Çeviri

Saturday, July 8, 2023

"İyilik"! için Yapay Zekâ ...

6-7 Temmuz 2023 tarihlerinde, Birleşmiş Milletler tarafından Cenevre'de "AI For GOOD Global Summit" ( İYİLİK İçin Yapay Zeka Zirvesi ) toplantısı organize edilmiştir. Toplantının son günü olan "07.07"*.2023 tarihinde "9"** adet robot "sözde" katılımcıların sorularını yanıtlamışlardır. 

* 7 sayısı döngü sonunu simgelemektedir. 

** 9 sayısı 666 sayısının nümerolojik değeri ve okültizmde negatif ftekansın ve sihirin sembolüdür. Toplantıya dahil edilen robot adedinin 9 olarak belirlenmesi düşündürücüdür.

Konuya ilişkin basındaki kasıtlı ve manipülatif manşetten de anlaşılacağı üzere esasen bir bilgisayar programı, bir yazılım olan Yapay Zekâ'nın, tıp, mühendislik vb. gibi alanlarda "insanlığın hizmetine" olmak üzere sunulması gerekirken, konuya ilişkin tüm mesajların "insanlığın efendiliğine" yönelik olarak ve "sosyal yaşama müdahale, kontrol, yönetim, denetim" çerçevesinde verilmesi oldukça düşündürücüdür. 


Yapay zeka destekli robotlar, dünyayı insanlardan daha iyi yöneteceklerini söylemişler ve insanların yapay zekayı geliştirirken dikkatli olması gerektiğini kaydetmişler!!!

Organizasyonun logosunda bir "A" harfi ve içinde ucu yukarı yönlü bir "Ok" görünse de logo "ters" çevirildiğinde birbirine cepheli iki adet"7" sayısı ( nümerik olarak 77 ) ve/veya okült bir sembol olan birbirine bakan "Çift Yılan" tezahür etmekte gibidir. 




"Çift Yılan" figürü satanik okültizmde "Düalitey", "Kontrol"!, "Felâket" ve "Elit Aileler" ( küresel şirketler sahibi şeytanlar zümresi ) gibi kavramları simgelemektedir.

7 sayısı ise bir döngülük frekansı ve "döngü sonunu" simgeleyen ve kutsal kitaplarda sıkça zikredilen bir sayıdır. Ayrıca Kur'an'da geçen "İkili Yedi" ifadesi de döngüsel düaliteyi, yaratılış kodlarını ve Rab'bin yaratış kudretini simgeleyen bir  kavramdır. 

15/86 İnne rabbeke huvel hallakul alim

( Kesinlikle Rab’bin, O yaratandır bilendir. )

15/87 Ve lekad ateynake SEB'AN MİNEL MESANİ vel kur'anel azim

( Ve biz sana İKİLİLERDEN YEDİYİ ve büyük Kur'an' ı verdik. )

Yukarıda yer alan logodaki "AI" figürünü çevreleyen daire 17 parçadan oluşmaktadır. 17 sayısının nümerolojik değeri 8 olmaktadır ki bu sayı yeni döngü başlangıcının ve sonsuz döngünün sembolüdür. Ayrıca sayıda 1 ve 7 rakamlarının bulunması "döngü sonu" ( 7 ) ve "yeni döngü başlangıcı" ( 1 ) kavramlarını simgelemekte gibidir.

7 sayısı İncil'de, felâket algısı yaratan ancak esasen inananlar için kurtuluş vasıtası olan "döngü sonu vakaları" ile ilintili olmak üzere Yedi Mühür, Yedi Bela, Yedi Melek, Yedi Borazan vb. gibi kavramların içinde de yer almaktadır.

66 Revelations 15-1 Gökte büyük ve şaşılası başka bir belirti gördüm: Son YEDİ BELAYI taşıyan yedi melekti. Çünkü Tanrı'nın öfkesi bu belalarla son buluyordu.

66 Revelations 5-1 Tahtta oturanın sağ elinde iki yanı da yazılı, YEDİ MÜHÜRLE mühürlenmiş bir tomar gördüm.

Her şeyin Allah'ın planı dahilinde olduğunu unutarak kendilerini O'na ortak koşan ve insanların kendilerini ilah addetmelerini arzulayan Zionist zümre, dijital teknoloji ( AI ) tuzağı vasıtasıyla insanlığı robotlara dönüştürmeyi ve böylelikle "Great Reset" ( Büyük Sıfırlama ) adını verdikleri döngü sonunu sözde bizzat getirebilmeyi hedeflemektedir. Bu çerçevede AI'yı sanki özbilinçli ilahi bir varlık*** gibi algılatmaya, mesajlarını / talimatlarını bu yolla vermeye ( "Biz demiyoruz AI diyor." taktiği**** ) ve dolaylı olarak ilahlaşmaya çalışmaktadırlar. Ancak unuttukları tek şey "Allah'ın tuzağının daha büyük olduğu ve tuzakların sadece sahiplerinin başına geçeceğidir." ( Fatir 35/43 )

*** AI şehri Neom City'nin kurulduğu Suudi Arabistan, Sophia isimli AI robota "vatandaşlık" vermiştir.

**** AI bir bilgisayar programı, bir yazılım olup programcısının / yazılımcısının kodlaması ve kurguladığı algoritması dışında herhangi bir icraatta ( eylem, söylem, hesaplama ) bulunması mümkün değildir.

Gerçek sembolizmi ve mesajlarını yukarıdaki logodaki gibi tersten veren şeytanların, "AI For GOOD" ( İYİLİK için ) ifadesindeki "Good" ( İyi ) kelimesine de esasen ters anlam yani "Kötülük" anlamı yüklemiş olması kuvvetle muhtemeldir. Zira bir şeyin "iyiliğinin", "iyi olduğunun" abartılı ve bariz şekilde vurgulanması o şey ile ilgili şüphelerin oluşmasına yol açar!

Friday, July 7, 2023

Kayra ve Hayr kelimeleri

Türkçe kökenlı "Kayra" kelimesi ve Arapçadaki "Hayr" kelimesi ortak KR / HR köküne sahip kelimeler olup "Yüce addedilip hürmet edilenden gelen koruma, İyilik, Kayırma, Hayır" anlamlarını temsil etmektedir.

"Kayra" kelimesinin İncil'deki tezahürleri şöyledir. 

58 Hebrews 2-9 Bununla birlikte, bir süre meleklerden biraz geri kılınan İsa’yı görüyoruz. Çektiği ölüm işkencelerinden ötürü yücelik ve onur tacını taşımaktadır. TANRI KAYRASIYLA herkesin yararına ölümü tatması için oldu bu.

58 İbraniler 4-16 Onun için, KAYRA* tahtına tam güvenle yaklaşalım. Öyle ki, YARDIMA GEREKSİNİM DUYULAN DÖNEMDE lütuf bulalım ve KAYRAYA kavuşalım. 

58 Hebrews 10-29 Tanrı Oğlu’nu ayakları altında çiğneyene, aracılığıyla kutsal kılındığı antlaşma kanını bayağılaştırana, KAYRA RUHU’nu aşağılayana ne denli daha ağır ceza yaraşacağını bir düşünün! 

58 Hebrews 12-15 Dikkat edin, kimse TANRI KAYRASINA kavuşmaktan geride kalmasın. ‘Hiçbir acılık kökü büyüyüp kargaşalığa yol açmasın’ ve bununla sayısız insan etkilenip yozlaşmasın. 

58 Hebrews 13-9 Çeşitli ve yabancı öğretilerin etkisiyle çalkalanmayın. Çünkü yüreğin yiyecek, içecekle değil, TANRISAL KAYRAYLA pekiştirilmesi yararlıdır. Yiyecek, içecekle gününü gün edenlere hiçbir yarar sağlanmadı. 

58 Hebrews 13-25 KAYRA hepinizle olsun. Amin.

Kur'an'da "Hayr" kelimesinin "Rab'bin ismi" ( Esma ) ve Rab'bin lütfu ve koruması" anlamında geçtiği bazı ayetler şöyledir.

2/105 Ma yeveddullezine keferu min ehlil kitabi ve lel muşrikine en yunezzele aleykum min HAYRİN MİN RABBİKUM vallahu yehtessu bi rahmetihi men yeşa vallahu zul fadlil azim

( O kitap sahiplerinden inkarcı ve ortak koşan olanlar, RAB'BİNİZDEN ÜZERİNİZE HAYIRDAN indirilmesini sevmezler, arzulamazlar. Allah rahmetini dilediği kimseye tahsis eder. Allah büyük üstünlük sahibidir. )

3/150 Belillahu mevlakum ve huve HAYRUN nasirin

( Bilakis Allah dostunuz ve o yardım edenlerin EN HAYIRLISIDIR. )

3/198 Lakinillezinettekav rabbehum lehum cennatun tecri min tahtihel enharu halidine fiha nuzulen min indillah ve MA İNDELLAHİ HAYRUN lil ebrar

( Lakin o Rab’lerinden sakınanlar, onlara, Allah’ın indinden ağırlama, ikram olarak, içinde ebedi olacakları, altlarından nehirler akan bahçeler vardır. O ALAH'IN İNDİNDEKİ iyiler için HAYIRLIDIR. )

10/109 Vettebi' ma yuha ileyke vasbir hatta yahkumellah ve HUVE HAYRUL HAKİMİN

( Ve sana vahyedilene tabi ol. Allah hüküm verene kadar sabret. O HAKİMLERİN EN HAYIRLISIDIR. )

11/86 BEKİYYETULLAHİ HAYRUN  lekum in kuntum mu'minin ve ma ene aleykum bi hafiyz

( Eğer inananlarsanız ALLAH'IN BAKİYESİ size DAHA HAYIRLIDIR. Ben üzerinize koruyucu, gözetici değilim. )

20/73 İnna amenna bi rabbina li yağfira lena hatayana ve ma ekrahtena aleyhi mines sihr VALLAHU HAYRUN ve ebka

( Kesinlikle biz, hatalarımıza ve sihirden o bizi ona zorladığına karşı bize af eylemesi için Rab’bimize inandık. ALLAH DAHA HAYIRLIDIR ve bakidir. )

İncil'de Anadolu şehirleri, 7 Kilise ve  21

İncil'de, Mesih İsa'nın havarilerinin Rab'bin Kutsal Ruh vasıtasıyla ilettiği kelâmını yaymak üzere gittikleri 21 yer bugünkü Türkiye sınırları içinde kalmaktadır. 

