Çeviri

Thursday, July 9, 2020

Hırsın hırsız titreşimleri

Arapça bir kelime olan "Hırs" kelimesi "Şiddetli ve aşırı istek, Öfke, Kızgınlık, Açgözlülük" anlamlarını taşımaktadır. Bu bağlamda hırs, arzunun ( isteğin ) saplantıya dönüşmüş, amacından sapmış hayırsız hali olarak da tanımlanabilmektedir.

Hırs kökünden türemiş diğer kelimeler şöyledir.

İhtiras = Hırslı olma
Haris = Hırslı olan
Ahras* = En hırslı olanlar * "Ahras" kelimesi 

Bakara suresinin 96. ayetinde, bir önceki ayetteki "Zalim" sıfatıyla ilintili olarak yer almaktadır. Yani hırsın zulme vasıta olan hayırsız negatif bir duygu frekansı olduğuna dikkat çekilmektedir. Bu noktada "Hırs"ın, "Arzu"nun kontrolden çıkmış hali olduğu söylenebilir.

2/95 - Ve len yetemennevhü ebeden bima kaddemet eydıhim vallahü alimün biz ZALİMIN

( Ve o ellerinin sunduğundan dolayı, onu asla ebediyen temenni edemeyecekler. Allah ZALİMLERİ bilendir. )

2/96 - Ve le tecidennehüm AHRASAN NASİ ala hayah ve minellezine eşraku yeveddü ehadühüm lev yüammeru elfe seneh ve ma hüve bi müzahzihıhı minel azabi en yüammer vallahü besırun bima ya'melun

( Ve kesinlikle onları hayatta İNSANLARIN EN HIRSLILARI olarak bulacaksın. O ortak koşanlardan her biri bin sene ömür sürmeyi arzular. Onlar uzun ömür sürerek o azaptan uzaklaşacak değillerdir. Allah o yaptıklarını görendir. )

İnsanları yarıştıran, nefsi tahrik eden, kıskançlık ve düşmanlık duygularını körükleyen ve negatif frekanstan beslenen küresel şeytanlar ise insanlara daima hırsı ve hırs olmadan başarı ve mutluluğa ulaşılamayacağı yalanını telkin etmektedirler. Oysa ki hırs frekansı insanlara yıkım ve ıstıraptan başka bir şey getirmemektedir. Tarih hırsları yüzünden hem kendilerini hem de toplumlarını helak etmiş zalimlerle doludur.

Hırsa dönüşmemiş "Arzu" ise insanlar için hayırlara vesile olan, onları gayelerine eriştiren bir frekanstır. Kur'an'da daima öğütlendiği üzere "Ortası bir yol edinmek" yani itidal insanlar için en uygun tutumdur. Zira iyiliğe vesile olabilecek bir hususta "Kerh" ( İsteksizlik ) de, "Hırs" da olumlu sonuç vermeyecektir. "Kerh" iyiliğin gerçekleşmesine mani olurken, "Hırs" ise amaçtan sapmaya neden olacaktır. İnsanlar için nihai amacın nefsaniyeti terk yoluyla ruhsal tekâmül olduğu düşünüldüğünde tamamen nefsani ve negatif nitelikli hırs duygusuyla gerçekleştirilen hiçbir icraatın amaca hizmet etmeyeceği aşikârdır. 

Hırs duygusunun nihai amaca hizmet etmeyeceği, ruhsal tekâmül açısından isteneni elde etmeye vesile olamayacağı Haberciye uyarı niteliğinde olan Nahl suresinin 37. ayetinde bildirilmektedir.

16/37 - İn TAHRIS ala hüdahüm fe innellahe la yehdı men yüdıllü ve ma lehüm min nasırın

( Eğer sen onların yönlenmeleri üzerine HIRSLI olsan bile, kesinlikle Allah saptırdığı kimseyi yönlendirmez. Onlara yardımcı yoktur. )

Ek bilgi : "Hırsız" kelimesi, "Hırs" kök kelimesi ile ilintili olmayıp "Hayır" kelimesiyle ilintilidir. "Hayırsız" kelimesi zaman içinde telaffuz evrimi geçirerek "Hırsız" halini almıştır. Ancak "Hırs"ın "Hayırsız" olduğu yani bir huzur ve mutluluğu çalan bir "Hırsız" olduğu da aşikârdır.:) 

Wednesday, July 8, 2020

"Men" kelimesi

Arapça'daki "Men" kelimesi " Kimse, Benlik" anlamını taşıyan bir kelimedir.

3/83 - E fe ğayra dınillahi yebğune ve lehu esleme MEN fis semavati vel erdı tav'an ve kerhen ve ileyhi yürceun

( Yani, göklerdeki ve yerdeki KİMSELER isteyerek veya istemeyip zorlanarak O’na teslim olmuşken, Allah’ ın dininden başkasını mı ararlar? Ve O'na döndürülürler. )

"Men" kelimesi, batı dillerinde muhtelif kelimelerin kökü olarak tezahür etmektedir. 

Men ( Azer., Fars. ) = Ben
Man ( İng. ) = İnsan
Many ( İng. ) = Çok ( İnsan topluluğu kavramından kaynaklanmaktadır. )
Menî* ( Ar. ) = Benlik
Mensch ( Alm. ) = Kimseler

Ben** ( Tür. ) = Birinci tekil şahıs kimse * "Many" ve "Menî" kelimelerinin sonunda yer alan ve "i" sesi veren "i / y" ekleri kelimeye "gibi olan" anlamını katmaktadır. Bu durum diller arasındaki kök özdeşliğinin delillerinden sadece biridir.

** "M" kelimesi "B" olarak da telaffuz edilebilmektedir. ( Örnek : Şeytanı sembolize eden "Baphomet" kelimesi esas itibarıyla "Övülmüş" anlamına gelen "Muhammed" veya batı telaffuzu ile "Mahomad" kelimesinin farklı telaffuz edilmiş halidir. )

Ayrıca batı dillerinde "Benim / Benimki" anlamındaki kelimeler de "Men / Ben" kelimesinden daha doğrusu "MN" kökünden türemişlerdir.

Mine ( İng. ) = Benimki
Mien ( Fra. ) = Benimki
Mein ( Alm. ) = Benimki

Kur'an'da "Men" kelimesi "Sperm kitlesini" ifade eden "MeNi" kelimesinin ve "Atılmış, Dökülmüş" anlamına gelen "YuMNa" kelimesinin kökünde de yer almaktadır.

75/37 - E lem yeku nutfeten min MENİyyin yumna

( Akıtılan MENİden su damlası değil miydi? )

Haram meselesi

"Haram" kelimesi "Zararlı" anlamına gelen ve İngilizce'de de aynı anlamda olmak üzere "Harm" olarak telaffuz edilen bir kelimedir. Kur'an'da "Haram" kelimesi, Allahü Teala'nın yapılmasını kesinlikle istemediği hususlar için kullanılmıştır. ( Elbetteki bu, Kur'an'da haram olarak nitelenenlerin dışındakiler yapılabilir anlamına gelmemektedir. Zira kötü olduğu bildirilen diğer muhtelif düşünce ve davranışlar da bildirilmektedir. )

Kur'an'da haram kılındığı helirtilen hususlar ve ilgili ayetler şöyledir.

1- İnsanları Öldürmek
2- İnsanları Yurtlarından Çıkarmak
3- Ölü, Kan, Domuz Eti ve Allah'tan başkası için kesilenleri yemek
4- Fal Okları
5- Faiz / Karşılıksız Kazanç
6- Akraba Kadınlar ile Nikahlanmak
7- Kara Avı
8- Allah'a Ortak Koşmak
9- Ebeveyne Kötülük
10- Çocuğunu Öldürmek
11- Ahlaksızlık ve Zina
12- Yetim Malı Yemek
13- Ölçüde Tartıda Hile Yapmak
14- Adaletsizlik, Haksızlık
15- Ahde Vefasızlık
16- Allah Hakkında İlimsizce Konuşmak
17- Zina Etmeyenin Zina Edenle Nikahlanması
18- Haksız Yere Bir Nefsi Öldürmek

2/85 - Sümme entüm haülai taktülune enfüseküm ve tuhricune ferıkan minküm min diyarihim tezaherune aleyhim bil ismi vel udvan ve in ye'tuküm üsara tüfaduhüm ve hüve MUHARRAMÜN ALEYKÜM  IHRACÜKÜM e fe tü'minune bi ba’dıl kitabi ve tekfurune bi ba'd fe ma cezaü men yef'alü zalike minküm illa hızyün fil hayatid dünya ve yevmel kıyameti yüraddune ila eşeddil azab ve mallahü bi ğafilin an ma ta'melun

( Sonra sizler öylesiniz ki nefislerinizi öldürüyorsunuz ve sizlerden bir kısmınızı yurtlarından çıkarıyorsunuz. Onların üzerine günah ve düşmanlıkta dayanışma halinde oluyorsunuz. Eğer size esirler olarak gelirlerse fidyelerini veriyorsunuz. O ÇIKARILMALARI  ÜZERİNİZE HARAM KILINANDI. O halde kitabın bazı kısımlarına inanıyor da bazı kısımlarını inkar mı ediyorsunuz? O sizlerden bunu yapanlar, dünya hayatında zilletin haricinde karşılık almazlar. Ayağa kalkış gününde azabın en şiddetlisine geri döndürülürler. Allah o yaptıklarınızdan habersiz değildir. ) 

2/173 - İnnema HARRAME ALEYKÜMÜL MEYTETE VED DEME VE LAHMEL HINZIRİ VE MA ÜHİLLE BİHI Lİ ĞAYRİLLAH fe men idturra ğayra bağın ve la adin fe la isme aleyh innellahe ğafurun rahım

( Kesinlikle ÖLÜYÜ, KANI, DOMUZ ETİNİ ve O ALLAH'TAN BAŞKASI İÇİN KESİLMİŞ OLANI SİZE HARAM KILDI. Ancak, kim zorda olup mecbur kalır da, ölçüyü kaçırmazsa ve hududu aşmazsa ona günah yoktur. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir. )

5/3 - HURRİMET ALEYKÜMÜL MEYTETÜ DEMÜ ve LAHMÜL HINZIRİ VE MA ÜHİLLE Lİ ĞAYRİLLAHİ BİHI vel münhanikatü vel mevkuzetü vel müteraddiyetü ven netıyhatü ve ma ekeles sebüu illa ma zekkeytüm ve ma zübiha alen nüsubi ve en testaksimu bil EZLAM zaliküm fisk el yevme yeissellezine keferu min dıniküm fe la tahşevhüm vahşevni el yevme ekmeltü leküm dıneküm ve etmentü aleyküm nı'metı ve radıytü lekümül islame dına fe MEN İDTURRA FI MAHMESATİN Lİ İSMİN fe innellahe ğafurun rahım

( ÖLÜ, KAN, DOMUZ ETİ, O ALLAH'TAN BAŞKASI İÇİN KESİLMİŞ, boğulmuş, vurulmuş, yukarıdan düşmüş, boynuzlanmış, canavarın yiyip yırttığı o diri iken kesmedikleriniz, DİKİLİTAŞLAR üzerine o boğazlananlar ve FAL OKLARIYLA kısmet aramanız size HARAM KILINDI. Bunlar günahkarlıktır. Bugün inkarcılar, dininize karşı ümitsizliğe düşmüşlerdir. O halde, onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün size, dininizi kemale erdirdim, üzerinize nimetimi tamamladım. Size din olarak islamı, teslimiyeti istedim. GÜNAHA İSTEKLE YÖNELME HARİCİNDE, AÇLIKTAN ZORDA OLUP MECBUR KALANA istekle kesinlikle Allah affedendir, merhametlidir. )

