Çeviri

Tuesday, July 4, 2023

"Çuval" vakası, 4 Temmuz ve 11 ritüeli

2003 yılında ABD'li askerler tarafından Türk askerlerinin başına "çuval" geçirilme vakası kaynaklarda şöyle yer alır.

"Çuval Olayı, Çuval Hadisesi ya da Süleymaniye Olayı "4 TEMMUZ" 2003 günü Kuzey Irak'ın Süleymaniye kentinde karargâh kurmuş bulunan bir binbaşı komutasındaki "11" Türk Silahlı Kuvvetleri mensubunun ve Türkmen mihmandarlarının Irak'taki işgal kuvvetlerinin bir parçası olan Amerikan "173." Hava İndirme Tugayı'na bağlı askerlerce ve yanlarında peşmergelerin de bulunduğu bir şekilde sürpriz bir baskın sonucu derdest edilmeleri ve başlarına çuval geçirilmek suretiyle götürülüp 60 saat süresince alıkonularak sorguya çekilmeleridir."

Çuval vakası esasen sembolizm içeren okült ve satanik bir ritüelin de tezahürüdür. 

- Amerikan kolonisinin 04.07.1776 tarihinde Britanya Krallığı'ndan ayrılması nedeniyle "4 Temmuz" günü Amerikalılar tarafından "Independence Day" ( Bağımsızlık Günü* ) addedilir. 4 Temmuz günü nümerolojik olarak 11 sayısını vermektedir. ( 4+7 = 11 )

- Çuval tacizine maruz kalan Türk askeri adedi 11'dir.

- Çuval tacizi Amerikan "173." Hava İndirme Tugayı'na bağlı askerler tarafından gerçekleştirilmiştir. ( 1+7+3 = 11 )

- Vakanın cereyan ettiği Kuzey Irak'taki sehrin ismi olan "Süleymaniye" kelimesinde 11 harf bulunmaktadır.

- "Çuval" esasen ırkçı ve satanik bir cemiyet olan "Ku Klux Klan"'ın sembollerinden biri olup, bu cemiyetin üyeleri başlarına çuval şeklinde, kafayı kaplayan kukuletalar giymektedirler.


Başlarında çuvala benzer kukuletalarıyla bir Ku Klux Klan grubu

* New York'ta bulunan "Statue of Liberty" ( Özgürlük Heykeli ) anıtının, Amerika'nın 04.07.1776 tarihinde özgürlüğe kavuşmasını simgelediği bilinegelse de esasen bu anıt kadın olarak nitelenen Lucifer'in ( Işık Getiren - Cin şeytanı İblis ) insana sözde "ışığı" ve "bilgiyi" getirmesini ve onu Tanrı'nın hapishanesi olan cennetten kurtararak "özgürlüğüne"! kavuşturmasını simgelemektedir.  Heykelin sağ elinde meşale, sol elinde de kitap bulunması sırasıyla ışığı ve bilgiyi simgelemektedir. Heykelin açılış tarihi 28.10.1886 olup, açılış günü de 11 nümerolojisi içermektedir. ( 2+8+1+0 = 11 )


47 2 Corinthians 11-14 Buna şaşmamalı. ŞEYTAN DA KENDİSİNE IŞIK MELEĞİ SÜSÜ VERİR. 

Ayetin sure kodunun nümerolojik değerinin ve sure kodu ile ayet kodunun nümerolojik toplamının 4 ve 7 sayıları üzerinden 11 sayısını vermesi de "4 Temmuz ( 4.7 )" gününün simgelediği anlamı teyid etmektedir.

47 ... 4+7 = 11

47 2 ... 4+7+2 = 13 ... 1+3 = 4

11-14 ... 1+1+1+4 = 7

4+7 = 11

Kökeni başlangıca dayansa da lluminati cemiyetinin de 1776 yılında kurulmuş olması dikkat çekmektedir.

Ayrıca bkz.

Monday, July 3, 2023

Ruhu sezmek ve İlm-i Kelâm

İsra suresinin 85. ayetinde insanın "Ruh" ilmi hususunda çok az bilgiye sahip olduğu bildirilmektedir.

17/85 Ve yes'eluneke anir RUH kulir RUHU min emri rabbi ve MA UTİTUM MİNEL İLMİ İLLA KALİLA

( Ve sana RUHTAN sual ediyorlar. De ki: "RUH, Rab’bimin işlerindendir. İLMİNDEN SİZE AZICIK HARİCİNDE VERİLMEMİŞTİR." )

Secde suresinin aşağıdaki ayetinde belirtilen "Rab'bin beşere üflediği ruhu", ona yaşam ve idrak veren "kelimeleridir". Yüce Rab her şeyi kelimeden yaratmıştır. Bir başka deyişle "Her şey kelimedir."

32/9 Summe sevvahu ve NEFAHA FİHİ MİN RUHİHİ ve ceale lekumus sem'a vel ebsara vel efideh kalilen ma teşkurun

( Sonra onu düzenleyip şekillendirdi ve İÇİNE RUHUNDAN ÜFLEDİ. Size kulaklar, gözler ve gönüller oluşturdu. Ne az şükrediyorsunuz. )

İnsanın "kelâm" ederken ( konuşurken ) nefes veriyor olması yani "üflüyor" olması ruh ve kelime özdeşliğine işaret eden ilahi bir ayet niteliğindedir.

Nisa suresinin aşağıdaki ayetinde Mesih İsa misali vasıtasıyla "ruhun kelime olduğu" açıkça bildirilmektedir.

4/171 ... innemel mesihu iysebnu meryeme rasulullahi ve KELİMETUH elkaha ila meryeme ve RUHUN MİNHU ...

( .... Meryem oğlu Mesih İsa, kesinlikle Allah’ın resulü, Meryem'e attığı KELİMESİ ve O’NDAN RUHTUR. ... )

Yunus suresinin aşağıdaki ayetinde de "tek gerçeğin kelimeler" olduğu bildirilmektedir.

10/82 Ve YUHİKKALLAHUL HAKKA Bİ KELİMATİHİ ve lev kerihel mucrimun

( Ve suçlular hoşlanmasalar da, ALLAH GERÇEĞİ KELİMELERİ ile GERÇEKLEŞTİRİR. )

İncil'in aşağıdaki ayetinde de tüm yaratılışın özünün "kelime" olduğu bildirilmektedir.

43 John 1-1 Başlangıçta KELİME vardı. KELİME Tanrı'yla birlikteydi ve KELİME Tanrı'ydı.

İnsanın en büyük yanılgısı belirli bir bilgi ve deneyim süreci sonunda çok şey bildiği kanaatine varmasıdır. Zira ayetlerde de belirtildiği üzere "gerçek bilginin" temelinde, insanın esasen çok az hakim olduğu kelime bilgisi yani İlm-i Kelâm bulunmaktadır. Bir başka deyişle insanların büyük çoğunluğu sürekli kullandıkları ve bildiklerini zannettikleri kelimelerin daha köken itibarıyla ne anlama geldiklerini dahi bilmemektedirler. Mesela bir deneme olarak değerli okurlar, günlük yaşamda sıkça kullanılan şu birkaç kelimeyi çevrelerindeki insanlara sorarak bahsedilen hususu teyid edebilirler. 

Türk = Türeyen, Türemiş olan, Yükselen, Yükselmiş olan

Dünya = En Alçak, En Aşağı, Alçak, Aşağılık

Anadolu = Anatolia ( Yukarı Yükseliş )

Evren = Eviren, Döndüren, Döngülü kılan

Kur'an = Okuma

Namus = Nomos ( Kural, Yasa, Görenek )

Normal = Norma uygun, Kurala uygun

Kâinat = Oluşum

Ayet = Göze görünür olma, İşaret

Cennet = Korunmuş olan, Örtülmüş olan, Gizli, Kaplayan

Kurban = Yakınlaşma, Yakınlaşan

Dolayısıyla Kur'an'da, ruh ilminden insanlara az verildiğinin bildirilmesi, insanların "gerçek anlamda" kelime bilgilerinin çok zayıf, çok az olduğuna da dolaylı olarak işaret etmektedir.

İnsanı ruhun sezgisine ulaştıracak olan İlm-i Kelâm'ın dört bileşeni bulunmaktadır.

1- İlm el Lugâviyat / İlm el Lisâniyat ( Linguistik / Dilbilim )

Farklı dillerin yapılarını, kurallarını ve özelliklerini inceleyen bilim alanıdır.

2- İlm el Maneviyat ( Semantik / Anlambilim )

Kelimelerin kök anlamlarını inceleyen bilim alanıdır.

3- İlm el İştikak ( Etimoloji / Kökenbilim ) : 

Kelimelerin oluşumunu, kök kelime, ek kelime, önek ve sonek bazında analitik olarak inceleyen bilim alanıdır. 

4- İlm el İdâd ( Nümeroloji / Rakambilim ) : 

Kelimeleri oluşturan harflerin alfabe sıra numaralarına göre kelime değerlerini inceleyen ve nümerolojik esaslara göre yorumlayan bilim alanıdır.

Yukarıdaki dört maddeden ikincisi olan "İlm el Maneviyat ( Semantik / Anlambilim )" ilmi açılım arzulayan her insanın öncelikli olarak kendi anadili itibarıyla odaklanması gereken husustur.

Rüzgar, Koku ve Ruhsal frekans

Arapça "Ruh" ( Ruh ) ve "Rih" ( Rüzgar, Koku ) kelimeleri ortak RH kökünden olup, her ikisi de özde "beden gözüyle görülemeyen", "tutulamayan" ancak "tesiri hissedilen" olguları yani bir anlamda "frekansı" temsil etmektedir. ( Almancadaki "Riechen ( Kokmak ) ve "Geruch" ( Koku ) kelimeleri de ortak kökendendir. ) Fransızcadaki "Âme" ( Ruh ) kelimesinin kökeninin Latince "Anima" ( Rüzgar, Hava, Üfleme ) kelimesi olması da "Ruh" ve "Rıh" kelimelerinin fonetik ve semantik köken ortaklığını teyid etmektedir.

Kur'an'da "Rih" kelimesi, "Ruh" kelimesini temsil edecek şekilde muteşabih olarak da yer almaktadır.

Enfal ve Yusuf surelerinin aşağıdaki ayetlerinde "Rih" kelimesi bir varlığın ( ayette insanın ) ayırt edici özelliğini, kodunu, frekansını, ruhunu temsil etmek üzere kullanılmıştır.

Kur'an'da "Rih" kelimesinin insana ait bir olgu olarak zikredildiği ilk ayet Enfal suresinin 46. ayetidir.

8/46 Ve etiy'ullahe ve rasulehu ve la tenazeu fe tefşelu ve TEZHEBE RİHUKUM vasbiru innellahe meas sabirin

( Ve Allah’a  ve O’nun resulüne itaat edin ve tartışmayın. Yoksa korkarsınız ve rüzgarınız, KOKUNUZ GİDER. Sabredin. Kesinlikle Allah sabredenlerle beraberdir.  )

Yukarıdaki ayetin kodunun nümerolojik değeri 18 üzerinden "9" sayısını vermektedir. ( 8+4+6 = 18 ... 1+8 = 9 )

İncil'in Vahiy bölümünün 18 numaralı ayetinde "İnsanı simgeleyen sayının 666 olduğu" belirtilmektedir ki bu sayının nümerolojik değeri de 18 ( 6+6+6 ) üzerinden 9 sayısını vermektedir. Dolayısıyla 666 sayısının temsil ettiği derin anlamlardan birinin de insana ait bedensel frekans olma ihtimali mevcuttur. ( İlgili ayetin numarasının 18 olması da ayrıca uyum arzetmektedir. )

66 Revelations 13-"18" Bu konu bilgelik gerektirir. Anlayabilen, canavara ait sayıyı hesaplasın. Çünkü BU SAYI İNSANI SİMGELER. SAYISI ALTIYÜZALTMIŞALTIDIR. 

