25 Ağustos 2021 Çarşamba

Ay ve 7'lik döngüler

İnsanın Ay'a ilk inişi, 16.07.1969 tarihinde yapılan Apollo11 uçuşu kapsamında gerçekleşmiş olup, astronot Neil Armstrong 20.07.1969 tarihinde Ay'a ilk ayak basan insan olmuştur.


Yukarıdaki tarihlerin içerdiği "7" ve "İkili Yedi"* nümerolojisi "Kamer" ( Ay ) kelimesinin Kur'an ayetlerindeki konumu itibarıyla bir senkron oluşturmaktadır.

16 ... 1+6 = "7" 
07 ... 0+7 = "7"

20 ... "2"
07 ... "7"

77 ve 27 sayıları "İkili Yedi"* oluşturmakta olup, ayrıca yılı belirten 1969 sayısının nümerolojik değeri de "7" sayısını vermektedir.

( Ayrıca; "Apollo11" misyonu kapsamında Neil Armstrong ve Buzz Aldrin 20.07.1969 günü saat 20:18'de ( 2+0+1+8 = 11 ) (EEZ) Ay yüzeyine iniş yapan ilk insanlar olmuşlardır. Misyonun ismi, Ay'a iniş saati ve Armstrong'un Ay'a ayak basma anında söylediği meşhur cümle, düalitenin, döngünün ve farklı boyuta geçişin sembolü olan 11 nümerolojisini içermektedir.

"That's (1) one (2) small (3) step (4) for (5) man (6), one (7) giant (8) leap (9) for  (10) mankind. (11)" ( Bu insan için küçük bir adım, insanlık için büyük bir adım. ) )

- Kur'an'da "Kamer" ( Ay ) kelimesi 27 kere tekrarlanmaktadır. ( 27 ... 2 ve 7 ... İkili Yedi* )

- Kur'an'da "Kamer" ( Ay ) kelimesinin ilk kez "tek başına" yer aldığı ayetin numarası 77'dir. Kur'an'da "Kamer" kelimesi sıklıkla "Şemse vel kamera" ( Güneş ve Ay ) kalıbıyla veya "Şems" ( Güneş ) kelimesi de ayette bulunacak şekilde yer almaktadır. 

6/ "77" Fe lemma rael KAMERA baziğan kale haza rabbi fe lemma efele kale lein lem yehdini rabbi le ekunenne minel kavmid dallin

( AY' ı doğarken gördüğünde "Rab’bim budur." dedi. Kaybolduğunda ise "Rab’bim beni yönlendirmeseydi, sapıklar kavminden olurdum." dedi. )

* "Seb'an minel mesani" ( İkililerden Yedi / İkili Yedi ) kavramı sadece Hicr suresinde yer almaktadır.

15/87 Ve lekad ateynake SEB'AN MİNEL MESANİ vel kur'anel azim

( Ve biz sana İKİLİLERDEN YEDİYİ ve büyük Kur'an' ı verdik. )

Kur'an'da 7 ayet içeren 2 sure ( Fatiha 1. sure ve Maun 107. sure ... 2 ve 7 ) bulunması, ilk sure olan Fatiha suresinin ilk 2 ayetinde 7'şer kelime bulunması, Fatiha suresinin 49 kelime ( 7x7 ) içermesi, Kur'an ayetlerinde göğün ve yerin "7 tabakadan" oluştuğunun bildirilmesi "İkili Yedi" fenomeninin tezahürlerine bazi örneklerdir. "İkili Yedi" yaratılıştaki düaliteyi ve döngüyü sembolize eden bir kavramdır.

"Kamer" kelimesinin ikinci kez "tek başına" yer aldığı ayetin kodunda da 77 yani "İkili Yedi" nümerolojisi bulunmaktadır.

25/61 Tebarake (1) ellezi (2) ceale (3) fi (4) es (5) semai (6) burucen (7) ve (8) ceale (9) fi (10) ha (11) siracen (12) ve (13) KAMERAN (14) munira (15) 

( Gökte yıldız kümeleri oluşturan ve onun içinde ışık ve aydınlatıcı AY’ı oluşturan o yüce bereketli olandır. )

- Ayet kodu 25/61 ... 2+5 = "7"; 6+1 = "7" ... 77

- Ayetteki "Kamer" kelimesi 14. kelimedir. ( 7+7 = 14 ... İkili Yedi )

Ay'ın Dünya çevresindeki yörüngesinde bir tam döngüyü tamamalaması da 27 gün 7 saat 43 dakika sürmektedir. Bu göksel fenomende de İkili Yedi nümerolojileri dikkat çekmektedir. 

https://www.lpi.usra.edu/education/skytellers/moon-phases/

Dünyanın uydusuna verilen isimler ve kökleri incelendiğinde "Işık" ve "Göz / Gözleme" anlamları göze çarpmaktadır. 

"Ay" kelimesinin Arapça karşılığı "Kamer / Kamera" kelimesi olup bu kelime batı dillerinde "gözetlemek ve çekim yapmak" için kullanılan cihazın ismi olan "Camera / Caméra / Kamera" kelimelerinin de kaynağıdır. 

"Göz" anlamına gelen Arapça'daki "Ayn", İngilizce'deki "Eye", Fransızca'daki "Oeil" ( "Öy" okunur. ) kelimeleri de Türkçe'deki "Ay" kelimesiyle ortak kökene sahiptirler. Işığı yansıtarak nesnelerin görülmesini sağlayan Arapça kökenli "AYna" kelimesi ve "Göz / Su pınarı" anlamına gelen "Ayn" kelimesi de "AY" kökündendir.

"Ay" kelimesinin İngilizce'de "Dünyanın uydusu" anlamındaki karşılığı "Moon", Fransızca'da ise "Lune" kelimesidir. "Lune" kelimesindeki "LU" kökü "Işık, Aydınlık" anlamını içermektedir.

LUmière ( Fra. )= Işık

LUxury ( İng. )= Lüks, Işıltı

LUcifer ( Lat. ) = Işık getiren!

LUnette ( Fra. ) = Gözlük

LUire ( Fra. ) = Işıldamak, Parıldamak

LUstre ( Fra. ) = Avize

LUciole ( Fra. ) Ateş böceği

AndaLUcia ( EndüLÜs ) = Işık içinde

LUcce ( Ara. ) = Ayna, Engin su 

LUcky ( İng. ) = Şanslı, Işıltılı, Işık vurmuş olan

LOUpe ( Fra. ), LUpe ( Alm. ) = Büyüteç ( Görme ile ilgili cihaz )

"Ay" kelimesinin "Görme, Gözetleme" anlamı okült ezoterizmde "All seeing EYE" konseptiyle ilintilendirilmektedir. Ay'ın üst boyut varlıkları ve onların Dünya'daki tebaaları tarafından bir gözlem / gözetleme noktası olarak kullanıldığı da spekülatif söylemler arasında yer almaktadır.

Öte yandan 70'li yıllarda spiritüel araştırmalar yapan "Bilim Araştırma Merkezi"'nin yayımladığı dergilerin birinde Ay'ı bir gözetleme üssü olarak tasvir eden aşağıdaki kapak ve  yine 7 kelimeden oluşan ve döngü sonunu haber veren 54/1 kodlu ayet dikkat çekmektedir.


54/1 İkterabeti (1) es (2) saatu (3) ve (4) inşakka (5) el (6) kamer (7) 

( Saat yaklaştı ve Ay yarıldı. )

"Ay'ın yarılması" ifadesinin zahiri, batini ve teşbihi muhtelif anlamları olduğu aşikârdır.

Meşhur Star Wars filmindeki "Death Star" ( Ölüm Yıldızı ) isimli uzay istasyonunun da Ay'a benzetilmiş olması da dikkat çekmektedir. ( Üzerinde krater detayı dahi bulunmaktadır. )


Evvelki bölümlerde incelenen ve 7 yıllık frekanslardan oluşan döngüleri tanımlayan "Shemitah Cycle" ( Shemitah Döngüsü / Simit Döngüsü / Şimdi Döngüsü ) ve Yusuf suresinde yer alan "İki adet Yedi senelik döngü" misali de bu noktada önem arzetmektedir. ( İlgili ikili ayet setinin ilk ayetinin kodu 12/47 olup nümerolojik değeri 14 ( 7+7, 2x7 ... İkili Yedi ) olmaktadır.

12/47 Kale tezraune SEB'A SİNİNE DEEBA fe ma hasadtum fe zeruhu fi sumbulihi illa kalilen min ma te'kulun

( "YEDİ SENE USÜLÜNE göre ekeceksiniz. Hasat etmeyin de o yediklerinizden azı haricindekileri başağının içinde bırakın." dedi. )

12/48 Summe ye'ti min ba'di zalike SEB'UN ŞİDADUN ye'kulne ma kaddemtum lehunne illa kalilen min ma tuhsinun

( “Sonra bunun ardından YEDİ ŞİDDETLİ ZORLU OLANI gelecek. O biriktirip daim kıldıklarınızı, o saklayacaklarınızdan azı
haricindekini yiyecek." )

"Yedi cılız ve yedi semiz sığır" ve "Yedi yeşil başak ve yedi kuru başak" misallerinin yer aldığı ayetin numarası da 43 olup, nümerolojik olarak 7 ( 4+3 = 7 ) sayısını vermektedir. 

12/43 Ve kalel meliku inni era SEN'A BEKARATİN SİMANİN ye'kuluhunne SEB'UN İCAFUN ve SEB'A SUMBULATİN HUDRİN ve UHARA YABİSAT ya eyyuhel meleu eftuni fi ru'yaye in kuntum lir ru'ya ta'burun

( Ve hükümdar "Kesinlikle ben YEDİ SEMİZ SIĞIR gördüm. Onları YEDİ CILIZ olanı yiyordu. YEDİ YEŞİL BAŞAK ve DİĞERLERİ KURU. Ey ileri gelenler, eğer rüyayı yorumlarsanız bana rüyam hakkında fetva verin, fikir bildirin." dedi. )

Dünyada kurgulanan olayların da 7 yıllık döngüler halinde vuku bulduğu dikkate alınacak olduğunda 2023 ( 289. 7 yıllık döngü sonu ) ve 2030 ( 290. 7 yıllık döngü sonu ) yılları önem arzetmektedir. 

Yaratılıştaki 7 birimlik döngülere diğer bazı örnekler;

7 Müzik notası ( Do, Re, Mi, Fa, Sol, La, Si )

7 Temel renk ( Kırmızı, Turuncu, Sarı, Yeşil, Mavi, Lacivert, Mor ) 

7 Gök katmanı ( Troposfer, Stratosfer, Mezosfer, Termosfer, Ekzosfer, İyonosfer, Manyetosfer )

7 Çakra ( Kök, Sakral, Solar Plexus, Kalp, Boğaz, Üçüncü Göz, Taç )

7 Günlük haftalar ( Kutsal kitaplarda "Yevmel Sebt" ( Yedinci Gün ) veya "Şabat Günü" olarak zikredilir. "Sebt" veya "Şabat" kelimeleri hem "Yedi" hem de "Sabit olma, Eylemsiz olma ) anlamına gelmektedir. )

7 Mitoz bölünme fazı *

* Yaratılışın mikro tezahürü olan Mitoz hücre bölünmesi de döngüselliğin bir ifadesi olan "İkili Yedi" kavramının kaba madde planındaki temsili niteliğindedir. Mitoz bölünme şeması aşağıda olup, 7 birimlik döngü sonunda 2 hücre ortaya çıkmaktadır.







22 Ağustos 2021 Pazar

"Ubuntu / Umunthu" bilinci

Afrika kabilelerinden olan Zulu'ların dilinde "Ubuntu", Chewa'ların dilinde ise "Umunthu" olarak yer alan kelime kök anlam itibarıyla "İnsanlık" anlamına gelmekte ve halk arasında "Ben ancak herkes ile birlikte varım." anlamını yansıtmaktadır.

