29 Mart 2020 Pazar

Travma Bazlı Zihin Kontrol Programı ve Coronavirus Vakası

Küresel bazda kurgulanan Coronavirüs salgını sayesinde 3. Dünya Savaşı ortamı ve psikolojisi yaratılmış durumdadır. Yaratılan bu travmatik ortam vesilesiyle insanların frekans seviyeleri düşürülmeye çalışılmakta, insanlar korku ve paniğe sevkedilerek evlerine kapatılmakta, doğrudan etkileşimli sosyal yaşam çökertilmekte, yeni ve tam kontrollü bir sosyal yaşam formatının temelleri atılmaya çalışılmaktadır.

Sokağa çıkmaya korkan ve çaresizce evlerine kapatılan insanlar evlerinde medyaya teslim hale gelmişlerdir. Medya ise sürekli olarak vaka sayısı ve ölü sayısı haberleriyle insanların bilinçaltına adeta tecavüz etmekte ve bu kitlesel travma sürecinin sürdürülmesine aktif katkı vermektedir. Bu süreç  insanlığa zihinsel format atma sürecidir. Artık bazı insanlar şöyle konuşmaya başlamışlardır.

"Acaba eski günlerimize geri dönebilecek miyiz?" 

Psikolojik durumu, endişe, ümitsizlik* ve korku içeren bu cümleyi sarfedecek safhaya getirilmiş bir topluma yani travma geçiren topluma istenilen her türlü dış telkin ve yönlendirme rahatlıkla yapılabilir. ( * "İblis" kelimesi "Ümit yitirten" anlamına gelir. ) Zira insanlığın maruz kaldığı bu durum esas itibarıyla zihin kontrol kölesi yaratma tekniği olan "Trauma Based Mind Control Programme" ( Travma Bazlı Zihin Kontrol Programı ) uygulamasıdır. Kökeni insanın yaratılış safhasına dayanan bu kadim ve şeytani teknik ABD Başkanı Harry Truman* döneminde Alman Nazi bilimadamlarının Amerika'ya getirilmesiyle hız kazanmış olup "MK Ultra - Project Monarch" olarak anılmıştır. Bireyler üzerinde uygulanan bu program kapsamındaki travma metodları kısaca temel ihtiyaçlardan yoksun bırakma, maddi ve manevi şiddet uygulama olarak özetlenebilir. Amaç süjenin direncini kırmak ve tam teslime hazır hale getirmektir.  ( * Jim Carrey'nin, hayatı sanal bir ortamda tam kontrol altına alınmış ve sürekli olarak kameralar ile gözlenen bir adamı oynadığı "Truman Show" filmindeki karaktere, başkanın ismine atfen "Truman" ismi verilmiştir. )

Yukarıda da belirtildiği üzere, travma anı zihnin her türlü dış telkine, talimata ve yönlendirmeye en açık olduğu andır. Travma anında istenilen mesaj ekimi yapılarak süjenin tutum ve davranış modu değiştirilebilmekte yani süje programlanabilmektedir. Bu metodla seri katiller, "kedicikler!", casuslar, intihar bombacıları ve ölümüne sadık obsesif tarikat müridleri yaratılabilmektedir. İşte şu anda bu metod medya sayesinde geniş kitlelere uygulanmakta ve toplumsal düşünce, tutum ve davranış paterni formatlanmaya çalışılmaktadır. Geniş kitleleri etkileyebilecek travma niteliğindeki olayların başında deprem, salgın, savaş, kıtlık gelmektedir. ( Not: Virüs vakası elbette temkin ve tedbir gerektiren bir süreçtir. Ancak vaka evriltilmekte ve bir korku ortamı yaratılmaktadır. "Evde kalmak" bir korunma yöntemi olarak telkin edilse de esas amaç insanları kapalı ortamda kontrol altına alınmış halde talimat bekleyen laboratuar farelerine dönüştürmektir. Yeni Dünya Düzeni toplumunun da zaten böyle olması planlanmaktadır. )

Bu travma etkisiyle insanlar zihin kontrolü altına alınarak adeta zombilere dönüştürülmek istenmektedir. 2008 ve 2011 yıllarında vizyona giren "Quarantine" isimli filmin konusunun "İnsanları zombiye dönüştüren virüs." olması da dikkat çekmektedir.

Hacc suresinin 2. ayetinde zihin kontrolü ve delüzyon ( doğruluğu bariz olanı yanlış addetme ) içinde olan insanların durumu "Sükara" ( Sarhoş ) kelimesiyle tasvir edilmektedir.

22/2 - Yevme teravneha tezhelü küllü mürdıatin an ma erdaat ve tedau küllü zati hamlin hamleha ve teran nase SÜKARA ve ma hüm bi SÜKARA ve lakinne azabellahi şedıd

( Onu göreceğiniz gün, tüm emziren kadınlar o emzirdiklerinden vazgeçerler. Her yük sahibi yükünü düşürüp bırakır. İnsanları SARHOŞ görürsün de onlar SARHOŞ değillerdir. Lakin Allah' ın azabı şiddetlidir. )

Ancak insanlığa tuzak olarak hazırlanan bu travma kurgusunun sadece hazırlayanlara tuzak olacağı Kur'an ayetlerinde bildirilmektedir.

35/43 ........... la yehıykul mekrus seyyiü illa bi ehlih ..... ( ............ Kötülük tuzağı sahibinin haricindekinin başına geçmez........ )

Zira evlerine kapanan insanların bir kısmı Ashabı Kehf ( Mağara Sahioleri ) misali, madde alemiyle olan obsesif bağlarından, nefsani arzularından ve sahte ünvanlarından, kimliklerinden sıyrılmakta Öz Varlıkları olan Ruh'u,  sonsuzluğu ve birliği ( ünite ) yeniden keşfetmekte, ilimlerini artırmakta ve tekâmül etmektedirler. Bu fenomen de  zaten kolektif bilincin oluştuğu kıyamet ( ayağa kalkış ) olarak anılan yükseliş sürecidir. ( Kıyamet kelimesinin anlamı yobazlar tarafından hep "felâket" olarak kasten ve yanlış olarak telkin edilmiştir. ) Düalite alemi olan kâinatta her olayın daima pozitif ve negatif iki sonucu** olduğu düşünüldüğünde bu virüs salgını olayının da insanlar için bir çok pozitif sonuca vesile olacağı aşikardır.

( ** Esas itibarıyla yaratılıştaki her olay tek sonuç doğrurur. O da "Tekamül"'dür. Ancak düalite alemindeki nefsani ve ferdi idrak seviyesi bu durumu iki sonuç olarak algılamaktadır. )

Dolayısıyla insanların tek yapmaları gereken düşük frekanslı stimülatörlere geçiş vermemek, frekansı  daima yüksek tutmak ve bu zihin oyunlarına yenik düşmemektir. Frekansı yüksek tutabilmenin yegane yolu da pozitif düşüncelere odaklanmak, yaratıcılığı ve imajinasyonu aktive etmektir. Bu bir anlamda insanların, dayatılan sanal realiteden sıyrılıp kendi realitelerini yaratmaları deneyimidir. ( Gerçeğin özünün hayal yani imajinasyon olduğuna evvelki bölümlerde değinilmişti. )

Zaten "Dijital Dönüşüm" sloganıyla, dijital teknolojinin hızlıca sosyal yaşama entegre edilmeye ve insan zihninin kontrol altına alınmaya çalışılmasının ardındaki ana sebep de insanlığın bu ruhsal yükselişidir. Bu yükseliş süreci insanlarda zaten var olan ancak binlerce yıldır bloke edilmiş metapsişik yeteneklerin ( telepati, durugörü, telekinezi vb. ) açığa çıkmasına da vesile olacaktır. Böyle bir toplumun oluşması tüm küresel ve şeytani planların çökmesi ve emperyalist zulmün sonu anlamına gelir.


28 Mart 2020 Cumartesi

Dabbetül Ard ... Coronavirus ?

1 Aralık 2019 tarihinde başlayan salgına konu olan Coronavirus'un, Kur'an'da geçen "Dabbetül Ard" ( Yerdeki Debelenen varlık ) olması ihtimali mevcuttur.

Zira "Dabbe" kelimesinin Kur'an'da spesifik bir debelenen varlığa işaret ettiği ve insanların genel durumu ile ilintilendirildiği tek ayet Neml suresinin 82. ayetidir.

27/82 - Ve (1) iza (2) vekaa (3) el (4) kavlü (5) aley (6) him (7) ahracna (8) lehüm (9) DABBETEN (10) minel erdı tükellimühüm ennen nase kanu bi ayatina la yukınun

( Ve söz onlar üzerine vaki olduğunda, onlara yerden DABBE çıkarırız da onlara "Kesinlikle insanların ayetlerimize kani olmayanlar olduklarını" kelam edip söyler. ) 

Ayet kodunun nümerolojik değeri "19" sayısını vermektedir. 27/82 ... "19" ... ( 1+9 = 10 ) 

19 sayısı, COVID19 ve 2019 yılı ile uyum arzetmektedir

Ayetteki "Dabbe" kelimesinin 10. kelime olması ve ayet numarasının da 82 ( 8+2 = 10 ) olması da 10 nümerolojisi ile uyumludur.

