13 Ocak 2020 Pazartesi

Yaratılışın döngüsel yapısı

Yaratılışın ve ilahi nizamın sonsuz bir "döngüler silsilesi" olduğu Kur'an'da 8* nümerolojisi kullanılarak bildirilmektedir. ( * 8 sayısı yeni döngü başlangıcı ve sonsuz döngünün nümerolojik sembolüdür. )

Yaratışı "Başlatma ve döndürme" kavramlarının Kur'an'da ilk kez geçtiği ayetteki ilgili cümle 8 kelimeden oluşmaktadır.

10/4 - İleyhi merciuküm cemıa va'dellahi hakka inne (1) hu (2) yebdeü (3) el (4) halka  (5) sümme (6) yüıydü (7) hu (8) li yecziyellezine amenu ve amilus salihati bil kıst vellezine keferu lehüm şerabün min hamımin ve azabün elımün bima kanu yekfürun 
( Dönüşünüz topluca O’nadır. Allah’ ın vaadi gerçektir. Kesinlikle yaratışı o ortaya çıkarıp başlatır. Sonra o inananları ve adaletle iyilik yapanları karşılıklandırmak için onu döndürür. O inkar edenler, inkar etmiş olmalarından dolayı onlara kaynar sudan içecek ve elim azap vardır. )

"Başlatma ve döndürme" kavramlarının Kur'an'da son kez geçtiği ayetin kodunun nümerolojik değeri de 8 sayısını vermektedir. ( 8+5+1+3 = 17 ... 1+7 = 8 )

85/13 - İnnehu hüve yübdiü ve yü'ıyd 
( Kesinlikle O, O başlatır, yaratır ve döndürür, diriltir. )

"Başlatma ve döndürme" kavramlarının ikişer kez vurgulandığı 10/34 kodlu ayetin kodunun nümerolojik değeri 8 sayısını vermektedir. ( 1+0+3+4 = 8 )

10/34 - Kul hel min şürakaiküm men yebdeül halka sümme yüıydüh kulillahü yebdeül halküsümme yüıydühu fe enna tü'fekun 
( De ki: "Ortaklarınızdan yaratışı başlatan, sonra onu döndüren kimse var mıdır?" De ki: "Yaratışı Allah başlatır sonra onu döndürür. O halde nasıl döndürülürsünüz?" )

Döngü sonunda nihai dönüşün Allahü Teala'ya olduğu da 11 nümerolojisi ile 30/11 kodlu ayette bildirilmektedir.

30/"11" - Allahü (1) yebdeü (2) el (3) halka  (4) sümme (5) yüıydü (6) hu (7) sümme (8)  iley (9) hi (10) türceun (11)
( Allah yaratışı ortaya çıkarıp başlatır. Sonra onu tekrarlayıp döndürür. Sonra O'na döndürülürsünüz. )

Ayette Allah'ı ifade eden "Allah" ismi ve "Hi" zamiri sırasıyla 1. ve 10. ( 1+0 = 1 ) kelimelerdir. Allah'ın "Birliği" ayette 1 nümerolojisiyle bildirilmektedir. Bu iki sayı da yine 11 nümerolojisi oluşturmaktadır.




Haberci ve reenkarnasyon döngüsü

Haberci'ye hitab edilen, İsra suresinin aşağıdaki ayetlerinde hem uyarı yapılmakta hem de "reenkarnasyon" döngüsü vurgulanmaktadır.

17/73 - Ve in kadu le yeftinuneke anillezı evhayna ileyke li tefteriye aleyna ğayrahu ve izen lettehazuke halıla

( Ve neredeyse seni, o sana vahyettiğimiz hakkında, bize ondan başkasını uydurman için fitneye düşüreceklerdi. O zaman seni sadık samimi dost edineceklerdi. )

17/74 - Ve lev la en sebbetnake lekad kidte terkenü ileyhim şey'en kalıla

( Ve şayet sana sebat vermemiş olsaydık, onlara doğru, az şey kadar meyledecektin, terkedecektin. )

17/75 - İzen le ezaknake dı'fel hayati ve dı'fel memati sümme la tecidü leke aleyna nesıra

( O zaman sana hayatı kat kat ve ölümü kat kat tattırırdık. Sonra bize karşı sana yardımcı bulamazdın. )

Ayette habercinin, şeytani tesirlere kapılıp vahyedilene uymaması ve nefsine yenik düşerek vazifesi olanı değil de yanlış olanı yapması durumunda tekamül sürecinde geriye düşeceği ve bu nedenle muhtelif defalar kaba madde aleminde bedenlenmek ( enkarne olmak ) suretiyle ölüm ve diriliş düalitesini deneyimlemek zorunda kalacağı bildirilmektedir.

Okumak için mi okumak? Anlamak için mi okumak ?


"Okuma" anlamına gelen "Kur'an"  kelimesi, "İkra" ( Oku ) kökünden türemiş olan ve vahiy yoluyla iletilen Allah kelamının / yazısının haberciye okunmuş olmasını ve tüm inananlar tarafından da okunması gerektiğini ifade eden bir kelimedir.

İnsanların Kur'an'a yaklaşımları farklılıklar göstermekte olup, bu yaklaşımlar genellikle şöyle kategorize edilebilmektedir.

1- "Hatim indirmek" ( Kur'an'ın bir seferde tamamını okumak )
2- Her gün belirli bir surenin tamamını okumak
3- Arapça bilinmemesine rağmen Kur'an'ı Arapça metninden anlamadan da olsa okumak
4- Kur'an'ı beze sarıp yüksek bir yere asmak
5- Kur'an'ı rahle üzerinde bir köşede tutmak
6- Cepte küçük Kur'an taşımak 

Kalben inanan insan için bu yaklaşımların hepsi caiz olabilir. Ancak "İkra" ( Oku ) kelime-i emrinin içerdiği anlamın daha derin olduğu aşikardır. Allahü Teala, ayetlerinde de bildirdiği üzere, Kur'an'ın "anlayarak", "tefekkür ederek" ve "aklederek" okunmasını istemektedir. Kur'an'ın herhangi bir kitap gibi okunabileceğini düşünmek ve onu bir kere baştan sona okuduktan sonra kendini "Kur'an'ı okumuş saymak" yanılgıların en büyüğüdür. 

Yaratılışın kodlarının beşiği olan Kur'an aşağıdaki özellikleri içeren ilahi bir ilim pınarıdır.

1- Kur'an çok katmanlıdır. ( Ayetlerin zahiri ve batıni olmak üzere sonsuz anlamları ve yorumları mevcuttur. Herhangi bir varlığın “Ben Kur’an’ın anlamına ve yorumuna haizim” beyanında bulunması mümkün değildir. )
2- Kur'an teşbih ( benzetme ) ve sembolizm içerir.
3- Kur'an matematiksel, nümerolojik, analitik ve sistematik bir yapıya haizdir. *
* 78/29 - Ve külle şey'in ahsaynahü kitaben   ( Ve kitapta olmak üzere herşeyi saydık. )
4- Kur'an'ın her ayeti, ait olduğu surenin içeriğinden bağımsız olmak üzere kendi içinde sonsuz anlam ve yorum barındırır.
5- Tıpkı ayetler gibi Kur'an'daki her kelime ve her harf de kendi içinde sonsuz anlam ve yorum barındırır.

Dolayısıyla "Kur'an okumak", sadece "okumanın" çok ötesinde, düşünmeyi, tefekkür etmeyi, yorumlamayı ve anlamayı gerektiren çok derin ve çok kapsamlı bir eylemler bütünüdür.

Kur'an'da "okumak" eylemine ilişkin olarak net mesajlar veren ayetler mevcuttur.

96/1 - IKRE bismi rabbikellezi halak ( O yaratan Rab’binin ismi ile OKU. )

Ayette, okuma eylemi esnasında daimi olarak Allah ve Rahman isimlerinin zikredilmesinin vesile olacağı nimetlere dikkat çekilmektedir.

73/4 - Ev zid aleyhi ve rettilil kur'ane tertilen ( Veya onun üzerine artır. Kur'an' ı düşünerek yavaş yavaş oku. )

Ayette çok açık bir şekilde Kur'an'ın "düşünerek ve yavaş yavaş okunması" gerektiği bildirilmektedir.

73/20 - ...... fakreu ma teyessere minel kur'ani ........ fakreu ma teyessere minhu .... 

( ......O halde size Kur'an' dan ne kolay gelirse okuyun. ........ O halde size ondan ne kolay gelirse okuyun ....... )

Ayette, okuma sürecinde herhangi bir zorlama olmadığı, insanın o anki ruhsal durumuna göre hangi ayetleri okuyacağının kendi idrakine ve vicdanına bırakıldığı bildirilmektedir. Temiz kalple ve inançla kitaba yönelen inananlara Allahü Teala ve melekleri zaten gerekli yönlendirmeyi yapacaklardır. 

