"Âdem" kelimesinin, "İdam" kelimesiyle kök ilintisine ve "Yokluk" anlamına geldiğine evvelce bazı bölümlerde değinilmişti. Ancak ortak kök dil anlayışı bazında etimolojik analiz yapıldığında farklı anlamların da oluşabildiği müşahade edilebilmektedir.
D ve T harflerinin dillerde, telâffuz olarak birbirlerini ikame ettikleri düşünüldüğünde "Adem / Atem / Adam / Atam" kelimelerinin eşanlamlı oldukları da ortaya çıkmaktadır.
Derin semantik yaklaşımla, "Ad / At" kökünden olan aşağıdaki kelimelerin anlamlarının ortak olduğu sezilebilmektedir
Ad = Bir kelimenin tanımlayıcı olarak bir şey üzerine verilmesi, ATılması
At+mak = Bir şeyi bir yere iletmek, vermek
Adamak = Kendini ortaya ATmak, Sorumluluk almak
Atamak = Adını ortaya koymak, Adıyla sorumluluk almak, Sorumluluk vermek
A'ta ( ara. ) = Vermek
Adım / Atım / Atılım = İlerleterek bir şeyi geride bıraktıran olgu, İleri doğru yapılan hareket
"Tut" kökünden türemiş olan "Tutmak" ve "Tutam" kelimeleri "Adem /Atam" ilişkisini desteklemektedir.
Keza "Kad" ( Geçmiş olmak ), "Kadim" ( Eski, Geçmişte kalmış ), "Kadem" ( Adım, İlerleterek bir şeyi geride bıraktıran olgu ) kelimeleri de KD / KAD köküne "M" soneki ilavesiyle oluşan ortak kök anlamlı kelime örnekleridir.
"Adem" kelimesinin "Atanan / Adanan" ( Sorumluluk verilen, Adanan , Atanan ) anlamı aşağıdaki ayetlerde görülebilmektedir.
Kur'an'da "Adem" kelimesinin ilk kez geçtiği Bakara suresinin aşağıdaki ayet setinde Adem'e isimlerin öğretilmesi ve daha sonra kendisinden onları meleklere "haber vermesi" istenmektedir. Haberciliğin ( Nebiliğin, Peygamberliğin ) ilk tezahürü olan bu durum bir bilgiden ve bilginin paylaşımından dolayı sorumlu olarak atanmak olgusunu yansıtmaktadır.
2/31 Ve ALLEME ADEM EL ESMAE KULLEHA summe aradahum alel melaiketi fe kale enbiuni bi esmai haulai in kuntum sadikin
( Ve ADEM'E İSİMLERİN HEPSİNİ ÖĞRETTİ. Sonra onları meleklere arzedip sundu. "O halde, eğer doğrular iseniz, bunları bana isimleriyle haber verin." dedi. )
...
2/33 KALE YA ADEMU ENBİ'HUM Bİ ESMAİHİM fe lemma enbeehum bi esmaihim kale e lem ekul lekum inni a'lemu ğaybes semavati vel erdi ve a'lemu ma tubdune ve ma kuntum tektumun
( "EY ADEM, ONLARA İSİMLERİ İLE HABER VER." dedi. Böylece onlara onları isimleri ile haber verdiğinde "Size göklerin ve yerin gaybını kesinlikle ben bilirim demedim mi? O açıkladığınızı ve o gizlemiş olduğunuzu da bilirim." dedi. )
Taha suresinin aşağıdaki ayetinde Adem'in, "atanmış" olduğu hususta gereğini yapmadığı, unuttuğu bildirilmektedir.
20/115 Ve lekad ahidna ila ADEME min kablu fe nesiye ve lem necid lehu azma
( Ve önceden ADEM' e ahdettik de unuttu. Onda azim bulamadık. )
Ahzab suresinin aşağıdaki ayetinde ise yine insana ( Adem'e ) bir sorumluğun verilmesinden yani "atanmadan" bahsedilmektedir.
33/72 İnna aradnel emanete ales semavati vel erdi vel cibali fe ebeyne en yahmilneha ve eşfakne minha ve HAMELEHEL İNSAN innehu kane zalumen cehula
( Kesinlikle göklere, yere ve dağlara emaneti biz gösterdik de onu yüklenip taşımaya yanaşmadılar, direttiler, çekindiler ve ondan korktular. ONU İNSAN YÜKLENDİ. Kesinlikle o zalimdir cahildir. )
Almancada "Atem" kelimesinin "Nefes" anlamına gelmesi de Rab'bin insana "ruhunu, kelimesini atması* / ruhundan üflemesi" kavramlarıyla ve "Adem" kelimesiyle uyum arzetmektedir. Zira teşbihi olarak Adem Rab'bin nefesi gibidir.
* 4/171 kodlu ayette Mesih İsa, "Rab'bin Meryem'e attığı kelimesi ve O'ndan ruh" olarak tasvir edilir.
No comments:
Post a Comment