"Ubuntu / Umunthu" ( İnsanlık ) kelimesi batı dillerinde de aynı anlamı yansıtan "Humanity / Humanité / Humanität" kelimeleri ile ortak fonetik köke sahiptir. Bu durum, esasen dillerin de insanlar gibi özde bir olduklarını ve birlikte tek bir bütünü oluşturduklarını ispat eder niteliktedir. 

Afrika dillerinde ve batı dillerinde kelime sonlarında yer alan ve kelimeye "-lik / lık, -tu / tü" anlamlarını katan "tu" veya "ty / té / tät" ekleri Türkçe'de de bulunmaktadır. ( Örnek :  KurunTU, BozunTU, DoğrulTU, GörünTÜ, AvunTU ... )

İnsanlar "tek bir bütünün" bileşenleri olup, esasen yaratılışta "diğeri" diye bir kavram mevcut değildir.  İnsanlar "kolektif bilinç" adı gerilen "ünitenin / vahdetin" farkına vardıklarında ve "almak yerine vermenin" esas teşkil ettiğini idrak ettiklerinde aralarındaki anlamsız, aldatıcı, nefsani ve helâk edici yarış da sona erecek ve birlikte mutluluk, tatmin, tekamül ve yükseliş vâki olacaktır. Bu husus Hadid suresinin 20. ayetinde "dünya hayatınin aldatıcılığı" teması üzerinden dolaylı olarak ifade edilmiştir.

57/20 İ'lemu ennemel hayatud dunya le'ibun ve lehvun ve zinetun ve TEFAHURUN BEYNEKUM VE TEKASURUN  FİL EMVALİ VEL EVLADİ ke meseli ğaysin a'cebel kuffare nebatuhu summe yekunu hutamen ve fil ahireti azabun şeduydun ve mağfiretun min allahi ve ridvanun ve mel hayatud dunya illa meta'ul ğurur

( Bilin ki o dünya hayatı kesinlikle oyundur, eğlencedir, süstür, ARANIZDA ÖVÜNMEDİR, MALLARDAN VE ÇOCUKLARDAN ÇOĞALTMADIR. Bitirip yetiştirdiği, ekincilerin hoşuna giden yağmur misali gibidir. Sonra kırpılmış parça olur. Ahirette şiddetli azap, Allah’tan af ve rıza vardır. Dünya hayatı aldatıcı fayda haricindeki değildir. )

Ezandaki üslub ve tilâvet

"Ezan" kelimesi "Nidâ yoluyla bildirme" anlamına gelen ve inananların duaya davet edilmesine vesile olan çağrıya verilen isimdir.

Ezan aşağıdaki cümlelerden oluşmaktadır.

Allâhü ekber ( Allah en büyüktür. )

Allâhü ekber ( Allah en büyüktür. )

Allâhü ekber ( Allah en büyüktür. )

Allâhü ekber ( Allah en büyüktür. )

Eşhedü en lâ ilâhe illallah ( Allah'ın haricinde ilah olmadığına şahitlik ederim. )

Eşhedü en lâ ilâhe illallah ( Allah'ın haricinde ilah olmadığına şahitlik ederim. )

Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah ( Muhammed'in Allah'ın resulü olduğuna şahitlik ederim. )

Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah ( Muhammed'in Allah'ın resulü olduğuna şahitlik ederim. )

Hayye ale’s-salâh ( Haydi duaya )

Hayye ale’s-salâh ( Haydi duaya )

Hayye ale’l-felâh ( Haydi kurtuluşa )

Hayye ale’l-felâh ( Haydi kurtuluşa )

Allâhü ekber ( Allah en büyüktür. )

Allâhü ekber ( Allah en büyüktür. )

Lâ ilâhe illallah ( Allah'ın haricinde ilah yoktur. )

Son yıllarda ezanın bu güzel anlam içeriği maalesef bazı müezzinlerin "değişik" okuma tarzları sebebiyle halka tam yansıtılamamakta ve  hissettirilememektedir. Anılan "değişik okuma tarzı", neredeyse sadece kelimelerdeki "a" harflerinin yırtınırcasına bağırarak ve gereğinden fazla uzatılmış olarak seslendirilmesini ifade etmektedir. Ve maalesef ezan okunma süresinin çok büyük bir bölümünü bu uzatılmış "a" sesi doldurmaktadır. Ezan bir uzun hava değildir. Ezan bir şarkı veya türkü de değildir. Ezanın uzun hava tarzında okunmasına "teganni okuma" ( şarkı gibi okuma ) denmektedir ki bu eylem döngü sonundaki dejenerasyonlar yani kıyamet alâmetleri kapsamındaki bir durumdur.

Kur'an'ın usülüne uygun olarak okunmasını, seslendirilmesini tanımlayan "Tilâvet" ( Okuma ) kavramının aynen ezan içinde geçerli olmasının gerekliliği aşikârdır.

Mânânın idrakinden yoksun bir şekilde "haykırma" ve "bağırma" durumuna Bakara suresinin 171. ayetinde "akletme" fiili de kullanılarak değinilmiştir. 

2/171 Ve meselullezine keferu ke meselillezi YEN'İKU bima la yesmeu illa duaen ve NİDAA summun bukmun umyun fe hum la ya'kilun

( Ve o inkar edenlerin misali, çağrı ve BAĞIRMA haricindekini duymamasından dolayı o HAYKIRANIN misali gibidir. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Onlar akıl etmezler. )

Bakara suresinin 121. ayetinde "tilâvet ile okuma" ve "inkâr" kavramlarının birlikte yer alması tilâvetin önemini vurgular niteliktedir.

2/121 Ellezine ateynahumul kitabe yetlunehu hakka TİLAVETİH ulaike yu'minune bih ve men yekfur bihi fe ulaike humul hasirun

( O kendilerine kitap verdiklerimiz onu gerçekten tilaveti ile okurlar. İşte onlar ona
inanırlar. Kim onu inkar ederse işte onlar hasarlanırlar. )

21 Ağustos 2021 Cumartesi

Kötülük salgını ve 9/11 pandemisi

Coronavirus ile igili 11 nümerolijisi fenomeni evvelce "Coronavirus, Aşı, 11 ve 666" başlıkı bölümde incelenmişti. ( 11 sayısı farklı hale geçiş portalının, düalitenin ve döngünün nümerik sembolüdür. )

İnsanlık tarihinde bir döngünün sonuna ve yeni bir döngünün başlangıcına vasıta olan Coronavirus vakasının bir pandemi ( küresel salgın ) olduğu 11.03.2020 tarihinde duyurulmuştur.

İnsan suresini 7. ayeti hem anlamsal hem de nümerolojik açıdan pandemiye işaret etmekte gibidir.

76/7 - Yufune (1) bi (2) en (3) nezri (4) ve (5) yehafune (6) yevmen (7) kane (8) ŞERRU (9) hu (10) MUSTETİR (11)

( Adaklarını ifa ederler ve KÖTÜLÜĞÜ SALGIN olan o günden korkarlar. )

- Ayet kodunun ( 76/7 ) nümerolojik değeri 20 sayısını ( 7+6+7 = 20 ) vermekte olup, 2020 yılı ile uyum arzetmektedir.

- Ayet kodundaki sayıların nümerolojik değerlerinin toplamı 11 sayısını ( 7+6 = 13 ... 4 ve 7 ... 4+7 = 11 ) vermektedir.

- Ayette 11 kelime bulunmakta olup, bu durum da Coronavirus ile ilgili 11 tespitleri açısından uyum arzetmektedir. ( "Coronavirus" kelimesi de 11 harftir. )

- Ayetteki "Şerru" ( Kötülük ) kelimesi 9., "Mustetir" * ( Salgın ) kelimesi ise 11. kelime olup, bu iki kelime ayette birbirleriyle doğrudan ilintili olarak yer almaktadır. Zira "Mustetir" kelimesi "Şerru" kelimesini nitelemektedir. Bu durumda 9/11 nümerolojisi dikkat çekmektedir.

* "Mustetir" kelimesi sadece bu ayette yer almaktadır.

Ayetin ait olduğu surenin isminin "İnsan" olması da ayrıca önem arzetmektedir.

Tüccaren füccaren ( Günahkâr Tacirler )

"Ticaret" kelimesi "Cari" ( Akan, Akıcı ) kökünden türemiş olan ve özünde "Akış" anlamına gelen bir kelimedir. Ancak "mal ve hizmet alım satımı ( akışı )" anlamında kullanılagelmiştir.

Allah'ın tüm insanlara bahşettiği nimetleri gasp etmek ve onları emekçi insanlara maddi menfaat karşılığında azar azar vermek esasen günah ve zulüm olmasına rağmen tarih boyunca "itibarlı bir iş" addedilmiş ve  "ticaret" olarak isimlendirilmiştir. Oysa zaten çalışmak suretiyle birbirlerine katkı sağlayan ve birbirlerinin ihtiyaçlarını karşılayan insanların bir de ayrıca birbirlerinden menfaat ( para, mal, hizmet ) talep etmeleri oldukça anlamsız, istismara yani hırsızlığa, yolsuzluğa açık ve tekasüre ( çoklama ) dayalı olarak "nimette eşitlik" ilkesini bozabilecek bir durum teşkil etmektedir ki insanlık tarih boyunca ve günümüzde bu istismarın en şiddetli haline tanık olmuş ve olmaktadır. 

Nahl suresinin 71. ayetinde nimetlerin insanlar arasında eşit dağılması gerektiği ve buna engel olanların Allah'ı inkâr ettikleri bildirilmektedir.

16/71 Vallahu faddale ba'dakum ala ba'din fir rizk fe mellezine fuddilu bi raddi rizkihim ala ma meleket eymanuhum fe hum fihi seva' e fe bi ni'metillahi yechadun

( Ve Allah, rızıklarda bazınızı bazınıza üstün kıldı. Ancak o üstün olanlar rızıklarını o ellerinin malik olduklarına vermezler ki onda eşit olsunlar. Yani Allah' ın nimeti ile cihad mı ediyorlar? )

Bugün dünyayı adeta köleleştirmek suretiyle tahakküm altına almış olan ve her geçen gün bu zulmün şiddetini biraz daha artıran zümre "ticarete dayalı istismar" yoluyla nimet dağılım dengesini bozmuş, şirketleşmiş, zenginleşmiş ve yanıltıcı bir "büyüklük" algısı oluşturmuş olan "tüccaren füccaren" ( günahkar tacirler ) zümresidir.

"Babil"* kelimesi İncil'de, her türlü ahlaksızlığın ve kötülüğün dünyaya yayıldığı merkez olarak tanımlanmaktadır ki bugün de küresel tacir şeytanların bu merkezi yeniden tesis etme çabalarına tanık olunmaktadır.

* "Babil" kelimesi "Bab" ( Kapı ) ve El ( İlah, Tanrı ) kelimelerinden oluşmakta ve "Tanrı Kapısı" anlamına gelmektedir. Bu anlam esasen, dünyevi ve maddi olgularla zenginleşmiş olan tacirlerin kendilerini tanrı gibi görme sendromuna da dikkat çekmektedir.

İncil'in aşağıdaki ayetinde tacirlerin sözde büyükler olduğu, maddi unsurlarla insanları adeta büyüledikleri ve kan döktükleri bildirilmektedir.

66 Revelations 18-23 Artık sende ( Babil ) hiç kandil ışığı parlamayacak. Sende artık gelin güvey sesi duyulmayacak. SENİN TÜCCARLARIN DÜNYANIN BÜYÜKLERİYDİ. Bütün uluslar senin büyücülüğünle yoldan sapmıştı.

66 Revelations 18-24 Peygamberlerin, kutsalların ve yeryüzünde boğazlanan herkesin kanı Sende ( Babil ) bulundu."

En'am suresinin 123. ayetinde sözde "büyüklerin" suçlular oldukları ve insanlığa tuzaklar kurduklarından bahsedilmektedir.

