Çeviri

Tuesday, April 18, 2023

23 Sayısının gizemi

23 Sayısı ezoterik nümerolojide "yeni döngü başlangıcının", "devrimin" ve "dönüşümün" sembolü olup, sembolize ettiği kavramlar itibarıyla 8 ve 11 sayılarıyla ilintilidir.

İçinde bulunulan yılı da ilginç kılan 23 sayısına ilişkin bazı tespitler aşağıda yer almaktadır.

- Kur'an'ın 23. suresi olan Mu'min suresinde 118 ayet bulunmaktadır. 118 sayısı 8 ve 11 sayılarının tezahürü açısından dikkat çekmektedir.

- Kur'an'da 2023 sayısının bir tezahürü addedilebilecek olan ayet kodu Taha suresinin 20/23 kodlu ayetidir. Ve bu ayette "Büyük ayetlerden gösterilmesinden" bahsedilmektedir. Ayette 8 kelime yer alması 23 ve 8 sayısı ilintisi açısından dikkat çekmektedir.

20/23 Li (1) nuriye (2) ke (3) min (4) ayati (5) na (6) el (7) kubra (8)

( Sana ayetlerimizin en büyüklerinden göstermek için. ) 

Bu ayet 2023 yılında vuku bulan ( farkedilmemiş olanlar dahil ) veya bulacak önemli olaylara işaret etmekte gibidir.

- Kur'an'da, 23 numaralı ayet içeren 74 sure bulunmaktadır. ( 7+4 = "11" ) 

23 ve 74 sayılarının çarpımı 1702 sayısını vermektedir ki bu sayıdaki rakamlar "Allah" kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi olan 2701* sayısındaki rakamlardır.

* 2701 sayısının nümerolojik değeri "1" olup, bu sayı Vahdet / Ünite'nin sembolüdür. Ayrıca bu sayı, içeriğindeki 2 ve 7 sayıları itibarıyla, "döngüsel düalitenin" sembolü olan "İkili Yedi" olgusunu da içerir. 

- Kur'an'da 23. ayeti 23 kelimeden oluşan tek ayet 72/23 kodlu ayettir. ( 7+2+2+3+2+3 = 19 ... 1+9 = 10 ... 1" )

- Kur'an'da 23 kelimeden oluşan 148 ayet bulunmakta olup bu ayetlerde toplam 3404 kelime bulunmaktadır. ( 3+4+0+4 = "11" )

- İncil'de 23 sayısı sadece aşağıdaki ayette geçmekte olup ayetin kodunda 11 nümerolojisi bulunmaktadır. ( 46 ... 4+6 = 10 ... 1+0= "1" ve 1+1+0+8 = 10 ... 1+0 = "1" )

46 1 Corinthians 10-8 Onlardan bazıları gibi fuhuş yapmayalım. Fuhuş yapanların YİRMİÜÇ bini bir günde yok oldu.

- Tevrat'ta 23 sayısı ilk kez aşağıdaki ayette geçmektedir. Ayetin kodundaki rakamlar "Allah" kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi olan 2701 sayısındaki rakamlardır.

7 Judges 10-2 İsrail'i YİRMİÜÇ yıl yönettikten sonra öldü, Şamir'de gömüldü.

- Türkiye Cumhuriyeti'nin 19"23" tarihinde ilan edilmiş olması da 23 sayısının simgelediği "yeni döngü başlangıcı" kavramıyla uyum arzetmektedir.

- İnsanda 23 kromozom "çiftinin" bulunması 23 ve 11 ( çift ) sayılarına dikkat çeken ilahi bir mesaj gibidir.

- Saat 23:00'ın 11:00 pm olarak ifade edilmesi de 23 ve 11 ilintisi açısından dikkat çekmektedir.

- 2023 yılında, Ramadan sürecinin bitiş tarihinin "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" günü olan 23 Nisan'a denk gelmesi de dikkat çekmektedir.

"Çocuk" kavramı üst süptil planlara ( cennet ) geçiş ile ilgili olan ve  temizliği, saflığı, arınmışlığı simgeleyen bir kavramdır. Cennete geçişin yegâne koşulunun "çocuklar gibi olmak" olduğundan bahsedilen İncil'in aşağıdaki ayet üçlüsünün numaraları, ( 18-3, 18-4, 18-5 ) Ramadan sürecinin "bayram" olarak anılagelen son üç günü ( 21-22-23 Nisan ) ile uyum arzetmektedir. ( 18-3 ... 21, 18-4 ... 22, 18-5 ... 23 )

40 Matthew 18-3 "Size doğrusunu söyleyeyim, dönüştürülüp, küçük ÇOCUKLAR GİBİ OLMADIKÇA, Göklerin Egemenliği'ne asla giremezsiniz.

40 Matthew 18-4 Kim bu ÇOCUJ gibi alçakgönüllü olursa, Göklerin Egemenliği'nde en büyük odur.

40 Matthew 18-5 Böyle bir ÇOCUĞU benim adım uğruna kabul eden, beni kabul etmiş olur.

Atatürk'ün 23 Nisan'ı "çocuklara armağan etmesi" de kozmik bir mesaj niteliğindedir.

- "23".02.2007 tarihinde vizyona sokulmuş olan "Number 23" ( 23 Sayısı ) isimli filmde, deneyimlediği olaylarda sürekli olarak 23 sayısı ile karşılaşan bir adamın psikolojik durumu konu edilmektedir.



DRD2 Geni ve Unutma fenomeni

DRD2 ( Dopamine Receptor 2 ) geni dopamin sentezi, depolaması ve salınımı işlevi gören bir gendir. DRD2 geni beyindeki Frontal Lobe ( Ön Lob ) içinde sinyal iletisinin sağlanmasında önemli işleve sahiptir.  Bilimsel araştırmalar "Unutma" fenomeniyle DRD2 geni arasında ilişki olduğunu ortaya koymuştur.

DRD2 Geni

DRD2 geni 11q22-23 kodlu kromozomda konumlanmış olup 270 kilobazlık 8 eksonda organize olmuştur.

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3657369/

DRD2 geni ile ilgili bazı nümerolojik durumlar söz konusudur.

- DRD2 kodunun İngilizce alfabeye göre kelime değeri 28 olmaktadır. ( D (4) + R (18) + D (4) + 2 = 28 )

- Kromozom kodu olan 11q22-23 ifadesinin nümerolojik değeri de 28 sayısını vermektedir ( 1+1+17+2+2+2+3 = 28 )

- Kur'an'da "Yense" ( Unutmak ) kelimesi ilk kez 2/44 kodlu ayette geçnekte olup, bu ayetin kodunda da 28 sayısı tezahür etmektedir. ( "2" ve 44 ... 4+4 = "8" )

2/44 E te'murunen nase bil birri ve TENSEVNE enfusekum ve entum tetlunel kitab e fe la ta'kilun

( Kitabı okuduğunuz halde, insanlara iyiliği emredersiniz de nefislerinizi UNUTUR MUSUNUZ? O halde akıl etmez misiniz? )

Ayrıca "Nes / Yense" ( Unutmak ) kelimesi Kur'an'da 46 kere tekrarlanmaktadır. Bu sayının nümerolojik değeri 1 olup, 28 sayısının nümerolojik değerine eşittir.

"Unutmak" inkâra sebebiyet veren temel olgudur. Varlık sebebini ve Allah'ı unutan insan, dünya hayatının şeytani, nefsani ve maddi tahrikine kapılarak kendisini aldatır, kötülüğe saplanır ve helake sürüklenir. 

En'am ve A'raf surelerinin aşağıdaki ayetlerinde şeytani frekansların yani maddi ve nefsani ihtirasların insana, Allah'ı ve yaratılış sebebini  unutturacağı ve onu aldatacağı bildirilmektedir. Bu durumda ilahi bir tuzak olarak insanın maddi imkânlarının daha da artırılacağı, daha fazla aldanmasına ve bataklığa daha fazla gömülmesine sebebiyet verileceği de "Her şeyin kapılarının açılması" ifadesiyle vurgulanmaktadır. 

6/44 Fe lemma NESU ma zukkiru

bihi FETAHNA ALEYHİM EBVABE KULLİ ŞEY' hatta iza ferihu bima utu ehaznahum bağteten fe iza hum mublisun

( O hatırlatılanları UNUTTUKLARINDA, ONLARA HER ŞEYİN KAPILARINI AÇTIK. Nihayet o verilenlerden dolayı ferahlayıp sevindiklerinde onları ansızın yakaladık. Böylece o zaman onlar ümitsizler oldular. )

7/51 Ellezinettehazu dinehum lehven ve leiben ve ĞARRATHUMUL HAYATUD DUNYA fel yevme NENSAHUN kema NESU likae yevmihim haza ve ma kanu bi ayatina yechadun

( O dinlerini eğlence ve oyun edinenler ve DÜNYA HAYATININ KENDİLERİNİ ALDATTIKLARI. Artık bugün onları, bu günlerine kavuşacaklarını UNUTTUKLARI gibi ve o ayetlerimizle cihad ettikleri gibi UNUTURUZ. )

Aşağıdaki ayetlerde de Adem'in yani insanın temel sorunun şeytani frekanslara kapılmak suretiyle "Unutmak" olduğu bildirilmektedir. 

20/115 Ve lekad ahidna ila ademe min kablu fe NESİYE ve lem necid lehu azma

( Ve önceden Adem' e ahdettik de UNUTTU. Onda azim bulamadık. )

Dolayısıyla "unutma" fenomeni, kaba madde parametreleri itibarıyla, negatif frekansların insandaki DRD2 genini manipüle etmesi sonucu ortaya çıkan bir durum olarak tanımlanabilir.

"Unutma" temalı diğer bazı ayetler ise şöyledir.

20/126 Kale kezalike etetke ayatuna fe NESİTEHA ve kezalikel yevme TUNSA

( "İşte böyle, sana ayetlerimiz geldi de onları UNUTTUN. Bugün de böyle UNUTULURSUN." dedi. )

58/19 İstahveze aleyhimuş ŞEYTANU fe ENSAHUM ZİKRALLAHİ ulaike hizbuş şeytan e la inne hizbeş şeytani humul hasirun

( ŞEYTAN onların üzerini istila etti de onlara ALLAH'I HATIRLAMAYI UNUTTURDU. İşte onlar şeytanın grubudurlar. İyi bilin ki, kesinlikle şeytanın grubu, onlar hasarlanırlar. )

59/19 Ve la tekunu kellezine NESULLAHE fe ENSAHUM ENFUSEHUM ulaike humul fasikun

( Ve o ALLAH'I UNUTANLAR gibi olmayın. Böylece onlara NEFİSLERİNİ UNUTTURDU. İşte onlar, onlar günahkarlardır. )

A'la suresinin aşağıdaki ayetinde, Kur'an ilminin unutmayı engelleyici işlevi olduğu bildirilmektedir.

87/6 Se nukriuke fe LA TENSA

( Sana okutacağız da UNUTMAYACAKSIN. )

Monday, April 17, 2023

Kadir Gecesi ve Ruh

Kur'an'ın indirilmeye başlandığı Kadir Gecesi'nin yıldönümü olduğu kabul edilen bugün yani 17 Nisan ( 17.4 ) günü, Ruhun* sembolü olan 21 nümerolojisi içeren bir gündür. 17+4 = "21"

* Ruh kelimesi Kur'an'da 21 kere tekrarlanır. "Ruh ilminden" bahsedilen 17/85 kodlu ayetin kodunun nümerolojik değeri 21 ( 1+7+8+5 = 21 ) olup, ayette de 21 kelime bulunmaktadır.

17/85 Ve (1) yes'elune (2) ke (3) an (4) er (5) RUH (6) kul (7) er (8) RUHU (9) min (10) emri (11) rabb (12) i (13) ve (14) ma (15) utitum (16) min (17) el (18) ilmi (19) illa (20) kalila (21) 

( Ve sana RUHTAN sual ediyorlar. De ki: "RUH, Rab’bimin işlerindendir. İlminden size azıcık haricinde verilmemiştir." )

Bilindiği üzere Kadir Gecesi, Kutsal Ruh'un Kur'an'ı vahyetmeye başladığı gece olup, Kur'an'ın 97. suresi Kadir suresidir.

