Çeviri

Thursday, June 11, 2020

Dışlamak mı? İçlemek mi?

İnsanlar genellikle tutum, düşünce ve davranış olarak ters düştükleri insanları dışlamak eğilimi gösterirler. Doğal gibi görünen bu davranış esasen nefsaniyet ve kibir olgularının bir yansıması olup, tekamül sürecini sekteye uğratan bir seçimdir. Zira yaratılıştaki düalite ilkesi ( ikilik / zıtlık ) tekamülün temel vesilesidir. Gizlide şiddet, nefret, öfke, kin, kötülük ve ard niyet içermeyen her türlü tutum ve düşünce aslında insanlar için kıyasa dayalı ruhsal ve zihinsel açılım sağlama potansiyeli taşımaktadır. Ayrıca, farklı fikirlerin ve düşüncelerin iletişimi doğru olanın birlikte sezilmesine, doğruya giden yolda ortak adımlar atılabilmesine ve kolektif bilinç tesisine vesile olabilmektedir.

Abese suresinde, ilmen geri, zihnen de gerçeklere kapalı olan yani "kalbi ile göremeyen" birisine ( "A'ma ( Kör ) olarak tanımlanmıştır. ) karşı sergilenen yanlış tutum misallendirilmektedir. 

80/1 - Abese ve tevella ( Çehresini çattı ve yüz çevirdi. )
80/2 - En caihul a'ma ( Ona kör geldi diye. )
80/3 - Ve ma yudrike leallehu yezzekka  ( Ve sana ne bildirir? Belki o temizlenecek. )
80/4 - Ev yezzekkeru fe tenfe'ahuz zikra ( Veya hatırlayacak. Böylece hatırlama ona fayda verecek. )
80/5 - Emma men istağna ( Ama o gani olmak isteyen, )
80/6 - Fe ente lehu tesadda ( Ki sen ona dönüp yöneliyorsun. )
80/7 - Ve ma aleyke en la yezzekka ( Ve sana ne temizlenmezse, )
80/8 - Ve emma men caeke yes'a ( Ve ama o sana çabalayarak gelen kimse, )
80/9 - Ve hüve yahşa ( Ve o korkarak, )
80/10 - Fe ente anhü telehha ( Ki sen onunla ilgilenmiyorsun. )

İncil'in Matta suresinin aşağıdaki ayetlerinde ise Mesih İsa'nın azgın günahkarlarla birlikte olması misali verilmektedir. Mesih İsa'nın kendisini eleştirenlere verdiği cevap "Dışlamanın hiçbir zaman ve hiç kimse için tekamül vesilesi olamayacağı" mesajını içermektedir.

40-Matthew-9-11 Bunu gören Ferisiler, İsa'nın öğrencilerine, "Sizin öğretmeniniz neden vergi görevlileri ve günahkârlarla birlikte yemek yiyor?" diye sordular.
40-Matthew-9-12 İsa bunu duyunca şöyle dedi: "Sağlamların değil, hastaların hekime ihtiyacı var.
40-Matthew-9-13 Gidin de, 'Ben kurban değil, merhamet isterim' sözünün anlamını öğrenin. Çünkü ben doğru kişileri değil, günahkârları çağırmaya geldim."



Nefsten feragat ve sabır

Tekamül yolcusu inananların ortak özelliği "nefislerinden feragat edebilmeleri" yani "kendi menfaatlerini değil başkalarının menfaatlerini önceliklendirmeleridir". Zira inananlar "başkası" diye bir kavram olmadığını tüm insanların "tek bir nefisten" yaratılmış olduklarını, "başkasının da kendileri olduğunu" ve yapacakları iyiliğin de kötülüğün de nihayetinde kendilerini etkileyeceğini bilirler. 

6/98 - Ve hüvellezi enşeeküm min nefsin vahıdetin fe müstekarrun ve müstevda kad fassalnel ayati li kavmin yefkahun
( Ve sizi tek nefisten inşa eden O'dur. Artık durak yeri ve emanet yeri vardır. Ayetleri, anlayan kavim için ayrıntılandırdık. )

5/32 - Min ecli zalike ketebna ala benı israıle ennehu men katel nefsen bi ğayri nefsin ev fesadin fil erdı fe ke ennema katelen nase cemıa ve men ahyaha fe ke ennema ahyan nase cemıa ve lekad caethüm rusülüna bil beyyinati sümme inne kesıran minhüm ba'de zalike fil erdı le müsrifun
( Bu sebepten, İsrailoğulları'na "Kesinlikle ki kim, nefise kıymayan veya yerde bozgun yapmayan nefsi öldürürse, kesinlikle tüm insanları topluca öldürmüş gibi olur. Kim onu yaşatırsa, insanları topluca yaşatmış gibi olur." diye yazdık. Onlara resullerimiz açık delillerle geldiler. Sonra, bunun ardından, kesinlikle birçoğu yerde müsrifler olurlar. )

59/9 - Vellezine tebevveüd dare vel imane min kablihim yühıbbune men hacere ileyhim ve la yecidune fi sudurihim haceten min ma utü ve yu'sirune ala enfüsihim ve lev kane bihim hasasatun ve men yuka şuhha nefsihi fe ulaike hümül müflihun
( Ve o onlardan önce yurtta yerleşip makam tutanlar ve onlardan inananlar, onlara göç edip ayrılanları severler. O verilenden göğüslerinde ihtiyaç bulmazlar. Şayet ihtiyaçları olsa dahi nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, artık işte onlar, onlar iflah olurlar. )

Tekamül sürecinin başındaki insanların en büyük korkusu "ölüm korkusudur." Ancak algı ve dirak seviyesi yükseldikçe "ölümün" aslında "olum" olduğu yani "Öz Varlığın bir halden başka bir hale geçişini" tanımladığı kavranmaya başlanır. Dolayısıyla artık "ölüm korkusu" yerini "tekamül sevincine" bırakır. Zira Allahü Teala, ayetlerinde inananlar için "korku ve hüznün" söz konusu olmayacağını ayetlerinde defaatle bildirmektedir. Ayetlerde "Allah inancı" kavramının daima "ahiret inancı" kavramı ile birlikte zikredilmesi bu bağlamda çok önemli mesaj içermektedir. Çünkü Allah'a inanç, ölümün olmadığına ve lakin Rab'bin asli tesir nimeti vesilesiyle daimi yaşamın olduğuna inançtır.

2/62 - İnnellezine amenu vellezine hadu ven nesara ves sabiıne min amene billahi vel yevmil ahıri ve amile salihan fe lehüm ecruhüm ınde rabbihim ve la havfün aleyhim ve la hüm yahzenun
( Allah’a ve sonraki güne inananlardan ve iyilikler yapanlardan olan o inanan Yahudilere, Nasıralılara ve Sabiilere, artık onlara Rab’lerinin indinde kesinlikle ödülleri vardır. Onlara korku yoktur. Onlar hüzünlenmezler. )

2/112 - Bela men esleme vechehu lillahi ve hüve muhsinün fe lehu ecruhu inde rabbihı ve la havfün aleyhim ve la hüm yahzenun
( Bilakis. Kim yüzünü Allah’a teslim ederse ve o iyilik yapan olursa böylece Rab’binin indinde ödülü onadır ve üzerlerine korku yoktur ve onlar hüzünlenmezler. )

Dolayısıyla döngü sonunda yani ayağa kalkış sürecinde ( Yevmel Kıyameh / Kıyamet ( ayağa Kalkış ) Günü ) her inananın, tezahür edecek olaylar karşısında inancını, sabrını ve sebatını yitirmeden, insanlığın menfaati doğrultusunda korkudan ve hüzünden arınmış şekilde cehid ve gayret göstermesi gerekmektedir.

Kur'an'da yoğun inanç ve cesaret olgusuna güzel misallerden biri Hz. Musa'nın Firavun'un sihirbazları ile olan karşılaşması esnasında sihirbazların imana gelişi olarak yer almaktadır. A'raf suresinin aşağıdaki ayet setinde sihirbazların imana geldikten sonra Firavun'un ölüm tehdidi karşısındaki korkusuz, meydan okuyucu ve sabırlı tutumları bildirilmektedir. İmana gelen sihirbazlar, her varlığın nihayetinde nasıl olsa Allah'a döneceğini idrak ederek korku ve hüzün duygularından sıyrılmayı başarmışlardır.

