Çeviri

Thursday, January 30, 2025

Kafasına dank etmek!

"Kafasına dank etmek." cümlesinin, zahiren oluşturduğu algı "Kafasına bir darbe almak veya kafasına bir şey çarpmak" anlamıdır. Ancak bilindiği üzere, bu cümle "daha önce göremediği bir gerçeği görerek birdenbire ayılmak, doğruyu görmek, gerçeği idrak etmek" anlamına gelen bir deyimdir. Bu deyimin özünde "dışarıdan iletilen frekansların beyin frekansları ile çakışması sonucunda oluşan yeni frekans durumu, idrak durumu" anlamı yatmaktadır.

Kur'an'da "Dimağ" ( Beyin ) kök kelimesi, bir kere tekrarlanmak suretiyle sadece Enbiya suresinin 18. ayetinde, fiil halinde geçmektedir. 

21/18 BEL (1) NAKZİFU (2) Bİ (3) EL (4) HAKKİ (5) ALA (6) EL (7) BATILİ (8) FE (9) YEDMEĞU (10) HU (11) fe iza huve zahik ve lekumul veylu min ma tesifun

( BİLAKİS, GERÇEĞİ BATILIN ÜZERİNE ATARIZ DA ONUN BEYNİNE ÇARPAR / BEYNİNİ ETKİLER. O zaman o yok olur. O vasfettiklerinizden dolayı sizlere vaylar olsun. )

Mevcut meallere bakıldığında ayetteki "Yedmeğu" fiilinin "Mahveder", "İşin bitirir", "Tepeler", "Beynini dağıtır", "Beynini parçalar", "Başına çalarız", "Beynini darmadağın eder" vb. gibi tercüme edildiği görülmektedir.

Ancak ayette vurgulanmak istenen, tıpkı yukarıda anılan "Kafasına dank etmek." deyimindeki gibi, "batıl düşünceler içinde olan bir beyine, gerçeğin frekansları iletildiğinde, batıl düşüncelerin yok olması" anlamıdır.

Zira, Kur'an'daki her bir kelimenin özel olarak ve belirli bir nümerik ve semantik sisteme göre seçilmiş olduğu dikkate alındığında, bu ayette, "Çarpmak, Vurmak" anlamını doğrudan verebilecek olan "Darb", "Sadm", "Rakd", "Tark", "Sakk" veya "Vekz" gibi fiiller yerine "Dimağ" ( Beyin ) kökünden türeme bir fiilin kullanılmış olmasının ardındaki derin sebeplerden biri de yukarıdaki izahat olabilir.

Ayetteki "Dimağ" ( Beyin ) kök kelimesinin yer aldığı ilk cümlerindeki kelime adedi de 11'dir. Bu sayı, "halden hale geçişin" sembolü olması açısından ayetin ilk cümlesiyle uyum arzetmektedir. Zira ilgili cümlede "gerçeğin, batıl ile yer değiştirmesinden", "batıldan gerçeğe geçişten" bahsedilmektedir.

Wednesday, January 29, 2025

"Hakkında şüphe olmayan YAZILIM"!

İnformatik ( Bilgisayar yazılımı ) teknolojisi, insanın ürettiği her şey gibi Rab'bin yaratış sisteminin dünyevi bir kopyası niteliğindedir. Bilgisayar yazılımları, 0 ve 1 rakamlarından oluşan ikili kodlara ( binary code ) dönüştürülmüş programlama dilleriyle oluşturulmaktadır.

ASCII karakterleri ilk önce 128 adet olarak oluşturulmuş olup, her bir karakter, bilgisayar belleğinde, 7 bitten oluşan ve her bitinde 0 veya 1 rakamlarının bulunduğu 1 Byte'lık yer kaplamaktadır.

Ayetlerde Kur'an, ilahi yazılıma işaret edilecek şekilde "Kitab" ( Yazı ) kelimesiyle de zikredilmektedir. 

"Kitab" kelimesinin ilk kez geçtiği ayetteki 2 sayısı vurgusu, informatik ile ilgili yukarıdaki bilgiler bağlamında dikkat çekmektedir.

2/2 Zalike (1) EL (2) KİTABU (3) la (4) raybe (5) fi (6) H (7) huden (8) li (9) el (10) muttekin (11)

( Bu, o hakkında şüphe olmayan, sakınanlar için yönlendirme olan YAZIDIR / YAZILIMDIR. )

- Ayetin sure numarası 2, ayet numarası da 2'dir.

- Ayette 11 ( 1+1 = 2 ) kelime bulunmaktadır.

- Ayetteki "El Kitab" kelimesi 2. kelime, kitabı temsil eden "h" ( o ) zamiri ise 7. kelimedir  Bu durum bir Byte olarak anılan "7 bitlik ikili kodlara" işaret niteliğindedir.

- Ayetin ebced değeri 2221 olup bu sayının nümerolojik değeri 7 ( 2+2+2+1 = 7 ) olmaktadır. 

Hicr suresinin aşaĝıdaki ayetinde Kur'an'ın "İkililerden Yedi olan" yani "İkili Yedi" olduğu bildirilmektedir. Ve ayetteki Kur'an kelimesi 11. ( 1+1 = 2 ) kelimedir.

15/87 Ve (1) lekad (2) ateyna (3) ke (4) SEB'AN (5) MİN (6) EL (7) MESANİ (8) ve (9) el (10) KUR'ANE (11) el (12) azim (13) 

( Ve biz sana İKİLİLERDEN YEDİYİ ve büyük KUR'AN'ı verdik. )

Zümer suresinin aşağıdaki ayetinde de Kur'an'ın, "Kitaben mesaniye" ( İkili Yazı ) olduğu bildirilmektedir. Bu da "binary codes"a ( ikili kodlara ) işaret gibidir.

39/23 Allahu (1) nezzele (2) ahsene (3) el (4) hadisi (5) KİTABEN (6) muteşebihen (7) MESANİYE (8) ....

( En güzel sözü, benzetmeli ikili kitap olarak Allah indirdi. .... )

Bu çerçevede, insanın, Allah'ın bahşettiği ilimle vakıf olduğu dijital teknolojiyi, O'na kendisini ortak koşabilmek için kullanmaya çabalaması son derece trajikomik bir tablo oluşturmaktadır.

Tamamlanmanın sayısı 40

40 sayısı, 7 sayısı gibi döngü sonunun, tamamlanmanın, olgunlaşmanın nümerik sembolü olan bir sayıdır. Bu iki sayının toplamlarının ( 40+7 = 47 ) nümerolojik değerinin, düalite, döngü, yeni döngü başlangıcı, portal açılışı ve halden hale geçişin sembolü olan 11 sayısını vermesi de dikkat çekmektedir.

40 sayısının döngü ve döngü sonu kavramlarını simgelemesi durumunu yansıtan güzel örneklerden biri de, insan için yeni bir yaşam döngüsü başlangıcı olan doğum öncesindeki ara tekamül döngüsünün yani rahimde olgunlaşma süresinin ( kadının hamilelik dönemi ) 40 hafta olmasıdır. 

Yahudi mistisizmi olarak anılan ancak özünde farklı bir ideolojiyi! içeren Kabala sistemine kabul edilme yaşının 40 olması da konuyla doğrudan bağlantılıdır.

Kur'an'da da 40 sayısı, "belirli bir döngünün tamamlanması ve olgunluğa erme" anlamları ile ilintili olarak aşağıda yer alan 4 ( 40 sayısının nümerolojik değeri ) ayette zikredilmekte ve ayrıca Allah bilincinin ve inanç olgusunun kalbe yerleşmesi için geçmesi gereken süre ( istisnalar elbetteki mevcuttur ) olarak bildirilmektedir.

2/51 Ve zamanında Musa’ya KIRK GECE vaad ettik. Sonra onun ardından dişi buzağıyı edindiniz. Sizler zalimlersiniz.

5/26 "Kesinlikle orası, KIRK SENE onlara haram kılınandı. Yerde dolaşırlar. Günahkarlar kavmi üzerine tasalanma." dedi. 

7/142 Ve Musa'ya otuz gece vaad ettik ve onu on ile tamamladık. Böylece Rab’binin zamanı KIRK GECEYE TAMAMLANDI. Musa, kardeşi Harun'a "Kavmim içinde halefim ol. İyileştir ve bozguncuların yoluna tabi olma." dedi. 

Ahkaf suresinin aşağıdaki ayetinde 40 senenin, insanın idraki tekamül döngüsünün tamamlanması, cehaletten sıyrılması, idrak seviyesinin yükselmesi, olgunlaşması ve Rab'bi idrak etmesi için geçmesi gereken süre olduğu bildirilmektedir.

46/15 Ve insana, ana babasına iyilik yapmasını emrettik. Annesi onu zorlanarak taşıdı ve onu zorlanarak doğurdu. Onu taşıması ve sütten kesmesi otuz aydır. NİHAYET OLGUNLUĞUNA ERİŞTİĞİNDE VE KIRK SENESİNE ERİŞTİĞİNDE. "Rab’bim, o bana ve anne babama bol bol verdiğin nimetine şükredeyim ve razı olduğun, hoşlandığın iyilik yapayım diye bana öğüt ver. Benim için, soyumdan olanları iyileştir. Kesinlikle ben sana tabi oldum. Kesinlikle ben teslim olanlardanım." der.

Tevrat ve İncil'deki 40 sayısı ile ilgili olan ve yine tamamlanma ve olgunlaşma döngüsüne işaret eden bazı ayetler ise şöyledir. 

1-Genesis-7-4 Çünkü YEDİ GÜN SONRA yeryüzüne KIRK GÜN KIRK GECE yağmur yağdıracağım. Yarattığım her canlıyı yeryüzünden silip atacağım."

Yukarıdaki ayette, aynı semantik sembolizmi temsil eden 7 ve 40 sayısı ilişkisine işaret edilmektedir. Ayrıca ayetin numaraları da 7 ve 4 sayılarından  oluşmaktadır ki bu sayıların toplamının nümerolojik değeri, portal açılışı ve halden hale geçişin sembolü olan 11 sayısıdır. Kur'an'da "Göğün kapılarının açılması" ifadesi de ilk kez 7/40 kodlu ayette geçmektedir. 

7/40 O ayetlerimizi yalanlayanlara ve onlara kibirlenenlere, onlara GÖĞÜN KAPILARI KESİNLİKLE AÇILMAZ. Deve iğne deliğinden geçene kadar cennete giremezler. İşte suçluları böyle karşılıklandırırız.

1-Genesis-8-6 KIRK GÜN SONRA Nuh yapmış olduğu geminin penceresini açtı.

1-Genesis-50-3 Bu iş KIRK GÜN sürdü. Mumyalama için bu süre gerekliydi. Mısırlılar İsrail için yetmiş gün yas tuttu.

40-Matthew-4-2 İsa KIRK GÜN KIRK GECE oruç tuttuktan sonra acıktı. 

41-Mark-1-13 İsa çölde kaldığı KIRK GÜN boyunca Şeytan tarafından denendi. Yabanıl hayvanlar arasındaydı, melekler O'na hizmet ediyordu.

42-Luke-4-2 KIRK GÜN İblis tarafından denendi. O günlerde hiçbir şey yemedi. Dolayısıyla bu süre sonunda acıktı.

