23/70 Em yekulune bihi cinneh bel caehum bil hakki ve ekseruhum lil hakki karihun
( "Onda cinlik var." mı diyorlar? Bilakis onlara gerçek ile geldi. Onların çoğunluğu gerçek için isteksizdirler, zorlanıp hoşlanmayanlardır. )
Birçok delil ile desteklenebilen ve hatta hem vicdanen hem de mantıken aşikâr olan bir gerçeğin bazı insanlar tarafından ısrarla reddedilmesinin dört sebebi olabilir. Bu dört sebep ve ilgili ayetler şöyledir.
1- MENFAÂT : Gerçekten uzak olan mevcut zihinsel durumun, içinden çıkılmak istenmeyen bir konfor alanı yaratmış olması, gerçeğin aksi olandan yani batıldan doğrudan menfaatin bulunması veya gerçeğin inkâr edilmesi için menfaat sunulması
Bu husus, "İştira el ayati semenen kalilen" ( Ayetlerin az değere satılması ), "Telbisel hakka bil batil" ( Gerçeğin batıl ile örtülmesi ) ifadeleriyle vurgulanmaktadır.
2/41 Ve aminu bima enzeltu musaddikan li ma meakum ve la tekunu evvele kafirin bih ve la teşteru bi ayati semenen kalilen ve iyyaye fettekun
( Ve o sizinle birlikte olanı doğrulayıcı olarak indirdiğime inanın. Onu inkar edenlerin ilki olmayın. Ayetlerimi az değere değiştirip satmayın. Ve sadece benden sakının. )
2/42 Ve la telbisul hakka bil batili ve tektumul hakka ve entum ta'lemun
( Ve gerçeği batıl ile örtmeyin ve bile bile gerçeği gizlemeyin. )
2- TEHDİT : Gerçeğin inkâr edilmesi ve gerçeğin aksinin yani batılın savunulması için insanın kendisinin veya sevdiklerinin hayatı ile tehdit edilmesi
Bu husus, "La dayra" ( Zararı yok ) ve "Kavvam bil kıst" ( Adaleti koruyanlar ) ifadeleriyle vurgulanmakta, söz konusu kendi veya yakınlar dahi olsa gerçek ve adalet için şahitlik edilmesi hatırlatılmaktadır.
Aşağıdaki ayette gerçeği görüp imana gelen sihirbazların Firavun'un ölüm tehdidini umursamamaları konu edilmektedir.
26/49 Kale amentum lehu kable en azene lekum innehu le kebirukum ellezi allemekumus sihr fe le sevfe ta'lemun le ukattienne eydiyekum ve erculekum min hilafin ve le usallibennekum ecmein
( "Size izin vermemden önce ona inandınız ha? Kesinlikle o size sihiri öğreten büyüğünüzmüş. O halde, yakında bileceksiniz. Ellerinizi ve ayaklarınızı karşıtlamasına kestireceğim ve sizi topluca astıracağım." dedi. )
26/50 Kalu la dayra inna ila rabbina munkalibun
( "Zararı yok. Kesinlikle biz Rab’bimize döneceğiz." dediler. )
4/135 Ya eyyuhellezine amenu kunu kavvamine bil kisti şuhedae lillahi ve lev ala enfusikum evil valideyni vel akrabin in yekun ğaniyyen ev fekiran fellahu evla bihima fe la tettebiul heva en ta'dilu ve in telvu ev tu'ridu fe innellahe kane bima ta'melune habira
( Ey o inananlar, adaleti koruyanlar, gözetenler ve kendiniz, ana babanız ve yakınınız üzerine de olsa, Allah için şahitlik edenler olunuz. Zengin de olsa, fakir de olsa, Allah onlara evvel gelir, daha yakındır. O halde, adil olurken hevese tabi olmayın. Eğer dilinizi eğip bükerseniz veya dönerseniz, kesinlikle Allah ne yaptığınızdan haberdardır. )
3- GAFLET / SEFAHET : Gerçeği ve onu destekleyen delilleri algılayabilme, gerekli mantıki ve vicdani değerlendirmeyi yapabilme veya bu değerlendirmeyi yapabilmek için bilgilenmek gerektiğini düşünebilme kabiliyetinden yoksun olunması ( kısaca farkındasızlık ve idrak zafiyeti )
Bu husus kitapta "Sefih" ( Akılsız ), "Summun, Bukmun, Umyun" ( Sağır, Dilsiz, Kör ), "Hatemallah" ( Allah'ın mühürü ), "Sekrat" ( Sarhoşluk ), "Kulubi ğulf" ( Kılıflı kalp ), "Gaflet an ayet" ( Ayetten habersizlik ) ifadeleriyle açık şekilde değinilmektedir.
