İnsanların, hayvanların, bitkilerin ve tüm yaratılmışların farklı farklı, çeşit çeşit olmaları Allahü Teala'nın bir takdiri ve ilahi nizamın yaratılmışlar için bahşettiği huzur, keyif ve mutluluk vesilesidir. Yaratılış bu çeşitlilik ile denge, istikrar ve uyuma kavuşur. Ve tüm yaratılmışlar bu özellikleriyle bir bütünün parçalarını oluşturmakta ve esasen böylelikle "tek topluluk" olmaktadırlar.
30/22 Ve min ayatihi halkus semavati vel erdi ve İHTİLAFU elsinetikum ve elvanikum inne fi zalike le ayatin lil alimin
( Ve göklerin, yerin yaratılışı, dillerinizin ve renklerinizin ÇEŞİTLİLİĞİ O’nun ayetlerindendir. Kesinlikle bunda, bilenler için ayetler vardır. )
Ancak daima ilahi nizamın tersine tutum, söylem ve eylemi ilke edinmiş olan şeytanlar insanları tek tip ve aynı şekilde programlanmış varlıklara dönüştürmeye ve esasen onları, bir vücuttaki organlar gibi bir bütünün parçaları haline getiren ırk, milliyet, gelenek, kültür gibi farklılık arzeden unsurları ortadan kaldırmaya çalışmaktadırlar. Bu farklılıkları dünyadaki kaosun esas sebebiymiş gibi telkin eden şeytanlar daima bu farklılıkları bölme, ayrıştırma ve kaos üretme aracı olarak kullanmaktadırlar. Nihai hedefleri ise Singularity ( Tekillik ) adını verdikleri dijitalizme dayalı proje ile insanları "tek tip kodlara" dönüştürerek tam tahakküm altına almak, köleleştirmek ve böylelikle kendilerini Rab'be ortak koşmaktır. Bu nihai hedefe ulaşmak için de insanların "tek topluluk" olmalarını yani Tek Dünya Devleti'ni kurmayı istemektedirler. Sol beyin obsesyonlu şeytanların "tek topluluk" anlayışını en iyi tasvir eden görsel beynin sağ ve sol bölümünü tanımlayan görseldir. Aşağıdaki görselde sol beyinde "tek tip insanlar", sağ beyinde ise "çeşitlilik ve renklilik arzeden" ve böylelikle bir bütünü / teki oluşturan insanlar görülmektedir.
Kur'an'da ve Tevrat'ta "tek topluluk" oluşturma ihtirasının ihtilaf, şirk ve sapıklık ortamı yaratmak arzusundan kaynaklandığı dolaylı olarak bildirilir.
2/213 Kanen nasu UMMETEN VAHİDETEN fe beasellahum nebiyyine mubeşşirine ve munzirine ve enzele meahumul kitabe bil hakki li yahkume beynen nasi fimahtelefu fih ve mahtelefe fihi illellezine utuhu min ba'di ma caethumul beyyinatu bağyen beynehum fe hedellahullezine amenu limahtelefu fihi minel hakki bi iznih vallahu yehdi men yeşau ila siratin mustekim
( İnsanlar TEK TOPLULUKTULAR. Allah onlara müjdeleyen ve uyaran haberciler gönderdi. O ihtilaf ettikleri hakkında insanlar arasında hükmetmeleri için onlarla birlikte gerçek olarak kitabı indirdi. Onlara açık deliller olarak o getirilenden sonra, sadece onu alanlar aralarında azgınlıkla ihtilaf ettiler. Böylece Allah o inananları, kendi izni ile, hakkında ihtilaf ettikleri gerçeğe yönlendirdi. Allah dilediğini doğru yola yönlendirir. )
