Çeviri

Monday, May 23, 2022

Bir ayrıştırma unsuru "Rekabet"

Allah'ın tüm insanlara "eşit" olarak bahşettiği nimetleri gasp* ederek sahte kıt kaynak algısı yaratan ve ekonomiyi de "kıt kaynak yönetimi" olarak tanımlayan küreselcilerin, insanları, anlamsızca yarıştırmak suretiyle köleleştirebilmek için kurdukları çağdaş "köle evleri" niteliğindeki şirketler dünyadaki her nevi ıstırabın temel kaynağıdır.

( * Zengin ve fakir kavramlarının tezahürünün kök sebebi de yukarıda anılan "gasp" unsurudur. )

41/10 Ve ceale fiha ravasiye min fevkiha ve barake fiha ve KADDERA FİHA AKVATEHA fi erbeati eyyam SEVAEN LİS SAİLİN

( Ve "Orada, onun üstünde dağlar oluşturdu. Orada bereket verdi. Orada, GIDALARI, AZIKLARI, ARAŞTIRANLAR için dört günde EŞİT OLARAK DÜZENLEYEREK ÖLÇULENDİRDİ." )

"Şirket" ( Ortak olma, Ortaklık ) kelimesinin "Şirk" ( Ortak koşmak ) kökünden ve "et" ( -lık, gibi olma ) son ekinden oluşması da batini bir "Şirk" mesajı niteliğindedir. Zira küresel şirketlerin sahipleri, insanlara nimeti kendilerinin verdiği algısını yaymaya ve dolaylı olarak ilahlaşmaya çalışmaktadırlar.

Şirketler** esasen topluma negatif frekans yayma işlevi gören, kibir, kıskançlık, hırs, bencillik, firsatçılık, bölücülük, tuzak, ikiyüzlülük gibi temel düşük frekansların para adı verilen ilüzyonik olguyla motive edildiği yapılardır.

( ** İyi ve hayırlı niyetler doğrultusunda faaliyet gösterdiğine inanan ve gerçekten buna gayret eden kuruluşlar da maalesef onları dolaylı olarak içine alan ve faaliyetlerinin dolaylı olarak bağlı bulunduğu küresel şirket sistemine hizmet etmekte ve ister istemez iç yapılarında bu sistemin dinamiklerini barındırmaktadırlar. )

Bu negatif frekanslar, insanların sürekli rekabet halinde tutulabilmeleri, sahte ve uyduruk ünvanlar peşinde koşturulabilmeleri, neyi ne için yaptıklarını farkedememeleri, birbirlerine sahte gülücükler atarken aslında düşmanlık beslemeleri, birleşmek yerine ayrışmaları ve gruplaşmaları için katalizör işlevi görmektedir.

İşin en ilginç yanı ise "topluma faydalı olmak için çalıştıklarını" düşünen daha doğrusu bunu düşünmeye hipnotik şekilde şartlandırılan insanlar, esas işlevlerinin birilerini daha da zenginleştirmekten ibaret olduğunu, bu yolla kendileri de dahil olmak üzere birçok insanın fakirleştirildiğini ve köleleştirildiğini farkedememekte, farketseler bile belirli zorlayıcı unsurlar nedeniyle kendilerini bu şeytani sistemin dışına çıkaramamaktadırlar.

Dolayısıyla bu noktada, "sistemin dışına çıkamamak" ifadesi suçlayıcı değil hatırlatıcı bir ifadedir. Zira mevcut şirketler sisteminin ortadan kaldırılması ve insanların birlik, beraberlik, özveri, eşitlik, adalet ve dayanışma içinde yaşamasını sağlayacak birleşik insanlık düzeninin tesisi ancak kolektif bilinç yoğunlaşmasına dayalı kitlesel bir hareketle gerçekleşebilecektir ki bu da kaba madde planı dünyanın düşük frekanslarına gark olmuş insanlar için bir hayal ve ütopyadan başka bir nitelik arzetmemektedir.

"Rekabet kaliteyi getirir."

"Hayat adil değil ki."

"Yok öyle ideal bir dünya."

Yukarıdaki cümleler de zaten olabilecek olanın olamayacağına, bu yolda gayret sarfetmenin enayilik olduğuna inandırmak ve olması gerekenin olamamasını sağlamak için yayılmış söylemlerdir. Cümleler şöyle analiz edilebilir.

Öncelikle "Kaliteyi rekabet getirmez." Kaliteyi insanın zaman içinde artan ihtiyaçları getirir ki bu da birlikte ve özverili çalışmalar sayesinde kolaylıkla sağlanabilir. Rekabet sadece kibiri, üstün olma, yenme ve tahakküm altına alma arzusunu yani düşmanlığı getirir. Arapça kökenli olan "Rekabet" kelimesi "Boyunduruğa alma, Kıskanma, Göz dikme, Gözetme" anlamlarını içermektedir. Aynı kökten olan "Rakabe" kelimesi de "Boyunduruğa alınmış olan, Köle" anlamını içermektedir. Negatif frekanslı anlamı olan bir kelimenin pozitif sonuçlara vesile olamayacağı aşikardır. Ayrıca Beled suresinin 13. ayeti net bir talimat niteliğindedir.

90/13 Fekku rekabet

( Köleyi, boyunduruğu, rekabeti bırakmak. )

"Hayat adil değil." cümlesi de, yaptığı her türlü zulme ve zorbalığa kılıf uydurmaya, makul sebep ve mazeret bulmaya çalışan ve sanki kendisinden bağımsız ayrı bir olguymuş gibi suçu "hayat" kelimesine atmaya çalışan müşriklerin söylemidir. Var olma sebebinin, ilahi nizamın kendisine verdiği misyonun zaten "hayatın adil olmasını sağlamak" olduğunu idrak edememiş insanlar tekâmül merdiveninin daha ilk basamağını çıkamamış olanlardır.

"Yok öyle ideal bir dünya" cümlesi de yukarıdakinden pek farklı olmayan ve daha baştan adaletin, doğruluğun ve iyiliğin kitlesel olarak tesis edilebileceğine "inanmamak" anlamına gelen bir söylemdir. Oysa ki "öyle ideal bir dünyayı" tesis etmeye çalışma misyonu da her insanın gerçek var olma sebebidir. Ancak inanç, özveriyi, birlikteliği, paylaşmayı, karşılıksız vermeyi ve örnek olmayı gerektirir ki bugün dünyaya hakim olan şeytani şirketleşme sistemi bunu açıkça engellemektedir.

Değişim isteyenlerin yapmaları gereken ilk şey her ortamda ve her anlamda "rekabet" zihniyetini yani kibiri ve üstün olma dürtüsünü birey bazında bloke edebilmek, hoşgörü, sabır, anlayış ve tevazu frekanslarını yayabilmektir. Bu sürecin de öncelikle iletişim safhasından başlaması gerekmektedir. Zira artık neredeyse tamamen yazışmaya dönüşmüş olan karşılıklı iletişim platformlarındaki tartışmalarda kullanılan kibirli ifadeler, saygısız üsluplar ve lafı bir diğerinin ağzına tıkma gayreti bu ihtiyacı ortaya koymaktadır.

Sunday, May 22, 2022

Gerçeği gören kalp

22/46 .... inneha la ta'mel ebsaru ve lakin ta'mel kulubulleti fis sudur

( .... Kesinlikle gözler kör olmaz ve lakin göğüslerin içindeki o kalpler kör olur.  )

Hacc suresinin 46. ayetinde gerçek anlamda görmenin göz ile değil kalp ile gerçekleştiği, tersten misalleme vasıtasıyla bildirilmektedir. Bu ayette göz maddi nitelikli bir organı, kalp ise maddi olmayan ruh / bilinç kavramını simgelemektedir. Zira kaba madde planı dünyada dahi göz ile fiziken görülen bir olgunun veya olayın anlamlandırılabilmesi  ve yorumlanabilmesi için idrak mekanizmasının yani ruhsal / bilişsel algı sisteminin ( kalp ve beyin ilişkisi ) işlevsel olması gerekmektedir. İdrak mekanizması bloke olmuş varlıklar kitapta "Kalbinde hastalık olanlar", "Kalpleri katılaşmış olanlar", "Kalpleri kılıflı olanlar" gibi tasvirlerle tanımlanmaktadırlar. Konuşma dilindeki "Vicdansız", "Kalpsiz" gibi ifadeler de ayni anlamın farklı ifadeleridir.



Farsça kökenli olduğu bilinen "Kör" ( Görmeyen) kelimesi esasen Türkçe kökenli olup "Gör" köküyle ilintilidir. "Kör" kelimesi Türkçede ve Moğolcada aynı zamanda "Sınır, Kenar" anlamı taşımakta olup "Kire", "Ker", "Her", "Har" olarak da telaffuz edilmektedir. ( Dillerde H ve K harfleri birbirlerini ikame etmektedirler. Örnek: Kart - Hard, Hristos - Christ vb. )

Batı dillerinde "Kalp" kelimesinin karşılığı olan kelimeler* yukarıda anılan "Kör", "Her", "Har" kökleriyle benzerlik arzetmektedir.

Heart ( İng )

Coeur ( Fra ) ( "Kör" okunur. )

Cor" ( Lat ) ( "Kor" okunur. ) 

Hertz" ( Alm )

Bu durum, ilk vahiy olan kelimelerin kendi aralarındaki semantik ve etimolojik  ilişkilerin çözümlenmesinin kozmik bilgilere erişim açısından önemini ortaya koyan örneklerden sadece biridir.

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2020/07/akleden-kalp-mana-ve-maneviyat.html?m=1

Asr-i Husr mu? Asr-i Sûrur mu?

Kur'an'ın 103. suresinin ismi olan "Asr" kelimesi "Bir devrelik zaman, Döngü, Devre, Çağ" anlamına gelmektedir.

"Asr" kelimesi Türkçede "Yüz yıllık bir devreyi tanımlamak için de kullanılmaktadır.  "Asri" ve "Muasir" kelimeleri ise "Çağdaş, Aynı çaga ait" anlamlarını yansıtmaktadırlar.

103/1 Vel ASR

( Ve DEVRE / ÇAĞ )

103/2 İnnel insane le fi HUSR

( Kesinlikle insan HASARIN, HÜSRANIN içindedir. )

103/3 İllellezine AMENU ve AMİLUS SALİHATİ ve TEVASAV bil HAKKİ ve tevasav bis SABR

( O İNANANLAR, İYİLİKLER YAPANLAR, GERÇEĞİ tavsiye edenler ve SABRI TAVSİYE EDENLER hariç. )

Suredeki "Asr" ( Devre, Döngü ) kelimesinin büyük döngüyü veya büyük döngü içindeki döngü sonunu yani kıyamet evresini tanımlamakta olması kuvvetle muhtemeldir.

Surenin ilk iki ayetinde yer alan batini mesaj ruhların, kaba madde planı dünyadaki tekâmül amaçlı çoklu reenkarnasyon ( bedenlenme ) döngülerinden oluşan büyük döngü ( Asr ) içindeki maddi ve nefsani eğilimlerinin, heves ve ihtiraslarının onları hep düşük frekansta tutacağı, tekâmüllerini tamamlayamayacakları ve bu nedenle ebedi ve gerçek huzuru asla elde edemeyip daima "Husr" ( Hüsran, Hasar ) içinde kalacaklarıdır.

Surenin son ayetinde ise nefsani ve maddi olgular ile bağlarını koparmış yani frekansını yükseltmiş olanlar "İnananlar", "İyilik yapanlar", "Gerçeği ve sabrı tavsiye edenler" olarak tanımlanmakta ve bu zümrenin asla hüsrana, hasara uğramayacakları bildirilmektedir. Bunu teyid eden güzel ayetlerden biri de iyilerin ve doğruların "Sûrur" ( Sevinç ) içinde olacaklarını bildiren aşağıdaki ayettir.

76/11 Fe vekahumullahu şerre zalikel yevmi ve lakkahum nadreten ve SURUREN

( Böylece Allah onları bu günün kötülüğünden korur ve onları parlaklığa ve SEVİNCE kavuşturur. )

Asr suresindeki mesajlar, özellikle bugün insanlığın içinde bulunduğu durum açısından oldukça büyük önem arzetmektedir.