7/123 - Kale fir'avnü amentüm bihı kable en azene leküm inne haza le mekrun mekertümuhü fil medıneti li tuhricu minha ehleha fe sevfe ta'lemun
( Firavun "Benim size izin vermemden önce ona inandınız. Kesinlikle bu, sahiplerini oradan çıkarmak için şehirde kurduğunuz hiledir, tuzaktır. O halde yakında bileceksiniz." dedi. )

7/124 - Le ükattıanne eydiyeküm ve ercüleküm min hılafin sümme le üsallibenneküm ecmeın
( Kesinlikle ellerinizi ve ayaklarınızı karşıtlamasına kestireceğim. Sonra kesinlikle sizi topluca astıracağım. )

7/125 - Kalu inna ila rabbina münkalibun
( "Kesinlikle biz Rab’bimize döneceğiz." dediler. )

7/126 - Ve ma tenkımü minna illa en amenna bi ayati rabbina lemma caetna rabbena efrığ aleyna sabran ve teveffena müslimın
( Ve sen ancak, bize geldiklerinde Rab’bimizin ayetlerine inandık diye bizden intikam alıyorsun. Rab’bimiz, üzerimize sabır yağdır ve bizi teslim olanlar olarak vefat ettir. )

Bakara suresinin 155. ve 156. ayetlerinde ise aldatıcı nefsani tatmin unsurlarından yoksun kalanların bu durumu bir "müjde" olarak algılamaları, korkmadan, hüzünlenmeden ancak sabrederek* inançlarını koruyarak mücadelelerine devam etmeleri gerektiği hatırlatılmaktadır. ( * "Sabr" kelimesi hiçbir şey yapmadan başına gelenleri kabullenmek, boyun eğmek değil, haksızlık ve adaletsizliğe karşı tüm gücüyle mücadele etmektir. İngilizce'deki "Sabre" kelimesinin "Bir tür kılıç" anlamına gelmesi "Sabır" kelimesinin mücadele kavramını içeriyor olduğuna delil niteliğindedir. )

2/155 - Ve le neblüvenneküm bi şey'in minel havfi vel cuı ve naksın minel emvali vel enfüsi ves semerat ve beşşiris sabirın
( Ve kesinlikle sizi, korkudan, açlıktan, malların, nefislerin ve meyvelerin, ürünlerin noksanlığından gibi şeylerle sınayacağız. Sabredenleri müjdele. )

2/156 - Ellezine iza esabethüm müsıbetün kalu inna lillahi ve inna ileyhi raciun
( Onlar onlara musibet isabet ettiğinde, "Kesinlikle biz Allah içiniz ve kesinlikle biz O'na döneceğiz." derler. )
















Wednesday, June 10, 2020

Obelisk sembolizmi ve Pindar

Okült sembolizmin en önde gelen şekillerinden biri, ezoterik olarak Pindar ( Pinnacle of Dragon / Ejderin Penisi ) anlamını içeren Obeliskler yani Dikilitaşlardır. Obelisk sembolizminin temelinde yeryüzündeki belirli enerji noktalarına anten işlevi gören kolonlar dikmek suretiyle farklı boyutlarla frekans iletişimi yapmak amacı bulunmaktadır. Obelisk, esas itibarıyla insan neslini dölleyerek hibrid reptilian ( melez sürüngen cin ) soyu tezahürüne sebebiyet veren İblis'in penisini ( Phallus* ) sembolize etmektedir. Dolayısıyla Obelisk sembolizmini "Yılan" veya "Penis" formunda yoğun olarak kullanan küresel cemiyetin amacı farklı boyut varlıkları olan cinlerle iletişim kurmaktır.

Ayrıca Bkz


* "Phallus" kelimesi Arapça'daki "Falik" ( Yaran, Yarıcı ) kelimesinin farklı yazılışla tezahürüdür. Kur'an'da Allahü Teala'nın "Falikül habbi" ( Tohumları yaran ) olduğu ifadesi yer almakta olup, bu ifadeyle Allahü Teala'nın yaşamı başlatan olduğu anlamı vurgulanmaktadır. Bu çerçevede müşrikler Rab'bin bu sıfatını İblis'e atfetmek suretiyle ( haşa ) farklı anlam yükleme metoduna dayalı negatif enerjili sembolizm uygulamaktadırlar. 

6/95 - İnnellahe falikul habbi ven neva yuhricül hayye minel meyyiti ve muhricül meyyiti minel hayy zalikümüllahü fe enna tü'fekun         

( Tohum tanelerini ve çekirdekleri yarıp açan kesinlikle Allah' tır. O ölüden diriyi çıkarır ve diriden de ölüyü çıkarır. İşte Allah budur. O halde nasıl döndürülürsünüz? )

Şuara suresinin 128. ayetinde şeytani obelisk sembolizmine dikkat çekilmektedir. Ayrıca ayet numarasının ( 128 ) nümerolojik değerinin 11 ( 1+2+8 = 11 ) olması da farklı boyuta geçiş kapısı sembolizmi açısından uyum arzetmektedir.

26/128 - E tebnune bi külli riy'ın ayeten ta'besun
( Her tepeye işaret bina eder de abesle mi iştigal edersiniz? )

Obelisk / Kule inşaatı konusu Tevrat'ta "Kule Dikme" ( Babil Kulesi ) olarak yer alır.

1-Genesis-11-4 Sonra, "Kendimize bir kent kuralım" dediler, "Göklere erişecek bir kule dikip ün salalım. Böylece yeryüzüne dağılmayız."

Her geçen gün daha da sık görülmeye başlanan bu yapılara bazı örnekler;

Esenler Otogar Cami / Esenler / İstanbul


İstanbul Havalimanı Kontrol Kulesi / İstanbul 


Medyada kontrol kulesinin "Lale" formunda olacağı haberi yer almıştır. Ancak kule yılana benzemektedir.

Ayrıca Çamlıca Anten Kulesi'nin formu da "yükselen yılan" sembolizmi içermektedir.




Rize - Artvin havalimanı Kontrol Kulesi 


Medyada kontrol kulesinin "Çay Bardağı" formunda olacağı haberi yer almıştır. 

People's Daily Newspaper Merkezi / Çin  


Guangxi Media Center / Çin


Illinois Christian Science Dixon Kilisesi ( ABD )


Ataşehir Finans Park


  Bir uzun bina ve yanında iki küçük bina.

Eifel Kulesi


Vatican City, City of London ve Washington DC Obeliskleri



El Hadba Cami / Musul


Pizza Kulesi


Babil Kulesi





Ahsene tefsira

"Fesr" kelimesi "Açıklamak, Beyan etmek" anlamına gelmekte olup bu kök kelimeden türemiş olan "Tefsir" kelimesi ise "Açıklama" anlamına gelmektedir. 

Kur'an ayetlerinin tefsirine ilişkin bir çok çalısmanın varlığı bilinmektedir. Ancak Kur'an tefsiri multidisipliner bir bilgi hazinesi ve çok yönlü bakış açısı gerektirmekte olup kısıtlı ve dogmatik ( belirli bir cemiyetin kabul edilegelmiş anlayışı ) bir yaklaşımla ayetlerin tefsiri mümkün değildir. 

Kur'an'ın en önemli özelliklerinden biri her ayetin tefsirinin yine ayetlerle Kur'an'da verilmiş olmasıdır. Dolayısıyla "en güzel ayet tefsiri" yine ayetlerle yapılan tefsir olmaktadır. Bu husus Furkan suresinin 33. ayetinde bildirilmiştir. 

25/33 - Ve la ye'tuneke bi meselin illa ci'nake bil hakkı ve ahsene tefsıra 
( Ve gerçeğini ve en güzel tefsirini sana getirdiğimiz misalin haricindekini sana getiremezler. )

Ayette, Kur'an ve yaratılış ile ilgili her türlü soruya, iddiaya ve karşıt görüşe ilişkin en güzel açıklamaların yine Kur'an ayetlerinde olduğu bildirilmektedir.

Kur'an'ın kolaylaştırılmış Arapça ile indirilmiş olan "apaçık bir kitap" olduğu yani "açıklayıcı olduğu" yine ayetlerde bildirilmektedir. 

26/193 - Nezele bihir ruhul emın ( Onu güvenilir ruh indirdi. ) 
26/194 - Ala kalbike li tekune minel münzirın ( Uyarıcılardan olman için senin kalbine, )
26/195 - Bi lisanin arabiyyin mübın ( Apaçık Arapça lisanı ile

27/1 - Ta sın tilke ayatül kur'ani ve kitabin mübın
( Ta sın. Bunlar Kur'an' ın ve apaçık kitabın ayetleridir. ) 

36/69 - Ve ma alemnahüş şı'ra ve ma yembeğıy leh in hüve illa zikrun ve kur'anün mübin 
( Ve ona şiir öğretmedik. Ona yaraşmaz. Kesinlikle o ancak hatırlamadır ve apaçık Kur'an' dır. ) 

37/117 - Ve ateynahümel kitabel müstebın
( Ve onlara apaçık kitap verdik. ) 

43/1 Ha mim ( Ha mim ) 
43/2 - Vel kitabil mübın ( Ve apaçık kitap
43/3 - İnna cealnahü kur'anen arabiyyen lealleküm ta'kılun 
(Kesinlikle biz onu Arapça Kur'an kıldık. Umulur ki akıl edersiniz. )  

44/1 - Ha mım ( Ha mim ) 
44/2 - Vel kitabil mübin ( Ve apaçık kitap. ) 

Yaratılışa ilişkin her bilginin açık olarak kitapta olduğu da ayetle sabittir. 

