16 Şubat 2020 Pazar

Değişmez âdetler "Dua" ve "Okuma"

"-izm" ekleriyle biten, farklı isimlere sahip olan ve ortak hedefi Allah yolundan ve doğruluktan uzaklaştırmak olan farklı inanç sistemleri tarih boyunca insanlara telkin edilmeye çalışılmış olup, bugün de medya  ( filmler, müzikler vb. ) kanalıyla insanlara "ibadet usüllerini" ve "kutsal kitaplarını" bırakmaları gerektiği, Allah'ı hissetmenin yolunun rutin ibadet metodları veya kitaplar olmadığı  dolaylı veya doğrudan mesajlarla telkin edilmeye çalışılmaktadır. Oysa bırakılması gereken, dogmatik yaklaşım ve ön yargılı düşünce sistemi olup, ibadet usülünün terkedilmesi yerine ibadetin hissederek, nedenini anlayarak ve samimi bir şekilde yapılması, kutsal kitapların terkedilmesi yerine kitapların derin düşünülerek, anlamaya çalışılarak ve analiz edilerek okunması gerekmektedir. Zira insan, ilahi kozmik bilgilere haiz olduğu, idrak ettiği ve yaşamına yansıttığı oranda tekamül etmekte ve yükselmektedir. Kitaplar bilginin artması için, ibadet usülü ( duaya kalkma ) ise bu bilgilerin  içselleştirilmesi ve anlaşılabilmesi için gerekli konsantrasyon artışı ve frekans yükselmesi için vesile olma özelliğini taşımaktadır. 

Akıl ve kalbin birleşmesiyle vuku bulan döngü sonundaki ruhsal uyanış yani kıyamet ( idraki ayağa kalkış ) döneminde küreselciler, her zamanki gibi, bu süreci de çarpıtmaya ve insanları doğru olmayan yöne yani "dinsizliğe" sevketmeye çalışmaktadırlar. Bu noktadaki "dinsizlik" kavramı herhangi bir değer yargısına bağlı olmadan, hiçbir sınır tanımadan, nefsaniyetin sürüklediği yöne doğru gitmek olarak tanımlanabilir. Satanizmde bu anlayış şu cümleyle özetlenmektedir. "Uygun görüyorsan yap." Zira küreselcilerin nihai hedefleri de zaten satanizmi resmi bir din olarak dünya toplumlarına benimsetebilmektir. İnsanlığı manipüle eden bu kitle, Süleyman Tapınağı'nın yeniden yapılması ve şeytanın da gelip o tapınakta dünya krallığını ilan etmesi gibi maddi ve batıl bir hedefe kilitlenmiş durumdadır. 

Ruhsal tekamül yolcusu olan inançlı insanların ibadet usüllerini değiştirmemeleri aksine geliştirmeleri gerektiği İsra suresinin 77. ayetinde "Sünnetallah" ( Allah'ın adeti ) ifadesiyle bildirilmekte ve "Allah'ın adetlerinin asla değişmeyeceği" bildirilmektedir.

17/77 - Sünnete men kad erselna kableke min rusülina ve la tecidü li sünnetina tahvıla
( Resullerimizden o senden önce gönderdiğimiz kimselere adetlerdir. Adetimizde değişim, dönüşüm bulamazsın. )

İsra suresinin 78-80 aralığındaki ayetlerinde ise "duaya kalkmanın önemi ve zamanlaması" ile "okumanın önemi ve zamanlaması" hususlarında bilgi verilmektedir. Ayrıca bu iki unsurun, kaba madde alemi dünyayı bırakıp üst boyuta ( plan, alem ) geçiş için yegane vesile olduğu da 17/80 kodlu ayette dolaylı olarak bildirilmektedir.

17/78 - Ekımes salate li düluküş şemsi ila ğasekıl leyli ve kur'anel fecr inne kur'anel fecri kane meşhuda
( Güneş’in batışından gecenin karartısına kadar duaya kalk. Tanyeri ağarmasındaki şafak vakti okuması. Kesinlikle şafak vakti okuması şahit olunandır. )

17/79 - Ve minel leyli fe tehecced bihı nafileten leke asa en yeb'aseke rabbüke mekamen mahmuda
( Ve sana zorunlu olmasa da geceden feragat et. Rab’binin seni övülmüş makama göndermesi umulur. )

17/80 - Ve kul rabbi edhılnı müdhale sıdkın ve ahricnı muhrace sıdkın vec'al lı min ledünke sültanen nesıra
( Ve de ki: "Rab’bim beni gireceğim yere doğrulukla sok ve çıkacağım yerden beni doğrulukla çıkar. Benim için indinden yardımcı kuvvet oluştur." )

Allahü Teala'nın sünnetinde ( adetinde ) değişiklik olmadığı ve olamayacağı hususu yanısıra O'nun kelimelerinin de asla değiştirilemeyeceği "La mübeddile li kelimatillah" ( Allah'ın kelimelerini değiştirebilecek yoktur. ) ifadesiyle bildirilmektedir.

6/34 - Ve lekad küzzibet rusülün min kablike fe saberu ala ma küzzibu ve uzu hatta etahüm nasruna ve la mübeddile li kelimatillah ve lekad caeke min nebeil mürselın
( Ve senden önce de resuller yalanlanmıştı. Onlara yardımımız gelene kadar o yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine sabrettiler. Allah' ın kelimelerini değiştirebilecek yoktur. Sana, gönderilenlerin haberlerinden gelmiştir. )

Ankebut suresinin 45. ayetinde de "Kur'an okumanın" ve "Duaya kalkmanın" ruhsal faydaları net bir şekilde bildirilmektedir.

29/45 - Ütlü ma uhıye ileyke minel kitabi ve ekımıs salah innes salate tenha anil fahşai vel münker ve le zikrullahi ekber vallahü ya'lemü ma tasneun
( O sana kitaptan vahyedileni oku ve duaya kalk. Kesinlikle dua ahlaksızlıktan ve kötülükten, inkardan alıkoyar. Allah' ı hatırlamak en büyüğüdür. Allah o ürettiklerinizi bilir. )


14 Şubat 2020 Cuma

Ünite ve düalitenin ağaç ile sembolizmi

Üniteden düaliteye geçiş / düşüş vakası kitaplarda "Cennetteki yasak ağaca yaklaşılmasının sonucu" olarak tasvir edilmektedir. Tevrat'ta üniteyi sembolize eden olgu "Yaşam ağacı", düaliteyi sembolize eden olgu ise "İyiyi kötüyü bilme ağacı" olarak tanımlanmaktadır. İki ağaç misali ile düalite kavramına dikkat çekilmektedir. "İyiyi kötüyü bilme ağacı" yani "Düalite ağacı" aynı zamanda yoğun nefsaniyete haiz cinlerin soyunu / soyağacını da sembolize etmektedir. 

Yarı süptil alem olan cennetin "olum" ortamı yani gerçek "yaşam" ortamı olduğu, cennetten çıkılarak kaba madde alemi dünyaya inilmesinin ise "zulüm"* ve "ölüm" olduğu Tevrat ve Kur'an ayetlerinde şöyle bildirilmektedir. ( * Söz konusu zulüm insanın kendisine yaptığı zulümdür. )

1-Tekvin-2-9 Bahçede iyi meyve veren türlü türlü güzel ağaç yetiştirdi. Bahçenin ortasında yaşam ağacıyla iyiyle kötüyü bilme ağacı vardı.

Ayetin kodu olan 2-9, düalite, döngü ve farklı boyuta geçiş portalının sembolü olan"11" nümerolojisini içermektedir. ( 2+9 = 11 )

1-Tekvin-2-16 Ona, "Bahçede istediğin ağacın meyvesini yiyebilirsin" diye buyurdu,
1-Tekvin-2-17 "Ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün."  

2/35 - Ve kulna ya ademüskün ente ve zevcükel cennete ve küla minha rağaden haysü şi'tüma ve la takraba hazihiş şecerate fe tekuna minez zalimın
( Ve "Ey Adem, sen ve eşin cennette iskan edin. Oradan arzuladığınızca, her nereden dilerseniz bolca yiyin. İşte şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz." dedik. )

Zümer suresinin 30. ayetindeki "sen ölüsün, onlar da ölüler" ifadesi kaba madde alemine inmiş olan insanın durumunu tanımlamaktadır.

39/30 - İnneke meyyitün ve innehüm meyyitun ( Kesinlikle sen ölüsün ve kesinlikle onlar da ölüler. )

Tevrat'ta ve Kur'an'da Adem'in ( İnsan ) düalite kavramının farkına varması vakası "Çıplaklık" misali ile bildirilmektedir. 

1-Tekvin-3-9 RAB Tanrı Adem'e, "Neredesin?" diye seslendi.
1-Tekvin-3-10 Adem, "Bahçede sesini duyunca korktum. Çünkü çıplaktım, bu yüzden gizlendim" dedi.
1-Tekvin-3-11 RAB Tanrı, "Çıplak olduğunu sana kim söyledi?" diye sordu, "Sana meyvesini yeme dediğim ağaçtan mı yedin?"

"Çıplaklık" yani düalite misalinin geçtiği ayetin numarası "11"'dir. 

7/22 - Fe dellahüma bi ğurur fe lemma zakaş şecerate bedet lehüma sev'atühüma ve tafika yahsifani aleyhima min verakıl cenneh ve nadahüma rabbühüma e lem enheküma an tilkümeş şecerati ve ekul leküma inneş şeytane leküma adüvvün mübın
( Böylece onları aldatma ile aşağı sarkıttı. Ağacı tadınca, ayıpları, çirkinlikleri onlara ortaya açığa çıktı. İkisi bahçenin yapraklarından üzerlerini örtüp yamamaya başladılar. Rab’leri onlara seslendi "Ben size o ağaç hakkında hüküm vermedim mi? Ve "Şeytan kesinlikle size apaçık düşmandır" demedim mi?" )

Kur'an'da "Çıplaklık" kavramının yani düalite misalinin geçtiği ayetin kodunun ( 7/22 ) nümerolojik değeri yine "11"'dir. ( 7+2+2 = 11 )

Bakara suresinin 36. ayetinde Adem'in ve İblis'in kaba madde alemine düşüşleri anlatılmaktadır.