Kaynaklarda insan bedeninin frekansının 62 - 72 Hz aralığında olduğu belirtilmektedir. Bu frekans aralığının üst limitini Hz cinsinden ifade eden 72 sayısının nümerolojik değerinin de 9 sayısını vermesi konu bağlamında anlam ifade ediyor olabilir.

https://www.google.com/amp/s/www.webtekno.com/haber/amp/133996

https://www.google.com/amp/s/m.haberturk.com/teknoloji/haber-amp/1195657-her-insanin-bir-frekansi-var

Yusuf suresinin aşağıdaki ayetinde yer alan "Yusufun kokusu / Yusuf'un rüzgarı" ifadesi de "Rih" kelimesinin "varlık tanımlayıcı" bir kod olarak tezahürüne vasıta olmaktadır.

12/94 Ve lemma fesaletil iyru kale ebuhum inni le ecidu RİHA YUSUFE lev la en tufennidun

( Ve kervan ayrıldığında, babaları "Eğer beni bunak addetmezseniz, kesinlikle ben YUSUF'UN rüzgarını, KOKUSUNU buluyorum." dedi. )

Ahzab suresinin aşağıdaki ayetinde ise "Rih" kelimesinin, kendisinden sonra gelen "Görünmeyen ordular" ifadesini yani "ruhsal frekans tesirlerini" temsil ediyor olması kuvvetle nuhtemeldir. 

33/9 Ya eyyuhellezine amenuzkuru ni'metellahi aleykum iz caetkum cunudun fe erselna aleyhim RİHAN VE CUNUDEN LEM TERAVHA ve kanellahu bima ta'melune besira

( Ey o inananlar, Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Zamanında size ordular, askerler gelmişti de onların üzerine RÜZGAR VE ONLARI GÖREMEDİĞİNİZ ORDULAR gönderdik. Allah ne yaptığınızı görendir. )

İncil'in aşağıdaki ayetlerinde de "Koku" kelimesi, "Yaşam"ı ve "Yaşama vesile olan Mesih İsa'nın ruhunu" temsil edecek şekilde yer almaktadır.

47 2 Corinthians 2-14 Bizi her zaman Mesih'in zafer alayında yürüten, O'nu tanımanın güzel KOKUSUNU aracılığımızla her yerde yayan Tanrı'ya şükürler olsun!

47 2 Corinthians 2-15 Çünkü biz hem kurtulanlar hem de mahvolanlar arasında Tanrı için Mesih'in güzel KOKUSUYUZ.

47 2 Corinthians 2-16 Mahvolanlar için ölüme götüren ölüm kokusu, kurtulanlar içinse yaşama götüren YAŞAM KOKUSUYUZ. Böylesi bir işe kim yeterlidir?

Bir düalite ... Mor ve Kırmızı

Güneşin beyaz ışığı, atmosferden geçerken havadaki gazlar ve partiküller tarafından emilir, dalga boyu uzunluğuna göre spektruma ayrılır. 

Işığın spektrumundaki 7 rengin dalga boyu ve frekans tablosu aşağıdadır.

Görüleceği üzere en düşük frekansa sahip renk Kırmızı, en yüksek frekansa sahip renk ise Mor'dur. Kırmızı renk stresin, şehvetin, öfkenin, korkunun, azmış nefsani duyguların sembolü olup, Mor renk ise huzurun, sükünetin, emniyetin sembolüdür. Kırmızı renk kaba madde bağlantısını temsil eden Kök Çakrayı, Mor renk ise üst boyut bağlantısını temsil eden Taç Çakrayı sembolize etmektedir. ( İngilizcedeki "Red" ( Kırmızı ) kelimesinin kökeni Kırmızı rengin düşük negatif frekansı, öfkeyi, tehlikeyi, reddetmeyi simgelemesine dayanmaktadır. 

Kırmızı ve Mor renklerin İncil ayetlerinde yukarıda belirtilen niteliklerine göre konumlandığı görülmektedir.

Aşağıdaki ayette inkârcıların alay etmek için Mesih İsa'ya "Mor" giysi giydirmeleri, dolaylı olarak Mor rengin yüceliği, yüksek frekansı simgelediğini ortaya koymaktadır.

41 Mark 15-16 Askerler İsa'yı, Pretorium denilen vali konağına götürüp bütün taburu topladılar.

41 Mark 15-17 O'na MOR bir giysi giydirdiler, dikenlerden bir taç örüp başına geçirdiler.

41 Mark 15-18 "Selam, ey Yahudiler'in KRALI!" diyerek O'nu selamlamaya başladılar.

41 Mark 15-20 O'nunla böyle alay ettikten sonra MOR giysiyi üzerinden çıkarıp kendi giysilerini giydirdiler ve çarmıha germek üzere O'nu dışarı götürdüler.

Aşağıdaki ayetlerde ise insanı "düalite" ile aldatan daha doğrusu kötüye yönlendiren şeytanın sembolü olan "Babil Fahişesi"'nin "mor" ve "kırmızı" giysiler içinde olması söz konusu düalitenin sembolik tezahürü niteliğindedir.

66 Revelations 17-4 Kadın, MOR ve KIRMIZI giysilere bürünmüş, altınlar, değerli taşlar, incilerle süslenmişti. Elinde iğrenç şeylerle, fuhşunun çirkeflikleriyle dolu altın bir kâse vardı.

66 Revelations 17-5 Alnına şu gizemli ad yazılmıştı: GİZEMLİ BÜYÜK BABİL, FAHİŞELERİN VE DÜNYA İĞRENÇLİKLERİNİN ANASI.

66 Revelations 18-12 Altını, gümüşü, değerli taşları, incileri, ince keteni, ipeği, MOR ve KIRMIZI kumaşları, her çeşit kokulu ağacı, fildişinden yapılmış her çeşit eşyayı, en pahalı ağaçlardan, tunç, demir ve mermerden yapılmış her çeşit malı, 

66 Revelations 18-13 tarçın ve kakule, buhur, güzel kokulu yağ, günnük, şarap, zeytinyağı, ince un ve buğdayı, sığırları, koyunları, atları, arabaları ve köleleri, insanların canını satın alacak kimse yok artık.

66 Revelations 18-16 "'Vay başına, vay!' diyecekler. 'İnce keten, MOR ve KIRMIZI kumaş kuşanmış, Altın, değerli taş ve incilerle süslenmiş KOCA KENT!*

* Babil ( Bab = Kapı ; El = Tanrı ... Tanrı Kapısı )

Sunday, July 2, 2023

Adem "Ölüm"dür, İsa "Olum"dur!

Adem" kelimesi "Yokluk, Ölüm" anlamına, "İsa"* kelimesi ise "Varlık, Olum, Yaşam" anlamına gelmektedir. 

* "Olmak" fiilinin İngilizce, Fransızca ve Almancadaki üçüncü tekil şahıs çekimi olan "Is", "Est" ve "İst" kelimeleri de "İys" kelimesinin bir tezahürüdür. "İys" kelimesinin İbranice karşılığı olan "Jashua" ( "Yaşua" okunur. ) kelimesiyle Türkçedeki "Yaşa" kelimesi ortak kökten olup her iki kelime de "canlılık, dirilik, hayatiyet, varlık" anlamlarını içermektedir. Zira Mesih İsa sonsuz "yaşam verme, oldurma" vazifesini icra etmektedir. Türkçede, "olması hali" anlamına gelen "İse" kelimesinin kökeni de "İsa" kelimesine dayanmaktadır. "

"Adem" ve "İsa" kelimelerinin temsil ettiği anlamlar ayetlerde tezahür etmektedir. 

Tevrat'ın aşağıdaki ayetinde Adem'in yasak ağacın meyvesini yemesi yani düaliteyi idraki ve buna bağlı olarak saf insan niteliğini bozması sonucunda "öleceği" bildirilmektedir. 

1 Genesis 2-17 "Ama İYİYLE KÖTÜYÜ BİLME AĞACINDAN yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ÖLÜRSÜN."  

Ayetin kodunun nümerolojik değeri halden hale geçişin sembolü olan 11 ( 1+2+1+7 = 11 ) sayısını vermekte olup ayette de "yaşamdan ölüme geçiş" yani halden hale geçiş konu edilmektedir.

Ayette açık bir şekilde cennetten ( korunma halinden, pozitif ruhsal halden ) çıkmanın gerçek "ölüm" olduğu bildirilmektedir. Bu durum, Adem'in temsil ettiği kaba madde bedene büründürülmüş insanın dünya hayatı olarak algıladığının esasen ölüm olduğunu ortaya koymaktadır ki bu nedenle ayetlerde sıklıkla "dünya hayatının bir aldatmaca olduğu" bildirilmektedir. Zira Zümer suresinin aşağıdaki ayetinde insanın dünyada olmasının, dünyaya indirilmiş olmasının esasen ölüm olduğu bildirilmektedir. ( Dünya = Alçaklık, Aşağılık olma )

39/30 İnneke MEYYİTUN ve innehum MEYYITUN

( Kesinlikle sen ÖLÜSÜN ve kesinlikle onlar da ÖLÜLER. )

Nisa suresinin 159. ayetinde ruhsal tekâmülün, cenneti idrakin ve yaşama kavuşmanın koşullarından birinin de mutlak surette Mesih İsa'ya iman etmek olduğu bildirilmektedir.

4/159 Ve İN MİN EHLİL KİTABİ İLLA LE YU'MİNENNE BİHİ KABLE MEVTİH yu'minenne bihi kable mevtih ve yevmel kiyameti yekunu aleyhim şehida

( Ve KESİNLİKLE KİTAP SAHİPLERİNDEN OLANLAR ÖLÜMLERİNDEN ÖNCE MUTLAKA ONA ( MESİH İSA ) İNANACAKLARDIR. Ayağa kalkış gününde o, onlara şahit olur. )

Cennet ( Örtülü olma, Korunmuş olma ) olarak anılan pozitif ruhsal halin, gerçek yaşam olduğu, kısıtlayıcı ve helak edici bedensel maddi unsurlardan, ihtiyaçlardan münezzeh olduğu Taha suresinin aşağıdaki ayet ikilisinde bildirilmektedir.

20/118 İnne leke en la tecua fiha ve la ta'ra

( Kesinlikle sana orada ( cennette ) acıkmaman ve çıplak olmaman vardır. )

20/119 Ve enneke la tazmeu fiha ve la tadha

( Ve kesinlikle sen orada ( cennette ) susamazsın ve sıcakta yanmazsın. )

Aynı husus İncil ayetinde de, Mesih İsa'nın, "yaşamın temsili tezahürü" olduğu gerçeği vurgulanmak suretiyle şöyle ifade edilmektedir.

43 John 6-35 İsa, "Yaşam ekmeği Ben'im. Bana gelen asla acıkmaz, bana iman eden hiçbir zaman susamaz" dedi.

Mesih İsa, Rab'bin "ruhunun" yani "kelimesinin" bir tezahürü ve gerçek yaşamın, gerçek "varlığın" temsilcisidir. Bu husus Kur'an'da ve İncil'de şöyle bildirilmektedir. 

4/171 Ya ehlel kitabi la tağlu fi dinikum ve la tekulu alellahi illel hakk innemel MESİHU İYSEBNU MERYEME RASULULLAHİ VE KELİMETUH ELKAHA İLA MERYEME  VE RUHUN MİNHU fe aminu billahi ve rusulih ve la tekulu selaseh intehu hayran lekum innemellahu ilahun vahid subhanehu en yekune lehu veled lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve kefa billahi vekila

( Ey kitap sahipleri, dininizde azgınlık etmeyin ve Allah üzerine gerçek haricindekini söylemeyin. MERYEM OĞLU MESİH İSA, KESİNLİKLE ALLAH'IN RESULÜ, MERYEM'E ATMIŞ OLDUĞU KELİMESİ VE O'NDAN RUHTUR. O halde, Allah’a  ve O’nun resullerine inanın ve üçtür demeyin. Kendi hayrınıza bundan imtina edin, vazgeçin. Kesinlikle ki Allah tek ilahtır. O, çocuk sahibi olmaktan yücedir. Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa O’nadır. Vekil olarak Allah kafidir. )

43 John 6-63 Yaşam veren Ruh'tur. Beden bir yarar sağlamaz. SİZLERE SÖYLEDİĞİM KELİMELER RUHTUR, YAŞAMDIR. 

Yukarıdaki ayetler "Ruh" kavramının karşılığının "Kelime" olduğunu yani "bilgi, bilinç" olduğunu da ispatlar niteliktedir.