1- Antakya ( Acts 11-26 - Antakya - Hatay

2- Antalya ( Acts 14-25 - Antalya )

3- Assos ( Acts 20-13 - Behramkale - Çanakkale

4- Bergama ( Revelations 2-12 - Bergama - İzmir - 3. Kilise )

5- Derbe ( Acts 14-6 - Kerti Huyuk - Karaman )

6- Efes ( Ephesians 1-1 - Efes - İzmir - 1. Kilise )

7- Filadelfya ( Revelations 3-7 - Alaşehir - Manisa - 6. Kilise )

8- İzmir ( Revelations 2-8 - İzmir - 2. Kilise )

9- Kapadokya ( 1. Petrus 1-1 - Kapadokya - Nevşehir )

10- Kolose ( Colossians 1-2 Honaz - Denizli )

11- Konya ( Acts 14-1 - Konya )

12- Laodikya ( Revelations 3-14 - Laodikya - Denizli - 7. Kilise )

13- Listra ( Acts 14-8 - Klistra - Konya )

14- Milet ( Acts 20-15 - Milet - Aydın )

15- Mira ( Acts 27-5 - Demre - Antalya )

16- Perge ( Acts 14-25 - Perge - Antalya )

17- Pisidya Antakyası ( Acts 13-14 - Pisidia Antakya - Isparta )

18- Sart ( Revelations 3-1 - Sart - Manisa - 5. Kilise )

19- Tarsus ( Acts 9-11 - Tarsus - Mersin )

20- Tiyatira ( Revelations 2-18 - Akhisar - Manisa - 4. Kilise )

21- Troas ( Acts 20-6 - Truva - Çanakkale )

Kutsal Ruh vasıtasıyla iletilen ilmin yayılması kapsamında Türkiye'deki 21 yerin ayetlerde zikredilmesi Ruh kelimesinin nümerik sembolünün 21 sayısı olması açısından dikkat çekmektedir. Hatırlanacağı üzere Ruh kelimesi Kur'an'da 21 kere tekrarlanmakta olup, "Ruh ilminden" bahsedilen tek ayetin kodunda ( 17/85 ... 1+7+8+5 = 21 ) ve ayetteki kelime adedinde de 21 nümerolojisi bulunmaktadır. 

17/85 Ve (1) yes'elune (2) ke (3) an (4) er (5) ruh (6) kul (7) er (8) ruhu (9) min (10) emri (11) rabb (12) i (13) ve (14) ma (15) utitum (16) min (17) el (18) ilmi (19) illa (20) kalila (21) 

( Ve sana ruhtan sual ediyorlar. De ki: "Ruh, Rab’bimin işlerindendir. İlminden size azıcık haricinde verilmemiştir." )

Aşağıdaki ayetlerde belirtilen "Yedi Kilisenin" bulunduğu coğrafi konumlar da yukarıdaki Türkiye sınırlarında kalan 21 yerin içindedir.

66 Revelations 1-4 Ben Yuhanna'dan, Asya İli'ndeki YEDİ KİLISEYE selam! Var olan, var olmuş ve gelecek olandan, O'nun tahtının önünde bulunan YEDİ RUHTAN ve ölüler arasından ilk doğan, 

66 Revelations 1-11 Şöyle diyordu; "Alfa ve Omega Ben'im. llk ve son Ben'im. Gördüklerini kitaba yaz ve Asya'daki YEDİ KİLİSEYE, EFES, İZMİR, BERGAMA, TİYATİRA, SART, FİLADELFYA ve LAODİKYA'YA gönder" dedi.

Yedi Kilise'nin coğrafi konumları

Döngü sonu ve halden hale geçiş kavramlarının nümerik sembolleri 7 ve 11 sayılarıdır. Döngü sonu ve halden hale geçiş haberinin iletildiği 7 kilisenin isimlerinin bildirildiği yukarıdaki ayetin numarası da 11'dir. 

Vahiy bölümünün 1-20 kodlu ayetinde 7 sayısının üç kavram ile ilintili olması da 21 nümerolojisine işaret etmekte gibidir. Yedi Yıldız, Yedi Kandillik, Yedi Kilise ... ( 7+7+7 = 21 ) Ayrıca ayetin kodundaki sayıların toplamı da 21 ( 1+20 = 21 ) sayısını vermektedir.

66 Revelations 1-20 Sağ elimde gördüğün YEDİ YILDIZLA YEDİ ALTIN KANDİLLİĞİN sırrına gelince, yedi yıldız yedi kilisenin melekleri, yedi kandillikse YEDİ KİLİSEDİR."

7 sayısı üçlemesinin Ruh kelimesiyle birlikte yer aldığı diğer bir ayet de şöyledir.

66 Revelations 5-6 Tahtın, dört yaratığın ve ihtiyarların ortasında, boğazlanmış gibi duran bir Kuzu gördüm. YEDİ boynuzu, YEDİ gözü vardı. Bunlar Tanrı'nın bütün dünyaya gönderilmiş YEDİ RUHUDUR.

Ayrıca İncil'de Türkiye sınırları içinde kalan aşağıdaki bölgeler de zikredilmektedir.

Misya ( Acts 16-7 - Bandırma, Erdek, Balıkesir, ilinin tümünü, Manisa, İzmir, Kütahya, Bursa, Çanakkale illerini kapsayan bölge )

Bitinya ( Acts 16-7 - İzmit Körfezi, İstanbul, Sakarya, Düzce ve Bursa illerini kapsayan bölge )

Frigya ( Acts 16-6 - Eskişehir, Kütahya ve Afyon illerini kapsayan bölge )

Galatya ( Acts 16-6 - Ankara ve Eskişehir illerini kapsayan bölge )

"Babanız İblis"!

Aile ve Zürriyet ( Soy ) kavramları, madde planı ( âlemi ) itibarıyla ortak kan bağı, ortak biyolojik bağ, ortak fiziksel ( bedensel ) nitelik, ortak genetik kod anlamlarını temsil etmektedir. Ancak ruhsal plan itibarıyla bu kavramlar ortak zihinsel nitelik, ortak frekans, ortak ilahi kodlama  anlamlarını içermektedir ki bu anlamlar aile ve soy kavramlarının gerçek tanımını temsil etmektedirler. Bu hususun en net yansıması, Hud suresinin 45. ayetinde Rab'bin, Nuh'a, "oğlunun onun ailesinden olmadığını" bildirmesidir.

11/45 Ve nada nuhun rabbehu fe kale rabbi İNNEBNİ MİN EHLİ ve inne va'dekel hakku ve ente ahkemul hakimin

( Ve Nuh Rab’bine seslendi de "Rab’bim KESİNLİKLE OĞLUM AİLEMDENDİ. Senin vaadin kesinlikle gerçektir. Sen hakimlerin en hakimisin." dedi. )

11/46 Kale ya nuhu İNNEHU LEYSE MİN EHLİK İNNEHU AMELUN ĞAYRU SALİHİN FE LA TES'ELNİ MA LEYSE LEKE BİHİ İLM inni eizuke en tekune minel cahilin

( "Ey Nuh, KESİNLİKLE O SENİN AİLENDEN DEĞİLDİ. KESİNLİKLE O İYİ OLMAYANI YAPTI. O HALDE , O SANA İLMİ OLMAYANI BANA SUAL ETME. Kesinlikle ben seni cahillerden olursun diye öğütlerim." dedi. )

Ayetteki bir önemli ifade de Rab'bin, Nuh'un "aile kavramı hakkında ilminin olmadığını" bildirmesidir. Yani ayette aile kavramının biyolojik bağdan, ortak kan bağından ibaret olmadığına dikkat çekilmektedir.

Kutsal kitaplarda cin şeytanı İblis, kurnazlığın, aldatıcılığın, yanıltmanın yani negatif frekansın sembolü olmak üzere "Yılan" kelimesiyle temsil ve teşbih edilmektedir. Cin seytanı İblis'in, insanlığı temsil eden Adem'i aldatması kitaplarda şöyle yer almaktadır.

1 Genesis 3-1 RAB Tanrı'nın yarattığı yabanıl hayvanların en kurnazı YILANDI. YILAN kadına, "Tanrı gerçekten, 'Bahçedeki ağaçların hiçbirinin meyvesini yemeyin' dedi mi?" diye sordu.

1 Genesis 3-2 Kadın, "Bahçedeki ağaçların meyvelerinden yiyebiliriz" diye yanıtladı,

1 Genesis 3-3 "Ama Tanrı, 'Bahçenin ortasındaki ağacın meyvesini yemeyin, ona dokunmayın; yoksa ölürsünüz' dedi."

1 Genesis 3-4 YILAN, "Kesinlikle ölmezsiniz" dedi,

7/20 Fe vesvese lehumeş ŞEYTANU li yubdiye lehuma ma vuriye anhuma min sev'atihima ve kale ma nehakuma rabbukuma an hazihiş şecerati illa en tekuna melekeyni ev tekuna minel halidin

( ŞEYTAN onların ayıplarından, çirkinliklerinden o onlara gizlenmişleri, örtülmüşleri onlara açığa çıkarmak için onlara vesvese verdi. "Rab’biniz, ancak iki melek veya ebedilerden olursunuz diye sizi şu ağaçtan men etti." dedi. )

Adem'in, "yasak ağaca" yaklaşması, İblis'in "soy ağacı" ( cin şeytanlarının soy ağacı, nehatif frekans kaynağı ) ile temas ederek saf insan niteliğini bozmasını temsil etmektedir. "Ağaç" sembolizmi "düalite" anlamını da içermektedir ki Tevrat'ta "İyiyi kötüyü bilme ağacı" olarak tanımlanır. Adem ağaca yaklaşma sonucunda kaba madde planı dünyaya indirilmiş ve burada cin hibridi bir insan soyunun yayılmasına vasıta olmuştur. Ve ruhsal tekâmüle erip saflığına kavuşmasının yegâne koşulu da kendisindeki nefsani, maddi ve dünyevi frekanslardan yani düalitenin negatif yönünden sıyrılabilmesidir.

Tıbbın sembolünün "Çift Yılan" olması da ezoterik açıdan konuyla ilintili satanik bir sembolizm olup düalite kısır döngüsünü temsil etmektedir.

İnsan beyninde bulunan "Reptilian Complex" ( Sürüngen Kompleksi ) isimli organ da nefsani frekansların kaynağı niteliğindedir.

İsra suresinin aşağıdaki ayetlerinde yer alan "İblis'in insana evlatta ortak olması" ifadesi de insanlığın şeytani negatif frekansların tesiri altında olmasını ifade etmektedir. Ve görüleceği üzere ayette bu durum bir "aile bağı", "ortak soy" algısı yaratacak şekilde ifade edilmiştir.

17/61 Ve iz kulna lil melaiketiscudu li ademe fe secedu illa İBLİS kale e escudu li men halakte tiyna

( Ve zamanında meleklere "Adem için yere kapanın." dedik de İBLİS haricinde yere kapandılar. "O çamurdan yarattığın kimse için yere mi kapanayım?" dedi. )

.....

17/64 Vestefziz men isteta'te minhum bi savtike ve eclib aleyhim bi haylike ve racilike ve ŞARİKHUM FİL emvali VEL EVLADİ veidhum ve ma yeiduhumuş şeytanu illa ğurura

( Ve onlardan kime istidatın olursa sesin ile yerinden oynat, kımıldat. Atlarınla ve yayalarınla üzerlerine yönel. ONLARA malda ve ÇOCUKLARDA ORTAK OL. Onlara vaad et. Ve şeytan onlara aldatmanın haricinde vaad etmez. )

İncil'in aşağıdaki ayetlerinde yer alan "Babanız İblis", "Yılanlar, Engerekler Soyu" ifadeleri de yine konuya dikkat çekmektedir.

43 John 8-44 SİZ BABANIZ* İBLİS'TENSİNİZ ve babanızın arzularını yerine getirmek istiyorsunuz. O başlangıçtan beri katildi. Gerçeğe bağlı kalmadı. Çünkü onda gerçek yoktur. Yalan söylemesi doğaldır. Çünkü o yalancıdır ve yalanın babasıdır.

