle sana orada acıkmaman ve çıplak olmaman vardır. )
Taha 20/119 - Ve enneke la tazmeü fıha ve la tadha ( Ve kesinlikle sen orada susamazsın ve sıcakta yanmazsın. )
Taha 20/120 - Fe vesvese ileyhiş şeytanü kale ya ademü hel edüllüke ala şeceratil huldi ve mülkin la yebla ( Böylece şeytan ona vesvese verdi. "Ey Adem, seni ebediyet ağacına ve çökmeyen mülke yönelteyim mi?" dedi. )
Ayetler, bir önceki yazıda da behsedildiği üzere, dünya hayatında "olması gereken" olarak düşünülen nefsani arzulara dayalı olguların "aldatmaca ve sınav" olduğunu açıkça göstermektedir.

“Heveslere tabi olma” olgusu ise aşağıdaki ayetlerde açıklanmıştır.

Kasas 28/50 - Fe in lem yestecıbu leke fa'lem ennema yettebiune ehvaehüm ve men edallü min men ittebea hevahü bi ğayri hüden minellah innellahe la yehdil kavmez zalimın ( Artık eğer sana cevap veremezlerse, bil ki kesinlikle heveslerine tabi oluyorlar. Allah' tan yönlendirmesiz olarak, o hevesine tabi olan kimseden daha sapık kimdir? Kesinlikle Allah zalimler kavmini yönlendirmez. )

Casiye 45/23 - Fe raeyte men ittehaze ilahehu hevahü ve edallehüllahü ala ılmin ve hateme ala sem'ıhı ve kalbihı ve ceale ala besarihı ğışaveh fe men yehdıhi min ba'dillah fe la tezekkerun ( Hevesini ilahı edinen kimseyi görmez misin? Allah onu ilim üzerine saptırır. Kulağının ve kalbinin üzerine mühür basar. Gözünün üzerine perde oluşturur. Artık Allah' tan sonra onu kim yönlendirebilir? O halde hatırlamaz mısınız? )

Muhammed 47/14 - E fe men kane ala beyyinetin min rabbihı ke men züyyine lehu suü amelihı vettebeu ehvaehüm (O halde, Rab'binden deliller üzerinde olan kimse, ona kötü işleri süslü gösterilen ve onların heveslerine tabi olan kimse gibi olur mu? )

Olması gereken mi ? Bir aldatmaca ve sınav mı?

İlimden yoksun insanların yanılgılarından en büyüğü, dünya hayatındaki birçok olguyu, gerçek, normal ve olması gereken olarak addetmeleri ve benimsemiş olmalarıdır. Güçlünün zayıfı sömürmesinin, bir kısım insanın bir kısım insanı yönetmesinin ve muhtelif nefsani gereksinimlerin "doğanın kanunu" olduğuna inanırlar. Oysa bu "doğanın kanunu" değil "Allah'ın Sınavıdır."
 
Allahü Teala, esas itibarıyla aldatıcı dünya hayatındaki sınavdan başka bir şey olmayan bu olgulara ilişkin ayetlerinde açık mesajlar vermektedir.

En'am 6/123 - Ve kezalike cealna fı külli karyetin ekabira mücrimıha li yemküru fıha ve ma yemkürune illa bi enfüsihim ve ma yeş'urun ( Ve işte böyle, her şehrin büyüklerini, orada hile yapmaları için, oranın suçluları kıldık. Nefislerinden başkasına hile yapmazlar ve farketmezler. )
 
* Bu ayette, dünya hayatında büyük imkan verilmiş kişilerin hile ve bozgunculuk yapmalarının ve suçlular olmalarının sağlandığı belirtilmektedir. Böyle mi olmalıdır? Yoksa bu inananlar için bir sınav mıdır?
 
Fussilet 41/10 - Ve ceale fıha ravasiye min fevkıha ve barake fıha ve kaddera fıha akvateha fı erbeati eyyam sevaen lis sailın ( Ve "Orada, onun üstünde dağlar oluşturdu. Orada bereket verdi. Orada, gıdaları azıkları, araştıranlar için dört günde eşit olarak düzenleyerek ölçülendirdi." )
 
En'am 6/165 - Ve hüvellezi cealeküm halaifel erdı ve rafea ba'daküm fevka ba'dın deracatin li yeblüveküm fı ma ataküm inne rabbeke serıul ıkabi ve innehu le ğafurun rahım ( Ve sizi yerin halifeleri kılan ve size o verdikleri ile sizi sınamak için, bazınızı bazınıza derecelerle üstün kılan O'dur. Kesinlikle Rabb' in azabı hızlı olandır. Kesinlikle O affedendir merhametlidir. )
 
Zuhruf 43/32 - E hüm yaksimune rahmete rabbik nahnü kasemna beynehüm meıyşetehüm fil hayatid dünya ve rafa'na ba'dahüm fevka ba'dın deracatin li yettehıze ba'duhüm ba'dan suhriyya ve rahmetü rabbike hayrun min ma yecmeun ( Rabb' inin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında, onların aralarında geçimliklerini biz bölüştürdük. Bazılarının bazılarını buyruk vermek üzere edinmeleri için bazılarını bazılarının üstüne derecelerle yükselttik. Rabb' inin rahmeti, o toplayıp biriktirdiklerinden daha hayırlıdır. )
 
* Azıkları insanlar için eşit olarak yaratan Allahü Teala, insanların birbirlerine üstün kılınmış gibi konumlanmalarının ve bazılarının bazılarını buyruğa almalarının gerçekte olmaması gereken olduğunu ancak dünya hayatındaki bir sınav olduğunu beyan etmektedir. 
 
A'raf 7/182 - Vellezine kezzebu bi ayatina senestedricühüm min haysü la ya'lemun ( Ve ayetlerimizi yalanlayanlar, onları bilmedikleri yerden yavaş yavaş derecelendireceğiz. )
 
*"İnsanların bilmedikleri yerden derecelendirilmeleri" ifadesi, onların itibar ettikleri ve derecelendirme olarak gördükleri para, güç, mevki, fiziki görünüm, zeka vb. kavramlarının gerçekte hiçbir anlamı olmadığını, bunların hepsinin Allah'ın sınav olarak bahşettiği unsurlar olduğunu, gerçek derecelendirme kriterlerinin inanç, teslimiyet ve iyilik olduğunu beyan etmektedir.
 
Yunus 10/2 - E kane lin nasi aceben en evhayna ila racülin minhüm en enzirin nase ve beşşirillezıne amenu enne lehüm kademe sıdkın ınde rabbihim kalel kafirune inne haza le sahırun mübın ( İnsanları uyarsın ve inananlara Rabb' leri indinde doğru, gerçek kademelerin kesinlikle onlara olduğunu müjdelesin diye onlardan bir adama vahyetmemiz insanlara acayip mi geldi? İnkarcılar "Kesinlikle bu apaçık sihirbaz." dediler. )
 
*"Allahü Teala'nın indindeki doğru, gerçek kademeler" ifadesi de dünya hayatındaki mevcut kademelerin veya kademelendirmelerin esas itibarıyla yanlış ve aldatıcı olduğunun açık beyanı niteliğindedir.

 
 
 
 
 
 

Friday, May 26, 2017

Savm ( Oruç ) ve Zekat ( Temizlenme )

Allahü Teala, dini vecibeler konusunda kullarını “genişlikleri ölçüsünde” sorumlu tutmaktadır.

A'raf 7/42 - Vellezine amenu ve amilus salihati la nükellifü nefsen illa vüs'aha ülaike ashabül cenneh hüm fıha halidun ( Ve o inananlar ve iyilikler yapanlar, biz nefsi genişliği haricinde mükellef kılmayız. İşte onlar bahçenin sahipleridirler. Onlar orada ebedidirler. )


Bu yaklaşım “Zekat” ve “Savm ( Oruç )” eylemlerinin icrasında ferdi imkanların ölçü ve sınır teşkil ettiğini ortaya koymaktadır.