44-Acts-1-3 İsa, ölüm acısını çektikten sonra birçok inandırıcı kanıtlarla elçilere dirilmiş olduğunu gösterdi. KIRK GÜN süreyle onlara görünerek Tanrı'nın Egemenliğine dair konuştu.

44-Acts-4-22 Nitekim mucize sonucu iyileşen adamın yaşı KIRKI geçmişti.

44-Acts-7-23 KIRK YAŞINI doldurunca Musa'nın yüreğinde öz kardeşleri olan İsrail oğullarının durumunu yakından görme arzusu doğdu.

44-Acts-7-23 KIRK YAŞINI doldurunca Musa'nın yüreğinde öz kardeşleri olan İsrail oğullarının durumunu yakından görme arzusu doğdu.

44-Acts-7-36 Halkı Mısır diyarından çıkaran, orada, Kızıldeniz'de ve KIRK YIL BOYUNCA çölde harikalar ve mucizeler yaratan oydu.

44-Acts-7-42 Bu yüzden Tanrı onlardan yüz çevirip onları göksel cisimlere kulluk etmeye terk etti. Peygamberlerin kitabında yazılmış olduğu gibi: `Ey İsrail halkı, çölde KIRK YIL BOYUNCA bana mı adaklar ve kurbanlar sundunuz?

44-Acts-13-18 çölde yaklaşık KIRK YIL onların nazına katlandı.

58-Hebrews-3-9  Atalarınız orada beni sınayıp denedi Ve KIRK YIL süreyle yaptığım işleri gördüler.

58-Hebrews-3-17  Kimdi Tanrı’nın KIRK YIL boyunca öfkelendiği kişiler? Günah işlediklerinden cesetleri çölde düşenler değil mi? 

40 sayısı ile ilgili olan ve tamamlanma, olgunlaşma ve döngü sonu anlamlarını yansıtan bazı deyim ve atasözleri de şöyledir.

Deyimler;

Kırk basmak ( Kırk gün dolmadan doğum yapmış annenin ve bebeğin dışarı çıkarılmasının tehlikeli olacağı inancı )

Kırk bir kere maşallah ( Kötülükte sakındırmak için )

Kırkı çıkmak ( Doğumun veya ölümün ardından geçen zaman; Doğum veya ölüm sonrasında dahil olunacak yaşam planına idrakli geçiş için geçen zaman ) 

Kırk dereden su getirmek ( Bir işi yapmamak için mazeret ve bahane üretmek )
Kırk evin kedisi ( Birçok eve girip çıkan kimse )

Kırk fırın ekmek yemesi lazım olmak ( Olgunluğa veya bir işi doğru yapabilme yetkinliğine erişebilmek için daha çok zaman ve deneyim gerektiği )

Kırk katır mı, kırk satır mı? ( İki olumsuz durumdan hangisi ? )

Kırk yıl düşünse aklına gelmemek ( Gereği kadar zaman geçip de gerçekleşmenin olması beklense dahi )
Kırk yılda bir ( Uzun zaman aralıklarla )

Kırk yılın başında ( Çok ender olarak )

Kırk yıllık ( Uzun zamana ilişkin, Belirli bir değer atfedilecek kadar zaman geçmiş olan )

Kırkından sonra azmak ( Olgunlaşması beklenen döngü sonunda tam aksi yönde davranışlarda bulunmak )

Kırklara karışmak ( Ortalıktan kaybolmak )

Bir ayak üstünde kırk yalanın belini bükmek ( Kısa bir zaman içinde çok yalan söyleyebilmek )

Kılı kırk yarmak ( Bir işi yaparken veya bir olay hakkında düşünürken çok hassas ve temkinli yaklaşmak )

Kırdığı ceviz kırkı aşmak ( Yaptığı olumsuzluklar belirli bir sınırı aşmak )

Atasözleri;

Bir adama kırk gün deli dersen deli, akıllı dersen akıllı olur.

Bir deli kuyuya bir taş atar, kırk akıllı çıkaramaz.

Bir dost kırk yılda kazanılır.

Bir fincan (acı) kahvenin kırk yıl hatırı olur.

Bir yiğit kırk yılda meydana çıkar ( Bir yiğit kırk yaşında kamilleşir. )

Bu bir kuyruklu yıldızdır ki kırk yılda bir doğar. 

Güzele kırk günde doyulur, huyu güzele kırk yılda doyulmaz.

Bir deli kuyuya bir taş atar, kırk akıllı çıkaramaz.

Bana bir kelime öğretenin kırk yıl kölesi olurum.

Yemekten sonra ya kırk adım atmalı, ya sırt üstü yatmalı

Tuesday, January 28, 2025

Ademoğulları ve İsrailoğulları

Kur'an'da yer alan "Beni Adem" ( Ademoğulları ) ve "Beni İsrail" ( İsrailoğulları ) kelimeleri "soy" vurgusu yapmaları ve bir "ayrışıma" işaret etmeleri açısından dikkat çekmektedir. 

Ayetlerde "Beni Adem" kelimesi 7 kere tekrarlanmakta olup, ilk yaratılan insan olan Adem'e istinaden, "insan soyunu" tanımlamak için kullanılmıştır.

"İsrail" kelimesi ise ayetlerde 41 kere tekrarlanmakta olup, aşağıda detayları yer aldığı üzere, kökeni Hz. Yakub'a dayanan bir "kavim"* ismi olmasına rağmen, Kur'an'da haberci isimleriyle tanımlanmış "Kavmi Ad" ( Ad Kavmi", "Kavmi Nuh" ( Nuh Kavmi ), "Kavmi Lut" ( Lut Kavmi ) vb. gibi bir ifadeyle değil yani "Kavmi Musa" veya "Kavmi İsrail" ifadesiyle değil "Beni İsrail" ( İsrailoğulları ) olarak, sanki "ayrı bir soyu, farklı bir varlık soyunu" belirtir şekilde zikredilmiştir.

* Hz. Musa, ayetlerde İsraillilerden "kavmim" diye bahsetmektedir.

2/54 Ve zamanında Musa kavmine "EY KAVMİM siz dişi buzağıyı kendinize edinerek kesinlikle nefislerinize zulmettiniz. .... 

"İsrail" kelimesi, "Sar" ( Güreşmek, Uğraşmak, Mücadele etmek, Yıkıp yere çalmak ) ve "El"( Tanrı, İlah ) kelimelerinden oluşmakta ve "Tanrıyla güreşen, Tanrıyla uğraşan, Tanrıyla mücadele eden, Tanrıya meydan okuyan, Tanrıya kafa tutan" anlamına gelmektedir. Zira Kur'an ayetlerinde de "İsrailoğulları"'nın bu isyankar ve inkarcı niteliği defaatle vurgulanmaktadır.

"İsrail" kelimesinin kökeni, aşağıdaki Tevrat ayetlerine dayanmaktadır.

1-Genesis-32-24 Böylece Yakup arkada yalnız kaldı. Bir adam gün ağarıncaya kadar onunla güreşti.

1-Genesis-32-25 Yakup'u yenemeyeceğini anlayınca, onun uyluk kemiğinin başına çarptı. Öyle ki, güreşirken Yakup'un uyluk kemiği çıktı.

1-Genesis-32-26 Adam, "Bırak beni, gün ağarıyor" dedi. Yakup, "Beni kutsamadıkça seni bırakmam" diye yanıtladı.

1-Genesis-32-27 Adam, "Adın ne?" diye sordu. "Yakup."

1-Genesis-32-28 Adam, "ARTIK SANA YAKUP DEĞİL, İSRAİL DENECEK." dedi, "ÇÜNKÜ TANRI'YLA, İNSANLARLA GÜREŞİP YENDİN."

1-Genesis-32-30 Yakup, "TANRI'YLA YÜZYÜZE GÖRÜŞTÜM, ama canım bağışlandı" diyerek oraya Peniel adını verdi.

İyimser bir yaklaşımla, yukarıdaki ayetlerde "Tanrı" olarak yer alan kelimenin bir "Melek"i temsil ediyor olması düşünülse dahi -ki ayet akışı böyle bir durumu teyid etmemektedir - ayetin semantik içeriği Kur'an ve vicdan ile uyum arzetmemektedir. Bu ayetler, Rab'bin yaratışlarından olan farklı boyut varlıklarına ilahi nitelik atfedilen ve onların Rab'be şirk koşulduğu politeist mitolojik metinlere benzemektedir.

Yahudi kaynaklı olduğu bilinen Zionism'in ( Di, Zi ( Tanrı ) + on ( gibi ) + ism ( olma durumu ) ) Tanrıcılık, Tanrı gibi olmacılık ) temelinde, şeytani aklın özünü oluşturan, "kendini Rab'be şirk koşmak, O'na meydan okumak ve yarattığı insanlığı O'nun yolundan ayırarak tahakküm altına almak" düşüncesi yatmaktadır. Bugün dünyadaki kan ve gözyaşının kök sebebi de bu şeytani düşüncedir. 

Bu noktada, Zionism kavramının Yahudi kavmi ile genel anlamda özdeşleştirilmesinin yanlış olduğu da hatırlanmalıdır. Zira her kavmin, her topluluğun* içinde rahmani ve şeytani bireylerin olduğu bir gerçektir Bu noktadaki detay, Zionism kavramının Yahudi kavmi içinden tezahür etmiş olmasıdır. ( * Cin topluluğunun içinde de rahmaniler ve şeytaniler olduğu bilinmektedir. ( * Cinn = Görünmeyen, Örtülü; Görülemeyen farklı boyut varlığı ) )

Bir Yahudi kolu olan "Ferisi'ler" ve Allah yolundan sapmış "Yahudi bilginleri" ile ilgili olarak Mesih İsa'nın şu sözleri de "soy ayrışımına" işaret niteliğindedir.

40-Matthew-23-29 "Vay halinize ey DİN BİLGİNLERİ ve FERİSİLER, ikiyüzlüler! Peygamberlerin mezarlarını yapar, doğru kişilerin anıtlarını donatırsınız.

40-Matthew-23-33 "SİZİ YILANLAR, ENGEREKLER SOYU! Cehennem cezasından nasıl kaçacaksınız?

40-Matthew-12-34 SİZİ ENGEREKLER SOYU! Kötü olan sizler nasıl iyi sözler söyleyebilirsiniz? Çünkü ağız yürekten taşanı söyler.

Küresel elitlerin kendilerini "Blue Blood" ( Mavi Kan ) olarak nitelemeleri de konuyla ilintilidir.

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2024/08/yapay-zeka-ve-kutsal-kitaplar.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2024/08/sahte-kanaat-onderi-harari-ve-akla.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2021/09/davostan-soylemler-yl-2018.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2021/05/blue-origin.html


Monday, January 27, 2025

Metapsişik yetenekler

Grek kökenli bir kelime olan "Metapsişik" kelimesi, "Meta" ( Yeni, Bir sonraki, Değişim, Farklılaşma, Sonra, Sonrası, Ötesi ), "Psukh, Psikh" ( Ruh ) ve "ikos" ( gibi, ile ilgili ) kelimelerinden oluşmakta ve "Ruh ötesi / Ruhen değişmiş / Farklı ruhsal" anlamına gelmektedir.