* Ayetteki "Baba" sembolizmi Mesih İsa'nın Rab'bi zikrederken "Babam" demesiyle benzerlik arzetmektedir. Yani bu ifade "tesiri altında olunan frekansları" temsil etmektedir. Bakara suresinin 2/200 kodlu ayetindeki "Allah’ ı, babalarınızı hatırladığınız gibi veya daha şiddetli hatırlayın." cümlesi de bu teşbihe bir örnektir.

40 Matthew 12-34 SİZİ ENGEREKLER SOYU! Kötü olan sizler nasıl iyi sözler söyleyebilirsiniz? Çünkü ağız yürekten taşanı söyler.

40 Matthew 23-33 "SİZİ YILANLAR, ENGEREKLER SOYU! Cehennem cezasından nasıl kaçacaksınız?

Aşağıdaki İncil ayetinde yer alan "İblis'in oğlu" ifadesi de bir büyücüyü nitelemek için kullanılmaktadır.

44 Acts 13-8 Ne var ki Baryeşu BÜYÜCÜ anlamına gelen diğer adıyla Elimas onlara karşı koyarak valiyi iman etmekten caydırmaya çalıştı.

44 Acts 13-9 Ama Kutsal Ruh'la dolan Saul, yani Pavlus, gözlerini Elimas'a dikerek, 

44 Acts 13 10 "EY İBLİS'İN OĞLU İblis'in oğlu!» dedi. "Yüreğin her türlü HİLE ve SAHTEKÂRLIKLA dolu; doğru olan her şeyin düşmanısın. Rab'bin düz yollarını çarpıtmaktan vazgeçmeyecek misin?"

Wednesday, July 5, 2023

Hulum meselesi

Hatırlanacağı üzere 2018 yılında, resmi bir internet sitesinde, ergenliğe girmiş kız çocuklarının nikahlanabilmesi için alt sınır yaşının 9 olarak beyan edildiği iddiası gündeme gelmiş ve tartışma oluşmuştu. Bu bölümde, söz konusu İddiaların gerçek olup olmamasından bağımsız olarak konu incelenmiştir. Zira maalesef toplumda çocuk yaşta evliliği makul gören bir kitle de mevcuttur.

Öncelikle bu husus Kur'an ayetleriyle uyumsuzluk arzeden bir durumdur. Zira Kur'an'da herhangi bir yaş belirtilmediği gibi ergenliğe girmiş kızların nikahlanmasına ilişkin bir ayet dahi bulunmamaktadır.

Kur'an'da ergenlik hususu "Yebluğel hulum / Beleğal hulum" ( Rüyaya ermek ) olarak geçmektedir.

Yebluğ / Beleğa = Erişmek, Ermek

Hulum = Rüya 

Aşağıdaki ayet üçlüsünde hizmetlilerin, ergenliğe girmemiş olan çocukların, ergenliğe girmiş olan çocukların ve nikahlanma imkânı kalmamış kadınların mahrem olma zamanları yani ortada olmama zamanları, "izin isteme" ifadesi vasıtasıyla bildirilmektedir.

Ayet üçlüsünün ilkinde ifade edilen, ergenliğe girmiş olanların mahrem olmak üzere üç kere ( şafak duası öncesinde, elbiseler çıkarıldığında ve yatsı duası sonrasında yatarken ) izin istemelerinden yani ortamdan çekilmelerinden bahsedilmektedir.

24/58 Ya eyyuhellezine amenu li yeste'zinkumullezine meleket eymanukum vellezine lem yebluğul hulume minkum selase merrat min kabli salatil fecri ve hiyne tedaune siyabekum minez zahirati ve min ba'di salatil işa'i selasu avratin lekum leyse aleykum ve la aleyhim cunahun ba'dehunn tavvafune aleykum ba'dukum ala ba'd kezalike yubeyyinullahu lekumul ayat vallahu alimun hakim

( Ey o inananlar, o ellerinizin malik oldukları ve ihtilama, ergenliğe erişmemiş olanlar, tanyeri ağarmasındaki şafak duası öncesinde, elbiselerinizi çıkardığınızda ve yatsı duası sonrasında sizden üç kere izin istesinler. Mahrem olmanız size üç keredir. Onların dışında, birbirinize tavaf etmenizde size ve onların üzerine günah yoktur. Allah ayetleri size işte böyle açıklar. Allah bilendir hakimdir.  )

Ayette, belirtilen zamanlar dışında "birbirinize tavaf edebilirsiniz" yani "birbirinize görünebilir, aynı ortamda dolanabilirsiniz" denmektedir.

İkinci ayette de yine ilkinde olduğu gibi bu sefer "ergenliğe girmiş olan çocukların" izin istemelerinden yani ortamdan çekilmelerinden bahsedilmektedir.

24/59 Ve İZA BELEĞAL ATFALU MİNKUMUL HULUME fel yeste'zinu ke meste'zenellezine min kablihim kezalike yubeyyinullahu lekum ayatih vallahu alimun hakim

( Ve SİZDEN ÇOCUKLAR RÜYAYA ERDİKLERİNDE ( İHTİLAM OLDUKLARINDA ), o onlardan öncekilerin izin istedikleri gibi İZİN İSTESİNLER. Allah size ayetlerini işte böyle açıklar. Allah bilendir hakimdir. )

Üçüncü ayette ise nikahlanma ihtimali olmayan kadınların mahrem olma zamanları yani ortada olmama zamanları bildirilmektedir.

24/60 Vel kavaidu minen nisaillati la yercune nikahan fe leyse aleyhinne cunahun en yeda'ne siyabehunne ğayra muteberricatin bi zineh ve en yesta'fifne hayrul lehunn vallahu semiun alim

( Ve nikahlanmayı ummadan oturan kadınların, süslerini açığa çıkarmadan, göstermeden elbiselerini çıkarmalarında onlara günah yoktur. Ve iffetli olmaları onlara daha hayırlıdır. Allah duyandır, bilendir.  )

Dolayısıyla Kur'an'da "ergenliğe girmiş kızların nikahlanması" ve "yaş zikredilmesi" gibi bir konu bulunmamaktadır.

OceanGate Titan Batiskafı Vakası

Titanic gemisinin enkazını görüntülemek için Atlantik Okyanusu'nun dibine inen Ocean Gate şirketine ait "Titan" isimli batiskaf 18.06.2023 tarihinde, indiği derinlikteki basınç nedeniyle patlayarak dağılmıştır. Batiskafın içindeki 5 kişi hayatını kaybetmiştir. 

Batiskafta Ocean Gate CEO'su Stockton Rush, Gıda ve tarım, enerji ve ilgili altyapı, petrokimya ve telekomünikasyon altyapısı alanlarında faaliyet gösteren Engro Corporation şirketinin başkan yardımcısı Pakistanlı Şehzade Davud, Şehzade Davud'un oğlu Süleyman Davud, Havacılık sektöründe hizmet veren Action Aviation şirketinin sahibi İngiliz Hamish Harding ve Fransız denizaltı pilotu Paul Henry Nargeolet bulunmaktaydı.

- "Ocean Gate" kelimesi "Okyanus Kapısı / Okyanus Geçidi / Okyanus Portalı" anlamına gelmektedir. ( Boyutlar arası portaldan geçişi simgeleyen sayı 11'dir. )

- Titanic gemisinin enkazı 3800 metre derinliktedir. ( 3+8+0+0 = 11 )

- Titan, Kanada'ya ait Newfoundland topraklarından yaklaşık 740 kilometre açıklarında, Kuzey Atlantik Okyanusu'ndaki uluslararası sularda kaybolmuştur. ( 7+4+0 = 11 )

- Ocean Gate şirketi 2009 yılında kurulmuştur. ( 2+0+0+9 = 11 )

- Ocean Gate şirketinin 2023 yılı itibarıyla 47 personeli bulunmaktaydı. ( 4+7 = 11 )

- Titan'ın kaybolduğu ABD Sahil Güvenliğine saat 19:10'da bildirilmiştir. ( 1+9+1+0 = 11 ve 9/11 )

https://tr.m.wikipedia.org/wiki/2023_Titan_denizalt%C4%B1_olay%C4%B1

https://en.m.wikipedia.org/wiki/OceanGate

İncil'de "Denizin dibi" ifadesi sadece Matta bölümünün 18-6 kodlu ayetinde, ölümle ilgili olarak geçmektedir. Titan batiskafı vakasının gününün 18 Haziran ( 18.6 ) olması dikkat çekmektedir. Bu durum bir satanik kan ritüeline veya ilahi nizamın nümeroloji destekli "döngü sonu" mesajına işaret ediyor olabilir. ( Yaratılışta tesadüf yoktur. Daha doğrusu tesadüf vardır ancak rastgelelik yoktur. Zira tesadüf kelimesi "sadafa" ( birleştirmek, bir araya getirmek ) fiilinden türemiş bir isim olup "birleştirmek, bir araya getirmek" anlamına gelmekte ve planlı bir eylemi ifade etmektedir. )

40 Matthew 18-6 "Ama kim bana iman eden bu küçüklerden birini günaha düşürürse, boynuna kocaman bir değirmen taşı asılıp DENİZİN DİBİNDE BOĞULMASI kendisi için daha iyi olur. 

Bilindiği üzere küresel şirketler sahibi şeytani elit zümre tüm majik ve stratejik operasyonlarını, negatif anlam yüklemek suretiyle, kutsal kitaplardaki ayetlere ve ayetlerdeki nümerolojiye göre gerçekleştirmektedir. Zaten şifa veya maraz amacıyla yapılan tüm majik ( büyüsel, sihirsel ) operasyonların ilim kaynağı kutsal kitaptaki ayetler, kelimeler ve harflerdir. 

"Dipsiz derinlikler" ifadesinin yer aldığı aşağıdaki İncil ayetlerindeki nümeroloji ve kelimeler de dikkat çekmektedir.

66 Revelations 9-1 BEŞİNCİ MELEK borazanını çaldı. Gökten yere düşmüş bir yıldız gördüm. DİPSİZ DERİNLİKLERE AÇILAN KUYUNUN anahtarı ona verildi.

Batiskafın 5 kişilik olmasıyla "Beşinci melek" ifadesi sayısal uyum arzetmektedir.

66 Revelations 9-2 DİPSİZ DERİNLİKLERİN KUYUSUNU AÇINCA, kuyudan büyük bir ocağın dumanı gibi bir DUMAN ÇIKTI. Kuyunun dumanından güneş ve hava karardı.

"Dipsiz kuyudan duman çıkması" ifadesinin elbetteki muhtelif, katmanlı ve derin ezoterik anlamları bulunmakla birlikte konu bağlamında "dipteki patlama" ve buna bağlı "halden hale geçiş" anlamını da çağrıştırmaktadır. Ayetin kodunun ( 9-2 ) nümerolojik değeri 11 sayısını vermektedir. ( 9+2 = 11 )

66 Revelations 9-11 Başlarında kral olarak DİPSİZ DERİNLİKLERİN MELEĞİ vardı. Bu meleğin İbranice adı AVADDON, Grekçe adıysa APOLYON'dur.