2/44 - E te'mürunen nase bil birri ve tensevne enfüseküm ve entüm tetlunel kitab e fe la ta'kılun 
Kitabı okuduğunuz halde, insanlara iyiliği emredersiniz de nefislerinizi unutur musunuz? O halde akıl etmez misiniz? )

Ayette, gereğini yapmadan yani doğru düşünce, tutum ve davranışa yönelmeden sadece kitabı okumanın insanlara bir faydası olmayacağı, bunun insanlar tarafından akledilmesi gerektiği bildirilmektedir.

2/121 - Ellezine ateynahümül kitabe yetlunehu hakka tilavetih ülaike yü'minune bih ve men yekfür bihı fe ülaike hümül hasirun
( O kendilerine kitap verdiklerimiz onu gerçekten tilaveti ile okurlar. İşte onlar ona inanırlar. Kim onu inkar ederse işte onlar hasarlanırlar. )

Ayette Kur'an'ın doğru telafuz ve seslendirme ile okunmasının vesile olacağı olumlu sonuçlara ( pozitif enerji oluşumu, frekans yükselmesi ve buna bağlı olarak vuku bulacak ruhsal ve idraki açılımlar vb. )

12 Ocak 2020 Pazar

Kutsal Ruh

Ruhül Kudüs ( Kutsal Ruh ) kavramı Kur'an ve İncil'de yer alan ve ayetlere göre Cibril isimli meleği ifade ettiği anlaşılan bir kavramdır. Kutsal Ruh'un ilahi nizamdaki kader mekanizmasındaki başlıca görevlerinin Allah'ın izni ile;

- Kur'an'ın indirilmesi ( vahyedilmesi ) sürecini ifa etmek,
- Bakire Meryem'in hamile kalmasını ve bu suretle Mesih İsa'yı doğurmasını sağlamak,
- Mesih İsa'nın insanları Allah yoluna yönlendirme vazifesi kapsamında destek sağlamak

olduğu bildirilmektedir.

Konuya ilişkin ayetler aşağıdaki gibidir.

Kur'an'ın indirilmesi ( vahyi );

2/97 - Kul men kane adüvven li CİBRILE FE İNNEHU NEZZELEHU ALA KALBİKE Bİ İZNİLLAHİ müsaddikan li ma beyne yedeyhi ve hüden ve büşra lil mü'minın

( De ki: “Kim CİBRİL’ e düşman ise, inananlara müjde, yönlendirme ve ondan öncekileri doğrulayıcı olarak ONU KALBİNİN ÜZERİNE ALLAH'IN İZNİ İLE KESİNLİKLE O İNDİRDİ." )

16/102 - Kul NEZZELEHU RUHUL KUDÜSİ min rabbike bil hakkı li yüsebbitellezine amenu ve hüden ve büşra lil müslimın

( De ki: "ONU, o inananlara sebat vermek için ve teslim olanlara yönlendirme ve müjde olarak Rab’binden KUTSAL RUH İNDİRDİ." )

Meryem'in hamile kalması ;
19/16 - Vezkür fil kitabi meryem iz intebezet min ehliha mekanen şerkıyya
( Ve kitapta Meryem' i de hatırla. Zamanında ailesinden doğuda olan mekana ayrıldı. )

19/17 - Fettehazet min dunihim hıcaben fe erselna ileyha RUHANA FE TEMESSELE LEHA BEŞERAN SEVİYYA

( Onlarla arasına perde konuldu. Böylece ona RUHUMUZU GÖNDERDİK DE ONA TAM İNSAN OLARAK TEMSİL OLUNDU. )*

* Ruh tesiri neticesinde, kaba madde alemi dünyada insan olarak enkarne olan süptil üst boyut varlığı ( vazifeli varlık / melek ) ifade edilmektedir.

19/18 - Kalet innı euzü bir rahmani minke in künte tekıyya
( "Eğer sakınan isen, kesinlikle ben senden Rahman' a sığınırım." dedi. )

19/19 - Kale İNNEMA ENE RASULÜ RABBİKE Lİ EHEBE LEKİ ĞULAMEN ZEKİYYA
( “KESİNLİKLE BEN SANA TEMİZ OĞLAN BAĞIŞLAMAK İÇİN RAB'BİNİN RESULÜYÜM." dedi. )

19/20 - Kalet enna yekunü li ğulamün ve lem yemsesnı beşerun ve lem ekü beğıyya
( "Benim için oğlan nasıl olur? Ve bana insan dokunmadı, namussuz da değilim." dedi. )

19/21 - Kale kezalik kale rabbüke hüve aleyye heyyin ve li nec'alehu ayeten lin nasi ve rahmeten minna ve kane emran makdıyya
( "İşte böyle." dedi. Rab’bin "O bana kolaydır. Onu insanlar için ayet ve bizden rahmet kılacağız. İş bitirildi." dedi. )

19/22 - Fe hamelethü fentebezet bihı mekanen kasıyya
( Onu yüklendi de onunla uzak mekana ayrıldı. )

Meryem'in hamile kalması ile ilgili İncil ayetleri;

40-Matthew-1-18 İsa Mesih'in doğumu şöyle oldu: Annesi MERYEM, Yusuf'la evliyken, birlikte olmalarından önce, onun KUTSAL RUH'un ÇOCUĞUNU TAŞIDIĞI anlaşıldı.

40-Matthew-1-20 Ama bu şeyler üzerinde düşündüğü sırada, iyi bilki, Rab'bin bir meleği rüyada ona görünerek şöyle dedi: "Davut oğlu sen Yusuf, Meryem'i kendine eş olarak almaktan korkma. Çünkü onun içinde kavranmış olan KUTSAL RUH'tandır."

40-Matthew-1-21 Ve o bir oğul doğuracak. Ve sen onun adını İsa koyacaksın. Çünkü O, halkını günahlarından kurtaracak."

42-Luke-2-21 Sekizinci gün, çocuğu sünnet etme zamanı gelince, O'na İsa adı verildi. Bu, O'nun anne rahmine düşmesinden önce MELEĞİN kendisine verdiği isimdi.

İnsanları yönlendirme sürecinde destek ağlanması;

2/87 - Ve lekad ateyna musel kitabe ve kaffeyna min ba'dihı bir rusüli ve ateyna ıysebne meryemel beyyinati ve EYYEDNAHÜ Bİ RUHIL KUDÜS e fe küllema caeküm rasulün bima la tehva enfüsükümüstekbartüm fe ferıkan kezzebtüm ve ferıkan taktülun

( Musa’ ya kitabı verdik ve ondan sonra resuller gönderdik. Meryem oğlu İsa’ya deliller verdik ve ONU KUTSAL RUH İLE DESTEKLEYİP KUVVETLENDİRDİK. O halde resul size o nefislerinizin hoşlanmadığı ile her geldiğinde kibirlenecek de bir kısmını yalanlayacak ve bir kısmını da öldürecek misiniz? )

2/253 - Tilker rusülü faddalna ba'dahüm ala ba'd minhüm men kellemellahe ve rafea ba'dahüm deracat ve ateyna ıysebne meryemel beyyinati ve EYYEDNAHÜ Bİ RUHIL KUDÜS ve lev şaellahü maktetelellezine min ba'dihim min ba'di ma caethümül beyyinatü ve lakinıhtelefu fe minhüm men amene ve minhüm men kefar ve lev şaellahü maktetelu ve lakinnellahe yef'alü ma yürıd

( İşte o resulleri, bazılarını bazılarına üstün kıldık. Allah onlardan kimiyle konuştu ve bazılarını derecelerle yükseltti. Meryem oğlu İsa’ ya açık deliller verdik. ONU KUTSAL RUH İLE DESTEKLEYİP KUVVETLENDİRDİK. Şayet Allah dileseydi, o bazıları, onlara getirdiğimiz açık delillerden sonra savaşmazlardı. Lakin ihtilafa düştüler. Böylece onlardan kimi inandı, kimi de inkar etti. Şayet Allah dileseydi savaşmazlardı. Lakin kesinlikle Allah ne isterse yapar. )

5/110 - İz KALELLAHÜ ya iysebne meryemezkür nı'metı aleyke ve ala validetik iza EYYEDTÜKE Bİ RUHIL KUDÜSİ tükellimün nase fil mehdi ve kehla ve iz alemtükel kitabe vel hıkmete vet tevrate vel incil ve iz tahlüku minet tıyni ke hey'etit tayri bi iznı fe tenfühu fıha fe tekunü tayran bi iznı ve tübriül ekmehe vel ebrasa bi iznı ve iz tuhricül mevta bi iznı ve iz kefeftü benı israıle anke iz ci'tehüm bil beyyinati fe kalellezine keferu minhüm in haza illa sıhrun mübın
( Zamanında ALLAH "Ey Meryemoğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. SENİ KUTSAL RUH İLE DESTEKLEDİĞİMDE* beşikte ve erişkinlikte insanlara kelam edip söz söylerdin. Sana yazıyı, sırrı, Tevrat' ı ve İncil' i öğrettim. İznimle çamurdan kuşun şekli gibi olanı yarattın. Onun içine üfledin de iznimle kuş oldu. Doğuştan körü ve alacalıyı iznimle iyileştirdin. Ölüleri iznimle çıkardın. Onlara ayetlerle geldiğin ve onlardan inkar edenlerin "Bu kesinlikle apaçık sihirdir." dedikleri zaman İsrailoğulları' nı üzerinden çektim." DEDİ )

* Allahü Teala, Mesih İsa'yı Kutsal Ruh ile desteklediğini kendi kelamıyla beyan ediyor.