2/36 - Fe ezellehümeş şeytanü anha fe ahracehüma min ma kana fıh ve kulnehbitu ba'duküm li ba'dın adüvv ve leküm fil erdı müstekarrun ve metaun ila hıyn
( Böylece şeytan onları oradan kaydırdı da onları içinde olduklarından çıkardı. "Birbirinize düşman olarak inin. Size yerde belirli zamana kadar durak yeri ve fayda vardır." dedik. )

Düalite planına, yani kaba madde alemine ( boyut, alem ) geçişin / inişin bildirildiği ayetin kodunun nümerolojik değeri yine "11"'dir. ( 2+3+6 = 11 )

13 Şubat 2020 Perşembe

1 > 99 ?!

38/23 - İnne (1) haza (2) ehı (3) y (4) lehu (5) tis'un (6) ve (7) tis'une (8) na'ceten (9) ve (10) li (11) iye (12) na'cetün (13) vahıdetün (14) fe (15) kale (16) ekfil (17) nı (18) ha (19) ve azzenı fil hıtab
( Kesinlikle bu benim kardeşim. Ona doksandokuz dişi koyun ve bana bir dişi koyun. "Onu bana ver." dedi. Beni söylemde yendi. )

38/24 - Kale lekad zalemeke bi süali na'cetike ila niacih ve inne kesıran minel huletai le yebğıy ba'du hüm ala ba'dın illelllezine amenu ve amilüs salihati ve kalılün ma hüm ve zanne davudü ennema fetennahü festağfera rabbehü ve harra rakian ve enab

( Senin dişi koyununu, koyunlarına katmayı sual ederek sana zulmetti. Kesinlikle cemiyetten çoğunluk birbirlerine azıyorlar. O inananlar ve iyilikler yapanlar hariç. Onlar da çok az. Davud, onu kesinlikle sınadığımızı anladı da Rab’binden af istedi, eğilerek atıldı ve gerçeğe döndü. )

"Nefsaniyet kaynaklı zulüm" meselesinin sayısal misalle bildirildiği bu ayet oldukça derin bir mesaj içermektedir. Ayette 99 koyunu olmasına rağmen kardeşinin 1 koyununu da isteyen bir zalimden bahsedilmektedir. Zalimlerin tekasür ( çoklama ) obsesyonunun tasviri yanısıra ayette zalimlerin asıl amaçlarının "kendilerindeki çokluktan" ziyade "başkalarındaki yokluk" olduğu bildirilmektedir. Yani ayete dikkat edilirse zalimin kardeşindeki 1 koyun, zalim için 99 koyundan daha değerli hale gelmiştir. Tüm hedefi o 1 koyunu da elde edebilmektir. Zira amacı kardeşinde hiç koyun kalmaması ve kendisine muhtaç hale gelmesidir. Bu noktada 99, 999 veya 9999 sayılarının hiçbir önemi bulunmamaktadır. Şayet misaldeki zalime, kendisinde sadece 1 koyun olacağı ancak kardeşinde ise hiç koyun olmayacağı söylense derhal bu koşula da rıza gösterecektir. 

Ayette 99 koyun ve 1 koyun olmak üzere toplam 100 koyundan bahsedilmektedir. 100 sayısının nümerolojik değerinin "1" olması ile zalimin o kalan "1" koyunun da peşinde olması arasında okült ve nümerolojik ilinti bulunmaktadır. Zira kalan 1 koyun zalimdeki toplam koyun adedini 100'e tamamlayacak olan unsurdur. Ve zalimin gözü o 1 koyundan başka bir şeyi görmemektedir. Dolayısıyla zalim için 1 = 100 durumu söz konusudur. Bu sayısal durum aslında zalim için bir mesaj içermekte olmasına rağmen o bunu farkedememekte, algılayamamaktadır. İlahi sistem ona, "azdaki çokluğu" farkettirmeye ve ihtiyacının zaten sadece 1 koyun olduğunu fazlasına göz dikmesinin ise zulüm olduğunu bildirmeye çalışmaktadır. Ancak o, şeytanın negatif tesirleri nedeniyle gerçeğe karşı kör, sağır ve dilsiz olduğundan bu mesajı alamamaktadır. 

İşte bugün dünya, o 1 koyunun da peşinde koşan zalimler nedeniyle bir kan ve gözyaşı haznesi haline gelmiştir.

Ayetin ana mesajı içeren ilk üç cümlesinde toplam 19 kelime bulunması ve ayette geçen 99 ve 1 sayılarının nümerolojik toplamlarının 19 sayısını ( 9+9+1 = 19 ) vermesi de hem 19 hem de ayetin ana mesajı olan "1" sayısı açısından dikkat çekmektedir. ( 1+9 = 1 )


Tükenmeyen hazine ... Rab'bin kelimeleri

Harcadıkça tükenmeyen tek hazine Rab'bin insanlara eşit olarak bahşettiği kelimelerdir. Yaratılışın kaynak kodu olan kelimeler, ruhun da maddenin de özü olan kelimeler tohum gibidir. Birini sarfettiğinizde bin tanesi geri gelir. Ancak insan adı verilen kör, sağır, dilsiz varlık kendisine sonsuz olasılığın anahtarını sunan bu eşsiz hazinenin henüz farkında değildir. Kelimeler ile neler yapabileceğinin idrakine henüz varmamış olan insan halen madde saplantısında ısrar etmekte ve kendisini helake sürüklemektedir. Elbette ki bu "helak" de tekamül yolunda olması gereken ve insanların üst boyutlara geçmesine vesile olacak kaçınılmaz bir aşamadır.

Lokman suresinin 27. ayetinde Allah'ın kelimelerinin asla tükenmeyeceği teşbihi bir anlatımla bildirilmektedir.

31/27 - Ve lev enne ma fil erdı min şeceratin aklamün vel bahru yemüddühu min ba'dihı seb'atü ebhurin ma nefidet kelematüllah innellahe azızün hakım
( Ve şayet kesinlikle o yerdeki ağaçlar kalemler olsa ve deniz de ona destek olsa, ondan sonra da yedi deniz, Allah' ın kelimeleri tükenmez. Kesinlikle Allah yücedir hakimdir. )

Aşağıdaki ayetlerde geçen "Hazinullah / Hazainüllah" ( Allah'ın hazinesi / Allah'ın hazineleri ) , "Hazinu rabb" ( Rab'bin hazinesi ) ve "Hazine rahmeti rabbi" ( Rab'bimin rahmet hazinesi ) ifadeleri de yaratılışın kaynak kodu olan kelimelere dolaylı olarak işaret etmektedir.

6/50 - Kul la ekulü leküm ındı hazainüllahi ve la a'lemül ğaybe ve la ekulü leküm innı melek in ettebiu illa ma yuha ileyy kul hel yestevil a'ma vel besır e fe la tetefekkerun
( De ki: "Size Allah' ın hazineleri benim indimdedir." demiyorum. Gaybı da bilmiyorum. Size, kesinlikle ben meleğim de demiyorum. Kesinlikle ben ancak o bana vahyedilene tabi oluyorum." De ki: "Kör ile gören eşit midir? Fikretmez misiniz?" )

11/31 - Ve la ekulü leküm ındı hazinüllahi ve la a'lemül ğaybe ve la ekulü innı melekün ve la ekulü lillezıne tezderı a'yünüküm len yü'tiyehümüllahü hayra allahü a'lemü bima fı enfüsihim innı izen le minez zalimın
( Ve "Ben sizlere Allah' ın hazinesi indimdedir demiyorum. Gaybı da bilmiyorum. Kesinlikle ben meleğim de demiyorum. O gözünüzde hakir olanlar için, Allah onlara asla hayır vermez de demiyorum. O nefislerinin içinde olanı Allah bilir. O zaman kesinlikle ben zalimlerden olurum." )

Hicr suresinin 21. ayetinde geçen "Hazinuşşey" ( Şeyin hazinesi ) yani "Eşyanın hazinesi" kavramı vesilesiyle açık bir şekilde "yaratılmış olan her şeyin hazinesinin yani kaynak kodu olan kelimesinin Rab'bin indinde"olduğu bildirilmektedir. Ayette ayrıca kaynak kod olan kelimelerin belirli sayılarda derlenmek suretiyle yaratılışın tezahür ettiği de "Kaderin malum" ( Bilinen ölçü ) kavramı ile vurgulanmaktadır.

15/21 - Ve in min şey'in illa ındena hazinühu ve ma nünezzilühu illa bi kaderin ma'lum
( Ve hazinesi indimizde olmayan hiçbir şey yoktur. Onu bilinen ölçü haricinde indirmeyiz. )

İsra suresinin 100. ayetinde yer alan "Hazine rahmeti rabbi" ( Rab'bimin rahmet hazinesi ) ifadesi de yine dolaylı olarak kelimelere işaret etmektedir.

17/100 - Kul lev entüm temlikune hazine rahmeti rabbi izen le emsektüm heşyetel infak ve kanel insanü katura
( De ki: "Şayet sizler Rab’bimin rahmet hazinesine malik olsaydınız, o zaman dahi harcama ve fakirlik korkusunu tutardınız. İnsan cimridir." )

38/9 - Em ındehüm hazinü rahmeti rabbikel azızil vehhab
( Yoksa, yüce ve bağışlayan Rab’binin rahmet hazinesi onların yanında mı? )

52/37 - Em ındehüm hazainu rabbike em hümül musaytırun
( Rab’binin hazineleri onların indinde midir? Onlar zorlayıcılar, zorbalar mıdır? )

63/7 - Hümüllezine yekulune la tünfiku ala men inde resulillahi hatta yenfaddu ve lillahi hazainüs semavati vel ardı ve lakinnel münafikın la yefkahun
( Onlar "Onlar gidene kadar, o Allah' ın resulünün indindeki kimselere harcamayın." derler. Göklerin ve yerin hazineleri Allah içindir. Lakin ikiyüzlüler anlamazlar. )












12 Şubat 2020 Çarşamba

Tek cümle ile yaratılış

"Yaratılış, her biri bir öncekinin sonucu, bir sonrakinin sebebi olan ve birbirlerine göre düalite arzeden olguların üniteye ulaşmak üzere tekrarlanan döngülerinden oluşur."

Şeytanın 2T Döngüsü

Düaliteden üniteye uzanan ruhsal tekamül yolculuğundaki en büyük engel "Kısır döngü" veya "Şeytan döngüsü"* olarak da anılan "2T Döngüsü"'dür. Nedir "2T"?

* Almanca'daki "Teufelskreis" kelimesi "Kısırdöngü" anlamına gelmekte olup, kelimenin kök anlamı "Şeytan çemberi"'dir. Bu kavram "Ouroboros" ismindeki "kuyruğunu yiyen yılan" ile sembolize edilmektedir.

Tahrik ve Tatmin ....