Saturday, May 21, 2022

Hesapsız rızıkın formülü ( 5+2 = 12 )

Allahu Teala'nın nimetinin ve rahmetinin sonsuzluğu ve O'nun rahmetinden, yardımından asla ümit kesilmemesi gerektiği Kur'an ayetlerinde şöyle vurgulanmaktadır.

15/56 Kale ve MEN YAKNETU MİN RAHMETİ RABBİHİ illed dallun

( "Sapıklardan başka RAB'BİNİN RAHMETİNDEN KİM ÜMİT KESER." dedi. )

29/23 Vellezine keferu bi ayatillahi ve likaihi ulaike YEİSU MİN RAHMETİ ve ulaike lehum azabun elim

( Ve o Allah' ın ayetlerini ve O'nunla karşılaşmayı inkar edenler, işte onlar RAHMETİMDEN ÜMİTSİZDİRLER. İşte onlar, elim azap onlaradır. )

39/53 Kul ya ibadiyellezine esrafu ala enfusihim LA TAKNETU MİN RAHMETİLLAH innellahe yağfiruz zunube cemia innehu huvel ğafurun rahim

( De ki: “Ey nefislerine israf eden kullarım, ALLAH'IN RAHMETİNDEN ÜMİT KESMEYİN. Kesinlikle Allah günahları topluca affeder. Kesinlikle O, O affedendir merhametlidir." )

42/28 Ve huvellezi yunezzilul ğayse min ba'di MA KANETU ve yenşuru rahneteh ve huvel veliyyul hamid

( Ve o ÜMİT KESMELERİNDEN SONRA yağmuru indiren ve rahmetini yayan O'dur. Övülesi dost O’dur. )

Allah'ın, nimetini ve rahmetini ne zaman, nerede, ne şekilde, hangi koşullarda ve ne miktarda bahşedeceğinin öngörülemeyeceği, basit matematiksel ve mantıksal yaklaşımlar ve sayısal hesaplamalar ile değerlendirilemeyeceği de ayetlerde "Razaka bi gayri hisab" ( Hesapsızca rızıklandırmak ) ifadesiyle bildirilmektedir.

2/212 Zuyyine lillezine keferul hayatud dunya ve yesharune minellezine amenu vellezinettekav fevkahum yevmel kiyameh VALLAHU YERZUKU MEN YEŞAU Bİ GAYRİ HİSAB 

( Dünya hayatı o inkar edenler için süslendi. O inananlardan alay edinirler. Ayağa kalkış gününde o sakınanlar onların üstlerindedirler. ALLAH DİLEDİĞİ KİMSEYİ HESAPSIZCA RIZIKLANDIRIR. )

3/27 Tulicul leyle fin nehari ve tulicun nehara fil leyl ve tuhricul hayye minel meyyiti ve tuhricul meyyite minel hayy ve TERZUKU MEN TEŞAU Bİ GAYRİ HİSAB

( Geceyi gündüze sokarsın ve gündüzü geceye sokarsın. Ölüden diriyi çıkarırsın ve diriden ölüyü çıkarırsın. DİLEDİĞİN KİMSEYİ HESAPSIZCA RIZIKLANDIRIRSIN. )

3/37 Fe tekabbeleha rabbuha bi kabulin hasenin ve enbeteha nebaten hasenen ve keffeleha zekeriyya kullema dehale aleyha zekeriyyel mihrabe vecede indeha rizka kale ya meryemu enna leki haza kalet huve min indillah İNNELLAHE YERZUKU MEN YEŞAU Bİ GAYRİ HİSAB 

( Böylece Rab’bi onu, kabulün en güzeli ile kabul etti. Onu bitki gibi güzel yetiştirme ile yetiştirdi. Zekeriya’ yı ona kefil kıldı. Zekeriya mihraba, onun yanına her girdiğinde, onun içinde rızık bulurdu. "Ey Meryem bu sana nasıl olur?" derdi. "O Allah’ ın indindendir. Kesinlikle ALLAH DİLEDİĞİ KİMSEYİ HESAPSIZCA RIZIKLANDIRIR." derdi. )

65/3 Ve YERZUKHU MİN HAYSU LA YAHTESİBU ve men yetevekkel alellahi fe huve hasbuhu innallahe baliğu emrihi kad cealallahu li kulli şey'in kadren

( Ve ONU HESAP EDEMEDİĞİ, TAHMİN EDEMEDİĞİ YERDEN RIZIKLANDIRIR. Kim Allah’a  dayanıp sığınırsa, artık O ona yeter. Kesinlikle Allah işini ulaştırıp yerine getirendir. Allah herşey için ölçü oluşturdu. )

40/40 Men amile seyyieten fe la yucza illa misleha ve men amile salihum min zekerin ev unsa ve huve mu'minun fe ulaike yedhulunel cennete YURZEKUNE FİHA Bİ GAYRİ HİSAB 

( Kim kötülük yaparsa, onun aynısının haricinde karşılıklandırılmaz. Erkeklerden veya kadınlardan kim iyilik yaparsa ve onlar inananlarsa, işte onlar cennete sokulurlar. ORADA HESAPSIZCA RIZIKLANDIRILIRLAR. )

"Hesapsızca rızıklandırma" kavramı, İncil ayetlerinde Hz. İsa vesilesiyle insanlara bahşedilen "Bes ekmek, iki balık" misaliyle bildirilmektedir.

40 Matthew 14-19 Halka çayıra oturmalarını buyurduktan sonra, BEŞ EKMEKLE İKİ BALIĞI aldı, gözlerini göğe kaldırarak şükretti; sonra ekmekleri bölüp öğrencilerine verdi, onlar da halka dağıttılar.

40 Matthew 14-20 Herkes yiyip doydu. Artakalan parçalardan ONİKİ SEPET dolusu topladılar.

41 Mark 6-41 İsa BEŞ EKMEKLE İKİ BALIĞI aldı, gözlerini göğe kaldırarak şükretti; sonra ekmekleri böldü ve halka dağıtmaları için öğrencilerine verdi. İki balığı da hepsinin arasında paylaştırdı.

41 Mark 6-42 Herkes yiyip doydu. Artakalan ekmek ve balıktan ONİKİ SEPET dolusu topladılar.

42 Luke 9-16 İsa, BEŞ EKMEKLE İKİ BALIĞI aldı, gözlerini göğe kaldırarak şükretti; sonra bunları böldü ve halka dağıtmaları için öğrencilerine verdi.

42 Luke 9-17 Herkes yiyip doydu. Artakalan parçalardan ONİKİ SEPET dolusu toplandı.

43 John 6-9 "Burada BEŞ ARPA EKMEĞİYLE İKİ BALIĞI olan bir çocuk var. Ama bu kadar adam için bunlar nedir ki?"

43 John 6-10 İsa, "Halkı yere oturtun" dedi. Orası çayırlıktı. Böylece halk yere oturdu. Yaklaşık beş bin erkek vardı.

43 John 6-11 İsa ekmekleri aldı, şükrettikten sonra oturanlara dağıttı. Balıklardan da istedikleri kadar verdi.

43 John 6-12 Herkes doyunca İsa öğrencilerine, "Artakalan parçaları toplayın, hiçbir şey ziyan olmasın" dedi.

43 John 6-13 Onlar da topladılar. Yedikleri beş arpa ekmeğinden artakalan parçalarla ONİKİ SEPET doldurdular.

Yukarıdaki ayetlerde, tüketilen rızık miktarı ile toplanan artık miktarı arasındaki matematiksel imkansızlığa vurgu yapılmakta ve bu vesileyle her şeyin yaratıcısı Allahu Teala'nın, "imkansız" da dahil olmak üzere tüm yarattığı kavramlardan münezzeh olduğu hatırlatılmaktadır. 

Ayetlerde yer alan miktarlara göre, imkansız ve mantıksız gibi görünen şu matematiksel durum oluşmaktadır. 

5 ekmek + 2 balık = 12 sepet artık

yani

5+2 = 12 veya 7 = 12

denklemde yer alan rakamlar, "Allah" kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi olan 2701 sayısındaki rakamlar olup, toplamlarının değeri 10 sayısını vermektedir. ( 7+1+2 = 10 )

10 sayısı ise numerolojik değeri ( 1 ) itibarıyla Allah'ın birliğini ve tekliğini simgelemekte olan sayıdır.

10 sayısı ve Vahdet nümerolojisi

10 sayısı, nümerolojik değeri 1 ( 1+0 = 1 ) olan ve vahdeti yani Allah'ın birliğini, tekliğini ve kolektif bilincin tezahürü sonucunda oluşacak birleşik insanlık realitesini temsil eden bir sayıdır.

Batı dillerinde "1" ( Bir ) anlamına gelen "One" ( İng ), "Un" ( Fra ), "Ein" ( Alm ), "Unus" ( Lat ), "Ena" ( Gre ) .... kelimelerinin "On" kelimesiyle olan fonetik uyumu da 1 ile 10 sayısı arasındaki batini ilişkiyi ortaya koymakta gibidir.

Türkçedeki "En" ve "Ön"* kelimeleri de "On" kelimesiyle fonetik uyum arzetmekte ( köken analizinde sessiz harfler baz alınır. Bu durumda N harfi ) ve 1 sayısının niteliğine uygun şekilde "İlk, Birinci, Baştaki" anlamlarını içermektedirler.

* Fransızcadaki "Un" ( Bir ) kelimesi "Ön" olarak telâffuz edilmektedir.

Sayıları oluşturan rakamların 10 adet olması, insanda 10 el parmağı ve 10 ayak parmağı bulunması ve binary kodlarının 1 ve 0 rakamlarından oluşması da ayrıca dikkat çekmektedir.

Yahudi mistisizmi olarak bilinen ve kökeni ilahi kozmik bilgilere dayanan "Kabala" ( Kabullenme ) öğretisinin sembollerinden olan ve yaratıcının vahdetini ( tekliğini, birliğini ), sonsuzluğunu, yaratılıştaki frekansları ve ilahi kozmik bilgiyi simgeleyen "Hayat Ağacı" / "Bilgi Ağacı" figüründe "Sefirot" ( Küre ) adı verilen 10 unsur ( frekans portalı ) yer almaktadır.



İlahi nümerolojide ve dolayısıyla Kur'an'da da bir fenomen olan 19 sayısının da nümerolojik değeri de 10 ( 1+9 = 10 ) sayısını vermektedir.

Allahu Teala'nın, müşrik inkârcıları işaret ederek bahşettiği Hud suresinin aşağıdaki ayetinde, Kur'an'ın eşsizliği 10 sayısı vasıtasıyla adeta bir meydan okuma niteliğinde bildirilmektedir. Bu ayetteki "Aşri Suverin" ( On Sure ) kelimelerinin sıra numaralarının 9 ve 10 olması dikkat çekmektedir. 

11/13 Em (1) yekulune (2) iftera (3) h (4) kul (5) fe (6) e'tu (7) bi (8) AŞRİ (9) SUVERİN (10) misli (11) hi (12) mufterayatin (13) ve (14) ud'u (15) men (16) isteta'tum (17) min (18) duni (19) allahi (20) in (21) kuntum (22) sadikin (23) 

( "Onu uydurdu." mu diyorlar? De ki: "O halde onun aynısından, uydurulmuşundan ON SURE getirin. Eğer doğrular iseniz, o Allah’tan başka istidatı olanları da çağırın." )

"Aşri" ( On ) kelimesinin / sayısının Kur'an'da 10 kere tekrarlanması da Kur'an'daki sayısal nizamın derinliği açısından önem arzetmektedir. "Aşri" ( On ) kelimesinin geçtiği ayetlerdeki ilgili bölümler  şöyledir. 

2/234 Vellezine yuteveffevne minkum ve yezerune ezvacen yeterabbasne bi enfusihinne erbeate eşhurin ve AŞRA .... 

( Ve o sizlerden vefat edip de eşler bırakanların kadınları, nefislerine dört ay ON gün beklerler. ... )

2/196 .... tilke aşeratun kamileh .... 