Aşağıdaki İncil ayetlerinde Adem'in günahının insanın "ölümüne" sebebiyet verdiği, Mesih İsa'nın bu günahın bedelini üstlenmesinin ise insanın "olumuna" yani "yaşamına" vasıta olduğu bildirilmektedir. İsa kelimesi aynı zamanda insanlığın kolektif bilincinin de bir temsilidir ki bu nedenle İncil'de İsa, "İnsanoğlu" olarak da zikredilir.

45 Romans 5-17 Çünkü ÖLÜM TEK BİR ADAMIN SUÇU YÜZÜNDEN o tek adam aracılığıyla egemenlik sürdüyse, Tanrı'nın bol lütfunu ve aklanma bağışını alanların BİR TEK ADAM YANİ İSA MESİH SAYESİNDE YAŞAM DA egemenlik sürecekleri çok daha kesindir.

45 Romans 5-18 İşte, tek bir suçun bütün insanların mahkûmiyetine yol açtığı gibi, bir doğruluk eylemi de bütün insanlara yaşam veren aklanmayı sağladı.

45 Romans 5-19 Çünkü BİR ADAMIN SÖZ DİNLEMEZLİĞİ YÜZÜNDEN NASIL BİRÇOĞU GÜNAHKÂR KILINDIYSA, BİR ADAMIN SÖZ DİNLEMESİYLE BİRÇOĞU DA DOĞRU KILINACAKTIR.  

Yukarıdaki ayette "Vahdet, Ünite" bilincine yani "Birleşik İnsanlık Realitesine" ( Kolektif Bilince ) dolaylı vurgu yapılmaktadır.

45 Romans 8-2 Çünkü yaşam veren Ruh'un yasası, Mesih İsa sayesinde beni günahın ve ölümün yasasından özgür kıldı.

Aşağıdaki ayetlerde Adem'in kaba madde bedeni ve nefsi, Mesih İsa'nın ise ruhu temsil ettiği bildirilmekte ve kıyamet gününde ( ayağa kalkış, diriliş günü ) ruhsal tekâmüle erenlerin kaba madde bedenden sıyrılarak ruhsal ve süptil varlık safhasına geçecekleri bildirilmektedir.

46 1 Corinthians 15-42 Ölülerin dirilişi de böyledir. Beden çürümeye mahkûm olarak gömülür, çürümez olarak diriltilir.

46 1 Corinthians 15-43 Düşkün olarak gömülür, görkemli olarak diriltilir. Zayıf olarak gömülür, güçlü olarak diriltilir.

46 1 Corinthians 15-44 Doğal beden olarak gömülür, ruhsal beden olarak diriltilir. Doğal beden olduğu gibi, ruhsal beden de vardır.

46 1 Corinthians 15-45 Nitekim şöyle yazılmıştır: "İLK İNSAN ADEM YAŞAYAN CAN OLDU, SON ADEM'SE YAŞAM VEREN RUH OLDU." 

46 1 Corinthians 15-46 Önce ruhsal olan değil, doğal olan geldi. Ruhsal olan sonra geldi.

46 1 Corinthians 15-47 İLK İNSAN YERDEN, YANİ TOPRAKTANDIR. İKİNCİ İNSAN GÖKTENDİR. 

46 1 Corinthians 15-48 Topraktan olan insan nasılsa, topraktan olanlar da öyledir. Göksel insan nasılsa, göksel olanlar da öyledir.

46 1 Corinthians 15-49 BİZLER TOPRAKTAN OLANA NASIL BENZEDİYSEK, GÖKSEL OLANA DA BENZEYECEĞİZ.

Musa kelimesi

"Musa" kelimesi İbranice "Mu" ( Su ) ve "Ets / Es" ( Ağaç, Değnek )  kelimelerinden oluşmakta ve "Sudaki ağaç / Sudaki asa / Sudaki tabut" anlamlarını içermektedir. "Musa" kelimesini oluşturan iki kelimenin Arapça karşılığı ise "Ma" ( Su ) ve "Asa" ( Değnek, Sopa, Baston ) kelimeleridir. 

"Musa" kelimesinin "Mu" ( Su ) ve "İys / İsa*" ( Yaşayan, Olan ) kelimelerinden oluşmak suretiyle "Suda yaşayan / Suda olan" anlamlarını içerme ihtimali de bulunmaktadır. 

* İs / İys ( ara. ) = Jashua ( ibr. ) = Yaşa ( tür. ) 

"Olmak" fiilinin İngilizce, Fransızca ve Almancadaki üçüncü tekil şahıs çekimi olan "Is", "Est" ve "İst" kelimeleri de "İys" kelimesinin bir tezahürüdür. Zira Mesih İsa sonsuz "yaşam verme, oldurma" vazifesini icra etmektedir.

Musa kelimesinin "Suda yaşayan / Suda olan / Sudaki ağaç" anlamlarını teyid eden Kur'an ve Tevrat ayetleri şöyledir. 

2 Exodus 2-10 Çocuk büyüyünce, onu geri getirdi. Firavunun kızı çocuğu evlat edindi. "Onu SUDAN ÇIKARDIM" diyerek adını MUSA koydu.

20/39 En ikzifihi fit TABUTİ fakzifihi fil YEMMİ fel yulkihil yemnu bis sahili ye'huzhu aduvvun li ve aduvvun leh ve elkaytu aleyke mehabbeten minni ve li tusnea ala ayni

( ONU ( Musa ) TABUTUN içine koyup DENİZE bıraksın da deniz onu sahile atsın diye. Onu bana düşman ve ona düşman olan alsın. Gözetimim de terbiye edilip yetiştirilmen için, senin üzerine benden sevgi attım diye. )

"Mu / Ma" ( Su ) ve "Asa" ( Sopa, Değnek ) kelimeleri ile Hz. Musa'nın "asasıyla denizi yarması" vakası "Musa" kelimesinin "Sudaki asa" anlamını desteklemektedir. ( Asa, ağaçtan yapılan bir nesnedir. )



Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2019/04/portal-acc-asa-ve-8.html?m=1

Sudan yaratılış ve evrendeki varlık kategorileri

Allahu Teala, kaba madde planındaki ( dünya ) idrak seviyesi en yüksek varlık olan insanın, üst planlardaki bedensiz varlık yaşamını idrak edebilmesi daha doğrusu sezebilmesi için ayetlerde "Su" misalini takdir etmiştir. Zira madde planı ( alemi ) olan evreni ( kainat ) kaplayan su yani H ( Hidrojen ) atomu tüm varlıkların ortak ve öz niteliğini temsil etmektedir. 

21/30 E ve lem yerallezine keferu ennes semavati vel erda kaneta ratkan fe fetaknahuma ve CEALNA MİNEL MAİ KULLE ŞEY'İN HAYY e fe la yu'minun

( O inkar edenler, gökler ve yer kesinlikle bitişiklerken onları ayırdığımızı ve DİRİ OLAN HER ŞEYİ SUDAN OLUŞTURDUĞUMUZU görmüyorlar mı? Artık inanmazlar mı? )

24/45 VALLAHU HALEKU KULLE DABBETİN MİN MA' fe minhum men yemşi ala batnih ve minhum men yemşi ala ricleyn ve minhum men yemşi ala erba' yahlukullahu ma yeşa' innellahe ala kulli şey'in kadir

( Ve ALLAH HER DEBELENENİ SUDAN YARATTI. Böylece onlardan kimisi karnının üstünde yürür. Onlardan kimisi iki ayağı üstünde yürür. Onlardan kimisi dördünün üstünde yürür. Allah ne dilerse yaratır. Kesinlikle Allah her şeye gücü yetendir. )

25/54 Ve huvellezi HALEKA MİNEL MAİ BEŞERAN fe cealehu neseben ve sihra ve kane rabbuke kadira

( Ve İNSANI SUDAN YARATIP da ona soy ve akrabalık kılan O'dur. Rab’bin gücü yetendir, kudretlidir.  )

77/20 E lem nahlukkum MİN MAİN mehin

( Sizi adi SUDAN yaratmadık mı? )

86/5 Fel yenzuril insanu min ma hulik

( O halde insan neden yaratıldığına baksın. )

86/6 HULİKA MİN MAİN dafik

( Atılarak dökülen SUDAN YARATILDI. )

Madde planı evrende üç maddi varlık kategorisi bulunmaktadır.

Kaba = Katı

Yarı Süptil ( Yarı İnce ) = Sıvı

Süptil ( İnce ) = Gaz

Suyun üç hali olan katı, sıvı, gaz halleri ile temsil edilen farklı varlık niteliklerini birbirlerinden ayıran unsur onların frekans seviyeleridir. Frekans seviyesi yükseldikçe madde süptilleşip incelir. Frekans seviyesi düştükçe de kabalaşıp katılaşır. Bu durum tıpkı ısının yükselmesine bağlı olarak suyun önce sıvı, sonra gaz halini alması, ısı düştükçe de donup katılaşması ( kabalaşması ) gibidir. İnsanın kaba madde planındaki idrak seviyesiyle akledebilmesi için Allahu Teala su misalini bahşetmiştir. Zira her planın bir alt planda projeksiyonu ( yansıması, temsili ) bulunmaktadır. Astral Projeksiyon fenomeni de bu gerçeğin bir delili niteliğindedir.

İncil'in aşağıdaki ayetinde suyun, üst suptil plana geçiş vasıtası olduğu, su, tuh ve doğum teşbihiyle bildirilmektedir.

43 John 3-5 İsa şöyle yanıt verdi: "Sana doğrusunu söyleyeyim, bir kimse SUDAN VE RUH'TAN DOĞMADIKÇA Tanrı'nın Egemenliği'ne giremez.

Yukarıdaki ayette "Su" ve "Ruh" kelimelerinin ilintilendirilmiş olması suyun formülü olan H2O açısından dikkat çekmektedir. Zira suyun formülü 2 adet H ( Hidrojen ) ve 1 adet O ( Oksijen ) atomundan oluşmaktadır. Atom adetleri olan 2 ve 1 sayıları Ruh kelimesinin nümerik sembolü olan 21 sayısı itibarıyla ilginç bir durum arzetmektedir.





Atatürk'ün cemiyet yaklaşımı

Bugüne kadar Atatürk'ün ezoterik cemiyet mensubu olup olmadığına ilişkin birçok yazı yazılmış ve iddialar ortaya atılmıştır. Bu bölüm, konuya ilişkin mevcut verilerin bir derlemesinden ibarettir. 

İngiliz yazar Harold Courtenay Armstrong tarafından yazılan ve iftira eleştirileri alan 1996 yılı basımı olan "Bozkurt" isimli kitapta şu cümleler yer almaktadır.

“M. KEMAL VEDATA LOCASI’NDA BİR BİRADER OLARAK ÖRGÜTE KATILDI. .... Yahudiler ise O'na hiç güvenmiyorlardı. Hiçbir zaman masonluğun üst derecelerine yükseltilmedi. Cemiyetin lider çevresinin de dışında bırakılmıştı.

Kitaptaki "Vedata" kelimesinin Hintçe "Vedanta" ( Son Bilgi, Nihai Bilgi ) kelimesi olması kuvvetle muhtemeldir. Okült ezoterik anlam yüklenen bu kelime "Vedas" ( Bilgi ) ve "Anta" ( Son ) kelimelerinden oluşmaktadır.

Cemal Granda'nın 1973 yılında basılan "Atatürk'ün Uşağı İdim" isimli kitabında yer alan aşağıdaki bölümde ise Atatürk'ün bizzat söylemine yer verilmektedir.

"BİR ZAMANLAR BEN DE MASON OLMUŞTUM. Bir gün bir arkadaşım beni alıp Beyoğlu’ndaki Mason cemiyetine götürdü. Daha ne olduğunu bile anlayamadan kendimi cemiyetin içinde buldum. Mermer merdivenlerden büyük bir salona indik. Orada yüzlerini göremediğim bir takım kişiler vardı. Bizi buyur edip oturttular, kahveler sundular, hal hatır sordular. Orada fazla kalmadık, tekrar merdivenlerle daha da aşağı indik. Bir öncekinden daha geniş salonda bulduk kendimizi. Salonda büyük bir kalabalık toplanmış, kılıçlı bir tören yapılıyordu. Bu işleri daha önceden bildiğini anladığım arkadaşım beni kolumdan tutmuş, durmadan ne yapmam gerektiğini anlatıyordu. Kılıçların arasından geçip kutsal bir kitaba el bastık. Bütün bunlar olup bittikten sonra dışarı çıktık. İÇERİDE ÇOK SIKILMIŞTIM. çeride çok sıkılmıştım. BU OLAYDAN SONRA BİR DAHA NE O BİNAYA GİTTİM, NE DE ORADAKİLERLE KARŞILAŞTIM. Şimdi gitsem, arasam o binayı belki de bulamam. İşte benim masonluğum bundan ibaret..."