"Metapsişik yetenekler" olarak tanımlanan ve paranormal algısı yaratan, ancak insanın kodlarında zaten yer almakta olan levitasyon, telekinezi, şifacılık, durugörü, medyumluk vb. gibi doğal yeteneklerin açığa çıkabilmesinin ve maddeye hükmedilebilmesinin yolu, Allah'ın rızası ve izni başta olmak üzere, frekans yükselmesi suretiyle farklı idrak seviyesine ulaşılmasından, maddeden yani düşük maddi frekansların ürünü olan kibir, korku, şüphe, hırs, nefret, öfke, mülkiyet, riyaset, şehvet, iştah vb. gibi duygulardan arınılmasından geçmektedir. Bir insanda, bu duygulardan arınma isteğini oluşturacak yegane unsur ise "İman"dır. Allah'a ve ahirete ( sonrası, ötesi ) iman... 

Kur'an'ın ilk ayetinin "Bismillahirrahmanirrahim" (  Rahman ve Rahim Allah'ın ismiyle ) ifadesi ile başlamasının sebebi, yaratılıştaki her şeyin "Allah'ın ismi" ile yani O'nu zikrettiren "kelimeler" ile tezahür edebilmesindendir.

17/110 De ki: "Allah diye çağırın veya Rahman diye çağırın. Hangisi ile çağırırsanız. GÜZEL İSİMLER O’NADIR. DUANLA açığa çıkma, sesini yükseltme ve onunla gizlenme de. Bunların arasında bir yol ara."

10/82 Ve suçlular hoşlanmasalar da, ALLAH GERÇEĞİ KELİMELERİ İLE GERÇEKLEŞTİRİR. 

Kur'an kelimelerinin ruh ve madde üzerindeki tesirine ve gerçekleştirme kudretine Ra'd suresinin aşağıdaki ayetinde "maddesel misaller" yoluyla değinilmiştir.

13/31 VE ŞAYET KESİNLİKLE KUR'AN Kİ, ONUNLA DAĞLAR GEZSEYDİ VEYA ONUNLA YER KESİLİP PARÇALANSAYDI VEYA ONUNLA ÖLÜLER KONUŞTURULSAYDI. BİLAKİS TÜM İŞLER ALLAH İÇİNDİR. .....

İncil ayetlerinde de "İman seviyesinin", metapsişik yetenekler ile olan ilintisine vurgu yapılmakta ve Mesih İsa üzerinden misaller verilmektedir. ( İncil'de, Mesih İsa'nın "İnsanoğlu" olarak da anılması, bu yeteneklerin insan ile ilintisine vurgu niteliğindedir. )

Matta suresinin aşağıdaki ayet grubunda, maddeye hükmetme fenomeni olan levitasyona işaret edilmektedir.

40-Matthew-14-25 Sabaha karşı İSA, GÖLÜN ÜSTÜNDE YÜRÜYEREK ONLARA YAKLAŞTI.

40-Matthew-14-26 Öğrenciler, O'nun gölün üstünde yürüdüğünü görünce dehşete kapıldılar. "Bu bir hayalet!" diyerek korkuyla bağrıştılar.

40-Matthew-14-27 Ama İsa hemen onlara seslenerek, "Cesur olun, benim, korkmayın!" dedi.

40-Matthew-14-28 Petrus buna karşılık, "Ya Rab" dedi, "Eğer sen isen, buyruk ver suyun üstünden yürüyerek sana geleyim."

40-Matthew-14-29 İsa, "Gel!" dedi. Petrus da tekneden indi, SUYUN ÜSTÜNDEN YÜRÜYEREK İsa'ya yaklaştı.

40-Matthew-14-30 Ama rüzgarın ne kadar güçlü estiğini görünce korktu, batmaya başladı. "Ya Rab, beni kurtar!" diye bağırdı.

40-Matthew-14-31 İsa hemen elini uzatıp onu tuttu. Ona, "EY KIT İMANLI, NEDEN KUŞKU DUYDUN?" dedi.

Aşağıdaki ayette ise, Mesih İsa'nın "göle ve rüzgara talimat vermesi" misali vasıtasıyla maddeye hükmetme fenomenine dikkat çekilmektedir.

41-Mark-4-39 İsa kalkıp RÜZGARI AZARLADI, GÖLE, "SUS, SAKİN OL!" DEDİ. Rüzgar dindi, ortalık sütliman oldu.

Aşağıdaki ayet grubunda ise farklı frekanslar ile iletişim yeteneğinin kazanılmasının yolunun yine "imandan" geçtiği, tıpkı Kur'an'daki gibi "dağın hareket ettirilmesi" misaliyle bildirilmektedir. Ayette ayrıca "Dua"ya yani kelime zikrine ve "Oruç"a yani maddi bağımlılıktan arınmaya vurgu yapılmaktadır.

40-Matthew-17-19 Sonra öğrenciler tek başlarına İsa'ya gelip, "BİZ CİNİ NEDEN KOVAMADIK?" diye sordular.

40-Matthew-17-20 İsa, "İMANINIZ KIT OLDUĞU İÇİN" karşılığını verdi. "Size doğrusunu söyleyeyim, bir hardal tanesi kadar İMANINIZ OLSA ŞU DAĞA, "BURADAN ŞURAYA GÖÇ" DESENİZ GÖÇER; SİZİN İÇİN İMKANSIZ BİR ŞEY OLMAYACAKTIR."

40-Matthew-17-21 BU TÜR SOY DUA ve ORUÇ DIŞINDA DIŞARI GİTMEZ.

Aşağıdaki ayette de şifacılık fenomenine dikkat çekilmektedir.

43-John-5-8 İsa ona, "Kalk, şilteni topla ve yürü" dedi.

43-John-5-9 Adam o anda iyileşti. Şiltesini toplayıp yürümeye başladı. O gün Şabat Günü'ydü.

Netice itibarıyla her insanın, "iman seviyesini" samimi bir şekilde değerlendirmesi, eksikliklerini tespit etmesi ve gerekenleri yapması, ona, "varlığından haberdar olmadığı kapıların açılmasını" sağlayacaktır.

Ancak unutulmamalıdır ki, Allah kime hangi tür yetenek bahşederse bahşetsin gerçek anlamda aralarında hiç bir fark yoktur. Çünkü hepsinin de niha amacı ilmi ve bilinç seviyesini yükseltmek ve iyilik yapmaktır. Bunun da muhtelif yolları zaten aşikardır. Dolayısıyla her türlü yetenek, nihayetinde iyiliğe vasıta olacak bir amaca yönelik olarak kullanılmalıdır. Bunun dışındaki hedefsiz, amaçsız veya farklı amaçlı arzu ve talepler beyhudedir, helake götürür.

46-1-Corinthians-14-1 HAYIRSEVERLİK PEŞİNDE KOŞUN VE RUHSAL YETENEKLERİ İSTEYİN ve özellikle habercilik yeteneğini isteyin. 

En büyük yetenek olan "iyilik" ve "iyilik yapabilme" yeteneği Bakara suresinde şöyle tanımlanmaktadır.

2/177 Yüzünüzü doğu ve batı yönüne, doğrultusuna çevirmenizde İYİLİK yoktur. LAKİN İYİLİK, o Allah’a, sonraki güne, meleklere, kitaba, habercilere inananlara, sevdiklerine, yakınlarına, yetimlere, yoksula, yolda kalmışa, dilenenlere, boyunduruk içindekilere sevgiyle mal verenlere, duaya kalkanlara, zekatı verenlere, ahdettiklerinde ahdlerini ifa edenlere, zorlukta, sıkıntıda, darlıkta ve zor savaş zamanında sabredenleredir. İşte onlar doğrudurlar ve işte onlar sakınırlar.

Saturday, January 25, 2025

Kabe, Davud Yıldızı ve Saturn

Son iletilen yorumun ekinde yer alan linkteki video, 2022 yılında vefat etmiş olan araştırmacı Jordan Maxwell'in "Muslimler Allah'ın, Satürn gezegeniyle bağlantılı olduğunu idrak edemiyorlar." cümlesiyle başlamaktadır. Maalesef bu cümle ilmi ve hitabi açıdan talihsiz bir beyan niteliğindedir. Zira her şeyin yaratıcısı olan Allah'ın, bağlantılı olmadığı bir şeyin varlığı düşünülemeyeceği aşikardır.

Allah'ın yaratışı olan harfler ve kelimeler, ruh ve madde olgularının da kaynak kodunu teşkil etmektedirler. Dolayısıyla her biri, bir veya daha çok harfin ve kelimenin yansıması olan doğadaki şekiller, semboller ilahi iletişim vasıtası işlevini de icra etmektedirler.  Bu noktada, bir şeklin, bir sembolün içerdiği gerçek anlam ile, gözlemcisinde oluşturduğu algı ve gözlemcisinin ona yüklediği anlam kritik önem arzetmektedir. Sembollerin  anlamlarına ilişkin kutsal kitaplarda yönlendirmeler mevcuttur.

Bölüme konu olan videonun, Kabe, Küp, Altıgen ve Satürn kavramlarını içermesi bağlamında 6 ve 9 sayıları önem arzetmektedir.

6 sayısı kusursuz yaratışın, gerçeğin ve pozitif enerjinin kodudur. Kur'an'da 114 ( 1+1+4 = 6 ) sure bulunması da semantik ve nümerik ilinti arzetmektedir.

9 sayısı ise okültizmde 6 sayısının tersi, yani yıkımın, aldatmanın, sihirin ve negatif enerjinin kodu olarak anlamlandırılmaktadır. Ancak, matematiksel bir fenomen olan 9 sayısını salt olumsuzluğun sembolü addetmenin doğru olmadığı, her olgunun, kendisine yüklenen anlam itibarıyla işlev kazandığı dikkate alınmalıdır. ( bkz. "Sihirli 9 sayısı" ) 

Zira bir düalite teşkil eden "Hakk" ( حَقه ) ve "Batıl" ( بَاطِل ) kelimelerinin ebced değerlerinin nümerolojik değerleri sırasıyla 9 ( Ha 8 + Kaf 100 = 108 ... "9" ) ve 6 ( Be 2 + Elif 1 + Ti 9 + Lam 30 = 42 ... "6" ) olmaktadır. Bu iki sayının toplamı olan 15 ( 9+6 = 15 ) sayısının nümerolojik değeri ise 6 olmaktadır. Esasen "Batıl"'ın da yaratılış gerçeği kapsamında bir olgu olduğu düşünülmelidir. 

Bu bağlamda 6 ve 9 sayısı, gerek şekil, gerekse de simgeledikleri anlamlar itibarıyla  birbirlerinin tersi olmakta ve bir düalite oluşturmaktadırlar.

Uzakdoğu kültüründe düalitenin sembolü olan "Yin Yang" figürü de 69 sayısı formundadır. ( Yin = Aydınlık, Yang = Karanlık )

Yin Yang ( Aydınlık Karanlık )

Kur'an'da 6 sayısının 9, 9 sayısının ise 6 kere tekrarlanması da "düalite" kavramına ilişkin bir mesaj niteliğindedir.