7/157 Ellezine yettebiuner rasulen nebiyyel ummiyyellezi yecidune mektuben indehum fit tevrati vel incili ye'muruhum bil ma'rufi ve yenhahum anil munkeri ve yuhillu lehumut tayyibati ve YUHARRİMU ALEYHİMUL HABAİSE ve yedau anhum israhum vel ağlalelleti kanet aleyhim fellezine amenu bihi ve azzeruhu ve nesaruhu vettebeun nurallezi unzile mea hu ulaike humul muflihun

( Onlar, yanlarındaki Tevrat ve İncil’de yazılmış bulacakları o gönderilen okuma yazma bilmeyen haberciye tabi olurlar. O onlara iyiliği emreder ve onları kötülüklerden meneder. Onlara temizleri helal kılar. PİSLERİ, KÖTÜLERİ DE ÜZERLERİNE HARAM KILAR. Onlardan, üzerlerindeki yüklerini ve kelepçelerini alır. O halde, ona inanan, onu kuvvetlendiren, destekleyen, ona yardımcı olan ve onunla birlikte indirilen aydınlığı izleyenler, işte onlar iflah olanlardır. )

16/115 - İnnema HARRAMA ALEYKÜMÜL MEYTETE VED DEME VE LAHMEL HINZIRİ VE MA ÜHİLE Lİ ĞAYRİLLAHİ BİH fe men idturra ğayra bağın ve la adin fe innellahe ğafurun rahım

( Kesinlikle ki SİZE ÖLÜYÜ, KANI, DOMUZ ETİNİ, ALLAH'TAN BAŞKASI  İÇİN KESİLENLERİ HARAM KILDI. Ancak kim zorda olup mecbur kalırsa azmadan ve hududu aşmadan. Artık kesinlikle Allah affedendir merhametlidir. )

2/275 - Ellezine ye'küluner riba la yekumune illa kema yekumüllezı yetehabbetuhüş şeytanü minel mess zalike bi ennehüm kalu innemel bey'u mislür riba ve ehallellahül bey'a ve HARRAMER RİBA fe min caehu mevızatün min rabbihı fenteha fe lehu ma selef ve emruhu ilellah ve men ade fe ülaike ashabün nar hüm fıha halidun 

( O faiz yiyenler, onlara şeytanın dokunuştan çarptığı ayağa kalkanlar gibi olmasının haricinde ayağa kalkmazlar. Bu kesinlikle onların, "Alışveriş kesinlikle faizin aynısıdır." demelerindendir. Allah alışverişi helal kıldı, FAİZİ / PRİMİ HARAM KILDI. Kendisine Rab’lerinden öğüt gelip de ondan vazgeçene, geçmişte olanlar ona ve işi Allah’a dır. Kim adetine geri dönerse, işte onlar ateşin sahipleridirler. Onlar onun içinde ebedidirler. )

4/23 - HURRİMET aleyküm ümmehatüküm ve benatüküm ve ehavatüküm ve ammatüküm ve halatüküm ve benatül ehı ve benatül uhti ve ümmehatükümüllatı erda'neküm ve ehavatüküm miner radaati ve ümmehatü nisaiküm ve rabaibükümüllatı fı hucuriküm min nisaikümüllatı dehaltüm bihınne fe in lem tekunu dehaltüm bihinne fe la cünaha aleyküm ve halailü ebnaikümüllezıne min aslabiküm ve en tecmeu beynel uhteyni illa ma kad selef innellahe kane ğafurar rahıma

( Anneleriniz, kızlarınız, kızkardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşlerinizin kızları, kızkardeşlerinizin kızları, o sizi emziren anneleriniz, gayrımeşru kızkardeşleriniz ve kadınlarınızın anneleri ve o içine girdiğiniz kadınlarınızdan olan odalarınızdaki üvey kızlarınız size HARAM KILINDI. Eğer onlara girmiş olmadınızsa üzerinize günah yoktur. Soyunuzdan olan oğullarınızın nikahlı kadınları ve o önceden oluverenin haricinde toplayıp iki kızkardeşi nikahlamanız. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir. )

5/96 - Ühılle leküm SAYDÜL bahri ve taamühu metaan leküm ve lis seyyarah ve HURRİME ALEYKÜM BİRRİ MA DÜMTÜM  HURUMA vettekullahellezi ileyhi tuhşerun

( Size ve yolculara, deniz avı ve size fayda olarak onun yenmesi helal kılındı. KARA AVI İHRAMLI OLDUĞUNUZDA SİZE HARAM KILINDI. Allah’tan sakının. O’na toplanacaksınız. )

6/151 - Kul tealev etlü ma HARRAME RABBÜKÜM ALEYKÜM EN  LA TÜŞRİKU BİHI ŞEY'A ve bil valideyni ıhsana ve la taktülu evladeküm min imlak nahnü nerzükuküm ve iyyahüm ve la takrabül fevahışe ma zahera minha ve ma betan ve la taktülün nefselletı harramellahü illa bil hakk zaliküm vassaküm bihı lealleküm ta'kılun

( De ki: "Haydi gelin, Rab’binizin size neleri HARAM KILDIĞINI okuyayım. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana babaya iyilik edin, fakirlikten çocuklarınızı öldürmeyin. Sizi de onları da biz rızıklandırırız. Ahlaksızlığın açığına da, gizlisine de yaklaşmayın. Allah' ın haram kıldığı nefsi haksızca öldürmeyin. Bunlar size emrettikleridir. Umulur ki akıl edersiniz." )

6/152 - Ve la takrabu malel yetımi illa billetı hiya ahsenü hatta yeblüğa eşüddeh ve evfül keyle vel mizane bil kıst la nükellifü nefsen illa vüs'aha ve iza kultüm fa'dilu ve lev kane za kurba ve bi ahdillahi evfu zaliküm vassaküm bihı lealleküm tezekkerun

( Ve olgunluğuna erişinceye kadar en güzel biçimde olması haricinde yetimin malına yaklaşmayın. Kile ölçeğine, ölçüye ve tartıya adaletle vefa edin. Biz nefsi genişliğinin haricinde mükellef kılmayız. Söylediğiniz zaman, şayet yakınınız dahi olsa adil olun ve Allah’a ahdinize vefa edin. Bunlar size emrettikleridir. Umulur ki hatırlarsınız. )

6/153 - Ve enne haza sıratıy müstekımen fettebiuh ve la tettebius sübüle fe teferraka biküm an sebılih zaliküm vassaküm bihı lealleküm tettekun

( Ve kesinlikle doğru yol budur. O halde ona tabi olun. Sizi O’nun yolundan ayıracak yollara tabi olmayın. Bunlar size emrettikleridir. Umulur ki sakınırsınız. )

7/33 - Kul innema HARRAME RABBİYEL FEVAHİŞE ma zahera minha ve ma betane vel isme vel bağye bi ğayril hakkı VE EN TÜŞRİKU BİLLAHİ ma lem yünezzil bihı sültanen ve EN TEKULU  ALELLAHİ MA LA TA'LEMUN

( De ki: "RAB'BİM, AHLAKSIZLIĞI, ondan açık ve gizli olanı ve günahları, haksızca azgınlığı, hakkında delil indirmediklerini ALLAH'A ORTAK KOŞMANIZI ortak koşmanızı ve Allah’a O BİLMEDİKLERİNİZİ  SÖYLEMENİZİ KESİNLİKLE HARAM KILMIŞTIR." ) 

24/3 - Ez ZANİ LA YENKİHU İLLA  ZANİYETEN EV MÜŞRİKETEN VEZ  ZANİYETÜ LA YENKİHUHA İLLA ZANİN  EV MÜŞRİK ve HURRİME zalike alel mü'minın

( ZİNA EDEN ERKEK, ZİNA EDEN VEYA ORTAK KOŞAN KADINDAN BAŞKASINI NİKAHLAYAMAZ. ZİNA EDEN EDEN KADIN, ZİNA EDEN VEYA  ORTAK KOŞAN ERKEKTEN BAŞKASINI  NİKAHLAYAMAZ. Bu inananlara HARAM KILINMIŞTIR. )

25/68 Vellezine la yed'une meallahi ilahen ahara ve LA YAKTULUNEN NEFSELLETİ HARRAMELLAHU İLLA BİL HAKKİ ve la yeznun ve men yef'al zalike yelka esama

( Ve onlar Allah ile birlikte başka ilahı çağırmazlar ve HAKSIZCA, GERÇEK SEBEP DIŞINDA, ALLAH'IN HARAM KILDIĞI O NEFSİ ÖLDÜRMEZLER ve zina etmezler. Kim bunları yaparsa günahı karşılar, tutar. )

Tuesday, July 7, 2020

İman kelimesi ve MN kökü

"AMN / EMN" kökünden türemiş olan "İman" kelimesi "İnanç" anlamında kullanılmakta olsa da köken olarak "Güven" anlamını içermektedir. 

MN kökünden oluşan diğer bazı kelime örnekleri şöyledir.

Amon ( Amon Ra - Güvenilir Gören ... mitolojik karakter  )
Emin ( Güvenli, Güvende olan, Güven duyulan ) 
Aman ( Güven kelimesinden türemiştir. "Aman vermemek" deyimi "Güvende tutmamak" anamını içermektedir. )
Amen / Amin ( Güven duyma nidasıdır. )
Amnios Kesesi ( Embriyonun geliştiği güvenli kese )
Immune / Immnunity* ( "Bağışık" / "Bağışıklık" anlamında olup, özünde "Güvende" anlamını taşımaktadır. )

* "Immune" kelimesi aynı zamanda bir tıp terimi de olup "hastalıklara karşı korunmuş olma" anlamına gelmektedir. Bu kelime Latince "In" ( Olumsuzluk ) ve "Munis" ( Yükümlü ) kelimelerinden oluşmakta  ve "Etkilenmeyen, Muaf, Emin" anlamlarını içermektedir. Dillerin ortak kelime kökenlerine sahip oldukları, harflerin ve kelimelerin farklı telaffuz edilmek suretiyle dillerdeki paylaşımları hatırlanmalıdır.


Kodlanmış Yazı ... Kitabun Merkum

İlahi kitabın / yazının, yaratılışın ve kader mekanizmasının kodlarını içerdiğine delil teşkil eden bir kavram da "Kitabı Merkum" ( Rakamlandırılmış Kitap* / Kodlanmış Yazı ) kavramıdır.

* "Kitap" kelimesi "Yazı" anlamına gelmektedir.

"Siccin" ( Kötülerin yazısı, Zindan ) ve "İlliyin" ( İyilerin yazısı, Göğün en yüksek makamı ) kavramları kader mekanizmasını  kodlarını içeren "yazıları, kitapları" tanımlamaktadır.

83/7 - Kella inne kitabel füccari le fi siccin ( Hayır. Kesinlikle günahkarların kitabı, yazısı siccinin içindedir. )
83/8 - Ve ma edrake ma siccin ( Ve siccinin ne olduğunu sana ne bildirir? )
83/9 - Kitabun merkum ( Rakamlandırılmış kitap / Kodlanmış yazı )


83/18 - Kella inne kitabel ebrari le fi ılliyyin ( Asla kesinlikle iyilerin kitabı, yazısı illiyinin içindedir. )
83/19 - Ve ma edrake ma ılliyyun ( Ve illiyinin ne olduğunu sana ne bildirir? )
83/20 - Kitabun merkum ( Rakamlandırılmış kitap / Kodlanmış yazı )

"Kitabun Merkum" kavramının geçtiği surenin numarası 83 olup bu sayının nümerolojik değeri 11 sayısını vermektedir. Ayrıca Kur'an'da bu kavram sadece 83. surenin 9. ve 20. ayetinde geçmektedir. Bu ayet numaraları toplandığında elde edilen 29 sayısının nümerolojik değeri de 11 sayısını vermektedir. 11 sayısı farklı boyuta geçiş portalının, farkı boyut iletişiminin, döngünün ve düaliteni nümerolojk sembolüdür. 11 sayısı, bilgisayar yazılım teknolojisinde kullanılan İkili Kodlara da ( Binary Codes ) işaret etmekte gibidir.