"Ta ha" hurufundaki mesaj

"Hurufu mukatta" olarak anılan ve Kur'an'daki 29 surede ve 30 ayette yer alan harf setleri yaratılıştaki olgu ve olaylara ilişkin kodları içermektedir. 

Bu harf setlerinden biri de 20. sure olan Taha suresinin 1. ayetini oluşturan "Ta ha" harfleridir. "Taha" kelimesinin "Düzenlenmiş Yer" anlamına geldiği ve ayet kodunun 21 sayısını oluşturduğu dikkate alındığında aşağıdaki hususlara işaret edildiği izlenimi oluşmaktadır. 

- Yeni DÜNYA DÜZENİ 

- 21. Yüzyıl 

- Ruhsal yükseliş *

( * 21 sayısı Ruh kelimesinin sembolü ve Kur'an'daki tekrar adedidir. ) 

Dünya düzeninde değişikliklere vesile olması öngörülen Coronavirus vakasının 2019** yılının 12. ayında ortaya çıkmış olması da 1 ve 2 sayıları tezahürü açısından ilginçtir. 

** 2+0+1+9 = 12

Sahne, Işık, KAMERA - Dünya, Güneş, AY ?

Bazı spiritüalist araştırnmacılar Ay'ın Vazifeli Varlıklar tarafından bir gözlem noktası olarak kullanıldığı yönünde düşüncelerini paylaşmaktadırlar. Süptil madde özelliği bulunan Vazifeli Varlıklar ( Melekler ) için belirli bir noktada bulunmanın herhangi bir anlamı olmadığı onların Allah'ın izniyle her yerde olabildikleri ve görebildikleri düşüncesi bir tarafta tutulmak kaydıyla, Ay kelimesinin Arapça karşılığı olan "Kamer" kelimesi incelendiğinde bazı düşündürücü noktalar gündeme gelmektedir.

Arapça "Kamer" kelimesi batı dillerindeki "Camera" kelimesinin kökü durumundadır. Bilindiği üzere Kamera, görüntü çekimi ( kaydı ) yapmaya yarayan bir cihazdır.

Film çekimi için yani görüntü kaydı için gerekli olanların Sahne, Işık ve Kamera olduğu düşünüldüğünde Dünya, Güneş ve Ay* kavramları da ayrı bir anlam kazanmaktadır. zira bu teşbih çerçevesinde Güneşin ışık verdiği sahne olan Dünya'nın bir kamera olan Ay ile gözlendiği sonucu çıkabilmektedir. Ay kelimesinin Arapçası bu nedenle mi "Kamer" kelimesidir?

Ayrıca neden "Film ÇEKİMİ", "Kamera ÇEKİMİ / Kameraya ÇEKMEK" gibi ifadeler kullanılmaktadır? "Çekmek" fiili "Ay'ın ÇEKİM" gücüne mi işaret etmektedir?

Bu bölüm sadece tespit ve soru içermektedir.:)

Her harf bir portaldır.

"Harf" kelimesi kök anlam itibarıyla "Her şeyin ucu, kenarı, kıyısı" anlamını içermektedir. "Uç, Kıyı, Kenar" kelimeleri bir olgunun bir başka olguyla olan sınırı, o olguyla temas noktası yani o olguya çıkış KAPISI anlamına gelmektedir. Dolayısıyla "Harf" kelimesi batıni açıdan "Kapı" kelimesiyle ilintilendirilebilir.

Kabala öğretisinin özü Hurufiliğe, yani harflerin belirli adetlerde zikredilmesi yoluyla maddenin moleküler yapısını değiştirerek yeni madde yaratmaya ve farklı boyutlara portal açmaya dayanır. Bu bağlamda "Harf" kelimesinin "Kapı" ( Portal ) kelimesiyle olan ilintisi daha belirgin hale gelmektedir. 

Kur'an'da "Harf" kelimesinin "Uç, Kenar, Kıyı" anlamında kullanıldığı tek ayet Hacc suresinin "11." ayetidir.

22/11 - Ve (1) min (2) en (3) nasi (4) men (5) ya'büdü (6) allahe (7) ala (8) HARF (9) fe (10) in (11) esabe (12) hu (13) hayrun (14) ıtmeenne (15) bi (16) h (17) ve (18) in (19) esabet (20) hü (21) fitnetün (22) inkalebe (23) ala (24) vechi (25) hı (26) hasira (27) ed (28) dünya (29) ve (30) el (31) ahırah (32) zalike (33) hüve (34) el (35) husranü (36) el (37) mübın (38)

( Ve insanlardan kimi Allah’a  UCUNDAN KIYISINDAN kulluk eder de eğer ona hayır isabet ederse onunla tatmin olur. Eğer ona fitne isabet ederse yüzüstü döner. Dünyada da, ahirette de hasarlanmıştır. İşte bu, o apaçık hüsrandır.

Ayetin numarasının 11 olması ve ayette 38 ( 3+8 = 11 ) kelimes bulunması, farklı boyuta geçiş portalının nümerik sembolü olan 11 sayısı ile uyum arzetmektedir.

"Hurufu Mukatta" olarak bilinen ve Kur'an'daki bir ayeti oluşturan veya ayetin başında yer alan harf setleri toplam 29 ( 2+9 = 11 ) surede bulunmaktadır. İlk "Elif Lam Ra" huruf seti 10. surenin 1. ayetinde ( 10+1 = 11 ) yer almaktadır. Elif Lam Ra hurufu "Allah görür." anlamını içermektedir.

Ayrıca, tüm dillerin kökeni olması kuvvetle muhtemel olan Türkçe, dil kullanılarak veya kullanılmayarak çıkarılabilen her bir ses için bir harfin olduğu bir dildir. Türkçe alfabede 29 harf bulunur. Doğal sayıların da 10 adet olduğu dikkate alındığında harf ve sayı adetleri nümerolojik olarak 111 sayısını vermektedir. 111 sayısı da okült ezoterik bir kod olup, 11 sayısı gibi üst frekanslara geçiş portalının sembolüdür.

29 ... 2+9 = 11
10 ... 1+0 = 1


111 ... Yeni bir yolun başlangıcı 





27 Mart 2020 Cuma

"Yıldız"ın batıni anlamı

"Yıldız" kelimesinin madde frekansındaki astronomik tanımı "İçeriğindeki hidrojen ve helyum kaynaklı nükleer patlamalar sayesinde ışık saçan ve manyetik gücü sayesinde yakınındaki gezegenlerle birlikte bir sistem oluşturan ateş ve enerji kaynağı niteliğindeki gök cismi" olsa da kutsal kitaplara ve ezoterik kaynaklara göre Yıldız kelimesinin çok daha farklı, derin ve batıni bir anlamı bulunmaktadır. Zira Kainat adı verilen Madde alemi ( kaba, yarı süptil, süptil ), Ruh aleminin  yansımasıdır. Bir başka deyişle Ruh, Madde'nin varlığına sebebiyet veren kaynaktır, özdür. 

Varlıklar, Allahü Teala'nın kelimesi olan ruhundan üflemesi vesilesiyle yaşam bulur ve idraklenir. Kur'an'daki bazı ayetler Yıldızların, ilahi kozmik sistemdeki varlıklara tesirler gönderen Vazifeli Varlıkların ( Melekler ) maddi tezahürleri olduğu yönünde işaretler vermektedir. Bu noktada Kur'an'daki en önemli sure 53. sure olan Necm ( Yıldız ) suresidir. 

Necm suresinin aşağıdaki ayet setinde, "Vahiy" fenomeniyle "Yıldız" kavramı arasında ilinti olduğu görülmektedir. Ayet setinde "Yıldız vasıtasıyla vahyin gerçekleştiği" mesajı görülmektedir. Yani Allahü Teala'nın, Yıldız ile sembolize edilen Meleği vasıtasıyla haberciye vahyini ilettiği anlaşılmaktadır.

