Şirketler vasıtasıyla küresel bir tahakküm sistemi kurmuş olan şeytani zümrenin kitlesel tam tahakkümü öngören Tek Dünya Devleti projesinin nihai hedefi dünya üzerinde sadece nefsani ve maddi unsurlara değer veren, kuralsızlığı benimseyen, kula kulluğu benimseyen, aile ve millet bilincinden yoksun, Allah bilincinden yoksun, şahsi menfaat için her şeyi caiz gören, kendisini veya başkalarını Allah'a şirk koşan satanist bir dünya toplumu tesis edebilmektir. Her türlü sosyopsikolojik ve teknik imkanların kullanıldığı bu süreçte bilinçli ve planlı olarak ortaya atılmış olan ateizm, agnostisizm, nihilizm, deizm gibi sözde akımların buluşma noktası da hep satanizmdir. Şeytanların bu hedefine A'raf suresinin aşağıdaki ayet ikilisinde yer alan İblis'in Rab'be hitaben ( haşa ) söylemi vasıtasıyla işaret edilmektedir.
7/16 "Öyleyse, beni azdırmandan dolayı, onlara karşı, senin doğru yolunun üstüne oturacağım." dedi.
7/17 Sonra önlerinden arkalarından, sağlarından sollarından onlara yeteceğim. Onların çoğunluğunu şükredenlerden bulmayacaksın.
Şeytanların yegane stratejisi ise zihinsel programlama ve zihin kontrolü* vasıtasıyla telkine dayalı aldatmadır, saptırmadır, doğru ve iyi olduğunu düşündürerek yanlışı ve kötüyü yaptırmaktır.
( * Kur'an'daki karşılığı "Sihr" ( Sihir, Büyü ) kelimesidir. )
16/63 ... Şeytan onlara çalışmalarını süsledi. Artık o gün o onların dostudur. Elim azap onlaradır.
29/38 ... Şeytan onlara çalışmalarını süslü gösterdi de onları yoldan döndürüp engelledi. ...
35/8 ... Kötü işi kendisine süslenmiş olup da onu güzel gören kimse de mi? Kesinlikle Allah dilediği kimseyi saptırır ve dilediği kimseyi yönlendirir. ...
Şeytanların bu süreçte en çok faydalandıkları ise nefsani ve maddi menfaat beklentisiyle ruhunu küresel şeytanlara teslim etmiş, onlara koşulsuz kulluk eder hale gelmiş din görevlileridir. Zira şeytanların bu noktadaki taktiği "Aldatmayacağı düşünülecek olanlarla aldatma" taktiğidir. Dünyanın her yerinde, esasen dikkat çekmek için tasarlanmış uydurma kostümleriyle, başlarında sarıklarıyla, üstlerinde cüppeleriyle ortada dolaşan rabbi ( haham ), rahip, şeyh, hoca, derviş, mürşid, gavs vb. gibi ünvanlarla anılan bu şahıslar kutsal kitaplarda yazılı olmayan ancak kutsalmış gibi telkin edilen uydurma kitaplarda yazılı olan şeytani düşünceleri ve uygulamaları dinin esasıymış gibi insanlara telkin etmektedirler. Şirketler tarafından finanse edilen okült cemiyet, tarikat, cemaat vb. isimleri altındaki birçok yapılanmanın gizli amacı da maalesef budur. ( Elbette ki mümin ve muhlis olan ve gerçekten Allah yolunda hizmet veren din görevlileri ve kurumlar tenzih edilmektedir. )
Din görevlilerinin sadakatsizliğine ve ikiyüzlülüğüne Kur'an'ın ve İncil'in aşağıdaki ayetlerinde dikkat çekilmektedir.
5/63 RABBANİLERİN ( RAB'BE ADANMIŞLARIN ) VE BİLGİNLERİN, ONLARI GÜNAH SÖZLERİNDEN VE HARAM YEMELERİNDEN MEN ETMELERİ GEREKMEZ MİYDİ? O üretmiş oldukları ne kötüdür.
40-Matthew-23-13 "VAY HALİNİZE EY DİN BİLGİNLERİ ve Ferisiler, İKİYÜZLÜLER! Göklerin Egemenliği'nin kapısını insanların yüzüne kapıyorsunuz; ne kendiniz içeri giriyor, ne de girmek isteyenleri bırakıyorsunuz!