11 Ocak'ta yeniden deprem

Silivri açıklarında “11” ve "8" nümerolojisiyle uyumlu bir deprem daha 11.01.2020 tarihinde gerçekleşmiştir. 8 ve 11 sayıları yeni döngü başlangıcı, düalite, geçiş portali, sonsuz döngü kavramlarının nümerolojik sembolleridir.

Depremin istatistikleri;

-        Tarihi 11.01.2020
-        Saati  16:37: 36 …. “8” ; Sadece 16:37 olarak ifade edildiğinde de ( 1+6+3+7 = 17 ... "8" )
-        Şiddeti 4.7 …. 4+7 = 11

Zelzelenin insanlar için bir sınav, bir ayet olduğunu bildiren Ahzab suresinin “11.” ayeti  hatırlanmalıdır.

33/”11” – Hünalike (1) ibtüliye (2) el (3) mü'minune (4) ve (5) zülzilu (6) zilzalen (7) şedıda (8)
( Burada inananlar sınandılar. Şiddetli zelzele ile sarsıldılar. )

Ayrıca bu ayette 8 kelime bulunması, ayet numarasının ve sure numarasının birlikte olmak üzere ( 33/11 ) nümerolojik değerinin 8 olması ve Zilzal ( Zelzele ) suresinin 8 ayetten oluşması, depremin tam saatinin nümerolojik değerinin “8” olması ile uyum arzetmektedir.

Hatırlanmalıdır ki 1999 yılındaki büyük Gölcük depreminde "8" nümerolojisi ve Zilzal suresiyle uyum bulunmaktadır. Depremin;

- Yılı 19"99" ... Zilzal suresi 99. suredir.
- Ayı Ağustos ... 8. ay
- Günü 17 ... 1+7 = 8

Zilzal suresinin son iki ayetinin de 8 kelimeden oluşması ve ayetlerde düalite yani negatif ve pozitif kavramların ( Hayır ve Şer ) bulunması da dikkat çekmektedir.

99/7 - Fe (1) men (2) ya'mel (3) miskale (4) zerratin (5) HAYRAN (6) yera (7) h (8) 
( Artık kim zerrelerin ağırlığı ölçüsünde HAYIR yapmışsa onu görür. )


99/8 - Ve (1) men (2) ya'mel (3) miskale (4) zerratin (5) ŞERRAN (6) yera (7) h (8) 
( Ve kim zerrelerin ağırlığı ölçüsünde KÖTÜLÜK yapmışsa onu görür. )

Aşağıdaki bilgi de 11 sayısı ve deprem şiddeti açısından ilginçtir. Bilgide "Deprem şiddetinin  teorik olarak bir üst sınırı bulunmamakla birlikte 11 şiddetindeki bir depremin dünyayı ikiye bölebileceği" ifade edilmektedir.


"The biggest earthquake ever recorded was a magnitude 9.5. It occurred in 1960 in Chile, where the Nazca plate subducts under the South American plate. There is no theoretical limit to the magnitude of an earthquake, although it is estimated that an earthquake of magnitude "11" would split the Earth in two."


Milattan sonra kayıtlara geçmiş olan ilk depremin "17" ( 1+7 = "8" ) yılındaki "Lidya Depremi" olduğu bildirilmektedir. Bu deprem, bugünkü Türkiye sınırları içinde olan ve o zamanki adıyla Philadelphia olarak bilinen Alaşehir / Manisa'da vuku bulmuştur.

Yapılan dönemsel kategorizasyona göre 11.-18. yüzyıl aralığındaki ilk deprem 1037 ( 1+0+3+7 = "11" ) yılında Çin'de vuku bulan "Taizhou Jiangsu" depremi olduğu bildirilmektedir.

Kaynak = Wikipedia



11 Ocak 2020 Cumartesi

Deve iğne deliğinden geçinceye kadar ...

Kur'an'da ve İncil'de, kaba madde aleminde mal ve mülk obsesyonuna tutulmuş yalancı ve inkarcı müşriklerin göklerin kapılarından geçemeyecekleri ve üst boyutlardaki süptil yaşama ve sevgiye nail olamayacakları "İyiliğin tanımı" ve "Devenin iğne deliğinden geçmesi" misali ile bildirilmektedir. Ayrıca ihtiyacından fazlasını ihtirasla çalıp gasp ederek biriktiren ve "zengin" addedilen veya kendini "zengin" addedenlerin esas itibarıyla Allah'ın ayetlerini yalanlayan kibirli inkarcılar oldukları da ayetlerde bildirilmektedir.

İncil;

40-Matthew-19-16 Adamın biri İsa'ya gelip, "Öğretmenim, sonsuz yaşama kavuşmak için nasıl bir iyilik yapmalıyım?" diye sordu.

40-Matthew-19-17 İsa, "Bana neden iyilik hakkında soru soruyorsun?" dedi. "İyi olan yalnız biri var. Yaşama kavuşmak istiyorsan, O'nun buyruklarını yerine getir."

40-Matthew-19-18 "Hangi buyrukları?" diye sordu adam. İsa şu karşılığı verdi: "'Adam öldürmeyeceksin, zina etmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan yere tanıklık etmeyeceksin,

40-Matthew-19-19 annene babana saygı göstereceksin' ve 'Komşunu kendin gibi seveceksin.'" 

40-Matthew-19-20 Genç adam, "Bunların hepsini yerine getirdim" dedi, "Daha ne eksiğim var?"

40-Matthew-19-21 İsa ona, "Eğer eksiksiz olmak istiyorsan, git, varını yoğunu sat, parasını yoksullara ver; böylece göklerde hazinen olur. Sonra gel, beni izle" dedi.

40-Matthew-19-23 İsa öğrencilerine, "Size doğrusunu söyleyeyim" dedi, "Zengin kişi Göklerin Egemenliği'ne zor girecek. 

40-Matthew-19-24 Yine şunu söyleyeyim ki, devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Tanrı Egemenliği'ne girmesinden daha kolaydır.

"İyiliğin tanımı" ve "Devenin iğne deliğinden geçmesi" misali Kur'an'da ise şöyle yer almaktadır.

2/177 - Leysel birra en tüvellu vücuheküm kıbelel meşrikı vel mağribi ve lakinnel birra men amene billahi vel yevmil ahıri vel melaiketi vel kitabi ven nebiyyın ve atel male ala hubbihı zevil kurba vel yetama vel mesakıne vebnes sebıli ves sailıne ve fir rikab ve ekames salate ve atez zekah vel mufune bi ahdihim iza ahedu ves sabirıne fil be'sai ved darrai ve hıynel be's ülaikellezine sadeku ve ülaike hümül müttekun
( Yüzünüzü doğu tarafına ve batı tarafına çevirmenizde iyilik yoktur. Lakin iyilik, o Allah’a , sonraki güne, meleklere, kitaba, habercilere inananlara, sevdiklerine, yakınlarına, yetimlere, yoksula, yolda kalmışa, dilenenlere, boyunduruk içindekilere sevgiyle mal verenlere, duaya kalkanlara, zekatı verenlere, ahdettiklerinde ahdlerini ifa edenlere, zorlukta, sıkıntıda, darlıkta ve zor savaş zamanında sabredenleredir. İşte onlar doğrudurlar ve işte onlar sakınırlar. )

7/40 - İnnellezine kezzebu bi ayatina vestekberu anha la tüfettehu lehüm ebvabüs semai ve la yedhulunel cennete hatta yelicel cemelü fı semmil hıyad ve kezalike neczil mücrimın

( O ayetlerimizi yalanlayanlara ve onlara kibirlenenlere, onlara göğün kapıları kesinlikle açılmaz. Deve iğne deliğinden geçene kadar cennete giremezler. İşte suçluları böyle karşılıklandırırız. )

"Göğün kapıları" ifadesinin yer aldığı ayetin kodunun ( 7/40 ) nümerolojik değerinin "11" ( 7+4+0 = 11 ) olması, üst boyuta geçiş portalinin sembolü olan 11 sayısı ile uyum arzetmektedir.





ON ile tamamlanma...

10 sayısı ( yani nümerolojik olarak "1" sayısı ) Allahü Teala'nın "birliğinin" nümerolojik sembolü olan sayıdır. Kutsal kitaplarda 10 sayısı defaatle tekrarlanmakta olup, ayrıca "ON'a tamamlanma" hususu da özellikle vurgulanmaktadır. Bu noktada 3 - 7 ve 2 - 8 sayı ikilileri de dikkat çekmektedir.