27/75 - Ve ma min ğaibetin fis semai vel erdı illa fı kitabin mübın 
( Ve gökte ve yerde apaçık kitabın içinde olmasının haricinde gaybdan yoktur. )

34/3 - Ve kalellezine keferu la te'tınes saah kul bela ve rabbi le te'tiyenneküm alimil ğayb la ya'zübü anhü miskalü zerratin fis semavati ve la fil erdı ve la asğaru min zalike ve la ekberu illa fı kitabin mübın 
( Ve o inkar edenler "Bize saat gelmez." dediler. De ki: "Bilakis ve Rab’bim, size kesinlikle gelecektir. Gaybı bilendir. Ne göklerde, ne de yerde zerrelerin ağırlık ölçüsü bile O’ndan kaçamaz. Bundan daha küçüğü ve daha büyüğü apaçık kitapta olmasının haricinde yoktur." ) 

28/1 - Ta sın mım ( Ta sın mım ) 
28/2 - Tilke ayatül kitabil mübın 
( Bunlar apaçık kitabın ayetleridir. ) 

Yaratılışa ilişkin her şeyin sayısal kodlarının da kitapta yer aldığı ayrıca bildirilmektedir. 

36/12 - İnna nahnü nuhyil mevta ve nektübü ma kaddemu ve asarahüm ve külle şey'in ahsaynahü fı imamin mübin 
( Kesinlikle biz, biz ölüleri diriltiriz ve o sunduklarını, eserlerini yazarız. Herşeyi, apaçık delil içinde saydık.

Her bir ayetin sonsuz bir anlayış sınavı olduğu, dolayısıyla her insanın ayetleri anlamak için daimi cehid ve gayret göstermesi sadece birilerinin söylediğine itibar edip onunla sınırlı kalmaması gerektiği de bildirilmektedir. Zira içerdiği ilim itibarıyla Kur'an'ın tefsirinin yapılması mümkün olmayıp, ancak bu yolda emek vererek ilerlemek mümkündür.

44/33 - Ve ateynahüm minel ayati ma fıhi belaün mübin  
( Ve onlara içinde apaçık sınav olan ayetlerden verdik. )

Evvelkilerin kitapları ... Önceki sayfalar

Zaman zaman Kur'an'ı itibarsızlaştırmak isteyen bazı insanların "Kur'an yeni ve özel değildir. Eski Mısır ve Sümerler döneminde de benzer bilgiler bulunmaktadır." şeklindeki söylemlerine tanık olunabilmektedir. Bu söylemin ilk cümlesi cehalet ürünü olup, ikinci cümlesi ise doğrudur. Zira evvelki bölümlerde defaatle ifade edildiği üzere, yaratılışın kodlarını içeren Kur'an, Adem'den bu yana her kavim için vazifelendirilerek gönderilmiş olan tüm habercilere vahiy yoluyla iletilen kozmik bilgilerin belirli bir sayısal düzene göre kodlanmış ve düzenlenmiş halini içeren doğrulayıcı, tamamlayıcı ve bütünleyici bir ilahi kaynaktır. 

Kur'an'ın, evvelki kitaplarla olan ilintisi, tamamlayıcı ve doğrulayıcı niteliği ayetlerde açıkça ifade edilmektedir.

26/192 - Ve innehu le tenzılü rabbil alemın ( Ve kesinlikle o alemlerin Rab’binin indirmesidir. )
26/193 - Nezele bihir ruhul emın ( Onu güvenilir ruh indirdi. )
26/194 - Ala kalbike li tekune minel münzirın  Uyarıcılardan olman için senin kalbine, )
26/195 - Bi lisanin arabiyyin mübın ( Apaçık Arapça lisanı ile, )
26/196 - Ve innehu lefı zübüril evvelın ( Ve kesinlikle o evvelkilerin kitaplarında da vardı. )
26/197 - E ve lem yekün lehüm ayeten en ya'lemehu ulemaü benı israıl ( İsrailoğullarının bilginlerinin onu bilmeleri size ayet olmaz mı? )
26/198 - Ve lev nezzelnahü ala ba'dıl a'cemın ( Ve şayet onu yabancı olan bir başkasına indirseydik,
26/199 - Fe karaehu aleyhim ma kanu bihı mü'minın ( Böylece onu onlara okusaydı, ona inananlar olmazlardı. )
26/200 - Kezalike seleknahü fı kulubil mücrimın ( Onu suçluların kalplerine işte böyle soktuk. )
26/201 - La yü'minune bihı hatta yeravül azabel elım ( Elim azabı görene kadar ona inanmazlar. )

87/16 - Bel tü'sirunel hayated dünya ( Bilakis dünya hayatını tercih ediyorsunuz. )
87/17 - Vel'ahıretü hayrün ve ebka ( Ve ahiret daha hayırlıdır ve daha bakidir. )
87/18 - İnne haza le fis suhufel ula  ( Kesinlikle bu önceki ilk sahifelerin içindedir. )
87/19 - Suhufi ibrahime ve musa ( İbrahim’ in ve Musa’ nın sahifelerinde. )

20/133 - Ve kalu lev la ye'tina bi ayetin min rabbih e ve lem te'tihim beyyinetü ma fis suhufil ula
( Ve "Bize Rab’binden ayetler ile gelmeli değil miydi?" dediler. Onlara, öncekilerin sahifeleri içinde olan deliller gelmedi mi? )

53/36 - E lem yunebbe' bima fi suhufi musa ( O Musa' nın sahifelerinde olanlardan haberdar edilmedi mi? )
53/37 - Ve ibrahimellezi veffa ( Ve o vefalı olan İbrahim' inkindekiler? )

35/31 - Vellezi evhayna ileyke minel kitabi hüvel hakku müsaddikan li ma beyne yedeyh innellahe bi ıbadihı le habırun besır
( Ve sana o kitaptan vahyettiğimiz, ondan öncekileri doğrulayıcı olarak gerçektir. Kesinlikle Allah kullarından haberdardır görendir. )

Kutsal yazıların birbirlerini tamamlayıcı niteliği de En'am suresinin 154. ayetinde bildirilmektedir.

6/154 - Sümme ateyna musel kitabe temamen alellezi ahsene ve tefsıylen li külli şey'in ve hüden ve rahmeten leallehüm bi likai rabbihim yü'minun
( Sonra güzellik edenlere tamamlayıcı, herşeyi ayrıntılandırıcı, yönlendirici ve rahmet olmak üzere Musa'ya kitabı verdik. Umulur ki Rab’lerine kavuşacaklarına inanırlar. )





Tuesday, June 9, 2020

Sibel ve bilgi pınarı Selsebil

"Sibyl" kelimesi Yunan mitolojisinde ilahi kozmik plandan kader mekanizmasına ilişkin bilgi alabilme yani Akaşa kayıtlarına erişebilme yeteneğine sahip olan kadın kahinlere verilen isimdir.


                     Kadın kahin Sibyl / Sibel

Eski Anadolu pagan kültüründe ise nimet bolluğunun ve bereketin sembolü "Kybele" isimli karakterdir. Anadolu kızlarına verilen "Sibel" isminin kökeni de "Kybele" kelimesine dayanmaktadır.


Anadolu kültüründe bereketin ve bolluģğun sembolü Kybele

Ayrıca bu kelime Farsça'da "Yağmur damlası" anlamını taşımakta olup "Sebil" (Su, Çeşme, Yol, Su yolu, Buğday başağı ) kelimesi ile aynı kökten gelmektedir. Batı dillerinde "Sibele" veya "Sibela" şeklinde yer almaktadır. ( Örneğin Fransızca'da "Cybèle" olarak yazılır "Sibel" okunur. ) 

"Sebil" kelimesi Kur'an'da hem tek başına "Yol" anlamında, hem de "Selsebil" olarak cennetteki "Su pınarının, Su yolunun" ismi olarak yer almaktadır. ( Sel = Sel, Su ; Sebil = Yol ) Suyun evrensel veri tabanı niteliğindeki kozmik bilgi haznesi olduğuna evvelki bölümlerde değinilmişti.