40-Matthew-23-23 "VAY HALİNİZE EY DİN BİLGİNLERİ ve Ferisiler, İKİYÜZLÜLER! Siz nanenin, dereotunun ve kimyonun ondalığını verirsiniz de, Kutsal Yasa'nın daha önemli konularını - ADALETİ, MERHAMETİ, SADAKATİ İHMAL EDERSİNİZ. Ondalık vermeyi ihmal etmeden asıl bunları yerine getirmeniz gerekirdi. )
Genel anlamda kutsal ve dindar kisvesi altında aldatmaya işaret eden İncil ve Kur'an ayetleri ise şöyledir
47-2 Corinthians-11-14 Buna şaşmamalı. Şeytan da kendisine ışık meleği süsü verir.
40-Matthew-7-15 "Sahte peygamberlerden sakının! Onlar size kuzu postuna bürünerek yaklaşırlar, ama özde yırtıcı kurtlardır.
31/33 ... O halde, dünya hayatı sizi kesinlikle aldatmasın. Aldatıcı sizi kesinlikle Allah ile aldatmasın.
57/14 ... Aldatan sizi Allah ile aldattı." derler.
Bir vekilin geçenlerde mecliste yaptığı bir konuşmasındaki şu sözleri konu bağlamında olması nedeniyle dikkat çekmektedir.
".... Şayet biz çocuklarımızın, gençlerimizin dinle ilişkilerini önemsiyorsak, onların dinden uzaklaşmasını dert ediyorsak, o zaman agnostiklerin, yahut deistlerin, yahut ateistlerin, yani kendi pozisyonunu ilan etmiş kişilerin dinimizle ilgili sözlerinden endişe etmeyelim. Asıl zarar onlardan gelmiyor. Asıl zarar din adına konuşanlardan geliyor. Asıl zarar din adına iş görenlerden geliyor. ... Öyle bir güruh var ki Türkiye’de onlar konuştukça gençlerimiz dinden soğuyor. Tasavvuftaki anlamından çok uzakta, dinimizin temel ilkeleri ile taban tabana zıt tarikat yapıları ortalıkta cirit atıyor. ‘Ancak sana kulluk ederiz ve ancak senden yardım isteriz’ diye temel bir düsturu olan ve bu düsturu beş vakit namazda günde toplam kırk kere tekrar edilmesini isteyen bir dinde müritlerinden koşulsuz itaat bekleyen sözüm ona tarikat şeylerinin yeri olabilir mi? Ama varlar. Hem de çoklar. Hem de çoğalıyorlar. Hem de çok konuşuyorlar. Onlar konuştukça gençlerimiz dinden soğuyorlar. Onlar konuştukça çocuklarımız dinden uzaklaşıyorlar. Deist oluyorlar, ateist oluyorlar. Bakın değerli milletvekilleri, dikkatinizi çekti mi? Türkiye’de ateizm derneği var ama son yıllarda bu ateizm derneğinin herhangi bir faaliyetini gördünüz mü? İşittiniz mi? Ben işitmedim. Çünkü onlara ihtiyaç yok ki. Türkiye’de ateizm derneğinin faaliyet göstermesine ihtiyaç yok ki. Neden olsun? ‘Annenizin diz kapağına fazla bakmayın, hallenirsiniz’ diye vaaz veren şeyhler varken, Türkiye’de ateizm derneğine ne ihtiyaç var? Sadece onlar değil ki. Resmi din görevlileri var. Cami kürsüsünden, sürekli sıcak siyasetin içine girip siyasetçilere ayar veren, bu yüzden de toplumun en az yarısının nefretini kazanan, sosyal medya fenomeni olma heveslisi din görevlileri varken, Türkiye’de ateizm derneğine ne ihtiyaç var?" .... "
Not: Yukarıdaki alıntı söyleme, sadece konu bağlamında olduğu ve nihayetinde topluma hitaben yapılmış olduğu için yer verilmiştir. Her zaman olduğu gibi herhangi bir kişi veya kuruma işaret söz konusu değildir.
No comments:
Post a Comment