2/196 - Ve etimmül hacce vel umrate lillah fe in uhsırtüm fe mesteysera minel hedy ve la tahliku ruuseküm hatta yebluğal hedyü mehılleh fe men kane minküm merıdan ev bihı ezen min ra'sihı fe fidyetün min sıyamin ev sadekatin ev nüsük fe iza emintüm fe men temettea bil umrati ilel hacci fe mesteysera minel hedy fe men lem yecid fe sıyamü SELASETİ EYYAMİN fil hacci ve SEB'ATİN iza raca'tüm tilke AŞERATÜN KAMİLEH zalike li men lem yekün ehlühu hadıril mescidil haram vettekullahe va'lemu ennellahe şedıdül ıkab
( Ve haccı ve umreyi Allah için tamamlayın. Eğer zorluğa düşüp hasret bırakılırsanız, hediyeden gönderin. Hediye yerine ulaşana kadar başlarınızı traş etmeyin. Sizlerden kim hasta olursa veya ona başından eziyet olursa, oruçtan, sadakadan veya ibadetten fidye verin. Emin olduğunuzda, umre ve hacca kadar kim faydalanırsa hediyeden gönderin. Kim bulamazsa, hac içinde ÜÇ ve döndüklerinde de YEDİ GÜN oruç tutsun. Bunlar ONA TAMAMLANIRLAR.* Bunlar, o aileleri, aşireti Mescid-i Haram’ da oturmayanlar içindir. Allah’tan sakının ve bilin ki kesinlikle Allah’ ın azabı  şiddetlidir. )

* 3 ve 7 sayıları ile 10'a tamamlanma. 3 ve 7 sayılarının çarpımı da "Ruh" kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi olan 21 sayısını vermektedir. 37 ve 73 sayılarının çarpımı ise Allah kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi olan 2701 sayısını vermektedir. ( 2+7+0+1 = 10 ... 1+0 = "1" )

28/27 - Kale innı ürıdü en ünkihake ıhdebneteyye hateyni ala en te'cüranı semaniye hıcec fe İN ETMENTE AŞRAN fe min ındik ve ma ürıdü en eşükka aleyk setecidünı in şaellahü mines salihın
( "Kesinlikle ben, bana sekiz yıl ücretlenmen karşılığında şu iki kızımdan birini sana nikahlamayı isterim. EĞER ONA TAMAMLARSAN** senin indindendir. Sana meşakkat vermeyi istemem. Eğer Allah dilerse beni iyilerden bulacaksın." dedi. )

** 2 ve 8 sayıları ile 10'a tamamlanma...

11/13 - Em (1) yekulune (2) iftera (3) h (4) kul (5) fe (6) e'tu (7) bi (8) AŞRİ (9) SÜVERİN (10) mislihı müfterayatin ved'u men isteta'tüm min dunillahi in küntüm sadikın
( "Onu uydurdu." mu diyorlar? De ki: "O halde onun aynısından, uydurulmuşundan ON SURE *** getirin. Eğer doğrular iseniz, o Allah’tan başka istidatı olanları da çağırın." )

*** Ayetin, "On sure" ifadesini de içeren ilk cümlesinde 10 kelime bulunmaktadır.

20/103 - Yetehafetune beynehüm in lebistüm illa AŞRA
( Aralarında gizli konuşurlar."Kesinlikle ancak ON kaldınız." )

89/2 - Ve LEYALİN AŞRİN ( Ve ON GECE, )

7/142 - Ve vaadna musa selasıne leyleten ve etmemnaha bi AŞRİN fe temme mıkatü rabbihı erbeıne leyleh ve kale musa li ehıyhi harunahlüfnı fı kavmı ve aslıh ve la tettebı' sebılel müfsidın
( Ve Musa'ya otuz gece vaad ettik ve onu ON ile tamamladık. Böylece Rab’binin zamanı kırk geceye tamamlandı. Musa, kardeşi Harun'a "Kavmim içinde halefim ol. İyileştir ve bozguncuların yoluna tabi olma." dedi. )

Tevrat'ın Eyüp isimli suresinin ilk ayetleri de 3 ve 7 sayıları ile 10'a tamamlanma misali içermektedir.

18-Job-1-1 Ûs ülkesinde Eyüp adında bir adam yaşardı. Kusursuz, doğru bir adamdı. Tanrı’dan korkar, kötülükten kaçınırdı.
18-Job-1-2 YEDİ oğlu, ÜÇ kızı vardı.
18-Job-1-3 YEDİ BİN koyuna, ÜÇ BİN deveye, BEŞ YÜZ çift öküze, BEŞ YÜZ çift eşeğe ve pek çok köleye sahipti. Doğudaki insanların en zengini oydu.***

*** Ayet setinde 5 ve 5 sayıları ile de 10'a tamamlanma misali yer almaktadır.

66-Vahiy-2-10 Çekmek üzere olduğun sıkıntılardan korkma! Bak, denenesiniz diye İblis içinizden bazılarını yakında zindana atacak. ON gün sıkıntı çekeceksiniz. Ölüm pahasına da olsa sadık kal, sana yaşam tacını vereceğim.

İncil'de yer alan ve sembolik Babil Fahişesi'ni ( doğru yoldan sapmış dünya toplumu ) tanımlayan ayetlerde de 7 ve 10 sayıları yer almaktadır.

66-Vahiy-17-1 Yedi tası alan yedi melekten biri gelip benimle konuştu: "Gel!" dedi. "Sana engin suların kenarında oturan büyük fahişenin çarptırılacağı cezayı göstereyim.

66-Vahiy-17-2 Dünya kralları onunla fuhuş yaptılar. Yeryüzünde yaşayanlar onun fuhşunun şarabıyla sarhoş oldular."

66-Vahiy-17-3 Bundan sonra melek beni Ruh'un yönetiminde çöle götürdü. Orada YEDİ BAŞLI, ON BOYNUZLU*, üzeri küfür niteliğinde adlarla kaplı kırmızı bir canavarın üstüne oturmuş bir kadın gördüm.

* 7 başı olan bir varlığın normalde 7 boynuzu olması gerekirken 10 boynuzdan bahsedilmekte ve fark olan 3 sayısına dikkat çekilmektedir. Ayrıca ayetin numarasının 17 ve 3 sayılarından oluşması da 10 ve 11 ( 1+7+3 = 11 ) sayıları açısından dikkat çekmektedir.

66-Vahiy-17-4 Kadın, mor ve kırmızı giysilere bürünmüş, altınlar, değerli taşlar, incilerle süslenmişti. Elinde iğrenç şeylerle, fuhşunun çirkeflikleriyle dolu altın bir kâse vardı.

66-Vahiy-17-5 Alnına şu gizemli ad yazılmıştı: GİZEMLİ BÜYÜK BABİL, FAHİŞELERİN VE DÜNYA İĞRENÇLİKLERİNİN ANASI.
















10 Ocak 2020 Cuma

3 DPO ( 3 Days Post Ovulation - Ovülasyon Sonrasındaki 3. Gün )

Kadınlarda ovülasyon yani yumurtlama, her ay Graaf folikülünden yumurtanın atılmasını ifade eden tıbbi terimdir. Ovülasyonun "3." gününde hormon seviyelerindeki değişimlerden dolayı vücutta bazı semptomlar oluşur. Göğüslerdeki hassasiyet, karında şişkinlik ve gerginlik, başağrısı, mide bulantısı, ve sırt ağrıları olarak sıralanabilecek bu semptomlar hamileliğin ilk işaretlerini oluşturur.


Al'i İmran suresinde, çocuğu olmasını arzu eden ancak eşi kısır olan Zekeriya'nın misali bildirilir. Zekeriya eşinin kısır iken hamile kalacağına* şaşırır ve buna ilişkin ayet talep eder. Kendisine ayet olarak "3 gün insanlarla konuşamayacağı" bildirilir. ( * Bilindiği üzere kısır kadınlarda ovülasyon ( yumurtlama ) faaliyeti gerçekleşmemektedir. )

3/38 - Hünalike dea zekeriyya rabbeh kale rabbi heb lı min ledünke zürriyyeten tayyibeh inneke semıud düa'

( Zekeriya orada Rab’bine dua etti. "Rab’bim bana indinden temiz soy bağışla. Kesinlikle sen duayı, çağrıyı duyansın." dedi. )

3/39 - Fe nadethül melaiketü ve hüve kaimün yüsallı fil mıhrabi ennellahe yübeşşiruke bi yahya müsaddikan bi kelimetin minellahi ve seyyiden ve hasuran ve nebiyyen mines salihın

( Böylece o mihrabın içinde ayakta dua ederken melekler ona seslendiler. "Kesinlikle Allah sana, Allah’tan kelimeyi doğrulayıcı, nefsine hakim, temiz ve fazilet sahibi, sır saklayıp tasa çeken ve iyilerden haberci olarak Yahya’ yı müjdeliyor." )

3/40 - Kale rabbi enna yekunü lı ğulamün ve kad beleğaniyel kiberu vemraetı akır kale kezalikellahü yef'alü ma yeşa

( Rab’bim, "Bana yaşlılık ermişken ve kadınım da kısırken bana nasıl oğlan olur?" dedi. "Allah işte böyle dilediğini yapar." dedi. )

3/41 - Kale rabbic'al lı ayeh kale ayetüke en la tükellimen nase selasete eyyamin illa ramza vezkür rabbeke kesıran ve sebbıh bil aşiyyi vel ibkar

( "Rab’bim bana ayet oluştur." dedi. "Senin ayetin, işaret haricinde, insanlara üç gün kelam edemeyip söz söyleyememendir. Rab’bini çokça hatırla, akşamları ve sabahları O' nu övgü sözleri ile öv." dedi. )

Zekeriya'nın kısır eşinin hamile kalması, kadınlarda hamilelik belirtilerinin ovülasyonun 3. gününde ortaya çıkması ve eşinin hamileliğine ilişkin Zekeriya'ya verilen ayetin "3 gün konuşamama" olması arasında ilinti olabilir gibi görünmektedir.