Şeytanın yegane silahı, nefsaniyetin meylettiği ancak aslında ihtiyacı olmayan dünyevi ve batıl kaba madde parametreleriyle ( mal, mülk, şöhret, ünvan, tahakküm vb.* ) "Tahrik" etmek,  ardından ruhsal tekamülden ve yükselişten feragat yani Allah yolundan sapma karşılığında bu nefsani unsurların aldatıcı ve geçici "Tatminini" kendisi sağlarmış gibi görünmektir. 

* Bkz:


Helake sürükleyen bir kısır döngüden ibaret olan ve bugün şirketler** vasıtasıyla sistematik olarak yürütülen bu basit ve aldatıcı uygulama Kur'an'da "Fayda sağlamayan ticaret" ve dolaylı olarak "Batan ticaret" ( Ticareten tebur ) olarak misallendirilir.

Bkz.


2/16 - Ülaikellezineşteravüd dalalete bil hüda fe ma rabihat ticaratühüm ve ma kanu muhtedın
( İşte onlar yönlendirme karşılığında sapıklığı satın aldılar da ticaretleri fayda sağlamadı. Yönlendirilenlerden de değillerdi. )

35/29 - İnnellezine yetlune kitaballahi ve ekamus salate ve enfeku min ma razaknahüm sirran ve alaniyeten yercune ticaraten len tebur
( Kesinlikle o Allah' ın kitabını okuyanlar, duaya kalkanlar ve o onları rızıklandırdıklarımızdan gizlice ve açıkça harcayanlar kesinlikle batmayan ticareti umarlar. )

Mesih İsa'nın, İblis'in  "Batan ticaret" teklifini reddedişi İncil'deki şu ayetlerle bildirilir.

40-Matthew-4-8 İblis bu kez İsa'yı çok yüksek bir dağa çıkardı. O'na bütün görkemiyle dünya krallıklarını göstererek,

40-Matthew-4-9 "Yere kapanıp bana taparsan, bütün bunları sana vereceğim" dedi.

40-Matthew-4-10 İsa ona şöyle karşılık verdi: "Çekil git, Şeytan! 'Tanrın Rab'be tapacak, yalnız O'na kulluk edeceksin' diye yazılmıştır."

Varlıkların yegane "Tatmin" vesilesinin "Allah'ı hatırlamak" olduğu Ra'd suresinin 28. ayetinde bildirilir.

13/28 - Ellezine amenu ve tatmeinü kulubühüm bi zikrillah e la bi zikrillahi tatmeinül kulub
( Onlar inanırlar ve kalpleri, Allah' ın hatırlanması ile tatmin olur. İyi bilin ki, kalpler Allah' ın hatırlanması*** ile  tatmin olur. )

*** "Zikrillah" ( Allah'ın hatırlanması ) kavramı, temel anlamda ilimde derinleşmek, iyilik ve doğruluk uğrunda cehid ve gayret göstermek, daima diğerlerine yardıma odaklı bir yaşam sürmek olarak özetlenebilir.




SUR üflenmesi ve SURiye

Çok katmanlı bir yapıya sahip olan Kur'an'daki her kelime, her cümle ve her ayet birden çok anlam, sembolizm ve mesaj içermekte olup, okuyucusunun idrak, algı ve bilgi seviyesine göre mesajları farklı açılardan ve farklı parametrelerle iletmektedir. Ayetlerde geçen "İlimde derinleşenler" ( Rasihune fil ilm ) kavramı "Kur'an'daki bu anlam derinliğine dikkat çekmektedir. Ancak Kur'an nihai mesaj olarak insanları "tek bir" anlama yani  mutlak doğrunun ve iyinin yuvası olan "üniteye" ( vahdet ) yönlendirmektedir. 

Bu nedenle, Kur'an ayetlerinin içerdiği anlamlar ve mesajlar üzerine yapılan yorumlama çalışmaları, tabudan, önyargıdan, şartlanmadan ve dogmadan arınmış bir bakış açısıyla değerlendirilmeli, sonsuz olasılığın mevcudiyeti göz ardı edilmemelidir.

"Sur" kelimesi "Boru, Uzun Yapı, Sağlam ve Güvenilir" anlamlarını içeren Arapça kökenli bir kelimedir. Bu kelime Kur'an'da "Sure" ( Sure ) ve "Sur / Suri" ( Boru ) kelimelerinin kökü olarak tezahür etmektedir. ( "Kule, Yüksek Yapı" anlamına gelen "Tur" kelimesinin de "Sur" kelimesiyle aynı köke sahip olması kuvvetle muhtemeldir. "Tur" kelimesinin "Türkiye", "Turan" ve "Sirius" ilintisi evvelki bölümlerde incelenmişti. Ayrıca Tevrat'ta geçen ve yer ismi olan "Tyrus" kelimesi Türkçe çeviri de "Sur" olarak yer almaktadır. )

"Sur" kelimesinin "Boru" anlamını içerdiği bilinen "Nefeha fis suri" ( Boruya üflenmesi ) kalıbı, döngü sonunu, toplanmayı ( Haşr, Cem ) yani "BİRleşmeyi" haber veren vaka için kullanılmıştır. Söz konusu ifade "Yevme nüfiha fis suri" ( Borunun içine üflendiği gün ) olarak da geçmektedir. Bu ifadedeki "Yevm" ( Gün ) kavramının aslında bir "Dönemi" tanımladığı hatırlanmalıdır. ( Kur'an'da "1 günün kaba madde alemi dünya algısıyla 1000 yıla karşılık geldiği" bildirilir. )

"Sur" kelimesinin anlamı olan "Boru" kelimesinin öz Türkçedeki "Börü" ( Kurt, Cesur ) kelimesiyle de ilintisi muhtemeldir. Zira "Sirius", Canis Major ( Büyük Köpek ) takımyıldızına ait bir yıldızdır. Destanda Türklere yol gösteren sembolik kurtun ismi "Gökbörü"'dür. "Sur", "Sir", "Tur" köklerinin esasen özdeş olması da dikkat çekmektedir. 

"Nefeha fis suri" ( Boruya üflenmesi ) kalıbı Kur'an'da "10" kere tekrarlanmakta olup, ilk kez geçtiği ayetin numarasının nümerolojik değeri de "10" ( 7+3 = 10 ) sayısını vermektedir. "10" sayısının nümerolojik değeri de "1" olup, bu sayı "Birleşmeyi, Birliği, Üniteyi, Vahdeti" sembolize etmektedir.

6/73 - Ve hüvellezi halekas semavati vel erda bil hakk ve yevme yekulü kün fe yekun kavlühül hakk ve lehül mülkü yevme yünfehu fis sur alimül ğaybi veş şehadeh ve hüvel hakımül habır
( Ve gökleri ve yeri gerçekten yaratan O'dur. "Ol." dediği gün o olur. O’nun sözü gerçektir. Borunun içine üflendiği gün mülk O'nadır. Gaybı ve şahit olunanı bilendir. O hakimdir haberdardır. )

18/99 - Ve terakna ba'dahüm yevmeizin yemucü fı ba'dın ve nüfiha fis suri fe cema'nahüm cem'a
( Ve o gün, onların bazılarını bazılarının içinde dalgalanmaya terkettik. Borunun içine üflenir de onların hepsini toplarız. )

20/102 - Yevme yünfehu fis suri ve nahşürul mücrimıne yevmeizin zürka
( Borunun içine üflendiği gün. O gün suçluları masmavi toplarız. )

23/101 - Fe iza nüfiha fis suri fe la ensabe beynehüm yevmeizin ve la yetesaelun
( Borunun içine üflendiğinde, o gün onların aralarında akrabalık kalmaz ve birbirlerini sual edemezler. )

27/87 - Ve yevme yünfehu fis suri fe fezia men fis semavati ve men fil erdı illa men şaellah ve küllün etevhü dahırın
( Ve borunun içine üflendiği gün, Allah' ın diledikleri hariç, o göklerdeki kimseler ve yerdeki kimseler korkarlar, telaşa düşerler. Hepsi alçalarak O’na gelirler. )

36/51 - Ve nüfiha fis suri fe iza hüm minel ecdasi ila rabbihim yensilun
( Ve borunun içine üflenir de o zaman onlar mezarlarından Rab’lerine akın ederler. )

39/68 - Ve nüfiha fis suri fe saıka men fis semavati ve men fil erdı illa men şaellah sümme nüfiha fıhi uhra fe iza hüm kıyamün yenzurun
( Ve borunun içine üflenir. Allah' ın dilediği kimseler hariç, göklerdeki kimseler ve yerdeki kimseler artık helak olurlar. Sonra onun içine tekrar üflenir. Artık o zaman onlar ayağa kalkıp bakarlar. )

50/20 - Ve nufiha fis sur zalike yevmul veıyd ( Ve borunun içine üflenir. Bu vaad edilen gündür. )

69/13 - Fe iza nufiha fis suri nefhatun vahidet ( Böylece borunun içine tek üfleme ile üflendiğinde. )

78/18 - Yevme yunfehu fis suri fe te'tune efvacen ( O gün borunun içine üflenir de bölükler olarak gelirsiniz. )

"Nefeha fis suri" ( Boruya* üflenmesi ) kalıbının "Belirli bir "yere" ruhsal tesirlerin gönderilmesi" anlamını da taşıyor olması muhtemeldir. Zira Allahü Teala'nın "ruhundan üflemesi" bilgisi bu minvalde önemli bir referans olmaktadır. Söz konusu "yer", "SURiye" olabilir mi? ( * "Boru"nun aynı zamanda uzay zamanda açılan ve kozmik bilgi akışı sağlayan bir solucan deliği ( wormhole ) olması durumu da evvelce incelenmişti. )

Sur ( Boru, Yüksek Yapı ) + iye ( gibi olan, -li ) = Boruyla ilgili olan, Borulu olan, Yüksek yapılı olan 

"Suriye" kelimesinin İngilizcedeki karşılığı "SYRia"* kelimesi olup, bu kelimedeki "Syr" kökü, "Boru, Tüp, Şırınga" anlamına gelen "SYRinge" kelimesinde de yer almaktadır.

( * Syria / Suriye kelimesi Assyria / Asur olarak da anılmış olup, "Assyria" kelimesinin "Esiri / Eterik" kelimesiyle ilinitisi de muhtemeldir. Hatırlanacağı üzere "Esiri", "Evreni kaplayan süptil maddenin" ismidir. Bu noktada Suriye'nin "esiri madde" yani "eterik beden" kavramıyla ilintisi de olabilir. )

Suriye, antik çağlardan ve Mesih İsa döneminden beri derin anlam ve önem taşıyan bir yer olma özelliğini korumuştur. Mesih İsa dönemini yansıtan aşağıdaki Celile  Galilee ) haritasında Suriye de görülmektedir. 