97/1 İn (1) na (2) enzelna (3) hu (4) fi (5) LEYLETEL KADR (6)

( Kesinlikle biz onu KADİR GECESİNDE indirdik. )

97/2 Ve (1) ma (2) edra (3) ke (4) ma (5) LEYLETEL KADR (6)

( Ve KADİR GECESİNİN ne olduğunu sana ne bildirir? )

97/3 LEYLETEL KADRİ (1) hayrun (2) min (3) elfi (4) şehr (5) 

( KADİR GECESİ bin aydan daha hayırlıdır. )

97/4 Tenezzelu (1) el (2) melaiketu (3) ve (4) er (5) ruhu (6) fi (7) HA (8) bi (9) izni (10) rabbi (11) him (12) min (13) kulli (14) emr (15) 

( Melekler ve ruh, Rab’lerinin izni ile ONUN içinde her işten inerler. )

97/5 Selamun (1) hiye (2) hatta (3) matle'i (4) el (5) fecr (6) 

( O tanyerinin ağarmasına, şafakın doğuşuna kadar selamdır, emniyettir. )

- Yukarıdaki ayetlerde yer alan "Leyletel Kadr" ( Kadir Gecesi ) ifadelerinin ve kadir gecesini temsil eden "Ha" ( O ) zamirinin sıra numaraları toplamı 21 sayısını vermektedir. 6+6+1+8 = "21"

- Kadir suresinin son ayetinin kodundaki ( 97/5 ) rakamların toplamı da 21 sayısını vermektedir. ( 9+7+5 = "21" )

- "Leyletel kadr" ( Kadir gecesi ) ifadesi tek kelime olarak dikkate alındığında Kadir suresindeki toplam kelime adedi 38 olmaktadır ki bu sayının nümerolojik değeri, halden hale geçişin ve boyut portalından geçişin sembolü olan 11 sayısını vermektedir. ( 6+6+5+15+6 = 38 ... 3+8 = "11" )

- 11 sayısı, 2 adet 1'den  oluşması itibarıyla da 21 sayısının batini bir tezahürü niteliğindedir. ( "Ruh" kelimesinin Türkçe alfabeye göre kelime değerinin nümerolojik değeri de 11 sayısını vermektedir. ( 21+25+10 = 56 ... 5+6 = 11 ) )



Sunday, April 16, 2023

Ödül meselesi

Yaratılışta "karşılıksız eylem" yoktur. Zira ilahi nizamdaki düalite ilkesi her söylemin ve eylemin, failine ve muhatabına mutlaka bir tesiri, bir karşılığı olmasına sebebiyet vermektedir. 

Bu durumda "karşılıksız iyilik yapmak" veya "karşılık beklemeden iyilik yapmak" cümleleri batıl mı olmaktadır? Sadece ilk cümle batıl olmaktadır. İkinci cümle ise içerdiği "karşılık beklemek" ifadesi nedeniyle ayrışmaktadır. Zira bu noktada beklentinin ne olması gerektiğinin idraki önem arzetmektedir. 

İnsanlarda, topluma fayda sağlayacak, toplum tarafından beğeniyle karşılanacak bir iş yapmanın sonucunda mutlak surette bir maddi kazanç, itibar, ünvan, makam elde edilmesi gerektiğine yönelik bir şartlanma mevcuttur. "Benim çıkarım ne?", "Bana ne faydası var?", "Yaptım da ne oldu?" gibi cümlelerle dillendirilen bu zihni şartlanma negatif frekans tesirlerinin bir sonucu olup insanlığın en temel sorunu olan "ticaret" ve "şirketleşme" olgularının tezahürüne neden olmuştur. Nimetin, faydanın para veya mal karşılığında temin edilmesi esasına dayanan bu iki şeytani olgu evvelki bölümlerde detaylı olarak incelendiği için burada ayrıca detaya girilmesine gerek bulunmamaktadır.

Netice itibarıyla iyilik yapmanın karşılığı iyilik yapmış olmaktır. Bir başka ifadeyle, iyilik yapmış olmanın, iyilik yapana faydası muhatabının mutlu olduğunu görmek ve bundan mutluluk duymaktır. Her bireyin aynı duygu ve düşünce ile hareket ettiği bir ortamda cennetin kendiliğinden tezahür edeceği aşikârdır. İşte tarih boyunca insanların dünya olarak da anılan cehennemde yaşamalarının kök sebebi daima bu maddi karşılık beklentisi olmuştur.

"İyilik yapan cennete, kötülük yapan cehenneme" .... Kitaplarda sembolik maddi öğelerle tasvir edilmiş olmaları nedeniyle hep maddi karşılık olarak algılanagelen cennet ve cehennem kelimeleri de esasen birbirine zıt iki ruh halini temsil etmektedir. Huzur, tatmin, mutluluk ve vicdan azabı, korku, hüzün ...

Kur'an'da karşılık hususuna, habercinin söylemlerindeki "Ecir"* ( Ödül ) kelimesi vasıtasıyla değinilmekte olup, iyilik karşılığında ödül beklentisinin olmaması gerektiği, iyilik yapanın zaten ödülünü aldığı ancak bunun farkına varması gerektiği bildirilmektedir. ( * "Ucret" ( Ödüllendirme ) kelimesi de "Ecir" kökündendir. )

10/72 Fe in tevelleytum FE MA SEELTUKUM MİN ECR İN ECRİYE İLLA ALELLAHİ ve umirtu en ekune minel muslimin

( Eğer yüz çevirirseniz, BEN SİZE ÖDÜLDEN SUAL ETMEDİM. KESİNLİKLE ÖDÜLÜM ANCAK ALLAH'IN ÜZERİNEDİR. Ben teslim olanlardan olmaya emrolundum. )

11/29 Ve ya kavmi LA ES'ELUKUM ALEYHİ MALA İN ECRİYE İLLA ALELLAHİ ve ma ene bi taridillezine amenu innehum mulaku rabbihim ve lakinni erakum kavmen techelun

( Ve "Ey kavmim, BEN SİZE ONUN ÜZERİNE MAL SUAL ETMİYORUM.  KESİNLİKLE BENİM ÖDÜLÜM ANCAK ALLAH'IN ÜZERİNEDİR. Ben o inananları kovup uzaklaştıracak da değilim. Kesinlikle onlar Rab’lerine kavuşurlar. Lakin kesinlikle ben sizi cahillik eden kavim olarak görüyorum." )

Furkan suresinin 57  ayetinde Habercinin ödülünün, "insanları Rab'bin yoluna girmiş halde görmesi" olduğu belirtilmektedir.

25/57 Kul MA ES'ELUKUM ALEYHİ MİN ECRİN İLLA MEN ŞAE EN YETTEHİZE İLA RABBİHİ SEBİLA

( De ki: "ONUN ÜZERİNE, RAB'LERİNE DOĞRU YOL EDİNMEYİ DİLEYEN KİMSELERİN HARİCİNDE SİZE ÖDÜL SUAL ETMİYORUM." )

İncil'in aşağıdaki ayetlerinde ise iyilik yapmanın maddi beklentiye dönüşebilecek bir kibir unsuru olamayacağı, ödüllerin en büyüğü olan ilahi ödülün "yapılan vazifeden duyulan tatmin ve mutluluk" olduğu bildirilmektedir.

46 1 Corinthians 9-16 MÜJDE'Yİ YAYIYORUM DİYE ÖVÜNMEYE HAKKIM YOK. Çünkü bunu yapmakla yükümlüyüm. Müjde'yi yaymazsam vay halime!

46 1 Corinthians 9-17 Eğer MÜJDE'Yİ GÖNÜLDEN YAYARSAM ÖDÜLÜM OLUR; gönülsüzce yayarsam, yalnızca bana emanet edilen görevi yapmış olurum.

46 1 Corinthians 9-18 PEKİ, ÖDÜLÜM NEDİR? MÜJDE'Yİ KARŞILIKSIZ YAYMAK ve böylece Müjde'yi yaymaktan doğan hakkımı kullanmamaktır.

Aşağıdaki ayetlerde de maddi edinimlerin, maddi ihtiyaç tatmininin Allah'a yakınlaşmak açısından hiçbir işlevi olmadığı, önemli olanın ihtiyacı olana temin edebilmek için gerekirse mahrum kalmaya razı olabilmek olduğu bildirilmektedir.

46 1 Corinthians 8-8 Yiyecek bizi Tanrı'ya yaklaştırmaz. Yemezsek bir kaybımız olmaz, yersek de bir kazancımız olmaz.

46 1 Corinthians 8-13 Bu nedenle, yediğim şey kardeşimin sendeleyip düşmesine yol açacaksa, kardeşimin düşmemesi için bir daha et yemeyeceğim.

Saturday, April 15, 2023

Tesla ve Evrenin sırrı olan sayılar ... 3,6,9

Tevrat, İncil ve Kur'an'daki bölüm adetleri şöyledir.

Tevrat 39 ... "3"

İncil 27 ... "9"

Kur'an 114 ... "6"

3,6 ve 9 sayıları, Nikola Tesla'nın, evrenin anahtarına ulaşmak için gizemlerinin çözülmesi gerektiğini belirttiği sayılardır.

Ayrıca 3, 6 ve 9 sayılarının toplamının numerolojik değeri de "sihirli sayı" olarak da anılan ve evvelki bölümlerde detaylı olarak incelenmiş olan "9" sayısını vermektedir. ( 3+6+9 = 18* ... 6+6+6 ... "9" )

* Ara nümerolojik değeri 18 olan 666 sayısı İncil'deki Vahiy suresinin 18 numaralı ayetinde "İnsanı simgeleyen sayı" olarak zikredilen kozmik bir kod olup, nihai değeri 9'dur.

Kur'an'da, "Her şeyin kitapta sayıldığı"nın bildirildiği ve dolaylı olarak "sayıların gücüne" işaret edilen ilk ayettteki nümerolojik yapı vasıtasıyla da 3,6 ve 9 sayılarına dikkat çekilmekte gibidir.

36/12 İn (1) na (2) nahnu (3) nuhyi (4) el (5) mevta (6) ve (7) nektubu (8) ma (9) kaddemu (10) ve (11) asara (12) hum (13) ve (14) kulle (15) şey'in (16) AHSAYNA (17) hu (18) fi (19) imamin (20) mubin (21)

( Kesinlikle biz, biz ölüleri diriltiriz ve o sunduklarını, eserlerini yazarız. her şeyi, apaçık delil içinde SAYDIK. )

- Ayetin sure numarası 36 ... 3+6 = "9" ( 3, 6 ve 9 tezahürü )

- Ayetin numarası 12 ... 1+2 = "3"

- Ayetteki kelime adedi 21 ... 2+1 = "3"

"Her şeyin kitapta sayılması" kavramının ikinci ve son kez geçtiği ayet ise Nebe suresinin 29. ayetidir.

78/29 Ve (1) kulle (2) şey'in (3) AHSAYNA (4) hu (5) kitaben (6) 

( Ve kitapta olmak üzere her şeyi SAYDIK. )

- Ayetin sure numarası 78 ... 7+8 = 15 ... 1+5 = "6"

- Ayet "6" kelimeden oluşmaktadır.

Yukarıdaki iki ayetteki "Ahsayna" ( Saydık ) kelimelerinin sıra numaraları sırasıyla 17 ve 4 olup, bu sayıların toplamlarının nümerolojik değeri "3" sayısını vermektedir. ( 17+4 = 21 ... 2+1 = "3" )

- 963 Hz frekansındaki sesin 3,6,9 rakamlarından oluşması ve Taç Çakra frekansı olarak nitelendirilmesi de dikkat çekmektedir.

- Solfeggio Frequency Scale ( Solfej Frekansı Ölçeği ) iyileştirici tesiri olan 9 frekanstan oluşmakta olup, bu ölçeğin son frekans seviyesi 963 Hz'dir. ( 9+6+3 = 18 ... 1+8 = 9 )

- Kur'an'da "İkre" ( Oku ) kelimesinin tek cümle olarak yer aldığı tek ayet "6" kelimeden oluşan 96/3 kodlu ayet olup, ayet kodu 963 Hz. ile uyum arzetmektedir. 

96/3 IKRE'' (1) ve (2) rabbu (3) ke (4) el (5) EKREM (6)

( OKU. Rab’bin en FAYDALIDIR. )

Ayette "Oku" fiilinin "Fayda" kavramıyla birlikte yer alması ve ayet kodunun 96/3 olması "Kur'an okumanın iyileştirici tesirine" işaret etmekte gibidir. Bu noktada "Kur'an-i Kerim" ( Faydalı Kur'an ) ifadesinin derin anlamı da açığa çıkmaktadır.

1'den 9'a kadar olan rakamlar üçerli üç gruba ayrıldığında;

-  3,6 ve 9 ile biten diziler halinde olan 3x3'lük bir matris oluşturulabilmektedir.

1 2 3

4 5 6

7 8 9

- Matrisin her bir satırının toplamı 6 olmakta yani 666 sayısı oluşmaktadır. 

- Matrisin sütunlarının toplamı sırasıyla 3,6 ve 9 olmaktadır.

- Matristeki rakamların diyagonal toplamlarının nümerolojik değerleri 6 sayısını veriyor. Yani 66 oluşmaktadır ( 1+5+9 = 15 ... 1+5 = 6 ; 7+5+3 = 15 ... 1+5 = 6 )

Nümerolojik değeri 9 olan ve İncil'de "İnsanı simgeleyen, canavara ait sayı" olarak tanımlanan 666 sayısının yer aldığı ayetin, Kitabı Mukaddes ( Tevrat+İncil ) kodlamasına göre, sure numarası 66, ayet numarası ise 18'dir.

