İnsanın özünün ruh olduğu, ruhun madde alemi olan kâinattaki en üst seviye temsilcisinin de süptil öz varlık ( bedensiz varlık ) olduğu dikkate alındığında - her kelimenin ve ayetin çoklu anlamları olduğu hatırlanmak koşuluyla - kutsal kitaplarda yer alan "cennet" kavramının esasen pozitif ruhsal ( bilişsel ) hali, bilinç halini, "cennetteki ağaç ( şecere )" kavramının ise bilgi kaynağını tanımladığı görülebilmektedir. Ayetlerde yer alan Rab'bin "Cennette her nereden dilerseniz yiyin." ifadesi de "bilgi edinin, bilgiyi akledin, bilgiyi aklınıza koyun" anlamına gelmektedir. Zira Arapçada "AKaLe" ( Akletmek ) ve "EKeLe" ( Yemek ) kelimelerinin ortak KL kökünden olması bu durumu teyid etmektedir.
Tevrat'ın aşağıdaki ayeti "Bilgiyi almak / Bilgiyi akletmek" kavramının "Bilgiyi yemek" fiiliyle temsiline bir örnek teşkil etmektedir.
26 Ezekiel 3-1 Bana, "Ey insanoğlu, SANA VERİLENİ YE. Bu TOMARI YEDİKTEN sonra git, İsrail halkına seslen" dedi.
26 Ezekiel 3-2 Böylece ağzımı açtım, YEMEM İÇİN TOMARI BANA VERDİ.
26 Ezekiel 3-3 Bana, "Ey insanoğlu, sana verdiğim TOMARI YE, mideni onunla doldur" dedi. Bunun üzerine TOMARI YEDİM. Bal gibi tatlı geldi bana.
26 Ezekiel 3-4 Sonra şöyle dedi: "Ey insanoğlu, İsrail halkına git, ONLARA SÖZLERİMİ İLET.
Bilgi ( İlm ) gerçek ve yegâne "rızık"tır. Kur'an ayetlerinde yer alan "Min ma razaknahum yunfikun" ( Onları rızıklandırdıklarımızdan harcarlar. ) ifadesindeki "rızık" kelimesi maddi ihtiyaçtan ziyade ruhani ihtiyaç olan "bilgiyi" temsil etmekte, "harcamak" fiili ise karşılık beklemeden "bilgiyi paylaşmayı / bilgiyi iletmeyi" temsil etmektedir.
"Şecr" ( Birbirine girmek ) kelimesindeki ŞCR kökünden türeme olan "Şecere" ( Ağaç, Birbirine girmiş olan, Birbiriyle ilintili olan ) kelimesinin Latincede "Scire" ( Bilmek ) kelimesi olarak tezahür etmiş olması da kuvvetle muhtemeldir. Kur'an ayetlerinde yer alan "Cennetten yemek", "Ağaca yaklaşmak", "Ağacı tatmak" ifadeleri de "Bilgiye erişimi / Bilgiyi akletmeyi" temsil etmektedir.