Ayrıca Bkz.


Byte = Beyt , 128 Bit ve 8 nümerolojisi

Vahiy süreci ve Trans hali

Trans hali yani odaklanma ve konsantrasyon vasıtasıyla yüksek frekans seviyesine çıkma hali varlıkların ilahi kozmik bilgileri en etkin şekilde alabilmelerini sağlamaktadır. Üst planlardaki ( boyutlar, frekanslar ) vazifeli varlıklardan ruhsal tebliğ alma celselerinde de medyumun açıklık ve konsantrasyon seviyesi celsenin  performansını doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle antik çağlarda bol oksijen alan mağaralarda Suggestology ( Telkinbilim ) yöntemiyle hızlı ve kapsamlı öğrenme süreçleri uygulandığı bilinmektedir.

Hz. Muhammed'in vahiy alma süreci, Ashabı Kehf'in ( Mağara Sahiplerinin ) ilahi kozmik bilgilerle donatılma süreci ve Hz. Yusuf'un secde eden 11 yıldız görmesi fenomeni incelendiğinde "mağara", "trans hali" ve "rüya" kavramları tezahür etmektedir. ( Hz. Muhammed'in vahiy sürecinde Hira mağarasında halvete çekildiği ve trans / rüya halindeyken vahiy akışı gerçekleştiği bilinmektedir. )

A- Hz. Muhammed misali

9/40 - İlla tensuruhü fe kad nesarahüllahü iz ahracehüllezıne keferu saniyesneyni iz hüma fil ğayri iz yekül li sahıbihı la tahzen innallahe meana fe enzelellahü sekınetehu aleyhi ve eyyedehu bi cünudin lem teravha ve ceale kelimetellezine keferus süfla ve kelimetüllahi hiyel ulya vallahü azızün hakım

( Eğer siz ona yardım etmezseniz, Allah ona yardım eder. Zamanında, o inkarcılar onu çıkardıkları zaman sadece iki kişinin ikincisi iken, mağarada olduklarında arkadaşına "Üzülme, kesinlikle Allah bizimledir." diyordu. Allah onun üzerine sükunetini indirmişti. Onu görmediğiniz ordularla destekleyip kuvvetlendirmişti. O inkarcıların kelimelerini alçak kılmıştı. Allah' ın kelimesi, yüce olan O'dur. Allah yücedir hakimdir. )

17/60 - Ve iz kulna leke inne rabbeke ehata bin nas ve ma cealner ru'yelletı eraynake illa fitneten lin nasi veş şeceratel mel'unete fil kur'an ve nühavvifühüm fe ma yezıdühüm illa tuğyanen kebira

( Ve zamanında sana "Kesinlikle Rab’bin insanları kuşatmıştır." dedik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı ve o Kur'an' da lanetlenmiş ağacı insanlar için sınav olması haricinde oluşturmadık. Onları korkuturuz da onlara büyük azgınlık haricindekini artırmaz. )

B- Ashabı Kehf misali

18/11 - Fe darabna ala azanihim fil kehfi sinıne adeda *

( Böylece mağaranın içinde seneler adediyle kulaklarına vurgulayıp beyan ettik. )

18/18 - Ve tahsebühüm eykazan ve hüm rukudün ve nükallibühüm zatel yemıni ve zateş şimali ve kelbühüm basitun ziraayhi bil vesıyd lev ittala'te aleyhim le velleyte minhüm firaran ve le müli'te minhüm ru'ba

( Ve onları uyanık sanırdın ama onlar uykudaydılar. Onları sağa ve sola çevirirdik. Köpekleri ön ayaklarını kapı eşiğine uzatıp yaymıştı. Şayet onları görseydin firar ederek onlardan yüz çevirirdin ve onlardan korku ile doldurulurdun. )

* Ayet kodunun ( 18/11 ) nümerolojik değerinin ( 1+8+1+1 = 11 ) ve ayet numarasının 11 sayısını vermesi de üst boyuta portal açılması kavramına işaret etmektedir.

C- Hz. Yusuf misali

12/4 - İz kale yusüfü li ebıhi ya ebeti innı raeytü ehade aşera kevkeben veş şemse vel kamera raeytühüm li sacidın

( Zamanında Yusuf babasına "Ey babam, kesinlikle ben onbir yıldız, Güneş ve Ay gördüm. Onları benim için yere kapanırlarken gördüm." dedi. )










Koruyucu ışık kalkanı Bilgi

Bu blogda muhtelif defalar değinildiği üzere "Bilgi" varlıkları negatif frekanslara karşı koruyan yegane savunma kalkanıdır. "Bilmemek" zafiyettir, kötü frekans tesirlerine, şeytanların hipnozuna ve telkinine açık hale gelmek demektir. "Bilmemek" yani cehalet korkunun, şüphenin ve vesvesenin de kök sebebidir. Kötülük frekansları yani şeytani tesirler ilim sahipleri üzerinde batıl duruma düşerler. Zira "bilgi" ilim sahiplerini bir enerji kuşağı gibi çevrelemektedir. Bilgi ne kadar artarsa bu koruyucu enerji kalkanı da o denli güçlü olmaktadır.

Kur'an'da "Bilmenin / Bilginin", varlıkları ayrıştıran ve negatif frekanslara karşı koruyan temel unsur olduğu bildirilmektedir. 

39/9 - Em men hüve kanitün anael leyli saciden ve kaimen yahzerul ahırate ve yercu rahmete rabbih kul hel yestevillezıne ya'lemune vellezine la ya'lemun innema yetezekkeru ülül elbab

( O gecenin geç vakitlerinde yere kapanarak ve ayakta saygılı durup itaat eden, ahiretten çekinen, korkan ve Rab’binin rahmetini uman gibi midir? De ki: "Bilenlerle bilmeyenler eşit olur mu? Kesinlikle akıl sahipleri hatırlarlar." )

Koruyucu enerji kalkanı olan "Bilgi" ışıktır, aydınlıktır. Bu nedenledir ki Kur'an "Kitabı münir" ( Aydınlatıcı kitap ) olarak tanımlanır. ( Bilgi sahibi kişilerin "Aydın" olarak tanımlanması da bilginin ışık olduğunun bir başka misalidir. )

3/184 - Fe in kezzebuke fe kad küzzibe rusülün min kablike cau bil beyyinati vez zübüri vel kitabil münır

( Eğer seni yalanlarsa, senden önce açık delillerle, yazıtlarla ve aydınlatıcı kitapla gelen resulleri de yalanladılar. )

22/8 - Ve minen nasi men yücadilü fillahi bi ğayri ılmin ve la hüden ve la kitabin münır

( Ve insanlardan kimi, ilimsizce, yönlendirme olmadan ve aydınlatıcı kitap olmadan Allah hakkında mücadele eder. )

35/25 - Ve in yükezzibuke fe kad kezzebellezine min kablihim caethüm rusülühüm bil kitabil münır

( Ve eğer seni yalanlıyorlarsa, o onlardan öncekiler de yalanladılar. Resulleri onlara aydınlatıcı kitap ile gelmişti. )

7/7 - Fe le nekussanne aleyhim bi ılmin ve ma künna ğaibın

( Kesinlikle onlara ilimle anlatacağız. Biz görünmeyenler, gizliler değiliz. )

7/52 - Ve lekad ci'nahüm bi kitabin fassalnahü ala ılmin hüden ve rahmeten li kavmin yü'minun

( Ve onlara ilimle ayrıntılandırdığımız, inanan kavim için yönlendirme ve rahmet olan kitap getirdik. )

Ortak Kelimeler taslak çalışması

Etimolojik ve semantik araştırmalar dünyadaki tüm dillerin tek bir kök dilden türediği gerçeğini ortaya koymaktadır. Atatürk'ün Mu Dilini araştırması ve Güneş Dili Teorisi'ni ortaya atması da bu gerçeğin bir yansımasıdır.

Batı dillerindeki kelimeler incelendiğinde kelime köklerinde Arapça ve Türkçe kelimelerin olduğu gözlemlenmektedir. Bu tespitlerden oluşan kısa bir Ortak Kelimeler taslak çalışması aşağıdaki linkte yer almaktadır.

Monday, July 6, 2020

Quantum Dot Tattoo ( Kuantum Nokta Dövme )

COVID19 süreci kapsamında gündemde olan konulardan biri de hakkında birçok teori üretilen "Aşı" konusudur. Ancak ortaya atılanlar teori midir yoksa planların ifşası mıdır?

Aralık 2019 ayında, tam da COVID19 salgını öncesinde, internette "Quantum Dot Tattoo" ( Kuantum Nokta Dövme ) konusunda haberler yayımlanmıştır. Haberde, MIT mühendislerinin aşılanan çocukların veri takibinin yapılabilmesini sağlayacak olan Quantum Dot Tattoo ( QDT ) geliştirdikleri bildirilmektedir. QDT aşıyla birlikte deri altına yerleştirilebilecek olan ve veri depolayan  yarı iletken kristal nanoparçacıklardan oluşmaktadır.

                                     

Aşı ile birlikte deri altına yerleştirilebilen Quantum Dot Tattoo

Yıllardır süren "İnsanları Mikroçipleme" terorilerinin yerini Quantum Dot Tattoo almış görünmektedir. Kızılötesi ışınlar altında parlayabilen QDT, İncil'deki "İşaret" kavramını akla getirmektedir.

Ayrıca Bkz.




66-Vahiy-13-15 Canavarın heykeline yaşam soluğu vermesi için kendisine güç verildi. Öyle ki, heykel konuşabilsin ve kendisine tapmayan herkesi öldürebilsin.

66-Vahiy-13-16 Küçük büyük, zengin yoksul, özgür köle, herkesin SAĞ ELİNE ya da ALNINA bir İŞARET VURDURUYORDU.

66-Vahiy-13-17 Öyle ki, bu İŞARETİ, yani canavarın adını ya da adını simgeleyen sayıyı taşımayan ne bir şey satın alabilsin, ne de satabilsin.

66-Vahiy-14-9 Onları üçüncü bir melek izledi. Yüksek sesle şöyle diyordu: "Bir kimse canavara ve heykeline taparsa, alnına ya da eline canavarın İŞARETİNİ KOYDURURSA,

66-Vahiy-14-10 Tanrı gazabının kâsesinde saf olarak hazırlanmış Tanrı öfkesinin şarabından içecektir. Böylelerine kutsal meleklerin ve Kuzu'nun önünde ateş ve kükürtle işkence edilecek.

66-Vahiy-14-11 Çektikleri işkencenin dumanı sonsuzlara dek tütecek. Canavara ve heykeline tapıp onun adının İŞARETİNİ ALANLAR gece gündüz rahat yüzü görmeyecekler.

66-Vahiy-16-2 Birinci melek gidip tasını yeryüzüne boşalttı. CANAVARIN İŞARETİNİ TAŞIYIP heykeline tapanların üzerinde acı veren iğrenç yaralar oluştu.

66-Vahiy-19-20 Canavarla onun önünde doğaüstü belirtiler gerçekleştiren sahte peygamber yakalandı. Sahte peygamber, canavarın işaretini alıp heykeline tapanları bu belirtilerle saptırmıştı. Her ikisi de kükürtle yanan ateş gölüne diri diri atıldı.