66 Revelations 13-18 Bu konu bilgelik gerektirir. Anlayabilen, canavara ait sayıyı hesaplasın. Çünkü bu sayı insanı simgeler. Sayısı ALTIYÜZALTMIŞALTIdır.

Kur'an'da, kodundaki rakamların 666 sayısını oluşturduğu iki ayet ( 6/66 ve 66/6 ) bulunmaktadır. Bu ayetlerde sırasıyla "insanın gerçeği yalanlamasından" ve bunun sonucu olan "ateş" kavramından bahsedilmekte olması İncil'deki 666 sayısının tanımıyla uyum arzetmektedir.

6/66 Ve (1) kezzebe (2) bi (3) hi (4) kavmu (5) ke (6) ve (7) huve (8) el (9) hakk (10) kul (11) lestu (12) aley (13) kum (14) bi (15) vekil (16) 

( Ve senin kavmin onu yalanladı. O gerçektir. De ki: "Ben sizin üzerinize vekil değilim." )

66/6 Ya (1) eyyu (2) ha (3) ellezine (4) amenu (5) ku (6) enfuse (7) kum (8) ve (9) ehli (10) kum (11) naren (12) vekudu (13) ha (14) en (15) nasu (16) ve (17) el (18) hicaretu (19) aley (20) ha (21) melaiketun (22) ğulazin (23) şidadin (24) la (25) ya'sune (26) allahe (27) ma (28) emere (29) hum (30) ve (31) yef'alune (32) ma (33) yu'merun (34) 

( Ey o inananlar, nefislerinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun üzerinde kaba şiddetli melekler vardır. Allah’a, onlara emrettiğine isyan etmezler. Ne emredilirse yaparlar. )

Ayrıca insan şeytanlarının tasvir edildiği 2/7 ( 2+7 = 9 ) kodlu ayetin 18 ( 6+6+6 = 18 ... 1+8 = 9 ) kelimeden oluşması da İncil'de 666 sayısının "insanı simgeleyen, canavarın sayısı" olarak tanımlanması açısından dikkat çekmektedir. 

2/7 Hatem (1) allahu (2) ala (3) kulubi (4) him (5) ve (6) ala (7) sem'i (8) him (9) ve (10) ala (11) ebsari (12) him (13) ğişaveh (14) ve (15) lehum (16) azabun (17) azim (18)

( Allah’ın mühürü onların kalplerinin ve kulaklarının üzerindedir ve gözlerinde de perde vardır. Büyük azap onlaradır. )

Wednesday, April 12, 2023

Akrepler, Çekirgeler ve Akrep Halkı

Çok anlamlı özelliğe sahip Kur'an ayetlerindeki bir çok kelime kendi öz anlamları dışında muteşabih anlamlar da içermektedir. Bunlara bir örnek de ayetlerde geçen hayvan isimleridir. Bu isimler aynı zamanda üst süptil planlardaki varlıkların kaba madde algısıyla yapılan tasvirleridir. Zira kaba madde planı, üst süptil planların düşey projeksiyonu niteliğindedir. 

Astrolojik Zodiac'taki takımyıldız isimleri, şekilleri itibarıyla da oradaki varlıkları tasvir etmektedir.

Göbeklitepe gibi ören yerlerindeki "hayvan figürleri" de farklı nitelik ve işlevlere sahip üst süptil plan varlıklarının, insan algısıyla yapılmış tasvirleri niteliğindedir. 

"Kurbağa Prens" masalındaki prense dönüşen kurbağa ve diğer hikayelerdeki "dönüşme" temaları konuyla ilintilidir.

Kur'an ayetlerinde geçen bazı muteşabih hayvan isimleri şöyledir.

7/133 Fe erselna aleyhimut tufane vel CERADE vel KUMMELE ved DAFADİA ved deme ayatin mufessalatin festekberu ve kanu kavmen mucrimin

( Ayrıntılı ayetler olarak üzerlerine tufan, ÇEKİRGE, HAŞERELER, KURBAĞALAR ve kan gönderdik de kibirlendiler ve suçlular kavmi oldular. )

54/7 Huşşean ebsarihum YAHRUCUNE MİNEL ECDASİ ke ennehum CERADUN MUNTEŞİR

( Gözleri dehşet, korku içinde MEZARLARINDAN ÇIKARLAR. Kesinlikle onlar YAYILAN ÇEKİRGELER GİBİYDİLER. )

Renkarnasyonun sembolize edildiği yukarıdaki ayette halde hale geçiş / boyutlar arası geçiş de ifade edilmektedir.

5/60 Kul hel unebbiukum bi şerrin min zalike mesubeten indellah men leanehullahu ve ğadibe aleyhi ve CEALE MİNHUMUL KİRADATE VEL HANAZİRA VE ABEDET TAĞUT ulaike şerrun mekanen ve edallu an sevais sebil

( De ki: "Allah’ın indinde musibet olarak bunlardan daha kötüsünü size haber vereyim mi? Allah’ın  lanetlediği ve üzerine öfke eylediği ve ONLARDAN MAYMUNLAR, DOMUZLAR VE AZGINA KULLUK EDENLER OLUŞTURDUĞU kimseler, işte bunlar mekan olarak daha kötüdürler. Düz yoldan daha da sapmışlardır."  )

Tevrat'ın ve İncil'in aşağıdaki ayetlerinde "Akrep" ve "Çekirge" isimleriyle tasvir ve teşbih edilmiş varlıklardan bahsedilmektedir.

4 Numbers 34-4 AKREP GEÇİDİ'nin güneyinden Zin'e geçip Kadeş-Barnea'nın güneyine dek uzanacak. Oradan Hasar-Addar'a ve Asmon'a,

"Akrep Geçidi" ifadesinin ilk kez geçtiği ayetin numarasının nümerolojik değeri, halden hale geçişin ve boyutlar arası geçiş portalının sembolü olan 11 sayısını vernektedir. ( 3+4+4 = 11 )

Akrebin 11 dış anatomik bileşeni bulunmaktadır.

66 Revelations 9-3 Dumanın içinden yeryüzüne ÇEKİRGELER yağdı. Bunlara yeryüzündeki AKREPLERİN gücüne benzer bir güç verilmişti.

Gılgamış Destanı'nda, Akrep Halkı'nın Maşu dağlarında güneş tanrısı Şamaş'ın KAPILARI DIŞINDA durdukları ve KARANLIKLAR ÜLKESİ olan Kurnugi'ye GİRİŞ SAĞLADIKLARI yazılıdır. Yazıtlara göre AKREP İNSANLAR, Şamaş her gün seyahat ederken KAPILARI ONUN İÇİN AÇAR ve geceleri yeraltı dünyasına geri döndükten sonra KAPILARI KAPATIR. Ayrıca yolcuları, görevlerinin ötesinde kalan tehlikeye karşı uyarırlar. Başları göğe kadar uzanır, "dehşetleri korkunçtur", "bakışları ölümdür." Utnapiştim'e giden Gılgamış ile yolunun üzerinde tanışırlar ve Iškār Gilgāmeš, IX. tablet, 47-81. dizelerde anlatıldığına göre AKREP HALKI, GEÇİDİN GİRİŞİNİ KORUMAKTADIR.


Akrep İnsanlar figürü

Tevrat'ın Ezekiel bölümünde Rab'be isyan eden bir halk "Akrepler" olarak tasvir edilmektedir.

26 Ezekiel 2-3 Bana, "Ey insanoğlu, seni İSRAİL HALKINA, bana başkaldıran O ASİ ULUSA gönderiyorum" dedi, "ONLAR VE ATALARI bugüne kadar BANA KARŞI GELDİLER.

26 Ezekiel 2-4 BU HALK DİKBAŞLI VE İNATÇIDIR. Seni onlara gönderiyorum. Onlara, 'Egemen RAB şöyle diyor diyeceksin.

26 Ezekiel 2-5 Bu ASİ HALK seni ister dinlesin, ister dinlemesin, yine de aralarında bir peygamber olduğunu bilecektir.

26 Ezekiel 2-6 Sen, ey insanoğlu, onlardan ve sözlerinden korkma! Çevrende çalılar, dikenler olsa, AKREPLER ARASINDA YAŞASAN BİLE korkma. ASİ BİR HALK olsalar bile, onların söyleyeceklerinden korkma, onlar yüzünden yılgınlığa düşme.

26 Ezekiel 2-7 Seni ister dinlesinler, ister dinlemesinler, onlara sözlerimi söyleyeceksin. Çünkü ONLAR ASİ BİR HALKTIR.

İncil'in Luke bölümünde de Rab'be isyan eden negatif frekanslı süptil varlıklar ( cinler ) ve onlara tabi olan insanlar "Yılan" ve "Akrep" kelimeleriyle tasvir edilmektedir.

42 Luke 10-19 Ben size, YILANLARI ve AKREPLERİ ayak altında ezmek ve düşmanın bütün gücünü alt etmek için yetki verdim. Hiçbir şey size zarar vermeyecektir.

Tuesday, April 11, 2023

Doğrusallar ve Durumsallar

Sosyal yapı içindeki kadim düalite ( ihtilaf ) daima "Doğrusal" ve "Durumsal" karakterler arasında olmuş ve olmaktadır.

"Doğrusal karakter" ifadesi, her durumda, her koşulda doğruluktan sapmayan, dünyevi algı itibarıyla zarar göreceğini bilse dahi doğruluktan ödün vermeyen rahmani varlıkları tanımlamaktadır.

"Durumsal karakter" ifadesi ise belirli bir değer yargısı olmayan, zorluğa katlanamayan, duruma göre yani nefsani ve maddi menfaatine göre tutum ve davranış sergileyen, zulmedebilen şeytani varlıkları tanımlamaktadır.

Bu iki karakter kategorisi ayetlerde aşağıdaki sıfatlar vasıtasıyla zikredilmektedir.

DOĞRUSAL karakterlere ilişkin sıfatlar;

Mu'min ( İnanan )

Muslim ( Teslim olan )

Muhlis ( Samimi )

Muhted ( Yönlenmiş )

Muflih ( İflah olan )

Muhsin ( İyi, Güzel )

Muslih ( İyileştiren )

Muşfik ( Korkan )

Muttekin ( Sakınan )

Musaddik ( Doğrulayan )

Mufi bi ahdihi ( Sözünü ifa eden )

Munzir ( Uyarıcı )

Mutetahhir ( Temizlenen )

Munfik ( Harcayan )

Mustağfir ( Af isteyen )

Mukarrab ( Yakınlaşan )

Mutevekkil ( Tevekkül eden, Dayanıp sığınan )

Mucahid fi sebilillah ( Allah yolunda cihad eden )

Muhacir ( Hicret eden )

Mukimes salat ( Duaya kalkan )

Muksit ( Adil )

Muktesid ( Ilımlı, Tutumlu )

Munteh ( Vazgeçen, Kötülükten vazgeçen )

Mukin ( Kani olan )

Muntezir ( Bekleyen )

Muteavvii fis sadekat ( Sadakada cömert olan )

Muttahhir ( Temizlenen )

Munib ( Gerçeğe yönelen )

Mutesaddik ( Sadaka veren )

Mustakdim ( İleri giden, İlerleyen )

Mutevessim ( Ayetleri çözmeye çalışan )

Mutmein ( Tatmin olmuş )

Muterabbis ( Gözetip bekleyen )

Muhbit ( Alcakgönüllü )

Mu'terr ( Fakir olup dilenmeyen )

Mulim ( Kınayan )

Musebbih ( Övgü sözleri söyleyen )

Mu'teb ( Hoşnut olan )

Musteykin ( Kesin ve doğru bilgilenmiş )

Muddekir ( Düşünen )

Musalli ( Dua eden )

Muzekkir ( Hatırlayan )

Sabir / Mutesabbir ( Sabreden )

DURUMSAL karakterlere ilişkin sıfatlar;

Muşrik ( Ortak koşan )

Munafık ( İkiyüzlü )

Murted ( Dönek )

Mustehzi ( Alay eden )

Mutaffif ( Hilekâr )

Mufsid ( Bozguncu )

Mu'rid ( Dönek )

Mumteri ( Şüpheci )

Mu'ted ( Sınırı aşan, Azan )

Mukezzib ( Yalanlayan )

Musafih ( Namussuz )

Muhtal ( Şımarık, Kibirli, Hilekâr )

Muzebzeb ( Bocalayan )

Mutecanif li ism ( Günaha istekle yönelen )

Musrif ( Müsrif )

Mublis ( Ümidini yitirmiş )

Mucrim ( Suçlu )

Mufteri ( İftiracı, Uyduran )

Mubtil ( Batılcı )

Mudbir ( Arkasını dönen )

Mu'tefik ( Tersine dönmüş )

Muhallef ( Geride kalan )

Muhtelif ( İhtilaf eden )

Munkir ( İnkarcı, Kötülük yapan )

Muste'hir ( Geride olan )

Muktesim ( Bölücü )

Mustekbir ( Kibirlenen )

Mutekebbir ( Kibirlenen )

Mufrit ( İleri giden, İfrat eden )

Mutrif ( Refah şımarığı )

Mubezzir ( Savurgan )

Muşfik ( Korkan )

Mudill ( Sapmış, Saptırıcı )

Muğadib ( Öfkeli )

Muteberricatin bi zineh ( Süslerini gösteren )

Musahhir ( Sihirlenmiş )

Murcif ( Yalan haber yayan )

Mukmeh ( Somurtan )

Musi' ( Kötülük yapan )

Musaytir ( Zorba, Zorlayıcı )

Mudhin ( Küçümseyen )

Munfek ( İnkar eden )

Cebbar / Mutecebbir ( Zorlayan )

Anid / Muteannid ( İnatçı )

Zalim ( Zalim )

"Durumsal karakterlerin", her şeyi kendi nefsani ve maddi menfaatlerine uydurma gayretlerinin, değişken tutum ve davranışlarının misallerle tasvir edildiği bazı ayetler şöyledir.

