İnsanların büyük bir bölümü, tuzakların, komploların ve zulmün açık hedefi haline gelmiş olmalarına ve bu durum onlara bizzat tuzak kuranlar tarafından beyan edilmesine rağmen "Ahiret bilincinden yoksun" olmaları sebebiyle, içinde bulundukları o geçici konfor alanlarından çıkma ve huzurlarının kaçma korkusunu yaşamaktadırlar. Bu bilinçsizlik, cesaretsizlik ve korku onları esarete sürüklerken, aslında vicdanen onaylamadıkları şu sözleri de sarfettirebilmektedirler.
- "Üç günlük dünya bana ne? Ne yaparlarsa yapsınlar.
- "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın."
- "Şu fani dünyada hiçbir şeyi dert etmeyeceksin, kafana takmayacaksın."
- "Nasıl olsa öleceğiz."
- "Amaan ölümlü dünya! Ne olursa olsun! Umurumda değil."
Kur'an'da "Allah'a iman" ifadesi daima "Ahirete iman" ifadesiyle birlikte yer almaktadır. Bunun sebebi, insanlara, içinde bulundukları kaba madde boyutu Dünya'nın aldatıcı ve geçici olduğunun ve "ölümün" esasen yeni bir "olum" olduğunun hatırlatılmasıdır. Zira insan, ruhsal tekamüle ve gerçek sonsuz yaşama ancak ve ancak dünya hayatında ifa ettiği iyilik ve doğruluk yolundaki çalışmaları ve mücadelesi vasıtasıyla erişebilecektir. Dolayısıyla dünya hayatındaki zorbalık ve zulüm sistemine karşı duyarsız kalmak, mücadele etmek yerine her dayatılanı kabul etmek yani imanda zafiyet göstermek insanın dünya diye anılan cehennemden çıkmasını engelleyecek ve bu düşük frekanslı kaba madde boyutunda reenkarnasyonlarının devamına vesile olacaktır.
"İmani billahi vel yevmil ahiri" ( Allah'a ve sonraki güne inanmak. ) kavramının Kur'an'da 21 kere tekrarlanması da ruhsal tekamül olgusuna işaret niteliğindedir. Anılan kavram ilk olarak Bakara suresinin 8. ayetinde geçmektedir. ( "Ruh" kelimesinin Kur'an'da 21 kere tekrarlanmaktadır. ).
2/8 Ve minen nasi men yekulu amenna billahi ve bil yevmil ahiri ve ma hum bi mu’minin
( Ve insanlardan kimileri Allah’a ve sonraki güne inandık derler de onlar inananlar değillerdir. )
No comments:
Post a Comment