Ayrıca kısırken hamile kalma misalinin geçtiği Al'i İmran suresinin numarasının 3 olması da dikkat çekmektedir.

Bu misalin ikinci kez geçtiği Meryem suresindeki ayetler ise şöyledir.

19/7 - Ya zekeriyya inna nübeşşiruke bi ğulamin ismühu yahya lem nec'al lehu min kablü semiyya

( Ey Zekeriya kesinlikle biz sana ismi Yahya olan oğlanı müjdeliyoruz. Ona önceden adaş kılmadık. )

19/8 - Kale rabbi enna yekunü lı ğulamün ve kanet imraeti akıran ve kad belağtü minel kiberi ıtiyya

( “Rab’bim, kadınım kısırken ve ben yaşlılığın doruğuna ulaşmışken benim için nasıl çocuk olur?” dedi. )

19/9 - Kale kezalik kale rabbüke hüve aleyye heyyinün ve kad halaktüke min kablü ve lem tekü şey'a

( "İşte böyle." dedi. Rab’bin "O bana kolaydır. Sen hiçbir şey değilken seni önceden yarattım." dedi. )

19/10 - Kale rabbic'al lı ayeh kale ayetüke en la tükellimen nase selase leyalin seviyya

( "Rab’bim, bana ayet getir." dedi. "Senin ayetin insanlarla üç tam gece konuşamamandır." dedi. )

9 Ocak 2020 Perşembe

Onlar hayvanlar gibidirler.

"İnsanlar" 3. boyutu ( idraki tekamül safhası olarak ) deneyimleyen varlıklar iken "Hayvanlar" ise tekamül ederek 3. boyuta geçiş yapma potansiyelini taşıyan 2. boyut varlıklarıdır. 2. Boyutun en önemli özelliği maksimum seviyedeki "nafsaniyettir." Bir başka deyişle içgüdülere bağlı olarak ferdi menfaatin ve heveslerin herşeyden önce geldiği zihinsel tutumun maksimum seviyede hakim olduğu boyuttur 2. boyut. 

İşte cinler, 4. ve daha üst boyutlardaki madde yapısı olan yarı süptil / süptil madde niteliğine sahip olmalarına* rağmen, sürüngen ( reptil ) nitelik taşımalarından dolayı idrak seviyeleri çok düşük olup, 2. boyut varlığı zihniyetine sahiptirler. 

* 55/15 - Ve halekal canne min maricin min nar ( Ve cini dumansız ateş alevinden** yarattı. )

** Dumansız ateş alevi, süptil varlığı, enerjiyi sembolize etmektedir.

Süptil Öz Varlık'ından kaba madde bedenine gelen tesirleri, obsedör cinler tarafından bloke edilmiş olan ( cin tasallutuna maruz kalmış olan ) ve nefsaniyeti 2. boyuttaki gibi maksimum düzeyde olan insanlar için Furkan suresinde net bir tanımlama yapılmaktadır.

25/43 - E raeyte men ittehaze ilahehu hevah e fe ente tekunü aleyhi vekıla
( O hevesini ilahı edineni gördün mü? O halde, sen onun üzerine vekil mi olursun? )

25/44 - Em tahsebü enne ekserahüm yesmeune ev ya'kılun in hüm illa kel en'ami bel hüm edallü sebıla
( Kesinlikle onların çoğunluğu dinleyecekler veya akıllanacaklar mı sanıyorsun? Kesinlikle onlar ancak hayvan gibidirler. Bilakis onlar yol olarak daha sapıktırlar. )

7 Ocak 2020 Salı

Mor ve Kırmızı

Gökkuşağında yer alan renklerin frekanslarını gösteren tabloda da görüleceği üzere Kırmızı * renk kaba madde alemi dünyadaki düşük frekansı yani nefsani duyguları ( kibir, öfke, hırs, nefret, kıskançlık vb. ) Mor renk ise üst boyutlara yönelik yüksek frekansı yani nefsaniyetten arınmış duyguları ( sevgi, şefkat, merhamet, özveri, iyilik, yardımseverlik vb. ) temsil etmektedir. Düşük frekans idrak seviyesi düşük varlıkların, yüksek frekans ise idrak seviyesi yüksek varlıkları nitelemektedir. ( * Boğa güreşlerinde matadorun elindeki kırmızı renk pelerinin boğayı öfkelendirmesi, kırmızı rengin en ilkel ve içgüdüsel duygu olan cinselliği stimüle etmesi, şeytanın kırmızı olarak resmedilmesi bu hususa örnek teşkil etmektedir. )


Çakraların renkleri de aynı sıralamaya göre olup, Kırmızı renk kaba madde bağlantısını temsil eden Kök Çakrayı, Mor renk ise üst boyut bağlantısını temsil eden Taç Çakrayı sembolize etmektedir. ( İngilizcedeki "Red" ( Kırmızı ) kelimesinin kökeni Kırmızı rengin düşük negatif frekansı, öfkeyi, tehlikeyi, reddetmeyi simgelemesine dayanmaktadır. )


Ruhsal tekamül, frekansın Kök Çakra'dan ( Kırmızı ) Taç Çakra'ya ( Mor ) doğru yükseltilmesi ve o seviyede tutulabilmesiyle gerçekleşebilmektedir. Bir başka deyişle kaba madde bağlantısının en aza indirilmesi ve kesilmesi ruhsal yükselişin anahtarı olmaktadır.

Kitabı Mukaddes'te ( Tevrat ve İncil ) "Mor" ve "Kırmızı" renk teması muhtelif ayetlerde yer almaktadır. Ayrıca bu iki renk şeytani tesirlerin sembolü olan Babil Fahişesi'nin giysisinde de görülmektedir. Bu tasvir şeytanın çakraları hedef almasını sembolize etmektedir.

2-Exodus-26-1 "Tanrı'nın Konutu'nu on perdeden yap. Perdeler lacivert, MOR, KIRMIZI iplikle özenle dokunmuş ince ketenden olsun, üzeri Keruvlar'la ustaca süslensin.

2-Exodus-28-4 Yapacakları giysiler şunlardır: Göğüslük, efod, kaftan, nakışlı mintan, sarık, kuşak. Bana kâhinlik etmeleri için ağabeyin Harun'a ve oğullarına bu KUTSAL GİYSİLERİ yapacaklar.

2-Exodus-28-5 Altın sırma, lacivert, MOR, KIRMIZI iplik, ince keten kullanacaklar."**

** Ayette "Mor" ve "Kırmızı" renklerin kutsal renkler oldukları bildirilmektedir.

66-Revelations-17-3 Bundan sonra melek beni Ruh'un yönetiminde çöle götürdü. Orada yedi başlı, on boynuzlu, üzeri küfür niteliğinde adlarla kaplı kırmızı bir canavarın üstüne oturmuş bir kadın gördüm.

66-Revelations-17-4 Kadın, MOR ve KIRMIZI giysilere bürünmüş, altınlar, değerli taşlar, incilerle süslenmişti. Elinde iğrenç şeylerle, fuhşunun çirkeflikleriyle dolu altın bir kâse vardı.

66-Revelations-17-5 Alnına şu gizemli ad yazılmıştı: GİZEMLİ BÜYÜK BABİL, FAHİŞELERİN VE DÜNYA İĞRENÇLİKLERİNİN ANASI.***

*** Babil Fahişesi adı verilen sembolik İblis'in kendisini kutsal olarak telkin etmesi ve insanları kendisine kul köle etmesi olgusuyla ilgilidir.

