"Mantık" kelimesi, Arapça "İntak / Nataka" ( Konuşmak, Söylemek ) kökünün, başına "M" ön eki gelmesiyle sıfata dönüşmüş hali olup "Konuşturan, Konuşulan, Konuşulabilir, Söylenebilir" anlamını taşımaktadır. ( "Nutuk" ( Konuşma, Söylev ) kelimesi de aynı köktendir. )
"Mantik" kelimesi Kur'an'da "Mentikat tayr" ( Kuş konuşması ) ifadesinde tezahür etmektedir.
27/16 .... ullimna mentikat tayri .... ( .... bize kuşların konuşması öğretildi. ... )
Türkçede ise "Mantık / Mantıksal" kelimesi "Akla yatkınlık* / Akla yatkın" anlamlarını temsil etmektedir. Kökende "Konuşulabilir olan, Konuşulursa yadırganmayacak olan" anlamı bulunmaktadır.
* Batı dillerinde "Akla yatkın" anlamına gelen "Rational / Rationel" ve "Reasonable / Raisonnable" kelimelerinin kökünde Arapça "Ra's" ( Baş, Kafa ) kelimesi bulunmaktadır. Yani kökende "Kafaya uygun" anlamı bulunmaktadır.
Batı dillerindeki "Logical / Logique / Logish / Logico" kelimeleri ise Türkçedeki "Mantıksal" kelimesinin karşılıkları olup, köklerinde, "Mantık" kelimesinde olduğu gibi, yine "Söz, Kelime, Konuşma" anlamına gelen "Log / Logos kelimesi bulunmaktadır. ( Log+ical; M+intaka )
Arapçada "KL" kökünden türemiş olan "Ekl / Ekele" ( Yemek ), "Akale" ( Akletmek, İdrak etmek ) ve "Kale" ( Söylemek ) kelimeleri anlamsal olarak ilgisiz gibi görünseler de batinen ilintililerdir. Zira "Akletmek" esasen "Gıdanın mideye konması" gibi "Bilginin hafızaya konması" mahiyetindedir. Yani kökende "İçine alma, İçselleştirme" anlamı bulunmaktadır. Keza "Kale" ( Söylemek ) fiili de "KL" kökünden olup batinen "Kelimeleri ağızda çiğnemek, Kelimeleri yemek" anlamını içermektedir. Zira insan konuşurken "kelimeleri ağzıyla çiğniyor, yiyor" gibi tasvir edilebilir.
Yukarıdaki hususlara en net örnek, negatif frekansın tezahürüne vesile olan, insanın henüz hazır olmadığı bilgilerin Adem ve eşi tarafından akledilmesi / alınması vakasının Kur'an'da "Yasak ağacın meyvesinden yemek" olarak sembolize edilmiş olmasıdır.
20/121 Fe EKELA minha fe bedet lehuma sev'atuhuma ve tafika yahsifani aleyhima min verakil cenneti ve asa ademu rabbehu fe ğava
( Ondan YEDİLER de çirkinlikleri, ayıpları onlara ortaya açığa çıktı. Bahçenin yapraklarından üzerlerine örtüp yamamaya başladılar. Adem Rab’bine isyan etti de azdı. )
"Bilgi almanın / Bilgelik kazanmanın / Akletmenin", "Ağacın meyvesinden yemek" olarak sembolize edildiği İncil ayetleri ise şöyledir.
1 Genesis 3 -5 "Çünkü Tanrı biliyor ki, o AĞACIN MEYVESİNİ YEDİĞİNİZDE gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü BİLEREK Tanrı gibi olacaksınız."
1 Genesis 3 -6 Kadın ağacın güzel, MEYVESİNİN YEMEK İÇİN UYGUN ve BİLGELİK KAZANMAK için çekici olduğunu gördü. Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına verdi, o da yedi.
1 Genesis 3 -7 İkisinin de GÖZLERİ AÇILDI. Çıplak olduklarını ANLADILAR. Bu yüzden incir yaprakları dikip kendilerine önlük yaptılar.
İncil' in aşağıdaki ayetlerinde de "Yemek fiilinin, "Bilginin akledilmesi, idrak edilmesi" anlamında kullanıldığı görülmektedir.
26 Ezekiel 3 -1 Bana, "Ey insanoğlu, sana verileni YE. Bu TOMARI YEDİKTEN sonra git, İsrail halkına seslen" dedi.
26 Ezekiel 3 -2 Böylece ağzımı açtım, YEMEM için TOMARI bana verdi.
26 Ezekiel 3 -3 Bana, "Ey insanoğlu, sana verdiğim TOMARI YE, mideni onunla doldur" dedi. Bunun üzerine TOMARI YEDİM. Bal gibi tatlı geldi bana.
26 Ezekiel 3 -4 Sonra şöyle dedi: "Ey insanoğlu, İsrail halkına git, onlara SÖZLERİMİ İLET.
"Ekele" ( Yemek ), "Akale" ( Akletmek ) ve "Kale" ( Söylemek ) fiillerinin Kur'an'da yer aldığı bazı ayet örnekleri şöyledir.
2/174 İnnellezine yektumune ma enzelellahu minel kitabi ve yeşterune bihi semenen kalilen ulaike ma YE'KULUNE fi butunihim illen nara ve la yukellimuhumullahu yevmel kiyameti ve la yuzekkihim ve lehum azabun elim
( Kesinlikle o kitaptan o Allah’ ın indirdiğini gizleyenler ve onu az değere satanlar, işte onlar karınlarına ateşin haricinde YEMEZLER. Allah ayağa kalkış gününde onlara kelam edip söz söylemez ve onları temizlemez. Elim azap onlaradır. )
2/75 E fe tatmeune en yu'minu lekum ve kad kane ferikun minhum yesmeune kelamellahi summe yuharrifunehu min ba'di ma AKALUHU ve hum ya'lemun
( Böylece size inanmalarını mı ümit edersiniz? Ve onlardan bir kısmı Allah’ ın kelamını işitip AKLETTİKTEN sonra bile bile onu tahrif ettiler. )
38/84 Kale fel hakku vel hakka EKUL
( "Böylece gerçek. Gerçeği SÖYLERİM." dedi. )
11/44 Ve kile ya erd ubleiy maeki ve ya semau AKLİİY ve ğidal mau ve kudiyel emru vestevet alel cudiyyi ve kile bu'den lil kavmiz zalimin
( Ve "Ey yer suyunu yut ve ey gök onu YE." denildi. Su çekildi. İş yapıldı. Cudi'nin üzerine seviyelendi. "Zalimler kavmi uzak olsun." denildi. )
No comments:
Post a Comment