Savm kelimesi ile kök bağlantısı olan Savmaa kelimesi “hücre, ibadet yeri” anlamına gelmektedir. Ayrıca Kur’an’da geçen “Savamiu” kelimesi de “Manastırlar” yani dünyevi ortamdan uzak kısıtlı ve kanaatkar bir yaşamın sürdürüldüğü ibadet yerleri anlamına gelmektedir. Bu bağlamda Savm kelimesinin “yaşam alanının kısıtlanması, minimalize bir süreç içine girme, imkanları en aza indirme, yetecek kadar ile kanaat etme” kök anlamını da taşımakta olan genel bir kavram olduğu düşünülebilir.


Meryem 19/26 - Fe külı veşrabı ve karrı ayna fe imma terayinne minel beşeri ehaden fe kulı innı nezertü lir rahmani savmen fe len ükellimel yevme insiyya ( Ye ve iç, gözün aydınlansın. Eğer insanlardan birini görürsen "Kesinlikle ben Rahman için oruç adadım. Bugün insanla konuşmayacağım." de." )


*Ayette açık olarak “Savm” kelimesinin sadece yemek ve içmek ile ilgili olmadığı, farklı eylemler için de kullanılan bir kavram olduğu görülmektedir. Zira ayet Meryem’e “Ye ve iç” söylemi ile başlamaktadır. Meryem’in savmı ( orucu ) “konuşmama” ile ilgilidir.


Bakara 2/184 Adedi belirli günlerdir. O halde sizlerden kim hasta veya seferde olursa sonraki günlerden müddeti doldursun. Yoksulları beslemek O’ na itaat edip dayananların üzerine fidyedir. İsteyerek hayır yapan kimse için o ona hayırlıdır. Eğer bilmiş olursanız oruç tutmanız size daha hayırlıdır.


( Hasta olan kimse, imkanları kısıtlı ve sağlık durumu riskli olduğu için oruçtan muhaf tutulmaktadır. ) 

Bakara 2/185 Kur'an o Ramazan ayı içinde, insanlar için yönlendirme, yönlendirmeden açık deliller ve fark yaratan olarak indirildi. Sizden kim bu aya şahit olursa oruç tutsun. Kim hasta veya seferde olursa sonraki günlerden müddeti doldursun. Allah, müddeti tamamlamanız ve sizi yönlendirmesine karşılık Allah’ ı yüceltmeniz için size kolaylık verip yardım etmeyi ister ve zorluğu istemez. Umulur ki şükredersiniz.


( Esas itibarıyla Allah kulları için zorluk istememektedir. )


Bakara 2/219 Sana şaraptan ve kumardan sual ederler. "Onlarda insanlar için büyük günah ve faydalar vardır. Onların günahları faydalarından daha büyüktür." de. Sana neyi harcayacaklarını sual ederler. "Fazlasını ve iyisini." de. İşte Allah ayetlerini size böyle açıklar. Umulur ki düşünürsünüz.


Bakara 2/267 Ey o inananlar, o kazandıklarınızın ve size yerden çıkardıklarımızın temizlerinden harcayın. Onlardan, hakkında övgüler söylemenizin haricinde gözü kapalı alıcısı olmayacağınız kötüsünü harcamaya niyetlenmeyin. Bilin ki kesinlikle Allah ganidir övülesidir.


( Zekat konusunda da insanın temel ihtiyacını karşılayacak olanın haricinde olan fazlasını ve iyisini diğer insanlara bağışlaması ve minimalist bir şekilde yaşaması esas alınmıştır. )


Leyl 92/18 O malını veren temizlenen.


( Kelime anlamı da “Temizlik” olan “Zekat” eylemi ile insanın ruhsal olarak temizlendiği, nefsani pisliklerden uzaklaştığı, minimalist ve sade bir yaşama eriştiği ifade edilmektedir. )


Yukarıdaki ayetler incelendiğinde ve ayetlerde “Savm” eyleminin detaylı tanımlamasının olmadığı dikkate alındığında, “Savm” kelimesinin oruç süresi boyunca, sağlık durumuna dayalı imkanlar ölçüsünde, temel ihtiyaçların mümkün olan en aza indirilmesi anlamına geldiği düşünülebilir. Doğrusunu Allahü Teala bilir.