Mor ve Kırmızı renkli elbisesiyle Babil Fahişesi temsili

66-Revelations-18-12 Altını, gümüşü, değerli taşları, incileri, ince keteni, ipeği, MOR ve KIRMIZI kumaşları, her çeşit kokulu ağacı, fildişinden yapılmış her çeşit eşyayı, en pahalı ağaçlardan, tunç, demir ve mermerden yapılmış her çeşit malı, 

66-Revelations-18-16 "'Vay başına, vay!' diyecekler. 'İnce keten, MOR ve KIRMIZI kumaş kuşanmış, Altın, değerli taş ve incilerle süslenmiş Koca kent!

Ayetteki "Koca Kent" ifadesi her türlü kötülüğün merkezi haline gelmiş bir ortamı yani küresel şeytan çetesinin binlerce yıldır dünya üzerinde kurmak için sinsi gayretler içinde olduğu yapıyı sembolize etmektedir.






























6 Ocak 2020 Pazartesi

Hepiniz zalimsiniz. Kendinizi temize çıkarmayın!

"Zalim" kelimesi "Zulüm" ( Haksızlık ) kök kelimesinden türemiş olan ve "Haksızlık eden" anlamına gelen bir sıfattır. "Hak" kelimesinin de "Gerçek" anlamına geldiği düşünüldüğünde "Zalim" kelimesinin "Gerçekte olması gerekeni nefsaniyet, kibir ve menfaat sağlama amacıyla engelleyen, bu amaçla diğer varlıklara zarar veren, onları mağdur eden" anlamını taşıdığı görülmektedir. ( "Zulümat" kelimesi ise "Karanlıklar" anlamına gelmekte olup, ortak kök olan "ZLM" harflerini barındırmaktadır. Hakkın yerini haksızlığın alması durumunda, aydınlıkların da yerini karanlıklara bırakacağı mesajı kelime etimolojisinde bulunmaktadır.* )

* Tüm gerçekler kelimelerin kök anlamlarında yatmakta olup, bakıp da gören kalpler için sır diye bir kavram söz konusu değildir.

İnsan  adı verilen 3. boyut varlığı yaşantısı içerisinde sürekli olarak zulümden şikayet eder ve diğer insanları suçlar. Kendisi hep mağdur edilmiştir, hep haksızlığa uğramıştır. Bu nedenle hayatının büyük bölümünü öfke, nefret ve intikam ihtirası ile geçirir. Ama maruz kaldığını düşündüğü zulmün aslında yüzlerce kez reenkarne olan kendi nefsinden kaynaklandığını yani kendisinin başkalarına yaptığı zulmün bir yansıması olduğunu bir türlü idrak edemez, idrak etmek istemez.**

** 9/70 - ..... fe ma kanellahü li yazlimehüm ve lakin kanu enfüsehüm yazlimun ( ..... Allah onlara zulmetmemekteydi ve lakin nefislerine zulmetmiş oldular. )

Zira daha yaratılış safhasındaki hatası yani "o ağaca yaklaşması" ( yoğun nefsaniyet frekansına haiz alt boyut varlığı cinlerle teması ) onu "zalim" yapmıştır bile...

2/35 - Ve kulna ya ademuskun ente ve zevcukel cennete ve kula minha rağaden haysu şi'tuma ve la takraba hazihiş şecerate fe tekuna minez zalimin 

( Ve "Ey Adem, sen ve eşin cennette iskan edin. Oradan arzuladığınızca, her nereden dilerseniz bolca yiyin. İşte şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz." dedik. )


42/30 - Ve ma esabeküm min müsıbetin fe bima kesebet eydıküm ve ya'fu an kesır

 ( Ve size musibetten ne isabet ederse o ellerinizin kazandıklarındandır. Çoğunu affeder. )

İlahi nizamdaki tüm mekanizmalar illiyet prensibine ( neden - sonuç ilkesi ) göre işlemektedir. Dolayısıyla sebebi olmayan hiçbir olgu-algı-duygu ve sonucu olmayan hiçbir olgu-algı-duygu söz konusu değildir. İnsan, cin tesirleri nedeniyle beyninde R-Kompleks ( Reptilian Complex - Sürüngen Kompleksi ) barındıran nefsaniyet yoğun bir varlıktır. Nefsaniyet yoğun niteliğe sahip varlıkların  da birbirlerine zulmetmeleri bulundukları boyutlar ( 2., 3. boyut ) gereği kaçınılmazdır. Zaten tekamül sınavı denen süreç de insanın yaratılışı olan nefsani yapıya ve içinde bulunduğu nefsani ortama ( kaba madde alemi dünya / cehennem ) rağmen bu özelliğini bastırması ( nefsini yenmesi ) ve ruhsal yükselişe nail olabilmesidir.

Sonuç .... Zalim olmayan insan yoktur. Bu hususa ilişkin Kur'an ayetleri de net mesajlar vermektedir.

Bakara suresinin aşağıdaki ayetlerindeki "Siz" zamiri, sadece Haberci Musa'yı inkar eden kavmini değil, tüm insanları temsil etmektedir.

2/51 - Ve iz vaadna musa erbeıne leyleten sümmettehaztümül ıcle min ba'dihı ve entüm zalimun

( Ve zamanında Musa’ ya kırk gece vaad ettik. Sonra onun ardından buzağıyı edindiniz. Sizler zalimlersiniz. )

2/92 - Ve lekad caeküm musa bil beyyinati sümmettehaztümül ıcle min ba'dihı ve entüm zalimun

( Ve Musa size deliller ile geldi. Sonra, bunun ardından buzağıyı edindiniz. Sizler zalimlersiniz. )

Nahl suresinin 61. ayeti konuya açıklık getirmektedir.

16/61 - Ve lev yüahızüllahün nase bi zulmihim ma terake aleyha min dabbetin ve lakin yüehhıruhüm ila ecelin müsemma fe iza cae ecelühüm la yeste'hırune saaten ve la yestakdimun

( Ve şayet Allah insanları zulümlerinden dolayı sorgulasaydı, onun üzerinde debelenen bırakmazdı. Lakin onları isimlendirilmiş belirli vadeye kadar erteler. Artık vadeleri geldiğinde saatini erteleyemezler ve öne de alamazlar. )

Nisa ve Necm surelerinin aşağıdaki ayetlerinde ise zalim olmasına, bunu vicdanen bilmesine rağmen bilinç seviyesinde kabul etmeyip kendini masum addetmeye ve göstermeye çalışanlardan bahsedilmektedir.

4/49 - E lem tera ilellezine yüzekkune enfüsehüm belillahü yüzekkı men yeşaü ve la yüzlemune fetıla

( O nefislerini temize çıkaranları görmez misiniz? Bilakis, Allah dilediği kimseyi temizler ve fitil kadar zulmetmez. )

53/32 - Ellezine yectenibune kebairal ismi vel fevahışe illel lemem inne rabbeke vasiul mağfirah hüve a'lemu biküm iz enşeeküm minel erdı ve iz entüm ecinnetun fi butuni ummehatiküm fe la tüzekku enfüseküm hüve a'lemu bi men itteka

( Onlar büyük günahtan ve ahlaksızlıktan, küçük günahlar haricinde, kaçınırlar. Kesinlikle Rab’binin affı geniştir. Sizi yerden inşa ettiği zamanı ve sizin annelerinizin karınlarında cenin olduğunuz zamanı O bilir. O halde nefislerinizi temize çıkarmayın. O sakınan kimseyi bilir.

5 Ocak 2020 Pazar

Cyanosis

"Cyanosis" kelimesi Yunanca "Kuanosis" kelimesinden türemiş olup "Mavilik / Mavileşme" anlamına gelmektedir. Tıbbi bir terim olan Cyanosis, alyuvarlardaki hipoksi ( oksijen seviyesi azalması / oksijensiz kalna ) sonucunda el ve ayakların "mavileşmesi" sendromunu ifade etmektedir.





Cyanosis sendromu

Kur'an'ın aşağıdaki ayetlerinde sapmış inkârcı suçluların toplanma gününde ( Yevmel Haşr ) göğüslerinin daralmasından ve masmavi olarak toplanmalarından bahsedilmektedir.  Ayetlerde, döngü sonunda oluşacak doğal felâketler* nedeniyle oksijensiz kalma ve bu nedenle cyanosis sendromunun tezahüründen bahsedilmekte gibidir.

* Yeraltındaki volkanik lavların ve gazların yeryüzüne fışkırmasıyla gökyüzünde oluşacak ve canlıların solunumunu engelleyerek hipoksiye sebebiyet verecek duman ( 44/10 - Fertekıb yevme te'tis semaü bi dühanin mübin ( O halde, göğün apaçık duman getirdiği günü gözetleyip bekle. )

6/125 - Fe men yüridillahü en yehdiyehu yeşrah sadrahu lil islam ve men yürid en yüdıllehu yec'al sadrahu dayyikan haracen ke ennema yessa'adü fis sema' kezalike yec'alüllahür ricse alellezine la yü'minun 
( Allah kimi yönlendirmeyi isterse, onun göğsünü teslimiyete açar. Kimi saptırmayı isterse, sanki kesinlikle o göğe yükseliyormuş gibi göğsünü dar ve sıkıntılı** yapar. Allah, inanmayanların üzerine işte böyle pislik, azab getirir. ) 

**Deniz seviyesinden göğe yükseldikçe hava basıncı ve oksijen miktarı azaldığından kan basıncının etkisi ve yeterli oksijen alamayan ciğerde baskı hissedilir.