66-Vahiy-20-4 Bazı tahtlar ve bunlara oturanları gördüm. Onlara yargılama yetkisi verilmişti. İsa'ya tanıklık ve Tanrı'nın sözü uğruna başı kesilenlerin canlarını da gördüm. Bunlar, canavara ve heykeline tapmamış, ALINLARINA ve ELLERİNE ONUN İŞARETİNİ ALMAMIŞ olanlardı. Hepsi dirilip Mesih'le birlikte bin yıl egemenlik sürdüler.

Evvelki bölümlerde incelendiği üzere yeni dünya düzeninde iki tip insanın varlığı söz konusu olacak gibi görünmektedir. İşaretliler ve İşaretsizler....( "İşaretin" ne anlama geldiğini bu bölüm kendi içinde açıklamaktadır. )






Ateşe çağıran gösteriş yarışı

İnsanları daima ateşe çağıran şeytan, kibir frekansını kullanarak insanları aralarında anlamsız bir üstünlük ve gösteriş yarışına sokmuştur. İlmi yetersizliği ve nefsani zafiyeti olanlar bir ateş bataklığına atılmaktan farksız olan bu gösteriş yarışına gözü kapalı dahil olmuşlardır. 

Bugün bu gösteriş yarışı mahremiyet, hürmet, nezaket ve tevazu kavramlarının hiçe sayıldığı sosyal medya vesilesiyle maksimum seviyeye ulaşmıştır. Ancak bu noktada sorumluluk sosyal medya platformlarında değil bu platformları ahlaksızlık, kibir, gösteriş ve övünme aracı olarak kullananlardadır. İnsanlar adeta, durumlarının diğer insanlar tarafından kıskanılmasını arzularcasına çılgınca paylaşımlarda bulunmaktadırlar. Aldıkları ürünleri, özel ve mahrem anlarını, ortamlarını sergileyenler, her türlü özel bilgilerini genelleştirenler, saygınlıklarını zedeleyecek tarzda paylaşımlarda bulunanlar vb.

Şeytan insanları, aslında karşı oldukları, doğru bulmadıkları düşünce ve eylemlere zihin kontrol metodu ile yönlendirmekte ve zaman içerisinde de yavaş yavaş onları, evvelce karşı olduklarını ister ve hatta yapar hale getirmektedir. İnsanların bölünmesi, ayrıştırılması, bir çok değer gibi mahremiyetin yokolması da hep bu şeytani metod vasıtasıyla tezahür etmektedir. Sosyal Skorlama adı verilen ve insanları kategorize edip ayrıştırması öngörülen uygulamanın sorumlusu da yine şeytanların tuzağını görmemekte ısrarlı olan insandır.

İnsanlar gerçeği görememektedirler. Çünkü dikkatli bakmamaktadırlar. Çünkü kandırılmak istemektedirler.

Gösteriş ve kibirin özünde "kıskandırma" olgusu bulunmaktadır. Zira gösteriş yaparak kibirlenenler için aslında malın mülkün çokluğunun, zenginliğin vb.nin de bir önemi yoktur. Onlar için esas olan ne vesileyle olursa olsun diğerlerinin imrenmesini, hayıflanmasını, üzülmesini ve kıskanmasını sağlayabilmektir. Bir filmde geçen ve gösteriş, kibir hırsının kelimelere dökülmüş hali olan şu cümle konuyu özetler niteliktedir.

"Yüzlerindeki ifade herşeye değerdi." 

Kur'an'da "Gösteriş" kelimesinin karşılığı "Ra" ( Görmek ) kökünden "Ria" ve "Merah" kelimeleridir. "Ria"'nın Allah'ı inkâr ve O'nun yolundan sapma olduğunu bildiren ayetler şöyledir.

2/264 - Ya eyyühellezine amenu la tübtılu sadekatiküm bil menni vel eza kellezi yünfiku malehu RİAEN nasi ve la yü'minü billahi vel yevmil ahır fe meselühu ke meseli safvanin aleyhi türabün fe esabehu vabilün fe terakehu salda la yakdirune ala şey'in min ma kesebu vallahü la yehdil kavmel kafirın

( Ey o inananlar, sadakalarınızı, o malını insanlara GÖSTERİŞ olarak harcayan, Allah’a ve sonraki güne inanmayan gibi başa kakarak ve eziyetle batıl kılmayın. Onun misali, üzerinde toprak olan kayanın misali gibidir. Ona sağanak yağmur isabet eder de onu kaya olarak terkeder. O kazandıklarından hiçbir şeye muktedir olamaz, ölçüp değer biçemezler. Allah inkarcılar kavmini yönlendirmez. )

4/142 - İnnel münafikıne yühadiunellahe ve hüve hadıuhüm ve iza kamu iles salati kamu küsala YÜRAUNEN  nase ve la yezkürunellahe illa kalıla

( Kesinlikle ikiyüzlüler, Allah' ı aldatmaya çalışırlar da O onları aldatır. Onlar duaya kalktıklarında küs gibi kalkarlar. İnsanlara GÖSTERİŞ yaparlar. Allah' ı, çok az haricinde hatırlamazlar. )

8/47 - Ve la tekunu kellezine haracu min diyarihim betaran ve RİAEN nasi ve yesuddune an sebılillah vallahü bima ya'melune mühıyt

( Ve kibirlenerek ve insanlara GÖSTERİŞ olarak yurtlarından çıkanlar ve Allah yolundan döndürenler gibi olmayın. Allah onların o yaptıklarını kuşatandır. )

17/37 - Ve la temşi fil erdı MERAH inneke len tahrikal erda ve len teblüğal cibale tula

( Ve yerde GÖSTERİŞ yaparak yürüme. Kesinlikle sen yeri yaramazsın ve dağa da boyca erişemezsin. )

40/75 - Zaliküm bima küntüm tefrahune fil erdı bi ğayril hakkı ve bima küntüm TEMRAHUN

( Bu, yerde haksızca ferahlayıp şımarmakta olmanızdan dolayı ve çok sevinip GÖSTERİŞ yaparak böbürlenmekte olmanızdan dolayıdır. )

107/5 - Ellezine hüm an salatihim sahun

( Onlar dualarında habersizdirler. )

107/6 - Ellezine hüm YÜRAUN

( Onlar GÖSTERİŞ YAPARLAR. )




Astronomik ayetler

Kur'an'da astronomi ( gökbilim ) ile ilgili bilgiler içeren bazı ayetler konu başlıklarına göre şöyledir.

A- BIG BANG ( Büyük Patlama / Evrenin Oluşumu )

21/30 - E ve lem yerallezıne keferu ennes semavati vel erda kaneta ratkan fe fetaknahüma ve cealna minel mai külle şey'in hayy e fe la yü'minun

( O inkar edenler, gökler ve yer kesinlikle bitişiklerken onları ayırdığımızı ve diri olan herşeyi sudan oluşturduğumuzu görmüyorlar mı? Artık inanmazlar mı? )

B- BIG CRUNCH ( Büyük Dürülüş )

21/104 - Yevme natvis semae ke tayyis sicilli lil kütüb kema bede'na evvele halkın nüıydüh va'den aleyna inna künna faılın

( O gün göğü, yazı kütüklerini, tomarlarını dürer gibi düreriz. Onu, ilk yaratmaya başladığımız gibi, üzerimize vaad olarak onu döndürürüz. Kesinlikle biz yapanlar oluruz. )

C- AYIN YÖRÜNGESİ

Ay, hem Dünya'nın çevresinde, hem de Dünya ile birlikte Güneş'in çevresinde dönerken sinüsoidal ( dalgalı ) bir yörünge formatı arzeder. Bu sinüsoidal ( dalgalı ) yörünge formatı Kur'an'da "Ay'ın eski hurma dalı gibi dönmesi" ifadesiyle tanımlanır. Eski hurma dalı yani kurumuş hurma dalı sinüsoidal ( dalgalı ) bir şekil arzeder.

36/39 - Vel kamera kaddernahü menazile hatta ade kel urcunil kadim

( Ve Ay, ona durak mesafeleri ölçtük, takdir ettik. Nihayet kurumuş eski hurma dalı gibi döndü. )

D- YÖRÜNGELER

Gezegenlerin evrendeki dairesel yörüngelerindeki hareketleri Kur'an'da "Dairede yüzmek*" ifadesiyle tanımlanır. ( * Yüzmek fiili ile havasız ve yerçekimsiz ortamdaki hareket tasvir edilmektedir. )

21/33 - Ve hüvellezi halekal leyle ven nehara veş şemse vel kamer küllün fı felekin yesbehun

( Ve geceyi ve gündüzü, Güneş’i ve Ay’ı yaratan O'dur. Hepsi dairede yüzerler. )

36/40 - Leş şemsü yembeğıy leha en tüdrikel kamera ve lel leylü sabikun nehar ve küllün fı felekin yesbehun

( Aya erişip çatması Güneş’e yaraşmaz. Ve gece gündüzü geçemez. Hepsi dairede yüzerler. )

E- PARALEL EVRENLER

2/29 - Hüvellezi haleka leküm ma fil erdı cemıan sümmesteva iles semai fe sevvahünne seb'a semavat ve hüve bi külli şey'in alim

( O size yerde olanları topluca yaratandır. Sonra göğe seviyelendi ve onu yedi gökler olarak düzenleyip seviyelendirdi. O herşeyi bilendir. )

67/3 - Ellezi haleka seb'a semavatin tıbakan ma tera fi halkır rahmani min tefavutin ferci'ıl basare hel tera min futur

( Yedi gökleri tabakalar olarak O yarattı. Rahman' ın yaratışında farklılık, uygunsuzluk görmezsin. Haydi gözü döndür. Kusur, çatlak görüyor musun? )

F- EVRENİN GENİŞLEMESİ ( Expansion of the Universe )

51/47 - Ves semae beneynaha bi eydin ve inna le musiun

( Ve göğü kuvvet ile bina ettik. Ve kesinlikle biz genişletenleriz. )

G- GÖKLERİN VE YERİN EKSENLERİ / ÇAPLARI

55/33 - Ya ma'şerel cinni vel insi in isteta'tüm en tenfüzu min aktaris semavati vel ardı fenfüzu la tenfizune illa bi sultan

( Ey cin ve insan toplulukları, eğer göklerin ve yerin çaplarından nüfuz edip geçmeye istidatınız varsa, haydi ötesine geçin. Kuvvet, delil olmadan geçemezsiniz. )

H- PULSARLAR

Pulsarlar elektromanyetik radyasyon ışınları yayan nötron yıldızlarıdır. Ayette "Pulsar", "Tarık" ( Sabah Yıldızı ), "radyasyon ışıması" ise "Delip geçen" ifadesiyle tasvir edilmiştir.

86/2 - Ve ma edrake met tarik ( Ve sabah yıldızının ne olduğunu sana ne bildirir? )
86/3 - En necmüs sakib ( Kesinlikle delip geçen yıldızdır.  )

I- SIRIUS YILDIZI - SIRIUS A VE SIRIUS B

53/48 - Ve ennehu hüve ağna ve akna ( Ve kesinlikle O, gani kılan da kanaat ettiren de O'dur. )

53/49 - Ve ennehu hüve rabbuş şi'ra ( Ve kesinlikle O, O Şira' nın da Rab’bidir. )

Ayette, aktif yıldız olan Sirius A "Gani", pasif yıldız olan ( beyaz cüce ) Sirius B ise "Kanaat eden" olarak tasvir edilmiştir.