6/123 Ve kezalike cealna fi kulli karyetin EKABİRA MUCRİMİHA Lİ YEMKURU FİHA ve ma yemkurune illa bi enfusihim ve ma yeş'urun

( Ve işte böyle, her şehrin BÜYÜKLERİNİ, orada HİLE YAPIP TUZAK KURMALARI için, oranın SUÇLULARI kıldık. Nefislerinden, kendilerinden başkasına hile yapıp tuzak kurmazlar ve farketmezler. )

Zuhruf suresinin 31. ayetinde ise sözde "büyüklerin", ilahi kozmik bilgileri içeren kutsal yazıların ( kitaplar ) dahi kendilerine verilmesini beklediklerinden bahsedilmektedir.

43/31 Ve kalu lev la nuzzilehazel kur'anu ala raculin minelkaryeteyni azim

( Ve "Bu Kur'an iki büyük şehirden bir adamın üzerine indirilmeli değil miydi?" dediler. )

Bakara suresinin 16. ayetinde dolaylı olarak ticaretin, yönlendirme yerine sapıklığı satın almak olduğu yani esasen günah olduğu bildirilmektedir. ( Tıpkı beslenmek için bir başka varlığın katledilmesinin gerekli ve doğru addedilegeldiği gibi... Dünya yalanlar ve yanlışlardan oluşan bir sınav planıdır. )

2/16 Ulaikellezineşteravud dalalete bil huda fe ma rabihat ticaratuhum ve ma kanu muhtedin

( İşte onlar yönlendirme karşılığında sapıklığı satın aldılar da ticaretleri fayda sağlamadı. Yönlendirilenlerden de değillerdi. )

Fatir, Saff ve Cuma surelerinin aşağıdaki ayetlerinde de ticaretin batmaya, helak olmaya mahkum olduğu, batıp helak olmayacak tek hayırlı ticaretin ise iyilik ve doğruluk yolundaki eylemler bütünü olduğu vurgulanmaktadır.

35/29 İnnellezine yetlune kitaballahi ve ekamus salate ve enfeku min ma razaknahum sirran ve alaniyeten yercune ticaraten len tebur

( Kesinlikle o Allah' ın kitabını okuyanlar, duaya kalkanlar ve o onları rızıklandırdıklarımızdan gizlice ve açıkça harcayanlar kesinlikle batmayan ticareti umarlar. )

61/10 Ya eyyuhellezine amenu hel edullukum ala ticaretin tuncikum min azabin elim

( Ey o inananlar, sizi, sizi elim azaptan kurtaracak ticarete yönelteyim mi? )

61/11 Tu'minune billahi ve resulihi ve tucahidune fi sebilillahi bi emvalikum ve enfusikum zalikum hayrun lekum in kuntum ta'lemun

( Allah’a ve O’nun resulüne inanırsınız, Allah yolunda mallarınız ve nefislerinizle cihad edersiniz. Eğer bilenlerseniz, bu size daha hayırlıdır. )

62/11 Ve iza reev ticareten ev lehven infaddu ileyha ve terekuke kaima kul ma indallahi hayrun minel lehvi ve minet ticareh vallahu hayrur razikin

( Ve ticaret veya eğlence gördüklerinde ona gittiler. Seni ayakta bıraktılar. De ki: "O Allah'ın indinde olan, eğlenceden ve ticaretten daha hayırlıdır. Allah rızıklandıranların en hayırlısıdır." )

"Tacir ( İş İnsanı )" tanımlamasının ardına gizlenmiş ancak esasen "Füccar ve Müfsid" ( Günahkâr ve Bozguncu ) tanımlamasından başka bir nitelendirilmeyi haketmeyenlerin akibeti de aşağıdaki ayetlerde bildirilmektedir.

82/14 Ve innel fuccare le fi cahim

( Ve kesinlikle günahkarlar cehennemin içindedirler. )

83/7 Kella inne kitabel fuccari le fi siccin

( Hayır. Kesinlikle günahkarların kitabı, yazısı siccinin içindedir. )

38/28 Em nec'alullezine amenu ve amilus salihati kel mufsidine fil erdi em nec'alul muttekine kel fuccar

( O inananları ve iyilikler yapanları, yerde bozguncular gibi kılar mıyız? Sakınanları günahkarlar gibi kılar mıyız? )

71/27 İnneke in tezerhum yudillu ibadeke ve la yelidu illa faciren keffaren

( Kesinlikle sen onları bırakırsan, kullarını saptırırlar ve inkar eden günahkar haricindekini doğurmazlar. )

20 Ağustos 2021 Cuma

"Déjà vu" döngüsü

"Déjà vu" ( Önceden görüldü ), yaratılışın kaynak kodlarını yani geçmiş ve gelecek olarak anılan döngüye ait tüm bilgileri içeren ve spiritüalizmde Akaşa Kayıtları olarak da anılan Ümmül Kitab'ın ( Ana Kitap / Ana Yazı ) ( Kur'an da bunun bir parçasıdır. ) zamandan münezzeh olarak insanın bilinçaltında da kayıtlı olduğuna yönelik ipucu veren bir fenomendir. 

13/39 Yemhullahu ma yeşau ve yusbit ve indehu ummul kitab

( Allah neyi dilerse imha eder ve sabit kılar. Ana kitap O’nun indindedir. )

Ana Yazı'nın ( Akaşa Kayıtları ), Rab'bin ruhundan üflediği insanın sonsuz kapasite arzeden ve sırrı çözülememiş olan zihninde de kayıtlı olması kuvvetle muhtemeldir. İnsanın reenkarnasyonlarına ( kaba madde planında bedenlenme ) ilişkin tüm bilgileri içeren bu kayıtlar varlıkların karmaşa yaşamadan enkarnasyon süreçlerini tamamlayabilmeleri için,  her enkarnasyon öncesinde bilinçaltında bloklanmaktadır.

Yaratılışta her olgu ve olay döngüsel olarak tekrarlanmaktadır. Dolayısıyla geçmişte olan gelecekte olandır. Bu durum esasen zaman kavramını ortadan kaldırmakta ve sonsuz bir şimdinin varlığını ortaya koymaktadır. "Şimdi" kavramı ise geçmiş ve gelecek olarak algılanan düaliteye yani döngüye verilen isimdir. ( Bkz. "Shemitah döngüsü" başlıklı bölüm ) "Dairesel" bir formu tanımlayan "Simit" kelimesi de aynı köktendir. Bu bağlamda, esasen bilinen anlamıyla "Şimdi" yoktur. Zira bir varlığın her algıladığı olgu veya olay ancak ona göre geçmişte kalandır. Çünkü algılamanın / deneyimlemenin gerçekleşebilmesi için olayın sonlanması gerekir. Geçmişin de gelecek olduğu dikkate alındığında esasen sadece bir döngüsel algı / döngüsel hatırlama söz konusudur. 

Rum suresinin 27. ayetinde yaratılış döngüsünden bahsedilmektedir.

30/27 Ve huvellezi yebdeul halka summe yuiyduhu ve huve ehvenu aleyh ve lehul meselul a'la fis semavati vel ard ve huvel azizul hakim

( Ve yaratışı ortaya çıkarıp başlatan sonra onu tekrarlayıp döndüren O’dur. O O’na olağandır. Göklerde ve yerde en yüksek misaller O'nadır. O yücedir hakimdir. )

"Déjà vu" fenomeni, insanda bir olgunun veya bir olayın evvelce deneyimlenmiş olduğu hissini uyandırmakta, diğer bir deyişle "hatırlama" eylemini tezahür ettirmektedir. Esasen gerçekleşen olay, bilinçaltında kayıtlı olan döngüsel kader kodlarına bilinçdışı şekilde erişilmesi ve henüz deneyimleme zamanı gelmemiş bir olgunun veya olayın yine bilinçdışı olarak bilinç seviyesine ( bilinçli hafızaya ) aktarılmasıdır. Dolayısıyla gerçekleşme anı geldiğinde yani geçmiş - gelecek döngüsündeki bilgi çakışması gerçekleştiğinde "hatırlama" hissi oluşmaktadır.

Aşağıdaki Tevrat ayetleri, zaman kavramının olmadığına, zamanın sadece bir algı olduğuna, "hatırlama" olgusunun sadece döngüselliğin idraki olduğuna ve nihayetinde varlıklar için herşeyin "Déjà vu" olduğuna işaret etmekte gibidir.

21 Ecclesiastes 1-9 Olmuş olan şey olacak olandır. Yapılmış olan da yapılacak olandır. Güneşin altında yeni bir şey yok. 

21 Ecclesiastes 1-10 "Bak! Bu yeni." denilebilecek bir şey var mı? Bu zaten bizden önceki eski zamana aittir. 

21 Ecclesiastes 1-11 Geçmiş şeylerin hatırlanması yoktur. Gelecek olan şeylerin de hatırlanması yoktur.

Yukarıdaki üçlü ayet setindeki ilk ayetin numarası 9, son ayetininki ise 11'dir. Bu kodlama düalitenin, döngünün ve farklı boyuta geçiş portalının nümerolojik sembolü olan 11 sayısı ve 9/11 sembolizmi açısından dikkat çekmektedir.

Afrika'daki aşılama deneyleri?!

90'lı yıllardan bu yana bazı Afrika ülkelerinde "aşılama vasıtasıyla kısırlaştırma" deneyleri / uygulamaları yapıldığı iddia edilegelmiştir. Kenya'da tetanoz aşısı, Nijerya'da polio ( çocuk felci ) aşısı kapsamında ve Kamerun'da da doğrudan sterilizasyon ( kısırlaştırma ) amaçlı aşılama operasyonları gündeme gelmiştir.

Bu iddialar, bazı çevreler ve bilimsel kuruluşlar tarafından, Afrika'daki yüksek nüfus artışı delil gösterilmek suretiyle yalanlanmaktadır. Ancak mutlak nüfus artış adedi ve oranının yanısıra nüfus trend analizlerindeki en önemli kriterlerden biri de "Fertility Rate" ( Doğurganlık * Oranı ) 'dir. 

* Kadın başına yıllık ortalama doğum sayısını gösteren bu kriter

Birleşmiş Milletler bünyesindeki "Population Division" ( Nüfus Bölümü ) tarafından 1991 - 2021 yıllarına ilişkin olarak 2019 yılında yayımlanan raporda Afrika kıtasında dikkat çekici "Fertility Rate" azalması görülmektedir.

Baz doğurganlık oranı ( kadın başına ortalama doğum sayısı ) yüksek olduğundan, oranda dikkat çekici azalma olsa dahi doğum sayısının azalmış hali yine de diğer kıtalarınkinden yüksek olduğundan en yüksek nüfus artışı Afrika'daymış gibi görünmektedir. Oysa ki kadın başına doğum sayısı karşılaştırmalı olarak ciddi oranda azalmıştır.

Yani sonuç olarak yukarıda anılan iddialarda gerçeklik payı olması yani Afrika'nın, "aşılama yoluyla kısırlaştırma projesi" kapsamında laboratuar olarak kullanılmış olması ve hatta mevcut pandeminin de evvelce deneyleri tamamlanmış olan bu aşıların kitlesel olarak uygulanması amacıyla kurgulanmış olması da muhtemeldir.

16 Ağustos 2021 Pazartesi

TEX11 Geni ve Infertilite ( Kısırlık )

"Coronavirus" ve "Aşı" ile ilgili 11 nümerolojisi tespitleri evvelce "Coronavirus, Aşı, 11 ve 666" başlıklı bölümde incelenmişti.

Bazı çevrelerce, COVID19 aşısı olan "mRNA" aşısının ilerleyen zaman içinde insanın DNA yapısını değiştirmek suretiyle "Infertilite" ( Kısırlık ) sendromuna sebebiyet vereceği iddia edilmektedir.

"Akim" ( Kısır ) kelimesinin Kur'an'daki durumunda da dikkat çekici bir 11 nümerolojisi bulunmaktadır.