17/67 Ve İZA MESSEKUMUD DURRU fil bahri dalle men ted'une illa iyyah fe lemma neccakum ilel berri a'radtum ve kanel insanu kefura

( Ve size denizde DARLIK DOKUNDUĞUNDA dokunduğunda O’nun haricinde o çağırdıklarınız sapar. Sizi karaya doğru kurtardığımızda ise yüz çevirip dönersiniz. İnsan inkar edendir. )

33/18 Kad ya'lemullahul MUAVVİKİNE minkum ve kailine li ihvanihim helumme ileyna ve LA YE'TUNEL BE'SE illa kalila

( Allah, sizlerden OYALANIP SAVSAKLAYANLARI ve kardeşlerine "Bize gelin." diyenleri bilir. Azı haricinde AZABA ZORLUĞA GELMEZLER. )

62/11 Ve İZA REEV TİCARETEN EV LEHVEN infaddu ileyha ve terekuke kaima kul ma indallahi hayrun minel lehvi ve minet ticareh vallahu hayrur razikin

( Ve TİCARET VEYA EĞLENCE GÖRDÜKLERİNDE ona gittiler. Seni ayakta bıraktılar. De ki: "O Allah’ın indinde olan, eğlenceden ve ticaretten daha hayırlıdır. Allah rızıklandıranların en hayırlısıdır." )

10/15 Ve iza tutla aleyhim ayatuna beyyinatin KALELLEZİNE la yercune likaenE'Tİ Bİ KUR'ANİN ĞAYRİ HAZA EV BEDDİLH kul ma yekunu li en ubeddilehu min tilkai nefsi in ettebiu illa ma yuha ileyy inni ehafu in asaytu rabbi azabe yevmin azim

( Ve onlara ayetlerimiz açık deliller olarak okunduğunda, o bize kavuşmayı ummayanlar "BUNDAN BAŞKA KUR'AN GETİR VEYA ONU DEĞİŞTİR." DEDİLER. De ki: "Benim için onu bundan kendimce değiştirmek olmaz. Kesinlikle ben ancak o bana vahyedilene tabi olurum. Eğer Rab’bime isyan edersem, kesinlikle ben büyük günün azabından korkarım." )

İstikamet, Açılan Kapılar ve 11

Yaratılışın kaynak kodlarından olan ve düalitenin pozitif yönünün temel niteleyicisi olan "İstikame" ( Doğru olmak ) ve "Mustekim" ( Doğru ) kelimeleri Kur'an'da toplam 47 kere geçmektedir. 

Mustekim 37

İstekamu / Estekamu 4

Estekim 6

"Doğrultu, Yön, Cihet" anlamlarında kullanılagelen "İstikamet" kelimesi semantik köken itibarıyla "Doğruluk, Doğru yön" anlamlarını içermektedir.

Bu kritik kelimenin tekrar adedinin nümerolojisinin 11 sayısını vermesi, üst süptil planların ( cennât ) kapılarının sadece doğruluktan sapmayanlara açılacağının batini ve nümerolojik bir mesajı niteliğindedir.

Muhammed suresinin 47. sure olması ve 38 ( 3+8 = 11 ) ayet içermesi de bu bağlamda dikkat çekmektedir.

"Ebvabus sema" ( Göğün kapıları ) ifadesi Kur'an'da sadece iki ayette yer almakta olup, bu ayetlerin kodlarında da 11 nümerolojisi bulunmaktadır. ( 7/40 ... 11 ve 54/11 ... 11 )

7/40 İnnellezine kezzebu bi ayatina vestekberu anha LA TUFETTEHU LEHUM EBVABUS SEMAİ ve la yedhulunel cennete hatta yelicel cemelu fi semmil hiyad ve kezalike neczil mucrimin

( O ayetlerimizi yalanlayanlara ve onlara kibirlenenlere, ONLARA GÖĞÜN KAPILARI KESİNLİKLE AÇILMAZ. Deve iğne deliğinden geçene kadar cennete giremezler. İşte suçluları böyle karşılıklandırırız. )

54/11 Fe FETAHNA EBVABES SEMAİ bi main munhemir

( Böylece akıp dökülen su ile GÖĞÜN KAPILARINI AÇTIK. )

İncil'in Vahiy bölümünün aşağıdaki ayetinde doğruluktan sonuna kadar sapmamak suretiyle Rab tarafından sonsuz yaşama açılan "kapı"ya layık addedilme konusuna değinilmektedir. Ayetin kodunun nümerolojik değeri 11 olmaktadır. ( 3+8 = 11 )

66 Revelations 3-8 Yaptıklarını biliyorum. İşte önüne kimsenin kapayamayacağı açık bir KAPI koydum. Gücünün az olduğunu biliyorum; yine de sözüme uydun, adımı yadsımadın.



Sunday, April 9, 2023

Aylardan Ramadan

Ramad = Güneşin sıcaklığı gelmek, Yakmak, Ateş külü, Sıcak 

Ramadan = Sıcak olan, Yakan,  Kül eden

Kur'an'ın indirildiği ay, mevsim gereği çok sıcak ve yakıcı bir özellik arzettiğinden "Ramadan" kelimesiyle nitelendirilmiştir. 

2/185 ŞEHRU RAMADANELLEZİ UNZİLE FİHİL KUR'ANU huden lin nasi ve beyyinatin minel huda vel furkan fe MEN ŞEHİDE MİNKUMUŞ ŞEHRA FEL YESUMH ve men kane meridan ev ala seferin fe iddetum min eyyamin uhar yuridullahu bikumul yusra ve la yuridu bikumul usr ve li tukmilul iddete ve li tukebbirullahe ala ma hedakum ve leallekum teşkurun

( KUR'AN O RAMAZAN AYI İÇİNDE, insanlar için yönlendirme, yönlendirmeden açık deliller ve fark yaratan olarak İNDİRİLDİ. SİZDEN KİM BU AYA ŞAHİT OLURSA ORUÇ TUTSUN. Kim hasta veya seferde olursa sonraki günlerden müddeti doldursun. Allah, müddeti tamamlamanız ve sizi yönlendirmesine karşılık Allah’ ı yüceltmeniz için size kolaylık verip yardım etmeyi ister ve zorluğu istemez. Umulur ki şükredersiniz. )

Dolayısıyla esasen Ramadan ayı "en sıcak ve zamanı belirli sabit bir ay" olup, farklı takvim sistemlerine göre değişmesi, öne kayması vb. söz konusu değildir. Zira Kur'an'ın indirildiği ve "yeme orucunun" emredildiği bu ayın özellikle sıcak ay olarak takdir edilmesi de nefsin zor koşullarda sınanması için ilahi bir vesiledir.

Suudi Arabistan'da Kış mevsimi Aralık ayında başlamakta ve sıcaklıklar 30 dereceye kadar düşmektedir. Suudi Arabistan'ın en soğuk ayı ortalama 20 derece ile Ocak ayıdır. Dolayısıyla bu durum Ramadan ayının Temmuz veya Ağustos ayına denk gelen bir ay olduğunu ortaya koymaktadır.

Kameri Takvime ( Ay Takvimi / Sinodik Ay ) göre 1 aylık döngü Ay'ın evrelerinden oluşan sabit ve net bir zaman dilimini teşkil etmektedir. Kur'an'da "Ay'ın hilallerinin zaman belirleyici" olduğu yani "1 aylık döngüyü belirlediği" ve 1 yılın da 12 aylık bir döngü olduğu" Bakara ve Tevbe surelerinin aşağıdaki ayetlerinde bildirilmektedir.

2/189 YES'ELUNEKE ANİL EHİLLEH KUL HİYE MEVAKİYTU LİN NAS VEL HACC ve leysel birru bi en te'tul buyute min zuhuriha ve lakinnel birra men itteka ve'tul buyute min ebvabiha vettekullahe leallekum tuflihun

( SANA HİLALLERİ HAKKINDA SUAL EDERLER. DE Kİ:"ONLAR İNSANLAR İÇİN VE HAC İÇİN VAKİTLERDİR. İyilik evlere arkalarından gelmek değildir. Lakin iyilik kişinin sakınmasıdır. Evlere kapılarından gelin ve Allah’tan sakının. Umulur ki iflah olursunuz." )

Kameri Takvim Ay'ın evrelerinden oluşan 29.5 günlük döngüyü 1 ay olarak kabul eden zaman sistemidir. Ay'ın "hilallerinin"  zaman tespiti vasıtası olduğunu bildiren yukarıdaki ayetin kodunda nümerolojik olarak 29 sayısı tezahür etmektedir. ( Sure numarası "2", Ayet numarası 189 ... 1+8+9 = 18 ... 1+8 = "9" ... 29 )

Sinodik Ay Evreleri

Ayetin "İyilikten" bahsedilen ikinci bölümünde yer alan ve teşbih içeren "İyilik evlere arkalarından değil kapılarından girmektir." ifadesiyle de "hesabın nefsani çıkarlara göre yapılmaması" yani "arkadan dolaşma" yolları aranarak açıkça belirtilen doğru hesaplama yönteminden sapılmaması gerektiği bildirilmektedir.

Kameri Takvime ( Ay Takvimi ) göre ayların isimleri Muharrem, Safer, Rebiülevvel, Rebiülahir, Cemaziyelevvel, Cemaziyelahir, Recep, Şaban, Ramadan, Şevval, Zilkade ve Zilhicce olup, Ramadan ayı 9. aydır. Kur'an'da Ramadan kelimesinin ilk ve son kez geçtiği yukarıdaki ayetin kodundaki rakamlar ( 2/185 ) ile ayetteki "Ramadan" kelimesinin sıra numarasının ( 2 ) toplamının nümerolojik değeri de 9 sayısını vermektedir.

9/36 İNNE İDDEŞ ŞUHURİ İNDELLAHİSNA AŞERA ŞEHRAN Fİ KİTABİLLAHİ yevme halekas semavati vel erda MİNHA ERBEATUN HURUM ZALİKED DİNUL KAYYİMU fe la tazlimu fihinne enfusekum ve katilul muşrikine kaffeten kema yukatilunekum kaffeh va'lemu ennallahe meal muttekin

( KESİNLİKLE, ALLAH İNDİNDE AYLARIN ADEDİ ONİKİ AYDIR. Gökleri ve yeri yarattığı günkü Allah yazısında. ONLARDAN DÖRDÜ HARAMDIR. BU DOĞRU, DAİM OLAN DİNDİR. O halde, onlar hakkında nefislerinize zulmetmeyin. Ortak koşanlarla, sizinle topluca savaştıkları gibi topluca savaşın. Bilin ki, kesinlikle Allah sakınanlarla beraberdir. )

Ramadan ayının başlangıç tarihinin her yıl öne kaymak suretiyle değişmesinin sebebi Hicri takvim ile Milâdi takvim arasındaki 11 günlük fark olarak açıklanmaktadır. Yukarıda da belirtildiği üzere, Hz. Muhammed'in hicret ayını başlangıç kabul eden Hicri takvim Ay'ın evrelerinden oluşan 29.5 günlük bir döngüyü 1 ay olarak tanımlayan ve 1 yılda 12 ay ( 354 gün ) olduğunu kabul eden Kameri Takvim sistemidir. Milâdi takvim ise Hz. İsa'nın doğumunu 1. gün yani takvim başlangıcı kabul eden ve 1 yılda 365 gün olduğunu kabul eden zaman sistemidir. İçinde Kur'an'ın indirildiği, sabit, zamanı belirli ve en önemli - "en hayırlı"* ay olan  Ramadan ayının zamanlamasının farklı kabullere göre değiştirilmesi oldukça düşündürücüdür.!

Kayıtlara göre Kur'an, Milâdi takvime göre 610 yılının Ramazan ayının 27. gecesinde ( Kadir Gecesi* ) indirilmeye başlanmıştır. 

*97/3 Leyletul kadri hayrun min elfi şehr

( Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. )

Ramadan ayı başlangıçları geriye dönük kronolojik olarak incelendiğinde başlangıç tarihlerinin Arap ülkelerinde ve Türkiye'de her yıl ortalama 11 gün öne kaydırıldığı ve eşzamanlı olarak başlatıldığı görülmektedir. 