Atatürk'ün yaveri ve silah arkadaşı Salih Bozok'un aktardığına göre bir gece birisi Atatürk'e üzerinde kurt başı şeklinde mühür bulunan bir zarf getirir. Zarfın içerisinde siyah bir pelerin taslağı yer almaktadır. Atatürk bu taslağa göre bir pelerin yaptırılmasını ister. Bu özetten sonraki kısmı Bozok şöyle aktarmaktadır.

"Az sonra paşa, köşkün kapısında elinde askıya asılmış Siyah pelerinle belirdi. Pelerin buruşmasın diye özel olarak iltimas gösteriyordu. Arabaya bindikten sonra Dolmabahçe’ye doğru gitmemizi istedi.

Paşa yol boyu tek kelime etmedi gergin ve düşünceliydi neler olduğuna bir anlam veremiyorduk. Dolmabahçe’ye yaklaştığımız da Rumeli hisarına doğru devam edin diye direktif verdi. 

Bir müddet daha gittikten sonra hisara birkaç kilometre uzaklıkta ki ormanlık alanda durmamızı emretti.

Tam kapısını açmak için araçtan iniyordum ki eliyle omuzumu tuttu. Bir süre sessiz kaldıktan sonra alçak bir sesle; “Padişah Abdülhamid’de vakti zamanında buraya gelmişti” dedi ve yine bir süre sustu. Sonra da; “CİHANI KİM YÖNETİYOR SALİH?” diye sordu. 

Bunun siyasal bir soru olduğunu düşündüm pek anlayamadım. Arkamı dönerek “-İNGİLİZLER Mİ PAŞAM?” diye karşılık verdim. 

Hafifçe gülümseyerek “-HAYIR SALİH DÜNYAYI DEVLETLER YÖNETMEZ. ESKİ ÇAĞLARDAN BERİ CEMİYETLER YÖNETİR.” dedi."

Atatürk söylemindeki "cemiyet" kelimesiyle dünya toplumlarını tam tahakküm altına almaya çalışan küresel şirketler sahibi siyonist aileleri ve onların tesis ettikleri örgütleri kastetmektedir.

Okült ezoterik bir cemiyete isim olan "Mason" kelimesi Fransızca "Maçon" kelimesinin Türkçe telaffuzudur. Bu kelimenin "Duvarcı" anlamına geldiği bilinse de esasen "Yapıcı" anlamına gelmektedir. İngilizcedeki "Make" ( Yapmak ), Alnancadaki "Machen" ( Yapmak ), Fransızcadaki "Maquillage" ( Yapma ) kelimeleride ortak MC kökündent türemişlerdir. Kökeninin Tapınak Şövalyelerine dayandığı bilinegelen ancak esasen felsefi olarak mevcudiyeti yaratılış aşamasına kadar geriye giden bu cemiyet için Süleyman Tapınağı, tapınağın ikiz kolonları ( boyutlar arası geçiş kapısı ve 11 sembolüdür ) tapınağın inşasından sorumlu Mimar Hiram Abif ve Geometri ilmi en önemli semboller arasındadır. Geometri kavramı cemiyetin sembolünde de "G" harfi ile yer almaktadır. Ancak bu G harfi muhtelif anlamları da temsil eden ezoterik bir semboldür. 

Bu noktada Atatürk'ün 1936 yılında yazdığı 44 sayfalık "Geometri" kitabı dikkat çekmektedir. Ayrıca kitabı yazdığı tarihin nümerolojik değeri de, Atatürk'ün hayatında önemli yer tutan 19 sayısını vermektedir. ( 1+9+3+6 = 19 )

Atatürk'ün muhtelif ortamlarda yaptığı "sağ eli koynuna sokma" hareketi de okült ezoterik bir jest olup, kutsal kitaplarda da "Rab'bin Musa'ya, Firavun'a karşı kudret olarak bahşettiği mucizesi" olarak yer almaktadır.

27/12 Ve EDHİL YEDEKE Fİ CEYBİKE TAHRUC BEYDAE MİN GAYRİ SU'İN fi TİS'İ AYATİN ila fir'avne ve kavmih innehum kanu kavmen fasikin

( Ve ELİNİ KOYNUNA SOK. Firavun' a ve kavmine yönelik DOKUZ* AYETİN içinde olarak KUSURSUZ BEYAZ OLARAK ÇIKACAKTIR. Kesinlikle onlar günahkarlar kavmi oldular. )

* Evvelki bölümlerde defaatle değinildiği üzere 9 sayısı, satanik sembol olan ve İncil'de zikredilen 666 sayısının nümerolojik değeri olup okült ezoterik cemiyetlerde hem anılan sayıyı, hem de "tek gözü" simgelemek üzere "el hareketi" ile temsil edilmektedir.

28/32 USLUK YEDEKE Fİ CEYBİKE TAHRUC BEYDAE MİN GAYRİ SU'İN vadmun ileyke cenahake miner rahbi fe zanike burhanani min rabbike ila fir'avne ve meleih innehum kanu kavmen fasikin

( ELİNİ KOYNUNA SOK. KUSURSUZ BEYAZ OLARAK ÇIKSIN. Korkudan kollarını kendine, senin tarafına çek. Artık, bu ikisi sana Rab’binden, Firavun' a ve ileri gelenlerine karşı iki delildir. Kesinlikle onlar günahkarlar kavmi oldular. )

Yukarıdaki ayetlerde yer alan ve "Elini koynuna sok, kusursuz beyaz çıksın." anlamına gelen

"Edhil (1) yede (2) ke (3) fi (4) ceybi (5) ke (6) tahruc (7) beydae (8) min (9) gayri (10) suin (11)"

ve

"Usluk (1) yede (2) ke (3) fi (4) ceybi (5) ke (6) tahruc (7) beydae (8) min (9) gayri (10) suin (11)" 

cümlelerinin 11 kelimeden oluşması dikkat çekmektedir. Zira "elin koyundan farklı çıkması "11" sayısının simgelediği bir "halden hale geçiş" tezahürüdür. Ayrıca bu cümlenin ilk kez geçtiği ayette "dokuz ayetten" bahsedilmesi yani "9" sayısının zikredilmesi de 9/11 nümerolojisini ortaya koymakta gibidir.

Yukarıdaki husus Tevrat'ta ise şöyle yer almaktadır. 

2 Exodus 4-6 Sonra, "ELİNİ KOYNUNA KOY" dedi. Musa elini koynuna koydu. Çıkardığı zaman ELİ bir deri hastalığına yakalanmış, KAR GİBİ BEMBEYAZ OLMUŞTU.

Masonik ritüellerde "beyaz eldiven" giyilmesi kutsal kitaplardaki "koyundan çıkan beyaz el" mucizesinin bir sembolüdür.




Bu fotoda bir köpeğin de yer alması, Sirius yıldızının "BEYAZ Yıldız" olarak anılması ve "Sirius Büyük BEYAZ Kardeşliği" ismiyle bir cemiyetin olması açısından dikkat çekmektedir. Ayrıca Sirius yıldızının ait olduğu takımyıldızın ismi Canis Major ( Büyük Köpek ) takımyıldızıdır.

Mustafa Kemal Atatürk, 10.10.1935 tarihinde Ankara'da Çankaya köşkünde şahsi doktoru da olan Dr. Mim Kemal Öke"ye hitaben: "Mason cemiyetinin faaliyetini inkılâplarıma muarız gördüğüm için kapatılmasını elzem gördüm. Bu dakikadan itibaren bu cemiyeti ölmüş biliniz. Ve bir daha diriltmeye teşebbüs etmeyiniz." demiştir. Ancak ölümünün ardından localar tekrar açılmış hatta Mim Kemal Öke tarafından cemiyet dergisi yayımlanmaya başlanmıştır. ( "Mim Kemal Öke" ismi içerdiği kelimelerin anlamları itibarıyla da ilginç bir durum arzetmektedir. Mim ( Son, Bitiş ), Kemal, Öke ( Dahi ) ... "Dahi Kemal'i bitir." !

Atatürk'ün locaların kapatılması talimatını verdiği tarihin 10.10.1935 olması da okült ezoterik nümeroloji açısından dikkat çekmektedir.

10.10 ... "11"

1+9+3+5 = 18 ... 6+6+6 ... 666 ... "9"

Tarihte hem 666, hem de 9/11 yani 11 sembolizmi bulunmaktadır. ( İstanbul'daki Büyük locanın adresinin "Tepebaşı 111" olması da nümerolojik açıdan dikkat çekmektedir. Ayrıca bu kelime grubu 11 karakterden oluşmaktadır. )

Kaynaklarda Atatürk’e, locaları kapatmaması karşılığında Mason localarının başına geçerek Meşrik-i Azam ( Büyük Gün Doğumu ) olma tekliflerinin yapıldığı ancak kendisinin bu teklifleri geri çevirdiği de belirtilmektedir.

Siyonizm ( Tanrısalcılık, Tanrı gibi olmacılık ) isimli batıl idealin bir yansıması olan cemiyet felsefesine göre "Tek Dünya Devleti"'nin tesisi elzemdir. Atatürk'ün Nutuk isimli kitabında Tek Dünya Devleti projesine ilişkin şu ifadeler yer almaktadır.

"ÇEŞİTLİ MİLLETLERİ, ORTAK VE GENEL BİR AD ALTINDA TOPLAMAK VE BU ÇEŞİTLİ UNSURLARDAN OLUŞAN KİTLELERİ EŞİT HAKLAR VE ŞARTLAR ALTINDA BULUNDURARAK GÜÇLÜ BİR DEVLET KURMAK, PARLAK VE ÇEKİCİ BİR SİYASİ GÖRÜŞTÜR. FAKAT ALDATICIDIR. HATTÂ, HİÇBİR SINIR TANIMAYARAK, DÜNYADAKİ BÜTÜN TÜRKLERİ BİLE BİR DEVLET HALİNDE BİRLEŞTİRMEK VARILMASI İMKÂNSIZ BİR HEDEFTİR. BU, YÜZYILLARIN VE YÜZYILLARCA YAŞAMAKTA OLAN İNSANLARIN ÇOK ACI, ÇOK KANLI OLAYLARLA MEYDANA KOYDUĞU BİR GERÇEKTİR."

1948 yılında Yunan Komünist Halk Cumhuriyeti’ nin Laiki Foni ( Halkın Sesi ) gazetesinin 685. nushasında Bulgar Yahudilerinden 33. dereceden Mason Avram Beneroyas’ ın şu sözleri yazılmıştır.

"Mefkuremize imha edici darbe vuranların akıbeti feci şartlar altında ölümdür. O zannetti ki bütün muhalif ve muarızlarını tasfiye ve bertaraf ettiği gibi Masonları da tasfiyeye tabi tutmaya muvaffak olacaktır. Fakat asla! Türkiye’ deki Mason cemiyetinin Kemal Atatürk tarafından kapatılarak faaliyetinin durdurulduğunu Moskova’ da tarihi bir yerde yoldaşlar arasında yapılan bir toplantıda işittiğim zaman beynimden okla vurulmuş gibi sersemledim.  Heyecandan şaşırmış bir halde oradakilere şaşkınlık içinde haykırdım: «O sarı lider ortadan suret-i katiyetle kaldırılacaktır."

Atatürk'ün ölümü sonrasında otopsi yapılmaması da çok tartışılan bir konu olmuştur. Atatürk'ün ölümünden sonra düzenlenen birinci raporda ölüm sebebi "karın içinde sıvı, asit toplanması" olarak gösterilmiş, ikinci raporda ise "alkolle ilgili karaciğer iltihabı" olarak gösterilmiştir.