Dipsiz derinliklerin meleğinin ismi olam "Avaddon / Abaddon" veya "Apolyon" kelimeleri "İmha edici, Mahvedici, Yok edici" anlamlarına gelmektedir. Legendary Pictures şirketinin bir film karakterine verdiği ismin "Titanus Abaddon" olması da "Titan" kelimesinin ayetlerle olan ezoterik ilintisini ortaya koymaktadır. Ayetin numarası 9-11 olup, hem 11 nümerolojisi hem de 9/11 sembolizmiyle uyum  arzetmektedir.

İsimleri itibarıyla da Titanic gemisinin ve Titan batiskafının satanik bir ritüel vasıtası olarak ve nihayetinde imha edilmek üzere üretildiği izlenimi oluşmaktadır. Şayet böyle bir durum olmasa dahi birbiriyle uyumlu kodlamalar ilahi nizamın bir mesajına işaret ediyor olabilir.

Ayrıca, tıpkı Titanic gemisinin, "Unsinkable" ( Batmaz ) ifadesiyle tanıtılması ve sonra batması! gibi Titan isimli batiskafın OceanGate şirketi tarafından "The safest vehicles on the planet" ( Gezegenin en güvenli araçları ) olarak tanıtılması ve sonra batması! ilginç bir uyum arzetmektedir.

Titanic gemisinde de, Titan batiskafında da büyük şirketlerin sahibi iş adamlarının bulunması ve vaka sonucunda hayatlarını kaybetmeleri Titanic vakası benzeri bir satanik ritüeli çağrıştırmaktadır.

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2020/03/titanic-2.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2019/05/titanic-fenomeni.html

OceanGate şirketi resmi web sitesinde "Expeditions"** başlığı altında 2024 yılı için Titanic gemisinin battığı yere düzenlediği turlar için bilet satmaya devam etmektedir.

** "Expeditions" kelimesi 11 harftan  oluşmaktadır.

Tuesday, July 4, 2023

"Çuval" vakası, 4 Temmuz ve 11 ritüeli

2003 yılında ABD'li askerler tarafından Türk askerlerinin başına "çuval" geçirilme vakası kaynaklarda şöyle yer alır.

"Çuval Olayı, Çuval Hadisesi ya da Süleymaniye Olayı "4 TEMMUZ" 2003 günü Kuzey Irak'ın Süleymaniye kentinde karargâh kurmuş bulunan bir binbaşı komutasındaki "11" Türk Silahlı Kuvvetleri mensubunun ve Türkmen mihmandarlarının Irak'taki işgal kuvvetlerinin bir parçası olan Amerikan "173." Hava İndirme Tugayı'na bağlı askerlerce ve yanlarında peşmergelerin de bulunduğu bir şekilde sürpriz bir baskın sonucu derdest edilmeleri ve başlarına çuval geçirilmek suretiyle götürülüp 60 saat süresince alıkonularak sorguya çekilmeleridir."

Çuval vakası esasen sembolizm içeren okült ve satanik bir ritüelin de tezahürüdür. 

- Amerikan kolonisinin 04.07.1776 tarihinde Britanya Krallığı'ndan ayrılması nedeniyle "4 Temmuz" günü Amerikalılar tarafından "Independence Day" ( Bağımsızlık Günü* ) addedilir. 4 Temmuz günü nümerolojik olarak 11 sayısını vermektedir. ( 4+7 = 11 )

- Çuval tacizine maruz kalan Türk askeri adedi 11'dir.

- Çuval tacizi Amerikan "173." Hava İndirme Tugayı'na bağlı askerler tarafından gerçekleştirilmiştir. ( 1+7+3 = 11 )

- Vakanın cereyan ettiği Kuzey Irak'taki sehrin ismi olan "Süleymaniye" kelimesinde 11 harf bulunmaktadır.

- "Çuval" esasen ırkçı ve satanik bir cemiyet olan "Ku Klux Klan"'ın sembollerinden biri olup, bu cemiyetin üyeleri başlarına çuval şeklinde, kafayı kaplayan kukuletalar giymektedirler.


Başlarında çuvala benzer kukuletalarıyla bir Ku Klux Klan grubu

* New York'ta bulunan "Statue of Liberty" ( Özgürlük Heykeli ) anıtının, Amerika'nın 04.07.1776 tarihinde özgürlüğe kavuşmasını simgelediği bilinegelse de esasen bu anıt kadın olarak nitelenen Lucifer'in ( Işık Getiren - Cin şeytanı İblis ) insana sözde "ışığı" ve "bilgiyi" getirmesini ve onu Tanrı'nın hapishanesi olan cennetten kurtararak "özgürlüğüne"! kavuşturmasını simgelemektedir.  Heykelin sağ elinde meşale, sol elinde de kitap bulunması sırasıyla ışığı ve bilgiyi simgelemektedir. Heykelin açılış tarihi 28.10.1886 olup, açılış günü de 11 nümerolojisi içermektedir. ( 2+8+1+0 = 11 )


47 2 Corinthians 11-14 Buna şaşmamalı. ŞEYTAN DA KENDİSİNE IŞIK MELEĞİ SÜSÜ VERİR. 

Ayetin sure kodunun nümerolojik değerinin ve sure kodu ile ayet kodunun nümerolojik toplamının 4 ve 7 sayıları üzerinden 11 sayısını vermesi de "4 Temmuz ( 4.7 )" gününün simgelediği anlamı teyid etmektedir.

47 ... 4+7 = 11

47 2 ... 4+7+2 = 13 ... 1+3 = 4

11-14 ... 1+1+1+4 = 7

4+7 = 11

Kökeni başlangıca dayansa da lluminati cemiyetinin de 1776 yılında kurulmuş olması dikkat çekmektedir.

Ayrıca bkz.

Monday, July 3, 2023

Ruhu sezmek ve İlm-i Kelâm

İsra suresinin 85. ayetinde insanın "Ruh" ilmi hususunda çok az bilgiye sahip olduğu bildirilmektedir.

17/85 Ve yes'eluneke anir RUH kulir RUHU min emri rabbi ve MA UTİTUM MİNEL İLMİ İLLA KALİLA

( Ve sana RUHTAN sual ediyorlar. De ki: "RUH, Rab’bimin işlerindendir. İLMİNDEN SİZE AZICIK HARİCİNDE VERİLMEMİŞTİR." )

Secde suresinin aşağıdaki ayetinde belirtilen "Rab'bin beşere üflediği ruhu", ona yaşam ve idrak veren "kelimeleridir". Yüce Rab her şeyi kelimeden yaratmıştır. Bir başka deyişle "Her şey kelimedir."

32/9 Summe sevvahu ve NEFAHA FİHİ MİN RUHİHİ ve ceale lekumus sem'a vel ebsara vel efideh kalilen ma teşkurun

( Sonra onu düzenleyip şekillendirdi ve İÇİNE RUHUNDAN ÜFLEDİ. Size kulaklar, gözler ve gönüller oluşturdu. Ne az şükrediyorsunuz. )

İnsanın "kelâm" ederken ( konuşurken ) nefes veriyor olması yani "üflüyor" olması ruh ve kelime özdeşliğine işaret eden ilahi bir ayet niteliğindedir.

Nisa suresinin aşağıdaki ayetinde Mesih İsa misali vasıtasıyla "ruhun kelime olduğu" açıkça bildirilmektedir.

4/171 ... innemel mesihu iysebnu meryeme rasulullahi ve KELİMETUH elkaha ila meryeme ve RUHUN MİNHU ...

( .... Meryem oğlu Mesih İsa, kesinlikle Allah’ın resulü, Meryem'e attığı KELİMESİ ve O’NDAN RUHTUR. ... )

Yunus suresinin aşağıdaki ayetinde de "tek gerçeğin kelimeler" olduğu bildirilmektedir.

10/82 Ve YUHİKKALLAHUL HAKKA Bİ KELİMATİHİ ve lev kerihel mucrimun

( Ve suçlular hoşlanmasalar da, ALLAH GERÇEĞİ KELİMELERİ ile GERÇEKLEŞTİRİR. )

İncil'in aşağıdaki ayetinde de tüm yaratılışın özünün "kelime" olduğu bildirilmektedir.

43 John 1-1 Başlangıçta KELİME vardı. KELİME Tanrı'yla birlikteydi ve KELİME Tanrı'ydı.

İnsanın en büyük yanılgısı belirli bir bilgi ve deneyim süreci sonunda çok şey bildiği kanaatine varmasıdır. Zira ayetlerde de belirtildiği üzere "gerçek bilginin" temelinde, insanın esasen çok az hakim olduğu kelime bilgisi yani İlm-i Kelâm bulunmaktadır. Bir başka deyişle insanların büyük çoğunluğu sürekli kullandıkları ve bildiklerini zannettikleri kelimelerin daha köken itibarıyla ne anlama geldiklerini dahi bilmemektedirler. Mesela bir deneme olarak değerli okurlar, günlük yaşamda sıkça kullanılan şu birkaç kelimeyi çevrelerindeki insanlara sorarak bahsedilen hususu teyid edebilirler. 

Türk = Türeyen, Türemiş olan, Yükselen, Yükselmiş olan

Dünya = En Alçak, En Aşağı, Alçak, Aşağılık

Anadolu = Anatolia ( Yukarı Yükseliş )

Evren = Eviren, Döndüren, Döngülü kılan

Kur'an = Okuma

Namus = Nomos ( Kural, Yasa, Görenek )

Normal = Norma uygun, Kurala uygun

Kâinat = Oluşum

Ayet = Göze görünür olma, İşaret

Cennet = Korunmuş olan, Örtülmüş olan, Gizli, Kaplayan

Kurban = Yakınlaşma, Yakınlaşan

Dolayısıyla Kur'an'da, ruh ilminden insanlara az verildiğinin bildirilmesi, insanların "gerçek anlamda" kelime bilgilerinin çok zayıf, çok az olduğuna da dolaylı olarak işaret etmektedir.

İnsanı ruhun sezgisine ulaştıracak olan İlm-i Kelâm'ın dört bileşeni bulunmaktadır.

1- İlm el Lugâviyat / İlm el Lisâniyat ( Linguistik / Dilbilim )

Farklı dillerin yapılarını, kurallarını ve özelliklerini inceleyen bilim alanıdır.

2- İlm el Maneviyat ( Semantik / Anlambilim )

Kelimelerin kök anlamlarını inceleyen bilim alanıdır.

3- İlm el İştikak ( Etimoloji / Kökenbilim ) : 

Kelimelerin oluşumunu, kök kelime, ek kelime, önek ve sonek bazında analitik olarak inceleyen bilim alanıdır. 

4- İlm el İdâd ( Nümeroloji / Rakambilim ) : 

Kelimeleri oluşturan harflerin alfabe sıra numaralarına göre kelime değerlerini inceleyen ve nümerolojik esaslara göre yorumlayan bilim alanıdır.

Yukarıdaki dört maddeden ikincisi olan "İlm el Maneviyat ( Semantik / Anlambilim )" ilmi açılım arzulayan her insanın öncelikli olarak kendi anadili itibarıyla odaklanması gereken husustur.