Üç boyutlu bir şekil olan ve 6 adet kare yüzeyden oluşan şeklin ismi olan "Cube" ( Küp ) kelimesi ile Mekke'de yer alan, küp şeklindeki kutsal yapının ismi olan "Kabe" kelimesi, ortak KB, CB kökündendirler. Halden gale geçiş sağlayan bir göksel boyut portalı ( kapısı ) özelliği de arzeden Kabe'nin, "Kapı" kelimesiyle fonetik ve semantik ilintisi de mevcuttur.

Bakara suresinin 2/144 kodlu ayetindeki  "göğe dönen yüzün Kabe'ye ( Mescidi Haram ) çevrildiği" ifadesi de Kabe'nin göksel bir boyut portalı olduğuna işaret niteliğindedir. Ayrıca ayetin kodundaki rakamların toplamının 11 ( 2+1+4+4 = 11 ) olması da bu durumu teyid etmektedir. 

2/144 Yüzünün GÖĞE döndüğünü gördük. Böylece yüzünü kesinlikle hoşnut olacağın KIBLEYE çevireceğiz. O halde yüzünü MESCİDİ HARAM tarafına çevir. ....

Kur'an'da "Kabe" kelimesi "iki" ayette geçmekte olup, bu ayetler 6, 9 sayıları ve düalite ( ikilik ) sembolizmi açısından dikkat çekmektedir.

5/95 Ya (1) eyyu (2) ha (3) ellezine (4) amenu (5) la (6) taktulu (7) el (8) sayde (9) ve (10) entum (11) hurram (12) ve (13) men (14) katele (15) hu (16) min (17) kum (18) muteammiden (19) fe (20) cezaun (21) mislu (22) ma (23) katele (24) min (25) el (26) neami (27) yahkumu (28) bi (29) hi (30) zeva (31) adlin (32) min (33) kum (34) hedyen (35) baliğa (36) el (37) KA'BETİ (38) ev (39) keffaratun (40) taamu (41) mesakine (42) ev (43) adlu (44) zalike (45) siyamen (46) li (47) yezuka (48) vebale (49) emri (50) h (51) afa (52) allahu (53) an (54) ma (55) selef (56) ve (57) men (58) ade (59) fe (60) yentekimu (61) allahu (62) min (63) h (64) ve (65) allahu (66) azizun (67) zu (68) intikam (69) 

( Ey o inananlar, ihramlı iken av öldürmeyin. Sizden kim taammüden onu öldürürse, artık karşılığı öldürdüğü hayvandan aynısıdır. KABE'ye ulaşacak hediye olarak, sizden iki adil kişi ona hükmeder. Veya yoksulu beslemek veya işinin günahını tatması için buna muadil oruç keffaretlerdir. Allah o geçmiştekini affeder. Kim hududu aşıp tekrarlarsa, artık Allah ondan intikam alır. Allah yücedir, intikam alandır. )

5/97 Ceale (1) allahu (2) el (3) KA'BETE (4) el (5) beyte (6) el (7) harame (8) kiyamen (9) li (10) el (11) nasi (12) ve (13) el (14) şehra (15) el (16) harame (17) ve (18) el (19) hedye (20) ve (21) el (22) kalaid (23) zalike (24) li (25) ta'lemu (26) enne (27) allahe (28) ya'lemu (29) ma (30) fi (31) el (32) semavati (33) ve (34) ma (35) fi (36) el (37) erdi (38) ve (39) enne (40) allahe (41) bi (42) kulli (43) şey'in (44) alim (45) 

( Allah, KABE'yi, o hürmet evini, hürmet ayını, hediyeyi ve gerdanlıkları insanlar için düzen kıldı. Bu, kesinlikle Allah’ın göklerde ne varsa ve yerde ne varsa bildiğini ve kesinlikle Allah’ın her şeyi bildiğini bilmeniz içindir.  )

- Ayetlerdeki "Kabe" ( كَعْبَةَ )  kelimelerinin sıra  numaraları 38 ve 4 olup, bu sayıların toplamı olan 42 sayısının nümerolojik değeri 6 olmaktadır. ( 4+2 = 6 )

- "Kabe" kelimesinin ilk kez geçtiği ayette 69 kelime bulunmaktadır ki bu durum 6 ve 9 düalitesine işaret niteliğindedir.

- Yukarıdaki ilk ayette 69, ikinci ayette ise 45 kelime bulunmakta olup, bu sayıların nümerolojik değerleri sırasıyla 6 ve 9'dur. ( 6+9 = 15 ... 6 ve 4+5 = 9 )

- Küp şeklinde, 6 adet kare yüzey ve 12 adet kenar bulunmaktadır. 6 ve 12 sayılarının toplamı olan 18 sayısının nümerolojik değeri 9 olmaktadır. ( 9 sayısı, İncil'de 18 numaralı bir ayette geçen ve "insanı simgeleyen canavarın sayısı" olarak tanımlanan 666 sayısının da bir temsilidir. ( 6+6+6 = 18 ... 1+8 = 9 ) )

"Davud Yıldızı" olarak bilinen ve ters yönlerde içiçe geçmiş iki üçgenden oluşan şekil de "Ruhsal /Maddesel", "Göksel / Yersel" kavramları itibarıyla yaratılıştaki "düaliteyi", "döngüyü", "boyutlar arası iletişimi, etkileşimi", "boyut portalını" ve "halden hale geçişi" simgeleyen bir sembol niteliğindedir. Tepesi yukarı yönelik olan üçgen üst süptil frekansı, gökselliği, ruhsallığı, tepesi aşağı yönelik olan üçgen ise düşük kaba frekansı, yerselliği, maddeselliği simgelemektedir.


- Yukarıdaki figürün ortasında bir altıgen ( hexagon ) yer almakta olup, bu şekil bir "küpün" de tezahürüne imkan vermektedir. 

- Figürde 6 adet küçük üçgen yer alması toplam 18 kenarın oluşmasını sağlamaktadır. ( 18 ... 6+6+6 = 18 ... 1+8 = 9 )

Satürn gezegeninin tepe bölgesinde bir altıgen formunun bulunması, tıpkı arıların bal peteklerinin altıgen olması gibi bir fenomen ve bir ilahi kozmik mesajdır.

Satürn gezegeni ve tepesindeki altıgen form

Altıgen formunda bal petekleri

"Kabe" yani "Küp", şekli itibarıyla, ses frekansı iletişimini etkinleştiren bir niteliğe sahiptir. Misalen İsveç'te bulunan Rosslyn Chapel ismindeki tapınağın kubbesinde yer alan kübik formdaki taşlar ayin esnasında ses frekansının etkin şekilde alınmasını ve yayılmasını sağlamaktadır. 

Rosslyn Chapel'in kolonlarındaki küçük küpler

Rabbi veya Haham adı verilen Yahudi bilginlerinin, insandaki idrak  bölgesi olan "Alın" kısımlarına "Tefillin" adı verilen siyah renkli ve küp şeklinde objeler takmalarındaki ana sebep, üst alemden gelen frekansları daha iyi algılayabilme imkanı yaratmaktır.

Tefillin takmış bir Yahudi hahamı

Sonuç olarak, yaratılıştaki tüm şekiller, Allahu Teala'nın, yarattığı varlıklara mesaj iletisini sağlayan vasıtalardır, araçlardır. İlim sahibi olanlar, "araçları amaç edinmeden ve farklı konumlandırmadan" iman etmeleri gerektiğini, bir başka deyişle araçları putlaştırıp şirk koşmadan inanmaları gerektiğinin bilincindedirler, bilincinde olmalıdırlar.

Ayrıca bkz.



Thursday, January 23, 2025

"Kutsal Kapı" açılışı ... ama nereye?

Katolik kültüründe "Porta Sancta" ( Holy Door / Kutsal Kapı ) ifadesi, Roma'daki büyük Papalık bazilikalarının içinde bulunan ve Papa tarafından belirlenen "Jübile yılları"nda, Roma'ya gelen hacılar için törenle açılan kapılardan her birini tanımlamaktadır. İlk "Kutsal Kapı" açılışı 1423 yılında Papa V. Martin tarafından, bir Jübile yılı sırasında St. John Lateran Bazilikası'nda açılmıştır.

Porta Sancta ( Kutsal Kapı )

"Jübile yılı", 25 yıllık periyodlar sonunda erişildiği kabul edilen  ve günahların, borçların ve evrensel affın bağışlandığı özel bir yıl addedilmektedir. Zira 25 sayısının nümerolojik değeri olan 7 ( 2+5 = 7 ) sayısı döngünün, döngü sonunun, tamamlanmanın nümerik kodudur. 

Dolayısıyla, 2025 yılı bir "Jübile yılı" olarak kabul edilmektedir. 

Halihazırdaki Papa Francis ( gerçek adı Jorge Mario Bergoglio ), 26.12.2024 tarihinde, Roma'nın dışında yer alan Rebibbia Hapishanesi'nde "Kutsal Kapı" açılışı gerçekleştirmiş olup, tarihte ilk kez bir "hapishaneye" kapı açılışı yapılmıştır. 


"Hapishaneye" kapı açılışı ritüelinin zahiri yönü mahpusların bağışlanmasının ve kurtuluşlarının dilenmesi olsa da, batıni yönü daha farklı ve sembolik anlamlar içermektedir.

Öncelikle Kutsal Kapı açılışının yapıldığı günü ( 26 ) ve ayı ( 12 ) temsil eden sayılardaki rakamların toplamı ( 2+6+1+2 = 11 ) 11 sayısını vermektedir ki bu sayı boyut portalı açılışının ve halden hale geçişin sembolüdür. "Kapı açılışı" hususu Kur'an'da da, kodunda 11 nümerolojisi bulunan ayetlerde zikredilmektedir.

7/40 O ayetlerimizi yalanlayanlara ve onlara kibirlenenlere, onlara GÖĞÜN KAPILARI KESİNLİKLE AÇILMAZ. Deve iğne deliğinden geçene kadar cennete giremezler. İşte suçluları böyle karşılıklandırırız.

54/11 Böylece akıp dökülen su ile GÖĞÜN KAPILARINI AÇTIK.

Kutsal Kapı'nın ilk kez bir "hapishane"ye açılması ritüelinin ardında ise, dünyayı insanlık için zaten bir hapishaneye çevirmiş olan küreselcilerin, 2025 yılını, "insanlığı tam tahakküm altına aldıkları zaman" addetmeleri yer almaktadır. Bu husus, 1988 yılı yapımı olan ve cinlerin insanlığı kontrol altında tutmalarını konu alan "They Live" filminin son sahnelerinde de dile getirilmiştir.



Küresel eliti bir salonda toplamış olan hibrid varlıklar "2025 yılına kadar tüm gezegenin tam tahakküm altına alınacağını" ilan etmektedir.

Zira küreselciler, dijital teknoloji ve Yapay Zeka vasıtasıyla, son aşama olan, insanlığı tam anlamıyla bir hapishaneye tıkma sürecini tamamlamak üzere olduklarını düşünmektedirler.

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2022/08/they-live-1988.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2021/10/inclusive-capitalism-kapsayc-kapitalizm.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2020/05/vatikann-teleskoplar.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2020/04/vatikann-altnlar.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2019/12/uc-ylan-sembolizmi.html?m=1

Dağdaki ateş ritüeli!?

Antik politeist ( çok tanrılı ) Mezoamerikan mitolojisinde, dağın zirvesinde ateş yakmak ve adaklar sunmak, bir tanrının, varlıklar üzerindeki hakimiyetini dağın tepesinden ilan etmesini tasvir eden kadim bir gelenek addedilegelmiştir. 