5/48 Ve enzelna ileykel kitabe bil hakki musaddikan li ma beyne yedeyhi minel kitabi ve muhayminen aleyhi fahkum beynehum bima enzelellahu ve la tettebi' ehvaehum an ma caeke minel hakk li kullin cealna minkum şir'aten ve minhaca ve lev şaellahu le cealekum UMMETEN VAHİDETEN ve lakin li yebluvekum fi ma atakum festebikul hayrat ilellahi merciukum cemian fe yunebbiukum bima kuntum fihi tahtelifun
( Ve sana da, kitaplardan o ondan öncekileri doğrulayan ve onları kollayan kitabı gerçek ile indirdik. O halde, onların aralarında Allah' ın indirdiği ile hükmet. Onların heveslerine tabi olarak, sana o gerçekten gelen üzerine sapma. Biz, sizlerden herkes için yol ve usül oluşturduk. Şayet Allah dileseydi sizi TEK TOPLULUK kılardı. Lakin o size verdikleri hakkında sizi sınamak içindi. Öyleyse hayırlara ilerleyin. Hepinizin dönüşü Allah’a dır. Artık, o hakkında ihtilafa düştüklerinizi size o haber verir. )
10/19 Ve ma kanen nasu illa UMMETEN VAHİDETEN fahtelefu ve lev la kelimetun sebekat min rabbike le kudiye beynehum fima fihi yahtelifun
( Ve insanlar TEK TOPLULUKTAN başkası değillerdi de ihtilafa düştüler. Şayet Rab’binden geçmiş kelime olmasaydı, o ihtilaf ettikleri hakkında aralarında hüküm verilirdi. )
11/118 Ve lev şae rabbuke le cealen nase UMMETEN VAHİDETEN ve la yezalune muhtelifin
( Ve şayet Rab’bin dileseydi insanları TEK TOPLULUK kılardı da ihtilaf etmekten geri durmazlardı. )
16/93 Ve lev şaellahu le cealekum UMMETEN VAHIDETEN ve lakin yudillu men yeşau ve yehdi men yeşa' ve le tus'elu enne an ma kuntum ta'melun
( Ve şayet Allah dileseydi sizi TEK TOPLULUK kılardı. Lakin dilediği kimseyi saptırır ve dilediği kimseyi yönlendirir. O yapmakta olduklarınızdan kesinlikle sual edileceksiniz. )
42/8 Ve lev şaellahu le cealehum UMMETEN VAHİDETEN ve lakin yudhilu men yeşau fi rahmetih vez zalimune ma lehum min veliyyin ve la nesir
( Ve şayet Allah dileseydi, onları TEK TOPLULUK kılardı. Lakin, dilediği kimseyi rahmetine sokar. Zalimler, onlara ne dost ne de yardımcı yoktur. )
43/33 Ve lev la en yekunen nasu UMMETEN VAHİDETEN le cealna li men yekfuru bir rahmani li buyutihim sukufen min fiddatin ve mearice aleyha yazherun
( Ve şayet insanların TEK TOPLULUK olma durumu olmasaydı, Rahman' ı inkar eden kimselerin evleri için gümüş çatılar, tavanlar ve onun üzerine çıkmaya merdivenler oluştururduk. )
Tevrat ayetleri;
1 Genesis 11-4 Sonra, "Kendimize bir KENT KURALIM" dediler, "Göklere erişecek bir kule dikip ün salalım. Böylece yeryüzüne dağılmayız."
1 Genesis 11-5 RAB insanların yaptığı kentle kuleyi görmek için aşağıya indi.
1 Genesis 11-6 "TEK BİR HALK olup aynı dili konuşarak bunu yapmaya başladıklarına göre, düşündüklerini gerçekleştirecek, hiçbir engel tanımayacaklar" dedi,
1 Genesis 11-7 "Gelin, aşağı inip dillerini karıştıralım ki, birbirlerini anlamasınlar."
1 Genesis 11-8 Böylece RAB onları yeryüzüne dağıtarak kentin yapımını durdurdu.
1 Genesis 11-9 Bu nedenle kente BABİL adı verildi. Çünkü RAB bütün insanların dilini orada karıştırmış ve onları yeryüzünün dört bucağına dağıtmıştı.