53/1 - VEN NECMİ İZA HEVA ( VE YILDIZ AŞAĞI İNDİĞİNDE. )
53/2 - Ma dalle sahıbuküm ve ma ğava ( Arkadaşınız sapmadı ve azmadı. )
53/3 - Ve ma yentıku anil heva ( Ve hevesinden konuşmaz. )
53/4 - İN HÜVE İLLA VAHYÜN YUHA ( KESİNLİKLE O ANCAK VAHYEDİLMİŞ VAHİYDİR. )
53/5 - Allemehu şedidul kuva ( Onu kuvveti şiddetli olan öğretti. )
53/6 - Zu mirrah festeva ( Akıl ve görüş sahibidir. Böylece doğrulup dikildi. )
53/7 - Ve hüve bil ufukıl a'la ( Ve o en yüksek ufuktadır. )
53/8 - SÜMME DENA FE TEDELLA* ( SONRA YAKLAŞTI DA SARKTI. )
53/9 - Fe kane kabe kavseyni ev edna ( Artık mesafesi iki yay kadar veya daha yakındı. )
53/10 - FE EVHA İLA ABDİHİ MA EVHA ( BÖYLECE KULUNA O VAHYETTİĞİNİ VAHYETTİ. )
53/11 - Ma kezebel fuadu ma raa ( Kalp o gördüğünü yalanlamadı. )
53/12 - E fe tümarunehu ala ma yera ( O halde o gördükleri üzerine onunla uğraşacak mısınız? )
53/13 - VE LEKAD RAAHU NEZLETEN UHRA ( VE ONU BAŞKA SEFER DE İNERKEN GÖRMÜŞTÜ. )

Necm suresinin 49. ayetinde ise bir yıldız olan Şi'ra'nın ( Sirius ) Rab addedilmemesi gerektiği, Şi'ra'nın sadece bir vahiy vasıtası ( kozmik veri aktarımı vesilesi ) olduğu, Allahü Teala'nın Şi'ra'nın da rabbi olduğu vurgulanmaktadır. Allahü Teala'nın "Alemlerin Rab'bi" olduğu Kur'an'da defaatle tekrarlanmasına rağmen Sirius ile ilgili ayrıca böyle bir tanımlama yapılması Sirius'un idrakli bir Vazifeli Varlığı ( Melek ) sembolize etmekte olduğu ihtimalini ortaya koymaktadır. 

53/49 - Ve ennehu hüve RABBUŞ Şİ'RA ( Ve kesinlikle O, O ŞİRA'NIN DA RAB'BİDİR. )

Keza Haberci Yusuf'un rüyasında "11 yıldızın, Güneş'in ve Ay'ın kendisine secde ettiğini görmesi" misaliyle "Meleklerin Adem'e secde etmeleri" misali arasında da ortak bir mesaj bulunmaktadır. Bu mesaj "Melek" ile "Yıldız" kelimeleri arasında ilinti olduğudur.

12/4 - İz kale yusüfü li ebıhi ya ebeti innı raeytü ehade aşera kevkeben veş şemse vel kamera raeytühüm li sacidın
( Zamanında Yusuf babasına "Ey babam, kesinlikle ben onbir yıldız, Güneş ve Ay gördüm. Onları benim için yere kapanırlarken gördüm." dedi. )

Yusuf suresinin 19. ayetinde yer alan "Edla delveh" ( Kovasını sarkıttı. ) ifadesindeki "Edla" ( Sarkıtma ) ve "Delve" ( Kova ) kelimeleri "Dell" ( Sarkma ) kökünden gelmekte olup, Necm suresinin 8. ayetinde yer alan "Tedella" ( Sarktı ) kelimesiyle ortak anlamı taşımaktadırlar. Bu ayetlerdeki "Dell", "Edla" ve "Delv" kelimeleri "Sarkma, Sarkıtılan, Kova" anlamlarına gelse de batıni anlamda "İlahi kozmik bilgi akışını yani vahiy verilmesi" fenomenini tanımlamaktadır. "Bilgi Çağı"'nın "Kova Burcu Çağı" olarak anılmasının temelinde de bu husus bulunmaktadır. Zira Kova Burcu Çağı, ilahi kozmik bilgi akışının yoğunlaşacağı ve insanlarda idrak ve bilinç yükselmesinin tezahür edeceği döngü sonundaki çağdır.

12/19 - Ve caet seyyaratün fe erselu varidehüm fe EDLA DELVEH delveh kale ya büşra haza ğulam ve eserruhü bidaah vallahü alimün bima ya'melun
( Ve seyyarlar geldi de sucularını gönderdiler. KOVASINI SARKITTI. "Ey müjde, bu oğlan." dedi. Onu sermaye olarak gizlediler. Allah o yaptıklarını biliyordu. )

Hicr suresinin aşağıdaki ayet setinde, gökteki yıldızların, Meleül Ala'dan ( Yüksek İlerigelenler / Melekler Konseyi ) kulak hırıslığı yapan yani izinsiz olarak ilahi kozmik bilgiler edinen cin şeytanlarının dünyaya girişini engelleyen koruyucular oldukları bildirilmektedir. Ayetlerdeki "Şihab" ( Kıvılcım ) kelimesi "Yıldızı" sembolize etmekte ve "Cini takip eden melek" kavramına işaret etmektedir.

15/16 - Ve lekad cealna fis semai BÜRUCEN ve zeyyennaha lin nazırın
( Ve gökte YILDIZ KÜMELERİ oluşturduk ve onu bakanlar için süsledik. )

15/17 - Ve hafıznaha min külli ŞEYTANİR racım 
( Ve onu tüm kovulmuş ŞEYTANLARdan koruduk. )

15/18 - İlla MEN İSTEREKAS SEM'A fe etbeahu ŞİHABÜN mübın 
( O KULAK HIRSIZLIĞI YAPAN kimse hariç. Artık onu apaçık KIVILCIM takip eder. )

37/10 - İlla men hatfel hatfete fe etbeahu ŞİHABÜN SAKIB 
( Kaptığını kapanlar haricinde. Artık onu DELİP GEÇEN KIVILCIM takip eder. )

Tarık suresinin aşağıdaki ayetlerinde yer alan "Tarık" ( Sabah Yıldızı / Delip Geçen Yıldız ) kelimesi  de batıni anlamda Mesih İsa'yı tanımlamaktadır.

86/2 - Ve ma edrake met TARİK ( Ve SABAH YILDIZININ ne olduğunu sana ne bildirir? )
86/3 - En NECMÜS SAKIB ( Kesinlikle DELİP GEÇEN YILDIZDIR. )

Bakara suresinin 34., Kehf suresinin 50. ve A'raf suresinin 12. ayetleri, Melek ve Cin kavramlarının tanımına ışık tutmaktadır. Allahü Teala'nın "Adem için yere kapanın." talimatını verdiği melekler arasında İblis'in de yer alıyor olması, İblis'in de bir melek olduğunu ancak nefsani, kibirli, düşük idrak seviyeli  ve tekamülde geride kalmış bir melek olduğunu bildirmektedir.

2/34 - Ve iz kulna lil melaiketiscüdu li ademe fe secedu illa iblıs eba vestekbera ve kane minel kafirın
( Ve zamanında meleklere "Adem için yere kapanın." dedik. Böylece İblis haricinde yere kapandılar. O diretti ve kibirlendi ve inkarcılardan oldu. 

18/50 - Ve iz kulna lil melaiketiscüdu li ademe fe secedu illa iblıs kane minel cinni fe feseka an emri rabbih e fe tettehızunehu ve zürriyyetehu evliyae min dunı ve hüm leküm adüvv bi'se liz zalimıne bedela
( Ve zamanında meleklere "Adem için yere kapanın." dedik de cinlerden olan İblis hariç yere kapandılar. Böylece o, Rab’binin emri üzerine günah işledi. "O halde onu ve soyunu, onlar size düşmanlarken, benden başka dostlar mı edineceksiniz? Zalimler için ne kötü değişimdir." )

A'raf suresinin 12. ayetinde yer alan İblis'in "Halakteni min nar" ( Beni ateşten yarattın. ) ifadesi, meleklerin madde alemindeki tezahürlerinin "Nar" ( Ateş ) olduğu yani "Enerji" olduğu bilgisini vermektedir. Zira İblis'in de bir melek olduğu ayetlerden anlaşılmakta ve dolayısıyla meleklerin ateşten yaratılmış oldukları bilgisi açığa çıkmaktadır. Ayrıca, Kur'an'da, "insanların topraktan yaratılmış olması" ve "cinlerin ateşten yaratılmış olmaları" gibi meleklerin yaratılış niteliğini bildiren açık bir ayet bulunmamaktadır. ( Necm suresinde "Şihab" ( Kıvılcım ) kelimesinin yer almasının nedeni "Nar" ( Ateş ) kelimesiyle ilintili olmasıdır. )

7/12 - Kale ma meneake en la tescüde iz emartük kale ene hayrun minh HALAKTENİ MİN NARİN ve halaktehu min tıyn
( “Sana emrettiğim zaman, seni yere kapanmaktan ne men etti?” dedi. “Ben, ondan daha hayırlıyım. BENİ ATEŞTEN YARATTIN, onu çamurdan yarattın." dedi. )

İncil'in Matta suresinde yer alan ve Mesih İsa'ya atfen söylenen "O'nun yıldızını gördük." ifadesi de Mesih İsa'yı veya O'nunla ilgili olan Vazifeli Varlığı ( Meleği ) tanımlamaktadır.