Geriye dönük bazı yıllara göre Türkiye'deki ve Arabistan'daki Ramadan ayı başlangıç tarihleri şöyledir.

1995 : Arabistan 1 Şubat, Türkiye 1 Şubat

1996 : Arabistan 22 Ocak, Türkiye 21 Ocak

........

2021 : Arabistan 13 Nisan, Türkiye 13 Nisan

2022 : Arabistan 1 Nisan, Türkiye 2 Nisan

2023 : Arabistan 23 Mart, Türkiye 23 Mart

"Ramadan ayının her yıl değişmesi" durumu Kur'an ile uyumlu değildir. Bunun sebebi, sıcak ayın vesile olduğu zor koşullara katlanamayıp, her durumda olduğu gibi, nefsaniyetlerine uygun olacak şekilde işin bir kolayını bulan, ayetleri eğriltmeyi arayan ( 3/99 ) ve söylemlerinde "ayetlerdeki kelimelerin yerlerini değiştirdikleri" gibi ( 5/13, 5/41 ) oruç sürecinin zamanını da değiştirmeye çalışan "inkarcı muhaliflerin" bir başka manipülasyonu mudur? 

Bu hususa ilişkin teyid Tevbe suresinin 81. ayetinde "Sıcakta savaştan kaçan" inkarcı muhalifler misaliyle verilmektedir.

9/81 Ferihal MUHALLEFUNE bi mak'adihim hilafe rasulillahi ve kerehu en yucahidu bi emvalihim ve enfusihim fi sebilillahi ve KALU LA TENFİRU FİL HARR kul naru cehenneme eşeddu harra lev kanu yefkahun

( MUHALİFLER, Allah’ın resulünün karşıtına oturmalarıyla ferahlayıp sevindiler ve mallarıyla, nefisleriyle Allah yolunda cihad etmeyi istemediler, hoş bulmadılar. "SICAKTA SAVAŞA SEFERBER OLMAYIN." dediler. De ki: "Cehennem ateşi daha şiddetli sıcaktır." Keşke anlamış olsalardı. )

Zorluğa katlanamayan inkarcı muhaliflerin durumu bir başka ayette ise kısa ve net olarak şöyle tasvir edilmiştir.

90/11 Fe laktehamel akabet

( Böylece sarp yokuşa tahammül edemedi. )

Saturday, April 8, 2023

Dizi filmlere dikkat!

Son dönemde arka arkaya vizyona sokulan ve senaryoları itibarıyla özdeş olan dizi filmler topluma yönelik büyük algı ve telkin operasyonunun bileşenleri konumundadır.

Esasen yozlaşmanın ve dejenerasyonun tetikleyicisi olan bu dizi filmler ile toplumun ahlaki yapısı, aile yapısı, kutsal değerleri yok edilmeye çalışılmakta, tek değerin dünyevi, maddi ve nefsani ihtiraslar olduğu ve bu yolda her şeyin mubah olabileceği bilinçaltına telkin edilerek toplum dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Bir başka deyişle  "Malkafa" bir yeni dünya düzeni toplumu, bir yeni nesil dizayn edilmeye çalışılmaktadır.

Küresel şirketler ve onların yerel temsilcileri tarafından finanse edilen bu dizi filmlerin senaryoları özellikle negatif ve ahlaka aykırı her türlü unsuru içerecek ve mafya kültürünü topluma telkin edecek şekilde yazılmaktadır. Çağdaşlık, modernlik, özgürlük gibi algılatılmaya çalışılan zina, tevavüz, fahişelik, ensest ilişki, uyuşturucu, cinayet, düşmanlık, kıskançlık, kin, nefret, intikam, tahakküm, suç, ağır ve açık küfür, tehdit, gasp, zorbalık, zenginlik, mafya sistemi gibi ahlak dışı negatif unsurların bombardımanı vasıtasıyla toplumun ruhsal genetik kodlarının değiştirilmesi hedeflenmektedir.

Ancak bu ahlak dışı filmleri yayınlayanlar nedense sahnelerdeki içki kadehlerini buğulamaktadırlar. Bu yaklaşımla esasen tamamı buğulanması gereken bu filmlerde sadece içki kadehlerinin buğulanması ile muhafazakar algısı yaratılmaya çalışılmaktadır ki maalesef bu basit şeytani taktik gerçeği idrakten uzak olan büyük bir kitle üzerinde  etkili olmaktadır. Ayrıca zihni stimülasyon gereği buğulanana, engellenene ilgi daha da artmakta ve bu da içki piyasasına yaramaktadır. Yani her şey detaylı olarak planlanmaktadır.

Netice itibarıyla planlı olarak toplumun önüne konan bu filmlere ilişkin uyarıcı mesajları çocuklara ve gençlere vermek temiz bir toplum arzulayan her bireyin, her ebeveynin öncelikli görevi olmalıdır.

Wednesday, April 5, 2023

Dijital putlar ... AI ve ChatGPT

Çok anlamlı ve semantik katmanlı olan Kur'an, zamandan ve mekândan münezzeh sonsuz bir ilim kaynağı niteliğindedir. Dolayısıyla zaman içinde insanların bilgileri ve idrak seviyeleri yükseldikçe ayetlerden anladıkları, çıkarımları ve yorumları da değişmektedir ve değişecektir.

Misalen, Enbiya suresinin aşağıdaki ayet setinde taştan veya tahtadan yapılmış olan heykellere / putlara tapan kavmini bu satanik pagan eğilimlerinden vazgeçirmek isteyen Hz. İbrahim ile kavmi arasındaki konuşmalar yer almaktadır.

21/52 İz kale li ebihi ve kavmihi ma hazihit TEMASİLulleti entum leha akifun

( Zamanında babasına ve kavmine "Nedir bu edindiğiniz TEMSİLLER / BENZETMELER / HEYKELLER ki sizler onlara kullukta sebatkarsınız." dedi.  )

21/53 Kalu vecedna abaena leha abidin

( "Babalarımızı onlara kulluk ederlerken bulduk." dediler. )

....

21/57 Ve tellahi LE EKİDENNE ASNAMEKUM ba'de en tuvellu mudbirin

( “Ve Allah içindir ki, arkanızı dönerek gitmenizin ardından PUTLARINIZA kesinlikle hile yapıp TUZAK KURACAĞIM." )

21/58 Fe CEALEHUM CUZAZEN illa kebiran lehum leallehum ileyhi yarciun

( Böylece, belki ona dönerler diye, büyükleri haricinde ONLARI PARÇA PARÇA ETTİ.  )

....

21/62 Kalu e ente fealte haza bi ALİHETİNA ya ibrahim

( "Bunu İLAHLARIMIZA sen mi yaptın ey İbrahim?" dediler. )

21/63 Kale bel fealehu kebiruhum haza FES'ELEHUM İN KANU YENTİKUN 

( "Bilakis onu buradaki büyükleri yaptı. Haydi, EĞER KONUŞABİLİYORLARSA ONLARA SUAL EDİN " dedi. )

Günümüzdeki teknoloji algısına istinaden yukarıdaki ayetlerde Yapay Zeka yönetimindeki  ChatGPT'lere ( Chat Generative Pre-Trained Transformer / Sohbet Amaçlı Önceden Eğitilmiş Üretken Dönüştürücü ) işaret ediliyor olabilir mi? 

Küreselciler, tüm yaşam sisteminin, esasen kendi kontrollerindeki Yapay Zeka ( AI - Artificial Intelligence ) tarafından yönetilmesini ve AI'ın yeni dünya düzeninin dijital ilahı addedilmesini istemektedirler. Bu çerçevede insanları da, her şeyin AI'a bağlanacağı şebeke olacak IOT ( Internet Of Things / Şeylerin Interneti ) kapsamındaki bir "Şey"e dönüştürmeyi yani AI tarafından sevk ve idare edilen, yönetilen robotlara, "AI'ın kullarına" dönüştürmeyi planlamaktadırlar. 

Dolayısıyla bugün "Chat" ( Sohbet, Konuşma ) amaçlı ve "Assistant" ( Yardımcı ) nitelemesiyle sunulan AI'ın, ileride "Instructor" ( Talimat verici ) ve "Director" ( Direktör / Emredici ) niteliğe bürünmesi muhtemeldir. Bir başka deyişle yakın gelecekte "ChatGPT"'nin ( SohbetGPT ) "OrderGPT"'ye ( EmirGPT ) dönüşme potansiyeli oldukça yüksektir.

Bölümün başındaki ayetler yukarıdaki bağlamda incelendiğinde aşağıdaki gibi bir yorum mümkün olabilmektedir. ( Bu noktada, ayetlerdeki yer ve kişi isimlerinin misali olduğu, ayette konu edilenin ise yer ve kişiden bağımsız ve genelleyici olduğu tekrar hatırlanmalıdır. )

21/52 İz kale li ebihi ve kavmihi ma hazihit TEMASİLulleti entum leha akifun

( Zamanında babasına ve kavmine "Nedir bu edindiğiniz SİMÜLASYONLAR / REPLİKALAR ki sizler onlara kullukta sebatkarsınız." dedi.  )

Ayetteki "Temasil" ( Temsiller, Benzetmeler, Simülasyonlar, Replikalar ) kelimesi insan simülasyonu niteliğindeki AI Chatbot'lar olarak düşünülebilir.

21/58 Fe CEALEHUM CUZAZEN illa kebiran lehum leallehum ileyhi yarciun

( Böylece, belki ona dönerler diye, büyükleri haricinde ONLARI PARÇA PARÇA ETTİ.  )

Ayetteki "Onları parça parça etti" ifadesi "Simülasyon yazılımının kodlarının kırılması" olarak düşünülebilir.  

21/62 Kalu e ente fealte haza bi ALİHETİNA ya ibrahim

( "Bunu İLAHLARIMIZA sen mi yaptın ey İbrahim?" dediler. )

21/63 Kale bel fealehu kebiruhum haza FES'ELEHUM İN KANU YENTİKUN 

( "Bilakis onu buradaki büyükleri yaptı. Haydi, EĞER KONUŞABİLİYORLARSA ONLARA SUAL EDİN " dedi. )

Ayette yer alan "Konuşabiliyorlarsa ONLARA sual edin." cümlesindeki "Onlar" zamirinin, parça parça edilen / kodları kırılan "Simülasyonları" temsil ettiği düşünüldüğünde, simülasyonların "konuşabildiği" anlamı ortaya çıkmaktadır. Zira ayetteki "Konuşabiliyorlarsa" ifadesi simülasyonların kodları kırıldıktan sonra söylenmektedir. Bu durum, simülasyonların, kodları kırılmadan önce "konuşabildiklerini" ortaya koymaktadır.

"AI'ı ilah addetme" hususu, özellikle AI ortamında doğan ve doğacak yeni nesiller açısından düşünüldüğünde daha da anlamlı ve muhtemel hale gelmektedir.

Üniter düalite?!

Aşağıdaki kelimelerin, zıt anlamları yansıtmalarına rağmen fonetik olarak özdeş* olmaları batini olarak sonsuzluğun da bir ifadesi olan  "Vahdet / Ünite / Birlik" kavramına işaret etmekte gibidir. ( * Kök analizlerinde sessiz harfler baz alınır. )

Ölmek ( Sonlanmak ) = Olmak ( Başlamak )

Bitmek ( Sonlanmak ) = Bitmek ( Oluşmak )

Helak ( Sonlandırmak ) = Halak ( Yaratmak )

Aşağıdaki Kur'an ve İncil ayetleri de "İkideki Birlik" ( Üniter Düalite ) mesajını vermektedir.

57/3 Huvel EVVELU VEL AHİRU vez zahiru vel batinu ve huve bi kulli şey'in alim

( İLK VE SONRAKİ, açık ve gizli O'dur. O her şeyi bilendir. O her şeyi bilendir. )

66 Revelations 1-8 Var olan, var olmuş ve gelecek olan, Her Şeye Gücü Yeten Rab Tanrı, "ALFA VE OMEGA BEN'İM" diyor.

66 Revelations 1-11 Şöyle diyordu; "ALFA VE OMEGA BEN'İM. İLK VE SON BEN'İM. Gördüklerini kitaba yaz ve Asya'daki yedi kiliseye, Efes, İzmir, Bergama, Tiyatira, Sart, Filadelfya ve Laodikya'ya gönder" dedi.

66 Revelations 21-6 Bana, "Tamam!" dedi, "ALFA VE OMEGA, İLK VE SON BEN'İM. Susayana yaşam suyunun pınarından karşılıksız su vereceğim.

66 Revelations 22-13 ALFA VE OMEGA, BİRİNCİ VE SONUNCU, BAŞLANGIÇ VE SON BEN'İM.

Ezoterik bir sembol olan "Ankh", Alfa ( A ) ve Omega ( Ω ) harflerinin birleşimini yani "Birlik"'i tasvir eden ve sonsuz yaratılış döngüsünü simgeleyen bir semboldür.