( .... bunlar ONa tamamlanırlar. .... )

5/89 .... fe keffaratuhu it'amu AŞERATİ mesakine min evseti ma tut'imune ehlikum .... 

( .... onun keffareti, o ailenizi beslediğinizin ortalamasından ON yoksulu beslemek ..... )

6/160 Men cae bil haseneti fe lehu aşru emsaliha .....

( Kim güzellikle gelirse, artık onun aynısının ON katı onadır. .... )

7/142 Ve vaadna musa selasine leyleten ve etmemnaha bi AŞRİN ....

( Ve Musa'ya otuz gece vaad ettik ve onu on ile tamamladık. ..... )

Bu ayette 40 sayısı, doğrudan belirtilmek yerine 30+10 olacak şekilde belirtilmiş ve 10 sayısı ayrıştırılmıştır. Bu durum 10 sayısına ilişkin sayısal bir uyumun, bir düzenin gözetildiğine ilişkin bir delil niteliğindedir.

11/13 Em yekulunefterah kul fe'tu bi AŞRİ suverin mislihi mufterayatin .... 

( "Onu uydurdu." mu diyorlar? De ki: "O halde onun aynısından, uydurulmuşundan ON sure getirin. ..... )

20/103 Yetehafetune beynehum in lebistum illa AŞRA

( Aralarında gizli konuşurlar. "Kesinlikle ancak ON kaldınız." )

28/27 .... in etmente AŞRAN fe min indik ..... 

( .... Eğer ona tamamlarsan senin indindendir. .... ) 

34/45 ..... ve ma beleğu mi'şara ma ateynahum ......

( ...... Onlara verdiklerimizin ONda birine bile erişemediler. ..... )

89/2 Ve leyalin AŞRİN

( Ve ON gece )

"Aşr" ( On ) kelimesinin son kez geçtiği ayetin kodunun nümerolojik değeri de 10 sayısını vermektedir. ( 8+9+2 = 19 ... 1+9 = 10 )




Friday, May 20, 2022

Düalite, Frekans, Döngü ve Zikir

"Frekans" ( Sıklık, Titreşim Sıklığı ) yaratılıştaki "düalite" kavramı vasıtasıyla tezahür eden ve yaratılışın özünü teşkil eden bir olgu, bir kelimedir. 

"Frequency" ( İng ), "Fréquence" ( Fra ), "Frequenz" ( Alm ) kelimesi, "Freq" ( Fark, Ayrışma, Kesilme ) kökünden ve "ency / ence / enz ( -me, gibi olma ) son ekinden oluşmaktadır. Yani Frekans kelimesinin özünde "Kesilme, Ayrışma, Bölünme" anlamları bulunmaktadır.

Arapça ve Türkçedeki "Fark" kelimesi Frekans kelimesinin köküdür. Zira "Fark" kelimesi mevcut stabil durumun değişmesi anlamına gelir ki spiritüalizmde "Değer Farklanması" olarak anılan bu değişim "Düalitenin" ve buna bağlı olarak "Titreşimin", "Frekansın" ve "Döngünün" tezahürüne vesile olur. ( Anlamı "Hatırlama" olan "Zikir" kelimesi de "Frekans" anlamında kullanılmaktadır. )

Yukarıdaki ifadeler, örneğin "Açık" ve "Kapalı" kavramlarının oluşturduğu birim düalite vasıtasıyla ve bir döngü içinde şöyle detaylandırılabilir. 

A = Açık

K = Kapalı 

olmak üzere "AK" birim düalitesinin tezahür süresi bir döngüyü oluşturmaktadır. Yani örnegin 1 dakikalık bir döngüde ( periyod ) durum aşağıdaki gibiyse,

AKAKAKAKAKA

Bu bir dakikalık döngü içinde "A"nın frekansı 6, "K"'nın frekansı ise 5 olmakta yani A'nın frekansı K'dan yüksek olmaktadır.

Fizikte elektromanyetik dalgalara ilişkin frekansın birimi "Hz" ile simgelenen ve Alman fizikçi Heinrich Hertz'in soyadı olan Hertz kelimesidir.

Yüksek Frekans, bir olgunun belirli bir döngü içinde göreceli olarak çok tekrarlanmasını, Düşük Frekans ise bir olgunun belirli bir döngü içinde göreceli olarak daha az tekrarlanmasını ifade etmektedir. Örneğin yetişkin bir kadının ortalama ses frekansı 165 – 255 Hz aralığında iken yetişkin bir erkeğin ortalama ses frekansı 85-155 Hz aralığındadır. Yani kadın sesi daha yüksek frekanslıdır.


Frekans yükseldikçe incelme, süptilleşme yani yoğunluk azalması tezahür eder. Bu nedenledir ki bir kaba maddenin ışık hızı seviyesinde titreşmesi halinde süptilleşerek kaba madde niteliğini kaybedeceği ve enerjiye dönüşeceği kuramı mevcuttur. Aynı şekilde kaba madde planı dünyada ( sufli âlem ) düşük frekansta titreşen varlıklar ancak ve ancak ruhsal tekâmül neticesinde frekanslarının yükselmesi vasıtasıyla üst süptil planlara ( ulvi âlem ), hallere ( cennet ) geçiş yapabileceklerdir.

Frekans ne kadar yüksek olursa gerçeği algılama seviyesi de o oranda yüksek olmaktadır. Yukarıdaki frekans grafiklerindeki "düz çizginin" "gerçeği" simgelediği düşünüldüğünde, yüksek frekansı simgeleyen "dalgalanma çizgisinin" "gerçek" ile çok daha fazla kesiştiği ve dolayısıyla yüksek gerçeklik algısına vesile olduğu anlaşılabilir. 

Düalite, frekans ve döngü olgularını en geniş çerçevede temsil eden kavramlar ise temel düaliteyi oluşturan "Yokluk" ve "Varlık" kavramlarıdır. Bu kavramlar kaba madde planı algısı seviyesine indirgenerek "Ölüm" ve "Olum ( Doğum )" düalitesi olarak düşünüldüğünde "Reenkarnasyon döngüsü" kavramı ile örnekleme yapılabilir. Reenkarnasyon döngüsü, varlıkların kaba madde planı dünyada, belirli bir süre içindeki reenkarnasyon frekanslarından oluşmaktadır. Örneğin insanların 70,000 yıllık bir döngüde ( periyodda ) 700 kere enkarne oldukları varsayıldığında ortalama yaş 100, reenkarnasyon frekansı ise 700 olmaktadır.

Allahu Teala'nın, ilmi ve sebebi idraklere sığmayan yaratılışının mükemmel nizamı içinde herhangi bir oluşumun tezahürü için varlıklar tarafından idraki mümkün olan "Düalite" yani "Titreşim" gerekmektedir. "Her şey zıttıyla mevcuttur." sözü de düalite kavramına istinaden tezahür etmiştir.

Aşağıda yer alan bazı hareket örnekleri her şeyin düalite, frekans ve döngü ilkesine göre yani zikir vasıtasıyla tezahür ettiğini göstermektedir. 

- Konuşma ( Kelimelerin heceler halinde yani frekanslar halinde tekrarlanan ağız ve dil hareketleriyle söylenmesi )

- Çiğneme ( Ağzın açılması ve kapanması )

- Yudumlama ( Yutağın açılması ve kapanması )

- Göz kırpma ( Göz kapaklarının kapanması ve açılması )

- Kalp atışı ( Sistol ve Diyastol )

- Solunum ( Nefes alıp verme )

- Cinsel ilişki esnasındaki tekrar hareketi

- Yürüme ( Adım tekrarları )

- Vücut geliştirme ( Ağırlığı tekrarlar halinde kaldırıp indirerek kas gelişimi sağlanması )

- Ayakta durma ve oturma / yatma

.....

.....

Kur'an'da "Frekans" kavramı sadece Hacc suresinin 5. ayetinde "İhtizaz" ( Titreşim ) kelimesinin üçüncü tekil şahıs fiil çekimi vasıtasıyla yer almakta ve bu ayette yaşamın titreşim ile başladığı vurgulanmaktadır.

22/5 .... ve teral erda hamideten fe iza enzelna aleyhel ma EHTEZZET ve rabet ve enbetet min kulli zevcin behic 

( ..... ve yeri sönmüş kuru görürsün de biz onun üzerine su indirdiğimizde TİTREŞİR ve kabarır. Her güzel eşten bitirip yetiştirir. )

Ahzab suresinin 41. ayetinde de Allah'ın çokça hatırlanmasının yani Allah'ın isminin çokça tekrar edilmesinin gerekliliğine "zikran kesira" ( çokça hatırlamalar ) ifadesiyle değinilmektedir.

33/41 Ya eyyuhellezine amenuzkurullahe ZİKRAN KESİRA

( Ey o inananlar, Allah' ı ÇOKÇA HATIRLAMALARla hatırlayın. )

Frekans ( Zikir, Tekrar, Titreşim ) bir şeyin "olabilmesini" sağlayan temel ilahi tesirdir. Kelimelerin hecelerden oluşumu, bilginin tekrarlanarak ezberlenmesi, bir hususta tekrarlar vasıtasıyla meleke kazanılması, ağırlığın tekrarlar halinde kaldırılması vasıtasıyla kas geliştirilmesi, belirli kelimelerin ( mantra ) tekrarlanmasıyla frekans yükseltilmesi ve transa geçilebilmesi vb.

Tevbe suresinin 80. ayetinde de bir oluşumun - Allah'ın rızası ve izni halinde - gerçekleşebilmesi için gerekli zikir adedine yani "frekans"a "İstiğfar" kelimesi misaliyle dikkat çekilmektedir. ( Ve frekans sayısının nümerolojik değerinin 7 ( 70 ... 7+0 = 7 ) olması da önemli bir mesaj niteliğindedir. Zira yaratılıştaki bir döngülük frekansın nümerolojik değeri 7'dir. Kur'an'da birçok ayette 7'li döngülere değinilmektedir. )

9/80 İstağfir (1) lehum (2) ev (3) la (4) testağfir (5) lehum (6) İN (7) TESTAĞFİR (8) LEHUM (9) SEB'İNE (10) MERRATEN (11) fe (12) len (13) yağfir (14) allahu (15) lehum (16) zalike (17) bi (18) enne (19) hum (20) keferu (21) bi (22) allahi (23) ve (24) rasuli (25) h (26) ve (27) allahu (28) la (29) yehdi (30) el (31) kavme (32) el (33) fasikin (34) 

( Onlara af iste veya onlara af isteme. Onlar için YETMİŞ KERE AF İSTESEN DE Allah onlara af eylemeyecektir. Bu, kesinlikle onların Allah' ı ve resulünü inkar etmelerinden dolayıdır. Allah günahkarlar kavmini yönlendirmez. )

Ayette 34 kelime bulunmakta olup bu sayınin nümerolojik değeri de 7 sayısını vermektedir. ( 3+4 = 7 )

Hakka suresinin 32. ayetindeki cehennem tasvirinde geçen "Silsiletin zer'uha seb'une zira'an" ( Yetmiş kol uzunluğundaki zincir ) ifadesinin de kaba madde planı dünyadaki 70,000 yıllık büyük reenkarnasyon döngüsünü simgelemekte olması kuvvetle muhtemeldir.

69/31 Summel cehime salluhu

( Sonra onu cehenneme salın. )

69/32 Summe fi silsiletin zer'uha SEB'UNE zira'an feslukuhu

( Sonra ölçüsü YETMİŞ kol uzunluğu olan zincirin içinde, böylece onu sokun. )

Kur'an'da "Zikrullah" ( Allah'ın zikredilmesi ) kavramının 16 ( 1+ 6 = 7 ) ayette tekrarlanması da bir döngülük frekans ve zikir frekansı olan 7 sayısına işaret etmektedir. İlgili ayet kodları ve ayetlerdeki ifade kalıpları şöyledir.