40-Matthew-2-1 İsa'nın Kral Hirodes devrinde Yahudiye'nin Beytlehem Kenti'nde doğmasından sonra bazı bilge adamlar doğudan Yeruşalim'e gelip,

40-Matthew-2-2 şöyle dediler: "Yahudiler'in Kralı olarak doğan çocuk nerede? Doğuda O'NUN YILDIZINI GÖRDÜK ve O'na tapınmaya geldik."

Mesih İsa'nın figürlerde başının üstünde Güneş / Yıldız ile resmedilmesinin de kökünde "Melek" ve "Yıldız" ilintisi bulunmaktadır. Güneş sembolizminin paganizm ve satanizm olarak değerlendirilmesinin sebebi, meleğin / yıldızın Rab addedilmesine yani Allahü Teala'ya ortak koşulmasına ( şirk ) dayanmaktadır.


"Astral Projeksiyon" veya "Astral Çıkış" kavramları "Yıldız Çıkışı" anlamına gelmekte olup, insanın, kendisinin tekamül etmiş hali olan süptil Öz Varlık halini yani "Yüksek Frekanslı Enerji" halini idrak etmesi fenomenidir. ( "Stargate" ( Yıldız Kapısı ) kavramı da yüksek frekanslı üst boyutlara geçiş portalı anlamına gelmektedir. ) ( "Star" ( Yıldız ) kelimesi, Arapça "Sitra" ( Örten ) kelimesi kökenlidir. "Star" kelimesinin Fransızca karşılığı "Etoile" - ki bu kelime de "Toile" ( Örtü, Bez ) kök kelimesine dayanır. - Almanca karşılığı ise "Stern" kelimesidir. Kehf suresinin 90. ayetinde Güneş için "Sitra" ( Örtü ) teşbihi kullanılmıştır.

Arapça'da "Güneş" anlamına gelen kelime "Şems" kelimesi olup, bu kelime Fransızca'da "Gömlek" anlamına gelen "Chemise" ( Şömiz okunur. ) kelimesiyle aynı köke sahiptir. Gömlek vücudu "örter". Arapça'da "Gömlek" anlamına gelen keline ise "Kamis" kelimesi olup, bu kelime "Şems" ve "Chemise" kelimeleriyle aynı kökten türemiştir.

  Ayrıca Bkz.


İnsanın tekamül etmiş halinin Melek ( Vazifeli Varlık ) olduğu A'raf suresinin 20. ayetinde şeytanın söylemi misaliyle dolaylı olarak bildirilmektedir. ( Önemli not: Allah'ın ilminden başka ilim yoktur. Ve şeytanların insanları yanıltma, aldatma metodu Allah'ın ilmini saptırma amaçlı, zamansız ve gerekmediği gibi kullanmaktan ibarettir. Şeytanlar seçenek sunarak aldatır. ) 

7/20 - Fe vesvese lehümeş şeytanü li yübdiye lehüma ma vuriye anhüma min sev'atihima ve kale ma nehaküma rabbüküma an hazihiş şecerati illa EN TEKUNA MELEKEYNİ ev tekuna minel halidın
( Şeytan onların ayıplarından, çirkinliklerinden o onlara gizlenmişleri, örtülmüşleri onlara açığa çıkarmak için onlara vesvese verdi. "Rab’biniz, ancak İKİ MELEK veya ebedilerden olursunuz diye sizi şu ağaçtan men etti." dedi. )














26 Mart 2020 Perşembe

İnsanın durumu ve Agenda 21

Bu bölümde, insanın yaratılışından itibaren mücadele etmek durumunda olduğu temel soruna ve bu sorun karşısındaki mevcut durumuna değinilmektedir. İnsanın tekâmül edip de idrak ve frekans açısından daha üst seviye bir varlık olabilmesi bu sorunu aşma yönündeki gayretine bağlıdır. 

Cinler, insandan önce yaratılmış olmalarına rağmen negatif frekans yoğun özellikleri ( kibir, nefsaniyet, ritüel tutkusu, hiyerarşi, soğukkanlılık, merhametsizlik vb. ) nedeniyle tekâmül edemeyen ancak host beden olarak kullanmak üzere insana tasallut edip hipnoza ve obsesyona sebebiyet veren negatif tesirli süptil frekans varlıklarıdır. Kaba madde alemi olan dünyada ancak reptil ( sürüngen ) niteliğinde ve geçici olarak enkarne olabilen cinler, insandan önce yaratıldıkları için Allah'ın insana verdiği ilmi ve değeri kıskanmakta ve insanın ruhsal tekâmülünü engellemek için çabalamaktadırlar. 

Bkz.


İnsanın tekamülünü engelleme yönündeki ilk hamle, cin lideri olan İblis'in, Adem'i kendi soyu ( yasak ağaç ) ile cinsel temasa yönlendirmesi olmuştur. Adem'in bu nefsani yanılgısı saf insan neslinin bozulmasına neden olmuş ve bu nedenle Adem ana yurdu olan cennetten ( yarı süptil frekans ) çıkarılmış ve kaba madde frekansı olan dünyaya ( cehennem ) indirilmiştir. Tüm insanlığı sembolize eden Adem'in dünyadaki amacı ise nefsaniyetini yenerek tekâmül etmek ve ana yurdu olan cennete geri dönmektir. 

Ancak kendisini insandan üstün addeden ve isyan eden cin şeytanlarının lideri İblis ve tayfası, insanı düşük frekanslı kaba madde alemi dünyaya hapsetmek ve frekans yükselişine dayalı ruhsal tekâmülünü engelleyebilmek yönündeki obsesif çabasını aralıksız sürdürmektedir. Cinler, esas itibarıyla bilgi seviyesi düşük varlıklar olmalarına rağmen süptil özellikleri nedeniyle ilahi kozmik sistemdeki vazifeli varlıklardan ( melekler ) bilgi hırsızlığı yapabilmekte ( Ayetlerde kulak hırsızlığı olarak geçer. ) ve ayrıca insandaki ilahi kozmik bilgileri, insanı tesir altına alarak insana karşı kullanmaktadırlar. Cinlerin insana olan bu husumeti Kur'an ayetlerinde şu şelilde özetlenmektedir.

7/12 - "Sana emrettiğim zaman, seni yere kapanmaktan ne men etti?” dedi. “Ben, ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın." dedi.
7/13 - "Öyleyse oradan in. Artık sana orada kibirlenmek olmaz. Haydi çık, kesinlikle sen alçaklardansın." dedi. 
7/14 - "Bana, diriltilecekleri güne kadar bak." dedi.
7/15 - "Kesinlikle sen gözlenip bakılanlardansın." dedi.
7/16 - "ÖYLEYSE, BENİ AZDIRMANDAN DOLAYI, ONLARA KARŞI, SENİN DOĞRU YOLUNUN ÜZERİNE OTURACAĞIM." dedi.
7/17 - Sonra önlerinden arkalarından, sağlarından sollarından onlara yeteceğim. Onların çoğunu şükredenlerden bulmayacaksın. 
7/18 - "Yerilmiş kovulmuş olarak oradan çık. Onlardan sana kim tabi olursa, cehennemi sizden topluca, tamamen dolduracağım." dedi.

Allahü Teala’nın “Ademe isimleri öğretmesi” ifadesi insanın ilahi kozmik bilgiler ile donatılması anlamına gelmektedir. Melekler dahi böyle bir bilgi haznesine haiz değillerdir. Bu husus Bakara suresinin aşağıdaki ayetlerinde bildirilir.

2/31 - Ve alleme ademel esmae külleha sümme aradahüm alel melaiketi fe kale enbiunı bi esmai haülai in küntüm sadikın
( Ve Adem’e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere gösterdi. "O halde, eğer doğrular iseniz, bunları bana isimleriyle haber verin." dedi. )

2/32 - Kalu sübhaneke la ilme lena illa ma alemtena inneke entel alimül hakim        

( "Yücesin sen. O bize öğrettiğinin haricinde bize ilim yoktur. Kesinlikle sen bilensin hakimsin." dediler. )

Cinler, insanların ruhsal tekamüllerini engelleme operasyonunda, neferleri haline getirdikleri şirket sahibi küresel azınlık çeteyi ( küresel elit aileler ) kullanmaktadırlar. Cinler, tasallut ve zihin kontrolü yoluyla kendilerine kulluk eder hale getirdikleri küresel çeteye "İnsanları tam kontrol altına alırsanız Allah gibi ( haşa ) olacaksınız ve insanların kaderini belirleyebileceksiniz." telkininde bulunmaktadırlar. Bu yöndeki ilk cin telkini, kibir olgusu tetiklenmek suretiyle, kadına ve kadın vasıtasıyla da Adem'e yapılmış ve şirk temelli tüm sorun bu noktada başlamıştır.