İncil'de "Suriye" kelimesi "10" kez tekrarlanmakta olup, ilk kez Matta suresinin 4-24 kodlu ayetinde geçmektedir. Bu ayetin numarasının nümerolojik değeri de "10" sayısını vermektedir. Bu noktada yine "1" nümerolojisi ile karşılaşılmaktadır.

40-Matthew-4-24 Ünü bütün Suriye'ye* yayılmıştı. Türlü hastalıklara yakalanmış bütün hastaları, acı çekenleri, cinlileri, akıl hastalarını, felçlileri O'na getirdiler; ve O onları iyileştirdi.

41-Mark-7-26 Yahudi olmayan bu kadın Suriye-Fenike ırkındandı. Kızından cini kovması için İsa'ya rica etti.

42-Luke-2-2 Bu ilk sayım, Kirinius'un Suriye valiliği zamanında yapıldı.

42-Luke-4-27 Peygamber Elişa'nın zamanında İsrail'de çok sayıda cüzamlı vardı. Bunlardan hiçbiri iyileştirilmedi; yalnız Suriyeli Naaman iyileştirildi."

44-Acts-15-23 Onların eliyle şu mektubu yolladılar: Kardeşleriniz olan biz elçilerle ihtiyarlardan, diğer uluslardan olup Antakya, Suriye ve Kilikya'da bulunan siz kardeşlere selam! 

44-Acts-15-41 Suriye ve Kilikya bölgelerini dolaşarak inanlı topluluklarını pekiştirdi.

44-Acts-18-18 Pavlus Korint'teki kardeşlerin yanında bir süre daha kaldı. Sonra onlarla vedalaştı, Priskila ve Akvila ile birlikte Suriye'ye gitmek üzere gemiyle yola çıktı. Adakta bulunmuş olduğu için Kenhere'de saçlarını kestirmişti.

44-Acts-20-3 Orada üç ay kaldı. Suriye'ye deniz yoluyla gitmek üzereyken Yahudilerin kendisine karşı bir düzen kurması nedeniyle dönüşü Makedonya üzerinden yapmaya karar verdi.

44-Acts-21-3 Kıbrıs'ı görünce güneyinden geçerek Suriye'ye yöneldik ve Sur kentinde karaya çıktık. Gemi, yükünü orada boşaltacaktı.

48-Galatians-1-21 Sonra Suriye ve Kilikya bölgelerine gittim.

* 40-Matthew-4-24 kodlu ayette Mesih İsa'nın Celile'de ortaya çıkışından sonra tesirlerinin Suriye'ye yayıldığından bahsedilmektedir.  

Bu bağlamda, son dönemde müşahade edilen Suriye ile ilgili gelişmeler, "Mesih İsa'nın ikinci gelişi" olarak tanımlanan ancak esas itibarıyla bir şahısın gelişini değil de insanlığın ruhsal ve idraki yükselişini sağlayacak ve kolektif bilinci oluşturacak tesirlerin yani kutsal ruhun tesirlerinin Mesih İsa vasıtasıyla yayılması vakasının habercisi midir? Yayılacak olan veya bir başka deyişle üflenecek olan ruhsal tesirler, döngü sonunun vuku bulmasına ve insanların "toplanmasına, birleştirilmesine" vesile olacak "Sur üflenmesi" vakası ile sembolize edilmiş gibi görünmektedir.

Netflix’in “Messiah” ( Mesih ) isimli dizisinin 01.01.2020 tarihinde vizyona girmesi de bir başka senkronizasyon oluşturmaktadır. İlk sezonu “10” ! bölümden oluşan filmde Suriye odak noktasıdır. ( Hem "1", hem "10", hem de "11" nümerolojisi dikkat çekmektedir. )


Dizide Mesih karakterini canlandıran aktörün isminin "MEHDİ Dehbi" olması da ayrıca ilginç bir durum arzetmektedir.













11 Şubat 2020 Salı

Yapay Zeka meselesi

Evvelce "Transhümanizm ve Yapay Zeka Aldatmacası" başlıklı bölümde de incelenen "Yapay Zeka" konusunu hatırlamak faydalı olacaktır.

"Transhümanizm" ( Süper İnsan ! ) projesinin temel bileşeni olan son dönemde dillere iyice yerleşen "Yapay Zeka" kavramının temelinde insanın implant "Implant Microchip"* teknolojisi vasıtasıyla daimi olarak merkezi bilgisayara bağlanması ve duyularının bloke edilerek uzaktan kontrol edilebilir hale getirilmesi ( robotlaştırılması ) yani Kur’an ifadesiyle “Kör, sağır ve dilsiz” yapılması yatmaktadır. Görülmesi gerekeni göremeyen görülmesi isteneni gören, duyulması gerekeni duyamayan duyulması isteneni duyan, söylenmesi gerekeni söyleyemeyen söylenmesi isteneni söyleyen bir insan kitlesi zaten kör, sağır ve dilsiz hale getirilmiş ve Allah yolundan saptırılmış demektir. Uzun yıllar boyunca “bilgilendirmeyerek cahil tutma” yöntemiyle gerçekleştirilen uygulama, bilgi çağına girilmesi, insanın idrak seviyesinin yükselmesi ve bilgi akış kaynaklarının gelişmesi neticesinde şimdi teknoloji kullanılarak ve "Süper insan", "Hayatın kolaylaşması" vb. söylemleri altında yapılmaya çalışılmaktadır. Bu gelişmelerin, insanın ruhsal ve idraki yükselişi deneyimlediği yeni döngü başlangıcı öncesinde ( döngü sonunda ) yoğunlaşması da ayrıca düşündürücüdür. Zira insanlar metapsişik yeteneklerinin ( durugörü, medyumluk, telekinezi, teleportasyon, çift bedenleme, dedublüman, telepati vb. ) hayal dahi edemeyecekleri seviyede gelişeceği ve maddesellikten sıyrılacağı bir döneme yaklaşmaktadırlar. Ancak küresel şeytanların sistemi ise teknolojiyi kullanarak insanı her zaman olduğu gibi madde alemine hapsetmeye, onu orada tutmaya devam etmeye çabalamaktadır.

2/18 - Summün bükmün umyün fe hüm la yarciun

( Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık onlar dönmezler. )

* İncil'in Vahiy suresinde "Implant Microchip" teknolojisi haber verilmekte gibidir.

66-Vahiy-13-16 Küçük büyük, zengin yoksul, özgür köle, herkesin sağ eline ya da alnına bir işaret vurduruyordu.

66-Vahiy-13-17 Öyle ki, bu işareti, yani canavarın adını ya da adını simgeleyen sayıyı taşımayan ne bir şey satın alabilsin, ne de satabilsin.

Bugün örneğin İsveç'te "sağ ele mikroçip implantasyonu" medya vasıtasıyla yaygınlaşmaya başlamıştır. Ellerine mikroçip implantasyonu yaptıran insanlar, sanki birileri onlara zorla söyletmiş gibi, bu teknoloji sayesinde siber insan olunduğunu, insanlığın bu teknolojiyle kademe atlayacağını, insanın günlük yaşantısında düşünmek zorunda olduğu bir çok şeyi düşünmeyeceğini, hayatın kolaylaşacağını ifade etmişler ancak buna net örnekler verememişlerdir. Özellikle "insanın bir çok şeyi düşünmeyecek olması" söylemi zaten konunun arzettiği tehlikeyi gözler önüne sermektedir. "Düşünmeyen, uzaktan kontrol edilen robotlaşmış insan".... Yani aslında reklamı yapıldığı gibi "süper insan" olmakla değil, insanlık kademesinden aşağıya düşmekle sonuçlanan bir süreç söz konusudur.





Bugün, küresel gündemi ve planları kitlelere telkin etme işlevi gören sinema filmlerinin yanısıra bir çok ürünün reklamında da "Yapay Zeka" kavramına rastlamak mümkündür. Bu reklamlarda yapay zekalı ürün ile insanın "düşünmekle veya gereksiz fiziksel etkinlikle uğraşmayacağı ve bunun da kendisine büyük kolaylık sağlayacağı" telkin edilmeye çalışılmaktadır. Oysa ki yapay zekanın bu şekilde kullanımının, insanı paralize etmekten ve doğal yeteneklerini kullanamaz hale gelmesine sebebiyet vermekten başka bir sonucu olmayacaktır.

Bir diş fırçası reklamının görselleri;





Basında bu diş fırçasının tanıtımı için şu ifadeler kullanılmaktadır.

"Bireysel fırçalama stillerini değerlendirmek ve kullanıcılara daha iyi fırçalama alışkanlıkları kazanmaları için koçluk vermek amacıyla için binlerce kişinin diş fırçalama davranışları hakkındaki bilgileri bir araya getiriyor. Yapay zeka teknolojisi, insanların ağız içinde tam olarak nereleri fırçaladıklarını izliyor ve daha iyi ağız sağlığı için daha fazla dikkat gerektiren alanlar konusunda kişiselleştirilmiş geri bildirim sunuyor. Yapay zeka özellikli ....... teknolojisi, fırçalama alışkanlıklarınızı veya stilinizi değiştirmenizi gerektirmeden kesintisiz şekilde işliyor ve geri planda çalışıyor. Binlerce farklı fırçalama stilinden öğrendiği için de özel bir teknoloji olarak ortaya çıkıyor. Bluetooth bağlantısıyla telefonunuza bağlanan model, en basit tabirle bir sonraki adımda nereyi fırçalamanız gerektiğini, hangi kısımları düzgün fırçalayamadığınızı gösteriyor. Böylece herhangi bir nokta atlanmadan fırçalama işlemi gerçekleştirilebiliyor."

Yani? Basit bir diş fırçalama işleminde dahi insan, hafızasını, düşüncesini, hissiyatını ve görüşünü kullanmaktan alıkonularak dışarıdan yönlendirme yapacak olan dijital sisteme yani bir ekrana bağımlı hale getirilmeye çalışılıyor. Tıpkı insanın, navigasyon programı olmadan evinin yolunu dahi bulamayacak hale getirilmiş olması gibi. Bugün hiç kimse herhangi bir güzergahı aklında tutmak gibi bir gayret sarfetmemektedir. Bu durum telefon numaraları için de geçerlidir. Kimse kimsenin cep telefon numarasını ezbere bilemez hale gelmiştir. İnsan, sürekli olarak arka planda kendisine "ne yapacağını söyleyen" adeta "emir veren" bir sistemin varlığıyla yaşamaya alıştırılmaktadır. Ve bu süreç insanlara "gelişme" olarak telkin edilip algılatılmakta ve bir çok insan da bu durumu kabullenerek sisteme destek vermektedir.