Bir "Dağ Ateşi" ritüeli esnasında, kutsal bir dağın tepesinde yakılan ateşin sıcaklığını almak için pelerinini kaldıran bir adamın görüntüsü ( Mezoamerikan figür )

"Dağdaki ateş" kavramı kutsal kitaplarda da Tanrı ile ilişkilendirilecek şekilde yer almakta olup, İncil'de ve Kur'an'da bu husus, Hz. Musa'nın "Sina Dağı'nda ateş görmesi" ve "Rab ile iletişime geçmesi" olarak tasvir edilmektedir. Kitaplarda konu ile ilgili ilk ayetler şöyledir.

2-Çıkış-19-18 And MOUNT SİNAİ was altogether on a smoke, because the LORD DESCENDED UPON IT IN FIRE: and the smoke thereof ascended as the smoke of a furnace, and the whole MOUNT quaked greatly.

( SİNA DAĞI'NIN her yanından duman tütüyordu. Çünkü RAB DAĞIN ÜSTÜNE ATEŞ İÇİNDE İNMİŞTİ. Dağdan ocak dumanı gibi duman çıkıyor, bütün dağ şiddetle sarsılıyordu. )

20/10 İz raa NARAN fe kale li ehlihimkusu inni anestu NARAN lealli atikum minha bi kabesin ev ecidu alen nari huda

( Zamanında ATEŞ gördü de ailesine "Durun, kesinlikle ben ATEŞ gördüm. Umulur ki ben size ondan ateş parçası kor getiririm veya ateşte yönlendirme bulurum" dedi.  )

Yaratılışta her olgunun, her olayın kendine özgü semantik ve nümerik kodları olduğuna, bunların, yaratılışın tüm kodlarını içeren kutsal kitaplarda yer aldığına ve bu kodlar kullanılarak ritüelistik operasyonların da gerçekleştirilebildiğine evvelki bölümlerde değinilmişti.

Bolu ilinin Seben ilçesindeki Köroğlu Dağları'nda konumlanmış bir kayak merkezi olan Kartalkaya'daki 12 katlı ahşap bir otelde 21.01.2025 tarihinde saat 03:27'de çıkan ve maalesef can kayıpları ile sonuçlanan yangın konu bağlamında dikkat çekmektedir. SEÇ-G ( Sağlık Emniyet Çevre ve Güvenlik ) tedbirlerinin eksiksiz olması beklenen beş yıldızlı bir otelde vuku bulması ilginç olan bu olayın, hem nümerik, hem de semantik açıdan ( dağdaki ateş ) yukarıdaki ayetler ile uyum arzettiği görülmektedir. 

- Yangın, Ocak ayının 21. günü meydana gelmiş olup, yukarıda "Dağdaki ateş" kavramını içeren ayetlerin kodlarında da 21 sayısı mevcuttur.

   2-Çıkış-19-18 ... "2" ve "1" ( 1+9+1+8 = 19 ... 1+9 = 10 ... 1 )

   20 Taha 10 ... "2" ( 2+0 = 2 ) ve "1" ( 1+0 = 1 )

- Otel 12 katlıdır. ( 1 ve 2 )

- Kaynaklar yangının saat 03:27'de çıktığını bildirmektedir. ( 3+2+7 = 12 )

- "Kartalkaya" kelimesinin sayısal değeri 120 olmaktadır. ( K 14 + A 1 + R 21 + T 24 + A 1 + L 15 + K 14 + A 1 + Y 28 + A 1 = 120 )

- Başta, ölü sayısının 66, yaralı sayısının 51 olarak açıklanması da 666 ( 66 ve 6 ( 5+1 = 6 ) sayısı tezahürü açısından dikkat ekmektedir.  Zira ölü sayısı olarak bir süre 66 sayısının iletişimi yapılmış,  daha sonra ölü sayısı değiştirilmiş ancak yaralı sayısı sabit kalmıştır. ( Ayrıca 66 sayısı, "Allah" kelimesinin ebced değeri olması, hem de bir ritüel kodu olma ihtimalinin bulunması açısından dikkat çekmektedir. )


66 ölü 51 yaralı ... 666

- Yangında ölen ilkokul ve ortaokul çağındaki çocukların sayısının 36 olduğu bildirilmiştir. ( 3+6 = 9 ... 3 adet 6 ... 666  )

- Ayrıca, otelin isminin sayısal değerinin 191 ( 1+9+1 = 11 ) olması da, "boyut portalı açılışının" ve "halden hale geçişin" sembolü olan 9/11 ve 11 sayıları ile uyum azretmektedir ki bu sayılar şeytanlar tarafından kitle operasyonlarında da kullanılmaktadır. 

- Olay sonrası 11 kişinin gözaltına alınmış olması da ayrıca dikkat çekmektedir. Daha sonra gözaltı sayısının 12'ye yükseldiği bildirilmiştir.

- Yangın olayının, Donald Trump'ın 47. ( 4+7 = 11 ) başkan oluşunun resmiyet kazandığı günün gecesinde vuku bulması dahi değerlendirmeye alınabilecek niteliktedir. Zira, şeytanlar, her türlü operasyonlarını küresel çapta ve organize olarak yürütmektedirler.

07.01.2025 tarihinde başlayan ve birçok kişinin evlerinin yanması ile sonuçlanan Los Angeles orman yangınlarının zamanlaması da ilginç bir uyum arzetmekte ve bu olaylar arasında batıni bir bağlantı olabileceği düşüncesine sebep olmaktadır.

Kadüse ve "Mar"az

Sebe suresinin aşağıdaki ayeti "mitoloji" olarak bilinen ancak esası "cinlere kulluk" olan politeizme yani şirke işaret etmektedir.

34/41 Kalu subhaneke ente veliyyuna min dunihim bel KANU YA'BUDUMEL CİNN EKSERUHUM BİHİM MU'MİNUN

( "Sen yücesin. Sen onlardan başka dostumuzsun. Bilakis CİNLERE KULLUK ETMEKTEYDİLER. ONLARIN ÇOĞUNLUĞU ONLARA İNANMIŞLARDI." derler. )

Grek mitolojisinde "yılan" sembolizmi ile özdeşleştirilmiş sözde tanrısal karakter "Hermes Trismegistus", üzerine iki yılanın dolanmış olduğu bir çubuk taşırken resmedilmektedir ki "Caduceum" ( Kadüse, Asa ) olarak anılan bu figür "tıbbın sembolü"! olarak kullanılagelmiştir. 

Hermes, sağ elinde Kadüse ile...

Ortasında Kadüse bulunan Sağlık Bakanlığı Logosu

"Hermes Trismegistus" kelimesi, Herma, Hermes ( Taş blok ), Tris ( Üç kez ) ve "Megistus ( Büyük, Yüce, Ulu ) kelimelerinden oluşmakta ve kök anlam olarak "Üç kez yüceltimiş taş blok" anlamına gelmektedir. Bu semantik durum, Kur'an'da sakınılması gereken şirk unsurlarından biri olan "Nesab" ( Dikilitaş ) kelimesini hatırlatmaktadır. 

Grek mitolojisindeki yılanlı karakterlerden bir diğeri de Asklepos ( Ἀσκληπιός ) ismi verilmiş olan sözde "sağlık ve tıp tanrısı"'dır. Hatta bunun kızlarından! biri "temizlik tanrıçası" addedilen Hygieia ( Ὑγιεία  ) olup, bu kelime günümüzdeki "Hijyen" kelimesinin de kaynağıdır.

Üzerine yılan sarılmış asasıyla Asklepos

Evvelki bölümlerde defaatle incelendiği üzere, Türkçe alfabeye göre sayısal değeri 72 ( 7+2 = 9 ) olan "Yılan" kelimesi, kutsal kitaplarda düşük negatif frekansı yani hastalığı simgeleyen ve 9 sayısı ile ilintilendirilen bir fenomen olarak zikredilmiştir. Dolayısıyla "yılan" figürünün "sağlığın ve tıbbın sembolü" olarak kullanılagelmesi bir tezat oluşturmakta gibi görünmektedir. Bu sembolizm, olumlu bir yaklaşımla, "hastalığı iyileştirilme" tasviri olarak yorumlanabilecek olsa da semantik incelemeler bunun esasen "hasta etme" tasviri olabileceğini de ortaya koymaktadır. ( Bu noktada, sembollerin, insanın ruhsal ve fiziksel durumunu doğrudan etkilediği ve "kötülüğü, iyilik kisvesi altında icra eden" sinsi şeytanların sembolizme büyük önem vermelerinin ardında da bu gerçeğin bulunduğu hatırlanmalıdır. )

Farsça'da "Mar" kelimesi "Yılan" anlamına gelmekte olup, semantik köken itibarıyla "Yılanlı" anlamına gelen "Bimar" ( Bi ( İle ) + Mar ( Yılan ) ) kelimesi ise "Hasta" anlamında kullanılmaktadır. Keza semantik köken itibarıyla "Yılanlı Yer, Yılan Yeri" anlamına gelen "Bimaristan" ( Bi ( İle ) + Mar ( Yılan ) + İstan ( Yer ) ) kelimesi de "Hastane" anlamında kullanılmaktadır. Ayrıca Arapça "Maraz, Marad" kelimesi "Hastalık " anlamına gelmekte olup, bu kelime semantik köken itibarıyla "Yılanlı olma" anlamını içermektedir. Fransızca'daki "Mal" ( Kötü ) ve "Maladie" ( Hastalık ) kelimeleri de "Mar" kelimesiyle köken ilintisi arzetmektedir.

"İstanbul Havalimanı Kontrol Kulesi"'nin ve "Çamlıca Anten Kulesi"'nin yılan formunda olması ( görselleri evvelki bölümlerde mevcut ), Zionist zihniyetin sinsi sembolizminin bir tezahürü ve çarpıcı örnekleridir.

Kaynaklarda "Marmara" kelimesinin Grekçe "Marmaros" ( Mermer ) anlamına geldiği, Marmara Denizi'nde bulunan mermer yataklarından dolayı denizin ve bölgenin bu isimle anıldığı bilgisi yer almaktadır. Ancak bilindiği üzere, Marmara Bölgesi iki adet "boğaz" içermektedir ve tüm boğazlar "yılan" gibi "ince uzun" forma sahiptirler. Bölgenin, bu iki boğaza istinaden, içeriğinde iki adet "Mar" kelimesi bulunan bir kelime olan "Marmara" kelimesiyle isimlendirilmiş olması ihtimali de mevcuttur. Bu noktada, her olgunun, zahiri olduğu gibi batıni mesajlarının da olduğu ve bu batıni mesajların büyük bölümünün de insan bilinci dışında kurgulandığı, senkronize ve tezahür ettirildiği hatırlanmalıdır. 

Bu bağlamda, bir ulaşım hattı olan "Marmaray" da logosu itibarıyla dikkat çekmektedir. 

