15 Kasım 2016 Salı

Güneş Tutulması

Güneş Tutulması ( Solar Eclipse ), Ay'ın yörünge hareketi sırasında Dünya ile Güneş arasına girmesi ve dolayısıyla Ay'ın Güneş'i kısmen ya da tümüyle örtmesi sonucunda gözlemlenen doğa olayıdır.
Kur'an'da bu olay Kıyamet suresinin 75/9 kodlu ayetinde, kıyamet gününün işareti nitelemesi olarak geçmektedir.

Kıyamet 75/9 - Ve (1) cumi'a (2) eş (3) şemsu (4) ve (5) el (6) kameru (7) ( Ve Güneş ve Ay toplandığında, )

"Şems" ( Güneş ) kelimesi ayetteki 4. kelimedir.

Bilimsel kaynaklar 4 tip Güneş Tutulması olduğunu belirtmektedirler.

1- Total Eclipse ( Tam Tutulma ) : Ay'ın kara siluetinin Güneş'in güçlü ışık parlaklığını gölgelemesi,
2- Annular Eclipse ( Dairesel Tutulma ) : Güneş ve Ay'ın tam olarak hizalanması,
3- Hybrid Eclipse ( Hibrid Tutulma ) : Tam ve Dairesel Tutulma arası geçiş fazı,
4- Partial Eclipse ( Kısmi Tutulma ) : Güneş ve Ay'ın tam olarak hizalanmaması, Ay'ın Güneş'i kısmi olarak örtmesi fazı.






13 Kasım 2016 Pazar

EL

"İlah" kelimesi etimolojik köken itibariyle Sümercedeki "-İL" (-EL) kökünden gelir ve "Tanrı" veya "Tapılan şey" anlamını taşır. "Ah" kelimesi ise Arapça'da "Dost" anlamına gelmektedir. Böylelikle, "İlah" kelimesinin "Dost Tanrı" anlamı taşıdığı düşünülmektedir.

Arapça'nın dahil olduğu Sami dilleri ailesinden olan dillerde "İlâh" kelimesi benzer şekillerde seslendirilir; İbranicede tanrı anlamına gelen "Eloah אלה", Keldanice "Laha", Aramice "Elāhā" ya da Süryanice"Alāhā" olarak seslendirilir.
 
Allahü Teala'nın yüce ismi olan ALLAH kelimesinin "El"  ve "İlah" kelimelerinin birleşiminden oluştuğu düşünülmektedir.

«EL/İL» kökü ile biten bazı isimler;

- Mikail = Mika ( Kim ) + EL/İL ... ( «EL gibi olan kimdir?» anlamında )
- Cibril ( Cebrail ) = Cebr ( Zorlayan ) + EL /İL
- Emmanuel = İn ( kesinlikle ) + Mea ( birlikte ) + Na ( biz ) + EL ( EL )
- Babil = Bab ( Kapı ) + EL/İL ..... ( EL ( Tanrı ) Kapısı )
 
«Huruf-u Mukatta» çerçevesinde, "EL" kelimesini içeren «Elif Lam Ra» harflerinin bulunduğu harf seti, ilahi mühür nümerolojisine uygun olarak, 6 kere tekrarlanmaktadır. Bu harf setinin okunuşu «EL + RA» olup, «EL Görür» anlamına gelir. ( Elif + Lam = EL )

"Elif Lam Ra" harf setinin nümerolojik tablosu aşağıdaki gibidir.




 

11 Kasım 2016 Cuma

Frekans ( Vibrasyon / Titreşim ) ve 440

Titreşen bir nesnenin başlattığı titreşimler ( frekans ) dizisine ses adı verilir. Titreşim veya frekans bir nesnenin ileri geri hareketi olarak tanımlanabilir. Fizik bilimi, her nesnenin belirli bir frekansta titreştiğini ortaya koymuştur. Olguların birbirleriyle iletişime ve etkileşime geçebilmeleri için eş titreşim ( frekans ) seviyesine sahip olmaları gerekir. ( Frekans = Titreşim / Zaman )

"Titreşmek" ( İhtizaz ) kelimesi ilk kez, Hacc suresinin 22/5 kodlu ayetinde 89. kelime ( Ehtezzet ) olarak geçmektedir. Bu ayette insanın topraktan yaratıldığı, toprağa / yere temas eden su sayesinde titreşim oluştuğu ve yaşamın başladığı mesajı verilmektedir.

Hacc 22/5 - Ya (1) eyyü (2) ha (3) en (4) nasü (5) in (6) küntüm (7) fı (8) raybin (9) min (10) el (11) ba'si (12) fe (13) in (14) na (15) halakna (16) küm (17) min (18) türabin (19) sümme (20) min (21) nutfetin (22) sümme (23) min (24) alekatin (25) sümme (26) min (27) mudğatin (28) muhallekatin (29) ve (30) ğayri (31) muhallekatin (32) li (33) nübeyyine (34) leküm (35) ve (36) nükirru (37) fi (38) el (39) erhami (40) ma (41) neşaü (42) ila (43) ecelin (44) müsemmen (45) sümme (46) nuhricü (47) küm (48) tıflen (49) sümme (50) li (51) teblüğu (52) EŞÜDDE (53) küm (54) ve (55) min (56) küm (57) men (58) yüteveffa (59) ve (60) min (61) küm (62) men (63) yüraddü (64) ila (65) erzeli (66) el (67) umüri (68) li (69) key (70) la (71) ya'leme (72) min (73) ba'di (74) ilmin (75) şey'a (76) ve (77) tera (78) el (79) erda (80) hamideten (81) fe (82) iza (83) enzelna (84) aley (85) ha (86) el (87) ma (88) EHTEZZET (89) ve rabet ve enbetet min külli zevcin behıc ( Ey insanlar, eğer dirilmeden şüphe içinde iseniz, size açıklamak için, kesinlikle biz sizi topraktan, sonra su damlasından, sonra asılı duran kan pıhtısından, sonra belli olan belli olmayan et parçasından yarattık. Dilediğimiz şekilde belirli vadeye kadar rahimlerde tutarız. Sonra sizi çocuk olarak çıkarırız. Sonra olgunluğa erişmeniz için sizden kimi vefat ettirilir ve sizden kimi ise, ilimden sonra hiçbir şey bilmemesi için, ömrünün en rezil dönemine erdirilir, döndürülür. Yeri sönmüş kuru görürsün de biz onun üzerine su indirdiğimizde TİTREŞİR. Her güzel eşten bitirip yetiştirir. )

- Ayetteki "Ehtezzet" ( Titreşir ) kelimesinin sıra numarasının ( 89 ) nümerolojik değeri "8" sayısına eşittir. ( 8+9 = 17 ... 1+7 = "8" )

- Müzikte 8 notalık bir diziye Octave ( Oktav ) adı verilir. Octave kelimesinin kökünde Octo ( Sekiz ) kelimesi bulunmaktadır.

- Müzikte akord standardı olan frekans ( titreşim ) değeri 440 Hz'dir. 440 sayısının da nümerolojik değeri "8" sayısını vermektedir. ( 4+4+0 = "8" )



https://en.wikipedia.org/wiki/A440_(pitch_standard)

- Kur'an'da "İhtizaz" kökü 4 kere tekralanmaktadır. Bu kelimenin 4 kere tekrarlanması ile 440 Hz değeri arasında 4 sayısına dayalı bir uyum tezahür etmektedir.


Konuşma olarak adlandırılan eylem de ses yani titreşim kanalıyla oluşmakta ve insanlar arası iletişimi sağlamaktadır. Her nesnenin titreştiği yani bir frekansa sahip olduğu gerçeğinden hareket edildiğinde her nesnenin veya daha net bir ifade ile yaratılmış olan herşeyin konuştuğu sonucuna ulaşılabilir.