J- TAKIMYILDIZLAR ( Buruc )

85/1 - Ves semai zatil büruc ( Ve yıldız kümeleri sahibi gök, )

K- ATMOSFER TABAKASI ( Korunmuş Tavan )

21/32 - Ve cealnes semae sakfen mahfuza ve hüm an ayatiha mu'ridun

( Ve göğü korunmuş çatı, tavan kıldık. Onlar O’nun ayetlerinden yüz çevirip dönenlerdir. )

L- OZON TABAKASI

18/90 - Hatta iza belağa matliaş şemsi vecedeha tatlüu ala kavmin lem nec'al lehüm min duniha sitra
( Nihayet Güneş’in doğduğu yere ulaştığında, onu, kendilerine ondan başka örtü oluşturmadığımız kavmin üzerine doğarken buldu. )

Kutup bölgelerinde şafak vaktinde ozon tabakası sıfır seviyesine kadar iner ve o bölgenin üzerinde Güneş'tan başka örtü kalmaz.

M- GÜNEŞ TUTULMASI

75/8 - Ve hasefel kameru ( Ve Ay kapanıp söndüğünde, )
75/9 - Ve cumi'aş şemsu vel kameru ( Ve Güneş ve Ay toplandığında, )

N- KOZMİK ZAMANLAMA ( Yıl, Ay, Gün )

55/5 - Eş şemsu vel kameru bi husban ( Güneş ve Ay hesap iledir. )

O- YERÇEKİMSEL DALGALAR ( Gravitational Waves )

25/45 - E lem tera ila rabbike keyfe meddez zıll ve lev şae le cealehu sakina sümme cealneş şemse aleyhi delıla

( Rab’binin gölgeyi nasıl çekip uzattığını görmüyor musun? Ve şayet dileseydi, onu hareketsiz kılardı. Sonra, Güneş’i onun üzerine delil kıldık. )

25/46 - Sümme kabadnahü ileyna kabdan yesıra

( Sonra onu, yavaş çekmeyle kendimize çekeriz. )

P- EVRENDEKİ BOYUTLAR ( Göğün Kapıları )

7/40 - İnnellezine kezzebu bi ayatina vestekberu anha la tüfettehu lehüm ebvabüs semai ve la yedhulunel cennete hatta yelicel cemelü fı semmil hıyad ve kezalike neczil mücrimın

( O ayetlerimizi yalanlayanlara ve onlara kibirlenenlere, onlara göğün kapıları kesinlikle açılmaz. Deve iğne deliğinden geçene kadar cennete giremezler. İşte suçluları böyle karşılıklandırırız. )

R- GÜNEŞ SİSTEMİNDEKİ GEZEGENLER

Güneş sisteminde Güneş ve Ay dahil olmak üzere 11 yıldız bulunmaktadır.

12/4 - İz kale yusüfü li ebıhi ya ebeti innı raeytü ehade aşera kevkeben veş şemse vel kamera raeytühüm li sacidın

( Zamanında Yusuf babasına "Ey babam, kesinlikle ben onbir yıldız, Güneş ve Ay gördüm. Onları benim için yere kapanırlarken gördüm." dedi. )

















Cinsellik konulu ayetler

Kur'an her konuda olduğu gibi "cinsellik" konusunda da aydınlatıcı ve doğru yolu gösterici ayetler bulunmaktadır. 

Cinsellik konusuna değinen bazı ayetler şöyledir.

A- Oruç Gecesinde Cinsellik

2/187 - Ühılle leküm leyletes sıyamin rafesü ila nisaiküm hünne libasün leküm ve entüm libasün lehünn alimellahü enneküm küntüm tahtaune enfüseküm fe tabe aleyküm ve afa anküm fel ane başiruhünne vebteğu ma ketebellahü leküm ve külu veşrabu hatta yetebeyyene lekümül hüytul ebyadu minel haytıl esvedi minel fecri sümme etimmüs sıyame ilel leyl ve la tübaşiruhünne ve entüm akifune fil mesacid tilke hududüllahi fe la takrabuha kezalike yübeyyinüllahü ayatihı lin nasi leallehüm yettekun

( Oruç gecesinde kadınlarınız ile cinsel ilişkide bulunmanız size helal kılınmıştır. Onlar size örtüdür ve sizler de onlara örtüsünüz. Allah sizin nefislerinizin altında kalanlar olduğunuzu bilir. Böylece üzerinize tevbe eyler ve sizi affeder. O halde şimdi onlara müjdeleyin ve Allah’ ın o size yazdığını arayın. Beyaz iplik tanyerindeki siyah iplikten size açık görünür olana kadar yiyin ve için. Sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Sizler mescidin içinde ibadette sebatkar iken o kadınlara müjdelemeyin. Bunlar Allah’ ın hudutlarıdır. O halde onlara yaklaşmayın. Allah ayetlerini insanlara işte böyle açıklar. Umulur ki sakınırlar. )

B- Aybaşı Hali ( Mehıyd ) ve Ters İlişki Konusunda Dolaylı Uyarı

2/222 - Ve yes'eluneke anil mehıyd kul hüve ezen fa'tezilün nisae fil mehıydı ve la takrabuhünne hatta yathurn fe iza tetahherne fe'tuhünne min haysü emerakümüllah innellahe yühıbbüt tevvabıne ve yühıbbül mütetahhirın

( Ve sana aybaşından sual ederler. De ki: "O eziyettir." O halde aybaşı içindelerken kadınlardan uzaklaşın. Onlar temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendiklerinde, onlara Allah’ ın size emrettiği yerden yetin. Kesinlikle Allah tevbekarları ve temizlenenleri sever. )

C- Kadının Doğurganlığı

2/223 - Nisaüküm harsün leküm fe'tu harseküm enna şi'tüm ve kaddimu li enfüsiküm vettekullahe va'lemu enneküm mülakuh ve beşşiril mü'minın

( Kadınlarınız size ekin tarlasıdır. O halde nasıl dilerseniz ekin tarlanıza yetin. Nefisleriniz için yapın. Allah’tan sakının. Bilin ki sizler kesinlikle O'na kavuşursunuz. İnananları müjdele. )

D- Mahremiyet ve Namusu Koruma

24/31 - Ve kul lil mü'minati yağdudne min ebsarihinne ve yahfazne fürucehünne ve la yübdıne zınetehünne illa ma zahera minha ve yadribne bi humurihinne ala cüyubihinne ve la yübdıne zınetehünne illa li büuletihinne ev abaihinne ev abai büuletihinne ev ebaihinne ev ebnai büuletihinne ev ıhvanihinne ev benı ıhvanihinne ev benı ehavatihinne ev nisaihinne ev ma meleket eymanühünne ev it tabiıyne ğayri ülil irbeti miner ricali ev it tıflillezıne lem yazheru ala avratin nisai ve la yadribne bi ercülihünne li yu'leme ma yuhfıne min zınetihinn ve tubu ilellahi cemıan eyyühel mü'minune lealleküm tüflihun Ve inanan kadınlar için gözlerinden sakınmalarını ve ayıplarını korumalarını söyle. Süslerini, onlardan o görünenler haricinde olanları ortaya çıkarmasınlar. 

( Ve inanan kadınlar için gözlerinden sakınmalarını ve ayıplarını korumalarını söyle. Süslerini, onlardan o görünenler haricinde olanları ortaya çıkarmasınlar. Örtülerini, bezlerini yakalarının, koyunlarının üzerine dolasınlar. Süslerini, kocaları veya babaları veya kocalarının babaları veya oğulları veya kocalarının oğulları veya erkek kardeşleri veya erkek kardeşlerinin oğulları veya kızkardeşlerinin oğulları veya kendi kadınlarının veya o ellerinin malik oldukları veya erkeklerden akıl, kavrayış sahibi olmayan itaatkarlar veya kadınların gizli mahrem yerlerini ele geçiremeyecek olan çocuklar için olması haricinde ortaya çıkarmasınlar. Süslerinden o gizlediklerini bildirmek için ayakları ile vurmasınlar. Topluca Allah’a  tevbe edin ey inananlar. Umulur ki iflah olursunuz. )

24/58 - Ya eyyühellezine amenu li yeste'zinkümüllezıne meleket eymanüküm vellezine lem yeblüğul hulüme minküm selase merrat min kabli salatil fecri ve hıyne tedaune siyabeküm minez zahırati ve min ba'di salatil ışa'i selasü avratin leküm leyse aleyküm ve la aleyhim cünahun ba'dehünn tavvafune aleyküm ba'duküm ala ba'd kezalike yübeyyinüllahü lekümül ayat vallahü alimün hakım

( Ey o inananlar, o ellerinizin malik oldukları ve ihtilama, ergenliğe erişmemiş olanlar, tanyeri ağarmasındaki şafak duası öncesinde, elbiselerinizi çıkardığınızda ve yatsı duası sonrasında sizden üç kere izin istesinler. Mahrem olmanız size üç keredir. Onların dışında, birbirinize tavaf etmenizde size ve onların üzerine asla günah yoktur. Allah ayetleri size işte böyle açıklar. Allah bilendir hakimdir. )

E- Eşe karşı Cinsel İsteksizlik ( Zıhar )

58/2 - Ellezine yuzahirune minküm min nisaihim ma hünne ümmehatihim in ümmehatühüm illellaiy velednehüm ve innehüm leyekulune münkeren minel kavli ve zuren ve innallahe le afuvvun ğafur

Sizlerden kadınlarını anneleri gibi görenler, onlar onların anneleri değildir. Kesinlikle onları anneleri ancak onları doğurandır. Kesinlikle onlar sözden kötü ve yalan olanı söylerler. Kesinlikle Allah affedendir bağışlayandır. )

F- Zina

24/2 - Ez zaniyetü vez zanı feclidu külle vahıdin minhüma miete celdetin ve la te'huzküm bihima ra'fetün fı dınillahi in küntüm tü'minune billahi vel yevmil ahır vel yeşhed azabehüma taifetün minel mü'minın

( Zina eden kadın ve zina eden erkek, onlardan her birinin derisine yüz kez vurun. Eğer Allah’a ve sonraki güne inananlar iseniz, Allah' ın dini hakkında, onlardan dolayı sizi merhamet, acıma almasın. İnananlardan bir grup da onların azaplarına şahitlik etsinler. )

33/33 - Ve karne fı büyutikünne ve la teberracne teberrucel cahiliyyetil ula ve ekımmes salate ve atınez zekate ve etı'nellahe ve rasuleh innema yürıdüllahü li yüzhibe ankümür ricse ehlel beyti ve yütahhiraküm tathıra

( Ve evlerinizde durun. Önceki cahiliyetteki gibi süslenip, açılıp saçılarak açık saçık olmayın. Duaya kalkın, zekatı verin ve Allah’a  ve O’nun resulüne itaat edin. Kesinlikle Allah, üzerinizden pisliği gidermeyi ve sizi tertemiz yaparak temizlemeyi ister, ev sahipleri. )

Hz. Yusuf'un şeyhin karısı ile olan hikayesi de zinadan sakınma konusunda önemli bir misaldir.

12/23 - Ve ravedethülletı hüve fı beytiha an nefsihı ve ğallekatil ebvabe ve kalet heyte lek kale meazellahi innehu rabbi ahsene mesvay innehu la yüflihuz zalimun

( Ve o evin içindeki kadın onu, onun nefsini arzuladı. Kapıları kilitledi ve "Haydi gelsene." dedi. "Allah’a  sığınırım. Kesinlikle o Rab’bimdir. Bana güzel mekan verdi. Kesinlikle O zalimleri iflah etmez." dedi. )

12/24 - Ve lekad hemmet bihı ve hemme biha lev la en raa bürhane rabbih kezalike li nasrife anhüs sue vel fahşa' innehu min ıbadinel muhlesın Ve ona taammüd etti, meyledip heveslendi. 