1 Genesis 3-1 RAB Tanrı'nın yarattığı yabanıl hayvanların en kurnazı yılandı. Yılan kadına, "Tanrı gerçekten, 'Bahçedeki ağaçların hiçbirinin meyvesini yemeyin' dedi mi?" diye sordu.

1 Genesis 3-2 Kadın, "Bahçedeki ağaçların meyvelerinden yiyebiliriz" diye yanıtladı,

1 Genesis 3-3 "Ama Tanrı, 'Bahçenin ortasındaki ağacın meyvesini yemeyin, ona dokunmayın; yoksa ölürsünüz' dedi."

1 Genesis 3-4 Yılan, "Kesinlikle ölmezsiniz" dedi,

1 Genesis 3-5 "Çünkü Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek TANRI GİBİ OLACAKSINIZ."

1 Genesis 3-6 Kadın ağacın güzel, meyvesinin* yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü. Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına verdi, o da yedi.

* "Meyve", cin soyunun sembolü olup, "meyvesinden yemek" ise cinlerle CİNsel ilişkiye girmek ve cin kontrolü altında olacak hibrid bir soy üretmek anlamına gelmektedir.

İşte "Tanrı gibi olma" obsesyonu nedeniyle küresel çetenin yol haritasının temel bileşenleri, insanların tam kontrol altına alınmak suretiyle özgürlüklerinin kısıtlanması ve Allah'ın sınırsız ve eşit olarak bahşettiği nimetlerin gasp edilmesi suretiyle insanların kendilerine tam bağımlı hale getirilmesidir. Yani bir anlamda dünyanın insanlar için bir hapishaneye dönüştürülmesidir. Yeni Dünya Düzeni olarak tanımlanan böyle bir sistemin oluşturulabilmesi için küreselciler tarafından salgın hastalık, savaş, kıtlık ve hatta deprem gibi manipülatif aksiyonlar alınması muhtemeldir. Bu aksiyonların beklenmedik problemler gibi algılatılması ve ardından "çözüm" sunma söylemiyle evvelce planlanan uygulamaların hayata geçirilmesi kadim ve şeytani bir taktiktir. Söz konusu vakalar İncil'in aşağıdaki ayetlerinde döngü sonu belirtileri olarak tanımlanmıştır.

40-Matthew-24-7 Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak; yer yer kıtlıklar, depremler olacak.
40-Matthew-24-8 Bütün bunlar, doğum sancılarının başlangıcıdır.
42-Luke-21-11 Şiddetli depremler, yer yer kıtlıklar ve salgın hastalıklar, korkunç olaylar ve gökte olağanüstü belirtiler olacak.

Ancak küreselcilerin, tuzak niteliğindeki bu aksiyonları, ilahi nizamın kader mekanizması gereği insanların ruhsal tekamülüne vesile olacak ve kurdukları tuzaklar, küreselcilerin başına geçecektir.

35/43 - İstikbaran fil erdı ve mekras seyyi' ve la yehıykul mekrus seyyiü illa bi ehlih fe hel yenzurune illa sünnetel evvelın fe len tecide li sünnetillahi tebdıla ve len tecide li sünnetillahi tahvıla
( Yerde kibirlenme ve kötülük tuzağıdır. Kötülük tuzağı sahibinin haricindekinin başına geçmez. Ancak evvelkilerin adetlerini mi gözetiyorlar? Allah' ın adetinde değişim bulamazsın. Allah' ın adetinde dönüşüm, başkalaşım bulamazsın. )

Yeni Dünya Düzeni ( Novus Ordo Seclorum ) olarak tanınmlanan bu hedef doğrultusundaki en önemli uygulama insanlığın ve gezegenin iyiliği, refahı için planlandığı öne sürülen "Agenda 21" isimli komplo projesidir. Zira bu projede insana yer yoktur. Projenin isminde "21" sayısının olmasının sebebi, 21. yüzyılı nitelemesi olarak ifade edilse de batıni anlamda, Kur'an'da 21 kere tekrarlanan "Ruh" kelimesini sembolize etmesidir.  


Zira insanlık şu anda 70,000 yıllık reenkarnasyon döngüsünün son aşamaları olan Yevmel Kıyamet ( Ayağa Kalkış Günü ) dönemini deneyimlemektedir. "Kıyamet" kelimesi, sistem görevlisi dogmacı yobazların asırlardır söyledikleri gibi "Felaket" anlamını taşımamakta, aksine "Ruhsal ve idraki yükselişi, ayağa kalkışı, uyanışı ve tekamülü" tanımlamaktadır. Ancak elbette ki bu dönemde ruhsal tekamüle erip yükselenler olacağı gibi nefsaniyet batağına daha da batıp helak olanlar olacaktır. Helak olanların başında da insanlığa bu komploları kuranlar yer alacaktır.

Özünde ruhsal uyanışı bloke etme ve tüm dünya kaynaklarına ( su, toprak, madenler, bitkiler, hayvanlar, üretim, yapılanma, gıda, enerji, bilgi ve İNSAN ) küresel şirketler kanlıyla hakim olma amacı yatan  "Agenda 21" özetle aşağıdaki aksiyon maddelerinden oluşmaktadır. ( Agenda 21, kulağa hoş gelen ancak hiçbir samimiyeti olmayan "Sustainable Development" ( Sürdürülebilir Gelişme ) sloganıyla lanse edilmektedir.

1- Tek Dünya Devleti; Ulus ve milliyetçilik kavramlarının zihinlerden silinmesi. Dünyanın bölgelere ayrılması ve bu bölgelerin de Dünya Devleti'ne bağlı birliklere bağlanması. Tek Dünya Devleti yapısında merkezcilleşmiş finansal güç ve bankacılık, para birimi, askeriye ) 


2- Dijital dönüşüm ; Agenda 21'in en önemli alt projesi olan "Global Future 2045 Project Avatar / Singularity"* ( Küresel Gelecek 2045 Avatar** Projesi / Teklik ) projesinin özünde, Artificial Intelligence ( AI / Yapay Zekâ ) ve mikroçip / nanoçip / nanobot teknolojisi vasıtasıyla insanı merkezden kontrol edilebilir bir robota dönüştürmeyi yani dijital köle yapmayı amaçlayan ancak Human 2.0 / Süper İnsan / Evrilmiş İnsan sloganlarıyla lanse edilen "Transhümanizm" ( İnsanın Ötesinde Olma ) kavramı yer almaktadır. Bu kavramın "İnsanlıktan Çıkma" olarak tercüme edilmesi en doğru yaklaşımdır. Zira merkezden gönderilecek radyo frekanslarıyla insanın frekansına yani ruhsal durumuna müdahale etmek, çakralarını bloke etmek, zihinsel ve fiziksel olarak manipüle etmek ve yönlendirmek mümkündür. 

Projeye "Singularity" ( Teklik / Birlik ) isminin verilme sebebi insanların ruhsal yükselişini, tekamülünü, kolektif bilinç tesisini ve zaman içinde aktive olacak metapsişik yeteneklerini ( telekinezi, durugörü, telepati, medyumluk vb. ) engellemek, tüm insanları tek merkezden AI ( Artificial Intelligence / Yapay Zeka ) ile yönlendirilen tek tip robotlara dönüştürmek suretiyle makineleştirip dünyaya hapsedilmek istenmesidir. Küresel şeytanlar, yine şirk ve taklit eyleminde bulunmak suretiyle, kainattaki varlıklar arasında oluşması gereken ve toplu tekamülün bir ifadesi olan rahmani "Vahdet / Ünite" olgusunu, kaba madde alemi olan dünyada teknoloji kullanarak şeytani bir şekilde gerçekleştirmeyi ve insanları köleleştirmeyi hedeflemektedirler.

** “Avatar” kelimesi “Bedene bürünmüş ilah” anlamına gelen ezoterik bir terimdir. Yani insanlar “Gelin size ilah gibi super insan yapalım.” söylemiyle aldatılacaklardır. Esas hedef merkezden kontrol edilebilir robotlara dönüşmüş bir insan kitlesi oluşturmaktır.  

Ayrıca Bkz.




Project Avatar 2045 zaman planındaki 2020 - 2025 aralığı dikkat çekmektedir. Coronavirus salgını vakası vesilesiyle 5 yıllık süreç başlatılmış gibidir.


Time dergisinin 21.02.2011 tarihli kapağı ( Şubat ayının 21'inin seçilmesi de Agenda 21 kapsamında nümerolojik uyum arzetmektedir. )


İnsan ve Makine entegrasyonunu öngören Transhumanism & Singularity Projesi

Dijital dönüşüm planının diğer alt başlıkları Implant Microchip Uygulaması, Dijital Kripto Para / Blockchain*, insan DNA'sı üzerindeki mutasyon etkisi net olarak bilinmeyen 5 G Teknolojisi, İnsan Kodlama, Akıllı Evler, Dijital Eğitim, IOT ( Internet of Things - Şeylerin Interneti ) olarak sıralanabilir.