72/4 Ve ennehu kane yekulu sefihuna alellahi şetatan
( Ve kesinlikle o, bizim akılsız Allah üzerine gerçek dışı olanları söylemekteymiş. )
2/171 Ve meselullezine keferu ke meselillezi yen'iku bima la yesmeu illa duaen ve nidaa summun bukmun umyun fe hum la ya'kilun
( Ve o inkar edenlerin misali, çağrı ve bağırma haricindekini duymamasından dolayı o haykıranın misali gibidir. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Onlar akıl etmezler. )
2/7 Hatemallahu ala kulubihim ve ala sem’ihim ve ala ebsarihim ğişaveh ve lehum azabun azim
( Allah’ ın mühürü onların kalplerinin ve kulaklarının üzerindedir ve gözlerinde de perde vardır. Büyük azap onlaradır. )
2/88 Ve kalu kulubuna ğulf bel leanehumullahu bi kufrihim fe kalilen ma yu'minun
( Ve "Bizim kalplerimiz kılıflıdır." dediler. Bilakis Allah onları inkarlarından dolayı lanetledi. Artık çok azı inanır. )
6/25 Ve minhum men yestemiu ileyk ve cealna ala kulubihim ekinneten en yefkahuhu ve fi azanihim vakra ve in yerav kulle ayetin la yu'minu biha hatta iza cauke yucadiluneke yekulullezine keferu in haza illa esatirul evvelin
( Ve onlardan seni dinleyenler de vardır. Fakat biz onu anlamasınlar diye kalplerinin üstüne örtüler ve kulaklarının içine ağırlık oluşturduk. Eğer bütün ayetleri görseler bile onlara inanmazlar. Hatta sana geldiklerinde seninle mücadele ederler. O inkar edenler "Kesinlikle bu ancak evvelkilerin masallarıdır." derler. )
10/92 Fel yevme nuneccike bi bedenike li tekune li men halfeke ayeh ve inne kesiran minen nasi an ayatina le ğafilun
( O halde bugün, o senden sonraki kimselere ayet olması için bedenini kurtaracağız. Kesinlikle insanlardan çoğu ayetlerimizden habersizdirler. )
22/2 Yevme teravneha tezhelu kulli murdiatin an ma erdaat ve tedau kulli zati hamlin hamleha ve teran nase sukara ve ma hum bi sukara ve lakinne azabellahi şedid
( Onu göreceğiniz gün, tüm emziren kadınlar o emzirdiklerinden vazgeçerler. Her yük sahibi yükünü düşürüp bırakır. İnsanları sarhoş görürsün de onlar sarhoş değillerdir. Lakin Allah' ın azabı şiddetlidir. )
Yalana, yanlışa ısrarla inanç hususu Kur'an'daki "Sekrat" ( Sarhoşluk ) teşbihi gibi İncil'de de "Delüzyon" ( Yanıltıcı inanç ) ifadesiyle yer almaktadır.
İncil 53-2 Thessalonians-2-11 İşte bu nedenle Tanrı yalana kanmaları için onların üzerine güçlü bir yanıltıcı inanç gönderiyor.
4- CEHALET : Gerçeği idrak edebilmek için gerekli bilgiye, ilme haiz olunmaması.
Bu husus kitapta "Cehalet" ve "Gamrat" kelimeleriyle vurgulanmaktadır.
23/54 Fe zerhum fi ğamratihim hatta hiyn
( O halde belirli zamana kadar onları cehaletlerinin, habersizliklerinin içinde bırak. )
23/63 Vel kulubuhum fi ğamratin min haza ve lehum a'malun min duni zalike hum leha amilun
( Ve onların kalpleri bundan cehalet, habersizlik içindedir. Onlara bundan başka işler, çalışmalar da vardır. Onlar onları yaparlar. )
46/23 Kale innemel ilmu indellahi ve ubelliğukum ma ursiltu bihi ve lakinni erakum kavmen techelun
( "Kesinlikle ilim Allah' ın indindedir. O gönderildiğimi size ulaştırırım. Lakin kesinlikle ben sizi cahillik eden kavim olarak görürüm." dedi. )
No comments:
Post a Comment