2008 yılı yapımı animatik bir film olan "Wall E" filminde, yaşanamaz hale gelmiş olan dünyadan ayrılarak, bir "şirket" tarafından işletilen bir uzay gemisinde, dijital teknolojinin ( yapay zeka ) esiri olarak yaşamaya başlamış insanlar konu edilmektedir. Filmde insanların tümü obez olarak resmedilmiştir. Yürüyemez ve hatta hareket edemez hale gelmiş, kısa mesafe ulaşımlarını dahi "götürgeçlerle" yapan, uyku ve uyanma saatleri yapay zeka tarafından belirlenen, uyandıkları anda önlerine hemen bir ekran konan ve sistemin istediği görüntülere bakabilen, sistemin istediği bilgileri edinebilen ve sistemin ( yapay zeka ) komutlarıyla yönlenen bir toplum tasvir edilmektedir. ( Filmde esas itibarıyla küresel şeytanların olmasını planladığı dünya toplumu tasvir edilmektedir. )





Dijital Teknolojinin bir ürünü olan Yapay Zeka elbette ki Allahü Teala'nın bahşettiği bir ilim ve O'nun nimetidir. Ancak bu ilim ve nimet gerçekten insanlığın yararına kullanıldığı zaman anlam ve işlevsellik kazanır. Zira özünde nötr olan ilim vasıtasıyla şifa da mümkündür cefa da, inşa da mümkündür imha da. Bu noktada ilme haiz olanın niyeti önem taşımaktadır. Mühendislikte, tıp alanında, astronomide yapay zekanın kullanılması kadar doğru bir yaklaşım olamaz. Ancak bu teknoloji, toplum ve birey kontrolü amaçlı olarak sosyal yaşamın içine entegre edildiğinde, mahremiyet, özgürlük ve kişisel haklar bağlamında sınırların çok iyi belirlenmesi gerekir.

Özünde bir yazılım olan Yapay Zeka nihayetinde daima birilerinin kontrolünde olan ve olacak bir olgudur. Ancak sanki kontrol dışı ve özbilinçli ayrı bir varlıkmış gibi "şahsiyetlendirilmeye" ve insan üstü bir kudret ve hatta ilah! gibi algılatılmaya çalışılması oldukça düşündürücüdür. İnsanlığa fayda sağlaması, hizmet etmesi için insan tarafından geliştirilmiş bir teknolojiyi zihinlerde bir tehdit ve korku unsuru olarak, farklı şekilde kodlama gayreti dikat çeken bir noktadır.




9 Şubat 2020 Pazar

Ayetlerin en büyüklerinden gösterilmesi ve 2023

2023 yılı, sosyoekonomik ve politik açılardan büyük bir değişimin vuku bulacağı bir yıl olarak sıkça zikredilmektedir. Meşhur sanatçı Barış manço'nun 2023 adlı bestesi ve kendisinin de rol aldığı aynı isimli fotoroman bu bağlamda ilginç bir durum arzetmektedir.

2023 yılı okült ezoterik veriler itibarıyla bir özellik arzettiği için mi küresel şeytanlar ve onların yerel temsilcileri tarafından da böylesine gündemde tutulmaktadır? Küreselcilerin planlarının çok ötesinde ve hayırlı değişimlere vesile olacak ilahi kozmik bir olgunun müstakbel tezahürünün, farklı anlam yüklenmek suretiyle iletişimi yapılamakta gibidir. 

İçinde bulunulan 2020 yılında gerçekleşen ve dünya çapında etkili olan deprem, salgın ve savaş gibi gelişmeler dikkate alındığında bir sürecin hızlandığı izlenimi oluşmaktadır.

Taha suresinin 20/20 ve 20/23 kodlu ayetleri konuya ilişkin ilginç bir uyum sergilemektedir.

20/20 - Fe elkaha fe iza hiye hayyetün tes'a ( Böylece onu bıraktı da o zaman o koşan yılan oldu. )*

* Ayette yer alan "yılanın koşması" ifadesi ve ayet kodu 2020 yılında dünyada kötülüğün, bozulmanın ve dejenerasyonun iyice artmaya başlayacağı anlamına mı işaret etmektedir?

20/21 - Kale huzha ve la tehaf se nüıydüha sıratehel ula ( "Onu yakala ve korkma. Onu ilk önceki haline döndüreceğiz." dedi. )
20/22 - Vadmün yedeke ila cenahıke tahrüc beydae min ğayri suin ayeten uhra ( Ve elini koynuna koy. Diğer ayet olarak, kusursuz beyaz çıksın. )

20/23 - Li nüriyeke min ayatinel kübra ( Sana ayetlerimizin en büyüklerinden göstermek için. )**

** 2023 yılında vuku bulacak ilahi kozmik bir olayın haberi mi verilmektedir? 2023 sayısının nümerolojik değeri, döngü sonu kavramının nümerolojik sembolü olan 7 sayısını vermektedir. ( 2+0+2+3 = 7 )

Evvelki bölümlerde de değinildiği üzere 2020 yılında toplu olarak vuku bulan deprem, salgın ve savaş olguları, döngü sonu olayları tanımıyla İncil'in aşağıdaki ayetlerinde de yer almaktadır.

42-Luke-21-10 Sonra onlara şöyle dedi: "Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak.
42-Luke-21-11 Şiddetli depremler, yer yer kıtlıklar ve salgın hastalıklar, korkunç olaylar ve gökte olağanüstü belirtiler olacak.

İsteğin oluşması, kelimenin tamamlanması ve gerçekleşme

Bir kavramın olguya dönüşebilmesi yani var olması, gerçekleşebilmesi için öncelikle onun olması öncesinde onu "isteyen" ve bu isteği "kelime/-ler" ile ifade eden bir kudretin olması gerekir.

2/253 ...... ve lakinnellahe yef'alü ma yürıd ( ...... ve lakin Allah ne isterse yapar. )
11/107 .... inne rabbeke fe'alün li ma yürıd ( ..... kesinlikle Rab'bin ne isterse yapar. )
22/14 .... innellahe yef'alü ma yürıd ( ..... kesinlikle Allah ne isterse yapar. )

Yaratılışın kaynağının yani ruhun da maddenin de özünün "Kelime" olduğunu bildiren Kur'an ve İncil ayetleri şöyledir.

10/82 - Ve yühıkkallahül hakka bi kelimatihı ve lev kerihel mücrimun
( Ve suçlular hoşlanmasalar da, Allah gerçeği kelimeleri ile gerçekleştirir. )

43 John 1-1 Başlangıçta Kelime vardı. Kelime Tanrı'yla birlikteydi ve Kelam Tanrı'ydı.
43 John 1-2 Başlangıçta O, Tanrı'yla birlikteydi. 43 John 1 3 Her şey O'nun aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey O'nsuz olmadı.

Kendisi de zaten bir kelime olan "İstek" kavramının vuku bulabilmesi için de yine "Kelime" veya "Kelimelerin" zikredilmesi ( hatırlanması ) gerekir. Bir başka deyişle bir olgunun tezahürü için öncelikle belirli "Kelime" veya "Kelimelerin" hatırlanmalarının "tamamlanması" gerekmektedir.

Bu husus, Kur'an'da aşağıdaki ayetlerde "Rab'bin kelimesinin tamamlanması" kavramı ile misallendirilmiştir.

6/115 - Ve temmet kelimetü rabbike sıdkan ve adla la mübeddile li kelimatih ve hüves semıul alim
8 Ve Rab’binin kelimesi doğrulukça ve adaletçe tamamlanmıştır. O’nun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O duyandır, bilendir. )

7/137 - Ve evrasnel kavmellezine kanu yüstad'afune meşarikal erdı ve meğaribehelletı barakna fıha ve temmet kelimetü rabbikel husna ala benı israıle bima saberu ve demmerna ma kane yesneu fir'avnü ve kavmühu ve ma kanu ya'rişun
( Ve o zayıf düşmüş olan kavmi de yerin bereketlendirdiğimiz doğusuna ve batısına varis kıldık. Rab’binin, İsrailoğullarına olan o güzel kelimesi sabırlarından dolayı tamamlandı. Biz de Firavun' un ve kavminin o ürettiklerini ve o yapmış oldukları evleri mahvettik. )

10/33 - Kezalike hakkat kelimetü rabbike alellezine feseku ennehüm la yü'minun
( İşte Rab’binin kelimesi günahkarların üzerine böyle gerçekleşti. Kesinlikle onlar inanmazlar. )

10/96 - İnnellezine hakkat aleyhim kelimetü rabbike la yü'minun
( Kesinlikle o üzerlerine Rab’binin kelimesi gerçekleşmiş olanlar inanmazlar. )

11/119 - İlla men rahıme rabbük ve li zalike halekahüm ve temmet kelimetü rabbike le emleenne cehenneme minel cinneti ven nasi ecmeın
( Rab’binin merhamet ettikleri hariç. Onları bunun için yarattı. Rab’binin "Ben cehennemi cinlerden ve insanlardan topluca, tamamen dolduracağım." kelimesi tamamlandı.)*

* Ayette altı çizili olan bölüm, zaman kavramının olmadığını da dolaylı olarak bildiren bir ifade içermektedir. Zira ayetin bu bölümünde "cennetin ve cehennemin cinlerden ve insanlardan doldurulması" isteğinin zaten kelime olarak tamamlandığı bildirilmektedir. Allah'ın kelime olarak tamamladıkları ise zaten gerçekleşmiş ve olguya, olaya dönüşmüştür. Dolayısıyla Kur'an'da geçen geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman kipleri esas itibarıyla gerçekleşmiş, gerçekleşmekte olan ve gerçekleşecek algısı oluşturan daimi bir döngünün yani "geniş zaman" kipinin tezahürüdür.