Yukarıdaki ayet setinde"Babil" kelimesinin geçtiği ayetin numarasında ( 11-9 ) farklı boyuta geçiş portalının* sembolü olan 9/11 ve 11 nümerolojisi bulunmaktadır. ( Babil = İlah kapısı )
Ayet setindeki "Kent" kelimesi negatif şeytani frekansların merkezi olan "Babil"'i ( Bab ( Kapı ) El ( İlah ) ... İlah Kapısı ) tanımlamaktadır. Küreselciler dünyayı büyük bir Babil şehrine dönüştürmeye çalışmaktadırlar.
Tevrat'ta "Babil" kelimesinin ilk kez geçtiği 1 10-10 kodlu ayette de 11 ve 111 nümerolojisi bulunmaktadır.
1 Genesis 10-10 İlkin Şinar topraklarında, BABİL, Erek, Akat, Kalne kentlerinde krallık yaptı.
İncil'de de BABİL'İN tüm dünyayı etkileyen sapıklık merkezi olduğu bildirilir.
66 Vahiy 14 8 Ardından gelen ikinci bir melek, "Yıkıldı! Kendi azgın fuhuş şarabını bütün uluslara içiren büyük BABİL yıkıldı!" diyordu.
66 Vahiy 17-5 Alnına şu gizemli ad yazılmıştı: GİZEMLİ BÜYÜK BABİL, FAHİŞELERİN VE DÜNYA İĞRENÇLİKLERİNİN ANASI.
66 Vahiy 18 2 Melek gür bir sesle bağırdı: "Yıkıldı! Büyük BABİL yıkıldı! Cinlerin barınağı, Her kötü ruhun uğrağı, Her murdar ve iğrenç kuşun sığınağı oldu.
66 Vahiy 18 3 Çünkü bütün uluslar Azgın fuhşunun şarabından içtiler. Dünya kralları da Onunla fuhuş yaptılar. Dünya tüccarları Onun aşırı sefahatiyle zenginleştiler."
Babil kelimesi Kur'an'da da "Sihir" kelimesiyle ilintili olarak geçer.
2/102 Vettebeu ma tetluş şeyatinu ala mulki suleyman ve ma kefera suleymanu ve lakinneş şeyatine keferu yuallimunen nasas sihra ve ma unzile alel melekeyni bi BABİLE harute ve marut ve ma yuallimani min ehadin hatta yekula innema nahnu fitnetun fe la tekfur fe yeteallemune minhuma ma yuferrikune bihi beynel mer'i ve zevcih ve ma hum bi darrine bihi min ehadin illa bi iznillah ve yeteallemune ma yedurruhum ve la yenfeuhum ve lekad alimu men işterahu ma lehu fil ahirati min halakin ve le bi'se ma şerav bihi enfusehum lev kanu ya'lemun
( Ve o Süleymanın mülkünün ve hükümdarlığının üzerine o şeytanların okuduğuna tabi oldular. Süleyman inkar etmedi ve lakin şeytanlar inkar ettiler. İnsanlara sihiri ve BABİL’ de iki melek olan Harut ve Marut’ un üzerine indirileni öğretiyorlardı. "Kesinlikle biz sınavız. O halde inkar etmeyin." diyene kadar ikisi kimseye öğretmezlerdi. Onlardan erkeğin ve eşinin arasını neyin ayırdığını öğrenirlerdi. Onlar onunla Allah’ ın izni olmadıkça kimseye zarar veremezlerdi. Onlara ne zarar verebilir ne fayda vermez öğrenirlerdi. Onu satana ahirette nasip olmadığını bilirlerdi. O nefislerini sattıkları ne kötüdür. Keşke bilmiş olsalardı. )
No comments:
Post a Comment