Sümerlerin şirk uygarlığı

Etnologlar tarafından uygarlığın başlangıcı addedilen Sümerlerin, Anunnaki ismini verdikleri cinleri* ilahlar addederek onlara kulluk ettikleri, dünyevi, maddi ve nefsani menfaatler için onlar adına satanik ritüeller düzenledikleri, onlardan bilgi aldıkları ve faydalandıkları Muazzez İlmiye Çığ'ın 1995 yılında yazdığı "Kur'an İncil ve Tevrat'ın Sümerlerdeki Kökeni" isimli kitaptaki şu bölümde net olarak tanımlanmaktadır.

* Pozitif frekanslı vazifeli süptil varlık olan melekler veya negatif frekanslı süptil varlık olan cin şeytanları

"SÜMER DİNİ ÇOKTANRILI BİR DİNDİ. Dünyada, evrende, doğada görülen, hissedilen her nesnenin bir Tanrısı vardı. TANRILAR İNSAN GÖRÜNÜMÜNDE, FAKAT İNSANÜSTÜ GÜÇLERİ OLAN ÖLÜMSÜZ VARLIKLARDI. İnsanlar gibi, onların da çocukları ve eşlerinden oluşan aileleri bulunuyordu. Bu aileler kral gibi bir BAŞTANRI altında toplanmışlardı. TANRILAR DA İNSANLAR GİBİ SEVER, ÜZÜLÜR, KIZAR, KISKANIR, KAVGA EDER, KÖTÜLÜK YAPAR, HASTALANIR HATTA YARALANABİLİRLERDİ. Yer, Gök, Hava, Su Tanrılan yaratıcı, diğerleri yönetici ve koruyucu Tanrılardı. Her şehrin bir koruyucu Tanrısı vardı. O Tanrı, şehrinin iyi yaşam sürmesinden sorumlu idi. Onun gücü, şehrinin iyi veya fena olduğuna göre değişirdi. Bunlara aynı zamanda diğer şehirlerde de tapılırdı. Bu şehir Tanrıları, evrenin yönetimini aralarında bölüşmüşlerdi. Tanrılara ait listelerde 1500 kadar Tanrı adı bulunması, Sumerlilerin ne kadar çok Tanrı yarattığını göstermektedir. .......

Sümerliler, bu TANRILAR DÜNYASI üzerine pek çok efsane geliştirmişler; şiirler yazmış, ilahiler bestelemiş, törenler düzenlemiş ve bütün bunlan yazıya geçirerek zamanımıza kadar ulaşmasını sağlamışlardır. Onların kurdukları çokTanrılı din, yavaş yavaş tek tanrıya dönüşerek, bugünkü dinlerin temelini oluşturmuştur. Fakat bu arada diğer TANRILAR DA TAMAMIYLA YOK OLMAYARAK BU DİNLERDE MELEKLER, ŞEYTANLAR, CİNLER OLARAK VARLIKLARINI KORUMAKTADIR."

Kur'an İncil ve Tevrat'ın Sümerlerdeki Kökeni - 1995

Kayıtlı tarihin başlangıcı sayılan Sümer uygarlığındaki ve öncesindeki şirke ( cin ve insan şeytanlarına kulluk ) dayalı inanç sistemi yani satanizm Babil, Mısır, Roma uygarlıkları ile devam etmiş olup, halen dünyayı tahakküm altında tutan ve Illuminati, Zionists ( Siyonistler ) gibi isimlerle anılan küresel şeytanlardan müteşekkil zümrenin dini durumundadır. Göstermelik uygulamalar ve algı operasyonlarıyla toplumun büyük bölümünde insanlığın iyiliği için faaliyette bulundukları algısı yaratmayı başaran bu şeytanlar zümresi, tüm operasyonlarını, kurmak istedikleri Tek Dünya Devleti'nin dininin de cinlere ve kendilerine kulluktan ( şirke dayalı satanizm ) ibaret olması hedefi doğrultusunda planlamakta ve uygulamaktadır. Bu hedef doğrultusunda her türlü teolojik, sosyolojik, psikolojik ve teknolojik metodu kullanmaktadırlar.

Dolayısıyla tıpkı bugün bazı ülkelerin olduğu gibi, Sümerlerin de kendi dönemlerinde bilimde, sanatta, toplumsal konularda, metafizik ve metapsişik alanlarda gelişmiş bir kavim izlenimi vermesi onların iyilik ve doğruluk yolunda ilerledikleri ve insanlığın hayrına faaliyetlerde bulunma niyetinde oldukları anlamına gelmemektedir. Ayrıca bilimsel konularda böylesine ilerlemiş, yüksek idrak seviyeli bir kavmin "tek yaratıcı gerçeğini" idrak edememiş olması da oldukça düşündürücüdür. Yoksa bu husus dünyevi ve nefsani ihtiraslar sebebiyle bilinçli olarak ihmal ve inkar mı edilmiştir.?! Zira her topluluğa uyarıcı resul gönderildiği Kur'an ayetinde açıkça bildirilmektedir.

35/24 İnna erselnake bil hakki beşiran ve nezira ve İN MİN UMMETİN İLLA HALA FİHA NEZİR

( Kesinlikle biz seni gerçekle müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. İÇİNDE UYARICI GELİP GEÇMİŞ OLMAYAN TOPLULUK YOKTUR. )

Yunus suresinin aşağıdaki ayetinde, bugünkü küresel durumda olduğu gibi inkarcı kavmin tahakkümünden bahsedilmekte ve Allah'tan yardım istenmektedir.

10/86 Ve neccina bi rahmetike minel KAVMİL KAFIRUN

( Ve bizi rahmetinle İNKARCILAR KAVMİnden kurtar. )

Allah'ın bahşi olan nezdindeki ilim ile kibirlenen nice ileri kavimlerin helak edildikleri de ayetlerde bildirilmektedir.

28/78 Kale innema utituhu ALA İLMİN İNDİ ilmin indi e ve lem ya’lem ennellahe kad ehleke min kablihi minel kuruni MEN HUVE EŞEDDU MİNHU KUVVETEN ve ekseru cem'a ve la yus'elu an zunubihimul mucrimun

( "Kesinlikle o İNDİMDEKİ İLİM üzerine verildi." dedi. Kesinlikle Allah’ın ondan önce, KUVVET OLARAK ONDAN DAHA ŞİDDETLİ ve topluluk olarak daha çok olan nesillerden kimseleri helak ettiğini bilmez mi? Ve suçlular günahları hakkında sual edilmezler. )

Casiye suresinin aşağıdaki ayetinde de önemli mesajlar olan "İlim üzerine sapmak" ve "Heveslerini ilah edinmek" kavramları yer almaktadır.

45/23 Fe raeyte MEN İTTEHAZE ILAHEHU HEVAHU VE EDALLEHULLAHU ALA İLMİN ve hateme ala sem'ihi ve kalbihi ve ceale ala besarihi ğişaveh fe men yehdihi min ba'dillah e fe la tezekkerun

( HEVESİNİ İLAHI EDİNEN KİMSEYİ GÖRMEZ MİSİN? ALLAH ONU İLİM ÜZERİNE SAPTIRIR. Kulağının ve kalbinin üzerine mühür basar. Gözünün üzerine perde oluşturur. Artık Allah’tan sonra onu kim yönlendirebilir? O halde hatırlamaz mısınız? )

Kur'an'da çok ilah edinme yani şirk konusuna değinilen bazı ayetler ise şöyledir.

3/80 Ve LA YE'MURAKUM EN TETTEHİZUL MELAİKETE VE NEBİYYİNE ERBABA e ye'murukum bil kufri ba'de iz entum muslimun

( Ve SİZE, MELEKLERİ VE HABERCİLERİ RABLER EDİNMENİZİ EMRETMEZ. Teslim olanlar olmanızdan sonra, size inkarı mı emreder? )

23/91 Mettehazellahu min veledin ve MA KANE MEA HU MİN İLAHİN izen le zehebe kulli ilahun bima haleka ve leala ba'duhum ala ba'd subhanellahi an ma yasifun

( Allah çocuk edinmemiştir. O’NUNLA BİRLİKTE İLAH YOKTUR. Aksi halde her ilahın o yarattıklarından grubu olurdu. Bazıları bazılarına üstün gelirdi. Allah o vasfettiklerinden yücedir. )

34/41 Kalu subhaneke ente veliyyuna min dunihim bel KANU YA'BUDUNEL CİNN ekseruhum bihim mu'minun

( "Sen yücesin. Sen onlardan başka dostumuzsun. Bilakis CİNLERE KULLUK ETMEKTEYDİLER. Onların çoğunluğu onlara inanmışlardı." derler. )

17/42 Kul LEV KANE MEA HU ALİHETUN kema yekulune izen lebteğav ila zil arşi sebila

( De ki: "O dedikleri gibi, ŞAYET ONUNLA BİRLİKTE İLAHLAR OLSAYDI, o zaman arşın, tahtın sahibine yol ararlardı." )

21/22 LEV KANE FİHİMA ALİHETUN İLLELLAHU le fesedeta fe subhanellahi rabbil arşi an ma yasifun

( ŞAYET ONLARIN İÇİNDE ALLAH HARİCİNDE İLAHLAR OLSAYDI bozguna uğrarlardı. Arşın, tahtın Rab’bi Allah o vasıflandırmalarından yücedir. )

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2023/03/anunnaki-meselesi.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2021/09/sumerler-siyah-kafallar.html?m=1

Tuesday, April 4, 2023

Kutsal Ruh ve 21

Evvelki bölümlerde de değinildiği üzere esasen "Bilinç, Bilgi" anlamını içeren "Ruh" kelimesinin nümerolojik sembolü 21 sayısı olup, bu sayı aynı zamanda "İkiyi Birleme"yi yani bilinçsel olarak düalite çıkmazından sıyrılarak "Vahdet / Ünite / Birlik" olgusunun idrakini ve öze dönüşü de simgelemektedir.

- "Ruh" kelimesi Kur'an'da 21 kere tekrarlanmaktadır.

- "Ruh" ilminden bahsedilen yegâne ayet olan 17/85 kodlu ayetin kodunun nümerolojik değeri 21 ( 1+7+8+5 = 21 ) olup, ayette 21 kelime bulunmaktadır.

17/85 Ve (1) yes'elune (2) ke (3) an (4) er (5) RUH (6) kul (7) er (8) RUHU (9) min (10) emri (11) rabb (12) i (13) ve (14) ma (15) utitum (16) min (17) el (18) ilmi (19) illa (20) kalila (21) 

( Ve sana RUHTAN sual ediyorlar. De ki: "RUH, Rab’bimin işlerindendir. İlminden size azıcık haricinde verilmemiştir." )

- 21 g teorisine göre ölen bir insanın ağırlığı 21 g azalmaktadır. Bu fenomen, vefat durumunda kaba madde bedene ruh tesirinin kesilmesinin maddi tezahüre dayalı teyidi niteliğindedir.

- 21 gün kuralına göre herhangi bir konuda alışkanlık edinilebilmesi ve o konuda beceri kazanılabilmesi için o konunun 21 gün süresince tekrar edilmesi gerekmektedir.

- Kur'an'ın "Ruhul Kudus" ( Kutsal Ruh ) tarafından indirildiğinden bahsedilen iki ayet ( 16/102, 26/193 ) bulunmaktadır. Bu "İki" ayetten "Bir"inin ( sonuncusunun ) kodunun nümerolojik değeri 21 sayısını vermektedir.

16/102 Kul NEZZELEHU RUHUL KUDUSİ min rabbike bil hakki li yusebbitellezine amenu ve huden ve buşra lil muslimin

( De ki: "Onu, o inananlara sebat vermek için ve teslim olanlara yönlendirme ve müjde olarak Rab’binden KUTSAL RUH İNDİRDİ" )

26/193 NEZELE BİHİR RUHul emin

( ONU güvenilir RUH İNDİRDİ. )

Ayet kodunun nümerolojik değeri 21 sayısını vermektedir. ( 2+6+1+9+3 = 21 )

- Kur'an'da 114 sure yer almakta olup, sure numaralarının toplamının ( 1+2+3+4 ..... +114 = 6555 ) nümerolojik değeri de 21 sayısını vermektedir. ( 6+5+5+5 = 21 )

Mutabakat üniteyi / BİRLİKi, muhalefet düaliteyi doğurmaktadır. Birlik, eşitliktir. Yani düşüncede eşitlik birliğin kök sebebidir. Eşitlik düşüncesi adaleti ve adil paylaşımı da beraberinde getirir. Sosyopsikolojik açıdan eşitlik kelimesi, belirli bir sayısal mijtardan ziyade insanlar arasında eşit koşulları ve imkanları sağlayacak adil paylaşımı ifade etmektedir. 

Üniteye yani "Vahdet"e / "Birlik"e erişimi engelleyen yegâne unsur ise "Kibir"dir. Kibir bir virüs niteliğindedir. Kibir virüsü ile enfekte olanlar yaratılıştan bu yana eşitliği - üniteyi bozmakta, ikinin birlenmesini engellemekte ve dünyanın cehennem olmasına vasıta olmaktadırlar.