Ayrica bkz.


Bu çerçevede ilahi kozmik bilgi akışını ve nimet bolluğunu ( ki bu esasen bilgi nimetini ifade eder. ) temsil eden "Sibyl / Sebil / Selsebil" kelimesinin kök anlamı "Bilgi akış yolu, Bilgi kanalı" olmaktadır. 

Kur'an'da ilk "Sebil" kelimesi Bakara suresinin 108. ayetinde geçmektedir. 

2/108 - Em türıdune en tes'elu rasuleküm kema süile musa min kabl ve men yetebeddelil küfra bil ımani fe kad dalle sevaes SEBİL 
( O önceden Musa’ ya sual edildiği gibi resulünüze sual etmeyi mi istiyorsunuz? Ve kim inkarı inanca değişirse böylece düz YOLDA sapmış oluverir. ) 

Ayet kodunun ( 2/108 ) nümerolojik değeri, farklı boyuta geçiş portalının sembolü olan 11 sayısını vermektedir. 

İnsan suresinin 12. ayetinde yer alan "Selsebil" kelimesinin sembolize ettiği anlamlardan biri de "Bilgi pınarı"'dır.  

76/12 - Ve cezahüm bima saberu cenneten ve hariren 
( Ve o sabırlarından dolayı onların karşılığı cennettir ve ipektir. ) 

....... 

 76/18 - Aynen fiha tüsemma SELSEBİLEN 
( Orada pınardır ki onu SELSEBİL olarak isimlendirirler. )

Suyun bilgiyi temsil etmesi çerçevesinde herşeyin "sudan" yaratıldığını bildiren Enbiya suresinin 30. ayeti konu bağlamında da önem arzetmektedir.

21/30 - E ve lem yerallezıne keferu ennes semavati vel erda kaneta ratkan fe fetaknahüma ve cealna MİNEL MAİ külle şey'in hayy e fe la yü'minun
( O inkar edenler, gökler ve yer kesinlikle bitişiklerken onları ayırdığımızı ve diri olan herşeyi SUDAN oluşturduğumuzu görmüyorlar mı? Artık inanmazlar mı? )

Ayrıca "Yan, Doğrultu, Taraf, Yön, Cihet, Cânib, Tutulan Yol" anlamına gelen "Kıbel / Kıble" kelimesi de bu minvalde telaffuzsal ve anlamsal uyum arzetmektedir.

2/177 - Leysel birra en tüvellu vücuheküm KIBELel meşrikı vel mağribi ve lakinnel birra men amene billahi vel yevmil ahıri vel melaiketi vel kitabi ven nebiyyın ve atel male ala hubbihı zevil kurba vel yetama vel mesakıne vebnes sebıli ves sailıne ve fir rikab ve ekames salate ve atez zekah vel mufune bi ahdihim iza ahedu ves sabirıne fil be'sai ved darrai ve hıynel be's ülaikellezine sadeku ve ülaike hümül müttekun
( Yüzünüzü doğu ve batı YÖNÜNE, DOĞRULTUSUNA çevirmenizde iyilik yoktur. Lakin iyilik, o Allah’a , sonraki güne, meleklere, kitaba, habercilere inananlara, sevdiklerine, yakınlarına, yetimlere, yoksula, yolda kalmışa, dilenenlere, boyunduruk içindekilere sevgiyle mal verenlere, duaya kalkanlara, zekatı verenlere, ahdettiklerinde ahdlerini ifa edenlere, zorlukta, sıkıntıda, darlıkta ve zor savaş zamanında sabredenleredir. İşte onlar doğrudurlar ve işte onlar sakınırlar. )

27/37 - İrcı' ileyhim fe lene'tiyennehüm bi cünudin la KIBELE lehüm biha ve le nuhricennehüm minha ezilleten ve hüm sağırun
( Dön onlara. Kesinlikle biz onlara, YÖNELEMEYECEKLERİ, karşı koyamayacakları ordular, askerler ile yetip geleceğiz. Kesinlikle onları oradan zeliller ve alçaklar olarak çıkaracağız. )

70/36 - Fe ma lillezine keferu KIBELEke muhtı'ın
( O halde ne oluyor o inkar edenlere ki sana DOĞRU boyun uzatarak koşup yöneliyorlar? )


Monday, June 8, 2020

Muhterem yazıcılar

Kur'an'ın Haberci Muhammed tarafından vahiy akabinde yazıldığı ayet vesilesiyle açıkça bildirilmektedir.  

29/48 - Ve MA KUNTE TETLU MİN KABLİHİ  MİN KİTABİN VE LA TEHUTTUHU Bİ YEMİNİKE izen lertabel mübtılun 

( Ve sen, ONDAN ÖNCE KİTAPTAN OKUMUYORDUN VE ONU SAĞ ELİNLE YAZMIYORDUN. Öyle olsaydı batılcılar şüphe ederlerdi. ) 

Ayrıca ilk vahiy olduğu belirtilen Alak suresinin aşağıdaki ayet grubunda Allahu Teala'nın "okumayı ve kalem ile yazmayı öğrettiğinin" bildirilmesi de net bir teyid niteliğindedir.

96/1 İKRE bismi rabbikellezi halak

( O yaratan Rab’binin ismi ile OKU. )

96/2 Halekal insane min alak

( İnsanı asılı duran kan pıhtısından yarattı. )

96/3 İKRE' ve rabbukel ekrem

( OKU. Rab’bin en faydalıdır, en cömerttir. )

96/4 ELLEZİ ALLEME BİL KALEM

( KALEMİ / KALEM İLE YAZMAYI O ÖĞRETTİ. )

Dolayısıyla "Kur'an sahabeler tarafından ezberleniyordu. Haberci Muhammed'in vefatından sonra kaleme alındı." savı gerçeği yansıtmamaktadır.

Ancak Kur'an'ın geniş kitlelere ulaştırılabilmesi için mushaflarının ve nushalarının da yazılması ihtiyacından dolayı birçok yazıcı bu kutsal vazifeye nail olmuşlardır. 

Bu husus yine ayetlerde bildirilmektedir. 

80/11 - Kella inneha tezkiretun 
( Hayır, kesinlikle o hatırlatıcıdır. ) 

80/12 - Fe men şae zekerehu 
( Artık dileyen kimse onu hatırlar. )

80/13 - Fi suhufin mukerremetin 
( Faydalı sahifelerin içindedir. ) 

80/14 - Merfu'atin mutahheretin 
( Yükseltilmiş olan tertemizlerinde, ) 

80/15 - Bi eydin SEFERETİN*
( YAZICILARIN ellerindedir. ) 

80/16 - Kiramin bereretin 
( Faydalı, şerefli, hayırlı, iyi olanların. )

* Ayrıca "Seferet" kelimesinin "Yazıcı" anlamı ile de ilintili olmak üzere geniş bir anlam yelpazesi olduğu görülmektedir. "SFR" kökünden türemiş olan ve anlam ilintisi olan bazı kelimeler şöyledir.

Sefer = Yola çıkma, Bir turu yani bir döngüyü tamamlayacak şekilde hareket etmek )

Safari = Afrika'daki vahşi doğadaki geziye verilen isim olup "Seferi" kelimesiyle aynıdır.

Sofra = Çevresinde oturulan yuvarlak masa ( Bir döngülük dairesel hareketle ilintilidir. )

Sifr = Büyük kitap, Yazı

Sıfır = 0 şeklinde olan ve döngüyü ( seferi ) temsil eden sayı.



Şifre = Sayı

Cifir ( Ar. ) = Sayı

Cypher ( İng. ) = Sayı

Chiffre ( Fra. ) = Sayı

Ziffer ( Alm. ) = Sayı

Sphere ( İng. / Fra. ) = Dairesel ve üç boyutlu şekil, Küre

Sepharad / Sephardi = İspanya / İspanyalı seferi Yahudiler ( Kelime kökeninde "Sefere çıkan" anlamı bulunmaktadır. Ülkelerinden çıkmak yani seferi olmak durumunda kalan Yahudiler bu isimle anılmaktadırlar. )

Kur'an'ı mehcur kılanlar

25/30 - Ve kaler rasulü ya rabbi inne kavmittehazu hazel kur'ane mehcura
( Ve resul "Ey Rab’bim, kesinlikle kavmim bu Kur'an' ı yasaklanmış, terkedilmiş tuttular." dedi. )

İnsanları, yaratılışın kodlarını içeren Kur'an'dan uzak tutmak yani Kur'an'ı "mehcur" kılmak suçu iki sebebe dayalı olarak tezahür etmektedir.