( O Rab’binin delilini görmeseydi, o da ona taammüd edecekti, meyledip heveslenecekti. İşte kötülüğü ve ahlaksızlığı ondan böyle ayırmamız içindi. Kesinlikle o samimi kullarımızdandı. )

12/25 - Vestebekal babe ve kaddet kamısahu min dübürin ve elfeya seyyideha ledel bab kalet ma cezaü men erade bi ehlike suen illa en yüscene ev azabün elım

( Ve kapıya koştular. Gömleğini arkasından yırttı. Kapının yanında onun efendisiyle karşılaştılar. "O senin ailene kötülüğü isteyen kimsenin karşılığı zindana atılmasının veya elim azabın haricindeki olamaz." dedi. )

12/26 - Kale hiye ravedetnı an nefsı ve şehide şahidün min ehliha in kane kamısuhu kudde min kubulin fe sadekat ve hüve minel kazibın

( "O beni nefsimden arzuladı." dedi. Onun ailesinden şahit şahitlik etti. "Eğer onun gömleği önden yırtılmış ise kadın doğrudur ve o yalancılardandır." )





Saturday, July 4, 2020

Neden "Dijital Dönüşüm"?

"Digit" kelimesi "Sayı, Parmak ucu" anlamlarına gelen bir kelime olup, sayma eyleminde parmakların da kullanılabilmesinden dolayı kelime anlamında "Parmak" kelimesi de yer almaktadır.

Sayılar da kelimeler gibi yaratılışın kaynak kodlarıdır. Kelime olarak da ifade edilebilen sayılar yaratılıştaki düzenin, kontrolün ve sistematiğin temelini oluşturmaktadırlar. Dolayısıyla küreselcilerin en büyük hedefi olan "Dijital Dönüşüm" yani "Sayısal Dönüşüm" projesi insanların kodlara indirgenmesini, "dönüştürülmesini" ve tam kontrol edilebilir hale getirilmesini öngören bir projedir. Bu projenin de esin kaynağı elbette Allahü Teala'nın yaratışının özündeki sayısal kodlama sistemidir. Evvelki bölümlerde bahsedildiği üzere müşrikler asırlardır Allahü Teala'nın sistemini taklit etmek suretiyle küresel bir tam tahakküm sistemi kurma gayreti içindedirler. 

Ancak her vaka, ilahi kader mekanizmasının bir tezahürü olup nihayetinde daima insanların tekâmülüne hizmet etmektedir. Dolayısıyla bu dijitalleşme süreci de Rab'bin yaratış sistematiğinin ve Kur'an'ın anlaşılabilmesi için insanlara mükemmel bir fırsat sunmaktadır.

Kur'an'da "Sayı / Saymak" kavramının yaratılış ve kader mekanizmasıyla ilintili olarak geçtiği bazı ayetler şöyledir.

36/12 - İnna nahnü nuhyil mevta ve nektübü ma kaddemu ve asarahüm ve külle şey'in AHSAYNAHÜ fı imamin mübin
( Kesinlikle biz, biz ölüleri diriltiriz ve o sunduklarını, eserlerini yazarız. Herşeyi, apaçık delil içinde SAYDIK. )

78/29 - Ve külle şey'in AHSAYNAHÜ KİTABEN*
( Ve KİTAPTA olmak üzere herşeyi SAYDIK. )

* "Kitap" kelimesi "Yazı" anlamına gelmekte olup ayette ilahi yazılımdan bahsedilmektedir. Bilgisayar ve "yazılım" teknolojisi de bu ilahi sistemin bir taklidi niteliğindedir.

58/6 - Yevme yeb'asühümüllahü cemian fe yünebbiuhüm bima amilu AHSAHÜllahu ve nesuhu vallahü ala kulli şey'in şehid
( O gün Allah onları topluca diriltir de onlara o yaptıklarını haber verir. Allah onları SAYMIŞTIR. O'nu unuttular. Allah herşeye şahittir. )

72/28 - Li ya'leme en kad ebleğu risalati rabbihim ve ehata bima ledeyhim ve AHSA külle şey'in adeden
( Rab’lerinin gönderilerini ulaştırdıklarını bilmesi için. Onların yanında olanları kuşatmıştır ve herşeyi adet olarak SAYMIŞTIR. )

14/34 - Ve ataküm min külli ma seeltümuh ve in TEUDDU nı'metellahi la TUHSUHA innel insane le zalumün keffar
( Ve O’na her sual ettiğinizden size verdi. Eğer Allah' ın nimetini SAYARSANIZ onları SAYAMAZSINIZ. Kesinlikle insan zalimdir, inkar edendir. )

Ayrıca kader mekanizmasının "Kitabı Merkum" ( Rakamlandırılmış kitap ) yani "Kodlanmış Yazı" olduğu Siccin ( Zindan / Kötülerin kitabı ) ve İlliyin ( Göğün en yüksek makamı / İyilerin kitabı ) kelimelerinin tanımında yer almaktadır.

83/7 - Kella inne kitabel füccari le fi siccin ( Hayır. Kesinlikle günahkarların kitabı, yazısı siccinin içindedir. )

83/8 - Ve ma edrake ma siccin
( Ve siccinin ne olduğunu sana ne bildirir?)

83/9 - KİTABUN MERKUM
( RAKAMLANDIRILMIŞ KİTAP / KODLANMIŞ YAZI )

83/18 - Kella inne kitabel ebrari le fi ılliyyin ( Asla kesinlikle iyilerin kitabı, yazısı illiyinin içindedir. )

 83/19 - Ve ma edrake ma ılliyyun
( Ve illiyinin ne olduğunu sana ne bildirir? )

83/20 - KİTABUN MERKUM
( RAKAMLANDIRILMIŞ KİTAP / KODLANMIŞ YAZI )

Yakınlaşanlar ve Uzaklaşanlar

Kur'an'da, ruhsal tekamül yolunda ilmi ve ruhi açıdan ilerleyebilmek için gayret sarfetme "Yakınlaşma", cehalet, şirk, günah ve dalalet yolunda gayret serfetmek ise "Uzaklaşma" kelimeleriyle tanımlanmıştır. 

YAKINLAŞMA

3/45 - İz kaletil melaiketü ya meryemü innellahe yübeşşiruke bi kelimetin minhü ismühül mesıhu ıysebnü meryeme vecıhen fid dünya vel ahırati ve minel MÜKARRABIN
( Zamanında melekler, "Ey Meryem, kesinlikle Allah sana kendinden kelimeyi müjdeliyor ki onun ismi Meryemoğlu mesih İsa’ dır. Dünyada ve ahirette saygındır ve YAKINLAŞANLARDANDIR." dediler. )

4/172 - Len yestenkifel mesıhu en yekune abden lillahi ve lel melaiketül MÜKARRABUN ve men yestenkif an ıbadetihı ve yestekbir fe seyahşüruhüm ileyhi cemıa
( Mesih ve YAKINLAŞMIŞ melekler Allah için kul olmaktan çekinmezler. Kim O’na kulluk etmekten çekinir ve kibirlenirse, onların hepsini kendine toplayacaktır. )

38/25 - Fe ğaferna lehu zalik ve inne lehu ındena le ZÜLFA ve husne meab
( Böylece ona bunu affettik. İndimizde YAKINLAŞMA ve güzel dönüş yeri kesinlikle O’nadır. )

38/40 - Ve inne lehu ındena le ZÜLFA ve husne meab
( Ve indimizde YAKINLAŞMA ve güzel dönüş yeri kesinlikle O’nadır. )

56/10 - Ves sabikunes sabikun ( Ve öne geçmiş olanlar öndedirler. )
56/11 - Ulaikel MUKARRABUN ( İşte onlar YAKLAŞTIRILANLAR. )
56/12 - Fi cennatin na'ım ( Bolluk bahçelerinin içinde. ) 

96/19 - Kella la tütı'hü vescüd vAKTERİB ( Ona asla itaat etme. Yere kapan ve YAKINLAŞ. )

UZAKLAŞMA

14/3 - Ellezine yestehıbbunel hayated dünya alel ahırati ve yesuddune an sebılillahi ve yebğuneha ıveca' ülaike fı dalalin BEIYD
( Onlar dünya hayatını ahiret üzerine severler. Allah yolundan döndürürler ve onu eğriltmeyi ararlar. Onlar UZAK, derin sapıklık içindedirler. )

11/44 - Ve kıle ya erd ubleıy maeki ve ya semaü akliıy ve ğıdal maü ve kudıyel emru vestevet alel cudiyyi ve kıle BU'DEN lil kavmiz zalimın
( Ve "Ey yer suyunu yut ve ey gök onu yiyip men et." denildi. Su çekildi. İş yapıldı. Cudi'nin üzerine seviyelendi. "Zalimler kavmi UZAK OLSUN." denildi. )

23/41 - Fe ehazethümüs sayhatü bil hakkı fe cealnahüm ğusaen fe BU'DEN lil kavmiz zalimın
( Böylece onları gerçekten çığlık yakaladı da onları sele karışmış kara tortu kıldık. Artık zalimler kavmi UZAK OLSUN. )

23/44 - Sümme erselna rusülena tetra küllema cae ümmeter rasulüha kezzebuhü fe etba'na ba'dahüm ba'dan ve cealnahüm ehadıs fe BU'DEN li kavmin la yü'minun
( Sonra resullerimizi ard arda gönderdik. Resulü topluluğa her geldiğinde onu yalanladılar. Böylece onları birbirlerine tabi kıldık. Onlara hikaye sözü yaptık. Artık, inanmayan kavim UZAK OLSUN.. )



"Aynısını biz de yaparız." diyenler...

İçinde bulunulan süreçte Allah'ın bahşettiği bir nimet olan ilmi nefsani menfaatleri için bir araç addeden küresel müşrikler ( Tanrı gibi olma obsesyonuna tutulmuş olanlar ) dijital teknolojiyi kullanmak suretiyle tam kontrolleri altında olacak bir "Yapay Dünya", bir "Yaratılış Simülasyonu" ( Matrix ) oluşturma peşindedirler. EAST ( Yapay Güneş ), Transhumanism ( İnsan Dönüşümcülüğü /Süper İnsancılık ), AI ( Yapay Zeka ), Nanochip, Kripto para, Genetik, Sibernetik ve Robotik gibi teknolojiler hep bu amaca hizmet için kullanılmaktadır. 

"Bilim dini yendi."* gibi şeytani söylemlerle de destekli bu süreçte insan ve cin şeytanlarının adeta Allah'a bir meydan okuma ( haşa ) gafleti söz konusudur.

( * Dinin, bilimi de kapsayan bilimler üzeri bir bilim, bir kavram olduğu ve bu söylemin anlamsızlığı evvelce incelenmişti. )

Yaratıcı Rab'bi taklit etmek suretiyle sözde O'na meydan okuma gafleti Kur'an ayetlerinde bildirilmiştir. Aşağıdaki ayetlerde Kur'an'ın aynısını getirme iddiasında bulunanların misali ve Allah'ın meydan okur tarzdaki cevabi kelamı yer almaktadır.