Yukarıdaki veriler Atatürk'ün cemiyet ile temasa geçmiş olduğunu, bu sayede bazı tesirler ve bilgiler edindiğini ancak cemiyeti felsefi ve milli açıdan uygunsuz addettiği görülmektedir.

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2023/01/cumhuriyetin-kaynak-kodu-nutuk.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2022/12/deus-zeus-dieu-diya-ziya.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2019/05/goklerin-ve-yerin-nuru.html



Saturday, July 1, 2023

Bilim Dini ve Pozitivizm aldatmacası

"Pozitivizm" tüm gerçek bilginin beş duyu deneyimine bağlı olarak akıl ve mantıkla türetilen bilgi olduğunu savunan maddi, dünyevi ve nefsani yani seytani bir öğretidir. Bu öğreti sezgi, iç gözlem veya dini inanç gibi diğer bilme yollarını reddeder veya anlamsız kabul eder. Görüleceği üzere "bilim dini" gibi uyduruk bir kelime grubu ile de özdeşleştirilen Pozitivizm, tamamen kaba madde planı dünyanın kısıtlayıcı düşük frekanslarına hapsolmuş kısır bir düşünsel akımdır.

Pozitivizmin kurucusu olan Auguste Comte, Osmanlı'da okült cemiyet yapılanmasına da vasıta olmuştur.  

Auguste Comte 1798 - 1857

Nezdindeki belirli seviyedeki ilime istinaden kendisini üstün ve farklı görme eğilimine kapılan, gerçeği idrak edemeyen ve doğru yoldan sapanların misali kutsal kitaplarda açık ve net bir şekilde bildirilmektedir.

Yukarıdaki durum Kur'an'da, "heveslerini ilah edinenler" ( nefsani arzularını Allah'a ortak koşanlar ) ve "ilim üzerine sapanlar" ifadeleriyle bildirilmektedir.

45/23 Fe raeyte MEN İTTEHAZE İLAHEHU HEVAHU VE EDALLEHULLAHU ALA İLMİN ve hateme ala sem'ihi ve kalbihi ve ceale ala besarihi ğişaveh fe men yehdihi min ba'dillah e fe la tezekkerun

( HEVESİNİ İLAHI EDİNEN KİMSEYİ GÖRMEZ MİSİN? ALLAH ONU İLİM ÜZERİNE SAPTIRIR. Kulağının ve kalbinin üzerine mühür basar. Gözünün üzerine perde oluşturur. Artık Allah’tan sonra onu kim yönlendirebilir? O halde hatırlamaz mısınız? )

İncil'in aşağıdaki ayetleri de konu bağlamında net mesaj içermektedir.

54 1 Timothy 6-17 Şimdiki çağda ZENGİN OLANLARA GURURLANMAMALARINI, GELİP GEÇİCİ ZENGİNLİĞE UMUT BAĞLAMAMALARINI BUYUR. Zevk almamız için bize her şeyi bol bol veren Tanrı'ya umut bağlasınlar.

54 1 Timothy 6-20 Ey Timoteos, sana emanet edileni koru! KUTSALLIKTAN YOKSUN boş sözlerden, YALAN YERE "BİLİM" DENEN DÜŞÜNCELERİN ÇELİŞKİLERİNDEN SAKIN. 

54 1 Timothy 6-21 KİMİLERİ BU SÖZDE BİLİME SAHİP OLDUKLARINI İLERİ SÜREREK İMANDAN SAPTILAR. Tanrı'nın lütfu sizlerle birlikte olsun.

Kibire kapılıp ilim üzerine sapanların sürüklendikleri durumlar aşağıdaki İncil ayetlerinde de bildirilmiştir.

45 Romans 1-22 Akıllı olduklarını ileri sürerken akılsız olup çıktılar.

45 Romans 1-23 Ölümsüz Tanrı'nın yüceliği yerine ölümlü insana, kuşlara, dört ayaklılara, SÜRÜNGENLERE benzeyen putları yeğlediler.

45 Romans 1-24 Bu yüzden TANRI, birbirlerinin bedenlerini aşağılasınlar diye, onları YÜREKLERİNİN TUTKULARI İÇİNDE AHLAKSIZLIĞA TESLİM ETTİ.

45 Romans 1-25 Tanrı'yla ilgili GERÇEĞİN YERİNE YALANI KOYDULAR. Yaradan'ın yerine yaratığa tapıp kulluk ettiler. Oysa Tanrı sonsuza dek övülmeye layıktır! Amin.

Aşağıdaki ayetlerde, döngü sonunu deneyimleyen dünyada, medya ile de telkin edilen sosyal, kültürel ve ahlâki dejenerasyon detaylı olarak tasvir edilmektedir. 

45 Romans 1-26 İşte böylece Tanrı onları utanç verici tutkulara teslim etti. Kadınları bile doğal ilişki yerine doğal olmayanı yeğlediler.

45 Romans 1-27 Aynı şekilde erkekler de kadınla doğal ilişkilerini bırakıp birbirleri için şehvetle yanıp tutuştular. Erkekler erkeklerle utanç verici ilişkilere girdiler ve kendi bedenlerinde sapıklıklarına yaraşan karşılığı aldılar.

45 Romans 1-28 Tanrı'yı tanımakta yarar görmedikleri için Tanrı onları yararsız düşüncelere, yakışıksız davranışlara teslim etti.

45 Romans 1-29 Her türlü haksızlık, kötülük, açgözlülük ve kinle doldular. Kıskançlık, öldürme hırsı, çekişme, hile, kötü niyetle doludurlar.

45 Romans 1-30 Dedikoducu, yerici, Tanrı'dan nefret eden, küstah, kibirli, övüngen, kötülük üreten, anne baba sözü dinlemeyen, 

45 Romans 1-31 anlayışsız, sözünde durmaz, sevgiden yoksun, acımasız insanlardır.

Gece, Sükunet ve Ruh

GC / GÇ kökü, "Gece", "Geç" ve "Geçmek" kelimelerinin ortak kökü olup esasen "Bir halden başka bir hale dönüşüm, bir yerden başka bir yere intikal, Zamanın belli bir ölçüyü aşması, Yani bir döngüye giriş" anlamlarını içermektedir.

Gecenin ruhsal ( bilişsel, bilinçsel ) bir hal değişimi olduğu Kur'an ayetlerinde "Sükunet" ( Kalp huzuru, rahatlığı ve kuvveti, Stresin yitmesi, Nefs hezeyanının kaybolması, İlmin gelmesi ) kelimesiyle ilintilendirilmiştir.

6/96 Falikul isbah ve CEALEL LEYLE SEKENEN veş şemse vel kamera husbana zalike takdirul azizil alim

( Sabahı yarıp açan ve GECEYİ SÜKUNET, Güneş'i ve Ay'ı hesaplama KILANDIR. Bu, yüce bilenin takdiridir. )

10/67 Huvellezi ceale lekumul LEYLE Lİ TESKUNU FİHİ ven nehara mubsira inne fi zalike le ayatin li kavmin yesmeun

( O, size İÇİNDE SÜKUNETE ERMENİZ İÇİN GECEYİ ve görüş olarak gündüzü OLUŞTURANDIR. Kesinlikle bunda duyan kavim için ayetler vardır. )

28/73 Ve min rahmetihi CEALE LEKUMUL LEYLE ven nehara Lİ TESKUNU FİHİ ve li tebteğu min fadlihi ve leallekum teşkurun

( Ve SİZE GECEYİ ve gündüzü, içinde SÜKUNETE ERMENİZ İÇİN ve O’nun üstünlüğünden, lütfundan aramanız için rahmetinden oluşturdu. Umulur ki şükredersiniz. )

"Sekinet / Sükunet" kelimesi "huzura erdiren ilahi kozmik bilgi" anlamını da içermekte olup "Tabut-i Sekine" ifafesi buna bir örnektir. 

2/248 Ve kale lehum nebiyyuhum inne AYETE MULKİHİ EN YE'TİYEKUMUT TABUTU FİHİ SEKİNETUN MİN RABBİKUM ve bekiyyetun min ma terake alu musa ve alu harune tahmiluhul melaikeh inne fi zalike le ayeten lekum in kuntum mu'minin

( Ve habercileri onlara, "O'NUN MÜLKÜNÜNÜN, HÜKÜMDARLIĞININ AYETİ, SİZE İÇİNDE RAB'BİNİZDEM SÜKUNET OLAN, Musa’ nın ve Harun’ un ailesinin terkettiklerinden bakiye olan TABUTLA gelmesidir. Onu melekler taşıyacaktır. Eğer inananlarsanız, bunun içinde kesinlikle size ayet vardır." dedi. )

Tevbe ve Fetih surelerinin aşağıdaki ayetlerinde de "Sekinet" kelimesi "Görünmeyen ordu" teşbihiyle kudret kaynağı olarak tasvir edilmiştir. Ayrıca ayetteki "Sekinetehu" ( O'nun sükuneti ) ifadesi Rab'bin mülkiyetinde olan "Sükunet" tesirlerinin inananlara bahşedildiği bildirilmektedir.

9/26 Summe ENZELELLAHU SEKİNETEHU ala rasulihi ve alel mu'minine ve enzele cunuden lem teravha ve azzebellezine keferu ve zalike cezaul kafirin

( Sonra ALLAH, resulünün üzerine ve inananların üzerine SÜKUNETİNİ INDİRDİ. Görmediğiniz ordular indirdi ve o inkarcılara azap verdi. İnkarcıların karşılığı budur. )

48/4 HUVELLEZİ ENZELES SEKİNETE fi kulubil mu'minine li yezdadu imanen mea imanihim ve lillahi cunudus semavati vel ard ve kanellahu alimen hakima

( İnananların inançlarını inançlarıyla artırmak için kalplerinin içine SÜKUNETİ İNDİREN O'DUR. Göklerin ve yerin orduları, askerleri Allah içindir. Allah bilendir hakimdir. )

Ayetlerde "Leyl" ( Gece ) kelimesinin hep "Nehar" ( Gündüz ) kelimesinden önce yer aldığı görülmektedir ki bu durum gerçeğin kaynağının karanlık olduğunu, ışığın ise karanlığın ürünü ve sınav niteliğinde ilmi bir ilüzyon olduğunu bildirmekte gibidir. Zira "Gece - Gündüz" düalitesi "Yokluk - Varlık" düalitesinin bir temsili niteliğindedir. Işığın kaynağının karanlık olduğu, "Leyl - Nehar" ( Gece - Gündüz ) kelimeleri vasıtasıyla  Yasin suresinin aşağıdaki ayetinde verilmektedir.

36/37 Ve AYETUN LEHUMUL LEYL NESLEHU MİNHUN NEHARA fe iza hum muzlimun

( Ve GECE ONLARA AYETTİR. ONDAN GÜNDÜZÜ İNDİRİRİZ de o zaman onlar KARANLIĞA dalarlar. )

Benzer şekilde ayetlerde "Zulumat" ( Karanlıklar ) kelimesinin de hep "Nur" ( Aydınlık ) kelimesinden önce yer aldığı görülmektedir.

6/1 El hamdu lillahillezi halekas semavati vel erda ve cealez ZULUMATİ VEN NUR summellezine keferu bi rabbihim ya'dilun

( Övgü, o gökleri ve yeri yaratan, KARANLIKLARI VE AYDINLIĞI oluşturan Allah içindir. Sonra o inkar edenler Rab’lerine muadil koşarlar. )

İsra suresinin aşağıdaki ayetinde düalite mesajı verilmekte ve "gecenin karanlık algılanmasının" sadece insan için takdir edilmiş bir ayetten ibaret olduğu dolaylı olarak bildirilmektedir. Ayetin kodunda 11 nümerolojisi bulunmaktadır. ( 1+7+1+2 = 11 )

17/12 Ve CEALNEL LEYLE VEN NEHARA AYETEYNİ FE MEHAVNA AYETEL LEYLİ ve cealna ayeten nehari mubsiraten li tebteğu fadlen min rabbikum ve li ta'lemu adedes sinine vel hisab ve kulle şey'in fassalnahu tefsiyla

( Ve GECEYİ VE GÜNDÜZÜ İKİ AYET KILDIK DA Rab’binizden üstünlüğü aramanız ve senelerin adedini ve hesabı bilmeniz için GECENİN AYETİNİ KARARTTIK ve gündüzün ayetini gördüren kıldık. Her şeyi ayrıntılı olarak ayrıntılandırdık. )

"Yokluk" makamının bir varlık için en üst ruhsal tekâmül seviyesi olması bu noktada önem arzetmektedir. Zira kaba madde planı dünya algısıyla "Ölüm", "Yokluk" olarak anılan kavram üst süptil plan algısıyla "Olum", "Diriliş" anlamlarına gelmektedir. Bu nedenledir ki ayetlerde, kaba madde planı dünya tasviriyle "gecenin ölüm", "gündüzün diriliş" olduğu teşbih edilmektedir.