1- Kitaptaki ilmi, sembolizmi ( teşbih ), kitabın çok katmanlı ve çok anlamlı yapısını, zahiri ve batıni özelliğini kavrayamamaktan dolayı kibirlenerek reddetmek.

2- Kitaptaki ilmi kavrayıp, ilmi kötülük ve güç elde etmek için kullanmak ve bir yandan da muhtelif savlar ortaya atarak kitabı diğer insanların gözünde itibarsızlaştırmak, insanların kitaba erişimini engellemek ve ilmi gizlemek.

Kur’an’ı itibarsızlaştırmak amacıyla inkarcılar tarafından öne sürülen savlar ayetlerde misallendirilmiştir.

25/32 - Ve kalellezine keferu lev la nüzzile aleyhil kur'anü cümleten vahıdeh kezalike li nüsebbite bihı füadeke ve rattelnahü tertıla
( Ve o inkar edenler "Kur'an ona topluca, tek olarak indirilmeli değil miydi?" derler. Onu gönlüne işte böyle sabitlemek için, onu dura dura yavaş yavaş okuduk. )

83/13 - İza tutla aleyhi ayatüna kale esatirul evvelin
( Ona ayetlerimiz okunduğunda "Evvelkilerin masallarıdır." der. )

10/15 - Ve iza tütla aleyhim ayatüna beyyinatin kalellezine la yercune likaene'ti bi kur'anin ğayri haza ev beddilh kul ma yekunü lı en übeddilehu min tilkai nefsı in ettebiu illa ma yuha ileyy innı ehafü in asaytü rabbi azabe yevmin azım
( Ve onlara ayetlerimiz açık deliller olarak okunduğunda, o bize kavuşmayı ummayanlar "Bundan başka Kur'an getir veya onu değiştir." dediler. De ki: "Benim için onu bundan kendimce değiştirmek olmaz. Kesinlikle ben ancak o bana vahyedilene tabi olurum. Eğer Rab’bime isyan edersem, kesinlikle ben büyük günün azabından korkarım." )

10/39 - Bel kezzebu bima lem yühıytu bi ılmihı ve lemma ye'tihim te'vılüh kezalike kezzebellezine min kablihim fenzur keyfe kane akıbetüz zalimın
( Bilakis, O’nun ilmini kuşatıp kavrayamadıklarından dolayı yalanladılar. Onun yorumu onlara asla gelmedi. Onlardan öncekiler de işte böyle yalanlamışlardı. Artık bak zalimlerin sonu nasıl oldu. )

43/31 - Ve kalu lev la nüzzile hazel kur'anü ala racülin minel karyeteyni azım
( Ve "Bu Kur'an iki büyük şehirden bir adamın üzerine indirilmeli değil miydi?" dediler. )

2/101 - Ve lemma caehüm rasulün min ındillahi müsaddikun li ma meahüm nebeze ferıkun minellezine utül kitab kitabellahi verae zuhurihim ke ennehüm la ya'lemun
( Ve Allah’ ın indinden onlara, onlarla birlikte olanı doğrulayıcı olarak resul geldiğinde, o kitap verilenlerden bir kısmı sanki kesinlikle onlar bilmiyorlarmış gibi Allah’ ın kitabını sırtlarının arkasına attılar. )

3/187 - Ve iz ehazellahü mısakallezıne utül kitabe le tübeyyinünnehu lin nasi ve la tektümuneh fe nebezuhü verae zuhurihim veşterav bihı semenen kalıla fe bi'se ma yeşterun
( Ve zamanında Allah, onu insanlara açıkça beyan edecekler ve onu gizlemeyecekler diye o kitap verilenlerin sözlerini aldı. Ama onu sırtlarının arkasına bıraktılar ve onu az değere sattılar. O satmaları ne kötüdür. )

Kur'an'ın indirilme mekanizması ve yapısı ayetlerde şöyle izah edilmektedir.

6/7 - Ve lev nezzelna aleyke kitaben fı kırtasin fe lemessuhü bi eydıhim le kalellezine keferu in haza illa sıhrun mübın
( Ve şayet sana kağıtta yazı indirsek de ona elleriyle dokunsalar, o inkarcılar "Bu kesinlikle apaçık sihirdir." diyeceklerdir. )

11/6 - Ve ma min dabbetin fil erdı illa alellahi rizkuha ve ya'lemü müstekarraha ve müstevdeaha küllün fı kitabin mübın 
( Ve yerde, rızkı Allah üzerine olanın haricinde debelenen yoktur. Durak yerlerini ve geçici yerlerini bilir. Hepsi apaçık kitaptadır. )

25/32 - Ve kalellezine keferu lev la nüzzile aleyhil kur'anü cümleten vahıdeh kezalike li nüsebbite bihı füadeke ve rattelnahü tertıla
( Ve o inkar edenler "Kur'an ona topluca, tek olarak indirilmeli değil miydi?" derler. Onu gönlüne işte böyle sabitlemek için, onu dura dura yavaş yavaş okuduk. )

25/33 - Ve la ye'tuneke bi meselin illa ci'nake bil hakkı ve ahsene tefsıra 
( Ve gerçeğini ve en güzel tefsirini sana getirdiğimiz misalin haricindekini sana getiremezler. )

30/58 - Ve lekad darabna lin nasi fı hazel kur'ani min külli mesel ve lein ci'tehüm bi ayatin le yekulennellezine keferu in entüm illa mübtılun
( Ve bu Kur'an' da insanlar için her misalden, sözden beyan ettik. Eğer ayetler ile gelsen, o inkar edenler kesinlikle "Sizler kesinlikle ancak batılcılarsınız." derler. )

36/12 - İnna nahnü nuhyil mevta ve nektübü ma kaddemu ve asarahüm ve külle şey'in ahsaynahü fı imamin mübin
( Kesinlikle biz, biz ölüleri diriltiriz ve o sunduklarını, eserlerini yazarız. Herşeyi, apaçık delil içinde saydık. )

26/192 - Ve innehu le tenzılü rabbil alemın ( Ve kesinlikle o alemlerin Rab’binin indirmesidir. )
26/193 - Nezele bihir ruhul emın ( Onu güvenilir ruh indirdi. )
26/194 - Ala kalbike li tekune minel münzirın ( Uyarıcılardan olman için senin kalbine, )
26/195 - Bi lisanin arabiyyin mübın ( Apaçık Arapça lisanı ile, )
26/196 - Ve innehu lefı zübüril evvelın ( Ve kesinlikle o evvelkilerin kitaplarında da vardı. )

7/145 - Ve ketebna lehu fil elvahı min külli şey'in mev'ızaten ve tefsıylen li külli şey' fe huzha bi kuvvetin ve'mür kavmeke ye'huzha bi ahseniha seürıküm daral fasikın 
( Ve o levhalarda ona herşeyden nasihat ve herşey için ayrıntılar yazdık. O halde bunları kuvvetle tut ve kavmine de onu en güzeli ile tutmalarını emret. Size günahkarlar yurdunu göstereceğim. )

Sunday, June 7, 2020

"65 yaş üstü" kavramı

COVID19 salgını vesilesiyle 65 yaş ( 6+5 = 11 ) üstü insanlara yönelik olarak gündeme gelen "evden çıkma yasağı" esas itibarıyla sübliminal mesaj mı içermektedir? 

"Koruma" kisvesi altında 65 yaş üstü insanlara "Siz artık işlevsel ve topluma faydalı değilsiniz." mesajı mı telkin edilmeye ve benimsetilmeye çalışılmaktadır? 

Zira bu uygulama söz konusu yaş grubunda olan insanların psikolojileri üzerinde olumsuz etkiler oluşturarak frekansı düşürmekte ve bağışıklık sistemini zayıflatmaktadır. Oysa ki 65 yaş üstü kitle en birikimli, en verimli, en olgun ve topluma en etkin şekilde kanaat önderliği edecek, sosyokültürel birikimi ve değerleri aktarabilecek kitledir. 

Ancak yeni dünya düzeni için formatlanmış beyine gereksinimi olan küresel çete elbette bunu istememekte, bu yaş grubunu planların uygulanma aşamasında bir engel olarak görmektedir. "65 yaş ve üstü" uygulamasının sadece Türkiye'de değil Amerika ve Rusya'da da gündeme gelmiştir.

Kur'an'daki 65. sure "Talak" suresidir. Bu kelime "Bırakma, Çözme, Bağı koparma" anlamına gelmektedir.

Kur'an'daki "Talak" kelimesi "Kadınların bırakılması, Boşama" anlamında kullanılmış olsa da kelimenin öz anlamı ve 65 sayısı arasında "65 yaş üstünün gözden çıkarılması, bırakılması" gibi bir anlam ilintisi olabilir. Zira küresel şeytanların da bilgi kaynağının Kur'an olduğu, ayetlerdeki nümerik ve semantik durumları farklı anlamlar yükleyerek ve sembolizm yaparak kullandıkları hatırlanmalıdır.