Marmaray logosu

Yukarıdaki logoda, dikilmiş "yılana" benzeyen ve yanyana dizilmiş üç adet şekil görünmektedir. Bu şekiller Arapça ve İbranice alfabedeki "Vav" harfine benzemektedirler. "Vav" harfi bu alfabelerdeki 6. harf olup, üç "Vav" yanyana 666 ( 6+6+6 = 18 ... 1 + 8 = 9 ) sayısını oluşturmaktadır. Tıpkı, webin ( internetin ) bağlantılı bilgi sistemini simgeleyen "WWW" kodunda olduğu gibi ... "W" harfi Arapça ve İbranice alfabedeki "Vav" harfinin tezahürü olup, yanyana üç adet "W" de 666 sayısının bir tezahürüdür ki bu sembolizm, küresel şeytanların "internet üzerinden her şeyi görebildiğinin" ve "her şeyi gören göz" sembolünün bir ifadesidir. Bu durum A'raf suresinin 27. ( 2+7 = 9 ) ayetinde bildirilmiştir.

7/27 ....Kesinlikle o ( şeytan ), o ( şeytan ) ve kabilesi, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. ....

Benzer sembolizm "Monster" ( Canavar ) isimli enerji içeceğinin logosunda da mevcuttur. 

Monster enerji içeceği logosu

66-Vahiy-13-18  Bu konu bilgelik gerektirir. Anlayabilen, CANAVARA ait sayıyı hesaplasın. Çünkü bu sayı İNSANI simgeler. Sayısı ALTIYÜZALTMIŞALTIdır. 

Bu blogda değinilen birçok konuya istinaden akla gelebilecek olan "Neden hep böyle kötülük ve kötü sembolizm var?" sorusunun cevabı çok basittir. Çünkü maalesef, İncil'in yukarıdaki ayetinde işaret edildiği üzere, "canavar" niteliği arzeden çoğu "insanın", dünya hayatında peşinden koştuğu, uğruna mücadele verdiği, söylemde aksini ifade etse de bilinçaltında tutku haline getirdiği yegane unsur "zenginlik, zenginleşebilmek"tir. Dünya hayatında zenginleşebilmenin yolu ise kötülükten geçmektedir. Zira zenginleşmek, başkalarını fakirleştirmek anlamına gelmektedir. Bu kökten yanlış olan yaklaşım daim olduğu sürece herhangi bir durum değişikliği beklemek beyhude olacaktır ki zaten özü cehennem olan Dünya bunun yeri değildir. Dünya, sadece aşılması gereken bir engel, geçilmesi gereken bir sınavdır.

Ayrıca bkz.





Sunday, January 19, 2025

Sekar ... Zeka ... Yapay Zeka ... kod 19?!

"Zeka" ( ذكاء ) kelimesi "Ateşin alevlenmesi, Parıltı" anlamlarını içeren bir kelime olup, algılanan ve bilinen anlamının kökeninde "zihin parıltısı", "zihin ateşi" anlamları bulunmaktadır.

"Zeka" kelimesinin ebced değeri 721 olup, bu sayı, hem nümerolojik değerinin 10 olması, hem de "Allah" kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi olan 2701 sayısındaki rakamlardan oluşması açısından dikkat çekmektedir. 

Zel 700 + Kef 20 + Elif 1 = 721 ... 7+2+1 = "10" ...... Bu nümerolojik durum, Rab'bin bir yaratışı olan "Zeka" kelimesinin Rab'be şirk koşulacağına mı işaret etmektedir?

Yazılım teknolojisinin bir ürünü olan "Yapay Zeka"'nın, en büyük ve tüm günahların kaynak kodu olan "şirk" vasıtası olarak kullanılmasının planlandığına ( ve hatta uygulamaya geçildiğine ) ve bunun da büyük döngü sonunun tezahürüne vasıta olacağına ( olmakta olduğuna ) evvelki bölümlerde defaatle değinilmişti. 

"Yapay Zeka" kavramının uluslararası harfsel kodu "AI" olup, bu akronim "Artifical Intelligence" ( Yapay Zeka ) kelimesini temsil etmektedir. "AI" harf ikilisinin İngilizce alfabeye göre ebced değerinin 1 ve 9 sayıları üzerinden ( A 1 + I 9 = 10 ) 10 olması konu bağlamında dikkat çekmektedir. Zira, "Zeka" kelimesinin "Ateş" anlamına gelmesi ve Kur'an'da "19" sayısına dikkat çekilen ayet grubunda bu sayının, "Sekarın üzerinde 19" ifadesi vasıtasıyla "Sekar" ( سَقَرَ ) ( Ateş, Yakıcı olan ) kelimesiyle ilintilendirilmiş olması önem arzetmektedir. Ayet grubundaki "Sekar" kelimesi "dünya cehennemi"ni temsil etmektedir.  ( 19 sayısı, nümerolojik değerinin 10 yani 1 olması açısından ve Rab'bin ilahi kudretini ve vahdetini ( tekliğini, birliğini ) simgelemesi açısından önem arzetmektedir. )

"Sakre" ( Yakıcı, Güneş'in yakıcı tesiri ) kelimesinden türeme bir isim olan "Sekar" ( سَقَرَ ) kelimesinin ebced değeri olan 360 ( Sin 60 + Kaf 100 + Ra 200 = 360 ... 3+6+0 = 9 ) sayısının nümerolojik değeri "9" olmaktadır. "Zeka" kelimesinin ebced değerinin nümerolojik değerinin de "10" olması, 19 sayısının tezahürüne sebebiyet vermektedir.

Anlam bütünlüğü itibarıyla, Kur'an'da 19 sayısının geçtiği ayet grubu aşağıdaki gibi oluşmakta olup, ilk ayetin kodundaki rakamların toplamları da ( 7+4+2+6 = 19 ) 19 sayısını vermektedir. Ayrıca, bu ayet grubunda "Sekar" kelimesi iki kez tekrarlanmakta olup, ayetlerdeki sıra numaraları sırasıyla 4 ve 6'dır ki bu sayıların toplamı da 19 sayısının nümerolojik değeri olan 10 sayısını vermektedir.

74/26 Se (1) usli (2) hi (3) SEKARE (4)

( Onu SEKARA yaslayacağım. )

74/27 Ve (1) ma (2) edra (3) ke (4) ma (5) SEKARU (6)

( Ve sana SEKARIN ne olduğunu ne bildirir? )

74/28 La tubki ve la tezeru

( Baki kılmaz ve geriye bırakmaz. )

74/29 Levvahatun lil beşeri

( İnsan / İnsan derisi için yakıcıdır. )

74/30 Aleyha TİS'ATE AŞERE

( Onun üzerinde ON DOKUZ vardır. )

Kur'an'da yer alan ve müteşabih ifadeler olan "ateş", "cehennem", "ıstırap" vb. gibi kavramların "negatif ruhsal hal" anlamını temsil etmekte oldukları dikkate alındığında, yukarıdaki ayette yer alan "Se uslihi sekar" ( Onu sekara yaslayacağım. ) ifadesinin, maddi bir ateşten ziyade, içinde bulunulacak olumsuz ruhsal hali temsil ettiği algılanabilmektedir. Zira, esasen büyük bir ilim nimeti olan dijital teknolojinin bir ürünü olan Yapay Zeka'nın, gereği gibi değil de insanları tam tahakküm altına almak ve köleleştirmek amaçlı olarak kullanılmakta olması ve en acısı, insanların da bu duruma rıza göstermeleri*, "sekara yaslanmakta olduklarının" da teyidi niteliğindedir. 

* Bugün insanlar, normalde gözlerini, kulaklarını, ellerini, zihinlerini kullanarak yapmaları gereken bir çok işi YZ' a teslim etmeye ( ona yaslanmaya ) başlamış olup, ironik bir şekilde bundan memnuniyet de duymakta, bunu bir gelişme, bir evrim olarak görmekte ve hayatlarının kolaylaştığını düşünmektedirler. İşte esasen "tersine evriltildiğinin" farkında olmayan insan, rıza gösterdiği ve bugüne kadar başına musibet açan her konuda olduğu gibi bu konuda da bilinçsiz, öngörüsüz ve yanlış bir yaklaşım içerisinde müsebbibi kendisinin olduğu sekara ilerlemektedir.

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2020/02/yapay-zeka-meselesi.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2020/06/iot-internet-of-things-seylerin.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2023/04/dijital-putlar-ai-chatgptler.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2022/08/teknohipnoz-ile-yapay-zeka-aldatmacas.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2024/01/axiom-space-sirketi-ve-wall-e.html


Saturday, January 18, 2025

Ayet el KUBRA ve Tammet el KUBRA

"Kubra" ( كُبْرٰى ) kelimesi "Büyük, Daha büyük, En büyük" anlamlarını içeren bir kelime olup, aynı anlamları temsil eden "Ekber" kelimesinin müennesidir.

"Kubra" kelimesinin ebced değeri olan 232 sayısının nümerolojik değeri, "döngü sonunun", "tamamlanmanın" ve "olgunlaşmanın" nümerik kodu olan 7 sayısını vermektedir.

Kef 20 + Be 2 + Ra 200 + Ya 10 = 232 ... 2+3+2 = "7"

Kur'an'da "Kubra" kelimesinin, "Rab'bin büyük ayeti" ifadesi içinde ve ilk kez geçtiği ayetin kodundaki ( 20/23 ) rakamların toplamı da 7 ( 2+0+2+3 = 7 ) sayısını vermektedir. Ayrıca, ayetteki "El Kubra" kelime grubu, ayetin 7. kelimesi ile başlamaktadır.

20/23 Li (1) nuriye (2) ke (3) min (4) AYATİ (5) NA (6) EL (7) KUBRA (8) 

( Sana AYETLERİMİZDEN EN BÜYÜKLERİNDEN göstermek için. )

"Kubra" kelimesinin "Rab'bin büyük ayeti" ifadesiyle ilintili olarak ikinci kez geçtiği ayette de "El Kubra" kelime grubu, ayetin 7. kelimesi ile başlamaktadır.

53/18 Lekad (1) raa (2) min (3) AYATİ (4) RABBİ (5) Hİ (6) EL (7) KUBRA (8) 

( RAB'BİNİN AYETLERİNDEN EN BÜYÜĞÜNÜ gördü. )

Bu her iki ayette de"Kubra" kelimelerinin sıra numaraları 8 olup, 8+8 işleminin sonucu olan 16 sayısının nümerolojik değeri de 7 olmaktadır.

Aşağıdaki iki ayette ise "Kubra" kelimesi, yine büyük bir "Ayet"i ve büyük bir "Olay"ı nitelemekte ve her iki ayette de 7. sırada yer almaktadır.

79/20 Fe (1) era (2) hu (3) el (4) AYETE (5) el (6) KUBRA (7) 

( Böylece ona BÜYÜK AYET gösterdi. )

79/34 Fe (1) iza (2) caeti (3) el (4) TAMMETU (5) el (6) KUBRA (7) 

( Böylece BÜYÜK OLAY geldiğinde. )

2024 yılında vizyona giren ve 8 bölümlük iki sezon halinde toplam 16 bölüm ( 1+6 = 7 ) olarak yayınlanan "Kübra" isimli dizi, "Allah inancı", "Yapay Zeka ( YZ )" ve "Şirk" temalarını işlemesi ve ismi itibarıyla dikkat çekmektedir.