20/102 - Yevme yünfehu fis suri ve nahşürul mücrimıne yevmeizin ZÜRKA 
( Borunun içine üflendiği gün. O gün suçluları MASMAVİ toplarız. )

Yasin suresinin 65. ayetinde suçluların günahlarına "ellerin8n ve ayaklarının şahitlik etmesi" ifadesi konu bağlamında ilginçtir.

36/65 - El yevme nahtimü ala efvahihim ve tükellimüna eydıhim ve teşhedü ercülühüm bima kanu yeksibun 
( Bugün ağızlarının üzerine mühür basarız. Bize elleri kelam edip söz söyler. O kazanmış olduklarına da ayakları şahitlik eder. )



Kataraktın sebebi depresyon

Katarakt, göz bebeğinin arkasında bulunan ve görmeyi sağlayan doğal göz merceğinin saydamlığını kaybederek matlaşmasıdır. Başka bir deyişle görüşün, buğulanmış bir camın arkasından bakıyormuşçasına bozulmasıdır.

                                      


Katarakt sendromu gözün üzerinde oluşan beyaz daire şeklinde ortaya çıkmaktadır.

Bilimsel kaynaklar kataraktın sebeplerinden birinin de üzüntüye dayalı depresyon olduğunu belirtmektedir.

https://www.eurotimes.org/depression-cataract/
https://versanthealth.com/blog/cataracts-in-older-adults-linked-to-depression/

Kur'an'ın Yusuf suresinin aşağıdaki ayetlerinde Yusuf'un kurt tarafından öldürüldüğü haberini alan babasının "üzüntüden gözlerinin beyaz olduğu ve görme yetisini kaybettiği" bildirilir.

12/84 - Ve tevella anhüm ve kale ya esefa ala yusüfe vebyaddat aynahü minel huzni fe hüve kezım
(Ve onlardan yüz çevirdi. "Ey Yusuf'a olan üzüntü" dedi. Hüzünden gözleri beyaz oldu. Artık o öfkesini açığa vurmayandı. )

12/93 - İzhebu bi kamısıy haza fe elkuhü ala vechi ebı ye'ti besıra ve'tunı bi ehliküm ecmeın
( Bu gömleğimle gidin de onu babamın yüzüne atın. Görüş gelsin. Bütün ailenizle topluca bana gelin. )

12/96 - Fe lemma en cael beşıru elkahü ala vechihı fertedde besıra kale e lem ekul leküm innı a'lemü minellahi ma la ta'lemun
( Ancak, müjdeci geldiğinde, onu onun yüzüne attı da görüş dönüp geldi. "Ben size, "Kesinlikle ben Allah’tan sizin bilmediklerinizi bilirim." demedim mi?" dedi.  )






Hubble Kanunu

"Edwin Hubble, astronomik araştırmaları sonucunda evrende Samanyolu'ndan başka galaksilerin de olduğunu, ayrıca bu galaksilerin Güneş sistemi'nden gitgide uzaklaştığını keşfetmiştir. Hubble'ın en büyük başarısı, bu uzaklaşmanın galaksiler arasındaki mesafeyle doğru orantılı olduğunu keşfetmesidir. Yani, bir galaksi diğerine ne kadar uzaksa o kadar büyük bir süratle uzaklaşmaktadır.

Hubble Kanunu şu formülle ifade edilmektedir.

Hız = Hubble Sabiti x Mesafe. 

Hubble Sabiti, evren genişleme oranını verir. Zamanla değişiklik gösterir. Şu an kabul edilen HUbble Sabiti değeri 1 megaparsek için 70 km/s'dir."



Furkan suresinin aşağıdaki ayetlerinde "Güneş'in belirli bir yöne doğru çekilmekte olduğu" yani bulunduğu konumdan sürekli olarak uzaklaştığı ifadesi yer almaktadır.

25/45 - E lem tera ila rabbike keyfe meddez zıll ve lev şae le cealehu sakina sümme cealneş şemse aleyhi delıla 
( Rab’binin gölgeyi nasıl çekip uzattığını görmüyor musun? Ve şayet dileseydi, onu hareketsiz kılardı. Sonra, Güneş’i onun üzerine delil kıldık. )

25/46 - Sümme (1) kabadna (2) hü (3) iley (4) na (5) kabdan (6) yesıra (7)
( Sonra onu, yavaş çekmeyle kendimize çekeriz. )

Güneş'in "çekilmesi" kavramının geçtiği ayette "7" kelime bulunması Hubble Sabiti olan 70 km/sn değerinin nümerolojik değeriyle ( 7+0 = 7 ) uyum arzetmektedir.








4 Ocak 2020 Cumartesi

Küresel şeytanlar komplolarını ve planlarını neden ifşa ediyor?

Küresel şeytanların, insanların frekanslarının yükselmesini engelleyerek onları kaba madde alemi dünyaya hapsetmeye ve ruhsal tekamüllerini engellemeye yönelik olumsuz uygulamalarını ve planlarını kendi kontrollerinde olan muhtelif mecralar ( TV, Internet, Basılı Medya, Reklam Ajansları, Haber Ajansları vb. ) kanalıyla ifşa etmelerinin üç temel nedeni bulunmaktadır.

1- Cin şeytanları ( reptiller ), insanların yaydıkları korku, endişe, stres, panik ve mutsuzluk enerjisinden beslenmektedirler. Bir başka deyişle şeytanların mutluluk kaynağı insanların mutsuzluğudur. Kendisine komplo yapıldığını öğrenen bir insanın ruhsal durumunun olumsuz etkilenmesi, kendisini çaresiz, zayıf düşmüş hissetmesi ve üzülmesi doğal bir sonuçtur. Dolayısıyla planların, insanlar tarafından bilinmeden uygulanması küresel şeytanların işine gelmemektedir. Zira şeytanlar, komplolarının insanlar tarafından bilinmesinin kendilerini insanların gözünde ilahlaştıracağını da düşünmektedirler. 

2- Planların önceden sık tekrar ( büyü sistemindeki kelime zikri gibi ) metoduyla ifşa edilmesi, plan gerçekleşenene kadar geçen süre içinde insanların, yapılması planlananlara bilinçaltında hazır hale gelmelerini, kabullenmelerini, minimum seviyede tepki göstermelerini ve itaat eder hale gelmelerini sağlamaktadır. Aslında bu tam bir hipnotik trans haline geçirme ( büyüleme ) metodudur. Ayrıca bu metodla "kontrolden çıkabilecek küresel bir kaos" da önlenmiş olmaktadır.

3- Planların medya ve muhtelif kanallarda sık sık doğrudan ve ya dolaylı ifade edilmesi, çok tekrar ilkesine bağlı kitlesel zikir ritüeli ile gerçekleşme enrejisini aktive etmektedir. Yani belirli bir kelimenin veya kavramın belirli frekanslarla tekrarı aynen yaratılışta olduğu gibi tezahüre yani gerçekleşmeye vesile olmaktadır. ( Bu nedenle negatif frekanslı zikire karşı pozitif frekanslı zikir yapılması yegane savunma mekanizması olmaktadır. )

4- Şeytan kurduğu tuzaklar ile övünür, kibirlenir, kendisinin çok zeki olduğunu, zekasıyla diğerlerini aldatarak öne geçtiğini düşünür ve bunun bir şekilde "bilinmesini" ve çevresindekilerin kendisine "korkuyla karışık hayranlık duymasını" ister. İşte bu nedenledir ki Illuminati, Zionist elit vb. olarak anılan şeytanlar yaptıklarını dolaylı ancak sistematik şekilde, yönettikleri sözde muhalifleri iddia ediyormuş havası yaratarak ifşa etmektedirler. Bu onların en büyük tatmin vasıtalarından biridir. İfşa stratejisinin sebeolerinden biri de budur.

Batman film serisinin bir bölümünde yer alan aşağıdaki sahnede Joker isimli kötücül karakter şöyle der. 

"Biliyor musun ne farkettim? Herşey plana göre ilerlediğinde kimse paniklemiyor. Plan dehşet verici olsa bile"


Mü'minun suresinin 89. ayetinde, insanların çoğunluğunun Allah bilinci olmasına rağmen büyü ( sihir ) etkisinde kaldıkları bildirilmektedir.

23/88 - Kul men bi yedihı melekutü külli şey'in ve hüve yuciru ve la yücaru aleyhi in küntüm ta'lemun ( De ki: "Eğer bilenler iseniz, herşeyin mülkiyeti elinde olan, o koruyan ama kendi üzerine korunmayan kimdir?" )

23/89 - Seyekulune lillah kul fe enna tüsharun ( Allah için." diyecekler. De ki: "O halde nasıl sihirlenirsiniz?" )



3 Ocak 2020 Cuma

"Dinler" mi? "Din" mi?