Rüzgar, Koku ve Ruhsal frekans

Arapça "Ruh" ( Ruh ) ve "Rih" ( Rüzgar, Koku ) kelimeleri ortak RH kökünden olup, her ikisi de özde "beden gözüyle görülemeyen", "tutulamayan" ancak "tesiri hissedilen" olguları yani bir anlamda "frekansı" temsil etmektedir. ( Almancadaki "Riechen ( Kokmak ) ve "Geruch" ( Koku ) kelimeleri de ortak kökendendir. ) Fransızcadaki "Âme" ( Ruh ) kelimesinin kökeninin Latince "Anima" ( Rüzgar, Hava, Üfleme ) kelimesi olması da "Ruh" ve "Rıh" kelimelerinin fonetik ve semantik köken ortaklığını teyid etmektedir.

Kur'an'da "Rih" kelimesi, "Ruh" kelimesini temsil edecek şekilde muteşabih olarak da yer almaktadır.

Enfal ve Yusuf surelerinin aşağıdaki ayetlerinde "Rih" kelimesi bir varlığın ( ayette insanın ) ayırt edici özelliğini, kodunu, frekansını, ruhunu temsil etmek üzere kullanılmıştır.

Kur'an'da "Rih" kelimesinin insana ait bir olgu olarak zikredildiği ilk ayet Enfal suresinin 46. ayetidir.

8/46 Ve etiy'ullahe ve rasulehu ve la tenazeu fe tefşelu ve TEZHEBE RİHUKUM vasbiru innellahe meas sabirin

( Ve Allah’a  ve O’nun resulüne itaat edin ve tartışmayın. Yoksa korkarsınız ve rüzgarınız, KOKUNUZ GİDER. Sabredin. Kesinlikle Allah sabredenlerle beraberdir.  )

Yukarıdaki ayetin kodunun nümerolojik değeri 18 üzerinden "9" sayısını vermektedir. ( 8+4+6 = 18 ... 1+8 = 9 )

İncil'in Vahiy bölümünün 18 numaralı ayetinde "İnsanı simgeleyen sayının 666 olduğu" belirtilmektedir ki bu sayının nümerolojik değeri de 18 ( 6+6+6 ) üzerinden 9 sayısını vermektedir. Dolayısıyla 666 sayısının temsil ettiği derin anlamlardan birinin de insana ait bedensel frekans olma ihtimali mevcuttur. ( İlgili ayetin numarasının 18 olması da ayrıca uyum arzetmektedir. )

66 Revelations 13-"18" Bu konu bilgelik gerektirir. Anlayabilen, canavara ait sayıyı hesaplasın. Çünkü BU SAYI İNSANI SİMGELER. SAYISI ALTIYÜZALTMIŞALTIDIR. 

Kaynaklarda insan bedeninin frekansının 62 - 72 Hz aralığında olduğu belirtilmektedir. Bu frekans aralığının üst limitini Hz cinsinden ifade eden 72 sayısının nümerolojik değerinin de 9 sayısını vermesi konu bağlamında anlam ifade ediyor olabilir.

https://www.google.com/amp/s/www.webtekno.com/haber/amp/133996

https://www.google.com/amp/s/m.haberturk.com/teknoloji/haber-amp/1195657-her-insanin-bir-frekansi-var

Yusuf suresinin aşağıdaki ayetinde yer alan "Yusufun kokusu / Yusuf'un rüzgarı" ifadesi de "Rih" kelimesinin "varlık tanımlayıcı" bir kod olarak tezahürüne vasıta olmaktadır.

12/94 Ve lemma fesaletil iyru kale ebuhum inni le ecidu RİHA YUSUFE lev la en tufennidun

( Ve kervan ayrıldığında, babaları "Eğer beni bunak addetmezseniz, kesinlikle ben YUSUF'UN rüzgarını, KOKUSUNU buluyorum." dedi. )

Ahzab suresinin aşağıdaki ayetinde ise "Rih" kelimesinin, kendisinden sonra gelen "Görünmeyen ordular" ifadesini yani "ruhsal frekans tesirlerini" temsil ediyor olması kuvvetle nuhtemeldir. 

33/9 Ya eyyuhellezine amenuzkuru ni'metellahi aleykum iz caetkum cunudun fe erselna aleyhim RİHAN VE CUNUDEN LEM TERAVHA ve kanellahu bima ta'melune besira

( Ey o inananlar, Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Zamanında size ordular, askerler gelmişti de onların üzerine RÜZGAR VE ONLARI GÖREMEDİĞİNİZ ORDULAR gönderdik. Allah ne yaptığınızı görendir. )

İncil'in aşağıdaki ayetlerinde de "Koku" kelimesi, "Yaşam"ı ve "Yaşama vesile olan Mesih İsa'nın ruhunu" temsil edecek şekilde yer almaktadır.

47 2 Corinthians 2-14 Bizi her zaman Mesih'in zafer alayında yürüten, O'nu tanımanın güzel KOKUSUNU aracılığımızla her yerde yayan Tanrı'ya şükürler olsun!

47 2 Corinthians 2-15 Çünkü biz hem kurtulanlar hem de mahvolanlar arasında Tanrı için Mesih'in güzel KOKUSUYUZ.

47 2 Corinthians 2-16 Mahvolanlar için ölüme götüren ölüm kokusu, kurtulanlar içinse yaşama götüren YAŞAM KOKUSUYUZ. Böylesi bir işe kim yeterlidir?

Bir düalite ... Mor ve Kırmızı

Güneşin beyaz ışığı, atmosferden geçerken havadaki gazlar ve partiküller tarafından emilir, dalga boyu uzunluğuna göre spektruma ayrılır. 

Işığın spektrumundaki 7 rengin dalga boyu ve frekans tablosu aşağıdadır.

Görüleceği üzere en düşük frekansa sahip renk Kırmızı, en yüksek frekansa sahip renk ise Mor'dur. Kırmızı renk stresin, şehvetin, öfkenin, korkunun, azmış nefsani duyguların sembolü olup, Mor renk ise huzurun, sükünetin, emniyetin sembolüdür. Kırmızı renk kaba madde bağlantısını temsil eden Kök Çakrayı, Mor renk ise üst boyut bağlantısını temsil eden Taç Çakrayı sembolize etmektedir. ( İngilizcedeki "Red" ( Kırmızı ) kelimesinin kökeni Kırmızı rengin düşük negatif frekansı, öfkeyi, tehlikeyi, reddetmeyi simgelemesine dayanmaktadır. 

Kırmızı ve Mor renklerin İncil ayetlerinde yukarıda belirtilen niteliklerine göre konumlandığı görülmektedir.

Aşağıdaki ayette inkârcıların alay etmek için Mesih İsa'ya "Mor" giysi giydirmeleri, dolaylı olarak Mor rengin yüceliği, yüksek frekansı simgelediğini ortaya koymaktadır.

41 Mark 15-16 Askerler İsa'yı, Pretorium denilen vali konağına götürüp bütün taburu topladılar.

41 Mark 15-17 O'na MOR bir giysi giydirdiler, dikenlerden bir taç örüp başına geçirdiler.

41 Mark 15-18 "Selam, ey Yahudiler'in KRALI!" diyerek O'nu selamlamaya başladılar.

41 Mark 15-20 O'nunla böyle alay ettikten sonra MOR giysiyi üzerinden çıkarıp kendi giysilerini giydirdiler ve çarmıha germek üzere O'nu dışarı götürdüler.

Aşağıdaki ayetlerde ise insanı "düalite" ile aldatan daha doğrusu kötüye yönlendiren şeytanın sembolü olan "Babil Fahişesi"'nin "mor" ve "kırmızı" giysiler içinde olması söz konusu düalitenin sembolik tezahürü niteliğindedir.

66 Revelations 17-4 Kadın, MOR ve KIRMIZI giysilere bürünmüş, altınlar, değerli taşlar, incilerle süslenmişti. Elinde iğrenç şeylerle, fuhşunun çirkeflikleriyle dolu altın bir kâse vardı.

66 Revelations 17-5 Alnına şu gizemli ad yazılmıştı: GİZEMLİ BÜYÜK BABİL, FAHİŞELERİN VE DÜNYA İĞRENÇLİKLERİNİN ANASI.

66 Revelations 18-12 Altını, gümüşü, değerli taşları, incileri, ince keteni, ipeği, MOR ve KIRMIZI kumaşları, her çeşit kokulu ağacı, fildişinden yapılmış her çeşit eşyayı, en pahalı ağaçlardan, tunç, demir ve mermerden yapılmış her çeşit malı, 

66 Revelations 18-13 tarçın ve kakule, buhur, güzel kokulu yağ, günnük, şarap, zeytinyağı, ince un ve buğdayı, sığırları, koyunları, atları, arabaları ve köleleri, insanların canını satın alacak kimse yok artık.

66 Revelations 18-16 "'Vay başına, vay!' diyecekler. 'İnce keten, MOR ve KIRMIZI kumaş kuşanmış, Altın, değerli taş ve incilerle süslenmiş KOCA KENT!*

* Babil ( Bab = Kapı ; El = Tanrı ... Tanrı Kapısı )

Sunday, July 2, 2023

Adem "Ölüm"dür, İsa "Olum"dur!

Adem" kelimesi "Yokluk, Ölüm" anlamına, "İsa"* kelimesi ise "Varlık, Olum, Yaşam" anlamına gelmektedir. 

* "Olmak" fiilinin İngilizce, Fransızca ve Almancadaki üçüncü tekil şahıs çekimi olan "Is", "Est" ve "İst" kelimeleri de "İys" kelimesinin bir tezahürüdür. "İys" kelimesinin İbranice karşılığı olan "Jashua" ( "Yaşua" okunur. ) kelimesiyle Türkçedeki "Yaşa" kelimesi ortak kökten olup her iki kelime de "canlılık, dirilik, hayatiyet, varlık" anlamlarını içermektedir. Zira Mesih İsa sonsuz "yaşam verme, oldurma" vazifesini icra etmektedir. Türkçede, "olması hali" anlamına gelen "İse" kelimesinin kökeni de "İsa" kelimesine dayanmaktadır. "

"Adem" ve "İsa" kelimelerinin temsil ettiği anlamlar ayetlerde tezahür etmektedir. 

Tevrat'ın aşağıdaki ayetinde Adem'in yasak ağacın meyvesini yemesi yani düaliteyi idraki ve buna bağlı olarak saf insan niteliğini bozması sonucunda "öleceği" bildirilmektedir. 

1 Genesis 2-17 "Ama İYİYLE KÖTÜYÜ BİLME AĞACINDAN yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ÖLÜRSÜN."  

Ayetin kodunun nümerolojik değeri halden hale geçişin sembolü olan 11 ( 1+2+1+7 = 11 ) sayısını vermekte olup ayette de "yaşamdan ölüme geçiş" yani halden hale geçiş konu edilmektedir.

Ayette açık bir şekilde cennetten ( korunma halinden, pozitif ruhsal halden ) çıkmanın gerçek "ölüm" olduğu bildirilmektedir. Bu durum, Adem'in temsil ettiği kaba madde bedene büründürülmüş insanın dünya hayatı olarak algıladığının esasen ölüm olduğunu ortaya koymaktadır ki bu nedenle ayetlerde sıklıkla "dünya hayatının bir aldatmaca olduğu" bildirilmektedir. Zira Zümer suresinin aşağıdaki ayetinde insanın dünyada olmasının, dünyaya indirilmiş olmasının esasen ölüm olduğu bildirilmektedir. ( Dünya = Alçaklık, Aşağılık olma )

39/30 İnneke MEYYİTUN ve innehum MEYYITUN

( Kesinlikle sen ÖLÜSÜN ve kesinlikle onlar da ÖLÜLER. )

Nisa suresinin 159. ayetinde ruhsal tekâmülün, cenneti idrakin ve yaşama kavuşmanın koşullarından birinin de mutlak surette Mesih İsa'ya iman etmek olduğu bildirilmektedir.