2/35 Ve kulna ya ademuskun ente ve zevcukel CENNETE ve KULA MİNHA rağaden haysu şi'tuma ve LA TAKRABA HAZİHİŞ ŞECERATE fe tekuna minez zalimin
( Ve "Ey Adem, sen ve eşin CENNETTE iskan edin. Oradan arzuladığınızca, her nereden dilerseniz BOLCA YİYİN. İşte ŞU AĞACA YAKLAŞMAYIN. Yoksa zalimlerden olursunuz." dedik. )
20/120 Fe vesvese ileyhiş şeytanu kale ya ademu hel edulluke ala ŞECERATİL HULDİ ve mulkin la yebla
( Böylece şeytan ona vesvese verdi. "Ey Adem, seni EBEDİYET AĞACINA ve çökmeyen mülke yönelteyim mi?" dedi. )
7/20 Fe vesvese lehumeş şeytanu li yubdiye lehuma ma vuriye anhuma min sev'atihima ve kale ma nehakuma rabbukuma an hazihiş ŞECERATİ İLLA EN TEKUNA MELEKEYNİ EV TEKUNA MİNEL HALİDİN
( Şeytan onların ayıplarından, çirkinliklerinden o onlara gizlenmişleri, örtülmüşleri onlara açığa çıkarmak için onlara vesvese verdi. "Rab’biniz, ancak İKİ MELEK VEYA EBEDİLERDEN OLURSUNUZ DİYE sizi şu AĞAÇTAN men etti." dedi. )
7/21 Ve kasemehuma inni lekuma le minen nasihin
( Ve "Kesinlikle ben size nasihat verenlerdenim." diye onlara yemin etti. )
7/22 Fe dellahuma bi ğurur fe lemma ZAKAŞ ŞECERATE bedet lehuma sev'atuhuma ve tafika yahsifani aleyhima min verakil cenneh ve nadahuma rabbuhuma e lem enhekuma an tilkumeş şecerati ve ekul lekuma inneş şeytane lekuma aduvvun mubin
( Böylece onları aldatma ile aşağı sarkıttı. AĞACI TADINCA, ayıpları, çirkinlikleri onlara ortaya açığa çıktı. İkisi bahçenin yapraklarından üzerlerini örtüp yamamaya başladılar. Rab’leri onlara seslendi "Ben size o ağaç hakkında hüküm vermedim mi? Ve "Şeytan kesinlikle size apaçık düşmandır" demedim mi?" )
Tevrat'ın ilk ayetlerinde yer alan "Cennetteki ağaç", "Yaşam ağacı", "İyiyi kötüyü bilme ağacı", "Ağacın meyvesinden yemek" ifadeleri de "Bilgiye erişimi / Bilgiyi akletmeyi"
1 Genesis 2-9 Bahçede İYİ MEYVE VEREN TÜRLÜ TÜRLÜ GÜZEL AĞAÇ yetiştirdi. Bahçenin ortasında YAŞAM AĞACIYLA İYİYLE KÖTÜYÜ BİLME AĞACI vardı.
1 Genesis 2-16 Ona, "Bahçede İSTEDİĞİN AĞACIN MEYVESİNİ YİYEBİLİRSİN." diye buyurdu,
1 Genesis 2-17 "Ama İYİYLE KÖTÜYÜ BİLME AĞACINDAN YEME. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün."
1 Genesis 3-1 RAB Tanrı'nın yarattığı yabanıl hayvanların en kurnazı yılandı. Yılan kadına, "Tanrı gerçekten, 'BAHÇEDEKİ AGAÇLARIN HİÇBİRİNİN MEYVESİNİ YEMEYİN' dedi mi?" diye sordu.
1 Genesis 3-2 Kadın, "BAHÇEDEKİ AĞAÇLARIN MEYVELERİNDEN YİYEBİLİRİZ" diye yanıtladı,
1 Genesis 3-3 "Ama Tanrı, 'BAHÇENİN ORTASINDAKİ AĞACIN MEYVESİNİ YEMEYİN, ona dokunmayın; YOKSA ÖLÜRSÜNÜZ' dedi."
1 Genesis 3-4 Yılan, "KESİNLİKLE ÖLMEZSİNİZ" dedi,
1 Genesis 3-5 "Çünkü Tanrı biliyor ki, O AĞACIN MEYVESİNİ YEDİĞİNİZDE gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız."
Kur'an'da geçen "Şeceratel huld" ( Ebediyet ağacı ) ile Tevrat'ta geçen "Yaşam ağacı" kelimeleri özdeş nitelik arzetmekte ve "Ünite / Vahdet" kavramını temsil etmektedir. Yasaklanan ağaç yani "İyiyle kötüyü bilme ağacı" ise "Düalite" kavramını temsil etmektedir.
Özetle ayetlerde, "yaşam" ortamı esasen üst süptil boyut ( cennet, bahçe, ünite bilinci ) olan insanın, meyletmemesi gereken bilgiye yakınlaşması ( ağaçtan yemesi ) sonucunda saf yapısını bozması, bir nevi viral enfeksiyon kapması ve bu nedenle cennetten çıkarılarak alt kaba madde boyutuna ( cehennem, düalite çıkmazı ) indirildiği ve "öldüğü" bildirilmektedir.
Ayrıca bkz.
https://kuranilmi.blogspot.com/2021/08/dunyann-noronlar-agaclar.html
No comments:
Post a Comment