42/50 Ev (1) yuzevvicu (2) hum (3)zukranen (4) ve (5) inasa (6) ve (7) yec'alu (8) men (9) yeşau (10) AKİMA (11) inne (12) hu (13) alimun (14) kadir (15)

( Veya onları erkekler ve kızlar olarak eşleştirir. Dilediği kimseyi KISIR kılar. Kesinlikle O bilendir gücü yetendir. )

51/41 Ve (1) fi (2) adin (3) iz (4) erselna (5) aley (6) him (7) er (8) riha (9)el (10) AKİM (11)

( Ve Ad hakkında. Zamanında onların üzerine KISIR rüzgar gönderdik. )

- İlk ayetin kodunun ( 42/50 ) nümerolojik değeri 11 olmaktadır.

- Bu ayetteki "Akim" kelimesi 11. kelimedir.

- İkinci ayetin kodunun ( 51/41 ) nümerolojik değeri de 11 olmaktadır.

- Bu ayette 11 kelime bulunmaktadır.

- Bu ayetteki "Akim" kelimesi de 11. kelimedir.

Erkekte kısırlığa yol açan unsurun TEX11 isimli testis genindeki mutasyona bağlı yetmezlik olduğu bilimsel kaynaklarda belirtilmektedir.

"Testis-expressed gene 11 (TEX11*) is an X-linked gene and essential for meiotic recombination and chromosomal synapsis. TEX11 deficiency causes meiotic arrest and MALE INFERTILITY, and many TEX11 mutations have been found in azoospermic and INFERTILE MEN."

( Testis geni 11 ( TEX11 ) X bağlantılı bir gen olup meiyotik rekombinasyon ve kromozomal sinapsis için esas teşkil eder. TEX11 yetmezliği meiyotik tutukluğa ve erkek kısırlığına sebebiyet vermekte olup birçok TEX11 geni mutasyonu azoospermik ve kısır erkekte gözlemlenmiştir. )

https://bmcmedgenet.biomedcentral.com/articles/10.1186/s12881-018-0570-4

* TEX11 = Testis Expressed Gene 11 

Kısırlık sendromunun tıbbi literatürdeki ismi ( tıbbi terimi ) "Infertility / Infertilité" olup bu kelime de 11 harften oluşmaktadır.

Evvelce "Cin şeytanlarına adak verenler" başlıklı bölümde inkârcı müşriklerin "Molek / Moloch" ( Malik, Hükümdar, Sahip ) ismini verdikleri ve İblis'in temsili tezahürlerinden biri olan bir varlığa "çocuklarını adak vermeleri" hususu incelenmişti. Bilindiği üzere "çocuk enerjisi" pozitif yüksek frekansı, saflığı, temizliği ve günahsızlığı yani cennet frekansını temsil etmektedir. Bu nedenle cin şeytanları için çocuk enerjisinin sömürülmesi, emilmesi ve bloke edilmesi kaba madde planı dünyada negatif frekansın hakim olması, cehennem ortamının oluşması ve cinlerin boyutlar arası geçiş yapabilmeleri açısından çok önemlidir.

Bu çerçevede, "aşı yoluyla kısırlaştırma" kavramının içine "düşük yaptırma" kavramının da dahil olduğu düşünüldüğünde aşılama operasyonunun "kitlesel bir çocuk adak verme" ritüeli olması ihtimali oluşmaktadır. Küresel şeytanlar döngü sonunda magnitüdü çok büyük olacak bir negatif frekans ritüeli vasıtasıyla "Kralımız" dedikleri cin şeytanları liderinin kaba madde planı dünyaya geçişini mi sağlamaya çalışmaktadırlar?  Zira Siyon Liderlerinin Protokolleri isimli kitapta "Bizim kralımız, kürsüsünden halklara şöhreti aynı saatta bütün dünyaya yayılacak olan nutuklar söyleyerek onlar ile devamlı birlik içinde olacaktır." cümlesi yer almaktadır. Yani küresel çete İblis'i ( Molek, Baal vb. ) dünyada kraliyet tahtına oturtma gibi batıl bir obsesyon içindedir.

12 Ağustos 2021 Perşembe

Coronavirus ve 11 ritueli ( devam 9 )

Almanya'da 11 Ekim 2021 tarihinden itibaren Covid-19 testlerinin ücretli olacağı bildirilmiştir. 

Yine yeni bir uygulamanın, bir değişimin ayın 11'ine denk getirildiği ve 11 sayısıyla uyum sergilendiği görülmektedir.

Çocukluğun sonu!

1953 yılında Arthur Clarke tarafından yazılan "Childhood's End" ( Çocukluğun Sonu ) isimli romanda uzaydan gelen bir ırkın ( cin şeytanlarının ) insanlığı bir dünya federasyonu altında toplayarak tahakküm altına alması, sahte bir altın çağ başlatması ancak bu sürecin insan eliminasyonuna yani insanın kimliğinin, neslinin ve kültürünün yokolmasına sebep olması konu edilmektedir. Zira dünya hakimiyetini eline geçiren cin şeytanı insanlığı kısırlaştırmakta ve insan neslini sonlandırmaktadır. Kitabın ismi de bu hususa dayanmaktadır.

Şeytanların insan neslini sonlandırma, daha doğrusu doğumları yani "çocuk" oluşmasını engelleme arzsusunun temelinde yüksek, pozitif ve temiz cennet frekansı olan "çocuk frekansının" dünyadaki tesirinin sonlandırılması ve dünyanın tamamen negatif frekansın yani cehennem frekansı tesiri altına girmesidir. Şeytani ritüellerde "çocuk adak verilmesi" fenomeni de konuyla ilintilidir. Çocuk frekansının cennet frekansı olduğu kutsal kitaplarda da bildirilmektedir.

Vakia suresinin, cennet tanımının yapıldığı ayetlerinden biri olan 17. ayetinde şu cümle yer almaktadır.

56/17 Yetufu aleyhim VELDANUN muhalledun ( Onların üzerinde ebedi ÇOCUKLAR dolaşırlar. )

İncil'in aşağıdaki ayetinde de tekamül ederek cennete / göklerin egemenliği ( üst süptil boyut ) geçebilmenin tek yolunun saf, temiz, pozitif ve yüksek nitelikli frekans olan "çocuk frekansına" haiz olmaktan geçtiği bildirilmektedir.

40 Matthew 18 3 "Size doğrusunu söyleyeyim, dönüştürülüp, KÜÇÜK ÇOCUKLAR gibi olmadıkça, Göklerin Egemenliği'ne asla giremezsiniz.

40 Matthew 19 14 İsa, "Bırakın ÇOCUKLARI" dedi. "Bana gelmelerine engel olmayın! Çünkü GÖKLERİN EGEMENLİĞİ BÖYLELERİNİNDİR."

Esasen satanik bir ritüel icrası olan 2012 yılı Londra Olimpiyatları açılış seremonisinde "hastane yataklarındaki çocuklar ve tepelerindeki şeytan" kompozisyona yer verilmesi insan neslinin helakinin tasviri niteliğindedir. Ve bu tasvir ile 1953 yılında yazılmış olan "Childhood's End" ( Çocukluğun Sonu ) ve günümüz "Coronavirus* pandemisi / aşı vakası arasında bağlantı bulunmakta gibidir.

* Evvelki bölümlerde incelendiği üzere "Corona" kelimesi "Taç, Soy, Nesil" anlamına gelmektedir. Kraliyet "tacı" esasen "soyu / asil soyu / soyluluğu" sembolize eden bir unsurdur. Dolayısıyla "Coronavirus"ün "Nesil virüsü / Soy virüsü / Soykıran virüs" anlamı taşımakta olması kuvvetle muhtemeldir.





Bilindiği üzere spiritüalizmde Maya takviminin sonlandığı 2012 yılı yeni bir döngünün / dönemin başladığı yıl olarak kabul edilmektedir.

Londra Olimpiyatları logosunun da 2012 yılından ziyade "ZION" kelimesini yansıttığı ve Zionist sembolizm yapıldığı da o dönemde medyada yer almıştır.














11 Ağustos 2021 Çarşamba

Bilmek ve Bilgiyi paylaşmak = Gerçek tatmin, Gerçek mutluluk

"Eee yaptın ne olacak? Sonuç ne? Faydası ne? Karşılığı ne olacak?"

Bu cümleler, maddi, dünyevi ve nefsani menfaatin mutluluk olduğunu zanneden gafillerin herhangi bir eylem öncesinde sıkça kullandıkları cümlelerdir. Gafiller yaptıkları bir eylemin fayda sağlayıp sağlamayacağını sadece ve sadece maddi ve nefsani unsurlar ile değerlendirirler. Onlara göre "sonuç" maddi menfaattir.

Elbetteki hayatta herşey tatmin olmak ve böylelikle huzura ve mutluluğa erebilmek amacıyla yapılır. Ancak gerçek tatmin, gerçek mutluluk acaba yapılan her eylem akabinde maddi bir menfaat oluşması mıdır? Yoksa acaba sadece o eylemin yapılması zaten başlıbaşına tatmin ve mutluluk kaynağı mıdır? Elbetteki iyi ve hayırlı bir işin herhangi bir karşılık beklemeden icrası gerçek tatmin ve mutluluk vesilesidir. Bu husus Furkan suresinin 77. ayetinde ilahi kozmik bilgiler hazinesi olan Kur'an'ı insanlara aktaran haberci resulün "Ödül tanımlaması" vasıtasıyla bildirilmektedir.

25/57 Kul ma es'elukum aleyhi min ecrin illa men şae en yettehize ila rabbihi sebila

( De ki: "Onun üzerine, Rab’lerine doğru yol edinmeyi dileyen kimselerin haricinde, size ödül sual etmiyorum." )

Ayette resulün, bilgiyi samimiyetle alıp Rab'lerine yönelenleri görmesi yani insanların doğruya yönelmesini görmesi onun ödülü olarak tanımlanmaktadır. 

26/109 Ve ma es'elukum aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil alemin

( Ve onun üzerine size ödülden sual etmiyorum. Kesinlikle ödülüm ancak alemlerin Rab’binin üzerinedir. )

Ayette resulün, bilgi aktarımı karşılığında ödül beklentisi olmadığı, Rab'bin rızasının en büyük ödül olduğu bildirilmektedir.

İlahi nizamın tekâmül ilkesi "bilgilenme yoluyla mutluluğa erişme" kavramına dayanır. Dolayısıyla "Bilmek" ve "Bildiğini aktarmak" yaratılıştaki yegâne mutluluk vesilesidir. Yani mutluluk, bildikten sonra o bilgiyi kullanarak maddi ve dünyevi menfaat elde etmek değil sadece ve sadece "bilmenin / biliyor olmanın" kendisidir.

"Bilmenin" yarattığı fark ve yükseliş Zümer suresinin 9. ayetinde şöyle ifade edilmektedir.

39/9 .... kul hel yestevillezine ya'lemune vellezine la ya'lemun .... 

( ... De ki: "Bilenlerle bilmeyenler eşit olur mu? ... )

Bilmeyenlerin kalplerinin asla tatmin olamayacağı yani mutluluğa erişemeyecekleri Rum suresinin 59. ayetinde "Bilmeyenletin kalplerinin mühürlü olduğu" ifafesiyle zikredilmektedir.

30/59 Kezalike yatbeullahu ala kulubillezine la ya'lemun

( Allah o bilmeyenlerin kalplerinin üzerine işte böyle mühür basar. )

 "Bilmek" vesilesiyle ruhsal ( kalbi ) tatmine erişme hususu Cuma suresinin 28. ayetinde "Allah'ı zikretmek" ifadesiyle bildirilmektedir.

13/28 Ellezine amenu ve tatmeinu kulubuhum bi zikrillah e la bi zikrillahi tatmeinul kulub

( Onlar inanırlar ve kalpleri, Allah' ın hatırlanması ile tatmin olur. İyi bilin ki, kalpler Allah' ın hatırlanması ile tatmin olur. )

Şura suresinin 23. ayetinde Resulün, mutluluğu "Ecir" ( Ödül ) kelimesiyle temsil edilmekte ve "Ecir" de "Yakınlaşma sevgisi" / "İnanca yakınlaşma" olarak tanımlanmaktadır.