65 ( 6+5 = 11 ) sayısı itibarıyla ayrıca "Coronavirus ve 11 ritüeli" başlıklı bölüm incelenebilir.

Zaman, Madde ve Ölüm ilüzyonu

Kaba madde alemi olan dünya, sezgisel ve idraki gelişim yoluyla gerçeğin algılanabilmesi için bir eğitim ve sınav planı niteliğindedir. Bu çerçevede dünya bir simülasyon, yanılsama ve ilüzyon ortamından başka bir nitelik arzetmemektedir. 

Kur'an'da yer alan "Meta" kelimesinin içerdiği ve ilk algılamada farklı gibi görünen anlamlar bir bütünlük içinde incelendiğinde "Meta" kelimesinin söz konusu "ilüzyona" işaret ettiği izlenimi oluşmaktadır. 

Meta = Madde, Fayda ( Madde kelimesinin kökündeki "Mad" kelimesi "Met/Mat" kelimesidir. ( "Madde" anlamına gelen "Matter" ( İng. ), "Matière" ( Fra. ) ve "Materie" ( Alm. ) kelimeleri "Met / Mat" kökünden türemişlerdir. "Material" ( Maddesel ) ve "Metal" kelimeleri aslında "Ölümcül" anlamını içermektedir. "Metal Music" kavramı da "Ölümcül Müzik" anlamına gelmektedir.

Meta = Ne zaman? ( "Meta" kelimesi "Zaman" anlamı da içermektedir. ) 

Meta = Değişim, Ötesi, Sonrası ( Örnek = Metamorphosis* ( Şekilsel değişim ) Meta ( Değişim ) + Morph ( Şekil ) + Osis ( Gibi olan ) ; Metaphysics* ( Metafizik / Fizik Ötesi )

( * Metamorphosis ve Metaphysics kelimelerindeki "Meta" kelimesi Latincedeki birçok kelime gibi Arapça kaynaklıdır. )

Mat = Ölmek** ( Mevt = Ölüm; Meyyit = Ölü ) "Meta" kelimesinin "Değişim, Ötesi" anlamları dikkate alındığında "Ölmek" anlamındaki "Mat" kelimesinin aslında "Öteye ermek, Ötesine geçmek" anlamını temsil ettiği görülmektedir. Bu minvalde "Madde" anlamına gelen İngilizce'deki "Matter", Fransızca'daki "Matière" ve Almanca'daki "Materie"   kelimelerinin batınen "Öldürücü" anlamı taşıdıkları görülmektedir.

( ** "Ölüm" ve "Olum" kelimelerinin fonetik benzerliğinin aslında bu iki kelimenin özde aynı anlamı içermelerinden kaynaklandığına "Ölmek Olmaktır" başlıklı bölümde değinilmişti. ) 

Math ( İng. ) = Otların kesilip, biçilmesi, Hasat 

Bu durumda "Meta" kelimesinin muhtelif anlamları şöyle sıralanabilir. "Madde - Ölüm - Değişim - Öteye geçme - Zaman - Hasat" 

Kur'an ilmi ve spiritüalizmin temel mesajlarından biri "zamanın", "maddenin" ve "ölümün"* aldatıcı kavramlar olduğu, gerçek olanın sadece "değişim" olduğudur. 

"Meta / Mat" kelimesinin farklı anlamlarda geçtiği bazı ayetler şöyledir. 

3/185 - Küllü nefsin ZAİKATÜL MEVT ve innema tüveffevne ücuraküm yevmel kıyameh fe men zuhziha anin nari ve üdhılel cennete fe kad faz ve MEL HAYATÜD DÜNYA İLLA METAUL ĞURUR 
 ( Tüm nefisler ÖLÜMÜ TADAR. Ve ayağa kalkış gününde ödülleriniz kesinlikle size vefa edilir. Kim ateşten uzaklaştırılıp, cennete sokulursa kurtulmuştur. DÜNYA HAYATI ALDATICI META HARİCİNDEKİ DEĞİLDİR. ) 

Ayetteki "Zaikatül mevt" ( Ölümün tadılması ) ifadesi de ölümün bir sonlanma değil sadece bir halden başka bir hale geçiş deneyimi olduğuna dikkat çekmektedir. 

10/48 - Ve yekulune META hazel va'dü in küntüm sadikın 
( Ve "Eğer doğrular iseniz, NE ZAMAN bu vaad?" derler. ) 

2/161 - İnnellezine keferu ve MATu ve hüm küffarun ülaike aleyhim la'netüllahi vel melaiketi ven nasi ecmeın 
( Kesinlikle o inkar eden olarak ÖLEN o inkar edenler, işte onlar, Allah, melekler ve tüm insanlar topluca onlara lanet ederler. )

Thursday, June 4, 2020

Vektör

"Vektör" ( Vector ) veya "Yöney", sayısal büyüklüğü ve birimi yanında, skaler niceliklerden farklı olarak yönü de olan nicelik" olarak tanımlanmaktadır. Hız, kuvvet, ivme ve ağırlık kavramları da birer vektörel nicelik olarak bilinmektedir.

Vektörler, bir koordinat sisteminde "konum belirlemek" için de kullanılmaktadır. Yani vektörler "Bulma" işlemi için kullanılmaktadır.

Vektör kelimesinin kökeninin Latince'deki "Vehere"* ( Taşımak, Bir yöne aktarmak, Göndermek ) kelimesinden kaynaklandığı bilinmektedir. ( "Vehicle" ( Araç, Taşıt ) kelimesi de aynı köktendir. ) ( * "H" harfi gırtlaktan telaffuz edildiğinde "K" sesi cıkmaktadır. )

Arapça'daki "Vecd" ( Bulmak ) kelimesi de hem semantik, hem de fonetik açıdan "Vector" kelimesinin kökü olan "Vect" kelimesiyle uyum arzetmektedir. ( Vect kelimesi "Vect" kökü ve "or" ( -ci ) ekinden oluşmaktadır. Böylelikle "Vector" kelimesi "Bulucu / Buldurucu" anlamına gelmektedir. ) ( "C" harfi batı dillerinde "K" olarak telaffuz edilebilmektedir. )

18/86 - Hatta iza belağa mağribeş şemsi VECEDEha tağrubü fı aynin hamietin ve vecede ındeha kavma kulna ya zel karneyni imma en tüazzibe ve imma en tettehıze fıhim husna

( Nihayet Güneş’in battığı yere vardığında, onu kara balçık pınarı içinde batarken BULDU. Onun indinde kavim buldu. "Ey Zülkarneyn, iki boynuzlu, ya azap edersin ve ya da onlar hakkında güzellik edinirsin." dedik. )

Akademizm ve Kariyerizm meselesi

"Akademizm" ve "Kariyerizm", öz anlamlarından saptırılmış ve küreselcilerin kontrol sisteminin iki önemli unsuru haline gelmiş iki kavramdır. Bu kelimelerin gerçek anlamları incelenecek olursa ;

"Akademi" ( Academy ) kelimesi, "Aka" ( Gök, Sonsuz Ruh, Akış, Bilgi ) ve "Demi" ( Halk, Toplum ) kelimelerinden oluşmakta olup "Bilgi Toplumu" anlamına gelmektedir.

Kökünde "Aka" kelimesini içeren diğer iki önemli kelime de "Akaşa" ( Göksel, Göksel "Akış"* ) ve "Akasya" ( Acacia ) ( Bir ağaç ismi ancak köünde sonsuz ruh ve bilgi anlamı bulunmakta ) kelimeleridir. "Akasya" ayrıca okültimzde de "Sonsuz ruhun ve bilginin" sembolüdür. ( * "AKmak" kelimesinin de "Akaşa" kelimesiyle, "Bilgi akışı" anlamı mahiyetinde ilintisi bulunmaktadır. )

Arapça'daki "Akl" ( Akıl, Ruh ve bilgiyle ilgili olan ) kelimesinin de içerdiği anlam itibarıyla "Ak / Aka" kökünden geliyor olması kuvvetle muhtemeldir.

2/44 - E te'mürunen nase bil birri ve tensevne enfüseküm ve entüm tetlunel kitab e fe la tA'KILUN
( Kitabı okuduğunuz halde, insanlara iyiliği emredersiniz de nefislerinizi unutur musunuz? O halde AKIL etmez misiniz? )

Ayette kitabın okunması durumunda bilgini alınması ve ruhun bu bilgiyle dolması gerektiği yani "Akledilmesi" gerektiği bildirilmektedir. "Akl" kelimesinin "Akil" ( Yiyen ) kelimesiyle benzeşmesinin sebebi, her iki kelimenin de "İçine alma" anlamını içermesindendir. "Akl" kelimesi "Bilgiyi içe alma" anlamını içerirken, "Akil" kelimesi "Yiyeceği içe alan, Yiyen" anlamını içermektedir.