6/93 - Ve men azlemü min men iftera alellahi keziben ev kale uhıye ileyye ve lem yuha ileyhi şey'ün ve men kale seünzilü misle ma enzelellah ve lev tera iziz zalimune fı ğameratil mevti vel melaiketü basitu eydıhim ahricu enfüseküm el yevme tüczevne azabel huni bima küntüm tekulune alellahi ğayral hakkı ve küntüm an ayatihı testekbirun
( Ve Allah’a yalan uydurandan veya kendisine hiçbirşey vahyedilmediği halde "Bana vahyedildi." diyen ve "O Allah' ın indirdiğinin aynısını ben de indireceğim." diyenden daha zalim kimdir? Ve şayet o zalimleri ölüm derinliği, şiddeti içindeyken ve melekler onlara ellerini uzattıklarında görsen," Nefislerinizi çıkarın. Bugün, Allah’a gerçek dışı olanı söylediğinizden ve O’nun ayetlerine kibirlenmenizden dolayı alçaltıcı azapla karşılıklandırılacaksınız." derler. )

11/13 - Em yekulunefterah kul fe'tu bi aşri süverin mislihı müfterayatin ved'u men isteta'tüm min dunillahi in küntüm sadikın
( "Onu uydurdu." mu diyorlar? De ki: "O halde onun aynısından, uydurulmuşundan on sure getirin. Eğer doğrular iseniz, o Allah’tan başka istidatı olanları da çağırın." )

17/88 - Kul le in ictemeatil insü vel cinnü ala en ye'tu bi misli hazel kur'ani la ye'tune bi mislihı ve lev kane ba'duhüm li ba'dın zahıra 
( De ki: "Eğer insanlar ve cinler bu Kur'an' ın aynısını getirmek üzere bir araya gelseler, şayet birbirlerine arka çıkıp yardımcı da olsalar onun aynısını getiremezler." ) 

Aşağıdaki ayetlerde ise göklerin ve yerin aynısının ancak yine Allah tarafından yaratabileceğine vurgu yapılmış olması konu bağlamında dikkat çekmektedir.

17/99 - E ve lem yerav ennellahellezi halekas semavati vel erda kadirun ala en yahlüka mislehüm ve ceale lehüm ecelel la raybe fıh fe ebez zalimune illa küfura
( Görmediler mi ki gökleri ve yeri yaratan kesinlikle Allah’ tır. Onların aynısını yaratmaya gücü yetendir. Onlara, hakkında şüphe olmayan vade geldi de zalimler ancak inkarda direttiler. )

36/81 - E ve leysellezi halekas semavati vel erda bi kadirin ala en yahlüka mislehüm bela ve hüvel hallakul alim
( Ve o gökleri ve yeri yaratan, onların aynısını yaratmaya gücü yeten değil midir? Bilakis, o yaratandır bilendir. )

Nesil ( Kuşak ) Kategorizasyonu

Nesiller ( kuşakların ) belirli isimler ve kodlarla kategorize edilmiş olup, genel olarak şöyle bir dağılım oluşturulduğu görülmektedir.

1- Büyük Nesil ( Kayıp Nesil )

Büyük Nesil 1910 - 1924 yılları arasında doğan insanlardan oluşmakta olup, I. Dünya Savaşı sonrasında değerlerini ve kimliğini bulmaya çalışan nesildir. Bu nedenle Kayıp Nesil olarak da anılmaktadır.

2- Gelenekselci Nesil ( Sessiz Nesil )

Gelenekselci Nesil, 1925-1945 yılları arasında doğan insanlardan oluşmakta olup, yaşayan en eski nesildir. Gelenekselciler, 2 Dünya Savaşı'nı ve Kore Savaşı'nı görmüşlerdir. Radyonun ilk çıktığı yıllarda yaşadıkları için radyo bebekleri olarak da bilinirler. 

3- Bebek Patlatıcı Nesil ( Baby Boomers )

Baby Boomers, 1946-1964 yılları arasında doğmuş olan insanlardan oluşur. Çünkü II. Dünya Savaşı'nın sona ermesinden hemen sonra dünyaya gelmişlerdir. Ebeveynleri gibi, bebek patlatıcıları da, Sivil Haklar Hareketi, Rusya ile Soğuk Savaş ve Vietnam Savaşı gündemi içerisinde büyümüşler ve bu savaşlar onları 1970'lerdeki barışsever yenilikçilere dönüştürmüştür.

4- X Nesli

X Nesli 1965 ile 1980 yılları arasında dünyaya gelen insanlardan oluşur. Bu nesilin en önemli özelliği analog çağdan dijital çağa geçiş sürecini bizzat deneyimlemiş olmalarıdır. Bu nesil TV'nin olmadığı döneme de, Yapay Zeka'nın olduğu döneme de şahitlik etmiş olan ve hala hayatta olan bir nesildir.

5- Y Nesli ( Millenials )

Millenials 1981 - 1998 yılları arasında doğmuş insanlardan oluşan bu nesil eğitim alanında oldukça yüksek seviyededir. Teknolojiyi destekleyen çağdaş bir toplum örneği oluşturmaktadırlar. Bu nesile İndigo nesil de denmektedir.

6- Z Nesli 

1999 - 2012 yılları arasında doğan insanlardan oluşan nesildir. Bu nesilin en önemli özelliği tamamen dijital bir ortamda büyümekte olmalarıdır. 2012 yılı Maya takvimindeki son yıl olup, ayrıca kozmik hizalanmanın da gerçekleştiği yıldır. Dolayısıyla 2012 yılı sonrasında yeni bir döngü başlamıştır.

7- Alfa Nesli

2013 - 2020 yılları arasında doğan insanlardan oluşan nesildir. Alfa, Yunan alfabesindeki ilk harf olup Alfa sembolizmiyle 2012 yılı sonrasında başlayan yeni döngüye, 2020 yılı sınırlamasıyla da, ilerleyen süreçte önemli bir aşama olan 2020 yılına işaret edilmekte gibidir.

https://en.wikipedia.org/wiki/Generation_Alpha

Spiritüel kaynaklarda, şu anda içinde bulunulan kıyamet ( ayağa kalkış ) süreci sonrasında insan neslinin Altın Çağı deneyimleyeceği ve bu çağda bugüne göre üstün metapsişik yeteneklerin ( telepati, telekinezi, durugörü, medyumluk, levitasyon vb. ) açığa çıkacağı bilgisi yer almaktadır. Dolayısıyla bir evvelki döngü sonundan bu yana kaba madde aleminde tezahür etmemiş olan bir "Altın Çağ Nesli" sırasını beklemektedir.

Yeryüzünde ruhi ve zihni açıdan birbirlerine göre çok farklı niteliklere sahip nesillerin tezahür ettiği Kur'an'da ilk kez, reenkarnasyon mesajının da verildiği, 6/6 kodlu ayette bildirilmektedir.

6/6 - E lem yerav kem ehlekna min kablihim min KARNİN mekkennahüm fil erdı ma lem nümekkin leküm ve erselnes semae aleyhim midrara ve cealnel enhara tecrı min tahtihim fe ehleknahüm bi zünubihim ve enşe'na min ba'dihim KARNEN aharın
( Onlardan önce, nice NESİLDEN helak ettiğimizi görmediler mi? Size vermediğimiz imkanları yerde onlara verdik. Göğü onların üzerine yağmur olarak gönderdik. Altlarından akan nehirler oluşturduk. Fakat onları günahlarından dolayı helak ettik. Onlardan sonra diğer NESİLİ inşa ettik. )
















Friday, July 3, 2020

Havai Fişek fabrikası patlamaları ve 11 mesajı...?!

03.07.2020 tarihinde Sakarya Havai Fişek Fabrikası'nda bir patlama meydana gelmiştir. 

03.07.2020 tarihinde Sakarya Havai Fişek Fabrikası'nda bir patlama meydana gelmiştir. Bu haber sıradan bir vaka gibi algılansa da son 11 yıl içinde bu fabrikada 5 patlama gerçekleşmiş olması dikkat çekmektedir.

Patlama kronolojisi şöyledir.

17.08.2009
29.09.2009
11.02.2011
14.12.2014
03.07.2020

İlk patlama 2009 yılında gerçekleşmiş olup, bu sayının nümerolojik değeri de, farklı boyuta geçiş portalının ve döngünün sembolü olan 11 sayısını vermektedir.

Son patlamaya ilişkin basın haberinden ; "Sakarya Valisi Kaldırım, fabrikanın deposunda "110" ton patlayıcı olduğu bilgisini verdi."

"Havai Fişek" kavramı ile "Göğe Yükselen Işık" sembolizmi yapılarak ilahi kozmik bir mesaj mı verilmek istenmektedir? 11 nümerolojisi ile destekli olarak  "Göklerin kapılarına yükselme" mesajı mı verilmektedir?

Kur'an'da "Ebvabüs Sema" ( Göğün Kapıları ) kavramının ilk kez geçtiği ayetin kodunun ( 7/40 ) nümerolojik değeri de 11 ( 7+4+0 = 11 ) sayısını vermektedir.

7/40 - İnnellezine kezzebu bi ayatina vestekberu anha la tüfettehu lehüm ebvabüs semai ve la yedhulunel cennete hatta yelicel cemelü fı semmil hıyad ve kezalike neczil mücrimın

( O ayetlerimizi yalanlayanlara ve onlara kibirlenenlere, onlara göğün kapıları kesinlikle açılmaz. Deve iğne deliğinden geçene kadar cennete giremezler. İşte suçluları böyle karşılıklandırırız. )

Saffat suresinin 10. ayetinde geçen "Şıhab" ( Kıvılcım ) kelimesi "Havai Fişek" ile sembolize edilmiş olabilir mi?

37/10 - İlla men hatfel hatfete fe etbeahu ŞİHABÜN sakıb 
 ( Kaptığını kapanlar haricinde. Artık onu delip geçen KIVILCIM takip eder. ) 

Ayet kodunun nümerolojik değeri 11 ( 3+7+1+0 = 11 ) olmaktadır.

Thursday, July 2, 2020

Kötü Kolesterol ve Haram ( Zararlı ) Kılınan Yağlar

Kolesterol, lipid veya lipoprotein olarak da bilinen, kandaki yağlara verilen isimdir. Kolesterolün kaynağı hayvansal yağlar olup i san sağlığı için sorun teşkil eden "Kötü Kolesterol" olarak da bilinen LDL Kolesteroldur. ( Low Density Lipoprotein Cholesterol ) LDL kolesterol düşüklüğünün başlıca nedeni genetik faktörler olup ayrıca yetersiz beslenme, çölyak hastalığı, karaciğer hastalığı, parkinson hastalığı, tiroid bezi ile ilgili problemler LDL düşüklüğüne sebep olabilmektedir.

Normal LDL seviyesi 100 mg / dL’ den düşük olan seviye olup "zararlı" olan çok yüksek seviye ise 190 mg / dL olan seviyedir.

Dolayısıyla 100 ve 190 mg/dL değerleri alt ve üst limitler olarak kabul edilmiştir.

https://www.google.com/amp/s/mobile.tgrthaber.com.tr/amp/aktuel/ldl-yuksekligi-nedenleri-ve-belirtileri-ldl-yuksekligi-tedavisi-259576 

Kur'an'da "hayvansal yağlardan" ve "hayvansal yağların haram* ( zararlı ) kılınmasından" bahsedilen tek ayet En'am suresinin 146. ayetidir.

6/146 - Ve (1) ala (2) ellezine (3) hadu (4) harramna (5) külle (6) zı (7) zufür (8) ve (9) min (10) el (11) bekari (12) ve (13) el (14) ğanemi (15) harramna (16) aley (17) him (18) ŞÜHUME (19) hüma (20) illa ma hamelet zuhuruhüma evil havaya ev mahteleta bi azm zalike cezeynahüm bi bağyihim ve inna le sadikun
( Ve o Yahudilere bütün tırnaklıları haram kıldık. Ve sırtlarının veya bağırsaklarının taşıdığı veya kemiğe karışanları haricinde, sığır ve koyunun da YAĞLARINI onlara haram / zararlı kıldık. Azgınlıkları yüzünden onları böyle karşılıklandırdık. Kesinlikle biz doğrularız. ) 

Ayetteki "Şühum" ( Yağlar ) kelimesinin sıra değeri 19 olup, bu sayı LDL sınır değerlerinin nümerolojik değerlerine eşit olmaktadır. Ayrıca "zararlı" olan yüksek seviye LDL değeri 190 mg/dL ile doğrudan uyum arzetmektedir.