42/23 Zalikellezi yubbeşşirullahu ibadehullezine amenu ve amilus salihat kul la es'elukum aleyhi ECRAN İLLEL MEVEDDETE FİL KURBA ve men yakterif haseneten nezid lehu fiha husna innellahe ğafurun şekur

( Allah' ın, o inanan ve iyilikler yapan kullarını müjdelediği budur. De ki: "Size onun üzerine, YAKINLAŞMA SEVGİSİ haricinde ÖDÜL sual etmiyorum." Kim güzellik işlerse, ona onda güzelliği artırırız. Kesinlikle Allah affedendir şükredeni görendir. )

"Tüm yaratılmışlar" anlamına gelen "Âlem" kelimesinin "İlm" ( Bilmek / Bilgi ) kelimesi ile olan fonetik benzerliği her iki kelimenin de aynı kök anlamı yani "Bilgi" anlamını içerdiğini ortaya koyar niteliktedir. Zira yaratılışı büyük bir "Bilgi sistemi / Bilgiler bütünü" olarak tanımlamak da mümkündür. ( LM kökünden olan "Alem / Alâmet" kelimeleri de "Simge, İşaret, Belirti" anlamına gelmekte olup esasen "Bilgi" anlamını taşımaktadırlar. )

"İlm" ( Bilmek ) fiilinin şahıs zamirleriyle çekilmesi durumunda "A'lemtü / Ta'lemu / Ya'lemu" hallerini alması da "Âlem" kelimesiyle uyum arzetmektedir.

Keza yine LM kökünden olan "Lamia" ( Işık saçan, Aydınlık veren, Parlayan ) kelimesi de "İlm" kelimesiyle ilintilidir. Zira "Bilgi / İlim" kelimesi "Işık" ve "Aydınlık" kelimeleriyle de ifade edilmektedir.  ( Örnek ifadeler: Aydın ( Bilge kişi, Bilen, Âlim ), Aydınlanma ( Bilgilenme ), Bu bilgiler ışığında, ... )

Batı dillerindeki "Lumière" ( Işık ), "Luminous" ( Parlak, Aydınlık ), "Illuminate" ( Aydınlatmak ) kelimeleri de "LM" kökündendir. "Aydınlanmışlar" anlamına gelen meşhur "Illuminati" kelimesi de esasen "Bilgilenmişler" anlamını yansıtmaktadır. Fonetik benzerlik arzeden "Ulema" ( Bilgilenmişler ) kelimesi de "Âlim" kelimesinin çoğuludur. Cehaletin "Karanlık" kelimesiyle nitelenmesi ve "Kara cahil" ifadesinin varlığı da konu bağlamında önem arzetmektedir. Tevrat'ın Yaratılış bölümünde yer alan Allah'ın "Işık olsun." buyruğu da esasen "İlim / Bilgi verilsin" anlamını içermektedir.

Öte yandan yaratılıştaki herşeyin esasen "kelime / kod / bilgi olduğu" da bir gerçektir. İlahi kaynaklarda Allahu Teala'nın yaratma sebebinin "Bilinmek istemesi / Bilgiyi paylaşmak istemesi" ( doğrusunu Allah bilir. ) olduğu yönünde ifadeler bulunması da bu bağlamda önem arzetmektedir. 

Fatiha suresinin 2. ayetinde yer alan "Rabbil âlemin" tanımlamasının "Bilgilerin öğreticisidir." olarak tercümesi de anlamlı olmaktadır.

1/2 El hamdu lillahi rabbil alemin ( Övgü alemlerin Rab’bi Allah içindir. )





Fışkıran Pınar = Açılan Boyut Portalı

"Su" kelimesinin "alemler arası boyut portalı açılışı" ve "ilahi kozmik bilgi" kavramı ile ilintili olduğuna evvelki bölümlerde değinilmişti. Star Gate ( Yıldız Kapısı ) kavramı da içi su dolu olan bir çember ile sembolize edilmektedir.

     Star Gate ( Yıldız Kapısı ) ... Boyut Portalı

Kamer suresinin 11. ayetinde "boyut portalı" kavramı "Ebvabes sema" ( Göğün kapıları ) ifadesiyle temsil edilmiş olup, "su" kelimesi ise portal açılış vasıtası olarak zikredilmiştir.

54/11 Fe fetahna EBVABES SEMAİ bi MAİN munhemir

( Böylece akıp dökülen SU ile GÖĞÜN KAPILARINI açtık. )

Ayetin kodunun ve ayet numarasının nümerolojik değerleri de boyutlar arası geçişin sembolü olan 11 sayısını vermektedir.

Bakara suresinin 60. ayetinde yer alan "İsneta aşrate ayna" ( Oniki pınar ) kavramı da "Oniki boyut portalını" ( Oniki kapıyı ) simgelemektedir. Ayette Hz. Musa kavmi için su istemesinden yani portal açmak istemesinden ve "Asa"nın da bir portal açma vasıtası olduğunfan bahsedilmektedir. 

2/60 Ve İZİSTESKA musa li kavmihi fe kulnadrib bi ASAKEL HACER FENFECERAT MİNHUSNETA AŞRATE AYNA kad alime kulli unasin meşrabehum kulu veşrabu min rizkillahi ve la ta'sev fil erdi mufsidin

( Ve zamanında Musa kavmi için SU İSTEDİ de "ASAN İLE TAŞA VUR." dedik. Böylece ondan ONİKİ PINAR FIŞKIRIP AKTI . Tüm insanlar içecekleri yeri bildiler. Allah' ın rızıklarından yiyin ve için. Yerde bozgun yaparak asileşmeyin. )

"Oniki Pınar" kavramının, "Oniki Boyut Portalı" ( Cennetin oniki kapısı / Göğün oniki kapısı / Sirius'un oniki kapısı ) olduğu İncil'in 66. suresinde de bildirilmektedir.

66 Vahiy 21-11 O'nun görkemiyle ışıldayan KUTSAL KENTİ*, YERUŞALİM'i* gösterdi. Kentin ışıltısı çok değerli bir taşın, billur gibi parıldayan yeşim taşının ışıltısına benziyordu.

* Yeruşalim = Darüsselâm = Selâmet yurdu = Kutsal Kent = Cennet = Sirius = Yarı süptil üst boyut / alem / plan

66 Vahiy 21-12 Büyük ve yüksek surları ve ONİKİ KAPISI vardı. KAPILARI ONİKİ MELEK bekliyordu. Kapıların üzerine İsrailoğulları'nın on iki oymağının adları yazılmıştı.

66 Revelations 21-21 ONİKİ KAPI ONİKİ İNCİYDİ; kapıların her biri birer İNCİDEN yapılmıştı. Kentin anayolu cam saydamlığında saf ALTINDANDI.

Kur'an'daki cennet tasvirinde de "İnci" ve "Altın" kelimeleri, diğer sembolik kavramlar ( Bilezik, Elbise, İpek vb. ) ile birlikte yer almaktadır.

22/23 İnnellahe yudhilullezine amenu ve amilus salihati cennatin tecri min tahtihel enharu yuhallevne fiha min ESAVİRA min ZEHEBİN ve LU'LUA ve libasuhum fiha harir

( Kesinlikle Allah o inananları ve iyilikler yapanları altlarından nehirler akan bahçelere sokar. Orada ALTINDAN, İNCİLERDEN BİLEZİKLER takınacaklar. Orada elbiseleri ipektir. )

İsra suresinin aşağıdaki ayetlerinde de inkârcı müşriklerin resulden yerde boyut portalı açmasını istediklerinden bahsedilmektedir. Ayette boyut portalı yine "Yenbua" ( Pınar ) kelimesiyle temsil edilmektedir.

17/90 Ve kalu len nu'mine leke hatta TEFCURA lena MİNEL ERDİ YENBUA

( Ve "Bize YERDEN PINAR FIŞKIRTANA kadar sana inanmayız." dediler. )

Ayetlerin devamında ise özetle inkârcı müşriklerin şu talepleri yer almaktadır.  Bu

17/91 veya sana bir cennet olsun

17/92 veya göğü parça halinde düşür ( portaller ) ve Allah ile melekler ortaya çıksın

17/93 veya göğe yüksel

Görüleceği üzere bu taleplerin hepsi de üst boyuta geçiş, üst frekanslara erişim arzusunu yansıtmaktadır.



10 Ağustos 2021 Salı

Temiz kelime, Pis kelime

Yaratılışın düalite ilkesi kelimelerin kullanımında ve söylemlerde de kendini göstermekte, insanların ruhsal tekâmül sürecinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu husus Kur'an'da "Kelimeten tayyibeten" ( İyi / Temiz kelime ) ve "Kelimetin habisetin" ( Kötü / Pis kelime ) olarak belirtilmektedir.

İbrahim suresinin aşağıdaki ayetlerinde "Temiz ve pis kelime" kavramları "Temiz ve pis ağaç" kavramıyla teşbih ( sembolize ) edilmiştir. Bu teşbih, evvelce "Dünyanın nöronları "Ağaçlar" başlıklı bölümde incelendiği üzere, "Ağaçlar"ın esasen ilahi kozmik bilgi transferi sağlayan ve dünya sathında bir iletişim şebekesi oluşturan varlıklar olduğu gerçeğine dayanmaktadır.

14/24 E lem tera keyfe darabellahu meselen KELİMETEN TAYYİBETEN ke ŞECERATİN TAYYİBETİN asluha sabitun ve FER'UHA FİS SEMA'

( Görmedin mi ki Allah, kökü sabit ve DALLARI GÖĞÜN İÇİNDE olan TEMİZ AĞAÇ gibi olan TEMİZ KELİMENİN misalini nasıl beyan etti? )

14/25 Tu'ti ukuleha kulle hiynin bi izni rabbiha ve yadribullahul emsale lin nasi leallehum yetezekkerun

( Rab’binin izni ile her zaman YEMİŞİNİ VERİR Allah misalleri insanlar için beyan eder. Umulur ki hatırlarlar. )

14/26 Ve meselu KELİMETİN HABİSETİN ke ŞECERATİN HABİSETİN ictusset min fevkil erdi ma leha min karar

( Ve PİS KELİMENİN misali, yerin üstünden ayrılmış, kendisine durak yeri olmayan PİS AĞAÇ gibidir. )

Yukarıdaki ayet setinde temiz kelimelerin, iyi sözlerin varlıkların frekanslarını, bilgi ve idrak seviyelerini yükselteceği ve ruhsal tekamüllerine vesile olacağı bildirilmektedir. 14/25 kodlu ayette yer alan "Her zaman yemişini veren ağaç" ifadesi de iyi ve temiz kelimelere haiz olanlara ( iyi / temiz söylemde bulunanlara ) ilahi kozmik bilgilerin daima iletileceği, kozmik bağlantının daim kılınacağı anlamını taşımaktadır.

Ayet setinin son ayetinde ise pis / kötü kelimeye haiz olanların ise kozmik bağlantılarının ( ilahi kozmik bilgi akışının ) kesileceği ve ruhsal tekamül süreçlerinin aksayacağı "Yerin üstünden ayrılmış ağaç" ifadesi vasıtasıyla bildirilmektedir.

"Şecer" ( Ağaç ) kelimesinin batini anlamları arasında "Şebeke, Ağ, İletişim ağı" anlamları da yer almaktadır.

Fatir suresinin 10. ayetinde de temiz kelimenin ruhsal tekamül sağlayacağı "Temiz kelime Allahu Teala'ya yükselir." teşbihiyle bildirilmektedir.

35/10 Men kane yuridul izzete fe lillahil izzetu cemia İLEYHİ YAS'ADUL KELİMUT TAYYİBU vel amelus salihu yerfeuh vellezine yemkurunes seyyiati lehum azabun şedid ve mekru ulaike huve yebur

( Kim üstün kudreti istiyorsa, saygınlık üstün kudret tümüyle Allah içindir. TEMİZ KELİME O’NA YÜKSELİR. İyi işler de onu yükseltir. O kötülüklerle tuzak kuranlar, şiddetli azap onlaradır. İşte onların tuzağı, o batıp dağılır. )

Dünyanın nöronları "Ağaçlar"

"Nöronlar" insan beyninde bulunan ve bilgi / veri transferi işlevini gören sinir hücreleridir. Bir nöronun anatomik yapısı aşağıdaki gibidir.