Zekat” konusunda da benzer durum geçerlidir. Allahü Teala her nefsin yani her kişinin imkanları, genişliği ölçüsünde sorumlu olduğunu belirtmektedir. Örneğin: 100 birim varlığı olup 50 birim zekat veren kimse ile 10 birim varlığı olup 5 birim zekat veren kimse, zekat tutarları farklı olsa bile, eşit olarak değerlendirilebilecektir. Zira imkanlarından eşit oranda feragatte bulunmuşlardır.

Aynı şekilde bünyesi 12 saat aç ve susuz kalmaya dayanıklı olan bir kimse ile, bünyevi nedenlerle 12 saatlik süre içinde az da olsa yemek zorunda olan kimsenin de eşit olabileceği, Allahü Teala’nın oruç kapsamında bu duruma müsamaha gösterebileceği düşünülebilir. Doğrusunu Allahü Teala bilir.

İnsanlar Arasındaki Ağ Bağlantısı

Kalplerinde iyilik olan, inanan insanlar bazen şöyle düşünürler. “Ben bulunduğum yerde Allah’a şükür yaşantımı sürdürüyorum. Ancak uzaklarda, başka ülkelerde açlık çeken, zorbalığa ve tecavüze maruz kalan, yoksulluğu ve her türlü acıyı deneyimleyen bir çok insan var. Bu insanlara doğrudan bir yardım eli uzatamıyorum. Kendimi bu konunda çaresiz hissediyorum ve çok üzülüyorum.”

Allahü Teala, insanlar arasında madde ötesi bir etkileşim ve iletişim olduğunu, bir insanın düşüncesi, davranışı, tutumu ve eylemiyle mesafeden veya konumdan bağımsız olmak üzere bir diğerinin yaşam koşullarını etkileyebileceğini Mücadele ve Bakara surelerinin aşağıdaki ayetlerinde beyan etmektedir.
Mücadele 58/4 - Fe men lem yecid fe siyamu şehreyni mütetabi'ayni min kabli en yetemassa fe men lem yestetı fe ıt'amu sittine miskinen zalike li tu'minu billahi ve resulihi ve tilke hududullahi ve lil kafirine azabun elim ( O halde kim imkan bulamazsa, dokunmadan önce iki ay ard arda oruç tutsun. Kimin istidatı yoksa, altmış yoksulu yedirsin. Bu, Allah’a  ve O’nun resulüne inanmanız içindir. Bunlar Allah' ın hudutlarıdır. İnkarcılar için elim azap vardır. )

Bakara 2/183 - Ya eyyühellezine amenu kütibe aleykümüs sıyamü kema kütibe alellezine min kabliküm lealleküm tettekun ( Ey o inananlar, oruç o sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sizin üzerinize de yazılmıştır. Umulur ki sakınırsınız. )

Bakara 2/184 - Eyyamen ma'dudat fe men kane minküm merıdan ev ala seferin fe ıddetün min eyyamin uhar ve alellezine yütıykuneh fidyetün taamü miskın fe men tetavvea hayran fe hüve hayrun leh ve en tesumu hayrun leküm in küntüm ta'lemun ( Adedi belirli günlerdir. O halde sizlerden kim hasta veya seferde olursa sonraki günlerden müddeti doldursun. Yoksulları beslemek O’ na itaat edip dayananların üzerine fidyedir. İsteyerek hayır yapan kimse için o ona hayırlıdır. Eğer bilmiş olursanız oruç tutmanız size daha hayırlıdır. )

Ayette de görüleceği üzere “60 gün oruç tutmak”, “60 yoksulu yedirmek” veya "Oruç tutmak", "Yoksulu yedirmek" ile aynı anlama gelmektedir. Dolayısıyla, belirli bir coğrafi konumdaki bir insanın oruç tutması, yani temel ihtiyaçlardan Allah’ın hudutları çerçevesinde yoksun kalması, bir başka konumdaki insanın karşısına bu temel ihtiyaçlarını karşılayabileceği fırsatların çıkmasına sebebiyet vermektedir.
Bir başka deyişle, inanan kulların Allah’ı ve O’nun zor durumda olan diğer kullarını  düşünerek okuma, zekat, oruç, sadaka, iyilik, yardımseverlik gibi hayırlara vesile olan eylemleri sebatkar ve fedakar bir şekilde icra etmeleri, zor durumda olan kulların durumlarının düzelmesine dolaylı olarak etki etmektedir. Bu durum, ilahi sistemdeki insanlar arası  ağ bağlantısının aktif olarak işlev görmekte olduğunu ortaya koymaktadır.