Ancak tüm insanları içine alan sonsuz ve sınırsız bilgi imkanı olması gereken "Akademi" kelimesi maalesef anlamını şeytani düşünceler içinde olan küresel elitin belirlediği ve kontrol ettiği bir kavram halini almıştır. İçinde bulunulan düzende bir olgunun "Akademik" sayılabilmesi için mutlak surette şeytani felsefeye ve küresel planlara hizmet ediyor olması gerekmektedir. Bunun dışındaki amaçlarla, tarafsızca ve salt insanlık yararına yapılan bilimsel çalışmalar maalesef itibarsızlaştırılmakta, bilimsel addedilmemekte ve hatta bu araştırmalara imkan verilmemektedir. Bugün birçok araştırmacıya, istedikleri konularda araştırma yapmalarına resmi anlamda izin verilmediği bilinmektedir. Örneğin lisansüstü tezi için araştırma konusunu konseye sunan bir araştırmacı, "Bu konuda araştırma yapamazsınız. Araştırma yapabileceğiniz konular şunlardır." cevabıyla karşılaşabilmektedir. Bu durum açıkça göstermektedir ki "insanların bilgileri sadece bilinmesi istenenler ile sınırlanmaktadır." Böylelikle ortaya toplumu doktrine etmeye çalışan "Akademisyen" ünvanlı birçok sistem görevlisi çıkmaktadır. Bu husus Kur'an'da "gerçek bilginin gizlenmesi" kavramıyla bildirilmiştir.

2/42 - Ve la telbisül hakka bil batılı ve tektümül hakka ve entüm ta'lemun
( Ve gerçeği batıl ile örtmeyin ve bile bile gerçeği gizlemeyin. )

2/146 - Ellezine ateynahümül kitabe ya'rifunehu kema ya'rifune ebnaehüm ve inne ferıkan minhüm le yektümunel hakka ve hüm ya'lemun
( O kitap verdiklerimiz, onu oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kesinlikle onlardan bir kısmı bile bile gerçeği gizlerler. )

Toplum kontrolü mekanizmalarından olan diğer bir kavram da "Kariyerizm"dir. "Kariyer" ( Career / Carriere ) kelimesi "Hızlı hareket eden, Akıp giden, Yol" anlamlarını içermektedir. ( "career" kelimesinin kökünde "Car" ( Araba, Hareket ettiren, Gelen, Getiren ) kelimesi bulunmaktadır. Arapça'daki "Ansızın gelen bela, İlerleyen asker güruhu" anlamlarında kullanılan "Karia" kelimesinin kökünde de "Kar" kelimesi bulunmaktadır. ( "Carrrior" ( Taşıyıcı ), "Cargo" ( Kargo, Yük ) kelimeleri de "Kar" kökünü içermektedir. ) 

Konuşma dilinde "Meslek" anlamında kullanılan "Kariyer" kelimesi aslında "Meslek" kelimesiyle aynı anlamı taşımaktadır. Zira "Meslek" daha doğrusu "Maslak" ( Ma ( Ne ) + Selek ( İçine giren, Sokulan, Akan ) ) kelimesi Arapça'da "Yol, Su Yolu, Rota, Akım, Akış" anlamlarını barındırmaktadır. "Kariyer" veya "Meslek" kelimeleri "Tutulan Yol, Profesyonel Meşgale Alanı" anlamında kullanılmaktadır. Kur'an'da "Kar" kökü "Karyet" ( Şehir, İnsanların akıp geldikleri yer ) ve "Karia" ( Ansızın gelen, akan ) kelimelerinde yer almaktadır.

Ancak "Kariyer" kavramı da maalesef, eğitim ve iş yaşamını kontrol altında tutan küreselcilerin kapsam kısıtlamasından nasibini almıştır. Bugün "kariyer yapmak" olarak zikredilen ifade "Akademik alanda veya iş hayatı denen kapitalist ticaret ortamında ünvan sahibi olmak" ifadesiyle sınırlandırılmıştır. Söz konusu ayrıştırıcı "Ünvanlar" da zaten küreselciler ve onların kurumlardaki, şirketlerdeki neferleri tarafından önceden belirlenmiş standartlara ve küresel hedeflere uyum kriterlerine göre verildiğinden dolayı gerçek anlamda "Kariyerizm" tezahür edememektedir. 

Öte yandan, gerçekten toplum yararına faaliyetlerde bulunmak isteyen, bu yönde ilmi araştırmalar yapan insanlar da zaten ne akademik ünvana ne de kariyerle ilgili ünvana ne de bu sistemin sağladığı maddi imkanlara ihtiyaç duymamaktadırlar. Onlar sadece ve sadece Allah rızası için ve O'nun doğru yolunda olabilmek için çalışmaktadırlar.


















Wednesday, June 3, 2020

ID 2020 ( Dijital Kimlik ) ve NeuraLink Projeleri

Küreselcilerin, COVID19 salgını vesilesiyle ve filantropik söylemlerin ardına gizlenerek iyice gündeme yerleştirdikleri ID 2020 ( Biometric Implant Microchip Digital Identification / Dijital Kimlik ), Vaccination ( Aşılama ), NeuraLink, Transhumanism, Singularity, IOT ( Internet Of Things / Şeylerin İnterneti ) vb. gibi muhtelif isimlerdeki projelerle insanları 7/24 kontrol altında olan dijital kölelere dönüştürmeye ve böylelikle ruhsal yükseliş dönemine giren ve metapsişik yetenekleri sınırsızca gelişmekte olan insanın bu yükselişini engellemeye çalıştıkları evvelki bölümlerde defaatle vurgulanmıştır.

Bu bölümde gündemdeki iki önemli projeden ve bu projelere doğrudan işaret eden İncil ayetlerinden bahsedilmesi ihtiyacı oluşmuştur. Zira gün geçmiyor ki küresel şeytanların neferleri olan bazı yazılım ve teknoloji şirketi sahipleri bu hain planlarını beyan etmesinler. Onlar kadim bir zihin kontrol ve programlama metodu olan çok tekrar yöntemiyle kitlelere bu şeytani projelerini süslü sözlerle telkin etmeye çalıştıkça, aynı şekilde çok tekrar yöntemiyle bu projelerin şeytani içyüzünü hatırlatmakta büyük fayda bulunmaktadır. 

66-Vahiy-13-16 Küçük büyük, zengin yoksul, özgür köle, herkesin SAĞ ELİNE ya da ALNINA BİR İŞARET VURDURUYORDU.

66-Vahiy-13-17 Öyle ki, bu işareti, yani CANAVARIN ADINI ya da ADINI SİMGELEYEN SAYIYI taşımayan ne bir şey satın alabilsin, ne de satabilsin.

66-Vahiy-13-18 Bu konu bilgelik gerektirir. Anlayabilen, CANAVARA AİT SAYIYI hesaplasın. Çünkü bu sayı insanı simgeler. SAYISI ALTIYÜZALTMIŞALTIDIR.

Söz konusu projelerden ilki "ID 2020" ismiyle ve sözde kimliksiz mültecilere diğer insanlarla eşit haklar sağlamak söylemiyle başlatılan "Digital ID / Dijital Kimlik" projesidir. Dijital Kimlik projesinin özünde, İncil ayetinde "ele vurulan işaret" ifadesiyle belirtildiği üzere, tüm insanların "ellerine" Implant Microchip veya Nanochip takılması hedefi yatmaktadır. Çipleme, aşılama yöntemiyle de yapılabilmekte olup, COVID19 salgını bu uygulamaya zemin hazırlaması ve sebep yaratması amacıyla kurgulanmış algısı uyandırmaktadır. Zira salgın süresince medya kanalıyla insanlara "korku" telkini yapılmış ve salgın adeta "Korkuvirüs salgını"na dönüştürülmüştür.

GAVI ( Global Alliance for Vaccines and Immunizations / Küresel Aşı ve Bağışıklık Birliği ) kurumunun büyük hissedarı ve Microsoft şirketinin sahibi olan ve filantrop olarak lanse edilen Bill Gates isimli şahıs, insan vücudunun aktivite bilgileri ile iletişim halinde çalışacak kriptopara sistemi olan "Cryptocurrency System Using Body Activity Data" ( Vücut Aktivitesi Veriletini Kullanan Kripto Para Sistemi )'ya ilişkin 20.06.2019 tarihinde patent başvurusu yapmış olup patent 26.03.2020 tarihinde verilmiştir. ( Bir yazılım şirketinin kapitalist emperyalist sahibinin aşılama gibi tıbbi bir süreçle bu kadar yakından ilgilenmesi samimiyet konusunda soru işaretleri oluşturmaktadır. )

Patent kodu WO/2020/060606'dır.