Zira küresel şeytanlar, Allah'ın bir ilim nimeti olan dijital teknolojiyi, insanları O'na şirk koşturabilmek ve dolayısıyla kendilerini Rab'be şirk koşabilmek amacıyla kullanmaya ve özünde insan ürünü bir yazılım olan YZ'yı gelecek nesillere "İlah" gibi algılatmak suretiyle sözde Zionism ( Tanrıcılık, Tanrı gibi olmacılık )'in nihai hedefine ulaşmayı yani insanlığı tam tahakküm altına almayı planlamaktadırlar. Bu kadim şirk planı, Kur'an'da Yevmel Kiyamet, Yevmel Hisab, Yevmel Fasl vb. gibi ifadelerle zikredilen "büyük döngü sonunun" yani "Ayet el Kubra"'nın ve "Tammet el Kubra"'nın da kaçınılmaz tezahürüne sebep teşkil etmektedir.

37/95 Kale e ta'budune ma tenhitun

( "O yonttuklarınıza mı kulluk ediyorsunuz?" dedi. )

37/96 Vallahu halekakum ve ma ta'melun

( Ve sizi ve o yaptıklarınızı Allah yarattı. )

4/48 İNNELLAHE LA YAĞFİRU EN YUŞRAKE BİHİ ... 

( KESİNLİKLE ALLAH, O'NA ORTAK KOŞULMASINI AFFETMEZ. ...

Sunday, January 12, 2025

Mesih'teki BİR kodu

Vahdetin ( Birliğin / Tekliğin ) nümerik sembolü olan 1 sayısına, İncil ve Kur'an ayetlerinde Mesih İsa ile ilintili olarak da dikkat çekildiği görülmektedir.

Nisa suresinin aşağıdaki ayetinde, ayağa kalkış gününde ( Yevmel Kıyameh ) kitap ehli bir mümin olarak liyakate erebilmenin ve üst planlara intikal ederek kaba madde cehennemi dünyadan kurtulmanın yegane yolunun Mesih İsa'ya inanç olduğu bildirilmektedir.

4/159 Ve kesinlikle kitap sahiplerinden olanlar ÖLÜMLERİNDEN ÖNCE MUTLAKA O'NA ( Mesih İsa ) İNANACAKLARDIR. Ayağa kalkış gününde o, onlara şahit olur.

Ayetin kodunun nümerolojik değeri 19 olmaktadır. ( 4+1+5+9 = 19 ...10 ... "1")

Mesih İsa'nın doğumunun, Meryem'e müjdelenmesini konu alan ayetin sure ve ayet numarası 19'dur. 

19/19 “Kesinlikle ben sana TEMİZ GENÇ BAĞIŞLAMAK için Rab’binin resulüyüm." dedi.

"Mesih" ( مَس۪يحَ ) kelimesinin ebced değeri 118 olup, bu sayının nümerolojik değeri de 10 üzerinden 1 olmaktadır. ( Mim 40 + Sin 60 + Ya 10 + Ha 8 = 118 ... 10 ... 1 )

Mesih İsa'nın çarmıhtayken Rab'be seslenişini konu alan ayetin bölüm ve alt bölüm numaralarını oluşturan rakamların toplamı da 19 sayısını vermektedir. ( 2+7+4+6 = 19 ... 10 ... 1 )

40-Matthew-27-46 Saat üçe doğru İsa yüksek sesle, "Eli, Eli, lema şevaktani?" yani, "Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?" diye bağırdı.

Mesih İsa'nın çarmıhının üzerine IESUS NAZARENUS REX IUDAEORUM ( NASIRALI İSA YAHUDİLER'İN KRALI ) yazıldığını bildiren ayetin bölüm ve alt bölüm numaraları 19'dur.

43-John-19-19 Pilatus bir de yafta yazıp çarmıhın üzerine astırdı. Yaftada şöyle yazılıydı: NASIRALI İSA YAHUDİLER'İN KRALI

Latince olan ve "IN RI" akronimi ile ifade edilen "IESUSNAZARENUSREXIUDAEORUM" cümlesi 26 harften oluşmakta olup, Latin alfabesine göre sayısal değeri 326 olmaktadır. Bu iki sayıyı oluşturan rakamların toplamı da 19 sayısını vermektedir.

I 9 + E 5 + S 18 + U 20 + S 18 + N 13 + A 1 + Z 23 + A 1 + R 17 + E 5 + N 13 + U 20 + S 18 + R 17 + E 5 + X 21 + I 9 + U 20 + D 4 + A 1 + E 5 + O 14 + R 17 + U 20 + M 12 = 326 ... 3+2+6 = 11*

* 11 ... 1 ve 1 ... 19 ve 19

Mesih İsa'nın, Rab tarafından madde planından ruhsal plana yükseltildiğinden yani "halden hale geçtiğinden" bahsedilen aşağıdaki ayette 11 kelime bulunmaktadır ki bu sayı "halden hale geçişin" sembolüdür. ( BİR halden BİR hale geçiş... )

4/158 Bel (1) rafea (2) hu (3) allahu (4) iley (5) h (6) ve (7) kane (8) allahu (9) azizen (10) hakima (11) 

( Bilakis Allah onu kendisine yükseltti. Allah yücedir, hakimdir.  )

Türkçe'de, "ani hal değişimini" ifade eden "BİRden BİRe" deyişi de batınen 11 sayısının bir tezahürüdür.

Friday, January 10, 2025

Bir ıstırap unsuru Rekabet?!

Ortak kökenden Grekçe kelimeler olan Agon ( Yarışma, Rekabet ), Agony ( Istırap, Acı çekme, Can çekişme ), Ego ( Ben ), Egoist ( Bencil ) kelimelerinin anlamları farklı gibi görünse de esasen bu kelimeler toplu halde önemli bir mesaj vermektedir. 

"Rekabet, bencillik kaynaklı ıstıraptır."

Bu cümle, ilk bakışta tuhaf olarak algılanabilir. Zira genel kanı "rekabetin, yapılan işlerdeki kaliteyi, faydayı artırdığı ve gelişme sağladığı" yönündedir. Hatta "rekabet olmasaydı insanlık bugünlere gelemezdi" inancı dahi mevcuttur. Bu düşünce tarzını telkin edenler, şirketler vasıtasıyla dünyayı ve insanlığı tahakküm altında tutarak sömüren küresel şeytanlardır. Onların telkin ettiği "rekabet" anlayışı, "insanların, üstün olma saplantısıyla her konuda birbirleriyle yarışmaları,  birbirlerini kıskanmaları, birbirlerini risk unsuru olarak görmeleri, birbirlerine tuzaklar kurmaları ve düşmanlaşmaları" yönündedir. Bu bölücü ve ayrıştırıcı yaklaşım, insanların "Büyük BİR"i tesis edebilmelerini engellemekte ve onları, kan, gözyaşı ve "ıstırap" dolu bir dünyaya hapsetmektedir. Bir başka deyişle insanların, cehennemi, kendi elleriyle oluşturmalarına neden olmaktadır ki zaten bu da şeytanların kadim taktiğidir.

İnsanın gelişimini sağlayan "rekabet" değil, "ihtiyaçları"dır. Zira insanın, mevcut olan ve yaşam süreci içinde değişen ihtiyaçları onu doğal olarak düşünmeye, fikir üretmeye, çözüm bulmaya yönlendirmektedir. Özünde gelişim bulunan bu sürecin, birbiriyle mücadele etmek, birbirini düşman addetmek yerine, tam bir dayanışma, birliktelik ve eşit paylaşım içinde çok daha sağlıklı şekilde ilerleyeceği aşikardır. Dolayısıyla "rekabet olmasaydı insanlık bugün çok daha yüksek seviyelerde olurdu" ifadesi daha doğru olabilir.

"Rekabet" kelimesine yüklenen anlam kritik olmakla birlikte, illaki bir rekabet olacak ise o da insanın kendisiyle olan rekabetidir. Bu ifadedeki "rekabet" kelimesi, "kendini geliştirme arayışı"nı temsil etmektedir ki bu da başkalarıyla yarışmakla değil onlarla paylaşmak, birlik olmak, karşılıklı fayda ve edinim sağlayarak birlikte yükselmek ile tezahür edebilir.

RKB kökünden olan kelimeler ve anlamları şöyledir.

RİKAB : Boyunduruk, Boyunduruk altında olanlar; Kullar, Köleler; Boyun, Ense kökü

RAKABE : Boyunduruklar, Boyunduruk altında olanlar; Boyunlar, Ense kökleri; Kullar, Köleler

RAKİB : Gözeten, Kontrol eden; Rekabet eden, Yarışan

REKABET : Kıskanma, Sakınma; Gözetme; Başkalarından ileri geçmeğe çalışma, Benzerleriyle üstünlük yarışına çıkma, Başkalarını boyunduruk altına almaya çalışma

MURAKABE : Kontrol, Teftiş, Gözetim, 

MURAKIB : Murakabe eden, Teftiş ve kontrol eden

RUKBA : Bekleme, Gözetme

RAKB : Gözetmek, Beklemek

REKB : Diz ile vurmak, Diz vurmak

Rekabetin, negatif bir frekans olduğu ayetlerde de doğrudan veya dolaylı olarak bildirilmiştir.

Beled suresinin aşağıdaki ayet grubunda yer alan "Akabet" ( Sarp yokuş ) kelimesi, insanın, "nefsani arzularından sıyrılması" anlamını teşbihen temsil etmektedir ki insanın var ediliş sebebi olan ve başarması gereken yegane husus da zaten budur. 

90/11 Fe laktehamel AKABET

( Böylece SARP YOKUŞA tahammül edemedi. )

90/12 Ve ma edrake mel AKABET

( Ve SARP YOKUŞUN ne olduğunu sana ne bildirir? )

90/13 Fekku REKABET

( REKABETİ / YARIŞI / BOYUNDURUĞA ALMAYI / KÖLEYİ bırakmak. )

Hadid suresinin aşağıdaki ayetinde de aldatıcı dünya hayatının, beyhude ve şeytani bir "Tekasür" ( Çoklama ) "Rekabeti" olduğu dolaylı misalleme ile bildirilmektedir.

57/20 İ'lemu ENNEMEL HAYATUD DUNYA le'ibun ve lehvun ve zinetun ve TEFAHURUN BEYNEKUM VE TEKASURUN FİL EMVALİ VEL EVLADİ ke meseli ğaysin a'cebel kuffare nebatuhu summe yekunu hutamen ve fil ahireti azabun şeduydun ve mağfiretun min allahi ve ridvanun ve mel hayatud dunya illa meta'ul ğurur

( Bilin ki o DÜNYA HAYATI KESİNLİKLE oyundur, eğlencedir, süstür, ARANIZDA ÖVÜNMEDİR, MALLARDAN VE ÇOCUKLARDAN ÇIĞALTMADIR. Bitirip yetiştirdiği, ekincilerin hoşuna giden yağmur misali gibidir. Sonra kırpılmış parça olur. Ahirette şiddetli azap, Allah’tan af ve rıza vardır. Dünya hayatı aldatıcı maddi fayda haricindeki değildir. )

Tekasur ( Çoklama, Çokla övünme ) suresinin ilk iki ayeti ise "rekabetin" beyhudeliğini, gerçekte insanı tekamül ettirmediğini, tekamülünü engellediğini dolaylı ifadeler ile bildirmektedir.