4/159 Ve İN MİN EHLİL KİTABİ İLLA LE YU'MİNENNE BİHİ KABLE MEVTİH yu'minenne bihi kable mevtih ve yevmel kiyameti yekunu aleyhim şehida

( Ve KESİNLİKLE KİTAP SAHİPLERİNDEN OLANLAR ÖLÜMLERİNDEN ÖNCE MUTLAKA ONA ( MESİH İSA ) İNANACAKLARDIR. Ayağa kalkış gününde o, onlara şahit olur. )

Cennet ( Örtülü olma, Korunmuş olma ) olarak anılan pozitif ruhsal halin, gerçek yaşam olduğu, kısıtlayıcı ve helak edici bedensel maddi unsurlardan, ihtiyaçlardan münezzeh olduğu Taha suresinin aşağıdaki ayet ikilisinde bildirilmektedir.

20/118 İnne leke en la tecua fiha ve la ta'ra

( Kesinlikle sana orada ( cennette ) acıkmaman ve çıplak olmaman vardır. )

20/119 Ve enneke la tazmeu fiha ve la tadha

( Ve kesinlikle sen orada ( cennette ) susamazsın ve sıcakta yanmazsın. )

Aynı husus İncil ayetinde de, Mesih İsa'nın, "yaşamın temsili tezahürü" olduğu gerçeği vurgulanmak suretiyle şöyle ifade edilmektedir.

43 John 6-35 İsa, "Yaşam ekmeği Ben'im. Bana gelen asla acıkmaz, bana iman eden hiçbir zaman susamaz" dedi.

Mesih İsa, Rab'bin "ruhunun" yani "kelimesinin" bir tezahürü ve gerçek yaşamın, gerçek "varlığın" temsilcisidir. Bu husus Kur'an'da ve İncil'de şöyle bildirilmektedir. 

4/171 Ya ehlel kitabi la tağlu fi dinikum ve la tekulu alellahi illel hakk innemel MESİHU İYSEBNU MERYEME RASULULLAHİ VE KELİMETUH ELKAHA İLA MERYEME  VE RUHUN MİNHU fe aminu billahi ve rusulih ve la tekulu selaseh intehu hayran lekum innemellahu ilahun vahid subhanehu en yekune lehu veled lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve kefa billahi vekila

( Ey kitap sahipleri, dininizde azgınlık etmeyin ve Allah üzerine gerçek haricindekini söylemeyin. MERYEM OĞLU MESİH İSA, KESİNLİKLE ALLAH'IN RESULÜ, MERYEM'E ATMIŞ OLDUĞU KELİMESİ VE O'NDAN RUHTUR. O halde, Allah’a  ve O’nun resullerine inanın ve üçtür demeyin. Kendi hayrınıza bundan imtina edin, vazgeçin. Kesinlikle ki Allah tek ilahtır. O, çocuk sahibi olmaktan yücedir. Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa O’nadır. Vekil olarak Allah kafidir. )

43 John 6-63 Yaşam veren Ruh'tur. Beden bir yarar sağlamaz. SİZLERE SÖYLEDİĞİM KELİMELER RUHTUR, YAŞAMDIR. 

Yukarıdaki ayetler "Ruh" kavramının karşılığının "Kelime" olduğunu yani "bilgi, bilinç" olduğunu da ispatlar niteliktedir.

Aşağıdaki İncil ayetlerinde Adem'in günahının insanın "ölümüne" sebebiyet verdiği, Mesih İsa'nın bu günahın bedelini üstlenmesinin ise insanın "olumuna" yani "yaşamına" vasıta olduğu bildirilmektedir. İsa kelimesi aynı zamanda insanlığın kolektif bilincinin de bir temsilidir ki bu nedenle İncil'de İsa, "İnsanoğlu" olarak da zikredilir.

45 Romans 5-17 Çünkü ÖLÜM TEK BİR ADAMIN SUÇU YÜZÜNDEN o tek adam aracılığıyla egemenlik sürdüyse, Tanrı'nın bol lütfunu ve aklanma bağışını alanların BİR TEK ADAM YANİ İSA MESİH SAYESİNDE YAŞAM DA egemenlik sürecekleri çok daha kesindir.

45 Romans 5-18 İşte, tek bir suçun bütün insanların mahkûmiyetine yol açtığı gibi, bir doğruluk eylemi de bütün insanlara yaşam veren aklanmayı sağladı.

45 Romans 5-19 Çünkü BİR ADAMIN SÖZ DİNLEMEZLİĞİ YÜZÜNDEN NASIL BİRÇOĞU GÜNAHKÂR KILINDIYSA, BİR ADAMIN SÖZ DİNLEMESİYLE BİRÇOĞU DA DOĞRU KILINACAKTIR.  

Yukarıdaki ayette "Vahdet, Ünite" bilincine yani "Birleşik İnsanlık Realitesine" ( Kolektif Bilince ) dolaylı vurgu yapılmaktadır.

45 Romans 8-2 Çünkü yaşam veren Ruh'un yasası, Mesih İsa sayesinde beni günahın ve ölümün yasasından özgür kıldı.

Aşağıdaki ayetlerde Adem'in kaba madde bedeni ve nefsi, Mesih İsa'nın ise ruhu temsil ettiği bildirilmekte ve kıyamet gününde ( ayağa kalkış, diriliş günü ) ruhsal tekâmüle erenlerin kaba madde bedenden sıyrılarak ruhsal ve süptil varlık safhasına geçecekleri bildirilmektedir.

46 1 Corinthians 15-42 Ölülerin dirilişi de böyledir. Beden çürümeye mahkûm olarak gömülür, çürümez olarak diriltilir.

46 1 Corinthians 15-43 Düşkün olarak gömülür, görkemli olarak diriltilir. Zayıf olarak gömülür, güçlü olarak diriltilir.

46 1 Corinthians 15-44 Doğal beden olarak gömülür, ruhsal beden olarak diriltilir. Doğal beden olduğu gibi, ruhsal beden de vardır.

46 1 Corinthians 15-45 Nitekim şöyle yazılmıştır: "İLK İNSAN ADEM YAŞAYAN CAN OLDU, SON ADEM'SE YAŞAM VEREN RUH OLDU." 

46 1 Corinthians 15-46 Önce ruhsal olan değil, doğal olan geldi. Ruhsal olan sonra geldi.

46 1 Corinthians 15-47 İLK İNSAN YERDEN, YANİ TOPRAKTANDIR. İKİNCİ İNSAN GÖKTENDİR. 

46 1 Corinthians 15-48 Topraktan olan insan nasılsa, topraktan olanlar da öyledir. Göksel insan nasılsa, göksel olanlar da öyledir.

46 1 Corinthians 15-49 BİZLER TOPRAKTAN OLANA NASIL BENZEDİYSEK, GÖKSEL OLANA DA BENZEYECEĞİZ.

Musa kelimesi

"Musa" kelimesi İbranice "Mu" ( Su ) ve "Ets / Es" ( Ağaç, Değnek )  kelimelerinden oluşmakta ve "Sudaki ağaç / Sudaki asa / Sudaki tabut" anlamlarını içermektedir. "Musa" kelimesini oluşturan iki kelimenin Arapça karşılığı ise "Ma" ( Su ) ve "Asa" ( Değnek, Sopa, Baston ) kelimeleridir. 

"Musa" kelimesinin "Mu" ( Su ) ve "İys / İsa*" ( Yaşayan, Olan ) kelimelerinden oluşmak suretiyle "Suda yaşayan / Suda olan" anlamlarını içerme ihtimali de bulunmaktadır. 

* İs / İys ( ara. ) = Jashua ( ibr. ) = Yaşa ( tür. ) 

"Olmak" fiilinin İngilizce, Fransızca ve Almancadaki üçüncü tekil şahıs çekimi olan "Is", "Est" ve "İst" kelimeleri de "İys" kelimesinin bir tezahürüdür. Zira Mesih İsa sonsuz "yaşam verme, oldurma" vazifesini icra etmektedir.

Musa kelimesinin "Suda yaşayan / Suda olan / Sudaki ağaç" anlamlarını teyid eden Kur'an ve Tevrat ayetleri şöyledir. 

2 Exodus 2-10 Çocuk büyüyünce, onu geri getirdi. Firavunun kızı çocuğu evlat edindi. "Onu SUDAN ÇIKARDIM" diyerek adını MUSA koydu.

20/39 En ikzifihi fit TABUTİ fakzifihi fil YEMMİ fel yulkihil yemnu bis sahili ye'huzhu aduvvun li ve aduvvun leh ve elkaytu aleyke mehabbeten minni ve li tusnea ala ayni

( ONU ( Musa ) TABUTUN içine koyup DENİZE bıraksın da deniz onu sahile atsın diye. Onu bana düşman ve ona düşman olan alsın. Gözetimim de terbiye edilip yetiştirilmen için, senin üzerine benden sevgi attım diye. )

"Mu / Ma" ( Su ) ve "Asa" ( Sopa, Değnek ) kelimeleri ile Hz. Musa'nın "asasıyla denizi yarması" vakası "Musa" kelimesinin "Sudaki asa" anlamını desteklemektedir. ( Asa, ağaçtan yapılan bir nesnedir. )



Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2019/04/portal-acc-asa-ve-8.html?m=1

Sudan yaratılış ve evrendeki varlık kategorileri

Allahu Teala, kaba madde planındaki ( dünya ) idrak seviyesi en yüksek varlık olan insanın, üst planlardaki bedensiz varlık yaşamını idrak edebilmesi daha doğrusu sezebilmesi için ayetlerde "Su" misalini takdir etmiştir. Zira madde planı ( alemi ) olan evreni ( kainat ) kaplayan su yani H ( Hidrojen ) atomu tüm varlıkların ortak ve öz niteliğini temsil etmektedir. 

21/30 E ve lem yerallezine keferu ennes semavati vel erda kaneta ratkan fe fetaknahuma ve CEALNA MİNEL MAİ KULLE ŞEY'İN HAYY e fe la yu'minun

( O inkar edenler, gökler ve yer kesinlikle bitişiklerken onları ayırdığımızı ve DİRİ OLAN HER ŞEYİ SUDAN OLUŞTURDUĞUMUZU görmüyorlar mı? Artık inanmazlar mı? )

24/45 VALLAHU HALEKU KULLE DABBETİN MİN MA' fe minhum men yemşi ala batnih ve minhum men yemşi ala ricleyn ve minhum men yemşi ala erba' yahlukullahu ma yeşa' innellahe ala kulli şey'in kadir

( Ve ALLAH HER DEBELENENİ SUDAN YARATTI. Böylece onlardan kimisi karnının üstünde yürür. Onlardan kimisi iki ayağı üstünde yürür. Onlardan kimisi dördünün üstünde yürür. Allah ne dilerse yaratır. Kesinlikle Allah her şeye gücü yetendir. )

25/54 Ve huvellezi HALEKA MİNEL MAİ BEŞERAN fe cealehu neseben ve sihra ve kane rabbuke kadira

( Ve İNSANI SUDAN YARATIP da ona soy ve akrabalık kılan O'dur. Rab’bin gücü yetendir, kudretlidir.  )

77/20 E lem nahlukkum MİN MAİN mehin

( Sizi adi SUDAN yaratmadık mı? )

86/5 Fel yenzuril insanu min ma hulik

( O halde insan neden yaratıldığına baksın. )

86/6 HULİKA MİN MAİN dafik

( Atılarak dökülen SUDAN YARATILDI. )

Madde planı evrende üç maddi varlık kategorisi bulunmaktadır.

