Doğada habitatın yok etme eğilimi gösteren varlık türleri "Virüsler" ve "Kanser hücreleri"dir. Bu varlıklar içine girdikleri ortamı / organizmayı hırsla istila etmeye, onu tahakküm altına almaya çabalar ancak nihayetinde ortamın / organizmanın da kendisinin de helakine vesile olur.
Negatif kibir frekansının saptırıcı tesirleri altında nimeti gasp etmek, nimeti kendi indinde çoklamak ( tekasür ), insanları yoksun bırakmak ve insanları köleleştirmek obsesyonuna tutulmuş cin ve insan şeytanları kurmuş oldukları "şirket* / şirketleşme" sistemi vasıtasıyla Dünya'nın virüsleri / kanser hücreleri konumundadırlar. "Şirket" kavramı, hırsızlığı, gaspı, zulmü ve zorbalığı meşrulaştıran bir kisve, bir maske niteliğindedir. Anılan zalimler Dünya'yı bir "Habitat" olarak değil her maddi veya manevi olgunun alınıp satılabileceği, ticaretinin yapılabileceği bir "Pazar" olarak görmektedirler. Dolayısıyla anılan "şirket ve şirketleşme ile kitle tahakkümü" sistemi ortadan kalkmadıkça ne savaş, ne terör, ne salgın, ne hain siyaset, ne ekonomik kriz, ne kıtlık, ne açlık, ne yoksulluk, ne adaletsizlik, ne ahlaksızlık... mevcut hiçbir sorunun çözülmesi maalesef mümkün görünmemektedir. Çünkü tarih boyunca daim olan tüm bu sorunların kök sebebi bu "şirketler diktatörlüğü"dür. Zira Dünya, bu sorunların ortadan kaldırılacağı bir plan değil, insanların bu sorunları ortadan kaldırmak için çaba gösterecekleri ve gösterdikleri çaba nispetinde ruhsal tekamüle erecekleri ve diğer üst planlara yükselecekleri bir okul niteliğindedir.
( * "Şirket" kelimesi "Şirk" ( Ortak olmak ) ve "et" ( -me ) kelimelerinden oluşmakta ve "Ortak olma / Ortaklık" anlamına gelmektedir. Kur'an'da Allah'a ortak koşmak ( haşa ) kavramının "Şirk" kelimesi ile ifade edilmesinin de batini bir mesajı olsa gerektir. Zira şirketleşme yoluyla insanlar üzerinde hakimiyet kurmak isteyen küresel şeytanların nihai hedefi kendilerinin ilah addedildiği bir Dünya ortamı yaratmak yani şirkin en net ve açık misalini ortaya koymaktır. )
Bu çerçevede, döngü sonunun deneyimlendiği şu ahir zaman içinde, küresel şirketlerin ve onların yerel temilciliklerin devlet, siyaset, kanun, hukuk vb. gibi müesseseler üzerindeki olumsuz etkileri ve baskıları maalesef gözlemlenmektedir. Dolayısıyla, tam bir dijital tahakküm sistemine doğru akan gelişmelerin ortasında kalan insanların öncelikle kolektif bilinci ve paralelinde de çok farklı, bütünleşik ve paylaşımcı yepyeni bir yapıyı kurmaları gereği hasıl olmuştur. Ama elbette konu yine gelip ahlâk, doğruluk, dürüstlük, samimiyet, güven ve özveri noktasında kilitlenmektedir. Sistemdeki "bug"ın ismi ise başta ifade edildiği üzere "Kibir"dir.
Ancak bu noktada her zaman olduğu gibi belirtmek gerekir ki iyi niyet, samimiyet ve insanlara yardım amaçlı olarak mecburen şirket yapısı içinde faaliyet göstermek durumunda olan müesseseler kapsam dışında değerlendirilmelidir. Zira Kur'an ayetlerinde de her genellemenin istisnai durumları olabileceğine dikkat çekilmektedir.
Kur'an ayetlerinde, şirk, gasp, tekasür, ticaret ve tahakküm kavramlarını vurgulayan bazı ayetlere örnekler aşağıda yer almaktadır.
16/71 Vallahu faddale ba'dakum ala ba'din fir rizk fe mellezine fuddilu bi raddi rizkihim ala ma meleket eymanuhum fe hum fihi seva' e fe bi ni'metillahi yechadun
( Ve Allah, rızıklarda bazınızı bazınıza üstün kıldı. Ancak o üstün olanlar rızıklarını o ellerinin malik olduklarına vermezler ki onda eşit olsunlar. Yani Allah' ın nimeti ile cihad mı ediyorlar? )
( İşte onlar yönlendirme karşılığında sapıklığı satın aldılar da ticaretleri fayda sağlamadı. Yönlendirilenlerden de değillerdi. )
No comments:
Post a Comment