Bölüm başlığı olan cümle, genellikle kendisini aydın, bilge, özgürlükçü, çağdaş olarak niteleyen belirli bir zümrenin, Kur'an'da, kabul edilmesi ve uyulması istenen ve esasen son derece bilimsel, rasyonel ve disipline edici olan "kurallara"* karşı dile getirdikleri söylemdir. Maalesef kibirin esiri olmuş, kalpleri katılaşmış ve gerçeğe karşı körleşmiş olan bu zümreye göre bu "kurallar" zorlayıcı ve gereksiz olduğu gibi, bunlara itibar etmek de aczin, cehaletin, bilim dışılığın, dogmacılığın, çağın gerisinde kalmışlığın, bağnazlığın ve dar görüşlülüğün tezahürü niteliğindedir.
* Yaratıcıya, meleklere ( vazifeli üst boyut varlıkları ), habercilere, kitaplara inanç, duaya kalkma ( kıyam, rüku, secde ), oruç tutma, yalandan, ahlaksızlıktan, zararlı maddelerden uzak durma, yardımsever olma vb.
Türkçe kökenli bir kelime olan "Kural" kelimesi, "Kur" ( Oluşturmak, Yapılandırmak ) + al ( ile ilgili ) kelimelerinden oluşmakta ve semantik köken itibarıyla "Oluşum ile ilgili, Yapılandırma ile ilgili" anlamlarını temsil etmektedir. Bir başka deyişle "kural", bir oluşumun, bir yapının tezahürü için "ön koşul"dur.
Her sistemin oluşumu, belirli temel kurallara dayanır. Bu kurallar olmadan oluşum mümkün değildir. Misalen suyun oluşabilmesi için 2 adet hidrojen atomu ve 1 adet oksijen atomunun reaksiyona girmesi gerekir. "1 adet hidrojen atomu olsa olmaz mı?" sorusunun cevabı "Olmaz!"dır.
Dolayısıyla tüm yaratılış da belirli kurallara dayanmaktadır. Yıldızların ve gezegenlerin yörüngelerinde dönmesi, yerçekimin varlığı, kalbin belirli bir sayısal düzene göre atması, doğum, ölüm vb. .....
Bu bağlamda, Yaratıcı'nın, idrakli varlık olarak halk ettiği insanlardan isteği, kendilerine muhtelif vasıtalarla ( haberciler, kitaplar vb. ) iletilmiş olan kurallara, "şeklen değil" kalben yani aklen** uymalarıdır. Zira, dünyanın, kitaplarda "cehennem" olarak zikredilen halin bir tezahürü olmasının kök sebebi, insanların büyük çoğunluğunun bu isteği reddetmesidir.
** 22/46 O halde yerde gezmiyorlar mı? Onu AKIL ETMEYE KALPLERİ veya onu duymaya kulakları OLSUN. Kesinlikle gözler kör olmaz ve lakin göğüslerin içindeki o kalpler kör olur.
1999 yılı yapımı olan ve kitlesel telkin işlevi görmüş olan meşhur Matrix filminin son bölümünde Neo karakterinin şu cümleleri, küreselcilerin istedikleri "sapkınlık ve kaos" çağına çağrı niteliğinde olmuştur.
".... bu insanlara, senin onlara göstermek istemediğini göstereceğim. Onlara sensiz bir yaşam göstereceğim. Kuralsız ve kontrolsüz , sınırları ve kısıtlamaları olmayan bir Dünya. ...."
Bugünün dünyasına yani cehenneme bir göz atıldığında, sahtekarlığın, ahlaksızlığın, zorbalığın ve zulmün insanlar tarafından "kurallaştırıldığı" görülmektedir. İnsanın, kendisini, iyiliğe, doğruluğa ve gerçeğe yönlendirecek ilahi "kuralları" gereksiz ve saçma addedip, "bozulmanın" ve "yıkımın" kök sebebi olan ahlaksızlığı, kötülüğü "kurallaştırması" son derece irrasyonel ve trajik bir durumdur.
31/21 Ve onlara "O Allah’ın indirdiğine tabi olun." denildiğinde, "Bilakis, o babalarımızı üzerinde bulduğumuza tabi oluruz." dediler. Şeytan onları ateş azabına çağıran ise de mi?
Ayrıca bkz.
Gerçekten o kadar disipline edici şeyler ki bu kurallar uğruna adam öldürülen yerler dünyanın en berbat en ahlaksız ve kötü yerleri. Afganistan, pakistan, ırak, iran vs.
ReplyDeleteİlmi akledemeyen, vicdanı ile sentezleyemeyen toplumlar dünyanın her yerinde kan ve gözyaşının müsebbibi olmuşlardır ve olmaktadırlar.
ReplyDelete