( * "Blockchain" kelimesi "Zincir bloklama" anlamına gelmekte olup, insanlar arasında oluşan ve ruhsal tekâmüle vesile olan kokektif bilincin bloke edilmesi mesajını vermektedir. )

3- Tüm doğal kaynakların küresel devlet tarafından sahiplenilmesi ve yönetilmesi. Doğayı koruma başlığı altında, insanın toprak ile bağının kesilmesi ve insanların kırsal kesimden şehir merkezlerindeki "İnsan Toplama Bölgelerine" yönlendirilmeleri. Bireysel tarım uygulamasının yani çiftçiliğin sonlandırılması toprak hakimiyetinin  ve tarımın tamamen belirli büyük şirketlerin eline geçmesi.

4- Büyük şehirlerin insan toplama ve konsantrasyon kamplarına dönüştürülmesi ve bu şehirlerde "Toplama Bölgeleri" oluşturması. Dijital kontrol altyapısıyla inşa edilen metro ağları ve küçük alanlı hücre tipi akıllı evler ile 7/24 kontrol ortamının oluşturulması. ( 2019 yılı yapımı olan "Vivarium" isimli film, Yapay Zeka kontrolündeki özdeş evlerden oluşan bir labirentteki 9 numaralı eve hapsedilen iki genç insanın durumunu konu etmektedir. Filmde Yapay Zeka'nın insanı yokedeceği mesajı verilmektedir.  Filmin ismi olan Vivarium da Aquarium kelimesinden esinlenilmiştir. Vivarium'daki insan, Aquarium'daki insan benzetmesi yapılmıştır. ) ( A'raf 7/27 ..... innehu yeraküm hüve ve kabılühu min haysü la teravnehüm .... ( ..... kesinlikle o ( şeytan ) ve kabilesi sizi, sizin onları göremeyeceğiniz yerden gözetlerler....... )

5- KOBİ'lerin ( Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin ) sonu. Tüm ihtiyaçların belirli sayıdaki büyük şirketler tarafından tedarik edilmesi.

6- - Dijital eğitim; Eğtim sistemin tamamen dijitalleştirilmesi ve bu yolla her türlü yanıltıcı ve saptırıcı bilginin sübliminal mesajlar ile iletilmesi. Bu yolla cahil ve biyat eden bir nesil oluşturulması. Çocukların tamamen devlet kontrolünde oldukları bir sistemin tesisi.

7- Bireylerin özgürce meslek seçmeleri imkanının ortadan kaldırılması ve her bireyin ne iş yapacağının devlet tarafından belirlenmesi.

8- Nüfus artışının kontrolü ve nüfusun azaltılması. Erkek ile kadının doğal ilişkisinin dejenere edilerek eşcinselliğin telkin edilmesi ve yaygınlaştırılması. Böylelikle insan neslinin üremesinin de kontrol altına alınması. Bunun yanısıra sentetik virüs salgınları, bölgesel savaşlar hatta depremler vb. organize edilmesi.

9- Korku esasına dayalı Polis Devleti yapılanması ve halkın, maddi menfaat karşılığında birbirini ihbar edebilen ajanlara dönüştürülmesi. Faşist rejimi tam tesis edebilmek için senarize edilmiş olaylar düzenlenmesi ve bu olaylar sonucunda oluşacak problemlere çözüm üretiyormuş gibi evvelce planlanan uygulamaların ve kanunların yürürlüğe konması. Toplumun tam kontrolü planı kapsamında zihin kontrolü sağlayacak olan sihir, mentalizm ve sembolizm tekniklerinin kullanılması.

10- Özgürlük söylemi altında her türlü değer yargısının iflası sonrasında tek değer yargısının para ve maddi menfaat olduğu dinsiz, inançsız, vatansız, milliyetsiz, ahlaksız,  merhametsiz, sadakatsiz, sevgisiz ve saygısız  yani kısaca nihilist bir toplumun tesis edilmesi.

11 - Mikro toplum olan "Aile" kavramının parçalanıp ayrıştırılarak yok edilmesi. Bunun başarılabilmesi için medya kanalıyla ( filmler, müzikler vb. ) zinanın, grup cinsel ilişkinin, ensest ilişkinin, pedofilinin ve eşcinselliğin telkin edilmesi.

12- Her türlü değer yargısının, ahlaki değerin ve dini inanışın feshedilmesi. Nefsani ve maddi arzularını her şeyin üzerinde tutan, paylaşma ve yardımseverlik olgularından arınmış  bireyselci tek tip insan formatının oluşturulması. "Bilimsellik" söylemi altında satanizmin bir din olarak zaman içinde empoze edilmesi. Böylelikle kitlesel hareket yapma kabiliyetinin ortadan kaldırılması ( Coronavirüs salgını vesilesiyle empoze edilen "Sosyal Uzaklık" ve "Evde Kal" kavramları biliçaltını etkilemekte ve insanlarda ileriye yönelik şartlı refleks oluşturmaktadır. )

13- Bireyler arasında rekabet, zulüm ve tahakküm olgusuna dayalı bir ilişki yapısının telkin edilmesi.

14- Toplumun 7/24 gözetlenmesini sağlayacak ve insanların hareket özgürlüklerini kısıtlayacak bir altyapının tesisi.  

15- Sosyal devletin yerini şirketlerin alması ve dünyanın, sahipleri küresel elit aileler olan Tek Dünya Devleti A.Ş. tarafından yönetilmesi.

16- Sosyalizm Görünümlü Küresel Diktatörlüğün, "Socialism" ve "Sharing Economy" ( Paylaşım Ekonomisi ) gibi sloganların ardına gizlenilerek oluşturulması. Herkesin eşit olacağının iddia edildiği ancak özünde insanlığın kölelikte eşit varlıklar haline getirilmek istendiği aldatıcı bir sosyalist diktatörlüğün oluşturulması. 

17- Mülksüzleştirme operasyonu; Sosyalizm, paylaşımcılık ve eşitlik söylemleriyle insanların mülklerinin, "kamulaştırma" adı altında, aşamalı olarak ellerinden alınması.

18- Hayatta kalmanın en büyük hedef olduğu bir anlayışın tesis edilmesi. Bir anlamda, evvelce filmleri de yapılan "Hunger Games Society"'nin ( Açlık Oyunları Toplumu ) yaratılması.

Küreselciler tarafından bir kitle iletişimi olması amacıyla çekilmiş olan, küresel planların kriptosu niteliğindeki ve Yeni Dünya Düzeni mesajını veren 1999 yılı yapımı Matrix filminin bir sahnesinde Ajan Smith karakterinin Morpheus karakterine söyledikleri, Yeni Dünya Düzeni'ni kurmaya çalışan zihniyetin insana bakış açısını ve insanı nasıl tanımladığını ortaya koymaktadır. Bu sözler, ancak cin şeytanının insana karşı sarfedeceği sözler olabilir.

"Burada geçirdiğim süre içinde edindiğim bir açılımı paylaşmak istiyorum. Türünüzü sınıflandırmaya çabalarken idrak ettim ki sizler aslında memeli değilsiniz. Bu gezegendeki her memeli içgüdüsel olarak çevresiyle doğal bir denge geliştiriyor. Ama siz insanlar öyle değilsiniz. Bir bölgeye doğru hareket ediyorsunuz ve tüm doğal kaynaklar tükenene kadar çoğalıyorsunuz, çoğalıyorsunuz. Ve tek hayatta kalma çareniz başka bir bölgeye sirayet etmek oluyor. Bu gezegende aynı paterni izleyen bir başka organizma daha var. Ne olduğunu biliyor musun? Bir VİRÜS. İnsanlar bir hastalıktır, bu gezegenin kanseridir. Siz vebasınız, biz ise çareyiz."

Ve maalesef bugün şirketlerde, şeytanların kendilerine verdikleri uyduruk, aldatıcı ve batıl ünvanların ardına gizlenen bir çok kibirli gafil, faydalı ve önemli işler yaptıklarına inanmak / inandırılmak suretiyle insanlık için ıstırap ve yoksunluktan başka bir sonuç vermeyecek olan bu küresel plana hizmet etmekte ve hatta bu süreçte kendi aralarında yarışmaktadırlar.

Oysa ki insanların, yükselen kolektif bilinci aktive ederek Allahü Teala'nın ilim nimeti olan teknolojinin, insanları kontrol altına alıp köleleştirmek için değil insanların ve dünyadaki diğer varlıkların yararına olacak şekilde kullanılmasının sağlanması yönünde tepki vermeleri gerekmektedir. Bunun olabilmesi için de insanların sadece Coronavirus vakasına odaklanmak yerine bu vakanın ardındaki küresel aklın planlarını anlamaları ve gerçek sorunu idrak etmeleri gerekmektedir.