39/19 - E fe men hakka aleyhi kelimetül azab e fe ente tünkızü men fin nar
( O halde, üzerine azap kelimesi gerçek olan kimse de mi? Artık ateşte olan kimseyi sen mi kurtaracaksın? )

39/71 - Vesıkallezıne keferu ila cehenneme zümera hatta iza cauha fütihat ebvabüha ve kale lehüm hazenetüha e lem ye'tiküm rusülün minküm yetlune aleyküm ayati rabbiküm ve yünziruneküm likae yevmiküm haza kalu bela velakin hakkat kelimetül azabi alel kafirın
( Ve o inkar edenler bölükler halinde cehenneme sevkedilirler. Nihayet oraya vardıklarında onun kapıları açılır. Oranın toplayıcı bekçileri onlara "Size, Rab’binizin ayetlerini okuyan ve sizi bu gününüzle karşılaşmanız hakkında uyaran, sizden olan resuller gelmedi mi?" derler. "Evet." derler. Lakin azap kelimesi inkarcıların üzerine gerçek olmuştur. )

40/6 - Ve kezalike hakkat kelimetü rabbike alellezine keferu ennehüm ashabün nar
( Ve işte Rab’binin kelimesi o inkar edenlerin üzerine böyle gerçekleşti. Kesinlikle onlar ateşin sahipleridirler. )

42/21 - Em lehüm şürakaü şerau lehüm mined dıni ma lem ye'zen bihillah ve lev la kelimetül fasli le kudıye beynehüm ve innez zalimıne lehüm azabün elım
( Onlara, Allah' ın dinden o izin vermediklerini onlara meşru yol kılan ortaklar mı var? Ve şayet ayrışım kelimesi olmasaydı, onların aralarında hüküm verilirdi. Kesinlikle zalimler, elim azap onlaradır. )

Allahü Teala'nın, insana ruhundan üflediği düşünüldüğünde, insanın "istemesi" durumunda yani isteği ni oluşturan kelimeleri inançla zikretmesi durumunda madde alemi olan kainattta yapamayacağı hiçbir şey olmadığı sonucuna varılabilir. Bu nedenle insanın tekamülüne vesile olacak yegane unsur "kelimelerin" gizemlerini araştırmak, bilinmeyeni sorgulamak ve büyük bir inançla ve samimiyetle olmasını istediklerini kelimeler ile hatırlamak, zikretmektir.

Kur'an'da yer alan "Cennette ne dilerlerse onlaradır." ifadesi, üst süptil planlardaki ( alemlerde ) varlıkların isteğe bağlı olarak imajinasyonla gerçeklik ( realite ) yaratabildikleri bildirilmektedir.

16/31 - Cennatü adnin yedhuluneha tecrı min tahtihel enharu lehüm fıha ma yeşaun kezalike yeczillahül müttekın
( Girdikleri ikamet bahçeleridir. Altlarından nehirler akar. Orada ne dilerlerse onlaradır. Allah sakınanları işte böyle karşılıklandırır. )

6 Şubat 2020 Perşembe

Manyetik kutupların yer değiştirmesi ve Güneş'in batıdan doğması

"Dünya'nın kuzey manyetik kutbu, Kanada'dan Sibirya'ya doğru hızla kayıyor. Manyetik kutup o kadar hızlı yer değiştiriyor ki, ABD Ulusal Jeo-Mekansal Zeka Ajansı ve İngiltere Savunma Coğrafya Merkezi'nden bilim insanları gezegenin manyetik alanını tanımlayan ve tüm modern navigasyon sistemlerinin çalışmasını sağlayan, Dünya Manyetik Modelini güncellemek zorunda kaldıklarını açıkladı." ( Basından 05.02.2020 )


Basında yer alan bu haberler, 1959 yılında deneysel ruhçuluğun Türkiye'deki önderi rahmetli Bedri Ruhselman tarafından "İlahi Nizam ve Kainat" isimli kitap olarak derlenen tebliğlerdeki bilgiler ile ilintilidir. 

"Misafir gezegenden gelen tesir çok kaba ve ağırdır dedik. Binaenaleyh güneş sisteminin en mütekâmil küresi olan dünyanın, ince ve mudil manyetik alanı ile, bu gezegenin kaba manyetik alanı arasında büyük bir kaynaşmazlık mevcut olduğundan, güneş manzumesine gezegenden gelen tesirin en şiddetli sarsıcı neticeleri ve reaksiyonları dünya küresinde görülecektir. Bu hâlin neticesi olarak gezegenin bu kaba manyetik alanının tazyiki altında dünyanın, bugün sabit olan ekseninin 23° 27´lık meyli, 13° daha artacak ve dünyanın ekseni, yörüngesine amut durumdan 36° derece eğri bulunacaktır. Kutupların ilk kayma hareketi misafir gezegenin güneş sistemine gelecek ilk direkt tesirleriyle başlar." ( İlahi Nizam ve Kainat )

Kitapta "Misafir gezegen" olarak bahsedilen, kendi yıldız sistemindeki yörüngesinden ayrılarak Güneş sistemine giriş yapacak olan gezegenin manyetik alanı ile dünyanın manyetik alanının tesirleşmesi sonucunda dünyanın ekseninde oluşmaya başlamış olan açısal değişimin ( eksen kayması ) 13 dereceye kadar ulaşacağı tebliğlerde bildirilmektedir. Bu açısal değişim ( eksen kayması ), manyetik kutupların yer değiştirmesine sebebiyet verecektir. Bugün sıklaşmaya başladığı gözlemlenen depremler, mevsim geçişlerindeki anomaliler ( geç gelen yaz vb. ), salgın hastalıkların artması, ahlaki çöküntünün hızlanması gibi vakalar dünyanın bir devresinin ( döngüsünün ) daha kapanışı öncesinde hasıl olan dejenerasyonun ( soysuzlaşmanın ) tezahürü niteliğindedir.

Bu husus Kur'an'da, "döngüden" ( Ölünün diriltilmesi ) bahsedilen 2/258 kodlu ayette "Güneşin batıdan getirilmesi." ( Güneşin batıdan doğması ) ifadesiyle bildirilmektedir.

2/258 - E lem tera ilellezi hacce ibrahıme fı rabbihı en atahüllahül mülk iz kale ibrahımü rabbiyellezi yuhyı ve yümıtü kale ene uhyı ve ümıt kale ibrahımü fe (1) inne (2) allahe (3) ye'tı (4) bi (5) eş (6) şemsi (7) min (8) el (9) meşrikı (10) fe (11) e'ti (12) bi (13) ha (14) min (15) el (16) mağribi (17) fe bühitellezi kefer vallahü la yehdil kavmez zalimın

( Allah kendisine mülkü, hükümdarlığı verdi diye, İbrahim’ le Rab’binin hakkında o tartışıp mücadele edeni görmedin mi? Zamanında İbrahim "O Rab'bim ki diriltir ve öldürür." dedi. "Ben de diriltirim ve öldürürüm." dedi. "Kesinlikle Allah Güneş’i doğudan getirir, o halde onu batıdan getir." dedi. Böylece o inkar eden şaşırdı. Allah zalimler kavmini yönlendirmez. )

Ayet kodunun nümerolojik değeri "8" sayısını ( 2+2+5+8 = 17 ... 1+7 = 8 ) vermektedir.

Ayetin "Güneşin batıdan getirilmesi" kavramını içeren cümlesinde 17 kelime bulunmaktadır. ( 1+7 = 8 )




5 Şubat 2020 Çarşamba

Sistol - Diastol / Big Crunch - Big Bang / Yaratılış - Yokoluş Döngüsü

Kalbin vücuda kan pompalayabilmesi için kasılmasına ( daralmasına, büzüşmesine ) Sistol, tekrar pompalamak üzere kan toplayabilmesi için gevşemesine ( serbest kalmasına ) ise Diastol adı verilmektedir. Kanın kalp merkezli olarak vücutta dolaşımını ( döngüsünü ) sağlayan Sistol ve Diastol kavramları aynı zamanda bir birim düaliteyi yani döngüyü oluşturmaktadırlar. 


Kalbin kasılması ( sistol ) ve serbest kalması ( diastol )


Yaratılış döngüsünün ( varoluş / yokoluş ) simülasyonu niteliğinde olan elektrokardiogram

Madde alemi olan kainatın ( evren ) mikro simülasyonu niteliğinde olan varlıkların olum ve ölüm döngüsü ( reenkarnasyon döngüsü ) kainatın da bir olum ve ölüm döngüsüne tabi olduğuna işaret eder niteliktedir. Zira kalbin Sistol ( Kasılma ) ve Diastol  ( Gevşeme ) hareketiyle kainata ilişkin Big Bang ( Büyük Patlama ) ve Big Crunch ( Büyük Dürülüş ) kavramları arasında net bir uyum söz konusudur. Big Bang tüm kainatın tek bir tesirle oluşumunu, Big Crunch ise karanlık enerji sebebiyle dürülüşünü yani yokoluşunu ifade eden astronomik kavramlardır.

Diastol ( Gevşeme ) = Big Bang ( Büyük Patlama )
Sistol ( Kasılma ) = Big Crunch ( Büyük Dürülüş )

"Küçük Tansiyon" ve "Büyük Tansiyon" olarak bilinen ve bir döngünün iki bileşeni olan Diastolik ve Sistolik kan basıncı değerlerinin üst sınırları sırasıyla 120 mm hg ( milimetre civa ) ve 80 mm hg'dir. Bu iki değerin toplamı düalitenin, döngünün ve farklı boyuta geçiş portalının nümerolojik sembolü olan "11" sayısını ( 1+2+0+8+0 = 11 ) vermektedir. 


Bu noktada Rum suresinin 11 kelimeden oluşan 11. ayetinin açık bir şekilde "yaratılış döngüsünden" bahsettiği hatırlanmalıdır.

30/11 - Allahü (1) yebdeü (2) el (3) halka (4) sümme (5) yüıydü (6) hu (7) sümme (8) iley (9) hi (10) türceun (11)
( Allah yaratışı ortaya çıkarıp başlatır. Sonra onu tekrarlayıp döndürür. Sonra O'na döndürülürsünüz. )

Aşağıdaki Kur'an ayetlerinde de Big Bang ( Büyük Patlama ), Big Crunch ( Büyük Dürülüşü ) ve Döngü kavramları açık bir şekilde bildirilmektedir.