6/60 Ve huvellezi YETEVEFFAKUM BİL LEYLİ ve ya'lemu ma cerahtum bin nehari summe yeb'asukum fihi li yukda ecelun musemma summe ileyhi merciukum summe yunebbiukum bima kuntum ta'melun

( Ve SİZİ GECE VEFAT ETTİREN ve gündüz ne açığa çıkardığınızı bilen, sonra isimlendirilmiş belirli vade tamamlansın diye onun içinde sizi dirilten O'dur. Sonra dönüşünüz O’nadır. Sonra o yapmakta olduklarınızı size haber verir. )

Kur'an'da Leyl ( Gece ) isimli bir surenin bulunması, bu surenin numarasının 92 ve içerdiği ayet adedinin 21 olması maddeden sıyrılıp "Ruhsallığa Geçiş" mesajı vermekte gibidir.

- Sure numarası 92 ... 9+2 = 11 ( Helden hale geçişin nümerik sembolü )

- Ayet adedi 21 ... Ruh kelimesinin nümerik sembolü

- Kur'an'da "Leyl" ( Gece ) kelimesi 92, "Nehar" ( Gündüz ) kelimesi ise 52 kere tekrarlanmaktadır. Her iki sayının da nümerolojik değerlerinin 11 olması dikkat çekmektedir. 

"Leyl" kelimesinin yer aldığı bazı ayetlerdeki anlamlar ve ayet kodları da dikkat çekmektedir.

Meryem suresinin aşağıdaki ayetinde "üç gece konuşamama" durumu yani geceye bağlı bir halden hale geçiş ( hal değişimi ) ayet olarak verilmektedir. Ayetin kodunda 11 nümerolojisi bulunmaktadır. ( 1+9+1+0 = 11 )

19/10 Kale rabbic'al li AYEH kale AYETUKE en la tukellimen nase SELASE LEYALİN seviyya

( "Rab’bim, bana AYET getir." dedi. "Senin AYETİN insanlarla ÜÇ TAM GECE konuşamamandır." dedi. )

Hz. Musa'ya "Kırk gece" vadedilmesi de gecenin, ilim ve idrak kavramlarıyla olan ilintisini ortaya koymaktadır. Zira Tevrat, Hz. Musa'ya "kırk gecelik" süreçte bahşedilmiştir.

2/51 Ve iz vaadna musa ERBEİNE LEYLETEN summettehaztumul icle min ba'dihi ve entum zalimun

( Ve zamanında Musa’ ya KIRK GECE vaad ettik. Sonra onun ardından dişi buzağıyı edindiniz. Sizler zalimlersiniz. )

7/142 Ve vaadna musa SELASİNE LEYLETEN VE ETMEMNAHA Bİ AŞRİN fe temme mikatu rabbihi ERBEİNE LEYLEH ve kale musa li ehiyhi harunahlufni fi kavmi ve aslih ve la tettebi' sebilel mufsidin

( Ve Musa'ya OTUZ GECE VAAD ETTİK VE ONU ON İLE TAMAMLADIK. Böylece Rab’binin zamanı KIRK GECEYE tamamlandı. Musa, kardeşi Harun'a "Kavmim içinde halefim ol. İyileştir ve bozguncuların yoluna tabi olma." dedi. )

Al'i İmran suresinin aşağıdaki ayetinde gece vaktinin idrak yükselmesine vasıta olduğuna ve gece vakti ayet okumanın yüksek tesirlerine dikkat çekilmektedir. 

3/113 Leysu sevaa min ehlil kitabi ummetun kaimetun YETLUNE AYATİLLAHİ ANAEN LEYLİ ve hum yescudun

( Kitap sahiplerinden olanlar eşit değillerdir. Ayakta duran, doğru topluluk vardır ki, ALLAH'IN AYETLERİNİ GECENİN GEÇ VAKİTLERİNDE, yere kapanarak okurlar. )

Duhan suresinin aşağıdaki ayetinde Kur'an'ın "mübarek gecede" indirildiği bildirilmekte ve gece ile ilim kelimeleri arasındaki ilintiye dikkat çekilmektedir. Ayetin kodunun nümerolojik değeri 11 sayısını vermektedir. ( 4+4+3 = 11 )

44/3 İnna ENZELNAHU Fİ LEYLETİN MUBARAKETİN inna kunna munzirin an

( Kesinlikle BİZ ONU BEREKETLİ GECEDE İNDİRDİK. Kesinlikle biz onunla uyaran olduk. )

Zariyat suresinin aşağıdaki ayetinde ilim sahibi inananların ilim ve idrak seviyelerini yükseltebilmek için az uyudukları ve gece vakitlerini ilme odaklanarak geçirdikleri bildirilnektedir.

51/17 Kanu kalilen minel LEYLİ ma yehceun

( GECEDEN o uyudukları çok az oldu. )

Müzemmil suresinin aşağıdaki ayetlerinde gece duasının tesirlerinin daha yüksek olduğu bildirilmektedir.

73/1 Ya eyyuhel muzzemmilu

( Ey örtünen.  )

73/2 Kumil LEYLE illa kalilen

( GECE azının haricinde ayağa kalk. )

73/6 İnne NAŞİETEN LEYLİ hiye eşeddu vat'en ve akvemu kilen

( Kesinlikle GECE KALKIŞI, o etki olarak daha şiddetlidir ve söz olarak daha sağlamdır. )

76/26 Ve minel leyli fescud lehu ve sebbihhu leylen tavilen

( Ve geceden O’na yere kapan ve geceleyin onu uzunca öv. )

Fecr suresinin aşağıdaki ayet setinde yer alan "Çift ve tek" ifadesiyle gece olgusunun, düaliteden üniteye geçiş sağlayıcı ( ikiyi birleyici ) yani vahdet bilincinin sezgilerini oluşturan bir vasıta olduğuna dikkat çekilmektedir.

89/2 Ve LEYALİN AŞRİN

( Ve ON GECE )

89/3 Veş ŞEF'İ VEL VETR

( Ve ÇİFT VE TEK, )

89/4 Vel LEYLİ iza yesr

( Ve GECE seyirtirken,  )

Yukarıdaki ayet setindeki son "Leyl" kelimesinin bulunduğu ayetin kodunun nümerolojik değeri 21 sayısını ( Ruh ve İkiyi Birleme ) vermektedir. ( 8+9+4 = 21 )

Kadr suresinin aşağıdaki ayetlerinde ise Kur'an'ın gece indirildiği, bu geceye Kadr isminin verildiği ve Kadr gecesinde ruhun ve meleklerin "geçiş yaparak indikleri" bildirilmektedir.

97/1 İnna enzelnahu fi LEYLETİL KADR

( Kesinlikle biz onu KADİR GECESİNDE indirdik. )

97/2 Ve ma edrake ma LEYLETUL KADR

( Ve KADİR GECESİNİN ne olduğunu sana ne bildirir? )

97/3 LEYLETUL KADRİ hayrun min ELFİ ŞEHR

( KADİR GECESİ BİN AYDAN daha hayırlıdır. )

97/4 TENEZZELUL MELAİKETU VER RUHU FİHA bi izni rabbihim min kulli emr

( MELEKLER VE RUH, Rab’lerinin izni ile ONUN İÇİNDEher işten İNERLER. )

Fiziksel evrenbilimde, astronomide, astrofizikte ve gök mekaniğinde, evreni sürekli olarak genişlettiği ve galaksileri birbirlerinden uzaklaştırdığı varsayılan enerjinin isminin "Karanlık Enerji" olması da konu bağlamında dikkat çekmektedir.

Teorik hesaplamalara göre Karanlık Enerji evrenin %74'ünü oluşturmaktadır.

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2022/12/sukunetteki-kudret.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2020/08/en-guclu-ordu-sukunet.html

Friday, June 30, 2023

Bir halden hale geçiş fenomeni Rüya

"Rüya" ( Görüm, Görüş ) kelimesi "Ra" ( Görmek ) fiilinden türemiş bir isim olup, "düşünsel" olarak halden hale geçişi tanımlamaktadır. "Ru'ya" ( Görüm, Görüş ) kelimesinin Türkçedeki karşılığının "Düş" olması, "Düşünce" ve "Düşünmek" kelimelerinin semantik kökenlerinde "Hayalinde canlandırma, Bilgiyi hatırlama, Bilgi oluşturma, Görüş oluşturma" anlamlarının bulunduğunu ortaya koymaktadır. Zira "Görüş" kelimesi "Fikir / Düşünce" kelimelerinin eşanlamlı karşılığıdır.

İlahi kozmik bilgi aktarımı için bir vasıta da olan "Rüya", Kur'an'da "Ru'ya" ve "Hulm" kelimeleriyle temsil edilmektedir. Bu kelimelerin ayetlerde toplam 11 kere tekrarlanması da dikkat çekmektedir. Zira 11 sayısı döngünün, düalitenin, halden hale geçişin ve boyutlar arası geçiş portalının nümerik sembolüdür. Ayrıca "Ru'ya" kelimesinin ilk kez geçtiği ayetin ilk cümlesinde de 11 kelime bulunmaktadır.

12/5 Kale (1) ya (2) buney (3) ye (4) la (5) taksus (6) RU'YA (7) KE (8) ala (9) ihveti (10) ke (11) fe yekidu leke keyda inneş şeytane lil insani aduvvun mubin

( "Ey oğlum, RÜYANI kardeşlerine anlatma. Yoksa sana hile yapıp tuzak kurarlar. Kesinlikle şeytan, insan için apaçık düşmandır." dedi. )

Bazı rüyalardaki duygu şiddetinin yoğunluğu rüyanın esasen gerçeklik deneyimi olduğunu ispatlar niteliktedir. Zira uyanık iken düşünüldüğünde çok az duygusal tepki verilecek bir olgu, olay, durum veya kişi, rüyada çok daha yoğun ve şiddetli duygu oluşumuna sebep olabilmektedir.

Rüya görme esnasında beyin dalgaları 4-7 hertz arası ( Tetha dalgaları ) olmaktadır ki bu iki sayının toplamı da 11 ( 4+7 = 11 ) sayısını vermektedir.

https://www.researchgate.net/figure/Delta-Waves-2-Theta-4-7-Hertz-This-range-is-characteristic-for-the-dream-phase-the_fig3_336901283

https://roguepsych.medium.com/this-is-your-brain-on-lucid-dreaming-8bbecbcb8848#:~:text=Compared%20to%20other%20periods%20of,(1%E2%80%934%20Hz).

