Her olgunun veya olayın bir öncekinin sonucu, bir sonrakinin ise sebebi olduğunu tanımlayan illiyet prensibine istinaden gündeme getirilmiş olan "Oyun Teorisi" kavramının kökeni esasen yaratılışın başlangıcına dayanmakta olup bu kavram hayatın her aşamasında insanların zaten deneyimledikleri bir süreçtir. Ancak Oyun Teorisi kavramının modern çağda metodolojik ve matematiksel bir modelleme olarak resmen tanınması Amerikalı matematikçiler olan John von Neumann ve John Nash zamanına rastlamaktadır.
Oyun Teorisi, en az iki "mantıklı"! ve "bencil"! bireyi baz alan ve her bireyin diğerinden bağımsız olarak, kendi kazancını maksimize etmesi hedefine dayanan bir strateji uygulamasıdır.
Oyun Teorisi'ne en yaygın örnek Mahkum İkilemi'dir. Bu örnekte, suç ortağı olan iki mahkumun, polisin yapacağı ayrı ayrı çapraz sorgulamadaki stratejileri Oyun Teorisinin özünü teşkil etmektedir. Örnekte sorgu polisi her bir mahkuma aynı anlaşmayı teklif etmektedir.
"Partnerinizi suçlayarak itiraf edebilir veya sessiz kalabilirsiniz. Eğer itiraf ederseniz ve arkadaşınız yapmazsa, o zaman konuşmanın ödülü olarak beraat edersiniz. Ancak bu durumda arkadaşınız 20 yıl hapis cezasına çarptırılır. İkiniz de itiraf ederseniz, ikiniz de 5 yıl alırsınız. İkiniz de sessiz kalırsanız, ikiniz de 1 yıl ceza alırsınız, çünkü deliller sizi daha hafif bir suçtan mahkum etmek için yeterlidir."
Mahkum İkilemi grafiği
Bu noktada bencillik tesiriyle oluşan ve baskın strateji olan "konuşma" stratejisi her iki mahkumu da sessiz kalmalarından daha kötü bir durumda bırakmaktadır. Sonuçta her iki mahkumun da beraat beklentisiyle, kısa süreli hapis cezasını uzun olanına tercih edeceği ve her birinin de diğerinin cezasını kısaltmakla herhangi bir fayda elde edemeyeceğini varsayacağı teorileştirilmiştir.
Özetle Oyun Teorisi, nefsaniyeti ( bencillik ) nedeniyle belirli bir faydayı bir diğeriyle eşit paylaşmak istemeyen, kolektif faydayı reddeden, aldığı karar ile kendi faydasını, diğerinin zararı pahasına da olsa maksimize etmeye çalışan ancak hedeflediği fayda bir yana eşit paylaşımla elde edeceği potansiyel faydadan dahi çok daha azını elde eden yani zarar eden bireylerin durumlarını tasvir etmektedir.
Hadid suresinin 20. ayetinde, dünya hayatının, Oyun Teorisi'nin temelini oluşturan kibir, övünme, bencillik, faydayı artırma ihtirası gibi aldatıcı ve helak vesilesi olan olgularla özdeşleştirilmesi ve bu durumun, bölüme konu teorinin ismi olan "Le'ib" ( Oyun ) kelimesiyle nitelendirilmesi dikkat çekmektedir.
57/20 İ'lemu ennemel hayatud dunya LE'İBUN ve lehvun ve zinetun ve TEFAHURUN BEYNEKUM VE TEKASURUN FİL EMVALİ VEL EVLADİ ke meseli ğaysin a'cebel kuffare nebatuhu summe yekunu hutamen ve fil ahireti azabun şeduydun ve mağfiretun min allahi ve ridvanun ve MEL HAYATUD DUNYA İLLA METAUL ĞURUR
( Bilin ki o dünya hayatı kesinlikle OYUNDUR, eğlencedir, süstür, ARANIZDA ÖVÜNMEDİR, MALLARDAN VE ÇOCUKLARDAN ÇOĞALTMADIR. Bitirip yetiştirdiği, ekincilerin hoşuna giden yağmur misali gibidir. Sonra kırpılmış parça olur. Ahirette şiddetli azap, Allah’tan af ve rıza vardır. DÜNYA HAYATI ALDATICI MADDİ FAYDA HARİCİNDEKİ DEĞİLDİR. )
No comments:
Post a Comment