2/198 vezkurullah, vezkuruhu

2/200 vezkurullah

2/203 vezkurullah

2/239 vezkurullah

4/103 vezkurullah

5/4 vezkurusmellah

8/45 vezkurullah

22/28 vezkurusmellah

22/34 vezkurusmellah

22/36 vezkurusmellah

29/45 zikrullah

33/21 zekerallah

33/41 vezkurullah

62/10 vezkurullah

73/8 - Vezkurisme rabbike

76/25 Vezkurisme rabbike

Thursday, May 19, 2022

Ashab-ı Kehf matrisi ve Boyut portalı Kehf

Kehf ( Mağara ) suresinde, Ashab-ı Kehf ( Mağara Sahipleri )'in adedinden ve mağarada kalış sürelerinden bahsedilen ayetlerdeki 9 nümerolojisi dikkat çekmektedir. 

18/22 Se (1) yekulune (2) selasetun (3) rabiu (4) hum (5) kelbu (6) hum (7) ve (8) yekulune (9) hamsetun (10) sadisu (11) hum (12) kelbu (13) hum (14) racmen (15) bi (16) el (17) ğayb (18) ve (19) yekulune (20) seb'atun (21) ve (22) saminu (23) hum (24) kelbu (25) hum (26) kul (27) rabb (28) i (29) a'lemu (30) bi (31) iddeti (32) him (33) ma (34) ya'lemu (35) hum (36) illa (37) kalilun (38) fe (39) la (40) tumari (41) fi (42) him (43) illa (44) miraen (45) zahiran (46) ve (47) la (48) testefti (49) fi (50) him (51) min (52) hum (53) ehada (54) 

( "Üçtürler dördüncüleri köpekleridir." diyecekler. "Beştirler altıncıları köpekleridir." diyecekler. Gayba tahmin yürüterek. "Yedidirler ve sekizincileri köpekleridir." derler. De ki: "Onların adetlerini Rab’bim bilir." Onları azın haricindekiler bilmezler. O halde açıkça görünenlerin haricinde onlar hakkında tartışma. Onlardan hiçbirine de onlar hakkında soru sorma. )

- Kehf suresinin numarası 18 olup bu sayının nümerolojik değeri 9 olmaktadır. ( 1+8 = 9 )

- Ayette 54 kelime bulunmaktadır. ( 5+4 = 9 )

18/25 Ve (1) lebisu (2) fi (3) kehfi (4) him (5) selase (6) mietin (7) sinine (8) ve (9) ezdadu (10) TİS'A (11) 

( Ve mağaralarının içinde üçyüz sene kaldılar ve DOKUZ artırdılar. )

- Yukarıdaki iki ayette yer alan sayılar ( 3,4,5,6,7,8,300,9 ) ayette oluşturdukları ikili gruplara göre 2x5'lik bir matris olarak derlendiğinde, sütunların her birindeki sayıların toplamlarının ve matristeki tüm sayıların toplamlarının nümerolojik değerleri 9 sayısını vermektedir.  

  3   4 ...    7

  5   6 ...  11

  7   8 ...  15

  3   0 ...     3

  0   9 ...     9

-------------------

 18 27 ... 45


18 ... 1+8 = 9

27 ... 2+7 = 9

45 ... 4+5 = 9

- 18/25 kodlu ayetteki "Vazdadu tis'a" ( Ve dokuz arttırdılar. ) ifadesiyle de 9 sayısı vurgulanmaktadır.

- Ve bu ayetin kodundaki sayılar ile ayetteki kelime adedinin toplamlarının nümerolojik değeri de, surenin numarası olan 18 sayısı üzerinden 9 sayısını vermektedir.

( 1+8+2+5+1+1 = 18 ... 1+8 = 9 )

- Kehf suresinin numarasının ( 18 ) nümerolojik değeri olan 9 sayısı ve ayetteki kelime adedi ( 110 ) yanyana 9/11 sembolizmini oluşturmaktadır. Ayrıca 110 sayısının nümerolojik değeri olan 2 sayısı 9 ile toplandığında da 11 sayısı oluşmaktadır. Kehf'in ( Mağaranın ) bir boyutlar arası geçiş portalı olması 11 sayısının sembolize ettiği kavram ile tam uyum arzetmektedir.

Boyut portalı Kehf ( Mağara )

- "Kehf" kelimesiyle fonetik benzerliği bulunan "Kef" harfi Arapça alfabedeki 11. harftir. 

- Ashab-ı Kehf'in, frekans yükselmesi vasıtasıyla trans* haline geçmiş olmaları nedeniyle mağarada farkedemedikleri kadar uzun kaldıklarından yani halden hale geçerek ( boyut portalından geçerek ) zamanı büktüklerinden ( Time Distortion ** ) bahsedilen ayetteki "Tis'a" ( Dokuz ) kelimesinin 11. kelime olmasi da 9/11 sembolizmine işaret etmektedir.

* 18/18 Ve tahsebuhum eykazan ve hum rukudun ..... ( Ve onları uyanık sanırdın ama onlar uykudaydılar. ... ) 

Ashab-i Kehf'in transa geçmiş olduklarından bahsedilen ayetin kodunun tamamen 9 nümerolojisi arzetmesi de dikkat çekmektedir. ( 18 ve 18 yani 9 ve 9 ... 9+9 = 18 ... 1+8 = 9 )

** Time Distortion ( Zaman Bükümü ) trans halindeyken zamanın daha yavaş aktığı algısının oluşmasıdır. Mesela hipnotik trans seansına tabi olan bir süje 2 saatlik bir seansı 15 dk. olarak algılayabilmektedir. Ashab-ı Kehf için de bu durum tasvir edilmektedir.

Portal açılışı ve Fatiha suresindeki 9/11 nümerolojisi için ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2020/12/ilahi-iletisim-sistemi-frekans-titresim.html?m=1

 "Ayırıcı, Kesici" bir frekans "Hakk" 

69/1 El HAKKatu

( GERÇek )

69/2 Mel HAKKatu

( Nedir GERÇek? )

"Gerçek" anlamına gelen "Hakk" kelimesi sonuna aldığı "-at" ekiyle "Gerçeklik" anlamına gelen "Hakkat" kelimesini oluşturur. "Hakk" kelimesinin öz anlamının "Kesmek, Ayırmak" olması muhtemeldir. Zira "Hakk" kavramı esasen bir bilgi kümesi içindeki doğruları ve yanlışları "Ayırıcı" tesiri olan bir frekanstır. Dolayısıyla "Hakkat" kelimesinin öz anlamının "Kesme, Ayırma" olması ihtimali mevcuttur.

Aşağıdaki ayetlerde "Hakk"'ın "kesip ayırıcı" tesiri tasvir edilmektedir.

İsra suresinin 81. ayetinde "Hakk"'ın, batılı bütünden "kesip ayırdığı" bilgisi verilmektedir. 

17/81 Ve kul CAEL HAKKU ve ZEHEKAL BATİL innel batile kane zehuka

( Ve de ki: "GERÇEK GELDİ ve BATIL HELAK OLDU. Kesinlikle batıl yok olasıdır." )

Enbiya suresinin 18. ayetinde ise muteşabih ( benzetmeli ) olan "Hakkın batılın beynini çıkarması" ifadesiyle yine bir "kesme, ayırma" işleminden bahsedilmektedir.

21/18 Bel nakzifu bil HAKKİ alel batili fe YEDMEĞUHU fe iza HUVE ZAHİK ve lekumul veylu min ma tesifun

( Bilakis, GERÇEĞİ batılın üzerine atarız da ONUN BEYNİNİ ÇIKARIP AYIRIR. O zaman o YOK OLUR. O vasfettiklerinizden dolayı sizlere vaylar olsun. )

Yunus suresinin 108. ayetinde "Hakk"'ın insanları, "yönlenenler" ve "sapanlar" olmak üzere "ayırıcı" tesirine değinilmektedir.

10/108 Kul ya eyyuhen nasu kad caekumul HAKKU min rabbikum fe men ihteda fe innema YEHTEDİ li nefsih ve men dalle fe innema YEDİLLU aleyha ve ma ene aleykum bi vekil

( De ki: "Ey insanlar, size Rab’binizden GERÇEK geldi. Artık kim yönlenirse kesinlikle kendi nefsi için YÖNLENİR. Kim saparsa kesinlikle onun üzerine SAPAR. Ben üzerinize vekil değilim." )

Yukarıdaki ayetlerde yer alan "Hakk" ( Gerçek ) kelimesi dolaylı olarak kitap ilmini yani Kur'an'ı da temsil etmektedir ki bu noktada Kur'an'ın diğer ismi addedilen "Furkan" ( Farklılaştıran, Ayıran ) kelimesinin anlamıyla da bir uyum söz konusudur. Zira "Furkan" kelimesi "FRK" kökünden türemiş olan "Ferraka" ( Ayırmak ) ve "Firkat" ( Ayrılış, Ayrışım ) kelimelerinin bir tezahürü olup kelime ayrışımı şöyledir. Batı dillerindeki "Fraction" ( Bölünme, Kesir ) kelimesi de ortak kökendendir.

Furk ( Fark, Ayrışım ) + an ( -cı, gibi olan ) = Farklılaştıran, Ayıran

Batı dillerinde "Sıklık, Titreşim Sıklığı" anlamına gelen "Frequency / Fréquence / Frequenz" kelimeleri de "FRK" kökünden türemiş olup "Fark" kelimesinin tezahürü niteliğinde olan kelimelerdir. Yaratılıştaki düalite / döngü ilkesinin yansıması olan Frekans ( Titreşim Sıklığı ), "kesik kesik" ve "ayrık" parçalardan oluşan bir olgudur.

İncil ayetlerinde de ilahi kelâmın yani gerçeğin "kesip ayırıcı" tesirinden teşbihi ifadelerle bahsedilmektedir. 

40-Matthew-10-35 Çünkü ben babayla oğulun, anneyle kızın, gelinle kaynananın arasına AYRILIK sokmaya geldim. 

Ayette gerçeğin temsilcisi olan Hz. İsa'ya inancın en yakın insanlar arasında dahi düşünsel "ayrışıma" sebep olacağı bildirilmektedir.

58-Hebrews-4-12 Çünkü TANRI'NIN KELİMESİ diridir, etkindir. İki ağızlı her kılıçtan daha KESKİNDİR. Can ile ruhun AYRILDIĞI yere dek –eklemlere iliklere varıncaya dek– delip BÖLER, yüreğin düşüncelerini tasarılarını eleştirir. 

Bu ayette ise yine teşbihi ifadelerle, Gerçeklik ( Hakkat ) frekansını temsil eden ilahi kelâmın ( ilahi kozmik bilgilerin ) "kesip ayırıcı" tesirine vurgu yapılmaktadır.

Mesih İsa'nın bir sözünün yer aldığı aşağıdaki İncil ayetinde gerçeğin, insanı ruhsal tekâmüle sevkedeceği ve kaba madde aleminin prangalarını kopararak onu özgür kılacağı bildirilmektedir. Bu ayette de "Gerçek" kelimesinin "ayırıcı, kesici" anlamı dolaylı olarak tezahür etmektedir.

43 John 8-32 Gerçeği bileceksiniz ve GERÇEK SİZİ ÖZGÜR KILACAK." dedi.

"Hakk" kelimesinin Türkçe karşılığı olan "Gerçek" kelimesi ise kök Türkçe'deki "Kertüçek" kelimesidir. 

Kertü ( Doğru, Kesen * ) + çek ( gibi olan ) = Kertek = Doğruluk = Gerçek

* Matematikteki "Doğru" kavramı da bir düzlemi ikiye "ayıran, kesen" çizgi niteliği taşımaktadır. "KERTmek" fiili de bir bütünde kesik oluşturmak, bir bütünü kesmek anlamına gelmekte olup semantik ilinti arzetmektedir.

Türkçe'deki "HAKlamak" fiili de "Kesmek, Bozmak, Kırmak" anlamına gelmekte olup "Hak", "Kert" ve batı dillerindeki "Hack" ve "Hex" kelimeleriyle semantik ortaklığa sahiptir. Bilgisayar terminolojisinde yazılımın işleyişini kesmek olarak tanımlanabilecek "Hack" fiili "Kod KIRmak" anlamında kullanılmaktadır.

"Hakk" ( Gerçek ) kelimesinin "Kesmek, Ayırmak" anlamını temsil eden ve bu kelimeyle ortak kökene sahip Batı dillerindeki bazı kelime örnekleri ve açıklamalar şöyledir.

