Bilindiği üzere Travma Bazlı Zihin Kontrol ve Programlama metodunda süjeler, kendilerinde travma etkisi yaratacak deneylere ( duygusal ve fiziksel ihtiyaçlardan mahrum bırakılma, şiddete, cinsel tacize maruz bırakma vb. ) tabi tutulmakta ve böylelikle dirençleri kırılarak zihinde bilgi ekimi ve programlama yapılabilecek alanlar yaratılmaktadır. Bir süjeye travma anında dışarıdan verilen kodlar ( kelimeler, sayılar ) vasıtasıyla süje uzaktan kumandalı bir robota dönüştürülebilmektedir. Söz konusu kodlar dışarıdan talimat niteliğinde iletilecek bir ses frekansı, bir işaret, bir sembol, bir kelime veya bir sayı stimülasyonuyla istenildiği zaman aktive edilebilmekte ve süje bu talimatları icra eder hale getirilmektedir.
Böylelikle süjede, istenildiği anda dışarıdan aktive edilebilen veya pasifize edilebilen ikinci kişilik oluşmaktadır. Ancak süje, ikinci kişiliği ile yaptığı faaliyetlerini ilk kişiliğine geri döndürüldüğünde hatırlamamaktadır. Dolayısıyla oluşturulmuş olan ikinci kişilik icraatlarını bilinçsiz bir şekilde, robot gibi yapmaktadır. Bu sendrom MPD ( Multiple Personality Disorder / Çoklu Kişilik Bozukluğu ) veya DID ( Dissociated Identity Disorder / Ayrışmış Kişilik Bozukluğu ) olarak anılmaktadır.
MPD sendromu gizli tarikat müridlerinde, gizli cemiyet üyelerinde, ajanlarda, sanatçılarda ve muhtelif alanlardaki ( iş, politika vb. ) öne çıkan kişilerde görülebilmektedir. Bunun sebebi, bu insanların toplumun tam kontrolüne yönelik küresel şeytani hedefler doğrultusunda sistem görevlisi olarak kullanılmakta olmalarıdır. Ancak sistem görevlilerinin, zihin programlama süreçlerinde maruz bırakıldıkları bireysel travmatik uygulamaların benzerleri toplumlara da savaş, ekonomik kriz, salgın gibi unsurlarla deneyimletilebilmektedir.
MPD sendromu gizli tarikat müridlerinde, gizli cemiyet üyelerinde, ajanlarda, sanatçılarda ve muhtelif alanlardaki ( iş, politika vb. ) öne çıkan kişilerde görülebilmektedir. Bunun sebebi, bu insanların toplumun tam kontrolüne yönelik küresel şeytani hedefler doğrultusunda sistem görevlisi olarak kullanılmakta olmalarıdır. Ancak sistem görevlilerinin, zihin programlama süreçlerinde maruz bırakıldıkları bireysel travmatik uygulamaların benzerleri toplumlara da savaş, ekonomik kriz, salgın gibi unsurlarla deneyimletilebilmektedir.
MPD sendromu Kur'an'da "La Yeş'urun*" ( Farketmezler ) fiili vesilesiyle bildirilmektedir.
( * Yeş'urun fiili Şuur ( Bilinç ) kelimesinden türemiş olup, ayette bozgunculuk yapanların yaptıklarının bilincinde olmadıkları vurgulanmaktadır. )
( * Yeş'urun fiili Şuur ( Bilinç ) kelimesinden türemiş olup, ayette bozgunculuk yapanların yaptıklarının bilincinde olmadıkları vurgulanmaktadır. )
2/11 - Ve iza kıle lehüm la tufsidu fil ardı kalu innema nahnü müslihun
( Ve onlara "Yerde bozgun yapmayın." denildiğinde, "Kesinlikle bizler iyileştirenleriz." derler. )
2/12 - E la innehüm hümül müfsidune ve lakin LA YEŞ'URUN
( İyi bilin ki kesinlikle onlar bozgunculardır ve lakin FARKETMEZLER. )
3/69 - Veddet taifetün min ehlil kitabi lev yüdılluneküm ve ma yüdıllune illa enfüsehüm ve ma yeş'urun
( Kitap sahiplerinden bir grubunuz sizi saptırmayı arzuladılar da nefisleri haricindekini saptırmazlar ve farketmezler. )
Ayetlerde yaptıklarının potansiyel sonuçlarını algılama yetisinden yoksun kalmış insanlardan bahsedilmektedir.
MPD sendromu, münafıklıktan ( ikiyüzlülük ) farklı bir durum, bir mağduriyettir. Oysa ikiyüzlülük fenomeninde kişi bu tutum ve davranışının farkındadır. Hatta kendisini bu yolla menfaat elde etmede başarılı dahi addetmektedir. Ancak onun da bu tutum ve davranış içerisinde olmasının nedeni cin şeytanlarının illetikleri negatif enerji ve sihir ( büyü ) tesirleridir.
Şeytanların büyü metodları için;
Bkz.
No comments:
Post a Comment