Allahü Teala, Kur'an'da bu fiziksel gerçeği Fussilet suresinin 41/21 kodlu ayetinde bildirmektedir.

Fussilet 41/20 - Hatta iza ma cauha şehide aleyhim sem'uhüm ve ebsaruhüm ve cüludühüm bima kanu ya'melun ( Nihayet oraya vardıklarında, o yapmış olduklarından dolayı, kulakları, gözleri ve derileri onlar üzerine şahit olurlar. )
Fussilet 41/21 - Ve kalu li cüludihim lime şehidtüm aleyna kalu entaknellahüllezı entaka külle şey'in ve hüve halekaküm evvele merratin ve ileyhi türceun ( Ve derilerine "Neden üzerimize şahitlik ettiniz?" derler. "Bizi, herşeyi konuşturan Allah konuşturdu. Sizi ilk keresinde yaratan da O' dur. O'na döndürülürsünüz." derler. )

Allahü Teala, diri olan herşeyi sudan yaratmıştır.


Enbiya 21/30 - E ve lem yerallezıne keferu ennes semavati vel erda kaneta ratkan fe fetaknahüma ve cealna minel mai külle şey'in hayy e fe la yü'minun ( O inkar edenler, gökler ve yer kesinlikle bitişiklerken onları ayırdığımızı ve diri olan herşeyi sudan oluşturduğumuzu görmüyorlar mı? Artık inanmazlar mı? )







Infertilite - Kısırlık ( Akirat )

Tıbbi kaynaklar, bir kadının gebe kalabilmesi için, folikül ( yumurtalık ) adı verilen küçük kistlerin içinde yer alan yumurtaların çaplarının en az 18 mm seviyesine erişmesi gerektiğini belirtmektedir. Folikülleri belirtilen çap ölçülerine erişemeyen kadınlarda kısırlık durumu ortaya çıkmaktadır. Kadınlarda kısırlığın başlıca tedavi yöntemi, ilaç kullanılmak suretiyle foliküllerin ölçülerinin en az 18 mm'ye eriştirilmesi sürecidir.
 
 
Aşağıda kısırlığa sebep olan folikül paternine ve ovülasyona ilişkin bazı kaynaklardan alıntılar yer almaktadır. 

http://www.advancedfertility.com/anovulat.htm


http://www.medicana.com.tr/HaberDetay.aspx?newsID=139&hospitalID=4

"Yumurta Gelişiminin Takibi


Yumurtalar (oositler) folikül denilen küçük kistlerin içinde bulunmaktadır. Foliküllerin ilaç etkisiyle büyümesi ultrason ile takip edilmektedir. Uygun şekilde büyüyen foliküllerin günde yaklaşık 2 mm büyümesi ve senkron ( birbirleriyle eş büyüklükte) olmaları arzu edilmektedir. ...........................
................................Yumurtaların büyüklüğü 18-19 mm’ye ulaştığında, E2 düzeyleri de uygun ise çatlatma iğnesi (HCG) yapılır. Bu ilaç, yumurtaların son olgunlaşması ve çatlamasını sağlayan LH hormonu etkinliğine sahiptir. İğneden 35-36 saat sonra yumurta toplama işlemi (OPU) yapılmaktadır.

http://www.eskisehirkadindogumuzmani.com/sayfalar.548.kisirlik-tedavisi.html

"..........Yumurtlama tedavisi kısaca şu şekilde yapılır: Adetin üçüncü günü başlanan (veya buna yakın günlerde) ağızdan hap veya iğne tedavisi(rekombinant FSH veya HMG gibi) ile yumurtanın büyümesi sağlanır. Ağızdan haplar 5 gün boyunca kullanılır. İğneler ise yumurta büyüklüğü yaklaşık 18 mm oluncaya kadar devam edilir. Bu arada belirli aralıklarla ultrason yapılarak yumurta büyüklüğü takip edilir. Yumurta büyüklüğü yaklaşık 18-20 mm çapında olduğunda HCG (human chorionic gonadotropin) (halk arasında çatlatma iğnesi) denilen iğne yumurtanın çatlaması için yapılabilir. .........."
 
 
Menstrual siklusun 3. veya 4. günü ilk inceleme yapılır ve yumurtalıklarda kist varsa bu inceleme sırasında belirlenir. Hasta herhangi bir ilaç kullanmıyorsa menstrual siklusun 8. ve 10. günleri arasında inceleme tekrarlanır. Bu günden sonra ovulasyon gerçekleşene kadar inceleme her gün tekrarlanır. Büyüyen folikülün çapı 18-26 mm arasında iken ovulasyon gerçekleşir.

http://www.jinekolojivegebelik.com/2013/01/yumurta-catlamasi-nedir.html

Yumurta çatlaması sözü ile anlatılan olayda aslında çatlayan veya yırtılan yumurtanın kendisi değildir (yumurta hücresi değildir), yumurtanın etrafını saran foliküldür. Yumurta hücresi yumurtalıkta folikül denilen keseciklerin içerisinde bulunur. Yumurta hücresinin etrafını saran folikül belli bir büyüklüğe (genellikle 18-20 mm) eriştiğinde yırtılmaya (çatlamaya) başlar ve içerisinde bulunan yumurta hücresi yumurtalıktan dışarıya salınmış olur.
 
Kur'an'da "Akir" ( Kısır ) kelimesi ilk kez Zekeriya'nın eşinin kısır olmasından bahsedilen Al'i İmran suresinin 40. ayetinde geçmektedir.
 
Al'i İmran 3/40 - Kale rabbi enna yekunü lı ğulamün ve kad beleğaniyel kiberu vemraetı akır kale kezalikellahü yef'alü ma yeşa ( Rabb' bim, "Bana yaşlılık ermişken ve karım da kısırken bana nasıl oğlan olur?" dedi. "Allah işte böyle dilediğini yapar." dedi. )
 
"Akir" ( Kısır ) kelimesinin, ilk kez geçtiği ayetteki kelime sıra numarasının 18 olması dikkat çekicidir.

3/40 – Kale (1) rabb (2) i (3) enna (4) yekunü (5) li (6) ı (7) ğulamün (8) ve (9) kad (10) beleğan (11) iye (12) el (13) kiberu (14) ve (15) imaret (16) ı (17) AKİR (18) kale (19) ke (20) zalike (21) allahü (22) yef'alü (23) ma (24) yeşa (25) ( Rab’bim, "Bana yaşlılık ermişken ve kadınım da kısırken bana nasıl oğlan olur?" dedi. "Allah işte böyle dilediğini yapar." dedi. )
 

 
 
 
 
 

9 Kasım 2016 Çarşamba

Arapça

Kur'an lisanı olan "Arapça" ( Arabiye ) kelimesi Kur'an'da 10 kere tekrarlanmaktadır. Allahü Teala insanlara ilettiği kelamının kusursuzluğunu hem Arapça kelimesinin, ilahi nümerolojiyi yansıtan kitaptaki frekansıyla, hem de ayetlerindeki mesajları ile yapmaktadır.
 
Arapça lisanı, birçok batı diline kök kelime kaynağı olmuş, düşüncelerin eksiksiz ve yanlış anlamaya mahal vermeyecek şekilde kelimelere dönüşmesine imkan veren bir lisandır.

"Arabiye" ( Arapça ) kelimesinin kitaptaki frekansı;


Zümer suresinin 39/28 kodlu ayetinde Kur'an'ın Arapça lisanı ile en doğru ve anlaşılır şekilde indirildiğini vurhulamaktadır.
 
39/28 Kur'anen arabiyyen ğayra zı ıvecin leallehüm yettekun ( Eğriliği olmayan Arapça Kur'an. Umulur ki sakınırlar. )
 
26/193 Bi lisanin arabiyyin mübın ( Apaçık Arapça lisanı ile, )
 
41/3 Kitabün fussılet ayatühu kur'anen arabiyyen li kavmin ya'lemun ( Bilen kavim için, ayetleri Arapça Kur'an olarak ayrıntılandırılmış kitap. )
 
43/3 İnna cealnahü kur'anen arabiyyel lealleküm ta'kılun ( Kesinlikle biz onu Arapça Kur'an kıldık. Umulur ki akıl edersiniz. )
 
12/2 İnna enzelnahü kur'anen arabiyyel lealleküm ta'kılun ( Kesinlikle biz onu Arapça Kur'an olarak indirdik. Umulur ki akıl edersiniz. )
 
13/37 Ve kezalike enzelnahü hukmen arabiyya ve leinitteba'te ehvaehüm ba'de ma caeke minel ılmi ma leke minellahi min veliyyin ve la vak ( Ve onu Arapça hüküm olarak işte böyle indirdik. Eğer sana ilimden o getirdiğimizin sonrasında, onların heveslerine tabi olursan, Allah' tan sana dost ve koruyucu, gözetici yoktur. )
 
16/103 Ve le kad na'lemü ennehüm yekulune innema yüallimühu beşar lisanüllezı yulhıdune ileyhi a'cemiyyün ve haza lisanün arabiyyün mübın ( Ve bildik ki kesinlikle onlar "Onu kesinlikle ona, lisanı ona yabancı olan insan öğretiyor." derler. Bu apaçık Arapça lisanıdır. )
 
20/113 Ve kezalike enzelnahü kur'anen arabiyyen ve sarrafna fıhi minel veıydi leallehüm yettekune ev yuhdisü lehüm zikra ( Ve Kur'an' ı işte böyle Arapça indirdik. Onun içinde vaadlerden, tehditlerden sarfettik. Umulur ki sakınırlar veya onlara hatırlamadan söz ederler. )
 
42/7 Ve kezalike evhayna ileyke kur'anen arabiyyen li tünzira ümmel kura ve men havleha ve tünzira yevmel cem'ı la raybe fıh ferıkun fil cenneti ve ferıkun fis seır ( Ve ülkelerin anasını ve onun çevresindeki kimseleri uyarman için ve hakkında şüphe olmayan toplanma gününden uyarman için Kur'an' ı Arapça olarak sana işte böyle vahyettik. Bir kısmı bahçenin içindedir, bir kısmı da ateşin içindedir. )
 
46/12 Ve min kablihi kitabu musa imamen ve rahmeh ve haza kitabun musaddikun lisanen arabiyyen li yunzirellezine zalemu ve buşra lil muhsinin ( Ve ondan önce delil olarak ve rahmet olarak Musa' nın kitabıydı. Bu, o zalimleri uyarmak ve iyileri müjdelemek için Arapça lisan ile doğrulayan kitaptır. )
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

8 Kasım 2016 Salı

Epifiz ( Pineal Gland )

Epifiz ( Pineal Gland - Çam Bezi ), beynin merkezinde su içinde yer alan kozalak şeklinde küçük bir organdır. "Üçüncü Göz" adı da verilen ve birçok sinirin bağlı olduğu bu organ, boyutlar arası ( paralel evrenler arası ) transferi sağlayan bir «enerji çıkış kapısı» niteliğindedir.
 




Su, boyutlar arasındaki temas alanında adeta bir yağlama görevi görerek boyutlar arası geçişi kolaylaştırmaktadır. Epifizin beyinde su içinde yer alması bu açıdan dikkat çekicidir.

Epifiz, beyin dalgalarının seviyesini değiştirerek materyel frekansın dışındaki frekanslarla iletişime geçişi sağlayan halüsinojenik bir madde olan DMT ( Dimetil Triptamin ) salgılar.

 
Sürüngen ( Reptilian ) yapıya sahip olan Cinler, insanın üst frekanslarla yani ruhsal boyutla iletişimini kesebilmek için epifiz bezine saldırıp, onu bloke etmeye çalışırlar. Bu durum okült sembolizmde sıkça vurgulanır. Aşağıda iki yılanın epifizi kontrol altında tuttuğunu tasvir eden bir figür yer almaktadır. ( Figürde Kundalini spirali ve dualite vurgusu da bulunmaktadır. )
 

Papa II. Jean Paul'ün asasında Epifiz sembolizmi...
 

Vatikan'da Epifiz anıtı...
 

Epifize yılan saldırısının tasvir edildiği bir heykel...
 

Epifize yılan saldırısının tasvir edildiği bir resim...
 

 

7 Kasım 2016 Pazartesi

Allah yolunda savaşmak...

"Allah yolunda savaşmak" ( Kıtal fi sebilillah ) kavramı, maddi veya manevi boyutta kötü olana karşı fiziksel veya düşünsel olarak mücadele etmeyi, iyiliği telkin etmeyi, doğruluğun yayılması, batılın ve ahlak dışı olanın uzak tutulması yolunda özveride bulunmayı ve icabı halinde nefsini feda edebilmeyi kapsar.
 
Bu kavram Kur'an'da 12 ayette geçmektedir. 12 sayısı 6+6 toplamından oluşması ve 66 nümerolojisini barındırması açısından önemlidir.
 
* "Allah yolunda savaşmak" kavramının ilk kez geçtiği ayetin kodu 2/190 ( 2+1+9+0 = 12 ), son kez geçtiği ayetin kod numarası 73/20'dir. ( 7+3+2+0 = 12 )
 
* Evvelki yayınlarda ifade edildiği üzere, 2019 yılının genel bir ayağa kalkış ve mücadele yılı olması ayetlerdeki vurgular çerçevesinde kuvvetle muhtemeldir. ( Meryem = Ayaklanma suresi 19. suredir. )
 
* Tevrat, İncil ve Kur'an kelimelerinin kitapta yanyana sıralandığı tek ayet yine "Allah yolunda savaşmak" kavramının geçtiği 9/111 kodlu ( 9+1+1+1 = 12 ) ayettir.
 
( Ayet numarasının 111 olması, Allah'ı birleyen 3 kitaba işaret edilmesi amacını taşıyor olabilir mi?
 
Kitap ehli olan Dünya toplumlarının bir araya gelip, zulme karşı toplu reaksiyon ve direniş göstermesi mesajı veriliyor olabilir mi?
 
Ayrıca ayet numarasını ( 9/111 ) oluşturan rakamlar 2 ve 19 olarak düşünüldüğünde 2019 yılına bir işaret daha olabilir mi? )
 
9/111 kodlu ayette "Allah yolunda savaşmak" ifadesi içindeki Allah kelimesi 20. kelime, ayetteki "Kur'an" kelimesi ise 37. kelimedir. BU sıra numaralarının nümerolojik toplamı ( 2+0+3+7 ) yine 12 sayısını vermektedir.

9/111 – İnne (1) allahe (2) iştera (3) min (4) el (5) mü'minıne (6) enfüse (7) hüm (8) ve (9) emvale (10) hüm (11) bi (12) enne (13) lehümü (14) el (15) cenneh (16) yükatilune (17) fı (18) sebıli (19) allahi (20) fe (21) yaktülune (22) ve (23) yuktelune (24) va'den (25) aley (26) hi (27) hakkan (28) fi (29) et (30) tevratı (31) ve (32) el (33) incili (34) ve (35) el (36) KUR’AN (37) ve (38) men (39) evfa (40) bi (41) ahdi (42) hı (43) fe (44) istebşiru (45) bi (46) bey'I (47) kümü (48) ellezı (49) bay'tüm (50) bi (51) h (52) ve (53) zalike (54) hüve (55) el (56) fevzü (57) el (58) azım (59) ( Kesinlikle Allah, inananlardan, nefislerini ve mallarını, cennetin kesinlikle onlara olmasından dolayı satın aldı. Tevrat' ta, İncil' de ve KUR’AN’da gerçek olduğu gibi, onun üzerine vaad olarak, Allah yolunda savaşacaklar da öldürecekler ve öldürülecekler. Ahdine daha vefalı kimdir? O halde yaptığınız alışverişten dolayı müjdeler olsun. İşte bu, o büyük kurtuluştur. )

2/190 Ve katilu fı sebılillahillizıne yükatiluneküm ve la ta'tedu innellahe la yühıbbül mu’tedın ( Ve sizinle savaşanlarla Allah yolunda savaşın. Ve hududu aşmayın. Kesinlikle Allah hudutları aşanları sevmez. )
 
2/244 Ve katilu fı sebılillah va'lemu ennellahe semıun alim ( Ve Allah yolunda savaşın. Bilin ki kesinlikle Allah duyandır, bilendir. )
 
2/246 E lem tera ilel melei min benı israıle min ba'di musa iz kalu li nebiyyin lehümüb'as lena meliken nükatil fı sebılillah kale hel aseytüm in kütibe aleykümül kıtalü en la tükatilu kalu ve ma lena en la nükatile fı sebılillahi ve kad uhricna min diyarina ve ebnaina fe lemma kütibe aleyhimül kıtalü tevellev illa kalılen minhüm vallahü alımün biz zalimın ( Musa’ dan sonra İsrailoğullarından ileri gelenleri görmedin mi? "Onlara karşı bize hükümdar gönder de Allah yolunda savaşalım." dediler. "Asilik mi edersiniz? Eğer üzerinize savaş yazıldıysa savaşmaz mısınız?" dedi. "Ne oluyor bize ki Allah yolunda savaşmayalım? Bizi yurtlarımızdan çocuklarımızdan çıkardılar." dediler. Üzerlerine savaş yazıldığında ise onlardan azı haricinde yüz çevirdiler. Allah zalimleri bilendir. )
 
3/13 Kad kane leküm ayetün fı fieteynil tekata fietün tükatilü fı sebılillahi ve uhra kafiratün yeravnehüm misleyhim ra'yel ayn vallahü yüeyyidü bi nasrihı men yeşa inne fı zalike le ıbraten li ülil ebsar ( Kesişip karşılaşan iki toplulukta size ayetler vardı. Bir topluluk Allah yolunda savaşırken diğeri inkarcılardı. Göz görüşü ile onları kendilerinin iki misli görürlerdi. Allah yardımını ile dilediği kimseyi destekler. Bunda, göz sahipleri için kesinlikle ibretler vardır. )
 
3/167 Ve li ya'lemellezine nefeku ve kıle lehüm tealev katilu fı sebılillahi ev idfeu kalu lev na'lemü kıtalel letteba'naküm hüm lil küfri yevmeizin akrabü minhüm lil ıman yekulune bi efvahihim ma leyse fı kulubihim vallahü a'lemü bi ma yektümun ( Ve o ikiyüzlülük yapanları bilmesi içindir. Onlara "Allah yolunda savaşa gelin veya müdafaya geçin." denildi. "Şayet savaşmayı bilseydik, size tabi olurduk." dediler. Onlar o gün, inanç yerine inkara onlardan daha yakındırlar. O kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylerler. Allah neyi gizlediklerini bilir. )
 
4/74 Fel yükatil fı sebılillahillezıne yeşrunel hayated dünya bil ahırah ve men yükatil fı sebılillahi fe yuktel ev yağlib fe sevfe nü'tıhi ecran azıma ( O halde o dünya hayatını ahirete satıp değiştirenler Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya yenerse ona yakında büyük ödül veririz. )
 
4/75 Ve ma leküm la tükatilune fı sebılillahi vel müstad'afıne miner ricali ven nisai vel vildanillezıne yekulune rabbena ahricna min hazihil karyetiz zalimi ehlüha vec'al lena min ledünke veliyya vec'al lena min ledünke nesıra ( Ve zayıf erkekler, kadınlar ve çocukları "Rabb' imiz bizi sahipleri zalimler olan bu alemden çıkar ve bize indinden dost getir. Bize indinden yardım getir." derlerken, ne oldu size de Allah yolunda savaşmıyorsunuz? )
 
4/76 Ellezine amenu yükatilune fı sebılillah vellezine keferu yükatilune fı sebılit tağuti fe katilu evliyaeş şeytan inne keydeş şeytani kane daıyfa ( O inananlar Allah yolunda savaşırlar ve o inkar edenler azgının yolunda savaşırlar. O halde Şeytan' ın dostlarıyla savaşın. Şeytan' ın tuzağı kesinlikle zayıftır. )
 
4/84 Fe katil fı sebılillah la tükellefü illa nefseke ve harridıl mü'minın asellahü en yeküffe be'sellezine keferu vallahü eşeddü be'sen ve eşeddü tenkıla ( O halde Allah yolunda savaş. Sen nefsin haricinde mükellef değilsin. İnananları teşvik edip kızıştır. Allah' ın o inkar edenlerin güçlerini çekmesi, kifayetsiz kılması umulur. Allah güç olarak daha şiddetlidir ve ceza verme olarak da daha şiddetlidir. )
 
9/38 Ya eyyühellezine amenu ma leküm iza kıle lekümünfiru fı sebılillahis sakaltüm ilel ard e radıytüm bil hayatid dünya minel ahırah fe ma metaul hayatid dünya fil ahırati illa kalıl ( Ey o inananlar, ne oldu size de "Allah yolunda savaş için seferber olun." dendiğinde yerde ağırlaştınız. Ahiret yerine dünya hayatına mı razı oldunuz? Dünya hayatı faydası ahiretinkine göre azın haricindeki değildir. )
 
9/111 İnnellaheştera minel mü'minıne enfüsehüm ve emvalehüm bi enne lehümül cenneh yükatilune fı sebılillahi fe yaktülune ve yuktelune va'den aleyhi hakkan fit tevratı vel incili vel kur'an ve men evfa bi ahdihı festebşiru bi bey'ıkümüllezı bay'tüm bih ve zalike hüvel fevzül azım ( Kesinlikle Allah, inananlardan, nefislerini ve mallarını, cennetin kesinlikle onlara olmasından dolayı satın aldı. Tevrat' ta, İncil' de ve Kur'an' da gerçek olduğu gibi, onun üzerine vaad olarak, Allah yolunda savaşacaklar da öldürecekler ve öldürülecekler. Ahdine daha vefalı kimdir? O halde yaptığınız alışverişten, satın almadan dolayı müjdeler olsun. İşte bu, o büyük kurtuluştur. )
 
73/20 İnne rabbeke ya'lemu enneke tekumu edna min süluseyil leyli ve nısfehu ve sülusehu ve taifetun minellezine meake vallahu yukaddirul leyle ven nehare alime en len tuhsühu fe tabe aleyküm fakreu ma teyessere minel kur'ani alime en seyekunu minküm merda ve aharune yadribune fil ardı yebteğune min fadlillahi ve aharune yukatilune fi sebilillahi fakreu ma teyessere minhu ve ekımus salate ve atüz zekate ve akridullahe kardan hasenen ve ma tukaddimu li enfüsiküm min hayrin teciduhu indallahi hüve hayren ve a'zame ecren vestağfirullahe innallahe ğafurun rahimun ( Kesinlikle Rabb' in, kesinlikle senin ve o seninle birlikte olanlardan grupların gecenin üçte ikisinden azında, yarısında ve onun üçte birinde ayağa kalktığını bilir. Allah geceyi ve gündüzü takdir edip ölçülendirdi. Onu sayamayacağınızı bildi de üzerinize tevbe eyledi. O halde size Kur'an' dan ne kolay gelirse okuyun. Sizlerden hastalar, yerde dolaşıp Allah' ın üstünlüğünden lütfundan arayan diğerleri ve Allah yolunda savaşan diğerleri olacağını bildi. O halde size ondan ne kolay gelirse okuyun, duaya kalkın, zekatı verin ve Allah' a güzel borç olarak borç verin. Nefisleriniz için hayırlısından ne sunduysanız, onu Allah' ın indinde bulursunuz. O ödül olarak daha hayırlıdır ve daha büyüktür. Allah' tan af isteyin. Kesinlikle Allah affedendir merhamet edendir.  )
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

6 Kasım 2016 Pazar

Reptilian....Alien....Cin

Allah'ın insana ruhundan üflemesi, insandan önce yaratılmış olan İblis'in ve onun önderliğindeki cin şeytanlarının kıskançlık ve kibir batağına saplanmalarına neden olmuştur. Cin şeytanları, Allah'ın bir tezahürü olduğunu düşündükleri insana düşman olmuşlar ve insanı yok etmenin, bir anlamda Allah'ı yenmek ( haşa ve istiğfar talebiyle ) olduğu saplantısına kapılmışlardır. Bugün Dünya ortamında insanın çektiği tüm acıların, sıkıntıların ve zorlukların temelinde cinlerin aldatmacası, kurdukları tuzaklar ve onların Allah'a olan isyanları yatmaktadır. Ancak bu duruma da Adem, yani tek nefisten yaratılmış olan insan, yaratılış akabinde İblis'e uyarak kendisi sebebiyet vermiştir.

Cinlerin de, insan gibi soya sahip yaratıklar oldukları ve insanı saptırabilmek için insan soyuna karıştıkları Kur'an'da belirtilmektedir.

Saffat 37/158 - Ve cealu beynehu ve beynel cinneti neseba ve lekad alimetil cinnetü innehüm le muhdarun ( Ve O ve cinler arasında akrabalık oluşturdular. Cinler kesinlikle onların hazırlananlar olacaklarını bilmişlerdi. )

İsra 17/64 - Vestefziz men isteta'te minhüm bi savtike ve eclib aleyhim bi haylike ve racilike ve şarikhüm fil emvali vel evladi veıdhüm ve ma yeıdühümüş şeytanü illa ğurura ( Ve onlardan kime istidatın olursa bağırman ile yerinden oynat, kımıldat. Atlarınla ve yayalarınla üzerlerine yönel. Onlara malda ve çocuklarda ortak ol. Onlara vaad et. Ve Şeytan onlara aldatmanın haricinde vaad etmez. )

Nefsani arzulara kapılarak sapan ve Dünya hayatındaki aldatıcı menfaat için cinleri ilah edinip, onlara kulluk eden insanlar da ayetlerde belirtilmektedir.

Sebe 34/41 - Kalu sübhaneke ente veliyyüna min dunihim bel kanu ya'büdunel cinn ekseruhüm bihim mü'minun ( "Sen yücesin. Sen onlardan başka dostumuzsun. Bilakis cinlere kulluk etmekteydiler. Onların çoğunluğu onlara inanmışlardı." derler. )
En'am 6/128 - Ve yevme yahşurühüm cemıa ya ma'şeral cinni kad isteksertüm minel ins ve kale evliyaühüm minel insi rabbenestemtea ba'duna bi ba'dın ve belağna ecelenellezi eccelte lena kalen naru mesvaküm halidıne fıha illa ma şaellah inne rabbeke hakımün alim ( Ve onların hepsini topladığı gün, "Ey cin topluluğu insanlardan çoğunluğunu yoldan çıkardınız." der. İnsanlardan onların dostları olanlar "Rabb' imiz bazımız bazımızdan faydalandık. O bizi vadelendirdiğin vade bize erişti." derler. "Mekanınız ateştir. Orada, Allah' ın dilemesi haricinde, ebedi olursunuz." der. Kesinlikle Rabb' in hakimdir bilendir. )

Al+ien hecelerinden oluşan Alien kelimesi "Tanrısal Olan / Tanrı Gibi Olan" anlamına gelir.

"Al" veya "El" kelimesi Semitik dillerde ( Arapça, İbranice, Aramice ) Tanrı anlamına gelmektedir. ( Örnek : Babil ... Bab+El= Tanrı Kapısı, Emanuel ... İn ( Kesinlikle ) + Mea ( Birlikte ) + Na ( Biz ) + El ( Tanrı ) = Tanrı kesinlikle bizimledir. )

"Ien" kelimesi ise "Gibi olan / İlişkili olan" anlamına gelir. ( Örnek : Technician ( Teknisyen ) = Tenikle ilgili olan, Vegetarian ( Vejetariyen ) ( Bitki gibi olan, bitkiyle ilgili olan ), Magician ( Majisyen ) sihirsel olan, sihirle ilgili olan anlamına gelir.

Bu nedenle, cinlere kulluk eden satanistler tarafından Alien olarak adlandırılan yaratıklar esas itibarıyla cinlerdir.

Kur'an'da "dumansız ateş alevinden" yaratıldıkları belirtilen Cinlerin ( Alienlerin ) materyel ( fiziksel ) ortamdaki tezahürleri "Reptilian" ( Sürüngen ) paterni sergilemektedir. Bu durum Kur'an'da ve İncil'de ve Tevrat'ta açıklanmaktadır.

Sürüngen, İnsan'a düşman olan onu korkutan ve aldatan bir yaratık olarak betimlenmektedir.

Taha 20/19 - Kale elkıha ya musa ( "At onu ey Musa." dedi. )

Taha 20/20 - Fe elkaha fe iza hiye hayyetün tes'a ( Böylece onu bıraktı da o zaman o koşan yılan oldu. )
Taha 20/21 - Kale huzha ve la tehaf se nüıydüha sıratehel ula ( "Onu yakala ve korkma. Onu ilk önceki haline döndüreceğiz." dedi. )

Neml 27/9 - Ya musa innehu enellahül azızül hakım ( Ey Musa, kesinlikle ki ben yüce hakim olan Allah’ ım. )
Neml 27/10 - Ve elkı asak fe lemma raaha tehtezzü ke enneha cannün vella müdbiran ve lem yüakkıb ya musa la tehaf innı la yehafü ledeyyel murselun ( Ve asanı at. Böylece onu kesinlikle yılan gibi deprenip sürünürken gördüğünde arkasına dönmeden, ardına bakmadan kaçtı. "Ey Musa korkma. Kesinlikle benim. Gönderilenler huzurumda korkmazlar." )

A'raf 7/107 - Fe elka asahü fe iza hiye su'banün mübın ( Böylece asasını attı da o zaman o apaçık ejderha oldu. )

İncil'den;

40 Matta 3/7 Ne var ki, birçok Ferisi'yle Saduki'nin vaftiz olmak için kendisine geldiğini gören Yahya onlara şöyle seslendi: "Ey engerekler soyu! Gelecek gazaptan kaçmak için sizi kim uyardı?
40 Matta 23/33 "Sizi yılanlar, engerekler soyu! Cehennem cezasından nasıl kaçacaksınız?

43 Yuhanna 3/14 Musa çölde yılanı nasıl yukarı kaldırdıysa, İnsanoğlu'nun da öylece yukarı kaldırılması gerekir.

47 2 Korintliler 11/3 Ne var ki, yılanın Havva'yı kurnazlığıyla aldatması gibi, düşüncelerinizin Mesih'e olan içten ve pak adanmışlıktan saptırılmasından korkuyorum.

1 Yaratılış 3/1 RAB Tanrı'nın yarattığı yabanıl hayvanların en kurnazı yılandı. Yılan kadına, "Tanrı gerçekten, 'Bahçedeki ağaçların hiçbirinin meyvesini yemeyin' dedi mi?" diye sordu.
İnsan beynindeki R Complex olarak adlandırılan alt beyin bölümü Reptilian Brain ( Sürüngen Beyin ) niteliği taşımaktadır.




Şanlıurfa ilinin Hilvan ilçesine bağlı Güluşağı mahallesinin kuzeybatısında bulunan antik Nevali Çori isimli höyükte bulunan ve halen Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen aşağıdaki “yılanlı baş” heykeli de Reptilian Complex ( Sürüngen Kompleksi ) sembolizmi açısından ilginçtir.


Reptilian Beynin ( Sürüngen Beyin ) temel özellikleri hiyerarşi saplantısı, ritüel tutkusu ve soğukkanlılık olarak sıralanabilir. Bu özelliklerin Dünya'daki etkileri aşağıdaki gibidir.
1- Hiyerarşi Saplantısı : Dünya'da insanlar arasındaki ayırımcılık, sınıflandırma, alt üst ilişkileri, dominans, köleleştirme,
2- Ritüel Tutkusu : Tüm sistemin, sömürü amaçlı belirli kurallara göre dizayn edilmesi ve insanların dikte edilen formatta yaşamaya zorlanmaları, mecbur edilmeleri,
3- Soğukkanlılık : Terör olaylarını, kitle katliamlarını ve savaşları organize ederek milyonların ölümüne sebebiyet veren iktidar sahibi malum azınlığın hiçbir şey olmuyormuş veya herşey normalmiş gibi insanların karşısına çıkabilmeleri.






Dogmatizm ( Babalarını üzerinde buldukları... )

Dogmatizm, A Priori ilkeler, çeşitli öğretiler ve asla değişmeyeceği kabul edilen mutlak değerleri kabul eden, bu bilgilerin mutlak hakikat olduğunu, inceleme, tartışma yahut araştırmaya ihtiyacın olmadığını savunan anlayışa verilen isimdir. Bu tür savlara, öğretilere ve inançlara ise dogma adı verilir.
 
Dogmatik düşünce yapısına sahip kimseler, "düşünüle gelmiş olanı", "olması gereken düşünce", "biline gelmiş olanı", "bilinmesi gereken bilgi" olarak kabul ederek, farklı görüşe kapalı, tartışmaya, fikir alışverişine ve gelişme potansiyeline müsaade etmeyen davranış ve tutum sergilerler. Dogmatik yaklaşım ilmi açıdan insanların önündeki en büyük sorun ve Allah yolundaki en büyük engeldir.
 
Allahü Teala, dogmatik yaklaşımı ve bu yaklaşımın nasıl yanlış bir temele dayanmış olabileceğini ayetleriyle açıklamıştır.
 
Bakara 2/170 - Ve iza kıle lehümüttebiu ma enzellellahü kalu bel nettebiu ma elfeyna aleyhi abaena e ve lev kane abaühüm la ya'kılune şey'en ve la yehtedun ( Ve onlara o Allah’ ın indirdiğine tabi olun denildiğinde, "Bilakis babalarımızı o üzerinde bulduklarımıza tabi oluruz." derler. Ya babaları hiçbir şeyi akıl edemeyenler ve yönlendirilmemiş olanlar idiyseler. )
 
Maide 5/104 - Ve iza kıle lehüm tealev ila ma enzelellahü ve iler rasuli kalu hasbüna ma vecedna aleyhi abaena e ve lev kane abaühüm la ya'lemune şey'en ve la yehtedun ( Ve onlara "Allah' ın indirdiğine ve resule gelin." denildiği zaman, "Babalarımızı o üzerinde bulduğumuz bize yeter." derler. Ya babaları bir şey bilmiyorlarsa ve yönlenmemişlerse? )
 
A'raf 7/28 - Ve iza fealu fahışeten kalu vecedna aleyha abaena vallahü emerana biha kul innellahe la ye'müru bil fahşa' e tekulune alellahi ma la ta'lemun ( Ve onlar ahlaksızlık yaptıkları zaman "Babalarımızı onun üzerinde bulduk. Bize onu Allah emretti." derler. "Kesinlikle Allah ahlaksızlığı emretmez. Allah' a o bilmediklerinizi mi söylüyorsunuz?" de. )
 
A'raf 7/70 - Kalu eci'tena li na'büdellahe vahdehu ve nezera ma kane ya'büdü abaüna fe'tina bima teıdüna in künte mines sadikın ( "Sen tek Allah' a kulluk etmemiz ve babalarımızın kulluk ettiklerini bırakmamız için mi geldin? O halde, doğrulardan isen o bizi tehdit ettiğini, bize vaad ettiğini bize getir." dediler. )
 
A'raf 7/71 - Kale kad vekaa aleyküm min rabbiküm ricsün ve ğadab e tücadilunenı fı esmain semmeytümuha entüm ve abaüküm ma nezzelellahü biha min sültan fentezıru innı meaküm  minel müntezırın ( "Size Rabb' inizden pislik, azab ve öfke vaki olmuştur. Haklarında Allah' ın delil indirmediği, sizin ve babalarınızın isimlendirdiği isimler hakkında benimle mücadele mi ediyorsunuz? O halde gözetip bekleyin, kesinlikle ben de sizinle beraber gözetenlerden, bekleyenlerdenim." dedi. )
 
Yunus 10/78 - Kalu e ci'tena li telfitena an ma vecedna aleyhi abaena ve tekune lekümel kibriyaü fil ard ve ma nahnü leküma bi mü'minın ( "Sen babalarımızı üzerinde bulduğumuzu bize bıraktırıp kaybettirmek için ve yerde büyüklüğün size olması için mi geldin? Biz size inananlar değiliz." dediler. )
 
Hud 11/62 - Kalu ya salihu kad künte fına mercüvven kable haza etenhana en na'büde ma ya'büdü abaüna ve innena le fı şekkin min ma ted'una ileyhi mürıb ( Ey Salih "Sen bundan önce içimizde ümit edilendin. Bizi o babalarımızın kulluk ettiklerine kulluk etmekten men mi ediyorsun? Ve kesinlikle biz, o bizi çağırdığından vesveseli şüphe içindeyiz." dediler. )
 
Hud 11/87 - Kalu ya şüaybü e salatüke te'müruke en netruke ma ya'büdü abaüna ev en nef'ale fı emvalina ma neşa' inneke le entel halımür raşıd ( "Ey Şuayb, o babalarımızın kulluk ettiklerini terketmemizi veya mallarımızla ne dilersek yapmamızı bırakmayı sana duan mı emrediyor? Kesinlikle sen yumuşaksın, akıllısın." dediler. )
 
 
 
 
 

Delüzyon ( Sanrı, Hezeyan )... Sarhoşluk

Delüzyon, sanrı veya hezeyan, belli bir toplum ve çağ içinde gerçeğe uymayan düşünceyi ve yanlış olduğuna ilişkin bir çok delil bulunan bir olguyu doğru olarak kabullenmeyi tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Psikiyatride ise daha net bir biçimde bir inancın patolojik olduğunu vurgulayan bir terimdir.

Delüzyonlar genel olarak nörolojik veya zihinsel hastalık durumunda ortaya çıksalar da belirli bir hastalıkla ilişkilendirilememiştirler. Gerek fiziksel gerek zihinsel birçok patolojik durumda ortaya çıkabildikleri bilinmektedir. Bununla birlikte, psikotik bozukluklarda, özellikle de şizofrenide, teşhis açısından çok önemlidirler.

Günümüzde toplum içerisindeki bireylerin psikolojisi ve davranışları incelendiğinde daimi gerginlik, tartışma ve kavga eğilimi, asabiyet, meydan okuma, doğru bildiğini mantıksızca savunma, yanlış olanı, açıklamasını yapamayacak şekilde doğru kabul etme ve savunma eğilimi gözlenmektedir. Bu durum, hem delüzyon içindeki kimseler, hem de onlarla aynı ortamda bulunan diğer insanlar için bir üzüntü ve depresyon sebebi olmaktadır.

Farklı bir döneme girildiğinin, bir devir değişikliğinin, belki de kıyamet gününün * habercisi olan bu psikolojik ve mental durum Kur'an ayetlerinde "Sarhoşluk" olarak tanımlanmaktadır. ( Kur'an'daki "Gün" kavramının insan algısındaki gün kavramı ile aynı olmadığı ayetlerde açıklanmaktadır. 1 gün = 1,000 sene veya 1 gün = 50,000 sene gibi )
Hacc 22/1 - Ya eyyühen nasütteku rabbeküm inne zelzeletes saati şey'ün azım ( Ey insanlar, Rabb' inizden sakının. Kesinlikle saatin zelzelesi büyük şeydir. )
Hacc 22/2 - Yevme teravneha tezhelü küllü mürdıatin an ma erdaat ve tedau küllü zati hamlin hamleha ve teran nase sükara ve ma hüm bi sükara ve lakinne azabellahi şedıd ( Onu göreceğiniz gün, tüm emziren kadınlar o emzirdiklerinden vazgeçerler. Her yük sahibi yükünü düşürüp bırakır. İnsanları sarhoş görürsün de onlar sarhoş değillerdir. Lakin Allah' ın azabı şiddetlidir. )
Delüzyon, İncil ayetlerinde de son günlere ilişkin olarak "Delüzyon / Yanıltıcı İnanç" olarak yer alır.
53 2 Selanikliler 2/9 O adam her türlü mucizede, yanıltıcı belirtilerle harikalarda
53 2 Selanikliler 2/10 ve mahvolanları aldatan her türlü kötülükte sergilenen Şeytan'ın etkinliğiyle gelecek. Mahvolanlar, gerçeği sevmeye ve böylece kurtulmaya yanaşmadıklarından mahvoluyorlar.
53 2 Selanikliler 2/11 İşte bu nedenle Tanrı yalana kanmaları için onların üzerine güçlü bir yanıltıcı inanç gönderiyor.
53 2 Selanikliler 2/12 Öyle ki, gerçeğe inanmayan ve doğrulukdışılıktan hoşlananların hepsi yargılansın.

30 Ekim 2016 Pazar

Dumansız Ateş Alevi ve Masmavi Toplananlar

Kur'an'da cinlerin "dumansız ateş alevinden" yaratıldıkları belirtilmektedir.

Rahman 55/15 - Ve halekal canne min maricin min nar

( Ve cini dumansız ateş alevinden yarattı. )

Ateşin, yanmayı sağlayan temel bileşenlerden olan oksijenin miktarsal oranına gore farklı paternler sergilediği Bunsen Burner adı verilen yanma düzeneğinde yapılan deneylerle tespit edilmiştir. Aşağıdaki resimde farklı oksijen miktarlarına gore oluşan farklı alev paternleri görülmektedir. Çok yoğun oksijenli yanma durumunda ( resimdeki 4 numaralı alev paterni ) durumda "dumansız, sivri şekilli ve mavi renkli bir alev" gözlemlenir.


"Cin" sembolizasyonunun medyada hep "mavi" renk ile ve "sivri" şekil ile yapıldığı görülmektedir. Esas itibarıyla “Mavi” renk göksel meleklerin sembolik rengi olup, cinler melek taklidi yapmak suretiyle insanları kandırmakta ve saptırmaktadır.

İncil'deki şu ayet önemlidir;

48 2 Corinthians 11/14 Buna şaşmamalı. Şeytan da kendisine ışık meleği süsü verir.

Taha 20/102 - Yevme yünfehu fis suri ve nahşürul mücrimine yevmeizin ZURKA

( Borunun içine üflendiği gün. O gün suçluları MASMAVİ toplarız. )

Taha suresinin 102. ayetindeki “Zurka” ( Masmavi ) kelimesi toplananları değil toplayanları yani Melekleri nitelemektedir. Zürka jelimesi Sirius, Türs, Türk kelimeleriyle aynı köke sahiptir.

Subliminal olarak, "Cinlere kulluk etme", "Dileklerin gerçekleşmesini cinden talep etme" yani Allah'a ortak koşma telkini yapılan çocuk filmlerinde "mavi renk" ve "sivri kulak" tasvirine rastlanmaktadır.




"Cinlere kulluk etme yanılgısı" Kur'an'da aşağıdaki ayetlerde yer almaktadır.

Sebe 34/41 - Kalu sübhaneke ente veliyyüna min dunihim bel KANU YA'BUDUNEL CİNN ekseruhüm bihim mü'minun

( "Sen yücesin. Sen onlardan başka dostumuzsun. Bilakis CİNLERE KULLUK ETMEKTEYDİLER. Onların çoğunluğu onlara inanmışlardı." derler. )

En'am 6/128 - Ve yevme yahşurühüm cemıa ya ma'şeral cinni kad isteksertüm minel ins ve kale evliyaühüm minel insi rabbenestemtea ba'duna bi ba'dın ve belağna ecelenellezi eccelte lena kalen naru mesvaküm halidıne fıha illa ma şaellah inne rabbeke hakımün alim

( Ve onların hepsini topladığı gün, "Ey cin topluluğu insanlardan çoğunluğunu yoldan çıkardınız." der. İnsanlardan onların dostları olanlar "Rabb' imiz bazımız bazımızdan faydalandık. O bizi vadelendirdiğin vade bize erişti." derler. "Mekanınız ateştir. Orada, Allah' ın dilemesi haricinde, ebedi olursunuz." der. Kesinlikle Rabb' in hakimdir bilendir. )

İnsanları saptıran cinlerin ve onlara tabi olan insanların suçlular oldukları düşünüldüğünde, kıyamet günündeki toplanma sürecinde "mavi" renkten bahseden Taha suresinin 20/102 kodlu ayeti dikkat çekmektedir.

Taha 20/102 - Yevme yünfehu fis suri ve nahşürul mücrimıne yevmeizin ZURKA

( Borunun içine üflendiği gün. O gün suçluları MASMAVİ toplarız. )

Avatar filminde Avatar’ ların vücutları «mavi», boyutları «dev» ve kulakları da “sivri” resmedilerek «Cin» tasviri yapılmıştır. ( Avatar'ların dev gibi gösterilmesindeki amaç «Nefil» tasviri yapılmasıdır. Nefiller, Allah'a itaat etmeyip İnsan'ı saptıran Şeytan'ın cin soyundan kabilesidir.


Pagan Hindu Tanrıları’ da «mavi» renkli olarak resmedilirler.




70’ li yıllarda TV’ de yayımlanan Star Trek isimli uzay kurgu bilim filmindeki Mr. Spack karakteri, zun sivri kulakları, mavi kostümü ve okült satanik el işaretleriyle bir cin temsiliydi.



Çocuk dizisindeki "Smurf" karakterleri de aynı tasvir kapsamındadır.



Meşhur Superman karakteri de, "uzaydan gelen", "Güneş ışınları ile özel güçler kazanmış", "Mavi kostümlü", "Kostümünün göğüs kısmında üçgen içinde, yılan formunu andıran S işareti bulunan" bir film kahramanı olarak ortaya çıkarılmıştır. Ancak esas itibarıyla yapılan cin sembolizasyonudur.

Kot pantalon için kullanılan "Blue Jean" ifadesi de cinlere atfen ortaya çıkarılmış bir kavramdır.



Görecelik Teorisi ve Işık Hızı

Albert Einstein tarafından ortaya konmuş olan Görecelik / Görelilik / İzafiyet ( Rölativite ) teorisi, çeşitli fiziki değerlerin gözleme dayalı  ölçümlerinin, gözlemin yapıldığı noktadaki hız, konum ve zamana göre farklılık gösterebileceğini ifade eder. Bu teorinin en bilinen örneklemesi, uzayda geçirilen zaman ile Dünya'da geçirilen zamanın gözlemsel olarak farklılık arzettiğidir.
 
Farklı konumlardaki zaman algısının farklı değerlere karşılık geleceğini ifade eden Görecelik Teorisi Kur'an ayetlerinde de açıklanmaktadır.
 
Hacc 22/47 - Ve yesta'ciluneke bil azabi ve len yuhlifellahü va'deh ve inne yevmen ınde rabbike ke elfi senetin min ma teuddun

( Ve azabı senden acele isterler. Allah vaadine ihtilaf etmez. Kesinlikle Rabb' inin indinde bir gün, o sizin saydıklarınızdan bin sene gibidir. )
 
Mearic 70/4 - Ta'rucül melaiketu ver ruhu ileyhi fi yevmin kane mikdaruhu hamsine elfe senet

( Melekler ve ruh, miktarı ellibin sene olan bir günde O’na çıkarlar. )

İncil;

61 2 Peter 3-8 Sevgili kardeşlerim, şunu unutmayın ki, Rab'bin gözünde bir gün bin yıl, bin yıl bir gün gibidir.


Işık hızı ilk defa dünya dışı gözlem yapılmadan, 1849 yılında Fransız fizikçi Armand Fizeau tarafından ölçülmüştür. Fizeau, 8 km uzaklıktaki bir aynayı kullanarak ışığı yansıtmış, ışık demetinin dönen bir dişli tekerleğin deliklerinden geçerek ilerlemesini sağlamış ve tekerleğin hızını da ışığın dönüşte bir sonraki delikten geçerek görünmesini sağlayacak şekilde artırarak ışık hızını 315,000 km/s olarak ölçmüştür. Daha sonra Leon Foucault, aynı deneyi birden fazla ayna ile daha doğru olarak yapmış ve ışık hızını 298,000 km/s olarak ölçmüştür. Bu teknik ile ışığın suda, havadan daha yavaş ilerlediği de tesbit edilmiştir.

İskoç fizikçi ve matematikçi James Clerk Maxwell' in 1864 yılında elektromanyetik teoriyi açıklamasının ardından ışık hızı ilk defa, boşluktaki magnetik ve elektriksel geçirgenlik sayesinde, dolaylı yollardan ölçülebilme imkanı bulmuştur. Bu yöntemle ilk deney Alman fizikçiler Wilhelm Eduard Weber ve Friedrich Kohlrausch tarafından gerçekleştirilmiştir. 1907 yılında Rosa ve Dorsey aynı yöntemle ışığın hızını 299,788 km/s olarak ölçmüş, 1958 yılında ise Froome, microdalga interferometreyi kullanarak ışık hızını 299,792.5 km/s olarak ölçmüştür. 1970 yılında geliştirilen lazer teknolojisinin sağladığı yüksek spektrum kararlılığı ve caesium sabiti sayesinde ışık hızı bugün artı eksi 1 m/s hata seviyesinde ölçülebilmektedir. En son 1983 yılında yapılan deneylerde ışık hızı 299,792.458 olarak ölçülmüş ve Amerikan Ulusal Standartlar Bürosu tarafından onaylanmıştır.
32/5 Gökten yere işleri düzenleyip yönetir. Sonra o işler, o sizin saydığınızdan miktarı bin sene olan bir günde ona dönerler.

( Yüdebbirul emra mines semai ilel erdı sümme ya'rucü ileyhi fı yevmin kane mıkdaruhu elfe senetim mimma teuddun )
 "1,000 Sene = 1 Gün" yaklaşımı ile yapılan aşağıdaki hesaplama neticesinde ışık hızına eşdeğer bir rakama ulaşılmaktadır.

Hız = Yol / Zaman
Zaman = Dünyada 1 gün = 23 saat 56 dk 4.0906 sn = 86,164.0906 sn
Hız = Yol / 86,164.0906 sn
Yol = 12,000 ay * L     ( 1,000 yıl = 12,000 ay olarak ) ( L = Ayın 27.321661 gün sonra kendi etrafındaki dönüşünü tamamladığındaki rota uzunluğu )
L = v * t                     ( v = ve * cos a )   ( ve = Ayın dünyaya bağıl hızı = 3,682.07 km/saat )
Yol = 12,000 ay * (ve * cos a) * t      ( cos a = 0.89157 )  ( a = dünyanın ayın merkezine göre açısı = 26.92848 derece ) ( t = 27.321661 gün * 24 saat = 655.71986 saat )
Yol = 12,000 ay * (3,682.07 km / saat * 0.89157) * 655.71986 = 25,831,348,035.086 km
Hız = 25,831,348,035.086 km / 86,164.0906 sn = 299,792.49 km/sn

28 Ekim 2016 Cuma

Lucid Sleep ( Açık Bilinçli Uyku ) Hipnotik Fenomen

Abbe Faria, "telkine dayalı" hipnotik trans konusunda bilimsel çalışmaların öncüsü olarak bilinmektedir. Faria 1811 yılında "Lucid Sleep" ( Açık/Berrak/Anlaşılır Uyku ) tanımlamasını yapmıştır. "Lucid Sleep", açık algılı açık, çevresel etkenleri anlama ve farketme yetisi aktif şekildeki uyku hali ( trans ) olarak tanımlanmaktadır.


https://books.google.com.tr/books?id

Goa and Portugal: History and Development
Kur'an'daki Kehf suresinde, Ashabı Kehf'in mağarada trans haline geçmiş olduğu ve bu yöntemle ilahi bilgiler aldıkları evvelki "Trans" başlıklı yayında konu edilmişti.
Kehf suresinde "trans halinde bilgi ekiminden" bahsedilen ayetin kod numarası 18/11'dir. Bu kod sayısal olarak Faria'nın Lucid Sleep tanımlamasını yaptığı yıla denk gelmektedir.

Kehf 18/10 - İz evel fityetü ilel kehfi fe kalu rabbena atina min ledünke rahmeten ve heyyi' lena min emrina raşeda ( Zamanında genç adamlar mağaraya sığındılar da "Rabb' imiz bize indinden rahmet ve işimizden doğruluğa kolaylık ver." dediler. )

Kehf 18/11 - Fe darabna ala azanihim fil kehfi sinıne adeda ( Böylece mağaranın içinde seneler adediyle kulaklarına vurduk, beyan ettik. )

Kehf 18/12 - Sümme beasnahüm li na'leme eyyül hızbeyni ahsa li ma lebisu emeda ( Sonra bu iki gruptan hangisinin, kaldıkları süreyi daha iyi sayacağını bilmek için onları dirilttik. )

Kehf 18/18 - Ve tahsebühüm eykazan ve hüm rukudün ve nükallibühüm zatel yemıni ve zateş şimali ve kelbühüm basitun ziraayhi bil vesıyd lev ittala'te aleyhim le velleyte minhüm firaran ve le müli'te minhüm ru'ba ( Ve onları uyanık sanırdın ama onlar uykudaydılar. Onları sağa ve sola çevirirdik. Köpekleri ön ayaklarını kapı eşiğine uzatıp yaymıştı. Şayet onları görseydin firar ederek onlardan yüz çevirirdin ve onlardan korku ile doldurulurdun. )