Bilgisayar terminolojisinde yer alan "Hack" ( yazılımı bozmak, değiştirmek ) fiili "Kesip parçalara ayırmak"  kök anlamını taşımaktadır. ( "Kıyma" anlamına gelen "Hachis" ( Fra. ) ve "Hackfleisch" ( Alm. ) kelimeleri de "Hack" kökü içermektedir. "Hack" kelimesi esasen "Hece" kelimesindeki "Hec" köküdür. "Hece" kelimesi ise "Hec+e" şeklinde oluşmakta ve "Heclenmiş / Kesilip ayrılmış / Kıyılmış" anlamına gelmektedir. Zira "Hece" kelimesi, bir kelimenin telaffuzu esnasında ağızdan tek seferde çıkan kısımları tanımlayan bir kelime olarak kullanılmaktadır. Dolayısıyla "Hacklemek = Hecelemek" olmaktadır.

"Kesip ayırmaya, kıymaya" yarayan "Balta" kelimesinin İngilizce karşılığı "Hatchet", Fransızca karşılığı "Hache", Almanca karşılığı ise "Axt" kelimesidir. ( İngilizcede "Axe" de denir. ). Bu kelimeler de "Hece" kelimesinin tezahürü niteliğindedirler. 

Ayrıca büyü yapma eylemi İngilizcede "Spell casting" ( Heceleme dökümü ) olarak isimlendirilmiştir. Büyü, hecelerle yani frekanslarla ruh / zihin / bilinç frekansını "Hackleme" operasyonudur. "Büyücü, Cadı" anlamına gelen İngilizcedeki "Hex" ve Almanca'daki "Hexe" kelimeleri de "Hec" kökünden türemiş olup, "Hexe" kelimesi "Büyü yoluyla insandaki idrak sistemi işleyişini bloke etmek, kesmek" kök anlamını içermektedir. "Hakk"'ın, inkarcılar tarafından "Sihir" olarak algılandığını bildirmek suretiyle "Hakk", "Hack ve "Hex" kelimelerinin fonetik ve semantik ilişkisine ışık tutan aşağıdaki ayetler bu bağlamda dikkat çekmektedir.

43/30 Ve lemma caehumul HAKKU kalu haza SİHRUN ve inna bihi kafirun

( Ve onlara GERÇEK geldiğinde "Bu SİHİRDİR. Biz onu kesinlikle inkar ederiz." dediler. )

10/76 Fe lemma caehumul HAKKU min indina kalu inne haza le SİHRUN mubin

( Onlara indimizden GERÇEK geldiğinde, "Kesinlikle bu apaçık SİHİRDİR." dediler. )

Bir bilinç bölünmesi ( kesilmesi, heklenmesi ) sendromunu tanımlayan "Şizofreni" kelimesi "Schizo ( Kesilme, Yarılma )" ve "Phrenia ( Zihin, Bilinç, Kalp )" kelimelerinden oluşmakta olup, kökte yine "Kesilme, Bölünme, Engellenme, Heklenme" anlamı bulunmaktadır.

"Çit" anlamına gelen İngilizcedeki "Hedge" ve Almancadaki "Hecke" kelimeleri de "HK / Hec / Hek" kökündendir. Zira "Çit" bir alanı "kesip ayırarak ikiye bölen" ve arada bir engel ve koruma teşkil eden olgudur. Finanstaki "Hedging" kelimesi de aynı kökten olup finansal kaybı "engellemek" ve "koruma" sağlamak amacıyla yapılan işlemleri tanımlar.

İngilizcede yer alan ve "Gerçek" anlamında kullanılan "Fact" kelimesi de kök itibarıyla "Ayrışım, Kesim, Kesme, Bölüm" anlamlarını içermektedir. ( “Faction” ( Hizip, Bölüm, Kısım ) kelimesi de “Fact” kökünden türemedir. )

Bu bağlamda, "Kesmek" kök anlamını temsil eden "Hacklemek", "Haklamak, "Kertmek" fiilleri esasen nötr olup, önemli olan ise neyin hacklendiğidir. Yanlış işleyen bir akış mı hacklenmektedir? Doğru işleyen bir akış mı hacklenmektedir? Haberci resuller ve ilim sahibi müminler yanlış akışı hackleme vazifelerini icra ederlerken, İblis ve şeytan neferleri ise doğru işleyen akışı hacklemek yönünde çaba sarfetmektedirler. Baş hacker İblis'in aşağıdaki ayette yer alan söylemindeki "Doğru yolun üstüne oturmak" ifadesi de hacklemek eyleminin tam tanımı niteliğindedir.

7/16 Kale fe bima ağveyteni le ak'udenne lehum siratakel mustekim

( "Öyleyse, beni azdırmandan dolayı, onlara karşı, senin doğru yolunun üstüne oturacağım." dedi. )


Wednesday, May 18, 2022

Mart kelimesinin kökeni

Türkçede bir ay ismi olarak bilinen ve "MR" kökünden türemiş olan "Mart" kelimesi batı dillerinde "March" ( İng ), "Mars" ( Fra ), "März" ( Alm - Mertz okunur ) olarak yer almaktadır.  

Latincede ise "Martius" olarak yer alan bu kelime "Mars" gezegenini ve Romalılara göre "Savaş Tanrısı"'nı ifade etmektedir. Orijinal Roma takviminde "Martius" yılın ilk ayının ismidir. ( Latincedeki son ek olan "-us" hecesi anlam içermemekte sadece fonetik ve harmonik işlev görmektedir. Dolayısıyla Latincedeki kök kelime de "Mart" kelimesidir. )

Antik Roma'da "Mart" ayı askerlik sezonunun, savaş seferberliğinin başladığı ay olup, "Mar" kökü, "başlangıç" ve "savaşa doğru hareket, ilerleme" ile de ilintili olması nedeniyle "Yürümek, ilerlemek" anlamını taşıyan "March" ( İng ), "Marcher" ( Fra ), "Marschieren" ( Alm ) kelimelerinin de kökü olmuştur.

Arapçada "Geçmek, İlerlemek, Geçiş, Sefer, Kere, Tekrar" anlamlarına gelen "Merr" kelimesi de aynı köktendir.

Kur'an'da "Merr" kelimesi şöyle yer almaktadır.

2/229 Et talaku MERRATani ... ( Boşanmak iki KEREDİR.  ..  )

2/259 Ev kellezi MERRA ala karyetin ... ( Veya bir şehirden GEÇEN / şehire RASTLAYAN ... )

25/72 Vellezine la yeşhedunez zura ve iza merru bil lağvi MERRU kiram

( Ve onlar yanlış, boş, asılsız, yalan söze şahitlik etmezler. Yanlış, boş söze rastladıklarında iyilikle şerefle GEÇERLER. )

"Mar / Mars / Mart" kelimesi "Başlama, İlerleme, Başı çekme, İleride olma" anlamlarıyla ilintili olması nedeniyle "Lider, Başkan" anlamına da gelmektedir.

"MR / MAR" kökünden türemiş olan ve yukarıdaki anlamları yansıtan diğer bazı kelimeler şöyledir.

Mert ( Tür / Far ) = Çevik, Hareketli, Yiğit, Savaşçı, Er 

"Mar" kelimesi Farsça'da "Yılan" anlamına gelmekte olsa da okült satanik kökende "Yılanın başkan, lider addedilmesi" anlamı bulunmaktadır.

ŞahMARan ( Far ) = Yılanlar şahı

MARtial art ( İng ) = Yılansal* sanat / Savaş sanatı ( * Martial Art'da yılan gibi kıvrak hareketler söz konusudur. ) 

MAIRE ( Fra ) = Belediye Başkanı

İncil'in aşağıdaki ayetindeki "Maranata"* kelimesi "Başkanımız gel" anlamını taşımaktadır.

* Mar ( Başkan ) + na ( bizim ) + ata ( gel )

46-1 Corinthians-16-22 If any man love not the Lord Jesus Christ, let him be Anathema MARanatha.

( Rab'bi sevmeyene lanet olsun. Anatema MARanata! )

Örümceğin evi

Kur'an'ın 29. suresinin ismi "Örümcek" anlamına gelen "Ankebut" kelimesidir. "Ankebut" kelimesinin kökenine ilişkin farklı ihtimaller mevcuttur.

1- Arapça'daki "Akabet" ( Yokuş, Durduran, Tutan ), "A'kib / A'kab" ( Topuk, Tutucu ) ve Aramice / Süryanice'deki "Akkabita" ( Tutmak, Durdurmak ) kelimelerinin ortak köken teşkil etmesi ki bu kelimelerdeki esas kök de "Kab" ( Tutmak, Durdurmak ) kelimesi olmaktadır.

2- "Nekabet" ( Kitle nezareti, Kontrol ) kelimesi de köken olarak ihtimal dahilindedir. "Ankebut" kelimesi "Nekabet" kelimesinin telâffuzi bir tezahürü olabilir ve  "Nezarette tutan, Kontrol eden" anlamını yansıtıyor olabilir.

Yukarıdaki her iki köken ihtimali dikkate alındığında ortak bir anlam da ortaya çıkmakta gibidir. Zira " Tutma, Durdurma, Nezaret, Kontrol" anlamlarının birbirleriyle uyumlu oldukları görülmektedir.

"Ankebut" kelimesi sadece ismi de olduğu 29. surenin 41. ayetinde geçmektedir.

29/41 Meselu (1) ellezine (2) ittehazu (3) min (4) duni (5) allahi (6) evliyae (7) ke (8) meseli (9) el (10) ANKEBUT (11) ittehazet (12) beyta (13) ve (14) inne (15) evhene (16) el (17) buyuti (18) le (19) beytu (20) el (21) ANKEBUT (22) lev (23) kanu (24) ya'lemun (25) 

( O Allah’tan başka dostlar edinenlerin misali, ev edinen ÖRÜMCEĞİN misali gibidir. Kesinlikle evlerin en güvensizi, dayanıksızı ÖRÜMCEĞİN evidir. Keşke bilmiş olsalardı.  )

Ayette "Ankebut" ( Örümcek ) kelimesi, kibirlenerek Rab'bi inkâr eden "Küresel müşrik şeytanlar çetesi"ne,  "Beyt" ( Ev ) kelimesi ise şeytanların aldatma, yalan, gasp ve kötülük üzerine kurdukları ve insanları içinde "tuttukları" ( akibet / akabet / nekabet / ankebut ) bir hapishane niteliğinde olan tahakküm sistemine işaret etmekte gibidir. Bu batıl sistemin esasen ne kadar dayanıksız olduğu da ayette ayrıca bildirimektedir. Zira kolektif bilince erişmiş insanlar birlik anlayışıyla bu hapishaneden kurtulabilecek potansiyele sahiptirler ki zaten ilahi nizamın insandan beklediği de budur. 

Kurduğu ağında yaşayan örümceğin avını ağına düşürmesi, onu adeta hipnotize ederek* idrak ve hareket kabiliyetini sıfırlaması ve sonra da tüketmesi düşünüldüğünde yukarıdaki benzetmeler makul hale gelmektedir.

* Örümceklerin çiftleşecekleri eşlerini veya avlarını bakışlarıyla hipnotize etme yetenekleri olduğu bilinmektedir.

Yukarıdaki surenin kodunun nümerolojik değerinin 11 ( 2+9 ) olması ve ilk "Ankebut" kelimesinin ayetteki 11. kelime olması da dikkat çekmektedir. Zira esasen düalitenin, döngünün, boyutlar arası geçiş portalının ve halden hale geçişin sembolü olan 11 sayısı, küresel bir tarikat niteliğinde faaliyet gösteren müşriklerin okült nümerolojisinde "kitleye yönelik operasyon" ve "şirkin" nümerik sembolü addedilmektedir.

Güncel durumda, kitlesel tam tahakküm hedefi doğrultusunda dijital teknoloji maalesef en önde gelen araç olarak kullanılmaktadır. Internet adreslerinin başında yer alan "WWW harflerinin, "World Wide WEB" ( Dünya Çapında AĞ ) kelimesini temsil etmesi de "Beyt el ankebut" ( Örümceğin EVİ / Örümceğin AĞI ) kavramının okült bir sembolü niteliğindedir. Bir başka deyişle küresel şeytanlar interneti insanlar için bir "dijital hapishane" addettiklerini kelimesel sembolizmle ifşa etmektedirler.