"Din" kelimesinin "Deyn" ( Borç ) kelimesinden türediği, varlıkların Allahü Teala'nın bahşetmiş olduğu yaşam nimetinden dolayı O'na olan manevi borçlarını yani yükümlülüklerini ifade eden kavram olduğuı evvelki bölümlerde defaatle belirtilmişti. ( "Haysiyet" anlamına gelen İngilizce'deki "Dignity" ve Fransızca'daki "Dignite" kelimeleri de aynı köktendir. )

Kur'an'da yer alan "Yahudi" kelimesi Yahudiye bölgesinde yaşayanları, "Nasıralı" kelimesi de Nasıra bölgesinde yaşayanları ifade etmekte olup bu kelimeler "yer" isimleridir. "Yer" isminin din ismi olup olamayacağına en güzel cevabı vicdanlar verecektir. Kur'an'da "Hristiyan"* kelimesi yer almaz. Bunun yerine "Nasıralı" kelimesi yer alır. ( Nasıra kelimesi "Nasr" ( Yardım ) kelimesinden türemiştir. ) ( * Hristiyan kelimesi Yunanca Hristos ( Yağ / Su ile meshedilmiş ) kelimesinden türemiştir. )

Tevrat, İncil, Kur'an ve metinleri gizlenen veya mevcut olmayan daha bir çok bilgi tek bir dini, tek bir ilmi aktarmak üzere tek bir kaynaktan yani Allahü Teala'nın indinden yine sayıları bilinemeyen vazifelileri ( resul varlıklar ) tarafından insanlara indirilmiştir.

3/3 - Nezzele aleykel kitabe bil hakkı müsaddikan li ma beyne yedeyhi ve enzelet tevrate vel incil ( Sana kitabı, kendinden öncekileri gerçek ile doğrulayıcı olarak indirdi. Tevrat' ı ve İncil' i indirdi. )

Dolayısıyla "din tektir" ve Allah'a teslimiyettir. "Dinler" kavramı insanları bölmek ve ayrıştırmak için düzenlenmiş komplonun bir ürünüdür. 

3/19 - İnned dıne indellahil islam ve mahtelefellezine utül kitabe illa min ba'di ma caehümül ılmü bağyen beynehüm ve men yekfür bi ayatillahi fe innellahe serıul hısab
( Allah’ ın indinde din kesinlikle islamdır, teslimiyettir. O, kendilerine ilim geldikten sonra aralarında azgınlık yapanların haricindeki kitap verilenler ihtilaf etmezler. Kim Allah’ ın ayetlerini inkar ederse kesinlikle Allah hızlı hesaplayandır. )

5/68 - Kul ya ehlel kitabi lestüm alal şey'in hatta tükımüt tevrate vel incile ve ma ünzile ileyküm min rabbiküm ve le yezıdenne kesıran minhüm ma ünzile ileyke min rabbike tuğyanen ve küfra fe la te'se alel kavmil kafirın
( De ki: "Ey kitap sahipleri, Tevrat' ı, İncil' i ve Rab’binizden o size indirileni uygulamadıkça bir şey üzerinde değilsiniz." Kesinlikle Rab’binden sana indirilenler, onlardan çoğunun azgınlığını ve inkarını artıracaktır. O halde inkarcılar kavmi üzerine tasalanma.)

Bakara suresinin 27. ayetinde "İlahi kozmik bilgilerin birleştirme amaçlı değil, ayrıştırma amaçlı kullanıldığı" bildirilmektedir.

2/27 - Ellezine yenkudune ahdellahi min ba'di mısakıh ve yaktaune ma emerallahü bihı en yusale ve yüfsidune fil ard ülaike hümül hasirun
( O verdikleri sözleri sonrasında Allah’a  olan ahdini bozanlar ve Allah’ ın birleştirilmesini emrettiğini kesip ayıranlar ve yerde bozgun yapanlar, işte onlar hasarlananlardır. )

Al'i İmran suresinin 103. ayetinde de dinde bölünülmemesi, kısımlara ayrılınmaması gerektiği bildirilmektedir.

3/103 - Va'tesumu bi hablillahi cemıan ve la teferraku vezküru nı'metellahi aleyküm iz küntüm a'daen fe ellefe beyne kulubiküm fe asbahtüm bi nı'metihı ıhvana ve küntüm ala şefahufratin minen nari fe enkazeküm minha kezalike yübeyyinüllahü leküm ayatihı lealleküm tehtedun
( Ve Allah’ ın ipine topluca sarılıp bağlanın. Kısımlara ayrılmayın ve Allah’ ın üzerinize olan nimetini hatırlayın. Zamanında düşman olmuştunuz da kalplerinizin arasını birleştirdi. O’nun nimeti ile kardeşler oldunuz. Ateşten çukurun üzerindeydiniz de sizi oradan kurtardı. İşte Allah ayetlerini size böyle açıklar. Umulur ki yönlenirsiniz. )

Bakara suresinin 136. ayetinde de Habercilerin birbirlerinden ayrılmaması gerektiği, aralarında fark olmadığı, hepsinin Allah'ın kelamını insanlara ileten vazifeliler oldukları bildirilmektedir.

2/136 - Kulu amenna billahi ve ma ünzile ileyna ve ma ünzile ila ibrahıme ve ismaıyle ve ishaka ve ya'kube vel esbatı ve ma utiye musa ve ıysa ve ma utiyen nebiyyune min rabbihim la nüferriku beyne ehadin minhüm ve nahnü lehu müslimun
( "Allah’a  ve o bize indirdiğine ve o İbrahim’e ve İsmail’e ve İshak’a ve Yakub’a ve torunlarına indirdiğine, o Musa’ ya ve İsa’ya verilene ve Rab’lerinden o habercilere verilene inandık. Aralarında onlardan hiçbirini ayırmayız ve bizler O'na teslim olanlarız." deyin. )

Nefsani duygularını ilahı yani bir anlamda dini edinenler de Furkan suresinin 43. ayetinde bildirilmektedir.

25/43 - E raeyte men ittehaze ilahehu hevah e fe ente tekunü aleyhi vekıla
( O hevesini ilahı edineni gördün mü? O halde, sen onun üzerine vekil mi olursun? )

Kafirun suresi, şeytani unsurları kendilerine din edilenlere ilişkin çok açık ifadeler içermektedir.

109/1 - Kul ya eyyühel kafirun ( De ki: "Ey inkarcılar." )
109/2 - La a'büdü ma ta'büdun ( O kulluk ettiğinize kulluk etmem. )
109/3 - Ve la entüm abidune ma a'büd ( Ve siz o kulluk ettiğime kul değilsiniz. )
109/4 - Ve la ene abidün ma abedtüm ( Ve ben o kulluk ettiğinizin kulu değilim. )
109/5 - Ve la entüm abidune ma a'büd ( Ve siz o kulluk ettiğime kul değilsiniz. )
109/6 - Leküm dinüküm ve liye din ( Size dininiz ve bana dinim. )

"Din" kavramını inkar eden ve kendilerini "bilimsel" addeden cahil inkarcılar, "Doğa", "Doğa Kanunları", "Doğal Seçilim ( Seleksiyon ) vb. söylemlerinin ardına gizlenmek suretiyle Allah'ı, O'nun yaratışını, O'nun ilahi nizamını ve kurallar bütünü olan dini yalanlamakta ve reddetmektedirler. Bu husus Tin suresinin 7. ve 8. ayetlerinde net olarak bildirilmekte olup, insanın nefsani ve nankör niteliğinden dolayı tekamül etmek üzere "Esfele Safilin" ( Aşağıların aşağısına ) seviyesine ( kaba madde alemi olan 3. boyut dünya ) indirgendiği de bildirilmektedir.

95/4 - Lekad halaknel insane fi ahseni takvim ( İnsanı kıvama koymanın en güzeli içinde yarattık. )
95/5 - Sümme redednahü esfele safilin ( Sonra onu aşağıların en aşağısına döndürüp eriştirdik. )
95/6 - İnnellezine amenu ve amilüs salihati fe lehüm ecrün gayru memnun ( Kesinlikle o inananlara ve iyilikler yapanlara, artık kesintisiz ödül kesinlikle onlaradır. )
95/7 - Fe ma yukezzibuke ba'du bid din ( Böylece sonra sana dini ne yalanlatır? )
95/8 - E leysallahu bi ahkemil hakimin ( Allah hakimlerin hakimi değil midir? )

Ayrıca din kisvesi ve dini söylemler altında yapılan şeytani uygulamaları görüp de "Din buysa ben ateistim." söyleminde bulunarak aslında nefislerine zulmeden insanların ilimlerini artırmaları gerekmektedir. Zira bir olgunun kötü uygulanışı, o olguyu mekruh hale getirmez. Bir basit örnek verilecek olursa ;

"Sahada kötü futbol oynanıyorsa, futbol sporu mu kötüdür, futbolcular mı?"