                           

"Ağaçlar" da dünyanın bilgi / veri transferi işlevini gören ve dünya sathında bir iletişim şebekesi ( ağ ) oluşturan organlarıdır. Ağacın biyolojik yapısı ile Nöronun anatomik yapısı özdeşlik arzetmektedir. 

Kur'an ayetlerindeki "Şecer" ( Ağaç ) kelmesi, öz anlamı ve "Soyağacı" anlamı dışında, "Veri ileti aracı" anlamını da taşımaktadır. ( Ve daha birçok bilinmeyen anlamı da bulunmaktadır. ) Örneğin Hacc suresinin 30. ayetinde Hz. Musa'ya ilahi kozmik bilgilerin vahyedilmesi sürecinde "ilahi sesin bir Ağaç vasıtasıyla iletildiğinden" bahsedilmektedir.

28/30 Fe lemma etaha NUDİYE min şatiil vadil eymeni fil buk'atil mubaraketi mineş ŞECERATİ en ya musa inni enellahu rabbul alemin 

( Oraya yettiğinde, bereketli yerdeki vadinin sağındaki AĞAÇTAN "Ey Musa, kesinlikle ben, ben alemlerin Rab’bi Allah' ım." diye SESLENİLDİ. )

Ayette "ağacın" açıkça "veri transfer aracı" işlevi gören bir varlık olduğu bildirilmektedir.

Lokman suresinin 27. ayetinde de "Ağaç" kelimesi Allah'ın kelimelerinin iletisinde işlev gören bir varlık olarak zikredilmektedir.

31/27 Ve lev enne ma fil erdi min ŞECERATİN AKLAMUN vel bahru yemudduhu min ba'dihi seb'atu ebhurin ma nefidet KELEMATULLAH innellahe azizun hakim

( Ve şayet kesinlikle o yerdeki AĞAÇLAR KALEMLER olsa ve deniz de ona destek olsa, ondan sonra da yedi deniz, Allah' ın KELİMELERİ tükenmez. Kesinlikle Allah yücedir hakimdir.  )

"Aklam" ( Kalemler ) kelimesi "Kalem" kelimesinin çoğulu olup, esasen "Kalem" kelimesi kelimeyi iletmeye yarayan her türlü araç anlamına gelmektedir. Ayetteki "Bahr" ( Deniz ) kelimesi ise boyut portalı açılışını simgelemektedir. Yani "Denizin portal açması ve böylelikle ağaçların da ilahi kozmik verileri alabilmesi" ifade edilmektedir.

Kur'an'da "Şecer" ( Ağaç ) kelimesi 27 kere tekrarlanmaktadır. Yukarıdaki ayetin numarası da 27'dir. 27 sayısı "Seb'an minel mesani" ( İkililerden Yedi / İkili Yedi" ) kavramını sembolize eden bir sayı olup, Hicr suresinin 87. ayetinde Kur'an, "İkili Yedi" kavramı ile eşleştirilmiştir.

15/87 Ve lekad ateynake SEB'AN MİNEL MESANİ vel KUR'AN el azim

( Ve biz sana İKİLİLERDEN YEDİYİ ve büyük KUR'AN' ı verdik. )

Son dönemde dünya çapında gündeme gelen ve evvelce bazı meşhur dergi kapaklarında da sembolizmi yapılan küresel orman yangınları, şeytanların döngü sonunda insanlara yoğun olarak iletilmeye başlanan ilahi kozmik bilgi akışını bloke edebilmek için kurguladıkları tuzaklar olabilir mi?

Kur'an ayetlerinin daha iyi anlaşılmasına naçizane destek sağlayan ve spiritüel bir kaynak olan "İlahi Nizam ve Kainat" kitabının Nisan 2013'te yayımlanması ve hemen ardından Mayıs 2013'te de "AĞAÇLAR"! nedeniyle "Gezi RUHU" olarak anılacak olayların başlaması arasında kozmik, ruhsal bir senkron ve mesaj olabilir mi?

9 Ağustos 2021 Pazartesi

Pandemilerdeki 11

21. yüzyılda şu ana kadar iki pandemi ortaya çıkmıştır.

2009 yılında H1N1 ( Domuz Gribi )

2020 yılında COVID19 ( Coronavirus )

İlk pandeminin ortaya çıktığı yılın ( 2009 ) nümerolojik değeri 11 sayısını vermektedir. ( 2+0+0+9 = 11 ) Ve virüsün kodunda ( H1N1 ) yine 1 ve 1 yani 11 bulunmaktadır.

H1N1 pandemisi ile COVID19 pandemisi arasında 11 yıl olması da ayrıca ilginçtir. 

"Allah" kelimesi

17/110 Kul İD'ULLAHE EV RAHMAN EYYEN MA TED'U fe LEHUL ESMAUL HUSNA .....

( De ki: "ALLAH DİYE ÇAĞIRIN VEYA RAHMAN DİYE ÇAĞIRIN. HANGİSİ İLE ÇAĞIRIRSANIZ. GÜZEL İSİMLER O'NADIR. ..... )

İsra suresinin 110. ayetinde "Allah" kelimesinin sadece bir isim olduğu ve mutlak yaratıcının başka kelimeler ile de ifade edilebileceği bildirilmektedir. ( Bkz. "Esmaul Husna" başlıklı bölüm ) Esasen bu ayette tersten anlamlandırma vasıtasıyla ve dolaylı olarak Kadir-i Mutlak'ın ( Halik-i Mutlak'ın ( Mutlak Yaratıcının ) ) herhangi bir kelime ile tanımlanamayacağı ve ifade edilemeyeceği dolayısıyla "Allah" kelimesinin de diğerleri gibi esasen O'nu temsil etmekten çok uzak aciz bir kelime olduğu dolaylı ve tersten ifade yoluyla bildirilmektedir. ( Ayet kodunun ( 17/110 ) nümerolojik değerinin "1" olması da O'nun birliğini ve tekliğini vurgulayan bir mesaj niteliğindedir. )

Kaba madde planı dünyadaki en kadim ve ileri topluluk olan Mu Uygarlığı yaratıcıyı en doğru şekilde  ifade etmişler gibi görünmektedir. Zira Mu'lar mutlak yaratıcıyı "O" şekliyle sembolize etmişler. Türkçe'de de "O" harfi üçüncü tekil sahısı temsil eder. Zira "O" dendiğinde hiçbir sıfat, hiçbir niteleme söz konusu olmaz ki zaten O da ( mutlak yaratıcı ) her türlü nitelemeden zaten münezzehtir.

6/100 .... subhanehu ve TELA AN MA YESİFUN

( .... O yücedir ve OVASFETTİKLERİNİN / NITELENDİRDİKLERİNİN üzerindedir. )

6/100 kodlu ayetin kodu çok anlamlı bir mesaj vermektedir.

6 = Yaratılışın sembolü ( Haliki mutlak = Mutlak yaratıcı )

1 = Vahdet, Ünite, Birlik, Teklik

Yani ayetin kodu "O birdir / O tektir" anlamını içermektedir. ( "Allah" kelimesinin Kur'an'da 2701 kere tekrarlanmasında da vahdet / ünite mesajı bulunmaktadır. ( 2+7+0+1 = 10 ... 1+0 = "1" )

"Allah" kelimesi "El İlah" kelimesinin ulanarak telaffuz edilmiş halidir.

El = Ön ek

İlah = İlah

"İlah" kelimesi ise "İla" ( - doğru ) ve "H" ( O ) kelimelerinden oluşmakta ve "O'na doğru" ( Yönelinen ) anlamını içermektedir. Yani esas ifade kelimesi "O" veya "H" ( Arapça ) harfleri olmaktadır.

Ayrıca "İlla hu / İlla h" ( Sadece O / Ancak O ) ifadesi de "Allah" kelimesinin kökenidir.

İlla = Ancak, Sadece

H / Hu = O

Aşağıdaki ayette O'nun birliği / tekliği vurgulanmaktadır.

39/6 ... a ilahe İLLA HU .... ( O'nun haricinde ilah yoktur..... )

Evvelki bölümlerde defaatle bahsedilen "İlahi Nizam ve Kainat" isimli kitapta mutlak yaratıcının her türlü kelimesel nitelemeden ve tanımlamadan münezzeh olduğu şu cümleler ile ifade edilmektedir.

"Ruhların aslî prensibe erişememelerini zarurî kılan âmil ise her şeyin üstünde ve bütünlerin bütünü olan her şeyle en ufak bir münasebeti dahi bahis mevzuu olmayan, akıllara, hayallere, hislere girmeyen, HİÇBİR İSİMLE İFADESİ MÜMKÜN OLMAYAN, yalnız burada büyük bir zaruret içinde ancak bir defaya mahsus olmak üzere, hiçbir delâletini düşünmeden, bir dünya kelimesi ile yadedeceğimiz “ALLAH'ın; erişilmezliklerin erişilmezliği zaruretidir. Bu hakikati tereddüt etmeden ve münakaşa mevzuu yapmadan böylece olduğu gibi kabul etmek de zaruretlerin en büyüğü ve selâmet yolunun tek istikametidir."

8 Ağustos 2021 Pazar

Zihinlerdeki kaos .... gerçek ile batılı karıştırma sendromu

Yakın gelecekte tüm dünyayı tamamen esir alması planlanan dijitalizmin temel hedeflerinden biri de insanlara sanal bir gerçeklik sunmak ve bu sunulanın kitleler tarafından gerçek olarak algılanmasını sağlamaktır. Önümüzdeki yıllarda insanlık, doğadaki her olgunun ve olayın dijital müdahale yoluyla manipüle edilmesine, değiştirilmesine ve belirli senaryoların doğal süreçmiş gibi sahnelenmesine  çok daha fazla maruz kalacaktır. Ancak maalesef insanlığın çoğunluğu yani frekansı ve idrak seviyesi yeterince yükselmemiş olanlar bu manipülasyonları ve kurguları, aynen bugün de olduğu gibi algılayamayacak ve kendilerini helâke sürükleyecek sanal bir gerçekliğin esiri olacaklardır. Söz konusu olgu ve olaylara bazı örnekler olarak üretilmiş salgınlar, doğa olayları, göksel olaylar, transhümanizm ( sözde tanrısallaşmış insan! ) ve singularity projesi vb. sayılabilir. 

Zira küreselcilerin hedefi dijital manipülasyonlar vasıtasıyla insanların gerçek ve ilahi tezahürleri algılamalarını engellemek, bir anlamda gerçek ile batılı ( sanal ) birbirine karıştırmalarını sağlamaktır. Bu durum "zihinsel karmaşa" ( confusion ) olarak tanımlanabilir. Kitle yönetimi ve tahakkümü için "Ordo ab Chao" ( Kaosa Dayalı Düzen ) ilkesini benimsemiş olan şeytanlar için zihinlerde yaratılacak kaos en ideal durumdur.

Pandemi vasıtasıyla başlatılan yeni süreçte insanlığın en büyük sınavı "Gerçek" ile "Batıl"ın savaşında doğru safta yer alıp almaması olacaktır. Kur'an ayetlerinde bu hususa özellikle dikkat çekilmektedir.