Tuesday, May 17, 2022

Türkçe alfabedeki kozmik nümeroloji?!

Bölümün başlığı her ne kadar Türkçe'yi ve Türkçe alfabeyi özelleştirme, ayrıştırma yaklaşımı gibi algılanabilecek olsa da böyle bir amaç söz konusu değildir. Zira Allah'ın ilk vahyi olan harflerden ve kelimelerden oluşan dillerin kökeni tektir ve bu gerçeğe dayalı olarak da her dil ve alfabesi içeriğinde ilahi kozmik kodlar ve nümeroloji barındırmaktadır. Bu bölümün amacı Türkçe alfabeye ve alfabedeki bazı harflere ilişkin muhtemel bazı nümerolojik durumları tespit etmektir. 

Türkçe alfabe, ağızdan çıkabilecek her ses için bir harfin bulunduğu yegâne Latin harfli alfabe olup 29 harften oluşmaktadır. 

Sesli harfler 8 adet, sessiz harfler ise 21 adettir. 8/21 kodlu ayetin kodundaki sayılar ve ayetin içeriğindeki "Duymak" ve "Duymamak" fiilleri hem "Sesli" ve "Sessiz" harfler, hem de bunların adetleri olan 8 ve 21 sayıları ile uyum arzetmektedir.

8/21 Ve (1) la (2) tekunu (3) ke (4) ellezine (5) kalu (6) SEMİ'NA (7) ve (8) hum (9) la (10) YESMEUN (11) 

( Ve duymadıkları halde "Duyduk." diyenler gibi olmayın.  )

8 sayısı "sonsuz döngünün", 21 sayısı "Ruh"'un, 11 ( 8+2+1 ) sayısı ise "düalitenin, döngünün ve halden hale geçişin" nümerolojik sembolleridir. 

"Ruh" kelimesinin baş harfi olan "R" harfi de ayrıca alfabedeki 21. harftir.

Kur'an'da "Ruh" ilmine ilişkin bilgi verilen ayetin kodunun nümerolojik değeri ( 1+7+8+5 = 21 ) ve ayetteki kelime adedi de 21 sayısına eşittir.

17/85 Ve (1) yes'elune (2) ke (3) an (4) er (5) RUH (6) kul (7) er (8) ruhu (9) min (10) emri (11) rabb (12) i (13) ve (14) ma (15) utitum (16) min (17) el (18) ilmi (19) illa (20) kalila (21) 

( Ve sana RUHTAN sual ediyorlar. De ki: "Ruh, Rab’bimin işlerindendir. İlminden size azıcık haricinde verilmemiştir." )

"ÂLİ / ÂLÂ" ( Yüce, Yüksek, Ulu Muhteşem ) kelimesinin bir tezahürü olan "EL" kelimesi "İlah, Tanrı" anlamında kullanılan bir kelimedir. ( BesmELe, CebraİL / GabriEL, MikaİL / MichaEL ) "EL" kelimesi, ön eki olduğu kelimelere de "Yükseklik, Büyüklük" anlamı kazandırmaktadır. ( ELephant ( Fil ), ELevate ( Yükseltmek ), ELiminate ( ELemek / Yüksekte bırakmak ) ... )

"EL" kelimesini oluşturan "E" ve "L" harflerin Türkçe alfabedeki sıra numaralarının ( 6 ve 15 ) nümerolojik değerleri yanyana geldiğinde 66 ( 6 ve 6 ( 1+5 = 6 ) ) sayısı oluşmaktadır ki bu sayı Allah kelimesini oluşturan Elif (1), Lam (30), Lam (30) ve He (5) harflerinin ebced değerlerinin toplamıdır.

Ayrıca "El" olarak yazım durumunda "E" harfi "l" harfinin solunda yatay olarak konumlandığında "Allah" kelimesinin Arapça yazılışında Elif, Lam, Lam harflerinin oluşturduğu şeklin benzeri oluşmaktadır.

"H" harfi Türkçe alfabedeki 10. harf tir. "H" harfi aynı zamanda kâinatın ve suyun özü olan Hidrojen elementinin de sembolüdür. Hidrojenin atom numarası 1 olup bu sayı 10 sayısının nümerolojik değeridir. Ayrıca suyun ( H2O ) molekül ağırlığı da 10'dur. ( H2 (1x2 = 2) + O (8) = 10

"O" harfi alfabedeki 18. harftir. Oksijen atomunun sembolü "O" harfi olup bu atom 1 adet çekirdekten ve 8 adet elektrondan oluşmaktadır.

Ayrıca sıra numarası 18 olan "O" harfi daire formunda olup daire 360 derecelik bir açıyı temsil etmektedir. Bu noktada ortak 9 nümerolojisi dikkat çekmektedir. ( 1+8 = 9 ; 3+6+0 = 9 ve 3x6 = 18 )

"F" harfi alfabedeki 7. harf olup, Kur'an'ın ilk suresi olan "Fatiha" ( Anahtar, Açılış ) suresinin isminin de baş harfidir ki bu surenin en önemli özelliği yoğun "7" nümerolojisi içermesidir. "F" harfinin uç kısmı bir anahtarın uç kısmına da benzemektedir.



"Infinite" isimli film

10.06.2021 tarihinde, aksiyon / bilimkurgu kategorisinde olan "Infinite" ( Sonsuz ) isimli bir film vizyona girmiştir. Bu film standart aksiyon filmi ögeleri taşımasına rağmen işlediği tema açısından oldukça dikkat çekmektedir. Zira ana tema "Reenkarnasyon"dur.

Filmin konusu özetle, reenkarnasyon döngüleri nedeniyle sonsuz yaşama sahip olduklarına inanan ve kendilerini "İnançlılar" olarak adlandıran bir grup ile, reenkarnasyonun bir kısır döngü olduğunu, bu kısır döngüden kurtulunabilmesi için dijital teknoloji vasıtasıyla döngünün durdurulması gerektiğini düşünen ve kendilerini "Nihilistler" olarak adlandıran diğer bir grubun çatışmasını yansıtmaktadır.

Bilindiği üzere küreselciler, ilahi kozmik bilgileri negatif frekanslı amaçlar doğrultusunda, haiz oldukları oranda kullanarak kitleleri zihin kontrolü ve tahakküm altına almaya çalışmaktadırlar. Bu süreçte en etkili araçları da medyadır. Dolayısıyla medya vasıtasıyla izlettikleri filmlerin senaryoları daima gerçek bilgileri, gerçek uygulamaları veya planları yansıtmaktadır. Bir film kategorisi olan "Bilim kurgu" kategorisi "uydurma", "gerçek dışı", "imkansız" algısı yaratıyor olsa da esasen bu kategorideki filmlerin tümü gerçek bilgilere ve durumlara dayanmakta olup, planlar doğrultusunda da istendiği gibi manipüle edilmektedir. 

"Infinite" isimli film ise, yaratılışın temel ilkesi olan "Yaşam döngülerini" konu almaktadır. Yaşam döngülerini "Reenkarnasyon" kavramı ile ifade etmek esasen yeterli olmamaktadır. Zira reenkarnasyon sadece ruhların kaba madde planı dünyadaki maddeselleşme / bedenlenme döngülerini ifade etmektedir. Oysa yaratılışın sonsuz ve farklı yaşam planlarında farklı farklı ve sonsuz nitelikte yaşam döngüleri mevcuttur. Yaratılıştaki döngü mekanizması Rum suresinin 11. ayetinde net olarak bildirilmektedir. ( Ayetin numarasının ve ayetteki kelime adedinin 11 olması da düalite / döngü kavramına işaret etmektedir. )

30/11 Allahu (1) yebdeu (2) el (3) halka (4) summe (5) yuidu (6) hu (7) summe (8) iley (9) hi (10) turceun (11) 

( Allah yaratışı ortaya çıkarıp başlatır. Sonra onu tekrarlayıp döndürür. Sonra O'na döndürülürsünüz. )

Yunus suresinin 34. ayetinin konusu da yaratılıştaki düalite ve döngüdür. Ayetteki ilk "Yuidu" ( Döndürür ) kelimesinin 11  kelime olması da bu bağlamda numerolojik uyum arzetmektedir.

10/34 Kul (1) hel (2) min (3) şurakai (4) kum (5) men (6) yebdeu (7) el (8) halka (9) summe (10) YUİDU (11) h (12) kul (13) allahu (14) yebdeu (15) el (16) halku (17) summe (18) yuidu (19) hu (20) fe (21) enna (22) tu'fekun (23) 

( De ki: "Ortaklarınızdan yaratışı ortaya çıkarıp başlatan, sonra onu DÖNDÜREN, tekrarlayan kimse var mıdır?" De ki: "Yaratışı Allah başlatır sonra onu döndürür, diriltir. O halde nasıl döndürülürsünüz?" )

Öz nitelik olarak sonsuz yaşam frekansları olan ruhlar ( bilinçler ), tekâmül yolculuklarının bir aşaması olan kaba madde planındaki süreçlerini tamamlayabilmeleri için Allahu Teala'nın mükemmel nizamı içinde reenkarnasyon döngülerine tabi tutulmaktadırlar. Dolayısıyla kaba madde planı dünyada "Ölüm" olarak algılanan fenomen esasen ruhlar için yeniden "Olum" anlamına gelmektedir ki bu durum filmde "Bir sayfadan diğer sayfaya geçmek" gibi güzel bir teşbih ile ifade edilmektedir.

Ruhlar her reenkarnasyonda tekâmül etmekte ve kaba madde planı dünyadaki süreçlerinin sonuna biraz daha yaklaşmaktadırlar. İşte dünyanın maddi ve nefsani frekanslarına gark olmuş şeytanlar insanların ruhsal tekâmülünün engelleyerek onları kaba madde planı dünyaya hapsetmeye ve kurdukları aldatıcı tahakküm sistemini devam ettirmeye çalışmaktadırlar. Bu sapık amaç uğrundaki en önemli araçları ise sosyal ve medikal alanda daha da yoğun olarak kullanmaya başladıkları dijital teknolojidir. 

Yukarıda zikredilen şeytani amaç uğrunda ortaya atılan ve evvelki bölümlerde defaatle irdelenen projeler ise "Transhumanism" ( İnsanüstücülük ) ve "Project Avatar" ( Avatar Projesi ) projeleridir. Özetle, ölmekte olan bir insanın ruhunun / bilincinin sentetik bir bedene aktarılarak sözde "ölümsüzlüğün" sağlanması taahhüdünü içeren bu aldatıcı projelerin gizli amacı ruhların tekâmülü için gerekli olan ve "Ölüm" olarak bilinen "Olum / Geçiş" fenomeni vasıtasıyla gerçekleşen reenkarnasyon döngülerinin durdurulmasıdır. Bu komplo diğer bir ifadeyle "ruhların dijital zindanlara hapsedilmesi" olarak da tanımlanabilir. Ve tabiri caizse esasen, asla gerçekleştiremeyecekleri bu durum bilinegelen anlamıyla "ölümdür". 



Filmdeki bu sahnede iki kişi, dijital çiplerin içine hapsedilmek suretiyle reenkarnasyonları ( tekrar bedenlenmeleri ) engellenmiş esir ruhların depolandığı kasaların önünde görülmektedir. 

Monday, May 16, 2022

Antik eserlerdeki nümerolojik sembolizm ( 1, 10 ve 11 ) ?!

"10" sayısı, nümerolojik değerinin "1" olması sebebiyle ezoterik nümerolojide Allah'ın birliğini, tekliğini ( Vahdet ) simgeleyen bir sayı ve çok önemli bir nümerik semboldür. Vahdet kavramı aynı zamanda tüm yaratılmışların tek bir yaratılış bütünün bileşenleri oldukları anlamını da taşımaktadır. Bilindiği üzere 11 sayısı ise bu muhteşem yaratılıştaki düalite ve döngü prensibini temsil eden diğer bir önemli nümerolojik semboldür. ( Halden hale geçişin ve boyutlar arası portal açılışının sembolü olan 9/11 ifadesinin kökeninde bu bilgi yer almaktadır. )

Allahu Teala'nın kelamının, ilminin, yaratışının mükemmelliğinin vurgulandığı aşağıdaki ayetlerde "10" ve "11" sayılarına ilişkin nümerolojik durum göze çarpmaktadır.

