23 Ekim 2023 Pazartesi

İmanın formülü

İman = İslam + İlim + İdrak + İkna + İtaat

"İslam" kelimesi "Teslim olma, Kendini verme, Kendini takdire terketme, Kabul etme" anlamlarına gelen bir kelimedir. İslam insanı, imanın temeli olan ilim, idrak, ikna ve itaat aşamalarına hazırlayan bir kavramdır. Zira bir insanın ilmi idrak edebilmesi için öncelikle kendisini bu ilim sürecine teslim etmesi gerekmektedir.

"İlim" ( Bilgi ), herhangi bir olguyu veya olayı tanımlayan, ona ilişkin her türlü veriyi içeren semantik ve nümerik bileşenlerden oluşan bütündür.

"İdrak" kelimesi, "İlmi" ( Bilgiyi )  neden ve sonuç ilişkisi içinde analiz etmeyi, yorumlamayı ve buna dayalı tutum ve düşünce oluşturmayı tanımlayan bir kelimedir. 

"İkna" kelimesi ise idrak edilen hususun doğruluğunu, anlamlılığını ve mantıksallığını kabulü, buna kanaat getirmeyi tanımlayan bir kelimedir.

"İtaat" kelimesi,  "Uyma, Boyun eğme, Kabul" anlamlarını temsil eden ve maalesef nefsani sebeplere dayalı olarak inancın mevcut olmadığı durumlarda da tezahür edebilen bir kavramdır. Bunun muhtelif örneklerini sosyokültürel ve sosyopolitik ortamda görmek mümkündür. Gerçek ve samimi itaat ancak ve ancak islam, ilim, idrak ve ikna süreci akabinde mümkün olabilen bir olgudur.

"İman" kelimesi ise islam, ilim, idrak, ikna, islam ve itaatten oluşan süreç akışı sonucunda tezahür eden nihai bir kavram olup "İnanç, Emin olma, Güvende hissetme" anlamlarını temsil etmektedir. "İman", teslim olunan ilmi verilerin idrakine, onlara ikna olmaya ve itaate yani gereğini yapmaya dayalı olarak tezahür eden bir çatı kavramdır. Herhangi bir hususu düşünüp, yorumlayıp idrak etmeden, ikna olmadan ve itaat edip gereğini yapmadan o hususa imandan bahis mümkün değildir.

Dolayısıyla "Allah'a iman" hususunda, yukarıda anılan süreci kendi içinde gerçekleştirmemiş bir kimsenin imanlı olduğu düşünelemez.

Hucurat suresinin 14. ayetinde "İman" ile "İslam" kavramları arasındaki fark bildirilmekte ve yukarıdaki hususlara işaret edilmektedir.

49/14 Kaletil a'rabu AMENNA kul LEM TU'İMUNU ve lakin kulu ESLEMNA ve LEMMA YEDHULİL İMANU Fİ KULUBİKUM ve in tutiy'ullahe ve rasulehu la yelitkum min a'malikum şey'a innellahe ğafurun rahim

( Araplar "INANDIK." dediler. De ki: "İNANMADINIZ. Lakin "TESLİM OLDUK." deyin. İNANÇ KALPLERİNİZİN İÇİNE GİRMEDİ. Eğer Allah’a  ve O’nun resulüne itaat ederseniz, size çalışmalarınızdan hiçbir şey eksiltmez. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir." )

Netice itibarıyla İslami olarak bilinen insanların veya toplumların İmanlı olduklarını da söylemek doğruluğu kesin olmayan bir beyan niteliğindedir.

Öte yandan gerçek anlamda inançlı olan insanların bağnaz, dar görüşlü, irrasyonel, dogmatik, gelişime kapalı, muhafazakâr vb. gibi kelimelerle nitelenmesi de ilim yoksunlarının kadim bir yanlışıdır. Zira inancı, bilimsellikten ve rasyonellikten uzak bir kavram addedenler esasen "dogma" ile "inanç" kavramlarını karıştırmaktadırlar. Akletmeden, sorgulamadan kabul, itaat ve tabiyet anlamına gelen dogma kavramı ayetlerde "babalarını üzerinde bulduklarına tabi olanlar" ifadesiyle belirtilmektedir.

2/170 Ve onlara o Allah’ın indirdiğine tabi olun denildiğinde, "Bilakis babalarımızı o üzerinde bulduklarımıza tabi oluruz." derler. Ya babaları hiçbir şeyi akıl edemeyenler ve yönlendirilmemiş olanlar idiyseler. 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder