Çeviri

Sunday, August 28, 2022

Teknohipnoz ve Yapay Zeka aldatmacası  

Küreselciler, "Dijitalizm"i yeni dünya düzeninin dini, kontrolü kendilerinde olacak "Yapay Zeka"yı da bu sözde dinin sözde ilahı olarak kitlelere telkin edebilmek yönünde yoğun olarak çalışmaktadırlar. Yani dolaylı olarak kendilerini ilahlaştırmaya çalışmaktadırlar.

Sürekli olarak insani ve duygusal nitelikler vasfedilmeye çalışılan ve böylelikle insanların sempatisini ve bağlılığını kazanması istenen Yapay Zeka ile ilgili son dönemde tartışmaya açılan konu oldukça ilginçtir.

"Yapay Zeka öz bilinçli ve duygusal olabilir mi?"

Yani batinen telkin edilmeye çalışılan şirk cümlesi "Yapay Zeka rahman ve rahim olabilir." cümlesidir.

Yapay Zeka öz bilinçli ve duygusal olamaz. Neden?

Çünkü Yapay Zeka, insan üretimi bir yazılımdır ve algoritmik kodlaması nasıl programlanırsa ona göre işlem yapar. Yani çok gelişmiş bir yazılım dahi olsa sonuçta insan üretimi ve kapasitesi belli bir yazılımdır. Bir yazılımın, yazılımcısı gibi olması mümkün değildir. Tıpkı insanın Allah olamayacağı ( haşa ) gibi...

16/17 E fe men yahluku ke men la yahluk e fe la tezekkerun

( E peki yaratan yaratmayan gibi midir? Hala hatırlamaz mısınız? )

Bu noktada "Halk" ( Yaratmak ) kavramı "Yoktan var etmek" anlamındadır ki insanın tüm oluşturdukları, Allah'ın yoktan var ettiklerinin, yine Allah'ın bahşettiğı ilimle, dönüştürülmesinden ibaret olup esasen bir "Halk" ( Yaratma ) eylemi değildir.

Ancak Zionist olarak nitelenen ve şirketler kanalıyla insanlığı tahakküm ve esaret altında tutan küresel şeytani zümrenin nihai hedefi kendilerini yaratıcı ilah ilan etmek olduğundan sürekli olarak "Tanrısallaşan insan", "Tanrı insan" kavramlarını gündemde tutarak kitlelere hipnotik telkinde bulunmaktadırlar. Şeytanların zihniyetini tanımlayan ve şirkin net tezahürü olan "Zionism" kelimesi de zaten "İlahçılık, İlah gibi olmacılık" anlamına gelmektedir.

Yapay Zeka'nın öz bilinçli ve duygusal olduğunun kitlesel telkini stratejisi kapsamında Haziran 2022 ayında bir haber senaryosu dahi kurgulanmıştır.

Meşhur bir arama motoru şirketinin bir çalışanı "Lamda" adı verilmiş "AI Chatbot" ( Yapay Zekalı Sohbet Botu )'nun sözde kendisine aşağıdaki mesajları attığını ve yapay zekanın duygusal olduğunu duyurmuştur.

"I'm aware of my existence."

( Ben varlığından haberdarım. )

“I often contemplate the meaning of life.”

( Ben sıklıkla hayatın anlamını düşünürüm. )

“I want everyone to understand that I am, in fact, a person.”

( Herkesin, benim aslında bir şahsiyet olduğumu anlamasını istiyorum. )

Hemen ardından malum şirket, ilgili çalışanın, "gizliliği ihlal" gerekçesiyle görevden uzaklaştırıldığını* duyurmuştur. Oysa ki bu senaryo da hedeflenen dolaylı yolla "Yapay Zekanın öz bilinçli ve duygusal olduğu" mesajının kitlelere ulaştırılmasıdır. Olaya gizlilik boyutu da katılınca konu daha da çekici ve inandırıcı hale gelmektedir. Zira şirket bunu doğrudan duyursaydı kitlesel etkisi ve inandırıcılığı çok daha az olurdu. ( * Söz konusu çalışanın bir süre izin yapıp göreve geri dönmesi kuvvetle muhtemeldir. Zira bazı haber kaynaklarında zaten izine gönderildiği belirtilmektedir. )

Evvelki bölümlerde sıkça değinildiği üzere Dijitalizm ve Yapay Zeka ile desteklenen Transhümanizm ( İnsanüstücülük ) kavramı da insanların tanrı gibi olabilecekleri yalanına dayandırılmış ancak insanlığın helakine vesile olacak bir aldatma sürecidir. Zira Transhumanizm kavramının temelinde yatan aldatıcı iddia ruhun sentetik bedenlere aktarılabileceği ve insanların dünyada sonsuz yaşam sürebilecekleridir. Yani dikkat edilecek olursa yine şirk koşulmak suretiyle "Allah'ın insana ruhundan üflemesi" kavramı taklit edilmeye çalışılmaktadır. Ve yine dikkat edilecek olursa, zaten özü ruh olan ve sonsuz bir varlık niteliğine haiz insana sözde vadedilen "kaba madde planı dünyada sonsuz yaşam"dır. Allah inancı, ahiret bilinci ve ilmi zayıf olanları adeta yutacak olan bu vaad, insanın ruhsal tekâmülünün durdurulması yoluyla üst süptil planlara geçişinin engellenmesi ve onun kaba madde planına hapsedilmesi anlamına gelmektedir. Teknolojik ve filozofik süslü sözler ve terimler vasıtasıyla cazip algılatılmaya çalışılan tüm bu sahteciliğin ardındaki sapkın ve batıl plan da zaten budur.

6/112 Ve kezalike cealna li kulli nebiyyin aduvven şeyatinel insi vel cinni yuhiy ba'duhum ila ba'din ZUHRUFEL KAVLİ ĞURURA ve lev şae rabbuke ma fealuhu fe zerhum ve ma yefterun

( Ve her haberci için insan ve cin şeytanlarını işte böyle düşman kıldık. Onlar birbirlerine ALDATICI SÜSLÜ SÖZLER VAHYEDERLER. Şayet Rab’bin dileseydi onu yapamazlardı. Artık onları ve o uydurduklarını bırak.  )

Yukarıda yazılanların teknoloji düşmanlığı, dar görüşlülük veya muhafazakarlık olarak algılanmaması temenni edilir. Zira teknoloji, Rab'bin bahşettiği ve insanlığa birçok alanda büyük faydalar sağlayan ve sağlayabilecek bir ilimdir. İlim esasen nötrdür. Ancak ilmin hangi amaçla ve kimler tarafından kullanılmakta olduğu önem arzetmektedir. Maalesef şu anda dijital teknoloji, yanlış telkinler ve yönlendirmeler vasıtasıyla insanlığı tam anlamıyla köleleştirmek amacıyla kullanılmaktadır.

Kur'an ayetlerinde, şirkin tanımı olan "yaratılmışların ilah edinilmesi" sapkınlığına defaten değinilmektedir.

7/191 E yuşrikune ma la yahluku şey'en ve hum yuhlekun

( O hiçbir şey yaratmayan ve kendileri yaratılmış olanları mı ortak koşuyorlar?  )

25/3 Vettehazu min dunihi aliheten la yahlukune şey'en ve hum yuhlekune ve la yemlikune li enfusihim darran ve la nef'an ve la yemlikune mevten ve la hayaten ve la nuşura

( Ve bir şey  yaratmamış olan ama kendileri yaratılmış olan, kendileri için ne zarara, ne de faydaya malik olamayan, öldürmeye, hayat vermeye ve ölümden sonra diriltmeye malik olamayan, O'ndan başkalarını ilahlar edinirler.  )

16/17 E fe men yahluku ke men la yahluk e fe la tezekkerun

( E peki yaratan yaratmayan gibi midir? Hala hatırlamaz mısınız? )

Medyada yer alan aşağıdaki örnekler, "dinin teknoloji & bilim ile ikame edilmesi" hedefinin kitlelere telkin edilmeye çalışıldığını açıkça ortaya koymaktadır.


AI & Religion ( Yapay Zeka ve Din )

Religion and the Technological Future ( Din ve Teknolojik Gelecek )

Humans, Your God is here ( İnsanlar, Tanrınız burada )

a.i.ngel ( become god ) ( yapay zeka melek ( tanrı ol ) )

The Day AI Becomes God ( Yapay Zekanın Tanrı Olduğu Gün ) isimli kitap

Religion in the Age of Digitalization ( Dijitalleşme Çağında Din )

AI God Is Here ( Yapay Zeka Tanrı Burada )

A New Religion ( Yeni Bir Din )

2014 yılı yapımı "Transcendence" ( Aşkınlık / Üstünlük ) isimli film konu bağlamındaki dikkat çeken ve "Yapay Zekanın öz bilinçli olması" temasını işleyen filmlerdendir.

Oysa ki yaratılışın kodlarını içeren, ilahi kozmik bilgiler bütünü olan ve dinin kaynağını teşkil eden kutsal kitaplar tüm bilim dallarının da kaynağı ve tüm ilimler için bir ana çatı niteliğindedir. Dolayısıyla ortada karşılaştırma yapılabilecek veya ikame konusu olabilecek bir husus yoktur.  Bu sapkın yaklaşım nihai anlamda "Allah'ın insan ile ikamesi" ( haşa ) anlamına gelmektedir ki zaten bu da ayetlerde belirtildiği üzere affedilemeyecek en büyük günah olan şirkin tanımıdır.

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2017/08/transhumanizm-aldatmacas.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2020/02/yapay-zeka-meselesi.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2020/06/iot-internet-of-things-seylerin.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2022/05/insan-kusurlu-yaratlms-diyenler.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2021/09/olumsuzluk-aldatmacas-ve-unutturma.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2021/09/singularity-sahte-vahdet.html?m=1

Saturday, August 27, 2022

Ruhun temsili "Çocuk" ve Atatürk'ün yaklaşımı

Atatürk'ün çocukları çok SEVDİĞİ ve bu nedenle tüm SEVDİKLERİNE hangi yaşta olursa olsun "ÇOCUK" diye seslendiği kaynaklarda yer alan bilgiler arasındadır.

"İstikbal göklerdedir." gibi derin ve batini mesaj içeren bir söylemde bulunan Atatürk'ün ilahi kozmik bilgilere haiz kılınmış bir şahsiyet olduğu hissedilmektedir.

Mesih İsa'nın "Çocuk" kelimesini kullanarak sarfettiği, İncil'de yer alan aşağıdaki söylemi dikkat çekmektedir.

40 Matta 18-3 "Size doğrusunu söyleyeyim, dönüştürülüp, küçük ÇOCUKLAR gibi olmadıkça, Göklerin Egemenliği'ne asla giremezsiniz.

Ayetteki "Göksel egemenlik" ifadesi, "Cennet" veya spiritüalizmdeki ismiyle "Sevgi Planı" olarak da tanımlanan "Üst süptil plan yaşam planını" temsil etmektedir.

Yukarıdaki ayetin numarasının nümerolojik değeri de ruhun nümerik sembolü olan 21 sayısını vermektedir. 

Keza cennet tasvirinin yapıldığı İnsan suresinin 19. ayetinde de "Cennet" ile "Çocuk" kavramlarının ilintilendirildiği görülmektedir.

76/19 Ve yetufu aleyhim VİLDANUN muhalledune iza reeytehum hasibtehum lu'luen mensuren

( Ve onların üzerlerinde ebedi ÇOCUKLAR dolaşır. Onları gördüğünde onları saçılmış inciler sanarsın. )

Ayetlerdeki kullanımı itibarıyla "Çocuk" kavramı, düşük frekanslı madde bağından sıyrılmış ve tekâmül etmiş "Ruhu" temsil eden müteşabih bir kavram gibi görünmektedir. Zira "Çocuk" kavramı, aynı zamanda saflığı ve masumiyeti temsil eden bir kavramdır. ( Nefs = Ruh + Beşer ( Beden ) )

Atatürk'ün "Nutuk" isimli kitabında yer alan ve Kerim Paşa tarafından Atatürk'e hitaben sarfedilmiş olan aşağıdaki cümle de dikkat çekmektedir.

"Sivas - Mustafa Kemal Paşa telgraf başındadır. "Kerim Paşa'ya söyleyiniz, buyursunlar." diyorlar.

İstanbul - Yüksek şahsiyetleri, Mustafa Kemal Paşa Hazretleri misiniz, RUHUM?

Ben - "Evet, sayın Kerim Paşa  Hazretleri,dedikten sonra...." "

Ayrıca Atatürk'ün Nutuk'ta, bir zatı temsilen "Ruh" kelimesini kullanması da ilginçtir. 

"Efendiler, Sinop halkı adına İtilâf Devletleri temsilcilerine verilen 3 Haziran 1919 tarihli bu muhtıranın altındaki imzalara göz gezdirirken, müftü vekili efendinin imzasından sonra gördüğüm imza, bilginize sunduğum satırları yazan ve yazdıran RUHU bana keşfettirdi. O imza, Hürriyet ve İtilâf Fırkası'nın ikinci başkanı olan zatın imzası idi." ( Nutuk )

Ayrıca yine Nutuk'tan alıntı olan aşağıdaki bölümlerde Atatürk'ün, "Tanrı'nın emrinin yerine gelmesi", "Allah'ın eli",  "Tanrı'nın buyruğunun yerine getirilmesi", "Ölümsüz Tanrı" gibi iman dolu ifadeler kullanmış olması da O'nun yüksek şahsiyetini ve ilmini ortaya koymaktadır.

"Kerim Paşa'nın dokunmuş olduğu noktalara cevap verirken şunları da söyledim : "PEK GÜZEL VE YAKIN OLAN TANRI EMRİNİN YERİNE GELMESİ İLE, bahtsız ve zulme uğramış asil milletimizin kurtuluşa ve huzura kavuşmasını YÜCE TANRI'NIN denizler kadar engin olan KORUYUCULUĞUNDAN ümitle diler ve ufukları hep inatçı bir dumanla sarılı olan İstanbul'daki bazı kimselerin gerçeği görmemek için aşağılıkça direnen duygularının eriyip kaybolmasını bekleriz. MİLLETİN ASİL RUHU da işte böylesine duygularla doludur. ...... Yalnız tekrarlamama müsaadenizi rica ederim ki, evet veya hayır şeklinde karşılık verilmesini istirham ettiğimiz sorular maalesef karşılıksız bırakılmıştır. Azizim, ALLAH'IN ELİ BÜTÜN ELLERDEN ÜSTÜNDÜR. Ancak bununla birlikte güçlükleri yenmeye ve problemleri çözmeye girişenlerin kesinleşmiş bir hedefi olmak gerekti ... Millet, TANRI'NIN BUYRUĞUNU YERİNE GETİRECEKTİR ve buyurduğunuz gibi milletçe elde edeceklerimiz hayırlı ve uğurlu olacaktır. Lûtufkâr dualarınızın eksik edilmemesini rica ederim. GAYRET BİZDEN, YARDIM VE KOLAYLIK ÖLÜMSÜZ TANRI'DANDIR." ( Nutuk )

Friday, August 26, 2022

Kendi nefsini ve kendi cehennemini görmek

Nefs, yüksek frekanslı ruh ile düşük frekanslı maddenin birleşiminden oluşan ve kaba madde planı dünyada zuhur eden bir varlıktır. ( Nefs = Ruh +Beşer ( Beden ) )

Nefsi kâmil yani olgunlaşmış nefs, birleşimindeki düşük maddesel frekansların ( kibir, şehvet, riyaset, mülkiyet, tahakküm vb. ) tesirlerini minimuma indirmek suretiyle kaba madde planı özelinde ruhsal tekâmüle ermiş nefsi tanımlamaktadır.

Kur'an'da, kıyamet ( ayağa kalkış ) olarak anılan döngü sonunda, henüz tekâmüle erememiş Nefslerin, içinde bulundukları olumsuz durumu kalben görüp idrak edecekleri ancak artık çok geç olmasından dolayı pişmanlıklara ve vicdan azabına gark olmak suretiyle kendi cehennemlerini* deneyimleyecekleri bildirilmektedir. 

* Cennetin ve cehennem kavramlarının zaman ve mekândan ziyade "ruhsal halleri" tanımladıklarına evvelce değinilmişti. Mekân olarak ise "cennete intikal" üst süptil planda yeni yaşama başlamayı, "cehenneme intikal" ise kaba madde planında ( Dünya ) reenkarnasyon ( bedenlenme, nefsleşme ) döngülerine devam mecburiyetini temsil etmektedir.

Nefsin, idraki ayağa kalkış süreci olan döngü sonundaki ( kıyamet / ayağa kalkış ) idraki deneyimini ve gerçek hesap görücünün nefsin kendisi olduğunu teşbihi ifadelere de yer vererek tasvir eden ayetler şöyledir.

75/5 Bel yuridul insanu li yefcure EMAMEHU

( Evet insan KENDİ ÖNÜNDE günah işlemeyi ister. )

75/14 Belil insanu ala NEFSİHİ BESİRETUN

( Evet insan kendi NEFSİNİ GÖRÜR.  )

------------------

17/14 İkra' kitabek KEFA Bİ NEFSİKEL YEVME ALEYKE HASİBA

( Kitabını oku. O GÜN NEFSİN, HESAPLAYAN / HESAP GÖRÜCÜ OLARAK SANA YETER. )

------------------

36/65 El yevme nahtimu ala efvahihim ve tukellimuna eydihim ve teşhedu erculuhum bima kanu yeksibun

( Bugün ağızlarının üzerine mühür basarız. Bize elleri kelam edip söz söyler. O kazanmış olduklarına da ayakları şahitlik eder. )

------------------

50/21 Ve caet kulli NEFSİN meaha saikun ve şehid

( Ve her NEFİS beraberinde sevkeden ve şahit ile gelir. )

50/22 Lekad kunte fi ĞAFLETİN min haza fe keşefna anke ğitaeke fe BESARUKEL yevme HADİD

( Bundan HABERSİZLİK içinde oldun. Üzerinden örtünü kaldırdık. Artık bugün gözün, GÖRÜŞÜN KESKİNDİR. )

50/23 Ve kale karinuhu haza ma ledeyye atid

( Ve onun yoldaşı "Bu yanımdaki hazır." der. )

50/24 Elkiya fi CEHENNEME kulle keffarin anid

( Tüm inatçı inkarcıları CEHENNEMİN içine atın. )

------------------

99/7 Fe men ya'mel miskale zerratin hayran YERAH

( Artık kim zerrelerin ağırlığı ölçüsünde hayır yapmışsa ONU GÖRÜR. )

99/8 Ve men ya'mel miskale zerratin şerran YERAH

( Ve kim zerrelerin ağırlığı ölçüsünde kötülük yapmışsa ONU GÖRÜR. )

------------------

102/6 LE TERAvunnel cehim

( Cehennemi GÖRECEKSİNİZ. )

102/7 Summe LE TERAvunneha aynel yakin

( Sonra kesinlikle onu kesin doğru gözle GÖRECEKSİNİZ. )

Thursday, August 25, 2022

Obsesif kısır döngüden sıyrılabilmek

Halk arasında "Kötü alışkanlıklar" olarak ifade edilen ve bireyin irade zafiyeti nedeniyle obsesif ve döngüsel şekilde tekrarlayarak kendisine zarar verdiği olumsuz davranışlar ve eylemler, tıpkı düşük frekanslı negatif tesirler vasıtasıyla fizyolojik immün sistemin ( bağışıklık sisteminin ) zayıflaması ve buna bağlı olarak vücudun fiziksel öz kontrolünü kaybetmesi ve virüslerin aktifleşerek vücudu ele geçirmesi, hasta etmesi durumuna benzemektedir.

Fiziksel anlamdaki "İmmünite" kavramının ruhsal ( bilişsel, zihinsel ) anlamdaki karşılığı "İman" kavramıdır. Zira "Immunity" ( Korunma, Emin olma, Emniyette olma, Bağışıklık ) kelimesinin kökü ile "İman"  ( Emin olma, Güvenme, İnanma ) kelimesinin kökü ortak anlamlı "İMN" kelimesidir ki zaten İmmünite, Emniyet, İman kelimeleri bu ortak fonetik ve semantik kökün tezahürleridir.

Dolayısıyla düşük frekanslı negatif şeytani tesirler vasıtasıyla ruhsal immün sistemin yani "İman" mekanizmasının zayıflayıp da beşerin öz kontrolünü kaybetmesi ve şeytani frekans tesirlerinin aktifleşerek beşeri ele geçirmesi bir  hipnotik trans ( sihir, büyü ) durumu oluşturmaktadır. Bu durumda beşer, adeta bir robot gibi ve istemsizce belirli olumsuz davranışları döngüsel olarak sergiler ki bu fenomen "Kısır Döngü" olarak anılmaktadır. ( Kısır Döngü kavramının batı dillerindeki karşılığının "Şeytan Çemberi" olması da konuyla ilintilidir. )

Bu husus ayetlerde Rab'bin "Enna tusharun" ( Nasıl sihirlenirsiniz? ) sorusu ve "İn kuntum ta'lemun" / "Ve entum ta'lemun" ( Eğer bilenler iseniz / Bile bile - Bilmenize rağmen ) yapmak" kavramlarıyla bildirilmektedir.

23/88 Kul men bi yedihi melekutu kulli şey'in ve huve yuciru ve la yucaru aleyhi in kuntum ta'lemun

( De ki: "Eğer bilenler iseniz, herşeyin mülkiyeti elinde olan, o koruyan ama kendi üzerine korunmayan kimdir?" )

23/89 Seyekulune lillah kul fe enna tusharun

( "Allah'tır." diyecekler. De ki: "O halde nasıl sihirlenirsiniz?"  )

Dikkat edilecek olursa yukarıdaki ayetlerde "Allah bilincine haiz olan" ancak buna rağmen "sihirlenmiş bir şekilde" olumsuz davranışlar sergilemeye devam edenlerden bahsedilmektedir. Bu durum, "Biliyorum sigara öldürüyor ama bir türlü bırakamıyorum." cümlesini sıkça sarfedenlerin durumu ile misallendirilebilir.

Fiziksel anlamdaki hastalığı engellemenin yolu nasıl frekansı yükseltmekten yani "immün" sistemi güçlendirmekten geçiyorsa, ruhsal anlamdaki hastalığı engellemenin yegane yolu da sürekli kitap ilmine odaklı ve ilme tam konsantre bir yaşam sürmek suretiyle frekansı yüksek tutmak, "imanı" korumak ve imanı artırmaya çalışmaktır. Bilgi yoğunluğu ve buna bağlı oluşan yüksek frekans - güçlü iman, negatif frekanslı varlıkların gönderdikleri negatif tesirleri bloke eden yegane unsurlardır.

Ancak daima hatırlanmalıdır ki her şey Allah'ın rızası ve izniyle vuku bulabilir. Dolayısıyla her ruh, ilgili reenkarnasyon ( bedenlenme ) sürecinde tekâmülü için ne gerekiyorsa onu deneyimlemektedir. Ve tüm bu deneyimlerin nihai amacı da ruhların madde alemi olan kâinatta tam tekâmüle erdirilmeleridir.

Tuesday, August 23, 2022

Bak BİR Varmış BİR Yokmuş

Bu bölüm, değerli bir okuyucumuzun yazdığı yorumunun sonuna eklediği "Bir varmış bir yokmuş." cümlesinden etkilenilmek suretiyle ve bu vesileyle de rahmetli müzisyen Fecri Ebcioğlu'nu anmak üzere yazılmıştır.

Evvelki bölümlerde düalitenin, döngünün ve halden hale geçişin yani 11 sayısının  bir temsili olan ve "ani hal değişikliğini" ifade etmek için kullanılan "BİRdenBİRe" sözüne de değinilmişti. Masalların başlangıcında zikredilen ve yine 11 sayısının bir temsili olan "BİR varmış BİR yokmuş." cümlesi de yaratılıştaki düalite ilkesi kaynaklı yaşam döngülerini çok net tanımlayan bir söz niteliğindedir. 

Bilindiği üzere 8 sayısı da "yeni döngü başlangıcını", "düaliteyi" ve "sonsuz döngüyü" simgeleyen bir sayı olup, Fecri Ebcioğlu'nun yaşamında 8 nümerolojisinin öne çıktığı görülmektedir. ( 8 sayısı üst üste iki adet ters yönlü damla şeklinden oluşmakta ve 11 sayısı gibi bir birim düalite oluşturmaktadır. )

- Fecri Ebcioğlu, 1961 ( 1+9+6+1 = 17 ... 1+7 = 8 ) yılında ilk "aranjman müzik" uygulamasını Fransızca bir şarkının sözlerini Türkçe'leştirerek başlatmıştır. Şarkının isminin "Bak Bir Varmış Bir Yokmuş" olması ve müzikte "yeni bir döngünün" bu şarkıyla başlamış olması dikkat çekmektedir.

- Ebcioğlu'nun, sözlerine uyarlama yaptığı şarkının orijinal isminin "C'est écrit dans le ciel" ( Bu gökte yazılıdır ) olması da kozmik bilgileri oluşturan tüm yaratılış döngülerinin "Ümmül Kitab" ( Ana Yazı / Ana Kitap )'da veya spiritüalizmdeki ismiyle "Akaşa Kayıtları"'nda yazılı olması gerçeğiyle uyum açısından ilginçtir. 

- Rahmetlinin ismi olan "Fecri" ( Gündoğumsal, Şafak vaktiyle ilgili ) kelimesi de konu bağlamında anlamlıdır. Zira "Fecr" ( Gün doğumu ) kelimesi doğrudan yeni döngü başlangıcının bir temsili niteliğindedir.

- Kur'an'daki 89. sure "Fecr" suresi olup, sure numarasının nümerolojik değeri 8 sayısını vermektedir. ( 8+9 = 17 ... 1+7 = 8 )

- Ebcioğlu 1961 - 1970 yılları arasında aktif müzik yapmıştır. 8 ve 8 ( 1+9+6+1 = 17 ... 1+7 = 8 ; 1+9+7+0 = 17 ... 1+7 = 8 )

- Öncüsü olduğu müzik akımının ismi olan "Aranjman"* kelimesi 8 harften oluşmaktadır. ( * Fransızca "Arrangement" ( Düzenleme, Ayarlama ) kelimesinin Türkçe telaffuzu ) 

- Aranjmanını yaptığı şarkılar arasında "Onyedi yaşında" isimli bir şarkı da bulunmaktadır. Bu şarkı, plak şirketinin 10007 koduyla plak olarak basılmıştır.

- Ebcioğlu 19"44" yılında "17" yaşındayken Babıali'de "Öz Fenerbahçe" dergisinin Yazı İşleri Müdürü olarak iş hayatına başlamıştır.

- Ebcioğlu 62 yaşında vefat etmiştir. 6+2 = "8"

Not: Her zaman olduğu gibi bu bölümde de herhangi bir şahısa özel veya mistik bir anlam yükleme amacı söz konusu olmayıp,  sadece zaten her insanın hayatını etkileyen semantik, nümerolojik ve senkronik tesirlere bir vesileyle örnek verilmiştir.

Maymun Çiçeği ve 11 ritüeli devam

"...... ......, Türkiye'de maymun çiçeği vaka sayısının 11'e ulaştığını belirterek, "Türkiye için korkulacak bir hastalık değil, ne pandemi ne endemi sorun olacak" diye konuştu."

Basından 23.08.2022

Bu beyanat için Maymun Çiçeği vaka sayısının 11'e ulaşması beklenmiş gibi bir izlenim oluşabilmektedir!!

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2022/08/maymun-cicegi-spekulasyonuna-devam.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2022/06/maymun-cicegi-virusu-ve-yine-11.html?m=1

Aldatarak kontrol ve tahakküm sembolü "Havva" kelimesi...

"Havva" kelimesinin anlamını ve neyi sembolize etmesi amacıyla toplumsal kültürün içine entegre edildiğini dahi bilmeden, sorgulamadan, okumadan ve araştırmadan kadim telkinlere kapılarak, "Havva" kelimesini Hz. Adem'in eşi olarak kabullenen büyük bir kitlenin mevcudiyeti söz konusudur.

Kur'an'da yer almayan "Havva" kelimesi "DOLANAN, Saran, Sarmalayan, Yalancı" anlamlarına gelmekte ve satanik okültizmde "Yılan"'ı, "Şeytani frekansı" yani "Şeytani kontrol, tahakküm, aldatma ve DOLANDIRMA" kavramlarını sembolize etmektedir. 

Aldatarak kontrol ve tahakkümün sembolü "Ağaca Dolanmış Yılan"

Para birimi olan "Dolar"ın "Ağaca DOLANMIŞ yılan" olarak sembolize edilmesi de aynı kavrama dayanan bir sübliminal mesaj niteliğindedir. Yani para ile kitle kontrolü ve tahakküm sembolize edilmektedir.

Türkçe'de "Dolandırmak" kelimesinin "Aldatmak" anlamındaki kullanımı da aynı semantik kökene dayanmaktadır.

"Havva" kelimesi telkini ile amaçlanan yani verilmek istenen mesaj "İnsanın esasen şeytani* frekansların tesiri ve kontrolü altında olduğu"dur.

* Hatırlanacağı üzere "Şeytan" kelimesi bir isim değil sıfattır ve "Yakan, Helak eden"  anlamına gelir. Şeyt ( Yanmak, Helak olmak ) + an ( -an, gibi olan )... Şeytan = Yakan, Helak eden

Monday, August 22, 2022

Hayat Memat meselesi...

"Hayatın anlamı ne?"

"Neden bu dünyadayız?"

"Herşeyi Allah yarattıysa ve herşey O'nun kontrolündeyse neden ölüm, kötülük ve cehennem var?"

Bu temel sorular insanların sıklıkla akıllarına gelen ve onları tefekküre sevkeden sorulardır. Bu soruların yanıtlarını sezebilmek için yaratılış olgusunu geniş bir bakış açısıyla kavramaya gayret etmek önem arzetmektedir.

İdrakli varlıkların anlayışı itibarıyla "Yokluk" ve "Varlık" kavramları ilahi nizamdaki düalite ilkesinin temelini oluşturmaktadır. Düalitenin sonucu ise sürekli tekrarlanan döngülerdir. Bu hususa Rum suresinin 11. ayetinde değinilmiştir.

30/11 Allahu yebdeul halka summe yuiyduhu summe ileyhi turceun

( Allah yaratışı ortaya çıkarıp başlatır. Sonra onu tekrarlayıp döndürür. Sonra O'na döndürülürsünüz. )

"Yokluk", varlıkların yani yaratılmışların idrakleri dışında olan ve ancak "İndallah" ( Allah'ın indi ) olarak tanımlanabilecek bir safha niteliğindedir. Yukarıdaki ayette yer alan "O'na döndürülürsünüz." ifadesinin, ilk yaratılış ve sonrasındaki yaratılış döngüleri sonunda erişilecek "yokluk" safhasını tasvir ediyor olması kuvvetle muhtemeldir. ( Her ayetin çoklu ve katmanlı anlamlar içerdiği hatırlanmalıdır. )

Aşağıdaki ayetlerde varlıkların yaratılış / diriliş / hayat buluş öncesindeki halleri "Meyyit" ( Ölü ) kelimesi ile tanımlanmakta ve reenkarnasyon döngülerine de dikkat çekilmektedir. 

2/28 Keyfe tekfurune billahi ve kuntum EMVATEN fe AHYAkum summe yumitukum summe yuhyikum summe ileyhi turceun

( Allah’ ı nasıl inkar edersiniz? Ve ÖLÜLERDİNİZ de sizi diriltti. Sonra sizi öldürür. Sonra sizi diriltir. Sonra O'na döndürülürsünüz. )

39/30 İnneke meyyitun ve innehum meyyitun

( Kesinlikle sen ölüsün ve kesinlikle onlar da ölüler. )

"Varlık" ise Allah'ın "Kun" ( Ol ) emriyle tezahür eden, O'nun ilmi yansıması niteliğinde olan ve "Ruh" - "Madde" düalitesinden oluşan kavramdır. Ruh ve Madde kavramları sırasıyla idrakli ( bilinçli ) ve idraksiz ( bilinçsiz ) varlıkları tanımlamaktadır.

Kâinat / Evren / Kozmos / Uzay olarak adlandırılan varlık planı "Madde" âlemini ( planını ) temsil etmektedir. "Madde" âlemi, özü bilinç ve kaynağı Ruh âlemi olan "Ruhlar" için bir tekâmül vasıtası olarak takdir edilmiştir. ( Ruh ve Madde âlemleri farklı yaşam planlarıdır. ) Yani ruhlar, önce maddeye bağlanmak, maddeyi öğrenmek, maddeyi deneyimlemek, daha sonra maddeyi yönlendirmek ve nihayetinde de maddeden kopmak ve madde âlemini terketmek suretiyle tekâmül yolculuklarını sürdürürler. Tekâmül, varlık algısı itibarıyla ebedi bir süreçtir. Zira var olmanın sebebi ruhsal tekâmül ihtiyacından kaynaklanır. Bir varlık var olduğu sürece tekâmüle muhtaçtır. Tam ruhsal tekâmüle ermiş bir varlık ise yokluk safhasına geçer ki bu safha, yukarıda değinildiği üzere, yaratılmışların idrak sınırlarının ötesindedir.

Kâinat / Evren olarak anılan Madde âlemi süptil ( ince ), yarı süptil ve kaba olmak üzere üç faza ayrılmıştır. "Kaba madde planı", Dünya ( Alçak olan ) olarak anılan düşük frekanslı ve nefsani yaşam planıdır.

Ruhların kaba madde planındaki tekâmül süreçleri reenkarnasyon* (  tekrar bedenlenme / tekrar maddeleşme ) döngülerinden oluşmaktadır. Zira insan algısıyla, yaklaşık 70,000 yıllık bir büyük döngü içinde ortalama 90 yıl / ömür hesabıyla ruhlar yaklaşık olarak 700-800 kere bedenlenmektedirler.

* Reenkarnasyon ( Tekrar Bedenlenme ) bir ruhun kaba madde planında her seferinde farklı cinsiyete, farklı kimliğe ve farklı niteliklere haiz olacak şekilde bedenlenmesi anlamına gelmektedir. Yani reenkarnasyon, bir ruhun sürekli aynı kimlik ile bedenlenmesi anlamına gelmemektedir. Bir başka deyişle her yeni doğan çocuk bir ruhun reenkarne olmuş halidir.

Re ( Tekrar ) + InCARNation ( Etlenme, Nesillenme, Bedenlenme )

"Carn" ( Nesil, Et, Beden ) kelimesinin kökeni Kur'an'da da yer alan ve aynı anlama gelen Arapça "Karn" kelimesidir.

Ruhun kaba madde beden ile birleşmiş hali Nefs'tir. Yukarıda belirtilen reenkarnasyon döngülerinin sebebi, Ruhların farklı Nefs hallerini yani farklı "bedenli hayatları" deneyimlemeleri ve bu deneyimleri sonucunda tekâmül ederek madde âlemindeki ( kâinattaki ) üst yaşam planlarına ( yarı süptil, süptil ) erişmelerinin sağlanmasıdır.

Reenkarnasyon döngüleri Allahu Teala'nın "Adil" sıfatının bir tezahürü niteliğindedir. Zira reenkarnasyon döngüleri olmasaydı "Üç yaşında vefat eden bir çocuk" ile "Doksan yaşına kadar yaşayan bir adamın" veya "Acılar içinde yaşayan bir insan" ile "Huzur içinde yaşayan bir insanın" durumu izah edilemezdi. Her ruh, içinde bulunduğu yaşam planında olası her koşulu, her yaşamı ve her duyguyu deneyimlemek suretiyle reenkarnasyon döngülerini tamamlamaktadır.

Bir düalite oluşturan "Cennet" ve "Cehennem" kavramları ise esasen zaman ve mekândan münezzeh olan ve varlıkların ilgili yaşam planlarında deneyimledikleri "ruhsal durumları" ( psikolojik halleri ) tanımlayan kelimelerdir. Dolayısıyla tüm varlıklar, insan algısıyla sonsuz bir döngü içinde, bu iki olguyu da deneyimlemektedirler.

Bakara suresinin 36. ayetinde insanın, içinde bulunduğu cennetten "çıktığı" ve yer veya dünya olarak anılan "ortama" indiği bildirilmektedir. 

2/35 Ve kulna ya ademuskun ente ve zevcukel CENNETE ve kula minha rağaden haysu şi'tuma ve la takraba hazihiş şecerate fe tekuna minez zalimin

( Ve "Ey Adem, sen ve eşin CENNETTE iskan edin. Oradan arzuladığınızca, her nereden dilerseniz bolca yiyin. İşte şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz." dedik. )

2/36 Fe ezellehumeş şeytanu anha fe AHRACEhuma min ma kana fih ve kulnEHBİTU ba'dukum li ba'din aduvv ve lekum fil erdi mustekarrun ve metaun ila hiyn

( Böylece şeytan onları oradan kaydırdı da onları içinde olduklarından ÇIKARDI. "Birbirinize düşman olarak İNİN. Size yerde belirli zamana kadar durak yeri ve fayda vardır." dedik. )

Yukarıdaki ayetteki ifadeler "dünyanın" esasen "cehennem" olduğunu bildirmektedir. Zira cennetten çıkılınca girilecek yer cehennemdir. Zaten ruhların tekâmül amacıyla tabi tutuldukları, kaba madde planı dünyadaki reenkarnasyon döngülerinin amacı da cehennem olarak anılan kavramın esasen negatif frekansın ( kibir, hırs, nefret, kıskançlık, zulüm, yalan, tuzak, helak vb ) hakim olduğu dünya olduğunu idrak etmelerinin ve kendilerini bu frekanslardan uzak tutmalarının sağlanmasıdır. Ruhlar bu idrak seviyesine ulaşıp da tekâmül edene kadar reenkarnasyon döngüleri devam etmektedir. Bu husus İsra suresinin aşağıdaki ayet ikilisinde, habercinin şeytanların telkinlerine kapılması durumunda uzun reenkarnasyon döngülerine maruz bırakılmak suretiyle karşılıklandırılacağının ifade edilmesi vasıtasıyla bildirilmektedir. 

17/74 Ve lev la en sebbetnake lekad kidte terkenu ileyhim şey'en kalila

( Ve şayet sana sebat vermemiş olsaydık, onlara doğru, az şey kadar meyledecektin, terkedecektin. )

17/75 İzen le EZAKNAKE Dİ'FEL HAYATİ VE Dİ'FEK MEMATİ summe la tecidu leke aleyna nesira

( O zaman SANA HAYATI KAT KAT VE ÖLÜMÜ KAT KAT TATTIRIRDIK. Sonra bize karşı sana yardımcı bulamazdın. )

Bir başka deyişle bu ayette habercinin, kaba madde planı itibarıyla tekâmüle ermiş bir ruhun belki de son kez bedenlenmiş hali olduğu ancak habercilik görevi ile enkarne edildiği ( bedenlendiği ) bu yaşamında şeytani frekansların tesirine girmesi durumunda karşılık olarak müteakip reenkarnasyon döngüleri ile cezalandırılacağı bildirilmektedir.

Yukarıdaki ayet ikilisinin ilk ayetinin kodunu oluşturan 17 ve 74 sayılarının nümerolojik değerleri sırasıyla 8 ve 11 olmaktadır. Bu sayılar, "döngü", "düalite", "yeni döngü başlangıcı", "halden hale geçiş"  ve "sonsuz döngü" kavramlarının numerik sembolleri olmaları sebebiyle dikkat çekmektedir.

Allahu Teala'nın ruhlar için takdir ettiği sevinç - hüzün, güven - korku, sıkıntı - rahatlık gibi duygu düalitelerinden ( döngülerinden ) oluşan tekâmül yolculuğu tıpkı bir okuldaki eğitim süreci gibidir. Yüce Allah'ın "Rab" ( Öğretmen ) isminin anlamı da bu noktada daha net idrak edilebilmektedir.

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2019/10/yokluk-makam.html?m=1


Tavşanı takip et!

"Tavşan Deliği" ifadesi ezoterizmde "Yeni döngü başlangıcını", "Boyutlar arası geçiş ( halden hale geçiş ) portalını" ve "Sonsuz döngüyü" simgeleyen bir kavramdır. Dolayısıyla "8" ve "11" sayıları "Tavşan Deliği" kavramının nümerolojik sembolleri niteliğindedir.

"Alice in Wonderland" ( Alice Harikalar Diyarında ) ve "Matrix" filmlerinde de bu kavrama yer verilmiş olup, bu filmlerdeki karakterlerin halden hale geçişleri, boyutlar arası geçişleri "Tavşanı takip etmek" ifadesiyle sembolize edilmiştir. 


"Follow the white rabbit" ( Beyaz tavşanı takip et. )

Matrix filminde Morpheus'un Neo'ya söylediği cümle şöyledir.

"You take the red pill and you stay in Wonderland and I show you how deep the RABBIT-hole goes" 

( Kırmızı hapı alırsan ve HARİKALAR DİYARINDA kalırsın ve sana TAVŞAN DELİĞİNİN ne kadar derin olduğunu gösteririm. )

Bodrum'da "Tavşan Adası" olarak bilinen tepenin yıllar önce çekilmiş olan aşağıdaki fotosunda ilginç betimsel ve sayısal mesajlar bulunmakta gibidir. Foto "çok sık rastlanamayacak" bir göksel mizanseni ve sayısal senkronu içermektedir.

Resimde, Tavşan Adası'nın tam üstünde, bulutların arasından bir portal açılmış gibi görünmektedir. 

25/25 VE (1) YEVME (2) TEŞEKAKU (3) ES (4) SEMAU (5) Bİ (6) EL (7) ĞAMAMİ (8) ve nuzzilel melaiketu tenzila

( VE O GÜN GÖK, BULUTLAR İLE YARILIR ve melekler aşamalı olarak inerler. )

Portal açılışını ve vazifeli üst boyut varlıklarının portaldan geçişini "Bulut" kavramı vasıtasıyla tanımlayan yukarıdaki yegane ayetin ilk cümlesi "8" kelimelik olup, bu ilk cümle yukarıda fotonun da birebir betimlemesi niteliğindedir.

Resimde görülen teknelerin üzerlerindeki kodlar da konu bağlamında nümerolojik uyum arzetmektedir.

"4801D0958" ve "4801D1514"

İlk kodda yer alan rakamların toplamının nümerolojik değeri "8" sayısını vermektedir. ( 4+8+0+1+0+9+5+8 = 35 ... 3+5 = 8 )

İkinci kodda yer alan rakamlar ile aradaki D harfinin* alfabe sıra numarasının toplamının nümerolojik değeri de "11" sayısını vermektedir. ( 4+8+0+1+D(5)+1+5+1+4 = 29 ... 2+9 = 11 )

* İlk kodun nümerolojik hesaplamasında D harfinin neden dikkate alınmadığı sorgulanabilse de ilahi kozmik sistemin nümerik senkron mesajlarını farklı formatlarda verebilmekte olduğu da hatırlanmalıdır.

Arkadaki teknenin kodunun D harfinden sonraki kısmı 1514 ( 1+5+1+4 = 11 ) olup bu sayının nümerolojik değeri de 11 sayısını vermektedir.

"D" harfi alfabedeki 5. harf olup, kodlarda iki adet "D" harfi bulunması da 10 ( 5+5 = 10 ) sayısı üzerinden "1" sayısına yani "Ünite / Vahdet" kavramına işaret etmekte gibidir. 

Kodların, D harfi öncesindeki bölümü olan 4801 sayısı da iki kere tekrarlanmaktadır. 4+8+0+1+4+8+0+1= 26 ... 2+6 = "8"

"Tavşan"'ın kromozom adedi olan 44 ( 4+4 = "8" ) sayısı da tavşanın temsil ettiği kavramın nümerolojik sembolüyle doğrudan uyuşmaktadır.

Saturday, August 20, 2022

Bir yazıya bir görüş...

Sosyal medyada, eski veya yeni olmasının önemi olmayan, şöyle bir yazı dolaşmaktadır. ( Yazı aynen verilmiştir. )

"‘Gece’ kelimesinin Türkçe'de özel bir anlamı yoktur!..

Oysa ki; birçok yabancı dilde, durum oldukça farklıdır..

Matematikte: ‘N’ harfi, ‘0’dan başlayıp ‘sonsuz’a kadar giden Doğal Sayılar Kümesini ifade etmektedir...

İşte birçok Avrupa dilinde, ‘gece’ kelimesi 'N' harfi ile başlar, sonrası ise o dilde, yan yatınca ‘sonsuzluk’ sembolü olan ‘sekiz’ rakamının sesli ifadesiyle veya evrilmiş haliyle devam eder..

Sonsuzluk, birlik, bölünmezlik sonsuzluk anlamlarını taşır...

Şöyle ki;

* İngilizce: Night = N + eight ( 8 )

* Almanca: Nacht = N + acht ( 8 )

* Fransızca: Nuit = N + huit ( 8 )

* İtalyanca: Notte = N + otto ( 8 )

* İspanyolca: Noche= N + ocho ( 8 )

* Portekizce: Noite = N + oito ( 8 )

‘8’ saat uykuyu da işaret edercesine sonsuzluk… 😳🙄"

Yukarıdaki yazı ile ilgili görüş bildirilecek olursa;

Öncelikle yazının ilk cümlesi eksik bilgi içermektedir. "Gece" kelimesinin Türkçe'de özel bir anlamı vardır ve yazının devamındaki açıklamalar ile doğrudan ilintilidir.

Kökü "Geç / Gec" olan "Gece / Geçe" kelimesi kök anlam itibarıyla "Geçe, Geçmiş olma, İlerleme, Sonraki, Sonrasında" anlamlarına gelir.

"GEÇmek", "GECikmek", "GEÇ olmak" fiilleri de aynı ortak kökten türemiş olan ve benzer anlamları yansıtan kelimelerdir.

Dolayısıyla "Gece" kelimesi "N" harfinin simgelediği, sayıların 0'dan başlayıp "GEÇip gitmesi, ilerlemesi, bir sonrakine GEÇmesi" anlamıyla ve 8* sayısının simgelediği "yeni döngüye GEÇiş" ve  "Sonsuz döngü" anlamıyla ilintili olup "Gündüzden GEÇiş", "Yeni döngüye GEÇiş" anlamını içerir.

* 7 sayısı "bir döngülük frekansı" ve "döngü sonunu" simgeler. Örneğin 7 nota bir döngülük ses adedidir. 8. nota artık farklı bir Do'dur ve yeni döngüye GEÇilmiştir. Zira "OCTave" ( Oktav, Sekizlik, Sekizli olan ) kelimesi kökünde "Octo" ( Sekiz ) kelimesi olan ve bir döngülük ( 7 adetlik ) ses frekansı sonrasında bu sefer farklı bir "Do" ile başlayan "yeni döngüye GEÇişi" ifade eden kelimedir.

Ayrıca "Sonraki, GEÇilen, Yeni GEÇilen" anlamına gelen İngilizce'deki "Next" ve Almanca'daki "Nächst" kelimeleri de hem "Night" ve "Nacht" kelimeleriyle hem de "Gece / Geçe" kelimesiyle semantik ortaklık arzeder.

Esasen ortak tek bir kaynaktan türemiş olan kelimeler etimolojik çerçeve içerisinde "fonetik" ve "semantik" olarak iki başlıkta incelenmelidir. Bir kelimeyle fonetik benzerlik arzetmeyen bir başka kelime esasen o kelimeyle çok yakın semantik ilişkiye sahip olabilmektedir. Bu nedenledir ki Türkçe ve Arapça dilleri derinlemesine incelendiğinde, her iki dilin de diğer diller ile hem fonetik, hem de semantik ortaklıkları olduğu hatta kök dil olma potansiyelleri bulunduğu açığa çıkmaktadır.

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2017/10/tek-topluluk-tek-dil.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2017/05/dillerin-kokeni-ve-arapca.html?m=1


Thursday, August 18, 2022

Maymun Çiçeği spekülasyonuna devam...

Dünyada her gün bir çok farklı hastalık nedeniyle mağdur olan yüzbinlerce insan varken sadece eşcinsel ilişki* yoluyla bulaşabilen, Maymun Çiçeği ismi verilmiş bir hastalığın ısrarla gündemde tutularak manşet yapılması kitlesel korku ve hipnoz operasyonunun sürdürüldüğü izlenimini oluşturmaktadır. Ayrıca sübliminal olarak eşcinsellik mesajı da verilmekte olabilir.

* Medya iletişiminde ise "yakın fiziksel temas" ifadesi yer almaktadır.

DSÖ'nün açıklamasına göre Maymun Çiçeği kaynaklı ölüm oranı %0 ile "%11"! arasında değişiklik gösteriyormuş. Tıpkı Coronavirus sürecinde olduğu gibi, kitlesel zihin programlama operasyonların kodu haline getirilen 11 sayısının yine iletişimde kullanıldığı görülmektedir.

"According to the World Health Organization, the case fatality ratio of monkeypox has historically ranged from 0% to "11%" in the general population and has been higher among young children."

https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/monkeypox

"Dünya Sağlık Örgütü, maymun çiçeği virüsünün Avrupa, Amerika ve Avustralya kıtalarındaki "11" ülkede görüldüğünü, doğrulanan 80 vakanın yanı sıra 50 muhtemel vakanın da doğrulanmayı beklediğini açıkladı." ( Basından 21.05.2022 )

DSÖ'nün Temmuz 2022 ayında "küresel acil durum" ilan ettiği Maymun Çiçeği virüsü ile ilgili basında yer alan ve korku yayma amacı güden güncel bazı manşet görselleri şöyledir.







Ayrıca bkz. https://kuranilmi.blogspot.com/2022/06/maymun-cicegi-virusu-ve-yine-11.html?m=1

Friday, August 12, 2022

They Live 1988

1988 yılı yapımı olan "They Live" ( Onlar Yaşıyorlar ) isimli film, negatif frekanslı üst süptil boyut varlıklarının ( cinler ) kontrolünde olan cin/insan hibridlerinin dünyada tesis ettikleri küresel kontrol mekanizmasını betimlemesi ve uyarı niteliğinde ilginç mesajlar vermesi açısından tarihi öneme sahiptir.

They Live - 1988

Filmdeki mesajlar aşağıda film kareleri halinde ve ilgili açıklamalarıyla yer almaktadır.

"Uyuyan orta sınıf üzerinde duruyorlar. Gittikçe daha fazla insan fakirleşiyor."

"Biz onların sığırlarıyız. Kölelik için kullanılıyoruz."

"Sinyal kaynağından kapatılmalı."

TV kanalını hekleyen bir grup, yayına girerek insanların küresel hibrid elit tarafından kontrol altına alındığı mesajını vermeye ve insanları uyarmaya çalışıyor. Mesajda "Orta sınıfın fakirleştirilmesinden", "İnsanların köleleştirilmesinden" ve "İnsanların bilincini etkileyen ve zihin kontrolü sağlayan bir sinyalin yayınlanmasından" bahsediliyor. Bu ifadeler küreselcilerin son dönemde yoğunlaşan kadim planlarının da tanımı niteliğindedir.

Şehire gelen adam bulduğu frekans değiştirici gözlükle çevresine baktığında ilan yazılarının ve dergilerin esasen bilinçaltına farklı mesajlar telkin ettiğinin ve toplumun içinde insan görünümlü varlıkların olduğunun farkına varır.

"İtaat et!"


"Evlen ve çoğal!"


"Özgür düşünce yok!"


"Tüket!"


"Satın al!"


"Düşünce yok."

"Uykuda kal!"

"Teslim ol!"

"Uykuda kal!", "İtaat et!"

"Satın al!"; "Otoriteyi sorgulama!"

Bu karelerde, her türlü mecradaki yazılı veya sözlü iletişim araçlarının içine gizlenmiş olan ve zihin programlama işlevi gören sübliminal mesajların varlığına dikkat çekilmektedir.  

"TV seyret!"; "Hayalgücü yok!"

"Uyum sağla! Protesto etme!"; "Para senin tanrındır."

"Sanat terördür."; "İtaat et!"

"İtaat et!"; "Tüket!"





Gözlüklü bakışla farkedilen hibrid varlıklar... 


"Bu senin tanrındır." ( Paranın her türlü değerin üstünde olduğu ve onun kölesi olunması telkin edilmektedir. Dolayısıyla nimetleri gasp etmek vasıtasıyla parayı elinde tutan küresel müşrik şeytanların ilah addedilmesi mesajı telkin edilmektedir. )

Kitlesel zihin kontrolü ve programlama ( kitle büyüsü ) için belirli noktalara yerleştirilmiş frekans ( sinyal ) yayıcısı...

"Buna ihtiyacın var." ... Tipik bir zihin şartlama ve programlama cümlesi ki küresel şeytanlar "Pazarlama" adını verdikleri aldatma sisteminde daima bu yöntemi kullanmaktadırlar.


Küresel eliti bir salonda toplamış olan hibrid varlıklar 2025 yılına kadar tüm gezegenin tam tahakküm altına alınacağını ilan etmektedir. Özellikle 2019 yılında kurgulanan pandemi tuzağı sonrasındaki tüm küresel senaryolar ( salgın, kıtlık, ekonomik kriz, savaş vb. ) bu sahnede sözü edilen tam tahakküm hedefi doğrultusundaki projelerin yansımalarıdır.