"Ru'ya" ve "Ahlam" ( "Hulm" kelimesinin çoğulu ) kelimelerinin ilahi kozmik bilgi aktarımını temsil etmek üzere geçtiği diğer ayetler ise şöyledir

12/43 Ve kalel meliku inni era seb'a bekaratin simanin ye'kuluhunne seb'un icafun ve seb'a sumbulatin hudrin ve uhara yabisat ya eyyuhel meleu eftuni fi RU'YAYE in kuntum lir ru'ya ta'burun

( Ve hükümdar "Kesinlikle ben yedi semiz sığır gördüm. Onları yedi cılız olanı yiyordu. Yedi yeşil başak ve diğerleri kuru. Ey ileri gelenler, eğer rüyayı yorumlarsanız bana RÜYAM hakkında fetva verin, fikir bildirin." dedi. )

12/44 Kalu adğasu AHLAM ve ma nahnu bi te'vilil AHLAMİ bi alimin

( "Karışık RÜYALAR. Biz RÜYALARIN yorumunu bilenler değiliz." dediler. )

12/100 Ve rafea ebeveyhi alel arşi ve harru lehu succeda ve kale ya ebeti haza te'vilu RU'YAYE min kablu kad cealeha rabbi hakka ve kad ahsene bi iz ahraceni mines sicni ve cae bikum minel bedvi min ba'di en nezeğaş şeytanu beyni ve beyne ihveti inne rabbi latiyfun li ma yeşa' innehu huvel alimul hakim

( Ve ana babasını arş, taht üzerine yükseltti ve yere kapanarak ona eğildiler. "Ey babam, bu önceki RÜYAMIN yorumudur. Rab’bim onu gerçek kıldı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra, beni zindandan çıkardığında ve sizi çölden getirdiğinde Rab’bim bana en güzelini yaptı. Kesinlikle Rab’bim dilediğine latiftir. Kesinlikle O, O bilendir hakimdir." dedi. )

17/60 Ve iz kulna leke inne rabbeke ehata bin nas ve ma cealner RU'Yelleti eraynake illa fitneten lin nasi veş şeceratel mel'unete fil kur'an ve nuhavvifuhum fe ma yeziduhum illa tuğyanen kebira

( Ve zamanında sana "Kesinlikle Rab’bin insanları kuşatmıştır." dedik. Sana gösterdiğimiz o RÜYAYI ve o Kur'an' da lanetlenmiş ağacı insanlar için sınav olması haricinde oluşturmadık. Onları korkuturuz da onlara büyük azgınlık haricindekini artırmaz. )

21/5 Bel kalu adğasu AHLAMİN bel ifterahu bel huve şair fel ye'tina bi ayetin kema ursilel evvelun

( Bilakis "Karışık RÜYALARDIR. Bilakis onu uydurur. O şairdir. O halde, o evvelden gönderilenler gibi bize ayetler ile gelsin." dediler. )

37/105 Kad saddakter RU'YA inna kezalike neczil muhsinin

( Sen RÜYAYI doğruladın. Biz iyilik yapanları işte böyle karşılıklandırırız. )

48/27 Lekad sadekallahu rasulehur RU'YA bil hakk le tedhulunnel mescidel harame in şaellahu aminine muhallikine ruusekum ve mukassirine la tehafun fe alime ma lem ta'lemu fe ceale min duni zalike fethan kariba

( Allah RÜYAYI resulüne gerçekle doğruladı. Eğer Allah dilerse Mescid-i Harama emniyetle, başınız traşlı olarak, bakışlarınızı gözlerinizi kısa kılarak, korkmadan gireceksiniz. O bilmediğinizi bilendir. Zaten bundan başka yakın açılış da getirdi. )

52/32 Em te'muruhum AHLAMUHUM bi haza em hum kavmun tağun

( Bunu onlara RÜYALARI mı emreder? Yoksa onlar azgınlar kavmi midirler? )

Yukarıdaki son ayette tersten misalleme ile ilahi kozmik bilgilerin, yönlendirmenin ve emrin en önemli iletim vasıtalarından birinin rüyalar olduğu bildirilmektedir.

"Rüya" kelimesi Tevrat ve İncil ayetlerinde de "ilahi bilgi aktarımı" anlamını yansıtacak şekilde yer almaktadır.

1 Genesis 20-3 Ama Tanrı gece RÜYASINDA Avimelek'e görünerek, "Bu kadını aldığın için öleceksin" dedi, "Çünkü o evli bir kadın."

11 1 Kings 3-5 RAB Tanrı, Givon'da o gece RÜYADA Süleyman'a görünüp, "Sana ne vermemi istersin?" diye sordu.

4 Numbers 12-6 RAB onlara seslendi: "Sözlerime kulak verin: Eğer aranızda bir peygamber varsa, Ben RAB görümde kendimi ona tanıtır, Onunla RÜYADA konuşurum.

40 Matthew 1-20 Ama bu şeyler üzerinde düşündüğü sırada, iyi bilki, Rab'bin bir meleği RÜYADA ona görünerek şöyle dedi: "Davut oğlu sen Yusuf, Meryem'i kendine eş olarak almaktan korkma. Çünkü onun içinde kavranmış olan Kutsal Ruh'tandır."

40 Matthew 2-12 Sonra gördükleri bir RÜYADA Tanrı tarafından, Hirodes'in yanına dönmemeleri için uyarılınca ülkelerine başka bir yoldan döndüler.

40 Matthew 2-13 Onlar gittikten sonra Rab'bin meleği Yusuf'a RÜYADA görünerek, "Kalk!" dedi, "Küçük çocukla annesini al, Mısır'a kaç. Ben sana haber verinceye dek orada kal. Çünkü Hirodes öldürmek için küçük çocuğu aratacak."

40 Matthew 2-19 Ama Hirodes öldüğünde, iyi bilki, Rab'bin bir meleği Mısır'da Yusuf'a bir RÜYADA görünerek,

40 Matthew 2-22 Ama Yahudiye'de Hirodes'in yerine oğlu Arhelas'ın kral olduğunu duyunca oraya gitmekten korktu. RÜYADA uyarılınca Celile bölgesine gitti.

Monday, June 26, 2023

Bilim insanı filozoflar ve inanç kategorileri

Gerçeğin tam olarak  idrak edilememiş olması yaratıcı ve yaratılış inancı konusunda farklı düşüncelerin üretilmesine ve hatta Allahu Teala'nın varlığının tartışılması gibi abesle iştigal niteliğinde eylemlere dahi sebep olmuştur. Oysa "Allah inancının" ne anlama geldiği, Bakara suresinin 177. ayetinde "Birra" ( İyilik ) kelimesinin tanımı vasıtasıyla bildirilmiştir.

2/177 Leysel birra en tuvellu vucuhekum kibelel meşriki vel mağribi ve lakinnel birra men amene billahi vel yevmil ahiri vel melaiketi vel kitabi ven nebiyyin ve atel male ala hubbihi zevil kurba vel yetama vel mesakine vebnes sebili ves sailine ve fir rikab ve ekames salate ve atez zekah vel mufune bi ahdihim iza ahedu ves sabirine fil be'sai ved darrai ve hiynel be's ulaikellezine sadeku ve ulaike humul muttekun

( Yüzünüzü doğu ve batı yönüne, doğrultusuna çevirmenizde iyilik yoktur. Lakin iyilik, o Allah’a, sonraki güne, meleklere, kitaba, habercilere inananlara, sevdiklerine, yakınlarına yetimlere, yoksula, yolda kalmışa, dilenenlere, boyunduruk içindekilere sevgiyle mal verenlere, duaya kalkanlara, zekatı verenlere, ahdettiklerinde ahdlerini ifa edenlere, zorlukta, sıkıntıda, darlıkta ve zor savaş zamanında sabredenleredir. İşte onlar doğrudurlar ve işte onlar sakınırlar. )

Yukarıda anılan durum aşağıda yer alan bazı kategorisel kavramların ortaya çıkmasına neden olmuştur. 

Teist = Tanrının varlığını, ilahi ( dini ) öğretileri, vazifeli varlıkları, habercileri ve kitapları kabul eden

Deist = Tanrının varlığını kabul eden ancak her türlü ilahi ( dini ) öğretiyi, öğreti vasıtasını, kitapları insan uydurması olduğu gerekçesiyle reddeden

Ateist = Tanrının varlığını reddeden

Agnostik = Bilinmezci, Tanrının varlığını reddetmeyen ancak bilinemeyeceğine inanan

Nihilist = Hiççi, Hiçbir şeyi, hiçbir kuralı kabul etmeyen

Ateist, Agnostik ve Nihilist olanların ortak düşünce yapıları ve savları genellikle aşağıdaki unsurlardan oluşmaktadır.  

1- Kutsal kitaplarda yazan kurallar insanı kısıtlar ve gelişimini engeller.

Yorum: Yaratılışta her şey ( matematik, fizik, kimya, tıp, sosyal yaşam, ahlâki değerler vb. ) belirli kurallara göre tezahür etmektedir. Özellikle sosyal ve ahlâki kurallar insandaki vicdani tesirler vasıtasıyla otomatik olarak oluşmaktadır. Kuralların olmaması gerektiğini savunmak toplumun kaosa, krize, cehalete, acıya ve nihayetinde helake sürüklenmesine vasıta olmaktan başka bir anlama gelmemektedir.

2- Allah inancı insanın özgürlüğünü ortadan kaldırır.

Yorum: Özgürlük, sınırsızca her şeyi yapabilmek anlamına gelmemektedir. "Sana uygun geliyorsa yap." yaklaşımı satanizmin temelini oluşturmaktadır. Kutsal kitapların esasen işlevi insandaki vicdan mekanizmasını ve kozmik bilgileri aktive etmektir. Bu aktivasyon sonrasında oluşan inanç, insanın yaşamının düzene girmesine ve amacının netleşmesine vasıta olur.

3- Allah ve kitap inancı cehaletin bir ürünü olup, bilimin ve bilimselliğin önünde bir engeldir.

Yorum: Aksine tüm bilimlerin özü, Allah'ın insana bir lütfu olan kutsal kitaplarda ve özellikle yaratılışın kodları niteliğinde olan Kur'an'da mevcuttur. Allah'a inanç ise kitaplardaki bilgilerin algılanabilmesi ve öğrenilebilmesi için yegâne yoldur. Birçok bilimsel teorinin, teoremin ve keşfin esin kaynağı kutsal kitaplar ve özellikle Kur'an'dır.

4- Allah inancı insanın, sığınma içgüdüsüyle kendisinin oluşturduğu bir kavramdır.

Yorum: Yaratıcı olmadan yaratılışın olamayacağı gerçeği bu cümlenin irrasyonelliğini de ortaya koymaktadır.

5- Allah'ın varlığı bilimsel olarak kanıtlanmamıştır.

Yorum: Henüz bilim kelimesinin tanımını dahi idrak edememiş olanların sarfettikleri bu cümle esasen kendi cehaletlerini, aczlerini ve düşük tekâmül seviyelerini göstermektedir. Zira "bir şeyin varlığının onun tesirlerinden ve sonuçlarından anlaşıldığını" ifade eden ve bilimsel bir metod olan Inference Rule ( Çıkarsama Kuralı ) "bilimsellik" hususuna ışık tutmaktadır. Dolayısıyla bir insanın Allah'ı inkâr etmesi kendi varlığını inkâr etmesiyle eşdeğerdir.

6- Oluşum doğal seçilim ve evrim yoluyla gerçekleşmiştir.

Yorum: Charles Darwin'in Evrim Teorisi'nde yer alan  "Evrim", "Doğa" ve "Doğal Seçilim" kavramları yaratılışın gerçek mekanizmasını izahtan çok uzaktır. Zira bu teori "yoktan yaratılışı" açıklayamadığı gibi bazı türlerin neden "evrimleşmediğini" ve sabit kaldıklarını da açıklayamamaktadır. Bu batıl teori, kavram kargaşası yaratmak ve tek ve kadiri mutlak yaratıcıyı inkâr etmek amacıyla kurgulanan tuzaklardan sadece biridir.

Bazı bilim insanı filozofların inanç kategorileri ise aşağıda kronolojik olarak yer almaktadır.

Bazı bilim insanı filozofların inanç kategorileri ise aşağıda yer almaktadır.

Kişi - Ülkesi - Yaşadığı Yıllar - Alanı - İnanç Kategorisi

Thales - Yunanistan - M.Ö. 626 - M.S. 548 - Matematik, Filozofi - Politeist

Pythagoras - Yunanistan - M.Ö. 570 - M.Ö. 495 ) - Matematik, Filozofi - Politeist

Confucius - Çin - M.Ö. 551 - M.Ö. 479 ) - Filozofi - Ateist 

Socrates - Yunanistan - M.Ö. 469 - M.Ö. 399 ) - Filozofi - Teist

Hippocrates - İyonya - M.Ö 460 - M.Ö. 375 - Tıp - Politeist

Platon ( Eflatun ) - Yunanistan - M.Ö. 428 - M.Ö. 348 ) - Filozofi - Teist

Diogenes - Yunanistan - M.Ö. 412 - M.Ö. 323 - Filozofi - Teist

Aristotales - Yunanistan - M.Ö. 384 - M.Ö. 322 - Filozofi - Teist

Epicurus - Yunanistan - M.Ö. 341 - M.Ö. 270 -  Filozofi - Ateist

Archimedes - Yunanistan - M.Ö. 287 - M.Ö. 212 - Matematik, Fizik, Astronomi - Politeist?