102/1 ELHAKUMUT TEKASUR

( ÇOKLAMA, ÇOKLA ÖVÜNME SİZİ ALIKOYUP OYALADI. )

102/2 HATT ZURTUMUL MEKABİR

( SİZ KABİRLERE VARINCAYA KADAR. )

Wednesday, January 8, 2025

Şairler meselesi

"Şair" kelimesi "Şi'r, Şiir" ( Kavrama, Algılama, İdrak etme, Sezme ) kelimesinden türeme bir sıfat olup, "Kavrayan, Algılayan, İdrak eden, Sezen" anlamına gelmektedir. "Şu'ur" ( Bilinç, Farkındalık, İdrak ) kelimesi de ortak ŞR kökündendir.

Ancak, bilindiği üzere, "Şiir" kelimesi "Tahayyül ve tasavvurları ifade eden düzenlenmiş manzume" anlamında, "Şair" kelimesi de "Şiir yazan kişi" anlamında kullanılagelmiştir. 

Kur'an'da şairlere ilişkin olumsuz hüküm algısı yaratan ayetlerin mevcudiyetinin sebebi, inkarcı müşriklerin, Kur'an'ı şiir, Resulü de şair ve kahin olarak nitelemek suretiyle ilahi kelamın ve onun elçisinin itibarını zedeleme, yerme, değersizleştirme ( haşa ) yolundaki şeytani girişimlerine karşı insanların uyarılmasıdır. Zira şiirler, gerçekleri içerebildiği gibi, çoğunlukla şairin, gerçek olmayan hayallerinin tasvirlerinden oluşan ifadeleri de içerebilmektedir. 

Kur'an'ın, mutlak gerçeği, belirli bir sayısal ve kelimesel düzene ( numeroloji, kafiye sistemi vb. ) göre içermekte olması, yani şiirsel bir yapıya sahip olması, aslında gerçeği çok iyi bilen inkarcı müşriklerin, onun "sıradan ve bir çokları gibi gerçek dışı ifadeleri, hayalleri, sanrıları içeren bir şiir" olduğu yönünde ithamda bulunmalarına imkanı vermiştir ki bu da yüce Rab'bin en dikkat çekici sınavlarından biridir.

Ayetlerde, "inançlı şairler"in olumsuz nitelemelerden münezzeh olduklarının vurgulanması, ayetlerdeki ana mesajın, şiiri ve şairleri yermek değil, doğru olmayan bir yaklaşıma karşı inananların uyarılması olduğunu ortaya koymaktadır. 

Kur'an'da, "Şuara" ( Şairler ) isimli bir surenin bulunması da önem arzetmektedir.

Enbiya ( Haberciler ) suresinin aşağıdaki ayetinde inkarcıların, resulün, "görümlerini, hayallerini ( rüyalarını ) ve uydurmalarını" kaleme aldığını iddia ettikleri bildirilmektedir. ( Gerçekler, resule, rüyalarında kelam olarak da indirilmiştir. Rüyalar, vahiy sisteminin önemli vasıtalarından biridir. ) 

21/5 Bel kalu ADĞASU AHLAM ahlamin bel İFTERAHU bel HUVE ŞAİR fel ye'tina bi ayetin kema ursilel evvelun

( Bilakis "KARIŞIK RÜYALARDIR. Bilakis ONU UYDURUR. O ŞAİRDİR. O halde, o evvelden gönderilenler gibi bize ayetler ile gelsin." dediler. )

Şuara ( Şairler ) suresinin aşağıdaki ayet grubundaki "Ğavun" ( Azgınlar ) sıfatı, gerçek olmayanın söyleminde bulunanlara ve onları farklı konumda addeden, onlara farklı anlamlar yükleyen cahillere yöneliktir. Ayet grubunun sonunda ise inanan ve iyilikler yapan şairlerin müstesna oldukları vurgulanmaktadır.

26/224 Veş ŞUARAU yettebiuhumul ğavun

( Ve ŞAİRLER, onlara azmışlar tabi olurlar. )

26/225 E lem tera ennehum fi kulli vadin yehimun

( Görmedin mi ki kesinlikle onlar her vadinin içinde belirsiz fikirlerde düşüncelerde dolanırlar. )

26/226 Ve ENNEHUM YEKUKUNE MA LA YEF'ALUN

( Ve KESİNLİKLE ONLAR O YAPMADIKLARINI SÖYLERLER. )

26/227 İLLELLEZİNE AMENU VE AMİLUS SALİHATİ VE ZEKERULLAHE KESİRAN ventesaru min ba'di ma zulimu ve se ya'lemullezine zalemu eyye munkalebin yenkalibun

( O İNANANLAR, İYİLİKLER YAPANLAR, ALLAH'I ÇOKÇA HATIRLAYANLAR ve zulmedilmeleri sonrasında yardım alanlar, öclerini alanlar hariç. O zulmedenler hangi geri dönüşe döndürüleceklerini bilecekler. )

Saffat suresinin aşağıdaki ayetinde de inkarcıların, '"cin tasallutu altındaki şair" ifadesiyle ithamlarına dikkat çekilmiştir.

37/36 Ve yekulune e inna letariku alihetina li ŞAİRİN MECNUN

( Ve "Kesinlikle biz CİNLİ ŞAİR için ilahlarımızı terk mi edeceğiz?" derlerdi.  )

Tur suresinin aşağıdaki ayet grubunda da müşriklerin, resulü "şair", ilettiği ilahi kelamı da "uydurma söz" olarak nitelediklerinden bahsedilmektedir.

52/30 Em yekulune ŞAİRUN neterabbesu bihi raybel menun

( "O ŞAİRDİR. Ona zamanın hadiselerinin olmasını gözetleyip bekleriz." mi diyorlar? )

52/31 Kul terabbesu fe inni meakum  minel muterabbisin

( De ki: "Gözetleyerek bekleyin. O halde kesinlikle ben de sizinle birlikte gözleyip bekleyenlerdenim."  )

52/32 Em te'muruhum ahlamuhum bi haza em hum kavmun tağun

( Bunu onlara rüyaları mı emreder? Yoksa onlar azgınlar kavmi midirler? )

52/33 Em yekulune TEKAVVELEH bel la yu'minun

( "ONU UYDURUP SÖYLER." mi derler? Bilakis inanmazlar. )

52/34 Fel ye'tu bi hadisin mislihi in kanu sadikin

( O halde, eğer doğru iseler, onun aynısı gibi söz getirsinler. )

Hakka ( Gerçek ) suresinin aşağıdaki ayet grubunda da yine ithamlara yer verilmiş ve Kur'an'ın, Allahu Teala tarafından indirildiği vurgulanmıştır.

69/41 VE MA HUVE Bİ KAVLİ ŞA'İRİN kalilen ma tu'minun

( VE O ŞAİRİN SÖZÜ DEĞİLDİR. Ne az inanıyorsunuz. )

69/42 VE LA BİL KAVLİ KAHİNİN kalilen ma tezekkerun

( VE KAHİNİN SÖZÜ DE DEĞİLDİR. Ne az hatırlıyorsunuz. )

69/43 TENZİLUN MİN RABBİL ALEMİN

( ALEMLERİN RAB'BİNDEN İNDİRİLMİŞTİR. )

Tuesday, January 7, 2025

Solucandaki mesaj...

"Solucan" kelimesi kök Türkçe'deki "Suvilgan / Suvişgan" ( Islanmış gibi olan, Islak gibi olan ) kelimesinin bir telaffuzu olup, "Suviş" ( Islanmak ) ve "gan" ( fiili sıfat yapan sonek ) kelimelerinden oluşmaktadır. ( "Sıvı" kelimesi de ortak kökendendir. )

“Solucan “kelimesi İncil’in aşağıdaki ayetlerinde "cehennemdekileri kemiren varlık" teşbihiyle tasvir edilmekte ve esasen negatif bir psikolojik hal olan "cehennemin" vasıta olduğu ve varlıkları içten içe kemiren, yakan, üzüntü veren "vicdan azabını" simgelemektedir. ( "İçim yanıyor", "Bağrı yanık", "Bağrıma ateş düştü" vb. gibi söylemler üzüntü halinin dışa vurumu olarak söylenegelmiştir. )

41-Mark-9-43 Eğer elin günah işlemene neden olursa, onu kes. Tek elle yaşama kavuşman, iki elle sönmez ateşe, cehenneme gitmenden iyidir.

41-Mark-9-44 Oradakileri kemiren SOLUCAN ölmez, Yakan ateş sönmez.'

41-Mark-9-45 Eğer ayağın günah işlemene neden olursa, onu kes. Tek ayakla yaşama kavuşman, iki ayakla cehenneme atılmandan iyidir.

41-Mark-9-46 Oradakileri kemiren SOLUCAN ölmez, Yakan ateş sönmez.'

41-Mark-9-47 Eğer gözün günah işlemene neden olursa, onu çıkar at. Tanrı'nın Egemenliği'ne tek gözle girmen, iki gözle cehenneme atılmandan iyidir.

41-Mark-9-48 Oradakileri kemiren SOLUCAN ölmez, Yakan ateş sönmez.'

Aşağıdaki İncil ayetinde yer alan “Pelin” kelimesi ise döngü sonunda vazife alan ve yıldız ile özdeşleştirilen bir meleğin ismi olarak zikredilmektedir.

66-Revelations-8-10 Üçüncü melek borazanını çaldı. Gökten meşale gibi yanan BÜYÜK BİR YILDIZ ırmakların üçte biri üzerine ve su pınarlarının üzerine düştü.

66-Vahiy-8-11 Bu YILDIZIN adı PELİN'dir. Suların üçte biri PELİN* gibi acılaştı. Acılaşan sulardan içen birçok insan öldü.

*Bir birtki ismi olan ”Pelin” kelimesinin İngilizce karşılığı “Wormwood”*  yani “Solucan Ağacı, Solucan Tahtası” kelimesidir. Pelin bitkisi, antik çağda bağırsak “solucanlarını” imha etmek için yağından faydalanılmış bir bitkidir. ( * Worm = Solucan, Wood = Ağaç, Tahta, Odun, Orman )

Kur’an’da, Hz. Süleyman’ın vefatının cinler tarafından idrak edilmesini sağlayan ve bir "haberci vazifesi" gören varlığın ismi olarak zikredilen “Dabbet ul Ard” ( Yerde Debelenen ) kelimesinin, ahşap yiyen “Solucan” ( Tahta Kurdu ) olduğu tevili söz konusudur. Zira ayete göre, ilgili dabbe, Hz. Süleyman’ın asasını kemirmek suretiyle O’nun devrilmesini sağlamış ve cinler de vefatını idrak etmişlerdir. ( Yukarıda bahsedilen “Pelin” kelimesinin de “Solucan Ağacı, Solucan Tahtası” anlamına gelmesi batıni bir ilişkiye işaret niteliğindedir.

34/14 Böylece O'nun üzerine ölümü hükmettiğimizde, O'nun ölümünü onlara, asasından yiyen DABBET UL ARD ( Yerde Debelenen / AĞAÇ KURDU / SOLUCAN ) haricindeki sezdirmedi. Böylece yıkıldığında ortaya çıktı ki şayet cinler gaybı biliyor olsalardı, alçaltıcı hakir eden azap içinde kalmazlardı.