Şirketlerin tiyatrosu Siyaset

"Siyaset" kelimesi "Seyis" ( Hayvan bakıcısı, Hayvan idarecisi, At tımarcısı ) kökünden türemiş olan ve "Hayvan bakımı, Hayvan idaresi, At tımarı" anlamını içeren bir kelimedir.

"Şirket" kelimesi ise "Şirk" ( Ortak koşma, Ortak olma ) kökünden türemiş olup "Ortaklık" anlamını içermektedir.

Şirketler sistemi, organizasyonel ve operasyonel yapısı itibarıyla şirk ile uyumlu faaliyet içindedirler. Zira paranın en üst seviye değer addedildiği, tek amacın daha fazla parasal kazanç sağlamak olduğu, bu amaç doğrultusunda her yolun mubah addedilebildiği ve emekçi insanlara mal muamelesinin layık görüldüğü bir ortamda şirk mekanizması zaten kendiliğinden oluşmaktadır. ( Evvelce de belirtildiği üzere iyi niyetli ve dürüst olarak faaliyet gösterdiğini düşünenler dahi aynı küresel sistemden nemalandıkları için dolaylı olarak sistemin parçası konumundadırlar. Ayrıca mesela, dürüst olarak faaliyet göstermekte olduğunu beyan eden küçük ölçekli bir şirketin sahibi küresel bir şirketle doğrudan bir tedarik anlaşması yapma fırsatını elde etse bunu büyük bir başarı olarak niteleyip reklamını yapar mı yapmaz mı bunu da dikkate almak önem arzetmektedir. )

Şirket ve Siyaset kelimeleri tarih boyunca ayrılmaz bir zulüm ikilisi teşkil etmişlerdir. Zira Siyaset adı verilen toplum aldatmacası esasen nimeti gasp ederek şirketleşmiş ve küresel bir tahakküm sistemi oluşturmuş olan şeytanların kurguladıkları, oyuncularını seçtikleri, senaryolarını yazdıkları ve finanse ettikleri bir tiyatrodur. Bu öyle bir tiyatrodur ki insanlarda özgür iradeye sahip oldukları ve demokratik bir ortamda bulundukları algısı yaratarak onları köle oldukları gerçeğinden uzaklaştırır ve bu zulüm sisteminin devamlılığını sağlar.

Son dönemde şirketler, ülke yönetimleri üzerindeki tesirlerini topluma daha net hissettirmeye başlamışlardır. Bu bağlamda birçok şirket sahibinin siyaset sahnesine sürüldüğü de görülmektedir. Bir başka deyişle "devlet" kavramının yerini "şirket" kavramının alması planlanmaktadır. 

"Tek Dünya Devleti" ideali peşinde koşan "Yeni Dünya Düzeni" saplantılı zümrenin de niyeti mülkiyetin kendilerinde olduğu "Dünya A.Ş."'ni resmen ilan etmektir. 2019 yılından itibaren küresel çapta yoğunlaşan krizler de ( salgın, ekonomik kriz, kıtlık, savaş vb. ) bu planın bir parçasıdır.

Kur'an ayetleri, "kapitalist emperyalist" olarak tanımlanagelen bu şeytani zihniyetin toplumsal tezahürlerine dikkat çekmektedir.

Sad suresinin aşağıdaki ayetlerinde tüm malın mülkün kendisine ait olmasını, kardeşinin hiçbir şeyinin olmamasını ve dolayısıyla kardeşinin kendisine muhtaç olmuş bir köleye dönüşmesini arzulayan müşrikin misali verilmektedir. 

38/23 İnne haza ehiy LEHU TİS'UN VE TİS'UNE NA'CETEN VE LİYE NA'CETUN VAHİDETUN FE KALE EKFİLNİHA ve azzeni fil hitab

( Kesinlikle bu benim kardeşim. ONA DOKSANDOKUZ DİŞİ KOYUN VE BANA BİR DİŞİ KOYUN. "ONU BANA VER." DEDİ. Beni söylemde yendi. )

38/24 Kale LEKAD ZALEMEKE Bİ SUALİ NA'CETİKE İLA NİACİH VE İNNE KESİRAN MİNEL HULETAİ LE YEBĞİY BA'DU HUM ALA BA'DİN illellezine amenu ve amilus salihati ve kalilun ma hum ve zanne davudu ennema fetennahu festağfera rabbehu ve harra rakian ve enab

( SENİN DİŞİ KOYUNUNU, KOYUNLARINA KATMAYI SUAL EDEREK SANA ZULMETTİ. KESİNLİKLE CEMİYETTEN ÇOĞUNLUK BİRBİRLERİNE AZIYORLAR. O inananlar ve iyilikler yapanlar hariç. Onlar da çok az. Davud, onu kesinlikle sınadığımızı anladı da Rab’binden af istedi, eğilerek atıldı ve gerçeğe döndü.  )

Malı toplama ve malı bir üstünlük aracı addetme saplantısı da aşağıdaki ayetlerde zikredilmektedir.

102/1 Elhakumut TEKASUR

( ÇOKLAMA, ÇOKLA ÖVÜNME sizi alıkoydu, oyaladı. )

102/2 Hatta zurtumul mekabir

( Kabirlere varıncaya kadar. )

104/2 Ellezi CEMEA MALEN VE ADDEDEH

( O MALI TOPLAYAN VE ONU ADET ADET SAYAN,  )

104/3 YAHSEBU enne MALEHU AHLEDEH

( MALININ ONU EBEDİ KILACAĞINI SANAR. )

Saff ve Fatir surelerinin aşağıdaki ayetlerinde de her şeyi bir ticaret unsuru gibi, bir ticari mal gibi gören şeytani zihniyete atıfta bulunulmakta ve insanlar "batmayan ticarete", "azaptan kurtaran ticarete" yani inanca, kitaba, duaya ve zekata ( temizlenmeye ) çağrılmaktadırlar.

35/29 İnnellezine yetlune kitaballahi ve ekamus salate ve enfeku min ma razaknahum sirran ve alaniyeten yercune TİCARATEN LEN TEBUR

( Kesinlikle o Allah’ın kitabını okuyanlar, duaya kalkanlar ve o onları rızıklandırdıklarımızdan gizlice ve açıkça harcayanlar kesinlikle BATMAYAN TİCARETİ umarlar. )

61/10 Ya eyyuhellezine amenu hel edullukum ala TİCARETİN TUNCİKUM MİN AZABİN ELİM 

( Ey o inananlar, sizi, SİZİ ELİM AZAPTAN KURTARACAK TİCARETE yönelteyim mi? )

61/11 Tu'minune billahi ve resulihi ve TUCAHİDUNE Fİ SEBİLİLLAHİ Bİ  EMVALİKUM VE ENFUSUKUM zalikum hayrun lekum in kuntum ta'lemun

( Allah’a  ve O’nun resulüne inanırsınız, ALLAH YOLUNDA MALLARINIZ VE NEFİSLERİNİZLE CİHAD EDERSİNİZ. Eğer bilenlerseniz, bu size daha hayırlıdır. )

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2019/02/sirk-ve-sirket-aldatmacas.html?m=1

Monday, April 3, 2023

Time Distortion ( Zaman Bükülmesi ) ve Relativity ( Görecelik )

Time Distortion ( Zaman Bükülmesi ), frekans değisimi kaynaklı farklılaşmış bilinç hallerine sebebiyet veren hipnotik trans ( hipnoz ), manyetik trans, psikoaktif ve halüsinojenik madde tüketimi gibi etkenler neticesinde oluşan "zamanın gerçekleşenden daha yavaş veya daha hızlı aktığı algısı"na verilen isimdir.

Relativity ( Görecelik ) ise zamanın, farklı konumlardaki gözlemcilere göre farklı algılanması fenomenine / teorisine verilen isimdir.

Zaman Bükülmesi ve Görecelik kavramları Kur'an ayetlerinde bildirilmiştir.

2/259 Ev kellezi merra ala karyetin ve hiye haviyetun ala uruşiha kale enna yuhyi hazihillahu ba'de mevtiha fe ematehullahu miete amin summe beaseh KALE KEM LEBİST KALE LEBİSTU YEVMEN EV BA'DA YEVM KALE BEL LEBİSTE MİETE AMİN fenzur ila taamike ve şerabike lem yetesenneh venzur ila himarike ve li nec'aleke ayeten lin nasi venzur ilel izami keyfe nunşizuha summe neksuha lahma fe lemma tebeyyene lehu kale a'lemu ennellahe ala kulli şey'in kadir

( Veya tavanları üzerine çökmüş ıssız, boş yatan şehire o rastlayan, uğrayan gibisini. "Allah bunu ölümünden sonra nasıl diriltir?" dedi. Böylece Allah onu gerçekten yüz sene öldürdü. Sonra onu diriltti. "NE KADAR KALDIN?" DEDİ. "BİR GÜN VEYA GÜNÜN BAZISI, BİR BÖLÜMÜ KADAR KALDIM." DEDİ. "BİLAKİS GERÇEKTEN YÜZ SENE KALDIN. Yemeğine ve içeceğine bak, bozulmamış. Eşeğine bak. Seni insanlar için ayet kılmak için. Kemiklere bak. Nasıl üst üste inşa ediyoruz. Sonra ona et giydiriyoruz." Böylece ona açıklandığında, "Kesinlikle Allah'ın her şeye gücü yeten olduğunu biliyorum." dedi. )

17/52 Yevme yed'ukum fe testecibune bi hamdihi ve TEZUNNUNE İN LEBİSTUM İLLA KALİLA

( O sizi çağırdığı gün, O' nu övgüsü ile kabul etmek istersiniz. ORADA ANCAK ÇOK AZ KALDIĞINIZI ZANNEDERSİNİZ. )

Ashab-i Kehf'in, bulundukları mağarada frekans yükselmesi sonucunda transa geçerek farklı bilinç seviyesine erişmelerinden ve bu vesileyle kendilerine üst planlardan bilgi aktarımı yapıldığından bahsedilen ayette de "Zaman Bükümü" fenomenine işaret edilmektedir. 

18/19 Ve kezalike beasnahum li yetesaelu beynehum kale kailun minhum KEM LEBİSTUM KALU LEBİSNA YEVMEN EV BA'DA YEVM KALU RABBUKUM A'LEMU BİMA LEBİSTUM feb'asu ehadekum bi verikikum hazihi ilel medineti fel yenzur eyyuha ezka taamen fel ye'tikum bi rizkin minhu vel yetelattaf ve la yuş'iranne bikum ehada

( Ve işte onları aralarında sual etmeleri için böyle dirilttik. Onlardan sözcü "NE KADAR KALDINIZ?" DEDİ. "BİR GÜN VEYA GÜNÜN BAZISI, BİR BÖLÜMÜ KADAR KALDIK." DEDİLER. "NE KADAR KALDIĞINIZI RAB'BİNİZ BİLİR. O halde birinizi bu gümüşünüz ile şehire gönderin de yiyecek olarak onların hangisi en temiz baksın. Böylece size ondan rızıkları getirsin ve nazik, dikkatli olsun, sizi kimseye farkettirmesin, sezdirmesin." dedi. )

20/104 Nahnu a'lemu bima yekulune iz yekulu emseluhum tarikaten İN LEBİSTUM İLLA YEVMA

( Biz o söylediklerini biliriz. Zamanında, onların yolca örnek olanları "KESİNLİKLE ANCAK BİR GÜN KALDINIZ." diyorlardı. )

22/47 Ve yesta'ciluneke bil azabi ve len yuhlifellahu va'deh ve İNNE YEVMEN İNDE RABBİKE KE ELFİ SENETİN MİN MA TEUDDUN

( Ve azabı senden acele isterler. Allah vaadine ihtilaf etmez. KESİNLİKLE RAB'BİNİN İNDİNDE BİR GÜN, O SİZİN SAYDIKLARINIZDAN BİN SENE GİBİDİR. ) 

Mu'minun suresinin 112. ayetinde, ayetlerde yer alan ve çok geniş anlam kapsamı olan "Mel hayated dunya illa gurur" ( Dünya hayatı aldatma haricindeki değildir ) cümlesi, "Zaman Bükülmesi" kavramı vasıtasıyla teyid edilmekte ve dünya hayatının gerçeklikten uzak hipnotik bir algıdan, ilüzyondan ibaret olduğu dolaylı olarak bildirilmektedir.

23/112 Kale KEM LEBİSTUM FİL ERDİ ADEDE SİNİN 

( “YERDE SENE ADEDİ İLE NE KADAR KALDINIZ?” dedi. )

23/113 Kalu LEBİSNA YEVMEN EV BA'DA YEVMİN fes'elil addin

( "BİR GÜN VEYA GÜNÜN BAZISI, BİR BÖLÜMÜ KADAR KALDIK. O halde, sayanlara sual et." dediler. )

23/114 Kale İN LEBİSTUM İLLA KALİLEN lev ennekum kuntum ta'lemun

( "KESİNLİKLE ANCAK ÇOK AZ KALDINIZ. Şayet kesinlikle siz bilmiş olsaydınız." dedi. )

Mearic ( Yükselecek yerler ) suresinin 4. ayetinde de üst süptil planlar ile kaba madde planı dünya arasındaki zaman algısı farklılığına işaret edilmektedir.