Carneades - Yunanistan - M.Ö. 214 - M.Ö. 129 - Filozofi - Ateist

Zhang Heng - Çin - 78 - 139 - Matematik, Astronomi - ?

Claudius Galen - Roma - 129 - 216 - Tıp, Deneysel Fizyoloji, Filozofi - Teist

Liu Hui - Çin - 225 - 295 - Matematik - ?

Zu Chongzhi - Çin - 429 - 500 - Matematik, Astronomi - ?

Brahmagupta -  Hindistan - 598 - 670 - Matematik, Astronomi - Politeist

Muhammed el Harezmi - İran - 780 - 850 - Matematik - Teist

İbn el Abbas el Zehravi - Arabistan - 936 - 1013 - Tıp - Teist

El Hazen İbn El Heysem - Arabistan - 965 - 1040 - Matematik, Fizik, Filozofi - Teist

Ebu Reyhan el Biruni - Afgan - 973 - 1048 - Matematik, Astronomi - Teist 

İbn-i Sina ( Avicenna ) - İran - 980 - 1037 - Tıp, Matematik, Astronomi - Teist

Ömer Hayyam - İran - 1048 - 1131 - Matematik, Astronomi, Filozofi - ?

Nasiruddin Tusi - İran - 1201 - 1274 - Filozof - Teist

Qin Jiushao - Çin - 1208 - 1261 - Matematik, Meteoroloji - Teist

Zhu Shijie - Çin - 1249 - 1314 - Matematik - ?

Dante Alighieri - İtalya - 1265 - 1321 - Şiir, Siyaset - Teist

Madhava of Sangamagrama - Hindistan - 1340 - 1425 - Matematik, Astronomi - Politeist ( Hindu )

Leonardo da Vinci - İtalya - 1452 - 1519 - Matematik, Astronomi, Filozofi, Resim, Tıp - Teist

Niccolo Machiavelli - 1469 - 1527 - İtalya - Filozofi - Ateist

Nicolaus Copernicus - Polonya - 1473 - 1543 - Matematik, Astronomi - Teist 

Michelangelo - İtalya - 1475 - 1554 - Resim, Mimari, Heykeltraşlık, Şiir - Teist

Francis Bacon - İngiltere - 1561-1627 - Filozof, Hukukçu, Yazar, Siyasetçi - Teist

Galileo Galilei - İtalya - 1564 - 1642 - Matematik, Fizik, Filozofi, Astronomi - Teist

Johannes Kepler - Almanya - 1571 - 1630 - Matematik, Astronomi, Astroloji - Teist

William Harvey - İngiltere - 1578 - 1657) - Tıp - Teist

Thomas Hobbes - İngiltere - 1588 - 1679 - Filozofi - Deist

René Descartes - Fransa - 1596 - 1650 ) - Matematik, Filozofi - Teist

Blaise Pascal - Fransa - 1623 - 1662 - Matematik, Fizik, Filozofi - Teist

Baruch Spinoza - Hollanda - 1632 - 1677 ) - Filozofi - Ateist

John Locke - İngiltere - 1632 - 1704 - Filozofi - Teist

Isaac Newton - İngiltere - 1643 - 1727 - Matematik, Fizik, Filozofi, Astronomi - Teist

Gottfried Wilhelm Leibniz - Almanya - 1646 - 1716 - Matematik, Filozofi, Hukuk - Teist

François-Marie Arouet ( Voltaire ) - Fransa - 1694 - 1778 - Yazarlık, Filozofi - Deist

Daniel Bernoulli - İsviçre - 1700 - 1782 - Matematik, Fizik - ?

Leonhard Euler - İsviçre - 1707 - 1783 - Matematik, Fizik, Filozofi, Astronomi - Teist

David Hume - İskoçya - 1711 - 1776 - Ekonomi, Filozofi - Agnostik

Jean-Jacques Rousseau - Fransa - 1712 - 1778 - Yazarlık, Filozofi - Teist

Adam Smith - İskoçya - 1723 - 1790 - Ekonomi, Filozofi - Teist

Immanuel Kant - Almanya - 1724 - 1804 - Filozofi - Teist

Joseph Louis Lagrange - İtalya - 1736 - 1813 - Matematik, Astronomi - Agnostik

James Watt - İskoçya - 1736 - 1819 - Makine Mühendisliği - Deist

Charles Augustin de Coulomb - Fransa - 1736 - 1806 - Fizik - Teist

Antoine Lavoisier - Fransa - 1743 - 1794 - Kimya - Teist

Alessandro Volta - İtalya - 1745 - 1827 - Fizik, Kimya - Teist

Edward Jenner - İngiltere - 1749 - 1823 - Tıp - Teist

Pierre Simon Laplace - Fransa - 1749 - 1827 - Matematik, Astronomi - Ateist 

Mary Wollstonecraft - İngiltere - 1759 - 1797 - Yazarlık, Filozofi - Agnostik, Ateist

John Dalton - İngiltere - 1766 - 1844 - Kimya, Fizik, Meteoroloji - ?

André Marie Ampère - Fransa - 1775 - 1836 - Matematik, Fizik - Teist

Amedeo Avogadro - İtalya - 1776 - 1856 - Kimya - Teist

Carl Friedrich Gauss - Almanya -1777 - 1855 - Matematik, Astronomi - Teist

William George Horner - İngiltere - 1786 - 1837 - Matematik - ?

Arthur Schopenhauer - Almanya -1788 - 1860 - Yazarlık, Filozofi - Ateist

Georg Simon Ohm - Almanya - 1789 - 1854 - Fizik - Teist

Augustin Louis Cauchy - Fransa -1789 - 1857 - Matematik, Fizik - Teist

Michael Faraday - İngiltere - 1791 - 1867 - Fizik, Kimya - Teist

Robert Boyle - İrlanda - 1791-1867 - Fizik, Kimya, Filozofi - Teist

Auguste Comte - Fransız - 1798 - 1857 - Sosyoloji, Matematik, Filozofi - Ateist ( Osmanlı'da masonluğun tesisinde etkili olmuştur. )

Karl Marx - Almanya - 1818 - 1883 - Sosyoloji, Ekonomi, Filozofi - Ateist

James Prescott Joule - İngiltere - 1818 - 1889 - Fizik - Teist

Hermann von Helmholtz - Almanya - 1821 - 1894 - Fizyoloji, Fizik - ?

Gregor Mendel - Avusturya - 1822 - 1884 - Genetik, Matematik, Biyoloji, Meteoroloji - Teist

Louis Pasteur - Fransa - 1822 - 1895 - Kimya, Mikrobiyoloji - Teist

William Thomson Kelvin - İrlanda - 1824-1907 - Fizik - Teist

Georg Bernhard Bernhard Riemann - Almanya - 1826 - 1866 - Matematik - Teist

James Clerk Maxwell - İskoçya - 1831 - 1879 - Fizik, Matematik - Teist

Dmitri Mendeleev  - Rusya - 1834 - 1907 - Kimya - Deist

Ernst Haeckel - Almanya - 1834 - 1919 - Tıp, Filozofi, Teoloji - Teist

Robert Koch - Almanya - 1843 - 1910 - Tıp - Teist

Friedrich Nietzsche - Almanya -1844 - 1900 - Filolog, Filozof - Ateist

Wilhelm Conrad Roentgen - Almanya - 1845 - 1923 - Fizik - Teist

Henri Becquerel - Fransa - 1852 - 1908 - Fizik - Ateist

Paul Ehrlich - Almanya - 1854 - 1915 - Bakteriyoloji - Ateist

Jules Henri Poincaré - Fransa -1854 - 1912 - Matematik, Filozofi - Deist

Sigmond Freud - Avusturya - 1856 - 1939 - Psikolog - Ateist

Nikola Tesla - Sırbistan - 1856 - 1943 - Elektrik ve Makine Mühendisi - Deist

Heinrich Hertz - Almanya - 1857 - 1894 - Fizik - Teist ( Lutheran )

Max Planck - Almanya - 1858 - 1947 - Fizik - Teist

Pierre Curie - Fransa - 1859 - 1906 - Fizik - Ateist

David Hilbert - Almanya - 1862 - 1943 - Matematik - Agnostik

Marie Skolodowska Curie - Polonya, Fransa - 1867 - 1934 - Fizik, Kimya - Agnostik 

Robert A. Millikan - Amerika - 1868 - 1953 - Fizik - Teist

Ernest Rutherford - İngiltere - 1871 - 1937 - Fizik - Teist

Bertrand Russel - İngiltere - 1872 - 1970 ) - Matematik, Filozofi - Ateist

Guglielmo Marconi - İtalya - 1874 - 1937 - Elektrik Mühendisi - Teist

Albert Einstein - Almanya - 1879 - 1955 - Fizik - Agnostik

Alexander Fleming - İskoçya - 1881 - 1955 - Bakteriyoloji - Deist

Amelie Emmy Noether - Almanya - 1882 - 1935 - Matematik - Teist

Erwin Schrödinger - Avusturya -1887 - 1961 - Fizik - Teist

Srinivasa Ramanujan - Hindistan - 1887 - 1920 - Matematik - Politeist Hindu

Arthur Compton - Amerika - 1892 - 1962 - Fizik - Teist

Werner Heisenberg - Almanya - 1901 - 1976 - Fizik - Teist

John Eccles - Avusturya - Nörofızyoloji - 1903 – 1997 - Teist

John von Neuman - Macar - 1903 - 1957 - Matematik, Bilgisayar - Agnostik

Ayn Rand - Rusya - 1905 - 1982 ) - Yazarlık, Filozofi - Ateist

Jean-Paul Sartre - Fransa - 1905 - 1980 - Yazarlık, Filozofi - Ateist

Simone de Beauvoir - Fransa - 1908 - 1986 - Yazarlık, Feminizm, Filozofi - Ateist

Alan Turing - İngiltere - 1912 - 1954 - Matematik, Kriptoloji - Ateist

Wernher von Braun - Alman - 1912 - 1977 - Roket Mühendisi - Teist

Albert Camus - Fransa - 1913 - 1960 - Yazarlık, Filozofi - Ateist

Michel Foucault - Fransa - 1926 - 1984 - Filozof - Ateist



Şeytani haber manşetleri -2-

Döngü sonu dejenerasyonun deneyimlendiği şu süreçte haberciliğin, hem "tıklanma" adedini artırmayı, hem de üst aklın topluma telkin etmek istediği mesajları sübliminal yolla vermeyi amaçlayan bir olguya dönüştüğü müşahade edilmektedir. 

Evvelce, en altta linki yer alan "Şeytani Haber Manşetleri" başlıklı bölümde "manşeti ile içeriği uyum arzetmeyen" yanıltıcı ve aldatıcı haber örnekleri irdelenmişti.

Dün ( 25.06.2023 ), pandemi döneminde de sürekli "korku, korkunç" kelimesinin yer aldığı manşetlerle halkı korkuya ve paniğe sevkeden ve sürekli mRNA enjeksiyonu telkini yapan, önde gelen bir basın kuruluşunun bir haberi "manşet ve içerik uyuşmazlığına" ve "bilinçaltına farklı mesaj verme operasyonuna" örnek teşkil etmiştir.


Haberin görseli ve manşeti


Haberin içeriği

Haberin içeriği esasen "taksicilerin müşterilere taksimetre açmamayı teklif etmeleri"dir. Ancak bir fotonun üzerindeki yazılardan oluşan haber görseli içeriğe ilişkin bir mesaj vermediği gibi manşet yazısı itibarıyla çok daha farklı bir mesaj! verme potansiyeli taşımaktadır. Zira manşetteki yazıda "Taksi" kelimesi geçmemekte ve fotonun üst kısmında "AHLAKSIZ PAZARLIK objektiflere yansıdı" ifadesi yer almaktadır. Fotoda da ise bir kız çocuğu, bir kadın ve bir taksinin açılmış kapısı önünde duran bir adam görülmektedir. 

Objektif yaklaşımdan uzaklaşılmaması için bu bölüm burada sonlandırılmakta ve takdir değerli okuyuculara bırakılmaktadır.

Bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2023/04/seytani-haber-mansetler.html?m=1