19 ... 1+9 = 1
100 ... 1+0+0 = 1
190 ... 1+9+0 = 1

* Arapça "Haram" kelimesi, "Zararlı, Zararlı kılınmış olan" anlamına gelmekte olup, İngilizce'deki "Harm" ( Zarar ) kelimesi de aynı kelimedir. "Kötü / Zararlı Kolesterol" olarak tanımlanan "LDL Kolesterol" ile "Haram / Zararlı kılınan yağlar" ifadesi arasındaki semantik uyum dikkat çekmektedir.

Kadınları cin şeytanı addeden şeytanlar

"Suudi Arabistan’da neden “Kadın hakları” konusunda bir gelişme yaşanmadığı sorusu, geçtiğimiz hafta ülkede gerçekleştirilen bir seminerle yanıt buldu. Ülkede kadını bir insan olarak bile kabul etmeyen ve bu konuda şüphesi olan çevreler, geçtiğimiz hafta başkent Riyad’da “Kadın insan mıdır” konulu bir seminer düzenledi." ( Basından 29.02.2016 )

"Kadınların insan olmadıkları cin şeytanı olduklarına" ilişkin bir seminer düzenlenmiş olması hem ayetlerin anlaşılamadığına, hem de anlaşılsa bile kasıtlı olarak çarpıtıldığına, saptırıldığına açık bir örnektir. İkiyüzlü inkârcılar Nisa suresinin 117. ayetine istinaden bu sapkın yorumu ortaya atmaktadırlar.

4/117 İn yed'une min dunihı illa inasa ve in yed'une illa şeytanen merıda
( Kesinlikle onlar, O’nun haricinde ancak kadınları çağırırlar. Kesinlikle ancak asi inatçı şeytanı çağırırlar. )

Ayette esas itibarıyla satanik pagan eğilimlere işaret edilmekte ve kadınlara tapılacak bir put, kutsanmış cinsellik objesi gibi yaklaşılmaması ve şirk günahı işlenmemesi öğütlenmektedir. Okült satanik ritüellerde kadınların "Mother Godess" ( Ana Tanrıça ) semolizmiyle bir ritüel aracı olarak kullanıldıkları bilinmektedir.

Bir yazarın sarfettiği "Vatanı bir kadın memesine satarım." söylemi de bu şeytani zihniyetin bir yansımasıdır.

Ayette "Yaklaşımın" şeytani olduğu vurgulanırken ikiyüzlü inkârcılar kasıtlı olarak "Ha demek ki kadın şeytanmış." yorumunu yaymaktadırlar. Halbuki ayette işaret edilen şeytan kendileridir.

Bu arada "Şeytan" kelimesinin anlamını tekrar hatırlamakta fayda bulunmaktadır. Bu kelime bir sıfat olup "Şeyt" ( Helak olmak, mahvolmak, yanmak ) ve "an" ( gibi kılan, gibi yapan, gibi olan ) kelimelerinden oluşmaktadır. Yani "Mahveden, helak eden, yakan, mahvolan, helak olan, yanan" anlamına gelerek "zarara ve acıya vesile olan" her türlü kötü negatif frekansı nitelemektedir.

Tevbe suresinin 97. ayetinde sapkın eğilimler ve dejenerasyon konusunda Arap toplumunun daha ileriye gitmiş olduğu bildirilmektedir.

9/97 - El a'rabü eşeddü küfran ve nifakan ve ecderu en la ya'lemu hudude ma enzelellahü ala rasulih vallahü alimün hakim
( Araplar inkar ve ikiyüzlülük, bozukluk olarak daha şiddetlidirler. Allah' ın, resulüne indirdiği hudutları bilmemeye daha yatkındırlar. Allah bilendir hakimdir. )

Öte yandan kitaplarda kadınların şeytani frekanslara meyiline ilişkin bilgiler ve teşbihlerde bulunmakta olup, bu ayetler de müşrikler tarafından saptırma aracı olarak kullanılmaktadır.

Hz. Yusuf'un, şeyhin ahlaksız karısı ile olan sınavını konu alan ayetlerden birinde "kadınların tuzağının büyük olduğu" bildirilir.

12/28 - Fe lemma raa kamısahu kudde min dübürin kale innehu min keydikünn inne keydekünne azım
( Böylece gömleğinin arkadan yırtıldığını gördüklerinde, "Kesinlikle o, siz kadınların hilesinden tuzağındandır. Kesinlikle sizin hileniz tuzağınız büyüktür." dedi. )

Sapkınlığın ve kötülüğün merkezi haline gelmiş olan Babil ülkesi, İncil'de Babil Fahişesi olarak anılır.

66 Vahiy 17-5 Alnına şu gizemli ad yazılmıştı: GİZEMLİ BÜYÜK BABİL, FAHİŞELERİN VE DÜNYA İĞRENÇLİKLERİNİN ANASI.

66 Vahiy 18-2 Melek gür bir sesle bağırdı: "Yıkıldı! Büyük Babil yıkıldı! Cinlerin barınağı, Her kötü ruhun uğrağı, Her murdar ve iğrenç kuşun sığınağı oldu.

Tevrat'ta ise şeytanın telkinine yenik düşüp cinlerin soyağacına ( cennetteki yasak ağaç ) ilk yaklaşanın "kadın" olduğu bildirilir.

1 Tekvin 3-1 RAB Tanrı'nın yarattığı yabanıl hayvanların en kurnazı yılandı. Yılan kadına, "Tanrı gerçekten, 'Bahçedeki ağaçların hiçbirinin meyvesini yemeyin' dedi mi?" diye sordu.

1 Tekvin 3-2 Kadın, "Bahçedeki ağaçların meyvelerinden yiyebiliriz" diye yanıtladı,

1 Tekvin 3-3 "Ama Tanrı, 'Bahçenin ortasındaki ağacın meyvesini yemeyin, ona dokunmayın; yoksa ölürsünüz' dedi." 

1 Tekvin 3-4 Yılan, "Kesinlikle ölmezsiniz" dedi,

1 Tekvin 3-5 "Çünkü Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız."

1 Tekvin 3-6 Kadın ağacın güzel, meyvesinin yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü. Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına verdi, o da yedi.

Wednesday, July 1, 2020

Eşitliği bozan frekans ... Mülkiyet arzusu

Mülkiyet ve eşitlik Rızıkta "eşitlik" ortamının sağlanması ruhsal tekâmül sürecinin en önemli sınavlarından biridir. Allahü Teala yaratılışta tüm rızıkları, nimetleri insanların eşit paylaşabilecekleri şekilde ve bolca bahşetmiş ve bu durumun korunmasını istemiştir. İlgili ayetler şöyledir.

41/10 - Ve ceale fıha ravasiye min fevkıha ve barake fıha ve kaddera fıha akvateha fı erbeati eyyam SEVAEN lis sailın
( Ve "Orada, onun üstünde dağlar oluşturdu. Orada bereket verdi. Orada, gıdaları azıkları, araştıranlar için dört günde EŞİT olarak düzenleyerek ölçülendirdi." )

Ancak Nahl suresinin 71. ayetinde ifade edildiği üzere sınava tabi tutulduklarını idrak edemeyen inkarcı müşrikler rızkı gasp edip elinde tutmakta ve eşitliği bozarak diğer insanlara zulmetmektedirler.

16/71 - Vallahü faddale ba'daküm ala ba'dın fir rızk fe mellezine füddılu bi raddı rizkıhim ala ma meleket eymanühüm fe hüm fıhi SEVA' e fe bi nı'metillahi yechadun
( Ve Allah, rızıklarda bazınızı bazınıza üstün kıldı. Ancak o üstün olanlar rızıklarını o ellerinin malik olduklarına vermezler ki onda EŞİT olsunlar. Yani Allah' ın nimeti ile cihad mı ediyorlar? )

İnsanı şirke sürükleyen "mülkiyet" arzusu sınav niteliğinde olan nefsani ve negatif frekansların bir sonucudur. Oysa ki malik olma ve mülkiyet sadece ve sadece herşeyin yaratıcısı olan Allah'a mahsustur. İnsan'ın yapması gereken ise malik Allah tarafından bahşedilen nimetlere şükretmek ve bu ilahi lütufa karşılık iyi, doğru ve samimi bir kul olmaktır.

2/107 - E lem ta'lem ennellahe lehu mülküs semavati vel ard ve ma leküm min dunillahi min veliyyin ve la nasır
( Bilmez misin ki göklerin ve yerin mülkü kesinlikle O’nadır Allah’a dır ve size Allah’tan başka dost ve yardımcı yoktur. )

İnsanın en büyük sorunu Allah bilincini tam olarak edinememesi, Allah kavramının yüceliğini algılayamamasıdır. Bu sorun da zaten diğer tüm sorunların kök sebebini oluşturmaktadır.

6/91 - Ve ma kaderullahe hakka kadrihı .... ( Allah' ı gerçek kudreti ile takdir edemediler. .... )

Allah'ın zikrini ve nimetlerin eşit paylaşılması gerektiğini unutan inkarcılara aldatıcı maddeden daha da fazla verildiği ve böylelikle farkedemedikleri bir azaba sürüklendikleri aşağıdaki ayetlerde bildirilmektedir.

6/44 - Fe lemma nesu ma zükkiru bihı fetahna aleyhim ebvabe külli şey' hatta iza ferihu bima utu ehaznahüm bağteten fe iza hüm müblisun ( O hatırlatılanları unuttuklarında, onlara herşeyin kapısını açtık. Nihayet o verilenlerden dolayı ferahlayıp sevindiklerinde onları ansızın yakaladık. Böylece o zaman onlar ümitsizler oldular. ) 

23/55 - E yahsebune ennema nümiddühüm bihı min malin ve benın ( Sanıyorlar mı ki, onlara kesinlikle o maldan ve oğuldan yaydıklarımızla, )

23/56 - Nüsariu lehüm fil hayrat bel la yeş'urun ( Onlara hayırlarda koşuyoruz. Bilakis farketmezler. )

Aşağıdaki ayetlerde de bitmek bilmeyen mal toplama ihtirasından, mülkiyet arzusunun aldatıcılığından, mal ile ebediyete erişebilmeyi umma yanılgısından ve bunların hazin sonucundan bahsedilmektedir.

74/11 - Zerni ve men halaktu vehıyden
( Tek olarak yarattığım kimseyi bana bırak. ) 74/12 - Ve ce'altü lehu malen memduden
( Ve ona bolca yayılmış mal oluşturdum. )
74/13 - Ve benine şuhuden
( Ve şahit olunan oğullar. )
74/14 - Ve mehhedtü lehu temhiden
( Ve ona imkanları yaydım da yaydım. )
74/15 - Sümme yatme'u en ezide
( Sonra daha da artırmamı ümit eder. )
74/16 - Kella innehu kane li ayatina aniden
( Hayır kesinlikle o ayetlerimize inat etmekte, direnmekteydi. )
74/17 - Se urhikuhu sa'uden
( Onu yokuşa sardıracağım. )

104/2 - Ellezi cemea malen ve addedeh
( O malı toplayan ve onu adet adet sayan, ) 104/3 - Yahsebü enne malehu ahledeh
( Malının onu ebedi kılacağını sanar. )

2/96 - Ve le tecidennehüm ahrasan nasi ala hayah ve minellezine eşraku yeveddü ehadühüm lev yüammeru elfe seneh ve ma hüve bi müzahzihıhı minel azabi en yüammer vallahü besırun bima ya'melun
( Ve kesinlikle onları hayatta insanların en hırslıları olarak bulacaksın. O ortak koşanlardan her biri bin sene ömür sürmeyi arzular. Onlar uzun ömür sürerek o azaptan uzaklaşacak değillerdir. Allah o yaptıklarını görendir. )