Sosyal medyada yer alan yukarıdaki maske takma uyarısı mesajındaki "Virüs kaybolup gitmeden" ifadesi oldukça düşündürücüdür. Zira gerçekten "Virüsün kaybolup gittiği" bilgisini kim verecek? Verileri son derece güven arzeden DSÖ mü? Ülkelerin Sağlık Bakanlıkları mı?!!
Bu bilginin net olarak verilmeyeceği aksine risk algısının ve korku duygusunun bilinçli olarak daim kılınacağı aşikârdır. Medyada sıkça yer alan "Virüs salgını 1 veya 2 yıl sürebilir." söylemleri de bu durumu desteklemektedir. Süreç, meşhur küresel hedef 2023'e ve sonrasına bağlanacak gibi görünmektedir.
"ABD'de yapılan bir araştırmaya göre coronavirüsün D614G adı verilen mutant versiyonu, virüsün 10 kat daha hızlı yayılmasına neden oluyor." ( Basından 15.06.2020 )
COVID19 sürecinde, küresel çetenin yüklenicisi medyanın da desteğiyle "Evrilt, Korkut, İlerle" metodu uygulanmaktadır. Dolayısıyla süreç "Bundan böyle bununla yaşamaya alışacaksınız." noktasına doğru götürülmektedir. Tabi "bununla" kelimesinin kapsamı oldukça geniş olup planlar kapsamında daha da genişletilebileceği açıktır. Maske tak, Uzak dur, Evde kal, Kod al, Test ol, Aşı ol, Ne dersek onu ol !!.........
Öte yandan maske de "Susturulmuş ve nefesi kesilmiş toplum"un sembolü olarak tarihteki yerini almak üzeredir. Zira maskeyle* hem nefes almak, hem de konuşmak oldukça zor olmaktadır. 25 Mayıs 2020 tarihinde ABD vatandaşı George Floyd'un, bir polis tarafından boğulurken söylediği "I can't breathe" ( Nefes alamıyorum. ) cümlesi, maskeyi bir organlarıymış gibi taşımaya zorlanan dünya toplumlarının durumunu tasvir eder niteliktedir.
( * Ayrıva Bkz. "Sosyal formatlama, Agorafobi ve Maske meselesi" başlıklı bölüm.
Evvelki bölümlerde de bahsedildiği üzere, azınlık bir zümrenin büyük bir çoğunluğu kontrol ve tahakküm altında tutabilmesi için en temel unsur "Korku" unsurudur. Düşük frekanslı korku enerjisi, tıpkı düşük frekanslı hastalık gibidir. Bir başka deyişle korku aslında bir hastalıktır. Korku hastalığına tutulmuş bir topluma her şey dikte ettirilebilir, yaptırılabilir. Mevcut durumda küreselcilerin menüsünde aşağıdaki korku çeşitleri bulunmaktadır.
- Virüs salgını korkusu
- Deprem korkusu
- Terör korkusu
- Savaş korkusu
- Ekonomik kriz korkusu
- Geçinememe korkusu
- İşsizlik korkusu
- Kıtlık korkusu
- Fişlenme korkusu
- Soruşturma korkusu
- Hapise atılma korkusu
- Asteroid çarpması korkusu
- Uzaylı istilası korkusu
Küreselciler periyodik olarak bu farklı lezzetlerle insanların hizmetindedirler. Ta ki insanlar kolektif bilinci tesis edip ve ruhsal yükselişlerini tamamlayıp bu hizmetleri almayı reddedene kadar....
Bu bilginin net olarak verilmeyeceği aksine risk algısının ve korku duygusunun bilinçli olarak daim kılınacağı aşikârdır. Medyada sıkça yer alan "Virüs salgını 1 veya 2 yıl sürebilir." söylemleri de bu durumu desteklemektedir. Süreç, meşhur küresel hedef 2023'e ve sonrasına bağlanacak gibi görünmektedir.
"ABD'de yapılan bir araştırmaya göre coronavirüsün D614G adı verilen mutant versiyonu, virüsün 10 kat daha hızlı yayılmasına neden oluyor." ( Basından 15.06.2020 )
COVID19 sürecinde, küresel çetenin yüklenicisi medyanın da desteğiyle "Evrilt, Korkut, İlerle" metodu uygulanmaktadır. Dolayısıyla süreç "Bundan böyle bununla yaşamaya alışacaksınız." noktasına doğru götürülmektedir. Tabi "bununla" kelimesinin kapsamı oldukça geniş olup planlar kapsamında daha da genişletilebileceği açıktır. Maske tak, Uzak dur, Evde kal, Kod al, Test ol, Aşı ol, Ne dersek onu ol !!.........
Öte yandan maske de "Susturulmuş ve nefesi kesilmiş toplum"un sembolü olarak tarihteki yerini almak üzeredir. Zira maskeyle* hem nefes almak, hem de konuşmak oldukça zor olmaktadır. 25 Mayıs 2020 tarihinde ABD vatandaşı George Floyd'un, bir polis tarafından boğulurken söylediği "I can't breathe" ( Nefes alamıyorum. ) cümlesi, maskeyi bir organlarıymış gibi taşımaya zorlanan dünya toplumlarının durumunu tasvir eder niteliktedir.
( * Ayrıva Bkz. "Sosyal formatlama, Agorafobi ve Maske meselesi" başlıklı bölüm.
Evvelki bölümlerde de bahsedildiği üzere, azınlık bir zümrenin büyük bir çoğunluğu kontrol ve tahakküm altında tutabilmesi için en temel unsur "Korku" unsurudur. Düşük frekanslı korku enerjisi, tıpkı düşük frekanslı hastalık gibidir. Bir başka deyişle korku aslında bir hastalıktır. Korku hastalığına tutulmuş bir topluma her şey dikte ettirilebilir, yaptırılabilir. Mevcut durumda küreselcilerin menüsünde aşağıdaki korku çeşitleri bulunmaktadır.
- Virüs salgını korkusu
- Deprem korkusu
- Terör korkusu
- Savaş korkusu
- Ekonomik kriz korkusu
- Geçinememe korkusu
- İşsizlik korkusu
- Kıtlık korkusu
- Fişlenme korkusu
- Soruşturma korkusu
- Hapise atılma korkusu
- Asteroid çarpması korkusu
- Uzaylı istilası korkusu
Küreselciler periyodik olarak bu farklı lezzetlerle insanların hizmetindedirler. Ta ki insanlar kolektif bilinci tesis edip ve ruhsal yükselişlerini tamamlayıp bu hizmetleri almayı reddedene kadar....