Küresel planların nihai sonucunun mesajını veren ve zaten tamamı kripto mesaj içeren Star Wars film dizisinin bir bölümünde yer alan şu sahnedeki replikler dikkat çekmektedir.

"So this is how liberty dies with thunderous applause."

Ayrıca The Economist dergisinin 28 Mart - 3 Nisan 2020 sayısı kapağında açıkça "Big Government" ( Büyük Devlet ) ve "Everything's under control" ( Her şey kontrol altında ) yazmaktadır. İnsanlık tarihinde, insanın en çok aşağılandığı ve açıkça hakarete uğradığı yegane dergi kapağı muhtemlen budur. Kapakta insana bağlanmış olan ip yapay zekayı, ipi tutan büyük el de yapay zekayı kontrol eden ( algoritmasını yazdıran ) küresel aileleri sembolize etmekte gibidir.


2019 yılında vizyona giren "Vivarium" isimli film de içerdiği mesaj açısından dikkat çekmektedir. Filmde labirent gibi bir alanda yer alan özdeş evlerden birinde, 9 numaralı evde yaşamak zorunda kalan bir çiftin ölümle sonuçlanan hikayesi konu edilmektedir. ( 9 sayısı düalitedeki negatif frekansı sembolize etmektedir. ) Evde yaşamak zorunda kalan çifte, kendilerine iletilen bebeği büyütmeleri durumunda serbest kalabilecekleri bildirilmektedir. İletilen bebek AI'yı yani Yapay Zeka'yı sembolize etmektedir. AI çifti sürekli gözlemlemektedir. Filmin adı olan "Vivarium", "Aquarium" kelimesine atıfta bulunmaktadır. "Aquarium'daki balıklar, Vivarium'daki insanlar" mesajı verilmektedir. Filmin sonunda adam ve kadın ölmektedir. Filmin nihai mesajı ise "AI, insanı öldürdü." olmaktadır.


Yukarıda bahsedilen ve Sosyalizm Görünümlü Küresel Diktatörlük yapısının süsleyerek telkin edeceği Sharing Economy sisteminin planlanan esasını tasvir eden 2019 yılı yapımı "Platform" isimli film de dikkat çekmektedir. Filmde, kapalı bir sistemde birbirlerinin artıklarını yiyerek hayatta kalmaya çalışan insanlar konu edilmektedir.


Bir başka 2019 yılı yapımı olan "Five Feet Apart" ( Beş Adım Ötede ) isimli filmde ise bir akciğer hastalığı! olan Cystic Fibrosis nedeniyle insanlardan daima belirli bir mesafede durması gereken genç bir kızın hikayesi konu edilmektedir. Film, Coronavirus salgını nedeniyle gündeme gelen ve neredeyse bir yaşam formatına dönüşme potansiyeli arzeden "Sosyal Uzaklık" kavramına işaret etmekte gibidir.


2019 yılında vizyona giren bir başka film de agorafobik bir kadının hikayesini konu alan The Wolf Hour isimli filmdir. Filmde şiddet olaylarından dolayı panik yaşanan bir şehir de konu edilmektedir.


Daha evvelki yıllarda gösterime girmiş olan, Yeni Dünya Düzeni, kataklizm, distopya, dijital kontrol, AI ( Yapay Zeka ), evrilmiş ve dejenere olmuş sosyal yaşam gibi konuları içeren başlıca filmler ise şöyledir.

Upgrade 2019 : Felç olan bir adam çiplenerek bilgisayara bağlanıyor ve bu sayede süper  yeteneklere kavuşuyor. Ancak bu yetenekler zihnini bilgisayarın yönetimine açması durumunda aktive oluyor. Sonuçta adam tamamen bilgisayarın kölesi haline geliyor.


Singularity 2017 : 2020 yılında bir süper bilgisayar ( AI ) tüm insanlığa hakim olmak üzere bir saldırı başlatmıştır. İki genç harabeye dönmüş dünyada insanların robot tehditi olmadan yaşadıkları bir bölge bulma umuduyla mücadele vermektedirler.


Transcendence 2014 : Bilgisayar uzmanı bir bilimadamının zihni, öldükten sonra bilgisayara yükleniyor ve adam bilgisayar vasıtasıyla yaşamaya devam ediyor. Zamanla bilgisayar dünyadaki herşeyi yönetmeye ve hakim olmaya başlıyor.


Lucy 2014 : Kimyasal bir maddenin kanına karışması sonucunda beynini kullanma kapasitesi artan, böylelikle süper güç ve yeteneklere kavuşan ve tüm enerji sistemlerine, makinelere, bilgisayarlara hakim olabilen bir kadının hikayesi konu alınmaktadır. Filmin sonunda kadın, beyninin %100'ünü kullanır hale gelmekte ve "Tanrılaşmaktadır." ( Filmdeki "Lucy" ismi "Lucifer"'i sembolize etmektedir. )


The Giver 2014 : İnsanın kök sebebi olduğu!! savaşlar, açlıklar, hastalıklar ve her türlü yıkımdan sonra dünyada yeni bir düzen kurulmuştur. İnsanlar toplama kampı niteliğindeki bir bölgede düşünsel olarak tek tipleştirilmiş şekilde yaşatılmakta ve "Elders" olarak adlandırılan bir grup tarafından  sevk ve idare edilmektedirler. Standart evlerde yaşamakta olan ve 7/24 dijital kontrol altında tutulan insanlar evden çıkmadan önce bileklerindeki cihazı "Duygu Emici Ünitesi"'ne okutmak zorundadırlar. Böylelikle sisteme karşı gelme ve suç işleme imkanı oluşmamaktadır. İnsanların ne iş yapacakları "Elders" tarafından belirlenmektedir.  İnsanlar her türlü duygu ve manevi değerden yoksun durumdadırlar. İnsanlığın anılarına ilişkin bilgilere haiz olan ve "Giver" ( Verici ) adı verilen bir kişi, dönemsel olarak seçilen ve Receiver ( Alıcı ) tayin edilen genç bir çocuğa  insanın gerçek yaşamına ilişkin anıları ve dünyaya ilişkin bilgileri aktarmaktadır.


Divergent 2014 : İnsanların kategorize edilerek belirli segmentlere ve yaşam bölgelerine ayrıldığı fütüristik ve distopik bir ortamda sisteme karşı gelen ve gerçeği arayan bir genç kadının hikayesi konu edilmektedir.


Purge 2013 : Senede bir gün, 24 saat boyunca her türlü suçun işlenebildiği bir ortam tasvir ediliyor. Bu süre zarfında hastaneler de hizmet vermiyor. İnsanlar sevmedikleri, sinir oldukları diğer insanları öldürebiliyor. Herkes korkudan evlerine özel güvenlik mekanizmaları kuruyor.


Cloud Atlas 2012 : İnsanların farklı varlıklar tarafından tam kontrol altında yönetildikleri, sadece "tüketici" olarak adlandırıldıkları ve küçük hücrelerde yaşadıkları bir ortam tasvir ediliyor.


Hunger Games 2012 : Yoksullaşmış insanların belirli bölgelere dağıtılmak suretiyle yaşamaya mahkum edildikleri ve bir TV dizisiyle hayata bağlandıkları distopya ortamı konu ediliyor.


Splice 2009 : Genetik mühendisi bir çiftin laboratuar ortamında ürettikleri bir canlıyla duygusal ilişki kurmaları konu ediliyor.


Wall E 2008 : Dünya'da yaşam son bulmuş ve son kalan insan grubu da bir şirkete ait uzay gemisinde AI kontrolünde yaşamaya başlamıştır. İnsanların hepsi obez olup, hareketlerini dahi özel araçlarla yapmaktadırlar. Hareket sağlayan araçlarda da doğrudan göz hizalarında ekranlar bulunmakta olup, uyanmalarından uyuyacakları zaman kadar bu ekranlara bakmaktadırlar. Yatma, kalkma, yemek yeme ihtiyaçlarını AI tarafından talimat verildiği zamanlarda gerçekleştirmektedirler.


The Truman Show 1998 : Doğumundan itibaren tüm yaşamı bir yapım şirketinin senaryosundan ibaret olmak üzere stüdyo ortamında kontrol altında büyüyen ve her anı bir TV programında 7/24 yayımlanan bir adamın hikayesi konu edilmektedir. Filmin başrol karakterinin ismi Truman olup bu isim MK ULTRA Project Monarch Zihin Kontrol projesini geliştiren ABD Başkanı Harry Truman'a atfedilmiştir.