10/38 Em (1) yekulune (2) iftera (3) h (4) kul (5) fe (6) e'tu (7) bi (8) SURATİN (9) misli (10) hi (11) ve (12) ud'u (13) men (14) isteta'tum (15) min (16) duni (17) allahi (18) in (19) kuntum (20) sadikin (21) 

( "Onu o uydurdu." mu derler? De ki: "Öyleyse, eğer doğrular iseniz, onun aynısından olan SURE getirin. Allah’tan başka kime istidatınız varsa çağırın." )

- Yukarıdaki ayet 10 numaralı Yunus suresine aittir.  
- Ayetin numarası 11'dir.
- Ayetin ilk cümlesinde 11 kelime bulunmakta olup, cümlenin son üç kelimesi olan "Suratin misli hi" ( Onun aynısından sure ) kelimelerinin sıra numaraları sırasıyla 9,10 ve 11'dir. 

11/13 Em (1) yekulune (2) iftera (3) h (4) kul (5) fe (6) e'tu (7) bi (8) AŞRİ (9) SUVERİN (10) misli (11) hi (12) mufterayatin (13) ve (14) ud'u (15) men (16) isteta'tum (17) min (18) duni (19) allahi (20) in (21) kuntum (22) sadikin (23) 

( "Onu uydurdu." mu diyorlar? De ki: "O halde onun aynısından, uydurulmuşundan ON SURE getirin. Eğer doğrular iseniz, o Allah’tan başka istidatı olanları da çağırın." )

- 11 numaralı sure olan Hud suresinin yukarıdaki ayetinde Allahu Teala'nın ayetlerinin taklit edilemezliği ve "biricik" oluşu, 10 nümerolojisiyle vurgulanmaktadır.

- Ayette "Biz de ayet getririz." iddiasında bulunan inkarcı müşriklerin bunu asla başarayamayacakları "10" sayısı vurgusu ile bildirilmektedir. Ayette inkarcıların "On sure" getirmeleri istenmektedir. 

- Ayetteki "Aşri suverin" ( On sure-ler ) ifadesi, ayetin 9. ve 10. kelimelerinden oluşmaktadır. ( 9+1+0 = 10 ... 1+0 = "1" )

Bilginin semboller ( harfler, sayılar, şekiller ) ile ifade edilmesi yaratılışın kadim bir fenomeni olup, esasen tüm kültürlerdeki sembolizmin kökeni de ortak bir noktaya dayanmaktadır. Bu bağlamda muhtelif kültürlerdeki dillerin etimolojik, semantik ve morfolojik niteliklerinin benzeşmesi gibi, sembollerin de aynı şekilde benzerlik hatta özdeşlik arzetmesi son derece normaldir. 

Bilindiği üzere Göbeklitepe'nin keşfi birçok kadim ezoterik sembolün de açığa çıkmasına vesile olmuştur. Bunlardan dikkat çeken biri de Aborijin olarak anılan Avustralya yerlilerinin de taşıdığı bir sembol olduğu ortaya çıkan aşağıdaki semboldür.


Aşağıda ise bir Aborijin'in göğsünde aynı sembolün yer aldığı görülmektedir.

Bu sembolün ilahi bir kodlama, kozmik nümerolojik bir sembolizm olması kuvvetle muhtemeldir. Zira antik Mısır'ın sayı sisteminde yer alan 1 ve 10 sayılarının şekilsel ifadeleri yukarıdaki sembole benzemektedir.

Antik Mısır sayı sistemindeki 1 ve 10 sayıları Göbeklitepe'deki ve Aborijin'in göğsündeki sembollere benzemektedir.

Mısır'da bir tapınak duvarında yer alan, 1 ve 10 sayılarından oluşmuş gravürler.

Antik Mısır'daki sayı sistemi baz alındığında, Göbeklitepe'de ve Aborijin'in göğsünde yer alan semboller "10", "1" ve "10" sayılarını temsil etmekte olduğu düşünülebilir ki bu sayılar bölümün başında belirtildiği üzere "Yaratıcıyı, Yaratışın Mükemmelliğini ve Yaratıştaki Döngüleri" ifade etmektedirler.

                        
                                       Göbeklitepe'deki diğer benzer rölyef semboller

Göbeklitepe'deki bir başka monolitte yer alan yukarıdaki rölyef figürde ise soldaki ve sağdaki "10" sembollerinin ortasında "H" şekli yer almaktadır. İlginçtir ki "H" harfi, madde alemi kainatın özü olan ve kozmik veri tabanı niteliği arzeden suyun* da özü olan "Hidrojen" elementinin sembolüdür. "H" elementinin atom numarasının "1" olması, suyun formülünün H2O olması ( Su molekülünün atom numarası 10'dur. H2 (1x2 = 2 ) + O (8) = 10 ... 1+0 = "1" ) ve ayrıca "H" harfinin Türkçe alfabedeki** sıra değerinin "10" olması yukarıdaki figürün de "10", "1" ve "10" sembolizmini yansıttığı yönünde kanaat uyandırmaktadır. 

Sümerler'deki sayı sistemindeki 1 ve 10 sembolizmi de - köşeli olmakla birlikte - yukarıdaki şekillerle uyum arzetmektedir. ( 10 sayısı yine "kanca" veya "U" formundadır. )

Sümerler'deki sayı sistemi sembolleri

* 24/45 Vallahu haleku kulle dabbetin min ma' ... ( Ve Allah her debeleneni sudan yarattı. .... )

** Türkçe alfabe, sesli ve sessiz harf olmak üzere ağızdan çıkabilecek her ses için ayrı bir harf içeren tek Latin harfli alfabedir. Türkçe alfabede 29 ( 2+9 = 11 ) kelime bulunması da evvelki bölümlerde ayrıca incelenmiş bir husustur. 

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2017/09/gobekli-tepe-2-gobekli-tepe-mi-kopekli.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2018/11/gobeklitepe-2.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2020/09/kozmik-bilgi-kovastabuti-sekine.html




Sunday, May 15, 2022

"Elif Lam Mim Ra" Matrisi

Hurufu mukatta içinde Kur'an'daki sıralamaları ve birlikte oluşturdukları anlamlar itibarıyla öne çıkan harfler "Elif, Lam, Mim ve Ra" harfleridir. Bu harflerin yer aldığı ayetler şöyledir.

2/1 Elif Lam Mim
3/1 Elif Lam Mim
7/1 Elif Lam Mim Sad
10/1 Elif Lam Ra
11/1 Elif Lam Ra
12/1 Elif Lam Ra
13/1 Elif Lam Mim Ra
14/1 Elif Lam Ra
15/1 Elif Lam Ra
29/1 Elif Lam Mim 
30/1 Elif Lam Mim
31/1 Elif Lam Mim
32/1 Elif Lam Mim

"Elif Lam Mim" huruf setindeki "Elif" ve "Lam" harfleri birlikte "El" kelimesini oluşturmaktadırlar ki "Âli / Âlâ" ( Yüce, Yüksek, Ulu, Büyük ) kelimelerinin bir tezahürü olan bu kelime "İlah" kelimesinin kökünde de yer alan ve "Tanrı" anlamında kullanılan bir kelimedir. ( BesmELe, CebraİL / GabriEL, MikaİL / MichaEL kelimelerinin sonlarında "EL" kelimesi bulunmaktadır. )

"El" köküne haiz olan ve özünde hep "Yükseklik, Ululuk" anlamı taşıyan bazı kelime örnekleri: "Elemek" ( Tür - Ayırıp en üstte bırakmak anlamı ), "Elevate" ( Yukarı kaldırmak, Yükseltmek ), "Elite" ( Elenmiş, Seçilmiş, Yüksekte olan ), "Elephant / Elefant" ( Fil - Yüksek ve büyük olan ) ( İng, Fra, Alm ), "Eleven" ( İng - Onbir ) ( Okült satanik nümerolojide "El" ( İlah ) + "Even" ( Denk, Eşit ) şeklinde "İlaha denk, İlaha eşit" gibi bir şirk anlamı yüklenmektedir. )

Ayrıca "Allah" kelimesinin yazılışını oluşturan harfler "Elif", "Lam", "Lam" ve "He" harfleridir ki bu harfler ile esasen "ELLH" kelimesi oluşmaktadır. "El+Lh", "El+L+h" veya "El+İl+ah"  kelimeleri de "Ellh / Allah" kelimesinin tezahürleridir.

"Mim" harfi, kelime olarak düşünüldüğünde "Bilindi, Görüldü, Sonlandı" anlamını yansıtmaktadır. Türkçedeki "Mimlemek" fiili de "Tespit etmek, Görmek, İşaretlemek, Sonlandırmak" anlamına gelmektedir.

"Ra" harfi de kelime olarak düşünüldüğünde "Görmek" anlamını yansıtmaktadır. 

Bu bağlamda "Elif Lam Mim Ra" huruf setinin "İlah tespit eder ve görür." anlamını yansıttığı düşünülebilir.

Evvelki bölümlerde "7" sayısının ve "İkili Yedi" kavramının gayb olarak da anılan ilahi kozmik bilgilere - Allah'ın rızası ve izni sınırları içinde olmak üzere - erişim için bir "anahtar" niteliğinde olduğuna, "Fatiha" suresinin de bu bağlamda önemli mesajlar içerdiğine değinilmişti.

Huruf setlerinin, Kur'an'a yerleştirilmiş ilahi ayetler ( kodlar, semboller, işaretler vb. ) oldukları, Yusuf suresinin ilk ayetinde "Elif Lam Ra" huruf seti vasıtasıyla bildirilmektedir. Bu ayette Kur'an'ı temsil eden "Kitap" kelimesinin ayetteki sıra numarasının "7" olması da dikkat çekmektedir.

12/1 Elif (1) lam (2) ra (3) tilke (4) ayatu (5) el (6) KİTABİ (7) el (8) mubin (9) 

( Elif lam ra. Bunlar apaçık KİTABIN ayetleridir. )

Ayrıca bkz.


ve diğer "İkili Yedi" konulu bölümler. ( Anasayfanın sol üst köşesinde yer alan arama penceresine yazılmak suretiyle erişilebilir. )

"Elif", "Lam", "Mim" ve "Ra" harflerinin "alfabedeki sıra numaralarının", bu harflerin huruf setleri içindeki "tekrar adetleri"ne göre dizilimini içeren bir matris oluşturulmak istendiğinde 7x7'lik yani 49 hücrelik bir kare matris ortaya çıkmaktadır. ( 7x7'lik matris "Seb'an minel mesani" ( İkili Yedi ) kavramının da bir tezahürüdür. )

Matrisin ilk satırındaki sayıların toplamı "7", matrisin son satırındaki sayıların toplamı "49", matrisin son sütunundaki sayıların toplamı ise "70" ( 7+0 = 7 ) sayısını vermektedir. Bu durum 7x7'lik matris ve 49 hücre ile tam uyum arzetmektedir.

"Elif", "Lam", "Mim" ve "Ra" kelimelerinin huruf setleri içindeki "tekrar adetleri" ve bu harflerin "bulundukları ayetlerin numaraları" kriterleri bazında bir matris oluşturulmak istendiğinde ise aşağıdaki matris ortaya çıkmaktadır.


"7" ve "İkili Yedi" kodlaması açısından bir fenomen niteliğinde olan "Fatiha" ( Açılış, Anahtar ) suresinde ( ilk sure ) toplam 49 kelime bulunması da bu bağlamda dikkat çekmektedir. 