Kaba = Katı

Yarı Süptil ( Yarı İnce ) = Sıvı

Süptil ( İnce ) = Gaz

Suyun üç hali olan katı, sıvı, gaz halleri ile temsil edilen farklı varlık niteliklerini birbirlerinden ayıran unsur onların frekans seviyeleridir. Frekans seviyesi yükseldikçe madde süptilleşip incelir. Frekans seviyesi düştükçe de kabalaşıp katılaşır. Bu durum tıpkı ısının yükselmesine bağlı olarak suyun önce sıvı, sonra gaz halini alması, ısı düştükçe de donup katılaşması ( kabalaşması ) gibidir. İnsanın kaba madde planındaki idrak seviyesiyle akledebilmesi için Allahu Teala su misalini bahşetmiştir. Zira her planın bir alt planda projeksiyonu ( yansıması, temsili ) bulunmaktadır. Astral Projeksiyon fenomeni de bu gerçeğin bir delili niteliğindedir.

İncil'in aşağıdaki ayetinde suyun, üst suptil plana geçiş vasıtası olduğu, su, tuh ve doğum teşbihiyle bildirilmektedir.

43 John 3-5 İsa şöyle yanıt verdi: "Sana doğrusunu söyleyeyim, bir kimse SUDAN VE RUH'TAN DOĞMADIKÇA Tanrı'nın Egemenliği'ne giremez.

Yukarıdaki ayette "Su" ve "Ruh" kelimelerinin ilintilendirilmiş olması suyun formülü olan H2O açısından dikkat çekmektedir. Zira suyun formülü 2 adet H ( Hidrojen ) ve 1 adet O ( Oksijen ) atomundan oluşmaktadır. Atom adetleri olan 2 ve 1 sayıları Ruh kelimesinin nümerik sembolü olan 21 sayısı itibarıyla ilginç bir durum arzetmektedir.





Atatürk'ün cemiyet yaklaşımı

Bugüne kadar Atatürk'ün ezoterik cemiyet mensubu olup olmadığına ilişkin birçok yazı yazılmış ve iddialar ortaya atılmıştır. Bu bölüm, konuya ilişkin mevcut verilerin bir derlemesinden ibarettir. 

İngiliz yazar Harold Courtenay Armstrong tarafından yazılan ve iftira eleştirileri alan 1996 yılı basımı olan "Bozkurt" isimli kitapta şu cümleler yer almaktadır.

“M. KEMAL VEDATA LOCASI’NDA BİR BİRADER OLARAK ÖRGÜTE KATILDI. .... Yahudiler ise O'na hiç güvenmiyorlardı. Hiçbir zaman masonluğun üst derecelerine yükseltilmedi. Cemiyetin lider çevresinin de dışında bırakılmıştı.

Kitaptaki "Vedata" kelimesinin Hintçe "Vedanta" ( Son Bilgi, Nihai Bilgi ) kelimesi olması kuvvetle muhtemeldir. Okült ezoterik anlam yüklenen bu kelime "Vedas" ( Bilgi ) ve "Anta" ( Son ) kelimelerinden oluşmaktadır.

Cemal Granda'nın 1973 yılında basılan "Atatürk'ün Uşağı İdim" isimli kitabında yer alan aşağıdaki bölümde ise Atatürk'ün bizzat söylemine yer verilmektedir.

"BİR ZAMANLAR BEN DE MASON OLMUŞTUM. Bir gün bir arkadaşım beni alıp Beyoğlu’ndaki Mason cemiyetine götürdü. Daha ne olduğunu bile anlayamadan kendimi cemiyetin içinde buldum. Mermer merdivenlerden büyük bir salona indik. Orada yüzlerini göremediğim bir takım kişiler vardı. Bizi buyur edip oturttular, kahveler sundular, hal hatır sordular. Orada fazla kalmadık, tekrar merdivenlerle daha da aşağı indik. Bir öncekinden daha geniş salonda bulduk kendimizi. Salonda büyük bir kalabalık toplanmış, kılıçlı bir tören yapılıyordu. Bu işleri daha önceden bildiğini anladığım arkadaşım beni kolumdan tutmuş, durmadan ne yapmam gerektiğini anlatıyordu. Kılıçların arasından geçip kutsal bir kitaba el bastık. Bütün bunlar olup bittikten sonra dışarı çıktık. İÇERİDE ÇOK SIKILMIŞTIM. çeride çok sıkılmıştım. BU OLAYDAN SONRA BİR DAHA NE O BİNAYA GİTTİM, NE DE ORADAKİLERLE KARŞILAŞTIM. Şimdi gitsem, arasam o binayı belki de bulamam. İşte benim masonluğum bundan ibaret..."

Atatürk'ün yaveri ve silah arkadaşı Salih Bozok'un aktardığına göre bir gece birisi Atatürk'e üzerinde kurt başı şeklinde mühür bulunan bir zarf getirir. Zarfın içerisinde siyah bir pelerin taslağı yer almaktadır. Atatürk bu taslağa göre bir pelerin yaptırılmasını ister. Bu özetten sonraki kısmı Bozok şöyle aktarmaktadır.

"Az sonra paşa, köşkün kapısında elinde askıya asılmış Siyah pelerinle belirdi. Pelerin buruşmasın diye özel olarak iltimas gösteriyordu. Arabaya bindikten sonra Dolmabahçe’ye doğru gitmemizi istedi.

Paşa yol boyu tek kelime etmedi gergin ve düşünceliydi neler olduğuna bir anlam veremiyorduk. Dolmabahçe’ye yaklaştığımız da Rumeli hisarına doğru devam edin diye direktif verdi. 

Bir müddet daha gittikten sonra hisara birkaç kilometre uzaklıkta ki ormanlık alanda durmamızı emretti.

Tam kapısını açmak için araçtan iniyordum ki eliyle omuzumu tuttu. Bir süre sessiz kaldıktan sonra alçak bir sesle; “Padişah Abdülhamid’de vakti zamanında buraya gelmişti” dedi ve yine bir süre sustu. Sonra da; “CİHANI KİM YÖNETİYOR SALİH?” diye sordu. 

Bunun siyasal bir soru olduğunu düşündüm pek anlayamadım. Arkamı dönerek “-İNGİLİZLER Mİ PAŞAM?” diye karşılık verdim. 

Hafifçe gülümseyerek “-HAYIR SALİH DÜNYAYI DEVLETLER YÖNETMEZ. ESKİ ÇAĞLARDAN BERİ CEMİYETLER YÖNETİR.” dedi."

Atatürk söylemindeki "cemiyet" kelimesiyle dünya toplumlarını tam tahakküm altına almaya çalışan küresel şirketler sahibi siyonist aileleri ve onların tesis ettikleri örgütleri kastetmektedir.

Okült ezoterik bir cemiyete isim olan "Mason" kelimesi Fransızca "Maçon" kelimesinin Türkçe telaffuzudur. Bu kelimenin "Duvarcı" anlamına geldiği bilinse de esasen "Yapıcı" anlamına gelmektedir. İngilizcedeki "Make" ( Yapmak ), Alnancadaki "Machen" ( Yapmak ), Fransızcadaki "Maquillage" ( Yapma ) kelimeleride ortak MC kökündent türemişlerdir. Kökeninin Tapınak Şövalyelerine dayandığı bilinegelen ancak esasen felsefi olarak mevcudiyeti yaratılış aşamasına kadar geriye giden bu cemiyet için Süleyman Tapınağı, tapınağın ikiz kolonları ( boyutlar arası geçiş kapısı ve 11 sembolüdür ) tapınağın inşasından sorumlu Mimar Hiram Abif ve Geometri ilmi en önemli semboller arasındadır. Geometri kavramı cemiyetin sembolünde de "G" harfi ile yer almaktadır. Ancak bu G harfi muhtelif anlamları da temsil eden ezoterik bir semboldür. 

Bu noktada Atatürk'ün 1936 yılında yazdığı 44 sayfalık "Geometri" kitabı dikkat çekmektedir. Ayrıca kitabı yazdığı tarihin nümerolojik değeri de, Atatürk'ün hayatında önemli yer tutan 19 sayısını vermektedir. ( 1+9+3+6 = 19 )

Atatürk'ün muhtelif ortamlarda yaptığı "sağ eli koynuna sokma" hareketi de okült ezoterik bir jest olup, kutsal kitaplarda da "Rab'bin Musa'ya, Firavun'a karşı kudret olarak bahşettiği mucizesi" olarak yer almaktadır.

27/12 Ve EDHİL YEDEKE Fİ CEYBİKE TAHRUC BEYDAE MİN GAYRİ SU'İN fi TİS'İ AYATİN ila fir'avne ve kavmih innehum kanu kavmen fasikin

( Ve ELİNİ KOYNUNA SOK. Firavun' a ve kavmine yönelik DOKUZ* AYETİN içinde olarak KUSURSUZ BEYAZ OLARAK ÇIKACAKTIR. Kesinlikle onlar günahkarlar kavmi oldular. )

* Evvelki bölümlerde defaatle değinildiği üzere 9 sayısı, satanik sembol olan ve İncil'de zikredilen 666 sayısının nümerolojik değeri olup okült ezoterik cemiyetlerde hem anılan sayıyı, hem de "tek gözü" simgelemek üzere "el hareketi" ile temsil edilmektedir.

28/32 USLUK YEDEKE Fİ CEYBİKE TAHRUC BEYDAE MİN GAYRİ SU'İN vadmun ileyke cenahake miner rahbi fe zanike burhanani min rabbike ila fir'avne ve meleih innehum kanu kavmen fasikin

( ELİNİ KOYNUNA SOK. KUSURSUZ BEYAZ OLARAK ÇIKSIN. Korkudan kollarını kendine, senin tarafına çek. Artık, bu ikisi sana Rab’binden, Firavun' a ve ileri gelenlerine karşı iki delildir. Kesinlikle onlar günahkarlar kavmi oldular. )

Yukarıdaki ayetlerde yer alan ve "Elini koynuna sok, kusursuz beyaz çıksın." anlamına gelen

"Edhil (1) yede (2) ke (3) fi (4) ceybi (5) ke (6) tahruc (7) beydae (8) min (9) gayri (10) suin (11)"

ve

"Usluk (1) yede (2) ke (3) fi (4) ceybi (5) ke (6) tahruc (7) beydae (8) min (9) gayri (10) suin (11)" 

cümlelerinin 11 kelimeden oluşması dikkat çekmektedir. Zira "elin koyundan farklı çıkması "11" sayısının simgelediği bir "halden hale geçiş" tezahürüdür. Ayrıca bu cümlenin ilk kez geçtiği ayette "dokuz ayetten" bahsedilmesi yani "9" sayısının zikredilmesi de 9/11 nümerolojisini ortaya koymakta gibidir.