The Thinning 2018 : 2039 yılında dünyanın  nüfusu iyice artmıştır. Birleşmiş Milletler bir bildiri yayımlayarak her ülkenin nüfusunu her yıl %5 oranında azaltması talimatını verir. ABD gençler üzerinde "Thinning" adı verilen bir test uygulamaya başlar. Testi geçenler yaşamaya devam etmekte, testi geçemeyenler ise "enjeksiyon" ( aşılama mesajı ) yöntemiyle öldürülmektedirler. Filmdeki test müdürünün ismi de "Mason King"' ( Mason Kral ! ) dir Filmin afişinde "New World Order" ( Yeni Dünya Düzeni ) yazmaktadır.


Equilibrium 2002 : Film, "hissetmenin suç sayıldığı" distopik bir ortamda yaşayan ve her gün Prozium isimli duygu / hafıza silici ilacı kendilerine enjekte etmek zorunda bırakılan insanları konu almaktadır. Bir grup insan ise bu uygulamaya karşı çıkmış ve isyan başlatmıştır.


2019 yılında vizyona giren ( tam pandemi öncesi ) "Little Joe" isimli filmde ise suni ortamda üretilen bir bitkinin beyinde patojenik etkilere ( dikkat eksikliği, davranış değişikliği, sanal mutluluk ve hafıza kaybı ) sebep olan bir "virüs"ün oluşumuna sebebiyet vermesi konu edilmektedir. Film, açıkça "laboratuarda üretilen virüs" mesajı vermektedir.



Biyoteknoloji şirketinin logosundaki DNA sembolü dikkat çekmektedir.

Ayrıca filmde "maske" teması da işlenmektedir.


Ayrıca 1995 yılında piyasaya sürülen Illuminati New World Order ( Yeni Dünya Düzeni ) kart oyununda yer alan "Epidemic Quarantine" ( Salgın Karantinası ) isimli kart da dikkat çekmektedir.
















25 Mart 2020 Çarşamba

Çok gezen mi? Çok okuyan mı? ... İkra! ve İsra!

Halk arasında "Çok gezenin", "Çok okuyana göre" daha çok bilgiye erişebileceği yönünde kalıplaşmış bir söylem bulunmaktadır. Bu ifade bir anlamda doğru olmak ile birlikte ilahi kozmik açıdan incelendiğinde "Okumanın" ayrı önemi ortaya çıkmaktadır. Zira, yaratılışın ilahi kozmik bilgilerini ( Akaşa Kayıtları ) kodlamalı bir yapı ile içeren Kur'an ve diğer kutsal kitaplar odaklanılarak yani yoğun konsantrasyon ile okunduğunda frekans yükselmesine vesile olmakta ve insanlara kainattaki tüm verilere erişim potansiyelini sunmaktadır.  

İsra suresinin 14. ayeti ve Alak suresinin 1 ve 3. ayetleri, sadece "Okumak" kavramına, "İkra" ( Oku ) fiili ile dikkat çeken önemli ayetlerdir.

17/14 - İKRA' KİTABEK kefa bi nefsikel yevme aleyke hasıba ( KİTABINI OKU. O gün nefsin, hesap görücü olarak sana yeter. )

96/1 - IKRA bismi rabbikellezi halak ( O yaratan Rab’binin ismi ile OKU. )
96/3 - IKRE' ve rabbükel ekrem ( OKU. Rab’bin çok faydalıdır cömerttir. )

Öte yandan, bilgi edinebilmek için "Gezip araştırmanın" önemi de "İsra" ( Gez ) kök kelimesinden türeyen "Yesır" ( Gezerler ) fiilinin yer aldığı ayetlerde ayrıca vurgulanmaktadır.

12/109 - Ve ma erselna min kablike illa ricalen nuhıy ileyhim min ehlil kura E FE LEM YESIRU FİL ERDI fe yenzuru keyfe kane akıbetüllezıne min kablihim ve la darul ahırati hayrun lillezınettekav e fe la ta'kılun
( Ve senden önce şehirlerin sahiplerinden kendilerine vahyettiğimiz erkekler haricindekileri göndermedik. Peki YERDE GEZMEDİLER Mİ? Onlardan öncekilerin sonu nasıl oldu bakmadılar mı? Ve ahiret yurdu o sakınanlar için daha hayırlıdır. O halde akıl etmez misiniz? )

35/44 - E VE LEM YESIRU FİL ERDI fe yenzuru keyfe kane akıbetüllezıne min kablihim ve kanu eşedde minhüm kuvveh ve ma kanellahü li yu'cizehu min şey'in fis semavati ve la fil ard innehu kane alimen kadırav
( VE YERDE GEZMEDİLER Mİ? Onlardan öncekilerin sonu nasıl oldu bakmadılar mı? Kuvvet olarak onlardan daha şiddetliydiler. Allah, göklerde ve yerde hiçbir şey tarafından aciz bırakılabilecek değildir. Kesinlikle O bilendir gücü yetendir. )

40/21 - E VE LEM YESIRU FİL ERDI fe yenzuru keyfe kane akıbetüllezıne kanu min kablihim kanu hüm eşedde minhüm kuvveten ve asaran fil erdı fe ehazehümüllahü bi zünubihim ve ma kane lehüm minellahi min vak
VE YERDE GEZMEDİLER Mİ? Onlardan öncekilerin sonu nasıl oldu baksalar ya. Onlar yerde, kuvvetçe ve eserce onlardan daha şiddetli idiler. Böylece, günahlarından dolayı Allah onları yakaladı. Allah’tan onlara koruyucu, gözetici olmadı. )

47/10 - E FE LEM YESIRU FİL ERDI fe yenzuru keyfe kane akıbetüllezıne min kablihim demmerallahü aleyhim ve lil kafirıne emsalüha
YERDE GEZMEDİLER Mİ? Onlardan öncekilerin sonu nasıl oldu bakmadılar mı? Allah onların üzerine helak eylemiştir. İnkarcılar için de onların aynısıdır. )



Sayılar ile portal açılması

"Ahsa" ( Saymak ) fiilinin önemi ve hassasiyeti Kur'an'da 10 ayette vurgulanmış olup, "Ahsa" kelimesi bu ayetlerde toplam 11 kere tekrarlanmıştır.

Sure No. Ayet No. Ayetteki Kelime No. Arapça Türkçe Frekans
14 34 15 tuhsu Sayarsın 1
16 18 7 tuhsu Sayarsın 2
18 12 10 ahsa Sayar 3
18 49 31 ahsa Sayar 4
19 94 2 ahsa Sayar 5
36 12 17 ahsayna Saydık 6
58 6 12 ahsa Sayar 7
65 1 17 ahsı Say 8
72 28 16 ahsa Sayar 9
73 20 36 tuhsü Sayarsınız 10
78 29 4 ahsayna Saydık 11

10 ve 11 sayıları sırasıyla "Ünite / Vahdet" ve "Düalite, Döngü ve Farklı boyuta geçiş portalı" kavramlarının nümerolojik sembolleridir. 

İçinde bulunduğumuz ve döngü sonu sürecinin ismi olan Yevmel Kıyameh ( Ayağa Kalkış Günü ), Yevmel Hısab ( Hesap Günü ) olarak da anılmaktadır. Bu noktada döngü sonundaki idraki tekamüle dayalı yükseliş sürecinde insanların, sayıların kozmik gücünü idrak edeceği ve bunun kozmik faydalarını deneyimleyecekleri bildirilmektedir.

Kur'an'da, tüm yaratılış kodlarının kitapta olduğu "Ahsa" ( Saymak ) fiilinin son kez geçtiği Nebe suresinin 29. ayetinde nümerolojik ve semantik olarak bildirilmiştir. ( 29 sayısının nümerolojik değeri "11"'dir. ( 2+9 = 11 )

78/29 - Ve külle şey'in AHSAYNAHÜ kitaben ( Ve kitapta olmak üzere herşeyi SAYDIK. )

Kur'an'daki kodlar ( kelimeler, harfler ve sayılar ) verilesiyle üst boyutlara geçiş portal açılabileceği gibi geçmişteki ve gelecekteki tüm olgu ve olaylara ilişkin bilgileri içeren Akaşa Kayıtları'na da erişim mümkündür.

Tüm dillerin kökeni olması kuvvetle muhtemel olan Türkçe, dil kullanılarak veya kullanılmayarak çıkarılabilen her bir ses için bir harfin olduğu bir dildir. Türkçe alfabede 29 harf bulunur. Doğal sayıların da 10 adet olduğu dikkate alındığında harf ve sayı adetleri nümerolojik olarak 111 sayısını vermektedir. 111 sayısı da okült ezoterik bir kod olup, 11 sayısı gibi üst frekanslara geçiş portalının sembolüdür.

29 ... 2+9 = 11
10 ... 1+0 = 1


111 ... Yeni bir yolun başlangıcı