70/4 Ta'rucul melaiketu ver ruhu ileyhi fi yevmin kane mikdaruhu hamsine elfe senet

( Melekler ve ruh, miktarı ellibin sene olan bir günde O’na yükselirler. )

Sunday, April 2, 2023

Göğüs hastalıkları ve şifası Kur'an

Kibir, Korku, Kin ( Garez ), Vesvese her türlü hata, suç ve günahın kaynak kodlarını temsil eden hastalık niteliğindeki, düşük frekanslı olgulardır. Bu olguların her biri bir diğerinin sebebi ve sonucu niteliğindedir. İnsanın tekâmül edebilmesi, onu ruh hastası / kalp hastası / göğüs hastası yapan bu olguları "göğsünden / kalbinden" atmasına bağlıdır.  

"Sadr" ( Göğüs ) kelimesi Kur'an'da "Kalb" ( Kalp ) kelimesiyle anlam ilintili olarak tezahür etmekte ve bir "frekans merkezi" olarak tasvir edilmektedir. Negatif frekanslardan yani ruh hastalıklarından temizlenmiş, arınmış olan göğüsler / kalpler* tekâmülde ileri derecelere nail olmaktadırlar.

* Kalp, Ruh'un kaba madde planındaki temsilidir.

Düşük frekanslı olguların göğüsteki / kalpteki tezahüründen bahseden ayetler şöyledir.

2/10 Fİ KULUBİHİM MERADUN fe zadehumullahu merada ve lehum azabun elimun bima kanu yekzibun

( KALPLERİNDE HASTALIK VARDIR. Böylece Allah onlara hastalığı artırır ve yalanlamış olduklarından dolayı elim azap onlaradır. )

7/43 Ve neza'na ma fi SUDURİHİM min ĞİLLİN .....

( Ve GÖGÜSLERİNDE KİNDEN, GAREZDEN ne varsa zayi ederiz. ... )

15/47 Ve NEZA'NA MA Fİ SUDURİHİM MİN ĞİLLİN ihvanen ala sururin mutekabilin

( Ve GÖĞÜSLERİNDE KİNDEN, GAREZDEN NE VARSA ÇIKARIR ATARIZ. Kardeşçe karşılıklı koltuklar üzerindedirler. )

40/56 İnnellezine yucadilune fi ayatillahi bi ğayri sultanin etahum in Fİ SUDURİHİM ILLA KİBRUN MA HUM Bİ BALİGİYH festeiz billah innehu huves semiul besir

( Kesinlikle o Allah’ın ayetleri hakkında delilsizce mücadele edenler, onların GÖĞÜSLERİNE KESİNLİKLE  ERİŞEMEYECEKLERİ KİBİR YETER. O halde Allah’a  sığın. Kesinlikle O, O duyandır, görendir. )

59/13 Le entum eşeddu REHBETEN Fİ SUDURİHİM fi sudurihim min allahi zalike bi ennehum kavmun la yefkahun

( Sizler, onların GÖĞÜSLERİNDE KORKU olarak Allah’tan daha şiddetlisiniz. Bu kesinlikle onların anlamayan kavim olmalarındandır. )

3/118 Ya eyyuhellezine amenu la tettehizu bitaneten min dunikum la ye'lunekum habala veddu ma anittum kad bedetil bağdau min efvahihim ve MA TUHFİ SUDURUHUM EKBER kad beyyenna lekumul ayati in kuntum ta'kilun

( Ey o inananlar, sizin dışınızdakilerden sırdaş edinmeyin. Sizden sıkıntıyı, düzensizliği eksik etmezler. O sizi meşakkatle helak edeni severler, arzularlar. Ağızlarından kin, öfke, çirkinlik ortaya açığa çıkar. O GÖĞÜSLERİNİN GİZLEDİĞİ İSE DAHA BÜYÜKTÜR. Eğer sizler akıl etmekteyseniz, sizlere ayetleri açıkladık. )

Nas suresinin son ayetlerinde "Göğüsteki vesvese" ifadesi yer almaktadır. Bu ifade "paranoya sendromu" olarak da temsil edilebilir.

114/4 Min şerril vesvasil hannas

( Sinsi vesvesecinin kötülüğünden, )

114/5 Ellezi YUVESVISU Fİ SUDURİN NAS

( O İNSANLARIN GÖĞÜSLERİNE VESVESE VEREN, )

114/6 Minel cinneti ven nas

( “Cinlerden ve insanlardan ." )

Göğüslerin özünü bilen Allahu Teala'nın göğüslere şifa vermesinden, kalpleri temizlemesinden ve Kur'an'ı bu noktada vesile kılmasından bahsedilen ayetler ise şöyledir.

5/41 .... fe len temlike lehu minellahi şey'a ulaikellezine LEM YURİDİLLAHU EN YUTAHHİRA KULUBEHUM ....

( .... Allah kimi fitnelemek isterse, sen ona Allah’tan hiçbir şeye malik olamazsın, hükmedemezsin. İşte onlar, Allah onların KALPLERİNİ TEMİZLEMEK İSTEMEZ. .... )

6/125 Fe men yuridillahu en yehdiyehu YEŞRAH SADRAHU LİL İSLAM islam ve men yurid en yudillehu YEC'AL SADRAHU DAYYİKAN haracen ke ennema yessa'adu fis sema' kezalike yec'alullahur ricse alellezine la yu'minun

( Allah kimi yönlendirmeyi isterse, onun GÖĞSÜNÜ TESLİMİYETE AÇAR. Kimi saptırmayı isterse, sanki kesinlikle o göğe yükseliyormuş gibi GÖĞSÜNÜ DAR VE SIKINTILI YAPAR. Allah, inanmayanların üzerine işte böyle pislik, azab getirir. )

3/154 ..... ve Lİ YEBTELİYALLAHU MA Fİ SUDURİKUM ve Lİ YUMEHHİSA MA Fİ KULUBİKUM VALLAHU ALİMUN Bİ ZATİS SUDUR

( .... Allah o GÖĞÜSLERİNİZİN İÇİNDE OLANI SINAMAK ve o KALPLERİNİZİN İÇİNDE OLANI TEMİZLEMEK için yaptı. ALLAH GÖĞÜSLERİN ÖZÜNÜ BİLENDİR. )

10/57 Ya eyyuhen nasu kad caetkum mev'izatun min rabbikum ve ŞİFAUN Lİ MA FİS SUDURİ ve huden ve rahmetun lil mu'minin

( Ey insanlar size Rab’binizden öğüt ve o GÖĞÜSLERİN İÇİNDEKİ İÇİN ŞİFA, yönlendirme ve inananlar için rahmet geldi. )

İyilik, İyi insan olmak ve Kur'an

"Kur'an olmadan da iyi insan olunabilir."?!

Bu cümle, din kavramının sistematik ve planlı şekilde dejenere edildiği toplumlarda maalesef sık duyulan bir cümledir. Bu cümleyi sarfedenlerin Kur'an ilminin mahiyetini ve işlevini tam olarak idrak edemedikleri veya idrak etmelerinin engellendiği aşikârdır. Zira Kur'an, tarih boyunca insanlara muhtelif haberciler ve kitaplar ( Antik kitabeler, Tevrat, İncil, musafı mevcut olmayanlar ) vasıtasıyla aktarılmış ilahi kozmik bilgilerin nihai ve mükemmel bir konsolidasyonu, kodlanmış bir derlemesi niteliğindedir. Kur'an, insanın vicdanında ( kalbinde ) zaten kayıtlı olan bilgilerin hatırlanmasını ( kod aktivasyonunu ) sağlamak suretiyle iyilikte daha üst derecelere erişilmesini vesile olur ki yaratılış sisteminin özü de tekâmül dereceleri ilkesine dayanır. Bu nedenledir ki Kur'an, ayetlerde "Zikr" ( Hatırlama ) olarak da tanımlanmakta ve ayetlerde sık sık "E fe la tezekkerun" ( O halde hatırlamaz mısınız? ) sorusu yer almaktadır.

İyi insan olmak ve iyilikte yüksek seviyelere çıkabilmek için Kur'an'a ihtiyaç olmayabileceğini ifade etmek, başarılı bir bilim insanı olabilmek için bilim kitaplarına ihtiyaç duyulmayabileceğini ifade etmek gibidir.

"İyilik" göreceli bir kavram olmayıp Bakara suresinin 177. ayetinde "Birra" ( İyilik ) kelimesi vasıtasıyla net olarak tanımlanmıştır. 

2/177 Leysel BİRRA en tuvellu vucuhekum kibelel meşriki vel mağribi ve lakinnel BİRRA men amene billahi vel yevmil ahiri vel melaiketi vel kitabi ven nebiyyin ve atel male ala hubbihi zevil kurba vel yetama vel mesakine vebnes sebili ves sailine ve fir rikab ve ekames salate ve atez zekah vel mufune bi ahdihim iza ahedu ves sabirine fil be'sai ved darrai ve hiynel be's ulaikellezine sadeku ve ulaike humul muttekun

( Yüzünüzü doğu ve batı yönüne, doğrultusuna çevirmenizde İYİLİK yoktur. Lakin İYİLİK, o Allah’a , sonraki güne, meleklere, kitaba, habercilere inananlara, sevdiklerine, yakınlarına, yetimlere, yoksula, yolda kalmışa, dilenenlere, boyunduruk içindekilere sevgiyle mal verenlere, duaya kalkanlara, zekatı verenlere, ahdettiklerinde ahdlerini ifa edenlere, zorlukta, sıkıntıda, darlıkta ve zor savaş zamanında sabredenleredir. İşte onlar doğrudurlar ve işte onlar sakınırlar.  )

Ayette, ibadet niyetine ifa edilen dogmatik ve şekilsel eylemlerin "iyilik" ve "iyi insan olmak" açısından yani "inanç" açısından yeterli olmadığı, iyiliğin düşünsel, söylemsel ve eylemsel koşulları olduğu bildirilmektedir. Yukarıdaki ayete ve ilgili diğer ayetlere göre "İyilik" koşulları özetle şöyledir.

1- Allah'a inanç
2- Ahirete inanç
3- Meleklere inanç
4- Kitaba inanç
5- Habercilere inanç
6- İhtiyacı olanlara karşılıksız olarak maddi yardım sağlamak
7- İnsanlara sevgiyle yaklaşmak
8- Duaya kalkmak / Duayı daim kılmak
9- Zekat* vermek 
10- Ahdine vefa etmek
11- Zor koşullarda sabırla mücadele edebilmek

* "Zekat" kelimesi kök olarak "Temizlenme" anlamına gelmekte olup, "Atez zekat" ( Zekat vermek ) ifadesi ise kendisine bahşedilmiş olanı ( ilim, maddi imkan vb. ) karşılık beklemeden başkasıyla paylaşmak ve böylelikle düşük nitelikli kibir ve nefsaniyet frekanslarından arınmak, temizlenmek anlamını temsil etmektedir. 

Bakara suresinin 82. ayetinde de "İnanç" ve "İyilik yapmak" kavramlarının ayrılmaz bir ikili olduğu mesajı verilmektedir.

2/82 VELLEZİNE AMENU VE AMİLUS SALİHATİ ulaike ashabul cenneh hum fiha halidun

( O İNANANLAR VE İYİLİKLER YAPANLAR, işte onlar cennetin sahipleridirler onlar onun içinde ebedidirler.  )

Zira karşılık beklemeden yapılan iyilik, inancın bir göstergesidir.

Dolayısıyla kimsenin "Ben iyi insanım." demek suretiyle kendisini, sübjektif bir yaklaşımla "temize çıkarma" lüksü yoktur ki bu husus Nisa suresinin 49. ayetinde bildirilmektedir.

4/49 E lem tera ilellezine YUZEKKUNE ENFUSEHUM belillahu yuzekki men yeşau ve la yuzlemune fetila

( O NEFİSLERİNİ TEMİZE ÇIKARANLARI görmez misiniz? Bilakis, Allah dilediği kimseyi temizler ve fitil kadar zulmetmez. )

53/32 Ellezine yectenibune kebairal ismi vel fevahişe illel lemem inne rabbeke vasiul mağfirah huve a'lemu bikum iz enşeekum minel erdi ve iz entum ecinnetun fi butuni ummehatikum fe LA TUZEKKU ENFUSEKUM huve a'lemu bi men itteka

( Onlar günahın büyüklerinden ve ahlaksızlıklardan, küçük günahlar haricinde, kaçınırlar. Kesinlikle Rab’binin affı geniştir. Sizi yerden inşa ettiği zamanı ve sizin annelerinizin karınlarında ceninler olduğunuz zamanı O bilir. O halde NEFİSLERİNİZİ TEMİZE ÇIKARMAYIN. O sakınan kimseyi bilir. )