1/1 Bi (1) ismi (2) allah (3) er (4) rahman (5) er (6) rahim (7)
( Şefkatli, merhametli Allah'ın ismi ile, )

1/2 El (1) hamdu (2) li (3) allahi (4) rabbi (5) el (6) alemin (7)
( Övgü alemlerin Rab’bi Allah içindir.  )

1/3 Er (1) rahman (2) er (3) rahim (4)
( Şefkatli, merhametli, )

1/4 Maliki (1) yevme (2) ed (3) din (4)
( Din gününün maliki, )

1/5 İyya (1) ke (2) na'budu (3) ve (4) iyya (5) ke (6) nestein (7)
( Ancak sana kulluk ederiz ve ancak sana istekte bulunuruz. )

1/6 İhdi (1) na (2) es (3) sirata (4) el (5) mustekim (6)
( Bizi doğru yola yönlendir. )

1/7 Sirata (1) ellezine (2) en'amte (3) aley (4) him (5) ğayri (6) el (7) mağdubi (8) aley (9) him (10) ve (11) la (12) ed (13) dallin (14)












Saturday, May 14, 2022

Psikolojik bir sendrom "Mania"

"Mania" kelimesi "Mani, Manyaklık, Cinnet, Delilik, Saplantı, Obsesyon, İptila, Düşkünlük, Şiddettli arzu, Tutkulu davranış" anlamlarına gelen bir kelime olup aynı zamanda bir psikolojik sendrom ismidir.

Psikolojik açıdan "Mani", herhangi bir maddi veya manevi olguya yönelik anormal olarak yükselmiş taşkın duygudurumla karakterize süjenin saplantılara ve gerçek olmayan düşüncelere sahip olabildiği bir sendromdur. "Mani" sendromu konusuna göre süjeyi suça meyilli hale de getirebilmektedir. "Manyak" ( Tür ), "Maniac" ( İng ), "Maniaque" ( Fra ) kelimeleri de "Mani" köküne sahip kelimelerdir.

Türkçe'de yer alan ve Arapça kökenli olan "Men" ( Engelleme ), "Mâni / Mânia" ( Engel ), "Mani / Emaniy" ( Saplantılı istek / -ler, Kuruntu / -lar ) kelimeleri de "Mania / Mani" kelimesiyle ortak fonetik ve semantik kökene sahiptirler. Zira "Mani", süjenin normal psikolojik sürecinin "engelleyen" ve süjeyi "engelli" hale getiren bir sendromdur.

Sonunda "mani" eki bulunan bazı psikolojik sendrom isimleri şöyledir.

Kleptomani ( Hırsızlık saplantısı )

Nemfomani ( Cinsellik saplantısı )

Megalomani ( Büyüklük saplantısı )

Bibliyomani ( Kitap saplantısı )

Piromani ( Ateş saplantısı / Yangın saplantısı )

Kur'an'da "Mani" kelimesi, kötülük peşindeki inkârcı müşrikler ile ilintilendirilmiş olarak ve onların "gerçek dışıya yani batıla olan saplantılı isteklerini" vurgulayacak şekilde "Emaniyy" ( Saplantılı istekler, Kuruntular ) kelimesiyle yer almaktadır. 

2/78 Ve minhum ummiyyune la ya'lemunel kitabe illa EMANİYYE ve in hum illa yezunnun

( Onlardan okuma yazma bilmeyenler, kitabı SAPLANTILI İSTEKLERİ haricinde bilmezler. Kesinlikle onlar ancak zannederler.  )

2/111 Ve kalu len yedhulel cennete illa men kane huden ev nesar tilke EMANİYYUhum kul hatu burhanekum in kuntum sadikin

( Ve "O Yahudi olanların veya Nasıralıların haricindekiler cennete giremezler." dediler. Bu onların SAPLANTILI İSTEKLERİdir. De ki: "Eğer doğrular iseniz delilinizi getirin." )

4/123 Leyse bi EMANİYYİkum ve la emaniyyi ehlil kitab men ya'mel suen yucze bihi ve la yecid lehu min dunillahi veliyyen ve la nesira

( Sizin SAPLANTILI İSTEKLERİnize ve kitap sahiplerinin saplantılı isteklerine göre değildir. Kötülük yapan kimse, onunla karşılığını alır. Kendisine Allah’tan başka dost ve yardımcı bulamaz. )

Esma-ul Husna, 7 - İkili Yedi ve Gaybın Anahtarları

6/59 Ve (1) inde (2) hu (3) MEFATİHU (4) EL (5) ĞAYBİ (6) ...

( Ve GAYBIN ANAHTARLARI O’nun indindedir. .... )

En'am suresinin yukarıdaki ayetinde  "Gayb" ( Bilinmeyen, Yokluk ) olarak adlandırılan ilahi kozmik bilgilere erişimin "Mefatiha" ( Anahtarlar ) ile mümkün olabileceği ve bu anahtarların da Allah'ın indinde olduğu bildirilmektedir.

İlk surenin "Fatiha" ( Anahtar, Açılış, Başlangıç ) suresi olması,

"Fatiha" suresinin ilk ayetinin 7 kelimeden oluşan "Bismillahirrahmanirrahim" ( Besmele / Allah'ın ismi ile ) olması,

Surede 7 ayet bulunması,

İlk iki ayetin 7'şer kelimeden oluşması,

1/1 Bi (1) ismi (2) allah (3) er (4) rahman (5) er (6) rahim (7)

( Şefkatli, merhametli Allah'ın ismi ile, )

1/2 El (1) hamdu (2) li (3) allahi (4) rabbi (5) el (6) alemin (7)

( Övgü alemlerin Rab’bi Allah içindir.  )

ve surede 49 ( 7x7 ) kelime bulunması "7" ve "İkili Yedi" nümerolojisinin kozmik bilgilere ve Allah'ın izin verdiği ölçüde gayba erişimi sağlayan kodlar olabileceğini ortaya koymakta gibidir. 

Allahu Teala'nın, gaybın yegâne âlimi olduğu ancak gayb ilmini dilediği ölçüde resullerden hoşnut olduklarına açtığı 72. sure olan ( 7 ve 2 .... İkili Yedi ) Cinn suresinin aşağıdaki ayetlerinde bildirilmektedir. "Gaybın resullere zahir kılındığı / açıldığı" ifadesi bu ikili ayet setinin ikincisi olan 72/27 kodlu ayette yer almaktadır ki bu ayetin kodunda çift "İkili Yedi" mesajı bulunmaktadır.

72/26 Alimul ğaybi fe la yuzhiru ala ğaybihi ehaden

( Gaybı bilendir. Gaybını hiçbir kimseye açıp meydana çıkarmaz. )

72/27 İLLA MEN İRTEDA MİN RESULİN fe innehu yesluku min beyni yedeyhi ve min halfihi rasaden

( RESULDEN O RAZI, HOŞNUT OLDUĞU HARİÇ. Kesinlikle O, önünden ve arkasından gözetleyenler salar. )

Hatırlanacağı üzere "7" sayısı bir döngülük frekansı, olgunlaşmayı, tamamlanmayı, "İkili Yedi" Kavramı ise düaliteyi ve döngüyü simgelemektedir. Kur'an'ın "Seb'an minel mesani" ( İkililerden Yedi / İkili Yedi ) olduğu ve "Kitaben mesani" ( İkili kitap ) olduğu aşağıdaki ayetlerde bildirilmektedir.

15/87 Ve lekad ateynake SEB'AN MİNEL MESANİ vel kur'anel azim

( Ve biz sana İKİLİLERDEN YEDİYİ ve büyük Kur'an' ı verdik. )

39/23 Allahu nezzele ahsenel hadisi KİTABEN muteşebihen MESANİYE ....

( En güzel sözü, benzetmeli İKİLİ KİTAP olarak Allah indirdi. ... ) 

7 kelimeden oluşan besmele Kur'an'da sadece 2 ayette ( 1/1 ve 27/30 ) geçmekte olup bu durum da "İkili Yedi" kavramının bir tezahürü niteliğindedir.

1/1 Bi (1) ismi (2) allahi (3) er (4) rahmani (5) er (6) rahim (7) 

( Şefkatli, merhametli Allah'ın ismi ile )

27/30 İnne (1) hu (2) min (3) suleymane (4) ve (5) inne (6) hu (7) bi (8) ismi (9) allahi (10) er (11) rahmani (12) er (13) rahim (14) 

( Kesinlikle o Süleyman’ dandır. Kesinlikle o şefkatli merhametli Allah' ın ismi iledir. )

Besmelenin ikinci kez geçtiği surenin kodunun 27 olması "İkili Yedi" kavramına işaret niteliğindedir. Ayrıca ayette toplam 14 ( 7+7 veya 2x7 ) kelime bulunmakta olup, 7 kelimelik besmelenin bulunduğu son bölümden önceki bölümde de 7 kelime bulunmaktadır. 

Allah'ın isimlerinden "Esmaul Husna" ( Güzel İsimler ) olarak ilk kez bahsedilen A'raf suresinin aşağıdaki ayetinde de 7 nümerolojisi bulunmaktadır.  

7/180 Ve (1) li (2) allahi (3) el (4) ESMAU (5) el (6) husna (7) fe (8) ud'u (9) hu (10) bi (11) ha (12) ve (13) zeru (14) ellezine (15) yulhidune (16) fi (17) ESMAİ (18) h (19) se (20) yuczevne (21) ma (22) kanu (23) ya'melun (24) 

( Ve en güzel İSİMLER Allah içindir. O halde, Allah' ı onlarla çağırın. O’nun İSİMLERİ hakkında zulmedenleri, sapanları bırakın. O yapmış olduklarını karşılıklandıracağız. )

- Ayetin kodunun nümerolojik değeri 7 sayısını vermektedir. ( 7+1+8+0 = 16 ... 1+6 = 7 )

- "Esma" ( İsimler ) ifadesinin geçtiği ilk cümlede 7 kelime bulunmaktadır. 

Ve (1) li (2) allahi (3) el (4) ESMAU (5) el (6) husna (7) 

( Ve en güzel İSİMLER Allah içindir. )

- Ayette "Esma" ( İsimler ) ifadesinin geçtiği ikinci cümlede de 7 kelime bulunmaktadır. 

Ve (1) zeru (2) ellezine (3) yulhidune (4) fi (5) ESMAİ (6) h (7)

( O’nun İSİMLERİ hakkında zulmedenleri, sapanları* bırakın. )

- Ayette "Esma" ( İsimler ) kelimesi 5. ve 18. kelimeler olmak üzere iki kere geçmektedir. ( 5+1+8 = 14 ... İkili Yedi ... 7+7 veya 2x7 )

* "Allah'ın isimleri hakkında zulmetmek / sapmak" ifadesiyle, Esma-ul Husna'nın inkârcı müşrikler tarafından sihir ve tahakküm aracı olarak kullanılmasına da işaret ediliyor olabilir.

Ayrıca Tevbe suresinin aşağıdaki ayetinde, Allah'ın izni ve rızası durumunda, "70 kere" istek kelâmı tekrarı vasıtası ile gerçekleşmenin vuku bulabileceği dolaylı olarak ve "af talebi" misaliyle bildirilmektedir.

9/80 İstağfir (1) lehum (2) ev (3) la (4) testağfir (5) lehum (6) in (7) testağfir (8) lehum (9) SEB'İNE (10) MERRATEN (11) fe (12) ley (13) yağfir (14) allahu (15) lehum (16) zalike (17) bi (18) enne (19) hum (20) keferu (21) bi (22) allahi (23) ve (24) rasuli (25) h (26) ve (27) allahu (28) la (29) yehdi (30) el (31) kavme (32) el (33) fasikin (34) 

( Onlara af iste veya onlara af isteme. Onlar için YETMİŞ KERE af istesen de Allah onlara af eylemeyecektir. Bu, kesinlikle onların Allah' ı ve resulünü inkar etmelerinden dolayıdır. Allah günahkarlar kavmini yönlendirmez. )

Ayette 34 ( 3+4 = 7 ) kelime bulunmaktadır.

"Seb'a" ( Yedi ) kelimesi Kur'an'da 21 kere tekrarlanmakta olup, 7, 2 ve 1 sayıları "Allah" kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi olan 2701 sayısındaki rakamlardır. Ve bu rakamların toplamı 10 sayısını yani nümerolojik olarak Allah'ın birliğini ve tekliğini simgeleyen 1 sayısını vermektedir. ( 21 sayısı da Ruh kelimesini simgeleyen sayıdır. )

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2021/10/ikili-yedi-uyumlu-kelime-frekanslar.html?m=1