Yukarıdaki husus Tevrat'ta ise şöyle yer almaktadır. 

2 Exodus 4-6 Sonra, "ELİNİ KOYNUNA KOY" dedi. Musa elini koynuna koydu. Çıkardığı zaman ELİ bir deri hastalığına yakalanmış, KAR GİBİ BEMBEYAZ OLMUŞTU.

Masonik ritüellerde "beyaz eldiven" giyilmesi kutsal kitaplardaki "koyundan çıkan beyaz el" mucizesinin bir sembolüdür.




Bu fotoda bir köpeğin de yer alması, Sirius yıldızının "BEYAZ Yıldız" olarak anılması ve "Sirius Büyük BEYAZ Kardeşliği" ismiyle bir cemiyetin olması açısından dikkat çekmektedir. Ayrıca Sirius yıldızının ait olduğu takımyıldızın ismi Canis Major ( Büyük Köpek ) takımyıldızıdır.

Mustafa Kemal Atatürk, 10.10.1935 tarihinde Ankara'da Çankaya köşkünde şahsi doktoru da olan Dr. Mim Kemal Öke"ye hitaben: "Mason cemiyetinin faaliyetini inkılâplarıma muarız gördüğüm için kapatılmasını elzem gördüm. Bu dakikadan itibaren bu cemiyeti ölmüş biliniz. Ve bir daha diriltmeye teşebbüs etmeyiniz." demiştir. Ancak ölümünün ardından localar tekrar açılmış hatta Mim Kemal Öke tarafından cemiyet dergisi yayımlanmaya başlanmıştır. ( "Mim Kemal Öke" ismi içerdiği kelimelerin anlamları itibarıyla da ilginç bir durum arzetmektedir. Mim ( Son, Bitiş ), Kemal, Öke ( Dahi ) ... "Dahi Kemal'i bitir." !

Atatürk'ün locaların kapatılması talimatını verdiği tarihin 10.10.1935 olması da okült ezoterik nümeroloji açısından dikkat çekmektedir.

10.10 ... "11"

1+9+3+5 = 18 ... 6+6+6 ... 666 ... "9"

Tarihte hem 666, hem de 9/11 yani 11 sembolizmi bulunmaktadır. ( İstanbul'daki Büyük locanın adresinin "Tepebaşı 111" olması da nümerolojik açıdan dikkat çekmektedir. Ayrıca bu kelime grubu 11 karakterden oluşmaktadır. )

Kaynaklarda Atatürk’e, locaları kapatmaması karşılığında Mason localarının başına geçerek Meşrik-i Azam ( Büyük Gün Doğumu ) olma tekliflerinin yapıldığı ancak kendisinin bu teklifleri geri çevirdiği de belirtilmektedir.

Siyonizm ( Tanrısalcılık, Tanrı gibi olmacılık ) isimli batıl idealin bir yansıması olan cemiyet felsefesine göre "Tek Dünya Devleti"'nin tesisi elzemdir. Atatürk'ün Nutuk isimli kitabında Tek Dünya Devleti projesine ilişkin şu ifadeler yer almaktadır.

"ÇEŞİTLİ MİLLETLERİ, ORTAK VE GENEL BİR AD ALTINDA TOPLAMAK VE BU ÇEŞİTLİ UNSURLARDAN OLUŞAN KİTLELERİ EŞİT HAKLAR VE ŞARTLAR ALTINDA BULUNDURARAK GÜÇLÜ BİR DEVLET KURMAK, PARLAK VE ÇEKİCİ BİR SİYASİ GÖRÜŞTÜR. FAKAT ALDATICIDIR. HATTÂ, HİÇBİR SINIR TANIMAYARAK, DÜNYADAKİ BÜTÜN TÜRKLERİ BİLE BİR DEVLET HALİNDE BİRLEŞTİRMEK VARILMASI İMKÂNSIZ BİR HEDEFTİR. BU, YÜZYILLARIN VE YÜZYILLARCA YAŞAMAKTA OLAN İNSANLARIN ÇOK ACI, ÇOK KANLI OLAYLARLA MEYDANA KOYDUĞU BİR GERÇEKTİR."

1948 yılında Yunan Komünist Halk Cumhuriyeti’ nin Laiki Foni ( Halkın Sesi ) gazetesinin 685. nushasında Bulgar Yahudilerinden 33. dereceden Mason Avram Beneroyas’ ın şu sözleri yazılmıştır.

"Mefkuremize imha edici darbe vuranların akıbeti feci şartlar altında ölümdür. O zannetti ki bütün muhalif ve muarızlarını tasfiye ve bertaraf ettiği gibi Masonları da tasfiyeye tabi tutmaya muvaffak olacaktır. Fakat asla! Türkiye’ deki Mason cemiyetinin Kemal Atatürk tarafından kapatılarak faaliyetinin durdurulduğunu Moskova’ da tarihi bir yerde yoldaşlar arasında yapılan bir toplantıda işittiğim zaman beynimden okla vurulmuş gibi sersemledim.  Heyecandan şaşırmış bir halde oradakilere şaşkınlık içinde haykırdım: «O sarı lider ortadan suret-i katiyetle kaldırılacaktır."

Atatürk'ün ölümü sonrasında otopsi yapılmaması da çok tartışılan bir konu olmuştur. Atatürk'ün ölümünden sonra düzenlenen birinci raporda ölüm sebebi "karın içinde sıvı, asit toplanması" olarak gösterilmiş, ikinci raporda ise "alkolle ilgili karaciğer iltihabı" olarak gösterilmiştir.

Yukarıdaki veriler Atatürk'ün cemiyet ile temasa geçmiş olduğunu, bu sayede bazı tesirler ve bilgiler edindiğini ancak cemiyeti felsefi ve milli açıdan uygunsuz addettiği görülmektedir.

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2023/01/cumhuriyetin-kaynak-kodu-nutuk.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2022/12/deus-zeus-dieu-diya-ziya.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2019/05/goklerin-ve-yerin-nuru.html



Saturday, July 1, 2023

Bilim Dini ve Pozitivizm aldatmacası

"Pozitivizm" tüm gerçek bilginin beş duyu deneyimine bağlı olarak akıl ve mantıkla türetilen bilgi olduğunu savunan maddi, dünyevi ve nefsani yani seytani bir öğretidir. Bu öğreti sezgi, iç gözlem veya dini inanç gibi diğer bilme yollarını reddeder veya anlamsız kabul eder. Görüleceği üzere "bilim dini" gibi uyduruk bir kelime grubu ile de özdeşleştirilen Pozitivizm, tamamen kaba madde planı dünyanın kısıtlayıcı düşük frekanslarına hapsolmuş kısır bir düşünsel akımdır.

Pozitivizmin kurucusu olan Auguste Comte, Osmanlı'da okült cemiyet yapılanmasına da vasıta olmuştur.  

Auguste Comte 1798 - 1857

Nezdindeki belirli seviyedeki ilime istinaden kendisini üstün ve farklı görme eğilimine kapılan, gerçeği idrak edemeyen ve doğru yoldan sapanların misali kutsal kitaplarda açık ve net bir şekilde bildirilmektedir.

Yukarıdaki durum Kur'an'da, "heveslerini ilah edinenler" ( nefsani arzularını Allah'a ortak koşanlar ) ve "ilim üzerine sapanlar" ifadeleriyle bildirilmektedir.

45/23 Fe raeyte MEN İTTEHAZE İLAHEHU HEVAHU VE EDALLEHULLAHU ALA İLMİN ve hateme ala sem'ihi ve kalbihi ve ceale ala besarihi ğişaveh fe men yehdihi min ba'dillah e fe la tezekkerun

( HEVESİNİ İLAHI EDİNEN KİMSEYİ GÖRMEZ MİSİN? ALLAH ONU İLİM ÜZERİNE SAPTIRIR. Kulağının ve kalbinin üzerine mühür basar. Gözünün üzerine perde oluşturur. Artık Allah’tan sonra onu kim yönlendirebilir? O halde hatırlamaz mısınız? )

İncil'in aşağıdaki ayetleri de konu bağlamında net mesaj içermektedir.

54 1 Timothy 6-17 Şimdiki çağda ZENGİN OLANLARA GURURLANMAMALARINI, GELİP GEÇİCİ ZENGİNLİĞE UMUT BAĞLAMAMALARINI BUYUR. Zevk almamız için bize her şeyi bol bol veren Tanrı'ya umut bağlasınlar.

54 1 Timothy 6-20 Ey Timoteos, sana emanet edileni koru! KUTSALLIKTAN YOKSUN boş sözlerden, YALAN YERE "BİLİM" DENEN DÜŞÜNCELERİN ÇELİŞKİLERİNDEN SAKIN. 

54 1 Timothy 6-21 KİMİLERİ BU SÖZDE BİLİME SAHİP OLDUKLARINI İLERİ SÜREREK İMANDAN SAPTILAR. Tanrı'nın lütfu sizlerle birlikte olsun.

Kibire kapılıp ilim üzerine sapanların sürüklendikleri durumlar aşağıdaki İncil ayetlerinde de bildirilmiştir.

45 Romans 1-22 Akıllı olduklarını ileri sürerken akılsız olup çıktılar.

45 Romans 1-23 Ölümsüz Tanrı'nın yüceliği yerine ölümlü insana, kuşlara, dört ayaklılara, SÜRÜNGENLERE benzeyen putları yeğlediler.

45 Romans 1-24 Bu yüzden TANRI, birbirlerinin bedenlerini aşağılasınlar diye, onları YÜREKLERİNİN TUTKULARI İÇİNDE AHLAKSIZLIĞA TESLİM ETTİ.

45 Romans 1-25 Tanrı'yla ilgili GERÇEĞİN YERİNE YALANI KOYDULAR. Yaradan'ın yerine yaratığa tapıp kulluk ettiler. Oysa Tanrı sonsuza dek övülmeye layıktır! Amin.

Aşağıdaki ayetlerde, döngü sonunu deneyimleyen dünyada, medya ile de telkin edilen sosyal, kültürel ve ahlâki dejenerasyon detaylı olarak tasvir edilmektedir. 

45 Romans 1-26 İşte böylece Tanrı onları utanç verici tutkulara teslim etti. Kadınları bile doğal ilişki yerine doğal olmayanı yeğlediler.

45 Romans 1-27 Aynı şekilde erkekler de kadınla doğal ilişkilerini bırakıp birbirleri için şehvetle yanıp tutuştular. Erkekler erkeklerle utanç verici ilişkilere girdiler ve kendi bedenlerinde sapıklıklarına yaraşan karşılığı aldılar.

45 Romans 1-28 Tanrı'yı tanımakta yarar görmedikleri için Tanrı onları yararsız düşüncelere, yakışıksız davranışlara teslim etti.

45 Romans 1-29 Her türlü haksızlık, kötülük, açgözlülük ve kinle doldular. Kıskançlık, öldürme hırsı, çekişme, hile, kötü niyetle doludurlar.

45 Romans 1-30 Dedikoducu, yerici, Tanrı'dan nefret eden, küstah, kibirli, övüngen, kötülük üreten, anne baba sözü dinlemeyen, 

45 Romans 1-31 anlayışsız, sözünde durmaz, sevgiden yoksun, acımasız insanlardır.