Wednesday, May 24, 2017

Temiz Kelime ve Pis Kelime

İbrahim 14/24 - E lem tera keyfe darabellahü meselen kelimeten tayyibeten ke şeceratin tayyibetin aslüha sabitün ve fer'uha fis sema' ( Görmedin mi ki Allah, kökü sabit ve dalları göğün içinde olan temiz ağaç gibi olan temiz kelimenin misalini nasıl beyan etti? )
 
İbrahim 14/26 - Ve meselü kelimetin habısetin ke şeceratin habısetinictüsset min fevkıl erdı ma leha min karar ( Ve pis kelimenin misali, kökü koparılmış da yerin üstünde kendisine durak yeri olmayan kötü ağaç gibidir. )

Fatir 35/10 - Men kane yürıdül ızzete fe lillahil ızzetü cemıa ileyhi yas'adül kelimüt tayyibü vel amelüs salihu yerfeuh vellezine yemkürunes seyyiati lehüm azabün şedıd ve mekru ülaike hüve yebur ( Kim üstün kudreti istiyorsa, saygınlık üstün kudret tümüyle Allah içindir. Temiz kelime O’na yükselir. İyi işler de onu yükseltir. O kötülüklerle tuzak kuranlar, şiddetli azap onlaradır. İşte onların tuzağı, o batıp dağılır. )

Allahü Teala "Temiz" olanın "Göklere", "Pis" olanın ise "Yer"e ait olduğunu ayetlerinde açıkça beyan etmektedir. Bir başka deyişle, ruhsal bir varlık olan ve özü göklere ait olan insan, pisliğin ve kötülüğün yayılmış olduğu ve sınva için bulunmakta olduğu "Yer"'de yani dünya hayatında ne kadar çok "temiz söz", "temiz eylem" ve "temiz düşünce" oluşturur ve çevresine yayarsa kendisine göklerde o derecede yer edinme fırsatını yakalayabilecektir.

Aşağıdaki ayette ise, yaşamak mecburiyeti nedeniyle insanın katletmek zorunda kaldığı hayvanların etlerinin ve kanlarının Allah’a ulaşmayacağı, ancak katl esnasında Allah’tan dilenen af, yansıtılan takvanın ve şükretmenin Allah’ın indinde değer taşıyacağı belirtilmektedir. Yani esas itibarıyla yaşamak için dahi olsa “hayvan katletmenin” pis, murdar ve kötü bir eylem olduğu, dünya hayatının aldatmacalarından biri olduğu vurgulanmaktadır.

Hacc 22/36 - Vel büdne cealnaha leküm min şeairillahi leküm fıha hayrun fezkürüsmellahi aleyha savaf fe iza vecebet cünubüha fe külu minha ve at'ımül kania vel mu'terr kezalike sehharnaha leküm lealleküm teşkürun (Ve büyük, yoğun gövdelileri, onları size Allah' ın işaretlerinden kıldık. Onlarda size hayır vardır. O halde, saflar halinde dururlarken onların üzerine Allah' ın ismini hatırlayın. Yanları yaslandığında onlardan yiyin, kanaat edene ve fakir olup da dilenmeden durumunu anlatana yedirin. İşte onları böyle buyruğunuza verdik. Umulur ki şükredersiniz. )
Hacc 22/37 - Len yenalellahe lühumüha ve la dimaüha ve lakin yenalühüt takva minküm kezalike sehharaha leküm li tükebbirullahe ala ma hedaküm ve beşşiril muhsinın ( Allah’a  onların etleri ve kanları ulaşmayacaktır. Lakin ona sizden sakınma ulaşacaktır. O sizi yönlendirmesi üzerine, Allah' ı yüceltmeniz için işte böyle sizin buyruğunuza verildi. İyilik yapanları müjdele. )