2/42 Ve la telbisul hakka bil batili ve tektumul hakka ve entum ta'lemun

( Ve gerçeği batıl ile örtmeyin ve bile bile gerçeği gizlemeyin. )

Al'i İmran suresinin 71. ayetinde sanal gerçeklik ile insanları aldatanların yani bir anlamda onları matrixte tutanların ilim sahibi ( kitap sahibi ) inkârcı müşrikler oldukları bildirilmektedir. ( Küresel çete her eylemini yaratılışın kaynak kodlarını içeren Kur'an ayetlerine göre yapmaktadır. )

3/71 Ya ehlel kitabi lime telbisunel hakka bil batili ve tektumunel hakka ve entum ta'lemun

( Ey kitap sahipleri, neden gerçeği batıl ile örtersiniz de gerçeği bile bile gizlersiniz? )

A'raf suresinin 118. ayetinde Allah'ın bahşedeceği yönlendirme nimetiyle insan idrakinin yükseleceği ve insanın gerçek ile batılı ayırt ederek inkârcı müşriklerin sahte icraatlarını batıl kılacağı bildirilmektedir.

7/118 Fe vekaal hakku ve betale ma kanu ya'melun

( Böylece gerçek vaki oldu. Onların o yaptıkları batıl oldu. )

Enfal suresinin 8. ayetinde  "Mücrimin" ( Suçlular ) olarak tanımlanan inkârcı müşriklerin ( küresel çete ) manipülasyonu sonucu oluşan zihinsel karmaşanın sona ereceğinden ve gerçek ile batılın ayrışacağından bahsedilmektedir.

8/8 Li yuhikkal hakka ve yubtilel batile ve lev kerihel mucrimun

( Gerçeği gerçek kılmak ve batılı batıl kılmak için. Şayet suçlular hoşlanmayıp istemeseler de. )

İsra suresinin 81. ayetinde de benzer ifade yer almaktadır. ( Bu ayetlerin çoklu anlamlarından biri de elbette ki Kur'an'ın gelmesiyle batılın helâk olmasıdır. )

17/81 Ve kul cael hakku ve zehekal batil innel batile kane zehuka

( Ve de ki: "Gerçek geldi ve batıl helak oldu. Kesinlikle batıl yok olasıdır." )

Kehf suresinin 56. ayetinde inkârcı müşriklerin kurdukları sanal ( dijital ) sistemlerle gerçeği batıl, batılı gerçek gibi algılatmak istemelerinden bahsedilmektedir.

18/56 Ve ma nursilul murseline illa mubeşşirine ve munzirin ve yucadilullezine keferu bil batili li yudhidu bihil hakka vettehazu ayati ve ma unziru huzuva

( Ve gönderilenleri müjdeci ve uyarıcı olmalarının haricinde göndermedik. O inkar edenler, gerçeği batıl ile gidermek için mücadele ettiler. Ayetlerimi ve o uyarıldıklarını alay edindiler. )

Enbiya suresinin 18. ayetinde de gerçeğin batıl üzerindeki mutlak zaferi vurgulanmaktadır. Ayette "Dimağ" ( Beyin ) kelimesi vesilesiyle teşbih yapılmasının sebebi insan zihnine dikkat çekilmek istenmesi olabilir.

21/18 Bel nakzifu bil hakki alel batili fe yedmeğuhu fe iza huve zahik ve lekumul veylu min ma tesifun

( Bilakis, gerçeği batılın üzerine atarız da onun beynini çıkarır. O zaman o yok olur. O vasfettiklerinizden dolayı sizlere vaylar olsun. )

Sebe suresinin 49. ayetinde ise insanlık, dijitalizm yoluyla kendilerini yaratan, öldüren ve bunu döngüsel olarak yapan ilahlar gibi göstermek isteyen küresel şeytanlara karşı uyarılmaktadır.

34/49 Kul cael hakku ve ma yubdiul batilu ve ma yuiyd

( De ki: "Gerçek geldi. Batıl başlatamaz, yaratamaz ve döndüremez, diriltemez." )

Casiye suresinin 27. ayetinde batılcıların nihayetinde hasara uğrayacakları bildirilmektedir.

45/27 Ve lillahi mulkus semavati vel ard ve yevme tekumus saatu yevmeizin yahserul mubtilun

( Ve göklerin ve yerin mülkü Allah’a dır. Saat olduğu gün batılcılar hasarlanırlar. )

Muhammed suresinin 3. ayetinde ise insanların, "gerçeğe tabi olanlar" ve "batıla tabi olanlar" şeklinde ayrışacakları bildirilmektedir. ( Bu ayrışım zaten tarih boyunca tezahür etmistir. )

47/3 Zalike bi ennellezine keferuttebeul batile ve ennellezine amenuttebeul hakka min rabbihim kezalike yadribullahu lin nasi emsalehum

( Bu, kesinlikle o inkar edenlerin batıla tabi olmalarından ve kesinlikle o inananların Rab’lerinden gerçeğe tabi olmalarındandır. Allah onların misallerini insanlar için işte böyle beyan eder. ) 

7 Ağustos 2021 Cumartesi

Aşı "teşvik yöntemi" mi? Rüşvet mi?

Küreselciler, çok ısrarcı oldukları aşılama hedeflerine ulaşabilmek için uyguladıkları baskı ve kısıtlama taktiğine paralel olarak "halka rüşvet verme" taktiğini de uygulamaya koymuşlardır. Merkezden verilen talimata istinaden ülke hükümetleri halklarını aşılanmaya "teşvik etmek"! için aşılanma karşılığında maddi menfaatler teklif etmeye başlamışlardır. Bu kapsamda nakit para ödemeleri, çekilişler, hediyeler, hediye çekleri, burslar, uçak biletleri, cruise gezileri gibi teklifler ile birlikte ücretsiz flört ( Hollanda ) ve esrar dağıtma ( ABD ) gibi uygunsuz ve ahlaksız tekliflerin de gündemde olduğu basında yer almaktadır.

https://www.sozcu.com.tr/2021/dunya/asi-copcatanligi-6579960/

Bir sağlık ve tedavi sürecinin böylesine garip ve hatta ahlaksızca bir promosyona, bir pazarlama kampanyasına indirgenmesi oldukça düşündürücüdür. Zira bu durum emperyalist kapitalizmin aşıdan beklentilerinin çok yüksek olduğunu ve aşılama operasyonunun, evvelki bölümlerde de incelendiği üzere, çok farklı hedeflere hizmet ettiğini ortaya koymaktadır. Zira karşılığında kat kat maddi değer elde etmedikçe insanlara zerre kadar maddi değer sunmayan ve her zaman insanlardan maddi değer almayı / çalmayı ilke edinmiş olanların insanlara maddi değer sunmak için adeta birbirleriyle yarışmaları süreci çok sorgulanabilir hale getirmektedir. ( Ücretsiz aşılama bile başlıbaşına bir soru işaretiyken üstüne para verme durumu soru işaretlerini daha da artırmaktadır. )

Ayrıca aşılananların maske takmaya devam etmeleri gerektiği, virüsün aşılananlara da bulaşabildiği ve aşılananların da virüsü yayabildikleri belirtilmektedir. Bu durumda esasen maske takılması ve sosyal mesafenin korunması herkes için yeterli ve gerekli önlemler olmaktadır.

Bir yandan sözde "teşvikler" verilirken, bir yandan da bazı şirketlerin "aşılanmayanlarla yollarını ayırma" kararı aldıkları görülmektedir. 

Tevrat'ın aşağıdaki ayeti bu süreç kapsamında inanan iyi insanlara önemli bir uyarı niteliği taşımaktadır.

2 Exodus 23-8 "Rüşvet almayacaksınız. Çünkü rüşvet göreni kör eder, haklıyı haksız çıkarır.

18 Job 36-17 Dikkat et, para seni baştan çıkarmasın. Büyük bir rüşvet seni saptırmasın.

"Teşvik Yöntemi" diye adlandırılan bu teklifler silsilesinin nereye kadar varacağına insanlık hep birlikte şahit olacaktır.

6 Ağustos 2021 Cuma

Sarı rüzgar İzmir'de ...

"İzmirliler, sarı ve kızıllığın hakim olduğu bir sabaha uyandı. Pek çok İzmirli sosyal medya hesabından gökyüzü ve güneş fotoğrafları paylaşıp İzmir'i trend topic listesinin üst sırasına taşırken, havadaki durumun sebebinin orman yangınlarındaki duman ve partiküllerin güneyli rüzgar akışlarıyla taşınması olduğu belirtildi."

Basından 06.08.2021

05.08.2021 tarihli "Yangın, Rüzgâr ve Kükürt" başlıklı bölümün yazılmasının ertesi günü yani bugün basında yer alan "İzmir Sarardı" başlıklı haber ilginç bir senkrona vesile olmuştur.

 30/51 Ve lein erselna RİHAN fe raevhu MUSFERRAN le zallu min ba'dihi yekfurun

( Ve eğer RÜZGAR göndersek de onu SARILAŞMIŞ* görseler, onun ardından inkar etmeye başlarlar. )

Ayet numarasının ( 51 ) nümerolojik değeri ( 5+1 = "6" ) ile haberin ayın 6'sında yayımlanması arasında da kozmik bir senkron olması muhtemeldir.

* Kur'an ayetlerinin çok anlamlı olması nedeniyle, yukarıdaki ayetteki "Sarılaşmış" kelimesi elbetteki "Kükürt" kaynaklı sarılaşma dışındaki durumları da temsil etmekte olabilir.

5 Ağustos 2021 Perşembe

Yangın, Rüzgâr ve Kükürt

"28 Temmuz 2021 tarihinde Manavgat'ta başlayarak Antalya ve Muğla'da devam eden orman yangınlarının "9." günündeyiz."

Basından "05.08.2021"

"Termik santralden RÜZGÂRIN etkisiyle sürüklenecek gazların zehirli olduğuna dikkat çeken Prof. Öztürk, Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamada, alevlerin ulaştığı santralde yanan kömür içerisindeki KÜKÜRT miktarının önemli olduğunu belirtti."

Basından "05.08.2021"

Yangının termik santrale ulaşması halinde "kükürt" salınımı olacağı ve "rüzgâr" sayesinde bir zehirli gaz bulutu oluşacağı bildirilmektedir. Kükürt, sarı renkli bir elementtir.

Rum suresinin 51. ayetinde yer alan "Rihan musferran" ( Sarılaşmış rüzgâr ) ifadesi yukarıdaki durumla uyumlu olup ilginç mesaj vermektedir. Zira rüzgar ile kükürtün karışımı en net şekilde "Sarılaşmış rüzgâr" olarak tasvir edilebilir.

30/51 Ve (1) le (2) in (3) erselna (4) RİHAN (5) fe (6) raev (7) hu (8) MUSFERRAN (9) le (10) zallu (11) min (12) ba'di (13) hi (14) yekfurun (15) 

( Ve eğer RÜZGÂR göndersek de onu SARILAŞMIŞ görseler, onun ardından inkar etmeye başlarlar. )

- Ayet kodunun ( 30/51 ) nümerolojik değeri negatif şeytani frekansın da sembolü olan 9 sayısını vermektedir. ( 666 ... 18 ... 1+8 = 9 )

Ayetteki "Musferran" ( Sarılaşmış ) kelimesi 9. kelimedir. Yukarıdaki haberin tarihi olan bugünün tarihinin ( 05.08.2021 ) nümerolojik değeri de "9" sayısını vermekte olup, ayrıca bugün yangınların da 9. günüdür.

666 sayısını çağrıştıran 66/6 kodlu ayetin içeriğinde de "ateş" kavramı yer almaktadır.

66/6 Ya eyyuhellezine amenu ku enfusekum ve ehlikum NAREN vekuduhen nasu vel hicaretu aleyha melaiketun ğulazin şidadin la ya'sunallahe ma emerehum ve yef'alune ma yu'merun

( Ey o inananlar, nefislerinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ATEŞTEN koruyun. Onun üzerinde kaba şiddetli melekler vardır. Allah’a, onlara emrettiğine isyan etmezler. Ne emredildilirse yaparlar. )

Tevrat'ın 18. suresinde de "ateş" ve "kükürt" kelimeleri yer almaktadır.