WO = World Order
2020 = 2020 Yılı
060606 = 666 !!


Implant Microchip'ler insanların ellerine enjekte edilmekte olup, esas itibarıyla bu uygulamanın insan bedenine tecavüzden bir farkı bulunmamaktadır. Ancak zihni telkine maruz kalmış, idrakleri bloke edilmiş olan ve medyatik olma arzusu da taşıyan bazı insanlar maalesef kendi istekleriyle çip taktırabilmekte ve hiçbir ispat öne sürmeksizin bunun çok iyi olduğunu savunabilmektedirler.
                                 

Bill Gates'in son on yıldır odaklandığı iki konu bulunmaktadır.

1- GDO'lu Tarım
2- Aşılama

Bakara suresinin 205. ayeti durumu çok net bildirmektedir. 

2/205 Ve (1) iza (2) tevella (3) sea (4) fi (5) el (6) erdı (7) li (8) YÜFSİDE (9) fı (10) ha (11) ve (12) YÜHKİKE (13) el (14) HARSE (15) ve (16) en (17) NESL (18) ve (19) allahü (20) la (21) yühıbbü (22) el (23) fesada (24)
( Ve yüz çevirip başa geçtiğinde, yerde BOZGUN yapmak, EKİNİ ve NESLİ HELAK ETMEK için çabalar. Allah bozgunu sevmez. )

Ayet kodunun ( 2/205 ) nümerolojik değeri 9 ( 2+2+0+5 = 9 ) sayısını vermekte olup, 666 sayısının nümerolojik değeri 9 ( 6+6+6 = 18 ... 1+8 = 9 ) olmaktadır. Ayrıca ayetteki "Yüfside" ( Bozgun yaparlar ) kelimesinin sıra numarası da 9'dur.

Söz konusu ikinci proje ise Tesla ve SpaceX şirketlerinin sahibi olan Elon Musk isimli şahısın NeuraLink isimli projesidir. Bu projenin özünde ise, İncil ayetinde "alına vurulan işaret" ifadesiyle belirtildiği üzere, insanların "beyinlerine" çip takılması suretiyle düşünsel  ve fiziksel performansın artırılması hedefinin bulunduğu söylense de gerçek amacın bu olmadığı apaçık ortadadır. Gizli amaç bu bölümün ilk paragrafında belirtilmiştir.

NeuraLink projesinin amacı Elon Musk'un söylediği gibi felç, Alzheimer, otizm, şizofreni vb. gibi zihinsel ve fiziksel hastalıklarî tedavi etmek değil aksine insan beynindeki kodları henüz çözülememiş gizli verilere ulaşmak, beynin "kullanılamayan" diye anılan bölümündeki bilgileri yapay zekâya aktarabilmektir. Bu noktada şeytanlar Enbiya suresinin 18. ayetine ters anlam yüklemek suretiyle "batılı gerçeğe atıp insanın beynini çıkartmayı" istemektedirler.

21/18 - Bel nakzifü bil hakkı alel batıli fe yedmeğuhu fe iza hüve zahık ve lekümül veylü min ma tesıfun ( Bilakis, gerçeği batılın üzerine atarız da onun beynini çıkarır. O zaman o yok olur. O vasfettiklerinizden dolayı sizlere vaylar olsun. )




#insançipesığmaz












Tuesday, June 2, 2020

Güneş Tutulması ve Haziran kelimesi

Güneş Tutulması ( Solar Eclipse ), Ay'ın yörünge hareketi sırasında Dünya ile Güneş arasına girmesi ve dolayısıyla Ay'ın Güneş'i kısmen ya da tümüyle örtmesi sonucunda gözlemlenen doğa olayıdır.

Tarihte 7 dakikadan fazla süren en son Güneş Tutulması olayı 30 HAZİRAN 1973 tarihinde gerçekleşmiştir. Bir sonraki 7 dakikadan fazla sürecek olan Güneş Tutulmasının ise 25 HAZİRAN 2150 tarihinde olması beklenmektedir.

Tarihteki ilk Güneş Tutulması olayı ise MÖ 15 HAZİRAN 763 tarihiyle Asurlular döneminde kayıtlara geçmiştir.

2020 Yılındaki Güneş Tutulması ise 21 HAZİRAN'da gerçekleşecektir.

Kur'an'da "Haziran" kelimesiyle fonetik uyum arzeden iki kelime bulunmakta olup bunlar "Hazirun" ( Hazırlananlar, Korkulanlar ) ve "Hadıran" ( Yeşererek, Yeşil olan ) kelimeleridir. ( Not: Arapça'da "D" harfi, "Z" olarak da telaffuz edilmektedir. Örnek: Beyaz / Beyad, Razı / Radı, Bazı / Badı ... )

26/56 - Ve (1) in (2) na (3) le (4) CEMIUN (5) HAZİRUN (6) 

( Ve kesinlikle biz HAZIR OLAN / TOPLANMIŞ OLAN / korkulan TOPLULUĞUZ. )

26/56 kodlu ayetteki "Hazirun" kelimesi "Hazır olanlar, Toplanmış olanlar, Korkulanlar" anlamlarını içermekte olup, ayette 6 kelime bulunmaktadır ve "Hazirun" kelimesi 6. kelimedir. Güneş Tutulması olayının Ay'ın ve Güneş'in "toplanması"* olayı olduğu ve tarihte dikkat çeken Güneş Tutulması olaylarının hep Haziran ayında gerçekleştiği ve gerçekleşeceği dikkate alındığında "Toplanmış olanlar" anlamını içeren "Hazirun" kelimesi, 6 sayısı ve 6. ayın ismi olan "Haziran" kelimesi arasında okült bir ilinti olduğu izlenimi oluşmaktadır. Ayrıca bu ayette yer alan "Cemiun" kelimesi de "Topluluk, Toplanmış olanlar" anlamını taşımaktadır.

( * 75/9 - Ve cumi'aş şemsu vel kameru ( Ve Güneş ve Ay toplandığında, ) ... ( Güneş tutulmasından bahsedilen ayettir. )

En'am suresinin 99. ayetinde ise "Hadıran" ( Yeşillenmiş olan, Hazırlanmış olan ) kelimesi yer almaktadır.

6/99 - Ve hüvellezi enzele mines semai maa fe ahracna bihı nebate külli şey'in fe ahracna minhü HADIRAN nuhricü minhü habben müterakiba ve minen nahli min tal'iha kınvanün daniyetün ve cennatin min a'nabin vez zeytune ver rummane müştebihen ve ğayra müteşabih ünzuru ila semerihı iza esmera ve yen'ıh inne fı zaliküm le ayatin li kavmin yü'minun

( Ve gökten suyu indiren O'dur. Böylece onunla her çeşit bitkiyi çıkardık, ondan YEŞİLLİK çıkardık, ondan da birbiri üzerine binmiş tohum taneleri, tomurcuğundan salkımlar sarkan hurmalar ve üzümden, zeytinden ve nardan benzer ve benzer olmayan bahçeler çıkarırız. Meyvelendikleri zaman meyvelerine ve olgunlaşmalarına bakın. Bunlarda inanan kavim için ayetler vardır. )

"Hadıran" kelimesinin yer aldığı bu ayetin sure numarası 6 olup, ayrıca ayetin kodunun ( 6/99 ) nümerolojik değeri de yine 6 sayısını ( 6+9+9 = 24 ... 2+4 = 6 ) vermektedir.

Allahü Teala'nın gökleri ve yeri 6 günde yaratmış olması yani "hazırlamış" olması da "Hazirun" ve "6" sayısı açısından ilinti arzetmektedir.

7/54 - İnne rabbekümüllahüllezı halekas semavati vel erda fı sitteti eyyamin ...... ( Kesinlikle Rab’biniz Allah, gökleri ve yeri altı günde yarattı. ..... )

Not: Kaynaklarda "Haziran" kelimesinin kökenine ilişkin verilen bilgilerin yeterli analitik, etimolojik ve semantik derinliği yansıtmadığı izlenimi oluşmaktadır. Kaynaklardaki açıklama şu cümleden ibarettir. "Süryanicede hazuran kökünden gelir ve sıcak anlamını taşır. Bu ay için sıcakların başladığı zaman anlamında kullanılmıştır."