Çeviri

Tuesday, September 22, 2020

İnkârcılara teslim olmamak ... "LA DAYRA" diyebilmek...

Kur'an'da "Allah'a inanç" kavramının daima "Ahirete inanç" kavramıyla birlikte zikredildiğine evvelce değinilmişti.

3/114 - YÜ'MİNUNE BİLLAHİ VE YEVMİL AHIRİ ve ye'mürune bil ma'rufi ve yenhevne anil münkeri ve yüsariune fil hayrat ve ülaike mines salihın

( ALLAH'A VE SONRAKİ GÜNE İNANIRLAR, iyiliği emrederler, kötülükten menederler ve hayırlarda koşarak ilerlerler. İşte onlar iyilerdendirler. )

Allah inancının yegâne delili olan "nefsten, maddeden ve dünyadan vazgeçebilmek" olgusu kaba madde planında ( dünya ) meşakkatli, zor ve hatta bazen imkânsız olarak algılanmaktayken ahiret hayatı olarak ifade edilen üst süptil planda ise kurtuluş, tekâmül ve huzura erme vesilesi olarak algılanmaktadır.

İşte ruhsal tekâmülde ileri gitmiş ve üst plana geçiş liyakatine yaklaşmış varlıklar kaba madde planında olmalarına rağmen sezgisel ve duygusal olarak üst planı deneyimlemeye başlamışlardır. Diğer bir deyişle nefs, madde ve dünya ile bağlarını hemen hemen koparmışlardır. Zaten kitapta, dünya hayatının sadece bir ilüzyon ve aldatmaca olduğunun sıkça vurgulanmasının sebebi de budur.

57/20 ... ve mel hayatüd dünya illa meta'ul ğurur

( ... Dünya hayatı aldatıcı madde / fayda haricindeki değildir. )

Bu bağlamda, muhtelif tuzak projelerle kaba madde planı dünyaya hakim olmak, insanları köleleştirmek ve tekamüllerini engellemek isteyen müşrik kâfir şeytanlara teslim olmamak, oluşacak zorlukları ve mahrumiyetleri de göze alarak, onların dayattıkları koşullara ve uygulamalara karşı çıkıp tepki verip boyun eğmemek ancak Allah inancının mütemmim cüzü* olan "ahiret inancı" ile mümkün olabilir. Zaten bu husus Kur'an'da "Aktahamel akabeh" ( Sarp yokuşa katlanmak ) olarak teşbih edilir.

Tevbe suresinin 120. ayetinde inkârcılara karşı Allah yolunda mücadele verenlerin, ihtiyaç addedilen nefsani ve dünyevi unsurlardan feragat etmelerinden bahsedilmektedir.

9/120 - Ma kane li ehlil medıneti ve men havlehüm minel a'rabi en yetehallefu ar rasulillahi ve LA YERĞABU Bİ ENFÜSİHİM AN NEFSİH ZALİKE Bİ ENNEHÜM LA YÜSIBÜHÜM ZAMEÜN VE LA NESABÜ VE LA MAHMESATÜN Fİ SEBİLİLLAHİ VE LA YETAUNE MEVTIEN YEĞIYZÜL KÜFFARA VE LA YENALUNE MİN ADÜVVİN NEYLEN illa kütibe lehüm bihı amelün salıh innellahe la yüdıy'u ecral muhsinın

( Şehirin sahipleri ve Araplardan civarında olanlar için Allah' ın resulüne ihtilaf etmeleri ve onun nefsi üstüne NEFSLERİYLE ZAHMET ÇEKMEMELERİ UYGUN OLMAZ. BU KESİNLİKLE ONLARA ALLAH YOLUNDA SUSUZLUĞUN, ZAHMETİN, AÇLIĞIN İSABET ETMESİ, İNKARCILARI ÖFKELENDİRECEK YERE AYAK BASMALARI VE DÜŞMANA KARŞI ERİŞTİKLERİ BAŞARI karşılığında kendilerine ancak iyi iş olarak yazılmış olmasındandır. Kesinlikle Allah iyilik yapanların ödülünü yitirmez. )

Allah'a ve ahirete inanan, gerçek ve sonsuz süptil yaşamı idrak eden, onu arzulayan ve bu nedenle nefsinden feragat edenlerin misali Şuara suresinin 49. ayetinde, Hz. Musa vasıtasıyla imana gelen sihirbazlar ile imanları yüzünden onları asmak ile tehdit eden Firavun arasındaki konuşmalar vesilesiyle de bildirilmiştir. Firavun'un tehditleri karşısında imana gelmiş sihirbazların sarfettiği "LA DAYRA" ( Zararı yok. ) kelimesi herşeyi özetler niteliktedir. 

26/49 - Kale amentüm lehu kable en azene leküm innehu le kebiruküm ellezı allemekümüs sıhr fe le sevfe ta'lemun le ükattıenne eydiyeküm ve ercüleküm min hılafin ve le üsallibenneküm ecmeın

( "Size izin vermemden önce ona inandınız ha? Kesinlikle o size sihiri öğreten büyüğünüzmüş. O halde, yakında bileceksiniz. Ellerinizi ve ayaklarınızı karşıtlamasına kestireceğim ve sizi topluca astıracağım." dedi. )

26/50 - Kalu LA DAYRA İNNA İLA RABBİNA MÜNKALİBUN ( "ZARARI YOK. KESİNLİKLE BİZ RAB'BİMİZE DÖNECEĞİZ." dediler. ) 

Allah yolunda nefsten feragat ederek kaba madde algısıyla ölmenin, "ölüm" değil "olum" olduğu yani yeni, gerçek ve sonsuz hayata geçiş olduğu da ayetlerde bildirilmektedir.

2/154 - Ve la tekulu li men yuktelü fı sebılillahi emvat bel ahyaün ve lakin la teş'urun

( Ve Allah yolunda öldürülenler için ölüler demeyin. Bilakis diridirler ve lakin farkedemezsiniz. ) 

3/157 - Ve lein kutiltüm fı sebılillahi ev müttüm le mağfiratün minellahi ve rahmetün hayrun min ma yecmeun

( Ve eğer Allah yolunda öldürülürseniz veya ölürseniz, Allah’tan af ve rahmet, o toplayıp biriktirdiklerinden daha hayırlıdır. ) 

3/169 - Ve la tahsebennellezine kutilu fı sebılillahi emvate bel ahyaün ınde rabbihim yürzekun

( Ve kesinlikle o Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanmayın. Bilakis diridirler, Rab’lerinin indinde rızıklanırlar. )

No comments:

Post a Comment