21/30 - E ve lem yerallezıne keferu ennes semavati vel erda kaneta ratkan fe fetaknahüma ve cealna minel mai külle şey'in hayy e fe la yü'minun
( O inkar edenler, gökler ve yer kesinlikle bitişiklerken onları ayırdığımızı ve diri olan herşeyi sudan oluşturduğumuzu görmüyorlar mı? Artık inanmazlar mı? )

21/104 - Yevme (1) natvi (2) es  (3) semae (4) ke (5) tayyi (6) es (7) sicilli (8) li (9) el (10) kütüb (11) kema bede'na evvele halkın nüıydüh va'den aleyna inna künna faılın
( O gün göğü, yazı kütüklerini, tomarlarını dürer gibi düreriz. Onu, ilk yaratmaya başladığımız gibi, üzerimize vaad olarak onu döndürürüz. Kesinlikle biz yapanlar oluruz. )

21/104 kodlu ayetin ilk cümlesi de 11 kelimeden oluşmaktadır. Ayrıca ayetin kodunun nümerolojik değeri de yeni döngü başlangıcı ve sonsuz döngünün sembolü olan "8" sayısını ( 2+1+1+0+4 = 8 ) vermektedir.

Ayrıca bilgisayar yazılım teknolojisinde kullanılan ve karakterlerin sayısal kodlarını temsil eden "Binary Kodları"nın "0" ve "1" sayılarından oluşması da "Varoluş" ve "Yokoluş" döngüsünün bir yansıması niteliğindedir.

0 = Yokluk
1 = Varlık







4 Şubat 2020 Salı

Düşmanlık olgusuna kamil yaklaşım

"Adüvv" ( Düşman ) ve "Adavet" ( Düşmanlık ) kavramları yaratılıştaki düalite olgusunun düşünsel seviyedeki tezahürü, zıtlık ve terslik kavramlarının bilişsel temsilidir.

Yaratılışta insan için ilk sorun şeytanın ( İblis ve onun topluluğunu niteleyen ve "yakan, mahveden, helak eden, helake vesile olan anlamındaki sıfat ) düşmanlığı ( düalite olgusunun uyandırılışı ) ile başlamıştır. Tahrik ve saldırı noktasını varlıkların nefsaniyetlerine odaklayan şeytanın aldatmasına kapılan insan ünite bilincinden koparak düaliteye yani iyi olmayana, olmaması gerekene meyletmiştir. Bu durum insanın tekamül sürecinin başlayabilmesi için kader mekanizmasının gereği olarak vuku bulmuştur. Zira bu noktada insanın idrak zafiyeti, aceleciliği, cehalete dayalı nankörlüğü gibi unsurlar yani kısaca nefsaniyeti öne çıkmış ve düşmanlık kavramının tezahürüne zemin hazırlamıştır. İnsanın yaratılışındaki bu eksiklikler, içinde doğrudan insan kelimesinin de geçtiği nitelemeler halinde bazı ayetlerde ifade edilmiştir.

2/187 - ..... alimellahü enneküm küntüm tahtaune enfüseküm .... ( ....... Allah sizin nefislerinizin altında kalanlar olduğunuzu bilir. ....... )

4/28 - Yürıdüllahü en yuhaffife anküm ve hulikal insanü daıyfa
( Allah sizi hafifletmeyi ister. İnsan zayıf yaratılmıştır. )

21/37 - Hulikal insanü min acel se ürıküm ayatı fe la testa'cilun
( İnsan aceleden yaratılmıştır. Ayetlerimi size göstereceğim. O halde acele istemeyin. )

70/19 - İnnel insane hulika helu'an
( İnsan kesinlikle sabırsız hırslı şikayet eden yaratılmıştır. )

100/6 - İnnel insane li rabbihı le kenud
( Kesinlikle insan Rab’bine nankördür. )

80/17 - Kutilel insanu ma ekferehu
( Öldürülesi insan. Ne inkar edicidir o? )

İnsanın yaratılışındaki nefsaniyeti ve şeytanın tahriki insan tarafından daha sonra farkına varılıp, idrak edilebilecek olan "düşmanlık" olgusunun ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir. Bu husus Kur'an'da "Birbirine düşman olarak inmek"* kavramı ile bildirilmektedir. İncil'de İblis, düşman olarak tanımlanmaktadır. ( * Yarı süptil boyuttan bir alt boyut olan kaba madde boyutuna ( dünya ) iniş. )

2/36 - Fe ezellehümeş şeytanü anha fe ahracehüma min ma kana fıh ve kulnehbitu ba'duküm li ba'dın adüvv ve leküm fil erdı müstekarrun ve metaun ila hıyn
 ( Böylece şeytan onları oradan kaydırdı da onları içinde olduklarından çıkardı. "Birbirinize düşman olarak inin. Size yerde belirli zamana kadar durak yeri ve fayda vardır." dedik. )

7/24 - Kalehbitu ba'duküm li ba'dın adüvv ve leküm fil erdı müstekarrun ve metaun ila hıyn
( "Birbirinize düşman olarak inin. Size yerde belirli zamana kadar durak yeri ve fayda vardır." dedi. )

40-Matta-13-39 Deliceleri eken düşman, İblis'tir. Biçim vakti, çağın sonu; orakçılar ise meleklerdir.

Şeytanın kötülüğe rehber olduğu da "Şeytanın adımları" tanımlaması ile aşağıdaki ayetlerde bildirilmektedir.

2/168 - Ya eyyühen nasü külu min ma fil erdı halalen tayyiben ve la tettebiu hutuvatiş şeytan innehu leküm adüvvün mübın
( Ey insanlar o yerde olanlardan helal ve temiz olarak yiyin. Şeytanın adımlarına tabi olmayın. Kesinlikle o size apaçık düşmandır. )

2/208 - Ya eyyühellezine amenüdhulu fis silmi kaffeh ve la tettebiu hutuvatüş şeytan innehu leküm adüvvün mübin
( Ey o inananlar, hepiniz topluca barışın içine girin. Şeytanın adımlarına tabi olmayın. Kesinlikle o sizlere apaçık düşmandır. )

Bakara suresinin 98. ayetinde de "Allah'a ve meleklerine düşmanlık" kavramlarından bahsedilmektedir.

2/98 - Men kane adüvven lillahi ve melaiketihı ve rusülihı ve cibrıle ve mıkale fe innellahe adüvvün lil kafirın
( Kim Allah’a, O’nun meleklerine, O’nun resullerine, Cibril’ e, Mikail’e düşman olursa, artık kesinlikle Allah inkarcılara düşmandır. )

Aşağıdaki ayetlerde ise şeytanın ve neferlerinin, insanı hoş ve iyi izlenim uyandıran söylem ve davranışlarla aldattığı vurgulanmaktadır. 

2/204 - Ve minen nasi men yu'cibüke kavlühu fil hayatid dünya ve yüşhidüllahe ala ma fı kalbih ve hüve eleddül hısam
( Ve dünya hayatında insanlardan kiminin sözleri senin hoşuna gider. O kalbinin içindekine Allah’ ı şahit eder. O, düşmanların en sertidir inatçısıdır. )

63/4 - Ve iza reeytehüm tu’cibuke ecsamuhüm ve in yekulu tesma’ li kavlihim ke ennehüm huşubun musennedeh yahsebune kulle sayhatin aleyhim hümül aduvvu fahzerhüm katelehümullahu enna yu’fekun
( Ve onları gördüğünde cisimlerinden hoşlanırsın. Eğer konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Kesinlikle onlar yaslanmış keresteler gibidirler. Her çığlığı onların üzerlerine sanarlar. Onlar düşmanlardır. Onlardan çekin, korun. Allah onları öldürsün. Nasıl da döndürülüyorlar. )

Tekamül sürecinde üst seviyeler gelmiş olan insanın "düşmanlık" olgusuna yaklaşımı Kur'an ve İncil'in aşağıdaki ayetinde izah edilmektedir. Ayetlerde "kötülüğe" / "düşmanlığa" aynısı ile karşılık verilmesinin "kötülüğü" / "düşmanlığı" artırmaktan başka bir sonuca vesile olmayacağı, bunun yerine affetmenin ve iyiliğe vesile olmanın faydası bildirilmektedir. 

42/40 - Ve cezaü seyyietin seyyietün mislüha fe men afa ve asleha fe ecruhu alellah innehu la yühıbbüz zalimın
( Ve kötülüğün karşılığı, aynısı gibi kötülüktür. Ama kim affederse ve iyileştirirse onun ödülü Allah’a dır. Kesinlikle O zalimleri sevmez. )

40-Matta-5-44 Ama ben size diyorum ki, düşmanlarınızı sevin, size lanet edenleri kutsayın, sizden nefret edenlere iyilik yapın, sizi istismar edenler ve size zulmedenler için dua edin.

42-Luke-6-27 "Ama beni dinleyen sizlere şunu söylüyorum: Düşmanlarınızı sevin, sizden nefret edenlere iyilik yapın,










"Elif Lam Mim" hurufundaki nümerolojik mesaj

Kur'an'daki ilahi kozmik bilgilerin gizli kodları niteliğinde olan Hurufu Mukatta ( Ayrışık / Kesilmiş Harfler ) Kur'an'da 29 farklı surede geçmekte olup, 12 farklı harf* ve toplamda 78 huruf bulunmaktadır.

* Elif, Lam, Mim, Sad, Ra, Kaf, Ha, Ya, Ayn, Ta, Sin, Nun 

29 sayısının nümerolojik değeri 11 ( 2+9 = 11 ) olması farklı boyuta geçiş portalı sembolizmi açısından ilginçtir. Ayrıca toplam huruf adedinin 78 olması da 7 ve 8 sayılarının yanyana konumlanması açısından dikkat çekmektedir. Bilindiği üzere 7 bir döngülük frekansı, 8 ise yeni döngü başlangıcını ve sonsuz döngüyü sembolize etmektedir. 

Hurufun, kitabın ayetleri ( işaret, belirti ) olduğunu bildiren Ra'd suresinin ilk ayetinin ilk cümlesinde 8 kelime bulunmaktadır.

13/1 Elif (1) lam (2) mım (3) ra (4) tilke (5) ayatü (6) el (7) kitab (8) ...
( Elif lam mim ra. Bunlar kitabın işaretleridir / ayetleridir. .... )

Kur'an'daki ilk ve en çok tekrarlanan huruf seti "Elif Lam Mim" setidir. Bu harfleri içeren 8 ayet bulunmaktadır. Ve bu ayetlerde toplam 26 harf bulunmaktadır. ( 26 ... 2+6 = 8 ) 

2/1 Elif Lam Mim 
3/1 Elif Lam Mim 
7/1 Elif Lam Mim Sad 
13/1 Elif Lam Mim Ra 
29/1 Elif Lam Mim 
30/1 Elif Lam Mim 
31/1 Elif Lam Mim 
32/1 Elif Lam Mim 

"Elif Lam Mim" setinin alfabe sıra numaralarına göre nümerolojik değeri 8 sayısını vermektedir. 