18 Job 18-15 Çadırında ATEŞ oturacak. Yurdunun üzerine KÜKÜRT saçılacak.

Ayetin sure ve ayet numarası 18'dir. ( 1+8 = 9 )

5 Deuteronomy 29-23 BÜTÜN ÜLKE YANACAK, tuz ve KÜKÜRTLE ÖRTÜLECEK; tohum ekilmeyecek, filiz sürmeyecek, ot bitmeyecek.

İnsanlığa tuzak kurmak niyetiyle hareket etmekte olan küresel şeytanlar esas itibarıyla, Allahu Teala'nın rızası ve izniyle, yaratılışın kodlarını içeren Kur'an ve Kitab-i Mukaddes ( Tevrat + İncil ) ayetlerini birebir ve aşamalı olarak uygulumakta, ayetlerin gerçekleşmesine zemin hazırlamakta ve farketmeden kendilerine tuzak kurmaktadırlar. 

3 Ağustos 2021 Salı

Çift zihinliler

"Şeytana uydum."
"Şeytan beni ayarttı."
"Şeytana kandım."
"Şeytanın tuzağına düştüm."
......
......

Bu gibi mazeret söylemleri, kendi yanlış ve nefsani tercihleri vesilesiyle günah batağına saplanmış olan ikiyüzlülerin / çift zihinlilerin, suç işleme ve yakalanma sonrasında "başkasını suçlama" dürtüsüyle, sıklıkla dile getirdikleri söylemlerdir. Bu söylemler külliyen batıldır. Zira "Şeytan" ( Ateşe atan, Yakan, Helak eden ) kelimesi sadece negatif frekans tesirlerini tanımlayan bir sıfat olup, herhangi bir varlık ismi değildir. Ve bu sıfat esasen daha yaratılış aşamasında, İblis'in sunduğu poztif ve negatif frekans seçeneklerinden negatif olanı yani maddi ve nefsani olanı seçerek yanlış tercih yapan insandan başkasını tanımlamamaktadır.

Şeytani frekanslara tabi olan insan aynı zamanda "çift zihinli" yani "ikiyüzlü" ( münafık ) insandır. Kötü söylem ve eylemlerini duruma göre inkâr eder, duruma göre ise bir övünç vesilesi olarak kullanır. 

"İkiyüzlülük" ( Nifak ) yani "Çift zihinlilik" esasen psikolojide Multiple Personality Disorder ( Çoklu Kişilik Bozukluğu ) olarak da anılan sendromdur. Bu fenomen Bakara suresinde net bir misal ile tanımlanmaktadır.

2/14 Ve iza lekullezine amenu kalu amenna ve iza halev ila şeyatinihim kalu inna meakum innema nahnu mustehziun

( O inananlara rastladıklarında "İnandık." derler. Şeytanları ile yalnız kaldıklarında ise "Kesinlikle biz sizinle birlikteyiz, bizler kesinlikle alay edenleriz." derler. )

Ayette yer alan "Şeytanıyla yalnız kalmak" batinen "insanın kendisiyle / nefsiyle yalnız kalması" anlamındadır.

2/15 Allahu yestehziu bihim ve yemudduhum fi tuğyanihim ya'mehun

( Allah onlarla alay eder. Onlara azgınlıklarının içinde görüşsüzce dolaşmalarına müddet ve destek verir. )

"Çift zihinlilik", "Aldanarak yanlış tercih yapma", "İftira atarak suçu inkâr" ve "Sınav" hususları ise İncil'in aşağıdaki ayetlerinde net olarak ifafe edilmektedir.

59 James 1-8 ÇİFT ZİHİNLİ İNSAN her açıdan tutarsızdır.

59 James 1-9 Düşkün olan kardeş kendi yüksekliğiyle, 

59 James 1-10 zengin olansa kendi düşkünlüğüyle övünsün. Çünkü zengin kişi kır çiçeği gibi solup gidecek.

59 James 1-11 GÜNEŞ YAKICI SICAĞIYLA doğar ve otu kurutur. Otun çiçeği düşer, görünüşünün güzelliği yok olur. ZENGİN DE BUNUN GİBİ KENDİ UĞRAŞLARI İÇİNDE KAYBOLUP GİDECEKTİR.

59 James 1-12 NE MUTLU DENEMEYE DAYANAN KİŞİYE! Denemeden başarıyla çıktığı zaman Rab'bin kendisini sevenlere vaat ettiği yaşam tacını alacaktır.

59 James 1-13 Ayartılan kişi, "TANRI BENİ AYARTIYOR" demesin. Çünkü Tanrı kötülükle ayartılmadığı gibi kendisi de KİMSEYİ AYARTMAZ.

59 James 1-14 HERKES KENDİ ARZULARIYLA SÜRÜKLENİP ALDANARAK AYARTILIR. 

59 James 1-15 Sonra arzu gebe kalır ve günah doğurur. Günah olgunlaşınca da ölüm getirir.

59 James 1-16 Sevgili kardeşlerim, ALDANMAYIN!

İncil'in son suresi olan Vahiy bölümünün 18.* ayetinde meşhur şeytani nümerik sembol olan 666 ( 6+6+6 = 18* ... 1+8 = 9 ) sayısının "insanı simgelediği" bildirilmektedir.

66 Vahiy 13-18 Bu konu bilgelik gerektirir. Anlayabilen, canavara ait sayıyı hesaplasın. Çünkü bu sayı insanı simgeler. Sayısı altıyüzaltmışaltıdır.





2 Ağustos 2021 Pazartesi

"Pandemi"den sonra "İklim" ve orman yangınları?

TIME dergisinin 16 Nisan - 3 Mayıs 2021 sayısının kapağındaki "İklim herşeydir." başlığının altında dünya haritası ve "kıtaların kibritle yakılması" tasviri yer almaktadır.

Yukarıdaki resim alttaki linkte yer almakta olup, resmin altında ise "Pandemic remade every corner of society. Now it's the climates's turn" ( Pandemi toplumun her köşesini yeniden düzenledi. Şimdi sıra İklimde...)

Bu başlık "Pandemi kurgusu işlevini tamamladı. Şimdi sıra iklim kurgusunda.." olarak da algılanabilmektedir.

https://time.com/magazine/us/5955224/april-26th-2021-vol-197-no-15-u-s/

Ayrıca "The Economist" dergisinin Kasım 2020 sayısının kapağındaki 2021 yılı olaylarını tasvir eden görseller arasında "Orman yangını" görselinin olması da dikkat çekmektedir.



Gündemdeki orman yangınları uzaydan yeryüzünün belirli bölgelerine iletilen lazer ışınlarıyla gerçekleştiriliyor olabilir mi? Küresel şeytanlar Kitab-ı Mukaddes'in ( Tevrat + İncil ) son dönem olaylarının tasvir edildiği ve tam sembolizm ile yazılmış Vahiy isimli 66. bölümündeki ayetleri bir bir gerçekleştirmeye mi çalışmaktadırlar?

Aşağıdaki ayet serisinin sonunda "Gökten yere ateş yağdırma" hususu da bulunmaktadır. ( Ayetlerin devamında da bilinen 666 hususu gelmektedir. )

66 Vahiy 13-4 İnsanlar CANAVARA YETKİ VEREN EJDERHAYA TAPTILAR. "Canavar gibisi var mı? Onunla kim savaşabilir?" diyerek canavara da taptılar.

66 Vahiy 13-7 KUTSALLARLA SAVAŞIP ONLARI YENMESİNE İZİN VERİLDİ. CANAVAR her oymak, her halk, her dil, HER ULUS ÜZERİNDE YETKİLİ KILINDI.

66 Vahiy 13-11 Bundan sonra başka bir canavar gördüm. Yerden çıkan bu canavarın kuzu gibi İKİ BOYNUZU VARDI, ama ejderha gibi ses çıkarıyordu.

66 Vahiy 13-12 İlk canavarın bütün yetkisini onun adına kullanıyor, yeryüzünü ve orada yaşayanları ölümcül yarası iyileşen ilk CANAVARA TAPMAYA ZORLUYORDU.

66 Vahiy 13-13 İnsanların gözü önünde, *GÖKTEN YERE ATEŞ YAĞDIRACAK* kadar büyük belirtiler gerçekleştiriyordu.

Küresel çapta orman yangınlarının ortaya çıktığı ve toplumun korku frekansı tesiri altına alındığı şu son dönemde bir yandan da Delta Varyantı korkusu gündemde tutulmaya çalışılmaktadır.

CDC' den ( Center of Disease Control / Hastalık Kontrol Merkezi ) son yapılan açıklamada Delta Varyantı'nın "orman yangınına" benzetilmesi de ayrıca dikkat çekmektedir.

"ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri, açıklanan bir rapora göre, ilk olarak Hindistan’da tanımlanan ve şu anda dünya çapında baskın olan Delta varyantının diğer türlerine göre “MUHTEMELEN* daha şiddetli” olduğu konusunda uyardı.

Euronews’ta yer alan habere göre, Colorado’daki UCHealth’te enfeksiyon önleme ve kontrol kıdemli tıbbi direktörü Dr. Michelle Barron, “Bu bir ORMAN YANGINI gibi, yanan bir kamp ateşi değil. Şu anda bazı bölgeler tamamen alevler içinde” dedi."

( Basından 02.08.2021 )

* Demek ki virüs mutasyona uğradığı için öldürücü etkisini kaybetti ve artık "hastalanma olmuyor veya muhtemelen! hastalanma  hissedilerek geçiriliyor". "Muhtemelen daha şiddetli geçirmek." ne demektir? Zira açıklamadaki "muhtemelen daha şiddetli" ifadesinin neye göre daha şiddetli" olduğu belirsiz kalmaktadır. 

Dikkat edileceği üzere pandemi sürecinin başından bu yana olduğu gibi yetkili merciler! tarafından hep "muallak ve çelişkili ifadeler" kullanılmakta ancak inatla korku yayma gayreti ise devam etmektedir. "Muallak ve çelişkili ifadeler ile kavram kargaşası ve endişe yaratma" şeytanların ilke haline gelmiş kadim taktiğidir. Yaratılış sürecinin başında Adem de şeytanın muallak ve çelişkili ifadelerinin tesirine kapılmış ve yanlış tercihte bulunmuştur.


31 Temmuz 2021 Cumartesi

Coronavirus raporunda "Hasta Sayısı" nerede ?

Meşhur Coronavirus istatistik raporunun formatı 4 Temmuz 2021 ( 4.7 ... 4+7 = 11 ) tarihinde değiştirilmiştir. Yeni tabloya bakıldığında "Hasta Sayısı" kriterinin tablodan kaldırıldığı görülmektedir. "Hasta Sayısı" virüsün güncel etkisini yani "hastalanmaya sebebiyet verme" seviyesini gösteren en önemli kriterdir.

Evvelce belirtildiği üzere Coronavirus'ün halen Grek alfabesi harfleri ile kodlanmış 11 adet mutasyonu bulunmaktadır. Ve virüslerin, mutasyon geçirdikçe hastalandırma etkilerinin azaldığı bilinmektedir. Zira nihayetinde virüsler de bağlandıkları host bedenlerde yaşamlarını sürdümek istemektedirler. Dolayısıyla bir anlamda virüsün deneyim kazanmasının sonucu olan mutasyonlar esasen hem virüs, hem de host beden için olumlu değişimlerdir. 

Sadece "Vaka Adedi" kriterinin yayımlanması da aslında virüsün hasta etme yeteneğinin azaldığını hatta ortadan kalktığını gösteren bir delil niteliğindedir. Ancak "Vaka Sayısı"'nın, "Vefat Sayısı" gibi değerlendirilmesi ve medyada hala "Korkutan vaka artışı", "Korkutan tablo", "Korkulan oluyor", "Vaka paniği" gibi sürekli "korku" kelimesini içeren manşetlerin yer alması topluma korku yaymakta, frekansı düşürmekte ve toplum psikolojisine zarar vermektedir. Düşük frekans olan korku frekansının immün sistem ( bağışıklık sistemi ) üzerindeki olumsuz etkileri bilinirken ısrarla "korku manşetleri" atılması oldukça düşündürücüdür.!!!

Güncel gazete manşeti örnekleri;