Elif : 1 . harf 
Lam : 12. harf 
Mim : 13. harf 

1+1+2+1+3 = "8" 

"Elif Lam Mim" setinin ebced değerlerine göre nümerolojik değeri 8 sayısını vermektedir. 

Elif : 1 
Lam : 30 
Mim : 40 

1+3+0+4+0 = "8"


"Elif Lam Mim" üçlü hurufu olgunlaşma ve tamamlanma mesajı içermektedir. Bu huruf seti "Allah sonlandırır" anlamına gelmektedir. Zira "Elif ve Lam" harfleri "EL", "Mim" harfi ise "Sonlanma" anlamını oluşturmaktadırlar. Konuşma veya yazı esnasında yapılan üçlü vurguların konuşmayı, yazıyı etkinleştirdiği ve okuyucunun veya dinleyicinin anlayışını artırdığı bilinmektedir. 3 sayısı aynı zamanda teslis ( üçleme ) yanılgısını da  sembolize etmektedir.

3 Şubat 2020 Pazartesi

Garur / Gurur ... Aldatma / Aldanma

"Garur / Gurur" kelimesi "Övünme, Kibirlenme" anlamında kullanılan ve özünde "Aldatıcı" anlamı taşıyan kelimedir. Kaba madde alemi dünyadaki tekâmül süreçlerinin başlarında olan ve "başkaları" olarak nitelendirdiği varlıkların da aslında "kendisi" olduğunu henüz idrak edememiş varlıklarda "Gurur" fenomeni sıklıkla müşahede edilir. 

"Gurur" duygusunun esareti altına giren varlıklarda ruhsal zafiyet, "dünyevi unsurlara saplantı" ve "kendilerini üstün görme" sendromu bulunur. 

Dünyadaki kan ve gözyaşının temel sebebi olan "Gurur" sendromunun esas itibarıyla "varlığın kendisini aldatması" olduğu ayetlerde şöyle bildirilmektedir. 

3/185 - Küllü nefsin zaikatül mevt ve innema tüveffevne ücuraküm yevmel kıyameh fe men zuhziha anin nari ve üdhılel cennete fe kad faz ve mel hayatüd dünya illa metaul ĞURUR 

( Tüm nefisler ölümü tadacaktır. Ve ayağa kalkış gününde ödülleriniz kesinlikle size vefa edilecektir. Kim ateşten uzaklaştırılıp, cennete sokulursa kurtulmuştur. Dünya hayatı ALDATICI madde, fayda haricindeki değildir. ) 

Şeytanın varlıklara tek vadinin "Gurur" yani "Aldatma" olduğu Nisa suresinin 120. ayetinde bildirilir. 

4/120 - Yeıdühüm ve yümennıhim ve ma yeıdühümüş şeytanü illa ĞURURA 

( Onlara vaad eder ve onları saplantılara, kuruntulara sokar. Şeytan onlara ALDATMA haricindekini vaad etmez. ) 

Aşağıdaki ayetlerde ise Allah'ın ismini kullanarak, inançlı ve iyi varlık taklidi yaparak diğer varlıkları istismar eden, onları aldatanlardan, "Allah ile aldatmak." ifadesiyle bahsedilmektedir.

31/33 - Ya eyyühen nasütteku rabbeküm vahşev yevmen la yeczı validün an veledihı ve la mevludün hüve cazin an validihı şey'a inne va'dellahi hakkun fe la TEĞURRannekümül hayatüd dünya ve la YEĞURRanneküm billahül ĞARUR 

( Ey insanlar, Rab’binizden sakının. Ne babanın çocuğuna, ne de çocuğun babasına bir şey karşılık veremediği günden korkun. Kesinlikle Allah' ın vaadi gerçektir. O halde, dünya hayatı sizi kesinlikle ALDATMASIN. ALDATICI sizi kesinlikle Allah ile ALDATMASIN. ) 

35/5 - Ya eyyühen nasü inne va'dellahi hakkun fe TEĞURRannekümül hayatüd dünya ve la YEĞURRanneküm billahül ĞARUR 

( Ey insanlar, Allah' ın vaadi kesinlikle gerçektir. O halde dünya hayatı kesinlikle sizi ALDATMASIN. ALDATICI sizi kesinlikle Allah ile ALDATMASIN. ) 

57/14 - Yunadunehüm e lem nekun meaküm kalu bela ve lakinneküm fetentüm enfüseküm ve terabbastüm vertebtum ve ĞARRETkümül emaniyyu hatta cae emrullahi ve ĞARREküm billahil ĞARUR  

( Onlara seslenirler "Sizinle birlikte olmadık mı?" "Evet. Lakin kesinlikle siz nefislerinizi fitnelediniz, gözlediniz ve şüphelendiniz. Sizi saplantılı istekleriniz ALDATTI. Nihayet Allah' ın emri geldi. ALDATAN sizi Allah ile ALDATTI." derler. )

2 Şubat 2020 Pazar

Bugün 02.02.2020

Bugünün tarihi 02.02.2020 ... Nümerolojik açıdan ilginç ve 1010 yılda bir tekrarlanabilecek bir sayı dizisi. Bu tarih nümerolojik olarak, yeni döngü başlangıcının, düalitenin ve sonsuz döngünün sembolü olan "8" sayısını ( 0+2+0+2+2+0+2+0 = 8 ) barındırmaktadır. Zira 2020 yılı bir döngünün sona erip, yeni bir döngünün başlayacak olmasını haber verir nitelikte olaylara ve gelişmelere vesile olmaktadır. 

Kur'an'nın Hacc suresinin 22/22 kodlu ayeti hem nümerolojiki hem de semantik açıdan ( içerdiği anlam açısından ) "döngü" mesajı vermektedir. Ayette insanlığa zulmeden, tuzaklar kuran kozmik  ve küresel şeytanların, tekamüllerini tamamlayamalarından dolayı üst boyuta geçişi sağlayan yukarı yönlü yeni bir döngü başlangıcına erişemeyecekleri, mevcut döngülerini defaatle tekrarlamak üzere alt boyuta ( kaba madde alemi dünya ) geri döndürülecekleri bildirilmektedir.

22/22 - Külle (1) ma (2) eradu (3) en (4) yahrucu (5) min (6) ha (7) min (8) ğammin (8) üıydu (9) fı (10) ha (11) ve (12) zuku (13) azabe (14) el (16) harık (17)

( Gamdan dolayı, oradan her çıkmayı istediklerinde oraya geri döndürülürler. Tadın yakıcı azabı. )

- Ayet kodunun nünerolojik değeri "8" sayısını vermektedir.
- Ayette 17 ( 1+7 = 8 ) kelime bulunmaktadır.

Ayrıca benzer yılların ( 3030, 4040 vb. ) ancak "1010" yıllık aralıklarla ( döngülerle ) tekrarlanabilecek olması da düalitenin, döngünün ve farklı boyuta geçiş portalinin sembolü olan 11 sayısı açısından ilginç bir durum arzetmektedir.

- Ayetin "döngüyü tanımlayan" ilk cümlesi "11" kelimeden oluşmaktadır.

02.02.2020 tarihi sağdan sola olarak da soldan sağa olarak da aynı sayı dizisini veren bir tarihtir.




1 Şubat 2020 Cumartesi

Sirr - Esir - Eter

2/77 - E ve la ya'lemune ennellahe ya'lemü ma yüSİRRune ve ma yu'linun
( Allah' ın, GİZlediklerini de açıkladıklarını da kesinlikle bildiğini bilmezler mi? )

6/3 - Ve hüvellahü fis semavati ve fil ard ya'lemü SİRRAküm ve cehraküm ve ya'lemü ma teksibun
( Ve göklerde ve yerde o Allah' tır. Sizin GİZLİNİZİ, açığınızı ve ne kazandığınızı bilir. )

9/78 - E lem ya'lemu ennellahe ya'lemü SİRRAhüm ve necvahüm ve ennellahe allamül ğuyub
( Allah' ın, onların SIRLARINI ve gizli fısıltılı konuşmalarını bildiğini ve kesinlikle Allah' ın gaybları bilen olduğunu bilmediler mi? )

20/7 - Ve in techer bil kavli fe innehu ya'lemüs SİRRA ve ahfa
( Ve eğer sözde açık olup sesi yükseltirsen, kesinlikle O SIRRI ve en gizliyi bilir. )

25/6 - Kul enzelehüllezı ya'lemüs SİRRA fis semavati vel ard innehu kane ğafurar rahıma
( De ki: "Onu, göklerin ve yerin içindeki sırrı bilen indirdi. Kesinlikle O affedendir merhametlidir." )

Ayetlerde geçen "Sirr" kelimesi Türkçe'deki "Sır" kelimesiyle aynı köke ( Sir ) ve anlama sahip olup, "Gizli, Görünmeyen, Farkedilemeyen" anlamlarını taşımaktadır. Ayetlerde "Göklerdeki ve yerdeki SIRRI ( SİRri / Görülemeyeni ) Allah'ın bildiğinden" bahsedilmektedir.

Madde alemi olan kainatı kaplayan ve kainattaki tüm varlıkların özünde yer alan, süptil ( latif ) yapıya sahip görülemeyen maddenin ismi de "Sir" kökünden gelen "Esir"'dir. Batı dillerinde ise bu kelime "Ether" olarak telafuz edilir. Aslında "Esir" maddesinin kökü de suyun kökü olan Hidrojen ( H ) atomudur. Madde alemi olan kainatın her bir noktası su ile yani Esir ile kaplıdır. ( 24/45 - Vallahü halekü külle dabbetin min ma' .... ( Ve Allah her debeleneni sudan yarattı. .... ) ; 21/30 - ..... ve cealna minel mai külle şey'in hayy .......... ( ....... ve diri olan herşeyi sudan oluşturduğumuzu görmüyorlar mı? .... )

Spiritüalizmdeki "Eterik Beden" kavramı da kaba madde bedene tesir gönderen süptil "Öz Varlık"'ı ifaden eden kavramdır. Astral Projeksiyon deneyimi esnasında Eterik Beden ( Öz Varlık ) farkındalığı ve hissiyatı oluşur. Burada geçen "Beden" kelimesi sembolik bir kavram olup, kaba madde aleminin ötesindeki varlıkların bedeni yoktur.

"Esir" maddesi okült fizik bilimin kapsamında olan ve Nikola Tesla'nın özellikle incelediği bir konudur. William Lyne tarafından kaleme alınan "Occult Ether Physics" başlıklı kitap bu açıdan ilginçtir.